Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 25 ARALIK 1990
ÇİN'DE NOEL— Noel tatili Çinlilerin çok az bir kesimi ta-
rafından kutlanır. Noel bayramını bilmeyenlerin sayısı da bir
o kadar fazla. Başkent Pekin'in güneyinde bir Çinli dün gece
kutlanan bayram için hazırhk yapıyor. Elinde İsa'nın minya-
tur heykeli, peygamberlerin dogumunu simgelemeyc çalışıyor.
(Fotograf: AFP)
THY'den
ek sefer
tSTANBUL (tÜHA) — Türk
Hava Yollan (THY) yeni yıl ne-
deniyle artan yolcu trafiğine ce-
vap verebilmek amaayla çoğun-
luğu Almanya'daki gurbetçüe-
re yönelik 59 ek dış sefer düzen-
ledi. Yeni yıla anavatanda gir-
mek isteyen vatandaşlarımızın
geliş ve gidişlerini kolaylaştır-
mak amacıyia planlanan bu se-
ferler ile yaklaşık 21 bin ek kol-
tuk kapasitesi hizmete sokula-
cak.
Açıklamada, ek seferlerin Al-
manya'mn Berlin, Hannover,
Düsseldorf, Nürenberg, Köln,
Frankfurt ve Münih kentlerin-
den Istanbul ve Ankara'ya ol-
mak üzere tarifelendirildiği ay-
nca, Paris, Zürih, Londra, Ro-
ma ve Milano'ya da ek uçuşlar
yapılacağı belirtildi.
MÜZtK
DÜNYASINA
tLK ADIM —
Sydney Opera
Evi'nde kiiçük
çocuklar müzik
aletleriyle
tanıştınldı. Cove
Oda Orkestrası
üyelerinin müzik
aletleri, çocuk
yaşjta müzige
karşı kulak,
görme ve
dokunma
duyulannı
güçlendirmek
amacıyia
sergikndi. 2.5
yaşındaki Deidre
Trehet de
kontrbasla
tanışıyor.
(Fotograf: Reuter)
TANGOSEVENLER GECESİ — Tangosevenler Deraegi'nce geleneksel olarak düzeulenen ye-
mekli gece dün akşam Ortaköy'deki Alageyik Restauranl'ta yapıldı. Dernek Başkanı Nedim Era-
gan, yemekte yaptığı konuşmada, 28 Ocak 1990 günü Pera Palas Oteli'nde yapılacak olan Ok
"Tango Balosü"nu ve daha sonra ise AKM'de gerçekleştirilecek Tango Konseri'ni duyurdu. Ala-
geyik'teki gecede daha sonra piyanoda Alex Kelect, kemanda Yümaz Akaoğlu, basta Kerim Soysal,
akerdeonda ise Engin Ege'den oluşan orkestraya solist olarak eşlik eden NezabatOnanerile Şe-
caattin Tanyerli, çeşitli tango parçaları soylediler. (Foloğraf: Muharrem Aydın)
HABERLER1N DEVAMI
ÖzaTdan Saddaırfa: Görüşmem Akbulut: Boş kararname Özal döneminin SHP'den 4 ihraç
(Baştarafı 1. Sayfada)
ühakı ve sürekli yagma, imha ve
ırza geçme olaylannı sürdünne-
si, BM Güveniik Konseyi karar-
lannda da açıkça ifade ediidigi
gibi kabul edilemez" dedi.
Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin
de "BM Güveniik Konseyi ka-
rarlan paralelinde Irak'ın Ku-
veyt'i ilhakını tanımadıgını ve
Kuveyt'ten kayıtsız şartsız cekil-
mesi gerektigini ve sorunun an-
cak yasal Kuveyt hükümetinin
ihyası ve Birleşmis MiUeÜer ka-
rariannın uygulanması ile çözü-
lebilecegini ve buna banşçı yol-
laria ulaşılması geregini başın-
dan beri vurguladıgını" anım-
sattı. Türkiye'nin politikasında
değişiklik olmadığım kaydeden
özal, demecinde şu ifadelere yer
verdi:
"Birleşmiş Milletler Güveniik
Konseyi, 30 kasım tarihinde BM
karariarımn uygulanabilmesi
için gerektiğinde 15 ocaktan
sonra silahlı müdahalede bulu-
nulabilecegi karanna vannıştır.
Bu itibarla Irak'ın BM'ıün karar-
hlıgını Um manasıyla anlaması
gerekir. Aksi takdirde hiç kim-
senin arzulamadıgı silahlı bir
mttdahale kaçınılmaz hale gel-
mektedir. Bu da netice itibany-
la yoneticileri ne söylerse söyle-
sin, dost Irak halkının böyük
çapta aleyhine olacak ve kom-
şumuz Irak telafisi çok zor za-
rarlara girebilecektir."
Körfez krizine banşçı bir çö-
züm bulunabilmesinin Irak yö-
netiminin BM Güveniik Konseyi
kararlarının aynen uygulana-
cağı yolunda dünyanın karar-
lıhğını anlaması ile mttmkün
olacağmı belirten özal, Saddam
ile görüşen Türk politikacılan-
nı da şöyle eleştirdi:
"Baa partitoderierininve eski
politikacüann Irak Cumhurbaş-
kanı'nı ziyaret ederek kendiâ ile
diyalog arayışı içinde olduklan
iztenimini venneleri, Irak yöne-
timine degişmeyen tntumnna
siirdürmesi için cesarel vermek-
te ve bir zaaf işareti olarak de-
gerlendirildiguıden maalesef sa-
vaş ihtimalini arturmaktadır."
"Türkiye'nin Irak miUetine
karşı besiedigi dostane duygnla-
nn her zaman baki kalacagını"
bildiren Özal, 8 yıl süren Irak-
Iran savaşı sırasında Irak'ın 200
milyar dolan aşan savaş masraf-
lannın 100 milyanm Türkiye'-
den geçen iki boru hattından
sağladığını belirtti ve şöyle dedi:
"Savaştan sonra Irak yöneti-
miyle daha sıcak Uiskiler bekler-
ken bu ülkenin izlediği ve mil-
letimizce malum dostane ol-
maktan uzak politika bizde düş
kınkuğı yaratmıştır."
Irak'ın Kuveyt'i işgalinin Fi-
listin davasının çözümü ile bir
ilgisi olmadığı ve bunun ilhak-
tan sonra Irak tarafından bir ge-
rekçe olarak gösterilmeye çalı-
şıldığımn "berkesin malumu"
olduğunu' vurgulayan özal.
"Irak'ın bu tutumuyla Filistin
davasına ciddi bir darbe
indirdigini" söyledi. Özal, de-
mecinin son bölümünde şu gö-
rüşlere yer verdi:
"Bütün BM Güveniik Konse-
yi kararlannda da belirtildiği gi-
bi banşçı bir çözümün, ancak'
Irak'ın bu kararlara uyması ve
Kuveyt'ten çekilmesi suretiyle
mümkün olabileceği anlaşıl-
maktadır. Temennimiz Irak yö-
netiminin bu gerçeği bir an ev-
vel idrak ederek sorunun banş-
çı yollardan çözümüne yardım-
cı olmasıdır."
öte yandan Cumhurbaşkan-
hğı Sözcüsü Kaya Toperi, Sad-
dam'ın Özal ile görüşebileceği-
ni bildirdiğini anımsatan Cum-
huriyet muhabirine, "Sayın
Cumhurbaşkanrnın bu yönde
bir arzusu bulunmadıgını" bil-
dirdi.
Dışişleri Bakanı Kurtçebe
Alptemoçin, SHP lideri Inönü'-
nün Ortadoğu gezisine ilişkin
soruları yanıtlarken, bu gezinin
Irak'ın Türkiye üzerindeki bek-
lentilerini artüncı nitelikte oldu-
ğunu söyledi. Alptemoçin, bu
konudaki göriişlerini şöyle açık-
ladı.
"tnönü'nün gezisinin Tttrki-
ye'ye ne yararı olmuştur? Hiç-
bir yararı olmamıştır. tnönü'-
nün gezisi sadece Irak'a cesaret
vericidir. Irak'ın Türkiye üze-
rindeki beklentikrini artüncı ni-
teliktedir."
Inönü'den OzaPa: Kraldan çok kralcı
(Baftarafi 1. Sayfada)
tün dünyaya karşı koyamaz. Bu
biraz zaman alır, ama hiçbir ül-
kenin kendisini dünyadan soyut-
laması mümkün olmadığından,
bu çözüme sonunda razı olur.
Ama bunu beklemeden savaş
açmak Irak'a, ancak bu bir ül-
kenin kendi özel çıkan varsa
olabilir."
Bu noktada özal ile anlaşa-
madıklarım belirten tnönü,
"BM 'Irak'a savaş açın' demi-
yor. 'İsteyen ülkeler her türlü
imkânı kullanmak isterse buna
izin veririz' diyor" anımsatma-
sında bulundu ve değerlendir-
mesini şöyle sürdürdü:
"Bu demek ki kendi açısından
buou yapmak isteyenler, elbet-
te özel çıkan olan ülkeler. Türki-
ye böyle bir ülke mi? Degil. Pet-
rol çıkan ise biz ambargodan en
çok zarar gören ülkeyiz.
Saym Özal diyor ki, Aksi tak-
dirde silahlı müdahale kaçınıl-
maz hale gelecektir'. Bu nasd bir
söz? Bu herkesi baglayan bir ifa-
de. Kim için kaçınılmaz hale gel-
mektedir? Bizim için kaçmümaz
hale mi geliyor? Yok. Sanki,
berkes için kaçınılmaz hale ge-
liyor havası veriyor. İşte bu,
kraldan fazla kralcı olmak de-
mek. Buna hakkı yok."
Türkiye'nin ulusal çıkarımn
silahlı müdahaleye girmek ol-
madığını vurgulayan tnönü,
"Bu nereden çıktı? BM karann-
da böyle bir şey yok. Herkes için
silahlı müdahale kaçınılmaz ha-
le gelmiştir diye bir şey yok. iş-
te onu öyle yorumlamak başka
ülkenin çıkan. Milletimiz bunu
görüyor" dedi.
tnönü, Irak'ın çekilmesi için
barışçı girişimler yapüması ge-
reğine işaret ederek, şunları
söyledi:
"Göriişme yapmayı Sayın
Özal yasaklıyor. Sayın Bush gö-
riişme için istekte bulundu. Dı-
şişleri Bakanı'nı göndereceğini
söyledi. Tarihte anlaşılamadı, el-
bet bir gün anlaşılacak. O za-
man Saym Özal gene göriişmek-
le hata mı ettiler diyecek? Bazı
ülkelerin görüşmesi mümkün-
dür, bazılannki mümkün degil-
dir. Dünyada devletler çeşit çe-
şittir. Güçlerine göre bazılanna
'O işleri yapın', bazılanna
'Yapmaym' denemez. Böyle şey
olmaz. Bütün bunlar Sayın
Özal'ın çok yanlış bir dogrultu-
da olduğunu gösteriyor. Bu tog-
nıltudan bir an evvel çıkmasını
bekliyorum. Ama tabii kendisi
bîlir. ÇünkU anayasayı dinleme-
dikten sonra benim sözümü din-
lemesini beklemek de safdillik
olur herhalde."
tnönü, "Sizi Türkiye'yi zaafa
ugratmak, Saddam'a destek çık-
makla suçluyor" sorusuna ise
"tşte yanlış şeyler. Kendi politi-
kası bu kadar yanlış olunca, bu
politikaya karşı çıkan herkes
dogrusunu yapıyor" karşıbğını
verdi.
SHP Grup Başkanvekili Onnr
İUmbaracıbaşı, özal'ın açıkla-
masının SHP grubuna ulaşma-
sından hemen sonra bütçe gö-
ruşmeleri için çıktığı kürsüden
Özal'a yanıt verdi. Kumbaracı-
başı, "Özal'ın açıklaması çıka-
bilecek bir savaşın suçlusunu
bulduğunu gösteriyor. Biz poli-
tikayı bu kadar seven bir kişinin
Cumhurbaşkanlıgı'na neden git-
tigini anlayamıvoruz. Burada
kalsaydı, daha rahat konuşacak-
tık. Bu bizi ve Türk halkını son
derece rahatsız ediyor. Buna
mutlaka bir son verilecektir.
Sandıkta son verilecektir, bunu
mutlaka biliniz" dedi.
İnönü, dün öğleye doğru
TBMM Genel Kurulu'nda büt-
çe görüşmeleri sırasında SHP
grubu adına söz aldı ve önceki
gün döndüğü Körfez gezisinden
izlenimlerini aktardı. SHP lide-
ri, hükümetin bütçe konusunda
eleştirilere yanıt veremediğini
söylerken, zaman zaman
ANAP'lılann laf atmalan sonu-
cu gerUimli bir orıamcîa konuş-
masını sürdürdü.
Inönü, ANAP Grup Başkan-
vekili Raşit Daldal'ın kendisini
eleştiren konuşmasını yanıtlaya-
rak, "Ne oldu, Irak'ta rejim mi
degişrj? Daha önce Cumhurbaş-
kanı, Başbakan görüşüyordu da
Saddam şimdi mi diktatör
oldu" diye sordu.
tnönü, konuyu böyle değer-
lendiren ülkelerin olduğunu,
ama bu Ülkelerin Birleşmiş Mil-
letler'in dışında kendi çıkarları
doğrultusunda hareket ettikleri-
ni vurgulayarak, ANAP'lılara,
"O ülkeler bunu yapabilirler.
Ama biz başka bir devletiz, baş-
ka bir devletin çıkarlan doğrul-
tusunda rauhalefet liderini suç-
lamak çok tehlikeli bir yakla-
şımdır" dedi. Böyle suçlamala-
rın Osmanlıların son dönemle-
rinde görüldüğünü, cumhuriyet-
le birlikte kalktığını anlatan
SHP lideri, özetle şu noktalar
üzerinde durdu:
"Hükümet banştan yana ol-
duğunu açıkça söylemelidir.
Yüksek mevkideki bir kişinin
yanlış degerlendinneleri, mace-
racı hareketleri >1izünden Türki-
ye savaşa süriıkJenmektedir. Ül-
kede kimse savaş istemiyor.
Ama Özal ve Akbulut da karşı
çıkamadıgı için savaşa bulaşıyo-
ruz."
tnönü, gezisinde Türkiye'nin
bugüne dek dış politikada Ata-
türkçü görüşlerle hareket et-
mekle ne kadar doğru yolda ol-
duğunu gördüğünü, SHP'nin de
bunu savunduğunu, ancak ko-
nuştuğu Arap yetkililerin kendi-
sine, "Politikanızı niye degiştir-
diniz, şimdi ne oldu?" diye sor-
duklarını ifade etti. Bunun üze-
rine, "Hangi Arap ülkesi?" di-
ye laf atan ANAP'lı milletveki-
line tnönü, "Hangi Arap ülkesi
diye sormanız, işte yanlış poli-
tikayı ortaya koyuyor. Ben
Türkiye'nin geleneksel politika-
sını anlatıyonım. Ortadogu'da
kaygan bir ortamda taraf tut-
mak hangi akla hizmettir. şim-
di ben soruyonım, bu gelenek-
sel politikayı degiştirmekte ne
çıkanmız var? Şimdi daha teh-
likeli bir kavşaktayız. Hüküme-
tin tuttuğu yol başka ülkelerin
çıkarları için savaşa
sokulmaktır" diye konuştu.
BM'nin bütün ülkeleri Irak'a
karşı savaşa çağırmadığını,
"özel çıkarlan" olan ülkelere
"Savaşabilirsiniz" dediğini anla-
tan tnönü, özetle şöyle devam
etti:
"Bizim Irak ile savasmaktan
ne çıkanmız var? Bunu hiçbir
hükümet Uyesi söylemedi. Sayın
Başbakan da söylemedi. Öyley-
se Başbakan niye 'Savaş istemi-
yoruz, çıkarsa da biz yokuz' de-
miyor. Kızmayın bana, ben sizi
ve ulusal çıkarlanmızı koruma-
ya çalışıyorum. Banşı savunuyo-
rum. Niçin Başbakan'a, 'Bizi sa-
vaşa sokmayın, karşıyız' demi-
yorsunuz? 'Banşı savunuyonız
ama savaşa hazırız', bu ne de-
mek? Başbakan net bir şekilde
bizim savaşta >fr almayacagımı-
zı, yerimiz olmadığını söylesin.
Paramız azdır, yoktur, bütçemiz
şöyVedir böyledir, bunlan çöze-
riz. Ama savaşa girersek haya-
tını kaybedenler geri dönmez.
Hayatını kaybedenler karar ve-
remezler. Başbakan ülkemizin
bu savaşta yer almayacağını
açıkça söylemelidir. Buna çagı-
nyorum, niçin soylemiyor?"
İnönü, geziden aldığı izlenim-
de, ABD'nin Irak ile görüşmesi
halinde Körfez krizinin barış
içinde çözümünün mümkün ol-
duğunu vurgulayarak, "Proto-
kol güçlüklerini bir yana bırak-
sınlar. iki Dışişleri Bakanı gö-
riişme günü bulamıyoriar, seçe-
miyoriar diye Ortadoğu kan gö-
lüne çevrilemez. Böyle insanlı-
gın uzayı fetnetmeye de hakkı
yoktur" dedi.
Inönü'yü kürsüden inerken
bazı ANAP'h milletvekillerinin
de alkışladıklan görüldü.
Akbulut'un tepkisi
tnönü'nün konuşmalanndan
sonra gazeteciler, Başbakan Yıl-
dınm Akbulut'a görüpıeler
hakkında değerlendirmesini sor-
dular. Akbulut ile gazeteciler
arasında şu konuşma geçtii
"— Konuşmaları nasıl
buldunuz?
AKBULUT — Bilmem...
— En ilginci Erdal Bey'in ko-
nuşmasıydı galiba...
AKBULUT — Ne dedi ki Er-
dal Bey?
— Irak geasini anlatü, 'Ülke-
yi savaştan uzaklaştıralım' diyor.
AKBULUT — Erdal Bey ka-
fasını savaşa takmış bir kere. Bir
türlü uzaklaştıramıyor. Her
cümlesinde bir savaş kelimesini
kullanıyor. Bütün hareketlerini
onun üzerine kurmuş.
KALBİNİZI
KORUYUNUZ
(Baftarafi 1. Sayfada)
konular?
— Valiler kararname», bazı
büyükelçi atamalan gibi...
AKBULUT — Hürriyet'te
var galiba. Ben sadece manşe-
tini okudum. Şeylerini okuma-
dım. Bizim bu hükümet kara-
nyla, son karanyla ilgili olarak
gündeme geldi bu. O nedenle
şunu söylüyorum; biz tüm Ba-
kanlar Kurulu üyeleri olarak
hükümet kararının nelerden
ibaret olduğunu o toplantıda
konuştuk ve arkadaşlanmız da
teker teker imzaladılar. Onun
haricinde söylenen sözlerin ger-
çekle bir alakâsı yok. Herkes
konunun ne olduğunu, ne yapıl-
mak istendiğini gayet iyi büiyor.
— Diger konularda boş ka-
ranıameler hazırlanıyor mu?
AKBULUT — Belki o rutin
ve acele işlerde olabilir. Kullan-
dıklanmız var.
— Cumhurbaşkanı boş ka-
rarname yönteminin altı yıl uy-
gulandığını söyluyor. Hâlâ bu
yöntem kullanılıyor mu?
AKBULUT — Cumhurbaş-
kanı kendi şeysinden (dönemin-
den) söz ediyor. Bazı acele işler-
de kullanılıyor tabii.
— Sizin döneminizde de kul-
lanılıyor mu?
AKBULUT — Olabiür tabii.
— Bu bazı Bakanlara gttven-
sizlik anlanuna gelmez mi?
AKBULUT — Hayır. Onlar
yine de biliyorlar. Bütün arka-
daşlara iletiyoruz.
— Ama milletvekillermizin
bu tavra tepkisi var. Boş karar-
name ile işierin halledilmesine
karşı oldukiannı söylüyorlar.
AKBULUT — O istisnadrr.
Rutin ve acele işler içindir. Hep-
si tartışılır.'"
Baka'nlann görtişti
Bakanlar da, bazı kararna-
melerin boş olarak Bakanlar
Kurulu'nda görüşülmesi olayı-
nı doğruladılar. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fahrettin
Kurt, "Boş karamameler boş-
tnr. Valiler kararnamesi dışın-
da boş kararname olmaz" de-
di. Kurt, çevik kuvvet çağnlma-
sına ilişkin karann da Bakanlar
Kurulu'nda genel olarak konu-
şulduğunu ama, detaylarına
inilmediğini söyledi.
Devlet Bakanı tbrahim Özde-
mir, Cumhurbaşkam'mn sözle-
rinin doğru olduğunu belirterek,
"Ben 30 kasım tarihindeki Ba-
kanlar Kurulu'nda yoktum
ama, yurtdışından dönünce
muttali oldum. Orada konuşul-
mnş. Zaten bütün aynntılan ile
konuşmaya da gerek yok" diye
konuştu.
Devlet Bakanı Vehbi Dinçer-
ler, "Cumhurbaşkanı'nm sözle-
rine birşey eklememiz dognı
olmaz" demekle yetindi. Kemal
Akkaya ise, "Herşeyi aynnülan
ile Bakanlar Kurulu'nda göriiş-
memiz mümkün degil. Böyle
olur zaten" dedi.
Turizm Bakanı tlhan Akü-
züm, "Böyle olur zaten, başka
türlü işyüriimez" diyerek Cum-
hurbaşkanı özal'ı doğruladı.
Sağlık Bakanı Halil Şıvgın da,
30 kasım tarihli Bakanlar Kuru-
lu toplantısına kanlmadıgını ifa-
de ederek, "Her konunun nz-
manı Bakanlar var. Bence her
konuda Bakanlara önceden kı-
sa bir brifing verilmeli. Ancak
NUSHED: Körfez savaşında
en az 200 bin kişi ölür
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Körfez'de çıkacak ola-
sı bir savaş durumunda en az
200 bin kişinin öleceği ve 1 mil-
yonu sivil 300 bini asker olmak
üzere 1 milyon 300 bin kişinin
yaralanacağı öne sürüldü.
Nükleer Savaşın Önlenmesi
için Hekimler Derneği (NÜS-
HED) Genel Başkanı Prof. Dr.
Leziz Onaran, dün yaptığı yazı-
h açıklamada, Körfez krizinin
yıkımının çok uzun yıllar süre-
ceğini belirterek Körfez'de banş
için mücadele çağrısında
bulundu.
Prof. Dr. Onaran, yazılı açık-
lamasında bölgedeki nükleer ve
kimyasal silahlara dikkat çeke-
rek şöyle dedi:
"Körfez'de olası bir savaşın
tıbbi sonuçlan, 'Nükleer Sava-
şın Önlenraesi İçin Uluslararası
Hekimler Birliği" (IPPNW) yö-
neticilerince açıklanmıştır. Bu-
na göre çıkacak savaşta yansı si-
vil olmak üzere yaklaşık 200 bin
kişi yaşamını yitirecek; aynca
300 bini aşkın asker ve bir mil-
yon dolayında sivil yaralanacak-
tır. Yalnızca Bagdat'a düzenle-
necek bir saldırı, 100 bin yaralı
ve ölüme yol acacaktır. Gerçek
dorman bu tahminleri de aşması
olasıdır. Çünkü, savaşta kitle kı-
nm silahlan kullanılacaktır. Bn
arada, patlayan petrol kuyulan-
nın ve kimyasal tesislerin uznn
dönemli etkileri sonucu, büyflk
bir çevresel yıkım ortaya çıka-
cak, buna bağlı olarak da has-
talık ve ölümler artacaktır. Ya-
şamsal ekonomik kayıplar, böl-
gesel istikrarsızlık ve yıllarca sü-
recek acılar. agır savaş bilanço-
sunun uzun dönemli sonuçlan-
nı oluşturacaktır."
NÜSHED Başkanı yazılı
açıklamasmda, Irak'ın 2 bin ton
kimyasal silaha, aynca ayda 40
ton hardal gazı ile 4 ton sinir ga-
zı yapabilecek kapasiteye sahip
olduğunu anımsatarak bölgede-
ki silah varlığı konusunda şu
anımsatmalarda bulundu:
"Bölgede ABD'ye ait nükleer
başlık sayısı ise -300'ü ülkemiz-
de karada konuşiandınlmak ol-
mak üzere- 700'dür. Onümüzde-
ki ay, bu sayının 1000'e çıkması
beklenmektedir. Aynca, Körfez
bölgesüıdeki tngiüz, Fransız ve
Sovyet gemilerinde de nükleer
silah bulundugu ögrenilmiştir.
tsrail ise kimyasal saldınya ug-
raması durumunda. buna nük-
leer silahla yanıt verecegini açık-
larmştır."
her konuyu detayı ile tartışmak
mümkün degil" yorumunu
yaptı.
Devlet Bakanı Mehmet Kece-
ciler ise, gazetecilerin sorusu
üzerine, "Başbakan açıkladı"
demekle yetindi.
ANAP Teşkilat Başkan Yar-
dımcısı Ercan Vuraihan, "Özal
söylediyse dognı söylemiştir"
dedi. Adalet Komisyonu Başka-
nı Alpaslan Pehlivanlı ise, "tm-
za atanlar düşünsün" biçimin-
de tepki gosterdi.
ANAP Genel Başkan adayla-
rından Mesut Yılmaz, özal'ın
sözleri ile ilgili yorum yapmak
istemediğini belirterek, "Akbu-
lut'un Başbakanlıgı döneminde
benim Dışişleri Bakanlıgım sü-
resince böyle birşey olmadı. Boş
kararname gelmedi" dedi.
Demirel: "Rezalet"
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, "boş kararna-
me" olayını "Rezalet" diye ni-
teledi. Demirel, olaym açıklana-
bilecek bir yanı olmadığını bil-
direrek. özal'ın, Bakarlar Ku-
rulu'nda görüşülmesi gerekli
konular için "Bunlar gizii" de-
mesini de şöyle değerlendirdi:
"Neyi kimden gizliyorlar?
Onun sorumlulugunu alacak.
altına inuasını atacak olanlar,
o gizledikleri Bakanlar. tmzayı
atanlar gerekirse Divan-ı Harbe
gidecekler.. Bakın merhum
Menderes'i asmakla yetinmedi-
ler, merhum Zoriu ve Polat-
kan'ı da astılar.. Hiç Bakanına,
hükümetine güvenmeyen bir yö-
netim olur mu? Rezaletin artık
açıklanacak janı bile kalmadı."
ANAP genel başkan adayla-
rından Hasan Celal Güzel,
Cumhurbaşkanı Özal tarafın-
dan ülkenin 6 yıldır boş karar-
nameler ile yönetildiğinin açık-
lanmasını "Çok yazık. Ayıp.
Çok üzüldnm" biçiminde de-
ğerlendirdi.
ANAP iktidannın ilk yıllann-
da özal'ın başbakanlık müste-
şarlığım yapan Hasan Celal Gü-
zel, boş kararname olayının De-
mirel döneminde de bazı acil
konular için kullanıldığını, an-
cak ANAP iktidarı döneminde
bu yöntemin yaygınlaştırıldığı-
nı söyledi. Güzel, Demirel'in
başbakanlıgı döneminde kamu-
oyunda spekülasyona yol açabi-
lecek gizli tutulması gereken ba-
zı konulara ilişkin içeriği başlık-
ta ozetlenmiş metinlere bakan-
lardan imza alındığını, ancak
her konunun Bakanlar Kuru-
lu'nda enine boyuna tartışıldı-
ğını anlattı. Bu yöntemin daha
çok taban fiyatlan ile ilgili Ba-
kanlar Kurulu kararlan için kul-
lanıldığını belirten Güzel, Özal'-
ın başbakanlıgı dönemindeki
uygulamayı şöyle anlattı:
"Bizim dönemimizde bu iş
biraz yaygınlaştınldı. Ama ben
müsteşarken özeUikk hassas ba-
zı bakanlara imzalarının hangi
konulara ilişkin ahndıgını tek
tek anlatırdım. Eğer şimdi cum-
hurbaşkanının açıklamalan gi-
bi kullanılıyorsa çok yazık,
ayıp. Üzüldüm."
(Baştarafı 1. Sayfada)
gütlerine bildirmelerini rica
ediyoruz" derken, genel merke-
zin de belediye-örgüt ilişkilerini
düzenleyen, belediye çahşmala-
rırla bazı ilkeler getiren bir ge-
nelge yayımlayacağı öğrenildi.
Küçükçekmece Belediye Baş-
kanı Ertuğrul Tığlay SHP tl Di-
siplin Kurulu'nun "geçici ihraç"
kararı ve hakkındaki suçlama-
larla ilgili olarak "parti içinde-
ki bir gnıbun siyasi tavn" dedi.
Disiplin kurulunu böyle bir ka-
rar almaya "yetkili olmamakla"
suçlayan Tığlay, "Hiçbir siyasi
partide böyle bir disiplin kuru-
lu karan olamaz. Hem suçluyor,
hem yargılıyor hem de asıyorsu-
nuz. Şu anda Mülkiye müfettiş-
leri iddialan zaten inceliyor.
Böyle bir durumda lüzumu mu-
hakeme isterler. Bizi mahkeme-
ye verirler" dedi.
Tığlay kendisinden yazılı sa-
vunma istendiğini ancak sözlü
olarak tl Disiplin Kurulu üyele-
rine açıklamalarda bulunduğu-
nu da kaydederek gerekirse Mer-
kez Disipün Kurulu'na başvura-
cağinı söyledi. Tığlay bugün Kü-
çükçekmece Belediye Meclisi sa-
lonunda bir basın toplantısı dü-
zenleyecek. Bu toplantıda
Saimaıı
(Baftarafi t. Sayfada)
onun peygamberi oldıı^una şe-
hadet ederim.
2. Şeytan Ayetleri kitabımda-
ki hiçbir karakterin Peygamber
Muhammed'e hakaret eden, İs-
lam'a kara çalan ya da kutsal
Kuran-ı Kerim'in gerçekliğini ya
da Allah'ın kntsalhgını redde-
den hiçbir sözünü kabul etme-
digimi ilan ediyorum.
3. Hâlâ bu tür karalama ihti-
mali varken Şeytan Ayetleri'nin
kitap olarak yayımlanmaması
ya da herhangi bir başka dile
çevrilmemesini saglamayı üstle-
niyorum.
4. Geçmişte oldugu gibi gele-
cekte de tslam'ın dünyada da-
ha iyi anlaşılması için çalışaca-
gım."
Salman Rüşdi'nin pişman ol-
duğunu bildirmesinden sonra
bir açıklama yapan tslami Ko-
nularda Ingiliz Uluslar Konse-
yi, tran'ın Rüşdi hakkında ver-
diği ölüm fermanıru iptal etme-
sini istedi. Konsey Genel Direk-
törü Dr. Muhammed T.Mehdi,
Rüşdi ile birkaç gün içinde gö-
rüşeceğini belirtirken, konseyde
yaptığı açıklamada Rüşdi'nin
kitabından dolayı suçlu olduğu-
nu, ancak yeterince bedel öde-
diğini ve artık pişmanbk göster-
diğine göre tran yönetimi tara-
fından affedilmesi gerektigini
vurguiadı.
Salman Rüşdi ise pişmanlığı-
nı bildirmesinden sonra telefon-
la gerçekleştirdiği basın toplan-
tısında "Bugün kendimi düne
göre çok daha güvende hissedi-
yorum" dedi.
Rüşdi, Humeyni'nin hakkın-
da ölüm fetvası vermesinden
sonra şubat 1989'dan beri polis
koruması altında gizleniyordu.
Çevik Kuvvet inceleme heyetigeliyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Türkiye'nin Çevik Kuv-
vet isteği üzerine Almanya'dan
Güneydoğu Anadohı'da incele-
me yapmak üzere gönderilecek
heyetin yann Ankara'ya gelece-
ği öğrenildi. Yaklaşık 10 kişilik
Alman heyeti Diyarbakır ve çev-
resinde incelemeler yaparak bir
rapor haarlayacak. Belçika hü-
kümeti de dün, Türkiye'ye 10 ki-
şilik askeri bilirkişi heyeti gön-
denne karan aldı. Çevik Kuvvet
konusunda çekinceleri olan
Bonn ve Brüksel hükümetlerinin
son kararlannı bilirkişi heyetle-
rinin raporlanna göre verecek-
leri ve Almanya Başbakanı Hel-
mut Kohl'ün, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ı telefonla arayarak
bu konudaki görüşlerini aktara-
cağı bildirüiyor.
Belçika heyetinin, Alman bi-
lirkişi grubuyla aym bölgelere
gitmeyeceği açıklandı. Belçika
hükümetinin açıklamasına göre,
"Türkiye'nin yardıma gerçekten
ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyaç
halinde kaç uçak ve personel
gönderilmesi gerektigi, bu kuv-
vetlerin Türkiye'nin hangi böl-
gesinde >er alabileceklerini" in-
celeyecek olan heyet, dönüşün-
de Belçika Parlamentosu'na bir
rapor sunacak. AA'nın Brüksel
1
den bildirdiğine göre. Belcika-
nın Biersat Hava Üssü'nde ha-
len 16 Mirage-5 ve 6 personel
Türkiye'ye gitmek üzere bekle-
tiliyor.
NATO 'Çevik Kuvvet'i hava
birliklerine uçak veren üç ülke-
den Federal Almanya ve Belçi-
ka'nın gösterdikleri çekingen tu-
tum sonrası Türkiye'ye gelerek
'lojistik inceleme' yapmaları ka-
rarlaştınlan teknik uzmanların
programı, Noel tatili nedeniyle
iki gün ertelendi. tki ülke heyet-
lerinin yann Ankara'ya geldik-
ten sonra,önce Dışişleri ve Milli
Savunma Bakanhğı yetkilileri ile
gerçekleştirecekleri görüşmele-
rin ardından Güneydoğu Ana-
dolu'ya geçecekleri öğrenildi.
Heyetlerin buradaki inceleme
ve konaklamalanm kolaylaştır-
mak üzere gerekli hazırlıklara
başlandı. Birkaç gün süreceği
belirtilen inceleme sonrasında,
bu heyetler tarafmdan hazırla-
nacak raporun 'Çevik Kuvvet'
konusundaki karan büyük ölçü-
de belirleyeceği ifade ediliyor.
Bu arada Federal Alman hü-
kümetinin 'Çevik Kuvvet' konu-
sundaki değerlendirmelerinde
iki unsurun öne çıktığı ögrenil-
di. Bu unsurlar özetle şöyle:
1) Türkiye'de 'Çevik Kuvvet'
konusunda bir görüşbirliği yok.
Hükümetin bu isteği muhalefet
partileri ve basın tarafından şid-
detle eleştirildi.
2) Çevik Kuvvet isteği Türki-
ye'nin NATO nezdinde resmi bir
girişimi ile gündeme geldi. Bu
durumda 10 ağustos ve 17 ara-
hktaki NATO Bakanlar Konse-
yi toplantılannda Türkiye'ye ve-
rilen destek sözünün sınanması
söz konusu. Türk kamuoyunda
'Çevik Kuvvet'e karşı olan bazı
kesimlerin bile NATO'dan yapı-
lan bu resmi talebin reddedilme-
sinin ülke açısından küçük dü-
şürücü olacağını vurgulamalan
dikkat çekiyor.
Akbulut: "Sabredin"
Öte yandan Başbakan Yıldı-
nm Akbulut Almanya'-
nın Çevik Kuvvet gönderilmesi-
ne karşı çıkmasını değerlendirir-
ken, "Herhalde oturup bir nihai
karar verecekler. Onu o zaman
degerlendiririz" dedi. NATO-
nun Çevik Kuvvet gönderilme-
sine ilişkin müspet karar verece-
ği kanısında oldukiannı belirtea
Akbulut, "Öyle olsa, o zaman
10 agustosta niye kendileri top-
landı da Türkiye'ye vaki bir te-
cavüzü ittifaka yönelmiş sayanz
diye karar verdiler" şeklinde ko-
nuştu. Akbulut, gazetecilerin ıs-
rarh sorulan üzerine, "Sabredin
biraz" demekle yetindi.
Türkiye'nin Bağdat'ın isteği
üzerine Kızılay aracılığı ile Irak'a
yaptığı ilaç yardımında ise her-
hangi bir sorun yaşanmadıği bil-
dirildi. Bu konuda basında çı-
kan "Irak ilaçları geri
gönderiyor" iddialannı yalanla-
yan Dışişleri Bakanhğı yetküileri
Bağdat yönetiminin Kızılay'ın
ilaç yardımmı kabul ettiğini ve
bu konuda Ankara'ya teşekkür
ettiğini açıkladılar. Kızılay yet-
kilileri de Irak'a gönderilen iki
TIR dolusu ilacm Bağdat'ta Irak
Hilali Ahmer merkezine teslim
edildiöini doğruladılar.
önemli açıklamalar yapacağını
belirten Tığlay, konu yetkili ma-
kamlara gitmeden daha fazla
konuşmak istemediğini bildirdi.
İl Başkanı Ercan Karakaş, il
yönetim kurulu olarak belediye-
lerdeki yanlış uygulamalar, gö-
rev suiistimalleri ve rüşvet konu-
lanndaki iddialan titizlikle ince-
lediklerini, bu gibi iddialann en
kısa zamanda açıkhğa kavuştu-
rulmasının partiye yarar sağla-
yacağım söyledi. Karakaş sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"SHP adına belediyelerde gö-
reve gelen hiç kimse bu görevi-
ni kendisine ve yakınlanna çıkar
saglamak için kullanamaz. Ay-
nı şekilde partili olan tüm yerel
yönetim sorumlulan parti Uke-
lerine, programına ve parti or-
ganlannın kararlanna uymakla
yükümlüdürler. tl Yönetim Ku-
rulu olarak bu hususa da önem
veriyonız. Yurttaşlanmızın hu-
kuk dışı, kural dışı uygulamala-
ra ilişkin kanıta dayanan goz-
l
lemlerini il ve ilçe örgütlerine
bildirmelerini rica ediyoruz,"
Bu arada SHP tl Yönetim
Kurulu'nun öteki belediye baş-
kanlanyla ilgili haberleri de iz-
ledikleri ve iddialan incelemek
üzere komisyonlar oluşturuldu-
ğu belirtiliyor.
SHP'nin yerel yönetimlerden
sorumlu Genel Sekıeter Yardım-
cısı Yigit Gülöksüz de "Temel
yaklaşımlarının parti üzerine
düşen her türlü gölgeyi, şaibeyi
silip atmak" olduğunu belirte-
rek şunları söyledi:
"Bazı tekil olaylar nedeniyle
700'e yakın belediye başkanımız,
15 bine yakın il genel mectisi
üyemiz hakkında kuşku yaraü-
lıyor. Bunlan kabul edemeyiz,
partimizin tüzügünü çalıştınnz.
Partimizi şaibeden kurtarmak
bizim görevimizdir."
Gülöksüz belediyelerle ilgili
olarak haarladıklan genelgenin
MYK'dan geçtiğine, son PM
toplantısında da benimsendiği-
ne değinerek genelge hakkında
şu bilgileri verdi:
"Tamamlanan bütçeler doğ-
rultusunda belediyekrin bizmet-
lerinde atılım yapmasına yöne-
lik bilgiler içeren genelgede be-
lediyelerin gayri menknllerinin
kullamlmasına ilişkin de ilkeler
getiriliyor. Parti örgntüyle bele-
diye ilişkilerini düzenleyen ve
belirii bir çerçeve getiren bir ge-
nelge. Aynca genel merkezin de
belediyelere ilişkin görüşlerini
aktanyoruz. Bu konudaki beür-
sizlikleri gidermeye yönelik bil-
giler var."
Ertuğrul Tığlay: "Hakkında 7
ayn dosya bulunuyor. Bn dos-
yalardaki savlar genelde 'görevi
yerine getirmemek' ve 'bu yolla
partiye zarar' vermek suçlannı
içeriyor. Bu suçlar arasında, 'ka-
çak fabrika yapılanna zamanın-
da müdahale etmemek', 'yıkım
kararlannı uygulamamak', 'Va-
kıf kurup bu vakıf aracılığıyla
belediyede işi olanlardan yardım
toplamak ve bu yardımlan key-
fi olarak kullanmak', 'belediye-
ye ait büfe ve benzeri yerleri
mevzuata aykın olarak yakınla-
nna dağnmak', 'sağlığa zararlı
gıda yakalandığı halde bu gıda-
lan yok etmemek' yer alıyor."
Ali Koç: "Hakkında birden
fazla dosya bulunuyor. Genel
olarak 'yetkiyi kötüye kullan-
makia suçlanıyor. Bu suçlar
arasında 'yakınlanna arsa temin
etmek', 'çeşitli yollarla yakmla-
nna çıkar saglamak' yer alıyor."
Ahmet Turan: "Hakkında tek
dosya bulunuyor. Belediyeye ait
bir imar projesine aracı olup
karşılığında çıkar temin etmek-
le suçlanıyor."
Necati Sümer, "Hakkında
birden fazla dosya bulunuyor.
Asü olarak 'Harbiye'de bir otel
inşaatına fazla kat vermek ve
karşılığında para almak'la suç-
lanıyor.
PENCERE(Baştarafı 2. Sayfada)
ye artık "kanaf değil, "merkez" mi sayılacak? Ortadoğu'ya
dönük Çevik Kuvvet konuşlandırması -ABD'nin Suudi Ara-
bistan'daki askeri varlığıyla birlikte- süreklilik mi kazanacak?
Türkiye, Batı'nın İslam dünyasına dönük NATD üssüne mi dö-
nüşecek?
Eski NATO doktrini "komünizm tehlikesi"ne karşıydı ve Or-
tadoğu'da tedirginlik yaratmıyordu. Yeni NATO doktrini, Tür-
kiye'de Çevik Kuvvet'in konuşlandırılmasıyla işlemeye baş-
larsa Arap ülkeleri bizi Haçlı ittifakının islam'a dönük ajanı
gibi görmezler mi?
Evet, sebeb-i hikmeti kalmamış ve varlık gerekçesi silin-
miş NATO'ya yeni görev arayanlar, Kuzey Atlantik Paktı'na,
Ortadogu'da emperyalizmin jandarmalığını mı yükleyecekler?