Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 15 ARALIK 1990
Pandora'nın Kırtusu
Televizyonun üç işlevi vardır: Haber, eğlence, kültür. Televizyon bu üç
işlevi ayn ayrı yapar ya da iki, üç işlevi birleştirip yapar. Doğrusu,
zorunlusu ve yetkini; bu üç işlevin bir arada yapılmasıdır. Bir de
programların ulusal ve evrensel boyutlarda olması gerekliliği vardır.
METİN ERKSAN
Grek mitolojisinde "Pandora'nın Kutusu" söy-
lencesi (efsanesi) şöyledir: Tanrı Zeus, ilk insaıu
yaratan, insana aklı ve ateşi veren Prometheus'a
ve tanrılara başkaldıran insanlara öfkelenir. în-
san toplumu bu sırada yalnız erkeklerden oluş-
maktadır. Prometheus'a korkunç bir ceza veren
Zeus, insanlan cezaJandırmak için bir düzen ku-
rar. Başka bir tanrı olan, heykel yapıcı Hephais-
tos'a güzel bir kadın yaratmasını buyunır. Tan-
nlar, yaratılan bu ilk kadına 'Tandora" adını ve-
rirler. Zeus, bir kutunun içine kötülük, acı, dert,
keder, ölünı, öç, cinayet, şehvet, yalan, hastalık,
bügisizlik vs gibi insanlara zarar verecek her tür
öğeyi koyar. Gizemli kutuyu Pandora'ya verip ilk
kadına şöyle der: "Bu kutunun kapagını açmao
yasak. Kutuda iyilikier var. Kapağı açarsan iyi-
likler kutudan çıkar. OnJann yerine kutuya kö-
tülükJer dolar ve sana zarar verirter." Bunlan söy-
leyen Tann Zeus, Pandora'nın merak edip kutu-
nun kapagını açacağını bilmektedir. Zeus, kapalı
•kutuyu verdiği Pandora'yı yeryüzüne indirir ve
Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a armağan
olarak gönderır. Epimetbeus, Pandora ile evle-
nir. Pandora, merak etkisiyle Zeus'un verdiği ve
"Kapağını açraa" dediği gizemli kutunun kapa-
£ını açar. Kötülükler kutudan çıkar ve insanla-
ra dağılır. Umut, tam kutudan çıkarken Pando-
ra yapüğı yanüşı anlayıp kapağı kapar. Umut ku-
tuda kalır. Ve Pandora kapamakta geç kalmış-
tır: Kutudan çıkan kötülükler insanlann acı yaz-
jgılarıru başlatır.
Televizyon: Pandora'nın çagdaş
kutusu
Fakat bu kez çağdaş tann olan devlet ya da
dönemsel politik yetke ya da özel televizyon ku-
ruluşu, Zeus'un Pandora'nın kutusuna koyduğu
insanlara zararlı öğelerin yanına akıl, düşünce,
iyilik, bilim, kültür, sanat, bilgi, haber, eğlence,
sevgi, sevinç, mutluluk, esteük, etik (ahlak) vs
gibi insanlara yararlı olguları da Pandora'nın
çağdaş kutusuna koymuştur. Zeus'un Pandora-
nın kutusuna koyduğu insanlara zararlı olgular,
ne yazık ki kutunun içinde tükenmez bir çokhık-
ta olduğu gibi durmakladır. Pandora'nın çağdaş
kutusunda iyilik ve kötülükler bir arada ve eşit
nicelikte vardır. Pandora'nın çağdaş kutusunda
"hayır" ve "şer" eşit ölçüde bulunur. Bu iki ay-
n nitelikte ve birbirine karşıt olgulann kutudan
çıkma olanağı ve seçimi, çağdaş kutuyu kulla-
nanın aklına, bilgisine, yeteneğine, yaratma gü-
cüne, amacına ilişkin bir kullanım düşüncesi ve
işlevi sonucu gerçekleşir. Kutunun kapağı açıl-
mıştır. Şimdi yapılacak iş, kutudan iyiliklerin ve
umutun çıkmasını sağlamak ve kötülükleri ku-
tunun içinde tutmaktır.
Bir anlamda insanoğlunun bugüne kadar yap-
tığı en tehlikeli silah olan televizyon; akıllı, bil-
gili, kültürlü, yetenekli, yaratıa, estetik ve etik
düşünce dizgeleri (sistenileri) oluşmuş, ulusal, ev-
rensel, toplumsal ve laik bilinci var olan, düşünce
yapılan özerk, özgür ve bağımsız ülke, ulus ve
devlet sorumluluğu eksiksiz ve ödünsüz insan-
lardan kurulu bir kurum tarafından yönetilmez-
se, Pandora'nın çağdaş kutusunun yıkıcı ve yok
edici etkileri, ülke, ulus ve devlet için giderek ve
sonunda bir yıkım, bir kıyamet olur. Kaldı ki
içinden 'iyilik'lerin ve 'hayr'ın çıkması zorunlu
olan Pandora'nın çağdaş kutusunun kullanımı
ve yönetimi için bu olumlu öğelerin ve olgulann
varlığı da yetmez. Bu olumlu olgulann yöntem-
bilimsel (meıodolojik) düşünce dizgesi, bilimsel
bilgi oluşturma yöntemi, bilgi kuramı (epistemo-
loji), eytişimsel (diyalektik) düşünce yapısı için-
de oluşturulması ve geliştirümesi gerektir. Tersi
durumda tüm olumlu olgular, soyut bir değer-
ler yığını biçiminde, işe yaramaz bir kanşım ola-
rak, aylak, durağan ve sırurlı kalır.
Türkiye'deki resmi ve özel televizyon yaymla-
rını düzenleyecek yeni yasa tasarısı gündemde-
dir.
Bu yasanın saptayacağı koşullann ve kuralla-
rm, televizyon yayınlanmn teknolojik yapısına
ve işleyişine, televizyon yayınlanmn soyut (mü-
cerret) hukuk tekniği içinde düzenlenmesine, kav-
ram ve düşünce olarak çok değerli ve vazgeçil-
mez olgular olduklan halde pratikte hiçbir
"kıymet-i harbiyesi" olmayan vatan, millet, dev-
let edebiyatına, devlet ve özel televizyon kurulu-
şu aynmına ilişkin bir anlayış ve tutumla
"hazırlanmaması" zorunludur. Bu yasanın bir
tek amacı olmalıdır: Kötülüklerin Pandora'nın
çağdaş kutusundan çıkıp insanlara dağümasmı
önlemek! Yasalar, yönetmelikler, kurullar, karar-
larla, olumlu ya da olumsuz hiçbir olgu, hiçbir
eğilim sürgit önlenemez. Üstelik yasalann önle-
yeceği sanılan yasadışı düşünceler ve eylemler
"kitabına uydurularak" yasalann en şiddetli uy-
gulandığı dönemlerde söylenir ve yapılır. Bildi-
ğimiz ve yaşadığımız tarih bu konuda ve çeşitli
türde sayısız örneklerle doludur.
lnsan düşüncesi ve teknoloji sürekli değişme
ve gelişme içindedir. Ileriye dönük, devrimci ve
evrimci bir düşünce temelinde yapılmış yasalar
bile toplumun, insan düşüncesinin ve teknoloji-
nin değişmesi ve gelişmesi doğrultusunda, yapı-
lan nedenselliği gereği bu değişme ve gelişmenin
gerisinde ve kâğıt üzerinde kalır. Yasalann za-
manın ve cağın gerisinde, dışında kaJmaları ve
yok olmaları, toplumsal bir zonınluluk ve belir-
lenimciliktir (determinizm).
Tarihte var olan on altı Türk devletinin hiçbir
yasası yaşayıp bugüne gelememiştir. Tarüi boyun-
ca yaşayan ve bugüne uzanan, büyük Türk ulu-
su ve Türk dili olmuştur. Devletler yıkılır, yok
olur. Uluslar yaşar. Bu nedensellik (illiyet) bile
yasalann ulus için yapılmasını öngörür. Ulus için
yapılacak yasalann uzun ömürlü olmasını da ya-
pılan yasanın zorlayıcı, dar görüşlü, sırurlı bo-
yutlu, baskdı, güncel olmaması sağlar. Yasalar,
ilkeler, yönetmelikler, tüzükler, sansür ve dene-
tim gibi politik, ekonomik, toplumsal, kültürel,
sanatsal, estetik ve etik değışmelerin ve gelişme-
lerin sürekli olarak gerisinde kalan durağan, sı-
nırh ve buyurucu bürokratik olgulann, süregi-
den zaman içinde bir fosil, bir kalmtı olarak al-
gılanmalan ve kalmaları, değişmez bir yazgı ve
müzebilimi ilgilendiren bir sonuçtur.
Televizyonun üç işlevi
özetle: Ulusal sınırlar içinde ve ulusal sınır-
lar dışında tüm evrende, sınır ve yasak tanımaz
bir nitelikte, havada, suda, yerde, sokakta, evde,
odada var olan ulusal ve uluslararası televizyon
yayınlannı kapsayan, uydu, çanak anten, anten
gibi araç ve gereç adlarını da içeren, hukuksal
ve teknolojik bir düzenleme olan televizyon ya-
sası, Pandora'nın çağdaş kutusundan iyiliklerin
çıkmasını ve kötülüklerin kutunun içinde kalma-
sını sağlamayaz. Ulusal sınırlar dışından gelen
uluslararası haber, eğlence, kültür ve bilinç sa-
nayisinin güçlü ve çarpıcı televizyon yayınlan, ya-
salar ulusal sınırlar içinde geçerli olduğu için bu
yasanın kapsamı dışında kalır. Ne şans ki Pan-
dora'nın uluslararası çağdaş kutulanndan çıka-
cak kötülüklerin içeriği yabancı toplumlara iliş-
kin, dili Türkçe olmadığı için bu kötülükler Türk
ulusuna etkin bir zarar veremez.
Televizyonun üç işlevi vardır: Haber, eğlence,
kültür. Televizyon bu üç işlevi ayn ayn yapar ya
da iki, üç işlevi birleştirip yapar. Doğrusu, zo-
runlusu ve yetkini, bu üç işlevin bir arada yapıl-
masıdır. Bir de programların Ulusal ve Evrensel
boyutlarda olması gerekliliği vardır. Birbirini ta-
mamlaması gereken bu iki işlevin birlikte olma-
sı, teknolojik kuralJardan ötürü ulusal sınırlan
aşıp tüm evrene dağılan televizyon yayınlanmn
baş niteliği olmalıdır. Ayrıca televizyon yapım-
larırun yabancı ülkelere satılması ve yabancı te-
levizyonlarda gösterilebilmesi olasıhğı, bu konu-
nun ekonomik etkeni ve nedenidir. Üzerinde
özenle dunılması zorunlu olan başka bir ayncalık
da Türkiye sınırlan dışında bulunan, büyük bir
Türk dünyasırun görkemli varhğıdır.
Televizyon kuruluşlannm yapılannda teknik
ve idari organlar dışında, üretim ve gösterimden
sorumlu başlıca üç öğe bulunur: Yöneticiler, ya-
pımcılar ve denetimciler. Bu üç öğe, televizyon
kanahnda ya da kanallannda çeşitli türlerde, ke-
sintisiz yayın yapmak zorundadır. Televizyon
durmadan, doymadan program yiyen dev bir ca-
navara benzer. Bu üç öğe, bu dev canavann ağ-
zına program vermedikleri zaman, kendilerini bu
acımasız canavara yedırmek durumunda kalır-
lar. Bu zorlayıcı neden-sonuç ikilisi, yetkileri, gö-
revleri, ödevleri, işlevleri değişik, sorumluluk sı-
nırlan belirli bu üç öğenin, üretilen ve gösteri-
len programlann, nesnel ve öznel niteliklerini, çö-
zümleyici, bireşünci ve yorumlayıcı yönlerini, dü-
şünce, bilgi, kültür, sanat, estetik, etik, ulusal,
evrensel yapüannı, en önemlisi ulusal kültüre ve
ulusal büince uygun olup olmadığını, bilimsel,
belgesel ve düşünsel bir ortamda aynntüı olarak
araştırmasına ve incelemesine aşılması güç ve ola-
naksız bir engeldir.
Işte, iyiliklerin ve kötülüklerin, Pandora'nın
çağdaş kutusundan çıkıp insanlara dağılması ola-
sılığının dengesi burada düğümlenmiştir.
Yasa yapıcılann, yasa yapılırken yasa yapıcı-
lara bilgi ve belge yardımı yapacak olan televiz-
yon kurum ve kuruluşlannın üst düzey yöneti-
cilerinin, neden-sonnç ikilisinin oluşturduğu bu
konumu çözümlemeleri ve bir sonuca ulaştırma-
lan, ülkenin, ulusun ve devletin varlığını ve ge-
leceğini tehlikeli bir etkinlikte ilgilendiren, çok
duyarlı bir sorun ve zorunluluktur. Bu konuda
yapılabilecek çok şeyler vardır.
ARADA BİR
• •
Av. İSMET YANBAY Kocaeli Barosu
Taraflılığı Yenemiyorsa.
Sayın Cumhurbaşkanı, ülkenin siyasal gündemini sapta-
maya devam ediyor. Yürürlükteki anayasamıza göre bu gün-
demi saptama eylemi bile anayasaya aykırıdır. Cumhurbaş-
kanı, bizim siyasal rejimimize göre günlük siyasal tartışma-
lann dışında bulunmak zorundadır. Çünkü ülkenin yönetimin-
derı sorumlu, hükümet ve parlamentodur. Şimdi gündeme
getirilen 1961 ve 1982 anayasalarının tepki anayasaları ol-
duğu düşüncesi, her siyasal odağın kendi düşünce ve dün-
ya görüşüne uygun olarak tartıştığı bir olgudur. Şimdi Sayın
Cumhurbaşkanı, ANAP'ın oluşturduğu düşünceyi ya da kendi
oluşturup ANAP'a mal edeceği bir düşünceyi. tarafsız yayın
'yapması gereken TFTT'de dile getirirse nasıl tarafsız kalacak-
•tır?
Sayın Cumhurbaşkanı, tarafsızlıkla belli bir düşünce sis-
temine sahip olmayı birbirine karısıırıyor; bu ayrımı görmez-
likten gelerek, eğer belli bir düşünce sistemıne sahıp iseniz
tarafsız olamayacağınızı, bunu iddia etmenin dürüstlükle bağ-
daşmayacağını beyan ediyor. Boylece. kamu hizmetindeki bü-
tün yurttaşlarımızın da tarafsız davranamayacaklarını öğüt-
lüyor ki, bunun ne kadar sakıncalı bir tutum olduğu ortada-
dır. Nitekim Türkiye'de memurstatüsünde bulunan birçok ki-
şinin bu tür partizan düşüncelerle hareket ettiği artık kemik-
leşmiş yanlışlardandır.
Evvelce, belli bir düşünce sisteminin üreticisi ve izleyicisi
olan bir kimse, daha sonraki konumu itibanyla isterse taraf-
sız olabilir. Bırakın tarafsız olmayı, bazen siyasal çıkarfar ge-
rektirirse, ınsanlar, tamamen birbirine ters fikirlerin sahibi ve
uygulayıcısı olabiliyor. Sayın Cumhurbaşkanı, birçok bakım-
dan, sonraki düşünce ve eylemlerıne hiç de uymayan bir par-
tinin senatör adayı olmayı kabul ettıkten sonra, şimdi birçok
bakımdan buna uymayan düşünce ve eylemler sergile-
mektedir.
Cumhurbaşkanının tarafsızlığının bir amacı, ülkedeki siya-
sal düşünce ve uygulamaların dışında kalarak, bu düşünce
ve uygulamaların çeşitliliğinin getireceğı sürtüşmeleri demok-
ratik ve anayasal platforma kanalize etmek ve bu çeşitliliğin
sağlıklı yürümesini sağlamaktır. Anayasa somut gerçekler-
den esinlenerek böyle bir hakemliğe gerek görmüştür. Bu,
-ülkemizdeki siyasal yapılanmanın getirdiği bir zorunluluktur.
Yani siyasal yapılanmanın sağlıklı yürümesi devlet katında
bir hakeme gerek duyurmaktadır.
Cumhurbaşkanının tarafsızlığını etkinleştirmek için, uygu-
landığında yaptırım niteliği taşıyan bazı yetkiler anayasaca
sağlanmıştır. Anayasanın 116. maddesinde belirtilen güven-
sizlik hallerinde Meclis'i yenilemeye karar verebilmesi, ka-
nunları uygun bulmayarak veto edebilmesi, yüksek yargı or-
ganlarına ve TRT Yüksek Kurulu'na üye ataması, Bakanlar
Kurulu'na başkanlık edebilmesi, genelkurmay başkanını ata-
ması, Milli Güvenlik Kurulu'na başkanlık edebilmesi vb. cum-
hurbaşkanının hakemliğinin soyut bir kavram değil, bazı yet-
kilerle etkinleştirilmiş bir konum olduğunu ortaya koymakta-
dır. Doğaldır ki cumhurbaşkanı bu yetkilehni taraflı kullan-
mak suretiyle amacından saptırabilir. Bütün bunlardan da-
ha etkili olmak üzere, yerleşık siyasal teamüllere bağlı hal-
kın geniş desteğinı yanına alarak çok etkin bir tarafsızlık da
sağlayabilır. Tarafsızlık ılkesine uymamanın zararlarını, ülke-
miz, değişik ölçülerde olmak üzere, yakın siyasal yaşamın-
da birkaç kez görmüştür.
Görüldüğüne göre Sayın Cumhurbaşkanı, başkanlık ya da
yarı başkanlık rejimine eylemli olarak girmek suretiyle örnek
oluşturduğuna inanmakta; ulusun da buna alıştığını zannet-
mekte ve şimdi de buna hukuki zemin arama, yaptıklarını
meşrulaştırma yoluna basvurmaktadır. İslimini de sonradan
getirecek! Yani, madem ki anayasa, bir partilinin cumhurbaş-
kanı olmasına izin veriyor, bir partili de tarafsız olamayaca-
ğına göre öyleyse en iyi çare geniş yetkilerle donatılmış bir
başkan-cumhurbaşkanı(!) ülkeyi yönetmelidir. Cumhurbaşka-
nının tarafsız olamayacağı düşüncesi ,bu teze yardımcı fikir
oluyor. Bir yerde de erken seçimle de cumhurbaşkanlığı se-
çiminin birlikte yapılabileceğini ima ederek muhalefetin ar-
tık modası geçmiş erken seçim isteklerine meydan okuya-
rak, yani ANAP'ın siyasal düşüncesinı dile getirmektedir.
Genel siyasal planda tarafsız olamayanlar, acaba güçsüz
köylü, memur, işçi, küçük esnaf, işsiz halk kitlelerinden ya-
na olabilirler mi?
BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ
TİCARET MÜŞTEŞARLIĞI'NDAN
BİLDİRİLMİŞTİR
Hazinece çıkarılan, değişken faizli 1983 devlet iç
borçlanma IV. tertip tahvillerinin 16.12.1990 tarihin-
de vadesi gelen 7 No'lu kuponları için yıllık %50.70
oranında net faiz ödenecektir. Faiz ödemeleri T.C.
Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası şubelerince
yapılacaktır.
Anılan tahviller istenildiğinde vadesinden önce pa-
raya dönüştürülebilir.
Kamuoyuna duyurulur.
KIZIMIZ
DİLARA'nın
dünyaya gelişini tüm dostlanmıza duyururuz.
9 Arahk 1990 İzmir
NECİBE-BÜLENT KARATOSUN
ANMA
DTCF öğrencisi
ERCAN KOCA
1963 - 15 Arahk 1980
Uluslararası Af örgütu Türkiye Raporlan
Sayfa 138
81 ERCA.N KOCA, Ankara, 15 Aralık 1980.
Başvuru 7 Eylul 1981. Yanıi 13 Ocak 1982, soruşturmaya
gerek yok. Başvuru 10 Haziran 1988. Yanıt 2 Mart 1989, 15
Arahk 198O'de Gulhane Hastanesi'nde öldü. Babası
sıkıyönetime resmen şikâyette buiundu.
11. yıhnda saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. AİLESİ
PENCERE
Özal'a Göre Anayasa!..
Tiraş üzerine bir tekerleme:
—Bir berber, bir berbere demiş ki: Gel bre berber, seni ber-
berleyeyim.
Siyasal yaşamda anayasal tıraş yine başladı; berber teker-
lemesi gibi sürüyor; ustura kayışta bilenmiş, tıraş fırçasını vur-
dukça mis gibi sabun köpürüyor:
—Anayasa değişmeli!..
Niçin?
Özal için mi?..
•
12 Eylül askeri darbesi!.. vaşington seviniyor: "Bizim oğ-
lanlar sonunda yaptriarf.." Beş generalin hazırlattığı 82 Ana-
yasası!.. Devlet Başkanı General Evren'in cumhurbaşkanlı-
ğı 12 Eylül Anayasası'yla birlikte onaylanıyor. Askeri hükü-
metin Devlet Bakanı özal, 12 Eylül'ün güdümünde yapılan
seçimle iktidara geçiyor. 12 Eylül hukukuna sahip çıkıyor, mi-
rasını benimsiyor. Sonra her 100 yurttaştan 80'i Özal'a kar-
şıyken, iktidarın başı, ANAP Meclis Grubu'na dayanarak
cumhurbaşkanı oluyor. Bu da yetmiyor; Özal "tek adam" yö-
netimi kuruyor. Ortada başbakan yok, hükümet yok, Meclis
yok!.. ANAP Meclis Grubu'na dayanan "fiili"yönetimiyle özal
ülkeye hükmediyor.
82 Anayasası da özal'a yetmiyor.
82 Anayasası dar geliyor.
Anayasa raftadır.
•
Ne var ki bir yıl geçiyor geçmiyor, özal sıkışıyor, Çanka-
ya'da kuşatılıyor.
Tek adam yönetimi fıyasko veriyor. Halk homurdanmakta-
dır. Muhalefet partileri 'İiilen"\ek. adam yönetimi kuran Cum-
hurbaşkanı'nın elini sıkmıyorlar. Özal Çankaya'da yalnızdır;
yanında ne halk var ne aydınlar ne partiler...
Sıkıntı büyüyor.
özal, Ortadoğu'da patlayacak bir savaşa umudunu bağlı-
yor; dış politikayı içe dönük olarak kullanmaya çahşıyor; kanlı
dış macerayı göze alıyor; ama, bu umut da son günlerde za-
yıflıyor; halk barış istiyor; muhalefet partileri barış istiyor; ay-
dınlar, yazarlar, sanatçılar barış istiyor; sonunda ordu, gerek-
siz bir dtş maceranın kanlı çatışmasına Türkiye Cumhuriye-
ti'ni sürükleyecek tek adamın sorumsuz yönetimine karşı çh
kıypr.
özal dardadır.
Anayasa dışına düşmüştür, savaşçı damgasını yemiştir;
ekonomide fıyasko, enflasyonda azgınlaşma, işçi eyiemlerin-
de direniş, terörde yükselme sürüyor; büyük kentlerde üs-
tüste banka soygunları yaşanıyor; köşeye sıkışan özal öne-
riyor:
—Anayasayı değiştirelim.
Niçin?
Demokrasi için mi? Yoksa özal'ın gayri meşruya kayan ko-
numunu meşrulaştırmak için mi?
•
özal nasıl değiştirecek anayasayı?
İstediği zaman istediği yetkiyi ANAP Meclis Grubu'ndan
alıp cebine koyan Özal, Türkiye'nin geleceğine yönelik çağ-
daş anayasayı mı düzenleyecek? "Tek adam zihniyetiyle" ül-
keyi yöneten 12 Eylül hukukunun mirasçısı, ülkenin yarınla-
nna hangi özgürtükierin taşlannı döşeyecek? Yedi yıldan beri
12 Eylül hukukunda insan haklanna uygun bir iyileştirme için
kılını kıpırdatmamış TD, iflasa doğru sürüklenirken yeni ana-
yasa sürecinin içinde nasıl
söz sahibi ve pazarlıkçı ola-
bilir?
12 Eylül'ün Devlet Bakanı,
12 Eylül faşizmi süregelirken
Başbakan Yardımcısı, işve-
ren sendikasında işçi hakla-
rı düşmanı, Türkiye'yi "ucuz
emek c&nneti" yapmak için
kolları sıvayan adam, bir yan-
dan Körfez savaşı macerası-
na hazır, öte yandan da çağ-
daş anayasa yapmaya can
mı atıyor?
Muhalefet, Özal'ın özel
terzisi ile sorumsuz Cumhur-
başkanı'nın bedenine göre
yeni bir anayasa biçebilir,
çünkü 12 Eylül Anayasası da
Özal'a yetmedi.
Gün Kalkış Vanş
Nevv York-İstanbul arasını şimdi hiçbir yere uğramadan direkt uçmaya başladık. Haftanın
üç günü. Bu direkt uçuşlan sadece biz gerçekleştiriyoruz. İstanbul-Nevv York seferlerimizi ise,
beklemeden, uçak değiştirmeden yapıyoruz.
Airbus'larla uçarken bize Özgü konukseverlikle ağırlana-
caksınız. Bu arada ekonomik tarifenin yani sıra, iki özel uygu-
lamamızdan da yararlanabilirsiniz: First Class ya da
Business Class.
Dünyanın diğer 55 kentine olduğu gibi, Nevv York'a da
kendi havayolunuzla uçun.
New York-İstanbul
Çarşamba
Cuma
Pazar
18.55 11.55*
lstanbul-New York
Çarşamba
Cuma
Pazar
09.25 15.50**
TURK HAVA YOLLARI
* Direkt (ertesi gündür).
** Briiksel bağlantılı.
Ayrıntılı bilgi için Türk Hava Yolları Acente
ve Bürolarına başvurabilirsiniz.
mmıTURSEMİN
LONDRA,CKFÜRP, CAMBBIDGB
U T H T 0 N
DE 5EÇKIN DILOIU1UAR1NMYAZ-K&
MDA BÜTÜN YILIN6İUZCE ÖĞR.ENİM
UTAKSİTTE ÖD
KOLAYUGI
DEVAM
EDİYOR/.
E
., KURSLAR
•TİCARI İN&IUZCE
• TURİZM İNGİÜZÇE5İ
»BANKACILIKINÛİLİZCESİ
•5INAV KURSURI: Cambndge
•Rrst Certificatt, Profıciencu ,
•TOEFL,ARElİ>(Sdz\u)
tursem
JNGİLİZUSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı
Tel. 148 39 77 -148 79 43-148 28 49
Fax 132 97 29, Tlx: 27498 tusm tr.
NtŞANTAŞI
RESTAURANT
Düğün Salonlart
> Yemekli-Kisi başı 16.500 TL.
O Mezeli-Yemekli 19.500 TL.
Rcz. 147 62 39 - 147 74 40
Salonlanmtz klimalı ve
400-tOOO kiîiliktir.
Ehliyetimi, Vakko Personel
kartımı ve Zorunlu Tasamıf
kartımı kaybettün.
Hükümsüzdür.
BERNA YETKİN