04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 15 ARALIK 1990 ALFTEMOÇİN'DEN SAMARAS'AMazowiecki'den uzlaşma çagrası • VARŞOVA (AA) — Polonya'da Tadeusz Mazowiecki hükümctinin istifası, parlamento tarafından kabul edildi. TV'den halka seslenen Mazowiecki, yeni ve zor bir döneme girildiğini belirtti ve siyasal partilere "uzlaşma" çağnsında bulundu. Mazovviecki'nin istifasının kabulü için yapılan oylamada, 224 mÛletvckili evet derken, 16'sı istifayı kabul etmedi, 122'si çekimser kaldı. Parlamento, istifasını kabul ettiği hükümetten, Devlet Başkanı Walesa tarafından yeni bir başbakan atanıncaya dek görevde kalmasını istedi. Yeni başbakanın iki-üç günden önce atanması beklenmiyor. Popov'a stire • SOFYA (AA) — Bulgaristan Parlamentosu, Dimitar Popov'a yeni hilkümeti kurması için çarşamba gününe kadar süre tanıdı. Hukukçu Popov, geçen cuma, Devlet Başkanı Jelio Jelev'in önerisiyle, parlamento tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilmiş, ancak kendisine tanınan bir haftalık siırede kabinesini kuramamış, bunun üzerine, dün sabah meclisten ek süre istemişti. Bangladeş'te seçimler • DAKKA(AA) — Devlet Başkanı Hüseyin . Muhammed Erşad'ın istifasmdan sonra Devlet Başkanı vekilliğini üstlenen Şahabeddin Ahmet, genel seçimlerin 2 Mart 1991'de yapılmasını kararlaştırdı. Yapılan resmi bir açıklamada, seçimlerle ilgili aynntıların kısa bir süre sonra açıklanacağı kaydedildi. Liberal Parti aynldı • KOPENHAG (AA) — Danimarka'da yapılan genel seçimlerden bir gün sonra Radikal Liberal Parti, iktidartaki koalisyon hükümetinden a>Tildı, ancak Başbakan Poul Schlueter'i desteklemeye devam edeceğini bildirdi. Radikal Liberal Parti, dün yapılan genel seçimler sonunda, 179 uyeli Parlamento'daki sandalye sayısının 10'dan 7'ye düşmesinden sonra koalisyon hükümetinden çekildiğini açıkladı. Sosyal Demokrat Parti, dünkü seçimlerde, oylann yüzde 37.4'ünu alarak 69 milletvekilliği elde etmişti. Sosyal Demokratlar, 1988 yılında yapılan seçimlerde, oylann ancak yüzde 14'ünü almıştı. Esad-Hrawi görüşmesi • ŞAM (AA) — Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Lübnan Devlet Başkanı Elias Hrawi ile dün görüştü. Suriye Devlet Başkanhğı Sözcüsü Cibrane Kurieh'in yaptığı açıklamaya göre iki ülke devlet başkanlan arasındaki görüşmede, Beyrut'un güvenlik planıyla ilgili gelişmelerin yanı sıra Lubnan'da 15 yıl devam eden iç savaşın sona ermesi konusunda Suudi Arabistan'ın Taif kentinde, Arap Birliği tarafından geçen yıl hazırlanan barış planı ele alındı. Esad ile Hravvi arasındaki görüşmeyle ilgili olarak ayrıntılı bilgi verilmedi. Çad'da toplu mezar • LEFKOŞK (AA) — Sudan, Çad'da yaklaşık 100 Sudanlı'nın gömuldüğü \V.\ toplu mezar bulunduğunu bildirdi. Sudan resmi haber ajansı SUNA'nın askeri yetkililere dayanarak verdiği haberde, "Mezarlarda, eski Çad Devlet Başkanı Hissene Habre'ye bağlı birlikler tarafından, Marindi bölgesi ve civanndan kaçırılan Sudanlılar bulunuyor" denildi. Habre, bu ay başında İdris Deby'ye bağlı guçler tarafından devrilmişti. Elbasan kentinde bin kişilik birgrup 'demokrasi istiyoruz' sloganıyla gösteriyaptı Arnavuthık kaynıyorArnavutluk'un orta kesimlerindeki Elbasan kentinde meydana gelen olaylarda yönetim karşıtı göstericiler bina ve dükkânlara saldırdılar, otobüs ve kamyonları yaktılar. Kentte tankların mevzilendiği bildirildi. Ehş Haberier Servisi — Arna- vutluk'un tşkodra kentinde ön- ceki gün yönetim karşıtı göste- ricilerle güvenlik kuvvetleri ara- sında meydana gelen çatışmala- rın ardından dün de Elbasan kentinde bin kişilik bir grup "Demokrasi istiyoruz" şeklin- de sloganlar atarak gösteri yap- tılar. Tiran'dan Belgrad'daki AFP burosunu telefonla arayan bir AFRİKA ULUSAL KONGRESI Arnavut aydını, Ulkenin orta kesimlerindeki Elbasan kentin- de dün TSİ 15.30 sularında bin kadar göstericinin, "Demokrasi ve özgürlük istiyoruz" şeklinde sloganlar atarak, bazı bina ve mağazalara saldırdıklannı söy- ledi. Aynı kaynak, göstericilerin çoğunun, Elbasan Demir-Çelik Sanayii işçileri olduğunu ve si- nema ile birkaç kitabevini tah- rip ettiklerini belirtti. Başkent Tiran'dan telefonla konuşan bir Arnavut gazeteci ise göstericilerin otobüsleri ve kamyonlan yakmalan, dükkân- ları yağma edip pencereleri kır- maları üzerine kentte tanklann mevzilendiğini kaydetti. Resmi kaynaklar, olaylarla ilgili yara- lanmaiar ve tutuklanmalar hak- kında henüz bir açıklama yap- madılar. Gazeteci, dün aynca Duress ve Saranda kentlerinde de olaylar çıktığını söyledi. Işkodra kentinde önceki gün meydana gelen olaylar üzerine ordu birliklerinin müdahale et- tiği ve güvenlik kuvvetlerinin 30 kişiyi tutukladığı bildirildi. Arnavutluk Radyosu, "Hoo- liganlar" olarak tanımladığı göstericilerin saldınlannı doğru- ladj. Radyo, komünist hükümet yanülarının da güvenlik güçle- riyle birlikte anti komünist gös- tericilere karşı direndiklerini bil- dirdi. <M 30 yıl sonra 'anavatan'da ilk konferansJOHANNESBURG (AA) — Gunev Afrika'da ırkçı yönetime karşı mücadele eden Afrika Ulusal Kongresi (ANC) Başkanı Oliver Tambo, ulkesine karşı uygulanan uluslararası ekonomık yaptırımların devam edip etmemesi konusunun gözden geçirilmesi zamanının geldiğini söyledi. Tambo, dün başlavan ANC kongresinın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, ANC'nin stratejisini, Güney Afrika'daki ve dunyadaki değişimleri göze alacak şekilde yeniden ele alması gerektiğini belirtti. Ancak Tambo, ANC'nin uluslararası yaptırımlarla ilgili politikasında önemli bir değişikiik anlamına gelen bu önerisiyle birlikte, delegelerden ırk ayrımcılığına karşı her alanda mücadelenin arttırılması gerektiğini de söyledi. Tambo'dan sonra soz alan Başkan Yardımcısı Nelson Mandela ise siyahlar arasında son zamanlarda artan çatışmaların, hükümet içindeki bazı kesimlerin halk arasında ANC'ye duyulan guveni azaltmak için surdurdükleri bir kampanyanın sonucu olduğunu söyledi. Tambo'nun da katıldığı ANC kongresi, örgutun Güney Afrika'da 30 yıldan sonra yaptığı ilk kongre oluyor. Kongrede beyaz azınlık hükümeti ile iktidarın paylaşılması konusundaki gorüşmelerde izlenecek yol ele alınacak. Israil'e sert kınamaBirleşmiş Milleder (AA) — Birleşmiş Mületler Genel Kuru- lu, Arap topraklannı işgal etti- ği gerekçesiyle Israil'e yardımla- nn durdunılmasını istedi ve Or- tadoğu barış konferansı yapıl- ması yolundaki çağnsını tekrar- ladı. BM Genel Kurulu'nda, Orta- doğu barış konferansı yapılma- sı yolundaki karar tasarısı, 99 olumlu, 19 olumsuz ve 32 çe- kimser oyla kabu] edildi. Karar tasansına, ABD ve Is- rail'in yanı sıra bazı Avrupa ül- keleri karşı çıktı. Genel Kurul'da, Ortadoğu banş konferansı yapılmasıyla il- gilidün kabul edilen karar tasa- nsında, Israil'in, Filistinlilere karşı 'sakhrgan turumu' kınana- rak ABD'nin Israil'e yaptığı eko- nomik ve askeri yardımın, "ts- rail'in işgal topraklannda idedi- ji saldırgan *e yayılmacı siyase- tiai cesaretlendirdigi" belirtildi. Karar tasansında, ABD-tsrail iş- birliğinin, Ortadoğu banşını olumsuz yönde etkilediği de kaydedildi. BM Genel Kurulu'nda kabul edilen diğer karar tasansında da Israil işgali kınandı ve bu ülke- ye yapılan askeri, ekonomik ve teknolojik yardımların durdu- rulması istendi. KöRFEZ KRİZİNDE ABD'NİN TÜRKİYE'DEN TALEPLERİ Savaşta 'kuzey cephesi' senaryolarıABD'nin, Türkiye'nin Körfez'e asker göndermesi konusunda ısrarlı olmaması, gerektiğinde Irak'a karşı kuzeyden yeni bir cephe açılması olasılığına bağlanıyor. ABD, bu niyetle Türkiye'nin kapısını çalana kadar Ankara'yı yıpratmak istemiyor. — 2 — UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — ABD'nin, Türki- ye'nin Körfez'e asker göndermesinde ıs- rarlı olmaması, hatta ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker'ın Brüksel'de mütte- fikleri daha fazla askeri katkıda bulun- maya çağınrken Turkiye'yı bundan ozen- le bağışık tutması >u nedenlerden kay- naklanıyordu: 1- tkinci cephe: ABD, oncelikle Tür- kiye'nin Güneydoğu'daki 100 bin kişiye yaklaşan askeri gücünü, Irak'ın tüm dik- katini güneydeki Amerikan kuvvetleri- ne çevirmesini önleyecek bir unsur ola- rak görüyordu. Amerikan askeri çevre- lerinde bu konudaki hava, "Türkiye bu askeri gücünü Irak'a karşı bir savaşa sok- masa dahi Irak Genelkurmayı savunma planlarını bu gücün savaşa girebileceği- ni göz önünde lutarak vapmak zorunda'' diye özetleniyordu. Bu yaklaşım, nıyetin bir boyutu idi, diğer boyutu ise şu ana kadar dışa vurulmuş ya da Türk makam- larına resmen iletilmiş olmamakla bir- likte Korfez'de bir savaş patlaması ha- linde Bağdat uzerindeki baskıyı arttır- manın tek yolunun bir de kuzeyden cep- he açılması olduğuna inanmaiarıydı. Bu konuda belirleyici bir unsur, Irak'ın Amerikan guçlerıne karşı göstereceği di- reniş olacaktı. VVashington, o gun geldi- ğınde Ankara'nm kapısını daha komp- lekssiz çalabilmek için muhalefetin hü- kümeti yıpratmasına zemin yaratabilecek bir adım atmak istemiyor, bu yüzden de Turkiye'nin Körfez'e asker göndermesi konusunda ısrarlı davranmıyordu. 2- Ls kullanımı: ABD'nin Körfez'e as- ker gonderilmesi konusunda ısrarlı ol- mamasının birbaşka nedeni de geçen gunlerde "çok konuştuğu için" görevin- den alınan ABD Hava Kuvvetleri Komu- tanı General Dugan tarafından özetlen- mışti. Dugan, VVashington Post gazete- sine verdiği demeçt», halen Hint Okya- nusu'ndaki Diego Garcia Adası'nda üs- lenmiş bulunan B-52 ağır bombardıman uçaklannı bir savaş halinde Irak'a daha yakın bir ulkeye kaydırmayı düşundük- lerini, "bu ulkenin bir savaş çıkarsa üs- ler için izin vereceğine kesin gözuyle bakridıgım" açıklamıştı. Tüm bu açık- lamalar, Amerikan Genelkurmayı'nın Körfez'e dönuk kontenjan planlarını ge- rekirse Turkiye'deki usleri de kullanma- yı kapsayacak biçimde yaptığını göste- riyordu. Türkiye bu konumda olduğu için de ikide birde Ankara'nın kapısını gereksiz yere çalarak fincancı katırları- nı urkütmek istemiyorlardı. Ağustosta bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkam Turgut Özal da ABD'- ye gitmeye hazırlanıyordu. Bu geziden once Türkiye uç ilginç adım attı. Önce İncirlik'te sürmekte olan grev ulusal çı- karlar nedeniyle ertelendi, daha sonra da ABD ile Savunma ve Ekonomik fşbirli- ği Antlaşması (SEİA) bir yıl daha uza- tıldı. Son olarak da TBMM savaş yetki- si konusunda büyük tartışmalara yol açan bir karar aldı. İki koridor Eylul başında VVashington'a gelen Cumhurbaşkam Turgut Özal, daha ucağı ABD başkentine iner inmez VVashington Post'un manşetinde yayımlanan bir "ku- zey cephesi" senaryosu ile karşılaştı. ABD başkentinin etkili gazetesi Post, "Üst düzeyde Amerikan askeri çevrele- re atfen Suudi Arabistan'da konuşlandı- rılmış olan Amerikan birlikleri uzerin- deki Irak baskısının böiünmesi için Türkiye ve Ürdün üzerinden Irak'a iki cephe daha açılması yonünde planlar hazıriandığım" açıklamıştı. Buna gore ABD'nin Basra Körfezi'nde denizde bekleyen 11 bin deniz piyadesi ve Suudi Arabistan'da konuşlanmış olan zırhlı birlikleri güneyden Kuveyt ve Irak'a girerken, halen Akdeniz'de açıkta bek- lemekte olan her biri 16 bin kişilik iki de- niz piyadesi tugayı da Türkiye ve Ürdün'- deki iki koridordan Irak'a taarruza ge- çecekti. Gündetn kayıyor Aynı gunlerde bir başka savaş senar- yosu da ABD TV'sinden geldi. ABD'nin en çok izlenen haber programlarından birisi olan "Nightline", olası bir Körfez savaşı konusunda yayımladığı senaryo- da Irak'a, lran ve Türkiye"den de iki ta- arruz koridoru açılacağı iddiasına yer ve- riyor ve Türk ordusunun iki gün içinde Irak'a 50 bin kayıp verdirerek Kerkük ve Musul'a gireceğini ileri sürüyordu. Yarıa: Yeni bir hava esiyor l Uluslararası standartlara Yeni bir pasaport Batı Trakya için endişe — 2 — YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Dışişleri Baka- nı Ahmel Kurtcebe Alptemo- çin, Yunanlı meslektaşı Ando- nis Samaras'a "tarihtea ders alarak olgun bir atmosfer için- de komşuluk ve dostlok bagla- nnı pekiştirme" çağnsında bu- lundu. Alptemoçin'e Batı Trakya ve Ege sorunlan konusunda yö- nelttiğimiz sorular ve yanıtlan şöyle: —Sayın Samaras, gazetemi- ze verdiği demeçte, Bab Trak- ya amıitgımn Lozan Antlaşma- sı'nda "Müslüman" olarak ad- landınldıgına dikkal cekiyor ve "Bu azınhgı milli olarak goster- menizi anlayamadım" diyor. Samaras, buradaki azınlıgın baskı aitında oldugu yolunda- ki bilgileri de iddia" olarak degeriendiriyor. Sizin konuya vaklaşımınu nedir? ALPTEMOÇİN — Batı Trakya'daki Türk azınlığının durumu Yunanistan'ia aramız- daki ikili meselelerden biridir. Yunanistan, yıllardır bu azınlı- ğa karşı aynmcı muamele uy- gulamakta, baskı yapmakta, el- lerindeki topraklan almakta ve bölgeden, hatta ülkeden göçe icbar etmektedir. Nüfus artış hın çok yüksek olan Türk azm- lığın nüfusu bugün hâlâ ^^lerdeki seviyesindedir. Oy- sa bu ihtiyatlı hesaba göre bu- gün Batı Trakya'da 120 bin de- ğil, en az 500 bin Türk bulun- ması gerekirdi. Bu 400 bin Ba- tı Trakyalı Türkün nerede oldu- ğunun cevabı aranırsa, Türk azınlığa karşı izlenegelen poli- Sayın Özal, Başbakanlığı dö- neminde Rum asıllı vatandaşla- rımızın istedikleri zaman Türkiye'ye dönebileceklerini beyan etmiştir. Bu beyan hâlâ geçerlidir. Turkiye'deki Rum azınlıgın, azınlık olarak bir so- nınu bulunmamaktadır. Şimdi soruyorum: Yunanistan, dünya- mn her yaruna göç etmek zo- runda bırakılmış Batı Trakyalı Türklere Yunan vatandaşlığını geri vermeye hazır mı, bunlan Sovyetler Birliği'nden gelen Yu- nan asıllılan olduğu gibi Yuna- nistan'a geri almaya hazır mı? —Ege sornnlan konnsunda da YunanisUn Dışişkri Baka- nı kendilerinin "iyi bir komşu" oiarak davrandıklannı vurgulu- yor. Karasulannı 12 mik çıkar- ma hakkımızı bu nedenle kul- lanmadık" diyor. ALPTEMOÇtN — Yunan Dışişleri Bakanı Sayın Sama- ras'ın Ege"ye ilişkin olarak yer alan ifadeleri, son zamanlarda diğer Yunan hükümet üyeleri- nin de sürekli olarak dile getir- dikleri bilinen Yunan tezlerinin tekranndan ibaret kalmıştır. Ancak bu vesileyle Yunanlı meslektaşımın Ege'ye ilişkin yaklaşımındaki temel bir yanıl- gıya işaret etmek isterim. Sayın Samaras, Türkiye'nin ancak 1973'ten sonra Ege üzerinde hak iddia etmeye başladığını, sorunu da bunun yarattığmı ile- ri sürmektedir. Sayın Samaras, Yunanistan- ın 12 millik karasuyuna hakkı olduğunu, ancak bunu kullan- maktan kaçındığını iddia et- mektedir. Ege"nin herkesin bil- diği, özellikleri karasulannın 12 mil olarak uygulanmasına im- Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, Batı Trakya'da insan haklan ihlallerinin hâlâ sürdüğünü belirtti. Alptemoçin, "Rum asıllı TC vatandaşları, istedikleri zaman Türkiye'ye dönebilirler. Şimdi soruyorum: Yunanistan, dünyanın dört bir yanına göç etmek zorunda bırakılmış Batı Trakyalı Türklere Yunan vatandaşlığını geri vermeye hazır mı?" aedi. tikanın ne olduğu da kendili- ğinden ortaya çıkacaktır. Irkçı bir esasa dayanan Yunan Va- tandaşhk Yasası'nın 19. madde- si münhasıran Türk soylulan Yunan vatandaşlığından atmak için bir silah gibi kullanılagel- miştir. Eskiden olduğu gibi gü- nümüzde de Türk azınlık men- supları hayatlarının her kesi- minde ciddi sonınlarla karşı karşıya kalmaya devam etmek- tedirler. Batı Trakya Türkü ço- cuğunu okutamamakta, evini onarmak için müsaade alama- makta, mesleğini icra edeme- mekte, sürücü ehliyeti alama- makta, Türk gazetelerini oku- masına müsaade edilmemekte, can ve mal güvenliğinden emin olamamakta, konutları zorla yıkılmakta, kültürel mirası yok edilmekte, "Türk" kelimesini kullanamamaktadır. —Peki ya Turkiye'deki Rum «Tinhgin sayısının azalması ko- nusu? ALPTEMOÇİN — Yunan liderleri, Batı Trakya'daki olumsuz tabloyu gizlemek için hep Türkiye'deki Rum azınlığı konusundan ve özellikle bu azınlıgın sayısının azalmış ol- masından bahsederler. Rum asıllı vatandaşlanrruzın Türki- ye'deki sayılannın azaldığı doğ- rudur, ama bu, tarafımızdan takip edilen bir politikanın so- nucu değildir. Rum asıllı vatan- daşlanmız muhtelif sebeplerle, fakat kendi iradeleriyle ve da- ha ziyade Yunanistan'm bilinçli olarak sağladığı daha iyi eko- nomik imkânlardan istifade edebilmek amacıyla Türkiye1 den gönüllü olarak aynlmışlar- du". Türk vatandaşlığından atü- mamışlardır. kân vermemektedir. iki kıyıdaş ulkenin paylaştığı bir denizin tümüyle her tarafın egemenlik alanına dönüşmesine yol açabi- lecek bir uygulamayı Türkiye 1 nin kabul etmesine imkân yok- tur. Türkiye ile Yunanistan ara- sındaki dengeyi altüst edecek olan böyle bir harekete tevessül etmesi halinde Türkiye kendi hak ve çıkarlannı korumak için gerekli tedbirleri almaya karar- hdır. —Samaras kıta sahanlıgı ko- nnsunda da Uluslararası Ada- let Divanı'na başvnralmasuu öngöriiyor. Bu konudaki yak- laşunınızı anlatır mısımz? ALPTEMOÇtN — Türkiye, hiçbir zaman kıta sahanlıgı an- laşmazlığının salt hukuki bir sorun olduğunu kabul etme- miştir. Nitekim 1976'da Yuna- nistan, sorunu tek taraflı olarak Uluslararası Adalet Divanı'na götürdüğünde Türkiye buna iti- raz etmiş ve Divan da Yunan başvurusunu reddetmiştir. —Samaras, Türkiye'nin Ak- deniz'dekı bahkçılık bölgesinin 12 milc pkaniması konusunda- ki itirazını eleştiriyor. ALPTEMOÇtN — Sayın Samaras'ın mülakatında değin- diği AT baiıkçılık bölgesine iliş- kin olarak şu hususu açıkça be- lirtmek isterim. Sorun Yunanis- tan'm balıkçıhk bölgesi adı al- tında Ege'deki karasulannın ötesinde bir deniz yetki alanı ihdas etmesidir. Ege'de böyle bir balıkçıhk bölgesi tesisinin yeni bir anlaşmazlık konusu ya- ratacağına ilişkin kaygımızı esa- sen AT ülkelerine açıklamış bu- lunuyoruz. BİTTİ KlBRIS BM Barış Gücü'nün süresi uzatıldı NEW YORK (Cumhuriyet) — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dün yaptığı toplantıda Kıbns'ta Barış Gücü'nün görev süresini altı ay daha uzattı. Dünkü oylamada Kanada ilk kez çekimser kaldı. Bu neden- le karar 14'e karşı bir çekimser ile kabul edildi. Kanada'nın çekimser kalma- sının nedeni, Banş Gücü'ne ya- pılan mali katkıların gönüllü olmaktan çıkarılıp BM bütçesi içine alınması önerisiyle ilgiliy- di. Kanada iki yıldır Banş Gü- cü'nün bütçesinin bu şekilde değiştirilmesi yönünde girişim- lerde bulunuyor. Türk diplomatlarına gore Barış Gücü'nün finansmanın- daki değişikliklerle ilgili çaba- lar ve bu konudaki tartışmalar Türkiye açısından "fazla önem laşımıyor." Turk diplomatlar Türkiye açısından önemli olan noktanın Barış Gücü askerinin adada var olmaya devam etmesi olduğunu bildiriyorlar. Kıbns Rum yönetiminin temsilcisi Mavromatis ise Kanada'nın önerilerini desteklediği görüşü- nü Güvenlik Konseyi'nde ifade etti. Barış Gücü'nün görev süre- sinin uzatıldığı dünkü Güven- lik Konseyi toplantısında Tür- kiye, Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum ve Yunanistan BM delegeleri de birer konuşma yaptılar. Kıbrıs Rum temsilcisi Mavromatis ko- nuşmasında Türkiye'nin Körfez politikasıyla, Kıbrıs politikası- nın çelıştiğini öne sürdü. Mav- romatis Korfez'de Güvenlik Konseyi kararlarının uygulan- ması yönünde ağırlık koyan Türkiye'yi hipokratlıkla suçla- dı. Aynı kararlılığı Kıbns için de göstermesini istedi. Türk temsilcileri ise Güvenlik Konse- yi'nin dikkatini Kıbrıs Rum ta- rafının son 649 sayılı Güvenlik Konseyi karannı reddetmesine çektiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle