Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10
Suriye'den
Irak'a suçlama
• ŞAM (Ajanslar) —
Suriye Savunma Bakanı
General Mustafa Tlass,
Irak'ı sert bir dille eleştirdi
ve Bağdat rejimini,
"Araplara karşı suç
işlemekle" itham etti.
General Tlass, "Kuveyt'in
istilası, Araplara karşı
işlenmiş bir suçtur, çünkü
bölgeye yabancı kuvvetlerin
dolmasuıa, uluslararası
kamuoyunun Irak'a karşı
ayağa kaJkmasına ve
Filistin sorununun ikinci
plana itilmesine yol
açmıstır" dedi. ABD
Dışişleri Bakanı James
Baker ise Irak'ın üst düzey
görilşmeler için hâlâ kabul
edilebilir bir tarih
önermediğini söyledi.
Baker, Israil Başbakanı
îzak Şamir'le görüşmesinin
ardından duzenlediği basın
toplantısında, Irak'a 15 gün
vererek bu günlerin içinden
birini seçmesini önerdik,
ama Irak sadece bir gün
Uzerinde ısrar etmeye
devam ediyor" dedi. Irak
Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin de Irak'ın barış
istediğini, ancak Arap
petrolündeki ve
topraklarındaki yabancı
egemenliğini kabul'
etmeyeceğini söyledi.
Sosyaldemokrat
başarı
• KOPENHAG —
Danimarka'da önceki gün
yapılan seçimlerden sosyal
demokratlar büyük
kazançla çıktı, ancak
parlamentodaki çoğunluk
sağ kanat partilerinde
kaldı. Svend'Auken
liderliğindeki sosyal
demokratlar, 1970'lerin
başından bu yana en iyi
sonucu aldılar. Sosyal
demokratlar oy oranlarını
yüzde 7.6 oranında
arttırarak toplam oylann
yüzde 37.4'ünü elde ettiler.
Bu sonuçla sosyal
demokratlann
parlamentodaki sandalye
sayısı 55'ten 69*a çıktı.
Sosyal demokratlann bu
başansına karşılık, daha
soldaki Sosyalist Halk
Partisi, oylannın yüzde
4.7'sini kaybederek
parlamentoda 24
sandalyeden 15'e geriledi.
Chamorro'dan
orduya tırpan
• Dış Haberler Servisi —
Nikaragua Devlet Başkanı
Violeta Chamorro, önceki
gün ülkedeki 18 askeri
üsten ikisini kapattığını
açıkladı. AP'nin haberine
göre her iki üs de
Chontales eyaletinin
başkenti Juigalpa'da
bulunuyor. Chamorro'nun
bu kararı ülkedeki
Sandinista aleyhtarı havayı
yumuşatmak için aldığı
bildirildi. Chamorro daha
önce, Sandinistlerin
yönetimi sırasmda 100 bine
ulaşan asker sayısını 1991
yıh için 28.434 olarak
saptamıştı.
hticacı 51 Türk
• KAHİRE (AA) — Siyasi
sığınma talebinde
bulunmak amacıyla Mısır
üzerinden tngiltere'ye
giüneye çahşan 51 Türk
vatandaşı dün Kahire'ye
geldi. Kahire Havaalanı
yetkililerinin AA'ya yaptığı
açıklarnaya göre bir turist
kafılesi ile birlikte
tstanbul'dan dün akşam
Kahire'ye gelen 51 Türk,
siyasi sığınma amacıyla,
tngiltere'ye gitmek için vize
almak istediklerini
bildirdiler.
Sicilya'da •
şiddetli deprem
• PALERMO (AA) —
Sidlya Adası'nın doğu
tüyılannda önceki gece
şiddetli bir yer sarsıntısı
meydana geldiği ve çok
sayıda kişinin hayatını
kaybettiği bildirildi. Sivil
savunma ve itfaiye
kuruluşlarının yaptığı
açıklamaya göre 12 dereceli
Mercalli ölçeğine göre 7
şiddetindeki depremde ilk
belirlemelere göre en az 7
kişi öldü, düzinelerce kişi
de yaralandı. Yetkililer, ölü
sayısının artmasından
korkulduğunu söylediler.
Merkezi Siracusa'nın 50 km
açığında Noto körfezinde
olan deprem, adanın tüm
doğu kıyısında hissedildi
DIŞ HABERLER 14 ARALIK 1990
n fJost 'a göre ABD'nin Körfez krizinde attığı son adımlar kaygı yarattı
Müttefikler kuşkuluGazete, ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın
Bağdat'a gönderilmesi yönündeki kararı
eleştiriyor. SŞCB, Fransa ve tngiltere, ABD'nin
Körfez'e ilişkin aldığı kararlarda kendilerine
danışılmasını istiyor. Avrupalı müttefiklerin
büyük bölümü, Baker yerine BM Genel
Sekreteri Perez de Cuellar'ın Bağdat'a
gönderilmesini istiyor.
Dış Haberler Servisi —
ABD'nin Körfez krizine ilişkin
olarak sürdürdüğü politikanın
son zamanlarda müttefiklerde
kuşku yaratmaya başladığı bil-
diriliyor. The VVashington
Post'un haberine göre, mütte-
fikleri ABD'nin attığı son adım-
ian kaygı ve kızgın
lıkla izliyor.
Gözlemciler, Irak lideri Sad-
dam Hüseyin'in rehinelerin bı-
rakjlması yolundaki karanndan
sonra Avrupa ülkelerinde
ABD'ye karşı endişelerin büyü-
düğünedikkat çekiyorlar. Artık
Avrupa'da, "ABD, Körfez kri-
zinin başlangıcında Saddam'ı
durdurmak için politik secenek-
lere sahipti, şimdi ise askeri ka-
pasiteye sahip ve politika ge
ri plana itildl" görüşünün
hâkim olduğu da göz
lemciler tarafmdan dile getirili
yor.
Avrupalı müttefıkler, ABD'-
nin, Dışişleri Bakanı James Ba-
ker'ın Bağdat'a gönderilmesi ve
Irak Dışişleri Bakanı Tarık
Aziz'in Washington'a çagrılma-
sına ilişkin karanna da bir
"problem gözüyle" bakıyorlar.
Müttefikler, bu konuda birbir-
lerinden farklı bir tutum izliyor-
lar.
ABD'yi barışçı bir tutum iz-
lemek konusunda ikna etmeye
çalışan SSCB, son karan önemli
bir a4ım olarak nitelendiriyor.
Fransa ise bu konuda kendisi-
ne danışılmadığı için ateş püs-
kürüyor. Ingiltere, ABD'nin al-
dığı "diyalog karan"nın Sad-
dam Hüseyin'e gönderilmiş
yanhş bir mesaj olabileceğini
düşünüyor.
Ancak bu ülkelerin tamamı,
ABD'nin Körfez krizine ilişkin
olarak asıl önemli adımı atma-
dan önce yalnızca bu konuda
kendilerine bir bildirim yapıl-
masını değil, danışılmasını da
istiyorlar. Bu ülkeler ayrıca,
Körfez krizine ilişkin olarak
oluşturulan cephenin kolektif
bilincini, ABD'nin "kendisine
yonttugunu" da ileri sürüyor-
lar.
Baker'ın Bağdat'a gönderil-
me fikri konusunda da Avrupalı
müttefikler tarafından ileri sü-
riilen bir başka görüş de bu mis-
yonun Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Perez de Cuellar tara-
fından yerine getirilmesi şeklin-
de. Müttefikler, Cuellar'ın ba-
rış misyonunun başanya ulaş-
maması durumunda, bunun
Irak'ın zaferi anlamına gelme-
yeceğini de iddia ediyorlar.
Başta Ingiltere olmak üzere
Avrupa ülkelerinin büyük ço-
ğunluğu, ABD'nin karannın,
Saddam Hüseyin'e olduğu ka-
dar, Irak'ın Kuveyt'i işgaline
karşı çıkan Suudi Arabistan gi-
\ Arap ülkelerine de yanhş bir
ÇÖLDEKİ FRANSslZLAR — Körfez krizinin başlangıcından bo yana Suudi ArabisUn'da bulunan bir Fransız birliği var. BD bir-
likteki askerler de tıpkı ABD'li meslektaşları gibi her gunü çolsıcağında çalışarak geçiriyorlar. (Fotoğraf: AFP)
KöRFEZ KRİZİNDE ABD'NİN TÜRKİYE'DEN TALEPLERİ
mesaj vereceği görüşü de
hâkim.
Uluslararası Stratejik Araştır-
malar Enstitüsü yöneticilerin-
den François Heisbourg,
"ABD'nin attığı bu adımdan
sonra diğer ülkelerin dışişleri
bakanlan da aynı yönde bir ara-
yışa girseler ne olacak" diye so-
ruyor ve ekliyor: "Bu dunım,
ulnslararası ittifakın za>ıfladı-
|ı yönünde bir intiba bırakabi-
lir ki, Irak, en knçttk bir zayıf-
lıktan yararlanmaya calışryor."
Fransa ve Almanya dışişleri
bakanlan Roland Dnmas ile
Hans Dietrich Genscber'in,
Bağdat'a gitmek için istekli ol-
malan, Heisbourg'un görüşünü
doğruluyor, Avrupa Topluluğu
düzeyinde de Irak Dışişleri Ba-
kanı Tank Aziz'in Brüksel'e da-
vet edilmesi planlanıyor.
'Tiirkiye'ye
saldırmayız'
Bu arada Irak'ın yeni Savun-
ma Bakanı General Tu'ma Ab-
bas, Irak'ın Türkiye'ye sadece
dostluk duygulanyla dolu oldu-
ğunu ve sağlam ilişkiler kurmak
istediğini söyledi.
Savunma Bakanı, Türkiye'nin
Irak sınırındaki birlikleri takvi-
yesiyle ilgili olarak, "Birileri An-
kara'ya yanlış bilgj vermiş olma-
lı. Irak'ın Türkiye'ye saldırma
niyeti olmamıştır ve olmaya-
caktır" dedi. General Abbas,
"Irak, bulanık suda avlananla-
nn Türkiye Ue Irak arasındaki
işbirligi ve güven Uişkileriııi boz-
malannı engeilemek için, Türk
yetkililerinin Körfez kriziııin ba-
şından beri yaptıklan açıkfauna-
ra hiç cevap vennedi" diye ko-
nuştu.
Üsler eski önemini yitirdiWashingtoni
Türkiye'nin askeri rolü konusundaki düşüncelerinde büyük değişiklikyapmadı
— ı —
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON— Körfez krizi ağus-
tos başında patlak verdiğinde ABD'nin
Türkiye"den askeri talepleri neydi, bu ta-
lepler nasıl değişti, bugünkü dunım
nedir?
Bu soruların yanıtına çok genel ola-
rak bakıldığmda Washington'un Türki-
ye'nin olası askeri rolü konusunda kri-
zin ilk günlerinden bu yana çok büyük
bir düşünce evrimi geçirdiği söylenemez.
Türkiye olası bir askeri harekât için
ABD'nin "seçeneklerinin" kısıtlı olduğu
ağustos başında VVashington için nasıl
vazgeçilmezse, bugün de o konumunu
surdüruyor. Ancak bu vazgeçilmezliğin
dönük olduğu rollerdebazı değişiklikler
meydana gelmiş bulunuyor. Krizin ilk
günlerinde bir hava harekâtı için Türki-
ye'deki üsler yaşamsaldı. Bugün artık on-
larsız bir hava harekâtı mümkün. Ancak
bu kez de başka askeri roller yansıtmak
için Türkiye eşsiz bir konumda olmayı
sürdürüyor. Bunlardan birisi, henüz bu
konuda resmen bir yaklaşırh olmamış ol-
sa dahi, TUrk topraklannın Irak'ın dik-
katini bolmek için kullanılma niyetinin
dereceleri. Tabii bu niyetin varlığı, bu se-
naryonun gerçekleşeceği anlamına gel-
miyor, ama niyetin varhğı da ortada.
tlk 24 saat
Irak'ın Kuveyt'i işgalinin ilk 24 saatin-
de Amerika, Irak'ın Suudi Arabistan'a
yönelik bir yıldınm harekâtmın nasıl
durdurulabileceğinin arayışı içindeydi.
Eğer Irak, Suudi Arabistan sınınnı ge-
çerse ABD Hava Kuvvetleri Plan ve
Prensipler Daire Başkan Yardımcısı Ge-
neral Bob Mitchel'a göre Amerika "din-
de ne varsa yüzde yüz ona başvuracak-
ü". O günlerde, Pentagon askeri planla-
macılannın ilk yararlanmayı düşündü-
ğü askeri tesisler Doğu Anadolu ve Hint
Okyanusu'ndaki Diego Garcia Adası'n-
daki üsler oldu. Çünkü, Amerikan çe-
vik kuvvetinin bu tür bir senaryo çerçe-
vesinde kullanacagı malzemenin bir kıs-
mı zaten aynı zamanda NATO'ya da tah-
sisli olduğundan Pentagon kurmaylan-
nın gözü otomatik olarak bu hazır po-
tansiyele dönmüştü. Aynca zaten, NA-
TO savunma bakanlan 2 Aralık 1980'de
"2. aşama" adlı bir askeri plan çerçeve-
sinde, ABD'nin NATO'ya tahsis ettiği
destek kıtalarmın gerekirse bir başka
cağına ikna olmadan bu konuyu masa-
ya getirmek de istemiyordu. Cumhurbaş-
kanı özal Türkiyesi'nin, üs kullanımı ko-
nusunda geçmiş iktidarlardan en büyük
farkını işte bu yüzden şu aynm oluştu-
ruyordu. ABD geçmişte hiçbir zaman
Türkiye'deki hükümetlerin üsleri böyle
bir operasyonda Amerika'ya kullandıra-
cağına tam olarak güvenemedi. Hatta
zaman zaman sadece "hayır" yanıtı ala-
caklannı tahmin ettiklerinden ve sırf bu
yanıtı almamak için böyle bir teklîfle
Ankara'mn kapısını dahi çahnadı. Iran-
daki Amerikalı rehinelerin başansız kur-
tanlma operasyonu buna örnektir. Oy-
sa ilk kez şimdi özal döneminde yeni bir
duyguyu tatmıs bulunuyorlar.
Krizin ilk günlerinde bir hava harekâtı için üsler yaşamsal
önem taşıyordu. Bugün artık bölgedeki hava gücü
Türkiye'deki üsleri alternatifsiz olmaktan çıkarmış
durumda. Amerika, Körfez'deki gücünü çeşitlendirdi.
kontenjan için kullamlabilmesini ve NA-
TO üyelerinin bu kuvvetlere "geciş ko-
laylıgı ve yol üstü desteği" sağlamasını
kararlaştıımış bulunuyordu. Bu karann
altında Türkiye'nin de imzası vardı. ABD
Dışişleri Bakanı James Baker'ın ağustos
başındaki ani Ankara ziyaretinde üs kul-
lanımı konusunun "özel olarak" ele alın-
mamasının nedenlerinden birisi de buy-
du. Çünkü Washington, Türkiye ile
Amerika arasında zaten bu konuda bir
anlayış birliği olduğu varsayımından ha-
raket ediyordu. Aynca Cumhurbaşkanı
Turgııt Özal'ın krizin ilk basından itiba-
ren aldığı tavır, ABD'nin üs kullanımı
konusunda gerekli kınuçlan çıkarması-
na yetiyordu. Bunlara ek olarak da Was-
hington, kesin olarak "evet" yanıtı ala-
Ağustos başında ABD, Körfez'deki
bugünkü muazzam askeri gucüne ulaş-
mamış olduğundan krizin ilk 24 saatin-
de Türkiye'deki üslerin kullanılma ola-
sılığı her zamankinden çok daha fazlay-
dı. Baker Ankara'dan olumlu izlenimler-
le avrıldı. Bu arada, Amerika bir yandan
uçak gemilerini Körfez'e doğru yola çı-
kardı. Ardından da Körfez ülkelerinde-
ki üslere yapılan özel anlaşmalar sonu-
cunda çok sayıda uçak kaydırdı. Bugün
artık Amerika'nın bölgedeki hava gücü,
Türkiye'deki üsleri alternatifsiz olmak-
tan çıkarmış durumda. Bir seferberlik
halinde elbette bu üsler Amerika için çok
önem taşımayı sürdürüyor. F-lll uçak-
lannın Irak'a yapacağı bir hava saldırı-
sında încirlik'in gundeme gelmesi uzak
bir olasılık değil. Ama Incirlik bu alan-
da artık "rakipsiz" de değil. Amerika
bugün Körfez'deki gücünü ceşitlendirmiş
durumda. Türkiye "hayır" derse başka
seçenekleri var. Ama elbette, "hayır"
derse...
Ağustos başlannda Türkiye'nin ulus-
lararası güce katkıda bulunması konu-
su ise şöyle gelişti: Türkiye bu güce ka-
tılsa ABD elbette buna "haytr" demeye-
cekti, ama Türkiye'nin doğrudan katıl-
ması yönünde de özel bir ısrar veya tel-
kin hissedilmiyordu. Çünkü ABD yöne-
timi çevreleri, Türkiye'nin krizin ilk gün-
lerinde "Batı yanında çok önemli bir
smav" verdiği kanısındaydı ve Türkiye
1
yi daha fazla zorlamanın yaranna inan-
nuyordu. tkincisi Türkiye olası bir savaş-
ta çok kritik bir konumda olacağı için
çok önemli roller yansıtılması söz konu-
su olabilecekti, o yüzden de bu aşama-
da sıkıştırmanın gereği bulunmuyordu.
Türkiye'nin asker göndermesi konu-
sunda ise ağustos başlarında Washing-
ton'da ilk göze çarpan olgu, ABD Dışiş-
leri'nin, Türkiye'nin bu doğrultudaki
adımlannı ne kadar dikkatli ve aynntıu
bir şekilde takip ettiği idi. Biraz da şaşı-
rarak izledikleri ikinci nokta, daha 1 ay
önceye kadar, temel bir krizde "BaD'dan
yana tavır aiması hayli kuşknlu" görü-
len Türkiye'nin bugünkü yöneticilerüıin,
Washington'da bugün dahi tam olarak
anlaşılamamış bir nedenle bu ölçüde as-
ker göndermek konusunda istekli dav-
ranmalarıydı. O kadar şaşırmışlardı ki
"Acaba Türkiye ilerde başka konularda
gelebilecek talepleri daha kolay geçişti-
rebilmek için mi şimdi atak davranıyor"
diye bir kuşkuya dahi düşmüşlerdi.
Yaruı: Kuzey eephe
Uluslararası
standartlara
Yeni bir pasaport
D I $ B A S I N D A N
SSCB'ye yardım
SSCB'ye yardım etmek,
demokrasi için yatırım
yapmak demektir. Çünkü
Sovyet demokrasisi yeni
yeni doğuyor ve doğal
olarak tehdit altında.
Kıthk, yokluk, milliyetçi
çatışmalarla karışık
kaçakçılık, bütün bunlar
patlamaya hazır bir
kokteyl teşkil ediyor. İç
savaş ihtimali en az açhk
kadar SSCB'yi dehşete
düşüren bir olasılık. Zorla
smır değişikliklerinin yol
açacağı tepkileri ve
bununla birlikte otoriter
yönetim eğilimlerinin
güçlenmesini istemiyorsak,
genç demokrasilere
kendilerini sağlamlaştırma
olanağını vermeli, dağılma
ve çürüme ihtimallerine
sonuna kadar karşı
çıkmalıyız. Avrupa,
SSCB'nin muhtaç olduğu
adımı atmasına yardımcı
olarak yeni bir insan
selinden kendini korumuş
oluyor. Bazılan yeni bir
demir perdeye benzetilecek
sert önlemler öneriyor.
öyle ki tarihin garip
cilvesi, yeni demir perdeyi
Doğulular değil, Batılılar
inşa edecek. Bencilliğimiz
bile Sovyetler'in imdadma
yetişmemizi gerektiriyor.
Açlığın Avrupa'nın
doğusunu kemirmesini ve
umutsuzluk içinde Batı'ya
göçü teşvik etmesini
engellemeliyiz. Tüm
yatırımlar arasında, açhk
hayaletini engellemeye
katkıda bulunanı,
şüphesiz, uzun vadede en
fazla prim veren yatunm
olacaktır.
(13 aralık)
Savaş mı, barış mı?
Körfez krizi
konusunda halen
çok sözü edilen
uzlaşma senaryosu,
Irak'ın savaş
potansiyelinin
kökten imha
edilmesini
savunanlar
tarafından uzun
süre felaket
senaryosu olarak
adlandırıldı. Avantajı
bir süre için de olsa
savaşı engellemesi, ancak Saddam Hüseyin'in Arap
dünyasının liderliğine oynama olanağını güçlendiriyor.
Amerikalıların katkısı olsun olmasın tüm Araplar,
hatta lranlılar ve Türkler, Bağdat'ın olası
hegemonyasından çok rahatsız. Bunlara ek olarak
Filistin ve Lübnanlılar, Saddam'ın Kuveyt'ten
çekilmemesi halinde bundan sonra kimsenin, Suriye
ve lsrail'den işgal ettikleri topraklanndan
çekihnelerini talep etmeyeceğinden korkuyorlar. Daha
da kötüsü, intifada böyle devam ettiği takdirde tsrail,
Saddam'ın Kuveyt'te yaptığını taklit ederek
Füistinlileri, tıpkı Kuveytliler gibi kitleler halinde
ülkelerini terke zorlayabilir. O halde, savaşı
engelleyebilecek bir süreç başarı sağlayabilirse,
Güvenlik Konseyi aynı anda, Irak'ın Kuveyt'ten,
Suriye'nin Lübnan'dan ve tsrail'in batı yakasından
çekilmesini sağlamak durumundadır. Ancak bunun
güçlüğü savaş isteyenlere hak verdirecek cinsten..
Ancak dünya, BM ve Amerikalılar Saddam'ın savaş
çıkmasını engelleyecek fırsatı kendilerine vermesini
bekliyor. (13 aralık)
îranffurterAlIflemfine
Arnavutluk'ta yemokrasi'
Arnavutluk Devlet ve Parti
Başkanı Alia, herhalde
artık "Ne kurtarsak
kârdır" diye düşünüyor.
Arnavutluk'tan gelen
işaretler hem iyimserliğe
hem kötümserliğe zemin
oluşturmaktadır. Alia ve
yakın çevresindekiler
öğrencilerin protestosunu
ve "Diktatörlüğe son!"
çığlıklarım Pekin'in
yöntemiyle çözme yoluna
gitmediler. Bunu takdir
etmek gerek. Belki rejim
aleyhtarlan kana
boğulmayacak kadar
çoktu. Alia bunun yerine
Merkez Komite'yi
toplayarak Politbüro'dan
beş kişiyi tasfiye etti. Bu
beş kişi, yönetimin'
hatalanna nede'n gösterildi.
Çok partili duzene geçiş de
olumlu bir işarettir. 26
aralıkta kararlar
yasalaşacak ve şubatta
Arnavutluk'ta genel
seçimlere gidilecek.
Ama bu noktada kuşkular
da sökün ediyor. Yeni
siyasi partiler bu kısa süre
içinde örgütlenebiUr mi?
Yoksa Politbüro'nun geri
kalan bölümü
demokrasinin gereklerini
biçimsel olarak yerine
getirip yine de iktidan
elinde tutmak hesabı
içinde midir? Bu
dargörüşlü, hatalı bir yol
olur. Alia ve adamları hâlâ
ülkeyi tarihi bir
dönemeçten geçirme
şansını kaybetmediler.
Soğuk savaşın bitiminden
sonra artık Arnavutluk'un
hayali düşmanlar
tarafından tehdit edildiği
yamlsamasına son
verilmelidir. Halkı artık
demokrasi yoluna
çıkarmak bu ekibin en
önemli görevi haline
gelmiştir.
(13 arahk)
ITALYA
AT zirvesînde ortak
politika beklentisi
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Italya, bugün Ro-
ma'da başlayacak olan AT zir-
vesinin büyük bir diplomatik
zaferle sonuçlanmasını bekli-
yor. Altı aydır dönem başkan-
lığını yürüten ve Avrupa Birli-
ği'nin en ateşli savunucusu ola-
rak tanınan ttalya, iki gün sü-
recek olan zirvede "ortak bir
güvenlik ve savunma politikası-
nın" oluşturulması için karar
ahnmasını bekliyor. Zirveden
böyle bir karann çıkması, altı
aydır tüm calışmalannı bu yön-
de yoğunlaştıran Italyan diplo-
masisi için gerçek bir zafer sa-
yılacak. 11 yıldan beri AT zir-
velerinin en önemli kararlannı
engelleyen "Demir Lady"nin
ilk kez bu zirvede olmaması
"iyimserHk dozunn" aıttınyor.
Almanya Başbakanı Helinut
Kohl ile Fransa Cumhurbaşka-
nı François Mitterrand da ar-
tık bu konuda İtalya'yı destek-
liyorlar. 6 aralıkta ttalyan Baş-
bakanı Giulio Andreotti'ye bir
mektup yazan Kohl ve Mitter-
rand, Roma zirvesinde ortak
bir dış politika ve güvenlik po-
litikası yaratmak için karar
alınmasını istediler. Mitterrand
ve Kohl söz konusu mektupta
ortak dış politika ve güvenlik
politikasının nihai hedefınin de
savunma politikası olması ge-
rektiğini vurguladüar. Kohl ve
Mitterrand ayrıca, Avrupa va-
tandaşhğram kabul edilmesini,
Avrupa parlementosunun gü-
cünün arttınlmasını ve bundan
böyle AT zirvelerindeki karar-
larm oy birliğiyle değil çoğun-
luk ilkesine göre alınmasını is-
tediler. AT Komisyon Başkanı
Jacques Delors da zirve önce-
sinde yaptığı açıklamalarda,
12'lerin bir yıldan beri zaten
ortak dış politika uygulamak
konusunda mevcut bir anlaş-
maya varmışçasına hareket et-
tiğini belirtti. Ortak dış politi-
kayı siyasi birliğin "dger!" ola-
rak tanımlayan Delors, AT'nin
bir yıldır dış politika alanında
karşılaştığı boy ölçüşme fırsa-
tıyla yeni bir dinamizm kazan-
dığını söyledi.
Italya, Belçika, lspanya,
Portekiz, Almanya, Fransa,
Yunanistan ve Lüksemburg bu
zirveden "ortak dış politika ve
güvenlik politikası" kararını
destekleyen ve 12'lerin siyasi
birliğe doğru koşar adımlarla
ilerlemesini isteyen ülkeleri
oluşturuyor. Ingiltere, lrlanda,
Danimarka ve Hollanda ise ge-
nelde siyasi birlik fikrini ilke
olarak desteklemekle birlikte
bazı noktalarda görüş aynlık-
lanm ileri sürüyorlar.