06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 24 KASIM 1990 AMELİYATI BEKLERKEN— Kas zayıflaması hastalığına yakalanan 6 yaşındaki Fransız ikizler. anneleri ile top oynu- yoriar. tkizler aralık ayımn başında ameliyat edilecekleri gii- nii bekliyorlar. (Fotograf: AFP) Haksız gözaltıya tazminat ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara DGM Baş- savcılığı'nın talimatıyla 6 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılan, Adımlar Der- gisi Ankara Temsilciliği Haber Müdürü Atilla Aşut'a 3 milyon lira manevi tazminat ödenmesi- ne karar verdi. Aşut, Adımlar Dergisi bürosunda yapılan bir arama sonrasında, "TBKP mensubu olmak, bu parti adına faaliyette bulunmak" savıyla, 18 Ocak 1990 tarihinde gözaltı- na alınmıştı. 6 gün gözaltında tutulan Aşut, daha sonra ser- best bırakılmış, DGM Savcılığı da hakkında koğuşturmaya yer olmadığı karan vermişti. Bunun üzerine Aşut, "Maliye hazine- si" aleyhine tazminat davası aç- mıştı. Avurtraljalı Çiftçi Don Arm- strong, 140.000 hektar arazinin yanmasına neden olan yangından sonra geride kalanlan hii- zünle seyrediyor. Çalıların tutuşmasıyla çıkan yangında bin- lerce koyun da telef oldu. (Fotograf: Reuter) Alman gemisi Silah araması İSTANBUL (AA) — Haydarpaşa Limanı'nda demirli Alman bandıralı "Kalkara" ad- h gemide silah arama çalışma- larının sürdürüldüğü bildirildi. "Kalkara"nın acentesi, gemi- nin Yunanistan'dan yükleyece- ği 2 konteyntr silahı, tstanbul'- dan geçerek Almanya'ya götür- mek istediğini Türk makamla- nna bildirdi. Yetkililerin, Türk karasularından silah geçirilme- sinin kabul etmeyeceklerini be- lirtmeleri üzerine, acente, tale- bini geri aldı. Ancak önceki akşam ilaç ve bazı kimyevi maddeleri bosalt- ma için Haydarpaşa'ya yanaşan gemide, her türlü ihtimal değer- lendirilerek arama yapıldı. Yet- kililer, henüz silah bulunmadı- ğını, ancak arama çalışmalan- nın sürdürüldüğünü belirttiler. Korku parkı - Lai Mei Chai, Hong Kong'daki 'korku' parkında çalışıyor. Işlerinin başında da fiberglastan oluştunılan kopekbaüklan- nın tozunu almak gdiyor. (Fotograf: Reuter) HABERLERIN DEVAMI Genelkurmay, ÖzelHarp Dairesi - Kontrgerilla ilişkileri hakkında basına briflng verecek Özel T V Gazete Sahîplerî Demirel: Devlet cinayet işletmezANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Kontrgerilla tartışmala- n genişleyerek sürüyor. DYP Genel Başkanı Süleyman Demi- rel, "Devletin birtakım esraren- giz teşkilatlar vasıtasıyla cinayet işlettirdiğini kabul etmiyonım. dedi. Genelkurmay Başkanlığı, özel Harp Dairesi'nin faaliyetle- ri konusunda 3 aralık günü ba- sına brifing verileceğini açıkladı. DYP Genel Başkaru Demirel, partisinin dün yapılan grup top- lantısında kontrgerilla konusu- na değindi. 1973 yılındaki bazı cinayetle- rin, "kontrgerilla" adıyla de\ r lete bağlı bir örgüt tarafından işletil- diği iddialannın o dönemin ana- muhalefet partisi CHP tarafın- dan ortaya atıldığını hatırlatan Demirel, şöyle konuştu: '"Türkiye'de cinayetler işleni- yor. Bu cinayetleri devlet işletiyor' ithamının altında TC Devleti olmazdı. Devlet şu elde, bu elde, o elde olur, ama TC Devleti, cinayet işleten devlet imajıyla Türk halkının öniinde durmaz. Bu ithamlar karsısında devlet nerede? 'öyle birşey yok- tur, devlet cinayet işlettirmemiştir' desinler. Yabut, 'vardır' desinler. Kim yaptırdıy- sa, yanndan tezi yok, milletin savcılığı ne gıine durnyor? Cina- yet işleme imtiyazı devlet dahil, kimseye verilmemiştir. Hani biz Universiteler anayasa devleti, hukuk devleti olacağız. Devletin birtakım esre- rengiz teşkilatlar vasıtasıyla ci- nayet işlettirdigini kabul etmiyo- nım. 'Hayır işlettirmiştir' diyen varsa, ben dahil, devleti idare et- miş berkesin y-akasına yapışınız. Eğer benim bu çağnmdan son- ra hicbir şey yapmazlarsa, biitiin bu töhmetleri onlann üzerine bı- rakınm." Başbakanlığı döneminde ken- disine bazı ihbarlarda bulunul- duğunu da kaydeden Demirel, devlet olarak gerekli tedbirleri aldıklannı, bir ihbar üzerine za- manın muhalefet lideri Bülent Ecevit'i uyardıklannı anlattı. Demirel, CHP iktidara geldik- ten sonra da meselenin üzerine giderek muhalefette bulunduk- ları sırada "kontrgerilla" iddia- larını ispata çağırdığını, ancak zamanın hükümet cevrelerinden "AHahaşkına kanştırmayın" di- ye kendisine haber yollandığını açıkladı. DYP lideri Demirel, Ecevit'in, BBC muhabirinin bir sorusu üzerine, "üstüne varamadık" dediğini ve muhabi- rin bunu kendisine ilettiğini söyledi. SHP'nin TBMM'de grubu bulunan partilere kontrgerilla ile ilgili 'Meclis araştırması yapılsın' önerisi, partilerde tartı- şılıyor. SHP Grup Başkanvekili Onur Kumbaracıbaşı, gruplara- rası ortak tavır belirlenememesi SERBEST BffiAK1LAN MEMURLAR YİNE GÖZAI3TNA ALEMYOR DGM 'dilekçecf peşinde ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Ankara'da geçim sıkın- tısı içinde olduklannı belirterek BM Gıda ve Tarım örgütü'n- den (FAO) gıda yardımı isteyen memurlardan gözaltındaki İS'i dün serbest bırakıldı. Ancak DGM Başsavcısı Nusret Demi- ral'ın, "olayın arkasmdaki baş- ka kişilerin ortaya çıkarılması" için, dilekçe veren tüm memur- ların ifadelerinin alınmasını is- tediği kaydedildi. Bunun üzeri- ne polis, başkentte FAO'ya di- lekçe veren memurlara yönelik kapsamlı bir "gözaltı operasyonu" başlattı. DGM Başsavcıhğı'nın dilek- çeci memurlar için Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası uya- nnca başlamğı soruşturma ne- deniyle polise verdiği taiimat üzerine, BM Ankara Temsilci- liği'ne dilekçe veren belediye memur ve işçilerinin tümünün ifadelerine başvurulmak üzere harekete geçildiği kaydedildi. Bu işlemin, semt karakolları aracılığıyla gerçekîeştirildiği, bircok semt karakolunda bu şe- kilde ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alman memur ve işçi bulunduğu öne sürüldü. Esat Karakofu'nda halen bekle- tilen 8 memurdan 7'sinin kadın olduğu, bu kadınlardan yaşlı olanların sağlık durumlarının köîü olduğu da öne sürüldü. Ancak, gözaltı sayısına ilişkin kesin bir bilgi elde edilemedi. Olaya ilişkin soruşturmayı yüruten Ankara DGM Başsav- cısı Nusret Demiral, dilekçe ve- ren tüm memur ve işçilerin ifa- delerine başvurulacağını belirte- rek "Tümünii dinleyecegiz tabii ki. Biz şimdi onlan bu işe kimin tevessul ettirdiğini araştınyoruz. Bizim memurlanmızla. işçileri- mizle bir zorumuz yok. Bizi asü ilgilendiren olayın arkasındaki kişiler" dedi. Önceki gece gözaltına alına- rak, dün de DGM Savcılığı'na getirilerek 3 saat süreyle sorgu- lanan 15 memur, akşam saatle- rinde serfesrbırakıidır— OZAL'DAN THATCHER'A MESAJ IUv< polise <ıstifanız hepimiziçok üzdü' protesto Haber Merkezi — Üniversite- lerde dün de olaylı bir gun ya- şandı. Yıldız Üniversitesi'nde öğrenci derneği başkanı ve bir üye gözaltına alındı. Basın Ya- yın Yüksek Okulu'nda kantin- den öğrencileri çıkarmak için güç kullanan polis çok sayıda öğrenciyi tartakladı, bir öğren- cinin kolu kınldı. Çukurova Üniversitesi'nde önceki gün iş- gal nedeniyle gözaltına alınan öğrencilerden'15'i tutuklandı. Dün saat 12.10 sıralarında İs- tanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu kantinine gelen yaklaşık 30 kişilik çevik kuvvet ekibi kantinin duvarındaki "Üniversitede polis istemiyoruz' yazılı afışleri söktü ve dışan çık- tı. Polisin dışan çıkması üzeri- ne kantinde bulunan öğrenciler polisin üniversitede bulunması- nı alkışlarla protesto ettiler. Al- kışları duyan polisler, tekrar kantine girerek öğrencileri zor- la dışan çıkarttı. Bu sırada kız öğrencilerin saçlarından sürük- lenerek dışan alındığı, erkek öğ- rencilerin de coplandığı görül- dü. Polis, olaylarla ilgili olarak Fehmi Kaya, Ali Kemal Sağlam, Kürşat Akyol, Mithal Kahra- man adb öğrencileri gözaltına aldı. Okul müdürü Tayfun Ak- güner'in girişimi sonucu 4 öğ- renci daha sonra serbest bırakıl- dı. Olaylar nedeniyle dün yapı- lacak tüm vize sınavlan ileri bir tarihe ertelendi. Yıldız'da iki gözaltı Polis dün öğle saatlerinde ise Yıldız Üniversitesi'nin yemekha- nesine girerek yemekhanede asıh bulunan "fstanbul Yüksek Öğ- renim Gençliği Dayamşma Der- neği"ne ait bildirileri indirdi. Buna karşı çıkan öğrenci Der- neği Başkanı Zeynel Aslan ile dernek üyesi Oğuz Giindüz po- lis tarafından gözaltına alındı. Olaylar üzerine öğle saatlerinde üniversite bahçesinde toplanan öğrenciler bir forum düzenledi- ler. Forumda öğrenciler, üniver- sitelerde artan polis baskısını ve polisin okullara girmesini pro- testo ettiler, kartondan yapılmış iki polis şapkasını yaktılar. Öğ- renciler daha sonra üzerinde "Yaşasın demegimiz" adlı yazıh iki pankartı açarak dış kapıya doğru yüriidüler. Dış kapıya pankartlan asan bir grup öğren- ci, sloganlar atarak okula girdi- ler. Olaylara polisin müdahaie etmediği gözlendi. Pankartlar daha sonra polis tarafından in- dirildi. ANKARA (Cumhuriyet Biı- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal. tngiltere Başbakanı Mar- garet Thatcher'a bir mesaj gön- dererek görevden aynlma kara- rından üzüntü duyduğunu bil- dirdi. özal, Thatcher'ın "önde gelen uluslararası bir şahsiyel" olduğunu ifade ederek, Türkiye ile tngiltere arasındaki dostlu- ğun Tahtcher döneminde önem kazandığını vurguladı. özal, Thatcher'a dün gönder- diği mesajda, "Ülkenizin yöne- timinin başında geçen yıllarda almış olduğunuz cesurane ka- rariar seckin kariyerinize dam- gasını vurmuş olmakla birlikte, özellikle bu kararınız hepimizi çok iizmüş bulunuyor" dedi. Özal, Thatcher'ın karanm içeren mesajı "büyük bir üzüntü ile" aldığını belirterek şu görüşleri dile getirdi: "Zira siz, sadece kendi ülke- sinde tarihi başarılar elde etmiş önemli bir lider olmakla kalma- yıp, aynı zamanda zeka ve sağ- duyusu dunyada berkesin saygı- sını kazanmış. önde gelen ulus- lararası bir şahsiyetsiniz. Önceki başanlı siyasi hayatı- nızı hiç düşünmesek bile başba- kan olarak görev yaptığınız 12 yıla y«kın süreye şöyk bir bak- tıgımızda sizi ve sizi takdir eden- ler için gurur duyacaklan bir ba- şanlar hazinesi görüriiz." özal, mesajında, Thatcher'ın, sağUıksLz ekonomiyi canlandırdı- ğı, "Büieşik Krallıgın demokrasi ve banşm savunucusu rolünü" ülkesinin "şanlı geçmişine yanışır" biçimde pekiştirdiği go- riişüne yer verdi. Özal, mesajın- da. "mutlu bir raslantı sonucu Türkiye'de benimkiyle cakısaa görev süreniz boyunca ekono- mik ve diger alanlardaki ilişki- lerin yanısıra siyasi alanda da ikili ilişkilerimizin seviyesinden büyük bir memnuniyet ve ger- çekten gurur duvacagımız ne- denler olmuştur. Siz her zaman benim gercek bir şabsi dostum, ülkeniz ise sizin liderliğinizde güçlü bir müttefikimiz olmuştur" dedi. Özal, mesajını şöyle ta- mamladı: "Sizi dün televizyonda ve ber zaman olduğu gibi büyük bir azimle konuşurken göriince, bir kez daha hur dünyanın istisnai yeteneklerinize ve sağ duyunu- za güvenebilecegi ve geçmişte ol- duğu gibi gelecekte de geniş tec- rübenizden yararlanabileceğine emin oldum." rngütere'nin politikası değişnıeyecek LONDRA (Cumhuriyet) — Türkiye'nin Avrupa Topluluğu üyeJeri arasındaki en sadik dost- lanndan olan Başbakan Marga- ret Thatcher'ın yerine gelecek yeni liderin tngiltere'nin Türki- ye'ye karşı 11.5 yıldır sürdürdü- ğü siyaseti değiştirmesi beklen- miyor. 12 Eylül 1980'den beri Türki- ye'nin sürekli yanmda yer alan Thatcher yönetimi, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkartıl- ması girişimlerine de sürekli karşı durmuş ve 1981-1983 ara- sındaki Milli Güvenlik Konseyi (MGK) döneminde Türkiye'nin özellikle Avrupa forumunda se- sini duyurmasma yardımcı oldu. Türkiye'ye bu dönemde en yakın olan Avrupa hükümeti Ingilte- re'ydi. Başbakan Thatcher ile dönemin başbakanı Özal arasın- daki siyasal görüş benzerlikleri de Türkiye-lngiltere yakınlığını arttırdı. Çeşitli komplo teorilerine karşın Thatcher yönetimi, Tür- kiye'nin öneminin farkında ola- rak ve Thatcher'ın, "Sürekli ba- nş, güçlü savunma ile mümkün- dür" görüşünden de hareketle Türkiye*yi olanak çerçevesinde koUayarak bir denge siyaseti güttü. Thatcher'ın yerini alması bek- lenen üç adaydan yalmzca Mic- hael Hesejtioe, Türkiye savunma siyasetinde etkin bir rol oynadı. Savunma bakanhğı sırasında Türkiye'ye Tornado uçaklan, Ingilterede zorlu yanş (Baştarafı 1. Sayfada) görüşü yazılı ve sözlü başında sürekli biçimde işleniyor. Ma- jor'ın alçakgönüllü ve sade geç- mişi de bir avantaj olarak sunu- luyor. Devlet adamı olmak için mutlaka ayncalıklı ailelerden gelerek özel okullar ve mükem- mel üniversitelerde okumak ge- rekmediği örnek olarak gösteri- liyor. Babası bir sirkte trapezci olan Major, ortaokuldan terk, otobüs şoförlüğü için başvur- muş, ama işe alınmamış, banka memurluğundan bankacılığa ve Maliye Bakanlığı'na yükselebi- len bir yetenek olarak sunulu- yor. Adaylardan Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, saygınlığı olan ancak 1970'lerden gelen, beş yıl sonra 65 yaşına, yani emeklilik çağına girecek "bir devlet adamı" olarak görülmekte. Sırf Major'm seçilmesine yardımcı olmak, "onun elinden tutmak" amacıyla liderlik yarışına 'kerhen' girdiği belirtiliyor. Hurd, partinin, Ingiliz sermaye ve siyaset eevrelerinin "dnnnuş oturmuş" kesiminin adayı. Hele Körfez bunalımı savaşa dönüş- me asamasma gelmişken dış si- yasette en yetkili uzman olarak görülüyor. Muhafazakâr Parti'de büyük çalkantıya neden olan Michael Hesdtine ise Thatcherizm'de re- form öneren bir aday. özellik- le Avrupa Topluluğu konusun- daki göriişlerini iki ayrı kitapta toplayan Heseltine, lngiltere'- nin AT ile bütünleşmesi ve AT'- nin gelecegi hakkında en çok F-16 uçaklan için elektronik do- nanım, sırtta taşınır telsiz sis- temleri, zırhlı personel taşıyıa ve helikopter satışı olanaklan araş- tınldı. En büyük satış kalemini oluşturan Tornado uçaklan için gerekli mali düzenleme, 1984'te "tngiltere İhracatı Destekleme Dairesi" (ECGD), Türkiye"yi kredi açısından riskli gördüğü için yapılamadı. Tornado uçak- lannın yapımında rol alan Al- manya ve Italya, Türkiye'ye açı- lacak krediyi yüzde 85 oranın- da garantiledikleri halde, Thatc- her hükümeti, ECGD'den olum- suz yanıt aldığı için harekete ge- çemedi. Sutta taşınır telsiz ihalesini ise geçen yıl Marconi şirketi kazan- dı. kafa yoran kişi, ancak "Thatc- her gibi bu rüzyıfan en başanlı lideri"ne karşı çıktığı için Thatcher'a sadık milletvekille- rinin, Heseltine'ın ardmdan git- mesi şimdilik uzak bir olasıük görülüyor. Buna karşılık, lider- lik için yapılan ilk tur oylama- da milletvekillerinin yanya ya- kıru kendisini desteklemişti. ln- giltere'nin iş ve ticaret merkezi 'Ciry' için en çok güven veren isim yine o. İlk kurduğu işte if- las eşiğine gelerek ardından ikinci kez milyoner olabilen He- seltine, çokuluslu finans ve sa- nayi çevrelerının yakından tanı- dığı bir kişi. Özelleştirme, kişi- sel girişim, rekabet, piyasa eko- nomisi, parasalcılık gibi Thatc- her dönemi ile ilişkili siyasetle- re yatkın. durumunda, SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal ile lzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in "kontrgerilla" konusunda ayrı ayn verdikleri Meclis araştırma önergelerinin işleme konacağını söyledi. Kontrgerilla tartışmalanyla il- gili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Fadü tnan, UBA'ya başında çıkan haber ve açıkla- malan ihbar kabul etmediklerini söyledi. Inan, bu tartışmalann Türkiye'de uzun yıllardan beri sürdüğüne dikkat çekerek "Me- muriyerimizde bu konuda ber- hangi bir soruşturma açılmadı, açılması da duşünülmüyor. As- keri suçlarla ilgili konular, askeri savcüıklarla askeri mahkemele- rin görev alanına girer. Biz hayal edenlerie, mücerret şeylerle uğ- raşmayız. Vatandaşın dilekçe verme hakkı vardır. Bize dilekçe verilirse her dilekçe gibi o da is- lem göriir" şeklinde konuştu. Bu arada Genelkurmay Baş- kanlığı'nca yapılan açıklamada, Özel Harp Dairesi'nm/faaliyetle- ri konusunda 3 aralık günü ba- sına brifing verilecği açıklandı. Genelkurmay Başkanı Orgene- ral Necip Torumtay, "kontrgerilla-Özel Harp Dairesi" ilişkileri konusundaki iddialar üzerine geçtiğimiz gün- lerde bir açıklama yapmış, an- cak bu açüclamanın yeterli ol- ttathfı öne sflrtihnıiştu. Thatcher (Baştarafi 1. Sayfada) tileri ile çeşitli örgütler^rafından Türkiye'ye insan haklan konu- sunda yöneltilen ağır eleştirile- re rağmen Bayan Thatcher'ın Ankara'ya karşı her zaman 'uz- laşmacı' bir tutum takındığı da bir gerçekti. Bayan Thatcher bu nedenle, iilkesinde kendisine yö- neltilen eleştirilere ise hiçbir za- man boyun eğmedi. 'Demir Leydi'nin, biri resmi biri de gayrı resmi olarak Tür- kiye'yi iki kez ziyaret etmesine yol açan Özal-Thatcher dostlu- ğunun temelinde her iki liderin ekonomik alanda aynı felsefeye inanmaları yatıyordu. Nitekim, Bayan Thatcher, Türkiye'ye ni- san 1988'de yaptığı resmi ziya- ret sırasında onuruna veriJen ye- mekte dönemin Başbakanı Tur- gut özal'a dönerek şöyle konuş- muştu: "ingiltere'de secmenler benim Özal'cı politikamı onaylamışlar- dır. Sizin poliükanızın Türkiye1 de nasıl adlandırüdığını bilmiyo- ram. Ancak aynı şeylere inandı- ğımız bir gerçektir." İki lider arasındaki özel dost- luğun filizlenmesinde ilginç bir tesadüfün de etkisi büyüktü. Çeşitli uluslararası toplantılarda alfabetik sıralamada Türkiye'nin tngiltere (United Kingdom) ile yan yana düşmesi, Cumhurbaş- kanı özal ile Başbakan Thatc- her'm birbirlerini daha yakın- dan tanımalanna yol açmıştı. özal'ın 1986 yıhnda tngiltere'ye yaptığı resmi ziyaretle başlayan bu yakınlık, Bayan Thatcher'ın başbakanhğının son günlerine kadar sürdü. Bayan Thatcher'm, 1988 yıhn- da Başbakan özal'ın resmi da- vetlisi olarak Türkiye'ye gelme- si, birkaç açıdan önemliydi. Her, şeyden önce bu bir tngiliz baş- bakam tarafından Türkiye'ye ya- pılan ilk ziyaretti. Ziyaretin 12 EylüTün yarattığı olumsuz ima- jın silinmesi için çabalann sür- düğü bir sıraya rastlaması ise Batılı diplomatik çevrelerde "Türkiye ile dayanışmamn bir siyasi ifadesi" olarak yorumlan- mıştı. Özal-Thatcher görüşmelerinin gündeminin esas maddelerinin Kıbns ve Türkiye'nin AT üyeli- ği gibi konulardan oluşacağı ön- ceden bildirildiyse de içeride ve dışandaki kuşkucu kesimler zi- yarete farklı açıdan bakmışlar- dı. Bu kesimler Bayan Thatc- her'ın, başta 3. Boğaz Köprüsü olmak üzere özellikle savunma sanayii alanında çeşitli uluslara- rası ihalelerin tngiliz şirketleri- ne verilmesi gibi pragmatik bir nedenle Türkiye'ye geldiğini sa- vunmuşlardı. Margaret Thatcher'ın Türki- ye/ve son ziyareti ise geçen nisan ayında gerçekleşti. (Baştarafı 1. Sayfada) lerde Cumhurbaşkanı, Başba- kan ve pariamentoda grubu bu- lunan siyasi partilerin genel baş- kanlanna gönderecegiz ve görüş toplayacağız" dedi. TRT'nin yeni düzenleme ile "maH özerklige" kavuşturulma- sı üzerinde önemle durduklan- m belinen Ali Baransel, Yüksek Kurul'un anayasanın televiz- yonda devlet tekelini düzenleyen 133. maddesinin değiştirilmesi konusunda görüş birb'ğine var- dıklannı söyledi. Baransel bu konuda, "TRT Genel Müdürlü- ğü'nün özerk ve tarafsız bir ku- nıluş olmasını öngörüyoruz. Aynı zamanda bu kuruluşun mali açıdan daha da güçlendi- rilmesinden yanayız. Çünkü bu kuruluş bu özerk yapısıyla ulu- sal yaymcılık misyonunu daha etkili ve daha duyarlı bir şekil- de sürdürecektir" diye konuştu. özel radyo ve televizyon için ana ilkeleri belirlediklerini söy- leyen Ali Baransel, "Batı dün- yasında bulunmamız nedeniyle bu dünyanın benimsenen hukuk ilkeleri, ifade ve iletişim özgür- lüğü, çoğulculuk gibi ilke ve kavramlardan yola çıkılarak" yabancı sermaye payının sınırlı tutulacağı bir "özel bizmel" şekii planladıklannı bildirdi. Baransel, özel radyo ve TV ya- tırımcılarında ayrıca "Türkiye topraklarının yansına hitap edebüecek" nitelik aranması ge- reğine inandıklannı söyledi. Radyo Televizyon Yüksek Kurulu Başkanvekili Ali Baran- sel, ilgili yerlere sunacakları ra- porun içeriği konusunda da şu görüşü açıkladı: "Özel radyo ve TV'lerin de bir kamu hizmeti ni- teiiğinde görev yapmalan gerek- tiğini düşünüyor ve istiyoruz. O zaman Yüksek Kurul'u bağla- yan ilke ve prensiplerin aşağı yukan bu kuruluşlan da bagla- masını istiyoruz. Bunlar ne? Ya- yınlarda ülkenin ve milletin bö- lünmez bütünlüğünü, toplumun huzunınu, genel ahlakını konı- yucu ve egitim amaçlı yayınlan yapmak biçiminde sıralanıyor". (BafUtrafı 1. Sayfada) lerin işçi sendikasınca yeterli gö- rülmediği vurgulandı. Üç gazetede grev uygulaması- na geçileceğinin duyurulması üzerine Türkiye Gazete Sahiple- ri Sendikası Genel Sekreteri Remzi Erkürem'in yaptığı yazı- lı açıklamada, bazı gerçeklerin açıklanmasının zorunlu görül- düğii kaydedildi ve şöyle denildi: "Sendikamız üyesi gazetelerin bugüne kadar demokrasi ve bu- nun doğal sonucu olan toplu pa- zarlık ve işçi haklan konusun- da gerekli öncülüğü, saygıyı ve titizliği gösterdiği yadsmamaz. Gazete çalışanlan sendikası ile yapılmış olan Toplu tş Sözieş- mesi işçi haklan açısından Ül- kemizde bugüne kadar imzalan- mış bulunan diğer Toplu İş Söz- leşmeleri içinde en yüksek hak- Iarı taşıyan örnek sözleşmeler- dendir. İşçi çıkarmaları konusunda gerek tşçi Sendikalarmın gerekse bu konuyla ilgilenen bilim adamlannın en büyük özlemi olan gerekli sebebe dayamlarak işten çıkarma konusu Türkiye Gazeteciler Sendikası ile yapılan sözleşmelerimizde yer almış, taz- minatsız işten çıkarma uygula- ması da hemen hemen hiç olma- mıştır. Yine ihbar Anellerinde 7 aya varan süreler kabul edilmiş ve kıdem tazminatı her yıl için 50 gün olarak saptanmıştır. Bu- ler ile yılda ancak 180 gün civa- nnda bir çaüşmayı öngörmekte- â\f: Açıklamada, "Parasal konu- larda ise, aslında yüksek olan sosyal yardımlarda yüzde 300 oranında artışlar sözJeşme mü- zakerelerinde işveren sendikasın- c& önerilmiş olmasına karşın bunlar işçi sendikasınca yeterli görülmemiştir. Bir önceki söz- leşmede enflasyona endekse edi- len ve böylece korunan ücretler, bu kez hem gelebilecek enflas- yonu aşacak hem de önemli öl- çüde refah payuıı kapsayacak şe- kilde işverenlerce önerümiştir" denilerek şöyle devam edildi. "Buna göre örneğin ortalama giydirilmiş brüt ücreti 1.500.000r- TL olan personelin ilk altı ay içinde giydirilmiş ücreti 3.380.000- TL, bunu ta- kip eden ikinci altı ay için de 3.825.000^ TL ve ikinci yılm başında 5.866.00&— TL olacak- tır. 2.000.000=— TL ücreti olan ise, ilk altı ay 4.257.000r- TL, ikinci altı ayda 4.832.000r- TL ve ikinci yılın başında 7.476.000^ TL olacaktır. Türkiye Gazeteciler Sendika- sı'nın her yıl toplusözleşme yap- ma önerisi, dünyamn hemen he- men her yerinde ve Ülkemizde yerleşmiş iki yıllık sözleşme sü- resi geleneğine aykın, aym za- manda olanaksız bulunmustur!' na karşı İşçi Sendikası işyerlerin- rGSMen açiklama deki iş disiplinini ve etkinlikleri Türkiye Gazeteciler Sendikası felce uğratacak bir tutumla ka- Genel Sekreteri Ziya Sonay, bulü olanaksız öneriler getirmiş- Milliyet, Cumhuriyet ve Tercü- tir. Bu öneriler, gazetelerin uy- tnan gazeteleri için sürdurül- mak zorunda olduğu çağdaş ge- lişme ve teknolojilere açılma olanaklannı tamamen önleyici nitelikte bulunmustur. Çalışma süreleri, toplu sözleşmeye tabi gazetelerimizde haftalık 35 saat" sında, görüşmeler sırasında iş- olarak düzenlenmiş, yülık ücretli verenler tarafından getirilen her izinlerde de en az 30 olmak üze- önerinin, en kısa sürede üyele- re 45 günlük izin hakkı kabul re duyurulduğunu belirtti. So- edilmiştir. İşçi Sendikası bu uy- nay, "Ancak, gerek sendika yö- gulamalara karşı da önemli netimi, gerekse üyelerimiz, işve- oranlarda fazla istemlerde bu- ren önerilerini kabul edilebilir lunmuştur. Sendika yeni öneri- nitelikte bulmamışlardır" dedi. man mekte olan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, işverenlerin önerilerinin kabul edilebilir ni- telikte olmadığını söyledi. Ziya Sonay, yazılı açıklama- BM'de 'sıcak' hafta (Baştarafı 1. Sayfada) lannın, gelecek hafta New York'ta bir araya gelerek, Irak'a karşı güç kullanılmasını görüşeceklerini duyurdular. BM dıplomatlarına dayamlarak ve- rilen bu haberlerden önce, İngü- tere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, Güvenlik Konseyi'nin bir hafta içinde Irak'a karşı güç kullanılmasına izin veren bir ta- sarı için toplanacağını açıkladı. İsrail 'iizgün' İsrail Savunma Bakam Moşe Arens, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'la Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin arasında "fark olmadığını" öne sürdü. Arens, Tel Aviv Üniversite- si'nde yaptığı konuşmada, "Su- riye, terorizme kansmaya devam ediyor ve acımasız bir diktatör olan Hafız Esad silaha başvur- raaktan çekinmiyor" dedi. Amerikan yönetiminin Suri- ye'yi "terorizmi destekleyen ül- keler" listesinden çıkarmasın- dan kaygılandığını belirten Arens, bununla birlikte Bush- Esad görüşmesini olumsuz kar- şılamadığmı kaydetti ve "Şamir de Esad'la görüşürse memnun olurum" dedi. tsrail Savunma Bakanı, Bush'un bölgede, Mısır, S.Ara- bistan ve şimdi de Suriye lider- leriyle görüşmesine karşın îsra- il'e uğramamasından ve Israilli yöneticilerle görüşmemesinden yakındı. Arens, Dışişleri Baka- nı Baker'ın da Bush gibi davran- dığını vurguladı. Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Körfez krizine banşçı yol- dan çözüm bulunması çağrısını yineledi, ancak Irak'ın Batılı ül- ke vatandaşlannı elinde tutma- ya devam ederek "ateşle oyna- dığını" bildirdi. Irak'ın, tüm Alman vatandaş- lannı serbest bırakacağı yolun- daki açıklamasından memnuni- yet duyduklannı belirten Kohl, ancak bunun yeterli olmadığını kaydetti ve tüm rehinelerin salı- verilmesini istedi. Şevardnadze Çin'de SSCB Dışişleri Bakanı Edu- ard Şevardnadze, "sürpriz" ola- rak nitelendirilen Çin gezisinde meslektaşı Kian Kişen ile Kör- fez krizini görüştü. Çin Haber Ajansı, Şevard- nadze ile Kian arasındaki görüş- mede, iki tarafın da Körfez kri- zine ilişkin pek çok noktada gö- rüş birliğine vardığını bildirdi. Ajans, iki dışişleri bakanımn da Irak'ın Kuveyt'i işgalini ve ü- hakını şiddetle kınadığını ve en kısa zamanda Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesini istediklerini kaydet- ti. Kian'la Şevardnadze arasında yaklaşık bir buçuk saat süren görüşmede, krizin giderilebilme- si amacıyla bundan sonraki adı- mın ne olabileceği konusunda anlaşmaya vanhp varılmadığı konusunda bilgi verilmedi. Ajans, görüşmeleri 'özel' ola- rak nitelendirdi ve iki dışişleri bakanına da sadece bir danış- man ve çevirmenin eşlik ettiği- ni bildirdi. Yabancı basın mensuplanrun, iki ülkenin dışişleri bakanlan arasındaki görüşmeyi izlemesi- ne izin verilmedi. Şevardnadze Moskova'ya gitmek üzere Çin- den ayrıldı. Washington Post Bu arada VVashington Post gazetesi, Amerikaü askeri yetki- lilerin savaş çıkması durumun- da mühimmat ve yedek parça- lann yetmemesinden kaygı duy- duklannı ve üretimi arttırmak amacıyla çalışmalar yürüttükle- rini bildirdi. Genelkurmay başkanı ve ba- zı birlik komutanlannın 30 gün- lük stok bulundurma amacını güttükleri kaydedildi. Pentagon sözcüsü, bü konu- ya ilişkin açıklama yapmayı red- detti. VV'ashington Post, Amerikan ordusunun Körfez'deki gereksi- nimleri karşılamak amacıyla NATO stoklarındaki bazı geliş- miş silahları kullandığını öne sürdü. Gazete, silah ve mühimmatta- ki bu sıkıntıyı, yaklaşık 400 bin Amerikan askerinin hizmete aJınması için bir belirti olarak nitelendirdi. ABD, Körfez bölgesine gön- dereceği takviye güçlerin taşın- ması için NATO'daki müttefik- lerinden uçak ve gemi yardımı istedi. Kuveyt'te yasak kalktı Irak yönetimi, Kuveyt'te 2 ağustos tarihinden bu yana yu- rürlükte olan gece sokağa çıkma yasağını kaldırdığını açıkladı. Irak resmi haber ajansı İNA ta- rafından dün verikn habere gö- re, 23.00-07.00 saatleri arasında uygulanan sokağa çıkma yasa- ğını kaldırma karan, "bölgede yasamın normale döndüf ü" ge- rekçesiyle ahndı. Anayasa (Baştarafı 1. Sayfada) Adayların özgeçmişleri: Ahmet Mesçioglu: 1942 yüın- da Ankara'da doğdu. Ankara tktisadi ve Ticari tlimler Aka- demisi'nden mezun olduktan sonra 1968'de Sayıştay'da de- netçi yardımcısı olarak göreve başladı. 1985 yılında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ANAP milletvekillerinin oylan ile Sayıştay üyeliğine seçildi. Halen 1. Daire üyesi olarak gö- rev yapıyor. Haşim Kıbç: 1950 yıhnda Kır- şehir'in Çiçekdağ ilçesinde doğ- du. 1972 yılında Eskişehir Ikti- sadi ve Ticari tlimler Akademi- si'nden mezun olduktan iki yıl sonra Sayıştay'da denetçi yar- dımcısı olarak göreve başladı. , 1985 yılında da Mesçioglu gibi ANAP milletvekillerinin oylan ile Sayıştay üyeliğine seçildi. Halen 8. Daire üyesi olarak gö- rev yapjyor. Emin Utaş. 1928 yılında Kay- seri'de doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra bir süre avukatlık yaptı. 1959'da Sayıştay'da denetçi yar- dımcısı olarak göreve başladı. 1982'de de Sayıştay üyesi oldu. Halen 6. Daire üyesi olarak gö- rev yapıyor. SATILIK PORTATÎF BİLGÎSAYAR TOSHIBA (T 1000) 512 KB 1500 USD Vade yapılır. TeJ.: 517 65 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle