07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2_KASIM 1990 KÜLTÜR-SANAT DüNYA SATRANÇ ŞAMPİYONASI CUMHURİYET/5 Tforgunluk beraberliği Kiiltür Servisi — Dünya Satranç Şampi- yonası'nın 9. oyunu, Karpov'un 32. hamle- deki "inanılmaz" hata- sına rağmen beraberlik- le sonuçlandı. Satranç uzmanlan, karşılaşma- da psikolojik etkenin çok fazla ağır basması sonucu, oyunlann kali- tesinde düşüş olduğunu vurguladılar. 9. oyunda beyazlarla oynayan Karpov karşısmda, Ka- sparov ilk defa daha önceki oyunlarda uygu- ladığı savunma siste- minden vazgeçerek Gruenfeld savunmasını uyguladı. KASPAROV (Siyah) ı b c d e f g KARPOV (Beyaz) SON DURUM (34. Fxa5) Kasparov a>TU savunmayı, daha önceki yıllardaki dünya şam- piyonası karşılaşmalarında Karpov'a karşı uygulamıştı. Ta- raflar Karpov'un 34. hamlesinden sonra beraberlikte anlaş- tılar. Satranç ustaları.son derece düşük kalitede bir oyun or- taya konmasım esas olarak yorgunlukia açıklıyorlar. 9. oyun sonunda durum 4,5-4,5 berabere. 9. Oyun/Beyaz: KARPOV-Siyah: KASPAROV (Gruenfeld Savunması) I.d4 Af6 2.c4 g6 3.Ac3 dS 4.cxd5 Axd5 5.e4 Axc3 6.bxc3 Fg7 7.Fe3 c5 8.Vd2 cxd4 9xxd4 Ac6 lO.Kdl Va5 ll.Vxa5 Axa5 12.AO 0-0 13.Fe2 Fd7 J4.Fd2 b6 15.0-0 Kfd8 16.Kcl Fg4 17.d5 Ab7 18.h3 Fxf3 19.Fxf3 Ac5 2O.Fe3 Kac8 21.Fg4 Kb8 22.Kc4 h5 23.Ff3 e6 24.Kdl exd5 25.exd5 Fe5 26.g4 hxg4 27.hxg4 Ab7 28.Ka4 Aa5 29.g5 Kbc8 3O.Fe2 Fd6 31.Şg2 Fc5 32.Fd2 Kxd5 33.Ff3 Kdd8 34.Fxa5 Beraberlik (Karpov'un önerisiyle) Ferit Oguz Bayır Odülü • Kültür Servisi — "Turk kültürüne katkılar getirme" amacıyla kurulan Ferit Oğuz Bayır Duşün ve Sanat ödülü, bu yıl "roman" dalında verilecek. Ödüle, 1990 yılında yayımlanmış ya da yayımlanmaya hazır romanlar katılabilecek. Seçici kurulu Vedat Günyol, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Fakir Baykurt, Sami Karaören ve Emin özdiiöıir'den oluşan ödûlün sonucu Köy Ensitüleri'nin kuruluş yıldönümü olan 17 Nisan 1991'de açıklanacak. Kazanan yapıtın yazarına Foça'da düzenlenecek bir törenle 500 bin lira verilecek. Ödüle son katılma tarihi, 31 Aralık 1990. ödüle katılmak isteyen yazarların yapıtiarını (6 adet) şu adrese göndermeleri gerekiyor: "Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülu Yazmanhğı, Değirmenyolu Caddesi, Kummlar Sokak, No: 11, 81570 Küçükyalı-lstanbul". Abidin Dino IstanbuFda • Kültür Servisi — Abidin Dino'nun "Çiçekleme" adlı sergisi Ankara'dan sonra lstanbul Galeri Nev'de bugün açılıyor. Galeri Nev, sergi dolayısıyla yayımladığı katalog ile sanatçının dört özgün litografisini sergiyle birlikte izleyicilere sunacak. 1958 yılından bu yana Paris'te yaşayan Abidin Dino değişik dönemlerde Fransa Plastik Sanatlar Birliği Şeref Başkanlığı ve Neu York Dunya Sergisi Sanat Danışmanhğı'nda bulundu. Yurtiçi ve yurtdışmda çok sayıda sergi açan Dino'nun "Çiçekleme"Ieriyle ilgili Le Monde'da sunulan Michel Conil Lacoste imzalı yazıda şu görüşlere yer verilmişti: "Turk olan Abidin, kırk çeşitlemeleri ile çiçeğin 'etini', şehvet ve hayvansallığını yansıtıyor ya da kâğıt ustünde Hiroşima örneği duvarda radyolaşıp kalmış insan gölgelerine benzer, uçtu uçacak çiçek taçları çiziyor!' TYS-Azerbaycan antlaşması • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası ile Azerbaycan Yazarlar Birliği arasında karşıhklı işbirliği antlaşması imzalandı. TSY adına Başkan Oktay Akbal ile Azerbaycan Yazarlar Birliği adına Birinci Sekreter Anar Razayev'in imzaladıkları antlaşma uyarınca iki ülkenin önde gelen edebiyatçılarının yapıtları Türkiye'de ve Azerbaycan'da yayımlanacak. Yine karşıhklı olarak her biri 5 ciltten oluşan "Türk Edebiyatı" ve "Azerbaycan Edebiyatı" kitaplan basılacak. Türkiye ve Azerbaycan'da iki ülkenin edebiyat ustalarının jübileleri ve sanat geceleri düzenlenecek. 19. kadın portreleri • Kültür Servisi — H. Kemal Çağın'ın "Nostalgia" adlı "19. Yüzyıl Kadın Portreleri" ile ilgili koleksiyon sergisi, lstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Kütüphane ve Müzeler Müdurlüğü Taksim Atatürk Kitaplığı'nda 9 kasım cuma günü açılıyor. IFSAK üyesi olan Çağın, bugüne dek 6 kişisel sergi gerçekleştirdi. Sanatçı, "19. Yüzyıl Kadın Portreleri" adını verdiği sergide, çeşitli ülkelerin fotoğraf sanatçılarının neredeyse yüzyıl önce çektikleri kadın portrelerini fotoğrafseverlere sunuyor. Paul Darby, Rene Guilleminet, Kenny Porten, Fern Andree, Hans Ekiesel, Carl Copper, Alain Neyer'ye vanncaya kadar bugün hayatta olmayan pek çok atölye fotoğrafçısının çalışmalarının tanıtıldığı sergi için Çağın, "Fotoğraf sergisinde yer alan kadın portrelerinin ve onları çeken fotoğraf sanatçılarının bugün bize bıraktıkları kültürel miras yalnız birer anı değil, aynı zamanda birer tarihi belge niteliğindedir. SINEMA ATİLLÂDORSAY Paul Verhoeveriin 'Geçmişe Dönüş'ü ilginç ve önemli bir bilim-kurgufılmi Kîmlîğîni yîtîren MerihliGeçarişe Dönüş (Total Recall) / Yönetmen: Paul Verhoeven / Senaryo: Ronald Shusett, Dan O'Bannon, Gary Goldman / Müzik: Jerry Goldsmith / Oyuncular: Arnold Schvvarzenegger, Rachel Ticotin, Sharon Stone, Ronny Cox, Michael Ironside / Bir Carolco fılmi (Site, Beyoğlu, Renk, Mıstık, Şafak, Ankara Metropol, Izfnir Şan, Adana özen, Eskişehir Arı vs.) "Robocop"la tanıdığmuz Pa- ul Verhoeven'in gerek Batı'da, gerekse bizde büyük bir reklam kampanyasıyla gösterime sunu- lan yeni filmi "Geçmişe Dönüş - Total Recall", tüm bu cilanın ardında, sinema olarak da önemli, ilgiye değer bir film, bilim-kurgunun günümüzde ulaştığı yeri gösteren, üzerinde durmaya değer bir kurdele... 2084 yıhnda geçen füm, kaba- ca, vaktiyle Merih'te yaşamış, orada yöneticilere karşı bir is- yanda rol oynamış, sonra bildik- İerinin içerdiği tehlike yüzünden zihni uyuşturularak "anılan alınmış" ve yerine başkalan yer- leştirilerek yeni bir kimlikle yeni bir hayatı yaşaması için dünya- ya gönderilmiş bir adamın, ger- çek kimliğini aramak için Me- rih'e yaptığı yolculuğun öyküsü- nü anlatıyor. Kahramanımız Doug Quaid, zaüm bir "bas- kan"ın yönetimi altında, insan- lara gerekli oksijeni sağlayacak reaktör özellikle çalışmaz hale getirilmiş, cam bir kubbe altın- da yapay havayla yaşamaya ça- lısan insanlan, başkana karşı ÇAGDAŞ BtR TEKNOLOJİK MASAL — "Geçmişe Donüş" ya da "Total Recall", çagdaş bir teknolojik masal. Başrolünü Arnold Schwarzenegger'in üstlendiği fılın, kendi tüninde bir başyapıt. umutsuz bir isyanı yürüten Kan- tor ve arkadaşları ile garip, ür- künç bir Merih bulacaktır kar- şısında... Ve tüm olumsuz koşul- lara karşın, "Merih'i kurtarma- yı", zalim başkanı devirmeyi ve gezegene gerekli doğal havayı sağlamayı deneyecektir. "Total RecalTın bir kısa öy- küden almarak zenginleştirilmiş olan senaryosu, bilim- kurgunun, ciddi, yarı ciddi ve- ya tümüyle fantezi roman ve filmlerle bugüne dek bizlere sunduğu birçok temanın bir tür antolojisi gibidir. Uzak bir çağ- da tümüyle baskıcı, katı bir yö- netimin eüne düşmüş bir dünya; olası bir dünya, daha doğrusu dünyalar arası savaş sonrasının ürkünç görünümü; mekanikleş- me, robotlar, madeni, sağır ve hüzunlü mekânlar... Dev TV ek- ranlan, yüdınm huayla yürüyen bir iteüşim, ayağmıza dek gelmiş tüm bir evrenden görüntüler... Gelişmiş silahlar, robot-şoförler, görselleştirümiş mektuplar/me- sajlar... "Degişime" uğranuş, "mutant" (genetik bozukluk ta- şıyan) zavallı yaraüklar, onca ge- üşime karşın ezilen, öldürülen, kıyılan, aiabildiğine ürkünç bir karabasan dunyasında yaşayan geleceğin mutsuz insanlan... Ve özeUikle insaru düşündü- ren 2 nokta: Olası bir gelecekte insan hayaunın bunca önemsiz- leşmesi, "reami" görevülerin, metro, sokak, meydan gibi ka- mu toplammma açık ycrlerde çekincesizce sağa-sola ateş ede- rek insanlan öldürmekte hiç du- raksamamalan!. Sahiden de fil- min gösterdiği gibi karamsar bir gelecekte, insan birey yaşamı bunca değersiz mi olacak? Ve de yine olası bir geleceğin, ne den- li Amerikan etiketi taşıyacağı: Teknolojisiyle, diliyle, argosuy- la, zencileri, alt-sınıflan ve kül- türel iç çekişmeleriyle, gelecek- te uzay da "Made in America" damgası mı taşıyacak? Avrupa, Japonya, Üçüncü Dünya vs. bloklar, bilimsel düzeyde uyan- maz ve caba göstermezlerse, ola- cağı o galiba!.. Bu iç temalar ve düşünceler, filmin öyküsünde, beklenebile- ceği gibi tıkış-tıkış dolu, kanşık ve kavranması zor bir yapıya ulaşmıyor. Tersine, öykü iyi çö- zümlenmiş bir dengeye kavuş- muş. Verhoeven ise elbette arka- sına 50 milyon (dolar elbette!) ve de eşsiz bir teknisyen ve özel efekt uzmanlan ekibini de ala- rak filmi başdöndünicü biçim- de sinemalaştırmış. Tüm kala- balık çekimler, Merih'in fütürist tasanmı, Venüs-kenti'nin "Yıldız Savaşlan"nın kimi sahnelerin- den esintiler taşıyan oldukça esprili canlandınmı, bir özel efekt harikası olan tüm final, "degsinim" (mutation) sahneleri" vb. bölümler, kolay kolay unu- tulacak gibi değil. "Total Re- call", beğensek de beğenmesek de artık eski sinemayla göbek bağlannı oldukça koparmış, belki bir ölçüde ödünç aldığı klasik izleklere artık kesinlikle günümüz teknolojisinin damga- sını taşıyan bir cila vurmuş "modern" bir sinemanın, çağ- daş bir teknolojik masalın (ve artık bu masalları anlatmaya dönuşmüş bir sinemanın) parlak bir ömeği; kendi türûnde ve kendi sınırlan içinde kuşkusuz bir doruk noktası, bir başyapıt. Martin Ritt'in 'Stanley ve Iris' adlıfılmi bugün gösterime giriyor Sıradan iki ınsanın öyKÜSÜKültür Servisi — "Stanley ve Iris" sıradan iki insanuı öyküsü, Stanley yetişkin olduğu halde okuma yazma bilmeyen 27 mil- yon ABD yurttaşından biri. Iris, iki çocuğunu tek başına büyüt- meye çahşan dul bir kadın. Iki- si de geçimini bir fuından sağ- lamaya çahşan insanlar. "Stan- ley ve Iris", bu iki insanın sevgi ve dostluğunun filmi. Yönetmenliğini Hollywood- un kıdemli yönetmenlerinden Martin Ritt'in yaptığı fihn, bu- gün Kadıköy Kadıköy ve Beyoğ- lu Lale sinemalannda gösterime giriyor. Film daha sonra Anka- ra'da Gölbaşı Sineması'nda da izlenebilecek. Yaklaşık otuz yılı bulan mes- lek yaşamında yönetmen Mar- tin Ritt hep kendi görüşlerine paralel filmler çekti, ama oyu- nu kuralına göre oynayarak... Hep insan haklannı (kamerasıy- la) savunan Ritt, olayın ticari yönünü de göz ardı etmedi. Sü- rekü birlikte çalıştığı kamerama- nı James Wong Howe, senarist- leri Irving Ravetch ve Harriet Frank ile Paul Newman gibi bir oyuncuyla "etkln" ve başanlı fiknler yaptı. Son dönemde Ric- hard Dreyfnss ile Barbara Stre- isand'ın başrolleri paylaştıklan "Çeön Ceviz" fılmini yöneten Ritt, sinemaya Paul Newman, Joanne Woodward, Lee Remkk ve Manreen Stapleton gibi oyun- cuları kazandırinakla da tamnı- yor. FUmin başrollerinde "binbir surat" Robert de Niro ile şu sı- ralar basım fılmlerinin yanı sı- ra "aerobik" ve Ted Turner ile birlikteliğiyle meşgul eden Jane f h ? - .* IRİS ROLÜNDE— Robert De Niro'nun Stanley'i oynadığı fllmde Jane Fonda da Iris rolünde. Fonda yer ahyor. Robert de Ni- di İngiliz kadın yerine bir kadın manda en çok dikkatimiri çeken ve bir adam var. Filmin senar- yo yazarlanndan Harriet Frank bunu şöyle açıkhyor: "Stanley kişiliğini varatmamızın iki temel nedeni var. tffld öykiye aşk öge- sini katmak için. tUndsi ro- ro hiçbir filminde olmadığı ka- dar "sade" ve "kendisi." "Stanley ve Iris", Pat Barker'- in "Union Street" adlı romanı- nın biraz değiştirilmiş bir uyar- laması. Romanda anlatılan ye- aynntı Iris'in kocasuun oknma ve yazmasının olmamasıydı. Oknr yazariık olayını ele almak istiyorduk zaten. Çünkü Ame- rikan gençliginin en önemli so- ranlanndan biri bu." 'Lola' ve 'Cherbourg Şemsiyeleri'nin yönetmeni Demy, 59 yaşında öldü Beyazperdede bir duygu masalcısıNantes kentine ilk kez gitti- ğimde, çevremdeki sinemacı dostlann Jacques Demy'ye ve onun bu kentte çevirdiği ilk ve ünlü fümi 'Lola'ya olan duygu- sal bağhlığı beni şaşırtmıştı. Bir lokantada mı yiyorduk, "Buraa Lola'nın yemek sahnesinin geç tiği yerdi." Nantes'ın ünlü ve tarihsel pasajında mı geziniyor- duk, "Lola'nın kimi sahneleri burda çekilmişti." Orda benim- le bir radyo röportajı yapan ve sonra kapağı Paris'e atan sine- ma delisi genç bir çocuk, Can- nes Şenliği'nde karşılaştığunız- da, Paris'te en heyecan verici olaym, Demy ile tamşması oldu- ğunu anlatıyor ve benim de Demy'yi ne denü sevdiğimi an- layınca, bana onun üzerine Jean-Pierre Berthöme imzasını taşıyan oldukça hacimli bir ki- tap hediye ediyordu: "Jacqnes Demy, sanki hep düşlerde yaşa- mış ve fıhnlerinde bizlere bir düş evreninin kapılanm açmayı de- nemişti. 1931 doğumlu sanatçı, Paris'te sinema ve fotoğrafçılık eğitimi görmüş, ünlü belgeci Georges Ronquter'ye asistanhk- tan sonra 1953'ten başlayarak kimi kısa filmler imzalamıştı. Ve 1960 yıhnda, 'Yeni- Dalga'nın yarattığı hareket- bereket içinde, ilk filmi 'Lola' çıkagehnişti. Kabare dansözü Lola'nın, Nantes kenti görüntü- leri önünde, yeni bir erkeğin aş- kına direnerek eski gençlik aş- kını bulması ve sonunda onun- la evlenmesi... Demy "Lola'yı tanıdını. O benim çocukluk yri- lanmın düşüydü" diyordu. Ve nefis siyah-beyaz görüntülerle (Raoul Contard çekmişti), bir çocukluk/gençlik düşünün peşi- ne düşen bir kadının öyküsünü, sanki bir bale zarafetiyle, görül- meyen, ama perde arkasında CHERBOURG ŞEMSİYELERİ— Tumuyle şarkılı bir film olan " herine Deneuve ile Nino Castelnuovo oynamışlardı. var olan bir koregrafi cabasıy- dahil tüm dünyada nasıl böyle la anlatan Demy, Anonk Aimee bir ilgi görebüiyor, ödüllere, öv- gizemli guzelliğini de olağanüs- gülere boğulabüiyordu? Çünkü Demy, temelde, herkesin sevip ilgi duyabileceği, yalm, sade, "Kendinden Nefret Eden Erkekler Ve onlara hak veren kadınlar" tü biçimde kullanan bu İlunle, bir tür 'şiirli yeni-gerçekçilik' ömeği veriyordu. Belleklerimiz- de hâlâ ve hep kazılı kalan o gü- zelim 'Lola'!... Daha sonra bu kez Nice de- korunda çektiği gizemli ve 'kaderci' filmi Melekler Körfezi-La Baie des Anges', sonra da en ünlü filmi olan 'Cherbourg Şemsiyeleri' geldi. 'Lola'da gizli bale ve koregrafi duygusu, bu kez açığa dökül- müştü. Evet, Demy, kuşkusuz bir düş avcısıydı ve düşleri per- dede en iyi yaratma yoÜanndan kimilerini açan Amerikan mü- zikaline hayrandı. 'Cherbo- urg", tümüyle şarkılı bir film- di: Bir tür 'Hafif müzik opera- sı'. Michel Legrand'ın imzasını taşıyan müzik, filmin tümüne egemendi. Ama tümüyle (hem de Fransızca) şarkılı bir film, biz ama hüzunlü bir aşk öyküsü an- latıyordu: Cezayir savaşının mutlu sona ulaşmasmı engelle- diği bir gençlik aşkı... Ve Cat- herine Deneuve ve Nino Castel- nuovo, bu gerçek anlamında melodramda (yani 'şarkılı dram'da), toplumun ve politi- kanın önlerine koyduğu engel- lere teslim oluyorlar ve birleşe- miyorlardı. Demy'nin dehası, müzikalin öldüğü bir çağda, bu tümüyle müzikn fümi, bir zara- fet, estetik, renk ve müzik şöle- nine dönüştürmesi ve böylece yapıtını aiabildiğine evrensel kı- labilmesiydi. Evet, "Cherbourg Şemsiyeleri' de yüreğimizin bir köşelerinde amsı hep var olacak filmlerden... Demy, bundan sonra Ameri- kan müzikaline hayranhğmm Cherbourg Semsiyeleri"nde Cat- daha açık bir göstergesi olan ve Gene Keily'yi de kadrosunda banndıran 'Tath Günler-Les Demoiselles de Rochefort'u çekti. Amerikan müzikaUnin Avrupa öğeleriyle beslendiği bu ilginç girişim, bu 'kültür nakli' olayı, eleştirmenlerce beğenil- diyse de seyirciden aynı ilgiyi görmedi. Bu, Demy için geniş kitlelerle bağının kopmasma gi- decek yolun başlangıcıydı. Amerika'da çevirdiği 'Model Shop', Ingiltere'de çevirdiği (ve yülar önce TV'de gösterilen) 'Fareli Köyün Kavalcısı-Tbe Pi- ed Piper', Fransa'da, ama tü- müyle Japon sermayesiyle ve Japonlar için çevirdiği 'Lady Oscar', ancak sınırlı yankılar uyandırabildi. Zaman zaman Fransa'ya dönüp kendi seyirci- si için çektiği, Charies Perrault uyarlaması masal-fılnı 'Esek Derisi-Peaa d'Ane', 'erkegin gebeligi' üzerine gerçekten so- ğuk bir güldürü denemesi olan 'Kocam Hamile-L'Evenement le Plns İmportant...", tam an- lamıyia fıyasko oldu. 1980'lerde ise sanatçı, yine eleştirmenlerin bayıkhğ], ama seyircinin pek ilgi göstermediği 'Kentte Bir Oda- Une Chambre en Ville' adlı yi- ne tümüyle şarkıh bir fUmi ve Orfeus mitosunun bir modern- leştirme denemesi olan 'Par- king'i çekti. Sonuç, yine düşkı- nkhğı!.. Ne var ki kader Demy'nin se- yircisine dargın olarak öhnesi- ni istemedi. 1988'de yaptığı ve son filmi olarak kalan "26'sına 3 BOet-3 Places pour le 26", sa- natçının Yves Montand'ın ger- çek ve sanatsaJ kişiliğine adadı- ğı, gerçekle fanteziyi, gerçeklik- le düşü ustaca birbirine kanştu- dığı son bir parlak başan oldu. Fransız seyircisi, Demy'nin ne usta bir 'aşk öyküleri anlatıcı- sı\ ne özgün bir düş/gerçek dengecisi olduğunu bir kez da- ha anunsamıştı: Film büyük sükse yaptı. Demy, son kez ul- kesinde ammsanmış, değeri ka- bul edilmişti. Ve sanatçı, bu filmden sonra yeni bir şeyler ya- pamadan, 59 yaşında hayattan aynldı. Demy, masala dönüşen aşk öyküleri veya aşk öykülerine benzeyen masallar anlatmada usta, perdede düşlerimizi ve ço- cukluk/gençlik anılanmızı (ken- disininkilerden yola çıkacak) ya- ratmada eşsiz, Amerikan müzi- kalinden ödünç aldığı zarafeti ve müzik duygusunu, tipik Fransız/Avrupah öğelerle beze- yerek yeni bir kanşıma ulaşmayı bilen kişilikli bir yaratıcıydı. Adı, bu çağdaş maddiyet ve ma- kine dunyasında da hep bir ro- mantik, hep bir estet ve hep bir duygu masalcısı olarak anıla- cak. Dostlar perde açıyor . • Kültür Servisi — Dostlar Tiyatrosu, sezonu bugün Karaca Tiyatro'da açıyor. Topluluk, Havel'in "Buruk Ezgi" adh oyunu ile çeşitli yazarlann yapıtlanndan derlenen "Merhaba"yı dönüşümlü olarak sunacak. Dostlar Tiyatrosu Yaroslav Haşek'in "Aslan Asker Şvayk" adh oyununu da 16 kasundan itibaren sahnelemeye başlayacak. Ormancı'nııı sergisi • Kültür Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyelerinden Zekai Ormancı'nın resim sergisi, bugün Garanti Sanat Galerisi'nde açılacak. Almanya'da resim araştırmalan ve Salzburg Yaz Akademisi'nde Albert Bitran ile resim çahşmaları yapan Ormancı, 1974'ten bu yana yurtiçinde ve dışmda çeşitli sergilerde yapıtiarını sergiledi. İFSAK'ta kurs • tSTANBUL (AA) — İFSAK'ın 51. dönem fotoğraf kursunun kayıt işlemlerinin devam ettiği büdirildi. iFSAK'tan yapılan açıklamada, derneğin Tünel'deki merkezinde 10 kasım cumartesi ile 14 kasım çarşamba günleri başlayacak ve 8 hafta sürccek kurslarda, fotoğraf tarihi, fotoğraf makinesi ve objektif, aydınlatma araçlan, ışık, renk ve görüntünun oluşumu, yardımcı araçlar, karanlık oda tekniği konulanmn işleneceği beh'rtildi. Açıklamada, aynca kursların fotoğraf çekimi ve karanlık oda uygulamalanyla destekleneceği kaydedildi. Okuma günleri • Kültür Servisi — Atatürk Kitaplığı'nda (Taksim) her salı saat 16.00'da yapılan okuma günlerine, Emre Kongar (6 kasım); Melih Cevdet Anday (13 kasım); Tuğrul Tanyol (20 kasım) ve Mario Levi (27 Kasım) katılacaklar. Son ve yayımlanmamış yapıtlanndan parçalar okuyacak olan yazar ve şairler, aynca kitaplannı da imzalayacaklar. Program yöneticiliğini Atilla Birkiye'nin yaptığı etkinlik, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün katkılanyla gerçekleştiriliyor. Anadolu Ekini • Kültür Servisi — Anadolu Ekini'nin yedinci sayısı çıktı. Aylık kültür- sanat dergisinin yeni sayısında Şairlerimizle SöVleşiler'in ikincisinde Ali Yüce yer ahyor. Aynca Fakir Baykurt'un "Destamn Sonu", Mahir Dinçer'in "ölüm ile Aynhğı Tartışmışlar Elli Dirhem Fazla Gelmiş Aynhk", Fuat Ovat'ın "Unutuhnak Istemeyen Şair Cahit Sıtkı Tarancı", Ali F. Bilir'in "öyküdeki Asker", Mahir Dinçer'in "Bartok Ankara'da" ve Çetin Boğa'mn "Yarah llkyaz'm Sıcak Şiirleri" okunabilir. BUGÜN • Cengiz Civa'dan lstanbul Universitesi Basın Yayın Yuksekokulu'nda saat 11.30'da Cengiz Civa'nın dia gosterisi yer ahyor. BİLSAK 1 TA BUGÜN 2 Kasım Cuma: 19.00 MEDYAVE ÇAĞDAŞ RÖNTGENCIUKIII: "EdebiyaoaRöntgencilik" Faüh ÖZGÜVEN, Enis BATUR, Cevat ÇAPAN Görsel Sanat Atölyeleri MehrnetGÜLERYIJZ yönetiminde (Per.-Cum.) Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar (5.Kat) 12.00-18.00 Heavy Metal 18.00-24.00 Rock Murat Net-Murat Pazar BÎLSAK, Sıraselviler Cad., Soğancı Sok.7 CIHANGIR 143 28 79-99 Ü K j ş E ' N T » y • p K i t ı p F Q m r ı a d t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle