Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 KASIM 1990
Alay ve Gülme
MELİH CEVDET ANDAY
Yazuna bir Karadeniz fıkrası ile başlamak is-
tiyorum:
"Karadenizli gittiği doktora derdini uzun uzun
anlattıktan sonra, doktor:
— Nerelisiniz? diye sorar.
Karadenizli öfkeyle ayağa kalkarak arkada-
şına:
— Hadi gidelum, bir saat konuştum, nereli ol-
duğumu anlamadi da, hastaluğumu mi anlaya-
cak ha bu herif!"
Bu fıkrayı, Ankara'da basılan Trabzon der-
gisinde okudum. Trabzon'u ve Trabzonluyu an-
lattığı başyazısında sayın Necmettin Karaduman
şöyle diyor:
"Karadenizli dendiği zaman hemen akla ge-
len bir diğer özelliğine daha değinelim. O da nük-
tedanlığı ve espritüelliğidir. Karadenizli, haya-
tını bir fıkra gibi yajar. O günün her saatinde
gülen, söyleyen, şakalaşan, düşünce ve istekle-
rini nüktelerle süsleyerek anlatan insandır."
Sonra şunlan ekliyor:
"Meşhur Karadeniz fıkralannın kaynağını bu
özellikler oluşturur. Bu gür kaynaktan, Türk mi-
zahını süsleyen ve zenginleştiren binlerce fıkra
doğar...
Bu tabloda kimi zaman Karadenizli saf ve hat-
ta bön bir kimJikte görünür. Ama bu görüntü,
Karadenizlinin zekâsının, espri kabiliyetinin ese-
ridir. Çünkü çoğu kez bu fıkraların yaratıcısı yi-
ne Karadenizlinin kendisidir. Yani Karadenizli
bu fıkralarda kendisini saf ve bön insan kimli-
ğinde tasvir ederek, okuyanları ve dinleyenleri
güldürmekte, sonra bu tabloyu uzaktan seyre-
derek, için için gülenlere gülmektedir. Bu olgu-
yu bir bilim adamımız güzel tahlil etrniştir."
Bu bilim adamımız Pertev Naili Boratav'dır.
Ele ahnan konuya ilişkin olarak şöyle diyor sa-
yın Boratav:
"Bu hikâyelerin hepsini, ilk edinilen izlenime
aldanarak, bir zümre halkının başka bir zümre-
den olanlan alaya abp küçültme amacıyla ve düş-
man tarafın yaratmaları saymak yanlış olur;
çoğu kez bunlar, alay konusu olan toplumun bir
çeşit meydan okuması anlamına gelir. Dikkat
edilirse, bu tip hikâyelerin pek çoğunda alay ko-
nusu sayılan kişinin alay eden olduğu fark edi-
lir; o anlatüan yaratan ve yayanlann da, onlar-
da anlatüan kişilerin kendüeri olduklan çok kez
görülmüş bir olgudur."
Demek burada alaym kendimize dönük biçi-
mi ile karşı karşıyayız. Çeşitli mizah kipleri için-
de, sarunm bu örnek ironie öbeğine giriyor. Söz-
cüğe Fransızca - Türkçe sözlükte şu anlam veri-
liyor: "Düşündüğünü, alay amacıyla, tersine bir
anlatımla söyleme, tersi ile alay, tersinleme."
Gene o gün okuduğum Defter (Temmuz-
Kasım 1990) dergisindeki "Kemalizm'in Delisi
Oğuz Atay" başlıklı yazısmda sayın Nurdan
Gürbilek, Oğuz Atay'ın yapıtlannı incelerken,
mizahın parodi, bürlesk, hiciv ve ironi gibi lür-
leri üstüne ilginç yorumlar getiriyordu. Biz bu-
rada söz konusu yazının yalnızca bu bölümüne
değineceğiz ve Gürbilek'in yazımına bağlı kala-
rak kimi ahntılarda bulunacağız.
Sayın Gürbilek incelemesinin başlarmda şöy-
le diyor:
"... hicivde hep bir doğru vardır, hicivci kar-
şısındaki ile alay ederek, onu gülünçleştirerek bu
doğrunun görünmesini sağlar. Alay ettiği şeyle
kendisi arasındaysa mutlak, aşılmaz bir duvar
vardır. Duvarm ötesinde, nesnesi acz içindedir,
çünkü haksızdır. Bu yüzden hicivcinin karşısın-
dakine yönelttiği alay hiçbir zaman kendisini ya
da temsil ettiği doğruyu yaralamaz; tersine onu
kuvvetlendirir, daha doğru, daha haklı kılar:
'Sen kendini akıllı zannediyorsun, ama aslında
budalamn tekisin.'
"Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar'-da
çok farklı alay tekniklerini bulmak mümkün.
Örneğin taklit var, baskasının dilinin abartıla-
rak taklit edilmesine dayanan parodi var, bir
gösterme ya da yabancılaştırma tekniği olarak
alay var... Ama Atay'ın kullandığı bütün bu tek-
niklerin toplam etkisi yalnızca bir teknik değil,
aynı zamanda bir bakış açısı olarak tanımlana-
bilecek bir başka alay biçimi yaratır: İroni."
Biraz dolaştıktan sonra konumuza geldik.
"İroni birçok bakımdan hicivden farklıdır.
Hicvin tersine ironide bir doğmluk, bir haklıhk
zemini yoktur. İroni tam da alay edenin haki-
kati temsil etmediğine inandığı, doğruyla yanh-
şı ayıracak zeminin kayganlaştığı an başlar. Bu
yüzden sürekli yer değiştirir özne; önce bir de-
ğere dayanıp bir başkasını alaya alır, hemen ar-
dmdan bir başkasına yaslanıp onunla alay ede-
büir. Alay ettiği nesneyle arasındaki ilişkide hep
bir süreklilik sezgisi vardır, onunla hiç değilse
köken bakunından özdeş olduğunu, aynı mad-
deden yapılrmş olduğunu, aynı acz içinde oldu-
ğunu sezer, ya da bu duygudan bir türlü kurta-
ramaz kendini. Gerçi karşısındakinin doğruyu
temsil etmediğinin farkındadır, bu yüzden onu
gülünç kılmak ister, ama bu isteğinin bu kez ken-
dini doğrunun yerine koymaya götüreceğinin,
gerçeği görelileştireceğinin de farkındadır. Bu,
öznenin bireysel kurtuluşun imkânsız olduğunu
fark ettiği andır. Bu yüzden de, karşısındakine
yönelttiği alay, her zaman geri dönüp kendini
de yaralayacaktır. O halde soytanlığı, maskara-
hğı, mahaüenin delisi olmayı baştan kabul eder;
kendini karşısındakinden daha da gülünç, daha
da budala kılar."
Bütün değişik biçim ve anlamlanna karşın ko-
numuz olan davranış, dönüp dolaşıp alay ve gül-
me kavramlan arasındaki yerine oturuyor. Şu-
nu da unutmamalıyız: Alay, alay edilenin takli-
dinden başka bir şey değildir. Bu yüzden, eski
Yunan'da şiirin bir türü sayılan tiyatroyu, Pla-
ton, toplumundan çıkanr, yasaklar. Ona karşı
çıkan Aristoteles için ise, taklit, bir içtepidir ve
böyle olduğu için de zararh değildir; fakat ko-
medya ile tragedya arasında şu önemli aynm var-
dır: "Komedya, ortalamadan daha kötü karak-
terleri, tragedya ise ortalamadan daha iyi karak-
terleri taklit etmek ister."
Alay ve gülme, varlıklarını sürdürmelerine
karşın, hep aşağı görülmüşlerdir; hattâ giilme'-
nin tümden yasak olduğu çağların bulunduğu-
na değinenler de vardır. Ortaçağ buna örnek gös-
terilebilir. İsa'nın hiç gülmediğini ileri sürenler
çıkmıştır. Gülme, Rönesans'tan sonra saygm ye-
rini alır ve komedya, "ortalamadan daha kötü
karakterleri" ele alma nitelemesinden kurtulur.
Moliere, gülmenin ciddiliğine, komedyanın bir
taklit sanatı olduğuna ve sanatın toplumsal bir
görevi bulunduğuna inanıyordu. Gogol ise şöy-
le diyor: "Ruhumuz eleştirilerden yılmasın, ku-
surlarımn gösterilmesini sevinçle İcarşılasın."
Bu büyük yazar, ünlü oyunu Müfettiş'in gös-
teriminden sonra şunları yazmıştı: "Evet, mem-
nunum. Ama gene de içimde bir üzüntü var. Ga-
riptir, hiç kimse piyesteki namuslu kişiyi ayır-
dedemedi. Çok yazık. Evet, piyeste baştan so-
na kadar namuslu, soylu biri vardı. Bu namus-
lu, soylu kişi güJme'dir."
ARADABIR
MEHMET SEMİH GEMALMAZ IÜHukukE
Bunalımın Kıskacında
Türkiye
Türkiye bugün gerçek bir bunalımın içerisindedir ve bu olgu
insan hakları alanında yeni ihlallere kapıyı açmakta; bunla-
rın kitlesel, yoğun, sistematik niteliğe kavuşmasına neden
olmaktadır.
Ülkede gerçek bir ekonomik bunalım yaşanmaktadır. Dış
borç artmakta, enflasyon bir türlü düşmemektedir. 12 Eylül
rejiminin kurumsallaştırdığı ekonomik siyasa iflas etmekte-
dir. ABD ve uluslararası finans çevrelerine bağımlılık artmış-
tır. Ekonomik siyasanın başarısızlığı, devlet cihazının daha
da baskıcı biçimde kullanılmasını getirmektedir. Unutulma-
malıdır ki Türkiye son 30 yılda, her askeri darbe öncesinde
ciddi ekonomik bunafımla karşılaşmıştı.
Türkiye'de gerçek bir politik bunalım söz konusudur. Par-
lamento, bugünkü oluşumu ile halkın gerçek siyasal istenci-
nin yansıdığı bir platform değildir. Adı var kendi yok bir siya-
sal erk ile mevcut anti-demokratik rejimi başkancı bir mode-
le dönüştürmeye çalışan yürütmenin öbür kanadı gündem-
dedir. Son on yıldır sözde siyasal plüralizm, halkı ve demok-
ratik dış dünyayı oyalamak için kullanılmaktadır. Oysa ger-
çek ve somut bir siyasal muhalefet boşluğu, üzerinde
netleşilen bir saptamadır. Siyasal bunalımdan çıkışın hukuk
araçlarından kitleler yoksun bırakılmıştır
Ülkede gerçek bir hukuk bunalımı yaşanmaktadır. Huku-
kun üstünlüğü, hemen her düzeyde keyfi ıdarı tasarruflarla
öyaktar altına alınmaktadır. İşkence ve kötü muarnele uygu-
laması sürmektedir. Yetkililerin tüm diyebildiği. buniarın sis-
tematik olmadığı ve devlet organlarınca desteklenmediğini
açıklamaktan ibarettir. Yaşam hakkı, düzenli biçimde irrial
edilmektedir. Cinayet çeteleri metropolleri parsellemiştir. Ay-
dınlar katledilmektedir; devlet cenaze törenlerinde ancak boy
göstermektedir.
İdari ajanlar yansızhklarını yitirmiştir. Demokrasinin güven-
cesi yüksek yargı yerleri us dışı saldırılara, tehditlere uğra-
maktadır. "Anayasa hükümlerini bir kezcik uygulamasak ne
olur" diyen anlayış, temel siyasaların üretilmesine egemen
olmuştur. Bağımsızlığı tırpanlanan yargı, daha da felç edil-
mek istenmektedir.
Devlet terörü, yalnızca kişilerin yaşama hakkının, işkence
ve kötü muameleye uğramama hakkının, belli bir yerde otur-
ma, çalışma hakkının, düşünceyi açıklama özgürlüğünün
vb.'nin tek tek somut olaylarda ihlal edilmesiyle açığa çıkmaz.
Bütün buniarın altında, asıl ve temel olan hukukun üstünlü-
ğünün ihlal edilmesinde devlet terörü somutlaşır. Baskıcı yön-
tem ve usullerle bile bunalımı çözmekte acze düşen siyasal
erk, Meclis'te duran idam dosyalannı geçirme tendidini ileri
sürmeye başlamışsa, ülke gerçek bir bunalımın mengenesi
altında değil de nedir? Muhalefet bu vahşi çağrılar karşısin-
da nasıl suskun kalabiliyor?
Türkiye'de gerçek bir sosyal bunalım vardır. Bölgelerarası
dengesizlik koyu biçimde belirginleşmektedir. Etnik, dinsel,
dilsel vb. temele dayalı farklılıklar, sosyal bunalımı patlama-
ya hazır bir noktaya getirmiştir. Ülkede gerçek bir kültür bu-
nalımı vardır. Sansür sürmektedir. Metafizik nitelikli, salt bo-
yun eğişi empoze eden bir yaşama anlayışı, kaba pragma-
tizm, köşedönücülük kitlelere şırınga edilmektedir. Basın-
yayın teksesli hale gelmiştir; korkutulmuştur. Üniversiteler, hu-
kuku çiğneyenlere akademik unvanlar dağıtma nöbetine tu-
tulmuştur.
Tıkanan 12 Eylül rejimi yeni bir soluk almak için olası bir
darbe ön hazırlığı içerisindedir. Yükselen terör ve her alan-
daki bunalım bunun işareti sayılmalıdır. Buna karşılık, Kör-
fez bunalımının yakın gelecekte şu ya da bu biçimde sonu-
ca bağlanacak olması; ABD ve IMF kaynaklı siyasal ve eko-
nomik istikrar taleplerinin Türkiye'ye yöneltilmesine yol aça-
bilecektir. Bu talebin yeni darbe ve daha baskıcı bir rejime
mi yoksa statükonun sürdürülmesine mi yöneleceğini ise şim-
diden kestirmek güç gözükmektedir.
Türkiye'de bugün demokratik toplumsal muhalefeti örgüv
lü biçimde harekete geçirmekten başka bir çözüm yolu kal-
mamıştır.
Belediyelere Sürekli Imar Kıskacı!
Son yasa değişikliği önerisi, bu uygulamayı geçici olmaktan
çıkarıp sürekli kılmayı amaçlamaktadır. Hem demokratik
gelişmeye hem de çağdaş kentbilim ilkelerine aykırı düşen bu
önerilerin yasalaşması, kentlerimizdeki imar kargaşasına bir
çözüm getirmeyecektir.
Prof. Dr. CEVAT GERAY AÜSiyasal BU. F. Öğr. Üyesi
Işbaşındaki parti üyesi kimi milletvekil-
Ierinin 1985'te yürürlüğe giren İmar Yasa-
sı ile belediyelere tanmmış yetkileri geri al-
maya yöneük değişiklik önerisi ilgili yarku-
ruldan hızla geçmiş, TBMM gündemine gir-
miştir. Beş yıl önat belediyeleri imar konu-
sunda tam yetkili kılmakla "reform
yaptık" diyerek övünenlerin son yıllarda
geriye tam çark edip özekselcilik (merkezi-
yetçilik) hevesine yeniden kapıldıkları an-
laşılıyor. "Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu" demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu, gerçekte yerel yönetim seçimlerinde bü-
yük bir yenilgiye uğramasına karşın özek-
te işbaşında kalmayı becerebilen bugünkü
siyasal erkin (iktidann) yandaşı olmayan
belediyeler üzerindeki baskı araçlarından
biri olan "imar kıskacı"nı sü?ekli kılmak
istemesinden başka bir anlam taşımıyor.
Görülmemiş yetki saptınnası
Yasa deği$iklifekrinin bir hfikümet tâsa-
nsı olarak değil de Meclis'yı Baymdırhk ve
tskân KomLsyonu Baskarû olan bir millet-
vekilinin önerisi olarak getirilmesi ilgi çe-
kicidir. Bakanhk, geçen günlerde Ankara-
da düzenlediği iki günlük bir toplantıda ya-
sanın değiştirilmek istenen 18. maddesiyle
ilgili konulann ele alınmasını sağlamış, öbür
yasa değişikliği önerilerini gündem dışmda
tutmuştu. Meslek odalannın, belediyecile-
rin, bilim adamlarının karşı çıktıkları ko-
nulann kamuoyunda tartışılmasından ba-
kanlığın kaçındığı anlaşılıyor. Değişiklik
önerileri, özüyle demokratikleşme ve yerel
yönetim özerkliğine ağır bir darbe niteliğin-
dedir. Üstelik, kent planlamasında beklenen
köklü değişiklikleri getirmeyi de amaçlamı-
yor.
Bugüne değin belediyelerin sorumlulu-
ğunda olan çevre düzeni planı yapma yet-
kisinin bakanlığa verilmesini öngören deği-
şiklik önerisi, özellikle anakentlerde yerel
yönetimi, kent halkını özeğin planlanna uy-
maya zorluyor. Belediyeler imar plamna son
biçimini vermeden önce bakanlığın önolu-
runu almak zorunda bırakılıyor. Plan yap-
ma yetkisinin belediyeden alınarak baİcan-
hğa geçirilmesi uygulaması kapsamı da ge-
nişletilerek geçicilikten çıkarılmak, sürekli
kılınmak isteniyor. Bakanlıkça planı onay-
lanan bir alanda belediyenin yapıya izin ver-
memesi durumunda, valilikçe yapıya izin ve-
rilmesi gibi görülmemiş bir yetki saptırma-
sma olanak yaratılıyor. Kısacası, seçümiş ye-
rel yöneticilere, kurullara, onlann plancıla-
rına güvensizlik öneriye egemen olmuş.
Kenttaşların, kentlerinin gelişmesine yöne-
lik planlama sürecine, imar kararlanna, uy-
gulamalanna katılmalanna olanak tanınmı-
yor. Yaşadıkları kentin naşıl bir kent olma-
sına ilişkin olarak kent hallamn gûrüşü, is-
tekleri, özlemleri bir yana itiliyor, özeksel
yönetimin istencr üstün tutuluyor.
1985 yılına gelinceye değin uzun bir dö-
nem içio Türkiye'de belediyeler üzerinde bu
konuda yoğun bir özeksel denetim uygulan-
dığı, buna karşın kentsel gelişmenin dene-
tim altına alınamadığı, planlamanm kent-
sel gelişmenin gerisinde kaldığı, çarpık ya-
pılaşmanın önlenemediği çok iyi biliniyor.
Aşırı özeksel denetimin, ayrıntılara boğu-
larak planlama sürecinin gecikmesine yol
açtığı, yazçizciliği, yerel sürtüşmeleri alabil-
diğine arttırdığı herkesçe biliniyor. Aşın
özekselciliğin durağan, katı, parçaa, dar
kapsamlı, parsel ölçeğinde çözüm arayan bir
imar planlaması anlayışının ülkemizde yer-
leşmesine neden olduğu bir gerçektir. Ken-
tin gerçek sahibi olan kenttaşların planla-
ma sürecinin dışında tutulmasımn, özeğin
istencinin yerel halkın, belediye organlan-
nınkine yeğlenmesinin bunda payı büyük-
tür.
Kentbilim ilkelerine aykırı
1985'te çıkanlan 3194 sayılı İmar Yasası
da imar keşmekeşine, plansız yapılaşmaya
son verecek, gelişmenin önünde giden, de-
vingen, geniş kapsamlı, esnek bir imar plan-
cılığı anlayışım getirmiş değildir. Ne de top-
lumsal, ekonomik, özekinsel gelişmelerin,
hızh kentleşmenin, uygulayımbilimsel iler-
lemenin doğurduğu sorunlan çözmeye, ye-
rel halkın gereksinmelerini karşılamaya el-
verişli bir ortam yaratabilmiştir..Yasalarda
bir değişiklik yapılacaksa İmar Yasası, çağ-
daş bir planlama, etkin bir yapı denetleme
anlayışının gelişmesine elverişli ortamı sağ-
layacak köklü bir dönüşüm geçümelidir. Bu
da belediyeleri, yerel halkı dışlayan değil, ön
plana çıkaran düzeneklerin kurulmasını ge-
rektirir. Kent topraklannın toplum yararı-
na kullanılmasını, arsa vurgunculuğunun
önlenmesini, kentsel gelişmenin, imar ka-
rarlarınm, belediye işgörülerinin yarattığı
rantlann kamuya geri gitmesini sağlamadık-
ça kent planlaması başarılı olamaz. 20 Ha-
ziran 1985'te Cumhuriyet'te yayımlanan Dr.
Haldun Özen ile ortak yazımıza, "Yeni İmar
Yasası ve Kentsel Ranttar" başbğını koymuş,
bu konudaki endişelerimizi dile getirmiştik.
Seçimierden başarısız çtkâil'
<
rıükünietinî bel-
li yörelerde, kent üzerindeki alanlarda imar
yetkilerini yandaşı olmayan belediyelerden
alarak geçici bir süre için bakanlığa geçir-
miş olması bu endişelerimizi arttırmıştı. 23
Ağustos 1939 günlü Cumhuriyet'te yayım-
lanan, "Belediyelere İmar Kıskacı" başlık-
h yazımda bunun hem tüzel hem de yerel
yönetim özerkliği acısından sakmcalı bir uy-
gulama olduğunu vurgulamıştım. Son ya-
sa değişikliği önerisi, bu uygulamayı geçici
olmaktan çıkarıp sürekli kılmayı amaçla-
maktadır. Hem demokratik gelişmeye hem
de çağdaş kentbilim ilkelerine aykın düşen
bu önerilerin yasalaşması, kentierimizdeki
imar kargaşasına bir çözüm getirmeyecektir.
MALİYE VE GÜMRÜK
BAKANLIĞI'NDAN DUYURULUR
TÜRK VERGİ KANUNLARI
GEREKÇELERİ BEŞ CİLT HALİNDE
YAYIMLANDI
ARAŞTIRMACILARIN, HUKUKCULARIN, YEMİNLİ MÜŞA-
VtRLERlN, MALİ MÜŞAVİRLERIN, SERBEST MUHASEBECt-
LERİN, ŞİRKETLERİN VE VERGt HUKUKU İLE
İLGİLENENLERİN DİKKATLERİNE SUNULUR.
Etaşlangıcından bugüne kadar Türk vergi sistemindeki gelişmelen
bir bütun olarak kavrayabilmelerı, vergi ile ilgili hukuki işlemlerin-
de kaynak olarak kullanabılme'eri bakımından; Türk vergi kanun-
larının tamamının gerekçeleri Maliye ve Gümruk Bakanlığı'nca
derlenerek 5 cilt halmde yayımlandı.
Her cildin fiyatı 50.000 liradır.
Türk Vergi Kanunları gerekçelerinin ciltleri vidalı olduğundan il-
gili kanunlarda yapdacak sonraki kanun değişiklikleri gerekçeleri cilt-
lerde yerlerine takılacak şekilde bastınlacak ve ek baskılanmn fıyaü
ayrıca açıklanacaktır.
Türk Vergi Kanunları gerekçelerinin satışları; :1lerde defterdarlık
muhasebe mudürlüklerine, ilçderde maJ müdürlüklerine yatınlacak
üaet karşıbğında alınacak vezne alındısının "Gelirler Genel Müdür-
lüğü (Dokümantasyon Şubesi) Sanayi Caddesi Alsancak Çarşısı Kat:
3 Ulus-Ankara (Tel: 312 56 93) adresine elden getirilraesi veya posta
ile gönderilmesi suretiyle yapılmaktadır.
Posta ile gönderilen yayınlar için ayrıca posta ücreti alınma-
maktadır. Basın: 37568
CAĞOAŞ
HALİT ÇELENK
HUKUKSUZ
DEMOKRASİ
3.BASI
50(30 lıra (KDV ıçınde)
Ödemel! gönderilmez.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Türk Ocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İSTANBUL
ÇA£OA$ TAYMUUO
Doç. Dr. NAZAN AKSOY
I I
RONESANS INGILIE'SINDE
Bu kitaptan birkaç ana başlık:
• 16. yüzıyla değin Hıristiyan Avrupa'nın Müslüman
Doğu'ya Bakışı...
• 16. yüzyılda Osmanlı-ingiliz ilişkileri...
• Kraliçe Elizabeth çağında ingiltere'de yayımlanan
tarih kitaplarında Türkler...
• 16. yüzyılın seyahatnameleri...
• 16. yüzyıl İngiliz edebiyatında Türklerle ilgili
oyunlar.
5.000 Lira (KDV ıçmde)
ödemeli göndertlmez
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Türkocağı Cad. 3^41, Cağaloğlu-İSTANBUL
AHMET KAHRAMAN
HAkALETLER
PRENSİ
DAĞITIM
• ADAŞ • CEMMAY • ARKADAŞ •
• TEKİN • İLERİ • DOST • İMGE •
• CTLJMHURİYET KİTAP KULÜBÜ •
KAMUOYUNA
İktidarın Eskişehir tek kişilik hücre tipi cezaevi açmasını;
Güneydoğu'da insan haklannı askıya almasını, halkı öz yur-
dundan göçe zorlamasını protesto ediyoruz.
Bizler 29 Ekim'den itibaren;
— Tüzük ve yönetmeliklerden kaynaklanan keyfi hak gasp-
larına son verilmesi, haklarımızın iadesi ve yasallaştırılma-
sı; gerici yasa, yönetmelik ve tüzüklerin değiştirilmesi,
— Eskişehir Cezaevi'nin kapatılması; Eskişehir Cezaevi'y-
le bir üst düzeye çıkartılmak istenen özel tip cezaevi statü-
sünün tümüyle ortadan kaldınlması,
— Diyarbakır Cezaevi'ni "itirafçıların yuvası" haline ge-
tirmek amacıyla yürürlükteki yasal haklar dahi çiğnenerek
gündeme getirilen keyfi sürgün politikasına ve cezaevlerin-
deki tüm saldırılara son verilmesi,
Talepleriyle SURESİZ ACLIK GREVİNE BAŞLIYORU2.
Kamuoyunu direnişlere destek vermeye çağınyoruz.
GAZİANTEP ÖZEL TİP CEZAEVİ'NDEKİ TÜM
DEVRİMCİLER ADINA CEZAEVİ TEMSİLCİLERİ
G. ALTINOĞLU, N. BARAN, C. PEDÜK,
C. ÜSTERCİ, S. OK, A. GÜNÜVAR, B. ÇAKIR
1926-1990
44 yıl süren devlet
hizmetinden sonra,
yaşamının ikinci bahan
emekliliği yaşayacaktı.
Ancak trafik canavan
hain ve acımasızdı.
CUMAKAPLAlV'ı
bizden aldı.
Unutmayacağız...
AİLESİ — DOSTLARI
9 ISTANBUL KİTAP FUARI ETKINUK PROGHAMI
9 Usm 1990 Persembe
SaatU0G-'50D ; Scvyet Şjn
Böyt» jstmzMam HKMET Vera
Saatl6O0-i700
4Ussn !990Pa2af
HaftŞnme
K9ML
Her gâfienazbn saat j«r
rrs Stanûnda Kiao k
ALTKÖTAHAfiYAYttVİ
K»gûnEnaıa.Sea«tS"
ŞaniTia!eB»OtavM»
"Hasretfider Prangaar Estattım
9. ISTANBUL KİTAP FUARI
HagûnEnaîSırSaatŞıır
Şmmaie Akmlar I Vedı
MeşaBc*.
CndRtUDKT
Saat 1700-1900
SaatilOO
TYS Standnla Kıtap mzalacna
AUelUlı' LAAel Basn Toclant»
Hetgftı En Aı 8. Salt Şnt Ş««nut!
AtlMar II -Sar»-
Oıtan VEUOta* F*AT' Me»
CtVDtl
Saat 1700-1900
Saat1400-1SOD
!T(asım!990P3ar
'Kmuı t»'Cootlar c Edeom
1990 ÖVUİ OtUK a a H n « Yaynm
TYSStandnla Kıtap truaiama
BugürtO
Atanırk ve LatstOTi
Prt Dr 8 * n TANOR
Hegün En aı &f Saat ŞH
CaMt KULEBt ABt jn KurtıHjş
Sanınla
llausna/Sam (AAAdREN
TYS StanMe Knac • » »
SaatllOO
Saat'IOO-lSOC
San'700-1900
7 tx.it, 1990 (a*-
Saal!JX>l50ri
Bulat OKUCAVA Basn Taplantısı
Bo V*: Onr vaamı; <Uı; rCS»
Şırmmte AUmar V *krmc: Yan-'
TYS Standrta Kıtap »njaıama
Saat!6OD-17flC
Saatl;0O-19m
YtreıerVAuıuamnT:
Konusmaaöc
FMNanrDENİZTEldNIVan*
Prt L> Cevai ÇA°AN lAdam
Yaymat)
MerVKI At Ufilll |Ccm Vlyıraviı
Heıgür En aı Bir Saat Şıtr
-Ivncadafa Türt Ş.n'
ıjcjeı »AZAAUYA
TYS Sıantnda t u r j r a a n a
HovEnaıarSaatSar
Snmsn OorUk Ga> DAGLARCA
Fafıl Husrto CAGLAflCA
lyKABACALI
»£FıTOP
HBfgûn En aı &r Saat $«r projrarama f«r akuysrat uttala Öırfınan
•ÛJ_TE UZUNATAâAN ' DefNI HMMAN *
3-11 Kasım 1990
TUYM> İSTANBUL SERGİ SARAYI
T E P E B A Ş I . Î S T A N B U L
Ziyaret saatleri: Hergün 11.00 - 20.00
A-A VAVINEVI LTD STI IANGLO AMERICAN PPESS1 • ABC VAYIN VE OAClTIM A $ - • *CA
YAVlNLAFil • Af A YAYINCILIK • ALAN YAYINCIl'K • ALFA YAY1NCIÜK PAZ SAN LTD ŞT1 O
ALTtN RıTAPLAR YAY»NEV1 • ANADOIU YAYtNCtLIK A Ş/ADAM YAVINLAR1 • ANADOLU SANAT
YAYINCİLIK ^E EL SANATLARI • ANA YAYINCIL K SANAT URUNLERI PAZARLAMA SAN Vfc TIC
AŞ • ARA YAY1NDL K • AR84 YAYINLAF11 • ARITAŞ »*V|tl VE DASlTIM • ARHN KİTABEVI •
ARKEOLOJIVESAUATvavifjLAp, • AUSS'EL^JNGS LNC MESSE GmoH DES BORSENVEHEINS
DES DEUTSCHEN BUCHHANDELS tf EDERA^ A L M A N Y A CUMHURIYETt) • AYRINTI VAYtNLARI •
6AÛLAM YAYINLARI • 3EDESE • BELGE ULUSLAHARASI YAYIMGUK • BEYAN YAYINLARt •
BİLGI YAYINEVı • BİLİM VE SÛSYALI2M YAYINLARI • BİLİMSEL ESERLER KOLLEialf ŞIRtEII •
BOYUÎ YAYIN GRUBU • BOYUT VAY1NEVI TICARE
T
VE SASAY" .IMITED ŞIRKETI • BROY • CAN
YAYINbSR1
• CEM YAYINEVI • CEP KİIAPLARI AŞ • CUMHURIYET MA7BAACILIK VE
GAZETECILK T A Ş • ÇINAP YArlNUP • DERGAH YAYINLARI A Ş • DIIKO DIL KULTUR
H1ZMETLERI VE OKULCU'^UK TICAPET AS • DOST YAYINLAR) • DUZLEM YAYINLAfll • EFY
KITABEVI • EGITIM YAY1NLARI SAN VE TIC A.$ • ENGİN PAZARLAMA • EPSiLOtJ YAYtNOLIK
HtZME'tERI TICARET SANAYİ LTD ŞTI • EfiEN YAYINCILIK ı'E KITAPÇIIIK L'O STI E S ^
YAY1NEVI • E^RENSEL <ITABEVI • EVRIM 9ASIM YAYlM DAG'
T
IW • t YAYlMARl
Şiir ve İnsan
Okur kitabıyla, okur yazarıyla buluşuyor.
Dokuz kaçınlmaz gün başlıyor.
Birinde siz de bulunun.
YAYINEVI • FONO MEKTUPtA ÛÛRETIM • FORM MATBAAaLIK LTD STI • GELIŞIM YAYINLARI
A_Ş • GUR YAYINLARI • GOZOE KITAPÇIL K LTD ŞTI • GROUER HACHETTE INTERNATIONAL
• HACHETTS (FHANSA1 • HAJET <ITABE\- • IŞ'K YAYINC LIK • I H BİLKA BİLGI uE «AYNAK
TICARET AŞ • IBEH OIŞ TICARET LTO S", • ILET ŞIM YAYINLARI GAZETE BASIN SANAYİ VE
TICARFT ANONIM ŞIRKETİ • _KE BASIN YAVIM • -NK1LAP KITA3Eı'l YAYN SANAYİ vî TIC AŞ
• IŞARET BASIM YAY1M ORGANIZASYON • ICABALCI KİTAP YAYIN DAGITIM PAZARLAMA •
KAVRAM YAYlNLAfil • KAYA YAYIMLARI • KITABI MUKADDES SIRKETI • KÜLTUR YAYINLARMŞ
TURK LlMfTED ŞIRKETİ • LIBRAIRIE FRANCAISE • LİTERATUR YAYINCILIK DAGITIM PAZAflLAMA
SANAYİ VE TICAReT LTO ŞTI • MARMARA BASIN YAYIN AŞ • MEOIA PRINT BASIM TICARET
AŞ • METİS YAYINCILIIt LTD STt • M1LLI EC-TIM BAICANL'GI 3EM-ET «ITAPLARI MÜDURLUGU
• M1LLİYET YAYIN A Ş »NET TURISTiK YAY'NLAR SANAVİ VE TICARET A Ş • NISAN YAvlSLAfl-
• NOBEL TİP KİTAPEVİ • OCA YAYINLARI • O f f CE 3E PROMOTION DE L EDriON FFtANÇAISE
• 6ZER YAYINLARI • PAN YAY1NCIUK • PAPIBUS YAYINLAHI • PAYEL YAYINEVI • PERA
ORIENT KITAPÇIL'K VE YAYINCILIK • PRENTICE HALL INTEFÎNATICNAL • PRES K.TAP GAZETE
DERGI PAZARLAMA DAGITIM TtC VE SAN A 5 • PROJE MIMARt K MUSAVIRLIK INŞ SAN VE
*IC LTD ŞTI. • PPCMOTE FILM YAPIM ,£ YAYI», D i ' l T V MEP<EJJ SAN 'IC LTD Ş'] •
Yazarlanmız Fuar boyunca TYS standında
kendi kitaplarını imzalayacaklardır.
Giriş ücreti 2.000 TL.dir. Öğrenciler ve öğretim üyeleri
kimliklerini göstererek fuara ücretsiz girerier.
Seçkin Fuarlar... Seçkin Ziyaretçiler...
REDHOUSS YAYINE'vl • REMZ' KITABE
1
»" NEŞRİYAT SAN TIC A_Ş • RFŞ BOOKSTORE
HtTAPCILIK. - YAYTNCILIK • ROTA YAP1M TANITIM PAZARLAMA • RUH VE MADOE YAY'NLABI •
SAY DAG'TIM L*D ŞTI • SIMA,'l YAYINLARI • SISTEM YAYINCILIK TICARET VE SANAYİ A S •
SORUN YAYINLARI • TAS KITAPÇIUK VE YAYINCILIK LTD ŞT1 # TÇRJN YAYINEVt # TtGLAT
SATIBAT VAY1NLAR1 • TUMDA KİTAP YAYIN OAGITIM • TUPK DIL KURUML. BAŞKANUGI • TURK
TAPIH KURUMU • TÜRKİYE TUR1NG VE OTOMOB'. KURUMU YAYIN IŞLETMESI * UÇUK
YAY1NOUİI • UNION DES EDiTEURS FftANÇAlS POUR L EXPORTATIO« • UNIP«£SSE • VARUK
YAYINLARI AŞ • YAB YAY DAĞITIM • YA PA YAYN PAZ SAN LTD ŞTI • YAPRAJt
YAYINLARI • YAPI ENDU5TRI MERKEZI • YAPI KREDI YAYINLARI UMITED ŞISKETİ • YENİ
RUHSAL EV«M ARAŞTIRMALAfl • Y1LMAZ YAYINLARI A Ş • YURT YAYINEVI LTD ŞTI • YUVA
"AYINLARI
O T L I K K