07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 KASIM 1990 Alay ve Gülme MELİH CEVDET ANDAY Yazuna bir Karadeniz fıkrası ile başlamak is- tiyorum: "Karadenizli gittiği doktora derdini uzun uzun anlattıktan sonra, doktor: — Nerelisiniz? diye sorar. Karadenizli öfkeyle ayağa kalkarak arkada- şına: — Hadi gidelum, bir saat konuştum, nereli ol- duğumu anlamadi da, hastaluğumu mi anlaya- cak ha bu herif!" Bu fıkrayı, Ankara'da basılan Trabzon der- gisinde okudum. Trabzon'u ve Trabzonluyu an- lattığı başyazısında sayın Necmettin Karaduman şöyle diyor: "Karadenizli dendiği zaman hemen akla ge- len bir diğer özelliğine daha değinelim. O da nük- tedanlığı ve espritüelliğidir. Karadenizli, haya- tını bir fıkra gibi yajar. O günün her saatinde gülen, söyleyen, şakalaşan, düşünce ve istekle- rini nüktelerle süsleyerek anlatan insandır." Sonra şunlan ekliyor: "Meşhur Karadeniz fıkralannın kaynağını bu özellikler oluşturur. Bu gür kaynaktan, Türk mi- zahını süsleyen ve zenginleştiren binlerce fıkra doğar... Bu tabloda kimi zaman Karadenizli saf ve hat- ta bön bir kimJikte görünür. Ama bu görüntü, Karadenizlinin zekâsının, espri kabiliyetinin ese- ridir. Çünkü çoğu kez bu fıkraların yaratıcısı yi- ne Karadenizlinin kendisidir. Yani Karadenizli bu fıkralarda kendisini saf ve bön insan kimli- ğinde tasvir ederek, okuyanları ve dinleyenleri güldürmekte, sonra bu tabloyu uzaktan seyre- derek, için için gülenlere gülmektedir. Bu olgu- yu bir bilim adamımız güzel tahlil etrniştir." Bu bilim adamımız Pertev Naili Boratav'dır. Ele ahnan konuya ilişkin olarak şöyle diyor sa- yın Boratav: "Bu hikâyelerin hepsini, ilk edinilen izlenime aldanarak, bir zümre halkının başka bir zümre- den olanlan alaya abp küçültme amacıyla ve düş- man tarafın yaratmaları saymak yanlış olur; çoğu kez bunlar, alay konusu olan toplumun bir çeşit meydan okuması anlamına gelir. Dikkat edilirse, bu tip hikâyelerin pek çoğunda alay ko- nusu sayılan kişinin alay eden olduğu fark edi- lir; o anlatüan yaratan ve yayanlann da, onlar- da anlatüan kişilerin kendüeri olduklan çok kez görülmüş bir olgudur." Demek burada alaym kendimize dönük biçi- mi ile karşı karşıyayız. Çeşitli mizah kipleri için- de, sarunm bu örnek ironie öbeğine giriyor. Söz- cüğe Fransızca - Türkçe sözlükte şu anlam veri- liyor: "Düşündüğünü, alay amacıyla, tersine bir anlatımla söyleme, tersi ile alay, tersinleme." Gene o gün okuduğum Defter (Temmuz- Kasım 1990) dergisindeki "Kemalizm'in Delisi Oğuz Atay" başlıklı yazısmda sayın Nurdan Gürbilek, Oğuz Atay'ın yapıtlannı incelerken, mizahın parodi, bürlesk, hiciv ve ironi gibi lür- leri üstüne ilginç yorumlar getiriyordu. Biz bu- rada söz konusu yazının yalnızca bu bölümüne değineceğiz ve Gürbilek'in yazımına bağlı kala- rak kimi ahntılarda bulunacağız. Sayın Gürbilek incelemesinin başlarmda şöy- le diyor: "... hicivde hep bir doğru vardır, hicivci kar- şısındaki ile alay ederek, onu gülünçleştirerek bu doğrunun görünmesini sağlar. Alay ettiği şeyle kendisi arasındaysa mutlak, aşılmaz bir duvar vardır. Duvarm ötesinde, nesnesi acz içindedir, çünkü haksızdır. Bu yüzden hicivcinin karşısın- dakine yönelttiği alay hiçbir zaman kendisini ya da temsil ettiği doğruyu yaralamaz; tersine onu kuvvetlendirir, daha doğru, daha haklı kılar: 'Sen kendini akıllı zannediyorsun, ama aslında budalamn tekisin.' "Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar'-da çok farklı alay tekniklerini bulmak mümkün. Örneğin taklit var, baskasının dilinin abartıla- rak taklit edilmesine dayanan parodi var, bir gösterme ya da yabancılaştırma tekniği olarak alay var... Ama Atay'ın kullandığı bütün bu tek- niklerin toplam etkisi yalnızca bir teknik değil, aynı zamanda bir bakış açısı olarak tanımlana- bilecek bir başka alay biçimi yaratır: İroni." Biraz dolaştıktan sonra konumuza geldik. "İroni birçok bakımdan hicivden farklıdır. Hicvin tersine ironide bir doğmluk, bir haklıhk zemini yoktur. İroni tam da alay edenin haki- kati temsil etmediğine inandığı, doğruyla yanh- şı ayıracak zeminin kayganlaştığı an başlar. Bu yüzden sürekli yer değiştirir özne; önce bir de- ğere dayanıp bir başkasını alaya alır, hemen ar- dmdan bir başkasına yaslanıp onunla alay ede- büir. Alay ettiği nesneyle arasındaki ilişkide hep bir süreklilik sezgisi vardır, onunla hiç değilse köken bakunından özdeş olduğunu, aynı mad- deden yapılrmş olduğunu, aynı acz içinde oldu- ğunu sezer, ya da bu duygudan bir türlü kurta- ramaz kendini. Gerçi karşısındakinin doğruyu temsil etmediğinin farkındadır, bu yüzden onu gülünç kılmak ister, ama bu isteğinin bu kez ken- dini doğrunun yerine koymaya götüreceğinin, gerçeği görelileştireceğinin de farkındadır. Bu, öznenin bireysel kurtuluşun imkânsız olduğunu fark ettiği andır. Bu yüzden de, karşısındakine yönelttiği alay, her zaman geri dönüp kendini de yaralayacaktır. O halde soytanlığı, maskara- hğı, mahaüenin delisi olmayı baştan kabul eder; kendini karşısındakinden daha da gülünç, daha da budala kılar." Bütün değişik biçim ve anlamlanna karşın ko- numuz olan davranış, dönüp dolaşıp alay ve gül- me kavramlan arasındaki yerine oturuyor. Şu- nu da unutmamalıyız: Alay, alay edilenin takli- dinden başka bir şey değildir. Bu yüzden, eski Yunan'da şiirin bir türü sayılan tiyatroyu, Pla- ton, toplumundan çıkanr, yasaklar. Ona karşı çıkan Aristoteles için ise, taklit, bir içtepidir ve böyle olduğu için de zararh değildir; fakat ko- medya ile tragedya arasında şu önemli aynm var- dır: "Komedya, ortalamadan daha kötü karak- terleri, tragedya ise ortalamadan daha iyi karak- terleri taklit etmek ister." Alay ve gülme, varlıklarını sürdürmelerine karşın, hep aşağı görülmüşlerdir; hattâ giilme'- nin tümden yasak olduğu çağların bulunduğu- na değinenler de vardır. Ortaçağ buna örnek gös- terilebilir. İsa'nın hiç gülmediğini ileri sürenler çıkmıştır. Gülme, Rönesans'tan sonra saygm ye- rini alır ve komedya, "ortalamadan daha kötü karakterleri" ele alma nitelemesinden kurtulur. Moliere, gülmenin ciddiliğine, komedyanın bir taklit sanatı olduğuna ve sanatın toplumsal bir görevi bulunduğuna inanıyordu. Gogol ise şöy- le diyor: "Ruhumuz eleştirilerden yılmasın, ku- surlarımn gösterilmesini sevinçle İcarşılasın." Bu büyük yazar, ünlü oyunu Müfettiş'in gös- teriminden sonra şunları yazmıştı: "Evet, mem- nunum. Ama gene de içimde bir üzüntü var. Ga- riptir, hiç kimse piyesteki namuslu kişiyi ayır- dedemedi. Çok yazık. Evet, piyeste baştan so- na kadar namuslu, soylu biri vardı. Bu namus- lu, soylu kişi güJme'dir." ARADABIR MEHMET SEMİH GEMALMAZ IÜHukukE Bunalımın Kıskacında Türkiye Türkiye bugün gerçek bir bunalımın içerisindedir ve bu olgu insan hakları alanında yeni ihlallere kapıyı açmakta; bunla- rın kitlesel, yoğun, sistematik niteliğe kavuşmasına neden olmaktadır. Ülkede gerçek bir ekonomik bunalım yaşanmaktadır. Dış borç artmakta, enflasyon bir türlü düşmemektedir. 12 Eylül rejiminin kurumsallaştırdığı ekonomik siyasa iflas etmekte- dir. ABD ve uluslararası finans çevrelerine bağımlılık artmış- tır. Ekonomik siyasanın başarısızlığı, devlet cihazının daha da baskıcı biçimde kullanılmasını getirmektedir. Unutulma- malıdır ki Türkiye son 30 yılda, her askeri darbe öncesinde ciddi ekonomik bunafımla karşılaşmıştı. Türkiye'de gerçek bir politik bunalım söz konusudur. Par- lamento, bugünkü oluşumu ile halkın gerçek siyasal istenci- nin yansıdığı bir platform değildir. Adı var kendi yok bir siya- sal erk ile mevcut anti-demokratik rejimi başkancı bir mode- le dönüştürmeye çalışan yürütmenin öbür kanadı gündem- dedir. Son on yıldır sözde siyasal plüralizm, halkı ve demok- ratik dış dünyayı oyalamak için kullanılmaktadır. Oysa ger- çek ve somut bir siyasal muhalefet boşluğu, üzerinde netleşilen bir saptamadır. Siyasal bunalımdan çıkışın hukuk araçlarından kitleler yoksun bırakılmıştır Ülkede gerçek bir hukuk bunalımı yaşanmaktadır. Huku- kun üstünlüğü, hemen her düzeyde keyfi ıdarı tasarruflarla öyaktar altına alınmaktadır. İşkence ve kötü muarnele uygu- laması sürmektedir. Yetkililerin tüm diyebildiği. buniarın sis- tematik olmadığı ve devlet organlarınca desteklenmediğini açıklamaktan ibarettir. Yaşam hakkı, düzenli biçimde irrial edilmektedir. Cinayet çeteleri metropolleri parsellemiştir. Ay- dınlar katledilmektedir; devlet cenaze törenlerinde ancak boy göstermektedir. İdari ajanlar yansızhklarını yitirmiştir. Demokrasinin güven- cesi yüksek yargı yerleri us dışı saldırılara, tehditlere uğra- maktadır. "Anayasa hükümlerini bir kezcik uygulamasak ne olur" diyen anlayış, temel siyasaların üretilmesine egemen olmuştur. Bağımsızlığı tırpanlanan yargı, daha da felç edil- mek istenmektedir. Devlet terörü, yalnızca kişilerin yaşama hakkının, işkence ve kötü muameleye uğramama hakkının, belli bir yerde otur- ma, çalışma hakkının, düşünceyi açıklama özgürlüğünün vb.'nin tek tek somut olaylarda ihlal edilmesiyle açığa çıkmaz. Bütün buniarın altında, asıl ve temel olan hukukun üstünlü- ğünün ihlal edilmesinde devlet terörü somutlaşır. Baskıcı yön- tem ve usullerle bile bunalımı çözmekte acze düşen siyasal erk, Meclis'te duran idam dosyalannı geçirme tendidini ileri sürmeye başlamışsa, ülke gerçek bir bunalımın mengenesi altında değil de nedir? Muhalefet bu vahşi çağrılar karşısin- da nasıl suskun kalabiliyor? Türkiye'de gerçek bir sosyal bunalım vardır. Bölgelerarası dengesizlik koyu biçimde belirginleşmektedir. Etnik, dinsel, dilsel vb. temele dayalı farklılıklar, sosyal bunalımı patlama- ya hazır bir noktaya getirmiştir. Ülkede gerçek bir kültür bu- nalımı vardır. Sansür sürmektedir. Metafizik nitelikli, salt bo- yun eğişi empoze eden bir yaşama anlayışı, kaba pragma- tizm, köşedönücülük kitlelere şırınga edilmektedir. Basın- yayın teksesli hale gelmiştir; korkutulmuştur. Üniversiteler, hu- kuku çiğneyenlere akademik unvanlar dağıtma nöbetine tu- tulmuştur. Tıkanan 12 Eylül rejimi yeni bir soluk almak için olası bir darbe ön hazırlığı içerisindedir. Yükselen terör ve her alan- daki bunalım bunun işareti sayılmalıdır. Buna karşılık, Kör- fez bunalımının yakın gelecekte şu ya da bu biçimde sonu- ca bağlanacak olması; ABD ve IMF kaynaklı siyasal ve eko- nomik istikrar taleplerinin Türkiye'ye yöneltilmesine yol aça- bilecektir. Bu talebin yeni darbe ve daha baskıcı bir rejime mi yoksa statükonun sürdürülmesine mi yöneleceğini ise şim- diden kestirmek güç gözükmektedir. Türkiye'de bugün demokratik toplumsal muhalefeti örgüv lü biçimde harekete geçirmekten başka bir çözüm yolu kal- mamıştır. Belediyelere Sürekli Imar Kıskacı! Son yasa değişikliği önerisi, bu uygulamayı geçici olmaktan çıkarıp sürekli kılmayı amaçlamaktadır. Hem demokratik gelişmeye hem de çağdaş kentbilim ilkelerine aykırı düşen bu önerilerin yasalaşması, kentlerimizdeki imar kargaşasına bir çözüm getirmeyecektir. Prof. Dr. CEVAT GERAY AÜSiyasal BU. F. Öğr. Üyesi Işbaşındaki parti üyesi kimi milletvekil- Ierinin 1985'te yürürlüğe giren İmar Yasa- sı ile belediyelere tanmmış yetkileri geri al- maya yöneük değişiklik önerisi ilgili yarku- ruldan hızla geçmiş, TBMM gündemine gir- miştir. Beş yıl önat belediyeleri imar konu- sunda tam yetkili kılmakla "reform yaptık" diyerek övünenlerin son yıllarda geriye tam çark edip özekselcilik (merkezi- yetçilik) hevesine yeniden kapıldıkları an- laşılıyor. "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" demekten kendimizi alamıyoruz. Bu, gerçekte yerel yönetim seçimlerinde bü- yük bir yenilgiye uğramasına karşın özek- te işbaşında kalmayı becerebilen bugünkü siyasal erkin (iktidann) yandaşı olmayan belediyeler üzerindeki baskı araçlarından biri olan "imar kıskacı"nı sü?ekli kılmak istemesinden başka bir anlam taşımıyor. Görülmemiş yetki saptınnası Yasa deği$iklifekrinin bir hfikümet tâsa- nsı olarak değil de Meclis'yı Baymdırhk ve tskân KomLsyonu Baskarû olan bir millet- vekilinin önerisi olarak getirilmesi ilgi çe- kicidir. Bakanhk, geçen günlerde Ankara- da düzenlediği iki günlük bir toplantıda ya- sanın değiştirilmek istenen 18. maddesiyle ilgili konulann ele alınmasını sağlamış, öbür yasa değişikliği önerilerini gündem dışmda tutmuştu. Meslek odalannın, belediyecile- rin, bilim adamlarının karşı çıktıkları ko- nulann kamuoyunda tartışılmasından ba- kanlığın kaçındığı anlaşılıyor. Değişiklik önerileri, özüyle demokratikleşme ve yerel yönetim özerkliğine ağır bir darbe niteliğin- dedir. Üstelik, kent planlamasında beklenen köklü değişiklikleri getirmeyi de amaçlamı- yor. Bugüne değin belediyelerin sorumlulu- ğunda olan çevre düzeni planı yapma yet- kisinin bakanlığa verilmesini öngören deği- şiklik önerisi, özellikle anakentlerde yerel yönetimi, kent halkını özeğin planlanna uy- maya zorluyor. Belediyeler imar plamna son biçimini vermeden önce bakanlığın önolu- runu almak zorunda bırakılıyor. Plan yap- ma yetkisinin belediyeden alınarak baİcan- hğa geçirilmesi uygulaması kapsamı da ge- nişletilerek geçicilikten çıkarılmak, sürekli kılınmak isteniyor. Bakanlıkça planı onay- lanan bir alanda belediyenin yapıya izin ver- memesi durumunda, valilikçe yapıya izin ve- rilmesi gibi görülmemiş bir yetki saptırma- sma olanak yaratılıyor. Kısacası, seçümiş ye- rel yöneticilere, kurullara, onlann plancıla- rına güvensizlik öneriye egemen olmuş. Kenttaşların, kentlerinin gelişmesine yöne- lik planlama sürecine, imar kararlanna, uy- gulamalanna katılmalanna olanak tanınmı- yor. Yaşadıkları kentin naşıl bir kent olma- sına ilişkin olarak kent hallamn gûrüşü, is- tekleri, özlemleri bir yana itiliyor, özeksel yönetimin istencr üstün tutuluyor. 1985 yılına gelinceye değin uzun bir dö- nem içio Türkiye'de belediyeler üzerinde bu konuda yoğun bir özeksel denetim uygulan- dığı, buna karşın kentsel gelişmenin dene- tim altına alınamadığı, planlamanm kent- sel gelişmenin gerisinde kaldığı, çarpık ya- pılaşmanın önlenemediği çok iyi biliniyor. Aşırı özeksel denetimin, ayrıntılara boğu- larak planlama sürecinin gecikmesine yol açtığı, yazçizciliği, yerel sürtüşmeleri alabil- diğine arttırdığı herkesçe biliniyor. Aşın özekselciliğin durağan, katı, parçaa, dar kapsamlı, parsel ölçeğinde çözüm arayan bir imar planlaması anlayışının ülkemizde yer- leşmesine neden olduğu bir gerçektir. Ken- tin gerçek sahibi olan kenttaşların planla- ma sürecinin dışında tutulmasımn, özeğin istencinin yerel halkın, belediye organlan- nınkine yeğlenmesinin bunda payı büyük- tür. Kentbilim ilkelerine aykırı 1985'te çıkanlan 3194 sayılı İmar Yasası da imar keşmekeşine, plansız yapılaşmaya son verecek, gelişmenin önünde giden, de- vingen, geniş kapsamlı, esnek bir imar plan- cılığı anlayışım getirmiş değildir. Ne de top- lumsal, ekonomik, özekinsel gelişmelerin, hızh kentleşmenin, uygulayımbilimsel iler- lemenin doğurduğu sorunlan çözmeye, ye- rel halkın gereksinmelerini karşılamaya el- verişli bir ortam yaratabilmiştir..Yasalarda bir değişiklik yapılacaksa İmar Yasası, çağ- daş bir planlama, etkin bir yapı denetleme anlayışının gelişmesine elverişli ortamı sağ- layacak köklü bir dönüşüm geçümelidir. Bu da belediyeleri, yerel halkı dışlayan değil, ön plana çıkaran düzeneklerin kurulmasını ge- rektirir. Kent topraklannın toplum yararı- na kullanılmasını, arsa vurgunculuğunun önlenmesini, kentsel gelişmenin, imar ka- rarlarınm, belediye işgörülerinin yarattığı rantlann kamuya geri gitmesini sağlamadık- ça kent planlaması başarılı olamaz. 20 Ha- ziran 1985'te Cumhuriyet'te yayımlanan Dr. Haldun Özen ile ortak yazımıza, "Yeni İmar Yasası ve Kentsel Ranttar" başbğını koymuş, bu konudaki endişelerimizi dile getirmiştik. Seçimierden başarısız çtkâil' < rıükünietinî bel- li yörelerde, kent üzerindeki alanlarda imar yetkilerini yandaşı olmayan belediyelerden alarak geçici bir süre için bakanlığa geçir- miş olması bu endişelerimizi arttırmıştı. 23 Ağustos 1939 günlü Cumhuriyet'te yayım- lanan, "Belediyelere İmar Kıskacı" başlık- h yazımda bunun hem tüzel hem de yerel yönetim özerkliği acısından sakmcalı bir uy- gulama olduğunu vurgulamıştım. Son ya- sa değişikliği önerisi, bu uygulamayı geçici olmaktan çıkarıp sürekli kılmayı amaçla- maktadır. Hem demokratik gelişmeye hem de çağdaş kentbilim ilkelerine aykın düşen bu önerilerin yasalaşması, kentierimizdeki imar kargaşasına bir çözüm getirmeyecektir. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN DUYURULUR TÜRK VERGİ KANUNLARI GEREKÇELERİ BEŞ CİLT HALİNDE YAYIMLANDI ARAŞTIRMACILARIN, HUKUKCULARIN, YEMİNLİ MÜŞA- VtRLERlN, MALİ MÜŞAVİRLERIN, SERBEST MUHASEBECt- LERİN, ŞİRKETLERİN VE VERGt HUKUKU İLE İLGİLENENLERİN DİKKATLERİNE SUNULUR. Etaşlangıcından bugüne kadar Türk vergi sistemindeki gelişmelen bir bütun olarak kavrayabilmelerı, vergi ile ilgili hukuki işlemlerin- de kaynak olarak kullanabılme'eri bakımından; Türk vergi kanun- larının tamamının gerekçeleri Maliye ve Gümruk Bakanlığı'nca derlenerek 5 cilt halmde yayımlandı. Her cildin fiyatı 50.000 liradır. Türk Vergi Kanunları gerekçelerinin ciltleri vidalı olduğundan il- gili kanunlarda yapdacak sonraki kanun değişiklikleri gerekçeleri cilt- lerde yerlerine takılacak şekilde bastınlacak ve ek baskılanmn fıyaü ayrıca açıklanacaktır. Türk Vergi Kanunları gerekçelerinin satışları; :1lerde defterdarlık muhasebe mudürlüklerine, ilçderde maJ müdürlüklerine yatınlacak üaet karşıbğında alınacak vezne alındısının "Gelirler Genel Müdür- lüğü (Dokümantasyon Şubesi) Sanayi Caddesi Alsancak Çarşısı Kat: 3 Ulus-Ankara (Tel: 312 56 93) adresine elden getirilraesi veya posta ile gönderilmesi suretiyle yapılmaktadır. Posta ile gönderilen yayınlar için ayrıca posta ücreti alınma- maktadır. Basın: 37568 CAĞOAŞ HALİT ÇELENK HUKUKSUZ DEMOKRASİ 3.BASI 50(30 lıra (KDV ıçınde) Ödemel! gönderilmez. ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türk Ocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İSTANBUL ÇA£OA$ TAYMUUO Doç. Dr. NAZAN AKSOY I I RONESANS INGILIE'SINDE Bu kitaptan birkaç ana başlık: • 16. yüzıyla değin Hıristiyan Avrupa'nın Müslüman Doğu'ya Bakışı... • 16. yüzyılda Osmanlı-ingiliz ilişkileri... • Kraliçe Elizabeth çağında ingiltere'de yayımlanan tarih kitaplarında Türkler... • 16. yüzyılın seyahatnameleri... • 16. yüzyıl İngiliz edebiyatında Türklerle ilgili oyunlar. 5.000 Lira (KDV ıçmde) ödemeli göndertlmez ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türkocağı Cad. 3^41, Cağaloğlu-İSTANBUL AHMET KAHRAMAN HAkALETLER PRENSİ DAĞITIM • ADAŞ • CEMMAY • ARKADAŞ • • TEKİN • İLERİ • DOST • İMGE • • CTLJMHURİYET KİTAP KULÜBÜ • KAMUOYUNA İktidarın Eskişehir tek kişilik hücre tipi cezaevi açmasını; Güneydoğu'da insan haklannı askıya almasını, halkı öz yur- dundan göçe zorlamasını protesto ediyoruz. Bizler 29 Ekim'den itibaren; — Tüzük ve yönetmeliklerden kaynaklanan keyfi hak gasp- larına son verilmesi, haklarımızın iadesi ve yasallaştırılma- sı; gerici yasa, yönetmelik ve tüzüklerin değiştirilmesi, — Eskişehir Cezaevi'nin kapatılması; Eskişehir Cezaevi'y- le bir üst düzeye çıkartılmak istenen özel tip cezaevi statü- sünün tümüyle ortadan kaldınlması, — Diyarbakır Cezaevi'ni "itirafçıların yuvası" haline ge- tirmek amacıyla yürürlükteki yasal haklar dahi çiğnenerek gündeme getirilen keyfi sürgün politikasına ve cezaevlerin- deki tüm saldırılara son verilmesi, Talepleriyle SURESİZ ACLIK GREVİNE BAŞLIYORU2. Kamuoyunu direnişlere destek vermeye çağınyoruz. GAZİANTEP ÖZEL TİP CEZAEVİ'NDEKİ TÜM DEVRİMCİLER ADINA CEZAEVİ TEMSİLCİLERİ G. ALTINOĞLU, N. BARAN, C. PEDÜK, C. ÜSTERCİ, S. OK, A. GÜNÜVAR, B. ÇAKIR 1926-1990 44 yıl süren devlet hizmetinden sonra, yaşamının ikinci bahan emekliliği yaşayacaktı. Ancak trafik canavan hain ve acımasızdı. CUMAKAPLAlV'ı bizden aldı. Unutmayacağız... AİLESİ — DOSTLARI 9 ISTANBUL KİTAP FUARI ETKINUK PROGHAMI 9 Usm 1990 Persembe SaatU0G-'50D ; Scvyet Şjn Böyt» jstmzMam HKMET Vera Saatl6O0-i700 4Ussn !990Pa2af HaftŞnme K9ML Her gâfienazbn saat j«r rrs Stanûnda Kiao k ALTKÖTAHAfiYAYttVİ K»gûnEnaıa.Sea«tS" ŞaniTia!eB»OtavM» "Hasretfider Prangaar Estattım 9. ISTANBUL KİTAP FUARI HagûnEnaîSırSaatŞıır Şmmaie Akmlar I Vedı MeşaBc*. CndRtUDKT Saat 1700-1900 SaatilOO TYS Standnla Kıtap mzalacna AUelUlı' LAAel Basn Toclant» Hetgftı En Aı 8. Salt Şnt Ş««nut! AtlMar II -Sar»- Oıtan VEUOta* F*AT' Me» CtVDtl Saat 1700-1900 Saat1400-1SOD !T(asım!990P3ar 'Kmuı t»'Cootlar c Edeom 1990 ÖVUİ OtUK a a H n « Yaynm TYSStandnla Kıtap truaiama BugürtO Atanırk ve LatstOTi Prt Dr 8 * n TANOR Hegün En aı &f Saat ŞH CaMt KULEBt ABt jn KurtıHjş Sanınla llausna/Sam (AAAdREN TYS StanMe Knac • » » SaatllOO Saat'IOO-lSOC San'700-1900 7 tx.it, 1990 (a*- Saal!JX>l50ri Bulat OKUCAVA Basn Taplantısı Bo V*: Onr vaamı; <Uı; rCS» Şırmmte AUmar V *krmc: Yan-' TYS Standrta Kıtap »njaıama Saat!6OD-17flC Saatl;0O-19m YtreıerVAuıuamnT: Konusmaaöc FMNanrDENİZTEldNIVan* Prt L> Cevai ÇA°AN lAdam Yaymat) MerVKI At Ufilll |Ccm Vlyıraviı Heıgür En aı Bir Saat Şıtr -Ivncadafa Türt Ş.n' ıjcjeı »AZAAUYA TYS Sıantnda t u r j r a a n a HovEnaıarSaatSar Snmsn OorUk Ga> DAGLARCA Fafıl Husrto CAGLAflCA lyKABACALI »£FıTOP HBfgûn En aı &r Saat $«r projrarama f«r akuysrat uttala Öırfınan •ÛJ_TE UZUNATAâAN ' DefNI HMMAN * 3-11 Kasım 1990 TUYM> İSTANBUL SERGİ SARAYI T E P E B A Ş I . Î S T A N B U L Ziyaret saatleri: Hergün 11.00 - 20.00 A-A VAVINEVI LTD STI IANGLO AMERICAN PPESS1 • ABC VAYIN VE OAClTIM A $ - • *CA YAVlNLAFil • Af A YAYINCILIK • ALAN YAYINCIl'K • ALFA YAY1NCIÜK PAZ SAN LTD ŞT1 O ALTtN RıTAPLAR YAY»NEV1 • ANADOIU YAYtNCtLIK A Ş/ADAM YAVINLAR1 • ANADOLU SANAT YAYINCİLIK ^E EL SANATLARI • ANA YAYINCIL K SANAT URUNLERI PAZARLAMA SAN Vfc TIC AŞ • ARA YAY1NDL K • AR84 YAYINLAF11 • ARITAŞ »*V|tl VE DASlTIM • ARHN KİTABEVI • ARKEOLOJIVESAUATvavifjLAp, • AUSS'EL^JNGS LNC MESSE GmoH DES BORSENVEHEINS DES DEUTSCHEN BUCHHANDELS tf EDERA^ A L M A N Y A CUMHURIYETt) • AYRINTI VAYtNLARI • 6AÛLAM YAYINLARI • 3EDESE • BELGE ULUSLAHARASI YAYIMGUK • BEYAN YAYINLARt • BİLGI YAYINEVı • BİLİM VE SÛSYALI2M YAYINLARI • BİLİMSEL ESERLER KOLLEialf ŞIRtEII • BOYUÎ YAYIN GRUBU • BOYUT VAY1NEVI TICARE T VE SASAY" .IMITED ŞIRKETI • BROY • CAN YAYINbSR1 • CEM YAYINEVI • CEP KİIAPLARI AŞ • CUMHURIYET MA7BAACILIK VE GAZETECILK T A Ş • ÇINAP YArlNUP • DERGAH YAYINLARI A Ş • DIIKO DIL KULTUR H1ZMETLERI VE OKULCU'^UK TICAPET AS • DOST YAYINLAR) • DUZLEM YAYINLAfll • EFY KITABEVI • EGITIM YAY1NLARI SAN VE TIC A.$ • ENGİN PAZARLAMA • EPSiLOtJ YAYtNOLIK HtZME'tERI TICARET SANAYİ LTD ŞTI • EfiEN YAYINCILIK ı'E KITAPÇIIIK L'O STI E S ^ YAY1NEVI • E^RENSEL <ITABEVI • EVRIM 9ASIM YAYlM DAG' T IW • t YAYlMARl Şiir ve İnsan Okur kitabıyla, okur yazarıyla buluşuyor. Dokuz kaçınlmaz gün başlıyor. Birinde siz de bulunun. YAYINEVI • FONO MEKTUPtA ÛÛRETIM • FORM MATBAAaLIK LTD STI • GELIŞIM YAYINLARI A_Ş • GUR YAYINLARI • GOZOE KITAPÇIL K LTD ŞTI • GROUER HACHETTE INTERNATIONAL • HACHETTS (FHANSA1 • HAJET <ITABE\- • IŞ'K YAYINC LIK • I H BİLKA BİLGI uE «AYNAK TICARET AŞ • IBEH OIŞ TICARET LTO S", • ILET ŞIM YAYINLARI GAZETE BASIN SANAYİ VE TICARFT ANONIM ŞIRKETİ • _KE BASIN YAVIM • -NK1LAP KITA3Eı'l YAYN SANAYİ vî TIC AŞ • IŞARET BASIM YAY1M ORGANIZASYON • ICABALCI KİTAP YAYIN DAGITIM PAZARLAMA • KAVRAM YAYlNLAfil • KAYA YAYIMLARI • KITABI MUKADDES SIRKETI • KÜLTUR YAYINLARMŞ TURK LlMfTED ŞIRKETİ • LIBRAIRIE FRANCAISE • LİTERATUR YAYINCILIK DAGITIM PAZAflLAMA SANAYİ VE TICAReT LTO ŞTI • MARMARA BASIN YAYIN AŞ • MEOIA PRINT BASIM TICARET AŞ • METİS YAYINCILIIt LTD STt • M1LLI EC-TIM BAICANL'GI 3EM-ET «ITAPLARI MÜDURLUGU • M1LLİYET YAYIN A Ş »NET TURISTiK YAY'NLAR SANAVİ VE TICARET A Ş • NISAN YAvlSLAfl- • NOBEL TİP KİTAPEVİ • OCA YAYINLARI • O f f CE 3E PROMOTION DE L EDriON FFtANÇAISE • 6ZER YAYINLARI • PAN YAY1NCIUK • PAPIBUS YAYINLAHI • PAYEL YAYINEVI • PERA ORIENT KITAPÇIL'K VE YAYINCILIK • PRENTICE HALL INTEFÎNATICNAL • PRES K.TAP GAZETE DERGI PAZARLAMA DAGITIM TtC VE SAN A 5 • PROJE MIMARt K MUSAVIRLIK INŞ SAN VE *IC LTD ŞTI. • PPCMOTE FILM YAPIM ,£ YAYI», D i ' l T V MEP<EJJ SAN 'IC LTD Ş'] • Yazarlanmız Fuar boyunca TYS standında kendi kitaplarını imzalayacaklardır. Giriş ücreti 2.000 TL.dir. Öğrenciler ve öğretim üyeleri kimliklerini göstererek fuara ücretsiz girerier. Seçkin Fuarlar... Seçkin Ziyaretçiler... REDHOUSS YAYINE'vl • REMZ' KITABE 1 »" NEŞRİYAT SAN TIC A_Ş • RFŞ BOOKSTORE HtTAPCILIK. - YAYTNCILIK • ROTA YAP1M TANITIM PAZARLAMA • RUH VE MADOE YAY'NLABI • SAY DAG'TIM L*D ŞTI • SIMA,'l YAYINLARI • SISTEM YAYINCILIK TICARET VE SANAYİ A S • SORUN YAYINLARI • TAS KITAPÇIUK VE YAYINCILIK LTD ŞT1 # TÇRJN YAYINEVt # TtGLAT SATIBAT VAY1NLAR1 • TUMDA KİTAP YAYIN OAGITIM • TUPK DIL KURUML. BAŞKANUGI • TURK TAPIH KURUMU • TÜRKİYE TUR1NG VE OTOMOB'. KURUMU YAYIN IŞLETMESI * UÇUK YAY1NOUİI • UNION DES EDiTEURS FftANÇAlS POUR L EXPORTATIO« • UNIP«£SSE • VARUK YAYINLARI AŞ • YAB YAY DAĞITIM • YA PA YAYN PAZ SAN LTD ŞTI • YAPRAJt YAYINLARI • YAPI ENDU5TRI MERKEZI • YAPI KREDI YAYINLARI UMITED ŞISKETİ • YENİ RUHSAL EV«M ARAŞTIRMALAfl • Y1LMAZ YAYINLARI A Ş • YURT YAYINEVI LTD ŞTI • YUVA "AYINLARI O T L I K K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle