22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 1990 CUMHURtYET/17 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÛN llevlet Meteoroloji İşlen Genel MCıdüriüğü'nden alınan bilgiye gö- re yurdun kuzeybatı kesim/eri par- çafı buluttu. Marmara ile yurdun iç kesimleri sabah saatlerınde yer yer sisli, diğer yerler açık geçe- cek. HAVA SICAKLIĞI. Artacak RÜZGÂR: Güney ve Batı yönler- den hafif, ara sıra orta yurdun ku- zeybaütesimterindezamanla kuv- vetti esecek. Denizlerde: Rüzgâr Baü Akdeniz'de gûnbatısı ve Ka- rayel, diğer denizferimizde günba- tısı ve lodostan 2-4, yer yer 5, Ka- radeniz'de 6 kuvvetinde saatte 4-16, yer yer 21, Karadeniz'de 27 A 26° 18° DıyarSakır A 25° 9°Mamsa " 24°M°KMaraş 14° 5°Meran 12° OPMu&a 23° 7°Muş S 22° 15° Etiıne A 26° 12° Erancan A 19° 7°Emxm A 12° 4°Estoşe»»r S 24° 7°Gazantep A » > 17° BrMun A 24°16°âûfflü$lune« denizmılı hızla esecek. Dalga yüteeklığı 0.5-1 m., Kara- deniz açıklannda 2.5-3 m., dolayında olacak. Van Götû: nde hava: Açık geçecek. Go) kûçük daigalı. görüş uzaklı- ğı 10 km. dolayında bulunacak. j Balıtesır 8ılec:k ngfl BıöiS BOKJ Bursa ÇajıaMole Çorum Oenızlı A 17° 8°Haiddn A 29° 18° ısparta S 28° 12° ısönbul S 21° 13° Izmı- A 20° 7°Kars A 20° 8°Kastamonu A A 18° 6°Kaysen S 26° 14° Kırtdarelı S 26°1B°Konya A 21» 7°Kûttfya A 25° 14° Malatya 13° 4°Flae 16° 5°Samsjn 18° 8°Sirt 25° 14° Sinop 26° 17° Sıvas 10° 3° TefcrdaJ 16° 5°Trabzon 20° VTunak 21° 13° Uşak 22° 6°\ön 22° 8°YMoat 20° 8°Zonguldak A 27° 15° A 22° 10° A 24° 16° A 28° 16° A 18° 6° S 19° 7° A W14° A 18° 12° A 22° 15° A 25° 12° A 19° 14° S 18° 6° S 22° 13° A 18° 13° A 19° 6° A 21° 8° A 17° 6° S 21° 5" A 20° 16° , bmuOu A-acık B-buluOu G-güneşt K-karlı S-sslı Y-yaJmurlu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Hiiscyin Rahmi Gflrpınar'ın bir ro- manı. 2/ Çarşılarda aynı işi yapan esna- fın bulunduğu bö- lûm... Bir soru sözü. 3/ Söz, lakırdı... At ya da araba uşağı. 4/ Barbunyaya benze- yen bir balık. 5/ Etek ucuna doğru çan biçiminde geniş- leyen giysi... Felsefe- de düşünce. 6/ Pe- ru'nun plaka işare- ti... Güven. 7/ Cera- 1 2 3 hat... Inleme, inilti. 8/ Üzerine şilte serilerek yatmaya ya da oturmaya ya- rayan, tahtadan seki. 9/ Bir nota... Bir şcyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça... Titan elementi- nin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Siirt yöresine özgü iki parçalı er- kek giysisi. 2/ Seciye, karakter... Tü- berküloz. 3/ Metal çubuk ve boru- lara diş açan aygıt... Oylumlu. 4/ Na- n partisinin askeri polis örgütü... Çanakkale'nin bir ilçesi. 5/ Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol... Bir bağlaç. 6/ Bir yetimin ya da akılca hasta birinin malını yöneten kimse... Ar- goda çok çalışan öğrenci. 7/ Maymunlarla insanlan kapsayan memeliler takımı. 8/ Küçük erkek kardeş... Şube, kol. 9/ Argo- da gözcü. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Şehir tiyatrosu Hasan sürmesi Hasan glüten ekmekleri HAS balık yağı Payda Hasan 2 KASIM 1930 Istanbul Belediyesi şehir tiyatrosu inşası için evvelce Taksim Emlâk şirketi ile uyuşmuştu. Fakat şirket sonradan sözünü tutmadığı için Belediye bu şirketle münasebetlerini katetmiş ve bir daha sözünü yapmıyan bu şirketle iş görmemeğe karar vermiştir. Bu mes'ele hakkında tstanbul Belediyesi Fen Müdürü Ziya B. bir muharririmize şu şayanı dikkat izahatı vermiştir: "— Biz yeni tiyatroyu Taksim tneydamnda Emlâk şirketine ait arsada inşa etmeğe karar vermiş ve bunun için Taksim Emlâk şirketi ile görüşmüştük. Hatta aramızda itilâf bile hasü olmuştu. Şirket bu itilâfa nararan tiyatro ve tahtelârz halâ için lâzım olan arsayı bize 50.000 liraya bırakıyordu. Şirket müdürü bunun için artık mes'ele kalmadığmı hatta buradaki meclisi idareden başka Paris'teki meclisi idareye de bunu kabul ettireceğini vadetmişti. İş bu suretle kararlaşmış iken günün birinde şirketten bir mektup aldık. Bu mektupta mezkür arsanm Belediyeye 200.000 küsur liraya verilmesi lâzım geldiği fakat bir cemile olmak üzere 160.000 liraya verileceği bildiriliyordu. Bu suretle aramızda takarrür eden fîattan 110 bin lira fazlalık vardı. Tabiî bu parayı veremezdik. Şirket te Belediye müessesesine verdiği sözü tutmadığından dolayı alâkamızı katettik. Onlar bizim tiyatroyu muhakkak orada yapmak mecburiyetinde olduğumuzu zannederek bu işi yaptılar. Fakat aldandılar. Biz tiyatroyu orada değil, Tepebaşı'ndaki Darülbedayi'in yerinde yapacağız. Çünkü bu tiyatro zaten vaktini geçirmiş ve çok eskimiştir!' 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Feyzioğlu'nun demeci 2 KASIM 1960 Teşkiline karar verilen Kurucu Meclisin terkip tarzı, vazife ve mesuliyetlerini tesbit etmek üzere en geç 20 gün zarfmda bir Anayasa tasansının hazırlanmasına ve bu maksatla bir kurul teşkiline Devlet ve Hükümet Başkanı OrgeneraJ Cemal Gürsel tarafından memur edilen Orta-Doğu Teknik wrhan Feyzioğlu Üniversite Rektörü Profesör Dr. Turhan Feyzioğlu bugün Türk Hukuk Kurumu binasında basına kısa bir demeç vererek, çalışmalara derhaJ başlandığını bildirmiştir. Feyzioğlu şunları söylemiştir: "— Komisyonun bugün belli olan ilk üyelerini sizlere bildirmek isterim: Türk Hukuk Kurumu Başkanı Doç. Dr. Muammer Aksoy, Ankara Hukuk Fakültesinden Prof. Süheyp Derbil, Ankara Hukuk Fakültesinden Prof. Dr. Ilhan Arsel, ve Siyasal Bilgiler Fakültesi profesörlerinden Bahri Savcı, şimdilik beş kişiden ibaret olan komisyonumuz toplantılanna yanndan itibaren başlayacaktır. 147'ler meselesi Üniversitelerden affedilen 147 öğretim üyesi meselesi bugün bir hâl şekline bağlanmıştır. Milli Türk Talebe Birliğinden altı kişilik bir heyet saat 16 da Devlet ve Hükümet Başkanı Cemal GürsePi makamında ziyaret etmişler ve kendisi ile 25 dakika görüşmüşlerdir. Cemal Gürsel öğrenci temsilcilerine şunlan söylemiştir: "— Biz bu tasfiye hareketini Senatolara bırakıyoruz. Gayet iyi niyetle hareket ediyoruz. Mutedil hareket etmeniz bizi memnun etti. Havayı bulandırmak isteyenlere fırsat vermemelisiniz. Bize verilen bilgiye göre bu tasfiyeyi yaptık. lzahlarınız da şunu gösteriyor ki bize verilen bilgide baa bakımlardan hâta vardır. Hâtadan rücu etmek bizim için fazilettir!' GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuhyet Sökmenoğlu'nun istifası 2 KASIM 1989 Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde milletvekilliğinden istifa edeceğini açıklayan ve önceki gün özal'ın seçildiğinin ilan edilmesiyle dilekçesini TBMM Başkanhğı'na veren DYP Hatay Milletvekih' Murat Sökmenoğlu, "Bundan 4 ay önce verdiğim bir şeref sözü vardı, onu yerine getirdim. Muhalefetin de sine-i millete dönmesi iazım. Sine-i millete dönmem, bir nevi protestodur. Sayın Demirel istifa edeceğimi biliyordu. Istifam tek taraflıdır. Kabulü zorunludur" dedi. DÜNYA'DA BUGÜN ARTISMA Duyarsız Muhalefet, 'Başardı 9 İktidar Doğaldır ki gelir dağılımındaki çarpıklığı tartışmaya meydan vermeyecek netlikte sonuçlandıracak böyle bir soruyu "başanlı" bir iktidar olarak ANAP'tan beklemek anlamsız olurdu. Son "sokaga çıkma yasaklı nüfos sayı- mı"nı evimize kapanıp geride bırakarak birtakım soru işaretine takılı kaldık. Nüfus sayım görevlileri gelip ilgili ista- tistik sorunlannı yönelttiklerinde gördük ki bu sayım için harcanan 50 milyar TL ve 500 bine yakın personel boşa kullanılmış. Şöy- le ki; açıklamalara göre 34 değişik soru yö- neltilecekti. Oysa sorulan incelediğimizde nüfus müdürlüklerinde zaten var olan te- mel bilgjlerin tekrar sorulmalanna karşın en önemli konu olan gelir dağılımına ait hiçbir soru yoktu. Buna karşılık AT'ye gir- me mücadelesi veren ülkemize ait hergün tartışma konusu olan GSMH ve gelir da- ğıiırru hakkında tum tartışma ve kuşkuları ortadan kaldırabilecek böyle bir imkân ne- den kullanılmadı? Acaba "ayltk veya yıl- lık kazancımz nedir?" şeklindeki basit bir sorunun ülke genelinde incelenmesinin iş gruplanna göre gelir dağıtımını net bir şe- kilde ortaya çıkartarak gecmiş nüfus sayım- lanndaki aynı bilgilerle karşılaştınlmasıy- la ülkemizin sosyo-ekonomik seyrini gör- yım öncesi ne tür sorulann yöneltileceğini niçin merak edip politika üretmediler? Sü- rekli tartışarak DİE ve DPT bilgilerinin yanlışhğını iddia eden liderlerin, bu konu- ya sahip çıkmaları, en azından bu bilgile- rin sağlanması gerektiğini vurgulamalan ge- rekmez miydi? Doğaldır ki gelir dağılımındaki çarpıklı- ğı tarüşmaya meydan vermeyecek netlikte sonuçlandıracak böyle bir soruyu "başanlı" bir iktidar olarak ANAP'tan beklemek anlamsız olurdu. me şansımız olmayacak mıydı? Bu aşamada; çalışan kesimlerin bu ikti- dar döneminde fakirleştirildiğini ve gelir dağılımında uçurumlar yarattığını iddia eden sayın muhalefet liderleri böyle bir sa- Ne kadar gelir elde ettiğimiz bilgisi olma- dan, ne iş yaptığımız ve nerede doğduğu- muz hakkındaki bilgilerin DİE ve iktidara ne yararı olacak merak ediyoruz. Kanımız- ca, kelle sayımı niteliğini taşıyan "nüfus sa- yımı (lan)" muhalefet ve iktidar ürünü ola- rak bir kez daha insanlann önüne sürüldü. lsterdik ki kelle sayımı niteliğini aşmış, AT'ye girme amacında olan Tiirkiye'nin gelecek 5-10 yıllık kalkınma planlanna ışık tutacak verileri taşıyan bir "toplumsjd ve- ri araştırması" yapma istencinde olan ik- tidar ve duyarlı bir muhalefet olsun. LEYLA KUTLAY GÜLTEKİN SELAMİ YİGtT Ankara GaUri • Atöly» PERA • 146 97 38 • 132 64 26 URART SANAT GALERİLERİ SOVYET SANATÇIUR! SERGİSİ 27 Eldm - 27 Kasım Cemal Reşit Rey Konser Salomı MODUS VIVENDI Zunch ART MODERN GALLERY Moscow URART SANAT GALERİLERİ EMRE ZEYTİNOGLU Resim Sergisi 18 Ekim-6 Kasım Abdi Ipckçi Csd. No: 18 ı 141 21 «3 SAHFA SANAT GAUERİSİ NUYAN Resim Sergisi 10 E*fm - 10 Kasım OERİ SHOW IHLAMUR Ihlamur Cad. Ye$ılçımen Sok No 91 B«şmıavlST 159 72 55 YILMAZ MERZIFONLÖ Resim Sergisi 24 Ekim-24 Kasım"90 SOYAH SANAT GALERISI BüyOkdm Cad. No: M MtcUlyakSr 175 H M-2S TEM SANAT GALERISJ ÖMERKALEŞİ Resim SergM ORUÇ ORUÇÇAKMAKLJ RESİMSERGİSİ 18EWMılOKASW90 Ycdikuyular Çıknıazı Şcn Sinenraa Aıkos 6/7 132 59 59 GORBON SANAT GALERISI WOLFGANG KAPPIS RESİM SERGİSİ 6 Kasım - 30 Kasım I990 A CICNU» V» M II. DONEM KAYITLARI AÇILDİ Mankenlik ve Vitray • Seramık • BatıK ÖYŞIŞU CİZGİ Tel.360 69 10 îel 132 22 22 gafori • atölye M6 97 M • 132 64 26 SALÎH ACAR FARUK CtMOK REMZİ TÖREMEN Kasım Sergisi Şakay* A«lı> Sok. 9/A 130 20 07 lanak * UMlHUaU « SÜHA BAŞARAN Resim Sergisi 31 Ekim - 17 Kasım NlspcHye Cad. 44/2 Etiter 165 19 35-165 32 91 /J&jkaksE Resim Sergisı 18 Ekim -18 Kasım'90 l . l m m SİHön Sok A-1« 17DO3 62 - i n 74M AEDPA ^BTekstilbank Sanal Galerisi ZEYNEP SARIOĞLU Suluboya Resim Sergisi 17 Ekim - 5 Kasım H0»m Gand* Cad. 1M Ta^vlkly* 136 12 79 tİHAI ÖZEGEMEN Resim Sergisi 27 Ekim - 24 Kastm Akmar Pasafi No 70 7j Müftûrdar I/Utt Iteaü «wı| 34926 10-338 84 83 ÇERÇEVELEMEK BİR SANATITR ... (Mıgts Arkasa) BtşAuş-lsunbul • Ttl 16198 87 • NERMIN ATAYOLU KIŞ PIRILTILARI TAKI SERGtSİ 1-2-3 Kasım JI 00 1900 Arası gezılebSr. Açiış kokıeyu S Kastn fWş. 17.00-20 00 arası Sternn OMI hm U Sim ! * • AŞIDIN DİNOGaleri Nev Maçka C. 33/B 131 67 63 ,OPERAJ SANAT CAl E I I S I SALİH ACAR RUZİN GERÇİN IŞIL ÖZIŞIK KARMA RESİM SERGİSİ 22 Ekim - 10 Kasım'90 l # a Stt. tmn »t 49/11 ıTne Mamura O l y l T t l « B e ÜMtTYlfU SANJT GSLEKİSt TÜRK RESİM USTALARI VIII 2-14 KASIM E. FOfTOnl lOyantahsi) HamJt Oörele NaclKalmukoğlu <^ Arif Kaptan All Karsan E.K Köseoğlu M. AH Laga Halle Mercan Salm özeren htfeM M. TrM ç*mı 1m*.K Hv 77/34 Bıyıtta 144 H 33 ÖMER ULUÇ • • r • I I» 10- 27 II l»»0 DERİHOD KOLTOR MERKEZİ S ı h ı t y o l u . B e ı k a r d e ı l e r D o r s k . K t z l ı c c ı m e IST ANSUI 2 23Küffll9W. U.0CI4JC Ues36 TB: 13247 17 Resim Sergisi ZEKAIORMANO • G A R A N T İ S A N A T C A L E R İ S İ Vakko Sanat Galerileri Sunar: FERİT EOGÜ BERLİN RESİMLERİ (1989-90) Resim Sergisi Vakko / Ankara 5 Kasım - 4 Aralık 1990 Vakko / İzmir 7 Kasım - 30 Kasım 1990 Vakko / Beyoğlu 9 Kasım- 1 Aralık 1990 Türk ve İslam Eserleri Müzesi 1 Kasım - 30 Kasım 1990 SON ÜÇ GÜN I. SOVYET RESİM SERGİSİ RAMKO SANAT MERKEZİ AIİYE SOK. 8/2 TEŞVİKİYE İSTANBULTEL: 134 15 38 DOPLERLİ, RENKÜ EKOKARDİYOGRAFİ HOLTER , EFORLU, EFORSUZ ELEKTRO... K En ileri Standartlarda Kalp Sağlığı Hizmetleri Sunar. Tel: 175 12 44/45 TÜRK KALP VAKFf 148 58 66 tLAN Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Esas: 984/134 Karar: 985/25 sayüı 27.2.1985 tarihli karan uyannca idaremize 10.899.874.- TL. para cezası ödetneye yükümJü kılınan Abdülkadir Doğaç kararda be- İirtilen adresinde bulunamadığından mezkür para cezası tahsil edile- memektedir. Tebligata esas olacak başkaca bir adresi bilinemediğinden 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. ve 29. raaddelerine göre ilaoeo tebügiııe ka- rar verildi. Tebligat yerine kaim olmak Uzere tebliğ ohınur. TSTANBUL GÜMRüıaERl BAŞMÜDÜRLÜĞÜ Basın: 37917 MUŞERREF HEKİMOĞLU Günlerle Gelen Bayram günü TV'de İkinci Kanal'ı izliyorum, Günlerle Gelen programını. İki bilim adamı konuşuyor, Prof. Boz- kurt Güvenç ve Prof. Aslan Kaynardağ, cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra uygulanan kültür politikasını anlatı- yorlar. 1900 yılına dönüyorlar önce, 1860'larda başlayan çağdaşlaşma girişimleri doğrultusunda ilk üniversite ku- ruluyor 1900 yılında. Medresenin karşısında çağdas okul- lar yer alıyor. Atatürk'ün eğitim politikası da çağdaşlaş- ma ilkesine dayanıyor. Evrensel ya da ulusal ayrımı yok. Kültür ve uygarlık ayrımı da yok, Batıcı değil çağdaş eği- tim öngören bir politika. Okul değil, toplum eğitimı öngö- rülüyor. Türk toplumuna yeni soluk veren, yeni bir insan oluşturan eğitim. Savaş sonrası devlet bütçesi hayli dar, ama Batı ülkelerine gençler yoifanıyor. Fizik, kimya, ma- tematik öğrenimi yapıyorlar. Dönüşte lise öğretmeni olu- yorlar. Müzik devrimi yapılıyor, Batı ülkelerine yetenekli gençler yollanıyor. İyi bir öğrenim görüyorlar, çoksesli mü- ziğin ilk ustaları o gençler. Konservatuvarda ders veriyor- lar, konçertolar, operalar besteliyorlar. Günlerle Gelen programında Semiha Berksoy da yer aldı bayram akşa- mı. Adnan Saygun'un Özsoy operasını anlattı. İran şahı- na ilk Türk operasını dinletmekten Atatürk de sanatçılar da büyük coşku duyuyor. TV'yi izlerken hüzünlendim birden. Günlerle Gelen adlı program yıllarla gidenleri düşündürdü bana. Benim ku- şağtm mutlu gerçekten. Cumhuriyetimizin güzel dönemini yaşadık. Coşkuyla, umutla. Çağdaşlaşma çabalannı ilik- lerimize kadar hissettik, o çabalarla mutlandık, onurlan- dık. Ama sonra? Çağdaş okulun karşısında imam-hatip okulları, kuran kursları yer aldı değil mi? Yazın Ören'de güneşlenirken öğretmen dostlanmla ko- nuşuyoruz. Gündemde müzik var, kahvelerde çalan ara- besk müzikten yakınıyoruz. O öğretmenler Savaştepe Köy Enstitüsü'nden, biri de Gömeçli bir çobanın oğlu, sanırım soyadı da Çoban. Ba- na okulda keman çaidıklannı anlattı. Dinlerken gözüm ya- şardı. Savaştepeliler Balıkesir'e Necatibey Okulu'na gi- diyorlar bir gün. Oradaki oğrencilerle ortak konserler ve- recekler. Okula gelince provalar başlıyor. Balıkesirliler tan- golar çalıyor, belki de Necip Celal'in tangolarını. Savaş- tepeliler hayli şaşırıyor, tango çalmayı bilmiyor onlar. Mü- zik öğretmeninden öğrendikleri parçalan çalıyorlar. Kapı açılıyor birden okulun müzik öğretmeni içeri giriyor, "Kim çalıyor" bunları, diyesoruyor. Savaştepeliler suçlanacak mıyız diye düşünüfken müzik öğretmeni kutluyor onları. "Benim öğrencilerimin de bu parçalan çalabilmesini isterim" diyor. Savaştepeliler Vivaldi'nin Oört Mevsim'in- den bir bölüm çalıyorlarmış kemanlarla. Çoban çocukla- rı ve Vivaldi'nin müziği! İnsan inanamıyor, ama gerçek. Bir de geçen konuştuğum şoför var. Çoksesli müziğe ateş püskürerek arabesk kasetini okşuyor sevgiyle. Kulağı ona alışmış ne yapsın! Gözünü açıyor arabesk, kapıyor ara- besk! Cumhuriyet boyunca kaç konservatuvar açılabildi, kaç operamız var, kaç koromuz? Çok sesli müzik dalında kaç bestecimiz? Onları özendirmek için neler yapıyoruz? Bir de imam hatip okulları var, değil mi? Giderek çoğalı- yor, öğrencilere tüm üniversitelerin kapısı açılıyor. Kamu görevinde de onlar yer alıyor giderek. Cumhuriyetimizin laiklik ilkesi de zorlanıyor durmadan. Kimi olaylara laiklik ilkesi doğrultusunda yorum bulamıyor insan. Karanlık bas- tırıyor. Oysa cumhuriyetimiz bir aydınlanma çağının baş- langıcı değil mi? O çağ hayli geride şimdi. Yoksa ulusal bayramlarda geçmişe özlem duyulur mu? Çağdaş bir ül- kede ulusal bayramların coşkusu yenilenir durmadari. ' Çünkü her kuşak yeni bir boyut katar o coşkuya. Bilim dalında, sanat dalında, politikada çağdaşlığını yaşayarak, kanıtlayarak... Bayram günü Cumhurbaşkanı da açıkladı. Sağlık ve eğitim alanında hayli gerideyiz. Bunu bütçeler de kanıtlı- yor. Açıkçası insana yatınm yok. O zaman insan sevgisi de yok!.. Geçmiş bayramlan anarken duyulan hüzün buradan kaynaklanıyor bence. Sevgiyi çok içten duyardık o zaman. Neyi, niçin kutladığımızı hissederek sevinirdik. Artık tari- he karıştı, ama anımsıyanlar var hâlâ. Cumhuriyet Bay- ramı'nda düzenlenen şenlikler, balolar büyük olaydı o za- man. Herkes çok şık olmak ister, giyimine büyük özen göstererek katılırdı. Geçen akşam Çankaya Köşkü'ndeki kalabalığı seyrederken şaşırdım biraz. Bayram nedeniy- le düzenlenen bir toplantmın kimi konukları neyi kanıtla- mak istiyor acaba? Çağrı kartlarını okumadan gelmiş gi- bi rasgele giysiler, örtüler içinde... Bir yanda büyük üni- formaları içinde komutanlar, asker konuklar, smokinli ko- nuklar, uzun etekliler; sonra çağrı kartlanndaki uyarılara aldırmadan gelenler... Böylesine özensizlik de bir gösterge mi acaba? Sayın Özal ve eşi kimi konularda protokolden hiç hoşlanmıyor, kurallara da aldırmıyorlar, ama ev sahi- bi oldukları bir toplantmın konukları çağrı kartlarına ters düşünce ne düşünüyorlar acaba? Semra Özal'ın ANAP'ın liberal kanadından Mesut Yıl- maz ve Mustafa Kalemli ile özel bir fotoğraf çektirmesini tepki diye yorumlayanlar var. Acaba neye ve kime karşı? Kimi kişiler protokolde kolalı dönemin sona erdiğini söy- ledi bana. Kolalı protokol savunulamaz ama böylesine umursamazlığı hoşgörmek de kolay değil. Protokol görev- lilerinin işi güç doğrusu. Vaktiyle Cumhuriyet Bayramı tö- renlerinden geri çevrilen milletvekillerini anımsıyorum. Sonra Başbakan Ecevit, De Gaulle'ün cenaze törenine giderken koalisyon ortağı MSP Genel Başkanı Necmet- tin Erbakan'ın Jaketatay giymesini! Rahmetli Hasan Işık usta diplomatlığını bu konuda da gösterdi. Erbakan'ı Ja- ketatay giymeden Paris'e gidemeyeceğine inandırdı gali- ba. Şimdi takke dönemine geldik değil mi? Biçim değil öz önemli elbet. Bir olayın özünü yaşaya- mayanlar, biçimde de geride kalıyor. Özlerini yansıtan bi- çimlere giriyorlar belki de. Kimi biçim giyinmeyi, örtün- meyi siyasal bir simge gibi sergiliyorlar. Böyle olaylara hoş- görüyle bakanlar, abartılmamasını söyleyenler arasında devleti yönetenlere de rastlanıyor. İnsan karar veremiyor. Böylesine iyimser olmaları için elbet bir bildikleri var, di-, ye düşünüyor. Ama gördüklerimiz! Ancak gördüklerimiz de karamsar- lığa düşürmemeli bizi. Tersine uyarmalı. Neler yitirdiğimizi, '• nereye yöneldiğimizi düşünerek silkelenmeli, yeni bir so-< lukla dikilmeliyiz. Yalnızlığa, umutsuzluğa gömüierek ya- şanamaz değil mi? ; T E Ş E K K Ü R Yaptığı sezaiyen ame/fyofı ile bizi kızımıza kavuşturan değerli ağabeyimiz Op. Dr. VEDAT ÖZERDOGAN'A ve SSK Göztepe Hastanesi Kadm Doğum katının tüm hemşire ve personeline sonsuz teşekkürler ederiz. MELDA Dr. NURETTİN DOLAPÇIOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle