04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM1990 EKONOMI CUMHURİYET/13 Yatırun ve ihracatı teşvik • ANKARA (AA) — Yatınmlar, döviz kazandırıcı hizmetler ve işletmeler ile ihracatın teşvikine ilişkin uygulama esaslanm düzenJeyen tebliğler yayımlandı. Yatınm ve döviz lcazandıncı hizmetlerin teşvikine ilişkin tebliğ ile, yatmm projelerinin finansmanında uygulanabilecek asgari özkaynak oranlan yeniden düzenlendi. Aynı tebliğle, yatınm indirimi oranlan da değiştirildi. Bu arada yatınmJara uyguianacak kaynak kullanunını desteldeme primi oranlan da yeniden belirlendi. Ihracat ve döviz kazandırıcı faaliyetlerin teşvikine ilişkin tebliğ ile de ihracat teşvik belgesinin düzenJenmesi süresi, tanınan vergi muafiyetleri, döviz tahsisi, taahhüdün kapatılması ve uyguianacak yaptırun esaslan yeniden düzenlendi. ATyardımı şubatta • BRÜKSEL (AA) — Avnıpa Tophıluğu ulkelerinin, Körfez krizinden zarar gören Türkiye, Ürdün ve Mısır'a yapacaklan yardımın şubat ayından önce verilemeveceği bildirildi. Topluluk Komisyonu Başkanı Jacques Delors, önceki gün Brüksel'de yapılan AT Dışişleri Bakanlığı Konsey toplantısında bu konuya deginirken, yardım için gerekli fonlann serbest bırakümasının gecikmesine, Konsey ile Avnıpa Parlamentosu arasındaki yetki anlaşmazlığının yol açtığını ifade etti. Günıriik magazalan • ANKARA (AA) — Maliye ve Gümrük Bakanhğı'nın dünkü Resrni Gazete'de yayımianan tebliğine göre, giriş-çıkış yolcu salonlannda açüan veya açılacak olan mağaza başına verilecek yeni teminat tutarlan söyle belirlendi: Kapıkule ve Istanbul Atatürk Havalimanı'ndaki mağazalar için 70 milyon liradan 200 milyon liraya, Esenboğa ve Adnan Menderes Havalimanı'ndaki mağazalar için 50 milyon liradan 150 milyon liraya, Habur, AntaJya ve Gürbulak gümrük bölgesindeki mağazalar için 30 milyon liradan 100 milyon liraya, bunlann dıjında kalan diğer gümrük hattı mağazalan ve yat limanlan ile uluslararası niteiikteki faaliyetlerin gerektirdiği hallerde bakanlıkça uygun görülen yerlerdeki mağazalar için alınan teminat tutarlan 10 müyon liradan 50 milyon liraya yükseltildi. Moskova'da ilk borea • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin başkenti Moskova'da, çarbk rejiminin yıkıüsından beri ilk hisse senetkri borsasının kurulduğu açıklandı. Ülkenin 187 büyük sınai isletme ve bankalannın hisselerinin pazarlanacağı borsanın kısa bir süre içinde New York, Tokyo, Frankfurt ve Zürih gibi dünyanm en etkili borsalannda da temsilcilikler açacağı bildirildi Dünya Ambalaj Kongresi • İZMİR (Cumjhnriyct Ege BÜTOSH) — Dünya Ambalaj Kongresi dün başladı. Türk Standartlan Enstitüsü Başkanı M.Yılmaz Anyörük açılışta yaptığı konuşmada, ambalajlamada, eğitim, öğretim ve araştırmaya büyük önem verildiğini belirterek "Milkîtlerarası sanayi ve ticarette yer alabilmek için işadamlanmızm teknik çalışmalara katümalan sarttır" dedi. Bu arada 1990 Türkiye Altın Ambalaj ödülünü kazanan CemOfset'e ikinci kez kazandığı bu ödül törenle verildi. Zeyrin aJımı • BURSA (Cıımhuriyet Bürosu) — Mnrmara Zeytin Tanm Satış K(X)peratifleri Birliği (Marm.arabirlik), 1990-1991 zerân alım kampanyasuu başlatu. Marmarabirlık Genel Müdürü Eıran öztürkkal, alımlarda Oemlik tipi zeytine kil'j başma 4 bin 100-7 bin 700, su tipi zeytine d>: 2 bin 735-5 bin 250 lira îrasında fiyat verecekl( ;rini açıkladı. 600 milyarJıksatış kavgah başlıyor Aracı üyelerden suçlama: "Devlet batık şirketlerini borsa aracıhğıyla kurtarmaya çalışıyor" ABDURRAHMAN YILD1R1M Körfez krizinden sonra düşüş trendine giren borsada halka açılma ve özelleştirmenin aynı hızda devam etmesi sermaye pi- yasasında büyük bir kavgayı başlattı. Oaha önce içten içe ge- lişen ve kamuoyuna yansıma- yan bu kavga, en büyük ikinci halka açılma örnegini teşkil ede- cek Türkiye Kalkınma Banka- sı'nın 600 milyar lirabk satışı öncesinde alevlendi. Halka açüan şirketler ile bor- sa bankerleri arasmda geçen bu tartışmada başı aracı üyeler adı- na Mustafa Yıimaz ile 600 mil- yar liralık satışa hazırlanan es- ki borsacı Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürü tsmail Emen cekiyor. Aracı üyelerin birüğini sağla- yıcı faaüyetleriyle tamnan Mus- tafa Yıimaz, halka açılma ve özelleştirme yoluyla borsanın iş- letme sermayesinin eritildiğini savunarak şunları söylüyor: "Körfez krizi nedeniyle 'borsa batıyor mu batmıyor mu' tartıs- masınııı yapıldıgı bir dönemde 600 milyar liralık satış yapmak sermaye piyasasının başına 600 mflyarük bela sarmak demekür. Yetti artık. Bunlar izansız, in- safsu ve besapsu işlerdir." Borsanın islevinin devletin Aracı üye Yıimaz: •Borsa batıyor mu' tartışmasının yapıldığı dönemde 600 milyar liralık satış yapmak, sermaye piyasasının başına bela sarmaktır. Bunlar izansız, insafsız vehesapsız işlerdir. Müşteriminalmasını önermem. TKB Genel MüdurÜ Emen: Bugünkü borsa olayrbelirli bir çevrenin oyunu. Dünya borsaları düştü, bizimki düşmedi. Dünya borsaları yerinde sayarken bizimki geriledi. yatınmcının kararı değil. Piyasayı yaşatmak için müeadele gerekli. yenmızı KOİ Başkan Yardımcısı Yaşar: Bu konjonktürde büyük çaph hisse senedi arzı piyasayı boğmak olur. KOİ borsadan çekilmedi. Şu anda müdahalemiz ama her an piyasada alabiliriz. batık şirketlerine fınansman sağlamak olmadığını savunan Mustafa Yıimaz, şunlan söyle- di: "Şu anda sermaye piyasası bu özeUeştinne ve halka açılma- lan kaidıramaz. OzeUeşrJrmenin memur eliyle, iistelik borsa dı- şında yapılması yanlıştır. Bu ka- dar kftğıdı bu borsa kaldırmaz. Borsanın bir döner sermayesi var. Bu sermaye azalıyor. Özel- leştinne borsanın bu döner ser- mayesini kapıp götürmeden ya- pılmalı. Zaten yapılamadığını da göriiyoruz. Ne sattıysa zarar ettirdi. KeanükJe yanlıs yapılı- yor. Moşterilerimin almasını önermem. Şimdiye kadar yapı- lan satıslann, birincisi sermaye piyasasına zaran vardır, ikinci- si yatınmcıya zaran vardır, üçnncüsii ise hakstz rekabet ya- ratıyor. kesinlikk hicbir yatı- nmcıya tavsiye etmiyorum. Ha- tadır, özelleştirme böyle olmaz. Ne garanti verilirse verilsin şid- detle karşıyım. Alan herkesin zarar ettigini görecegiz. Devlet memunı eliyle hisse senedi satıl- maz. Zaten haklı çıktıgımı da göreceksiniz." 19 kasımdan itibaren 5 gün süreyle satışa çıkartacağı yüzde 20'lik hissesi karşılığında 591 milyar lira para toplamayı he- defleyen Türkiye Kalkınma Bankası'nın Genel Müdürü Is- mail Emen eleştirileri yanıtlar- ken "Bugünkü borsa olayı be- lirii bir çevrenin oyunu" deyi- şini kullandı. 50 milyon lira ile pazartesi günü TKB'nin iştirak hisselerini borsada tavan yaptır- dıgını bildiren İsmail Emen, "Borsamız ve yatuimcımız iste- nen boyuta gdmedi. Körfez kri- zinden sonra dünya borsaları düşerken bizimki düşmedi. Dünya borsalan yerinde sayar- ken bizimki geriledi. Karar ya- tınmcının kararı degil" dedi. İsmail Emen, "neden bu dö- nemde hisseleri satışa çıkardık- lannı" da söyle açıkladı. Krizden sonra para nere- ye gitti bu paranın peşine git- mek lazım. Faizini birkaç puan yükseltti diye bu parayı banka- lara mı bırakalım? Çok kritik ettik. Piyasaya sağlam hisseyle gidip desteklemek gerektiği ka- naatine vardık. Ne olacağı belli olmayan bir Körfez krizinden dolayı bir kenara çekilip bekle- yemeyiz. Hisse senedini >aünm- cının dikkatinden kaçırmamalı- yız. Konjonktür kötü olmasına rağmen biz satışa çıkıyoruz. Sa- tamayabiliriz, ama bunun mü- cadelesiDi vermek lazım. Yatı- nmoyı sogutmamak, bu piyasa- dan kaçınnamak gerekir. Bu pi- yasayı yaşatmak istiyorsak ola- yın üzerine gidip müeadele et- mek ve borsaya destek vermek lazım." tsmail Emen, bu görüşlerini ortaya koyarken özelleştirmeyi yürüten Kamu Ortaklığı Idare- si'nin (KOİ) "destekleme alım- lanndan vazgeçmesi"ni de be- nimsemediğini ifade etti. TKB Genel Müdürü İsmail Emen, bu konjonktürde satışta bajanlı olabilmeleri için hisse senedi fiyatlanm "makul" dü- zeyde tuttuklannı ve belirli bir kâr garantisi bulunduğunu be- lirtti. Bankanın ödenmiş serma- yesinin 290 milyar lira olduğu- nu belirten Emen, bu yılki 180 milyar liralık kân yeni yüksel- tilen bir trilyonluk sermaye ile degil, 200 milyar liralık ödenmis sermaye ile gerçekleştirdiklerini anlattı. Bankanın kâr potansi- yelinin yüksek olduğunu savu- nan Emen, halka açılmadan sağlayacaklan net 357 milyar li- ralık geüri ödenmemiş sermaye- lerine ilave edeceklerini ve bu- nun yanında bankanm sermaye- si için bütçeye 500 milyar lira konulduğunu belirtti ve gelecek yıl banka sermayesinin 1.5 tril- yon liraya yükseltileceğini acık- ladı. Bu yükseltmeyle ortaklara bir bedelli, bir bedelsiz hisse se- nedi verebileceklerini kaydeden Emen, satışa çıkartılan hisse se- netjerinin fiyat/kazanç oranı- nın, 5.77 ile borsanın en iyi ras- yosu olduğunu, piyasa değeri defter değerinin de 2.55 ile ban- kacıhk ortalamasmdan daha iyi durumda bulunduğunu söyledi. Emen, "Benim hesabıma göre TKB hissesi alanlan sadece 1991 yıiı içinde sermaye arttınmı ve temettii ile memnun ederiz. Borsadaki değer artışı ise ilave bir kazanç oluşturur" diye ko- nuştu. Borsada piyasa yapıcı olarak görev yapan Kamu Ortaklığı Idaresi'ıün özelleştirmeden so- rumlu başkan yardıması Süley- man Yasar ise "Körfez krizİBİn etkisindeki bn konjoBktnrde hisse senedi arzı piyasayı boğ- mak olur. Şu anda piyasaya bü- yük miktarda arz yapmak yan- lıstır. Ancak küçük miktarlarda olabilir" dedi. Kriz nedeniyle herkesin bir çekingenlik içinde bulunduğunu anlatan Süleyman Yaşar, "Böyle bir ortamda sa- tarak sermave piyasasının gelis* mesi için nasd müeadele ede- lim?" diye sordu. KOl'nin borsadan çekilmesi- ne de açıkhk getiren Süleyman Yaşar şunlan söyledi: "Çekilme yanlıs anlaşıMı. KOt borsadan çekilmedi. Pet- kim'deki sabit fiyattan alımia- nnı durdurdu. Bütün senetler düserken Petkim'i tek fiyatta tutmak yanlıştı, o zaman tahvil niteligi kazanırdı ve piyasanın da felsefesine aykınydı. Şu an- da bizim borsaya müdahalemiz yanlı olur. Ama bizim market makerlık görevimiz devam edi- yor ve her an piyasada yerimizi alabiliriz." 6 Doğu'ya öncelikBatı'yı kıırtarır9 Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili bir araştırmada, "büyük kent problemlerinden" kurtulmak için "Doğu'ya öncelik" verilmesi gerektiği tezi işlendi. İSTANBUL (UBA) — Tür- kiye'de bölgesel dengesizliği, özellikle de Doğu ve Güneydo- ğu'nun sorunlarmı ele alan "Doğu Anadolu'nun Hikâyesi: Ekonomik ve Sosyal Tarih" isimli bir inceleme yayımlandı. Araştırmacı yazar Mustafa Sön- mez tarafından hazırlanan 285 sayfalık incelemenin bir süre ön- ce SHP tarafından aynı konuda hazırlanan rapordan hem kap- sam hem de yaklaşım yönün- den farkh olduğu görüldü. 19. yüzyıldan bu yana Türki- ye ekonomisindeki gelişmenin bölgesel boyutuna yer verilen araştırmada lstanbul'un nasıl "egemen kent" durumuna gel- diği, buna karşılık Doğu'nun nasıl geri bırakıldığı tahlil edili- yor. Bölgesel dengesizliğın ts- tanbul gibi büyük kentleri de ya- şanır olmaktan çıkardığına işa- ret eden Sönmez "Doğu'ya ön- celik, tstanbul'u kurtarmaktır" tezini savunuyor. Araştırmada yer aian saptamalar ve bulgula- rın bazıları özetle şöyle: • Dogu ile Batı arasında ta- rihsel olarak var olan fark, ge- lişmenin bıziandıgı 1960lardan itibaren arttı. • Doğu'da yapılan devlet ya- GAP'm en çok Urfa, Diyarbakır ve Mardin'e yarayacağının savunulduğu araştırmada, Kars, Erzurum, Van, Erzincan gibi illerde ek önlem gerektiği belirtildi. zeydoğu için acil başka önlem- ler gerekli. • Türkiye'deki bölgesel eşit- sizliğin boyutlan, AT ile bütün- leşme önünde ciddi bir engel. AT'de en gelişmiş bölge ile en az gelişmiş bölge arasındaki kişi başına gelir farkı bine üç iken, bu fark Türkiye*de lstanbul ile Hakkâri arasında bire dokuz dolayında. AT çesitli fonlardan kaynak talep edecek böylesine problemli bir ülkeyi ortak ola- rak kabullenmede çok sorun çı- kartır. • Doğu'nun ekonomik kal- kınması için verilen teşvikler so- nuç vermemekte, çesitli istisna- lara konu olmaktadır. Devletin kalkınmada öncdikii yörelere (köy) verdiği teşviklerle Batı'da- ki yatınmlara sagJadığı teşvikler arasında ciddi farklar olmadığı için özel sektör Doğu ya gitmi- yor. Devlet de ekonomiden uzaklaşma prensibi ile yatırım- dan kaçuuyor. Bu durum sorun- lan daha çok büyütüyor. • Doğu'yla ilgili geieneksel yaklaşımdan radikal bir kopuş gereklidir. Doğu'nun somut ge- reksinimlerini göz önünde bu- lunduran bir bölgesel gelişme planı hazırlanmalıdır. Bu plan ekonomik gelişmelerin yanı sı- ra bölgede ciddi bir demokratik- leşme programıru da içermeli ve sosyal, kültürel değişimlere de yer vermelidir. Özellikle yörede yaşayanlann diline konulan ya- saklar gibi çağdışı uygulamala- ra son verilmelidir. Bölgedeki gelişmeye devlet işletmeleri ön- cülttk etmeli ve bölgede hızlanan iş gücü ve sermaye göçunü fren- leyecek istihdamı ön planda tu- tan yöre kaynaklanm girdi ola- rak kullamp yan sanayilerin de kurulmasına olanak sağlayan bir yatınm programı KlTlerce uygulanmalıdır. tınmlar oluşturuyor. Bu yatı- rımlardan sağlanan katma değer bölgede yeniden yatınma dö- nüşmediği gibi bölge halkına ciddi bir istihdam olanağı da ya- ratmıyor. Doğu yatınmlarının cinsini Doğu'nun somut ihtiyaç- ları değil Batı'da gelişen sanayi- lerin gereksinmeleri belirliyor. • GAP tek başına "Doğu so- runu"nu çözmez. GAP'tan Ur- fa, Diyarbakır veMardin en çok faydayı sağlar. Özellikle 1980 sonrası büyük bir çöküntü için- de olan Kars, Erzurum, Van, Er- zincan gibi iilerin yer aldıgı Ku- TUSIAD BAŞKANI CEM BOYNER; GELECEKTEN UMUTLU 2000'li yıllariçin <pembe tablo' Ekonomi Servisi — TÜSİAD Başkanı Cem Boyner 2000 yıllannda Türkiye'nin ulaşacağını umduğu tabloyu çizdi. Boyner, bu ütopyasında 2000 yılında Türkiye'nin coğrafı avantajlanndan, dogal kaynaklann- dan tümüyle yararianan bir ülke olacağını belirtti. Boyner, "Türkiye Doğu Akdeniz ve Ka- radeniz'deki iş imkânları" konulu konfe- ransta 2000 yılında Türkiye'nin başhca gös- tergelerini de şöyle sıraladı: Yıllık nöfus artışı yüzde 5'ten yüzde KONUK YAZAR l.Tye düşecek. Kişi başına milli gelir 6000 dolara çıkacak. Ihracat GSMH'nin yüzde 30'una ulasacak. Özel sektör ekonomik fa- aliyetlerin yüzde 60'ını gerçekleştirecek. Ba- şanlı bir vergi ve egitim reformu )-apılacak." Kamu Ortaklığı Idaresi Başkanı Ökkeş Öznygnr ise dinleyicilere Türkiye'deki özel- leştirme politikası hakkında bilgi verdi. özelleştirmenin başlangıanda yuniçindeki talebin istenen düzeyde olmadığını belirte- rek ise biok satışla başladıklarını söyleyen özuygur, dört çimento fabrikasımn ve ASAŞ'm satışınm örnek göstererek, yabancı sermayenin bu alandaki önemi üzerinde durdu. OECD Türkiye Konsorsiyumu Başkanı Dr. VYölfgang Albert Körfez krizinden ön- ce Doğu Avrupa'nın geniş yabancı serma- ye ve know-how akışı sayesinde orta vade- de önemli bir kazanç kaynağı olarak görül- düğünü, ancak krizden sonra hem Batı'da yatınm hevesinin kınldığmı, hem de Doğu- da artan enerji ithalatmın faturası nedeniyle altyapı ^tırımlannın ertelendiğini belirtti. "Japonlardan korKmuyoruz" Renault-Mais Genel Müdürü Erzen: Otomobil sektöründe ciddi master plan gerekli. Devlet 'diktasına' değil, 'diktesine' ihtiyaç var." İSTAN- BUL (AA)— Renault-Mais Genel Müdu- rü Ateş Ünal Erzen, Ja- pon otomobil firmalarının Türkiye'de yapacaklan y a t ı n m l a r hakkında "Korkmuyo- ruz" ifadesini kullandı. Karaköy Lions Kulü- bü'nün ayük olağan top- fantısmda ko- nuşan Ateş Ünal Erzen, otomobilin bir ekonomi ürünü olduğunu belirterek "Tiirki-" ye'de 'otomotiv sanayii' diye bir terim yoktur. Türkiye'de bulunan sanayi, uluslarerası otomotiv sanayiinin bir par- çasıdır" şeklinde konuştu. Türkiye'de enflasyonlu bir hayat yaşandığı için otomobi- lin bir yatınm olarak görüldü- ğünü ifade eden Ünal Erzen, "Oysa otomobil, sadece oto- mobildir" dedi. Ateş Ünal Erzen, otomotiv sektöründe devletin ciddi ola- rak bir master planı yapma- masını eleştirerek sektörün, devletin "diktasına" değil, "diktesine" ihtiyacı olduğunu vurguladı. Otomobil ithalatı konusu- na da değinen Ateş Ünal Er- zen, bu konudaki hükümet politikasını da eleştirdi ve "Kimse çocuğunu terbiye et- mek için kapının önüne ko- yup başka bir çocuğu hima- yesine almaz. Alsa bile kendi çocuğu terbiye olmaz" şeklin- de konuştu. Erzen şöyle devam etti: "İthal oto- mobil bizim g ö z i i m i i z i açtı. Buguse kadar arz- talep dengesi ürelime göre kurulmuşlu. İthalata karşı degiliz, yön- temine karşı- yız. İthal edi- len bütün bir o t o m o b i l e yüzde 31 ver- gi alınacak, ama benim vergısını ver- digim, katma degerini sağ- ladığım oto- mobilimin parçasından >üzde 40 gümrük alınacak. Biz oto- mobil ithalatına 1 milyar do- lar harcanmasına karşıyız." Erzen, daha sonra kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken otomobil fiyatlanyla ilgili bir soruya, "Türkiye'de otomobil fiyatlan pahalı değil. Pahalı- laştıran devlet. 80 milyon li- ralık bir otomobilin 48 milyon lirasj vergi" karsılığını verdi. Türkiye'de üretilen otomo- billerin kalitesiz olduğu yo- lundaki bir soruyu Ünal Er- zen şöyle yarutladı: "Tam kaliteyi Tann bile ya- pamıyor." Japon otomobil firmaları- nın Türkiye'ye yapacaklan ya- tınmlarla ilgili bir soruya ver- diği yanıtta da Ateş Ünal Er- zen, "Japonlar otomobilleriy- le geliyoriar. Çok düşük fiyat- larla geliyoriar. Ama bu, Ja- ponlann sistemidir. Parçayı pahalı tutarlar. Alışkanlık va- rattıktan sonra da otomobil- leri pahalandırıriar. Biz Ja- ponlardan korkmuyoruz" de- di. Körfezkrizikimeyaradı? Kriz dünya ekonomisini genelde olumsuz etkiledi. Japonya, ABD ve AT'deki etkiler olumsuz oldu. Petrol ithal eden azgelişmiş ülkelerin dış ödeme güçlükleri arttı. Ancak petrol ihraç eden ülkeler gelirlerini hızla arttırdılar ve krizin meyvelerini toplamaya başladılar. PROF. DR. EROL MANİSALI Körfez krizi 2 Ağustos 1990*dan bugüne kadar çesitli ekonomik ve politik etkiler ya- rattı ve bu etkilerin, "kriz çözülsün veya çö- zülmesin", önümüzdeki yıllarda devam ede- ceği açıktır. Kriz, dünya ekonomisini genelde olum- suz etkiledi; bunda kimsenin kuşkusu yok- tur. Japonya, ABD ve AT olumsuz etkilen- di. Japonya ve ABD'deki etkiler daha bü- yük oldu. Sanayileşmiş dünyada, ekonomik daraima (resesyon) belirtileri görülmeye başlandı. Petrol ithal eden azgelişmiş ülke- ler toplulugu şiddetli etkilenenler grubuna dahil. Bu ülkelerde, dış ödeme güçlükleri arttı. Ancak petrol ihraç eden ülkeler gelirle- rini hızla arttırdılar ve krizin meyvelerini toplamaya başladılar. Ham petrol fîyatla- nnın hızlı artışı, dünya ticaret ve finans ya- pısım, petrol ihraç eden ülkeler lehine de- ğiştirmeye başladı. 1974'teki ekonomik kriz, bugün daha düşük boy\ıtlarda yaşanıyor. ABD, ekonomik olarak krizin faturasını öderken politik olarak önemli istifadeler el- de etti ve Körfez'deki askeri varlığını "de- vamlı" duruma soktu. Öyle görüiüyor ki kriz çözülse de ABD, Körfez'de dünden çok farklı bir biçimde varlığını sürdürecektir. Baü'nın, Ortadoğu petrol bölgesindeki var- hğı bakımından âdeta "1960'lann öncesine dönüş" ortaya çıktı ve ABD tek güç haline geldi. Doğu-Batı yakıniaşması sonucu Or- tadoğu'da ortaya çıkan "güç boşluğunu" ABD tek başına doldurur duruma geldi. Bu durum ATyi, başta Fransa olmak üzere ra- hatsız ediyor. En az rahatsız olan AT üyesi ise tngiltere. Sovyetler'in büyük değişim süreci içinde oluşu ve iç ekonomik ve politik sorunlan, Körfez konusunda Moskova'nın geri adım atmasına yol açmış bulunuyor. Moskova, Ortadoğu'daki politik ve askeri ağırlığını kaybetmiştir. Körfez krizi konusunda ABD ile AT arasında görüş ve çıkar aynlıklan ar- tarsa, Sovyetler'in, AT'ye daha yakın (AT ile birlikte) bir tutum içine girmesi sürpriz sayılmamalıdır. Çünkü Sovyetler'in ekono- mik ve politik geleceği, Avrupa'ya daha ya- kın olmalanm zorunlu kılmaktadır. Soyyet- ler, Körfez krizinden, "Batı'nın kendileri- ne yapacagı ekonomik yardun bakımından" zarar görmüşlerdir. Ancak bunu, petrol ve doğalgaz kaynaklan ile telafı etmeye calı- şıyorlar. Ham petrol fiyatlanmn yükselme- si, Sibirya petrol rezervlerinin kullarulma- smı ekonomik hale getirdi. Doğalgaz ge- lirleri de artacak. Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Bul- garistan, Romanya ve Yugoslavya gibi Do- ğu Avrupa ülkeleri, Körfez krizinden zarar görenler arasındalar. Bölge ülkelerine gelince.. Körfez krizinin bölge ülkeleri üzerindeki etkileri çok fark- lı. Zarar görenler ile fayda sağlayanlar var. Petrol ihraç eden Körfez ülkeleri İran, Lib- ya, Cezayir ve S.Arabistan ekonomik yarar sağlayanların başında geliyor. Zaran karşı- lanan Mısır ise şimdilik olumsuz etkileri gi- dermiş durumda. Ürdün, ekonomik olarak en fazla zarar gören ülke. Bölgede politik olarak en fazla yarar sağ- layan ülke ise Suriye oldu. Lübnan sorunu, istediği yönde gelişiyor. ABD ve AT ile bo- zuk olan ilişkilerini düzeltmiş durumda. Sovyetler'in Suriye'ye vermiş olduğu deste- ğin ortadan kalkmasından sonra içine düş- tüğü "yalnızlıktan" kurtulmuş bulunuyor. Türkiye'nin görünür ekonomik zaran, Ağustos-Aralık 1990 dönemi için 1 milyar dolar. Ancak bu direkt etki. Dolaylı olarak ortaya çıkan ekonomik zararın 3-4 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu fatura yalnız- ca 5 ayı kapsamaktadır. Türkiye'nin Körfez krizinden sağladığı bazı ekonomik yararlar da var. Bunlan şu başlıklar altında belirtebiliriz: • Türkiye'ye NATO çerçevesinde, ABD ve Almanya'dan yapılan askeri yardımlann artması. • ABD'nin, Türk tekstil ürünleri için koy- duğu kotayı •% 50 arttırması. • Kuveyt ve Japonya'dan sağlanan kredi- Bu sayılanlar dışında, Türkiye'nin Kor- fez krizi dolayısıyla, politik olarak sağladığı önemli bir istifade var; Türkiye'nin bölge- deki öneminin Avrupa ve ABD bakımından artması. Bu durum, Türk-ABD, Türkiye-AT ve Türkiye-NATO ihşkileri bakımından, Türki- ye'nin lehine sonuçlar doğuracaktır. Hat- ta bazı dış gözlemciler, "Körfez krizinin de- vam etmesi Türkiye için iyidir" gibi yorum- lar yapmağa başladılar. Bu ifadenin ne derecede doğru olduğu, zaman içinde anlaşılacaktır. SINAVLA MÜFETTİŞ YARDIMCILARI AUNACAKTIR Bankamız Teftiş Kurulu'nda görevlendirilmek üzere * Üniversitelerimizin Hukuk, Iktisat, Siyasal Bilgiler, Iktisadi ve Idari Bilimler, Işletme, Maliye ve İş fdaresi öğretirni yapan ve en az dört yıllık eğitim programı olan fakülte ve yüksek okullarından ya da bunlann yabancı ülkelerdeki eşitlerinden birini bitirmiş, * Sınav tarihinde 30 yaşını doldurmamış, • İyi derecede Ingilizce bilen, * Bankamızca daha önce açılmış bulunan MOfettiş Yardımcılığı stnavianna birden fazla katılmamış olan Müfettiş Yardımcıları alınacaktır. Sınaviar yabancı dil ve bilim konularında yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamada yapılacaktır. Yazılı sınaviar 15 ve 16 Aralık 1990 tarıhlerinde Ankaca, lstanbul ve Izmir'de yapılacaktır. Sınav konulan ve diğer bılgileri içeren kitapçık "Meşrutiyet Caddesi, No:141 Tepebaşı, 80050 lstanbul" adresindeki Genel Muduriük Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan ya da Şube Mudurtüklerimizden sağlanabilir. Ikjilenen adayların en geç 12 Aralık 1990 akşamına kadar Bankamız Teftiş Kurulu Başkanlığı'na yazılı olarak başvurmaları gerekmektedır. ESBANK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle