Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM1990 EKONOMI CUMHURİYET/13
Yatırun ve
ihracatı teşvik
• ANKARA (AA) —
Yatınmlar, döviz
kazandırıcı hizmetler ve
işletmeler ile ihracatın
teşvikine ilişkin uygulama
esaslanm düzenJeyen
tebliğler yayımlandı.
Yatınm ve döviz lcazandıncı
hizmetlerin teşvikine ilişkin
tebliğ ile, yatmm
projelerinin finansmanında
uygulanabilecek asgari
özkaynak oranlan yeniden
düzenlendi. Aynı tebliğle,
yatınm indirimi oranlan da
değiştirildi. Bu arada
yatınmJara uyguianacak
kaynak kullanunını
desteldeme primi oranlan
da yeniden belirlendi.
Ihracat ve döviz kazandırıcı
faaliyetlerin teşvikine ilişkin
tebliğ ile de ihracat teşvik
belgesinin düzenJenmesi
süresi, tanınan vergi
muafiyetleri, döviz tahsisi,
taahhüdün kapatılması ve
uyguianacak yaptırun
esaslan yeniden düzenlendi.
ATyardımı
şubatta
• BRÜKSEL (AA) —
Avnıpa Tophıluğu
ulkelerinin, Körfez
krizinden zarar gören
Türkiye, Ürdün ve Mısır'a
yapacaklan yardımın şubat
ayından önce verilemeveceği
bildirildi. Topluluk
Komisyonu Başkanı
Jacques Delors, önceki gün
Brüksel'de yapılan AT
Dışişleri Bakanlığı Konsey
toplantısında bu konuya
deginirken, yardım için
gerekli fonlann serbest
bırakümasının gecikmesine,
Konsey ile Avnıpa
Parlamentosu arasındaki
yetki anlaşmazlığının yol
açtığını ifade etti.
Günıriik
magazalan
• ANKARA (AA) —
Maliye ve Gümrük
Bakanhğı'nın dünkü Resrni
Gazete'de yayımianan
tebliğine göre, giriş-çıkış
yolcu salonlannda açüan
veya açılacak olan mağaza
başına verilecek yeni
teminat tutarlan söyle
belirlendi: Kapıkule ve
Istanbul Atatürk
Havalimanı'ndaki
mağazalar için 70 milyon
liradan 200 milyon liraya,
Esenboğa ve Adnan
Menderes Havalimanı'ndaki
mağazalar için 50 milyon
liradan 150 milyon liraya,
Habur, AntaJya ve
Gürbulak gümrük
bölgesindeki mağazalar
için 30 milyon liradan 100
milyon liraya, bunlann
dıjında kalan diğer gümrük
hattı mağazalan ve yat
limanlan ile uluslararası
niteiikteki faaliyetlerin
gerektirdiği hallerde
bakanlıkça uygun görülen
yerlerdeki mağazalar için
alınan teminat tutarlan 10
müyon liradan 50 milyon
liraya yükseltildi.
Moskova'da ilk
borea
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin başkenti
Moskova'da, çarbk
rejiminin yıkıüsından beri
ilk hisse senetkri borsasının
kurulduğu açıklandı.
Ülkenin 187 büyük sınai
isletme ve bankalannın
hisselerinin pazarlanacağı
borsanın kısa bir süre
içinde New York, Tokyo,
Frankfurt ve Zürih gibi
dünyanm en etkili
borsalannda da
temsilcilikler açacağı
bildirildi
Dünya Ambalaj
Kongresi
• İZMİR (Cumjhnriyct Ege
BÜTOSH) — Dünya Ambalaj
Kongresi dün başladı. Türk
Standartlan Enstitüsü
Başkanı M.Yılmaz Anyörük
açılışta yaptığı konuşmada,
ambalajlamada, eğitim,
öğretim ve araştırmaya
büyük önem verildiğini
belirterek "Milkîtlerarası
sanayi ve ticarette yer
alabilmek için
işadamlanmızm teknik
çalışmalara katümalan
sarttır" dedi.
Bu arada 1990 Türkiye
Altın Ambalaj ödülünü
kazanan CemOfset'e ikinci
kez kazandığı bu ödül
törenle verildi.
Zeyrin aJımı
• BURSA (Cıımhuriyet
Bürosu) — Mnrmara Zeytin
Tanm Satış K(X)peratifleri
Birliği (Marm.arabirlik),
1990-1991 zerân alım
kampanyasuu başlatu.
Marmarabirlık Genel
Müdürü Eıran öztürkkal,
alımlarda Oemlik tipi
zeytine kil'j başma 4 bin
100-7 bin 700, su tipi
zeytine d>: 2 bin 735-5 bin
250 lira îrasında fiyat
verecekl( ;rini açıkladı.
600 milyarJıksatış kavgah başlıyor
Aracı üyelerden suçlama: "Devlet batık şirketlerini borsa aracıhğıyla kurtarmaya çalışıyor"
ABDURRAHMAN
YILD1R1M
Körfez krizinden sonra düşüş
trendine giren borsada halka
açılma ve özelleştirmenin aynı
hızda devam etmesi sermaye pi-
yasasında büyük bir kavgayı
başlattı. Oaha önce içten içe ge-
lişen ve kamuoyuna yansıma-
yan bu kavga, en büyük ikinci
halka açılma örnegini teşkil ede-
cek Türkiye Kalkınma Banka-
sı'nın 600 milyar lirabk satışı
öncesinde alevlendi.
Halka açüan şirketler ile bor-
sa bankerleri arasmda geçen bu
tartışmada başı aracı üyeler adı-
na Mustafa Yıimaz ile 600 mil-
yar liralık satışa hazırlanan es-
ki borsacı Türkiye Kalkınma
Bankası Genel Müdürü tsmail
Emen cekiyor.
Aracı üyelerin birüğini sağla-
yıcı faaüyetleriyle tamnan Mus-
tafa Yıimaz, halka açılma ve
özelleştirme yoluyla borsanın iş-
letme sermayesinin eritildiğini
savunarak şunları söylüyor:
"Körfez krizi nedeniyle 'borsa
batıyor mu batmıyor mu' tartıs-
masınııı yapıldıgı bir dönemde
600 milyar liralık satış yapmak
sermaye piyasasının başına 600
mflyarük bela sarmak demekür.
Yetti artık. Bunlar izansız, in-
safsu ve besapsu işlerdir."
Borsanın islevinin devletin
Aracı üye Yıimaz:
•Borsa batıyor mu'
tartışmasının yapıldığı
dönemde 600 milyar
liralık satış yapmak,
sermaye piyasasının
başına bela sarmaktır.
Bunlar izansız, insafsız vehesapsız
işlerdir. Müşteriminalmasını önermem.
TKB Genel MüdurÜ
Emen: Bugünkü borsa
olayrbelirli bir çevrenin
oyunu. Dünya borsaları
düştü, bizimki düşmedi.
Dünya borsaları yerinde
sayarken bizimki geriledi.
yatınmcının kararı değil. Piyasayı
yaşatmak için müeadele gerekli.
yenmızı
KOİ Başkan
Yardımcısı Yaşar:
Bu konjonktürde büyük
çaph hisse senedi arzı
piyasayı boğmak olur.
KOİ borsadan çekilmedi.
Şu anda müdahalemiz
ama her an piyasada
alabiliriz.
batık şirketlerine fınansman
sağlamak olmadığını savunan
Mustafa Yıimaz, şunlan söyle-
di:
"Şu anda sermaye piyasası
bu özeUeştinne ve halka açılma-
lan kaidıramaz. OzeUeşrJrmenin
memur eliyle, iistelik borsa dı-
şında yapılması yanlıştır. Bu ka-
dar kftğıdı bu borsa kaldırmaz.
Borsanın bir döner sermayesi
var. Bu sermaye azalıyor. Özel-
leştinne borsanın bu döner ser-
mayesini kapıp götürmeden ya-
pılmalı. Zaten yapılamadığını
da göriiyoruz. Ne sattıysa zarar
ettirdi. KeanükJe yanlıs yapılı-
yor. Moşterilerimin almasını
önermem. Şimdiye kadar yapı-
lan satıslann, birincisi sermaye
piyasasına zaran vardır, ikinci-
si yatınmcıya zaran vardır,
üçnncüsii ise hakstz rekabet ya-
ratıyor. kesinlikk hicbir yatı-
nmcıya tavsiye etmiyorum. Ha-
tadır, özelleştirme böyle olmaz.
Ne garanti verilirse verilsin şid-
detle karşıyım. Alan herkesin
zarar ettigini görecegiz. Devlet
memunı eliyle hisse senedi satıl-
maz. Zaten haklı çıktıgımı da
göreceksiniz."
19 kasımdan itibaren 5 gün
süreyle satışa çıkartacağı yüzde
20'lik hissesi karşılığında 591
milyar lira para toplamayı he-
defleyen Türkiye Kalkınma
Bankası'nın Genel Müdürü Is-
mail Emen eleştirileri yanıtlar-
ken "Bugünkü borsa olayı be-
lirii bir çevrenin oyunu" deyi-
şini kullandı. 50 milyon lira ile
pazartesi günü TKB'nin iştirak
hisselerini borsada tavan yaptır-
dıgını bildiren İsmail Emen,
"Borsamız ve yatuimcımız iste-
nen boyuta gdmedi. Körfez kri-
zinden sonra dünya borsaları
düşerken bizimki düşmedi.
Dünya borsalan yerinde sayar-
ken bizimki geriledi. Karar ya-
tınmcının kararı degil" dedi.
İsmail Emen, "neden bu dö-
nemde hisseleri satışa çıkardık-
lannı" da söyle açıkladı.
Krizden sonra para nere-
ye gitti bu paranın peşine git-
mek lazım. Faizini birkaç puan
yükseltti diye bu parayı banka-
lara mı bırakalım? Çok kritik
ettik. Piyasaya sağlam hisseyle
gidip desteklemek gerektiği ka-
naatine vardık. Ne olacağı belli
olmayan bir Körfez krizinden
dolayı bir kenara çekilip bekle-
yemeyiz. Hisse senedini >aünm-
cının dikkatinden kaçırmamalı-
yız. Konjonktür kötü olmasına
rağmen biz satışa çıkıyoruz. Sa-
tamayabiliriz, ama bunun mü-
cadelesiDi vermek lazım. Yatı-
nmoyı sogutmamak, bu piyasa-
dan kaçınnamak gerekir. Bu pi-
yasayı yaşatmak istiyorsak ola-
yın üzerine gidip müeadele et-
mek ve borsaya destek vermek
lazım."
tsmail Emen, bu görüşlerini
ortaya koyarken özelleştirmeyi
yürüten Kamu Ortaklığı Idare-
si'nin (KOİ) "destekleme alım-
lanndan vazgeçmesi"ni de be-
nimsemediğini ifade etti.
TKB Genel Müdürü İsmail
Emen, bu konjonktürde satışta
bajanlı olabilmeleri için hisse
senedi fiyatlanm "makul" dü-
zeyde tuttuklannı ve belirli bir
kâr garantisi bulunduğunu be-
lirtti. Bankanın ödenmiş serma-
yesinin 290 milyar lira olduğu-
nu belirten Emen, bu yılki 180
milyar liralık kân yeni yüksel-
tilen bir trilyonluk sermaye ile
degil, 200 milyar liralık ödenmis
sermaye ile gerçekleştirdiklerini
anlattı. Bankanın kâr potansi-
yelinin yüksek olduğunu savu-
nan Emen, halka açılmadan
sağlayacaklan net 357 milyar li-
ralık geüri ödenmemiş sermaye-
lerine ilave edeceklerini ve bu-
nun yanında bankanm sermaye-
si için bütçeye 500 milyar lira
konulduğunu belirtti ve gelecek
yıl banka sermayesinin 1.5 tril-
yon liraya yükseltileceğini acık-
ladı. Bu yükseltmeyle ortaklara
bir bedelli, bir bedelsiz hisse se-
nedi verebileceklerini kaydeden
Emen, satışa çıkartılan hisse se-
netjerinin fiyat/kazanç oranı-
nın, 5.77 ile borsanın en iyi ras-
yosu olduğunu, piyasa değeri
defter değerinin de 2.55 ile ban-
kacıhk ortalamasmdan daha iyi
durumda bulunduğunu söyledi.
Emen, "Benim hesabıma göre
TKB hissesi alanlan sadece 1991
yıiı içinde sermaye arttınmı ve
temettii ile memnun ederiz.
Borsadaki değer artışı ise ilave
bir kazanç oluşturur" diye ko-
nuştu.
Borsada piyasa yapıcı olarak
görev yapan Kamu Ortaklığı
Idaresi'ıün özelleştirmeden so-
rumlu başkan yardıması Süley-
man Yasar ise "Körfez krizİBİn
etkisindeki bn konjoBktnrde
hisse senedi arzı piyasayı boğ-
mak olur. Şu anda piyasaya bü-
yük miktarda arz yapmak yan-
lıstır. Ancak küçük miktarlarda
olabilir" dedi. Kriz nedeniyle
herkesin bir çekingenlik içinde
bulunduğunu anlatan Süleyman
Yaşar, "Böyle bir ortamda sa-
tarak sermave piyasasının gelis*
mesi için nasd müeadele ede-
lim?" diye sordu.
KOl'nin borsadan çekilmesi-
ne de açıkhk getiren Süleyman
Yaşar şunlan söyledi:
"Çekilme yanlıs anlaşıMı.
KOt borsadan çekilmedi. Pet-
kim'deki sabit fiyattan alımia-
nnı durdurdu. Bütün senetler
düserken Petkim'i tek fiyatta
tutmak yanlıştı, o zaman tahvil
niteligi kazanırdı ve piyasanın
da felsefesine aykınydı. Şu an-
da bizim borsaya müdahalemiz
yanlı olur. Ama bizim market
makerlık görevimiz devam edi-
yor ve her an piyasada yerimizi
alabiliriz."
6
Doğu'ya öncelikBatı'yı kıırtarır9
Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili bir araştırmada,
"büyük kent problemlerinden" kurtulmak için "Doğu'ya
öncelik" verilmesi gerektiği tezi işlendi.
İSTANBUL (UBA) — Tür-
kiye'de bölgesel dengesizliği,
özellikle de Doğu ve Güneydo-
ğu'nun sorunlarmı ele alan
"Doğu Anadolu'nun Hikâyesi:
Ekonomik ve Sosyal Tarih"
isimli bir inceleme yayımlandı.
Araştırmacı yazar Mustafa Sön-
mez tarafından hazırlanan 285
sayfalık incelemenin bir süre ön-
ce SHP tarafından aynı konuda
hazırlanan rapordan hem kap-
sam hem de yaklaşım yönün-
den farkh olduğu görüldü.
19. yüzyıldan bu yana Türki-
ye ekonomisindeki gelişmenin
bölgesel boyutuna yer verilen
araştırmada lstanbul'un nasıl
"egemen kent" durumuna gel-
diği, buna karşılık Doğu'nun
nasıl geri bırakıldığı tahlil edili-
yor. Bölgesel dengesizliğın ts-
tanbul gibi büyük kentleri de ya-
şanır olmaktan çıkardığına işa-
ret eden Sönmez "Doğu'ya ön-
celik, tstanbul'u kurtarmaktır"
tezini savunuyor. Araştırmada
yer aian saptamalar ve bulgula-
rın bazıları özetle şöyle:
• Dogu ile Batı arasında ta-
rihsel olarak var olan fark, ge-
lişmenin bıziandıgı 1960lardan
itibaren arttı.
• Doğu'da yapılan devlet ya-
GAP'm en çok Urfa, Diyarbakır ve Mardin'e
yarayacağının savunulduğu araştırmada, Kars, Erzurum,
Van, Erzincan gibi illerde ek önlem gerektiği belirtildi.
zeydoğu için acil başka önlem-
ler gerekli.
• Türkiye'deki bölgesel eşit-
sizliğin boyutlan, AT ile bütün-
leşme önünde ciddi bir engel.
AT'de en gelişmiş bölge ile en az
gelişmiş bölge arasındaki kişi
başına gelir farkı bine üç iken,
bu fark Türkiye*de lstanbul ile
Hakkâri arasında bire dokuz
dolayında. AT çesitli fonlardan
kaynak talep edecek böylesine
problemli bir ülkeyi ortak ola-
rak kabullenmede çok sorun çı-
kartır.
• Doğu'nun ekonomik kal-
kınması için verilen teşvikler so-
nuç vermemekte, çesitli istisna-
lara konu olmaktadır. Devletin
kalkınmada öncdikii yörelere
(köy) verdiği teşviklerle Batı'da-
ki yatınmlara sagJadığı teşvikler
arasında ciddi farklar olmadığı
için özel sektör Doğu ya gitmi-
yor. Devlet de ekonomiden
uzaklaşma prensibi ile yatırım-
dan kaçuuyor. Bu durum sorun-
lan daha çok büyütüyor.
• Doğu'yla ilgili geieneksel
yaklaşımdan radikal bir kopuş
gereklidir. Doğu'nun somut ge-
reksinimlerini göz önünde bu-
lunduran bir bölgesel gelişme
planı hazırlanmalıdır. Bu plan
ekonomik gelişmelerin yanı sı-
ra bölgede ciddi bir demokratik-
leşme programıru da içermeli ve
sosyal, kültürel değişimlere de
yer vermelidir. Özellikle yörede
yaşayanlann diline konulan ya-
saklar gibi çağdışı uygulamala-
ra son verilmelidir. Bölgedeki
gelişmeye devlet işletmeleri ön-
cülttk etmeli ve bölgede hızlanan
iş gücü ve sermaye göçunü fren-
leyecek istihdamı ön planda tu-
tan yöre kaynaklanm girdi ola-
rak kullamp yan sanayilerin de
kurulmasına olanak sağlayan
bir yatınm programı KlTlerce
uygulanmalıdır.
tınmlar oluşturuyor. Bu yatı-
rımlardan sağlanan katma değer
bölgede yeniden yatınma dö-
nüşmediği gibi bölge halkına
ciddi bir istihdam olanağı da ya-
ratmıyor. Doğu yatınmlarının
cinsini Doğu'nun somut ihtiyaç-
ları değil Batı'da gelişen sanayi-
lerin gereksinmeleri belirliyor.
• GAP tek başına "Doğu so-
runu"nu çözmez. GAP'tan Ur-
fa, Diyarbakır veMardin en çok
faydayı sağlar. Özellikle 1980
sonrası büyük bir çöküntü için-
de olan Kars, Erzurum, Van, Er-
zincan gibi iilerin yer aldıgı Ku-
TUSIAD BAŞKANI CEM BOYNER; GELECEKTEN UMUTLU
2000'li yıllariçin <pembe tablo'
Ekonomi Servisi — TÜSİAD Başkanı
Cem Boyner 2000 yıllannda Türkiye'nin
ulaşacağını umduğu tabloyu çizdi. Boyner,
bu ütopyasında 2000 yılında Türkiye'nin
coğrafı avantajlanndan, dogal kaynaklann-
dan tümüyle yararianan bir ülke olacağını
belirtti.
Boyner, "Türkiye Doğu Akdeniz ve Ka-
radeniz'deki iş imkânları" konulu konfe-
ransta 2000 yılında Türkiye'nin başhca gös-
tergelerini de şöyle sıraladı:
Yıllık nöfus artışı yüzde 5'ten yüzde
KONUK YAZAR
l.Tye düşecek. Kişi başına milli gelir 6000
dolara çıkacak. Ihracat GSMH'nin yüzde
30'una ulasacak. Özel sektör ekonomik fa-
aliyetlerin yüzde 60'ını gerçekleştirecek. Ba-
şanlı bir vergi ve egitim reformu )-apılacak."
Kamu Ortaklığı Idaresi Başkanı Ökkeş
Öznygnr ise dinleyicilere Türkiye'deki özel-
leştirme politikası hakkında bilgi verdi.
özelleştirmenin başlangıanda yuniçindeki
talebin istenen düzeyde olmadığını belirte-
rek ise biok satışla başladıklarını söyleyen
özuygur, dört çimento fabrikasımn ve
ASAŞ'm satışınm örnek göstererek, yabancı
sermayenin bu alandaki önemi üzerinde
durdu.
OECD Türkiye Konsorsiyumu Başkanı
Dr. VYölfgang Albert Körfez krizinden ön-
ce Doğu Avrupa'nın geniş yabancı serma-
ye ve know-how akışı sayesinde orta vade-
de önemli bir kazanç kaynağı olarak görül-
düğünü, ancak krizden sonra hem Batı'da
yatınm hevesinin kınldığmı, hem de Doğu-
da artan enerji ithalatmın faturası nedeniyle
altyapı ^tırımlannın ertelendiğini belirtti.
"Japonlardan
korKmuyoruz"
Renault-Mais Genel
Müdürü Erzen:
Otomobil
sektöründe ciddi
master plan gerekli.
Devlet 'diktasına'
değil, 'diktesine'
ihtiyaç var."
İSTAN-
BUL (AA)—
Renault-Mais
Genel Müdu-
rü Ateş Ünal
Erzen, Ja-
pon otomobil
firmalarının
Türkiye'de
yapacaklan
y a t ı n m l a r
hakkında
"Korkmuyo-
ruz" ifadesini
kullandı.
Karaköy
Lions Kulü-
bü'nün ayük
olağan top-
fantısmda ko-
nuşan Ateş
Ünal Erzen,
otomobilin
bir ekonomi
ürünü
olduğunu belirterek "Tiirki-"
ye'de 'otomotiv sanayii' diye
bir terim yoktur. Türkiye'de
bulunan sanayi, uluslarerası
otomotiv sanayiinin bir par-
çasıdır" şeklinde konuştu.
Türkiye'de enflasyonlu bir
hayat yaşandığı için otomobi-
lin bir yatınm olarak görüldü-
ğünü ifade eden Ünal Erzen,
"Oysa otomobil, sadece oto-
mobildir" dedi.
Ateş Ünal Erzen, otomotiv
sektöründe devletin ciddi ola-
rak bir master planı yapma-
masını eleştirerek sektörün,
devletin "diktasına" değil,
"diktesine" ihtiyacı olduğunu
vurguladı.
Otomobil ithalatı konusu-
na da değinen Ateş Ünal Er-
zen, bu konudaki hükümet
politikasını da eleştirdi ve
"Kimse çocuğunu terbiye et-
mek için kapının önüne ko-
yup başka bir çocuğu hima-
yesine almaz. Alsa bile kendi
çocuğu terbiye olmaz" şeklin-
de konuştu.
Erzen şöyle devam etti:
"İthal oto-
mobil bizim
g ö z i i m i i z i
açtı. Buguse
kadar arz-
talep dengesi
ürelime göre
kurulmuşlu.
İthalata karşı
degiliz, yön-
temine karşı-
yız. İthal edi-
len bütün bir
o t o m o b i l e
yüzde 31 ver-
gi alınacak,
ama benim
vergısını ver-
digim, katma
degerini sağ-
ladığım oto-
mobilimin
parçasından
>üzde 40
gümrük alınacak. Biz oto-
mobil ithalatına 1 milyar do-
lar harcanmasına karşıyız."
Erzen, daha sonra kendisine
yöneltilen soruları yanıtlarken
otomobil fiyatlanyla ilgili bir
soruya, "Türkiye'de otomobil
fiyatlan pahalı değil. Pahalı-
laştıran devlet. 80 milyon li-
ralık bir otomobilin 48 milyon
lirasj vergi" karsılığını verdi.
Türkiye'de üretilen otomo-
billerin kalitesiz olduğu yo-
lundaki bir soruyu Ünal Er-
zen şöyle yarutladı:
"Tam kaliteyi Tann bile ya-
pamıyor."
Japon otomobil firmaları-
nın Türkiye'ye yapacaklan ya-
tınmlarla ilgili bir soruya ver-
diği yanıtta da Ateş Ünal Er-
zen, "Japonlar otomobilleriy-
le geliyoriar. Çok düşük fiyat-
larla geliyoriar. Ama bu, Ja-
ponlann sistemidir. Parçayı
pahalı tutarlar. Alışkanlık va-
rattıktan sonra da otomobil-
leri pahalandırıriar. Biz Ja-
ponlardan korkmuyoruz" de-
di.
Körfezkrizikimeyaradı?
Kriz dünya ekonomisini genelde olumsuz etkiledi. Japonya,
ABD ve AT'deki etkiler olumsuz oldu. Petrol ithal eden
azgelişmiş ülkelerin dış ödeme güçlükleri arttı. Ancak petrol
ihraç eden ülkeler gelirlerini hızla arttırdılar ve krizin
meyvelerini toplamaya başladılar.
PROF. DR. EROL MANİSALI
Körfez krizi 2 Ağustos 1990*dan bugüne
kadar çesitli ekonomik ve politik etkiler ya-
rattı ve bu etkilerin, "kriz çözülsün veya çö-
zülmesin", önümüzdeki yıllarda devam ede-
ceği açıktır.
Kriz, dünya ekonomisini genelde olum-
suz etkiledi; bunda kimsenin kuşkusu yok-
tur. Japonya, ABD ve AT olumsuz etkilen-
di. Japonya ve ABD'deki etkiler daha bü-
yük oldu. Sanayileşmiş dünyada, ekonomik
daraima (resesyon) belirtileri görülmeye
başlandı. Petrol ithal eden azgelişmiş ülke-
ler toplulugu şiddetli etkilenenler grubuna
dahil. Bu ülkelerde, dış ödeme güçlükleri
arttı.
Ancak petrol ihraç eden ülkeler gelirle-
rini hızla arttırdılar ve krizin meyvelerini
toplamaya başladılar. Ham petrol fîyatla-
nnın hızlı artışı, dünya ticaret ve finans ya-
pısım, petrol ihraç eden ülkeler lehine de-
ğiştirmeye başladı. 1974'teki ekonomik kriz,
bugün daha düşük boy\ıtlarda yaşanıyor.
ABD, ekonomik olarak krizin faturasını
öderken politik olarak önemli istifadeler el-
de etti ve Körfez'deki askeri varlığını "de-
vamlı" duruma soktu. Öyle görüiüyor ki
kriz çözülse de ABD, Körfez'de dünden çok
farklı bir biçimde varlığını sürdürecektir.
Baü'nın, Ortadoğu petrol bölgesindeki var-
hğı bakımından âdeta "1960'lann öncesine
dönüş" ortaya çıktı ve ABD tek güç haline
geldi. Doğu-Batı yakıniaşması sonucu Or-
tadoğu'da ortaya çıkan "güç boşluğunu"
ABD tek başına doldurur duruma geldi. Bu
durum ATyi, başta Fransa olmak üzere ra-
hatsız ediyor. En az rahatsız olan AT üyesi
ise tngiltere.
Sovyetler'in büyük değişim süreci içinde
oluşu ve iç ekonomik ve politik sorunlan,
Körfez konusunda Moskova'nın geri adım
atmasına yol açmış bulunuyor. Moskova,
Ortadoğu'daki politik ve askeri ağırlığını
kaybetmiştir. Körfez krizi konusunda ABD
ile AT arasında görüş ve çıkar aynlıklan ar-
tarsa, Sovyetler'in, AT'ye daha yakın (AT
ile birlikte) bir tutum içine girmesi sürpriz
sayılmamalıdır. Çünkü Sovyetler'in ekono-
mik ve politik geleceği, Avrupa'ya daha ya-
kın olmalanm zorunlu kılmaktadır. Soyyet-
ler, Körfez krizinden, "Batı'nın kendileri-
ne yapacagı ekonomik yardun bakımından"
zarar görmüşlerdir. Ancak bunu, petrol ve
doğalgaz kaynaklan ile telafı etmeye calı-
şıyorlar. Ham petrol fiyatlanmn yükselme-
si, Sibirya petrol rezervlerinin kullarulma-
smı ekonomik hale getirdi. Doğalgaz ge-
lirleri de artacak.
Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Bul-
garistan, Romanya ve Yugoslavya gibi Do-
ğu Avrupa ülkeleri, Körfez krizinden zarar
görenler arasındalar.
Bölge ülkelerine gelince.. Körfez krizinin
bölge ülkeleri üzerindeki etkileri çok fark-
lı. Zarar görenler ile fayda sağlayanlar var.
Petrol ihraç eden Körfez ülkeleri İran, Lib-
ya, Cezayir ve S.Arabistan ekonomik yarar
sağlayanların başında geliyor. Zaran karşı-
lanan Mısır ise şimdilik olumsuz etkileri gi-
dermiş durumda. Ürdün, ekonomik olarak
en fazla zarar gören ülke.
Bölgede politik olarak en fazla yarar sağ-
layan ülke ise Suriye oldu. Lübnan sorunu,
istediği yönde gelişiyor. ABD ve AT ile bo-
zuk olan ilişkilerini düzeltmiş durumda.
Sovyetler'in Suriye'ye vermiş olduğu deste-
ğin ortadan kalkmasından sonra içine düş-
tüğü "yalnızlıktan" kurtulmuş bulunuyor.
Türkiye'nin görünür ekonomik zaran,
Ağustos-Aralık 1990 dönemi için 1 milyar
dolar. Ancak bu direkt etki. Dolaylı olarak
ortaya çıkan ekonomik zararın 3-4 milyar
dolar olduğu belirtiliyor. Bu fatura yalnız-
ca 5 ayı kapsamaktadır.
Türkiye'nin Körfez krizinden sağladığı
bazı ekonomik yararlar da var. Bunlan şu
başlıklar altında belirtebiliriz:
• Türkiye'ye NATO çerçevesinde, ABD ve
Almanya'dan yapılan askeri yardımlann
artması.
• ABD'nin, Türk tekstil ürünleri için koy-
duğu kotayı •% 50 arttırması.
• Kuveyt ve Japonya'dan sağlanan kredi-
Bu sayılanlar dışında, Türkiye'nin Kor-
fez krizi dolayısıyla, politik olarak sağladığı
önemli bir istifade var; Türkiye'nin bölge-
deki öneminin Avrupa ve ABD bakımından
artması.
Bu durum, Türk-ABD, Türkiye-AT ve
Türkiye-NATO ihşkileri bakımından, Türki-
ye'nin lehine sonuçlar doğuracaktır. Hat-
ta bazı dış gözlemciler, "Körfez krizinin de-
vam etmesi Türkiye için iyidir" gibi yorum-
lar yapmağa başladılar.
Bu ifadenin ne derecede doğru olduğu,
zaman içinde anlaşılacaktır.
SINAVLA
MÜFETTİŞ YARDIMCILARI
AUNACAKTIR
Bankamız Teftiş Kurulu'nda görevlendirilmek üzere
* Üniversitelerimizin Hukuk, Iktisat, Siyasal Bilgiler, Iktisadi ve Idari Bilimler,
Işletme, Maliye ve İş fdaresi öğretirni yapan ve
en az dört yıllık eğitim programı olan fakülte ve yüksek okullarından
ya da bunlann yabancı ülkelerdeki eşitlerinden birini bitirmiş,
* Sınav tarihinde 30 yaşını doldurmamış,
• İyi derecede Ingilizce bilen,
* Bankamızca daha önce açılmış bulunan MOfettiş Yardımcılığı
stnavianna birden fazla katılmamış olan
Müfettiş Yardımcıları alınacaktır.
Sınaviar yabancı dil ve bilim konularında yazılı ve sözlü olmak üzere
iki aşamada yapılacaktır.
Yazılı sınaviar 15 ve 16 Aralık 1990 tarıhlerinde
Ankaca, lstanbul ve Izmir'de yapılacaktır.
Sınav konulan ve diğer bılgileri içeren kitapçık
"Meşrutiyet Caddesi, No:141 Tepebaşı, 80050 lstanbul"
adresindeki Genel Muduriük Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan ya da
Şube Mudurtüklerimizden sağlanabilir.
Ikjilenen adayların en geç 12 Aralık 1990 akşamına kadar
Bankamız Teftiş Kurulu Başkanlığı'na yazılı olarak
başvurmaları gerekmektedır.
ESBANK