04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1990 HABERLER CUMHURİYET/U İşçilerden sendikaya eleştiri • tş Sendika Servisi — Harb-lş Sendikası'na bağlı olarak çalışan askeri dikimevi işçileri, sendika Zeytinburnu şube yetkililerini ilgisizlikle suçlayarak eleştirdiler. Kartal ve Tuzla'dan heyetler halinde gelen işçi gruplan randevulu olmalanna karşın sendika yetkilileri ile görüşemediklerini belirttiler. Işçiler sendikadan öncelikle 40 bin işçiyi kapsayacak olan yeni dönem toplu sözleşme taslağının hazırlanmasını ve çaiıştıklan yerlerdeki "işten çıkarma"lara önlem alınmasını isteyeceklerini söylediler. Işçiler dün gazeteleıe gelerek sendikayı kınadıklannı bildirdiler. Türkiye'de kalmak istiyorıız' • VAN (Cumhuriyet) — Bir süre önce Türkiye'ye sığınan çoğunluğunu Iraklı askerlerin oluşturduğu 130 kişi dün Van'da yerli ve yabancı gazetecilerle görüştüler. Hakkâri'den Van'a getirilen lOCü er, erbaş ve subay, 30'u sivil olan Iraklılardan, 4O'ı Türkiye'de kalmak için talepte bulundular. Diğerleri ise ABD, Kanada, Almanya ve Isveç'e gitmek istediklerini bildirdiler. Atattirk büstleri için kural • ANKARA (AA) — Atatürk büst, heykel ve anıtlan, oluşturulan kurul denetiminden geçerek "yapılabilir" onayı aldıktan sonra inşa edilecek. Atatürk'ü küçük düşürücü tüm eserler de sökülecek. AA'nın Kültür îîakanlığı Giizel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet özel'den aldığı bilgiye göre Atatürk büst, heykel ve anıtlan için özel bir kurul oluşturularak artistik, estetik ve gerçeğe uygunluk açısından kontrol yapılacak. Oluşturulacak kurulun "sansür kurulu" niteliği taşımayacağmı belirten Mehmet özei, Türkiye'nin birçok yerinden çeşitli eserlerle ilgili şikâyetler geldiğini, bu nedenle Atatürk konulu tüm eserleri denetleyecek bir kurul için yönerge hazırladıklarını söyledi. Hayalicilere 45 yıl istendi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) — Türkiye'de açılan en buyük hayali ihracat davalarından olan 198 milyon dolarlık "Kaş-Kalkan Hayali İhracat Davası"nda tzmir DGM Savcısı, 14 sanık hakkında 7,5 ile 45 yıl arasında değişen hapis cezaları istedi. DGM'deki dünkü duruşmada Savcı Binbaşı Güner Yiğitbaşı, Nazar-R gemisine ihraç malı diye patates yükleyen Cüneyt Bozkurt, Zafer Titku, özcan Bezel, Ismail Akdağ, Hikmet Adıyaman, Osman Nuri Nergün, Ahmet Aysel, Sabahattin Hacıhamamoğlu, Cemal özsepet, Münir Tosun ve Coşkun Şengüllü'nün 15 ile 22,5 hapsini istedi. Gümrük memurları Mehmet Gökoğlu, Abdullah Demir ve Tahsin Yetkiner'in 30-45 yıl arasında agır hapisle cezalandınlmalarını mahkemeden isteyen Savcı Yiğitbaşı, Tevfik Rıdvan Yenipazar ile Vefa fbrahim Aracı hakkında görevsizlik kararı verilmesini önerdi. Duruşma, avukat savunmaları için ileri bir tarihe ertelendi. Alver, müşahede ahına alınacak • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Irak hesabına casusluk yaptığı öne sürülen Türkiye Petrolleri eski kontrolörü Ahmet Alver'in akli dengesinin yerinde olup olmadığının saptanması için müşahede altına alınması kararlaştınldı. Alver'in duruşmasına dün Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde başlandı. Askeri savcı iddianamesinde, Alver'in verdiği bilgilerin ülke güvenliğini tehlikeye düşürür nitelikte olduğunu söyledi. Savcı, Alver'in "milli müdafaya hiyanet" suçundan 15 yıldan az olmamak üzere cezalandırılmasını istedi. Bir teröıist ölü ele geçirildi • KARS (Cumhuriyet) — Kars'ın Kağızman ilçesi Akçakale köyü yakmlarında güvenlik güçleriyle çatışmaya giren silahlı teröristlerden birinin ölü, 5'inin de yaralı olarak ele geçirildiği öğrenildi. Çatışmada özel harekât timinde görevli biri komiser yardıması ile iki tim mensubunun da yaralandığı belirtildi. Dün saat 16.00 sıralarında başlayan çatışmadan sonra bölgede operasyonların sürdürüldüğü, kaydedildi. Dogu'da soguk kı$ • ERZURUM/VAN (AA) — Soğuk ve yağışlı hava doğuda etkisini sürdürüyor. Yoğun sis nedeniyle Erzurum Havaalanı'nda uçak iniş kalkışlarına izin verilmiyor. Alanda görüş mesafesinin zaman zaman 100 metrenin altına düştüğünü belirten yetkililer, pistin kardan temizlendiğini, ancak yoğun sisin seferlerin yapılmasına enge) olduğunu bildirdiler. Erzurum, Erzincan, Kars ve Ağrı'da hava sıcaklıklannda önemli azalmalar oldu. Erzurum'da hava sıcakhğı önceki gece sıfınn altında 21 dereceye kadar düştü. Kars ve Ağrı'da ise gece hava sıcaklığı eksi 17 derece olarak ölçüldü. Kar yağışı Erzunım, Erzincan, Kars ve Agrı'da aralıklarla devam ediyor. Kocaeli Satranç Birincüigi • KOCAELİ (AA) — tzmit Belediyesi'nin öncülüğünde diizenlenen "Kocaeli Satranç Birinciliği" sona erdi. Yapılan karşılaşmalar sonunda, ilk sırayı 6.5 eş puan alan Reha Bilgin ile Aydın Satıcı paylaştılar. 34 oyuncunun katıldığı, Isviçre sistemi ile 7 tur üzerinden 3 hafta sonu devam eden karşılaşmalarda, ikinciliği 5 puanla Jsmail Gedik, üçüncülüğü yine 5 puanla Murat Baran kazandılar. Ayrıca karşılaşmalara katılan bir bilgisayar da 4.5 puanla beşinci sırayı aldı. Birinciliğin ödül töreninden sonra Istanbul eski birincilerinden Demir Büyüközkaya, 17 yanşmacıya karşı eğitim amaçlı bir "simuJtane" gösterisi de yaptı. BAŞSAĞLIĞI SEKA eski Genel Müdür Yardıması ALAADDİN KISAKÜREK'in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve SEKA camiasına başsağlığı dileriz. SEKA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SHP lideriİnönü, Özal'ın 'savaş kaçınılmaz'sözlerini değerlendirdv Savaş çığırtkanlığı bırakılsın'Mehmetçiğin kanıyla Sayın Özal prestijini arttıramaz" diyen SHP Genel Başkanı İnönü, "Savaşta öncülük yaparak değil, insan haklarına ve sınırların korunmasına saygı göstermekle prestij sağlanır" şeklinde konuştu. ANKARA (Cnmhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Başkanı Er- dal tnönü. Cumhurbaşkanı Targut Özal'ın, "Savaş kacnulmaz" görüşünU eleştirir- ken, "Savaş CJğırtkanlığı bir U- rafa bırakjlmalı. Kacınümaz olan savaş degil, Irak'ın Ku- veyt'ten çekilmesidir. Savaş çö- tnm degUdir... Sayın Özal pres- tijini Mehmetçiğin kanıyla arttıramaz" dedi. İnönü, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma- da, özal'ın prestijini "savaşta oncülük yaparak degil, insan haklanna ve sınıriannın konın- masına saygı göstermekle" sağ- layabileceğini ifade ederken TRT'yi de muhalefetin görüşle- rinc yer vermemesi nedeniyle suçladı. İnönü, "Savaş tehlike- si konusBiKİa konssacagım" de- dikten sonra özal'ın Tokyo'da söylediği "Savaş kaçınılmaz" sözlerine değinerek özetle şöyle konuştu: "Bu son derece yanlış bir de- meçtir. Hem diinya, hem de Türkiye'nin kamuoyunıı yanıl- tan bir demeçtir. Kaçınılmaz olan Irak'ın Kuveyt'ten çekil- mesidir. Savaş bunun için tek çare degildir. Savaş hiç çare de- ğildir. Irak'a karşı bütün diin- ya birleşmiş dunımda. Irak so- per giiç de değil. tran'la yıllar- ca savaştı. Sonunda berabere kaldı. Tekrarediyonım, kaçuul- maz olan Irak'ın Kuveyt'ten çe- kilmesidir ve dünyanın gücii bu- nu saglamaya >eter. Irak'ın Ku- veyt'ten çekilmesi kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Oysa Sayın Özal, Tokyo'da bir şart kosu- yor, "Irak'ın toprak bütünlüğü- nü korumaya kararlıyız, Irak'- ın sınırları degişmeyecek" di- yor. Bu şartı hernalde Sayın Busn ile konuşarak açıkiıyor. Irak'ın toprak bütünlüğü konı- nacaksa sınırian degişmeyecek- se niye savaş kaçuulmaz oluyor? Savaştan başka çare yok mu? EJbette var, ama buradaki yan- tıslık Sayın Özal'ın katkı yaptı- gı ABD'nin bugünkü politika- sındadır. " Körfez'de de Avrupa'dakine benzer bir güvenlik işbirliği an- laşmasının imzalanabileceğini anlatan tnönü, bunun şartının ise "savaş çıgırtkanlığının bıra- kılması ve savaşın çözüm olmadığının" oriaya konulma- sı olduğunu bildirdi. tnönü, sa- vaş halinde Irak'ın sınıriannın korunacağı açıklamasını da "Bir aMatmaca" diye niteleye- rek, savaşan ülkelerin böyle bir durumu istemeyeceğini ifade etti. özal'ın kişisel prestij için kri- zi fırsat bildiğini ve Türkiye'ye bu nedenle büyük zararlar ver- diğini belirten İnönü, ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'ın "Türkiye'nin savaşa ginneye ni- yetli olmadığı izlenimi edindiğini" açıklamasına kar- şın, özal'ın "Savaş çtkarsa ye- rimizi alınz" dediğine işaret et- ti. İnönü, "Sayın Özal kimi kandınyor? Kişisel prestiji için savaş olasılıgını alabildiğine is- tismar ediyor. Savaşa girilirse o yapma prestiji olduğu gibi çökecektir" dedi. özal'ın dünyaya Türkiye'nin dış politika ve ekonomide ken- disinin tek lider olduğunu gös- termeye çalıştığını, bu nedenle dünyayı dolaştığını ve ABD'nin gözünde Türkiye'nin en yararh insanı olarak ortaya çıktığmı anlatan İnönü, AKKUM görüş- melerine de değinerek "Oraya da gidiyor. Bu anlaşmayı Sayın Özal imzalarsa Türkiye açısın- dan geçersiz olur. Sayın Akbu- lut'a bir kez daha sonıyonım. Bu anlaşmayı kim imzalayacak? Eğer Sayın Akbulut imzalamaz- sa benim nazarımda Başbakan sıfatı o dakikada bitmiştir. Ar- tık Başbakan degildir. Eğer Özal imzalamayacaksa oraya niye gidiyor? Böyle bir gezinrJ için bizim bütçemizden para çıkamaz" diye konuştu. İnönü, Özal'ın her fırsatta kendini Türkiye'nin "en yetki- li insanı" gibi göstermeye çalış- tığını ve Türkiye'de de "Dunya beni Türkiye'nin başkanı olarak görüyor, siz de kabul edin" de- mek istediğini dile getirirken, konuşmasını şöyle tamamladı: "Sonunda iş bizim Mehmet- çiğe bırakılıyor. Mehmetçiğin kanını boşuna akıtacak oyunla- ra karşıyız. Buradan bütün dün- yayı uyanvorum; bu oyuna Türkiye'de kimse gelmez. Sayın Özal prestijini başka lürlü yük- seltmeye çalışsın. Mehmetçiğin canıyla, kanıyla oynayarak de- ğil. Bu savaştan Türkiye hiçbir şey kazanmaz. Savaşta Türki- ye'nin yeri yoktnr. Bunu ABD'- ye de Sovyetler Birliği'ne de söylesin. Büyük ulkeler çıkan olmazsa savaş çıkarmazlar. Bı- rakın savaşı, sınırların korun- masına saygıda, insan haklan- na saygıda öncülük edelim." SHP GRUBUNUN BASINA KAPAU BOLUMUNDE ADANA TARTIŞILDI 'Seçimle gelen seçimle gider'SHP GeneJ Başkanı İnönü, seçimle gelenin her şeyi yapamayacağmı söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) — SHP TBMM grubunun dünkü toplan- tısı bu kez de Adana ve Seyhan yönetim- lerinin görevden alınması ile ilgili tartış- malarla geçti. Eski Genel Sekreter Deniz Baykal yartlısı olarak bilinen Adana Milletvekili Mahmut Keceli'nin eleştirilerine yanıt veren Genel Başkan Erdal İnönü, "Ku- rultayda verilen söze bağlıyız. Seçimle gelen seçimle gider ama MYK üyesine fi- ziki saldırı oldu. Inceleme yapma fırsa- tı dahi vermediler. Seçimle gelen, her şe- yi yapar anlamına gelmez" dedi. Grupta gündem dışı ilk sözü alan Ke- çeli, görevden almaların partiyi tahrip ettiğini, Adana'ya giden MYK üyesi Ha- san Zengin'in yöneticilere karşı kırıcı davrandığını ve bir otelde "ekip" ola- rak nitelenebilecek arkadaşlanyla bir araya gelerek çıkanlan olaylar ardından görevden almaların gerçekleştirildiğini one sürdü. Keçeli, Zengin'in il başkanı ve partilileri odasından kovduğunu, kü- çük düşürdüğünü ve uydurma bir gerek- çe ile görevden aldırdığını savundu. Keçeli daha sonra Inönü'ye hitaben özetle şunlan söyledi: "Biz partimizin ve partililerin güven- cesi olarak sizi görüyonız. Fesihler par- timizi büyütme/. bilakis küçültür. Par- tiHleri birbirine duşman haline getirir. Sizden istirhamım sözlerinize ve taah- hütlerinize sahip çıkın. Sizin güvenilir- liğiniz bunu gerektirir. Bugün Adana ya- rın başka örgutlere el atılmasına parti- ye ne de yönetimi elinde bulunduranla- ra hayır getirir. Bu karan gözden geçi- rin, yanlışlığı dıizeltin." Bu sözler üzerine oturduğu yerden ayağa kalkarak söz alan İnönü, "Seçim- le gelen seçimle gider sözüne bağlıyız. Ancak tüzüğe ve parti disiplinine uymak gereklidir. Bizim aldığımız kararı uygu- lamadıklan gibi, oraya giden MYK üyesi arkadaşımıza da inceleme fırsatı dahi vermediler. Fiziki bir saldın oldu. Or- tada bir disiplin suçu vardı ve görevden almaktan başka çare kalmamıştı. Seçim- le gelen seçimle gider ama seçimle gelen- ler her şeyi yapar, kimse kanşamaz an- lamına gelmez bu" dedi. MYK üyesi Zengin de cevabi konuş- masında, olay hakkındaki ayrıntıları an- latarak üye sahteciliği yapıldığını, ken- disine belediye araçları ile gelen beledi- ye işçilerinin saldırtıldığını söyledi. Zen- gin, ilce yönetimlerinin haberi olmadan, mahalle muhtarlıklarından alınan ika- metgâh ilmuhabirleri ile yüzlerce üye ya- pıldığını ve aidatlannın Belediye Başkanı Selahattin Çolak'a ödettirildiğini, sah- te mühürle kaydedilen bazı üyelerin formlarının da çuvallarla belediye bina- sına taşındığını söyledi. Genel sekreter yardımcılan Cevdet Selvi ve Abdülkadir Ateş, geçen grup toplantılannı örnek göstererek grup baş- kanvekili Hasan Fehmi Güneş'in, "Bu tür tartışmaJarın grupta yapılmasına izin vermediğini, oysa şimdi grupta parla- mento faaliyetleri konuşulacakken bu tur tartışmalarla boşu boşuna zaman kaybedildiğini" söylediler. Daha sonra geçılen genel görüşmede söz alan İstanbul Milletvekili Ismail Cem, partinin değişik projeler üretmesi gerektiğini, laiklik yanında, vergi poli- tikalan konusunda boşluk olduğunu an- lattı. Cem, cumhurbaşkanlığı ve erken seçim konusunda da özetle şu gorüşlere yer verdi: "Şimdi geç oldu ama cumhurbaşkan- lığı seçimlerinde biz aday çıkarabilirdik. Ayrıca, 'Köşke çıktım, elini sıktım' gi- bi terminolojik, üstyapısal tartışmalar yerine, köklü ve somut politikilar iıre- tebilirdik." Tabansız iktidara gidilmez' Görevden alınan SHP Adana İl Başkanı 15 bin kaydın gerçek olduğunu söyledi. ADANA (Cumfcuriyet Güney tlleri BUrosu) — MYK karanyla görevden alı- nan SHP eski il başkanı Fev- zi Ciritçi, SHP Genel Başka- nı Erdal Inönü'nün son ola- ğanüstü kurultayda söyledi- ği "örgutlere dokundurt- mam" sözünün üzerinden 45 gün geçmeden görevden alın- malannın "demokrasi nutuk- lan çekenlerin nasıl kişiler ol- duğunu gösterdiğini" söyle- di. MYK üyelerini "tabansız" olmakla suçlayan Ciritçi, tar- tışmalı 15 bin kaydın hiçbir sorunu olmadığını öne sürdü ve "Bu zihniyete karşı müca- delemi sürdüreceğim" dedi. Fevzi Ciritçi dün bazı be- lediye calışanlan, Meclis üye- leri ve bir grup partilinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenleyerek görevden alın- malannı, "Kendilerinden ol- madığı için MYK'nın ceza- landırması" olarak değerlen- dirdi. SHP Genel Başkanı tnönü'nün kurultaydaki "Eğer genel başkan olursam, ne olursa olsun örgutlere do- kundurtmam" biçimindeki sözlerine, görevden alınma kararının ters düştüğünü vur- gulayan Fevzi Ciritçi, sahte- liği ve tüzüğe aykınlığı sav- lanan 15 bin üyenin de "ta- mamen gerçek kayıt" oldu- ğunu öne sürdü. Seyhan llçe Başkanı Mehmet Salıcı'yı ba- zı üyeleri kaydettirmemek, kaydedilenleri de genel mer- keze göndermemekle suçla- yan Ciritçi, "Cezalandınlan arkadaşlar mecbur kalıp ka- yıtları genel merkeze götür- müşlerdir. Kayıtlar ilçeden geçmişür. Eğer bu arkadaş- lar suçjuysa parti üyeUğinden istifa etmeye hazınm" diye konuştu. DSPGenelBaşkanı Ecevit, "Terörün sorumlusupolis değil" dedl 'Gddi bir irtica tehlikesi Var' DSP "Dinci kesimle dini siyasetten uzak tutmak isteyen kesim arasında kutuplaşma eğilimleri görülüyor" diyen DSP lideri Ecevit, lçişleri ve Emniyet teşkilatında çok sakıncalı düzenlemeler yapıldığını söyledi. BETÜL UNCULAR ANKARA — Bölent Eccrit, DSP'nin 5. kuruluş yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet'in soru- lannı yanıtlarken, "terörün so- ramlusunun polis olmadığını", lçişleri ve Emniyet örgütünde çok sakıncalı bazı düzenlemeler yapıldığını söyledi. Son zaman- larda dinci kesimle dini siyaset- ten uzak tutmak isteyen kesim arasında kutuplaşma eğilimleri- nin görüldüğünü belirten DSP lideri, yurtdışından kaynakla- nan ciddi bir irtica tehlikesi gor- düğünü anlattı. Ecevit, Alman- ya'dan kaba tehditler de içeren tepki yaalan aldığını acıklad. DSP'nin 5. kuruluş yıldönü- münün bugün yerine 17 kasım cumartesi günü Izmir Bomova'- da düzenlenecek bir toplantıy- la kutlanacağını belirten Ecevit, sorulanmıa şöyle yanıtladı: Terörde kaygı verici farmanış — Tırmanan terörle ilgili gö- rtlşlerinizi alabilir miyim? ECEVİT — Son zamanlarda terör eylemlerinde ciddi, kaygı verici bir tırmanış görülüyor. Oysa kanımca, bugünkü terör- le başa çıkmanın 12 Eylul öncesi terörle başa çıkmaktan çok da- ha kolay olması gerekir. Çünkü 12 Eylül öncesi terör eylemlerin- de gerek sağcı gerek solcu diye ECEVİT — Terör eylemleri kaygı verici tırmamşta. nitelenen eylemlerin arkasında bazı yasal ve yasal görüntülü ör- gütler vardı. Toplum içinde o gruplan destekleyen kesimler vardı. Oysa şimdiki terör eylem- lerinin, ozellikJe İstanbul Anka- ra gibi büyük kentlerde yer alan eylemlerin arkasında örgütlü ve- ya örgutsüz herhangi bir toplum desteği yok. Bunlar, belli ki kü- çük ve profesyonel terör ekip- leridir. Onun için iyi önlemler alınırsa, yeterli bir istihbarat dü- zenı oJuşturulursa, terörle eski- sine göre daha kolayhkla başe- dilebilir. Fakat iç güvenlik kuv- vetlerinin bu bakımdan ciddi eksiklikleri ve yetersizlikleri var- dır. Bunun sorumlusu polis de- gildir. lçişleri Bakanlığı'nda ve emniyet teşkilatında çok sakın- calı bazı düzenlemeler yapdmış- tır veya düzensiziik vardır. Po- lisin tüm çabasına karşın etkili önlemler almamamaktadır. 12 Eylül öncesinde daha çok sağın ve solun uç kesimlerinde yoğunlaşan, odaklaşan eylemler vardı. Artık sağ-sol kutuplaş- ması bütün dünyada geçerliğini yitirdi. Şimdi, özellikle son Kör- fez bunahmının neden olacağı olumsuz gelişmeler yüzünden eski sağ-sol kutuplaşmasımn ye- rini, dinsel kutuplaşma alabilir. Türkiye'de de eski sağ-sol ku- tuplaşmasımn yerine dinci ke- simle dini siyasetten uzak tut- mak isteyen kesim arasında ku- tuplaşma eğilimleri görülüyor. Fakat ben bunun ülke dışından körüklendiği kanısındayım. Türkiye'deki yasal örgütlerin, yasal çerçevede faaliyet göster- mek isteyen örgütlerin bu tür te- rör eylemlerinden ve kutuplaş- madan rahatsız olduklannı tah- min ediyorum. Daha çok Türk- iye dışından Türkiye'ye yönelik terör kışkırtmalan var ve bunun da hedefi Turkiye'de demokra- siyi engellemek ve laikliği çö- kertmek. Ben ve DSP, dine bağlı fakat laikliği de benimsemiş kesimler- le diyalog kurmakta hiç güçlük çekmiyoruz. Bunu kurarken la- ikliğe ödünsüz biçimde bağlılı- ğımızı her vesileyle vurguluyo- ruz. Türkiye'deki dine bağlı ke- simler bunu anlayışla karşdıyor. Fakat yurtdışmdan, örneğin Al- manya'dan kaba tehditler de içeren tepki yazılan alıyorum. Türkiye'ye yönelik kışkırtmalar daha çok yurtdışından kaynak- lanmaktadır. — Siyasi iktidann ba tahrik- lere yaklaşımını nasıl değerlen- diriyorsunuz? ECEVİT — Tabii bu kutup- laşmanm en yoğun olduğu ku- ruluş ANAP. ANAP içinde son kutuplaşma, daha çok din ko- nusuyla ilgili kutuplaşma çok belirgin ve bu devlet yönetimi- ni de çok olumsuz biçimde et- kiliyor. Maalesef ANAP yöne- timi parti içinde sorunu çözebil- mek için gerekli siyasal iradeyi göstermiyor. Parti düzeyinde çözemeyince, Türkiye düzeyin- de hiç çözemiyor. Türk toplumundan kaynakla- nan bir irtica tehlikesi görmüyo- rum. Fakat yurtdışından, bazı Ortadoğu ülkelerinden kaynak- lanan ciddi bir tehlike gö- riiyorum. ISTAHBUL'dan HİKMET ÇETİNKAYA i Uye Yazımlan İSTANBUL — Üye yazımları SHP'nin başına çeşitli sorunlar açıyor. Adana 1 nın Seyhan örgütündeki karışıklık SHP'de çalkantının giderek yoğunlaş- masına neden oluyor. Acaba bu aşamada kim haklı. kim haksız? Adana ve Seyhan örgütlerinin görevden alınmasmın ardında yatan gerçek nedtr? İsterseniz MYK üyesi Hasan Zengirf in hazırladığı rapora bir göz atalım... Seyhan ilçe Başkanı Mehmet Salıcı ve İlçe Sekreteri Süleyman Timur, 19.10.1990 tarihinde SHP Genel Baş- kanı Erdaj İnönü'ye bir dilekçeyle baş- vurdular. İki yönetici, Ankara'dan sağ- lanan üyelik formlan ve makbuzlaria Adana Belediyesi çalısanlarının, il baş- kanlığı aracılığıyla üye yapıldığını öne ^ördüter. Bu savlar daha önce araştırılmaya başlandı. Önce örgütlerden sorumlu Gene Sekreter Yardımcısı Güneş Gür- seler, ardından MYK üyesi Hasan Zen- gin, iddiayı yerinde incelediler. Seyhan İlçe Başkanlığı'nın genel merkeze gönderdiği 4539 yenilemeyle 14.6.1990 tarihinde üç aylık sürelerinin dolmasıyla üyeliğe alınma kararı veri- len 10 bin 601 kişiyte birlikte toplam üye sayısımn 15 bin 140 olduğu anlaşıldı. Ancak genel merkeze gönderilen diğer toplam 14 bin 113 üyeden Seyhan llçe Yönetim Kurulu'nun bilgisi olmadığı, bunlardan 7 bin 277 yeni üye ile 704 ye- nileme kaydının üst yazısırtda ilçe Baş- kanı Saltcı'nın yerine bir başkasının im- za attığı saptandı. Belırtılen bu 14 bin 113 toplam üye kaydının üyelik başvu- ru belgelerinin ilçede kalması gereken kopyalannın kurultay sonrasında il baş- kanı tarafından Seyhan İlçe Başkanlı- ğı bolümüne kaydırıldığı ortaya çıktı. Dinleyin, daha bitmedi... İhtilaflı 14 bin 113 üye kaydı için ke- silen makbuzların genel merkezden doğrudan ya da dolaylı yollardan Ada- na II Başkanlığı'na gönderildiği, il say- manlığınca bunların düzenli olarak ka- yıtlarının tutulmadığı, ilçelere aktarılma- sında titiz davranılmadığı, sonuçta Sey- han ilçesinde ihtilaflı üye kayıtlarıyla il- gili olarak kesilen makbuzların değiş- tirilmiş olduğu anlaşıldı. Adı Cezmi Tünay. Seyhan Belediye- si'nde işçi. SHP İlçe Yönetim Kurulu üyesi. ilçe başkanıyla arası açık. 106 cildin tümünü kullanmış. Bu makbuz- lar nedeniyle zimmetinde 22 milyon 500 bin lira gözüküyor. Adı Berati Çelik. Büyükşehir Hal Mü- dürlüğü'nde işçi. İlçe yönetim kurulu üyesi. 274 cilt makbuzu ilçe başkanı- nın bilgisi dışında kullanmış. Bu neden- le zimmetinde 68 milyon 500 bin lira gözüküyor. Zabıta Müdür Yardımcısı Yılmaz Ya- kar'ın 3 milyon 500 bin, kısaca toplam 103 milyon lira zimmet yolsuzluğu çı- kıyor ortaya. Ayrıca Adana SHP İl Baş- kanı Çukurova Belediyeler Birliği'nden danışmanlık ücreti, bir bölüm il ve ilçe yöneticilerinin Adana Büyükşehir Belediyesi'yfe, Seyhan Belediyesi'nde görevde bulunması ilginçtir. Özetlersek, Adana'da yaşanan olay budur... Bakalım parti içi muhalefet bu konu da neler söyleyecek? Bekliyoruz... ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — 12 Eylul'le birlikte si- yasetten yasaklanan Bülent Ecevit, yaptığı konuşmalarda açıkladığı görüşlerinden dolayı mahkeme mahkeme dolaşırken eşi Rahşan Ecevit ve çok sayıda arkadaşının kurduğu "Demok- ratik Sol Parti" için lçişleri Ba~ kanlığı'na 14 Kasım 1985 günü resmen başvuruluyordu. Rahşan Ecevit'in genel başkanlığında, bugün artık yakın çevresinde bulunmayan kişilerle siyasi ya- şamda mücadeleye giren parti, tarlada, fabrikada, çarşı ve pa- zarda örgütlenmeyi amaçlıyor, kendilerini "çile çiçekleri" ola- rak tanımlıyorlardı. HP'den ayrılan bir grupla TBMM'de grup kuran ve sesini TV'den de yaymaya başlayan DSP'nin Genel Sekreteri Necat Hamzaoğlu işçi olarak çalıştığı Avusturya'dan dönerek aktif politikaya katılmıştı. Bu arada siyasi yasaklann kalkması konu- sunda verilen mücadele miting- lerinde önce Rahşan Ecevit konuşuyor, sonra sözü, yasaklı eşi Bülent Ecevit'e bırakıyordu. Bütçeden Hazine yardımı al- malan SHP tarafından "SHP*yi bölmenin ANAP'ça ödüllendirilmesi" olarak nite- lendirildi. 1987 referandumuyla yasağı kaldırılan Ecevit, partisi- nin başına geçtikten sonra da DSP, kuruluşundan beri sürek- li yönetim kadrosu değiştiren bir parti olma hüviyetinden kendi- sini kurtaramadı. 1987 seçimle- rinde barajı aşamayarak parlamentoya giremeyince, Ece- vit genel başkanük koltuğunu, bir süre siyasetten ve genel baş- kanlıktan uzaklaştığını söyleye- rek Necdet Karababa'ya bıraktı. Bu arada Celal Kürkoğlu is- mindeki bir kurucu üye parti içinde muhalefet bayrağı açtı ve yönetimle mahkenıelik oldu. Kürkoğlu SHP'ye geçti. Siyasi mücadelesinde sürekli olarak SHP'yi en acımasız söz- lerle eleştiren ve SHP ile birleş- menin ancak tabanda gerçekleşebileceği tezini savunan Ecevit'e göre, ufukta bir koalis- yon gözüküyor. Ecevit, DSP ve SHP'nin parlamentoda rahat bir çoğunluk oluşturabileceğinin görüldüğünü dile getiriyor. "Bu, Meclis'te birleşme anlamına gel- mez. İki partinin seçim sonra- snda iktidan belirieyebilecekleri anlamına gelir" diyen Ecevit, nasıl bir iktidarın belirleneceği- ni bugünden söylemenin ola- naksızlığına işaret ediyor. DSP kurucusu Haluk Özdal- ga, partiye yönelik suçlama ve eleştirileri nedeniyle MKYK ta- rafından verildiği Merkez Disip- lin Kurulu'nda yargılandı. Savunma vermeyen Ozdalga, partiden kesin olarak ihraç edil- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle