Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı C umhumet Maıbaaaİık \f (jazetevilık. Turk Anonım Şırkctı adırva k ^ - i k i <rtal Ba»iu«w. D» Hatocrkr rrjaı Bnkı, Lko
>adır Nadı % üend >a\m Muduru Ha&an Omal. Mue»se« Muduru H*r*crien krma4 Kat^L. b|i- m O m ^ >M\ia». Hjbtr
tmıne L>ak|tgıl. W/ı Ijkrı Muduru Okı> Coarnsın, 0 H^ber Merkezı AMaikadır \Kvtmaa, (>t/ı >a/ılj(
Muduru >alçıa Bater. Sa\ta Du/cnı ^onftmenı \U Atır 0 Temsskıler 0 Mdi. iiic Lnri Lrk«ı ^ v
\Nk \KA \hmrt Tan. 1ZMİR. Hikmri <.>ÜBka>a. \DANA. (,>»tn >i|eno^u
ını Cracu Tarfcajı. l> Vr.dıkj >»luwı krtcacı. kulıur ( Hal l *lrf Klanbut
*y rrru lıaarl Brrtaa Vi-rr Hafıı'iırı Ncro» Deftaa Spo' l)anısnw->ı
^hıa \lpav IJujdTme \bdoHan t u ı a 0 kaoMmaıcv \hma İMnluı
Bur
,c PtanUfna V*gı OMB«aa*>«»*l"« 0 Reklam Ayv Toma ^ t ı
0 0
ınUf Hul.ı tkıol 0 Idju Hamıa <^trr 0 ljleımt OaaVr ÇriaU % Bıigı-lilcm >arf laal 0 Pnv>nd !ml ı
tekin A»ru^ Hj^an Nadır Nadi
Ukla> Ukal. Y«k« Baw. H.^n
Iraal. Hatnri trtmkava Okat
İMruıt. l ıtur MaoK-a llhan
W»k. «• M n . taaatl laa
05 65 ^
a>dn. (ymnurı.t- M<.!haau.ık vc Oa^cıecılık TAŞ. Turk Oca£ı Cad 39/4! C»|aioiiu"
PK 246 İMartbul Tel '•U 05 05 (20 hat) Tcfo 22346. Fax (1) S26 60 72 0
,a Ookalp Blv inkıİap S NÛ 19 4 Tel 133 II 41-4", Teie* 42344, F u (4) 133
lanır. H 2ıya Bh 1352 S. 2'3. Tel !3 12 30. Tdex 52359 F*x (51) 19 53 60
Inönu C«d 119 S. So 1 Kaı 1. Tel- 19 3" 52 <4 hat) Tdex 62155, F u (71) 19 25 71
TAKVİM: 12 KAS1M 1990 İmsak: 5.13 Güneş: 6.40 öğle: 11.53 İkindi: 14.31 Akşam: 16.56 Yatsı: 18.18
Çocuğunu
döven
annebaba
sorunlu
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Çocuklann "kaza-*
ya bağlı olmayan" yaralanma-
larına "kazara" susü verilerek
bu olaylann baştan savma ya-
nıtlarla geçiştirildiğine dikkat
çekildi. Çocuk istismarı konu-
sunda araştırmalar yapan İn-
giliz uzmanlar çocugunu istis-
mar eden anne babalann
psikolojik sorunlan olduğunu
belirterek "Geçmişteki kötü
deneyimleri, kişileri şiddete
egilimli kılıyor. Bu da çocuğun
yaramazlık yapması gibi du-
ruralarda ortaya çıkıyor"
dediler.
Çocuk İstismarını ve İhma-
lini Önleme Derneği ile Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakülte-
si tarafından düzenlenen Ço-
cuk Istismarının ve Ihmalinin
Önlenmesi Çalışma Gruplan
toplantıları dün sona erdi.
Toplantıların son gunünde is-
tismann nedenleri ve sonuçlan
konusunda İngiliz araştırma-
cılar deneyimlerini ve araştır-
malarmın sonuçlarını aktardı-
lar. Kevin Brovrae bebeğe ya-
pılan kötü muamele ya da ço-
cuk cinayetleriyle ilgili haber-
lerin gazetelerde baştan sağ-
macılıkla bir esrar perdesi için-
de değerlendirildiğini belirte-
rek şunlan söyledi: "Kazaya
bağlı olmayan yaralanma söz-
ciiklerindeki esrar perdesi be-
lirgindir. Kazara siısıi verümek
isteodiği açıktır. Çoğu zaman
birçok çocuğun anababası ta-
rafından kasıtlı olarak ve şid-
detli bir biçimde fiziksel ola-
rak saldınya ugradığı gerçeğini
kabul etmek istemeyiz. Bir ço-
cuk yaralandığında. bunun
gerçekte resmi iletişim ve yö-
netim sistemindeki bir hata so-
nucu olduğu varsayımında da
konuya baştan savma bir ya-
nıt arama eğilimi vardır. Oy-
sa çocuğun >aralanması birlik-
te yaşadığı ailenin batası sonu-
cu da olabilir. Gerçeklerle dii-
riistçe yuzleşecek olursak bel-
ki çocuklara yapılan kotü mu-
amelenin gerçekleşmesini ol-
masa bile tekrarlanmasını ön-
leyebiliriz."
Kevin Browne araştırmalar
sonunda istismar eden ana-
babalar arasında psikolojik
sorun oranının yüzde 61, istis-
mar etmeyen anababalarda ise
yüzde 22 olduğunun görüldü-
ğüne dikkat çekerek, "Araş-
tırmalarda, istismar eden an-
nelerin olgunlaşmamış kişi-
ler olduklan göriildü" dedi.
Arazi
takasına
ilgi az
Takas yönetmeliği
uyarınca, SİT alanlarında
arazileri bulunanlar,
taşınmazlarını aynı
yöredeki bir başka arazi
ile değiştirebilecekler.
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — SİT alanlarında
arazileri olan yurttaşların
"mağdur" olmamaları için çı-
kartılan "takas" yönetmeliği-
ne ilginin az olduğu bildirildi.
Yurttaslann özel mulkiyet hak-
larını korumak için çıkartılan
yönetmelik ile çalışmalara baş-
ladıklannı belirten Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Korurna
Genel Müdüru Altan Akat,
1986 yılından bu yana kendi-
lerine yapılan 250 basvurunun
su anda işleme konduğunu ve
1991 yılı başında takasların
gerçekleştirileceğini soyledi.
Resmi Gazete'nin 8 Şubat
1990 günlü sayısında yayımla-
• narak yürürlüğe giren yönet-
meliğe göre kesin inşaat yasa-
ğı getirilen korunması gerekli
taşınmaz kültür ve tabiat var-
lıklanmn bulunduğu SİT alan-
larındaki taşınmaz malların
Hazine'ye ait taşınmaz mallar
ile değiştirilmesi öngörülüyor.
1. ve 2. derece arkeolojik SİT
alanı, 1. derece doğal SİT ala-
m içinde arazisi bulunan yurt-
taşlar, yönetmelik uyannca ta-
şınmaz mallannı Maliye Ba-
kanlığı tarafından saptanacak
olan "aynı yöredeki" bir baş-
ka arazi ile değiştirebilecekler.
Özel mülkiyetler üzerinde
kazılar yapan arkeologlar ta-
rafından olumlu karşıianan
yönetmelik hakkında bilgi ve-
ren Kültür ve Tabiat Varlıkla-
rını Koruma Genel Müdürü
Altan Akat, yurttaslann mağ-
dur olmaması için böyle bir
düzenlemeye gidildiğini söyle-
di. Yönetmeliği n Maliye Ba-
kanlığı Milli Emlak Genel Mü-
dürlüğü ile Kültür Bakanlığı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Genel Mudürlüğü'-
nün ortak bir çalışması oldu-
ğunu da dile getiren Altan
Akat, ilk işlemleri kendi genel
müdürlüklerinin yaptığını be-
lirtti. Akat, "Öncelikle takasa
konu olacak yerleri tespit edi-
yoruz. Tabii SİT alanları Tiir-
kiye'de çok geniş bir alanı kap-
sıyor. Bunian teker teker ince-
lemeye aldık" dedi.
Psikologlaragöre Türk aileyapısında babalann çocuk üstünde 'baskı'kurmaları hatalı ilişkilereyolaçıyor
'Otoriter baba*yanhş roldeSERPİL GÜNDÜZ
Psikoloğuyla dertleşen baba
yakınıyor. "Çocuğu sevme işi
anneye, azarlamak da' bana dii-
şiiyor..."
Ailede otorite görevini çoğun-
lukla erkekler üstleniyor. Sonu-
cunda birçok baba çocuğuyla
sevgi alışverişini yaşamayı kaçı-
nyor. Çocukla baba arasında
duygu sözcükleri eksik kahyor.
Otorite görevini üstlenen baba
yetişmekte olan çocuğunun eğ-
lenceli tarafını yaşayamıyor, ço-
cuğunun tadını çıkaramıyor.
"Işin kötü ve önemli tarafı,
baba neyi kaçırdığını fark etmi-
yor bile" diyor Doç. Dr. Arşa-
luys Kayır. Çocuk ondan çeki-
niyor, yaklaşmıyor ve sevgisini
göstermiyor. Evin içinde sevgi
yasanmıyor. Gergin ve çatışmalı
bir ilişki içinde yetişen insanlar,
sonraki yasamlannda otorite ile
çatışıyorlar ve bu tüm yaşamla-
nna yansıyor.
Doç. Kayır'a göre otoriteyi
arayan, onu yücelten aynı za-
manda da otoriteyle çatışan bir
toplumda yaşıyoruz. Çünkü ba-
şımızda bir otoritenin ya da biz-
İeri 'çekip çeviren' birinin olma-
sı, teker teker sorumluluk alma-
mızı engelliyor.
"Ailede otorite olmalı mı?
Otorite paylaşılmalı mı?" L'z-
tdare, çocukta Sadece hafta
sonlannı çocuklarıyla geçiren
anneler, çocuğun her isteğini
yapma eğilimine giriyor. Idareyi
eline geçiren çocuk, oturma
odası ve TV'yi denetimine alıyor.
Baskıcı ve bağunlı Aile
içinde, çocuğu 'disipline etmek'
için annenin seven ve koruyan,
babanın azarlayan ve 'döven'
rol üstlenmesi çocuklarda
'baskıcı ve bağımlı' kişilikler
yaratıyor.
Sorumluluk bilinci
Psikologlar, çocuk eğitiminde
amacın özdenetim yaratmak ve
sorumluluk bilinci vermek
olduğunu söylüyorlar. Disiplin
için dışarıdan baskı yapmak
hatalı yöntem.
manlar disiplinle otoritenin ka-
nştınlmaması gerektiğini vurgu-
luyorlar.
"Çocuk en yakınındaki yetiş-
kine benzeyerek yetişkin olur"
diyor uzmanlar. Böyle olunca
yalan söylenen bir ortamda bü-
yüyen çocuk, yalan söylüyor,
şiddetin bulunduğu bir ortam-
da büyüyen çocuk da şiddeti
ahyor.
Ailede otorite, paylaşılan bir
otorite olmadığı için, anne edil-
gen kalırken, baba da otorite
görevini üstleniyor.
"Ailede dayak ve zora baş-
vurma çok fazla, severken bile
dövüyonız çocuklanmızı" diyor
Psikolog Fatma Sayman. Ba-
ğımlı ilişkilerde otöriter anne ve
baba çocuğa kanştıkları gibi,
birbirlerine de kanşıyorlar. So-
nuçta 'baskıcı ve bagımir kişi-
likler gelişiyor.
Sayman'a göre disiplin ortak
yaşam için gerekli. Ancak disip-
lin dışarıdan baskı ile kabul et-
tirilmemeli. Aile içinde bireyle-
rin de uyduğu bir yapıda olma-
lı. Amaç çocuğun özdenetime
sahip olması. Çocuğa yaptığı
hatalann doğal ve mantıksal so-
nuçlarını göstermek gerekiyor.
örneğin yemeği tabağından at-
tıysa çocuğa bunun sonucunda
aç kalacağını ve yemeğinin
önünden alınacağmı göstermek
gerekiyor.
"Çocuğa anlayarak yaklaş-
mak gerekiyor" diyor Psikolog
Sayman. Yani çocuğun gelişim
seviyesini, o yaş dilimindeki ço-
cuğun neler yapabileceğini ve o
sıradaki çevre koşullannı da
gözetmek gerekiyor. Burada ço-
cuğun kişilik yapısını da hesa-
ba katarak, olumlu davraruşla-
rını desteklemek söz konusu.
Kim,
kımlığını
buldu
Dış Haberler Servisi —
Şişmandı, zayıfladı. Dağıtmıştı,
toparladı. Kimliğini kaybetmişti,
şimdi buldu Londralı pop yıldızı
Kim NVilde. "Can't get enough of
your love" (Aşkına doyamıyorum)
"Worid in perfect harmony" (Tam
uyumlu dünya) gibi parçalarla hit
listelerinde yeniden tırmanışa geçen
VVilde, Stern dergisinin haberine
göre artık geleceğe umutla bakıyor.
80'li yılların başında aniden üne
ulaşan ve seksi görünüşü ile pop
dünyasında fırtına gibi esen Kim
\Vilde, 80'li yılların sonuna doğnı
kendini hızlı yaşama kaptırmış aşırı
şişmanlamış ve şımararak başarıyı
hep yan cebinde sanmıştı. Ama bu
tür yaşam ona yaramadı, yeni
yapıtlar üretemedi, basın ve
kamuoyunda puan kaybetti,
unutulma sürecine girdi. Ancak
henüz 30 yaşında olan \Vilde,
kendini çabuk toparladı. Şimdi
"Evlenmek çoluk çocuk sahibi
olmak istiyonım, kariyer benim için
ikinci sıradt" diyor. Seksi havasıru
hâlâ 4toruyor, ama artık çılgın ve
dağınık tablo yerine, doğal olgun
ve güvenli bir dişilik sunuyor.
Kim Wilde gelecek için
iddialı; "Asıl sanat
yasamım 30 yasından
sonra başlayacak."
diyor.
Ülkemizde 26 kuş türü ile 21 memeli türünün soyları hızla tükeniyor
Türkiyede hayvan sayısı bilinmiyorDoğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı
Nergis Yazgan, Türkiye'nin değişik
bölgelerinde doğada yaşayan hayvan
popülasyonlarının sayısmın bilinmediğini
söyledi. Türkiye, türlerin korunmasına ilişkin
uluslararası anlaşmalara henüz imzaatmadı.
İDİL GÜRSEL
ANKARA — Oluşumları
milyonlarca yılda gerçeklesen
birçok canlı türü, 25-30 yılda
yok oldu. Nesli tükenmekte olan
canlılar için ilgili kuruluşlar hiç-
bir harekete geçmezken, gönül-
lü çevre örgütleri bu konuda yet-
kilileri suçluyorlar.
Doğal Hayatı Koruma Derne-
ği Başkanı Nergis Yazgan, tür-
lerin korunmasına ilişkin ulus-
lararası anlaşmalara imza atıl-
madığını vurgularken, konuya
ilişkin araştırmalarm yetersizli-
ğine dikkati çekiyor. Ülkemizde
26 kuş turü ile 21 memeli turü-
nün tükenmek uzere olduğu be-
lirtiliyor.
Elimizdeki hayvan stoklannın
dahi bilinmediğini kaydeden
Yazgan, "Şu anda bizde olan
popülasyonlardan haberimiz
yok. Aynca hayvanların ihraca-
tı ve ithalatının yasaklanması
gerekirken, bugün maymun ve
papağanlar pazar bulabiliyor"
diye konuşuyor. Orman Genel
Müdürlüğü'nün konuya sahip
çıkması gerektiğini de vurgula-
yan Yazgan, şöyle konuştu:
"Öncelikle nerede, hangi hay-
van var bunun bilinmesi gerekli
ve bu konuda milli bir strateji
saptanmalı. Konınma altına alı-
nacak yöreler seçilmeli.
Aynca konıraa alanlan ve
milli parklardaki koruma ön-
lemleri de yeteıii değil. Bu alan-
larda yeterli yönetim planlan
yok. Şu anda Satan Sazlığı,
Manyas Kuş Gölü en sıkı koru-
ma altında olan aianlar. Daha
yüksek bir statü yok, ancak kir-
lilik aldı başını gidiyor. DSİ'nin
kurutma çalışmaları da bu böl-
gelerdeki hayvanların ölümüne
yol açıyor." Türkiye Tabiatı Ko-
ruma Derneği Başkanı Hasan
Aşmaz ise türlerin yok olması-
nı öncelikle var olan yasaların
yetersizüğine bağlıyor ve yeni av
kanununun bir an önce çıkarıl-
ması gerektiğini hatırlatıyor.
DSİ'nin kurutma çalışmaları-
nın birçok hayvanın neslinin tû-
kenmesine yol açtığını yineleyen
Aşmaz, su kuşlarının korunma-
sına ilişkin Ramsar sözleşmesi-
ne henüz imza atılmadığından
yakınıyor.
Aşmaz, sorunun öncelikle iki
nedeni olduğunu savunarak şöy-
le konuşuyor:
"Öncelikle sahilde çarpık yer-
leşmeyle ortaya çıkan sorunlar
hayvanların yaşam ortamlarını
oriadan kaldırdı. İkincisi sahil
kesimindeki noranın ve nehir al-
tındaki sulak sahaiann, yapdaş-
maya dönük tahribi nedeniyle
yaşam sahalan daraltıldı."
Aşmaz, bitki türlerinin gide-
rek yok olma nedeninin ise kent-
leşme ve barajlann kurulmasıyla
su altında kalmaları olduğunu
belirtiyor.
Türkiye"de soyu tükenmekte
olan bitki ve hayvan türleriyle il-
gili araştırmaları bulunan Ha-
cettepe Üniversitesi öğretim uye-
si Prof. Dr. tlhami Kiziroğlu,
yaşama alanlarının yok edilme-
si nedeni ile tehlike altına giren
bitki sayısmın 250 olduğunu be-
lirtirken, köylerin şehirleşmesi
sonucu tehdit altına giren tür sa-
yısının 18 olduğunu söylüyor.
Anadolu faunasında çevre
bozucu etmenlerden en fazla et-
kilenen grubun balık, sürüngen,
kuş ve memeliler olduğunu an-
latan Kiziroğlu, "Yurdumuzda
şimdiye kadar 26 familyaya ait
192 balık türü saptanmıştır. Ba-
lık faunasının bu zenginliğine
rağmen, su sistemlerinin karşı-
laştığı olumsuzluklar sonucu
birçok balık Iıiru tehlike altına
girmiştir" diye konuşuyor.
Türkiye'de bahkların yok ol-
ma nedenlerinin arasında "su
yapılarının bozulması", "su sis-
temlerinde yapılan aşılamalar",
"pestisidlerin sulara karışması",
"havyar nretimi", "göç esnasın-
da bilinçsiz avlanma" ve "sulak
aianlann kurutuhnası" olarak
sıralanıyor. Dicle-Fırat sistemin-
deki barajlaşma sonucu birçok
balık türü, havyar üretimi nede-
niyle mera balıklarının soyları
tükenirken Van Gölü'ndeki in-
ci kefalinin soyu göç sırasında-
ki aşın avlanma nedeniyle gide-
rek yok oluyor.
Kelaynak ve yılanboyun kuşu-
nun nesli tukendi. Populasyon
büyüklükleri 1-25 çifte kadar
inen ve tükenme tehlikesiyle
karşı karşıya olan kuş türü sa-
yısı ise 28 i bulmakta.
Ailede otoriteyi simgeleyen
kişi kendi beklentisini tek yanlı
olarak çocuğa kabul ettirmek is-
tiyor. Çocuğun gerçeğini hesa-
ba katmadan, kendisi gibi olma-
sını istiyor. Çocuğuna yalan
söyleme diyor, oysa önce ken-
disi yalan söylüyor.
Psikolog Sayman, otoritenin
çocukta öfke ve korku yarattı-
ğını belirtirken, öfkesini bastı-
ran ve "onlar nasıl isüyorsa öyie
olmak" gibi bir sorunla karşı
karşıya kalan çocuğun değişik
davranış biçimleri ortaya koy-
duğunu söylüyor.
Kendine giiven
Karşı koyma inatlaşma ya da
aşırı boyun eğiş veya iyi huylu
olmak gibi davramşlar geliştiri-
yor. Kendine güven duygusu ek-
siliyor. Aile ve çevresinin bek-
lediği bir kişilik geliştiriyor. ö z
benliği ile dışarıdan zorla kabul
ettirilen kişilik çelişebiliyor. So-
nucunda da kendisinden aşağı-
sını ezen, ondan üstün olana da
bağımlı bir kişilik geliştiriyor.
"Çocuk kendi otoritesini
kendisi seçer"diyen Doç. Dr.
Arşaluys Kayır, otoriteyi bir ki-
şinin üstlenmemesi gerektiğini
savunuyor. Oysa bizim aile ya-
pımızda bu görev erkeklere ve-
riliyor. Otoriteyi yuklerunek is-
temeyen bir anne, pasif kalmak
daha rahat olduğu için, "nasıl
olsa benim sözüm geçmez" di-
yerek sorumluluğu almamış
oluyor.
Doç. Kayır'a göre, çalışan
annelerin çocuklan ise bir baş-
ka sorun. Sadece hafta sonlan-
nı çocuklarıyla birlikte geçiren
anneler, çocuklann her istediği-
ni yapma eğiliminde oluyoriar.
Idareyi eline geçiren çocuk, ken-
disine hiçkimseyi karıştırmaya-
rak TV'yi ve odayı istediği gibi
kullanabiliyor.
Boşanmalar ve ölümlerde is'-
ayrı bir panik yaşanıyor ıtu
gerekli bir boşanmayı bile
engelleyebilir" diyor. Doç. Ka-
yır. Ölümle de, 'babamız gitti'
şeklinde bir panik ya'^ruyor. Bu
durumda da çocuğa gereğınden
fazla sorumluluk yükleniyor.
Doç. Arşaluys Kayır, anne ve
babanın çocuk yetiştirmedeki
rolünün kendi kişilik yapısı, iç
çatışmaları ve gelişimiyle bağ-
lantılı olduğunu söylüyor.
Doç. Dr. Arif Verimli ise do-
ğuştan getirilen iç benlik, do-
ğumdan sonra edinilen benlik ve
son olarak kavranılan toplum-
sal değer ve yargıların insanın
psikolojik yapısının temelini
oluşturduğunu vurgularken, ço-
cuklarda 9-11 yaşlarında top-
lumsal kavram ve değerlerin ge-
liştiğini söylüyor. Çocuk bu dö-
nem öncesinde kendisinden bü-
yüklerin yaptırımlarına düşün-
meden uyuyor.
Otorite gelişmesi
Genellikle kendisinden güçlü
olan, ağabey, öğretmen ve an-
ne babasmın istek ve arzularına
uymaya çalışıyor. Doç. Verim-
li bunu otorite gelişmesi olarak
tanımlıyor ve "Bu dönemde ki-
şiligin en önemli görcvlerinden
birisi otorite ile uyum içinde
olmasıdır" diyor.
Doç. Verimli'nin acıklamala-
nna göre otorite fıgürü ile çatış-
manın en yoğun olduğu dönem
ergenlik... "Ailenin otorite" ye-
rine "ailede güçlü kişi olmalı
mıdır " sorusunun daha doğru
olacağını belirten Doç. Verim-
li, "Ekonomik gücü elinde bu-
lunduran kişi güçlü kişidir. Bu
da bizim aile yapısında erkek
olur. Bence bu yanlış bir
kavram". derken bu konudaki
düşüncelerini şöyle aktarıyor:
"Evlilikler her şeyden önce
eşit dengeler üzerine kurulmalı.
Biri diğerinden güçlü olmama-
lı. Özgür, adil ve paylaşılmış de-
ğerler olmalı. Bir ailede çocuk-
lar için figür anne-baba olmalı.
Bir taraf ağır basmamalı. Kural-
lan birlikte koymalılar. Disipli-
ne etmek, eğitmek başka bir
şey, yanlış anlaşıldıgı gibi oto-
riter olmak adına katı, sert, laf
dinlemez kaba olmak başka şey-
dir.
Olumsuz figür
Bir diğer ifadeyle katı, kaba,
uzlaşmaz olmak otöriter olmak-
la eş anlamlı sayılmaktadır. Bu
yanlıştır. Çocuk en yakınında-
ki yetişkine benzeyerek yetişkin
olur. Erkegin ekonomik, fizik
güçlülüğü ile kendisini ifade
edemeyen ve boyun eğerek her
şeyi içine atan kadın örneği, bir
çocuk için yanlış ve olumsuz bir
fîgürdür."
Çocuğun kendi iç disiplinini
kurması gerektiğini söyleyen
eğitimci Güler Yücel, "Korku
yerine iç disiplin. Çocuğu eğite-
rek kendi kendine karar verebil-
me özgürlüğünü vermek gere-
kir. Bu da kendi yemeğini ken-
disi yemesiyle başlar" diyor.
"Tuvalet ve kaşık savaşında
çocuğun kendi savaşını kazan-
ması gerekir" diyen Güler Yü-
cel, yetişkinin görevinin, yaşına
göre çocuğun iç disiplinini kur-
masında sadece destek vermek
olduğunu vurguluyor.
WHO'nıııı
kaseti
• ANKARA(ANKA) —
Dünya Sağlık örgütü'nün
(WHO) AIDS'le mücadele
programı kapsamında
hazırlatılarak üye ülkelere
gönderdiği AIDS'le Ugili
video kaseti, Türkiye*ye
uymadı. Sağlık
Bakanlığı'nın, bu kasette
yer alan "ayıp" ve "aykın"
görüntülerle ifade
biçimlerini değiştirerek,
Türkiye'ye ve Türk halkına
uyarlayacağı öğrenildi.
AIDS'in buluşma yollan ve
risk gruplan hakkında
ayrıntdı bilgi içeren video
kaseti, Sağlık Bakanlığı
yetkilüeri tarafından
incelendi. Ancak bu
kasetteki bazı görüntülerle
ifade biçimlerinin, "her
kesimden yurttaşın
algılayabileceği ve kabul
edebileceği" bir tarza
dönüştürülmesi benimsendi.
Tam otomatik
telefon
• ANKARA (ANKA) —
PTT Genel Müdürlüğü, 9
kasımdan itibaren beş ildeki
altı yerleşim birimini daha
tam otomatik telefon
görüşmesine açtı. PTT'den
yapılan açıklamaya göre,
otomatik görüşmeye açılan
merkezler, bağlı olduklan
il, telefon kod numaralan
ve abonelerin, telefonlannın
ilk rakamı önüne
koyacaklan rakamlar şöyle:
Akçakışla (Sıvas-4782-6),
Rıdvanh (Trabzon-0451-7),
Çayhan (Konya-3456-7),
Geyikbayırı
(Antalya-3165-3), Altınyaka
(Antalya-3217-8),
Kesmetepe
(Adıyaman-8791-6).
Ç ** ••
ayonıı
kazıları
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) — Dünyada
ilk kez yerleşik düzene
geçilen ve tarımın yapıldığı
ilk yer olarak belirlenen
Çayönü HoyTiğü'nde
arkeolojik kazılar
tamamlandı. Ortaya
çıkanlan ızgara evler
koruma altına alınırken
höyüğün bulunduğu alanın
"ören" yerine
dönüştürülmesi için
çalışmalar başlatıldı. 1970
yılında Chicago
Üniversitesi'nden bir heyet
ile tstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi öğretim
üyelerinden Prof. Halet
Çambel tarafından
başlatılan, geçen ekim
ayında da aynı fakülteden
Doç.Dr. Mehmet özdoğan
tarafından tamamlanan
kazı çalışmaları sonucu
günışığına çıkanlan ızgara
evler, koruma altına alındı.
Kaplumbağa
için boykot
• tZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Dalyan'da deniz
kaplumbağalannın
yumurtlama alanına otel
yapımının engellenmesi için
gerçekleştirilen
kampanyaların ardından i
çevreciler şimdi de "•
Yunanistan'ın Zakhyathos
Adası'nda deniz
kaplumbağaları için önem
taşıyan yumurtlama
alanlanna inşaat
yapılmasını protesto
ediyorlar. Uluslararası bir
kampanya başlatan
çevreciler, adanın turizm
acenteleri tarafından boykot
edilmesi için çağrı yaparken
Dalyan'ı da bölgede henüz
birçok sorunun
çözümlenmemiş olmasına
karşın örnek alan olarak
gösteriyorlar. Kampanyayı
çeşitli çevreci kuruluşlarla
ortaklaşa gerçekleştiren
Alman çevreci Günther
Peter, "Dünyada yok
olmaya yüz tutan bir canJı
türünün varolma şansını
daha da azaltarak turizm
alarunda gelişmeyi
planlayanlar, büyük bir
yanılgı içindeler" dedi.
Arıcılara
turizm yasağı
• ANTALYA (AA) —
Antalya'da ancılann,
turistik yörelere yakın
yerlere kovanlannı
koymalan yasaklandı.
Tarım İl Müdürlüğü'nce
oluşturulan "Antalya
Ancılık Komisyonu"nun
aldığı karara göre,
Antalya'ya dışarıdan
gelecek gezgin ancılar,
çalışmaya başlamadan en
az 15 gün önce il ve
ilcelerdeki tarım
müdürlüklerine başvuruda
bulunacaklar. Tarım
müdürlüklerinden aldıklan
raporlarla, anlarının
hastahksız olduğunu
belgeleyen ancılar, önceden
belirlenen yerlere
kovanlannı koyarak üretim
yapabilecekler.