04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı C umhumet Maıbaaaİık \f (jazetevilık. Turk Anonım Şırkctı adırva k ^ - i k i <rtal Ba»iu«w. D» Hatocrkr rrjaı Bnkı, Lko >adır Nadı % üend >a\m Muduru Ha&an Omal. Mue»se« Muduru H*r*crien krma4 Kat^L. b|i- m O m ^ >M\ia». Hjbtr tmıne L>ak|tgıl. W/ı Ijkrı Muduru Okı> Coarnsın, 0 H^ber Merkezı AMaikadır \Kvtmaa, (>t/ı >a/ılj( Muduru >alçıa Bater. Sa\ta Du/cnı ^onftmenı \U Atır 0 Temsskıler 0 Mdi. iiic Lnri Lrk«ı ^ v \Nk \KA \hmrt Tan. 1ZMİR. Hikmri <.>ÜBka>a. \DANA. (,>»tn >i|eno^u ını Cracu Tarfcajı. l> Vr.dıkj >»luwı krtcacı. kulıur ( Hal l *lrf Klanbut *y rrru lıaarl Brrtaa Vi-rr Hafıı'iırı Ncro» Deftaa Spo' l)anısnw->ı ^hıa \lpav IJujdTme \bdoHan t u ı a 0 kaoMmaıcv \hma İMnluı Bur ,c PtanUfna V*gı OMB«aa*>«»*l"« 0 Reklam Ayv Toma ^ t ı 0 0 ınUf Hul.ı tkıol 0 Idju Hamıa <^trr 0 ljleımt OaaVr ÇriaU % Bıigı-lilcm >arf laal 0 Pnv>nd !ml ı tekin A»ru^ Hj^an Nadır Nadi Ukla> Ukal. Y«k« Baw. H.^n Iraal. Hatnri trtmkava Okat İMruıt. l ıtur MaoK-a llhan W»k. «• M n . taaatl laa 05 65 ^ a>dn. (ymnurı.t- M<.!haau.ık vc Oa^cıecılık TAŞ. Turk Oca£ı Cad 39/4! C»|aioiiu" PK 246 İMartbul Tel '•U 05 05 (20 hat) Tcfo 22346. Fax (1) S26 60 72 0 ,a Ookalp Blv inkıİap S NÛ 19 4 Tel 133 II 41-4", Teie* 42344, F u (4) 133 lanır. H 2ıya Bh 1352 S. 2'3. Tel !3 12 30. Tdex 52359 F*x (51) 19 53 60 Inönu C«d 119 S. So 1 Kaı 1. Tel- 19 3" 52 <4 hat) Tdex 62155, F u (71) 19 25 71 TAKVİM: 12 KAS1M 1990 İmsak: 5.13 Güneş: 6.40 öğle: 11.53 İkindi: 14.31 Akşam: 16.56 Yatsı: 18.18 Çocuğunu döven annebaba sorunlu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Çocuklann "kaza-* ya bağlı olmayan" yaralanma- larına "kazara" susü verilerek bu olaylann baştan savma ya- nıtlarla geçiştirildiğine dikkat çekildi. Çocuk istismarı konu- sunda araştırmalar yapan İn- giliz uzmanlar çocugunu istis- mar eden anne babalann psikolojik sorunlan olduğunu belirterek "Geçmişteki kötü deneyimleri, kişileri şiddete egilimli kılıyor. Bu da çocuğun yaramazlık yapması gibi du- ruralarda ortaya çıkıyor" dediler. Çocuk İstismarını ve İhma- lini Önleme Derneği ile Ege Üniversitesi Edebiyat Fakülte- si tarafından düzenlenen Ço- cuk Istismarının ve Ihmalinin Önlenmesi Çalışma Gruplan toplantıları dün sona erdi. Toplantıların son gunünde is- tismann nedenleri ve sonuçlan konusunda İngiliz araştırma- cılar deneyimlerini ve araştır- malarmın sonuçlarını aktardı- lar. Kevin Brovrae bebeğe ya- pılan kötü muamele ya da ço- cuk cinayetleriyle ilgili haber- lerin gazetelerde baştan sağ- macılıkla bir esrar perdesi için- de değerlendirildiğini belirte- rek şunlan söyledi: "Kazaya bağlı olmayan yaralanma söz- ciiklerindeki esrar perdesi be- lirgindir. Kazara siısıi verümek isteodiği açıktır. Çoğu zaman birçok çocuğun anababası ta- rafından kasıtlı olarak ve şid- detli bir biçimde fiziksel ola- rak saldınya ugradığı gerçeğini kabul etmek istemeyiz. Bir ço- cuk yaralandığında. bunun gerçekte resmi iletişim ve yö- netim sistemindeki bir hata so- nucu olduğu varsayımında da konuya baştan savma bir ya- nıt arama eğilimi vardır. Oy- sa çocuğun >aralanması birlik- te yaşadığı ailenin batası sonu- cu da olabilir. Gerçeklerle dii- riistçe yuzleşecek olursak bel- ki çocuklara yapılan kotü mu- amelenin gerçekleşmesini ol- masa bile tekrarlanmasını ön- leyebiliriz." Kevin Browne araştırmalar sonunda istismar eden ana- babalar arasında psikolojik sorun oranının yüzde 61, istis- mar etmeyen anababalarda ise yüzde 22 olduğunun görüldü- ğüne dikkat çekerek, "Araş- tırmalarda, istismar eden an- nelerin olgunlaşmamış kişi- ler olduklan göriildü" dedi. Arazi takasına ilgi az Takas yönetmeliği uyarınca, SİT alanlarında arazileri bulunanlar, taşınmazlarını aynı yöredeki bir başka arazi ile değiştirebilecekler. tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — SİT alanlarında arazileri olan yurttaşların "mağdur" olmamaları için çı- kartılan "takas" yönetmeliği- ne ilginin az olduğu bildirildi. Yurttaslann özel mulkiyet hak- larını korumak için çıkartılan yönetmelik ile çalışmalara baş- ladıklannı belirten Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korurna Genel Müdüru Altan Akat, 1986 yılından bu yana kendi- lerine yapılan 250 basvurunun su anda işleme konduğunu ve 1991 yılı başında takasların gerçekleştirileceğini soyledi. Resmi Gazete'nin 8 Şubat 1990 günlü sayısında yayımla- • narak yürürlüğe giren yönet- meliğe göre kesin inşaat yasa- ğı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat var- lıklanmn bulunduğu SİT alan- larındaki taşınmaz malların Hazine'ye ait taşınmaz mallar ile değiştirilmesi öngörülüyor. 1. ve 2. derece arkeolojik SİT alanı, 1. derece doğal SİT ala- m içinde arazisi bulunan yurt- taşlar, yönetmelik uyannca ta- şınmaz mallannı Maliye Ba- kanlığı tarafından saptanacak olan "aynı yöredeki" bir baş- ka arazi ile değiştirebilecekler. Özel mülkiyetler üzerinde kazılar yapan arkeologlar ta- rafından olumlu karşıianan yönetmelik hakkında bilgi ve- ren Kültür ve Tabiat Varlıkla- rını Koruma Genel Müdürü Altan Akat, yurttaslann mağ- dur olmaması için böyle bir düzenlemeye gidildiğini söyle- di. Yönetmeliği n Maliye Ba- kanlığı Milli Emlak Genel Mü- dürlüğü ile Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Mudürlüğü'- nün ortak bir çalışması oldu- ğunu da dile getiren Altan Akat, ilk işlemleri kendi genel müdürlüklerinin yaptığını be- lirtti. Akat, "Öncelikle takasa konu olacak yerleri tespit edi- yoruz. Tabii SİT alanları Tiir- kiye'de çok geniş bir alanı kap- sıyor. Bunian teker teker ince- lemeye aldık" dedi. Psikologlaragöre Türk aileyapısında babalann çocuk üstünde 'baskı'kurmaları hatalı ilişkilereyolaçıyor 'Otoriter baba*yanhş roldeSERPİL GÜNDÜZ Psikoloğuyla dertleşen baba yakınıyor. "Çocuğu sevme işi anneye, azarlamak da' bana dii- şiiyor..." Ailede otorite görevini çoğun- lukla erkekler üstleniyor. Sonu- cunda birçok baba çocuğuyla sevgi alışverişini yaşamayı kaçı- nyor. Çocukla baba arasında duygu sözcükleri eksik kahyor. Otorite görevini üstlenen baba yetişmekte olan çocuğunun eğ- lenceli tarafını yaşayamıyor, ço- cuğunun tadını çıkaramıyor. "Işin kötü ve önemli tarafı, baba neyi kaçırdığını fark etmi- yor bile" diyor Doç. Dr. Arşa- luys Kayır. Çocuk ondan çeki- niyor, yaklaşmıyor ve sevgisini göstermiyor. Evin içinde sevgi yasanmıyor. Gergin ve çatışmalı bir ilişki içinde yetişen insanlar, sonraki yasamlannda otorite ile çatışıyorlar ve bu tüm yaşamla- nna yansıyor. Doç. Kayır'a göre otoriteyi arayan, onu yücelten aynı za- manda da otoriteyle çatışan bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü ba- şımızda bir otoritenin ya da biz- İeri 'çekip çeviren' birinin olma- sı, teker teker sorumluluk alma- mızı engelliyor. "Ailede otorite olmalı mı? Otorite paylaşılmalı mı?" L'z- tdare, çocukta Sadece hafta sonlannı çocuklarıyla geçiren anneler, çocuğun her isteğini yapma eğilimine giriyor. Idareyi eline geçiren çocuk, oturma odası ve TV'yi denetimine alıyor. Baskıcı ve bağunlı Aile içinde, çocuğu 'disipline etmek' için annenin seven ve koruyan, babanın azarlayan ve 'döven' rol üstlenmesi çocuklarda 'baskıcı ve bağımlı' kişilikler yaratıyor. Sorumluluk bilinci Psikologlar, çocuk eğitiminde amacın özdenetim yaratmak ve sorumluluk bilinci vermek olduğunu söylüyorlar. Disiplin için dışarıdan baskı yapmak hatalı yöntem. manlar disiplinle otoritenin ka- nştınlmaması gerektiğini vurgu- luyorlar. "Çocuk en yakınındaki yetiş- kine benzeyerek yetişkin olur" diyor uzmanlar. Böyle olunca yalan söylenen bir ortamda bü- yüyen çocuk, yalan söylüyor, şiddetin bulunduğu bir ortam- da büyüyen çocuk da şiddeti ahyor. Ailede otorite, paylaşılan bir otorite olmadığı için, anne edil- gen kalırken, baba da otorite görevini üstleniyor. "Ailede dayak ve zora baş- vurma çok fazla, severken bile dövüyonız çocuklanmızı" diyor Psikolog Fatma Sayman. Ba- ğımlı ilişkilerde otöriter anne ve baba çocuğa kanştıkları gibi, birbirlerine de kanşıyorlar. So- nuçta 'baskıcı ve bagımir kişi- likler gelişiyor. Sayman'a göre disiplin ortak yaşam için gerekli. Ancak disip- lin dışarıdan baskı ile kabul et- tirilmemeli. Aile içinde bireyle- rin de uyduğu bir yapıda olma- lı. Amaç çocuğun özdenetime sahip olması. Çocuğa yaptığı hatalann doğal ve mantıksal so- nuçlarını göstermek gerekiyor. örneğin yemeği tabağından at- tıysa çocuğa bunun sonucunda aç kalacağını ve yemeğinin önünden alınacağmı göstermek gerekiyor. "Çocuğa anlayarak yaklaş- mak gerekiyor" diyor Psikolog Sayman. Yani çocuğun gelişim seviyesini, o yaş dilimindeki ço- cuğun neler yapabileceğini ve o sıradaki çevre koşullannı da gözetmek gerekiyor. Burada ço- cuğun kişilik yapısını da hesa- ba katarak, olumlu davraruşla- rını desteklemek söz konusu. Kim, kımlığını buldu Dış Haberler Servisi — Şişmandı, zayıfladı. Dağıtmıştı, toparladı. Kimliğini kaybetmişti, şimdi buldu Londralı pop yıldızı Kim NVilde. "Can't get enough of your love" (Aşkına doyamıyorum) "Worid in perfect harmony" (Tam uyumlu dünya) gibi parçalarla hit listelerinde yeniden tırmanışa geçen VVilde, Stern dergisinin haberine göre artık geleceğe umutla bakıyor. 80'li yılların başında aniden üne ulaşan ve seksi görünüşü ile pop dünyasında fırtına gibi esen Kim \Vilde, 80'li yılların sonuna doğnı kendini hızlı yaşama kaptırmış aşırı şişmanlamış ve şımararak başarıyı hep yan cebinde sanmıştı. Ama bu tür yaşam ona yaramadı, yeni yapıtlar üretemedi, basın ve kamuoyunda puan kaybetti, unutulma sürecine girdi. Ancak henüz 30 yaşında olan \Vilde, kendini çabuk toparladı. Şimdi "Evlenmek çoluk çocuk sahibi olmak istiyonım, kariyer benim için ikinci sıradt" diyor. Seksi havasıru hâlâ 4toruyor, ama artık çılgın ve dağınık tablo yerine, doğal olgun ve güvenli bir dişilik sunuyor. Kim Wilde gelecek için iddialı; "Asıl sanat yasamım 30 yasından sonra başlayacak." diyor. Ülkemizde 26 kuş türü ile 21 memeli türünün soyları hızla tükeniyor Türkiyede hayvan sayısı bilinmiyorDoğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Nergis Yazgan, Türkiye'nin değişik bölgelerinde doğada yaşayan hayvan popülasyonlarının sayısmın bilinmediğini söyledi. Türkiye, türlerin korunmasına ilişkin uluslararası anlaşmalara henüz imzaatmadı. İDİL GÜRSEL ANKARA — Oluşumları milyonlarca yılda gerçeklesen birçok canlı türü, 25-30 yılda yok oldu. Nesli tükenmekte olan canlılar için ilgili kuruluşlar hiç- bir harekete geçmezken, gönül- lü çevre örgütleri bu konuda yet- kilileri suçluyorlar. Doğal Hayatı Koruma Derne- ği Başkanı Nergis Yazgan, tür- lerin korunmasına ilişkin ulus- lararası anlaşmalara imza atıl- madığını vurgularken, konuya ilişkin araştırmalarm yetersizli- ğine dikkati çekiyor. Ülkemizde 26 kuş turü ile 21 memeli turü- nün tükenmek uzere olduğu be- lirtiliyor. Elimizdeki hayvan stoklannın dahi bilinmediğini kaydeden Yazgan, "Şu anda bizde olan popülasyonlardan haberimiz yok. Aynca hayvanların ihraca- tı ve ithalatının yasaklanması gerekirken, bugün maymun ve papağanlar pazar bulabiliyor" diye konuşuyor. Orman Genel Müdürlüğü'nün konuya sahip çıkması gerektiğini de vurgula- yan Yazgan, şöyle konuştu: "Öncelikle nerede, hangi hay- van var bunun bilinmesi gerekli ve bu konuda milli bir strateji saptanmalı. Konınma altına alı- nacak yöreler seçilmeli. Aynca konıraa alanlan ve milli parklardaki koruma ön- lemleri de yeteıii değil. Bu alan- larda yeterli yönetim planlan yok. Şu anda Satan Sazlığı, Manyas Kuş Gölü en sıkı koru- ma altında olan aianlar. Daha yüksek bir statü yok, ancak kir- lilik aldı başını gidiyor. DSİ'nin kurutma çalışmaları da bu böl- gelerdeki hayvanların ölümüne yol açıyor." Türkiye Tabiatı Ko- ruma Derneği Başkanı Hasan Aşmaz ise türlerin yok olması- nı öncelikle var olan yasaların yetersizüğine bağlıyor ve yeni av kanununun bir an önce çıkarıl- ması gerektiğini hatırlatıyor. DSİ'nin kurutma çalışmaları- nın birçok hayvanın neslinin tû- kenmesine yol açtığını yineleyen Aşmaz, su kuşlarının korunma- sına ilişkin Ramsar sözleşmesi- ne henüz imza atılmadığından yakınıyor. Aşmaz, sorunun öncelikle iki nedeni olduğunu savunarak şöy- le konuşuyor: "Öncelikle sahilde çarpık yer- leşmeyle ortaya çıkan sorunlar hayvanların yaşam ortamlarını oriadan kaldırdı. İkincisi sahil kesimindeki noranın ve nehir al- tındaki sulak sahaiann, yapdaş- maya dönük tahribi nedeniyle yaşam sahalan daraltıldı." Aşmaz, bitki türlerinin gide- rek yok olma nedeninin ise kent- leşme ve barajlann kurulmasıyla su altında kalmaları olduğunu belirtiyor. Türkiye"de soyu tükenmekte olan bitki ve hayvan türleriyle il- gili araştırmaları bulunan Ha- cettepe Üniversitesi öğretim uye- si Prof. Dr. tlhami Kiziroğlu, yaşama alanlarının yok edilme- si nedeni ile tehlike altına giren bitki sayısmın 250 olduğunu be- lirtirken, köylerin şehirleşmesi sonucu tehdit altına giren tür sa- yısının 18 olduğunu söylüyor. Anadolu faunasında çevre bozucu etmenlerden en fazla et- kilenen grubun balık, sürüngen, kuş ve memeliler olduğunu an- latan Kiziroğlu, "Yurdumuzda şimdiye kadar 26 familyaya ait 192 balık türü saptanmıştır. Ba- lık faunasının bu zenginliğine rağmen, su sistemlerinin karşı- laştığı olumsuzluklar sonucu birçok balık Iıiru tehlike altına girmiştir" diye konuşuyor. Türkiye'de bahkların yok ol- ma nedenlerinin arasında "su yapılarının bozulması", "su sis- temlerinde yapılan aşılamalar", "pestisidlerin sulara karışması", "havyar nretimi", "göç esnasın- da bilinçsiz avlanma" ve "sulak aianlann kurutuhnası" olarak sıralanıyor. Dicle-Fırat sistemin- deki barajlaşma sonucu birçok balık türü, havyar üretimi nede- niyle mera balıklarının soyları tükenirken Van Gölü'ndeki in- ci kefalinin soyu göç sırasında- ki aşın avlanma nedeniyle gide- rek yok oluyor. Kelaynak ve yılanboyun kuşu- nun nesli tukendi. Populasyon büyüklükleri 1-25 çifte kadar inen ve tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan kuş türü sa- yısı ise 28 i bulmakta. Ailede otoriteyi simgeleyen kişi kendi beklentisini tek yanlı olarak çocuğa kabul ettirmek is- tiyor. Çocuğun gerçeğini hesa- ba katmadan, kendisi gibi olma- sını istiyor. Çocuğuna yalan söyleme diyor, oysa önce ken- disi yalan söylüyor. Psikolog Sayman, otoritenin çocukta öfke ve korku yarattı- ğını belirtirken, öfkesini bastı- ran ve "onlar nasıl isüyorsa öyie olmak" gibi bir sorunla karşı karşıya kalan çocuğun değişik davranış biçimleri ortaya koy- duğunu söylüyor. Kendine giiven Karşı koyma inatlaşma ya da aşırı boyun eğiş veya iyi huylu olmak gibi davramşlar geliştiri- yor. Kendine güven duygusu ek- siliyor. Aile ve çevresinin bek- lediği bir kişilik geliştiriyor. ö z benliği ile dışarıdan zorla kabul ettirilen kişilik çelişebiliyor. So- nucunda da kendisinden aşağı- sını ezen, ondan üstün olana da bağımlı bir kişilik geliştiriyor. "Çocuk kendi otoritesini kendisi seçer"diyen Doç. Dr. Arşaluys Kayır, otoriteyi bir ki- şinin üstlenmemesi gerektiğini savunuyor. Oysa bizim aile ya- pımızda bu görev erkeklere ve- riliyor. Otoriteyi yuklerunek is- temeyen bir anne, pasif kalmak daha rahat olduğu için, "nasıl olsa benim sözüm geçmez" di- yerek sorumluluğu almamış oluyor. Doç. Kayır'a göre, çalışan annelerin çocuklan ise bir baş- ka sorun. Sadece hafta sonlan- nı çocuklarıyla birlikte geçiren anneler, çocuklann her istediği- ni yapma eğiliminde oluyoriar. Idareyi eline geçiren çocuk, ken- disine hiçkimseyi karıştırmaya- rak TV'yi ve odayı istediği gibi kullanabiliyor. Boşanmalar ve ölümlerde is'- ayrı bir panik yaşanıyor ıtu gerekli bir boşanmayı bile engelleyebilir" diyor. Doç. Ka- yır. Ölümle de, 'babamız gitti' şeklinde bir panik ya'^ruyor. Bu durumda da çocuğa gereğınden fazla sorumluluk yükleniyor. Doç. Arşaluys Kayır, anne ve babanın çocuk yetiştirmedeki rolünün kendi kişilik yapısı, iç çatışmaları ve gelişimiyle bağ- lantılı olduğunu söylüyor. Doç. Dr. Arif Verimli ise do- ğuştan getirilen iç benlik, do- ğumdan sonra edinilen benlik ve son olarak kavranılan toplum- sal değer ve yargıların insanın psikolojik yapısının temelini oluşturduğunu vurgularken, ço- cuklarda 9-11 yaşlarında top- lumsal kavram ve değerlerin ge- liştiğini söylüyor. Çocuk bu dö- nem öncesinde kendisinden bü- yüklerin yaptırımlarına düşün- meden uyuyor. Otorite gelişmesi Genellikle kendisinden güçlü olan, ağabey, öğretmen ve an- ne babasmın istek ve arzularına uymaya çalışıyor. Doç. Verim- li bunu otorite gelişmesi olarak tanımlıyor ve "Bu dönemde ki- şiligin en önemli görcvlerinden birisi otorite ile uyum içinde olmasıdır" diyor. Doç. Verimli'nin acıklamala- nna göre otorite fıgürü ile çatış- manın en yoğun olduğu dönem ergenlik... "Ailenin otorite" ye- rine "ailede güçlü kişi olmalı mıdır " sorusunun daha doğru olacağını belirten Doç. Verim- li, "Ekonomik gücü elinde bu- lunduran kişi güçlü kişidir. Bu da bizim aile yapısında erkek olur. Bence bu yanlış bir kavram". derken bu konudaki düşüncelerini şöyle aktarıyor: "Evlilikler her şeyden önce eşit dengeler üzerine kurulmalı. Biri diğerinden güçlü olmama- lı. Özgür, adil ve paylaşılmış de- ğerler olmalı. Bir ailede çocuk- lar için figür anne-baba olmalı. Bir taraf ağır basmamalı. Kural- lan birlikte koymalılar. Disipli- ne etmek, eğitmek başka bir şey, yanlış anlaşıldıgı gibi oto- riter olmak adına katı, sert, laf dinlemez kaba olmak başka şey- dir. Olumsuz figür Bir diğer ifadeyle katı, kaba, uzlaşmaz olmak otöriter olmak- la eş anlamlı sayılmaktadır. Bu yanlıştır. Çocuk en yakınında- ki yetişkine benzeyerek yetişkin olur. Erkegin ekonomik, fizik güçlülüğü ile kendisini ifade edemeyen ve boyun eğerek her şeyi içine atan kadın örneği, bir çocuk için yanlış ve olumsuz bir fîgürdür." Çocuğun kendi iç disiplinini kurması gerektiğini söyleyen eğitimci Güler Yücel, "Korku yerine iç disiplin. Çocuğu eğite- rek kendi kendine karar verebil- me özgürlüğünü vermek gere- kir. Bu da kendi yemeğini ken- disi yemesiyle başlar" diyor. "Tuvalet ve kaşık savaşında çocuğun kendi savaşını kazan- ması gerekir" diyen Güler Yü- cel, yetişkinin görevinin, yaşına göre çocuğun iç disiplinini kur- masında sadece destek vermek olduğunu vurguluyor. WHO'nıııı kaseti • ANKARA(ANKA) — Dünya Sağlık örgütü'nün (WHO) AIDS'le mücadele programı kapsamında hazırlatılarak üye ülkelere gönderdiği AIDS'le Ugili video kaseti, Türkiye*ye uymadı. Sağlık Bakanlığı'nın, bu kasette yer alan "ayıp" ve "aykın" görüntülerle ifade biçimlerini değiştirerek, Türkiye'ye ve Türk halkına uyarlayacağı öğrenildi. AIDS'in buluşma yollan ve risk gruplan hakkında ayrıntdı bilgi içeren video kaseti, Sağlık Bakanlığı yetkilüeri tarafından incelendi. Ancak bu kasetteki bazı görüntülerle ifade biçimlerinin, "her kesimden yurttaşın algılayabileceği ve kabul edebileceği" bir tarza dönüştürülmesi benimsendi. Tam otomatik telefon • ANKARA (ANKA) — PTT Genel Müdürlüğü, 9 kasımdan itibaren beş ildeki altı yerleşim birimini daha tam otomatik telefon görüşmesine açtı. PTT'den yapılan açıklamaya göre, otomatik görüşmeye açılan merkezler, bağlı olduklan il, telefon kod numaralan ve abonelerin, telefonlannın ilk rakamı önüne koyacaklan rakamlar şöyle: Akçakışla (Sıvas-4782-6), Rıdvanh (Trabzon-0451-7), Çayhan (Konya-3456-7), Geyikbayırı (Antalya-3165-3), Altınyaka (Antalya-3217-8), Kesmetepe (Adıyaman-8791-6). Ç ** •• ayonıı kazıları • DİYARBAKIR (Cumhuriyet) — Dünyada ilk kez yerleşik düzene geçilen ve tarımın yapıldığı ilk yer olarak belirlenen Çayönü HoyTiğü'nde arkeolojik kazılar tamamlandı. Ortaya çıkanlan ızgara evler koruma altına alınırken höyüğün bulunduğu alanın "ören" yerine dönüştürülmesi için çalışmalar başlatıldı. 1970 yılında Chicago Üniversitesi'nden bir heyet ile tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Halet Çambel tarafından başlatılan, geçen ekim ayında da aynı fakülteden Doç.Dr. Mehmet özdoğan tarafından tamamlanan kazı çalışmaları sonucu günışığına çıkanlan ızgara evler, koruma altına alındı. Kaplumbağa için boykot • tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Dalyan'da deniz kaplumbağalannın yumurtlama alanına otel yapımının engellenmesi için gerçekleştirilen kampanyaların ardından i çevreciler şimdi de "• Yunanistan'ın Zakhyathos Adası'nda deniz kaplumbağaları için önem taşıyan yumurtlama alanlanna inşaat yapılmasını protesto ediyorlar. Uluslararası bir kampanya başlatan çevreciler, adanın turizm acenteleri tarafından boykot edilmesi için çağrı yaparken Dalyan'ı da bölgede henüz birçok sorunun çözümlenmemiş olmasına karşın örnek alan olarak gösteriyorlar. Kampanyayı çeşitli çevreci kuruluşlarla ortaklaşa gerçekleştiren Alman çevreci Günther Peter, "Dünyada yok olmaya yüz tutan bir canJı türünün varolma şansını daha da azaltarak turizm alarunda gelişmeyi planlayanlar, büyük bir yanılgı içindeler" dedi. Arıcılara turizm yasağı • ANTALYA (AA) — Antalya'da ancılann, turistik yörelere yakın yerlere kovanlannı koymalan yasaklandı. Tarım İl Müdürlüğü'nce oluşturulan "Antalya Ancılık Komisyonu"nun aldığı karara göre, Antalya'ya dışarıdan gelecek gezgin ancılar, çalışmaya başlamadan en az 15 gün önce il ve ilcelerdeki tarım müdürlüklerine başvuruda bulunacaklar. Tarım müdürlüklerinden aldıklan raporlarla, anlarının hastahksız olduğunu belgeleyen ancılar, önceden belirlenen yerlere kovanlannı koyarak üretim yapabilecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle