Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
DÜNYA SATRANÇ ŞAMPİYONASI
N E W YORK
yet)-Kasparov ile Kar-
I pov arasındaki karşılaşma-
I nın altıncı oyunu da bera-
bere sonuçlandı. Karpov-
| un siyahlarla, Kasparov'un
beyazlarla oynadığı 6.
| oyundan sonra durum 3,5
-2,5 Kasparov lehine. Sat-
ranç uzmanları genellikle
Kasparov'un dunya şampi-
yonluğu unvanını koruya-
cağı kanısındalar. Ancak
birçok uzman, Kasparov-
un henüz tam anlamıyLa
"mat"a gideceği bir yola
girmediği göruşünde. Ki-
mileri de Karpov'un 6.
oyundaki tutumunda alt-
tan alta bir korku sezildi-
ğini belirttiler. Amerikalı
büyük usta Yasser Seira-
wan "6. oyunda psikolojik açıdan feci bir oyun izledik. Kar-
pov başta çok iyi bir pozisyon elde etti, ama sonralan sanki
korkuyormuş gibi bir oyun çıkardı" dedi. Yugoslav büyük
usta Ljubomir Ljubojeviç ise karşılaşmayı, Kasparov'la Kar-
pov arasında 7 yıllık "kan davası"nın tipik bir urünü olarak
değerlendirdi: "Maç olağan seyrini izliyor. Kasparov basit Ka-
rpov pozisyonlarından, Karpov da keskin Kasparov pozis-
yonlanndan kaçınmaya çalışıyor. Oyunlar heyecanlı geçiyor.
Ama birbirleri karşısında olağan hataları yapıyorlar. Belki
de birbirlerine çok fazla saygı duydukları için.."
Total RecalT gösterimde
• Kültiir Servisi — "Bay Vücut" Arnold
Schwarzenegger'in başrol oynadığı "Total Recall" adh
film dün Istanbul'da Şişli Site, Beyoğlu Beyoğlu, Kadıköy
Sureyya, Bakırköy Renk, Beşiktaş Mıstık, Çemberlitaş
Şafak; Ankara'da Metropol, Izmir'de Şan, Adana'da
Ozen ve Eskişehir'de An sinemalannda gösterime girdi.
Yönetmeniiğini Paul Verhoeven'ın yaptığı film, Phillip K.
Dick'in kısa bir öyküsünden Ronald Shusett, Dan
O'Bannon ve Gary Goldman tarafından senaryoya
uyarlanmış. Film 2084 yılında dünyada ve Merih
gezegeninde gelişen ilginç olayları konu alıyor. Bir insaat
işçisi, kendisini devamlı rahatsız eden rüyalar göruyor ve
Mars'ta yaşayan esrarengiz bir kadını düşünuyor. Filmin
en çok dikkat çeken özelliği, Oscar ödüllü görüntü
yönetmeni Eric Breving'in göruntü efektleri. Tüm yaşamı
boyunca bilim kurgu meraklısı olan yönetmen Verhoeven,
bu filmle ilgili olarak şunları söylüyor: "Özel efektlerle
uğraşmak beni hem korkutmakta hem de hayretlere
düşurmekte. Bilim kurgu, bir oyuncak dükkânı gibi
donatılmış düşler dünyasıdır."
Sovyet sanatçılan sergisi
• Kültiir Servisi — Zürih Modus Vivendi ve Moskova
Art Modern galerilerinin işbirliği ve Urart galerilerinin
katkılan ile düzenlenen Sovyet Sanatçıları Sergisi Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda sergilenecek. Bugüne dek
SSCB dışına çıkmış sayısal olarak ilk büyuk sergi olma
özelliği taşıyan Sovyet Sanatçıları Sergisi'nde 300'den
fazla yapıt sunulacak. Türkiye ile Sovyetler Birliği
arasındaki kıilturel ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla
düzenlenen sergi 27 ekim-27 kasım tarihleri arasında
izlenebilecek.
Kısa film sempozyumu
• Kültur Servisi —
Istanbul Fotoğraf ve
Sinema Amatörleri
Derneği İFSAK'ın
düzenlediği 1. Ulusal
Kısa Film Sempozyumu
bugün başlıyor.
Sempozyumda kısa
filmin sorunları ve
gelişmesi için gerekli
etkenler tartışılacak. Iki
gün sürecek
| sempozyuma Engin
i Ayça, Burçak Evren,
Ümit Ünal, Tunç lzberk,
Erim Gözen, Onat
Kutlar, Suha Arın ve
İbrahim Altınsay
katılacak. Sempozyum
AJman Kültür
Merkezi'nde 14.00'de başlayacak. Öte yandan îzmir
Karşıyaka Belediye Başkanlığı'nın duzenlemiş olduğu,
"insan hakları" konulu kısa film yarışmasının sonuçlan
da 9 aralıkta İzmir Karşıyaka'da açılacak İnsan Hakları
Parkı'nan açıhşında açıklanacak.
Livaneli'den 'Senfonik Derviş.'
• ANKARA (AA) — Zulfu Livaneli, zikir temalanna
dayalı "Derviş" adh ilk senfonik eserini hazırlıyor.
Livaneli bundan sonraki çalışmalarım senfonik mtızik
uzerine yoğunlaştıracağmı, ilk aşamada da üzerinde 2
yıldır çalıştığı "Derviş" adlı koral senfoniyi bestelediğini
söyledi. Sahne çalışmalarına ara vermeyi kararlaştırdıktan
sonra senfonik eserler hazırlamaya başladığını kaydeden
Livaneli, Yunus Emre ezgilerinden ve zikır ritimlerinden
yararlanarak hazırlanan eserin, 1991 Yunus Emre Sevgi
Yıh'nda çeşitli Avrupa kentlerinde seslendirüeceğini
belirtti. Aralık ayında Stockholm'de 100 kişilik ünlü
Stefan Skjold korosu ile plak ve CD halıne getirilecek
eser, ünlu düşunürun insana bakışını, deyislerini çoksesli
müzik tekniği ile anlatıyor.
Ortak antoloji
• Kültür Servisi — ABD ve SSCB'de halen yaşayan
şairlerle öykü yazarlarının yapıtlarından oluşan ortak
antoloji "The Human Experience" (Insanlık Deneyi)
adıyla Ingilizce ve Rusça olarak 1989 yılında
yayımlanmıştı. Her yazardan bir şiir ya da bir öykunün
yer aldığı antoloji iki ülkeden seçilen sekiz kişilik bir
editörler kurulu tarafından hazırlanmıştı. Türkiye'de aynı
projeyi Adam Yayınları, Sovyetler Birliği'nin
Khudozhestvennaya Literatura Yayınevi ile Türk ve
Sovyet edebiyatları için gerçekleştirmeye karar verdi. Türk
yazarlarından ve yapıtlanndan seçimi editörler kurulunun
Sovyet üyeleri, Sovyet yazarlarından ve yapıtlarından
seçimi de kurulun Turk üyeleri yapacak. Seçim için bir
ya da birkaç şiir veya öykü gönderilebilecek. Türkiye ve
SSCB'de yayımlanacak kitaplarda yer alacak yapıtlara
ayrı ayrı telif ucreti ödenecek. Ilgilenenlerin yanıtları ve
yapıtlarını 8 Kasım 1990 tarihine dek Adam Yayınlan'na
ulaştırmaları gerekiyor.
The Blow Monkeys topluluğunun yeni albümü 'Springtime for the JVorld'
Sosyal içerildi ritrn şenliğiŞişirme Maymunlar
dörtlüsünün bütün
bestelerinin altında,
anarşizm tutkusu ve
Thatcher tiksintisi
dillerde dolaşan Dr.
Robert'ın imzası var.
Sağ politikalar
karşısında tutarlı bir
çizgi izleyen topluluk,
müzikteki değişimlere
de duyarlı.
YAVUZ BAYDAR ~
STOCKHOLM — Dört beş
yüdır son derece ilginçfleşen) bir
müzikal söylem geliştiren Lond-
ra dörtlüsü The Blow Monkeys,
popta Paul Weller'ın -artık var
olmayan- Style Council'inin
baslattığı, daha sonra Siraply
Red'le -varhğVyokluğu belirsiz-
leşen- Scritti Politti'ye devretti-
ği post-modernizmin şimdiler-
deki en atak, en renkli temsilci-
si.
Style Council nasü Paul Wel-
ler, Simply Red nasıl Mick
Hucknall, The Pretenders nasıl
Chrissie Hynde, Scritti Politti
nasıl Green demekse, The Blovv
Monkeys de Dr. Robert demek.
Dörtlünün bütün bestelerinin
altında, soul müziğine derin vu-
kufiyeti ile tanınan, anarşizm
tutkusu ve Thatcher tiksintisi
dillerde dolaşan bu genç yetene-
ğin imzası var. Vokali, piyano-
su, gitan ve yapımcıhğı ile gru-
bun motoru işlevini ustlenen
Robert Howard'ın kendisine Dr.
Robert adını seçmesinin nedeni,
Mississippi John Hurt, Blind
Lemon Jefferson, Sonny Boy
VVUIiamson gibi blues ustaları-
run lakap geleneğini sürdürmek.
Dr. Robert'la birlikte Mick
Anker (bas), Neville Henry (sak-
sofon) ve Tony Kiley'den (davul)
oluşan Şişirme Maymunlar, ya-
kıtı salt pırıltıh bir imaj olan
öteki gruplara pek benzemiyor.
ABD'nin soul, jazz ve funk et-
kilerini incelikli bir analitik ze-
kânın fıltresinden geçiren dört-
lü, ritmik dinamizmi ve melodik
şıklığı yadsınamayacak ölçüde
yüksek olan bestelerini, keskin
YENİ VE CÜRETKÂR — Saksofonda Neville Henry, vokal, piyano ve gitarda Dr. Robert, basta
Mick Anker ve davulda Tony Kiley'den oluşan Blovv Monkeys grubu, yeni albümünde daha da
yeni ve cüretkâr bir rota izliyor.
bir siyasi ve toplumsal eleştiri-
nin belirlediği sözlerle yerleşik
düzeni hayli rahatsız edecek bi-
çimde ağırlıkh kıhyor. Bazı par-
çalan, BBC sansürunden geç-
meyecek denli sert içerikli.
Sağ politikalar karşısında tu-
tarlı çizgisine karşın, müzikteki
değişimlere, yeni eğilimlere karşı
duyarlı, esnek davranmayı ter-
cih eden bir grup The Blow
Monkeys. Her ne kadar kendi-
lerini tür olarak jazzpunk ola-
rak tanımlasalar da arka plan-
da -özellikle Limping For a Ge-
neration ve Animal Magk adlı
ilk iki albümlerinde- Human
League ve Culture Club köken-
li bir nevv-vvave etkisi var. Ancak
bu, daha sonraki çalışmalarda
sadece zayıf esintilerle -rahatsız
etmeden- kendisini belli eden bir
etki. Asıl etki, mesajların ileti-
minde The Blovv Monkeys'in en
elverişli araç olarak gördüğü
(çünkü doğrudan doğnıya ruha,
ritm duygusuna sesleniyor) so-
ul muziğinde.
The Blow Monkeys ve Simply
Red gibi Ingiliz gnıplannı üstün
ve özgün kılan da zaten bu özel-
lik: "Mesafeli" bir yorumla so-
ulün bir amaç olmaktan çıkarı-
lıp bir araca dönüştürülmesi.
Ülkesinde işini iyi bilen pek
çok meslektaşı gibi Dr. Robert
da tipik bir soul fanatiği. 45'lik
arşivinin olağanüstü boyutlarda
olduğu biliniyor. Evet, bir süre
hayli T Rex dinlemiş, ama soul
ustaları Marvin Gaye ile Curtis
Mayfield'ı her şeyden üstün tu-
tuyor. özellikle de Mayfield'ı.
Bir projektör vincinin üstüne
düşmesi sonucu geçenlerde kıs-
mi felç olan bu siyah usta. The
Blov» Monkeys'in en önemli esin
kaynağı.
The Blovv Monkeys'in muzik-
sel çizgisinde en önemli dönüm
noktasını oluşturan She VV'as
Only The Grocer's Daughter
(1987), Mayfield'ın vokalde -
Celebrate adh parçada- Dr. Ro-
bert'a eşlik etmesi ile de dikkat-
leri çekmişti. Ama be-şarı sade-
ce bununla sınırlı değildi. Gru-
bun ne kadar incelikli, zarif, be-
ğeni yüklü bir müziğin temsilcisi
olduğu, bu yapıttaki tüm parça-
larda tek tek ortaya çıkıyordu.
Bugün bu albümü 1980'lerin en
önemli çahşmalan arasında gös-
terenlerin sayısı hiç de az değil.
Grubun sosyal eleştiri dozu
gittikçe artan yorumları, geçen
yıl çıkan Ooops! Tbere Goes the
Neighborhood! başlıkh çalışma-
da, soul ve jazza, house ve hip-
hop gibi getto çıkışlı müziksel
etkilerin eklenmesi sonucu orta-
ya çıkan çarpıcı bir sentezle,
"bulaşıcı" bir ritm-melodi şen-
liği, verimli bir siyah-beyaz
"çiftleşmesi" şeklinde sürdü.
Şimdi de karşımızda, müzik-
sel çerçevesi yine bir hayli geniş-
letilmiş, coğrafi sınırlan daha da
zorlanmış yeni ve cüretkâr bir
The Blovv Monkeys çalışması
var: Springtime For The World.
Yeni albüm, öncekilere kıyas-
la daha özgür bir ritm araştır-
ması olduğu kadar, dinleyiciye
daha ilk saniyelerinden itibaren
iyimserlik, umut aşılayan bir
"dünyadan izlenimler" sergisi
de. 12 bestenin her bıri "küçuk
caplı olsa da diinyayı değiştir-
mek miimkiin" duygusuna açı-
lan birer pencere sanki. Bunda
belki The Blovv Monkeys'in en
yeni olanla (programlı ritmler
vs), eskiyi -umutlu 1960'ların
vvah vvah pedallarını, fokurtulu
tuşlulannı- ustaca birleştirmesi-
nin payı da var. tlk üç parca; In
Too Deep, Springtime ve Vibe
Alive, bunun tipik örnekleri.
Post-modemist yaklaşım,
dördüncü parcadan itibaren iyi-
ce ortaya çıkmaya başlıyor: Ref-
lections '89 adh çahşmada dört-
lü, geçen yılın siyasi gelişmele-
rini bir "ses kolajı" olarak ver-
mekte. Buradan birdenbire Ce-
zayir'e athyoruz ve Be Not Af-
raid adlı bestede, sofistike bir
ritm örgüsü üstunde Arap Rai
şarkı geleneğinin büyük ustası
Cheb Khaled'i tüyler ürpertici
bir gazeünde dinh'yoruz.
La Pasionara adlı bestede ise
durak Ispanya. Bunu izleyen
parçalarda yine siyah muziğin
karşı konulmaz ritm şenlikleri-
ni sergilemeyi sürdürüyor The
Blovv Monkeys.
Springtime For The VVorld al-
bümü, yapay popa mesafelerini
korumak, Ingiltere'deki son mü-
ziksel gelişmelerin nabzını tut-
mak isteyenler için önemli bir
fırsat.
Londra'da İtalyan Sanat AkademisVndeki 'Uçan Fütürizm' sergisi
Fütürizm artık göklerde
İNSAN VE UÇAK
— Fütiirist
sanatçüar,
"pervaneleri
rüzgârda çıtır çıtır
dönen" uçaklara
hayrandılar. Ressam
Giacoma Balla,
kızına Pervane adını
vermişti. İtalyan
sanatçı Mario
Sironi'nin 1920
tarihini taşıyan
"İnsan ve Uçak' adlı
tablosu da
Londra'daki "Uçan
Fütürizm" sergisinde
sunulan yapıtlar
arasında.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — "Fütürizm Manifesto-
su"nun amaç bölümü: "Sanatımız, sa-
dece, raylan muazzam çelik atlar gibi dö-
ven lokomotifleri kutlamakla kalmaya-
cak, pervaneleri rüzgârda çıtır çıtır dö-
nen ve sanki heyecanlı bir seyirci kitlesi-
nin coşkun tezahüratıymış gibi süzülen
uçakları da kutlayacaktır."
1909 yılında Filippo Tommaso Mari-
netti yazıyor bunları. VVright kardeşler
uçalı daha 6 yıl olmuş olmamış.
Marinetti'nin uçak tutkusu daha son-
ralan daha da gelişmiş. 1912'de "Papa-
nın Uçağı" adlı şiirinde, İtalya üzerinde
hayali bir uçuşu anlatıyor. Uçak, Birin-
ci Dunya Savaşı oncesinde tank kadar,
makineli tufek kadar yeni ve çığır açıcı.
Füturistlerin teknoloji ve uçak merakı da
bir başka. Ressam Giacoma Balla, kızı-
na "Pervane" adını takmış! Italyancada
bu sakalet, dilın olanca zarifliği ile ne
mutlu ki "Elica."
Fütüristlerde bir tuhaflık olduğu,
"Manifesto"yu okumaya devam edince
lyice belli: "Biz savaşı yüceltecegiz. Uğ-
runa ölünecek fikirier üreteceğiz. Kadın-
lan ise uygun olduklan düzeye indirece-
ğiz, yani alçaltacagız. Müzeleri yıkmak,
kütuphaneleri, akademik duşünceyi yık-
mak amacımız."
Bu savaş meraklısı teknoloji saplan-
tısı elbette o dönemde Italya'da filizle-
nen faşist akımın da kültur ve sanat bil-
dirgesi. Bugün güneşe bile yakınlarda
gözlem uydusu yollanmışken, uçağın 80
yıl önce açtığı yeni ufuklar duşünulecek
olursa bazı füturistlerin, sanatlarını sa-
dece "uçma" uzerine kurmaları şaşırt-
maz. Bunlar da kendilerine
"Aeropittura" demişler, yani "gökten
çizim" anlamına. Londra'da İtalyan Sa-
nat Akademisi'nde açıldığı gunden beri
büyuk ilgi gören "Uçan Fütürizm" ser-
gisi, işte bu akımdan örnekler.
"Aeropittura"cıiarın da kendi bildiri-
leri var: "Uçuş, perspektifte sürekli de-
ğişiklik sağlar, gerçeğe yepyeni bir görü-
nüş verir." Bunları yazanlar aynı zaman-
da pilot da. Fedele Azari, Gugliemo San-
sone, Alfredo Ambrosi. Tullio Crali...
Marinetti, Mussolini ile hem sevgi
hem nefrete dayanan celişkili bir ilişkı
surdürur ve 1944'te ölur. O tarihte İtal-
ya hâlâ savaşmaktadır. Futurızm de, Ae-
ropittura da Marinetti ile birlikte ölur.
Bugünku Concorde, Airbus, Jumbo gi-
bi sivil uçakların, Mirage, Phantom, Ja-
guar gibi savaş uçaklarının hiçbir zaman
Füturistlerinki kadar romantik olmaya-
cak romantizmine yerini bırakarak.
Reha Bilgen'in yönettiği Masal Gerçek Tiyatrosu beşinciyılında
Sahnedebir ütopya,nedenolmasın?
ORHAN ALKAYA
Reha Bilgen'le tiyatro geçmi-
şimiz bir hayli paralel geüşti. Ay-
nı yıllarda Kadıköy Deneme
Sahnesi'nde Haluk Şevket'le ça-
hştık, Şehir Tiyatrolan'na, o gü-
zel yerinden yönetim döneminin
ilk yıh birlikte girdik. Dahası,
Masal Gerçek Tiyatrosu'nun
adını, İstanbul'dan Antalya'ya
giden bir otobüste, birlikte koy-
duk. Reha, Şehir Tiyatrolan'nda
başladığı çocuk oyunu yönet-
meniiğini geliştirerek bugüne
kadar geldi. Masal Gerçek Ti-
yatrosu'nu, "ciddiye alınması
kaçmılmaz" bir yapı haline
getirdi...
— Tiyatroya, çocuk tiyatrosu-
na, deneyci bir anlayışla yakla-
şıyorsun. Polonya Tiyat-
rosn'ndan, Grips'ten, Çekoslo-
vak Kara Tiyatrosu'ndan yarar-
lanan oy unlar yaptın. Dolayısıy-
la Türkiye'de laboratuvar çalış-
ması yapmanın guçlüklerini de
yakından tanıdın. Özellikle tı-
kandıgın noktalardan, imkân
alanı bulamadığın için gerçek-
leştiremediğin işlerden soz eder
misin?..
— Tıkandığımız noktaların,
temel maddi sorunlardan kay-
naklandığını söyleyebilirim.
Kendimize ait bir salonumuz
yok. Tiyatro yeterliğine sahip sa-
lonlarda değil, sinema salonla-
nnda oyunlanmızı sahneliyoruz.
Sinema salonlarında oynadığı-
mız için sabah erken seansta
oyun başlatmak, sonra da bir
saat içinde o salonu terk etmek
zorunda kahyoruz. Aynca yeter-
li mali desteğe sahip olmadığı-
mız için ışık donanımımızı ge-
rektiği ölçüde geliştiremiyoruz.
Kadromuza bir yıl boyunca dü-
zenli maaş ödeyip sağhklı bir
ekip çahşması içine giremiyoruz.
Kısacası "her şeye rağmen" ti-
yatro yapıyoruz!...
— Masal Gerçek Tiyatrosu,
kuruluşunun birinci yıhndan iti-
baren devlet yardımı alıyor. Ger-
çi, yardımın manüğına pek sıcak
bakamryorum; bu yolla, özel ti-
yatrolar gizlice ödenekleştirili-
yor diye düşünüyorum. Ama yi-
ne de şimdilik mevcuda saldır-
mamak gerekiyor galiba. Sen-
den öğrenmek istediğim, yardım
kurullarının çocuk tiyalrosuna
bakış açışı...
— Devlet yardımının mantı-
ğı, "yardım" kayramıyla ters
orantılı işliyor. Önce bunun
"yardım" mı "ödül" mü oldu-
ğu belirlenmeli. Yardım yeni bir
projeye, o projeyi bunyesinde
kotarmak isteyip de ekonomik
desteğe ihtiyacı olan tiyatroya ya
da deneysel turde, yeni bir ses,
yeni bir soluk getirecek toplu-
luklara verilmeli oncelikle. Ço-
cuk tiyatroları meselesine gelin-
ce... Gerek Kültür Bakanlığı yet-
kilileri, gerek tiyatro sanatçıla-
n, gerek basın, çocuk tiyatrosu-
nun "mutlaka yapılması gerek-
BİRAZ DAHA DL VARLIL1K — Reha Bilgen, bu yıl ozel tiyat-
rolara devlet yardımının 528 milyon lira olduğunu, ancak bunun
yalnızca 32 milvonunun çocuk tiyatrolanna ayrıldığını belirtiyor.
tigi"ni savunuyor. Ama pratikte
akan sular duruyor! Yardım ku-
rullarında en küçük yardım di-
limi -hangi düşüncenin
sonucuysa- çocuk tiyatrolarına
ayrılıyor. Bu yılki 528 milyon li-
ralık yardımın sadece 32 milyon
lirası çocuk tiyatrolarına aynldı.
Sanırım, biraz daha duyarhlık
gerekiyor oncelikle...
— Oyunlannı yanyor, yöne-
tiyor, bazen de oynuyorsun. Uy-
gulamayı denediğin yöntemler-
se, tümüyle ekip sürekligine da-
yalı. Masal Gerçek Tiyatrosu,
ekip surekliliği açısından ne
durumda?
— Beşinci yılımızı doldurduk
ve beş kişilik bir çekirdek kad-
romuz var. Gerektiğinde dışar-
dan oyuncu da ahyoruz. Yalnız,
ekipteki oyuncu arkadaşlann
başka işlerde de çalışıyor olma-
ları, bazı yönlerden tiyatromu-
zu etkiliyor. Sürekli İstanbul
içinde oynamak, kısıth turne ya-
pabibnek gibi... Elbette bu so-
runlann ortadan kaldınlabilme-
si için önce ekonomik sorunla-
nmızı çözmemiz gerekiyor. Ekip
sürekliliğinin gereğine inanıyo-
ruz. Ekip çahşması bir tiyatro-
nun teatral anlamını belirlediği
gibi tavnnı, biçemini, özünü de
ortaya koyar çunkü...
— İstanbul salonsuzluktan
"kırılırken" biraz fantezi gibi
duracak ama çocuklara dönük
oyunların için nasıl bir salon
düşlerdin?
— Bir fantezi, bir utopya ve
neden olmasın...? Bahçe girişin-
den tuvaletine dek sadece çocu-
ğun fızik ölçüsünde planlanmış
bir mekân düşlüyorum. Aynı öl-
çülerde bir sahne, oyunun gerek-
tirdiği biçimde değişebilen...
Koltuklann boyutlanyla, fuaye-
deki fotoğraflann >Tiksekhğiyle,
çocuklann rahatça meyve suyu-
nu, sandviçini alabileceği büfe-
siyle, lavaboları, klozet ve pisu-
var boyutlanyla, salt çocuklara
ait bir mekân düşlüyorum. De-
ğişik yaş gruplarındaki çocukla-
ra yonelik oyunlann sahnelendi-
ği, çocuklarla birlikte müzik, re-
sim, dramatizasyon çalışmalan-
nın yapılabildiği bir mekân...
Evet, neden olmasın?...
AKMUe
bayranı konseri
• Kultör Servisi —
İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası, 29 ekim
pazartesi günü Cumhuriyet
Bayramı dolayısıyla saat
11.00'de AKM'de bir konser
verecek. Feodor
Gluşenko'nun yöneteceği
konserde Ulvi Cemal
Erkin'in "Koçekçe"si ve
Beethoven'in 8 numaralı
senfonisi seslendirilecek.
Kültür gezileri
• Kültür Servisi — lletişim
Yayınları tarafından
yayımlanan "Tarih ve
Toplum" dergisinin iki
yıldır surdürdüğü küJtür
gezilerinin kasım programı
açıklandı. Geziler
"Safranbolu, Bartın,
Amasra" ve "İstanbul ve
Çevresiyle Tanışın"
başhkları altında iki kolda
yapılacak. Arkeolog Sümer
Atasoy rehberliğinde 2-4
kasım tarihleri arasında
Bolu ve Abant Gölü
çevresi, Amasra ve
Safranbolu gezilecek, tarihi
yerlerin tanıtımı yapılacak.
Günlıik geziler ise Doç. Dr.
Mehmet thsan Tunay
eşliğinde 25 kasım, 2 aralık
ve 9 aralık tarihlerinde
Mudanya ve Bursa,
Ortaköy, Boğaz ve Sadberk
Hanım Müzesi ile
Sultanahmet çevresinde
yapılacak. "İstanbul ve
Çevresiyle Tanışın" gezileri
kapsamında da Doç. Dr.
Murat Belge eşliğinde
Kumkapı ve Haliç*e kültürel
geziler 10 kasım ve 17
kasım tarihlerinde yer
alacak. (Aynntılı bilgi için
Tel: 158 25 89 - 158 25 73)
Hayvanlara
sevgi
• Kültur Servisi —
Vakkorama "Hayvanlara
Sevgi" günleri düzenliyor.
Hayvan sevgisinin,
hayvanlara daha insanca ve
sevgiyle davranılması
bilincınin özellikle cocuklar
arasında yaygınlaştırılmasını
amaçlayan özel gunlerde,
çeşitli soyleşiler, tartışmalar,
gösteriler ve konserler
düzenlenecek. 6 kasım salı
gunu Suadiye
Vakkorama'da başlayacak
olan "Hayvanlara Sevgi
Günleri" 8 ocak, 5 mart ve
7 mayıs tarihlerinde de
Taksim Vakkorama'da
sürdürulecek. Etkinlikler
saat 11.00'de başlayacak/
AÇOK'tan
oyun
• Kültür Servisi — 1973
yıhndan beri yurtiçinde ve
dışında etkinliğini sürdüren
Türkiye'nin ilk özel çocuk
tiyatrosu olan AÇOK,
'Benim Arkadaşım Yok'
adlı oyunu her cumartesi ve
pazar saat 11.00'de
Ümraniye Kültür
Merkezi'nde sergiliyor.
Çocuk tiyatrosunu bir
uzmanlık alanı olarak
gören AÇOK, çocuğun
gelişmesine, eğlenirken
oğrenmesine olanak veren
oyunlar sergiliyor.
Gülen'in resim
sergisi
• Kültür Servisi — Ressam
Nuran Gülen'in kişisel
sergisi 7 kasımda Beylerbeyi
Akbank Sanat Galerisi'nde
açılacak. 1957 yılında
istanbul Güzel Sanatlar
Akademisi (Mimar Sinan
Üniversitesi) Yüksek Resim
Bölumu Cemal Tollu
Atölyesi'nden mezun olan
sanatçı, İstanbul'da daha
önce de çeşitli karma ve
kişisel sergilerde resimlerini
sergilemişti.
'Iblis'in ekim
sayısı
• Kültür Servisi — Aylık
şiir dergisi 'îblis'in ekim
sayısı çıktı. Hasan
Öztoprak, Metin Sever,
Sinan Akçeken, Kubilay
Köseoğlu ve Macit Eren'in
yayma hazırladıkları
derginin bu sayısında Halil
Korkmaz'ın Enis Batur ile
bir "şiir röportaj"ı,
Batur'un bir şiiri, Cengiz
Önderseyer, Metin Sever,
Ahmet Ümit, Hasan
Öztoprak, Ömer Savaş, Ali
Şenol, Macit Eren, Atilla
Akar, Osman Canik ve
Küçük İskender'in şiirleri
yer alıyor.
BUGÜN
• KonferansEdebiyat
Fakültesi Kütuphanecilik
Bölümü profesörlerinden
Meral Alpay "Cumhuriyet
Döneminde Bilgi Üretimi"
konulu bir konferans
verecek. Beyazıt Devlet
KUtüphanesi'ndeki
konferans saat 15.00'te
Konferans Salonu'nda yer
alacak.
• İmza günü Asım Bezirci
saat 15.30'da Bostancı
Hatay Lokantası'nda
kitaptarını imzalayacak.