23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 DÜNYA SATRANÇ ŞAMPİYONASI N E W YORK yet)-Kasparov ile Kar- I pov arasındaki karşılaşma- I nın altıncı oyunu da bera- bere sonuçlandı. Karpov- | un siyahlarla, Kasparov'un beyazlarla oynadığı 6. | oyundan sonra durum 3,5 -2,5 Kasparov lehine. Sat- ranç uzmanları genellikle Kasparov'un dunya şampi- yonluğu unvanını koruya- cağı kanısındalar. Ancak birçok uzman, Kasparov- un henüz tam anlamıyLa "mat"a gideceği bir yola girmediği göruşünde. Ki- mileri de Karpov'un 6. oyundaki tutumunda alt- tan alta bir korku sezildi- ğini belirttiler. Amerikalı büyük usta Yasser Seira- wan "6. oyunda psikolojik açıdan feci bir oyun izledik. Kar- pov başta çok iyi bir pozisyon elde etti, ama sonralan sanki korkuyormuş gibi bir oyun çıkardı" dedi. Yugoslav büyük usta Ljubomir Ljubojeviç ise karşılaşmayı, Kasparov'la Kar- pov arasında 7 yıllık "kan davası"nın tipik bir urünü olarak değerlendirdi: "Maç olağan seyrini izliyor. Kasparov basit Ka- rpov pozisyonlarından, Karpov da keskin Kasparov pozis- yonlanndan kaçınmaya çalışıyor. Oyunlar heyecanlı geçiyor. Ama birbirleri karşısında olağan hataları yapıyorlar. Belki de birbirlerine çok fazla saygı duydukları için.." Total RecalT gösterimde • Kültiir Servisi — "Bay Vücut" Arnold Schwarzenegger'in başrol oynadığı "Total Recall" adh film dün Istanbul'da Şişli Site, Beyoğlu Beyoğlu, Kadıköy Sureyya, Bakırköy Renk, Beşiktaş Mıstık, Çemberlitaş Şafak; Ankara'da Metropol, Izmir'de Şan, Adana'da Ozen ve Eskişehir'de An sinemalannda gösterime girdi. Yönetmeniiğini Paul Verhoeven'ın yaptığı film, Phillip K. Dick'in kısa bir öyküsünden Ronald Shusett, Dan O'Bannon ve Gary Goldman tarafından senaryoya uyarlanmış. Film 2084 yılında dünyada ve Merih gezegeninde gelişen ilginç olayları konu alıyor. Bir insaat işçisi, kendisini devamlı rahatsız eden rüyalar göruyor ve Mars'ta yaşayan esrarengiz bir kadını düşünuyor. Filmin en çok dikkat çeken özelliği, Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Eric Breving'in göruntü efektleri. Tüm yaşamı boyunca bilim kurgu meraklısı olan yönetmen Verhoeven, bu filmle ilgili olarak şunları söylüyor: "Özel efektlerle uğraşmak beni hem korkutmakta hem de hayretlere düşurmekte. Bilim kurgu, bir oyuncak dükkânı gibi donatılmış düşler dünyasıdır." Sovyet sanatçılan sergisi • Kültiir Servisi — Zürih Modus Vivendi ve Moskova Art Modern galerilerinin işbirliği ve Urart galerilerinin katkılan ile düzenlenen Sovyet Sanatçıları Sergisi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sergilenecek. Bugüne dek SSCB dışına çıkmış sayısal olarak ilk büyuk sergi olma özelliği taşıyan Sovyet Sanatçıları Sergisi'nde 300'den fazla yapıt sunulacak. Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki kıilturel ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen sergi 27 ekim-27 kasım tarihleri arasında izlenebilecek. Kısa film sempozyumu • Kültur Servisi — Istanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği İFSAK'ın düzenlediği 1. Ulusal Kısa Film Sempozyumu bugün başlıyor. Sempozyumda kısa filmin sorunları ve gelişmesi için gerekli etkenler tartışılacak. Iki gün sürecek | sempozyuma Engin i Ayça, Burçak Evren, Ümit Ünal, Tunç lzberk, Erim Gözen, Onat Kutlar, Suha Arın ve İbrahim Altınsay katılacak. Sempozyum AJman Kültür Merkezi'nde 14.00'de başlayacak. Öte yandan îzmir Karşıyaka Belediye Başkanlığı'nın duzenlemiş olduğu, "insan hakları" konulu kısa film yarışmasının sonuçlan da 9 aralıkta İzmir Karşıyaka'da açılacak İnsan Hakları Parkı'nan açıhşında açıklanacak. Livaneli'den 'Senfonik Derviş.' • ANKARA (AA) — Zulfu Livaneli, zikir temalanna dayalı "Derviş" adh ilk senfonik eserini hazırlıyor. Livaneli bundan sonraki çalışmalarım senfonik mtızik uzerine yoğunlaştıracağmı, ilk aşamada da üzerinde 2 yıldır çalıştığı "Derviş" adlı koral senfoniyi bestelediğini söyledi. Sahne çalışmalarına ara vermeyi kararlaştırdıktan sonra senfonik eserler hazırlamaya başladığını kaydeden Livaneli, Yunus Emre ezgilerinden ve zikır ritimlerinden yararlanarak hazırlanan eserin, 1991 Yunus Emre Sevgi Yıh'nda çeşitli Avrupa kentlerinde seslendirüeceğini belirtti. Aralık ayında Stockholm'de 100 kişilik ünlü Stefan Skjold korosu ile plak ve CD halıne getirilecek eser, ünlu düşunürun insana bakışını, deyislerini çoksesli müzik tekniği ile anlatıyor. Ortak antoloji • Kültür Servisi — ABD ve SSCB'de halen yaşayan şairlerle öykü yazarlarının yapıtlarından oluşan ortak antoloji "The Human Experience" (Insanlık Deneyi) adıyla Ingilizce ve Rusça olarak 1989 yılında yayımlanmıştı. Her yazardan bir şiir ya da bir öykunün yer aldığı antoloji iki ülkeden seçilen sekiz kişilik bir editörler kurulu tarafından hazırlanmıştı. Türkiye'de aynı projeyi Adam Yayınları, Sovyetler Birliği'nin Khudozhestvennaya Literatura Yayınevi ile Türk ve Sovyet edebiyatları için gerçekleştirmeye karar verdi. Türk yazarlarından ve yapıtlanndan seçimi editörler kurulunun Sovyet üyeleri, Sovyet yazarlarından ve yapıtlarından seçimi de kurulun Turk üyeleri yapacak. Seçim için bir ya da birkaç şiir veya öykü gönderilebilecek. Türkiye ve SSCB'de yayımlanacak kitaplarda yer alacak yapıtlara ayrı ayrı telif ucreti ödenecek. Ilgilenenlerin yanıtları ve yapıtlarını 8 Kasım 1990 tarihine dek Adam Yayınlan'na ulaştırmaları gerekiyor. The Blow Monkeys topluluğunun yeni albümü 'Springtime for the JVorld' Sosyal içerildi ritrn şenliğiŞişirme Maymunlar dörtlüsünün bütün bestelerinin altında, anarşizm tutkusu ve Thatcher tiksintisi dillerde dolaşan Dr. Robert'ın imzası var. Sağ politikalar karşısında tutarlı bir çizgi izleyen topluluk, müzikteki değişimlere de duyarlı. YAVUZ BAYDAR ~ STOCKHOLM — Dört beş yüdır son derece ilginçfleşen) bir müzikal söylem geliştiren Lond- ra dörtlüsü The Blow Monkeys, popta Paul Weller'ın -artık var olmayan- Style Council'inin baslattığı, daha sonra Siraply Red'le -varhğVyokluğu belirsiz- leşen- Scritti Politti'ye devretti- ği post-modernizmin şimdiler- deki en atak, en renkli temsilci- si. Style Council nasü Paul Wel- ler, Simply Red nasıl Mick Hucknall, The Pretenders nasıl Chrissie Hynde, Scritti Politti nasıl Green demekse, The Blovv Monkeys de Dr. Robert demek. Dörtlünün bütün bestelerinin altında, soul müziğine derin vu- kufiyeti ile tanınan, anarşizm tutkusu ve Thatcher tiksintisi dillerde dolaşan bu genç yetene- ğin imzası var. Vokali, piyano- su, gitan ve yapımcıhğı ile gru- bun motoru işlevini ustlenen Robert Howard'ın kendisine Dr. Robert adını seçmesinin nedeni, Mississippi John Hurt, Blind Lemon Jefferson, Sonny Boy VVUIiamson gibi blues ustaları- run lakap geleneğini sürdürmek. Dr. Robert'la birlikte Mick Anker (bas), Neville Henry (sak- sofon) ve Tony Kiley'den (davul) oluşan Şişirme Maymunlar, ya- kıtı salt pırıltıh bir imaj olan öteki gruplara pek benzemiyor. ABD'nin soul, jazz ve funk et- kilerini incelikli bir analitik ze- kânın fıltresinden geçiren dört- lü, ritmik dinamizmi ve melodik şıklığı yadsınamayacak ölçüde yüksek olan bestelerini, keskin YENİ VE CÜRETKÂR — Saksofonda Neville Henry, vokal, piyano ve gitarda Dr. Robert, basta Mick Anker ve davulda Tony Kiley'den oluşan Blovv Monkeys grubu, yeni albümünde daha da yeni ve cüretkâr bir rota izliyor. bir siyasi ve toplumsal eleştiri- nin belirlediği sözlerle yerleşik düzeni hayli rahatsız edecek bi- çimde ağırlıkh kıhyor. Bazı par- çalan, BBC sansürunden geç- meyecek denli sert içerikli. Sağ politikalar karşısında tu- tarlı çizgisine karşın, müzikteki değişimlere, yeni eğilimlere karşı duyarlı, esnek davranmayı ter- cih eden bir grup The Blow Monkeys. Her ne kadar kendi- lerini tür olarak jazzpunk ola- rak tanımlasalar da arka plan- da -özellikle Limping For a Ge- neration ve Animal Magk adlı ilk iki albümlerinde- Human League ve Culture Club köken- li bir nevv-vvave etkisi var. Ancak bu, daha sonraki çalışmalarda sadece zayıf esintilerle -rahatsız etmeden- kendisini belli eden bir etki. Asıl etki, mesajların ileti- minde The Blovv Monkeys'in en elverişli araç olarak gördüğü (çünkü doğrudan doğnıya ruha, ritm duygusuna sesleniyor) so- ul muziğinde. The Blow Monkeys ve Simply Red gibi Ingiliz gnıplannı üstün ve özgün kılan da zaten bu özel- lik: "Mesafeli" bir yorumla so- ulün bir amaç olmaktan çıkarı- lıp bir araca dönüştürülmesi. Ülkesinde işini iyi bilen pek çok meslektaşı gibi Dr. Robert da tipik bir soul fanatiği. 45'lik arşivinin olağanüstü boyutlarda olduğu biliniyor. Evet, bir süre hayli T Rex dinlemiş, ama soul ustaları Marvin Gaye ile Curtis Mayfield'ı her şeyden üstün tu- tuyor. özellikle de Mayfield'ı. Bir projektör vincinin üstüne düşmesi sonucu geçenlerde kıs- mi felç olan bu siyah usta. The Blov» Monkeys'in en önemli esin kaynağı. The Blovv Monkeys'in muzik- sel çizgisinde en önemli dönüm noktasını oluşturan She VV'as Only The Grocer's Daughter (1987), Mayfield'ın vokalde - Celebrate adh parçada- Dr. Ro- bert'a eşlik etmesi ile de dikkat- leri çekmişti. Ama be-şarı sade- ce bununla sınırlı değildi. Gru- bun ne kadar incelikli, zarif, be- ğeni yüklü bir müziğin temsilcisi olduğu, bu yapıttaki tüm parça- larda tek tek ortaya çıkıyordu. Bugün bu albümü 1980'lerin en önemli çahşmalan arasında gös- terenlerin sayısı hiç de az değil. Grubun sosyal eleştiri dozu gittikçe artan yorumları, geçen yıl çıkan Ooops! Tbere Goes the Neighborhood! başlıkh çalışma- da, soul ve jazza, house ve hip- hop gibi getto çıkışlı müziksel etkilerin eklenmesi sonucu orta- ya çıkan çarpıcı bir sentezle, "bulaşıcı" bir ritm-melodi şen- liği, verimli bir siyah-beyaz "çiftleşmesi" şeklinde sürdü. Şimdi de karşımızda, müzik- sel çerçevesi yine bir hayli geniş- letilmiş, coğrafi sınırlan daha da zorlanmış yeni ve cüretkâr bir The Blovv Monkeys çalışması var: Springtime For The World. Yeni albüm, öncekilere kıyas- la daha özgür bir ritm araştır- ması olduğu kadar, dinleyiciye daha ilk saniyelerinden itibaren iyimserlik, umut aşılayan bir "dünyadan izlenimler" sergisi de. 12 bestenin her bıri "küçuk caplı olsa da diinyayı değiştir- mek miimkiin" duygusuna açı- lan birer pencere sanki. Bunda belki The Blovv Monkeys'in en yeni olanla (programlı ritmler vs), eskiyi -umutlu 1960'ların vvah vvah pedallarını, fokurtulu tuşlulannı- ustaca birleştirmesi- nin payı da var. tlk üç parca; In Too Deep, Springtime ve Vibe Alive, bunun tipik örnekleri. Post-modemist yaklaşım, dördüncü parcadan itibaren iyi- ce ortaya çıkmaya başlıyor: Ref- lections '89 adh çahşmada dört- lü, geçen yılın siyasi gelişmele- rini bir "ses kolajı" olarak ver- mekte. Buradan birdenbire Ce- zayir'e athyoruz ve Be Not Af- raid adlı bestede, sofistike bir ritm örgüsü üstunde Arap Rai şarkı geleneğinin büyük ustası Cheb Khaled'i tüyler ürpertici bir gazeünde dinh'yoruz. La Pasionara adlı bestede ise durak Ispanya. Bunu izleyen parçalarda yine siyah muziğin karşı konulmaz ritm şenlikleri- ni sergilemeyi sürdürüyor The Blovv Monkeys. Springtime For The VVorld al- bümü, yapay popa mesafelerini korumak, Ingiltere'deki son mü- ziksel gelişmelerin nabzını tut- mak isteyenler için önemli bir fırsat. Londra'da İtalyan Sanat AkademisVndeki 'Uçan Fütürizm' sergisi Fütürizm artık göklerde İNSAN VE UÇAK — Fütiirist sanatçüar, "pervaneleri rüzgârda çıtır çıtır dönen" uçaklara hayrandılar. Ressam Giacoma Balla, kızına Pervane adını vermişti. İtalyan sanatçı Mario Sironi'nin 1920 tarihini taşıyan "İnsan ve Uçak' adlı tablosu da Londra'daki "Uçan Fütürizm" sergisinde sunulan yapıtlar arasında. EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA — "Fütürizm Manifesto- su"nun amaç bölümü: "Sanatımız, sa- dece, raylan muazzam çelik atlar gibi dö- ven lokomotifleri kutlamakla kalmaya- cak, pervaneleri rüzgârda çıtır çıtır dö- nen ve sanki heyecanlı bir seyirci kitlesi- nin coşkun tezahüratıymış gibi süzülen uçakları da kutlayacaktır." 1909 yılında Filippo Tommaso Mari- netti yazıyor bunları. VVright kardeşler uçalı daha 6 yıl olmuş olmamış. Marinetti'nin uçak tutkusu daha son- ralan daha da gelişmiş. 1912'de "Papa- nın Uçağı" adlı şiirinde, İtalya üzerinde hayali bir uçuşu anlatıyor. Uçak, Birin- ci Dunya Savaşı oncesinde tank kadar, makineli tufek kadar yeni ve çığır açıcı. Füturistlerin teknoloji ve uçak merakı da bir başka. Ressam Giacoma Balla, kızı- na "Pervane" adını takmış! Italyancada bu sakalet, dilın olanca zarifliği ile ne mutlu ki "Elica." Fütüristlerde bir tuhaflık olduğu, "Manifesto"yu okumaya devam edince lyice belli: "Biz savaşı yüceltecegiz. Uğ- runa ölünecek fikirier üreteceğiz. Kadın- lan ise uygun olduklan düzeye indirece- ğiz, yani alçaltacagız. Müzeleri yıkmak, kütuphaneleri, akademik duşünceyi yık- mak amacımız." Bu savaş meraklısı teknoloji saplan- tısı elbette o dönemde Italya'da filizle- nen faşist akımın da kültur ve sanat bil- dirgesi. Bugün güneşe bile yakınlarda gözlem uydusu yollanmışken, uçağın 80 yıl önce açtığı yeni ufuklar duşünulecek olursa bazı füturistlerin, sanatlarını sa- dece "uçma" uzerine kurmaları şaşırt- maz. Bunlar da kendilerine "Aeropittura" demişler, yani "gökten çizim" anlamına. Londra'da İtalyan Sa- nat Akademisi'nde açıldığı gunden beri büyuk ilgi gören "Uçan Fütürizm" ser- gisi, işte bu akımdan örnekler. "Aeropittura"cıiarın da kendi bildiri- leri var: "Uçuş, perspektifte sürekli de- ğişiklik sağlar, gerçeğe yepyeni bir görü- nüş verir." Bunları yazanlar aynı zaman- da pilot da. Fedele Azari, Gugliemo San- sone, Alfredo Ambrosi. Tullio Crali... Marinetti, Mussolini ile hem sevgi hem nefrete dayanan celişkili bir ilişkı surdürur ve 1944'te ölur. O tarihte İtal- ya hâlâ savaşmaktadır. Futurızm de, Ae- ropittura da Marinetti ile birlikte ölur. Bugünku Concorde, Airbus, Jumbo gi- bi sivil uçakların, Mirage, Phantom, Ja- guar gibi savaş uçaklarının hiçbir zaman Füturistlerinki kadar romantik olmaya- cak romantizmine yerini bırakarak. Reha Bilgen'in yönettiği Masal Gerçek Tiyatrosu beşinciyılında Sahnedebir ütopya,nedenolmasın? ORHAN ALKAYA Reha Bilgen'le tiyatro geçmi- şimiz bir hayli paralel geüşti. Ay- nı yıllarda Kadıköy Deneme Sahnesi'nde Haluk Şevket'le ça- hştık, Şehir Tiyatrolan'na, o gü- zel yerinden yönetim döneminin ilk yıh birlikte girdik. Dahası, Masal Gerçek Tiyatrosu'nun adını, İstanbul'dan Antalya'ya giden bir otobüste, birlikte koy- duk. Reha, Şehir Tiyatrolan'nda başladığı çocuk oyunu yönet- meniiğini geliştirerek bugüne kadar geldi. Masal Gerçek Ti- yatrosu'nu, "ciddiye alınması kaçmılmaz" bir yapı haline getirdi... — Tiyatroya, çocuk tiyatrosu- na, deneyci bir anlayışla yakla- şıyorsun. Polonya Tiyat- rosn'ndan, Grips'ten, Çekoslo- vak Kara Tiyatrosu'ndan yarar- lanan oy unlar yaptın. Dolayısıy- la Türkiye'de laboratuvar çalış- ması yapmanın guçlüklerini de yakından tanıdın. Özellikle tı- kandıgın noktalardan, imkân alanı bulamadığın için gerçek- leştiremediğin işlerden soz eder misin?.. — Tıkandığımız noktaların, temel maddi sorunlardan kay- naklandığını söyleyebilirim. Kendimize ait bir salonumuz yok. Tiyatro yeterliğine sahip sa- lonlarda değil, sinema salonla- nnda oyunlanmızı sahneliyoruz. Sinema salonlarında oynadığı- mız için sabah erken seansta oyun başlatmak, sonra da bir saat içinde o salonu terk etmek zorunda kahyoruz. Aynca yeter- li mali desteğe sahip olmadığı- mız için ışık donanımımızı ge- rektiği ölçüde geliştiremiyoruz. Kadromuza bir yıl boyunca dü- zenli maaş ödeyip sağhklı bir ekip çahşması içine giremiyoruz. Kısacası "her şeye rağmen" ti- yatro yapıyoruz!... — Masal Gerçek Tiyatrosu, kuruluşunun birinci yıhndan iti- baren devlet yardımı alıyor. Ger- çi, yardımın manüğına pek sıcak bakamryorum; bu yolla, özel ti- yatrolar gizlice ödenekleştirili- yor diye düşünüyorum. Ama yi- ne de şimdilik mevcuda saldır- mamak gerekiyor galiba. Sen- den öğrenmek istediğim, yardım kurullarının çocuk tiyalrosuna bakış açışı... — Devlet yardımının mantı- ğı, "yardım" kayramıyla ters orantılı işliyor. Önce bunun "yardım" mı "ödül" mü oldu- ğu belirlenmeli. Yardım yeni bir projeye, o projeyi bunyesinde kotarmak isteyip de ekonomik desteğe ihtiyacı olan tiyatroya ya da deneysel turde, yeni bir ses, yeni bir soluk getirecek toplu- luklara verilmeli oncelikle. Ço- cuk tiyatroları meselesine gelin- ce... Gerek Kültür Bakanlığı yet- kilileri, gerek tiyatro sanatçıla- n, gerek basın, çocuk tiyatrosu- nun "mutlaka yapılması gerek- BİRAZ DAHA DL VARLIL1K — Reha Bilgen, bu yıl ozel tiyat- rolara devlet yardımının 528 milyon lira olduğunu, ancak bunun yalnızca 32 milvonunun çocuk tiyatrolanna ayrıldığını belirtiyor. tigi"ni savunuyor. Ama pratikte akan sular duruyor! Yardım ku- rullarında en küçük yardım di- limi -hangi düşüncenin sonucuysa- çocuk tiyatrolarına ayrılıyor. Bu yılki 528 milyon li- ralık yardımın sadece 32 milyon lirası çocuk tiyatrolarına aynldı. Sanırım, biraz daha duyarhlık gerekiyor oncelikle... — Oyunlannı yanyor, yöne- tiyor, bazen de oynuyorsun. Uy- gulamayı denediğin yöntemler- se, tümüyle ekip sürekligine da- yalı. Masal Gerçek Tiyatrosu, ekip surekliliği açısından ne durumda? — Beşinci yılımızı doldurduk ve beş kişilik bir çekirdek kad- romuz var. Gerektiğinde dışar- dan oyuncu da ahyoruz. Yalnız, ekipteki oyuncu arkadaşlann başka işlerde de çalışıyor olma- ları, bazı yönlerden tiyatromu- zu etkiliyor. Sürekli İstanbul içinde oynamak, kısıth turne ya- pabibnek gibi... Elbette bu so- runlann ortadan kaldınlabilme- si için önce ekonomik sorunla- nmızı çözmemiz gerekiyor. Ekip sürekliliğinin gereğine inanıyo- ruz. Ekip çahşması bir tiyatro- nun teatral anlamını belirlediği gibi tavnnı, biçemini, özünü de ortaya koyar çunkü... — İstanbul salonsuzluktan "kırılırken" biraz fantezi gibi duracak ama çocuklara dönük oyunların için nasıl bir salon düşlerdin? — Bir fantezi, bir utopya ve neden olmasın...? Bahçe girişin- den tuvaletine dek sadece çocu- ğun fızik ölçüsünde planlanmış bir mekân düşlüyorum. Aynı öl- çülerde bir sahne, oyunun gerek- tirdiği biçimde değişebilen... Koltuklann boyutlanyla, fuaye- deki fotoğraflann >Tiksekhğiyle, çocuklann rahatça meyve suyu- nu, sandviçini alabileceği büfe- siyle, lavaboları, klozet ve pisu- var boyutlanyla, salt çocuklara ait bir mekân düşlüyorum. De- ğişik yaş gruplarındaki çocukla- ra yonelik oyunlann sahnelendi- ği, çocuklarla birlikte müzik, re- sim, dramatizasyon çalışmalan- nın yapılabildiği bir mekân... Evet, neden olmasın?... AKMUe bayranı konseri • Kultör Servisi — İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, 29 ekim pazartesi günü Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla saat 11.00'de AKM'de bir konser verecek. Feodor Gluşenko'nun yöneteceği konserde Ulvi Cemal Erkin'in "Koçekçe"si ve Beethoven'in 8 numaralı senfonisi seslendirilecek. Kültür gezileri • Kültür Servisi — lletişim Yayınları tarafından yayımlanan "Tarih ve Toplum" dergisinin iki yıldır surdürdüğü küJtür gezilerinin kasım programı açıklandı. Geziler "Safranbolu, Bartın, Amasra" ve "İstanbul ve Çevresiyle Tanışın" başhkları altında iki kolda yapılacak. Arkeolog Sümer Atasoy rehberliğinde 2-4 kasım tarihleri arasında Bolu ve Abant Gölü çevresi, Amasra ve Safranbolu gezilecek, tarihi yerlerin tanıtımı yapılacak. Günlıik geziler ise Doç. Dr. Mehmet thsan Tunay eşliğinde 25 kasım, 2 aralık ve 9 aralık tarihlerinde Mudanya ve Bursa, Ortaköy, Boğaz ve Sadberk Hanım Müzesi ile Sultanahmet çevresinde yapılacak. "İstanbul ve Çevresiyle Tanışın" gezileri kapsamında da Doç. Dr. Murat Belge eşliğinde Kumkapı ve Haliç*e kültürel geziler 10 kasım ve 17 kasım tarihlerinde yer alacak. (Aynntılı bilgi için Tel: 158 25 89 - 158 25 73) Hayvanlara sevgi • Kültur Servisi — Vakkorama "Hayvanlara Sevgi" günleri düzenliyor. Hayvan sevgisinin, hayvanlara daha insanca ve sevgiyle davranılması bilincınin özellikle cocuklar arasında yaygınlaştırılmasını amaçlayan özel gunlerde, çeşitli soyleşiler, tartışmalar, gösteriler ve konserler düzenlenecek. 6 kasım salı gunu Suadiye Vakkorama'da başlayacak olan "Hayvanlara Sevgi Günleri" 8 ocak, 5 mart ve 7 mayıs tarihlerinde de Taksim Vakkorama'da sürdürulecek. Etkinlikler saat 11.00'de başlayacak/ AÇOK'tan oyun • Kültür Servisi — 1973 yıhndan beri yurtiçinde ve dışında etkinliğini sürdüren Türkiye'nin ilk özel çocuk tiyatrosu olan AÇOK, 'Benim Arkadaşım Yok' adlı oyunu her cumartesi ve pazar saat 11.00'de Ümraniye Kültür Merkezi'nde sergiliyor. Çocuk tiyatrosunu bir uzmanlık alanı olarak gören AÇOK, çocuğun gelişmesine, eğlenirken oğrenmesine olanak veren oyunlar sergiliyor. Gülen'in resim sergisi • Kültür Servisi — Ressam Nuran Gülen'in kişisel sergisi 7 kasımda Beylerbeyi Akbank Sanat Galerisi'nde açılacak. 1957 yılında istanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Resim Bölumu Cemal Tollu Atölyesi'nden mezun olan sanatçı, İstanbul'da daha önce de çeşitli karma ve kişisel sergilerde resimlerini sergilemişti. 'Iblis'in ekim sayısı • Kültür Servisi — Aylık şiir dergisi 'îblis'in ekim sayısı çıktı. Hasan Öztoprak, Metin Sever, Sinan Akçeken, Kubilay Köseoğlu ve Macit Eren'in yayma hazırladıkları derginin bu sayısında Halil Korkmaz'ın Enis Batur ile bir "şiir röportaj"ı, Batur'un bir şiiri, Cengiz Önderseyer, Metin Sever, Ahmet Ümit, Hasan Öztoprak, Ömer Savaş, Ali Şenol, Macit Eren, Atilla Akar, Osman Canik ve Küçük İskender'in şiirleri yer alıyor. BUGÜN • KonferansEdebiyat Fakültesi Kütuphanecilik Bölümü profesörlerinden Meral Alpay "Cumhuriyet Döneminde Bilgi Üretimi" konulu bir konferans verecek. Beyazıt Devlet KUtüphanesi'ndeki konferans saat 15.00'te Konferans Salonu'nda yer alacak. • İmza günü Asım Bezirci saat 15.30'da Bostancı Hatay Lokantası'nda kitaptarını imzalayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle