27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EKİM 1990 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DevtellMeteorotoji Işleri Genel Mü- dürtûjü'nden alınan bılgiye göre yur- dun kuzey ve doğu <esımlerı parçalı bulutlu, Doğu Karadenızın doğusu ı!e Doğu Anadolu'nun kuzey doğusu yajj- ımıriu diğer yerier az bulutlu w açık geçacek. Ma/mara tt yvrtun iç te- smtefinde sabafı saafloinde sis g6- tûlecf* H/VA SICAKLIÖ: Biraz arta- cak RÛZGAR Kuzey ve batı yönle-- den yurdun gûney tesımlennde guney ve bab yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Denızlerde Marma- n , Karadenc, ve Kuzey Ege'de yıMız ve poyrazdan dijer denizterimızde gûnbatısı ve lodostan yer yer S kuv- vetinde saane 4 iie 16 yer yer 21 de- nu mıiı hızla esece* DENIZ Kuçuk dalgalı yer yer rtafifçaflcantı- lı olacak, görüş uzaıdığı 10 km nır Dzennde bulunacak Van Gö- lû'nde fıava Parcalı bulutlu geçecek Ruzgâr kuzey ve batı yön- lerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek göl küÇük dalgalı ola- cak görüş uzaklığı 10tannın Ozennde olacak Adana Adapsza/i Adıyaman Afyon Ajn Antara Antaicya Anüiya Artvın Ayöır» BalıKesr B<!ec* Bıngöl B.'»fcs Bolu Bursa ÇanakJate Çorum Oemrt A 27° 14° DıyarSator S 19°16°Edınw A 18° 6°Erancan A 14° 2°Eraırun Y 10° O°Estaşelitf A 17° 3°taantep A 25°15°&resgn A 23° 11° Gümuşfıare ¥ y 13° 4°Haittân A 2S°10°ISMra B 20° 5°lstanbul S 19° *°lzmır B 15° B A S A Y B f5° 5°Kasamonu B B 16° 4°Kay»n A B 19° 5°Kırttaret B S 20° 8°Konya A B 13° 2°Kûötıya A A 19° 8°Maalya B 19° 7°Manısa 17° '1° 10° -2° Mujla 15° 2 Muş 18° 7 Nıjde 15° 9°0rdu 10° 3°RUB 12° 7°Samsun 17° 2°Sıırt 16° 8°Smop 22°11«Sıvas 12° 7°TeMn)a9 12° 2°Trabmn 14°-1° Tunce* 16° 4°Uşak 16° 2°van 16° 4°Ytagat 16° 3°Zon(Udal< A 21° 9° A 21° 8° A 25° 15° A 21° 11° B 14° 4° A 14° 2° B 9° 14° Y 13° 8" B 16° 11° A «°10° 8 W1O° B 1S» 3° B W 7» y 14° 9° B 16° 4° A 17° 5° B 14° 6° A 11° 1° B 15° 8° : açık 'yaOmunu g | s s h /SjUrt A-ıçık B-buhıttu G-gûneş» K-larlı S-ss'ı Y-yaCmurtg BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir nesneye, onu süslemek, güzelleş- tirmek, tamamla- mak için eklenen şey. 2/ Seriye, karak- ter... Kumaş, havlu, halı gibi şeylerin ke- narındaki iplik püs- kül. 3/ Ihk denizler- de büyük sürüler ha- linde dolaşan bir ba- hk. 4/ Sovyetler Bir- liği'nin plaka işare- ti... Küçük ağıl. 5/ Şiilikte belli başlı dinsel iideriere veri- 9 len şeref unvanı. 6/ Hayvanın bir ya- nındaki yük... Tavlada bir sayı... Ja- pon lirik dramı. 7/ Su birikmiş çu- kur ya da hendek... Bir tarikat ya da sanatın ilk kurucusu. 8/ Bir akarsu ölçü birimi. 9/ Kesimevi... Eli işe yat- kın, becerikli. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Halk dilinde klarnete verilen ad. 2/ Çıplak, yoksun... Kabakulak has- talığı. 3/ Bir işe girerken, kendi için güvence doğuracak bilgi ya da kefil yerine geçebilecek ad ver- me. 4/ Damla hastalığı... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 5/ Bir peygamber... Deniz taşıtlarının pervanesi. 6/ Uzakhk anlatmakta kullanılan söz... Güreşte bir oyun... Rad- yumun siragesi. 7/ Yabani yonca... Eski dilde ayak. 8/ Arjan- tin'in plaka işareti... Kişinin sevinç, güven ve her tür devimsel etkınliklerinin normal olmayan bir biçimde arttjğı ruh hastalı- ğı. 9/ Kripton elementinin simgesi... Ateşli silahlarda mermi- nin kapsülüne vurmaya yarayan parça. 60 YIL ONCE Cumhuriyel Terkos şebekesi 27 EKİM 1930 Alınan malûmata göre yeni Nafia Vekili Zekâi Bey, Istanbul'un su meselesile yakmdan alâkadar olmuş ve terkos meselesine ait vekâJetteki dosyaları tetkik etmeye baslamıştır. Terkos tesisat ve şebekesinin şehir namına satın alınması, şehrin su ihtiyacını temin etmek için en ameli çare görülmektedir. Terkos şirketinin imtiyaz müddeti 30 sene sonra bitecektir. Terkos şirketile belediye arasındaki iptidai bir itilafa göre yüz bin lira verilmek ve 30 senede 3 milyon lira ödenmek üzerc bütün tesisat imtiyaz mukavelesi ve mevcut şebeke belediyeye devTedilecektir. Belediye Istanbul suları için şimdilik bütçesinden 100 bin lira tefrik etmektedir. Vaki olan müracaat Ozerine Maliye Vekili Saracoğlu Şükrü Bey; lstanbul su ihtiyacının temini şartile belediyenin maliyeden alacağı olan 650 bin lirayı MOKtmm«ı tcasık derhal tediye edeceğini vadetmiştir. Hükümet terkos tesisatının satın alınmasına karar verir vermez, bu para inşaata tahsis edilecek ve azami dört sene sonunda yevmiye su isalesi 50 bin tona çıkarılacaktır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet S. John Perse 1960 Nobel Odülü 27 EKİM 1960 Eski Fransız diplomatlarından Saint John Perse, bu senenin Nobel edebiyat mükâfatını kazanmıştır. Halen Amerika Birleşik Devletlerinde ikâmet eden ve 73 yaşında olan Saint John Perse, hayatta olan en büyük Fransız şairlerinden biri olarak tanırunıştır. 1911 ve 1924 yılları arasında, ismini gizleyerek "Eloşes", "Amitie du Prince", "Anabase" ve diğer meşhur şiırlerini yazmıştır. 1925 yılında, şiirlerinin neşrini ve yeniden basılmasını durdurmuş ve yasak etmişti. 1940 yılında, Fransız sağcıları kendisine şiddetle hücum etmişler. Reynaud, kendisine Amerika Birleşik Devletlerinde Fransa'yı temsil etmesini istemiş, fakat o bu talebi reddederek, Amerika'ya kendi arzusu ve parası ile gitmişti. Vichy hükümeti tarafından tehlikeli şahıs ilan edilmiş ve Fransız vatandaşlığından çıkanlmıştır. Basın Şeref Divanı 1—"Son Saat" gazetesinin 26 Eylül 1960 tarihli nüshasımn birinci sahifesinde yayınlanan Tuzla'daki jip fabrikası ile ilgili haberde, hakikate aykın hususların olduğu tespit edilmiş ve bahis konusu yayın şeref ve haysiyete karşı haksız bir tecavüz olarak görülmüştür. Basın Ahlak Yasasını ihlal edici bu durumunun TAKBİHİNE karar verilmiştif. 2—"Akşam" gazetesinin 12 Ekim 1960 tarihli nüshasımn üçüncü sahifesinde "Hadiseleri Yaratanlar" sütununda Erol Simavi hakkında bir söylenti olarak yayınlanan haberin, asılsız olduğu tespit edilmiştir. Durum, Basın Ahlak Yasasına aykın görüldüğünden 'Akşam' gazetesine fHTAR'da bulunulması kararlaştırılmıştrr. 3—Lüks Nerminin bir dergide yayınlanan müstehcen ifadesini kısaltmak suretiyle iktibas eden 'Öncü' (Ankara) ve 'Millet' (Bursa) gazeteleriyle 'Hür Nizam" dergisinin durumlan incelenmiş ve bahis konusu mevku telere İHTAR'da bulunulması kararlaştırılmıştır. A—Basın Şeref Divanmın 3 numaralı tebliğini yayınlamadıklan gerekçesiyle haklarında ihtar cezası verilen gazetelerden 'Jstanbul Postası', 'Istikbal' ve 'Yeni Asır'm bahis konusu tebliği yayınladıklan bilahare tespit edilmiş. Bu bakımdan ihtara mahal bulunmadığının açıklanmasma karar verilmiştir. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Gorbi'denyenijest 27 EKİM 1989 SoVyet lideri Mihail Gorbaçov, yurtdışı gezilerinin Çoğunda yaptığını tekrarladı ve Finlandiya'da yeni askeri indirimlerde bulunacaklarmı açıkladı. Gorbaçov, 1991 yılına kadar Baltık Denizi'ndeki tüm 'Golf sınıfı nükleer denizaltılannı çekeceklerini duyurdu. Hetemki Lenıngrad Kahıre; OÛNYA'DA BUGÜN Amsterdam Amman Abna BaCCat Barcekma Basel Belgnd Beriın Bonn Brûksel Budapeşte Cenevrt Cezayır C«Me Oubaı Frankiun Sme Heısınkı Katvre KofKrtıag K6ln Letkoşa Y 14° A 29° A 19° A 2f A 22° B 11° B 16° Y 15" Y 15° g 15° B 14° B 12° A 26° A 32° A 35° Y 16° A 24° Y 7° A 25° Y 12° Y 14" A 23° LHHngrad 8 7° Londra Madnd Mılano Mofltrea, MosfcM Mürih Oslo Pans Prag Ryad Roma Sofya Sam V Avw Ijfus V*roo.'V Vıyana Y 14° B 16° B 14° B 13° B 6° Y 14° B 17° 8 -1° Y 16° B 12° A 32° A 21° B 15° A 22° A 30° A 23° B 8° 8 15° B 15° Wast»ngtonB 19° Zünh B 12° TARTKMA Dnşünen Adam GülenHeykel Hadi, betonlar kentleşmenin ve nüfus patlamasının bedeli; "Ne yapalım" diyorum. Ama o heykel taslağı benim her önünden geçişte hâlâ gözümü tırmalıyor. Ara sıra da olsa Boğaz'ın Rumeli yaka- sında şöyle bir gezintiye çıkarız. Ben, ola- bildiğince kıyılarda ve tepelerde yükselen sevimsiz beton yığınlarını görmemeye ça- balar; bazen gozlerimi kapayıp çok kısa bir an için yeşille mavinin kucaklaştığı o eski günlere uzanırım. Yalnız, beni bu yol uzerinde yükselen ya- pılardan daha çok rahatsız eden bir heykel var. Hadi, betonlar kentleşmenin ve nüfus patlamasının bedeli; "Ne yapalım" diyo- nım. Ama o heykel taslağı benim her önün- den geçişte hâlâ gözümü tırmalıyor. Belki aradan uzun bir zaman geçti, artık eleştiri günceliiğini yitirdi. Ama ben, "Alışama- dım". "Sen de kimsin" diyeceksiniz. Va- tandaşın biri... Bu heykel, benim ancak şiirlerinden ta- nıdığım, toplumun her kesiminden insana seslenebilmiş ve benimsenip sevilmiş bir ozana, Orhan Veli'ye ait. Acaba yaşasaydı ve kendini böyle bir heykelde anıtlaşmış olarak görseydi ne ya- pardı?. Herhalde, o içtenlikli dizelerinden birkaçını daha yazar; yeniden (albaştan) kendisini tanıtmaya çabalardı. Onca uğra- şa karşın beni hâlâ anlayamamışlar diye... Ne güzel, şiir sanatı yeni bir dizeler tODİu- luğu daha kazanırdı... Onun, her zaman basılagelen bir fotoğ- rafı var. Gördüğüm bu yüzün anlamı ile o heykelin yüzündeki anlam tam bir zıtlık anıtı. Heykeldeki gülüş, yaşamı fazla cid- diye almayan, yüzeysel duşünen ve duyan insanların gülüşü gibi... Üstelik ozanların böyle kahkahalarla dizelerini sıraladıklarını hiç sanmıyorum. Bu uğraş öyle kolay ol- masa gerek. Bacaklar, bakımsız sokaklardaki pej- mürde evlerin pencerelerinden dışarı uza- tllmış, "Yaratan"a yan bakan soba boru- Iarının tıpkısı. Pantolon paçaları, Ameri- kan donanmasının paça tipiyle aynı geniş- likte. Gövdenin ait bölümü ile üst bölümü iki ayrı çalışmanın ürünü gibi... Ayağa kal- kıp yürümeye çalışsa üstü başka bir yöne, altı tam aksi yöne giderdi herhalde... Kitabı ya da defteri, eline salt poz ver- mek için almış sanısını uyandırıyor. Tutuş- taki duyarlık, tıpkı evlerinin büfesine gü- zel gözüksün, rengine uysun diye kitap alanların gösterdiği cinsten. Keşke onun somut olarak dış görüntüsü değil, non-figüratif bir çalışmada iç dün- yası yansıtılabilseydi... Ben, sanatın her türüne ve yaratıcıları- na saygı, sevgi ve ilgi duyan sade bir vatan- daşım. İnsanların yaratmak yerine, köşe dönmeyi seçtikleri bir toplumda, yaratılan her yapıtı, bu konulara yakınhk duyanlar için birer "liituf" olarak görüyor ve değer- lendiriyorum. Heykel sanatına karşı hiçbir olumsuz düşüncem yok. Olamaz da... Yalnız hoşgöriinüze sığınarak şunu yaz- mak istiyorum. Heykel sanatı, şiir sanatı- na biraz daha içtenlikli davranamaz mı? Görev duygusu ya da ısim yapma kaygısı ile değil; bir sanatçıdan diğer bir sanatçıya ulaşma amacı ile eser verilebilmeli... O ki- şinin uğraş verdiği sanat türüne göre eser- leri araştırıLp incelendikten sonra işe gtriş- mek daha uygun olur ve istenen sonuç ya- kalanabilir sanırım... Orhan Veli garip heykellere konu ola- cak kadar "Gariban" biri değil. Inanıyo- ruz ki ona ve onun gibilerine her zaman bi- rileri sahip çıkacaktır ve çıkmalıdır da... Zi- ra onun zamandaşı olan değerli ozanları- mızın da öldükten sonra anılanna böyle heykeller dikilmeyeceğini kim bilebilir... NtLGÜN SELİMOĞLU Yeşilyurt / İstanbul Haııgi Görüşe tnaııalını?.. Pekii... Bütün bu durumları bilen, yaşayan, dile getirip yazan Sayın Güventürk, 5.12.1972 günü Gemlik-Umurbey köyünde Celal Bayar Müzesi'nin defterine neler yazmış bir bakalım: Emekli Korgeneral Sayın Faruk Güven- türk, 14 Haziran 1990 tarihli Curahuriyet'in "Tartışma" sütununda "27 Mayıs ve Gerçekler" başlıklı yazılannda, 27 Mayıs'ı gerçekleştirenlere övgüler, 12 Eylülcülere ve başta Sayın Kenan Evren'e yergiler yağdı- nyordu. Sayın Güventürk, 13.10.1990 günlü Cumhuriyet'in aynı sütunlarında "çağ at- latan tek dönem"in 27 Mayıs dönemi ol- duğunu yazıyor ve şoyle diyor: "Alatürk U- kelerini yok eden, gerici yobazlara taviz ve- ren, Amerika'ya bağımsızlığımıza halel ge- tirecek kadar kncak açan, ülkeyi Amerikan iisleri ile doldoran, her mahallede bir mii- yoner yaratmak teziyle halkı fakir düşüren vegitgide dikta>a doğnı ka>an rejimi kur- tarmak için her aydın Türk subayı içinden isyan ediyordu." Sayın Paşamız, o yazıla- nnda şunları da dile getiriyor: "27 Mayıs'ı yapan genç ve fedakâr subaylann hiçbiri- nin maddi çıkannın olmadığı, Hareket Or- dusu ve Kuvayı Milliye ruhu ile ülkeyi ka- ranlıktan aydınbf a çıkarmak ve muasr me- deniyet seviyesine ulaştırmak amaayla kelle koltukta bu ibtilalin yapıldıgı 27 Mayıs, bu memlekete yenilik ve özgürlükçii demok- rasi yoDannı açmıştır. Gericiliğin önünü al- mıştır." Pekii... Bütün bu durumlan bilen, yaşa- yan, dile getirip yazan Sayın Güventürk, 5. J2. 1972 günü Gemiik-Umurbey köyünde Celal Bayar Mnzesi'nin defterine neler yaz- mış bir bakalım: "Bu güzel köyde kurulan (Bayar) müze ve kütüphanesini gezdim. Hayran kaidım. Her dcvlet reisine örnek bir hareket. Mii- yonlara varan maddi degerli hediyeleri mii- zeye bagışlamak cidden takdire şayan. Ce- lal Bayar'ı çok yanlış tanıtrnışlar bize. Sa- yın Bayar'ı bütün gönlümle takdir ettirn. Bir kere daha inandım ki Atatürk insanı seçmekte yanılmazmış. Hayranlık, sevgi ve saygı hislerünide do- lu olarak aynlıyonım. E. Korgeneral Fa- ruk Güventürk." Hangi görüşe inanalım?.. T.tNAN TAMER Gemlik Bilgisayarla veya Yabancıdille DAKTİLO veya MUHASEBE bilenlere İŞSİZLİK YOK!.. G e r ç e k t e n İŞSİZSEIVİZ GELİN KAJVITLAYALIM !.. Sahasında DÜNYA ŞAMPİYOIVU olan ÖZEL DAKTİLO SEKRnER VE tİLBtSATM I«S4 öğnetıebUeceğiııiz EJV KJSA SÜRELERDE; MEVZUATEV İZİN VERDİĞİ EN UCUZ ÜCRETLERLE; Hiçbir bağlayıcı ödeme zorunlnğu obnaksızın BONOSUZ + TAAHHÜTSÜZ veya ÖNCE ÖĞREN; SONRA ÖDE usulüyle ya da ÖNCE ÖĞREN; SONRA ÇALIŞ; daha sonra da ÜCRETİ TAKSİTLE ÖDE AİLENE YÜK OLMA, KENDİ KAZANCINLA ÖĞREN seçenekleri + her türlü ödeme kolayhklan ve Öğretip İŞE YERLEŞTİRME GARANTİSİYLE SİZLERİ BEKLİYOR. Merkezi : Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel : 527 55 25 - 522 21 06 Kadıköy : Altıyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 Tel : 338 08 42 - 336 11 50 Beşilctaş : Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel : 158 24 97 - 158 24 98 Şişli : Abidei Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel : 130 90 37 - 175 43 14 Bakırköy : Müsreviye S. 18/4 (Miçpros sırası) Tel : 571 31 31 - 561 29 06 Dikkat: Bu S sdresten başka ŞAMPİYON sdıyla çalışan hiçbir Daktîlo Sckreter ve Bllgisayar kurau şubemb dejlldir. RESTAURANT BAR BAKIRKÖY Ffendinizi flnyorsanıE p & f R c bulabiljreiniz \ REZERVASYON 5611650 PEDLIGMT ( \ I Y B \ K Oı«*ııntzikk NEVZAT & MAHMUT Cabare Show'da HIDIRve TUNA Teh 336 20 67 - 336 54 71 Vılla Kalamış Restaurant altı • Yat lımanı karşısı ^ SATILIK IBM COMPUGRAPHIC MSC 5 Tel: 356 66 44 PANELEÇAĞRI! İDAMUR-SÛRGÛNLER-KARARNAMELER PANELİSTLER: Avukat NEBİ BARLAS İst. Barosu (Şahit) Or. NÜVİT DURAKER ist. Tabipler Odası BEHLÜL ABLAK SHP İst. İi. Sekrt. HÜSNÜ OKÇUOĞLU İst. Mılletvekili (Sosyalistlerin Birlik Partısi.. Girişimi) NUSRET SENEM Sosyalist Parti Bşk. Kurulu üyesi SEMA POLAT HEP MUHSİN DİNAN DYP İst. (I Sekrt. Biz aşağıda imzası olanlar! İnsanım diyen herkesi idamlara karşı çıkmaya ve bu panele katılmaya çağırıyoruz! Kadıköy Halkevi Üyesi - OSMAN YILDIZ Mim. Od. Anadolu IBölg.Tems. Bask. - MERAL ZAMAN İnş. Müh. Kadıköy Tems. Başk. • NAMIK KEMAL AYDIN BEM-Der Genel Sekrt. ALİ ORAL Eğit-Der Kadıköy Şube Başk. - FARUK ALÖZ 28 Ekim 1990 Pazar Saat: 13.00-17.00 Gamze Düğün Salonu Kadıköy Attıyot Bayramyeri Sok. No: 2 Reklam Ajansına Grafiker aranıyor Tel: 152 61 25 - 149 10 01 mlm SOSYALİST PARTI ^ ^ KONFERANS 45. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Kore Emek Partisi'nin resmi çağrılısı olarak 9-10-11 ekimde başkent PYONGYAN'a duzenlenen şenliklere katılan Genel Başkan FERİT İLSEVER ve MKK üyesi ŞULE PERİNÇEK-in izlenimleri... KONUŞMACILAR FERİT İLSEVER: Sosyalist Parti Genel Başkanı ŞULE PERİNÇEK: Sosyalist Parti MKK üyesi Yer SPII Merkezi: Balabanağa Mah. A. Şuayip Sok. üfuk Ap. 8/5 D. 11 Tel: 522 13 80 Ramada Oteli arkası LALELİ Tarih: 27 Ekim 1990 Cumartesi (Bugün) Saat: 16.00 Nice Uzun Yıllara Mltnt POLIT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL Söylencelerden Bu Yana... Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebi- yatı Bölümü Öğretim Görevlisi Muhsine Helimoğlu Yavuz 1 \a Diyarbakır'ı dolaşıyoruz. Gezmenin tam da ustasını bul- muşuz. Sayın Muhsine Helimoğlu Yavuz'un, kenti başın- dan sonuna değin anlatan iki ciltlik "Diyarbakır Efsaneleri" adlı kitabı var. Kitap daha çıktığında öyle ilgi çekmiş ki edebiyatçısından siyasetçisine herkesin gözü üstünde. Laf aramızda, parti başkanlarından biri de mek- tup yazarak kitaptan edinmiş. Diyarbakır dendi mi, dün için de, bugün için de akla kaleler gelir. Dolaşırken önce iç kaleden başladık. Kale, eski Diyarbakır'dır. Surların dibinden geçiyoruz, aman ne de çok çocuk var. İlkokul çağından küçük çocuklar sarı- yor çevremizi. İç kale böyle, dış kale beton yapılarla ge- cekondudur. Anlaşılıyor ki her türlü olay söylencelere yansımış. Ta- rihi kişiler, camiler, kiliseler, tapınaklar, ziyaretler, mezar- lıklar, türbeler; şeytanlar, cinler, periler, ejderhalar; has- talıklar, ölümler; savaşlar, fetihler, istilalar; taşlar, kayalar, köprüler, mağaralar, göller, nehirler... Aklınıza ne gelirse hepsi söylencelerin içindedir. Aşklar, sevdalar, kinler, nef- retler... Onlar da söylencede... Tarihte ne savaşlar olmuş, bunların rfepsine Diyarba- kır kalesi tanıktır. Surlarla çevrili bu kaleler neler görmüş? İki örnek vermemiz gerekirse şöyle: "...Tercil beylerinden İbrahim Bey, yiğit, yürekli bir bey- miş. Askerleriyle beraber, IV Murat'ın yanında, Bağdat Se- feri'ne katılmış, savaşın en sıkışık bir anında, kahraman- lığı ve gücüyle tanınan düşman komutanlarından birisini atından çekip alarak padişahın önüne fırlatmış. Bu boğuş- ma sırasında, düşman komutanı, yere düşmeden önce bıçağıyla İbrahim Bey'i kolundan yaralamış. Bunu gören padişah, hemen cebinden altın işlemeli mendilini çıkara- rak, İbrahim Bey'in yarasını sarmış. Bu olaydan sonra ib- rahim Bey'e Telli İbrahim Bey' denmiş. Saygınlığı bir kat daha artmış. Şimdi bu yiğit beyin mezarı Tercil'dedir." Bu söylence çok eski tarihlere yansıyor. Yeni tarihler- de savaşlar olmuyor mu? O savaşlar söylencelerin için- de yerini alıyor: "..Kore Savaşı sırasında, Ali Pınar'da oturan Seyit Ba- ba adında ermiş birisi varmış. Her gece ortadan kaybo- lur, Kore Savaşı'na gider, sabaha karşı gelir, hiç kimseye görünmeden yatağına girermiş. Bir ara Kore Savaşı yiti- rilmek üzereymiş. O gece gene savaşa gidip var gücüyle çarpışan Seyit Baba, savaşın kazanılmasını sağlamış. Ama kendisi de yaralanmış. Sabaha karşı evine dönüp çamaşınnı değiştirirken gelini onun yarasını görmüş. Kor- ku ve şaşkınlıkla yaranın nedenini sormuş. Dede önce bir şey söylemek istememiş. Sonunda gerçeği anlatmak zo- runda kalmış. Seyit Baba'nın sırrı ortaya döküldüğü için hemen oracıkta ölmüş." Kore Savaşı bizim söylencelere kadar uzanmış. Bu sa- vaşın kazanılmasında ermişlerin de payı var mı dersiniz? Diyarbakır'm türlü uygarlıkların gectiği bir bölge oldu- ğunu biliyoruz. Kiliselerin, camilerin, köprülerin, sulama kanallarının izleri var. Yunan'daki tiyatroların benzerleri- nin buralarda olması gerekmez mi? Kazılar bize birçok uygarlığı gösterniyor mu? Diyarbakır Belediye Başkanı Turgut Atalay bir tiyatro kuruyor. Devlet Tiyatrosu'nun de- ğerli elemanlarıyla anlaşmalar imzaiamış. vaktiyle birti- »yatro denemesi olmuş. Oyundaki öldürme olayını gerçek sanıp sahneye fıriayanlar çıkmış. "Aman, bu öldürme ger- çek değil, oyun..." diyorlarsa da sahneye fırlayanları zor- la durduruyorlar. Bugün durum oldukça değişik. Televiz- yon oldukça uyarıcı oluyor. Uygarlıktan uzaklaşma büyük birtalihsizliktir. Bir halkı nereden alıp nereye getiriyoruz. Çok yazık değil mi? Uygarlığı köylere götüreceğimiz yer- de arabesklerle kentlere taşımıyor muyuz? Bin kez yazık- lar olsun!.. CALISA>LARIN SQRUL.\RI/SORU1\LAR1 YILMAZ ŞİPAL "Almanya'da Aralıksız Çalıştıııf SORU: 1970 yılında evlenerek Almama'yd gittim. 1988 yıbnda kocamla biriikte kesin dönüş yaptık. 1970'den 1988e kadar Alman>a'da aralıksız çalış- tım. 1944 doğumluyum ve şimdi emekli olmak isti- yorum. 1) Sosyal Sigortalar Kurumu'na kaç lira ödemem gerekiyor? 2) Bu parajı Türk Lirası olarak mı, yoksa döviz olarak mı ödemem gerekecek? 3) Tahakkuk edecek primleri ödediğimde hemen aylık bağlanır mı? 4) Yaş durumu söz konusu mudur? V.A. YANIT: 3201 sayılı yasa uyarınca, "Vatandaşlanmız, yurt- dı- şmda geçen ve belgelendirilen fiili çalışma süreleri ile bu çalış- ma süreleri arasında veya sonundaki işsizlik sürelerinden her birinde bir yıla kadar olan kısmını borçlanarak sosyal güven- likleri açısından değerlendirebileceklerdir!' Ayrıca, "Çahşılan ülke ile Sosyal Güvenlik Sözleşmesi ya- pılmış olup olmadığına bakılmaksızın vatandaşlanmız yurt dı- şında geçen çalışmalarından diledikleri kadarını borçlanabileceklerdirf' Borçlanrna isteğinin "kesin dönüş tarihinden itibaren en geç 2 yıl içinde yapılması" gerekmektedir. Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesine göre 20 yıllık si- gortabbk süresi içinde en az 5.000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen kadın sigortalılara yaşlılıkaylığı bağ- lanmaktadır. 1) 1970'ten 1988'e kadar geçen 18 yıllık çalışma süreniz olan 6.480 gün karşıhğı (18 x 360 = 6.480 gün) ve her gün için 1 ABD Dolan olmak üzere 6.480 dolar ödemeniz gerekecektir. 2) 3201 sayılı yasa uyarınca borçlanmalar döviz ile ve her gün için 1 ABD Doları olarak yapılmaktadır. 3) Almanya'da geçen 18 yıllık çalışma sürenizi borçlanıp bor- cunuzu da ödediğinizde, çalışma^ başladığınız 10 Ekim 1970 tarihi, sigortalılık süresinin de başlama tarihi olacaktır. Yaşlı- lık aylığına hak kazanabilmek için bu tarihin üzerinden 20 yı- lın da geçmesi gerekir. 20 sigortalılık süresinin dolduğu 10 Ekim 1990'da, 5.000 gün Malûllük, Yaşlılık ve ölüm Sigortalan pri- mi ödemiş bir kadın sigortah olarak yaşlılık aylığı almaya hak kazanırsınız. 4) SSK sigortaiılarına yaş sınırı uygulaması getiren 3246 sa- yılı yasaya göre 10 Ocak 1986 tarihinde "A) En az 15 yıl (dahil) sigortalılık süresi bulunanlara" yaş sının uygulaması yapılma- yacaktır. Bir başka anlatımla, 10 Ocak 1971'den önce sigortalı olanlar yaş sının uygulamasının dışındadır. Bu ve bu tarihten önce sigortalı olanlar, yaşlılık aylığına hak kazandıklannda kaç yaşında olduklarına bakılmaksızın aylıklan bağlanacaktır. TEŞEKKÜR Jinekolog-Operatör Doktor Sayın HİKMETERK Hanımefendi'ye rahatsızhğım sırasında gösterdiği yakın ilgiden ötürü teşekkürü bir borç bilirim. FATMA ORAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle