Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR YE GÖRÜŞLER 24 EKİM 1990
Körfez'de Her Şey Kolav.
Aııia Doğa İle Savaş...
Çıkacak bir sıcak savaşta çöldeki mücadele, eğitim ve silahtan çok,
iklim ve doğa koşullarma bağımh olacaktır. Gerçek odur ki Amerikan
ve öbür ülke askerleri Irak ordusundan önce çöl ve doğa şartları ile
savaşmak zorunda kalacaklardır.
MUSTAFA KATIRCIOĞLU Emekli Korgeneral
Gorbaçov'un o ünlü "glastnost, perestroyka"
kavramlarından sonra Doğu'da rejimleri alt üsı
edici depremler yaşanarak başdöndürücü bir hız-
la Batıhlaşma ve demokratikleşme surecine gi-
rişilmiş, Doğu-Batı yakınlaşması gerçekleşmiş, iki
blok arasında süregelen soğuk savaş sona ermiş...
Bu yeni yapılaşmada, Türkiye'nin artık stra-
tejik değerini yitirdiği savını ileri sürenler olmuşsa
da gerçekte Türkiye'nin jeopolitik ve jeostrate-
jik değerinin sadece Avrupa ile olan siyasi orga-
nizasyonundan değil, Batı-Doğu, Kuze>-Guney
kesitindeki köpru işlevinden ve coğrafi konu-
mundan kaynaklandığı son Körfez bunalımı ile
bir kez daha kanıtlanmıştır.
İki liderin Malta randevusundan sonra, dun-
ya haritasının yeniden şekillenmeye başladığı şu
dönemde, Ortadoğu'nun Körfez çevresinde dün-
ya ölçeğinde ve patlama noktasına gelmiş bir bu-
nalım yaşanmaktadır.
Aslında her iki oluşumun perde arkasında, ya-
ni Batı-Doğu yakınlaşması ile Ortadoğu Körfez
bunahmında süper devletlerin aynı gudüsel te-
mele dayalı ortak çıkarlan yatmaktadır.
Çünkü, çekirdek ve konvansiyonel silahlardaki
indirim ve Doğu-Batı arasındaki yumuşamadan
sonra dünya silah pazannın ^033'üne sahip ABD
ile V«27'sine sahip Sovyet Rusya'nın kısa zaman-
da savaş sanayiinden barış sanayiine geçmeleri
ya da mevcut sanayii söndürmeleri olanaksız ol-
duğundan, yeni egemenlik sahalarında, klasik si-
lahları daha yoğun bir tarzda kullanmaları ve pa-
zarlamaları kendileri için zorunlu ve gerekli ha-
le gelmişti.
Ustaca hazırlanmış ve son Helsinki randevu-
su ile de onaylanmış olan bu senaryo; altında
zengin petrol rezervleri, üzerinde yapay mozaik
devletçikler ve vatansız milletlerin (Filistin) ol-
duğu bir yörede (Ortadoğu) uygulama alanına
konmuştur.
Saddam, sinsi ve dolayh stratejilere alet edile-
rek Kuveyt'i işgal etmesine göz yumulmuş ve bu
suretle Körfez senaryosunun dunya kamuoyun-
da \e BM'de siyasi ve hukuki gerekçesinin tesci-
li de sağlanmışUr.
Şu anda Irak"a karşı BM kararlarına uygun
olarak bunalım yönetim yelpazesinin ambargo
dahil polkik-diplomatik-ekonomik-psikolojik
yaptınmlan butun şiddeti ile uygulanmaktadır.
Savaş ile bunalım arasındaki mesafe gun gün da-
ralmaktadır. Yelpazenin son halkasını oluşturan
'askeri opsiyon" son sözu soyleme noktasında-
dır.
Turkiye, etrafında yeni dengeler kurulurken bu
bunalım çemberinin dar harekât marjından ve
kıskacından sıcak savaşa girmeden sıyrılmak zo-
rundadır. Tabii ki bu arada, oz çıkarlan ile bol-
ge çıkarlan arasında denge kurarak seçenek çö-
zumler uretmekten de geri kalmamalıdır.
Tasarlanan Körfez senaryosu, işlevini başarı ile
surdürmektedir. Başta ABD olmak uzere, süper
ulkelerin silah fabrikaları için altın yumurtlayan
tavuk durumuna gelmiştir.
Doğa ile mi savaşılacak?
Şu anda Türkiye dahıl etki \e ilgi alanı için-
deki bütun ulkeler (Suudi Arabistan, BAE, Ür-
dün, Israil, Suriye vb.), birbiri ile yarışırcasına
milyarlarca dolarlık silah siparişine angaje ola-
rak kaynaklannın buyuk bir bölümünü yeniden-
savaş ekonomisine tahsis etmişlerdir.
Tüm barışçıl önlemlere karşın şu ya da bu şe-
kilde bir 'askeri opsiyon' kaçınümaz olursa; çölde
nasıl savaşılacaktır? Bunun teknik ve taktik ku-
rallan hakkında bilgilenmek güncellik kazan-
mıştır.
Once şu gerçeği kabul etmek gerekir. Çıkacak
bir savaşta Irak-Kuveyt, Suudi toprakları uzerin-
de bizzat çarpışılacak 'harekât alanı' Turkiye, Su-
rive, Iran, Urdun, Israil gibi çevre ülkeleri "etkı
alanı" olarak savaşın tum olumsuz koşullarını,
oncesinde, surdurülmesinde \e sonrasında. bu-
tun şiddeti ile yaşaşacaUardsr.
Saddarrûn aniden lran'a yanaşarak 8 yıl su-
reyle uğruna sa\aştıklarından bir anda \azgeçip,
gunevdeki yeni düşmana konsantre olması cid-
dı endişeler yaratmakta, her an sıcak bir savaşa
hazır olmavı gerektirmektedir.
Bir savaşta, kara bırliklerinin satıh harekâtı ge-
nelde Arap yarımadasının büyuk kısmında Çöl
Savaşı şeklinde surdürulecektir. Amerikan bir-
Hkleri 1942-43'teki Kuzey Afrika harekâtından
sonra bir col savaşı vaşamamışlardır. Korfez'e an-
eaje olmuş obür ulke birlıkleri de avnı durum-
dadır. Ancak Ortadoğu'daki savaşta düşman ka-
dar tehlikeli olan çol \e çevre koşullarını en kısa
zamanda oğrenmek zorunluluğu vardır.
Aniden çıkan şıddetli çöl fırtınaları. kum bu-
lutları oluşturarak malzemenin aşmmasma, gö-
ruşun yok olmasına, çok yuksek sıcaklık ise tank
ve topçunun atış kabiliyetıne engel olacaktır. Çö-
lun ısı dalgaları optik goruşu korletecek, optik
yanılgılar yüzunden tank komutanlarının kendi
akaryakıt tankerlerinden bedevi evlerine kadar
her şeye ateş ettikleri gözlenebilecektir.
Savaşta sistemin en hassas ve önemli öğesi hiç
şuphesiz insandır, askerin kendisidir. İnsanoğlu
genelde vücut ısısının (37CC
) uzerindeki sıcak-
lıklarda veterlı görev yapamaz, üzerinde savaşı-
lacak harekât alanının yaz aylarındaki sıcakhğı
59Co
'ye kadar çıkmakta, gece dahi 39Cc
'den aşa-
ğı duşmemektedir. Bu aylarda sıcaklık 40C° ci-
varında seyretmektedir.
Çolde yaşamın birinci kuralı çok miktarda su
içmektir. Bu miktar günluk kişi başına 23 lt. (22
kg)'dır; ki bu ağırlık bir askerin beraberinde ta-
şıyamayacağı kadar fazladır. Bu lojistik bir so-
runu beraber getirecek.
Çok miktarda su tankerlerine gereksinim ola-
caktır. Komutanlar birliklerini gundüz ve uzun
intikallerden kaçınmak durumunda kalacaklar-
dır.
Guneşe karşı onlem almak çok önem kazana-
caktır. Çolde deneyim kazanmış Irak askerleri-
nin alınan fazla ısının dehidrasyonu (vücuttaki
su kaybı) hızlandırdığı gerçeğinden hareketle kol-
lannı dahi sıvamaktan kaçındıklan gorulecektir.
Saddam'ın kimyasal silah kullanma tehdidini
ima etmesi maske ve koruyucu giysi gereksini-
mini beraberinde getirmektedir. Bir koruyucu
giysi yaklaşık 7 KgMır. Ve ortalama 10 saat su-
reyle etkili koruma sağlamaktadır. Çölde bu giy-
silerin sıcaklık ve ağırlık nedenı ile en çok 1 saat
gi\ilebileceği unutulmamalıdır. Atropin gibi ko-
ruyucu ilaçlann sıcak çarpması (şok) rıskıni art-
tırabileceği göz önune ahnmahdır.
Hardal \e benzeri gazlar, çol yuzeyi üzerinde
haftalarca kalabilecek, toz bulutları ile canlı can-
sız, temas ettiği bütun nesneleri kirletebilecek-
tir. Boyle bir gaz saldmsından sonra dekontami-
nasyon (temizleme) bölgedeki kuvvetler için bu-
yuk bir su sorunu yaratacaktır. Yalnız su değil
çöldeiıer şeyin daha fazlasına ihtiyaç olacaktır.
Daha fazla akaryakıt, daha fazla bakım, daha
fazla zaman gibi...
Irak savaşında, Kuveyt tankerlerine eskortluk
eden Amerikan savaş gemileri ile helikopterleri
çölden yayılan çok ınce kum bulutları yuzünden
buyuk borunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu
ince kumlar gemilerde ve helikopterlerde normal-
den uç kat fazla aşınmaya neden olmuştur.
Çolde hareket eden tanklar için de benzer so-
runlar mevcuttur. Tankların da her gün temiz-
lenmesi ve bakımının yapılması gerekecektir. Ba-
kımdan yoksun zırhh birliklerin çolde kullanıl-
masmın bir intihar olacağı bilinmelidir. Çölde
kuma saplanmış bir tankın ancak uç tankla kur-
tarılabileceği unutulmamalıdır.
Birleşik kuvvetler için gece harekâtı iyi bir za-
manlama olabilir. Amerikan tanklarının üstun
gece göruş yetenekleri ve çöldeki yuksek ısı, ge-
ce harekâtını avantajh duruma getirebilir.
Ancak bu taktiğin, Irak komutanlan için ye-
ni olduğunu soylemek zordur. İran-Irak savaşın-
da da çarpışmaların çoğu gece cereyan etmiş,
günduzleri hazırlık ve dinleme ile geçmiştir.
Sonuç
Bölgeye sevk edilen ABD askerlerinin çöl ko-
şullanndaki savaşa tamamen yabancı olduğu söy-
İenemez. Son iki yıldır, her Amerikan Hava Kuv-
veti birliği Koliforniya, Mojave çölündeki eğitim
merkezinde çöl eğitimine tabi tutulmaya başlan-
mıştır.
Eğitim merkezinin coğrafi yapısı, sıcaklık ve
susuzluk hemen hemen Ortadoğu'dakinin ben-
zeridir. Amerikan deniz piyadeleri 29 Palms De-
niz Piyade Üssu'nde, hava indirme ve kara bir-
likleri ile müşterek harekât (integrasyon) için eği-
tilmişlerdir. Türkiye dahil, öbur ulkelerin silahlı
kuvvetleri için aynı şeyi soylemek zordur.
Çıkacak bir sıcak savaşta çöldeki mücadele,
eğitim ve silahtan çok, ıklim ve doğa koşullan-
na bağırnlı olacaktır. Gerçek odur ki Amerikan
ve öbur ulke askerleri Irak ordusundan önce, çöl
ve doğa şartları ile savaşmak zorunda kalacak-
lardır.
EVET/HAYIR
OKTMAKBAL
Sovyetler'de Genel Durum
Arbat Sokağı dünyaca ünlü bir yer: Bir iki km. uzunluğun-
da... Puşkin'in evi burada. Çarlık zamanında da gözde bir
yermiş. Zenginlerin konakları hep bu sokaktaymış. Glasnost
açılımından bu yana bir çeşit sanat merkezi, daha doğrusu
bir özgürlük aianı, bir Hyde Park...
Bir şarkıcı, almış gitannı eline, tutturmuş bir türkü:
'Politbüro' sözleri ikide bir geçiyor. Başına toplaşanlar gülü-
yorlar. Belli ki ünlü Politbüro ile eğleniyor! Arbat Sokağı'nda
resim sergileri, karikatürler, kuklalar, bebekler. Amerikalı sa-
nıp sesleniyorlar dört yandan. Genç satıcılar, kızlar, delikan-
lılar. Bir zamanlar sesleri çıkmayan bir gençlik kabından bo-
şanmış.
Yalnız gençler mi? Yirmi iki yıl, on iki yıl önceki gelişlerım-
de Sovyet rejimini öve öve bitiremeyenler, şımdi yüzde yüz
ters görüşler belirtiyorlar. İnsan bu denlı geriye dönüşe şa-
şırıyor. Sorası geliyor kişinin, ne oldu dabu denli değiştiniz?"
Yanıtların ne olacağı önceden belli. Ne yapalım, susmak zo-
rundaydık, yoksa başımıza iş açardık! Oysa on, on beş yıl
önce de sesini özgürce yüksettenler vardı. 1968'de bir Taş-
kent gecesini anımsıyorum. Sanatın, sanatçının belirlı yollar-
dayürümesini, partinin çizgisinden şaşmamasını isteyenlere
karşı bir Yevtuşenko "yarın çocuklarımız bizden hesap so-
racaktır, neden sustunuz diye" demişti.
Arbat Sokağı'nda dolaşıyoruz. 'Politbüro
1
şarkısının soz-
lerini merak ediyorum, ama kime sormalı? istanbul'a dönün-
ce masamda bir kitap buldum: 'Glasnost Fıkraları.' Sovyet
ülkesinde uzun süre yaşamış Gültekin Kabukçu halkın dilin-
(Arkası 19. Sayfada)
Sevgili -
AYDEV
Seni unutmadık.
AYDIN BORAIS - SILA
J FEYZA - ÎBRAHİM ÇEVAR
ÇAĞIRIYORUZ
İnsan Hakiarı Demeği Istanbul Şubesi'nde ölûm
cezalarının kaldırılması için bir komisyon kurduk.
Anneleri, babaları, eşleri, kardeşleri, bu konuda
duyarlılık göstermek isteyen herkesi elinde belge
ve bilgi olanları HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZIN
bize katılmaya çağırıyoruz.
• 26 Ekim Cuma günü saat 12.00'de Sultanahmet
Meydanı'nda ölüm cezalarıyla ilgili basın
açıklaması yapılacak.
İHD İstanbul Şubesi
Asmalı Mescit Jurnal Sokak 4/4
Canımız, kardeşimiz
AYDIN
sevginle, dostluğunla, kfvganla
yaşıyorsun.
SEMRA - SEDAT KEStM
Rıza ZELYUT
Öz Kaynaklarına Göre
ALEVİLİK „• Bırıncı elden bılgı sahibı blmaklçın kaçırılmaz bir
fırsat Rıza Zelyut'un kltabı. ' ' *
•Nokta
• Zelyut Alevı telsefesını. kültürünü. tarihinı "mıhtan
bir Alevı savunusuyla" ıç içe anlatıyor
•Tempo
• Tarıhı belge AlevilHc Bildirgesi'nın son seklı ve son
ımzalarla.
• Dört ayda 4 baskı dağıtıcı ve kitapçılarda.
Anadotu Kültürü Yayınlan
Nufus cüzdanımı kaybettim.
Hukumsuzdur.
ÇtĞDEM DÜSDAR
Askeri kimliğimi kaybettim.
Hukumsuzdur.
NURAS ALTAN
PENCERE
Özal'a Hakaret...
Ahmet Fılmer, Bodrum'da Yeşiller Partisi üyesı, bir resto-
ran işletiyor.
Başına ne işler gelmiş!..
Turgut Özal 1988'de Mekke'ye gitmişti. O sırada Başba-
kandı. Gazetelerde ıhramlı fotoğrafları çıktı. Ahmet Filmer
bunlardan birıni kesmiş, işyerinin duvarına asmış, altına da
"yorum yok" diye yazmış.
Savcılık bunu suç sayıyor; Türk Ceza Kanunu'nun 158'inci
maddesine dayanarak dava açıyor. Konu: Cumhurbaşkanı-
na gıyabında hakaret. İstem, üç yıla kadar hapıs.
Ne var ki dünya küçüldü, gezegenimiz avuç içı kadar ol- •
du; Ahmet Fılmer'in davasını Alman Yeşilleri ele alıyoriar; olay
Federal Almanya Parlamentosu'na yansıyor; Yeşil Milletve-
kili Bayan Eid hükümete soruyor:
"... bugünlerde Türkiye'de mahkemeye çıkartıian T.C. vatan-,
daşı ve restoran sahibı Ahmet Fılmer'in, Türkiye'nin Cumhur-
başkanı Turgut Özal ve eşi Semra'nın Mekke'de hac ziyareti.
sırasında çekilen bir resmini Bodrum'daki banna asıp altına
'yorum yok' yazdığı için savcılıkça hakkında Türkiye Cum- •
hurbaşkanı'na gıyapta hakaret' etmekle suçlanmasına ilişkin
Federal Hükümet'in görüşleri nelerdir?"
24 Temmuz 1990 günü, Müsteşar Dr. Sudhoff, Federal Hü-
kümet adına soruyu yanıtlıyor:
"Bay Filmer'in eylemi Federal yasalara ve Almanya'daki ada- :
tef ve hukuk anlayışlanna tars duşmemektedir. Bu tür eylem- '•
ler yasalanmızca düşünce özgürlüğunün temel ilkelerınce ko-
runmaktadır. Siyasal temel haklann yeniden sağlanması ve in-
san haklarının Türkiye'de Avrupa ölçütlerine getirilmesi gere- '
ği Federal Hükümetimizin Türkiye'nin üst düzeyde yetkili kişi-
leriyle yapılan her temasta dile getirılmektedir." '
Yeşiller Milletvekili Eid soruyor:
"Suçlamanın ağırlığından dolayı Türk Ceza Kanunu'nun
158'incı maddesine göre üç yıt hapis cezası tehdidi altındaki
Türkiye )*eşıller Partisi Merkez Yönetim Kurulu üyesı Ahmet Fil-
mer'in davasına gözlemci olarak katılmak için Federal Hükü-
met Türkiye'deki Büyükelçiliğıne talimat vermeyi düşünüyor
mu?"
Dr. Sudhoff, Federal Hükümet adma yanıtlıyor.
"Ankara Büyüketçiliğimiz ve İzmir Başkonsolosluğumuz bu
davayı gözlemeye devam edeceklerdir. Ancak bilinmelidir ki
Bay Filmer T.C. vatandaşı olduğu için müdahale olanağımız
kışıtlıdır."
İster gülün, ister öfkelenin, ister "Vah Türkiyem" diye dö-.
vünün, olay bu!..
27 Ekim 1989'da bu köşede bir yazı yayımlandı. Olacakla-
rı haber verıyordu:
"Eskiden (1950lerde) 'gözünün üstünde kaşın var' desen -
cumhurbaşkanına hakaret' diye yorumlayan savcılar çıkabi-
liyordu. ileri geri birkaç söz, devletin başına karşı 'edep ve hür-
mete münafi' görülüyordu. 196Vden bu yana yasa değişti. Sı-
radan yurttaşa saygı neyse, Çankayadakine o duzeyde dav-
ranmak yeter, artar.
Birkaç gün sonra ANAP'ın cumhurbaşkanı torenle Çanka-
yaya oturacak. Her 10yurttaştan 8'ibunuiçıne sindıremiyor. '.
Özal da 'tarafsız cumhurbaşkanı' olamayacağını hem söylü-
yor hem de her davranışıyla vurguluyor. Ola ki o günden son- •
ra burnundan soluyan yurttaş kendinden geçebihr. kahvede,
meyhanede, lokantada kendinı tutamayabilir"
Dediğimız çıktı.
3 Kasım 1989'aa yine bu köşede "Varan Bir" başlığı altın-
da yayımlanan yazıda ılk davanın haberi veriliyordu. Istan-
bul'da müteahhit Abdülkadır Bey eşıyle bir lokantada yemek
-yerken televizyonda haberler başlamış, Özal'ın cumhurbaş-
kanı seçildiğini duyan Abdülkadır Bey "Ben seni tammıyorum"
deyınce; yüru karakola. oradan savcılığa ve yargıç önüne...
Siftah Abdülkadır Bey'te... >•»*•.»"<. ' * . • • ! • • - '
Ardından basın davalan başladı; 158'inci madde işletiliyor;
çoğu zaman "yukandan" emirle kovuşturmalar açılıyor; olay
artık adliyede bir sorundur.
*
Özal, Çankaya'da anayasayı açıkça çiğniyor; bu kanunsuz-
luğu ıçine sindiremeyen yurttaş tepkisini dile getirince ko-
vuşturmaya uğruyor. Hem de 19'uncu yüzyılda İtalyan kralı
için çıkarılan ceza maddesi. 21'inci yüzyıla 10 kala Türkiye
1
de Özal'ı korumak için kullanılıyor.
Olacak şey mi?
Ünlü tasarımcılann özel kreasyonlan... Komple mutfak ve banyo takımları... Mutfaklara ve banyolara yeni bir soluk.
yeni bir canlılık kazandırmak için her türlu aksesuar ve dekoratif elemanlar.. Ulkemizin en buyuk ve en ünlü ureticı-
lerinin en seçkin uygulamaları, uluslararası marka ve kuruluşlarla birlikte bir sektor kapsamı içinde hepsi birarada..
Üstelik, süper bir prezantasyon kalitesı. olağanüstü katılım kapsamı ve klasında... Gezmesı. görmesı bile insanı heye-
canlandıran bir başka dünya...
MUTFAK
9.İstanbul,Uluslararası Mutfak,BanyoveAksesuarlan Fuarı
Yuvasını yepyeni yapmak isteyeıüer... Yaşam alanını günün koşullan-
na göre daha zevkle yaşarur yapmayı düşleyenler... Yeni bir yuva, ye-
ni bir yaşam tarzı özleyenler... Ve ofisler, oteller, moteller, diğer işyer-
leri için... Her türlü mobilya, dekorasyon malzemeleri, dekoratif eşya
ve ev giydiren tekstil ürünleri... Her zevke ve ortama uygun aydınlat-
raa elemanlan... Süper bir prezantasyon kalitesi, olağanüstü katılım
kapsamı ve klasında... Hepsi en büyük ve cn ünlü üreticileri ile birara-
da-. Üaelik, Türkiye'deki tek amaca uygun ve her türlü modem altya-
pıya sahip, dünya standartlanndaki tek özel füar merkezinde...
• 14.lstanbul#
Mobilya, Dekorasyon ve Halı Fuan
GOMVEHnON&EXHBITIONCEMTER İ
A&D