30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 23 EKÎM 1990 P A R T I L E R D E N D İ n a H f l m i Trabzon'un Köprübaşı i ^ ı ı ı a u t u i " ilçesinde DSP'nin ilçe başkanlığına emekli din adamı vaiz Mahmut Islamoğlu getirildi. 35 yıl, çeşitli il ve ilçelerde müftuluk ve vaizlik yapan Mahmut İslamoğlu 1982 yıhnda emekli olduktan sonra DSP'nin kuruluşunda Sürmene ilçe yönetiminde görev aldı. Mahmut İsiamoğlu, "Neden DSP'yi tercih ettiğiniz?" şeklindeki sorumuza Islami bir öykü anlatarak yanıt verdi: "Islamın en büyıik kumandanlanndan Selahattin-i Eyyubi, ölüm yatağındadır. Çocuklarım yanına çağırır ve 'Rafta bir kutu var, kutuyu indirin ve açın' der. Çocuklar, merak içinde kutuyu rafıan indirirler ve açarlar. Kutunun içinde sadece bir kefen vardır. Çocuklarma, "îşte benim dünyadaki mal varlığım" der. Hazreti Omer de ölmeden rnal varlığını milletıne dağıtmıştı. Ben de politikaya atılırken bu düşunceler içinde, servetsiz bir partinin liderini tercih ettim. Böylece, DSP'li oldum. Milletime bundan böyle bu partide hizmet vermeye çalışacağım." (Trabzon / Ömer Guner) YîlCH r S n P r î c i SHP, Izmir Milletvekili Ahmet 1<X><X U11CI1M E r s i n , evlilik dışı doğan çocuklarını, "namus temizlemek" amacıyla öldurenlerin 5 yıtdan 10 yıla kadar ağır hapisle cezalandırılmalarını ongören TCK'nın 453. maddesinin yürürlükten kaldırılmasını onerdi. Ersin, TBMM Başkanlığı'na sunduğu yasa onerisinin gerekçesinde şu görüşleri savundu: "Her çocuğun, hangi koşullarda dunyaya gelirse gelsin yaşama hakkı vardır. Normal olarak kasten insan öldürenlere en az 24 yıl ve bir anne, babanın evlüik içi doğan çocuğunu kasten öldürmesine idam cezası verilirken, evlilik dışı doğmasında hiçbir kusuru ve sorumluluğu olmayan bir çocuğun anne, babası ya da yakınlan tarafından kasten öldurülmesi halinde, cezayı 5 yıla indirmenin insancıl bir izahı ve mantığı olamaz." *Gündem değiştiriliyor' Partisi (HEP), demokratikleşme sorununun Türkiye'nin öncelikli sorunu olduğunu, ancak son günlerde iktidar tarafından gündeme getirilen idam cezalarının infazı taruşmalan ile | Türkiye'nin gündeminin değiştirildiğini jöne surdü. Parti adına yapılan yazılı açıklamada şu göruşlere yer verildi: "İktidar bu tartışmayı başlatmış olmakla gündemi değiştirme amacını taşımaktadır. Yani, toplum idam cezaları ile uğraştırılırken zamlar ve hayat pahahlığı gözden kaçınlmaya çahşılacaktır. Yapılmak istenen budur." (Ankara / UBA) 4 Bana ne diyemeyiz' • DtYARBAKIR (Cumhuriyet) — İnsan hakları ihlallerine ilişkin savları araştırmak üzere iki gündür Guneydoğu'da incelemelerde bulunan gazeteci, yazar ve sanatçılardan oluşan dokuz kişilik heyet üyeleri tarafından yapılan ortak açıklamada "İki gün içerisinde yaşadığımız çok yönlü çelişkiler, aydın ve sanatçı yüreğimizi daraltan kerteye gelmiştir" denildi. Güneydoğu'daki insan haklan ihlalleri yolundaki savlan araştıran heyet üyeleri incelemelerini tamamladtlar. Zihni Anadol, Orhan tyiler, llyas Salman, Bilgesu Erenus, Şükran Ketenci, Refik Durbaş, Gürkan Rişvanoğlu, Hale ve Lütfi Kıyıcı'dan oluşan heyet uyeleri dün Diyarbakır'dan İstanbul'a hareketlerinden önce "Asla bana ne diyemeyiz" başlıkh ortak bir açıklama yaptılar. Cezaevinde tünel • GAZİANTEP (Cumhuriyet) — özel tip cezaevinde iki metre uzunluğunda bir tünel ortaya çıkarıldı. Gaziantep Valisi Tuğlu'nun yaptığı açıklamaya göre yapılan aramalar sırasında sağ göriişlü hükümlü ve tutuklulann bulunduğu koğuşta tünele rastlandı. Hizbullah grubuna üye müebbet hapis cezasına hıikümlü Muzaffer Dağdeviren'in yattığı koğuştaki ranza altında bulunan tünelin iki metre uzunluğunda olduğu öğrenildi. Vali Tuğlu, tünel olayının ardından cezaevinde başlatılan soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Halkın Emek Agar göreve başladı • İstanbul Haber Servisi — İstanbul Emniyet Mudurlüğü'ne atanan Mehmet Ağar, dün görevini Hamdi Ardah'dan devraldı. Ankara Emniyet Müdürü iken İstanbul'a emniyet mudürluğüne getirilen Ağar, saat 10.00'da Vilayet'e gelerek Vali Cahit Bayar'ı ziyaret etti. Ağar, Vali Bayar ve eski Emniyet Müdurü Hamdi Ardalı daha sonra görev devir teslimi için Gayrettepe Emniyet Müdurluğü binasına gittiler. İçişleri Bakanlıgı Musteşar YardımeılıgYna atanan Hamdi Ardalı, tören sırasında yaptığı konuşmada, görevini "haysiyetli bir şekilde dışarıdan yönetilmeye ve yonlendirilmeye imkân bırakmadan yerine getirdiğini" söyledi. Mehmet Ağar ise nüfusu 10 milyona ulaşan İstanbul'da güvenliğin sağlanabilmesi için emniyetinin daha da güçlenmesinin gerektiğini belirtti. Üçok'u öldtiren bomba plastik • Haber Araştırma Servisi — Ankara Devlet Guvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral, Doç. Dr. Bahriye Üçok'un ölümüne neden olan bombanın turünün kesin olarak belirlendiğini açıkladı. Demiral, bu tür patlayıcılann "1RA ve sofistike örgütler" tarafından kullanıldığını bildirdi. Demiral, polis kriminal laboratuvanndan bombayla ilgili raporun kendilerine ulaştığını belirterek, "dışı plastik, içinde patlayıcı kısmı olan tahrip gücü yüksek bir bomba" dedi. DGM Başsavcısı'nın IRA tarafından kullanıldığını söylediği plastik patlayıcının büyük bir olasıhkla "Semtex" olduğu sanılıyor. Çekoslovakya üretimi olan "Semtex" İngiliz polisinin en buyük sorunlanndan birini oluşturuyor. Atalay, GAP Belediyeler Başkanı • DİYARBAKIR (AA) — GAP Belediyeler Birliği Başkanlığı'na Diyarbakır Belediye Başkanı Turgut Atalay getirildi. Birliğin merkezi de Diyarbakır olarak belirlendi. Şanhurfa'da bir araya gelen Gaziantep, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa, Şırnak, Siirt ve Mardin belediye başkanları, daha önce kuruluş çalışmaları tamamlanan GAP Belediyeler Birliği Başkanlığı için seçim yaptılar. Dksan'da açlık grevi • ZONGULDAK (Cumhuriyet) — Zonguldak'ta 1981 yılında hizmete giren kısa adı İLKSAN olan Öğretmenler Pazarı'nda çalışan 28 bayan tezgâhtar yann açhk grevine başhyor. Kent belediye binası alt katında mensuplarına hizmet veren İLKSAN Genel Mudürü Bilal Buyükkaya, bugün tahliye etmeleri gereken binadan icra yoluyla çıkarılma kararı ile ilgili olarak şunları söyledi: Yurdun ayrı 12 ilinde hizmet veriyoruz. Uye s?yımız 238.000 öğretmenden oluşuyor. Mağazalarımız fiyat açısından yurdumuzda bir denge unsurudur. Yer sıkıntısı had safhada olan Zonguldak'ta bir yer bulunmasının guçlüğü meydandadır. Mağazamızdaki sayım ve döküm işi en az bir ay surer. Öncekigün hastaneye kaldırılan iki hükümlünün durumu belli değil Açhk grevleıi stirüyor/Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülerce /başlatılan açhk grevi 15. gününe girdi. Önceki gün fenalaşarak ^/hastaneye kaldırılan Hacı Dadak ile soyadı saptanamayan WSüleyman adlı hükümlülerin sağlık durumlarıyla ilgili "açıklama yapılmadı. Cezaevlerindeki eylemleri desteklemek amacıyla Diyarbakır Merkez Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin 20'şer kişüik gruplar halinde sürdürdükleri açhk grevi 11. gününde. ADANA/DtYARBAKIR (Cnmhuriyet) — Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nden yapı- lan sevkleri ve Eskişehir Cezae- vi'ndeki tek kişilik hücre uygu- lamasım protesto etmek ama- cıyla başlatılan açhk grevlerine yenileri ekleniyor. SP Başkan- lık Kurulu üyesi Yusuf Cacım, önceki gün fenalasarak hastane- ye kaldırılan iki hükumlüyle il- gili açıklama yapılmadığını be- lirterek "Olası bir ölümden hü- kiimet sorumludur" dedi. Adı- yaman'da, aralannda idam ce- zası onaylanan 4 hükümlünün yakmlarının da bulunduğu 12 kişi HEP il binasında süresiz aç- hk grevine başladı. Açhk grevleriyle ilgüi son ge- lişmeler şöyle: Diyarbakır — 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hüküm- lülerce başlatılan açhk grevi 15. gününe girdi. önceki gün fena- laşarak hastaneye kaldırılan Hacı Dadak ile soyadı saptana- mayan Sütevman adlı hükümlü- lerin sağlık durumlanyla ilgili açıklama yapılmadı. SP Baş- kaniık Kurulu üyesi Yusuf Ca- cım, "tki hükümlünün sağlık dunımlan nasü, belli değil. Ola- sı bir ölümden hiikümet so- rumludur" dedi. Cezaevlerindeki eylemleri desteklemek amacıyla Diyarba- kır Merkez Cezaevi'ndeki tu- tuklu ve hükümlülerin 20'şer ki- şilik gruplar halinde sürdürdük- leri açhk grevi 11. gününe girdi. HEP Diyarbakır İl Başkanı avukat Mustafa Özer de bir sü- re önce başka cezaevlerine sevk edilenlerden Diyarbakır'da yar- gılananların geri döndürülmesi için cumhuriyet savcüığına baş- vurdu. Avukat özer, "Sevk edi- len 95 kişiden altısı benim mü- vekkilim. Bunların duruşmala- n çok yakın. Yargılanan samgın duruşmada olması gerekir. Aksi takdirde muvekkilim olmadan yapılacak yargdamanın hiçbir anlamı olmayacakür. Bu soru- nun giderilm-si için cumhuriyet savcılığına başvurdum. Sonuç alamazsam davalardan vazgeçe- ceğim. Bu (asarruf bölge halkı- na potansiyel suçlu gozüyle bak- manın netieşmesidir" diye ko- nuştu. Öte yandan cezaevindeki aç- hk grevini sürdürenleri destek- lemek amacıyla SP il binasında tutuklu ve hükümlü yakınlann- ca başlatılan açhk grevi 11. gü- nüne girdi. Açhk grevindeki tu- tuklu ve hükümlü yakJnlarından özellikle yaşlı olanların yer yer tansiyonlarının düştüğü ve sağ- hk durumlannın bozulduğu bil- diritdi. Bismil - Bismii ve Diyarbakır 1 Nolu E Tipi cezaevlerinden ge- çen günlerde 114 tutuklu ve hü- kümlünün başka merkezlerdeki cezaevlerine gönderilmelerini protesto etmek amacıyla kapa- İı cezaevinde başlatılan açhk grevi 3. gününü doldurdu. 20 tutuklu ve hükümlünün açhk grevinin süresiz olduğu öğ- renildi. Adıyaman - Aralannda 4 idam hukümlüsünün yakınları- nın da bulunduğu 12 kişi dün HEP il binasında açhk grevine başladı. İdamlan onaylanan dört hükümlünün yakınlan, "Sonuna kadar direneceğiz. Suçsuz olan çocuklarımız açlı- ğa, işkenceye maruz kalırken elimizi kolumuzu baglayarak bekleyecek degiliz. Cezalar tom- bala çeker gibi verilmiştir" dediler. Adana - HEP il binasında tu- tuklu ve hükümlü yakınlanyla öğrencilerden oluşan 60 kişinin 5 günlük uyan niteliğindeki aç- hk grevinin tamamlanmasından sonra eylem, dünden itibaren dönüşümlü olarak sürdürülme- ye başlandı. Nusaybin — SP ilçe binasın- da 50 kadar tutuklu ve hüküm- lü yakınınca başlatılan açhk gre- vi dünden itibaren süresiz ola- rak sürdurülmeye başlandı. Cizre - 50 dolayındaki tutuk- lu ve hükümlü yakını SP ilçe bi- nasında süresiz açhk grevine başladı. Idü - Tutuklu ve hükümlü ya- kınından oluşan 14 kadın, kent merkezindeki bir pasajın kori- dorunda açhk grevine başladı. Açbk grevinin süresi hakkında açıklama yapılmadı. HEP'lilerin eylemi bitti HEP Adana il binasında tu- tuklu ve hükümlü yakınlarınca 5 gün önce başlatılan açhk gre- vi dün akşam düzenlenen basuı toplantısayla sona erdi. Tutuk- lu ve hükümlü yakınlan ile öğ- renciler yaptıkları ortak açıkla- mada, "eylemlerinin egemen güçlere bir uyan niteliği taşıdı- ğını" bildirerek "Cezaevinde yatanlara kötü muamele devam ederse biz de değişik eylem bi- çimleriyle hiikümet yetkililerine gereken yanıtı vereceğiz" dedi- ler. Muğla Barosu'ndan açıklama: Devletin görevi insanı yaşatmakttr Ülke gündemine idam cezalarının yeniden getirilmesinin devletin bir ayıbı olduğu belirtilen Muğla Barosu açıklamasında, "Devlet insan için vardır. Devletin temel görevi öncelikle insanı yaşatmaktır" denildi. İDAML1KLAR — (Ayaktakiler, soldan saga) tlker Dilcan, Mithat Gönenç, Nihat Şeker, Hasan Solmaz, Edip Nafile, Dogan Kurt. (Orta sıra) Hacı Saygüı, Osman Yıldırım, Ramazan Kılavuz, Fevzi Işık, Recep Kar. (Oturanlar) Alaattin Akçav. Mustafa Kaya, Mirza Turgut, Hüseyin Dursun, Yusuf Keleş, Münir Hocaoglu, Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki koğuşlannda... Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki 18 idam mahkûmu Koz olarak kııllanılıyoruz TBMM'de dosyaları bekleyen 287 idam mahkûmundan Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki 18 idam mahkûmu, kendilerinin rehine gibi koz ve şantaj aracı olarak kullanılmak istendiklerini belirterek "Yaşama küskün, kompleksli ya da macera peşinde koşmuyoruz. Yaşama bağlıyız" dediler. ÇETİN YİĞENOĞLU CEYHAN — TBMM'de dos- yaları bekleyen 287 idam mah- kûmundan Ceyhan özel Tip Cezaevi'ndeki 18 idam mahkû- mu idamların gündeme getiril- mesi konusundaki görüşlerini Cumhuriyet'e açıkladı. İdamla- rın infazını politik bir karar di- ye niteleyen idamlıklar, kendi- lerinin rehine gib koz ve şantaj aracı olarak kullanılmak isten- diklerini söylediler. İdamların infazı düşüncesinin ardında top- lumu korkutma ve sindirmenin yattığmı, asunda bu aşamada anayasal dayanaktan yoksun 12 Eylül mahkemelerince verilen idam cezalanrun tartışılması ge- rektiğini savlayan idamlıklar, sorunun demokrasi güçleriyle antidemokratik güçler arasmda kavga halini aldığına işaret et- tiler. "Yaşama küskün, komp- leksli ya da macera peşinde koş- tinden sosyal demokratına, li- beralinden yeşiline, feministin- den antimilitaristine kadar tüm demokrasi güçleri açısından son derece trajik bir durumdur." İdamlıklardan tlker Dikan, Recep Kar, Dogan Kurt, idam- ların gündeme getirilmesini siya- sal iktidar, halk, devrimci hare- ket ve idam cezası alanlar açı- sından yorumladıktan sonra şu görüşleri dile getirdiler: "Siyasal iktidar bugün bir yandan toplumu terörize etmek, korku dalgası yaratmak, baskı tedbirlerine gerekçe yaratabil- mek için şeriatçı gericileri kul- lamr ve batta teşvik eder, fail- leri yakalamazken diğer yanda içerideki biz devrimci tutsakla- nn kellesini bir şantaj aracı ola- rak kullanmak adzliğine duş- müştiir. BLder yaşama küskün, komp- leksli ya da macera peşinde ko- şan sergüzeştler degiliz. Yaşama 'Muamma" muyoruz. Yaşama bağlıyız. An- cak yaşamımız için onurumuzu f»|i||CVT ADPAVİİDCIf pazarlık masasına sürmeyiz" UUIİBı I MnbHIUnCIV dediler. Yakınlan aracılığıyla bu ko- nudaki görüşlerini gazetemize ileten idamlıklardan Mirza Tur- gut, "İdamların soguk savaşın hem fiilen hem de resmen tarih olduğu, demokrasi, hümaniz- ma, insan haklan gibi temel in- sani değerierin yeniden yorurn- landığı. silahsızlanmanın hızlan- dıgı, militarizmin toplumsal ya- şamın dışına çıkarıldığı bir dö- nemde gündeme getirilmesini trajik" olarak niteledi. Turgut şöyle devam etti: "Sorun, benim bireysel olarak yaşamıma son verilmekten çok öte anlamları içermektedir. Çünkü, örnegin TC sınuian içinde olsun, başka bir yerde ol- sun hemen her gün onlarca in- san ölmekte, öldürülmektedir. Sorun, insan haklanna, özgür- lüklere sahip çıkan tüm demok- rasi güçlerine karşı biz rehine- lerin koz olarak kullanılmasıdır. Bu bakımdan sorun demokrasi güçleri ile antidemokratik güç- ler arasmda kavga halini al- maktadır. Yd, ne 1981, ne de 1983'tür. Dolayısıyla bugün bir tek rehi- nenin infaz edilmesi, Marksis- da sımsıkı bağlıyız. Ama yaşa- mın onurlu olduğu ölçüde de- ğerli olduğu bilincindeyiz. Bu nedenle yaşamımız için onuru- muzu pazarlık masasına sürme- yiz ıdamlar, siyasal tutsaklann ne inançlannı terk etmeleri, ne de onuriannı yitirmelerine yol açacaktır." Ceyhan özel Tip Cezaevi'nde yatan öbür idamlıklar ve görüş- leri şöyle: Yusuf Keleş, Mithat Gönenç, Hacı Saygılı, Münir Hocaoglu: "12 Eylül mahkemelerince ve- rilmiş olan idam cezalan, diger bütün mahkûmiyetler gibi ge- çersizdir. Hukuk dışıdır. Hem sıkıyönetim mahkemeleri ana- yasal dayanaktan yoksun mah- kemelerdir hem de karartar uluslararası antiaşmalara aykı- n ve işkencelerde alınan ifade- lere dayamlarak verilmiştir. Ya- pılması gereken şey, 12 Eylül mahkemelerince verilen kararia- nn tümüyle ortadan kaldınlma- sıdır. Ramazan Kılavuz, Mustafa Kaya, Serdar Can: "ANAP Konya MilletvekiU Mehmet Ke- çeciler'in Meclis'te bekleyen idam dosyalannın ele alınması- na ilişkin beyanı Türkiye kamu- oyunda bir çalkalanma yarat- mışür. Önce Özal'ın 'teröristleri vurun' mesajı, ardından Kece- ciler'in idamların infazına iliş- kin açıklaması ve peyderpey bu- na destek çıkan Başbakan Ak- bulut ile DYP Başkanı Süley- man Demirel'in beyanlan ülke- de üun anlamıyla bir psikolojik terör ve tereddüt havası yarat- mışür. Daha açık bir deyişle şantaj yapdmıştır." Alaattin Akçay, Osman Yıl- dırım: "ANAP ve devlet kade- melerinde yuvalanmış bir ke- sim, hem laikliği savunan kişi- leri tek tek ortadan kaldırıyor hem de 'anarşi ve terör tırmanıyor' gerekçesiyle cezae- vinde bulunan devrimcileri idam ederek bir taşla iki kuş vurmak istiyor." Nihat Şeker, Hasan Solmaz, Hüseyin Dursun: "Meclis'te bulunan idam dosyalannın infazının yerine ge- tirilmesine ilişkin devlet ve hü- kümet sözcülerinin koro halin- de soyledikleri söder aslında tek bir şeyi, iktidann acizliğini gös- termektedir. Fevzi Işık: "ANAP iktidan- nın idamların infazını yeniden gündeme getirmesi karşısında halkın duyarlılığı, bunu ifade ediş biçim eksikiiklerine karşın olumludur. Devrimcilerin katle- dilişinin tek biçimi idamlar de- ğildir." tç Politika Servisi — TBMM'de dosyaları bekleyen idam cezalarının onaylanması- nın gündeme getirilmesine gös- terilen tepkiler surüyor. Muğla Barosu'ndan yapılan açıklamada ülke gündemine idam cezalarının yeniden getiril- mesinin devletin bir ayıbı oldu- ğu belirtilerek "Devlet insan için vardır. Devletin temel gö- revi öncelikle insanı yaşatmaktır"denildi. Muğla Ba- rosu Başkanı Avukat Birdal Er- tuğrul tarafından yapılan yazılı aÇıklamada çağdaş Batılı hiçbir ülkede idam cezasının kalmadı- ğı ammsatılarak şöyle denildi: "İdam cezası insanlık onuru ile bağdaşmadığı gibi yaşama hakkına aykın bir cezadır. İdam cezasının suçluyu islah etmek gi- bi bir işlevi de yoktur. Aynca idam cezasında adli hatanın dü- zeltilmesi olanağı da yoktur. özellikle siyasal suçlarda idam cezalarının yanlışhğının acısını toplum olarak yakın geçmişte yaşayarak gördük. Meclis'te bekletilen 287 idam cezası dos- yasının son zamanlarda artan terör olaylanna karşı yeniden gündeme getirilme düşüncesi hukukla, adaletle, gerçeklerle bağdaşmayan bir olaydır." Açıklamada, idam cezaları- nın infazı ile ilgili karann bu bi- çimde ele alınışının sadece çare- sizliğin ve ilkelliğin belirtisi ol- duğu vurgulanarak idam ceza- larının infazının engellenmesi için parlamento göreve çağnldı. İnsan Haklan Derneği Malat- ya Şubesi Başkanı Mustafa Yıl- maz, öç alma duygusuyla kişi- lerin idamı ya da ibret olsun di- ye ölüme gönderilmesi anlayışı- nın ceza hukuku sistemlerinden çıkartıldığını behrterek "Özel- likle olağanüstü dönemlerde olağanüstü mahkemelerce hiç de adil olmayan yargılamalar adli hatalara neden olmakta. bu yolla verilen ölüm cezalarının infazı ise derin toplumsal buna- lımlar yaratmaktadır. Bu ger- çekler ışığında demeğimiz ölüm cezalanna ve Meclis'te bekleyen ölüm cezalannın infazına kar- şıdır" dedi. Mustafa Yılmaz, Malatya İHD'nin görüşlerini şöyle özet- ledi: "Kececiler'in 'İdamlar hükü- metin gündeminde, gerekirse bunlar infaz edilecektir' yolun- daki açıklaması öç alma duygu- su taşıdığı, cezaevindeki hü- kümlüleri tu'Lsak gözüyle gördü- ğü, olüm cezalarının infazına Medis'in değil hukumctin karar verecegi anlayışını benimsediği için yanlışür. Öncelikle bilinme- si gereken, cezaevlerindeki ölüm cezası hükümlülerinin bugunkü teror olaylarının sorumlusu ol- madıklarıdır. Bakışımızı terörii yaratan kaynaklara çevirmek gerektiğidir. Terör kaynaklan- nı kurulmanın yolu ülkemiz so- runlanna demokratik ve özgür- lükçü çözümler getirilmesidir." Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Te- levizyon Bölumü Başkanı Prof. Dr. Aysel Aziz, idam cezalan- na ilke olarak karşı olduğunu belirterek "Aynca intikam pe- şinde koşarak kararlar almak yanlış. tdamın caydırıcı etkisi olmadığına da inandığım için tüm dünyada kalkması taraf- tanyım" dedi. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Ba- hattin Yücel, idam cezalanna kişisel olarak karşı olduğunu öte yandan idam cezalarının in- fazının Türk turizmi için de son derece olmusuz sonuçlar doğu- racağıru söyledi. "İdam cezalan tarihsel süreçte insanlığa hiçbir yarar sağlamamıştır" diyen Yü- cel şu görüşleri dile getirdi: "İnsan olarak bu tür bir ce- zaya karşıyım. Batılı olmaya yaklaştığımızı, Batı'nın bir par- çası oldugumuzu söylediğimiz bu günlerde Batı'nın genel \ar- gılannı da kabullenmemiz gere- kiyor. Turizm her şeyden önce barış ister. Bu açıklama ya da bu tür bir yaklaşım ise turizme vurulabilecek en büyük darbe- lerden birisi. Böyle bir konunun gündeme getirilmesini büyük bir sorumsuzluk olarak nitelendiri- yonım. Terorü önlemek için böylesi çağdışı yollara başvur- mak gerekmez. İdam cezalan infaz edilirse Türkiye, imajını bundan böyle kolay kolay dü- zeltemez." ANKARA — Son günlerde iktidar ku- lislerinde; parti, önüne çıkan büyük kongre fırsatını kullanarak kendini ye- nilemezse, genel seçimi yitireceğinden söz ediliyor. Demokratik düzen gereği öteki par- tilerden birinin iktidara geleceği varsa- yılıyor. Doğal olarak "ama hangisi" tar- tışmaları yapılıyor. ANAP'ın kurtuluşunu genel başkan- lığında gören Mesut Bey ise "ağır başlı" demeçlerinde demokratik yapı- ya ne denli sahip olduğunu kanıthyor. ANAP kendini yenilemezse "başka bir parti kazanır" diyecek yerde, sanki bir umactdan söz edermiş gibi "sol iktida- ra gelir" diyor. Mesut Bey'in çizdiği kafa koşutunda ANAP böyle böyİe yenilenecekse, bıra- kın Akbulut'un elinde ve buyruğunda kalsın. Hiç değilse kim nedir ne değil- dir biliniyor artık. Oysa Mesut Bey, tıp- tayaçıkıyor. TÖ'nün Çankaya'ya taşınmasından beri Mesut Yılmaz Bey'in adı sık sık ge- nel başkanlığa ve başbakanlığa aday gösteriliyor. Batılı standartlara uygun düzenlemelerden söz ede/ek yoia çı- kan kimi politikacılarla yazarlar, 26 Mart'tan sonra, Mesut Bey'in ANAP'a verecegi yeni biçimi ballandıra ballan- dıra anlatmış ve yazmışlardı. Mesut Bey'in ilim-bilim adamlanyia hazııiadığı statüye göre ANAP "oynak merkez partisi"ne dönüşecekti. Ne demekti oynak merkez partisi?.. Bir o yana, bir bu yana gidip gelmek miydi anlamı? Yoksa kimi zaman az bu- çuk solda, olmadı dön sağa, daha ge- rekirse İslamcı sağa... "Oynak" sözcü- ğünün içinde hemen her şey, herkes vardı. Mesut Bey'in oynak merkez teorisi unutuldu. Mesut Bey de unuttu. Son kı Devlet Baba'sı gibi konuşuyor. TÖ de günlerde "kongrelerin eşit, demokra- uzun yıllar bu öğeyi işlemiş, ANAP ik- tidardan giderse "solun geleceğini" söyleyerek halka korku salmayı de- nemişti. Şu tablo çıkıyor: Parti içinde demok- rasi arayan Mesut Bey'in, demokrasi- ye bakış açısı tek cümieyle birden or- tik biçimde yürütülmesinden" başka bir şey ıstemiyor. Safa Giray'ın istifasıyla Kadıköy ve Üsküdar delege seçimlerin- deki merkez tutumuna fena bozuk atan, gürültü çıkaran Mesut Bey'i, Or- tadogu ülkelerini fetihten dönen TÖ, bir gece ansızın yukarı çağırıyor. Kimi yağdanlıklardan yorumlar: "10, Mesut Bey'e yeşil ışık yaktı". Oysa Me- sut Bey de yeşil ışık görmüyor. Bu ne- denle TÖ ile görüşmelerini "yorumla- mak istemediğini" söylüyor. Ne de ol- sa Dışişleri deneyiminden geçmiş, az buçuk kurnazlık yatacak davranışların- da "yorumlar üzerine yorum yapmaktan" kaçındığını bildiriyor. Yeşil ışık var ya da yok diyeceğine, lehine olan yorumları dolaylı biçimde des- tekliyor. Ne var ki Çankaya'dan yayılan bilgi- ler; TÖ'nün, Mesut Bey'e yeşil ışık yak- tığını göstermiyor. Parti içindeki çekiş- melerin tırmanmasını önlemek için bir gece ansızın konuk ediyor Köşk'te Me- sut Bey'i. Dışişleri Bakanı kimliğinden öteye göremedtği için Mesut Bey'le sa- atier boyu Körfez bunalımını konuşuyor. Mesut Bey de bir gece ansızın "nail olduğu yüksek iltifatla birlikte Çanka- ya'da edindiği intibalara" göre rota çi- ziyor. "ANAP'a zarar verecek davranış- iara girmeyeceğini" ilan ediyor. Bugün SHP, yarın DYP'nin gensoru önergele- rinde Akbulut'la tek yumruk olacakla- rını üstün ve yüce bir özveri duygusuyla açıklıyor. Partiye yeni bir çehre kazandıracağı savıyta hemen her gün kamuoyuna po- mpalanan Mesut Bey, liderliğe soyun- duğunu aytarca açıklayamamıştı. Şimdi de devletin içine düştüğü çeşitli açmaz- lara karşı oluşturduğu düşüncelerden partisi dahil bütün çevreleri yoksun bı- rakıyor. İslami girişimlere, teröre, ana- yasayı çiğneyen hareketlere, pahalılığa, sosyal patlamalara kadar her konuda uygar bir lider adayının yaptığı gibi yük- sek fikirlerini, görüşlerini, öngördüğü uygulamalan söyleyemiyor. Bir kapaiı Kutu. Devlet Baba'dan fark- lı olmadığını gösteren işaretlerie gözü kapaiı desteklenmesini istiyor. Mesut Bey'i yüceltmek için çevresin- de çalınan davullara karşı, örgütten ne ölçüde destek görüyor? Anadolu Me- sut Bey'i istiyor mu, yoksa kimi ANAP : lıların söylediği gibi yüzde 70 karşısın- da mı? Uzerine gittiği Üsküdar'la Ka- dıköy, biraz da Bursa. Yoksa bu neden- lerle genel başkanlığı yitirmenin gerek- çelerine şimdiden kamuoyunu hazırlı- yor mu? Önce ne denli demokrat olduğunu kanıtlamak zorunda Mesut Bey. Lider- liğe giden yolda ilk koşul bu. Çünkü "si- yasal kimliğı bir muamma."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle