Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 23 EKÎM 1990
P A R T I L E R D E N
D İ n a H f l m i Trabzon'un Köprübaşı
i ^ ı ı ı a u t u i " ilçesinde DSP'nin ilçe başkanlığına
emekli din adamı vaiz Mahmut Islamoğlu getirildi. 35
yıl, çeşitli il ve ilçelerde müftuluk ve vaizlik yapan
Mahmut İslamoğlu 1982 yıhnda emekli
olduktan sonra DSP'nin kuruluşunda
Sürmene ilçe yönetiminde görev aldı.
Mahmut İsiamoğlu, "Neden DSP'yi tercih
ettiğiniz?" şeklindeki sorumuza Islami bir
öykü anlatarak yanıt verdi: "Islamın en
büyıik kumandanlanndan Selahattin-i
Eyyubi, ölüm yatağındadır. Çocuklarım
yanına çağırır ve 'Rafta bir kutu var, kutuyu indirin ve
açın' der. Çocuklar, merak içinde kutuyu rafıan
indirirler ve açarlar. Kutunun içinde sadece bir kefen
vardır. Çocuklarma, "îşte benim dünyadaki mal
varlığım" der. Hazreti Omer de ölmeden rnal varlığını
milletıne dağıtmıştı. Ben de politikaya atılırken bu
düşunceler içinde, servetsiz bir partinin liderini tercih
ettim. Böylece, DSP'li oldum. Milletime bundan böyle
bu partide hizmet vermeye çalışacağım." (Trabzon /
Ömer Guner)
YîlCH r S n P r î c i SHP, Izmir Milletvekili Ahmet
1<X><X U11CI1M E r s i n , evlilik dışı doğan
çocuklarını, "namus temizlemek" amacıyla öldurenlerin
5 yıtdan 10 yıla kadar ağır hapisle cezalandırılmalarını
ongören TCK'nın 453. maddesinin yürürlükten
kaldırılmasını onerdi. Ersin, TBMM Başkanlığı'na
sunduğu yasa onerisinin gerekçesinde şu görüşleri
savundu: "Her çocuğun, hangi koşullarda dunyaya
gelirse gelsin yaşama hakkı vardır. Normal olarak kasten
insan öldürenlere en az 24 yıl ve bir anne, babanın
evlüik içi doğan çocuğunu kasten öldürmesine idam
cezası verilirken, evlilik dışı doğmasında hiçbir kusuru
ve sorumluluğu olmayan bir çocuğun anne, babası ya da
yakınlan tarafından kasten öldurülmesi halinde, cezayı 5
yıla indirmenin insancıl bir izahı ve mantığı olamaz."
*Gündem değiştiriliyor'
Partisi (HEP), demokratikleşme sorununun Türkiye'nin
öncelikli sorunu olduğunu, ancak son günlerde iktidar
tarafından gündeme getirilen idam
cezalarının infazı taruşmalan ile
| Türkiye'nin gündeminin değiştirildiğini
jöne surdü. Parti adına yapılan yazılı
açıklamada şu göruşlere yer verildi:
"İktidar bu tartışmayı başlatmış olmakla
gündemi değiştirme amacını taşımaktadır.
Yani, toplum idam cezaları ile uğraştırılırken zamlar ve
hayat pahahlığı gözden kaçınlmaya çahşılacaktır.
Yapılmak istenen budur." (Ankara / UBA)
4
Bana ne diyemeyiz'
• DtYARBAKIR (Cumhuriyet) — İnsan hakları
ihlallerine ilişkin savları araştırmak üzere iki gündür
Guneydoğu'da incelemelerde bulunan gazeteci, yazar ve
sanatçılardan oluşan dokuz kişilik heyet üyeleri
tarafından yapılan ortak açıklamada "İki gün içerisinde
yaşadığımız çok yönlü çelişkiler, aydın ve sanatçı
yüreğimizi daraltan kerteye gelmiştir" denildi.
Güneydoğu'daki insan haklan ihlalleri yolundaki savlan
araştıran heyet üyeleri incelemelerini tamamladtlar. Zihni
Anadol, Orhan tyiler, llyas Salman, Bilgesu Erenus,
Şükran Ketenci, Refik Durbaş, Gürkan Rişvanoğlu, Hale
ve Lütfi Kıyıcı'dan oluşan heyet uyeleri dün
Diyarbakır'dan İstanbul'a hareketlerinden önce "Asla
bana ne diyemeyiz" başlıkh ortak bir açıklama yaptılar.
Cezaevinde tünel
• GAZİANTEP (Cumhuriyet) — özel tip cezaevinde
iki metre uzunluğunda bir tünel ortaya çıkarıldı.
Gaziantep Valisi Tuğlu'nun yaptığı açıklamaya göre
yapılan aramalar sırasında sağ göriişlü hükümlü ve
tutuklulann bulunduğu koğuşta tünele rastlandı.
Hizbullah grubuna üye müebbet hapis cezasına hıikümlü
Muzaffer Dağdeviren'in yattığı koğuştaki ranza altında
bulunan tünelin iki metre uzunluğunda olduğu öğrenildi.
Vali Tuğlu, tünel olayının ardından cezaevinde başlatılan
soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.
Halkın
Emek
Agar göreve başladı
• İstanbul Haber Servisi — İstanbul Emniyet
Mudurlüğü'ne atanan Mehmet Ağar, dün görevini
Hamdi Ardah'dan devraldı. Ankara Emniyet Müdürü
iken İstanbul'a emniyet mudürluğüne getirilen Ağar, saat
10.00'da Vilayet'e gelerek Vali Cahit Bayar'ı ziyaret etti.
Ağar, Vali Bayar ve eski Emniyet Müdurü Hamdi Ardalı
daha sonra görev devir teslimi için Gayrettepe Emniyet
Müdurluğü binasına gittiler. İçişleri Bakanlıgı Musteşar
YardımeılıgYna atanan Hamdi Ardalı, tören sırasında
yaptığı konuşmada, görevini "haysiyetli bir şekilde
dışarıdan yönetilmeye ve yonlendirilmeye imkân
bırakmadan yerine getirdiğini" söyledi. Mehmet Ağar ise
nüfusu 10 milyona ulaşan İstanbul'da güvenliğin
sağlanabilmesi için emniyetinin daha da güçlenmesinin
gerektiğini belirtti.
Üçok'u öldtiren bomba plastik
• Haber Araştırma Servisi — Ankara Devlet Guvenlik
Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral, Doç. Dr. Bahriye
Üçok'un ölümüne neden olan bombanın turünün kesin
olarak belirlendiğini açıkladı. Demiral, bu tür
patlayıcılann "1RA ve sofistike örgütler" tarafından
kullanıldığını bildirdi. Demiral, polis kriminal
laboratuvanndan bombayla ilgili raporun kendilerine
ulaştığını belirterek, "dışı plastik, içinde patlayıcı kısmı
olan tahrip gücü yüksek bir bomba" dedi. DGM
Başsavcısı'nın IRA tarafından kullanıldığını söylediği
plastik patlayıcının büyük bir olasıhkla "Semtex" olduğu
sanılıyor. Çekoslovakya üretimi olan "Semtex" İngiliz
polisinin en buyük sorunlanndan birini oluşturuyor.
Atalay, GAP Belediyeler Başkanı
• DİYARBAKIR (AA) — GAP Belediyeler Birliği
Başkanlığı'na Diyarbakır Belediye Başkanı Turgut Atalay
getirildi. Birliğin merkezi de Diyarbakır olarak belirlendi.
Şanhurfa'da bir araya gelen Gaziantep, Diyarbakır,
Adıyaman, Şanlıurfa, Şırnak, Siirt ve Mardin belediye
başkanları, daha önce kuruluş çalışmaları tamamlanan
GAP Belediyeler Birliği Başkanlığı için seçim yaptılar.
Dksan'da açlık grevi
• ZONGULDAK (Cumhuriyet) — Zonguldak'ta 1981
yılında hizmete giren kısa adı İLKSAN olan Öğretmenler
Pazarı'nda çalışan 28 bayan tezgâhtar yann açhk grevine
başhyor. Kent belediye binası alt katında mensuplarına
hizmet veren İLKSAN Genel Mudürü Bilal Buyükkaya,
bugün tahliye etmeleri gereken binadan icra yoluyla
çıkarılma kararı ile ilgili olarak şunları söyledi: Yurdun
ayrı 12 ilinde hizmet veriyoruz. Uye s?yımız 238.000
öğretmenden oluşuyor. Mağazalarımız fiyat açısından
yurdumuzda bir denge unsurudur. Yer sıkıntısı had
safhada olan Zonguldak'ta bir yer bulunmasının guçlüğü
meydandadır. Mağazamızdaki sayım ve döküm işi en az
bir ay surer.
Öncekigün hastaneye kaldırılan iki hükümlünün durumu belli değil
Açhk grevleıi stirüyor/Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülerce
/başlatılan açhk grevi 15. gününe girdi. Önceki gün fenalaşarak
^/hastaneye kaldırılan Hacı Dadak ile soyadı saptanamayan
WSüleyman adlı hükümlülerin sağlık durumlarıyla ilgili
"açıklama yapılmadı. Cezaevlerindeki eylemleri desteklemek
amacıyla Diyarbakır Merkez Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin
20'şer kişüik gruplar halinde sürdürdükleri açhk grevi 11. gününde.
ADANA/DtYARBAKIR
(Cnmhuriyet) — Diyarbakır 1
Nolu E Tipi Cezaevi'nden yapı-
lan sevkleri ve Eskişehir Cezae-
vi'ndeki tek kişilik hücre uygu-
lamasım protesto etmek ama-
cıyla başlatılan açhk grevlerine
yenileri ekleniyor. SP Başkan-
lık Kurulu üyesi Yusuf Cacım,
önceki gün fenalasarak hastane-
ye kaldırılan iki hükumlüyle il-
gili açıklama yapılmadığını be-
lirterek "Olası bir ölümden hü-
kiimet sorumludur" dedi. Adı-
yaman'da, aralannda idam ce-
zası onaylanan 4 hükümlünün
yakmlarının da bulunduğu 12
kişi HEP il binasında süresiz aç-
hk grevine başladı.
Açhk grevleriyle ilgüi son ge-
lişmeler şöyle:
Diyarbakır — 1 Nolu E Tipi
Cezaevi'nde tutuklu ve hüküm-
lülerce başlatılan açhk grevi 15.
gününe girdi. önceki gün fena-
laşarak hastaneye kaldırılan
Hacı Dadak ile soyadı saptana-
mayan Sütevman adlı hükümlü-
lerin sağlık durumlanyla ilgili
açıklama yapılmadı. SP Baş-
kaniık Kurulu üyesi Yusuf Ca-
cım, "tki hükümlünün sağlık
dunımlan nasü, belli değil. Ola-
sı bir ölümden hiikümet so-
rumludur" dedi.
Cezaevlerindeki eylemleri
desteklemek amacıyla Diyarba-
kır Merkez Cezaevi'ndeki tu-
tuklu ve hükümlülerin 20'şer ki-
şilik gruplar halinde sürdürdük-
leri açhk grevi 11. gününe girdi.
HEP Diyarbakır İl Başkanı
avukat Mustafa Özer de bir sü-
re önce başka cezaevlerine sevk
edilenlerden Diyarbakır'da yar-
gılananların geri döndürülmesi
için cumhuriyet savcüığına baş-
vurdu. Avukat özer, "Sevk edi-
len 95 kişiden altısı benim mü-
vekkilim. Bunların duruşmala-
n çok yakın. Yargılanan samgın
duruşmada olması gerekir. Aksi
takdirde muvekkilim olmadan
yapılacak yargdamanın hiçbir
anlamı olmayacakür. Bu soru-
nun giderilm-si için cumhuriyet
savcılığına başvurdum. Sonuç
alamazsam davalardan vazgeçe-
ceğim. Bu (asarruf bölge halkı-
na potansiyel suçlu gozüyle bak-
manın netieşmesidir" diye ko-
nuştu.
Öte yandan cezaevindeki aç-
hk grevini sürdürenleri destek-
lemek amacıyla SP il binasında
tutuklu ve hükümlü yakınlann-
ca başlatılan açhk grevi 11. gü-
nüne girdi. Açhk grevindeki tu-
tuklu ve hükümlü yakJnlarından
özellikle yaşlı olanların yer yer
tansiyonlarının düştüğü ve sağ-
hk durumlannın bozulduğu bil-
diritdi.
Bismil - Bismii ve Diyarbakır
1 Nolu E Tipi cezaevlerinden ge-
çen günlerde 114 tutuklu ve hü-
kümlünün başka merkezlerdeki
cezaevlerine gönderilmelerini
protesto etmek amacıyla kapa-
İı cezaevinde başlatılan açhk
grevi 3. gününü doldurdu. 20
tutuklu ve hükümlünün açhk
grevinin süresiz olduğu öğ-
renildi.
Adıyaman - Aralannda 4
idam hukümlüsünün yakınları-
nın da bulunduğu 12 kişi dün
HEP il binasında açhk grevine
başladı. İdamlan onaylanan
dört hükümlünün yakınlan,
"Sonuna kadar direneceğiz.
Suçsuz olan çocuklarımız açlı-
ğa, işkenceye maruz kalırken
elimizi kolumuzu baglayarak
bekleyecek degiliz. Cezalar tom-
bala çeker gibi verilmiştir"
dediler.
Adana - HEP il binasında tu-
tuklu ve hükümlü yakınlanyla
öğrencilerden oluşan 60 kişinin
5 günlük uyan niteliğindeki aç-
hk grevinin tamamlanmasından
sonra eylem, dünden itibaren
dönüşümlü olarak sürdürülme-
ye başlandı.
Nusaybin — SP ilçe binasın-
da 50 kadar tutuklu ve hüküm-
lü yakınınca başlatılan açhk gre-
vi dünden itibaren süresiz ola-
rak sürdurülmeye başlandı.
Cizre - 50 dolayındaki tutuk-
lu ve hükümlü yakını SP ilçe bi-
nasında süresiz açhk grevine
başladı.
Idü - Tutuklu ve hükümlü ya-
kınından oluşan 14 kadın, kent
merkezindeki bir pasajın kori-
dorunda açhk grevine başladı.
Açbk grevinin süresi hakkında
açıklama yapılmadı.
HEP'lilerin eylemi bitti
HEP Adana il binasında tu-
tuklu ve hükümlü yakınlarınca
5 gün önce başlatılan açhk gre-
vi dün akşam düzenlenen basuı
toplantısayla sona erdi. Tutuk-
lu ve hükümlü yakınlan ile öğ-
renciler yaptıkları ortak açıkla-
mada, "eylemlerinin egemen
güçlere bir uyan niteliği taşıdı-
ğını" bildirerek "Cezaevinde
yatanlara kötü muamele devam
ederse biz de değişik eylem bi-
çimleriyle hiikümet yetkililerine
gereken yanıtı vereceğiz" dedi-
ler.
Muğla Barosu'ndan açıklama:
Devletin görevi
insanı yaşatmakttr
Ülke gündemine idam cezalarının
yeniden getirilmesinin devletin bir
ayıbı olduğu belirtilen Muğla
Barosu açıklamasında, "Devlet
insan için vardır. Devletin temel
görevi öncelikle insanı
yaşatmaktır" denildi.
İDAML1KLAR — (Ayaktakiler, soldan saga) tlker Dilcan, Mithat Gönenç, Nihat Şeker, Hasan Solmaz, Edip Nafile, Dogan
Kurt. (Orta sıra) Hacı Saygüı, Osman Yıldırım, Ramazan Kılavuz, Fevzi Işık, Recep Kar. (Oturanlar) Alaattin Akçav. Mustafa
Kaya, Mirza Turgut, Hüseyin Dursun, Yusuf Keleş, Münir Hocaoglu, Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki koğuşlannda...
Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki 18 idam mahkûmu
Koz olarak kııllanılıyoruz
TBMM'de dosyaları bekleyen 287 idam
mahkûmundan Ceyhan Özel Tip
Cezaevi'ndeki 18 idam mahkûmu, kendilerinin
rehine gibi koz ve şantaj aracı olarak
kullanılmak istendiklerini belirterek "Yaşama
küskün, kompleksli ya da macera peşinde
koşmuyoruz. Yaşama bağlıyız" dediler.
ÇETİN YİĞENOĞLU
CEYHAN — TBMM'de dos-
yaları bekleyen 287 idam mah-
kûmundan Ceyhan özel Tip
Cezaevi'ndeki 18 idam mahkû-
mu idamların gündeme getiril-
mesi konusundaki görüşlerini
Cumhuriyet'e açıkladı. İdamla-
rın infazını politik bir karar di-
ye niteleyen idamlıklar, kendi-
lerinin rehine gib koz ve şantaj
aracı olarak kullanılmak isten-
diklerini söylediler. İdamların
infazı düşüncesinin ardında top-
lumu korkutma ve sindirmenin
yattığmı, asunda bu aşamada
anayasal dayanaktan yoksun 12
Eylül mahkemelerince verilen
idam cezalanrun tartışılması ge-
rektiğini savlayan idamlıklar,
sorunun demokrasi güçleriyle
antidemokratik güçler arasmda
kavga halini aldığına işaret et-
tiler. "Yaşama küskün, komp-
leksli ya da macera peşinde koş-
tinden sosyal demokratına, li-
beralinden yeşiline, feministin-
den antimilitaristine kadar tüm
demokrasi güçleri açısından son
derece trajik bir durumdur."
İdamlıklardan tlker Dikan,
Recep Kar, Dogan Kurt, idam-
ların gündeme getirilmesini siya-
sal iktidar, halk, devrimci hare-
ket ve idam cezası alanlar açı-
sından yorumladıktan sonra şu
görüşleri dile getirdiler:
"Siyasal iktidar bugün bir
yandan toplumu terörize etmek,
korku dalgası yaratmak, baskı
tedbirlerine gerekçe yaratabil-
mek için şeriatçı gericileri kul-
lamr ve batta teşvik eder, fail-
leri yakalamazken diğer yanda
içerideki biz devrimci tutsakla-
nn kellesini bir şantaj aracı ola-
rak kullanmak adzliğine duş-
müştiir.
BLder yaşama küskün, komp-
leksli ya da macera peşinde ko-
şan sergüzeştler degiliz. Yaşama
'Muamma"
muyoruz. Yaşama bağlıyız. An-
cak yaşamımız için onurumuzu f»|i||CVT ADPAVİİDCIf
pazarlık masasına sürmeyiz" UUIİBı I MnbHIUnCIV
dediler.
Yakınlan aracılığıyla bu ko-
nudaki görüşlerini gazetemize
ileten idamlıklardan Mirza Tur-
gut, "İdamların soguk savaşın
hem fiilen hem de resmen tarih
olduğu, demokrasi, hümaniz-
ma, insan haklan gibi temel in-
sani değerierin yeniden yorurn-
landığı. silahsızlanmanın hızlan-
dıgı, militarizmin toplumsal ya-
şamın dışına çıkarıldığı bir dö-
nemde gündeme getirilmesini
trajik" olarak niteledi. Turgut
şöyle devam etti:
"Sorun, benim bireysel olarak
yaşamıma son verilmekten çok
öte anlamları içermektedir.
Çünkü, örnegin TC sınuian
içinde olsun, başka bir yerde ol-
sun hemen her gün onlarca in-
san ölmekte, öldürülmektedir.
Sorun, insan haklanna, özgür-
lüklere sahip çıkan tüm demok-
rasi güçlerine karşı biz rehine-
lerin koz olarak kullanılmasıdır.
Bu bakımdan sorun demokrasi
güçleri ile antidemokratik güç-
ler arasmda kavga halini al-
maktadır.
Yd, ne 1981, ne de 1983'tür.
Dolayısıyla bugün bir tek rehi-
nenin infaz edilmesi, Marksis-
da sımsıkı bağlıyız. Ama yaşa-
mın onurlu olduğu ölçüde de-
ğerli olduğu bilincindeyiz. Bu
nedenle yaşamımız için onuru-
muzu pazarlık masasına sürme-
yiz
ıdamlar, siyasal tutsaklann
ne inançlannı terk etmeleri, ne
de onuriannı yitirmelerine yol
açacaktır."
Ceyhan özel Tip Cezaevi'nde
yatan öbür idamlıklar ve görüş-
leri şöyle:
Yusuf Keleş, Mithat Gönenç,
Hacı Saygılı, Münir Hocaoglu:
"12 Eylül mahkemelerince ve-
rilmiş olan idam cezalan, diger
bütün mahkûmiyetler gibi ge-
çersizdir. Hukuk dışıdır. Hem
sıkıyönetim mahkemeleri ana-
yasal dayanaktan yoksun mah-
kemelerdir hem de karartar
uluslararası antiaşmalara aykı-
n ve işkencelerde alınan ifade-
lere dayamlarak verilmiştir. Ya-
pılması gereken şey, 12 Eylül
mahkemelerince verilen kararia-
nn tümüyle ortadan kaldınlma-
sıdır.
Ramazan Kılavuz, Mustafa
Kaya, Serdar Can: "ANAP
Konya MilletvekiU Mehmet Ke-
çeciler'in Meclis'te bekleyen
idam dosyalannın ele alınması-
na ilişkin beyanı Türkiye kamu-
oyunda bir çalkalanma yarat-
mışür. Önce Özal'ın 'teröristleri
vurun' mesajı, ardından Kece-
ciler'in idamların infazına iliş-
kin açıklaması ve peyderpey bu-
na destek çıkan Başbakan Ak-
bulut ile DYP Başkanı Süley-
man Demirel'in beyanlan ülke-
de üun anlamıyla bir psikolojik
terör ve tereddüt havası yarat-
mışür. Daha açık bir deyişle
şantaj yapdmıştır."
Alaattin Akçay, Osman Yıl-
dırım: "ANAP ve devlet kade-
melerinde yuvalanmış bir ke-
sim, hem laikliği savunan kişi-
leri tek tek ortadan kaldırıyor
hem de 'anarşi ve terör
tırmanıyor' gerekçesiyle cezae-
vinde bulunan devrimcileri
idam ederek bir taşla iki kuş
vurmak istiyor."
Nihat Şeker, Hasan Solmaz,
Hüseyin Dursun:
"Meclis'te bulunan idam
dosyalannın infazının yerine ge-
tirilmesine ilişkin devlet ve hü-
kümet sözcülerinin koro halin-
de soyledikleri söder aslında tek
bir şeyi, iktidann acizliğini gös-
termektedir.
Fevzi Işık: "ANAP iktidan-
nın idamların infazını yeniden
gündeme getirmesi karşısında
halkın duyarlılığı, bunu ifade
ediş biçim eksikiiklerine karşın
olumludur. Devrimcilerin katle-
dilişinin tek biçimi idamlar de-
ğildir."
tç Politika Servisi —
TBMM'de dosyaları bekleyen
idam cezalarının onaylanması-
nın gündeme getirilmesine gös-
terilen tepkiler surüyor.
Muğla Barosu'ndan yapılan
açıklamada ülke gündemine
idam cezalarının yeniden getiril-
mesinin devletin bir ayıbı oldu-
ğu belirtilerek "Devlet insan
için vardır. Devletin temel gö-
revi öncelikle insanı
yaşatmaktır"denildi. Muğla Ba-
rosu Başkanı Avukat Birdal Er-
tuğrul tarafından yapılan yazılı
aÇıklamada çağdaş Batılı hiçbir
ülkede idam cezasının kalmadı-
ğı ammsatılarak şöyle denildi:
"İdam cezası insanlık onuru
ile bağdaşmadığı gibi yaşama
hakkına aykın bir cezadır. İdam
cezasının suçluyu islah etmek gi-
bi bir işlevi de yoktur. Aynca
idam cezasında adli hatanın dü-
zeltilmesi olanağı da yoktur.
özellikle siyasal suçlarda idam
cezalarının yanlışhğının acısını
toplum olarak yakın geçmişte
yaşayarak gördük. Meclis'te
bekletilen 287 idam cezası dos-
yasının son zamanlarda artan
terör olaylanna karşı yeniden
gündeme getirilme düşüncesi
hukukla, adaletle, gerçeklerle
bağdaşmayan bir olaydır."
Açıklamada, idam cezaları-
nın infazı ile ilgili karann bu bi-
çimde ele alınışının sadece çare-
sizliğin ve ilkelliğin belirtisi ol-
duğu vurgulanarak idam ceza-
larının infazının engellenmesi
için parlamento göreve çağnldı.
İnsan Haklan Derneği Malat-
ya Şubesi Başkanı Mustafa Yıl-
maz, öç alma duygusuyla kişi-
lerin idamı ya da ibret olsun di-
ye ölüme gönderilmesi anlayışı-
nın ceza hukuku sistemlerinden
çıkartıldığını behrterek "Özel-
likle olağanüstü dönemlerde
olağanüstü mahkemelerce hiç
de adil olmayan yargılamalar
adli hatalara neden olmakta. bu
yolla verilen ölüm cezalarının
infazı ise derin toplumsal buna-
lımlar yaratmaktadır. Bu ger-
çekler ışığında demeğimiz ölüm
cezalanna ve Meclis'te bekleyen
ölüm cezalannın infazına kar-
şıdır" dedi.
Mustafa Yılmaz, Malatya
İHD'nin görüşlerini şöyle özet-
ledi:
"Kececiler'in 'İdamlar hükü-
metin gündeminde, gerekirse
bunlar infaz edilecektir' yolun-
daki açıklaması öç alma duygu-
su taşıdığı, cezaevindeki hü-
kümlüleri tu'Lsak gözüyle gördü-
ğü, olüm cezalarının infazına
Medis'in değil hukumctin karar
verecegi anlayışını benimsediği
için yanlışür. Öncelikle bilinme-
si gereken, cezaevlerindeki ölüm
cezası hükümlülerinin bugunkü
teror olaylarının sorumlusu ol-
madıklarıdır. Bakışımızı terörii
yaratan kaynaklara çevirmek
gerektiğidir. Terör kaynaklan-
nı kurulmanın yolu ülkemiz so-
runlanna demokratik ve özgür-
lükçü çözümler getirilmesidir."
Ankara Üniversitesi Basın
Yayın Yüksek Okulu Radyo Te-
levizyon Bölumü Başkanı Prof.
Dr. Aysel Aziz, idam cezalan-
na ilke olarak karşı olduğunu
belirterek "Aynca intikam pe-
şinde koşarak kararlar almak
yanlış. tdamın caydırıcı etkisi
olmadığına da inandığım için
tüm dünyada kalkması taraf-
tanyım" dedi.
Türkiye Seyahat Acenteleri
Birliği (TÜRSAB) Başkanı Ba-
hattin Yücel, idam cezalanna
kişisel olarak karşı olduğunu
öte yandan idam cezalarının in-
fazının Türk turizmi için de son
derece olmusuz sonuçlar doğu-
racağıru söyledi. "İdam cezalan
tarihsel süreçte insanlığa hiçbir
yarar sağlamamıştır" diyen Yü-
cel şu görüşleri dile getirdi:
"İnsan olarak bu tür bir ce-
zaya karşıyım. Batılı olmaya
yaklaştığımızı, Batı'nın bir par-
çası oldugumuzu söylediğimiz
bu günlerde Batı'nın genel \ar-
gılannı da kabullenmemiz gere-
kiyor. Turizm her şeyden önce
barış ister. Bu açıklama ya da
bu tür bir yaklaşım ise turizme
vurulabilecek en büyük darbe-
lerden birisi. Böyle bir konunun
gündeme getirilmesini büyük bir
sorumsuzluk olarak nitelendiri-
yonım. Terorü önlemek için
böylesi çağdışı yollara başvur-
mak gerekmez. İdam cezalan
infaz edilirse Türkiye, imajını
bundan böyle kolay kolay dü-
zeltemez."
ANKARA — Son günlerde iktidar ku-
lislerinde; parti, önüne çıkan büyük
kongre fırsatını kullanarak kendini ye-
nilemezse, genel seçimi yitireceğinden
söz ediliyor.
Demokratik düzen gereği öteki par-
tilerden birinin iktidara geleceği varsa-
yılıyor. Doğal olarak "ama hangisi" tar-
tışmaları yapılıyor.
ANAP'ın kurtuluşunu genel başkan-
lığında gören Mesut Bey ise "ağır
başlı" demeçlerinde demokratik yapı-
ya ne denli sahip olduğunu kanıthyor.
ANAP kendini yenilemezse "başka bir
parti kazanır" diyecek yerde, sanki bir
umactdan söz edermiş gibi "sol iktida-
ra gelir" diyor.
Mesut Bey'in çizdiği kafa koşutunda
ANAP böyle böyİe yenilenecekse, bıra-
kın Akbulut'un elinde ve buyruğunda
kalsın. Hiç değilse kim nedir ne değil-
dir biliniyor artık. Oysa Mesut Bey, tıp-
tayaçıkıyor.
TÖ'nün Çankaya'ya taşınmasından
beri Mesut Yılmaz Bey'in adı sık sık ge-
nel başkanlığa ve başbakanlığa aday
gösteriliyor. Batılı standartlara uygun
düzenlemelerden söz ede/ek yoia çı-
kan kimi politikacılarla yazarlar, 26
Mart'tan sonra, Mesut Bey'in ANAP'a
verecegi yeni biçimi ballandıra ballan-
dıra anlatmış ve yazmışlardı. Mesut
Bey'in ilim-bilim adamlanyia hazııiadığı
statüye göre ANAP "oynak merkez
partisi"ne dönüşecekti.
Ne demekti oynak merkez partisi?..
Bir o yana, bir bu yana gidip gelmek
miydi anlamı? Yoksa kimi zaman az bu-
çuk solda, olmadı dön sağa, daha ge-
rekirse İslamcı sağa... "Oynak" sözcü-
ğünün içinde hemen her şey, herkes
vardı.
Mesut Bey'in oynak merkez teorisi
unutuldu. Mesut Bey de unuttu. Son
kı Devlet Baba'sı gibi konuşuyor. TÖ de günlerde "kongrelerin eşit, demokra-
uzun yıllar bu öğeyi işlemiş, ANAP ik-
tidardan giderse "solun geleceğini"
söyleyerek halka korku salmayı de-
nemişti.
Şu tablo çıkıyor: Parti içinde demok-
rasi arayan Mesut Bey'in, demokrasi-
ye bakış açısı tek cümieyle birden or-
tik biçimde yürütülmesinden" başka bir
şey ıstemiyor. Safa Giray'ın istifasıyla
Kadıköy ve Üsküdar delege seçimlerin-
deki merkez tutumuna fena bozuk
atan, gürültü çıkaran Mesut Bey'i, Or-
tadogu ülkelerini fetihten dönen TÖ, bir
gece ansızın yukarı çağırıyor.
Kimi yağdanlıklardan yorumlar: "10,
Mesut Bey'e yeşil ışık yaktı". Oysa Me-
sut Bey de yeşil ışık görmüyor. Bu ne-
denle TÖ ile görüşmelerini "yorumla-
mak istemediğini" söylüyor. Ne de ol-
sa Dışişleri deneyiminden geçmiş, az
buçuk kurnazlık yatacak davranışların-
da "yorumlar üzerine yorum
yapmaktan" kaçındığını bildiriyor. Yeşil
ışık var ya da yok diyeceğine, lehine
olan yorumları dolaylı biçimde des-
tekliyor.
Ne var ki Çankaya'dan yayılan bilgi-
ler; TÖ'nün, Mesut Bey'e yeşil ışık yak-
tığını göstermiyor. Parti içindeki çekiş-
melerin tırmanmasını önlemek için bir
gece ansızın konuk ediyor Köşk'te Me-
sut Bey'i. Dışişleri Bakanı kimliğinden
öteye göremedtği için Mesut Bey'le sa-
atier boyu Körfez bunalımını konuşuyor.
Mesut Bey de bir gece ansızın "nail
olduğu yüksek iltifatla birlikte Çanka-
ya'da edindiği intibalara" göre rota çi-
ziyor. "ANAP'a zarar verecek davranış-
iara girmeyeceğini" ilan ediyor. Bugün
SHP, yarın DYP'nin gensoru önergele-
rinde Akbulut'la tek yumruk olacakla-
rını üstün ve yüce bir özveri duygusuyla
açıklıyor.
Partiye yeni bir çehre kazandıracağı
savıyta hemen her gün kamuoyuna po-
mpalanan Mesut Bey, liderliğe soyun-
duğunu aytarca açıklayamamıştı. Şimdi
de devletin içine düştüğü çeşitli açmaz-
lara karşı oluşturduğu düşüncelerden
partisi dahil bütün çevreleri yoksun bı-
rakıyor. İslami girişimlere, teröre, ana-
yasayı çiğneyen hareketlere, pahalılığa,
sosyal patlamalara kadar her konuda
uygar bir lider adayının yaptığı gibi yük-
sek fikirlerini, görüşlerini, öngördüğü
uygulamalan söyleyemiyor.
Bir kapaiı Kutu. Devlet Baba'dan fark-
lı olmadığını gösteren işaretlerie gözü
kapaiı desteklenmesini istiyor.
Mesut Bey'i yüceltmek için çevresin-
de çalınan davullara karşı, örgütten ne
ölçüde destek görüyor? Anadolu Me-
sut Bey'i istiyor mu, yoksa kimi ANAP
:
lıların söylediği gibi yüzde 70 karşısın-
da mı? Uzerine gittiği Üsküdar'la Ka-
dıköy, biraz da Bursa. Yoksa bu neden-
lerle genel başkanlığı yitirmenin gerek-
çelerine şimdiden kamuoyunu hazırlı-
yor mu?
Önce ne denli demokrat olduğunu
kanıtlamak zorunda Mesut Bey. Lider-
liğe giden yolda ilk koşul bu. Çünkü "si-
yasal kimliğı bir muamma."