14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORT4J 13 EKÎM 1990 Madende ağıt dinmez Ücretler G. Afrika'dan düşük ŞÖKRAJİ KETEPIC] Türkiye'de TTK işçilerinin günlük ücreti 15-17 bin lira dolayında. Yunanistan'da madencilerin günlük ücreti 108 bin lira. Güney Afrika'da bile madenci ücretleri 27 bin lira. Türkiye geçmiş yıllarda Güney Afrika'ya ilişkin ambargo karanna rağmen bu ülkeden kömür ithal etti. Bu kömür, giderek artan ölçülerde TTK üretimi kömürün yerine kullanılmaya başlandı. Cumhurbaşkanımız kömur işçilerinin uyan eyleminin ardından adlarını vermeden, aşın istekte bulunulmaması uyansı, daha doğrusu "şantajını" içeren açıklamalannda, işletmelerin gelişmesine olanak verilirse yakın gelecekte Türkiye'de işçilik ücretlerinin Batı ulkeleri düzeyine çıkabileceğinden söz ettiler. Bu söz uzerine Genel Maden-tş Sendikası ILO belgeleri ve uluslararası kömur raporları ile diğer baa belgelerden diğer ulkelerdeki işçilerin ucretlerı hakkındaki bılgileri edinmişler. İşte size de çok çarpıcı gelecek birkaç örnek: Federal Almanya'da dolar olarak saat ücreti 20, gunluk ucret 160 ve aylık 4800. Turk parası ile anlamı saat ücreti 54 bin, gunluk ücret 432 bin ve aylık ucret de 12.% milyon. Komşumuz Yunanistan'da Türk parası ile saat ücreti 13 bin 500 günlük ucret 108 bin ve aylık 3.24 milyon. Siyahlann en acımasız sömurüsunün yapıldığı, kömürün en kolay elde edildiği Guney Afrika ile ancaîc işçimizi yanştırabüiyoruz. Dünyanın lanetlediği, insan haklarını çiğnediği için ambargo uyguladığı Güney Afrika'da siyahlara ödenen sefalet ücretinin Turk parası değerleri ne yazık ki maden işçimizin şu anda en iyi durutnda olanlannı bile aşmış gozuküyor. Türk parası ile Güney Afrikalı işçilerin saat ücretleri 3432, günlük ücretleri 27.453 ve aylık ücretleri 823.600 Iira. Türkiye'de TTK işçilerinin günlük ücretleri ise 15-17 bin lira dolayında. Yeri gelmişken Turkiye'nin Güney Afrika'ya ilişkin ambargo kararını almış ülkeler arasında olduğunu, ancak kendi karannı yok sayarak bu ülkeden kömur ithal ettiğini de anımsayalım. Buyuk bir duyarsızlık ve pervasızlık içinde yı1lardan bu yana Guney Afrika'dan gelen kömür, TTK'nın uretımi yerine artan ölçulerle yerleştiriliyor. Sonra da TTK işçisı daha iyi ücret, daha insanca yaşama ve çalışma koşullan isterse, iş yerinin kapatılması, işsiz kalması, sokağa atılması ile tehdit ediliyor. YATIRIM YOK — Türkhe Taşkomunı tşletmeleri'nJn yıllar icin- deki grafiğine bakıldığı zaman vatınmlarda büyuk bir duşuş göze çarpıjor. Bu bem teknolojiye bem de isçi sayısına olumsuz sekil- de yansıyor. Halen TTK'da kazmacı sayısında açık var. Madenlerde yatırım yapılmıyor, dövizler çağdaş üretim için değil ithal kömür için akıtılıyor Türk madeııeiliği ölüme terk1981 yılında Türkiye'de kömür tüketiminin yüzde 96.6'sı yerli kömürden sağlanıyordu. 1982'de iç üretimin payı yüzde 64.2'ye düşerken ithalat yüzde 35.8'e fırladı. 1989'da ise iç tüketim yüzde 40, ithal kömür yüzde 59 — 7 — Tûm veriler, istatistikler, 12 Eylül sonrasında çalışanlar, işçi- ler yoksullasırken, madencilerin daha da ağır olarak yoksullaş- tırıldıklarını ortaya koyuyor. Yine de ayru yıllar içinde ma- dencilikteki gelişmeler olumsuz olmuş. Maden işletmeleri, işçi- lik girdisinin üretimin niteüği gereği en yüksek olduğu bu iş kolunda, isçi sömürüsü ile kâ- ra geçecekleri yerde zarar etmiş- ler. Şimdi cumhurbaşkanının de- meci ile başlayan, ilgili bütün bakanlar ve başbakan ile işlet- me yöneticilerine kadar uzanan bir cepheden madenci ve sendi- kalanna yönelik bir tehdit var: "Madenler zaten zararda, zor- lanırlarsa kapaülır ya da bdyük bir işçi kittesi işten atüır..." Madencilikte ışçilığin ticari maliyet olarak 12 Eylul oncesin- de "%30'larda iken 1989'da TTK için Vol7 kadar duşmesi, işlet- meyi kurtaracağına daha çok tarar eden kurum haline getir- miş. özel sektör dahıl tüm ma- den işletmelen, madenlere yöne- lik siyasi iktidar politikalan ile doğrudan ilişkili olarak yıllar içinde büyuk zararlar etmiş. Bu- nun sorurnlusu işçi mi? Ya da yörenin niteüği gereği Zongul- dak halkının tumu mu ki bede- lini onlar ödeyecek? Madencili- ğimiz neden iflasa gidiyor? Siyasi iktidar yıllardır Türk madenciliğinden vazgeçilen, enerji ihtiyacının ithalatla kar- şüandığı bir politika izliyor. Bu- nun doğal sonucu olarak da ma- den işletmelerine işletmenin ve- rimini, kalitesini. kârhlığını ge- listirecek, işçinin sağlığı ve can güvenliği açısından gerekli yatı- nmlar yapılmıyor. Dövizler ma- denlerimızde çağdaş üretim tek- nolojisi için değil, ithal kömür için akıtılıyor. Siyasi ıktidann it- hal kömüru seçen politikasının sonuçları rakamlarla şöyle di- le geliyor: 1981 yılında Türkiye'nin kö- mür tüketiminin %96.6'sı ma- denlerimizde uretilen kömür ile karşılanıyor Vo3.4 oranında it- halat yapılıyordu. 1982'de iç üretim %64.2'ye düşerken, it- halat %35.8'e fırladı. 1988'de uretilen kömürün payı <7o41'e indi, ithalat %59'a çıktı. 1989'da biraz da olumsuz bir kayma ile iç üretim %40.9, it- halat Vo59.1 olarak gerçekleşti. Bu yıl için de hedeflenen prog- ramlar gerçekleşirse ayru oran- lann korunacağı varsayılmış. 1990 yüı için ulkemizın taşkö- mürü açığı 5.475.000 ton. Bu kömürün ithali için Turk para- sı olarak ödenen miktar 857.385.000.000 lira. Dolar ola- rak değeri 317.550.000 olarak hesaplanmış. Sadece Ankara Belediyesi'nin (Belko) işletme olarak 1990 yılı itibanyla ithal kömüre vereceği döviz 59.000.000 dolar. Türkiye Taş- kömürü Kurumu TTK'nın üret- tiği taşkömürünün döviz cinsin- den değeri 220.000.0000 dolar. Yatırım yetersizliği ve geri teknolojimn en çarpıcı sonucu üretimde satılabilir kömür kalitesinin düşmesi oldu. 1970'te uretilen kömürün satılabilir oranı yüzde 70 dolayında iken 1987'de bu rakam yüzde 48'e düştü. Kömür üretiminde düşük yatınm, işçi için, insan için şu anlamlara geliyor: Daha çok meslek hastalıgı, daha çok iş kazası, daha çok ölüm riski. Böylece iflasa sürüklenen bir işletmenin bedelini de işçi ödemektedir. MADENLER NE OLACAK? — Törkiye'de madencilik gerilerken, Zonguldak maden işçileri çetin bir dönemde toplu sözleşme mücadelesinde hak anyorlar. Zonguldak ilinin 1990 yıh milli gelir içindeki payı ise 3.787.890.000.000 Ura. Şimdi TTK'nın gelişimine kı- saca bir göz atalım: lşletmeye yapılan yatrrunlan 1988 yıü de- ğerleri ile hesapladığımızda 1976'da 83.6 milyardan, sürek- li düşme ile 1987'de 29.6 milya- ra kadar inmiş. Bir başka deyiş- le 1976 sonrası yatınmlar yok denecek seviyeye inmiş, üreti- min aynı duzeylerde sürdürül- mesini, işletmenin ayakta kal- masını engelleyici bir noktaya gelmiştir. Üstelik planlarda ön- görulen bu düşük yatınmlar da hiçbir yıl için öngörüldüğü ile gerçekleşmemiştir. DPT'nin onayladığı yatınm programlan hep önemli oranlarda bır düşme ile gerçekleştırılebilmiştir. Bü- tün bunlann doğal sonucunda da üretim yıllar içinde artacağı- na gerilemiştir. Satılabilir kö- mür üretimi 1967'de 5 milyon tona kadar çıkmışken, 1979'dan itibaren 4 milyonun altında, 1982'de tam 4 milyon, 1983'te 3.5 milyon ve 1988 yılında da 3.2 milyon tondur. Yatınmlann yetersizliğinin, geri teknoloji ile üretimin en çarpıcı sonuçlarından bıri, çıka- nlan kömürün satılabilir kalite- deki yüzdesinin düşmesidir. 1970 yıhnda uretilen kömürün satılabilir yüzdesi 60.1 iken, 1987'de 48.86'ya kadar düşmüş- tür. Kömür üretiminde düşük yatırım işçi için, insan için ise daha çok meslek hastalığı, da- ha çok iş kazası, daha çok ölüm riski, daha ağır koşullarda ça- lışma ve iflasa suniklenen bir iş- letmenin her anlamda bedelleri- ni ödeme demektir. tşletme, üretim uzerinde etkili olan bir diğer faktör, prim sis- teminde de olumsuz bir gelişme içine girmiştir. Prim istihsal yüzdesi yıllar içinde düşürül- müş, çalışan lehine 1972'de bu yüzde 25 iken 1988'de ll'e ka- dar düşürulmüştür.Kömür üre- timi sürekli geriye giderken, ül- kenin tüketim gereksinmesi sü- rekli büyümektedir. 1989 yılı için 9.1 milyon ton olan tüke- tim, 1990'da 10.5,1991'de 10.6 olarak gelişmektedir. özeti kömür tüketiminde Türkiye üretiminin payı yıllar içinde cüceleşirken, ithalat dev- leşmektedir. Buna paralel ola- rak da bir yandan işletmenin za- rarı buyümekte, işçi sayısı azal- makta, kömürden geçinenlere düşen pay azalmakta, dışarıya akıtılan döviz artmaktadır. İş- te siyasi iktidarın taşkömürü havzasına kömürden geçinenle- re bakış açısı... BİTTt Zonguldak tetikte, sözleşmeyi bekliyorBütün umudunu sözleşmeye bağlamış madenciler ve geçimini büyük ölçüde madencilerden sağlayan yöre halkı ve esnaf bu toplusözleşmede iyi bir ücret artışı bekliyor. Hükümetin işyeri kapatma tehdidi çok kişi tarafından "blöf' olarak niteleniyor. Zonguldak'ta şu gunlerde geleneksel sendikacılık yapımızda alışkın olmadığımız türden gelişmeler yaşanıyor. Her partiden, değişik her duşünceden örgutlenmeler, duzenledıkleri toplantılar, yaptıkları açıklamalar ile toplusözleşme uyuşmazlığında Genel Maden-lş Sendikası'nın yanında olduklarını bildiriyorlar. Yörenin gelirinin, yorenin insanlarının yaşam duzeyinin maden işçisinin ücreti ile bağlantıh olmasınm, çıkar bağının elbette payı çok büyük. Ancak bu sıcak gelişmelerin diğer önemli nedeni, maden işçisinin bu anlamdaki duyarülığı, beklentisi, bir anlamda yöre insanını biçımlemesi. Biz uzaktan görmuyor, algılayamıyor, sonuç olarak etkılenemiyoruz. Orada yaşayanlar her gün iç içe. Hem madencinin ne kadar yoksullaştığım hem de tepkisini yakından ızleyebiliyor, ister istemez etkileniyorlar. Sonunda, iktidardan yana örgütlenmelerin bile Zonguldak'ta işçiden ve sendikadan yana olması gibi garip bir tablo çıkıyor. Siyasi partiler, esnaf ve çeşitli meslek örgütlenmelerinin başkanlarına, yöneticilerine soruyoruz. Hiç çekinmeden toplu sözleşme masasında madencinin durumunu düzeltecek iyi bir rakkam çıkmazsa "greve gidilmesinden yana" olduklarını söylüyor. Hukumet-işveren cephesinin "işletme kapatılır, işçi çıkarüır" tehditlerini ise çekinmeden "blof" olarak nitelendınyorlar. Çok buyuk sosyal patlamalara yol açacağını, hiçbir siyasi iktidarın bunu göze alamayacağını belirtiyorlar. Burada boşuna sayfalar doldurmamak için bu açıklamaları yapan kuruluş ve kişilerin adlannı ve neler söylediklerini saymıyoruz. Sadece yöre örgütlenmelerinin tümune yakınının bır arada ortak bir basın toplantısı ile zaten desteklerini verrruş olduklarını belırtmekle yetiniyoruz. Ayrıca sendika dergi ve gazetelerinde tek tek aynntılı göruş ve demeçler yayımlandığı için merak edenler oralardan bu çok guçlü yöre desteğinin boyutunu izleyebilirler. Işçiler ise şu gunlerde, açıklanan işveren teklifıne tepkilerini dile getirme yarışı içindeler. Işverenin açıkladığı rakamlar çok duşük gelmiş ve galiba da tepkiyi, duyarlılığı arttırmış. En sıradan bir sendika toplantısında buyük kalabalıklar oluşuyor. Hak alma kararhlığı, greve ilişkin sloganlar atılıyor. Sendika yönetıcileri, bir anlamda, işçinin kabul etmek istemediği rakamlarla sözleşme imzalamamaları için baskı altına alınıyor. Butun gelişmeler Zonguldak'ta ve bütün madenlerde gelecek günlerin, sıcak gunler olacağı işaretlerini veriyor... Bitti. TTK'DA ELEMANAÇIĞF Daha az işçi ile daha çok üretim çabasıTTK'da 12 Eylül sonrası işçi alımları neredeyse dondurulmuş durumda. TTK şu anda 5 bin işçi açığı ile üretimi sürdürüyor. Haziran ayında programdaki üretim hedefini tutturmak için 3540 işçi grup dışından alınmış. Siyasi iktidar, TTK yöneti- cüerinin son günlerdeki açık- lamalan, bizlerde hep işletme- de işçi fazlası olduğu ve söz- leşme sonrası işçi çıkanlması eğüiminin bulunduğu izlenimi- ni veriyor. Oysa fiili durum tam tersi. İşletmenin bugunkü üretimini koruyabümesi için dahi çok sayıda yen< işçi alnia- ya gereksinmesi var. TTK'da büyük bir işçi açığı yasamyor. * Yatırımlann çok düşük tu- tuhnası ve siyasi iktidarın iz- lediği kömür politikası, genel kamu kuruluşlarına yeni işçi aknmaması politikalan bütün- leşince, TTK'da 12 Eylul son- rası işçi alımları nerede ise dondurulmuş. Buna karşın yılı dolanlar doğal olarak emekli oluyorlar. Yatırımsız, çağdaş teknolojiye geçilmediği için de madenlerde daha az işçi ile üretimin sürdurülmesi olana- ğı yok. Hele de doğrudan üre- timdeki kalifiye işcilikler, ör- neğin ustalann, kazmacılann, domuzdamcılann, lağımcıla- nn sayısı durmadan düşerken. TTK daha önce yazılarda ge- çen, işçi sağhğı açısından çok sakıncalı yöntemle, işçileri dinlenmeleri gereken aylarda da ocakta çalıştrrarak vaziye- ti idare etmeye çahşıyor. Yine de işler aksıyor. TTK, şu anda kendi dar po- litikalan içinde dahi 5 bin işçi açığı ile üretim sürdürüyor. örneğin haziran ayında TTK 36.960 işçiyi çalıştırmayı prog- ramlamışken, 35.556 işçi çalış- tu-mış. 1404 eksik işçi ile çaü- şırken, programlanan ücretimi tutturabUmek için 3540 işçi grup dışından alınmış. Sonuç olarak yine de TTK üretimi noksan işçilik kadrolan ile bağlantıh olarak da düşerken, yorgun ve eksik işçilerin çalış- tırüması ile bağlantıh iş kaza- ları da artmış. TTK'nın yüın ilk altı ayına ilişkin program hedeflerinde uretilen kömurde 3.559.6 bin ton üretim yerine 3.147.6 bin ton ile açık 412 bin ton olmuş. Satılabilir kömur için ise böy- lece 6 ayın açığı 277.6 bin ton olarak ortaya çıkmış. Şimdi Genel Maden-lş'in Teknik Müdürü, TTK'nın es- ki müdürlerinden ve işletme ile ilgili en yetkili bir uzmandan Mehmet Korfal'm üretim he- deflerinin tutturulamaması ile ilgili görüşlerine bir göz atalım: "• Üretim isteyen yok. • Üretim kuralİanna uygun tertip ve iş takibi yok. • Kazmacı açığı çok fazla. • TTK'mn bir ciddi hedefi yok ki programlannın sağlık- lığı tartışılabilsin." Mehmet Korfal'a göre TTK'run isler bir işletmeye dö- nüşmesi için öncelikle hükü- metin taşkömürüne ihtiyaç duyması gerekiyor. BAKANÇİÇEK'E YANIT 'İşçiye ayans verilmişti'Devlet Bakanı Cemil Çiçek, toplusözleşme döneminde maden işçisine avans verilemeyeceğini söyledi. Zonguldak Milletvekili Güneş Müftüoğlu, Bakan Çiçek'e verdiği yanıtta, geçmiş yülarda Tezer döneminde işçiye avans verildiğini belgeledi. Yazı dizisi yayına girdikten sonra Zongludak Milletvekili Güneş Muftuoğlu'ndan bir mektup ve ilgili Mechs tuta- naklannı içeren fotokopikr al- dık. Biri 12 eylül ve diğeri 2 kasun tarihlerini içeren, birisi maden sözleşmelerindeki geliş- meler ve işçilere avans öden- mesi, diğeri de iş kazalan ve meslek hastalıklannın önlen- mesıne ilişkin, sonunda ıkisi de reddedilen önergelerine ilişkin. 42 bin maden işçisinin ocak- lara inmeme, uyan eylemleri- ne konu olan, okullar açılır- ken, çocuklannın okul ihtiyaç- ları için avans istemleri ile il- gili gelişmeler, çok taze ve bel- leklerimizde Hükümet sözcu- leri, işveren yetkilileri ağız bir- liği ile sistemimızde böyle bir uygulamanın olmadığını söy- lediler. Müftuoğlu'nun önerge- sine Devlet Bakanı Cemil Çi- çek'in yanıtı aynen şöyle: "Toplusödeşmelerde avans venne diye bir mesele yoktnr. Çunktt bu bir hukuki mesele- dir. Taraflann haldan, alacak- lan, borçlan toplssözleşmeler- deki bukümlerden dognakU- dır. Dolayıayla, toplusözkş- melerde herhangi bir hakam yoksa, boyle bir odentiyi takp etmek de yasal olarak miim- kün defüdir." DYP milletvekili Müftüoğ- lu, Meclis zaptı tutanağmın il- gili sayfasuıa bize bir not düş- muş, "Sayın Çiçek, avans uy- gulaması yok diyor. Oysa 1988'de, kendisi müesseseden sonımlu bakan iken, bn avans verilnuşti. Ancak bakan ild se- ne önce yapUfı uygnlamayı çok çabok unutmoş" diyor. Bizim de anımsadığınıız bir dönem önceki toplusözleşme görüşmeleri aşamasındaki avans ödemesi fotokopilerini incelerken, yazışmalann ifade- leri ve imzalar ister istemez in- sanı anlamlı gülümsetiyor. O dönemin Genel Başkanı Meta- met Tezer, avans ödemesi için "müteşekkir" olduklarını bil- diren mektubu TTK'ya gönde- riyor. Ancak greve birkaç sa- at kala imzaladığı sözleşmeden işçi hoşnut olmadığı için, ge- nel kuruida görevden gidiyor- du.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle