22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKÎM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteoroloıi Genel Müdürlü- ğû'nden alınan bılgiye göre yur- dun kuzeydoğu kesımierı parcaiı buluflu, Öoğu Karaûenız'ın doğu- su üe Dojju Anadoftfnun kuzey- doğusu safianak yafiçb. öteki yer- ler az bulutiu ve açik geçecefc. H/W\ SICAKLIĞI: Artmaya devam edecek. RÜZGÂR: Kuzey ve do- ğu yönlerden haflf, ara sıra orta kuvvette esecek Oenizlerde: Ka- radenız'de günbatısı ve lodos, dı- ğer denızlerde yıldız ve poyraaia/ı 2 ıla 4, yer yer 5 kuvvetınde, sa- atte 4 ila 16, yer yer 21 denız mılı hızla esecek. Van Gölü'nde hava parçalı az bulutiu geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yöfi- lerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçük daJ- galı olup. göruş uzaklığı 10 km dolayında olacak. tagûl SttSs Boiu Bursa Çanafciate Çorum Oenıa A 31° 18C 0>yart)âkır A A 23° 16° E*ne * A 28° 18° Erancan A A 21° 2°Erajnım H V 24° 3°Esfesetor A A 21° 5° Gaaanlep A A 30° 18° ûresuı Y A 30° 18° Gûmıi$hane 8 ¥ i5°iO°Hal*ân A A 30° 14° Isparta A A 26" S°!sanW A A 21° 7°iznw A A 27° 9°K»re Y A 22" WKjsöronu A A 20° 6°Kaysen. A A 26° 9°Kııtiaret A A 23°l2°Kon»a A A «P 5°KuBlıya A A 27° 13° Malatya A 30° -3° Mamsa 25° 9°KMaraş 23° 10° Meran 21° 2°MuS!a « ° 3 Muş 28° 15 Mfrle 19° 15° Oıdu 25° 11° Sa-iısun 25° 8°Sıırt 24° 14° Srîop 28°15°Sivas 22° 2°lel«daO 19° 4°lrata)n 20° 6°Tuncelı 23° 8°Jşak Vf 7°Van 24° 4°Vüzgal 26° 11° ZongukJak A 29° 14° A 30° 16° A 28° 18° A 29° 14° A 26° 9° A 21° 7° A 19° 15° Y 19° 15° A 20° 15° A 29° 16° A 20° 16° A M° 6° A 21° 12° y 19° 15° A 24° 11° A 25° 7° A 24° 9= A 18° 5° A 19° 11° > butuOu »yaOmurtu tkart A-aç* B-tukJtlu G-gîneşt K-lort S-sslı Y-yaJmuriu BULMACA — ALDAIHUYMIZ — I KAZMIHCI AL| RIZA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Astronomide, aralarında büyük uzaklık bulunan iki noktadan bir gökcis- mine bakıldığında gözJenen iki doğrul- tu arasındaki açı. 2/ Kadınsı davranışlan olan erkek. 3/ Boru sesi... Hastalıktan kurtulma. 4/ Ço- cuk... Parlakhğı bir- denbire artan yıldız. 5/ Kitre denilen zamkın elde edildiği dikenli bir çalı. 6/ Kuynıksallayan da denilen bir kuş... Güzel sanat. 7/ "Açıktan geç, yaklaşma" aniamında kuüanılan de- nizcilık terimi... Bağışlama. 8/ Yu- nan rakısı... Eskiden Tekel İdaresi- ne verilen ad. 9/ Bir spor takrmırun gözde oyuncusu... İş bırakımı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Patlıcangillerden, çeşitlirenkteçi- çekler açan, kokulu bir süs bitkisi. 2/ Resimli duvar ilanı... Zonguldak- ın bir ilçesi. 3/ Bir nota... Köy oyunlannı yöneten kimseye veri- len ad. 4/ Hatay ilinde bir gol ve ova... Jlaç olarak kullanılan madde. 5/ Doku teli... Bir filrn ya da oyunda aniden yaratılan komik durumlar. 6/ Gelenek... Odünç alınan ya da verilen şey. 1/ Kaş ilçesi açıklarında bir ada... Konut. 8/ "Sayı farkı" anla- mında kullanılan spor terimi. 9/ Renksiz ve kokusuz bir gaz... Hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. 6 0 Y1L ÖNCE Cumhuriyet Güzellik müsabakası 13 EKİM 1930 Rio dö Janeyro 1930 senesi beynelmilel güzellik müsabakasında Brezilya giizeli Matmazel Yolanda Pereira'nın birinciliği kazandığını yazmıştık. Müsabakaya Avrupa ve Amerika milletleri namına yirmi beş genç kız iştirak etmiştir. Türkiye namına da 1930 senesi Türkiye güzellik kraliçesi olan Mübeccel Namık Hanım bu müsabakaya iştirak için Riyo dö Janeyro'ya gkmişti. Birinciliği kazanan Matmazel Yolanda Pereira on bin dolar yani yirmi bir bin lira rntıhtelif hediyeler, her ikisi de ikinci olan Yunan ve ' Fortekiz güzelleri biner dolar miıkâfat almışlardır, üçünceye de 500 dolar verilmiştir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyef Hesap Günü 13 EKİM 1960 Beklenen saat nihayet geldi çattı. Yassıada muhakemeleri yann başhyor. Aylardan beri orada oturan sanıklar adaJetin karşısına çıkarak on yıl boyunca işledikleri suçların hesabını bir bir verecekler. Hazırlık tahkikatının fazlaca uzadığını söyliyenler, işlenen suçlann havsalaya sığmaz derecede Nadir Nadi çeşitli, karısık ve yaygın bir nitelik taşıdığını unutmamabdırlar. 27 Mayıs hareketini başaranlar, adaJetin tam olarak tecelli etmesine büyük önem vennişlerdir. Soruşturmalar titiz bir dikkatle yurütülmüş, kaldınlan her örgütünün altından bir başka pislik çıktığı için de dosyaları tamamlamak bugüne kadar uzamıştır. Milletin ve dünya kamu oyunun gözleri önünde geçecek olan yargılamalar sırasında düşük iktidar sorumlulannın irili ufaklı birçok marifetleri ortaya serilecektir. BunJarı öğrenirken, daha birkaç ay öncesine kadar devlet adamı sıfatını taşıyan kimi insanların ne denli küçülebildiklerine hayret edenlerimiz de olacaktır. Yalnız bu arada teferruata dalıp dâvanm özünü gözden kaçırmamaya çok dikkat etmeliyizdir. Birçok düşükler iğrenç işlere burunlannı sokmuş, akıl almaz suçlar işlemiş olabilirler. Fakat bunlann hiçbiri asıl büyük suçu, anayasanın ihlâli suçunu gölgeliyemez, gölgeliyememelidir. Düşük iktidann hikâyesi, Türk tarihinde daima ibretle okunmaya değer bir yer tatucağa benzer. Millete demokratik hürriyetlerin göz kamastırıcı ısıklarını va'dederek iktidara gelen bir avuç insan, sonradan va'dini yapmak şöyle dursun, o güne değin kazarulan hürriyetleri de birer birer nasıl kıstı, bunu gelecek kuşaklar iyice bellemelidirler. Bu cefakâr, bu sabırlı milletin bir gün sabn tükeneceğini akıl edemiyenler, bu topraklar üzerinde millî iradeyi kökünden kaldırıp kendi egemenliklerini kayıtsız şartsız kurmak teşebbüsüne de nihayet girişmekten çekinmediler. Bunu bir hamlede yapmadılar, adım adım, yıllar boyunca hazırlanarak o hedefe doğru yurüdüler. Demokratik prensipJerin her zedelenişinde yurdumuzdan yükselen ikaz ve itiraz seslerine kulak vermediler. Bir üyesi oJmakla öğündüğümüz hür dünya milletlerini hiçe saydılar. Hür basının iyi niyetli telkinleriyle alay ettiler. — Sertlikten vazgeçiniz, bunun sonu gelmez. Milleti zincire vuramazsınız! Diyenlere karşı, sanki inadına, daha sert, daha kırıcı, daha yıkıcı bir yol tutmaktan çekinmediler. En sonunda bir iktidar hesabına tasavvur edilebilecek suçlann en ağırını işlediler: Türkiye Büyük MilJet Meclisini bir Parti Gurupu haline getirerek kendi meşruluklannın hukuki temelini kendi elleriyle yıktılar. Arada işledikleri öteki ferdî ve kollektif suçlar ne denli iğrenç, feci ve hayrete değer olursa olsun, bunlardan hiçbiri anayasayı çiğnemek, yani millî iradeyi tokatlamak suçu kadar büyük olamaz. Türk milletini ıstıraba sürükliyen ve onun sabnnı tüketen asıl suç işte budur. Yarın başlıyacak olan yargılamaları daha ziyade bu açıdan izlemeliyizdir. Gelecek kuşaklar da düşük iktidann on yıllık macerasını herhalde bu çerçeve içinden ibretle ve dehşetle seyredeceklerdir. NADİR NADİ GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Hedef arayışı 13 EKtM 1989 Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaskanı Kenan Evren ile yaptığı haftalık görüşme sonrasında duzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanlığına aday olması konusunda karar vermiş bir tavırla konuştu. f)zal kendisinin aday olması durumunda hükümet ve pârtide neler yapılacağını anlattı. f 6 * T w J Heısmk.^ »Lenıngrad OÛNYA'DA BUGÜN Amsterdam A 17° Amman A 32° Atına Bağtet Barcdona Basef Brtgrao Bertn Bonn Brtksel Budapese Ctnem C y Qdde Oubaı ûrtıe Heısmkı Kahtre Kopenhaç Köh 29° A 34° A 21° A 22° A 23° A 17° A 16° A (7° A 18° A 21° A 28° A 34° A 37° A 18° A 30° B 12° A 3J° A 17° A 17° A 30° lemngrad Londra Madnd Mla» Montrul Moskoua MCnrfı NmYbrk Oslo Pans Roma Srtya 5 felAvr lunus aıyM Venedık Vıyana VAslangton A 25° Zûnfı A 22° S 1?° A 18° A 23° Y 2V A 23° B ir> A 19° A 27° 8 12° A 21° A 18° A 36° A 28° A 23° A 33° A 35° A 28° A 21° V 25° A 21° IMtTISMA Herodotos, Solon, Kroisos Sayın Avukat Azeri'nin söylediği gibi "şair Solon" ve "yasaları ile tanınmış Solon" olarak iki ünlü kişi yoktur. Tek bir Solon vardır. Cuma yazılannı hemen hemen hiç kaçır- madan okuduğum Sayın Meiita Cevdet An- day'ın 27.7.1990 tarihinde yayımlanmış olan yazısını —uzunca süren ağır bir soğuk al- giohğuun tam da başlangıcına rastladığın- dan— okumamış olduğumu, ustadın 31.8.1990 tarihli Cumburiyet'te çıkan "Okurtarla" başlıkh yazısını okuyunca an- ladım. Orada Sayın Anday, Ardsfaan'dan yazan Av. Emin Azeri'nin bir önceki yazı- da sözü geçen Solon ve Herodotos'la ilgili mektubuna yanıt veriyordu. Konu kendi alanımla, mesleğimle ilgili olduğu için, 27.7.1990 tarihli Cumhuriyet'i bularak ka- çırmış olduğum "Hazjne Geiiyonnuş" baş- lıklı yazıyı okudum. Sayın Anday'ın her za- manki güzel üslubu ve en ufak avrıntılara inen ince bilgisini yansıtan bu yazı her ba- kundan benim öteden beri savunduğum ve butün ömrümce öğrencilerûne aşılamaya çahşüğım bir konuyu ele almıştı: Yurda ge- tirilmesi söz konusu olan Kanın (Kroisos) hazinesine —ya da başka antik eserlere— değil, Kroisos'un kendine, genellikle ülke- mizin Türkler gelmeden önceki tarihine de sahip çıkmakla ancak bu yurda tam sahip olabiliriz. Bu yazıyı gene büyük bir zevkle ve tümüyle onaylayarak okudum. Bu ara- da Sayın Anday, Halikarnassos'lu tarihçi Herodotos'un tatlı tatlı anlattığı Kroisos ve Solon'la ilgili ünlü öyküyü de yansına aJ- mıj. llk önce şunu söylemek isterim, Sayın Anday'm, Sayın Azcri'ye yazdığı yanıtta be- lirttiği gibi Herodotos'a her ne kadar "T«- rihiD Babası" unvanı verilmişse de onun ta- rihi bizım bugün anladığımız anlamda bi- limsel, belgelere ve tanıklara dayanan, w- rafsız bir tarih değiidir. Bir turist gibi ül- keden ülkeye dolaşırken kendi ilgisini çeken ve okurlannın ilgisini çekeceğini umduğu söylence, söylenti ve öyküleri de gözlemle- rine eklemiştir, ama işte tatlılığı da orada- dır. Nitekim Sardesli Kroisos ile Atinalı So- lon aynı zamanda yaşamamışlardır ve bir araya gelmiş olmalan söz konusu değiidir. (Solon ÎO 640-558 yıllan arasında yaşa- mış, Kroisos ise l ö 560-546 yıllannda hü- küm sürmüştür.) Ama Herodotos zengin- liğiyle gururlanan Lidya kralına Atinalı yaş- lı bilgenin vaktiyle söylediklerini ölümle karşı karşıya gelince tekrarlatarak bu öy- küyle okuyucularına bir ibret dersi vermek istemiş olsa gerektir. Sonra gene, Sayın Avu- kat Azeri'nin söylediği gibi "şair Solon" ve "yasalan ik tanınmış Solon" olarak iki tinlii kisi yoktur. Tek bir Solon vardır. Ama bu Solon hem unlü bir ozan hem de büyük bir yasa koy ucu, devkt adamıdır. Sayın Anday, "Ben Soloo adlı bir ozan bUmiyorum; an- siklopedilere de bakcım yok" diyor. Doğ- rusu çok şaştım, acaba hangi ansiklopedi- ye baktı? Yoksa gözünden mi kaçtı? Ben eli- min altında bulunan dört ansiklopediye de baktım, hepsi de Solon'dan "ozan ve yasa koyucu olarak önlü" diye söz ediyor. Çıkar- dığı kanunlarla toplumial ve hukuksai alan- larda büyük degişiklikler, önemli iyileştir- meler ve ekonomik alanda da birçok re- formlar yapmış olan Solon aynı zamanda Eski Yuaan edebiyatında —Atina'nm da üzerinde bulunduğu— Attika yarımadası- nın ilk ozanı olarak bilinir. En çok "gno- mik degeia" türünde şiirler yazrmsür. Bun- lardan pek çok parça günümüze kalmışür. Konuları politik, ahlaksal ve toplumsaJdır. 'Aşkla ve daha hafif konularla ilgili olan- lar da vardır. Hayal gUcü pek yüksek olma- ! yan, amagüçlü bir etki yapan, sade biccm- li şiirlerdir. Tarihi belgeler olmak açısından ilginçtirler. Şiirlerinin, ahlak Ukeleri ve pra- tik yasam felsefesi kuralları içermesinden dolayı, Solon antik Yunan'ın "YWi Büge- ler"inden biri sayılmıştı. Bundan birkaç yıl önce değerli hocamız Sayın Macit Gökberk için vayımlanmıj olan "Armagan"da Eski Yunanca ve Latinceden çevirmiş olduğum şiirlerin arasında birkaç tane de Solon'dan var. örnek olarak onlar- dan uygun birini buraya almak yerinde ola- cak samyorum: Buluttan gelir kann ve dolunun gücü, Parlak şimşekten doğar gök gürüttüsü: Büyük adamlan yüzünden mahvolur bir ülke, Cahilliğinden esir düşer halk bir tek adamın eline. Karadan çok acılan için sonradan limana dönmek kolay değiidir, Bütün bunlan şimdiden düşünmek gerekir. Prof.Dr. MÜZEHHER ERtM tsUnbul ÜniversitesJ Edebiyat Fakülted Projesi Çözüm mii? Normal bir liseyi bitirdikten sonra bunun üzerine 1 ya da 2 yıl öğrenim görecek ve yine lise mezunu sayılacak proje adaylan için asgari ücretin Özendiriciliği ne ölçüde geçerlidir? Milli Egitim Bakanlığı, LtMME projesi adı altında yeni bir modelle lise mezunla- nna meslek kazandıracağını kamuoyuna duyurmuş ve adayların başvuru - kayıt iş- lernleri tamamlanmıştır. Lise öğrenimi görmüş ve üretkenliğe da- yalı hiçbir beceri ile donatümamış ve sayı- lan yüz binlerle açıklanabilecek bu gençle- rimize kısa yoldan meslek kazandırma, on- lan sanayi kesiminde istihdam etme düşün- cesi görünürde buyük olumluluklar taşı- maktadır. Ancak, var olan eğitim sistemi- mizin koşul ve olanaklan göz önüne alın- dığında böyle bir projenin gerçekleşme şan- sı yoktur. önyargı gibi de göriinse bu düşüncemizin nedenlerini şöylece açıklaya- biliriz. 1. Halen Meslek ve Teknik öğretim okullanmızda 230.000 dolayında öğrenci öğrenim gönnektedir. Bu okullanmızda ya- şanmakta olan bina, atolye, makıne, araç ve gereç yetersizüklerimn yam sıra çalışan- lann 1 kaü öğretmen acıgı mevcuttur. Her yıl meslek liseleritnize başvuran ortaokul mezunu aday öğrencilerden on binlercesi kontenjan darhğı nedeniyle açıkta kalmak- tadır. Bu koşullarda LİMME projesine ka- tılanların eğitim ve öğretimi hangi olanak- larla gerçekleştirilecektir? 2. Eğitimimizdeki nitelik düşmesi Tek- nik öğretünde 3308 sayılı Çırmklık ve Tek- nik Eğitim Yasası uygulaması ile daha da büyük boyutlara ulaşmıştır. LtMME pro- jesinde sanayimizin altyapı olanaklanndan yararlanma gibi bir düşünce, bir an için ge- çerli sayılsa bile meslek Usesi son sınıf öğ- rencilerimize çırak statüsü uygulayan ve on- lardan en basit üretim sorumluluklarını esirgeyen bu sektör, meslek eğitimi alma- mış ve hiçbir üretkenlik becerisine sahip ol- mayan LİMME öğrencilerinin eğitimine ne ölçüde katkı getirebilir? 3. LİMME projesinin özendirilmesi için getirilen ayncalıklar özünde geçersiz ve çe- lişkilerle yuklüdür. Bu projenin adaylan- na sunulan iş güvencesi pratikte asgari üc- retle sınırlıdır. Sanayide üç yıüık meslek li- sesi mezunlanna layık görülen ücret budur. Normal bir liseyi bitirdikten sonra bunun üzerine 1 ya da 2 yıl öğrenim görecek ve yi- ne lise mezunu sayılacak proje adaylan için asgari ücretin özendiriciJiği ne ölçüde ge- çerlidir? Diğer yandan iş güvencesi, askerlik mu- afîyeti vb. konularda bir kesirne sunulabi- len olanaklar mesleki eğitimi doğrudan se- çenlerden niçin esirgenmektedir? 4. Projenin hazırlanmasında merkeziyet- çilikle davraıulmış, tabarun görüş ve düşün- celeri ahnmamıştır. Haftada ortalama 44 saat ders yükü olan meslek dersleri öğret- menlerinin bu projeye katılımı gönüllülük ilkesi ile bağımlı olacaktır. Mutabakat ara- yışını gözardı eden bu yaklaşun ve düşük ek ders ücreti ile bu projede görev alacak öğretmen sayısı kuşkusuz yetersiz düzeyde kalacaktır. Yukanda özetle sunmaya çahştığmuz ne- denlerle LtMME projesi, proje düzeyinde kalmaya mahkûmdur. Kamuoyunca ve özellikle Milli Egitim Bakanlı|ı yetkiliterin- ce bilinen bu olumsuzluklara karşın bu pro- jeyi hazırlamanın gerisinde ÖSY sisteminin dışladığı yüz binleri oyalama gibi bir poh- tikanın mı yer aldığım düşünmeden kendi- mizi alıkoyamadık. Bir Grup Teknik Ögretmen tzmir VakıfBank Borsa'da Görevlendirilecek Uzman Yardımcıları Arıyor MıfBonk VakıfBank, • Boğaziçi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İşletme-Ekonomı bölümü, istanbul Teknik Üniversitesi Işletme Mühendisliği bölümü, İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi Işletme-lktisat bölümü, Ankara Siyasal Bılgiler Fakültesı, iktisadı Tıcari ilımler Akademisi Ekonomi-Maliye-lşletme bölümü mezunu veyayetkili makamlarca üniversite veyayüksek okul eşdegerliğı tesbit edilmiş yabancı öğrenim kurumlarından mezun olan, • İyi derecede İngilızce bilen, • Askerlikle ilişkisi olmayan (Erkek adayiar'için) • 1.01.1990 tarihinde 30 yaşını doldurmamış bulunan, • Konuya ılgi duyan, Uzman Yardımcıları aramaktadır. Adayların 25.10.1990 gunü saat 17.00'ye kadar iki adet vesikalık fotoğraf ile şahsen İstanbul Menkul Kıymetler Merkezi, Hamidiye Cad. 4. Vakıf işhanı, Zemin Kat No: 3 Eminönü/İSTANBUL adresine başvurmaları rıca olunur. 27.10.1990 tarihlerınde İstanbul'da yapılacak ingilizce yabancı dil sınavından sonra adaylarla, belirlenecek T ü r k i y e V a k ı f l a r B a n k a s ı tarihteayrıca mülâkatyapılacaktır. POLTIİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Arad'ın Ahı... Bana Agop Arad'ı, Orhan Veli tanıtmıştı. Bir gün Orhan'la Babıâli'den yukarı doğru çıkıyoruz; Meserret'i biraz geçtik Or- han, "Bizim Agop'a beş dakika bir uğrayalım" dedi. Uğradık. Bir hanın girişinde daracık bir odada resim yapıyordu. İki ki- şi ya sığar ya sığmaz. Agop, bir Kitabın kapağını yapıyordu. Tanıştık. Ertesi gün öğleye doğru yokuştan çıkıyordum, Agop'a uğ- radım. Orhan da ordaydt. Vakit öğleye doğru, Orhan, "Çatçat'a gidiyoruz reis, var mısın?" dedi. "Ne Çatçat'ı?" "Karaköy'de Perşembe Pazan'nda bir küçük meyhane." "Gidelim" dedik. Agop, Orhan, ben Eminönü'nden Karaköy'e kayıkla geçi- lirdi, karşıya geçtik. Gittiğimiz meyhane bir kadının işlettiği küçücük bir yerdi. Oraya Çatçaf adını Orhan takmıştı. Sonra bir öyküsünde bu meyhaneyi "Hoşgör Köftecisi" diye anla- tır. Yıl sanıyorum 1945... Şiir kitabı çıkaracağım. Agop'tan yar- dım istedim. O da Avedis'ı tanıttı. Avedis'in Ebusuut Cadde- si'nde bir küçük basımevi vardı. El dizgisi harfler, pedal baskı makinesi. Ne kadar solcu yazar varsa, kitap bastıracaksa Ave- dis'i bulurdu. Solcu yazarlardan ötürü Avedis'in başı dertte idi. Avedis deyip geçmeyin. Bir Ermeni şairi idi. Ayrıca No- ror diye bir de edebiyat dergisı çıkarırdı. Poliste başı dertte olduğu için Ayedis fazla dayanamamış, Fransa'ya gitmek zorunda kalmıştı. Her Avrupa gidişinin dö- nüşünde Agop'a sorardım. "Avedis'ı görüyor musun?" "Görüyorum, Marsilya'da matbaacılık ediyor." Agop Arad'ın Babıâli'ye düşmüş her genç ve yetkin sanatçı, dostu idi. Çağdaş Türk sanatının yeni parlamaya başlayan her yeteneklisi ile dosttu. Öğle rakılarına eğilimli olanlarını gözünden tanırdı. Bir Osmanlı gibi öğle rakısı içerdi. İçile- cek meyhaneleri de bilirdi. Agop'un öğle rakısı zevkini bildiği için Orhan Veli, dostlar arasında söylenen birkaç dize karalamıştı: "Mek kadeh çer- makçur için / AJma ahın Arad'ın / Gözlerimden boşanoor hic- ran yaşları / Derdime derman desem / Derdime gıllas Allah." Şöyle bir düşünüyorum da 45 yılı aşkın bir dostluğumuz var. Vatan'da bırlikte çalıştık; O İstanbul'da, ben Ankara'da... Sonradan 18 yıla yaklaşan bir süre de Cumhurıyet'te bera- ber olduk. Bu beraberliğimiz ıçinde kimler geldı, kimler geçti. Hepsinin ayrı bir anısı vardı. Sevdiklerı ile candan, yurekten dosttu. Sevmedıklerı var mıydı? Her ınsanın olur, onun da vardı elbette. Böylelerinin adı geçti mi, konuşmaz, dudağını büker, gözünü kırpardı. Boylece düşündüğünü anlatmış olur- du. Gazeteye geldiğinde Oktay Akbal'ın odasında oturur, ga- zeteieri okur, kendi yaşında yazarların geimesini beklerdı. Be- ni gördüğünde uzun bir 'Vayyy' çığlığı atar, "Yahu nerelerdesin? Şurada kaç kişi kaldık" derdi. Oktay Akbal'lı, Recep Bilginer'li, Melih Cevdet'li, Sami Ka- raören'li, Dündar Akünal'lı öğle rakıları gene oluyordu. Ama sürekli değil. Boğaz'da Nadır Bey'in bulunduğu kimi öğle ra- kılarına katılıyordu. Bu, biraz da geçmişı anma oluyordu. Babıâli, uzun tarihi ıçinde, neler gördü, neler geçirdı. Burt- ların arasında birçokiarı gibi Agop Arad da var. Ama herke- sin yeri ayrı, herkesin çızgisı değişik. Agop iyi bir ressamdı. Yalnızlığın resmini çizerdi. Bu resimler kimbilir kimlerin du- varlarında asılıdır. Bende asılı olan, tek başına bir çocuk res- midir. Resimferi dı.'varları suslerken gölgesi de Babıâli üs- tünde değil midir? Agop'un gidişi, bir ressamın yalnızlığıdır. Babıâli içinde bir yalnız kişi... _ ^ ^ _ ^ ÇAUSANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZŞİPAL "Geldiğiın Ulkedeki Çalışmalanm" SORU: Geçen yıl göçmen olarak geldim ve Türk vatan- daşlığına geçtim. Geldigim ülkede geçen çalışmala- rımın geçersiz olduğu ve ancak geldigim ulkede de- geriendirileceği söylendi. En az 15 yıl çalıştıktan sonra emekli olabileceği- mi de söylediler. Ömrümün buoa yeteceğini hiç san- mıyornm. Geldigim ulkedeki çalışmaianm yanacak mı? YANITİ 3201 sayılı yurtdışında geçen çalışma surelerinin de- ğerlendirilmesine ilişkin yasanın uygulama yonetmeliğine gö- re vasanın sağladığı haklardan ancak "yabancı bir ülkede Türk vatandaşı olarak çahşmış" olanlar yararlanabilecektir. Aynca Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 3439 sayılı genelgesinde daha geniş bir açıklama yapılmıştır. "Yurtdışı hizmet borçlanmasından yurtdışında Türk vatan- daşı olarak çalışan ve borçlanma esnasında Türk vatandaşı olan- lar yararlanabilecektir. Göçmen olarak yurda gelenler, yurtdışında çalıştıklan süre- de Türk vatandaşı olmadıkları için borçlanma hakkından ya- rarlanamayacaklardır;' Yönetmelik ve genelgeye göre yurtdışında bir başka ülke uy- ruğunda calışanlar, 3201 sayılı yasadan yararlanamayacaktır/ Ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, yönetmelik ve genelge ile öngörülen bu uygulamaya katılmamıştır. Konuya ilişkin Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 26.3.1987 ta- rih, 1987/1743 esas ve 1987/1731 karan ise şöyledir. * "(...) Dav'anın y-asal dayanağını oluşturan 3201 sayılı yasa- nın 2. maddesi yasada geçen kimi kavram ve sözcüklerin an- lamlarını belirtmiş ve bu arada 'surelerin değerlendirilmesi: Türk vatandaşlığmı haiz olanların 1. maddede belirtilen sürele- rin istekleri halinde değerlendirihnesini... ifade eder' tanım- lamasını vermiştir. Bu tanımlamaya göre, istek tarihinde Türk vatandaşı olmak gerekli ve yeterli olup ayrıca çalışmaları geç- tiği sırada bu sıfatı taşımak koşulu konulmamıştır. Tersine bir yoram, anılan yasanın yaşhlık ayhğı sağlamaya yönehk bir dü- zenleme getirdiği de göz önünde tutulunca, anayasının "Yaşlı- lar, devletçe korunur. Yaşhlara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolayhklar kanunla duzenlenir" biçimindeki açık buyruğu ile bağdaştırılamaz. öte yandan anayasanın 124. maddesi gereğince yönetmelik- ler kanun ve tüzüklere aykın hüküm taşımadıklan sürece uy- gulanabileceğinden, davalı kurumun dayandığı yönetmeliğin 'Türk vatandaşı olarak çalışma' koşulunu getiren hükmüne de dayanma olanağı yoktur. (...)" Yargı, 3201 sayılı yasa ile getirilen yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanabilme hakkından yararlanabilmek için borç- lanma anında Turk vatandaşı olmayı yeterli görmüştür. • Yasa Hukuk dergisi, Şubat 1988, sayfa 307. VEFAT VE BAŞSAĞUĞI Üyemiz, değerli arkadaşımız, sürekli basın kartı sahibi M!Tft4T CAMİCİOĞLU 12 Ekim 1990 günü vefat etmiştir. 1936 yüında Edremit'te doğan Camicioğlu, mesleğe 1955 yılında Balıkesir Türk Dili Gazetesi'nde muhabir olarak başladı. Dünya, Yeni Ortam, Orta Doğu, lstiklal, Milliyet ve Güneş gazetelerinde görev yaptı. 70 dolayında kitabı yayımlanan ve vefatı camiamızda üzüntü ile karşılanan Mithat Camicioğlu'nun cenazesi 12 Ekim 1990 Cuma günü öğle namazını müteakip Balıkesir Paşa Camisi'nden alınarak Başçeşme Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir. Camicioğlu'na Tann'dan rahmet, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. CAZETECİLER CEMİYETİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle