Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EKÎM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloıi Genel Müdürlü-
ğû'nden alınan bılgiye göre yur-
dun kuzeydoğu kesımierı parcaiı
buluflu, Öoğu Karaûenız'ın doğu-
su üe Dojju Anadoftfnun kuzey-
doğusu safianak yafiçb. öteki yer-
ler az bulutiu ve açik geçecefc.
H/W\ SICAKLIĞI: Artmaya devam
edecek. RÜZGÂR: Kuzey ve do-
ğu yönlerden haflf, ara sıra orta
kuvvette esecek Oenizlerde: Ka-
radenız'de günbatısı ve lodos, dı-
ğer denızlerde yıldız ve poyraaia/ı
2 ıla 4, yer yer 5 kuvvetınde, sa-
atte 4 ila 16, yer yer 21 denız mılı
hızla esecek. Van Gölü'nde hava
parçalı az bulutiu geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yöfi-
lerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçük daJ-
galı olup. göruş uzaklığı 10 km dolayında olacak.
tagûl
SttSs
Boiu
Bursa
Çanafciate
Çorum
Oenıa
A 31° 18C
0>yart)âkır A
A 23° 16° E*ne *
A 28° 18° Erancan A
A 21° 2°Erajnım H
V 24° 3°Esfesetor A
A 21° 5° Gaaanlep A
A 30° 18° ûresuı Y
A 30° 18° Gûmıi$hane 8
¥ i5°iO°Hal*ân A
A 30° 14° Isparta A
A 26" S°!sanW A
A 21° 7°iznw A
A 27° 9°K»re Y
A 22" WKjsöronu A
A 20° 6°Kaysen. A
A 26° 9°Kııtiaret A
A 23°l2°Kon»a A
A «P 5°KuBlıya A
A 27° 13° Malatya A
30° -3° Mamsa
25° 9°KMaraş
23° 10° Meran
21° 2°MuS!a
« ° 3 Muş
28° 15 Mfrle
19° 15° Oıdu
25° 11° Sa-iısun
25° 8°Sıırt
24° 14° Srîop
28°15°Sivas
22° 2°lel«daO
19° 4°lrata)n
20° 6°Tuncelı
23° 8°Jşak
Vf 7°Van
24° 4°Vüzgal
26° 11° ZongukJak
A 29° 14°
A 30° 16°
A 28° 18°
A 29° 14°
A 26° 9°
A 21° 7°
A 19° 15°
Y 19° 15°
A 20° 15°
A 29° 16°
A 20° 16°
A M° 6°
A 21° 12°
y 19° 15°
A 24° 11°
A 25° 7°
A 24° 9=
A 18° 5°
A 19° 11°
> butuOu »yaOmurtu tkart A-aç* B-tukJtlu G-gîneşt K-lort S-sslı Y-yaJmuriu
BULMACA
— ALDAIHUYMIZ — I
KAZMIHCI AL| RIZA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Astronomide,
aralarında büyük
uzaklık bulunan iki
noktadan bir gökcis-
mine bakıldığında
gözJenen iki doğrul-
tu arasındaki açı. 2/
Kadınsı davranışlan
olan erkek. 3/ Boru
sesi... Hastalıktan
kurtulma. 4/ Ço-
cuk... Parlakhğı bir-
denbire artan yıldız.
5/ Kitre denilen
zamkın elde edildiği
dikenli bir çalı. 6/
Kuynıksallayan da denilen bir kuş...
Güzel sanat. 7/ "Açıktan geç,
yaklaşma" aniamında kuüanılan de-
nizcilık terimi... Bağışlama. 8/ Yu-
nan rakısı... Eskiden Tekel İdaresi-
ne verilen ad. 9/ Bir spor takrmırun
gözde oyuncusu... İş bırakımı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Patlıcangillerden, çeşitlirenkteçi-
çekler açan, kokulu bir süs bitkisi.
2/ Resimli duvar ilanı... Zonguldak-
ın bir ilçesi. 3/ Bir nota... Köy oyunlannı yöneten kimseye veri-
len ad. 4/ Hatay ilinde bir gol ve ova... Jlaç olarak kullanılan
madde. 5/ Doku teli... Bir filrn ya da oyunda aniden yaratılan
komik durumlar. 6/ Gelenek... Odünç alınan ya da verilen şey.
1/ Kaş ilçesi açıklarında bir ada... Konut. 8/ "Sayı farkı" anla-
mında kullanılan spor terimi. 9/ Renksiz ve kokusuz bir gaz...
Hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki.
6 0 Y1L ÖNCE Cumhuriyet
Güzellik müsabakası
13 EKİM 1930
Rio dö Janeyro 1930 senesi beynelmilel güzellik
müsabakasında Brezilya giizeli Matmazel Yolanda
Pereira'nın birinciliği kazandığını yazmıştık.
Müsabakaya Avrupa ve
Amerika milletleri namına
yirmi beş genç kız iştirak
etmiştir. Türkiye namına da
1930 senesi Türkiye güzellik
kraliçesi olan Mübeccel
Namık Hanım bu
müsabakaya iştirak için Riyo
dö Janeyro'ya gkmişti.
Birinciliği kazanan Matmazel
Yolanda Pereira on bin dolar
yani yirmi bir bin lira
rntıhtelif hediyeler, her ikisi de ikinci olan Yunan ve
' Fortekiz güzelleri biner dolar miıkâfat almışlardır,
üçünceye de 500 dolar verilmiştir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyef
Hesap Günü
13 EKİM 1960
Beklenen saat nihayet geldi çattı.
Yassıada muhakemeleri yann
başhyor. Aylardan beri orada
oturan sanıklar adaJetin karşısına
çıkarak on yıl boyunca işledikleri
suçların hesabını bir bir verecekler.
Hazırlık tahkikatının fazlaca
uzadığını söyliyenler, işlenen
suçlann havsalaya sığmaz derecede Nadir Nadi
çeşitli, karısık ve yaygın bir nitelik taşıdığını
unutmamabdırlar. 27 Mayıs hareketini başaranlar,
adaJetin tam olarak tecelli etmesine büyük önem
vennişlerdir. Soruşturmalar titiz bir dikkatle yurütülmüş,
kaldınlan her örgütünün altından bir başka pislik çıktığı
için de dosyaları tamamlamak bugüne kadar uzamıştır.
Milletin ve dünya kamu oyunun gözleri önünde geçecek
olan yargılamalar sırasında düşük iktidar sorumlulannın
irili ufaklı birçok marifetleri ortaya serilecektir. BunJarı
öğrenirken, daha birkaç ay öncesine kadar devlet adamı
sıfatını taşıyan kimi insanların ne denli küçülebildiklerine
hayret edenlerimiz de olacaktır.
Yalnız bu arada teferruata dalıp dâvanm özünü gözden
kaçırmamaya çok dikkat etmeliyizdir. Birçok düşükler
iğrenç işlere burunlannı sokmuş, akıl almaz suçlar
işlemiş olabilirler. Fakat bunlann hiçbiri asıl büyük suçu,
anayasanın ihlâli suçunu gölgeliyemez,
gölgeliyememelidir.
Düşük iktidann hikâyesi, Türk tarihinde daima ibretle
okunmaya değer bir yer tatucağa benzer. Millete
demokratik hürriyetlerin göz kamastırıcı ısıklarını
va'dederek iktidara gelen bir avuç insan, sonradan va'dini
yapmak şöyle dursun, o güne değin kazarulan hürriyetleri
de birer birer nasıl kıstı, bunu gelecek kuşaklar iyice
bellemelidirler. Bu cefakâr, bu sabırlı milletin bir gün
sabn tükeneceğini akıl edemiyenler, bu topraklar
üzerinde millî iradeyi kökünden kaldırıp kendi
egemenliklerini kayıtsız şartsız kurmak teşebbüsüne de
nihayet girişmekten çekinmediler. Bunu bir hamlede
yapmadılar, adım adım, yıllar boyunca hazırlanarak o
hedefe doğru yurüdüler. Demokratik prensipJerin her
zedelenişinde yurdumuzdan yükselen ikaz ve itiraz
seslerine kulak vermediler. Bir üyesi oJmakla
öğündüğümüz hür dünya milletlerini hiçe saydılar. Hür
basının iyi niyetli telkinleriyle alay ettiler.
— Sertlikten vazgeçiniz, bunun sonu gelmez. Milleti
zincire vuramazsınız!
Diyenlere karşı, sanki inadına, daha sert, daha kırıcı,
daha yıkıcı bir yol tutmaktan çekinmediler.
En sonunda bir iktidar hesabına tasavvur edilebilecek
suçlann en ağırını işlediler: Türkiye Büyük MilJet
Meclisini bir Parti Gurupu haline getirerek kendi
meşruluklannın hukuki temelini kendi elleriyle yıktılar.
Arada işledikleri öteki ferdî ve kollektif suçlar ne denli
iğrenç, feci ve hayrete değer olursa olsun, bunlardan
hiçbiri anayasayı çiğnemek, yani millî iradeyi tokatlamak
suçu kadar büyük olamaz. Türk milletini ıstıraba
sürükliyen ve onun sabnnı tüketen asıl suç işte budur.
Yarın başlıyacak olan yargılamaları daha ziyade bu
açıdan izlemeliyizdir. Gelecek kuşaklar da düşük
iktidann on yıllık macerasını herhalde bu çerçeve içinden
ibretle ve dehşetle seyredeceklerdir.
NADİR NADİ
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Hedef arayışı
13 EKtM 1989
Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaskanı Kenan Evren ile
yaptığı haftalık görüşme sonrasında duzenlediği basın
toplantısında cumhurbaşkanlığına aday olması
konusunda karar vermiş bir tavırla konuştu. f)zal
kendisinin aday olması durumunda hükümet ve pârtide
neler yapılacağını anlattı.
f 6 * T w J Heısmk.^
»Lenıngrad
OÛNYA'DA BUGÜN
Amsterdam A 17°
Amman A 32°
Atına
Bağtet
Barcdona
Basef
Brtgrao
Bertn
Bonn
Brtksel
Budapese
Ctnem
C y
Qdde
Oubaı
ûrtıe
Heısmkı
Kahtre
Kopenhaç
Köh
29°
A 34°
A 21°
A 22°
A 23°
A 17°
A 16°
A (7°
A 18°
A 21°
A 28°
A 34°
A 37°
A 18°
A 30°
B 12°
A 3J°
A 17°
A 17°
A 30°
lemngrad
Londra
Madnd
Mla»
Montrul
Moskoua
MCnrfı
NmYbrk
Oslo
Pans
Roma
Srtya
5
felAvr
lunus
aıyM
Venedık
Vıyana
VAslangton A 25°
Zûnfı A 22°
S 1?°
A 18°
A 23°
Y 2V
A 23°
B ir>
A 19°
A 27°
8 12°
A 21°
A 18°
A 36°
A 28°
A 23°
A 33°
A 35°
A 28°
A 21°
V 25°
A 21°
IMtTISMA
Herodotos, Solon, Kroisos
Sayın Avukat Azeri'nin söylediği gibi "şair Solon" ve
"yasaları ile tanınmış Solon" olarak iki ünlü kişi yoktur. Tek
bir Solon vardır.
Cuma yazılannı hemen hemen hiç kaçır-
madan okuduğum Sayın Meiita Cevdet An-
day'ın 27.7.1990 tarihinde yayımlanmış olan
yazısını —uzunca süren ağır bir soğuk al-
giohğuun tam da başlangıcına rastladığın-
dan— okumamış olduğumu, ustadın
31.8.1990 tarihli Cumburiyet'te çıkan
"Okurtarla" başlıkh yazısını okuyunca an-
ladım. Orada Sayın Anday, Ardsfaan'dan
yazan Av. Emin Azeri'nin bir önceki yazı-
da sözü geçen Solon ve Herodotos'la ilgili
mektubuna yanıt veriyordu. Konu kendi
alanımla, mesleğimle ilgili olduğu için,
27.7.1990 tarihli Cumhuriyet'i bularak ka-
çırmış olduğum "Hazjne Geiiyonnuş" baş-
lıklı yazıyı okudum. Sayın Anday'ın her za-
manki güzel üslubu ve en ufak avrıntılara
inen ince bilgisini yansıtan bu yazı her ba-
kundan benim öteden beri savunduğum ve
butün ömrümce öğrencilerûne aşılamaya
çahşüğım bir konuyu ele almıştı: Yurda ge-
tirilmesi söz konusu olan Kanın (Kroisos)
hazinesine —ya da başka antik eserlere—
değil, Kroisos'un kendine, genellikle ülke-
mizin Türkler gelmeden önceki tarihine de
sahip çıkmakla ancak bu yurda tam sahip
olabiliriz. Bu yazıyı gene büyük bir zevkle
ve tümüyle onaylayarak okudum. Bu ara-
da Sayın Anday, Halikarnassos'lu tarihçi
Herodotos'un tatlı tatlı anlattığı Kroisos ve
Solon'la ilgili ünlü öyküyü de yansına aJ-
mıj. llk önce şunu söylemek isterim, Sayın
Anday'm, Sayın Azcri'ye yazdığı yanıtta be-
lirttiği gibi Herodotos'a her ne kadar "T«-
rihiD Babası" unvanı verilmişse de onun ta-
rihi bizım bugün anladığımız anlamda bi-
limsel, belgelere ve tanıklara dayanan, w-
rafsız bir tarih değiidir. Bir turist gibi ül-
keden ülkeye dolaşırken kendi ilgisini çeken
ve okurlannın ilgisini çekeceğini umduğu
söylence, söylenti ve öyküleri de gözlemle-
rine eklemiştir, ama işte tatlılığı da orada-
dır. Nitekim Sardesli Kroisos ile Atinalı So-
lon aynı zamanda yaşamamışlardır ve bir
araya gelmiş olmalan söz konusu değiidir.
(Solon ÎO 640-558 yıllan arasında yaşa-
mış, Kroisos ise l ö 560-546 yıllannda hü-
küm sürmüştür.) Ama Herodotos zengin-
liğiyle gururlanan Lidya kralına Atinalı yaş-
lı bilgenin vaktiyle söylediklerini ölümle
karşı karşıya gelince tekrarlatarak bu öy-
küyle okuyucularına bir ibret dersi vermek
istemiş olsa gerektir. Sonra gene, Sayın Avu-
kat Azeri'nin söylediği gibi "şair Solon" ve
"yasalan ik tanınmış Solon" olarak iki tinlii
kisi yoktur. Tek bir Solon vardır. Ama bu
Solon hem unlü bir ozan hem de büyük bir
yasa koy ucu, devkt adamıdır. Sayın Anday,
"Ben Soloo adlı bir ozan bUmiyorum; an-
siklopedilere de bakcım yok" diyor. Doğ-
rusu çok şaştım, acaba hangi ansiklopedi-
ye baktı? Yoksa gözünden mi kaçtı? Ben eli-
min altında bulunan dört ansiklopediye de
baktım, hepsi de Solon'dan "ozan ve yasa
koyucu olarak önlü" diye söz ediyor. Çıkar-
dığı kanunlarla toplumial ve hukuksai alan-
larda büyük degişiklikler, önemli iyileştir-
meler ve ekonomik alanda da birçok re-
formlar yapmış olan Solon aynı zamanda
Eski Yuaan edebiyatında —Atina'nm da
üzerinde bulunduğu— Attika yarımadası-
nın ilk ozanı olarak bilinir. En çok "gno-
mik degeia" türünde şiirler yazrmsür. Bun-
lardan pek çok parça günümüze kalmışür.
Konuları politik, ahlaksal ve toplumsaJdır.
'Aşkla ve daha hafif konularla ilgili olan-
lar da vardır. Hayal gUcü pek yüksek olma-
! yan, amagüçlü bir etki yapan, sade biccm-
li şiirlerdir. Tarihi belgeler olmak açısından
ilginçtirler. Şiirlerinin, ahlak Ukeleri ve pra-
tik yasam felsefesi kuralları içermesinden
dolayı, Solon antik Yunan'ın "YWi Büge-
ler"inden biri sayılmıştı.
Bundan birkaç yıl önce değerli hocamız
Sayın Macit Gökberk için vayımlanmıj olan
"Armagan"da Eski Yunanca ve Latinceden
çevirmiş olduğum şiirlerin arasında birkaç
tane de Solon'dan var. örnek olarak onlar-
dan uygun birini buraya almak yerinde ola-
cak samyorum:
Buluttan gelir kann ve dolunun gücü,
Parlak şimşekten doğar gök gürüttüsü:
Büyük adamlan yüzünden mahvolur bir
ülke,
Cahilliğinden esir düşer halk bir tek
adamın eline.
Karadan çok acılan için sonradan limana
dönmek kolay değiidir,
Bütün bunlan şimdiden düşünmek
gerekir.
Prof.Dr. MÜZEHHER ERtM
tsUnbul ÜniversitesJ
Edebiyat Fakülted
Projesi Çözüm mii?
Normal bir liseyi bitirdikten sonra bunun üzerine 1 ya da 2
yıl öğrenim görecek ve yine lise mezunu sayılacak proje
adaylan için asgari ücretin Özendiriciliği ne ölçüde geçerlidir?
Milli Egitim Bakanlığı, LtMME projesi
adı altında yeni bir modelle lise mezunla-
nna meslek kazandıracağını kamuoyuna
duyurmuş ve adayların başvuru - kayıt iş-
lernleri tamamlanmıştır.
Lise öğrenimi görmüş ve üretkenliğe da-
yalı hiçbir beceri ile donatümamış ve sayı-
lan yüz binlerle açıklanabilecek bu gençle-
rimize kısa yoldan meslek kazandırma, on-
lan sanayi kesiminde istihdam etme düşün-
cesi görünürde buyük olumluluklar taşı-
maktadır. Ancak, var olan eğitim sistemi-
mizin koşul ve olanaklan göz önüne alın-
dığında böyle bir projenin gerçekleşme şan-
sı yoktur. önyargı gibi de göriinse bu
düşüncemizin nedenlerini şöylece açıklaya-
biliriz.
1. Halen Meslek ve Teknik öğretim
okullanmızda 230.000 dolayında öğrenci
öğrenim gönnektedir. Bu okullanmızda ya-
şanmakta olan bina, atolye, makıne, araç
ve gereç yetersizüklerimn yam sıra çalışan-
lann 1 kaü öğretmen acıgı mevcuttur. Her
yıl meslek liseleritnize başvuran ortaokul
mezunu aday öğrencilerden on binlercesi
kontenjan darhğı nedeniyle açıkta kalmak-
tadır. Bu koşullarda LİMME projesine ka-
tılanların eğitim ve öğretimi hangi olanak-
larla gerçekleştirilecektir?
2. Eğitimimizdeki nitelik düşmesi Tek-
nik öğretünde 3308 sayılı Çırmklık ve Tek-
nik Eğitim Yasası uygulaması ile daha da
büyük boyutlara ulaşmıştır. LtMME pro-
jesinde sanayimizin altyapı olanaklanndan
yararlanma gibi bir düşünce, bir an için ge-
çerli sayılsa bile meslek Usesi son sınıf öğ-
rencilerimize çırak statüsü uygulayan ve on-
lardan en basit üretim sorumluluklarını
esirgeyen bu sektör, meslek eğitimi alma-
mış ve hiçbir üretkenlik becerisine sahip ol-
mayan LİMME öğrencilerinin eğitimine ne
ölçüde katkı getirebilir?
3. LİMME projesinin özendirilmesi için
getirilen ayncalıklar özünde geçersiz ve çe-
lişkilerle yuklüdür. Bu projenin adaylan-
na sunulan iş güvencesi pratikte asgari üc-
retle sınırlıdır. Sanayide üç yıüık meslek li-
sesi mezunlanna layık görülen ücret budur.
Normal bir liseyi bitirdikten sonra bunun
üzerine 1 ya da 2 yıl öğrenim görecek ve yi-
ne lise mezunu sayılacak proje adaylan için
asgari ücretin özendiriciJiği ne ölçüde ge-
çerlidir?
Diğer yandan iş güvencesi, askerlik mu-
afîyeti vb. konularda bir kesirne sunulabi-
len olanaklar mesleki eğitimi doğrudan se-
çenlerden niçin esirgenmektedir?
4. Projenin hazırlanmasında merkeziyet-
çilikle davraıulmış, tabarun görüş ve düşün-
celeri ahnmamıştır. Haftada ortalama 44
saat ders yükü olan meslek dersleri öğret-
menlerinin bu projeye katılımı gönüllülük
ilkesi ile bağımlı olacaktır. Mutabakat ara-
yışını gözardı eden bu yaklaşun ve düşük
ek ders ücreti ile bu projede görev alacak
öğretmen sayısı kuşkusuz yetersiz düzeyde
kalacaktır.
Yukanda özetle sunmaya çahştığmuz ne-
denlerle LtMME projesi, proje düzeyinde
kalmaya mahkûmdur. Kamuoyunca ve
özellikle Milli Egitim Bakanlı|ı yetkiliterin-
ce bilinen bu olumsuzluklara karşın bu pro-
jeyi hazırlamanın gerisinde ÖSY sisteminin
dışladığı yüz binleri oyalama gibi bir poh-
tikanın mı yer aldığım düşünmeden kendi-
mizi alıkoyamadık.
Bir Grup Teknik Ögretmen tzmir
VakıfBank
Borsa'da
Görevlendirilecek
Uzman
Yardımcıları
Arıyor
MıfBonk
VakıfBank,
• Boğaziçi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi
İşletme-Ekonomı bölümü, istanbul Teknik Üniversitesi
Işletme Mühendisliği bölümü, İstanbul Üniversitesi,
Marmara Üniversitesi Işletme-lktisat bölümü, Ankara
Siyasal Bılgiler Fakültesı, iktisadı Tıcari ilımler Akademisi
Ekonomi-Maliye-lşletme bölümü mezunu veyayetkili
makamlarca üniversite veyayüksek okul eşdegerliğı tesbit
edilmiş yabancı öğrenim kurumlarından mezun olan,
• İyi derecede İngilızce bilen,
• Askerlikle ilişkisi olmayan (Erkek adayiar'için)
• 1.01.1990 tarihinde 30 yaşını doldurmamış bulunan,
• Konuya ılgi duyan,
Uzman Yardımcıları aramaktadır.
Adayların 25.10.1990 gunü saat 17.00'ye kadar iki adet
vesikalık fotoğraf ile şahsen İstanbul Menkul
Kıymetler Merkezi, Hamidiye Cad. 4. Vakıf işhanı,
Zemin Kat No: 3 Eminönü/İSTANBUL adresine
başvurmaları rıca olunur.
27.10.1990 tarihlerınde İstanbul'da yapılacak ingilizce
yabancı dil sınavından sonra adaylarla, belirlenecek
T ü r k i y e V a k ı f l a r B a n k a s ı tarihteayrıca mülâkatyapılacaktır.
POLTIİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Arad'ın Ahı...
Bana Agop Arad'ı, Orhan Veli tanıtmıştı. Bir gün Orhan'la
Babıâli'den yukarı doğru çıkıyoruz; Meserret'i biraz geçtik Or-
han,
"Bizim Agop'a beş dakika bir uğrayalım" dedi. Uğradık.
Bir hanın girişinde daracık bir odada resim yapıyordu. İki ki-
şi ya sığar ya sığmaz. Agop, bir Kitabın kapağını yapıyordu.
Tanıştık.
Ertesi gün öğleye doğru yokuştan çıkıyordum, Agop'a uğ-
radım. Orhan da ordaydt. Vakit öğleye doğru, Orhan,
"Çatçat'a gidiyoruz reis, var mısın?" dedi.
"Ne Çatçat'ı?"
"Karaköy'de Perşembe Pazan'nda bir küçük meyhane."
"Gidelim" dedik.
Agop, Orhan, ben Eminönü'nden Karaköy'e kayıkla geçi-
lirdi, karşıya geçtik. Gittiğimiz meyhane bir kadının işlettiği
küçücük bir yerdi. Oraya Çatçaf adını Orhan takmıştı. Sonra
bir öyküsünde bu meyhaneyi "Hoşgör Köftecisi" diye anla-
tır.
Yıl sanıyorum 1945... Şiir kitabı çıkaracağım. Agop'tan yar-
dım istedim. O da Avedis'ı tanıttı. Avedis'in Ebusuut Cadde-
si'nde bir küçük basımevi vardı. El dizgisi harfler, pedal baskı
makinesi. Ne kadar solcu yazar varsa, kitap bastıracaksa Ave-
dis'i bulurdu. Solcu yazarlardan ötürü Avedis'in başı dertte
idi. Avedis deyip geçmeyin. Bir Ermeni şairi idi. Ayrıca No-
ror diye bir de edebiyat dergisı çıkarırdı.
Poliste başı dertte olduğu için Ayedis fazla dayanamamış,
Fransa'ya gitmek zorunda kalmıştı. Her Avrupa gidişinin dö-
nüşünde Agop'a sorardım.
"Avedis'ı görüyor musun?"
"Görüyorum, Marsilya'da matbaacılık ediyor."
Agop Arad'ın Babıâli'ye düşmüş her genç ve yetkin sanatçı,
dostu idi. Çağdaş Türk sanatının yeni parlamaya başlayan
her yeteneklisi ile dosttu. Öğle rakılarına eğilimli olanlarını
gözünden tanırdı. Bir Osmanlı gibi öğle rakısı içerdi. İçile-
cek meyhaneleri de bilirdi.
Agop'un öğle rakısı zevkini bildiği için Orhan Veli, dostlar
arasında söylenen birkaç dize karalamıştı: "Mek kadeh çer-
makçur için / AJma ahın Arad'ın / Gözlerimden boşanoor hic-
ran yaşları / Derdime derman desem / Derdime gıllas Allah."
Şöyle bir düşünüyorum da 45 yılı aşkın bir dostluğumuz
var. Vatan'da bırlikte çalıştık; O İstanbul'da, ben Ankara'da...
Sonradan 18 yıla yaklaşan bir süre de Cumhurıyet'te bera-
ber olduk. Bu beraberliğimiz ıçinde kimler geldı, kimler geçti.
Hepsinin ayrı bir anısı vardı. Sevdiklerı ile candan, yurekten
dosttu. Sevmedıklerı var mıydı? Her ınsanın olur, onun da
vardı elbette. Böylelerinin adı geçti mi, konuşmaz, dudağını
büker, gözünü kırpardı. Boylece düşündüğünü anlatmış olur-
du.
Gazeteye geldiğinde Oktay Akbal'ın odasında oturur, ga-
zeteieri okur, kendi yaşında yazarların geimesini beklerdı. Be-
ni gördüğünde uzun bir 'Vayyy' çığlığı atar,
"Yahu nerelerdesin? Şurada kaç kişi kaldık" derdi.
Oktay Akbal'lı, Recep Bilginer'li, Melih Cevdet'li, Sami Ka-
raören'li, Dündar Akünal'lı öğle rakıları gene oluyordu. Ama
sürekli değil. Boğaz'da Nadır Bey'in bulunduğu kimi öğle ra-
kılarına katılıyordu. Bu, biraz da geçmişı anma oluyordu.
Babıâli, uzun tarihi ıçinde, neler gördü, neler geçirdı. Burt-
ların arasında birçokiarı gibi Agop Arad da var. Ama herke-
sin yeri ayrı, herkesin çızgisı değişik. Agop iyi bir ressamdı.
Yalnızlığın resmini çizerdi. Bu resimler kimbilir kimlerin du-
varlarında asılıdır. Bende asılı olan, tek başına bir çocuk res-
midir. Resimferi dı.'varları suslerken gölgesi de Babıâli üs-
tünde değil midir?
Agop'un gidişi, bir ressamın yalnızlığıdır. Babıâli içinde bir
yalnız kişi... _ ^ ^ _ ^
ÇAUSANLARIN
SORULAR1/SORUNLARI
YILMAZŞİPAL
"Geldiğiın Ulkedeki Çalışmalanm"
SORU: Geçen yıl göçmen olarak geldim ve Türk vatan-
daşlığına geçtim. Geldigim ülkede geçen çalışmala-
rımın geçersiz olduğu ve ancak geldigim ulkede de-
geriendirileceği söylendi.
En az 15 yıl çalıştıktan sonra emekli olabileceği-
mi de söylediler. Ömrümün buoa yeteceğini hiç san-
mıyornm.
Geldigim ulkedeki çalışmaianm yanacak mı?
YANITİ 3201 sayılı yurtdışında geçen çalışma surelerinin de-
ğerlendirilmesine ilişkin yasanın uygulama yonetmeliğine gö-
re vasanın sağladığı haklardan ancak "yabancı bir ülkede Türk
vatandaşı olarak çahşmış" olanlar yararlanabilecektir.
Aynca Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 3439 sayılı genelgesinde
daha geniş bir açıklama yapılmıştır.
"Yurtdışı hizmet borçlanmasından yurtdışında Türk vatan-
daşı olarak çalışan ve borçlanma esnasında Türk vatandaşı olan-
lar yararlanabilecektir.
Göçmen olarak yurda gelenler, yurtdışında çalıştıklan süre-
de Türk vatandaşı olmadıkları için borçlanma hakkından ya-
rarlanamayacaklardır;'
Yönetmelik ve genelgeye göre yurtdışında bir başka ülke uy-
ruğunda calışanlar, 3201 sayılı yasadan yararlanamayacaktır/
Ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, yönetmelik ve genelge
ile öngörülen bu uygulamaya katılmamıştır.
Konuya ilişkin Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 26.3.1987 ta-
rih, 1987/1743 esas ve 1987/1731 karan ise şöyledir.
* "(...) Dav'anın y-asal dayanağını oluşturan 3201 sayılı yasa-
nın 2. maddesi yasada geçen kimi kavram ve sözcüklerin an-
lamlarını belirtmiş ve bu arada 'surelerin değerlendirilmesi:
Türk vatandaşlığmı haiz olanların 1. maddede belirtilen sürele-
rin istekleri halinde değerlendirihnesini... ifade eder' tanım-
lamasını vermiştir. Bu tanımlamaya göre, istek tarihinde Türk
vatandaşı olmak gerekli ve yeterli olup ayrıca çalışmaları geç-
tiği sırada bu sıfatı taşımak koşulu konulmamıştır. Tersine bir
yoram, anılan yasanın yaşhlık ayhğı sağlamaya yönehk bir dü-
zenleme getirdiği de göz önünde tutulunca, anayasının "Yaşlı-
lar, devletçe korunur. Yaşhlara devlet yardımı ve sağlanacak
diğer haklar ve kolayhklar kanunla duzenlenir" biçimindeki
açık buyruğu ile bağdaştırılamaz.
öte yandan anayasanın 124. maddesi gereğince yönetmelik-
ler kanun ve tüzüklere aykın hüküm taşımadıklan sürece uy-
gulanabileceğinden, davalı kurumun dayandığı yönetmeliğin
'Türk vatandaşı olarak çalışma' koşulunu getiren hükmüne de
dayanma olanağı yoktur. (...)"
Yargı, 3201 sayılı yasa ile getirilen yurtdışında geçen çalışma
sürelerini borçlanabilme hakkından yararlanabilmek için borç-
lanma anında Turk vatandaşı olmayı yeterli görmüştür.
• Yasa Hukuk dergisi, Şubat 1988, sayfa 307.
VEFAT VE BAŞSAĞUĞI
Üyemiz, değerli arkadaşımız, sürekli basın kartı sahibi
M!Tft4T CAMİCİOĞLU
12 Ekim 1990 günü vefat etmiştir.
1936 yüında Edremit'te doğan Camicioğlu, mesleğe 1955
yılında Balıkesir Türk Dili Gazetesi'nde muhabir olarak
başladı. Dünya, Yeni Ortam, Orta Doğu, lstiklal, Milliyet
ve Güneş gazetelerinde görev yaptı. 70 dolayında kitabı
yayımlanan ve vefatı camiamızda üzüntü ile karşılanan
Mithat Camicioğlu'nun cenazesi 12 Ekim 1990 Cuma
günü öğle namazını müteakip Balıkesir Paşa Camisi'nden
alınarak Başçeşme Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.
Camicioğlu'na Tann'dan rahmet, ailesine ve üyelerimize
başsağlığı dileriz.
CAZETECİLER CEMİYETİ