19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28EYLÜL 1989 CUMHURİYET15 Plajda bile İsrail ordusu, dası saldırılara anında müdahaleyi Şıvgın: Hekimlerimiz mucize yaratıyor ANKARA (AA) Türkiye Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği tarafından duzenlenen 11. Turk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi. dün Gulhane Askeri Tıp Akademısi'nde başladı. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, trafik kazalannda her gün ortalama 20 kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Şıvgın, bakanüğırun bütçesinin yatınm yapma ve hizmet venne olanağı sağlayacak kadar düşük olduğunu söyledi. Şıvgın, "Sağlık Bakanhğı bunca hizmetine karşılık bütçe pastasından en küçük payı alıyor. Bu kaynaklarla bile son yıllarda mucizeler gerçekleştirümiştir. Bu mucizeler hekimlerirnize aittir" dedi. İHD: Ceza \asası'nda değişiklik siyasi ANKARA (AA) tnsan Hakları Derneği (İHD)Genel Başkanı Nevzat Helvacı, TBMM'de bekleyen idam dosyalarından yalnızca bir tanesinin olüm cezasının kaldınlacağı açıklanan maddeler kapsamında olduğunu one surdu. Helvacı, dün düzenlediği basın toplantısında, yurürlukteki Ceza Yasası'nı değiştirmek için Adalet Bakanlığı'nda 4 yıldır çaJışma yapıldığını kaydederek, "Yeni bir Ceza Yasası yapma çalışmaları bir yanda devam ederken, şiradi kanunda peyderpey değişiklikler yapılmasına gereksinim duyulmasının, insani nedenlerden çok siyasi nedenlcre dayandığı anlaşılmaktadır" iddiasında bulundu. sağlamak ıçın her durumda silah taşınmasmı zorunlu tutuyor. israil askeri genç kız, denize girerken bile ayırmadığı M16 tüfeğinin ağırtığina rağmen güümseyebiliyor (Fotoğraf: AP) yanından Mariya Kalinina ziyaret Için gittiği Londra'da fotoğratçılara ilginç bır poz verdi. Sovyet askerlerinin uniformasını giyen iki Ingılız mankenin arasına giren guzel Kalinina eline de u1ak bir Ingiliz bayrağı aldı. (Fotoğrat. AP) Moskova güzeli Hamburg Hayvanat Bahçesi'nin fili Huseyin son günlerde uykusuzluktan şıkâyetçı. Hüseyin'in bu durumunu farkeden bakıcı Karsten Kock birkaç gecesini filin yanında uyuyarak geçirmiş. Kock, Huseyin'in kendisıyle birlikte mışıl mışıl uyuduğunu söyluyor ve hayvanın asıl derdinin yalmziık olduğu görüşünde. (Fotoğraf: AP) Uykusuz fil HABERLERİN DEVAMI Özal'da Yeni Bir Şey Yok! kalkınmak ve sanayileşmek, eskiye nazaran daha güç ve pahalıdır. Bu nedenledir ki Batı, bu güçlükleri göğüslemek zorunda bulunan ülkelere suçlamayöneltirken, belirttiğim bu mülahazaları da nazarı itibara almalıdır." Özal'ın bu yaklaşımı yeni değildir. Öteden beri önce ekonomi diyen ANAP lideri, Batılı anlamda demokrasi ve insan haklarının zaman içinde geleceğini söyler. O zamana dek demokrasinin ve insan haklarının ikinci sınıfıyla yetinilmesi gerektiğini, bu bakış açısıyla savunur Özai. Strasbourg konuşması ve sorutara vermiş olduğu yanrtlarda, bu bakış açısını bir kez daha sergilemiştir. örneğin, Türk Ceza Yasası'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılmasına kişisel olarak taraftarmış ama, henüz bunun zamanı değilmiş... Bu maddeler iptal edilirse, Türkiye'de s/yasai tutuklu kalmayacakmış ama, bunun zamanı henüz gelmemiş... Bu maddelerin kaldınlması için referanduma gidilmesi gerekirse, hoş olmayan bir sonuç çıkabilirmiş; onun için zamanlama iyi yapılmalıymış... (Baştarafı 1. Sayfada) Yani sürekli olarak ipe un sermek... Altı yıllık iktidarı boyunca yaptığı budur Özal'ın. Demokrasi konusunda bazı ağızlara sürekli olarak bir parmak bal çalmış, ancak bunun ötesinde hiçbir şey yapmamıştır. Başlangıçta demokrasiyle ilgili vaatleri birtakım kulaklarda hoş yankılar yaratmış, ama bir daha arkası gelmemiştir. O yüzden, Özal'ın Avrupa Konseyi'ndeki demokrasiye ilişkin vaatlerinde yeni bir şey yoktur. Briç kulübünde pişpirik oynanmaz, oynatmazlar! Demokrasinin kâğıt üstündeki ana kuralları sır değildir. Bunlardan yanaysan... Hele parlamerrtoda mutlak çoğunluğa sahipsen.. Üstelik, ana muhalefet de seni bu konuda destekleyecekse... Getirirsin yasa değişikliklerini, bir günde geçirirsin parlamentodan... Ama hem bunu yapmayacaksın, hem de sürekli demokrasiden, şundan bundan yana olduğunu söyleyeceksin. Üstelik altı yıl boyunca, takılmış plak gibi... O zaman da ne inandıncı olabilirsin, ne de ciddiye alınırsın. (Baştarafı I. Sayfada) işlemi ile Ankara'nın ATye üyeliğî arasında hiç ilişki kurulmaması gerektiğini söyledi. Bülent Ecevil'in 1978 yılında Strasbourg Asamblesi önünde yaptığı konuşmadan sonra, Avrupa Konseyi önünde söz alan ilk Türk Başbakanı sıfatını kazanan Turgut özal, dünkü konuşmasmda esas olarak Türkiye'nin "BaOulıgı" temasını işledi. özal, daha önce Fransızca yayımlanmış olan "Avnıpa'daki Tnrldye" kitabında yer alan fıkirlerini, bu defa Strasbourg organında da tekrarladı ve "Bau kavramının cografı sunriarla Ugisi azdır. Gerçekte bu kavram, özgarlük, demokratik serbesti ve insan haklanna dayah bir hayat tarzının if adesidir. Bizi birkştiren de budnr. Fmrklı, fakat zengin kultürümüzle sadece B«ü kültüninan zeoginleşınesiae katkıda bulunmadık, aynı zantanda BaUdan Doguya ve Dogudan Baüya açık bir kapı oluşturmaktayız" şeklinde konuştu. Tuigut Özal, daha sonra Türkiye'nin ATye üyelik başvurusunda bulunduğunu hatırlatarak, bu üyeliğin gerçekleşmesi için Avrupa Konseyi'nin çaba göstennesini istedi. Başbakan bu bağlamda, Ankara'nın AT'ye üyeliğinin bir hak olduğunu vurguladı ve Türkiye'nin NATO içinde yüklendiği yüklerle, Avrupa Topluluğu üyeliği arasında ilişki kurmak yolunu seçti. özal, Strasbourg kürsOsünü kullanarak yaptığı AT çağnsında şu cümleleri kullandı: OzaTdan eski vaatler ru bir talep oktuguna huuuyorun. Siz sayın parlamenterlerin bn antacın gerçekleşmesi için bizi destekleyeceginden eminim." Konuşmasının daha sonraki bölümlerinde, demokrasi teması üzerinde duran Özal, Türkiye'nin özel durumundan yola çıkarak aşağıdaki görüşleri dile getirdi: "Türk milletinin şimdiki hayat tam ve demokratik siyasi sistemi, bir taklit degil, fakat kendi seçiminin sonucudur. Demokrasi statik bir kavram değildir. Bandaki $anayileşme sırasındaki insan haklan anlayışıyla bngnnkü insan haklan anlayışı aynı değildir. Yeni sanayileşen nlkeler, simdiki dönemde günümüzün normlanna sayg] dnymakla ve günümüzün sorunlanyla ilgilenmekle yükümlüdür. Dolayısıyb, bognn demokratik bir sistem içinde kalkınmak ve sanayileşmek eskiye nazaran daha güç ve pahalıdır. Bu nedenlerdendir ki, Batı bu güçlükleri gognslemek zorunda bulnnan ülkelere suç yöneltirken, belirttiğim mülahazalan da göz önune almahdır. Atatürk reformlan, artık Türk siyasi hayatının vazgeçilmez ve kaçınılmaz özelUfi olarak görülen çoğulcu demokrasinin temellerini oluşturmuştur." söylenebilir. Ancak, böylesine bir degişikliğin zamanını çok iyi seçmek gerekir. Çünkü bir balkoylamasına gidilmek zorunlulugu dogduğu takdirde, eger zamanlama iyi yapılmazsa, referandnmdan çıkacak sonuç, benim ve sizlerin istediği dogrultuda olmayabilir." ö z a l daha sonra, Fransız Milletvekili Candal'ın Türkiye'de kaç siyasi tutuklu olduğu yolundaki sorusunu cevaplarken de, "Tiirkiye'de şu anda kanunun yasakladıgı fiilleri işlemiş suçlardan dofaryı yargılanan tutuklular var. 141, 142 ve 163. maddeler kalkügı takdirde, bunlar da sizin anladıgınu anlamda siyasi tutuklu olmaktan çıkacaklardır" diye konuştu. UGUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) GOZLEM Özal Köşk'te görev yapamaz (Baştarafı 1. Sayfada) nuda erken seçim için milletvekillerinin bir bildirge imzaladıklannı da belirterek, bu girişimlerine karşın Başbakanın da, ANAP ileri gelenlerinin de demokratik bir yaklaşıma girmediklerini belirtti. tnönü, şöyle dedi: "Başbakana göre istedigiııi vapmaktt scrbcsttir. TBNfNTdeU cogunlnga dayanarak istedtejni cwn•urbaşkanı seçtirebOir. Oyle göriUüyor ki kendisi de aday olacakbr. Cumburbaşkanlıgı, Turklyei nin sorunlaruu artnrsın, Türkiye' ye yeni sorun getirsin, herkesi blrbirine düşürsün dtye icat olnnan bir makam değildir. Cumhurbaşkanlıgı, ülkeye yarar getirsin, ülkenin biriigini korusun diye vwdır. Aym zamanda siyasal soranlann çöztimnne gücü oranında katkı yapsın diye anayasaya konmuş bir makamdır. Bu makamı tam tersioe bir huzursuzluk, bir aynblt a n a diye düşünmek, o hale getirmek kiınsenin altudao kalbir sonn&lalaktar. Şimdi Sayın Özal'ın bn yolda Berledigini göniyoruz." tnönü, halkın temel meselelerinin, böyle bir durumda çıkmaza gireceğini ve bunlarla uğraşmak yerine cumhurbaşkanlıği ile uğra şacakların: belirtti kten sonra, » "Muhalefet partilerinin biçbiruua kaülmadıgı bir seçimle seçümiş cnmhnrbaşkau, Türkiye'de görev yapamaz. Bunu düşünmek havaldir, erken seçim yapmak en iyi yoMur. tki hatta vaktimiz var, seçim karan alımr" dedi. tnönü, Türkiye'deki ekonomik durumun da giderek kötülesüğini, 12 Eylül öncesinden farksız bir hal aldığım ve kuruluşlann battığını anlattıktan sonra, özal'ın özelleştırmelerle "müflis Mr tüccar g}bi malını satmak" peşinde olduğunu anlattı. tnönü, iktidara geldiklerinde Petkim'i de geri alacaklarını söyledi. SHP lideri, Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımız konusunda da hükümetin "affedilmez bir hata isledigini" ve dış politikarmza altından kalkamayacağa bir darbe indirdiğini söyledi. m a s ı m istedi. A n a d o l , bir gazetede iki gün üst üste çıkan "taönü gerekirse istifa edecek", " S H P sağ seçmene yöoeliyor" haberleriyle ilgili olarak da MYK C üyesi Fütret ÜnHi'nün istifasını istedi. Anadol, bu konudaki disiplinsiz davranışlara da dikkat çekti. sorunu tam anlamıyla çözmeyeceğini ifade etti. Genel Başkan Erdal tnönü ve Genel Sekreter Deniz Baykal ise halen yürütülen politikanın "doğnı olduğunu" ve Meclisten çekilmenin "şu aşamada" bir yarar getirmeyeceğini belirttiler. Yaklaşık 11 saat suren toplantıdan sonra genel sekreter yardımToplantıda söz alan diğer Uye"Aynı degerieri, amaçlan ve orcılanndan Muğla Milletvekili Tulerden lçel Milletvekili Fikri Sagtak kaderi yarun yüzyıkkr paylaşfan Doğu, oy çokluğu ile alınan lar, ANAP'ın tek başına seçeceği tıfunız; banşı, nürriyetimizi ve karan şu noktalarda özetledi: cumhurbaşkanımn "indirilecetoprak bürüntugtimâzü savunmak ğinin" açıklandığını, ancak "bu"Curnhurbaşkanhğı seçiminden için birlikte miicadeJe vtrdigiınlz nun nasıl gerçekleştirileceginin önce 7 ekime kadar bir erken se ve fedakârlık yapbgumz mütlefikbelirülmesi" gerektiğini vurgula çim karan alınabilir. Bu olmazsa lerimizden ve ortaklannuzdan, dı. Sağlar da "demokratik bir se 3 parti tarafından uzlaşma yoluyla Avrupa Topialugu'nun kapısını çim yasası geregi" üzerine durdu. bir aday belirlenebilir. Bunun dı bize acmalannı beklemeyi bir hak Aydın Güven Gürkan ise gerek şında dogacak yeni geUşmelerin olarak göriiyoruz. Bu açıdan bmtiğinde TBMM'den çekilmenin sorumluluğu ANAP'a aittir. Ay kıkbgında, Türkiye keodi payuu parti grubunda gündemde tutul nca gemi azıya alnuş bir şekilde döşenin çok üzerinde ktlfet yukması gerektiğini, seçilecek cum süren özelleştirmelere de parti ienmiştir. Türkiye'nin ATyc tam üyelik başvurusunun adil ve meş•hurbaşkanının düşürülmesinin de meclisimiz karşı çıkmaktadır." STRASBOURG Özal: Tabıılaıi yıkakm Başbakan Turgut özal, Strasbourg'da Türkiye'ye hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, Türk Ceza Yasası ve Anayasa'da komünist ve dinci partilerin kurulmasını yasaklayan maddelerle, Kürt sorununu tabu olarak gösterdi ve bu önyargıların yıkılması için toplumu tartışmaya davet etti. STRASBOURG (Cumhuriyet) Başbakan Turgut Özal, Türkiye toplumunun bazı tabuları yıkması gerektiğini söyledi ve söz konusu tabulan n arasına Kürt sorunu ile Türk Ceza Kanunu'nda komünist ve İslamcı partileri yasaklayan maddeleri dahil etti. Özal, tabulan yıkma sürecinin on yıllık bir zaman dilimi alabileceğini vurguladı ve toplumu önyargılar konusunda "barışçı tarbşmaya" çağırdı. Kürt sorununa ilişkin olarak, "Eğer tek parti döııeminde bazı hatalar yapıldıysa, bunlan da kabul etmek gerekir. Hatalan kabuUenmek bir fazUettir" biçiminde konuşan Başbakan Özal, 141, 142 ve 163 maddelerin kaldırılmasının bu aşamada mümkün olmadığını, çün•kü bunun istismar konusu edileceğini söyledi. Turgut özal, Türkiye'nin AT'ye tam üye olmak için din değiştirmeyeceğini, fakat Avrupa'yı Hıristiyanlığa indirgeyen görüşün de ilkel bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Strasbourg'daki Avrupa Konseyi önünde yaptığı konuşmadan sonra, dün Ankara'ya hareketinden once bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Özal, bu toplantıda özellikle demokrasi ve insan haklan konulan üzerinde durdu. Ozal, Türkiye toplumunun çok geniş tabulan olduğunu ve bu tabulann ancak belirli bir zaman süresi içinde yıkılabileceğini söyledi. Söz konusu tabulann arasına, Türk Ceza Kanunu'ndaki 141, 142 ve 163. maddelerle, Kürt sorununu da dahil eden Özal, özetle şöyie konuştu: "tdealimiz, tabulann olmadıgı bir Türkiye toplumudur. İki şeye inanıyorum ki, piyasa ekonomisi ve özgür duşünce toplumun temellerini oluşturmalıdır. Turkiye, bu yolda ileriemelidir. Halen mevcut tabular, fikir hurriyeti, idari mekanizma ve blok düşuncelerde odaklaşmaktadır. Allah izin verirse, önümüzdeki on yıllık donem söz konusu önyargıların yıkılma süreci olacaktır. Şimdi, toplumun bülün kurumlarında bu yönde tartışmalar başlatılmalıdır. Söz konusu tartışmalar, televizyonda, akademik kurumlarda ve bu konuda zaten bize yardımcı olan basında yapılmalıdır. Ancak bu tartışmalar banşcı olmalı ve her fikirden insanlar görüş bildirmelidir." Özal, 141,142 ve 163. maddelerin değıştirilmesi için neden TBMM'ye gitmedıği sorusunu ise "Çünkü böyle bir girişim istismar konusu edilecektir. Üstelik anayasayı da değiştirmek gerekir" sözleriyle cevapladı. Turgut Özal, bu maddelere ilişkin olarak şimdi yapılacak bir referandumda da "hayır" çıkacağını, bu yüzden biraz daha beklemek gerektiğini söyledi. Başbakan, "Peki siz bunlan söyleyerek söz konusu maddeleri zaten erozyona ugratıyorsunuz. O balde, bu suçtardan insanlann hâlâ yargılanması nasıl mümkün olur?" sorusuna ise "Eh erozyona ugruyorsa'iyidir. Böyleiikle bu maddelerin kaldınlması daha kolaylaşır" karsüığım verdi. Özal, bu konuda TBMM'deki diğer partilerle de görüşme yapılacağını söyledi. Kürt sorunu Başbakan Turgut Özal, Kürt sorununa ilişkin bir soruyu yanıtlarken de bu konuyu tabular arasına dahil etti ve özetle şunları söyledi: "Türkiye Cumburiyeti, ümmet kavranu üzerine var olan bir imparatorluk üzerine inşa edilmışÜr. Cumhuriyetimizde, eski imparatortuğun bütün bölgelerinden olduğu gibi, eskiden beri Anadolu'da yaşayan insanlar da mevcuttur. Kurtler de buna dahiİdir. Eğer Cumhuriyet'in ilk döneminde, tek parti yıllarında bu konuda bazı hatalar işlendiyse, bunlan da kabullenmek gerekir. Hatalan kabul etmek bir fazilettir. Ancak, tabular arasına giren bu konuyu da çok iyi araştırmak gerekir. Benim kanaatime göre, Türkiye'nin demokrasi yıllanna geçtiği donemden beri, Doğu bölgemizde de demokrasi mevcuttur. Üstelik, ajırımcılık yapmak ve Doğu bölgesi insanlannuzı etnik bir azınlık olarak gormek, onlann aleyhine olur. Bizim pariamentomuzda, ordumuzda, devletimizde, o bolgeden milletvekilteri, bakanlar, subaylar, memurlar vardır. Şimdi, etnik diye onlan ayıracak mıyız? Biz Doğu'ya yatınm yapıyorsak, bu onlara hoş görünmek için değildir. Burası Türkiye ve Türkiye insanlannın oturduğu bir bolge olduğu içindir. Şu gerçeği hiç ama hiç unutmamak gerekir. Batı olraasa, Dogu'yu beslemek miimkün değildir. Kıriı tnönü'nün konuşmasından sonra toplantıda parti meclisi üyeleri söz alarak güncel gelişmelere ilişkin gönişleriıü açıkladüar. Balıkesir Milletvekili Önder Kırh, genel merkez yönetimine eleştiriler yönelterek, yapılanlann temel bir stratejiye dayanmadığinı, bunlann yetkili organlarda görüşülmesi gerektiğini, göruşülmediğı için de etkinük sağlanamadığını, ortaya konulan politikalarda etkinlik sağlanması halinde kişisel çtkışlann da olmayacağını dile getirdi. Kırh, "Parti medisi yetkisini kulbuıamıyor, göstermelik bir organ haline geliyor" dedi. Kırb, Meclisin başkanım seçtiğini, cumhurbaşkatunı da sececeğini, böyle Meclisin neden erken seçimle değiştirilmek istendiğini de sordu. Kırh, bu durumun ANAP Meclis çoğunluğuna moral verdiğini öne sürdfl. AT'ye üyelik Öte yandan Başbakan Turgut Özal, AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors'un önceki gün Strasbourg'da yaptığı konuşmada, Türkiye ile tam üyelik müzakereterine 1993'ten önce başlanamayacaği yolundaki sözlerini ve Avrupa'yı bir Hırisüyan kültür bütünü olaıak nitelemesini, şu biçimde yorumladı: "Ben, ilk baştan beri AT yolunun 'ince uzun bir yol' olduğunu, hatta onur kıncı yaklaşımlarla karşılaşabileceğimizi söyledim. Ama önerali olan bizim sebatımızdır. Ben Türkiye'nîn topluluga üye olacağına inanıyorum. Yeter ki ısrarlı olalım. Mösyö Delors'un sozlerine katılmıyorum. Avrupa'yı yalnız Hıristiyanhkla sınırlayan bir görüş ilkeldir. Hatta 21. yüzyılın başında da bunun yeri yoktur. Ne var ki boyle bir düşünce yapısının da mevcut olduğunu bilivorum. O zaraan şunu söyleyeyim. Türkiye illa AT'ye gireceğim diye din degiştirecek ve Hıristayan olacak değildir. Eğer bu yaklaşım hâkim olursa, bizi AT'ye tabii ki almazlar. Yalvaracak da değiliz." Anadol tzmir Milletvekili Kemal Anadol ise, Kıbns, Güneydoğu, cumhurbaşkanlıği ve erken seçim konularında parti meclisinde ve özellikle parlamento grubunda "erken seçim ve cnmhurbaşkanlıgı" başta olmak ttzere tartışma açılması gerektiğini söyledi. Anadol, erken seçim ve cumhurbaşkanlıği konusunda aynca bir de küçük kurultay toplan ö t e yandan Başbakan Turgut özal, yine miUetvekillerinin sorulannı cevaplarken, ceza kanunundaki yeni uygulamalar ve idam cezasını gercktiren suçlan hafıfleten değişikliklerle, Avrupa Konseyi tarafından Türkiye'ye yöneltilen eleştirilerin hafîfleyeceğine inandığını söyledi. özal'ın Strasbourg'da yaptığı diğjr önemli açıklamayı ise, Türkiye'nin bundan böyle Avrupa Konseyi tnsan Haklan Divanı kararlarını "hukuken bagJayıa" olarak kabul edeceğiözal, konuşmasının daha son ni duyurması oldu. raki bölümlerinde, DoğuBatı ilişBaşbakan Turgut özal'ın Straskileri, silahsızlanma sorunu, eko bourg'da konuşması ve sorulara nomik kalkınma ve çevre sağlığı getirdiği cevaplar, Avrupa Konseyi konulan üzerinde durduktan son kulislennde genel olarak olumlu ra, Avrupa Konseyi Parlamenter değerlendirildL özal'ın rahat ve Asamblesi'nin, Bulgaristan'ın bu ikna edici bir tutum takındığını ülkedeki Türk azınlığa uyguladı belirten çeşitli miUetvekilleri, özelğı baskı politikasına karşı çıkma likle Türk Başbakaru'mn sorulasıru talep etti. ra cevap getirmekten kaçınmamaKonuşmasının biüminden son sını olumlu bir nokta olarak dera, Avrupa Konseyi gelenekleri ğerlendirdiler. Ancak yine de, sol uyannca miUetvekillerinin sorula eğilimli parlamenterler, Turgut nnı cevaplamaya başlayan Turgut özal'ın demokrasi ve insan haközal, bir buçuk saat boyunca, da lan konusundaki açıklamalannın ha önce yazılı olarak iletilmiş olan tatmin edici olmadığını vurgula26 sorudan 16'sını cevapladı. dılar. Fakat Türk Başbakanı'nın, Türk Başbakam'na yöneltilen 12 Eylül müdahalesi ertesinde Ansorulardan yedi tanesi Kıbns so kara ile olan ilişkilerini koparma runu üzerinde odaklaştı ve ö z a l noktasına getiren Avrupa Konseverdigi cevaplarda, Ankara'nın bu yi önünde konuşması, gözlemcikonudaki geleneksel yaklaşımım ler tarafından olumlu bir gelişme dile getirdi. Kıbns'a ilişkin yanıt olarak değerlendirildi. Bu arada, lardaki iki temel özellikten birin sıkı güvenlik önlemlerinin alındıcisini, Türk Başbakaru'mn adanın ğı Avnıpa Konseyi binası önünde, Rum kesimindeki silahlanmaya çoğunluğu Kürt muhaliflerin yapilişkin rakamlan sıralaması oluş üği gösteriye altmış kişilik bir gnıturdiL Turgut özal, Lefkoşa yöne bun katıldığı gözlendi. timinia, son dönemde tank, askeri Konse> Parlamenterler Asambtaşuna aracı, helikopter ve fuze aldığını belirtti. özal, VasiBu hükü lesi önündeki konuşmasından metinin Suriye'den de yedi tane sonra, önce Asamble Başkanı Bjorg ile öğle yeraeği yiyen, sonArtemis füzesi aldığını belirtti. ra Konsey Genel Sekreteri Bayan Başbakan, Kıbns'a ilişkin ikinci Catherine Lumiere ile bir araya acıklamasında ise, toplumlarara gelen, daha sonra da Strasbourg sı görüşmelerde uzlaşma olduğu Belediyesi'nin "Alton DefterTni takdirde Ankara'nın adadaki kuv imzalayan Turgut özal, dün akveüerini geri çekeceğini, ancak bu şam, eşi Semra Özal ve beraberinnun hiçbir şekilde AT'ye yapılan deki heyetle birlikte Ankara'ya tam üyelik başvunısuyla ilgili ol döndü. madığını vurguladı. Bu arada özal, Kıbns Rum Kesimi Parlamento Başkanı Iissarides'in uzun konuşmasını, "Bn tür polemik (Baştarafı 1. Sayfada) müdahaleler, Kıbns sorunnnun çözümlenmesine hizmet etmiyor. karşı çıktığını ve hatta cumhurBu yüzden cevap vermeyecegim" başkanına karşı savunduğunu ve devletin denetim organlarımn çasözleriyle karşıladı. lışmasına engel olduğunu söyledi. Turgut özal, Türkiye'de bulu Başbakanın konuya ilişkin munan Kürt mültecilere ilişkin çeşit hakkik raporu geldiğinde, "O raü sorulan cevaplarken de ülkenin poru gördüm. Başka bir şey yok, Osmanlı Imparatorluğu'ndan beri merak elmeyin. Bir şey çıksaydı, her zaman mültecilere kapılannı ben gereğini yapardım" dediğini, açrruş olduğunu söyledi ve bunu ama sonradan raporda Vuralhan'ı fspanya Yahudilerinin beş yüzyü suçlayan yazılann olduğunun anönceki ilk göçü örneğiyle pekistir laşıldığını belirten SHP Genel di. Özal bu arada, ünlü bilgin Başkanı, Dışişleri Bakanı Mesut Einstein'ın da Nazi Almanyası'n Yılmaz'ın da bu konuda bir kodan kaçarken önce Türkiye'ye misyon kurulduğunu açıkladığını geldiğini beürtti. Başbakan, Irak an<.msattı. Bunun üzerine Vuraltan kaçan mültecilerin "Kiirt" ol han'ın istifasını istediklerini, anduğunu da söyledi ve önümüzde cak Başbakanın Vuralhan'ı koruki dönemde bunlara Türk vatan mayı sürdürdüğünu, yerel seçimdaşhğına geçip gecmemek istedik lerden sonra ise "genel bir yenilgi lerinin sorulacağmı açıkladı. Tur havası içinde" bakanlıktan aldığıgut özal, çeşitli Avrupalı parla nı belirttikten sonra şöyle menterlerin Ankara'ya mülteciler konuştu: konusunda uluslararası yardım "Sayın Dışişleri Bakanı'nın kuryapıp yapılmadığı sorularını yanıtlarken de, "Bu yardım öylesi durduğu komisyon çalışmasını bine az ki! AT, Kiirt mülteciler için tirmiş, raporunu Basbakana sun500 bin dolar verdi. Yani, balina muştur. Başbakan bu raporu açıklann konınması için harcadıgı pa lamamakta gene ısrar tdiyor. radan daba az bir miktan bu mül Ama gazetenin haberine göre ratecilere gönderdi" biçiminde ko porda Vuralhan 10 maddeden sorumlu bulunmuşlur ve anlaşıhyor nuştu. ki dokunulmazlığının kaldınlması Başbakan Turgut özal, daha istenivor. Yani Milli Savunma Basonra Danimarkalı liberal millet kanı'nın daha önce yaptığı aiım işvekili Hmquist'in Türkiye'de de lerinde devlet memunı olarak çamokrasi konusuna ilişkin olarak lıştığı zaman usuisuzlük yaptığı ve yönelttiği soruyu cevaplarken bu usulsüzlüklerin soruşlurmayı özetle şdyle konuştu: gerektirecek kadar ağır olduğu, "Avrupalı dostlarımız, yalnız doletin resmi komisyonunun suçTurk Ceza Kanunu'ndaki 141 ve lu bulduğu meydana çıkıyor. Bü142. maddelerden söz ediyoriar. tün bunlara rağmen Başbakan bu Ben, bana bir de 163. maddeyi ek raporu açıklamıyor ve eski öakaliyorum. Benim vardığım sonuç, nını korumaya devam ediyor. ŞimTürkiye'de komünist ve dinci par di bunu kamuoyunun dikkaıine tilerin kurulması için yasa değişik sunuyorum. Bir an once Başbakaliğine gidilmesi yönündedir. Çün nın bu raporu açıklamasını istiyoku bu yasalar, çökmuş bir impa rum. Şimdiye kadar gecikme olratorlugun üzerinde milli nitelik muştur, sonucun ne olduğunu kate bir cumhuriyet kurulurken, bu muoyu oğrenmek istiyor, ogrennnn geregi olarak hazırlanmışUr. meye hakkı var. Yann bunun açıkŞimdi de zamanını doldurdugu lanmasını bekliyor." Gören de Sayın Bakanın "No, no, no, well may b e " yazılı turuncu gömleğini satışa çıkardığını sanacak. Üsluba bakın siz, bakan, satılacak rafineriler için iyi de fiyat verirmiş! Taner, kimin malını kime satıyor? KİT'ler, "özelleştirme" adı altında yabancılara haraçmezat satılıyor. Oysa, ANAP hükümetinin programlarında özelleştirmenin "sermayenin tabana ysyılmasını ko/ay/aştırmak" için yapıldığı yazılmıştı. Öyle anlaşıhyor ki, ANAP, KİT'lerdeki sermayenin tabana yayılmasını değil, yabancıların eline geçmesini kolaylaştırıcı adımlar atıyor. Yabancılara satılan KİT'ler kolay kolay da geri alınamaz. Bu işin binbir türlü engeli var. ANAP satılan KİT'lerin geri alınmalarım engellemek için gelecek hükümetlerin ellerini kollarını da şimdiden bağlıyor. SHP ve DYP programlarında "millileştirmeP yok. Bu yüzden, gelecek hükümetler, ister istemez. Programlarına KİTlerin geri alınması için "millileştirme maddesi" koyacaklar. Bu da gelecek iktidarlar için içinden kolay kolay çıkılmayacak uluslararası sorunlar yaratacak. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'ndan büyük bir dış borç yükü devralmıştı. Demiryolları, liman işletmeleri, madencilik, elektrik ve su işletmeleri hep yabancı şirketlerin ellerindeydi. Cumhuriyet yönetimi, 1928 yılında Haydarpaşa liman yönetimi ile Anadolu Mersin • Tarsus Adana demiryollannı millileştirdi. Devietçilik yıllarında mıllileştirmeler de hızlandı. Yabancıların ellerindeki, İzmir Liman İşletmesi, İstanbul Telefon İdaresi, Ereğli Kömür mâdenleri, İstanbul Tramvay Şirketi, başta olmak üzere yabancı şirketler de mali sıkıntılar içindeki genç cumhuriyet yönetimince teker teker millileştirildi. 1928 yılında başlayan millileştirme, 1944 yılına kadar sürdü. Millileştirmelere, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesi ve sonrasında İngiltere ve Fransa'da da tanık olundu. Hiçbir devlet, ekonominin "hâkim tepBİerini" ve stratejik tesisleri yabancıların denetimine bırakamaz. Hele madenter, petrokimya tesisleri ve petrol rafinerileri hiç bırakılamaz. Ama beyimiz satıyor, hem de iyi fiyat veriyor. Sanki "paşa babasının malını" satıyor! Bugün yabancılara "iyi fiyatlarla" satılan bu KİT'ler, er ya da geç, millileştirilir. Güç olur, pahalı olur, uluslararası sorunlar yaratır ama ekonominin "hâkim tepeleri" ve stratejik konumdaki tesisleri birer birer yabancılardan geri alımr. Tıpkı genç cumhuriyet yönetiminde olduğu gibi. Aslına bakarsanız; bugün Türkiye'de uygulanan model, hiç de yeni değildir. Model imparatorluk batıran "Osman/ı liberalizmi"d'\T. Vııralhan Omuzlan sırmalı, göğüslen madalyalı Osmanlı paşalan ile elçilikler ve yabancı şirketlerin yönetimindeki "Osmanlı liberalizmi", Türkiye'yi nasıl bir borç batağına sürüklemiş ve koskoca imparatorluğu "duyunu umumiye" yönetime ipctek etmişse, bugünkü ocak söndüren 24 Ocak kararları, Türk ekonomisini, IMF'ye, Dünya Bankası'na, yabancı şirketlere teslim ediyor. IMF ve Dünya Bankası, günümüzün "duyunu umumiye" leridir. Rafinerileri satmak istiyoruz. İlgilenen varsa, Turkiygf ye gelsin, iyi fiyat veririm. Türkiye Cumhuriyeti niçin kuruldu? Bunca çile niçin çekildi? Yabancı şirketler neden millileştirildi? Güneş Taner gibiler "iyi fiyat veripf' rafinerileri yabancılara satsmlar diye mi? Soruşturma tamam, sorçuya izin yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri BakanhğYna alınan zırhlı araç ve gereç konusunu sonışturan komisyon, eski Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ın dokunulmazlığının kaldınlması için Başbakanlığa başvurdu. Başbakanhk "Dokunulmazhğın ceza davast açılması halinde kaldınlacagı" gerekçesi ile bu konuda işlem yapmadı. Anayasanın 83. maddesi, milletvekillerinin Meclisin karan olmadıkça sorguya çekilemeyeceğini öngörüyor. Büyükelçi Nejat Aydın'ın başkanlığında, Büyukelçiler Nejat Taylan ve Metin Sirmen'den oluşan Memurin Muhakematı Komisyonu, mart ayından bu yana yurtiçinde ve dışında süıdürdüğü soruşturmalan tamamlayıp Dışişleri Bakanı Mesnt Yılmaz'a vanlan sonuçlar konusunda bügi verdi. Komisyon, Başbakanlığa başvurarak, Ercan Vuralhan'ın ifadesinin alınması için dokunulmazlığının kaldmlmasını istedi. Başbakanhğın olumsuz yanıtı üzerine komisyon raporunu sonuçlandınp, Bakan Yılmaz'a sunmaya karar verdi. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, bu gelişmeler konusunda geçen haftalarda Başbakan özal'a bilgi verdi. Raporun yazımı, dokunulmazlık yazışmaları nedeniyle gecikti. Alımlarda 10 ayn noktada usulsüzlükler saptandığı ileri sürülen raporun Bakana resmen henüz sunulmadığı bildiriliyor. Yurürlukteki yasalara göre memurlann görev sırasında ya da görev nedeniyle işledikleri suçlar nedeniyle ön soruşturma idari kurullarca yapılıyor. Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan Memurin Muhakematı Yasası ve yeni Danıştay Yasası gereğince, "fetleke" olarak adlandınian rapor, Danıştay İkinci Dairesi'ne gönderilecek. İkinci Daire, yargılamanın gerekliliğine karar verirse, bu durumda ilgililer, bu karara karşı on beş yargıçtan oluşan Danıştay İdari tşler Kurulu'na itiraz edebilecekler. tdari tşler Kurulu da, İkinci Daire'nin karannı benimserse, ilgililer hakkmda Ankara ceza mahkemelerinde sevk maddesine göre dava açüacak. Dışişleri Bakanlığı'na alınan nrhü araç ve gereçler konusunda gazetemizde yapılan yayınlar üzerine Başbakan özal, Başbakanhk Danışmanlanndan Ibrahim DuzytA'u görevlendirmiş, Düzyol, hazırladığı 16 Şubat 1988 günlü raporunda aralannda Vuralhan'ın da bulunduğu Dışişleri memurlannın alımlarda usuisuzlük yaptıklannı saptamıştı. Bu raporun Dışişleri Bakankğına gönderilmesi üzerine Bakan Yılmaz, Bakanlık Hukuk Danışmanı Mehmet Güney ile Büyükelçi Tevfik Ünaydın ve Büyükelçi Erol Celasun'dan oluşan bir "lncekme Komisyonu" kurarak, konunun araştırümasını istemişti. Inceleme Komisyonu da alımlarda usulsüzlükler saptayıp, konu hakkında "yasal soruşturma" gerektiği sonucuna varınca, Bakan Mesut Yılmaz, Memurin Muhakematı Komisyonu'nu kurrnuş ve komisyon geçen mart ayında göreve başlamıştı. GORÜLMÜŞTÜR tlhan Selçuk 5. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cnğaloğlutslanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle