26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 HABERLER 23 EYLÜL 1989 DUNYA'DA BUGUN Amsterdam t 18° Amman * 34° ASna V 29° Bafldat » 37° Barcelona ^ 26° Basel )» 24° Mgrat /\ 26° Berin f 22° Borm \1 22° Brüteel 1 20° r Budapaffc * 24° C«nevre l 25° Cezayır /* 32° Odde 1* 36° ftbayı /* 36" Frartcturt t 23° Gıme t » 33° Helsnlg 1 20° i Kafm /* 34° Kopmtog ^1 19° Kotrı 1 22° Letkosa * 33° A 20° 6 21° A 28° A 27° Y 15° B 20° B 23° 8 24° Y 19° 8 24° A 25° A 38° ROTTO A 30° Sofya A 24° Şam A 35° A 30° A 30° imus Varşora B 24° A 28° Venedfe Vıyana B 25° VVasranglsnA 22° Zunh A 24° Lenmgratj Londra Madnd Milano Montreal Moslraa Müniiı Ncw VW( Osıo Pans Prag »y* HAVA DURUMl A 35°1«°Oiyartukır TURKIYEDE 31°14°Maısa BUGUN A Z7°ia°Edime Meteomtoji Genel Müdüriuğü'n2«°10°Meran A 30» M» Erzmca» den alınan bilgiye göre yıırdun ku19° 4°Muflla A 26° 18° Erzunım zeybatı kesimlen parçalı buiutiu. 27°î1°Muî A 20° 7°EsJoşelw 32°18°Niflde A 26° 10° Gazımtep öteki yerier az buiutiu ve açık ge24° 17° Ordu A 33° 21° Gıresun çecek. HAVA SICAKLIĞI Onemli A 34° 16° Gfimuşhane A 22° 8°Rıa 22° 8°Samsun A 19° 8°Hakxân bir değişiklik olmayacak. RÜZ30° 9°Sıırt A 33°17°lspara GÂR. Kuzey ve doğu yönlerden 25°W°Sınoo A 27° 15° istanbul Badtes» hafif, ara sıra orta kuvvette ese32°20°Sı«s A 26° 15° izmır Biaok 19° 7°*lanfaO A 25° 8°Kars cek. Denızterimizde ruzgar: Akde de 055, diğer denizlerde 12, yer yer 25 m. dolayında Rng« A 24° 7° Kastamonu A 23° 6°Trabam BrtJs niz'de gunbatısı ve poyrazdan 35 bulunacak. Van Gölü'nde Hava: Az buiutiu ve açık gece Bokı 24° 9°luncei A 24°12°Kaysen A 29° 14° Kırtorelı kuvvetınde, yıkJız ve poyrazdan cek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta Burea Çoutttfe A 27°18°Korva 67 kuvvetinde, saatte 2 ^ 3 3 de kuvvette esecek. Göl, küçük dalgak oiacak. Göruş uzakA 22° 14° Kutahya Çoram A 31° 15° Mafatya niz mili hıda esecek. OENİZ: Mu lıjjı 10 km. dolayında buljnacak. Denzk tedil dakjalı oiacak. Dalga yuksekAaçrt BbuluBü G(j0ws* Kkarh Ssasıı YyaJmur liği Akdeniz POLİTİKA VE ÖTESİ MF.H1WF,n KFMAI Seyreyle Gümbürtüyü... DÇM dedikleri 'dövize çevrilir mevduat'; şimdi birbirlerinin sırtına atıyorlar. Biri Planlama Başkanı, Başbakanlık Müsteşarı imiş de öteki Başbakanmış... Şimdi Müsteşar Başbakan olmuş da eski Başbakan muhalefete düşmuş... DÇM dendi mi 1u kaka' diye birbirlerinin üstüne atıyorlar. Kimsenin üstüne alındığı, kabullendiği yok. Aslında borç değil mi bu? Hani borç yiğidin kamçısı idi? Şakladı mı eskisi de yenisi de kaçacak delik arıyor. Osmanlı borçlanmaya Kırım Savaşı'nda (1854) başlamış. Bundan sonra sıkıştıkça borçlanmış. Oyle ki Osmanlı sadrazamlarından en başarılı olanı en çok borçlananmış. Osmanlı sadrazamları borcu kimden alacaklar, dışandan. Amerika yok o yıllarda; İngilizci sadrazam ingiliz'den, Fransızcı sadrazam Fransız'dan, Almancı sadrazam Alman'dan, Çarlık Rusya'sından yana olan sadrazam da Rus'tan borç alacak... Hep öyle olmuş... Sadrazam borç alacak da, borcu kim ödeyecek? Elbette halk ödeyecek, sadrazam övünecek... Osmanlı borçları kabara kabara gelmiş, Düyunu Umumiye'de düğümienmiş... Halkımız cumhuriyete omuzlarında borç yükünün ağırlığı ile girmiş. Cumhuriyetçiler altınla, kâğıt para ile bu borcu öde 6de bir turlü bitirememişler. Hâlâ bu borçlardan kalanlar var. Ödüyoruz diye de bugünün sadrazamı öğünüyor. Kimin parasını kime ödüyorsun? Dünkü borçlanmanın adı, Düyunu Umumiye idi Bugünün borçlanmasının adı IMF'dir. Gelir karşına kurulur, bir yandan ana parayı ayarlar, bir yandan faizlerini, yıllar sürer, bir türlü bitmez. Zaten borcu bitirmek de istemez. Onun gözü ana paradan çok faizdedir. Bir yandan verecek, bir yandan faiz alacak ki ilişkiler tükenmesin, sürsün!.. Borçlanan Afrika ülkeleri, "Ödemeyeceğiz..." diye mızıklanmadılar mı? "Borç yiğidin kırbacıdır" sözünü yeniden diline dolayanlar, ne denli borclanılırsa o denli iyidir diyenlerdir. Öyle borçlanıldı ki ülke 70 sente muhtaç duruma geldi. Eski borçlanmalann tartışması bir yana, yenileri tartışılryor. Başımıza gelen felaketlerin bütün kaynağı da eski borçlar olarak gösteriliyor. Enflasyon da pahalılık da açlık da sefalet de eski borçlar yüzunden. Eski borçları ödemesine ödüyoruz da yenileri şımden geru ne oiacak? Bugün de düne göre en çok borçlanan, en çok ödeyen bızız. Eskiden oiduğu gibi Galata Bankerleri, yahut Londra, Paris, Frankfurt borsaJarı aracılığıyla borçlanılmıyor. IMF bir ülkenin borç kalemlerini ayarlıyor, bir yandan alıyor, bir yandan veriyor. Osmanlı, 1854'te borçlanmaya başladı, 1875 yılına geldiğinde dama dedi. Çünkü borçları ödeyecek takatı kalmamıştı. O donemde borçların toplamı 200 milyon steriine gelip dayanmıştı. Nasıl ödenecekti? Muharrem Kararnamesi imdada yetişti. Osmanlı borçları Düyunu Umumiye'ye bağlandı. Bugün ne oluyor? Bugün de en çok borçlanan Başbakan mı başarılı? Bakın, "DÇM'leri ödedim" diye bayram ediliyor. Cumhuriyet döneminde Fransızların yaptğı örnek otelde, Ankara Palas'ta şölen veriliyor. Neymiş efendim DÇM'leri ödemişler. Bir benzeri de sotenlerin Amerika'da verildi. Borçları ödüyoruz diye düğun, bayram ediliyor. Peki, ödememiz gereken borçların toplamı ne kadar dolar? Onları ödeyebilirsek, eski Türklerde oiduğu gibi toylar mı vereceğiz? 'Borç yiyen kesesinden yer' derler; kesesinden yer de başkasının kesesine sürekli el atılırsa, sonu neye varır? Kimin eli, kimin kesesinde? Eller de cepier de birbirine karıştı mı o zaman sen seyreyle gümbürtüyü!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Dalga serpintilerini önlemek için kayıklann kupcştesine baştan kıça doğru yerleştirilen tahta. 2/İpekten, sarimtırak dailı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz kumaş... Uyanık, gözu açık. 3/ Temel, esas... Bir nota... Borudan kol almakta kullanılan bağlantı parçası. 4/ Kimyasal çözümlemeyle ayrıştırılamayan ya da bireşim yoluyla elde edilemeyen madde. 5/ Bir tür deniz taşımacılığı... Yitik. 6/ Kuçük mağara... Sakağı da denilen ölümcul bir hayvan hastalığı. 7/ llaç... Bir ilimiz. 8/ İnsanın işine uymasım, amaca göre çalışmasını düzenleyen inceleme ve araştırmaların tümu. 9/ Tahkim edilmiş bir tesisin köşesinde çıkıntı meydana getirecek biçimde yükseltilmiş siper... Bir nota. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Filistin'de, deniz duzeyinin altında yer alan göl. 2/ Düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu... Rubidyum elementinin simgesi. 3/ Çağdaş teknolojıde kullanılan bir tur ışık kaynağı... Psikanaliz dilinde kişinin oz benliği. 4/ Lahza... Amerika'da yaygın olan ve birden çok kadınla evlenmeyi savunan din. 5/ Tokat'ın bir ilçesi... Bir soru sözü. 6/ Argoda rakı. 7/ Sahip... Genelge. 8/ Tabaka... Sazın en ince ses veren teli. 9/ Araplann kullandığı püsküllü erkek başörtüsu. 4 YÖKdönemi hekimlerinde mesleği terk etme eğilimiyüksek Neden doktor oldum?' oiduğu kaydediliyor. YÖK hekimlerinin birinci basamak sağlık hizmetlerini yürüttüklerini belirten uzmanlar, YÖK dönemi hekimlerinin içinde bulundukları sorunları şöyle sıralıyorlar: Stalü Kaybı: Kendine guvensiz ve pratik bilgilerden yoksun, çoğunluğu pratisyen olan YÖK hekimlerine vatandaşlar artık "doktor gözüyle" bakmıyorlar. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ntısret Fişek, tıp eğitiminin kalitesinin düşmesini öğrenci sayısının arttırümasına ve YÖK döneminde pek çok öğretim görevlisinin görevine son verilmesine bağlayarak, yetersiz eğitim veren Elazığ, Gaziantep ve Sıvas Tıp fakültelerinin kurulmasını eleştiriyor. ABD'de hiçbir sınıfta 100150'den fazla öğrenci olmadığına işaret eden Fişek, Japonya'da da klinik dallarda iki öğrenciye bir öğretim görevlisi düşerken, bu oranın Türkiye"de çok yüksek olduğunu belirtiyor. "Artık her köye bir hekim gönderilebiliyor, ama bu bekimlerin ne ölçiide faydalı oiduğu tartısmair diyen Prof. Fijek, "Tıp fakültelerinde hekimlik ögretilmiyor, muayene, ledavi edecek, bastayla ilgilenecek, gıiven verecek hekim yok" diye konuşuyor. YÖK döneminde kontenjanları yüzde 125 artîınlan ya da apar topar yeni açılan tıp fakültelerinde eğitim gören pratisyen hekimlerde uzmanlığa yönelme eğilimi artıyor. Uzman olamayan hekimlerse mesleği bırakmaya çalışıyor. HAKAN AYGÜN ANKARA YÖK döneminde mezun olan hekimlerde, meslekten kaçış eğiliminin arttığı kaydediliyor. YÖK döneminde kontenjanları yüzde 125 arttırılan ve yeni açılan tıp fakültelerinde eğitim gören YÖK hekimlerine vatandaşlar tarafından da "doktor gözıiyle bakılmadığı" belirtiliyor. Kendine guvensiz bir hekim tipinin oluştuğunu kaydeden yetkililer, çözüm yolu olarak kontenjanların azaltılmasını, gecekondu tıp fakültelerinin kapatılmasıru ve pratisyen hekim temeline dayalı bir sağlık örgütienmesini öneriyorlar. Hatipoğlu, "Pratisyen hekim köyde çalısmaya başladı. Artık kentte barınma şanslan da kalmadı. Bu gidişle kente gdme şanslan da yok. Meslekten kaçış artacak" diyor. Eksikliği tabip odaları gidersin Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Ata Soyer ise, YÖK hekimlerinin, hem hekimler hem de vatandaşlar üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu belirtirken, "Sağlığın mesleklerinin krasında zoriuk çeken YÖK hekimlerine havale edilmesi, vatandaşlar açısından hiç de iyi bir durum değil" diyor. Doktorların statü kaybına uğradıklarını, uzmanlığa yöneldiklerini ve meslekten kaçışın başladığını yineleyen Soyer, çözüm yolunu şöyie gösteriyor: "Üniversiteler bu işi kotaramadıklanna göre, tabip odalannın bekimlerin eğitim eksikliğini gidermeye yonelik girişimleri olabilir. Pratisyen hekim nosyonu bu egitimle kazandınlabilir. Sağlık organizasyonlannın da pratisyen hekim temeline oturtulmasına çalışılabilir. Böylece pratisyen hekim toplumun gözünde yeniden değer kazanır." Tıp fakültelerinin öğrenci sayısuıın azaltılması ve yetersiz eğitim veren tıp fakültelerinin personeli başka universitelerde tstihdam edilmek uzere kapatılmasıru isteyen Soyer, "İstanbul Tabip Odası'nın yaptıgı bir araştırma, her 4 hekimden birinin mesleği bırakma eğiliminde olduğunu ortaya koydu. Ben uzman olayım da ne olursam olayım mantıgı var. Uzman olamayanların yanı sıra, uzmanlarda da bu mesleği bırakma eğilimi giderek yaygınlaşıyor" diye konuşuyor. 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyef Çoban Mustafa Etfal'de 23 EYLÜL 1929 Gazi Hazretlerinin Yalovada iltifat buyurmuş olduklan sığırtmaç Mustafa ismindeki çocuk bir haftadır Şisü Etfal hastanesinde tahtı tedavide bulunmaktadır. Gazi Hazretleri sığırtmaç Mustafaya Yalovada MiHet çiftliğine giderken yolu sormuş ve sığırtmaç da Gazi'ye: " Ben sizi çiftliğe kadar götünirüm" demiş, bu cevap üzerine Reisicumhur Hazretleri sığırtmaç Mustafaya 36 lira vererek iltifatta bulunmuşlardı. Sığırtmaç Mustafa rahatsız oiduğu cihetle Şişli Etfal hastanesinde tahtı tedaviye alınmıştır. Reisicumhur Hazretleri evvelki gece saat 2 de ve dün akşam da saat 6 buçukta Etfal hastahanesine giderek Mustafayı ziyaret ve ahvali sıhhıyesi hakkında istifsarda bulunmuşlardır. Sığırtmaç Mustafa yakında iadeyi afiyet ederek hastaneden çıkacaktır. Gazi' Hazretlerinin bu küçük çobana karşı gösterdikleri şefkat ve muhabbet Büyük Reisimizin ne büyük ve alicenap bir kalbe ve hakiki demokrat bir ruha sahip olduklarıru göstermesi itibarile, milletin her ferdini teessüründen ağlatacak bir hadisedir. Reisicumhur Hazretleri dün Dolmabahçe saraymdaki dairelerinde meşgul olmuşlar ve hiçbir tarafa teşrif buyurmamışlardır. Birinci basamak hizmetler yetersiz: Birinci basamak hizmetleri yetersiz hizmet verenlere emanet edilmiş durumda. Hekim sayısı arttığı için en küçük köye bi!e hekim veriliyor. Zaten bilgisi yetersiz olan hekim, gerekli altyapı YÖK döneminde tıp fakültele ile cihaz ve malzemeleri de bularinin kontenjanlarının yuzde 125 mayınca iyice karamsarlığa arttınlması ve yeterli öğretim ele düşüyor. manı bulunmayan tıp fakülteleriUzmanlığa yönelme: Pratik bilnin açılması, "egitimi yelersiz, kendine guvensiz YÖK doktonı" gilerden yoksun olan hekimler, çatipi yarattı. Turkiye'de halen bu lıştıkları küçük yerleşim birimlelunan 26 tıp fakültesinden yılda rindeki olanaksızlıkları'da görünyaklasık 5 bin öğrencinin mezun ce, bir an önce uzmanlık sınavına oiduğu saptandı. Edinilen bilgiye girerek, uzman olmaya yöneliyorgöre, YÖK öncesinde Turkiye'de lar. Böylece statü kazanmayı toplarn 31 bin hekim bulunurken, amaçlıyorlar. YOK döneminde kaydedilen artışMeslekten kaçış: Uzman olmak la bu rakam 50 bine yaklaştı. Her için sınava giren her 10 hekimden 5 hekimden birinin YÖK hekimi ancak l'i amacına ulaşabiliyor. oiduğu belirlendi. YÖK kuruldu Uzman olamayanlar ise gerek ğunda ara sınıflarda olan tıp fa ekonomik, gerek sosyokültürel kultesi öğrencilerinin de YÖK dö sorunlar yüzunden meslekten ayneminde eğitim alarak hekim ol nlmayı tercih ediyorlar. Bu durum duklan duşünülürse, her 5 hekim uzman hekimler arasında da yayden 2'sinin YÖK dönemi hekimi gınlaşıyor. Konfeksiyoncu hekim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Tahir Hatipoğlu, YÖK sayesinde pratikten yoksun, kendine guven£;z bir hekim tipinin ortaya çıktığına işaret ederek, şöyle konuşuyor: "YÖK hekimleri çogalınca, en küçük köye bile hekim atanmaya başlandı. Zaten eğitimi yetersiz olan pratisyenler, gittigi köyde araçgereç olmadıgı için tekrar moral bozukluğuna ugnıyor." Uzmanlığa yönelmenin arttığıru belirten Hatipoğlu, "Uzmanlığı kazanamazsam babamın konfeksiyoncuıuk işine döneceğim" diyen bir öğrencisinin bulunduğunu, ayrıca babasının dokuma tezgâhının başına geçen, çevirmenlik yapan hekimler tanıdığjnı ifade ediyor. Toplumun pratisyen hekimi hekimden saymadığına işaret eden ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Küçük üreticiye Tariş darbesi İZMİR (Cumhuriyet Ege Burosu) Tariş'in ortak üreticilerin sermaye taahhütlerini 5 milyon liraya yükseltmesi ve bunun 3 yü içinde teslim edilen üriinlerden kesilmesi tepki yarattı. Üreticiler, "Uygulama bize vurulmuş darbedir. Uygulama küçük çiftçiyj batınr" diye yakınırken eski Pamuk Birliği Başkanı Erdogan Şimşek, "Tariş'in böyle bir kesintiye hakkı yok" dedi. Tariş'in sermaya taahhütlerini 5 milyon liraya çıkartarak ürün bedellerinden yuzde 4 kesinti yaparak üç yıl içinde karşılayacağını açıklamasının ardından üreticiler, "haksızlık" yapıldığını öne sürerek tepki göstermeye başladılar. Üreticinin kuçükluğüne ya da büyüklüğüne bakılmaksızın herkesten kişi başına 5'er milyon alınması uygulamasma tepki gösteren eski Pamuk Birliği Başkanı Erdoğan Şimşek, üreticilerin bu kararla daha da küçültülmek istendiğini one sürdü. Şimşek, Tariş ortaklannm çeşitli büyüklükte çiftçilerden oluştuğunu anımsatarak şunları söyledi: "Her şeyden önce Tariş'in böyle bir kesinti yapmaya hakkı yok. Kaldı ki üreticinin küçükiüğiine büyükliiğüne bakılmaksızın kişi başına S milyon lira sermaye katkısı dttşünulemez. Bu, kooperatifçilige sıgmayan bir uygulamadır. Tariş ortaklannın içinde 10 dekar arazisi olan, bin dekar arazisi olan var. Yılda birkaç ton ürün teslim eden çiftçi var, 200300 ton ürün teslim eden üretici var. Bunlar arasında hiç ayncalık yapmadan 5'er milyon lira almak, çiftçiye vunılan en büyük darbedir. Bu uygulama küçük ve orta çiftçiyi öldiiriir, yok eder. Yüksek faizler nedeniyle zaten küçülen üreticinin ortak oiduğu bir kunıluştan daha başka bir tutum beklenirdi. Gerçi enflasyon, yüksek faiz nedeniyle sermaye arttınmına karşı değiliz. Ancak üreticiye getirilen uygulamaya karşıyız." "Yurttüşında çalıştun" SORL: 16 yıl bir SSK hastanesinde operatör doktor olaıak çabştım. Bundan önce. degişik sağlık kunımlannda ve haslanelerde toplam 13 yıl 6 ay, bu iki devre arasında da 10 yıl dış ulkede (Almanya) çalıştım. 1978 vilında dış ülkelerde gecen çalışma surelerinin borçlanıldığında emeklilikten sayılacagına iliskin bir yazı çalıştığım kunıma geldi. Ben ve benim gibi olan birçok arkadaş başvuruda bulunduk ve başvuru isteğimiz de Emekli Sandıgı'nca kabul edildi. Paranın da 3 yıl içinde eşit taksitlerie maaşımdan çauştıgım kurumca kesflip yadnlmasmı kabul ettim. 1988 yılında emekli oldugumda baglanan maaşın eksik olduğunu gonınce Emekli Sandıgı'na başvurdum. Gelen yazıda konunun SSK'yı Ugilendirdiği yanıtını aldım. SSK'ya yapDgım başvuruda, bu kez konunun Emekli Sandıgı'nı ilgüendirdigi yanıtı verildi. Yapılan yazışmalar sonucu 10 yıilık dış ülkelerde geçen süremin çalışügun kunımca geç odenmesi sonucu hizmetime sayılmadığını öğrendim. Konuyla ilgilenecek kurum da bulamadım. Böylece 10 yıüık surem, parasını da ödediğim balde geçersiz sayıldı. Şimdi ne yapmalıyım? YANIT: 3201 sayılı "Yun Dışında Bulunan Türk Vatandaşlannuı Yurt Dışında Geçen Surelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirümesi Hakkında Kanun", daha önce ayru amaçla çıkarılan ve 1978 yüında yürürluğe giren yasayı yürürlükten kaJdımuş, ancak 2147 sayılı yasa ile kazanılmış hakları da sakh tutmuştur. 3201 sayılı yasanın geçici madde 4'te şöyle denilmektedir: "Bu kanunla yürürlükten kaldınlan 30.5.1985 tarih ve 2147 sayıh kanun gereğince T.C. Emekli Sandığı'na borçlananlardan, Sandıkça emekli aylığı bağlanmış olanlann kendileri, dul ve yetim aylığı bağlananlann dul ve yetimleri tarafından müracaat edilerek, borçlanmalan ve kanunun 4. maddesi gereğince müracaat tarihindeki tutara çıkanlır. Aradaki fark kendilerine ödenen emekli, dul ve yetim ayhklannın % 15'i oramnda kesilir. Aylıklan da borçlandıklan süreler göz önüne alınarak 7. madde gereğince yükselebüecekleri derece ve kademe üzerinden ve müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yükseltilir!' 3201 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliği'nde de "Evvelce 2147 sayılı kanuna göre tahakkuk ettirilmiş borç tutan ile yeniden tahakkuk ettirilen borç tutan arasındaki fark adlanna borç kaydedilerek emekli, dul ve yetim ayhklarından % 15 oramnda kesilmek suretiyle tahsil edilir" denilmektedir. Bu bilgilerin ışığında bir kez daha başvuruda bulunmanızı öneri Türkiye Güzeli Bir fıkracı arkadaş, refıklerimizden birinde "Türk Güzeli" serlevhasıyle yazdığı bir fıkrada diyor ki: "Ecnebi matbuatın sükutuna bakılırsa, ya onlar bu güzellik karşısmda duyduklan başdönmesinden henuz kendine gelememiş, yahut gördüklerini umdukları gibi bulamamış olacaklardır. Yoksa Macar güzelinin her hareketini Paristen takip eden matbuatımız elbette bundan da haberdar olurdu. Bununla beraber şuna kaniiz ki, Türk güzeli daha kendini gösteremeden beynelmilel bir şöhrete malikti, yabancılar bunun parmâklarının ucunda keşfetmişlerdi. Eğer bu birinci güzel hakkında hâlâ \.M)LEIJKK«;) sükutlarında ısrar Mın p.lunli h.,,| h.,,|»mı.«Mın p.lunlil, ederlerse muhakkak ARDESÜLER diyebiliriz ki, bu, memleketimizin en güzel kızı değüdir. Zira Türkiye EKSELSiOR birincisi mutlaka Dünya Güzelidirf' Bu fıkrayı yazanarkadaşımız Avnıpa gazeteleri ile pek meşgul değil galiba ki Türk güzelinin resimlerini basan ve ondan bahseden Fransız, Alman, ttalyan, Belçika ve İsviçre gazeteleri gözlerine çarpmamış. Bu meselede sükutu ihtiyar eden ve hatta güzeüik müsabakasının Cumhuriyet tarafından yapıldığım söylemeyecek kadar hasis davranan Avnıpa gazeteleri değil maalesef bazı Türk gazeteleridir. Kendimiz susup da Avnıpa matbuatının yazdıklanm da gönnemezliğe gelmek hayli gariptir. 3 0 YIL ÖNCE CumhuriYet ( t n r S I C U n n V S I l f S I C İ 2 l f l l ' z m i r ' i n t a r i f l i Kızlarağası Ham'nın restorasyon çalışmalan, maS t U I a o j U I I y a v a ^ i a t l l |jy e t) enn yukselmesi üzerine yavaşladı. llk projeler hazırlandığında maliyet hesabı 1 milyar lira olarak tespit edilen handa, şimdi 5 milyar liralık hesap çıkanldı. (Fotoğraf: Zafer Aknar) Tfeni yıl bütçesi 23 EYLÜL 1959 Maliye Bakanlığında 1960 yılı bütçesi Ue hazırlık ve çahşmalara devam edildiği bildirilmektedir. Haber verildiğine göre bu yü bütçesinde tasarrufa azami şekilde riayet olunacakür. 1960 bütçesi gelir ve gider tahminleri, öğrendiğimize göre 7 nülyan biraz gececektir. Ancak çalışmalar bitirilmediği için kesin rakam henüz belli değildir. Üç yılhk kalkınma planımn 1960 yılına tesadüf eden iç fınansmanına 1960 yüı bütçesinde yer verilmeyeceği anlaşılmaktadır. Mayıs ayında Pariste imzalanan anlaşma gereğince dış memleketlere olan borçianmız hakkında, bu memleketlerle yapılan ikili konsalidasyon anlaşmalan mucibince 1960 yüında ödeyeceğimiz dış borçlar taksitlerine de yeni bütçede yer verilecektir. Tarihi haıı, onarını 6 için esaslı' yıkddı 174O'lı/ yıllarda yapıldığı sanılan ve şarkılara esin 17407 esin Irtıvnnöı olan Ki7İnrnön<!i Hnnı'nın rortnrnçvnnu kaynağı nlnn Kızlarağası Ham'nın restorasyonu, maliyetinin artması nedeniyle 2 yıl daha geç bitecek. ZAFER AKNAR İZMİR 250 yılhk tarihi Kızlarağası Hanı'nın restorasyon çalışmalan, maliyetlerin beklenenin üzerine çıkması nedeniyle durma noktasına geldi. Restorasyon için harcanacak paranın başlangıçta 1 milyar TL olarak hesaplanması, daha sonra 5 milyar liraya fırlaması restorasyonun tamamlanmasını iki yıl daha uzattı. Restorasyondan sorumlu kunıluşlar maliyet hesaplarının artmasının nedeninin Kızlarağası Ham'nın zemininde rastlanan yeraltı suyu olduğunu açıkladılar. Restorasyon çalışmalarında tam bir karmaşa yaşanan Kızlarağası Hanı, önce yıkılmadan restore edilmeye çalışıldı. Daha sonra hanın bir bölümünün yıkılması kararlaştırıldı. Hanın toprak altında kalan orijinal zeminin bulunup çalışmaların bu zemin üzerinde yüriitulmesi de yeraltı suyuna rastlanması nedeniyle terk edildi. Şimdi ise aslından çok farklı olarak betondan yeni bir zemin elde edilerek, hanın bu zemin üzerine oturtulması düşünülüyor ve çalışmalar herhangi bir değişiklik olmazsa, "şimdilik" bu yönde sürdürülüyor. Konuyla ilgili olarak çeşitli görüşler ortaya atan kuruluşlar, Kızlarağası Ham'nın restore edilmediğini, aslına bakılarak yeniden inşa edildiği ni öne sürüyorlar. Bu görüşe neden olarak da hanın hemen tamamının yıkılmasını gösteriyorlar. Hacı Beşir tarafından 1745 yıllannda yap yapıldığı sanılan 1745 Kızlarağası Hanı, Osmanlı mimaKızlarağası Hani, O risinin az görülen orneklerinden, kareye yakın dikdörtgen planlı ve yedi kapılı. Hanın duvarları eğir kesme taştan ve tuğla hatlı olarak yapılmış. Şimdi tum yapıdan geriye hiçbir sey kalmadL Hanın hemen tamamı yıkıldı. Restorasyon için Denizli'den özel taşlar getirildi. Özel tuğlalar yapıldı. Ancak yetkililere göre şarkılara esin kaynağı olan yedi kapılı Kızlarağası Hanı artık yok. Yenisi ise, sadece eskisinin bir benzeri. Kızlarağası Ham'nın restorasyonundan sorumlu Özkan Erincin'e göre ise han için başka yapılacak hiçbir şey yok. Yeraltı suyunun çıkması her şeyin üzerine tuz biber ekmiş. Erincin, "Eski göriinıimünü mullaka sağlayacağız..." diyor. Ancak Kızlarağası Hanı artık eskisi gibi olmayacak. tzmifin 250yılhk Kızlarağası Hanı'nda restorasyon tLAN MARMARA ÜNtVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemiz Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi'nde açık bulunan aşağıda anabüim dalları belinilen kadrolara 2547 sayılı kanunun ilgili maddelerine göre doçent, yardımcı doçent, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi alınacaktır. 1) Doçentlik kadrosu daimi statüde olup, bu kadroya atanmak isteyenlerin özgeçmişlerini, doçentlik belgelerini, bilimsel çalışma ve yayınlannı 4 nüsha halinde dilekçelerine ekli olarak rektörlüğümüze, 2) Yardımcı doçent kadrosuna acanmak isteyenlerin özgeçmişlerini, doktora belgelerini, bilimsel çalışma ve yayınlarıru 4 nüsha halinde sınava girecekleri yabancı dili belirten dilekçelerine ekleyerek (varsa yardımcı doçentlik yabancı dil başan belgesi) ilgili fakülte dekanlığına, 3) öğretim görevliliği ve araşurma görevliliğine başvuracaklann özgeçmişlerini, bilimsel araştırma ve eserlerini dilekçelerine ekli olarak ilgili fakülte dekanlığına vererek, llan tarihinden itibaren 15 giln içinde başvurmalan gerekmektedir. tlan olunur. ADRESLER: M.Ü. Rektörlüğü : SultanahmettSTANBUL M.Ü. tktisadi ve Idari Bilimler Fak.: Ressam Namık tsmail Sok. N a l BahçelievlerİSTANBUL İKTİSADİ VE tDARl BİLİMLER FAKÜLTESİ ANABİLİM DALI KADRO UNVANI Siyaset ve Sosyal Bilimler Doçent lngilizce tktisat Doçent Kooperatifçüik Yardımcı Doçent Bütçe ve Mali Planlama Yardımcı Doçent lngilizce tşletme \ardımcı Doçent lngilizce İktisat öğretim Görevlisi Yönetim ve Organizasyon Araştırma Görevlisi Yöneylem Araştırma Görevlisi MÜHENDtSLtK FAKÜLTESİ DALI ıMalzeme Bilimi KADRO UNVANI Doçent Basın: 32503 ADEDt GEÇEN YIL BUGÜN Cumhur^et ZÎVpiBEY KÖŞKÜ tlhan Selçuk 10. bası 2500 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul Ödemeli gönderilmez. ABD'den Sevr gafı' 23 EYLÜL 1988 ABD Senatosu Dış tlişkiler Komitesi Başkanı Claiborne Pell'in direktifıyle Türkiye'ye gelen ABD Kongresi danışmanlannca hazırlanan Kürt raporunda yine "Sevr Antlaşması" telaffuz edildi ve uyguianamamış olmasından adeta üzüntüyle bahsedildi. Türkiye'nin "Kendi Kürtlerine özgürlük vermekten kaçınırken Iraklı Kürtleri kabul etmesinin Avrupa Topluluğu üyeliğine yönelik bir raanevra" olduğunun ileri surüldüğü rapcrda, Irak'ın kimyasal silah saldınsını Ankara'nın hasıraltı ettiği de ima edildi. 6 YASAK1I Mehmet Başaran 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul Ödemeli gönderilmez. ADEDİ 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle