26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 18 EYLÜL 1989 Işçi sağkğı için yarışma ANKARA (UBA) Türk Tabipler Birliği (TTB)'nin işçi sağbğı konusunda iki dalda, birer araştırma projesine destek vereceği ve bu konuda bir yanşma düzenlediği öğrenildi. Yanşmaya katılan araştırma projelerinin sorusunun "sağlık personelinin meslek uygulamalarından doğan sağlık sorunlan " olacağı belirtildi. TTB Işçi Sağlığı Araştırma Özendirme Yanşması'na, TTB üyesi hekimlerin, iş hijyenisti, hemşire ve diğer sağlık personeliyle bir ekip oluşturarak da yanşmaya katılabilecekleri bildirildi. Araştırma projelerinin en geç 31 ekim tarihinde TTB'ye gönderilmesinin gerektigi ve yanşma sonucunda TTB tarafından yayımlanacak araştırmalara 600 bin lira telıf ücreti ödeneceği açıklandı. Şans oyunları çığ ANKARA |ANKA| Piyasaya' çıktığı ilk gunlerde yoğun ilgi gösterilen Kazı Kazan oyunundan sonra, gelecek yıl içinde uygulamaya konulacak sayısal lotonun ardından, Avrupa'da popüler olan bir dizi "küçiık çaplı" şans oyununun daha "umut"dağıtması planlanıyor. Gelecek yıl içinde bilgisayarla oynanan "sayısal l o l o " oyununun ilk aşamada devreye sokulması hedefleniyor. Bu oyunun yerleşmesinden sonra, ikramiye miktan ve satış bedeli küçük olan mini şans oyunlanyla, bu alandaki çeşitlilik arttınlacak. Söz konusu oyunlann, Milli Piyango, hemen kazan ve sayısal lotonun piyasa paylannı fazla etkilemeyeceği belirtiliyor. MP yetkilileri, bu oyunlar için henüz ad belirlemesi yapılmadığını belirttiler. ANAP'lı Şimşek ^Televizyonu Diyanet İşleri denetlesirf ' ANKARA (UBA) Anavatan Partisi (ANAP) Erzurum Milletvekili Rıza Şimşek, televizyonu Diyanet'in denetlemesini önerdi. Şeriata muhalif olmadığını, laikliğin ise Allah'ın emirlerine uy^ mak olduğunu belirten Rıza Şirri'• şek, dört kadm almanın caiz olduğunu söyledi. Şimşek, "Cenabı Allah böyle istediği için ANAP'tayım" dedi. Hayat felsefesini ve çeşitli konulardaki düşuncelerini açıklarken günaha yol açan şeyler olduğu için televizyon seyretmediğini belirten Rıza Şimşek, Diyanet Işleri'nden televizyona denetçi olarak bir ekip alınmasını istedi. Irnncorİ elemenlannın salıverilmelerinden sonra düzenlenen, çeşitti R U I I 5 C N gruplann ve sanatçılann katıldığı "Dayanışma Konsen" dün Beşiktaş Çay Bahçesi'nde yapıldı. Konsere, TAYAD'ın çağrılısı olarak Türkiye'ye gelen Danimarkalı topluluk "Savage Rose" (Yaban Gülü) da katıldı. Savage topluluğunun. Nâzım Hikmet'in "İbrafıim'in Oüşü" şiırinin çevirisınden besteledikleri şarkı yoğun alkış topladı. Konsere, Grup Yorum ve Savage Rose dışında Ali Ekber Eren, Hasret Gültekin, Grup Baran, Grup Merhaba, Grup Ekin de katıldı. Sahneye en son çıkan Grup Yorum, hapishanelerde yazılan şiirlerden besteledikJeri ve yeni kasetlerinde yer alacak olan parcaları seslendirdner. (Fotoğraf Behzat Şahin) G r u p Y o r u m Ûnceki gun yapılan Amerıka guzellik yanşmasına, ülkenin dört bir yanından yuderce güzel genç kız katıldı ve bunların arasında, güzelliğiyle jüriyi en çok etkıleyen Missourili Debbye Turner bırinci olarak, 1990 yılının Bayan Amerikası sıfatnı kazandı. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERtN DEVAMI OLAYLAR1N Yetkisiz anlaşma ARDENDAKI Yine IMF günleri mi? (Baştarafı 1. Sayfada) ğin 1987 sonundaki basın toplantısmda sonuncusunda olduğu kadar senteze dönük eleştiriler yapmamış, büyüme hızmın yüksekliğinden yakınarak "ileride hararet yapabilir" demişti. 1988'de ise eleştirilerinin dozajının daha arttığını gozledik. Başlıca yakinma konusu, "Türkiye'nin içine girdiği zincirieme seçim döneminin gerekli ekonomik karariann alınmasını geciktirdigi" idi. Ekonominin idaresindeki "iniş çıkışlar", enflasyon, kamu harcamalarının kontrol altına ahnması konusunda alarm zilleri çalmaya başlamıştı. Bu yıl ise ilk kez kamuoyu önünde "Türkiye'yi IMF'ye davet ettiklerini" açıkladı. Thalvvitz, Türkiye ile ilgili bu sürpriz çıkışını Polonya konusundaki bir soru ertesinde yaptı. Bir gazeteci, başkan yardımcısına bankanın açılma politikalanna göz kırpan Polonya için ne yapabileceğini sorunca Thalwitz, "Polonya hükümeti, ekonominin idaresine ahenk. uyura ve bütiinlükten oluşan topyekun bir çaba sergilemezse. Diinya Bankası'nın hiçbir şey yapmayacagım" söyledi. Thalvvitz, bu "topyekun çaba" ile şunu kastediyordu: Dünya Bankası, bankacılık prensiplerine bağlı olarak çalışan, hissedarlanna karşı sonımluluğu olan bir kurumdur ve tıpkı ticari bir bankanın kredi verdiği şirketten beklediği gibi krediyi rasyonel kullanmaya dönük karariann seferberlik ruhu içinde uygulanmaya konmasını bekler. Bu yanıtı üzerine Thalwitz'e, "Banka olarak Türkiye şirketinde ahenk, uyum ve bütünlükten oluşan topyekun bir çaba görüp görmedikleri" soruldu. Thalvvitz, Türkiye için gereken topyekun çabanın Polonya ve Mısır için gerekenden daha az olabileceğine işaret etti ve şunları anlattı: "Çünkü, Türkiye'nin ödemeter dengesi bir çöküş durumu tahaylül edilebilecek hal arz etmiyor. Türkiye dış ekonomik ilişkiler bakımından 'ayakta durduğu' için kendi isteğiyle kredi çevrelerine yaklaşabilir. Ne kadar 'ayakta durduğu' konusu^daki yargı ise Türk hükümetinin içeride izledigi politikalann güciıne, başansına ve evet bu politikalann Dünya Bankası'nca nasıl değeriendirildiğine bağlı. Dolayısıyla Türkiye topyekun bir çaba içindeyse, bu bizim Japonlara, 'Türkiye ekonomisi bir üç >1iz milyon dolar kredi daha kaldırır' dememize kadar uzanır. Bizim, Almanya'da bir iflas yönetmeliğimiz var. Bu yönetmelikte, tam bir iflas durumu değil, ama borçlannmn regülasyonu için topyekun çaba gösterilmesi gereken bir aşama vardır. Amerikan Ticaret Yasası'ndaki 11. bölümıi biraz andınyor. Türk hükümeti kendisinden arzulanan topyekun çabanın dışanya vereceği işaretlerin, 11. bölümlük hale geldiği izlenimini vermemek için dikkatli olmak isleyecektir. Tıirkiye'ye kredi veren bizler de Türkiye şirketinin pazar itibanyla çok ilgiliyiz. Türkiye'nin 11. bölüm kapsamına girmeye yakın olduğu izlenimi yaratmakta hiçbir çıkarımız yok. Zaten dış ekonomik ilişkileri bakımından böyle bir durum yok. Türkiye büyüme kaydetmiş, dış borca bağımlılığıru azaltmış, rakamlar i\ilesiyor. Türkiye'nin kredi itibanndan ödün vererek arzulanan topyekun çabayı gerçekleştirmenin yolu yoktur. Tabii bu işin bir de hazin tarafı var: Kanımca Tiırkiye'nin artık IMF'ye gelmeye ihtiyaa var. Bunu yapmak islememelerinin nedenlerinden birisi, fon, Türkiye'de tekrar sahneye çıkarsa, kredi veren çevrelerinin, 'deraek ki Türkiye'nin durumu IMF'lik' diyeceğinden endişe duymalan. Bu bir fasit daire. İMF'nin de Türkiye'de uygulanmasını önerecegi lusffii acı ilaç verilmeden zaten Türkiye'nin Avrupa ile butünleşmesinin yolu yok. Türkiye bu yolu imaj sorunu yaratacağı gerekçesiyJeseçmedi." Peki, Türkiye'nin neden IMF'ye gelmeye ihtiyacı var? Ya da bir başka deyişle, Türkiye'nin bugünkü ekonomik sorunlan geçmişte elde edilmiş olan göreceli başanyı tumden nötralize mi ediyor? Başarı ve sorunlar arasında bir denge kurulamaz mı? Thalwitz bu soruyu şöyle yanıtlıyor: Öğrenciye (Baştarafı 1. Sayfada) bulunuyordu. Ancak kayıtların başladığı günden 15 eylül cuma günune kadar ilkokul çağına gelmiş dört bin çocuk kayıt için başvurdu. Okul çağına gelmiş çocuklann fazlalığı yüzünden ilkokullann kapasitesi yuzde 200 arttınlarak 1200'e çıkarıldı. Erken kayıt yaptıran öğrenciler "kesin" olarak okullara kabul edilirken, diğerleri de "aday ögrenci" olarak kayıt yaptırabildiler. Okul yöneticileri kapasitelerinin doiması üzerine kayıt için gelen öğrenci velilerinden dosyaları alarak "aday" olarak işleme koydular ve çocuklann ancak 19901991 öğretim yılında okula yerleştirilebileceklerini söylediler. Kayıt için başvuran dört bin öğrenciden 2 bin 800'unün okullara kabul edilmemesi velilerin tepkisine neden oldu. Veliler kayıt yaptıramamının kendilerini "başka arayışlara" soktuğunu belirttiler. D.T. adlı bir veli, tarudık bir öğretmen aracılığıyla çocuğunu okula yerleştirebildiğini anlatırken, H.Y. ise "Okuia 50 bin liralık bagış yapınca çocugumu aldılar" dedi. Okul azlığını "devlet ayıbı" oiarak niteleyen bazı veliler, tepkilerini şöyle dile getirdiler: "Anayasamızda ve yasalanmızda devletin eğitim olanaklanru sağlayacağı konusunda kesin hükiimler var. Aynca yönetmelikler ve yasalar çocuğunu okula göndermeyen velilerin cezalandınlmasını istiyor. Artık çocugu okula göndermemek diye bir şey yok. ' Biz bunu aştık. Devlet de gerek sinimi karşılasın. Devleti kim cezalandıracak?" NusayDin Milli Eğitim Müdürü Haşim Levent ise önce konuyla ilgili sorulan yanıtlamaktan kaçındı, ardından, "Ne yapayım, bn kadar çocuk doğurmasalardı; kendileri düşünsünler. Herkes başının çaresine baksın" diye konuş GERCEK (Baştarafı 1. Sayfada) se bir ülkede demokrasinin yazgısı kimin elindedir? Marksistler şiddete başvurdukça generaller darbe yaparak demokrasiye "paydos" diyecekler; sonra da "ülkeyikurtardık" diye övüneceklerdir. Üçüncü nokta, Pinochet'nin, ülkesine ne kadar büyük hizmetler yaptığma inanmasıdır ya da karşısındakileri inandırmaya calısmasıdır. General diyor kk "Ülkenin güneyine kadar uzanan bir yol yaptırdım". Şili'nin kuzeyden güneye uzanan bir dar şerit gibi olduğu düşünülürse, bu yolun ne büyük olanaklar sağlayacağını hesaplamak zor değildir. Pinochet 16 yıl süren yöneüminde Şiti'ye ekonomik açıdan neler katmamtştır ki!.. Türkiye'de yaşayanlara bu üslup yabancı gelmiyor; kimi baskı yönetimlerinin büyük ekonomik atılımları gündeme getirdikleri, Hitler döneminden beri bilinen şeydir. • Pinochet ile Cerrahoğlu'nun söyleşisinde vurgulanan dörduncü önemli nokta, diktatörün Türkiye'deki "korunan demokrasi" rejimini beğenmesidir. Çünkü Pinochet; Şili'de demokrasiye geçişi 12 Eylülcüler gibi anlıyor; Cumhuriyet muhabirine soruyor: "Sizde de ilginç bir demokrasi modeli var, değil mi?" Cerrahoğiıu "Evet, bizdeki de 'korunan bir demokrasL' Uç partilerin, özellikle aşın solun örgütlenmesi yasak." Pinochet: "Bu iyi bir demokrasi modeli iste..." General Pinochet ile bizimkilerin demokrasi görüşleri arasında bir fark olmadığını anlıyoruz; ANAPyönetiminin, içinde yaşadığımız rejimi bu kadar benimsemesi de elbette boşuna değildir. *** (Baştarafı I. Sayfada) rin bu sabah iş başı yapacaklannı ve grevcilere bugün 750'şer bin lira avans verileceğini açıkladılar. Karabük'te grevcilerle toplantı yaparken kendisinden habersiz anlaşma protokolü imzalanmasına başlangıçta sert tepki gösteren Çeliklş Genel Başkam Metin Türker sendikamn merkez yöneticileri ile yaptığı değerlendirme toplantısından sonra işçilerin bu sabah grevi bırakarak işbaşı yapacaklannı bildirdi. Türker, "Anayasaya aykın bir şekilde sözleşme imzalanmasına karşın işçiler arasında huzursuzluk olmaması, çatışma çıkmaması ve ülke çıkariannın zarar görmemesi için grev karannı kaldırdıklannı ve işçilerin bu sabab işbaşı yapacaklannı" açıkladı. Atiııa'da (Baştarafı 1. Sayfada) nı söyledi. Savunma Bakan Yardımcısı ayrıca, bu iki şirketteki açığın 1.8 trilyon lirava ulaştığını, bu açığın yıl sonuna kadar 2.1 trilyon liraya varacağinı kaydederek PASOK'un sekiz yıllık iktidan döneminde izlediği hatalı polıtika yüzünden Yunan havacılık sanayii ile Yunan silah sanayiinin kapanmak tehlikesinde bulunduklanm ifade etti. Yunanistan'a ilişkin diğer bir gelişmede, ülkede kasım ayı başında yapılması beklenen erken genel seçimler öncesinde, Atina'da yeniden Batı Trakya konusunda tartışmalar başladı. Muhafazakâr eğilirali Katimerini Gazetesi, gerek Yeni Demokrasi Partisi gerekse PASOK'un, Batı Trakya'da, geçen haziran ayındaki seçim sonuçlanrun bu seçimlerde de tekrarlanmasını önlemek için şimdiden, "azınlığı bazı sorunlann çözülebileceğine ikna edebilecek" milletvekili adaylan aramaya başlamalannı istedi. Gazete, Yunanistan'da erken genel seçimlere 1.5 ay kala PASOK ile Yeni Demokrasi Partisi'nin İskeçe ve Gümülcine'de gösterebilecekleri ciddi adaylar bulamadıklarını kaydederek her iki büyük partinin de bu konuya ilgisizlik gösterdiklerini öne sürdü. Gümülcine bağımsız Milletvekili Dr. Sadık Ahmet'i sert bir dille eleştiren gazete, seçimlerden sonra işbaşına gelecek hükümetin, ders khaplannın Eğitim Bakanlığı kontrolünde yeniden basılnıasmı sağlayabileceğini kaydetti. Yunanistan'ın eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Yanis Kapsis, Yeni Demokrasi Partisi lideri Konstantin Mitçotakis'in yanı sıra, sekiz yıl süreyle yer aldığı PASOK hükümetinin Başbakanı Andreas Papandreu'yu bile Türkiye konusundaki politikası nedeniyle eleştirdi. Türkiye'ye karşı görüşleri ile bilinen Kapsis, haftalık " T o Vima" Gazetesi'nde yayımlanan bir yazısında, Papandreu'yu 1981 yılında başlattığı, "egemenlik haklannı ve milli konulan müzakere etmeyiz" politikasını, Başbakan Turgul Ozal ile Davos'da yaptığı görüşmeden sonra değiştirmekle suçladı. Devlet Bakanı Cemil Çiçek anlaşma protokolünün açıklandığı basın toplantısmda grevcilere sağlanan haklar konusunda şu bilgileri verdi: "Mutabakata göre, işçi kesiminin talepleri göz önttnde bulundurularak mocut saat ücretlerioe birinci altı ay önce 150 lira, sonra kamuda olduğu gibi yüzde 80 artı 10 bin lira, ikinci altı ayda saat iicretlerine önce 400 lira sonra yine yüzde 40 artı 70 bin lira zam verüecek. Ancak vanlan genel mutabakata rağmen, tutulan zabıtlar sözleşme metni haline getirildiğinde Sayın Başbakan birinci altı ayda 150 lira olan saal üc Tirfcer işçiterte Karabuk ve İskenderun şube başkanlarının Ankara'da retine 50 lira daha ilave yaparak sözleşme imzaladığı saatlerde Karabuk' te grevdeki işçilere hitaben bir bunn 200 lira>*a çıkaracaktır. konuşma yapan Genel Başkan Türker; şubelerı ağır bir dılle suçladı. Böylece 50 liralık fark da Sayın Genel Başkam Metin Türker, Dev tartışmalar oldu. Karabük'ten geBaşbakanımızın talimatıyla verilmiş ve işçilerimizin Sayın Başba let Bakanı Cemil Çiçek'i sert bir len bir grup işçi sözleşmeyi imzalayan Genel Başkan Yardımcısı kanımızın talimatıyla verilmiş ve dille eleştirdi. Abullah Kuzulu ve Karabük Şuişçilerimizin Sayın Başbakandan Ankara'daki toplusözleşme göolan beklentileri de karşılanmış rüşmeleri sırasında 3 kez Devlet be Başkam Enver Bora ile yumruklaştı. İşçiler sözleşmenin kenbulunmaktadır." Bakanı Cemil Çiçek'in yanına gitÇiçek, anlaşma ile işçilere birin tiğini ifade eden Türker, "Bir iha dilerine sorulmadan ve genel merci yıl şubat, nisan, ekim ve aralık nede karşı karsıyayız. Saym Bakan kezin haberi olmadan imzalanmaaylannda 4 taksit halinde 200'er benim için 'gizlendi kaçtı' diyı*. sını protesto ettiler. Bu arada kavbin, ikinci yıl da aynı aylarda Ben 3 kere yanına uğradım. Beni gayı ayıran Genel Başkan Metin 210'ar bin lira ödeneceğini bildir odasından kovdu. 'Sen, tabrikaya Türker'in odasırun kapısı kırıldı. di. işçilere birinci ve ikinci yıl 2'şer zarar veriyorsun. MESS'i çıkardık, Çelikİş Genel Başkam, Metin ton kok kömürü, ortalama 21 bin yine anlaşmıyorsun. Seni ben kah Türker, merkez yöneticileri ile lira kıdem zammı verileceğini bil raman mı yapacağım, Walesa mı ikinci kez yaptığı değerlendirmediren Çiçek, oluşan ücTet seviyesi yapacağım?' dedi" şeklinde ko den sonra geç saatlerde düzenlediği basın toplantısında 137 gunkonusunda ise şu bilgiyi verdi: nuştu. dür grevi sürdüren yaklaşık 24 bin "684 lira olan ortalama saat ücTürker'in grevcilerle göriişme işçinin yann sabah işbaşı yapmareti, içinde bulunduğumuz ay için leri sürerken Ankara'da anlaşma sını istediğini kaydetti. Türker, 3161 lirava çıkmıştır. Boylece çıp protokolünü imzalayan taraflar şöyle konuştu: lak ücrel 539 bin 775 lira, giydi saat I6.00'da düzenledikleri basın "Grev amacına ulaşmıştır. Imrilmiş ücret 1 milyon 435 bin 800 toplantısmda uyuşmazlığın gidezalanan toplu iş sözleşmesi hukulira olmuştur. Ortalama net eline rildiğini açıkladılar. ken geçerli olmamakla beraber, geçen 984 bin 554 liradır." TDÇl Genel Müdürö Sencer Ankara Büromuzun haberine tmer, işçi tabanınan gelen sese ku 137 gıindur grevi sürdüren çelik isgöre, demirçelik uyuşmazlığını lak verdiklerini ve anlaşmaya var çisinin sıkıntılan göz önüne alınaçözmek için yapılan girişimlerde dıklannı söylerken, Çelikİş Ge rak 18 Eylül 1989 Pazartesi sabah Çeliklş Genel Merkezi yönetimi nel Başkanvekili ve Toplusözleşme vardivasından itibaren işçiler işbanin fiilen devre dışı kalmasına yol Dairesi Başkam Abdullah Kuzu şı yapacaklardır. Bu, genel yonetim kurulumuzun kararıdır. Devaçan olaylar şdyle gelişti: lu, anlaşma ile Türkiye'de oluşan let Bakanı Sayın Cemil Çiçek'in Taraflar arasındaki son günler en yuksek ücret seviyesine ulaşılgerçekte imzalanmamış bir toplu de geceli gündüzlü sürdürüJen gö dığını bildirdi. iş sözleşmesini imzalanmış gibi riişmelerde uyuşmazlık konulan Devlet Bakanı Çiçek, anlaşma göstererek, dünya sendikacılık tabüyük ölçüde gjderildi. Görüsme konusunda bilgi verdikten sonra rihine geçecek yeni bir suç işlemişler, Çeliktş'in saat ücretlerine ilk Çelikİş adına sözleşmeyi imzalatir. Bu gerçek dışı beyan karşısın6 ay için yapılacak iyileştirme yan heyetin yetkisiz olduğu ve geda yasal haklanmızsaklıdır. Senzammını 200 lira olarak önerme nel yönetim kurulunun bu yetkidikamız adına toplu iş sözleşmesi işveren tarafının da 150 lirada yi Genel Başkan Metin Türker'e sini imzalamaya yetkili olmayan ısrarlı olması noktasında tıkandı. verdiğinin hatırlaülması üzerine şube başkanlarımız tüzüğiimüzii Çeliklş merkez yönetimi tarafın şöyle konuştu: açıkça ihlal ederek milyonJarca işdan uyuşmazlığın çözümünde tam "Hukukun aslı iyi niyettir. Yet çinin miıcadelesine buyük darbe yetkili kılınan Genel Başkan Me ki almış, ama kullanmamak için •ndirmişlerdir. Kendileri hakkıntin Türker önceki gün işveren ta Ankara'yı terk etmiş. Daha önce da tüziık bükumleri yerine getirirafıyla birkaç kez bir araya geldi, mazeret olarak MESS denildi. O lecektir." ancak bu konudaki anlaşmazhk mazeret orladan kalktıktan songiderilemedi. Bu durum Çeliklş ra ilk altı aya iyileştirrne olarak yönetimindeki yaklaşım farklılığı 200 lira verilirse imzalanz denil Türkİş nın iyice su yüzüne çıkmasına yol di. Sonra işin biteceği anlaşılınta açtı. Dün saat 10.30'a kadar işve yetki kâğıdı cebinde olarak AnkaTürklş Genel Eğitim Sekreteren tarafından yeni görüşme çağ ra terkedildi. Bundan sonrası te ri Mustafa Başoğlu, demir çelik nsı bekleyen Çeliktş Genel Baş ferruattır. Bir sure daha bunun grevinin şube yöneticileri tarafınkanı Metin Türker, beklentisi ger tartışması sürecektir." dan imzalanan protokolle sona erçekleşmeyince Ankara'dan aynldı. dirilmesinin, siyasi iktidann topBu arada Ankara'daki gelişmeTürker'in, daha önce verdiği söz lu iş sözleşme düzenini altüst eden leri haber alan Türker toplantının doğrultusunda gelinen son aşamabir uygulaması olduğunu iddia hemen ardından geri döndü. Anyı anlatmak ve toplusözleşmenin etti. imzalanmasında onayları.u alraak laşma protokolünün açıklandığı için grevcilerle göruşmek üzere ön basın toplantısı hakkında b4|i alan Türker Çelikİş Merkez yö MESS ce Karabük'e gitti. neticileri ile bir değerlendirme MESS Gene! Sekreteri Veli Lök Bu arada işverenin son verdiği yaptıktan sonra basın toplantısı grevin sona ermesi üzerine şunlateklifin kabul edilmesini isteyen düzenledi. rı söyledi: Karabük ve İskenderun şube yöToplusözleşmenin kendisi ve yö"Grevin bitmesi kesinlikle neticileriyle Genel Başkanvckili netimkurulu bilgisi dışında imzamemnun edici bir olaydır. Ancak Abdullah Kuzulu, Demir Çelik Iş landığını anlatin 1 ürker, "Sözleşbu olay başlı başına bir vaka meletmeleri Genel Müdürluğu'ne da menin bukuksal prosedürü tatodu ile telkik edilmeli, endüstrivet edildiler. Burada saat 12.00'de mamlanmamışür. Grevimiz deyel ilişkiler bakımından incelenDevlet Bakanı Çiçek'Ie bir süre vam ediyor" dedi. Şu anda sözleşmelidir. Grevin bitmesi sevindirigörusen sendikacılar Çiçek'in yap meyi tek başına imzalama yetkici olmakla beraber bu şekilde bittığı basın toplantısına kaltldılar. sinin kendisinde olduğunu hatırmesi hoş bir şe> değildir." latan Türker, sözleşmenin imza Çiçek'in açıklaması şeklini Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in "ayak oyunlan" olarak ni İnönü Devlet Bakanı Cemil Çiçek, butelendirdi. SHP Genel Başkam Erdal İnörada yaptığı açıklamada, şunlan Türker, "Sayın Çiçek yalan söy nü, dcmiı çelik grevinde anlaşma söyledi: "Aşağı yukan sözleşme bitme noktasına gelraiştir. Fakat lemevi kendisine şiar edinmiştir. sağlanmasııu memnunlukla karşıdün (önceki) akşamdan beri seıı Grevin acısını. kinini çelik işçisin ladığını belirterek, "İşveren ve işdika genel başkam ve bazı merkez den çıkartmak istiyor. Böyle dev çiler başından beri ciddi olarak yöneticileri, anlamadığımız bir se let adamlıgı olmaz. Yeni bir söz karşılıklı gönişebilselerdi, çok dabeplen dolayı göruşmeleri kesti ve leşme şekli yaraltılar. Bu gidişle ha evvel çözülecekti" dedi. DYP bülün aramalanmıza ve davetimi yarın, sokaktan geçen herhangi Genel Başkam Suleyman Demirel, ze rağmen bu kişilerin Ankara'tfa bir işçiti çağırarak (oplasözleşme Çelikls'in grevi kaJdırdığı açıklairn/alavaıaklar. Bu loplusozleşme masıiıdaıı önceki açıklamalara bulunmadığı ortaya çıkmıştır." düzenine bir darbedir " dedi. dayanarak yaptığı açıklamada da Ankara'da bu gelişmeler surerBasın toplantısından sonra "Grev bitmişse, bitirilmişse ken Karabük'te 2 bine yakın grevciyle bir toplantı yapan Çclikh Çelikİş Genel Merkezi'nde sert se\'inirim" diye konuştu. ÖzaPa kargalar bile güler (Baştarafı 1. Sayfada) işin" Ecevit hükümeti döneminde DÇM borçlarında, orta vadeli ödeme planının kabul ettirilmesi olduğunu belirtti. SHP lideri dün, Artvin'e geçmeden önce, Erzurum'da, havaalanında bir basın toplantısı düzenledi. Inönü, 26 Mart'tan bu yana, ülkenin en önemli gündem maddesinin erken seçim olduğunu belirtti ve Türkiye'nin bugün, yerel seçim öncesinden daha kötü bir durumda olduğunu öne sürdü. SHP'li milletvekillerinin erken seçim için bildirge verdiklerini anımsatan Inönü, "Erken seçim için vakit geçmemiştir" dedi. SHP Genel Başkam İnönü şöyle konuştu: "Parlamento toplandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin başlangıç tarihi olan 7 ekime kadar, herhangi bir gün, erken seçim karan alınabilir. Bu karar alındıktan sonra Meclis tatil olur ve erken seçimle ilgili işlemler yurürlüğe girer. Ve sonunda seçim yapılır. Seçim bittikten sonra yeni bir TBMM kurulur, bu Millet Meclisi'nde ilk iş olarak cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır. Buna vakit vardır. Anayasa müsaittir ve halk bunu istemektedir." İnönü, ülkenin sorunlannın çözumü için erken seçimin şart olduğunu, aksi halde durumun daha kötüye gideceğini vurguladı. İnönü, "Bir kez daha söylüyonım" diyerek ANAP'm cumhurbaşkanlığı seçimine tek başına gitmesi halinde, Meclisteki oturumlara katılmayacaklarmı bildirdi. İnönü, "Sayın Başbakan buna hiçbir ciddi cevap vermedi. İsterlerse, her gün bunu tekrar ederim. Bildirgeyi, her gün okumalannı tavsiye ederim" dedi. İnönu, başbakanm her yerde konuştuğunu anımsattıktan sonra da "Ozal'ın sözlerinin hiçbir degeri yoktur. Hiçbirinin üzerinde durmaya degmez. Ben bunlara cevap vermiyonım. Bundan Uvır değiştirdiğimizi çıkarmasın. Biz katılmayacagız diyonız. Herkesi çocuk sanıyor. Ama bugünkü çocuklar çok akıllı. Onları da kandıramaz" göruşünü savundu. Ecevit'e övgü SHP Genel Başkam Erdal İnönü, başbakanın, DÇM'lerin son taksidinin ödenmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamalara da değinirken, "Başka bir iktidann yaptığı borçlan ödemeyi başarı diye gösteriyor. Bizim belediyeler ANAP'lı belediyelerin borçlannı sürekli ödüyorlar, ona bir şey demiyor" dedi. İnönü, "Sayın Özal, bu basın toptanusını herhal"Türkiye, birçok kalkınmakta de bizim belediyelere destek çıkmak için, yardımcı olun, borç olan ülkeden daha çarpıcı bir şeödüyorlar demek için yaptı" di kilde büyüme sağladı. Dış ekonomik ilişkilerde hayli i>i. İhracal ye konuştu. kıpırdıyor. Uluslararası piyasala"DÇM'ler ödendi, enflasyon ra entegre oluyor. Yine uluslaraoldu" iddiasına "Kargalar bile rası rekabetin baskısını içinde hisgüler" diyen SHP üderi, DÇM'le setmeye, emmeye başladı, ki bu ri ödemek için para basan ANAP çok zor olacak. Ticarette liberaiktidannın kendini "kabahatsiz lizasyondan darbe >i\ince tüm yagibi" göstermek istediğini öne tınmcüannız sizden net'rel edecek, ama bir darbe yemeleri gerekivor. sürdü. İtalyanlar yedi, Almanlar 195O'd< İnönü, başbakanın kendisine, yedi. Bulun bunlar iyi: 10 yıllık DÇM'lerle ilgili dosya gönderdi yapısal uyum çabalannın başanğine de dikkat çekerken, "Sayın ya ulaştığının işareti. Peki ben Demirel döneminde borçlamlmıs, hangi alanda kaygılıyım? Kamu ama, Sayın Ecevit'in CHP hükü harcamaları se enflasyonun etkimeti döneminde bu borçlar orta si. Bunun başlıca sorumlusu kavadeli ödeme planına çevrilerek, mu yatınmlan. Açıklar Merkez odenecek hale getirilmiştir" dedi. Bankası'ndan kapatılıyor. Daha İnönü, Özal'ın DÇM'leri öder aynntıya girebilirim, ama işin ken, bundan daha fazla borcu da özünü isterseniz Türkiye'nin biı Türkiye'ye yüklediğini vurgular pazar ekonomisi olarak kendisiken, "Burada, olumlu not alan, ni Avrupa ve Ortadoğu'nun doyalnız Sayın Ecevit'in CHP hükü kusuna entegre etmekte gösterdimetidir. Çünkü, bülün dünyaya, ği kiiçümsenemeyecek başan, enfbu ödeme planını kabul ettirmiş lasyonun içeride yaratacağı istiktir" diye konuştu. rarsızlık tehdidinin dış ekonomik SHP lideri daha sonra, seçim ilişkilere sıçramasına karşı koruıımalıdır." otobüsü ile Artvin'e geçti. Bunun da ancak "serl önlemlerie" mümkün olabileceğini kaydeden Thalvvitz şu örneği verdi: "Bir ara Türkiye'de Adana'dayken, bu kentin ihtivaçlannın hangi nakliye aracı ile geldiğiııi sordum. Yüzde 99'u karayolundan kamyonlarla geliyormuş, peki neden geriye kalan sadece yüzde bir için bir demiryolu hattı var. Kimsenin işine son veremezlermiş. Çünkü demiryollan bir kamu işletmesiymiş. Bunun gibi birçokvücut var. Kamu sektörii u/eriııde tasarrof yaparak bütçe açığını azaltmaya çalışmaktaki siyasi güçtük, istikrar arzu eden birçok hükümeti azar azar bitiriyor. Oysa neşter atmak gerekiyor. Reorganizasyon gerekiyor. Özelleştirme önemli bir unsur, ama tüm sorunları çözmüyor." PKK'ya (Baştarafı 1. Sayfada) yonların yoğunlaşarak sürdüğü Mardin'in Silopi ilçesi yakınlanndaki Cimsin tepesinde güvenlik guçleri önceki gece 02.00 sularında bir grup PKK militanıyla karşılaştı. "Teslim ol" çağnsına ateşle yanıt verilmesi üzerine güvenlik güçleriyle PKK'hlar arasında çatışma çıktı. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Yardımcısı Nafız Kayalı, olay sonunda dokuz militanın öldürüldüğünü açıkladı. Kayalı, gece karanhğından yararlanarak diğer teröristlerin kaçtığıru, özel polis tımlerinın dokuz militanın cesedine sabah saatlerinde ulaştıklanru belirtti. 70 işadamı için gıyabi (Baştarafı I. Sayfada) rarı çıkarıldığı bildirildi. Diyarbakır gümrüğünde yükledikleri mallara usuJsüz çıkış manifestosu düzenleyerek başmemur Şahin Kaya'ya rüşvet verdikten sonra Habur gumruk kapısında hayaü ihracat yaptıklan geıekçesiyle 8'i tutuklanan 30 işadamı hakkında soruşturma sürdürülüyor. Ankara'dan gelen kaçakçılık şubesi ekiplerinin büyük bir gizlilik içerisinde sürdürdükleri soruşturma ile ilgili bilgi alınamazken, gözaltındaki 22 işadamının bugün Diyarbakır DGM önüne çıkarılmalarının beklendiği belirtiliyor. Bu arada 1988'in ocak ayında "rüşvet almak" iddiasıyla tutuklanan ve halen Diyarbakır Cezaevi'nde yatmakta olan gümrük başmemuru Şahin Kaya'nın sorgulaması işadamlarından ayrı olarak yine Ankara'dan gelen özel bir sorgu timi tarafından yürütülüyor. 44 firmadan toplam 150 işadamının soruşturma konusu olduğu, "büyük hayafa' ihracat soruşturması"nın aranan 120 sanığından önemli bir bölumur.un yurtdışıııda olduğu öğrenildi. Diyarbakır Devlet Güvenlrk Mahkemesi aranması sürdürulen işadamlanndan 70 i nakkında gıyabi tutuklama karan çıkardı. Ege Dış Ticaret Tutuklanan sekiz işadamı arasında iki mensupları bulunan Ege Dış Ticaret A.Ş.'nin temsilcflerinden Şükrü Ilbasmış ile Avukat Hikmet Bozcalı, şirketleri hakkında yurutulen soruşturmanın "Bir hatadan kaynaklandığını" öne sürdüler. İlbasmış ve Bozcalı, Cumhuriyet'e yaptıklan açıklamada, "1980 yılında kurulan şirketimiz İzmir Ticaret Sicili'nin 43559 numarasında kayıtlı olup, ortaklan Abdi Suat Toraman, 11han Karaoğlan ve Berna Güzey'dir. Şirketimizin merkezi 1475 Sok. 511 l d i r . 1986 yılında lasfiye işlemi bitirilmiştir. Adı geçen hayaü ihracat yapan firma ise İzmir Ticaret Sicili'nin 51672 numarasına kayıtlı Ege Dış Ticaret Limiled Şirketi'dir. Merkezi 1443 Sokak 149, 6'dır. İzmir Cumhuriyet Savcılığı'na 6 Aralık 1988 gününde 988/29600 No'lu dosyayla ilgili bilgi verilmiştir. İzmir Ticaret Sicili Memurluğu'nun yapmış olduğu bir hata sonucu 51672 limited >erine sürekli olarak tasfiye edilmiş şirkelimizle ilgili bilgi verilmiştir. Tutuklamaya iciraz edecegiz" dediler. JURSEM'İN REH&ERÜ&INDE İMĞİLTERE'NİN 5EÇKİN DİL OKULLARINDA YAZKIŞYAPABİJTÜNYIL İNĞİÜZCE Ö6RENİN Basın toplantısından sonra Thalvvitz'in yanına giden Türk gazeteciler, ikinci bir teyit almak için başkan yardımcısına "Türkije"nin IMF'ye gelmeye ihtiyaa olduğunu Türk hükümetine iletip Uetmediklerini" bir kez daha sordular. Thalwitz, iletildiğini ancak hükümetin buna yanaşmadığını İNGİLİZLİSANOKULLARI tekrarladı. Thalwitz bu arada, DANIŞMA MERKEZİ Türkiye'nin iflas veya iflas öncesi aşamada olmadığını bir kez daha vurguladı, söz konusu istekle Cumhuriyet Cad 173/4B Elmadağ 80230 Islanbul Hıltm Otelı Karşısı rinin ahenk, uyum ve butunluk gerektiren topyekun çabalar çer Tel 14839 77148 79 43148 28 49 çevesinde gündeme geldiğini kay Fax 132 97 29. Tlx 27498 tusm tr detti. KOKİAKLAMA VE YEMEK HARCAM^RINIZI ARmTAKSİTLEDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle