Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 HABERLER 18 EYLUL 1989 DUIMYAOA BUGUN B 22° A 32° A 28° A 35° A 29° A 23° A 24» Beigrat B 23° Betkı B 22° Bonn B 23° A 21° Budapeşie A 24° Cenevre A 32° Cezayır A 40° OOdt A 40° Dutiyı Ffankfurt B 22° A 31° Sme Hebnla Y W A 33° Katnre Kopenhag Y 21° Köh B 22° A 31° Leftoşa Amsterdam Animan Afina Bafrbt Baıcekma Lcıingrad Y 17° Londra Y 21° A 31° Madnd A 27° Uortreai B 24° MosteM B 17° B 22° Munh B 22° B 15° Oüo A 26° Pans B 22° Prao A 39° flıyaö A 25° Roma A 22° So)ya A 34° Sam B 28° lelAvtv B 30° Tünus Y 17° A 26» Vknedft B 16° Viyana V\fttshiTiQton 8 20° ZDnh A 23° HAVA DLRLML Iflefeorotoji Genel Müdürtuflünden afcnan Mgry* gAre. yurdun kuzeytictfu tesitnteri parçalı bUuflu Orta ve Dogu Karadeniz toyıtan sajanak yajışlı öfcfa yerler az bulutlu ve açık gtçace*. H * » SlCAKLIG): Ûnem* Nr dajfciUk otmayacak. RÜZGAJt Kuty «e bat yMerden rıafif ara sıra orö kumnB esecek DenEdennuzde rüzgâr Marmara ve Ege'de yiUe ve poyraz Ooğu Akdemz'de gun ba^ ^ ^ , ^,«« ! ,« u < , „ , „ ^ ^ •"*« ı W v n * bulunacak van Gött'nde hava Parçalı ve az bulu!KarSm'deİ3W<Jenizmihızlaest kıgeç«ceİLRu2^our^wtatıyonlerdenha«aras.raoftakuvvetı ^ , fögfk otacakTtMga yukseUfti ™* u a M l 5 l 1 0 k m MW*& txıKınacak. 0515 BOruşEgeveBatıAkdeniraeapklannda 21 25 metre karadenizde 3 ıla .y* ^± . . < 4 TURKIYE'DE BUGUN A B A A B A A A B A B B B Bıths B B Bolu B Bursa ÇanaMato B Çonjm B Oendı A 30° 18° Dıyarbakır 23» 13° Edıme 30° 18° Erancan 24° 9° Erzurum 23° 8°EsMşetw 29° 13° Garantep 3Q°21°Giresun 29° 17° Gumüşfane Y 22°10°Ha«<an 31° 15° Isparta 26° 12° bantul 25°13°tzmır 28°15°Kars 23° 10° Kasamonıı B 22°ir>Kaysen 25° 14° ICrMarelı 26° 14° Konya 21° :r Kutahya B 2S° 16° Malalya A A A A B B 3° S ad = Y 22°17°0ı*ı Y 21°W°Rae Y Z3° 13° Samsun B 25° 9°S»rt B 22° 14° Sınop A 30° 16° Sıvas B 19° 8°Tİ*nJaO 20° 12° Trateon Y 25° 10° TunceS B 23°14°Uşak A 24°12°\ön B A 27° 15° ZonguMak B 30° 15° Marasa 24° 14° KMaraş 24=10°Meısm 19° 5°Mu0la 25°13°Muş 28° 15° 30°W° 30° 19° 28° 15° 23° 10° 24° 11° 22° 17° 22° 17° 22° 17° 29° 18° 22° 17° 25° 8° 23° 16° 23° 17° 26° 12° 24° 12° 21° 10° 22° 10° 20° 16° O«/ POLTriKA VE OTESI MEHMED KE3VIAL Mis Sokağı'ndaki imzadan 19.00'da ayrıldım. Ne yapayım diye Beyoğlu'nun ortasında düşünüyorum. Çoktandır uğradığım yoktu, Arif'in Çiçek Bar'ına gittim. Çok nemli, sıcak İstanbul akşamında ağzına kadar doluydu. Hep de bildikler, tanıdıklar... Bara dikeldim, bir çermakçur istedım, yani rakı... Bir süre sonra Arif geldi. "Abi nerelerdesin?" "Buralardayım, ama Beyoğlu'na yolum düşmüyor Biz artık Beşıktaş üstünden işliyoruz " Arif, bir Atatürk senaryosu hazırlıyormuş, onu anlattı. Atatürk'ü İstanbul'dan alıyor, Samsun'a çıkarıyormuş. Gerçi arada öne arkaya doğru akıtmalar varmış. Anlattığma göre çok ilginç. Biz konuşurken bir de ne göreyim, Kemal Bisalman çıkıp gelmez mi? Hadi ben görünmüyorum, Kemal Bisalman hiç görünmüyor. "Londra'da oturuyorum" dedi. Damat Ferit'ten bu yana Londra'da böyle oturanlar çoktur. Sinemacı arkadaşlar var, onlann yanına gectim. Son Osmanlı padişahlanndan birinin oğlu oluyor Adını Ertuğrul koyuyorlar. Bunu duyan nüktedanlardan biri: "Eyvah, yandık. Gene mi sil baştan?" diyor. Biliyorsunuz Osmanlı padişahlarının dedesi Ertuğrul Gazi değil mi? Ertuğrul da padişah olursa yeniden sil baştan! Nereden aklınıza geldi demeyin. Evren Paşa İstanbul'daki konuşmasında, "Artık ben gidiyorum hoşçakalın!.." demedi mi, dedi. Peki, cumhurbaşkanlığına soyunan Turgut Özal ne dedi? "Evren Paşa'nın adını bir üniversiteye, bir de baraja koyacaBiz 12 Eylül dönemi kapanıyor derken bakıyoruz, bir üniversite, bir barajda daha görünmüyor mu? Bu 12 Eylül'ün kolay kolay sona ereceği yok. Ne yana dönsen bir parçası karşına dikelecek... Bu gidişle bir türlu kurtulacağımız yok. Burdan kalkıyor şuraya zıplıyor. Öyle değil mi? 12 Eylül'ün paşası gidiyor, başbakan yardımcısı yerine konuyor. Nasıl edeceğiz? Bizi 12 Eylül'den ancak bir genel seçim temizler. Zaten oyu yuzde 20'ye inmişti. Şimdilerde yüzde 15'lerdedir. Bir genel seçim oldu mu kimsesi kalmaz. Yeni seçimle 12 Eylül'ün bütün birikintileri temiztenir. Yasalar degişir, anayasalar için çareler aranır, bir genel af çıkar, mapushaneler boşalır. işkence odakları ortaya dökülür, işkenceciler sergilenir. Böylece esenlikli bir güne kavuşulur. Olur mu? Başkaca çaresi yok. Faşizmden kurtulan bütün ülkelerin yap tıkları bu olmuştur. Faşizm odaklarından başka türiü kurtulamamışlardır. Faşizm bir daha hortlamaz mı? Bunlar yapılırsa birkaç on yıl ülke huzura kavuşur. Baksanıza görülmekte olan siyasal davalara, 12 Eylül'ün üstünden neredeyse on yıl gecti, bir türlü bitmek bilmiyor. İdamlar sırada bekliyor. Bunca adamı asacak olsan memleket mezbahaya döner. Nedir faşizm? Bir ülkenin sokaklarında kitaplar yakılıyorsa orda faşizm var demektir. Başka türlü nasıl olur? Kitap yakılmasına çok üzüldüm, çok canım sıkıldı demekle faşizm önlenemez. Faşizmin ayak sesleri duyulduğunda kökünün kurutulması gerekir. Faşizmin acısını tatmış demokratik ülkelerde öyle yapmıyorlar mı? Demokrasiyi bir yaşam biçimı olarak alacağız, almadık mı yandık. Göstermelik demokrasi yanlısı olduk mu faşizm de çekildiği köşesinden fırsat buldu mu çıkıyor. İşte insan hakları... insan haklarına göstermelik sahip çıkmayacağız. İnsan haklarına göstermeiik sahıplik edildi mi bunların hepsi başımıza gelir. Ortada bir kabadayı bırakılmamalı, bir tanesi kaldı mı fırsat buldukça ürer. Çiçek Bar'dan çıktım, Sıraselviler alaca karanlıktı, Taksim'e doğru yürüdüm. Ardımda Beyoğlu pırıl pırıl ışıkları ile süzülüyordu. Bilinen gecelerinden birini daha yaşıyordu caddei kebir... Eskiden Beyoğlu'na böyle demezler miydi? Ha, bir adı da istiklal Caddesi değil mi? Geceler çok şeyi saklar... âfoskora erlın mPaııs Gecenin İçinden Madnt Tabnz Tunus ••, Kahıre • ' Aaçık BDuMlu Ggune$lı K«artı Ssıslı Y*a*nurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Doğu Anadolu'da bir dağ. 2/ Her yanı suyla çevrili kara parçası... Gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad. 3/ Ensiz olarak dokunmuş parçaların yan yana eklenmesiyle oluşan nakışlı ince kilira... Bir şeyi anımsamak için yazılan kısa yazı. 4/ Bir nesne ya da düşüncenin daha iyi kavranmasını sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırma. 5/ Herhahgi bir konuda ilgili kişilere soru yönelterek bilgi toplama... Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz. 6/ Hdyınnun simgesi... Sürulmemiş toprak. 7/ Fiyaka... Bir renk. 8/ Vitamin eksikliği nedeniyle lenf bezlerinin büyümesi sonucu oluşan hastalık. 9/ Elementleri altına çevirmek isteyen uğraş alanı... Hangi şey. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ HintTürk imparatbru Şah Cihanın, kansı Mümtaz Mahal için yaptırdığı görkemli türbe 2/ lcraat... Tekke edebiyatı şiir türlerinden biri. 3/ Kısa saph odun baltası... Kayınbirader. 4/ Yabanıl incir ağacı... Fermiyurn elementinin simgesi. 5/ Bir peygambere inananlann tümü... Zengin kimse. 6/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Yunan abecesinde bir harf. 7/ Budunbilim. 8/ Kanda alyuvar sayısımn azalrnasından ileri gelen kansızlık... Çinkonun simgesi. 9/ Çevik... Halk dilinde babanın kız kardeşine verilen ad. Soruıı yabancı dîlde değîl, eğîtîm sîstemînde' Anadilinde Çocuk Olmak Gazetemizde yayımlanan "Anadilinde Çocuk Olmak" başlıMı dizi röportajdan sonra, yabancı dil öğrenimı konusuyta başlayan tartışma sürmektedir. Aşağıda Prof. Dr. Dilek Doltaş'ın yaasm/ sunuyomz. w Prof. Dr. DilekDoltaş Boğaziçi Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü'nden Prof. Dr. Dilek Doltaş'a göre, yabancı dil öğreniminin kültürel ve siyasal emperyalizme yol açtığı savı, oldukça ön yargılı ve tutucu bir bakış açısının ürünü. Doltaş, yabancı bir diîi ve kültürü öğrenen kişinin, kendi dilini ve kültürünü karşılaştırma yoluyla daha iyi tamyacağını ve değerlendirebileceğini söylüyor. cı olarak katıldıkları hiçbir seminere, konferansa katılmamamız gerekir. Böyle bir davramş ise öz kültürümuzü öğrenmemize, korumamıza ve guclendirmemize değil, bağnaz, bilgisiz ve bilinçsiz kişiler ve yurttaşlar olmamıza yol açar. önyargıları yıkmanın yolu öğrenmemek değil öğrenmekten geçer. Yabancı bir dili ve kültürü öğrenen kişi, doğal olarak kendi dilini ve kültürünü de karşılaştırma yoluyla daha iyi tanıyacak, değerlendirebilecektir. Batıya özenmekle, kolonyal bir yaklaşım benimsemekle yabancı dil ve kültürü öğrenmek istemenin aynı olmadığını sanınm en iyi yabancı dili ve kültürü iyi tanıyanlar bilir. Bütün değerlerin göreceliliğinin tartışılmaz biçimde kabul edildiği çağımızda kişinin ulusal kültürünün ne olduğunu bilebilmesi için bile önce onun ne olmadığını öğrenmesi, bir başka deyişle başka kültürleri tanıması, öğrenmesi gerekir. Bu da en iyi, başka dilleri öğrenmeyerek değil öğrenerek gerçekleşebilir. Yani dil eğitimini kültürel, dolayısıyla siyasal emperyalizme yol açacağı en. dişesiyle yadsıyanlar, kendi kendileriyle çelişkiye düşmektedirler. Ülkemizde yabancı dil eğitimine gösterilen ilginin asıl nedeni kanımca yabancı dil öğreniminin bir meslek öğrenimi yerine geçmesinden kaynaklanmaktadır. Dil öğrenmek isteyen öğrencilerin ve velilerinin amacı geneüikle çağdaş ve çokkültürlü kişiler olmak, uluslararası bilim ve sanat dünyasını tanımak, o düzeyde başarı elde etmek değil; eğjtimlerinin sonunda kolayca ve istedikleri gibi bir işe girmek, daha çok para kazanabilmektir. Bugün Türkiye'nin üç büyük kentindeki işyerlerinde bilgisayar programcıları ve operatörlerine ne ölçüde gereksinme duyuluyorsa yabancı dil bilen personele de o ölçüde gereksinme duyulmaktadır. Türkçe, uluslararası bilim, ticaret ve teknoloji dili olmadığından ilerlemek isteyen Türkiye için bu yöndeki gereîcsinimin buyüklüğü doğal ve sağlıklıdır. Herhangi bir alanda dışarıya açılmak isteyen girişimciler, dünyadaki gelişmelerden kendi dalında yararlanmayı amaçlayan işadamları, bilim adamları, teknisyenler ve sanat kârlar yabancı dil bilmek ve/veya yanlarında yabana dil bilen personel çalıştırmak zorundadırlar. Bir başka deyişle çağın önculüğünü yapan Batı'yla iletişim kurmak, yeniükleri izlemek, onun olumlu yanlanndan yararlanmak ve sorunlarından korunmak için en az bir Batı dili bilmek ve kullanmak sarttır. SonUç olarak Batı'nın iletişim ve bilgisayar çağı olarak tanımladığı yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki insanlarla ve çokdilli, çokkültürlü olacağına kesin gözüyle bakılan yirmibirinci yüzyıl Avmpalısı, Amerikalısı ve Japonuyla çağdaş olmayı amaçlıyorsak yabancı dil öğrenimine önem vermek zorundayız. Yabancı dile olan gereksinmeyi görmezlikten gelmek ya da "anadilimizde çocuk yeüştiremiyonu" gibi gerçeklerden uzak, duygusal nedenlerle yabancı dil öğrenimine karşı çıkmak, ulusal çıkarlarımıza zarar vermekten, bizi çağ dışı bırakmaktan öteye göturemez. Ulusal çıkarlarımız açısından üzerinde tartışılması gereken asıl konu, milli eğitimimizin ruteliksızliği ve bunun nedenleridir. Her dalda, düşük ücretle çalışan niteliksiz, isteksiz ve yorgun bir öğretmen kadrosu, kalabalık sınıflar, çok dikkatsizce hazırlanmış ders kitapları, eksik ders araç ve gereçleri ve ezbere dayalı bir eğitim sistemi sonucu doğal olarak bilgisiz, isteksiz ve bilinçsiz bir öğrenci ordusu yetiştirmekteyiz. Durum böyleyken öğrencilerin bilgisizliklerinin nedenini yabancı dil öğreniminde aramak bizi daha büyük yanhşlara itecektir. Temel eğitim sorunumuzu ne PİF (Paralı, İngilizce, Fen) ve PAF (Parasız, Anadille, Fuzuli) gibi demogojiye dayalı kalıplar içinde ne de "anadilimiz, kiiltiiriimiiz eiden gidiyor, ona gölge düşüvor gibi" asılsız endişeler ve tepkiler çerçevesinde ele almalıyız. Yoksa ideolojileri ve duyguları dile getirmekten sorunun kendisini göremeyiz, tartışamayız. ğ'z." DİLEK DOLTAŞ Son yıllarda ülkemizde bir yandan yabana dil öğrenpek isteyenlerin sayısı artarken bir yandan da orta ve yükseköğretim düzeyinde yabana dil öğreniminin gerekliliği üzerinde tartışmalar sürdürülmektedir. Okullarda yabancı dil öğrenmenin gerekli olmadığı, dahası zararlı olduğu görüşünde olanlar bellibaşlı üç gerekçe öne sürmektedirler. Bu kişiler, öncelikle herkesin yabancı dil öğrenme yeteneğine sahip olmadığı ve yeteneksiz öğrencilerin zorunlu olarak dil derslerine sokulmasının öğrenciyi eğitimden uzaklaştırdığıru söylemektedirler. tkinci gerekçe ise yabancı dil derslerini verecek yeterli sayıda nitelikli öğretmen bulunmadığıdır. Bu nedenleri öne sürerek yabana dil egitiminin zorunlu olmasına karşı çıkanlar, sınıflar yalnızca yetenekli ve istekli öğrencilerden oluşursa az öğrenciyle daha kaliteli eğitim yapılabileceğini savunmaktadırlar. Bu görüşte olanların görmezUkten geldiği önemli konu, yabancı dil eğitimi bağlamında tartışılan sorunların yalnızca yabana dil eğitimine ilişkin olmayıp Türkiye'deki eğitimin tümünde var olduğudur. örneğin yabancı dil öğrenmek ne ölçüde özel yeteneğe bağlı ise matematik, dahası coğrafya, tarih ve Türkçe gibi bütun zorunlu dersleri öğrenmek de o ölçüde yeteneğe bağlıdır. Yeteneği olan öğrenmek için daha az çaba harcarken yeteneksiz olan daha çok çaba harcama durumundadır. Ayrıca yabancı dil derslerinde olduğu gibi bütün derslerde öğrenci sayıları yüksektir, öğretmenlerin çoğunun bilgi ve eğitim düzeyleri yetersizdir, eğitim araç ve gereçleri çok sınırlıdır. Özetle bu iki gerekcenin geçerUliği eğitim sisteminin yapısından ve uygulanış biçiminden kaynaklanmaktadır. Ancak müfredat programlarında öğrencilerin devam edecekleri toplam ders sayısımn azaltıldığı ve bütün zorunlu derslerin öğrenciye seçmeli olarak sunulduğu bir sistemde yabancı dil dersleri de matematik, kimya, coğrafya, tarih gibi derslerle birlikte seçmeli durumuna getiriıebilinir. Yoksa zorunlu olmayan her ders, öğrencide "önemsiz", "gereksiz" izlenimi yaratacaktır. Yabancı dil öğrenmeye karşı çıkanların gösterdikleri üçüncü gerekçe ise bilimsel bir görünüm altında sunulmakla birlikte aslında 60 Y1L ONCE Cumhuriyet 18 EYLÜL 1959 Halk şarkıları toplamak için Karadeniz ve Şarki Anadoluya giden Ziya Beyin riyasetindeki konservatuvar heyeti dün şehrimize avdet etmiştir. Ziya Bey bir muharririmize seyahatleri hakkında ju malumatı vermiştir "Seyahitimiz 34 gün devam etmiştir. Şimdiye kadar yaptığımız seyahatlerin en iyisi ve zengini bu seyahat olmuştur. Çünkü gezdiğimiz şehirlerdeki halk nağmesi hem güzel hem de çoktur. Geceli gündüzJü çalışarak 250'den fazla havayı plaga ve notaya aldık. Tetkikate Sinoptan başlayarak sırasıyla Giresun, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Erzincan vilayetlerini dolaştık. JBu yUayetlerin bazısında bir hafta kadar kaldık. Trabzon ve Erzurumun kendisine mahsus oyunları vardır. Bunların hem sinemasını aldık, hem de musikilerini tetkik ettik. Gezdiğimiz vilayetier içinde Bayburt halk şarkısı cihetinden çok zengin, Erzurum çok orjinal ve bakir nağmelere maliktir. Seyahat sırasında gerek halkın ve gerek hükümet ve maarif erkanının bize çok yardımı oldu. Vilayetler yarış edercesine bize misafırperverlikte bulundular. Konservatuvar heyeti Bozuk otomobiller Şehremaneti Seyrüsefer Merkezi dünden itibaren otomobillerin umumi teftişine başlamıştır. Seyrüsefer heyeti fenniyesi otomobillerin seyrüsefer kabiliyetini teftiş etmektedir. Dün işlemesi caiz olmayan 10 otomobil seferden menedilmiş ve garaja çekümiştir. Bunların bazılannın frenleri bozuk, bazüanmn da taksimetrelerinin okunmayacak derecede silik olduğu göriilmüştür. Yalnız bütün vesaiti nakliyenin teftiş ve kontrolü için Seyrüsefer Merkezinin mevcudu kafi gelmemektedir. Merkezin mevcudu 50 memurdur. Bu kadar memur tstanbulun tamamile kontrolüne gayn kafidir. Şehremaneti herhalde bu sene Seyrüsefer kadrosunu tevsi etmeh'dir. Şehrin hayatı ile doğrudan doğruya alakadar olan böyle bir daireye bir kaç memur daha ilave edilmesi çok göriilmemelidir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet 18 EYLÜL 1959 Denizcüik Bankası ile Amerikan şirketleri arasındaki yolcu . ve yük taşıma anlaşmasına dünden itibaren İspanyol yolcu gemileri de dahil olmuştur. Yapılan anlaşmaya göre Denizcilik Bankası gemileriyle Marsilya ve Borselon'a gidecek yolcular oradan da İspanyol transatlantikleri ile Güney Amerikaya geçebileceklerdir. Istanbuldan Amerikaya gidecek yolcu Türk parası ve kambiyo müsaadesiyle döviz ödemeden bile aiabilecektir. Dün varüan bu anlaşmayla tstanbul'dan Güney Amerika'ya (Arjantin'e) aktarma suretiyle ve 15 günde gitmek mümkün olacaktır. Diğer taraftan ttç gündür limanımızda bulunan İspanyol bandıralı "Caro San Roue" transatlantiği dün gece saat 20 de Beyrut istikametine d"oğru limanımızdan ayrılmıştır. Ispanyollardan aldığımız malumata göre, tspanyol yolcu gemi şirketleri, Barselon ile tstanbul arasında önümüzdeki mart ayı başından itibaren yolcu gemileri çalıştırmaya karar vermiştir. Barselon'dan kalkacak yolcu gemileri Marsilya Cenova Napoli Pire tzmir tstanbul arasında 15 günde bir gidip gelecektir. Yeni deniz anlaşması okullarda Türkçe gerektiği gibi öğretilmemekte ve öğrenilmemektedir. Yabancı dilde yapılan eğitim, baslangıçta Türkçe'nin kullanımı. nı sınırlandırsa bile bu sınırlandırma kültür konusunda değil yalnızca bilim konusunda kalır ve geçicidir. Yabancı dilde eğitim yapılan okullarda öğrenci Türkçe olarak edebiyat, tarih ve coğrafya öğrenmeyi sürdürür, yani anadilini kültür ve sosyal bilim dili olarak geliştirme olanağıru bulur. Aynca öğrenci okul dışındaki çevresiyle iletişimini Türkçe yaptığından Türkçe onun için anadili özelliğini korur. Yabancı dilde yapılan başka konulann eğitimi ise, onun yabancı dili de kültür ve bilim dili olarak öğrenmesini sağlar. Aynca yabancı dil bilgisinin tanışıklık düzeyini aşıp dilin gerçek işlevi olan iletişim düzeyinde öğrenilmesi için yoğun, kapsamlı ve uzun bir öğrenim ve kullanım süresine gereksinim vardır. Yoğunluk ve kapsam az önce de belirttiğimiz gibi ancak dil derslerinin yanı sıra bazı kültür ve bilim konularının da yabancı dilde aktanlmasıyla sağlanır. Böylece bütün ortaöğrenim suresince yabancı dilin iletişimde kullanılmasıyla dilin bellekte yerleşmesine de özen gösterilmiş olunur. Anadolu liseleriyle özel yabana okullarda uygulanması gereken bu yöntemle dil öğrenen kişinin yabancı dil bilgisi anadiline yakın, ikinci dil düzeyine gelir. Daha sonraki yıllarda kullanmadığı için ikinci dili unuttuğunu sanan kişi, kullanım ortamı bulduğunda, kısa bir su.rede öğrendiğini aynnulanyla hatırladığını görur. Ancak yüzeysel bir şekilde ve kısa sürede öğrenilen dil unutulur. Böylece öğrenilen dil bilgisi tıpkı, coğrafya, matematik, Turkce'nin yüzeysel öğreniminde olduğu gibi hiç öğrenilrnemesinden i)i olmakla birlikte Türkçe'yi çok iyi kullanan kişinin toplam kültür ve bilgi biTomris Uyar, Nazb Eray, Pınar rikimine fazla bir katkıda bulunKür, Orhan Pamnk, Talal Hal maz. man, Ülkü Tamer, Giingör Bilmen ve Enis Batur gibi birçok yazar ve ozanımız, değil yabancı dil Yabancı dilin öğreniminin külöğrenimine on onbir yaşlannda türel ve siyasal emperyalizme yol başlamak bütün ortaöğrenimleri açması savı ise kanımca oldukça ni yabancı dilde sürdiirmüşlerdir. ön yargılı ve tutucu bir bakış açıÇok doğaldır ki yabancı dili kül sının ürünüdür. Dilin kültürle birtür ve bilim dili olarak öğrenen bi likte öğrenildiği ve o kültürün linçli bir kişi, anadilini de geliş özelliklerini ve değerlerini kendi tirmeyi isteyecek gerektiğinde içinde taşıdığı tartışılmaz bir geranadilinde öğrenemediği, bilme çektir. Ancak bir değerler sistemi, diği kavramlan kendi çabasıyla ni, bir kültürü öğrenmenin kendi bulmaya, kullanınaya çalışacak kültürünü unutmaya, öğrenüen tır. özetle ne yabancı dil öğren kültürün üstünlüğüne inanmaya mek ne de yabana dilde eğitim yol açacağı göriişünü kabullengörmek Türkçe'yi iyi öğreneme raek çok zordur. Bu savı doğnı menin bir gerekçesi olabilir. kabul edecek olursak hiçbir yaTürkçe'nin iyi öğrenilmemesi ya bana kültüre kendimizi açmamada iyi öğretilmemesi yine genel mız, yabancı kültürlerin ürünü eğitim sorunumuzun bir parçası olan yayinlan okumamamız, tekdır. Yeterli ve yetenekli Türkçe nolojiyi kullanmamamız, yabanöğretmenlerinin bulunmadığı cılann düzenledikleri, konuşma siyasal ve duygusaldır. Bu gerekçede, devlet okullarında okuyan çocuklara on onbir yaşından itibaren yabana dil öğretilmesinin onlann Türkçeyi iyi öğrenmelerini engellediği, Anadolu liseleriyle yabancı dilde eğitim yapan olcullara giden öğrencilerin ise Türkçe'yi bilim ve kültür dili olarak kulanamadıklan için anadillerini öğrenemeden yetiştikleri savı öne sürülmektedir. Dahası "anadilinde çocuk olamayan" bu öğrencilerin buyüduklerinde de toplumla uyum saglayamayan, yabancı kültürün üstünlüğünü kabullenmiş, öz kültür bilincinden yoksun bireylere dönüştükleri görüşü savunulmaktadır. Bir başka deyişle, bu gerekçeyi dile getirenlere göre yabana dil öğrenimi kültürel ve siyasal emperyalizme yol açmakta, kendi dilinden ve kültüründen kopuk, sorunlu yurttaşlar yetişmesine neden olmaktadır. Ben öncelikle bu gerekcenin "bflimseT'miş gibi sunulan yanını, yani on onbir yaşında dil öğrenmeye başlayan bir çocuğun anadilini ikinci dil yüzünden öfrenemediği savını tartışacağım. însan beyninin onsekiz yaşına kadar verileni sünger gibi aldığı ve özellikle yabancı dil öğreniminde olduğu gibi mantığa değil de belleğe dayanan konuların küçük yaşlarda çok daha kolay ve hızlı öğrenildiği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle çocuklar anadillerini iki, üç yaş civannda öğrenmeye ve konuşmaya başlarlar, iki ayrı dil ortamında yetişenler ise aynı yaşlarda iki dili birden ayııı kolaylıkla özümserler. Bir dili öğrenmenin bir başka dili öğrenmeye engel olmadığmı, tersine bilinçli kişilerde, karşılaştırma yoluyla, birbirini geliştirmeye yaradığını ise çağdaş yazarlanmızın özgeçmişlerine bakarak da anlayabiliriz. Otsbuste ders Mtabı satşı Yeni öğretim yılıy. ..^ :ers kıtabı kuyrukları yeniden oluşurken, Devlet Kitapları Müdürlüğü'nce. Istanbul'un büyük meydanlannda ve merkezi yerteıinde otobüslerle kitap satışına başlandı. İlk kez bu yıl başlatılan uygulamanın, belli merkezlerden yapılan satışlarda oluşan izdihamı ve uzun kuyrukları önlemek amacıyla başlatıldığı kaydedildi. Devlet Kitapları Müdürlüğü'nce özel otobüs firmalarından kiralanan araçlardan Kadıköy, Eminönü, Topkapı gibi birçok yerde Milli Eğitm Bakanlığı'nın ders kitaplan satılıyor. (Fotoğraf: Fuat KozlukJu) 2 trilyona ders başı (Baştarafi 1. Sayfada) tabı kuyrukları. Her yıl yaşanan ve öğrencilerin neredeyse ilk ayın sonuna kadar kitapsız kalmalarına neden olan bu sorun bu yıl daha da yakıcı olacak. Bunun bir nedeni, öğrenci sayısındaki artış. Bir başka neden de piyasaya yeterli sayıda ve zamanında ders kitabı verilememiş olması. Devlet Kitaplan Müdurlüğü yeni öğretim yılıyla birlikte kitap kuynıklannın oluşmaması, en azından fazla uzamaması amacıyla, tstanbul'da belirli merkezlerde gezici kitaplık niteliğindeki otobüslerden kitap satışına başladı. Ancak yayınevleri ve kırtasiyeciler kendilerine bugüne kadar ders kitabı dağıtılmadığıru belirterek, başlatılan bu uygulamanın sorunu çözmeyeceğini, bunun da yakmda görüleceğini söylüyorlar. Eğitimdeyeni arayışlar Öğrenci velileri özel okul kurdu TUNCAY ÖZKAN ANKARA Eğitim sisteminin içinde bulunduğu çıkmazlar velileri çocuklannm öğrenimi için yeni arayışlara yöneltti. Ankara'da 30 öğrenci velisi bir araya gelerek ozel okul kurdular. "BilgisavBr destekli eğitim" verilecek olan İlkem adlı özel okulda ">nbancı dil ögretimi" dc yapılacak. Dışardan öğrencilerin de kabul edildiği okula bakanlıkça hazırlık sınıfı dahil ortaokul birinci sınıfa kadar eğitim yapma izni verildi. Okulun yönetici kadrosunu da kendi içlerinden oluşturan veliler, eğitim üzerinde daha gerçekçi bir yaklaşımdan yana olduklarını belirtiyorlar. Okul için kurulan şirketin yönetim kurulunun yanı sıra, eğitim kurulu, okul aile birliği kurulu, okul yönetim kurulu gibi organlarının da bulunduğu okulda veliler, eğitim konusunda "alışılmış kalıplann dışında daha başka bakış açılarını dikkate alacaklarım" dile getiriyorlar. Okulun kuıucuları arasında bulunan velilerden Perihan San, okulda verilecek eğitımle ilgili olarak görüşlerini şöyle dile getirdi: "Bilinçli, seçici ve akılcı bir okuma alışkanlığının öğrenciye kazandırılması gerek. INesnelerin ve ola.vlann düşünme, karşılaştırma ve kıyaslama >oluyla algılanmasına yönelik bir yöntem izlemek gerek. (Gezi, gözlem, yerinde saptama ve doğada öğrenme gibi) Bu doğrultuda oğrenme isteği yaratılarak çocuklann birikimlerini yeniden \aratma>^, diişiince üretmeye yöncltilmesi, sağlam bir manlık ve analitik düşünme yeteneğinin geliştirilmesine calışılmalı. Kendini ve çevre\i doğnı algılama, açık belirgin ifade edebilme yeteneğinin verilmesi sağlanmalı. Öğrencilerin başkalannın hakkına sa>gılı, ancak kendi kişisel ve toplumsal baklarının bilincinde, haklarına sahip birey olmalanna çalışılmalı. Gnıp çalışması, belirli amaçlara yönetik gnıp oluşturma, başkalanyla çatışmaksızın gnıp çıkarlarını savunma, dayanışma duygulannın geliştirilmesi gibi temel öğretiler öğrenciye verilmeli." Kontenjan açığı yarası (Baştarafi 1. Sayfada) yanı sıra, yine bu okullan tercih eden öğrenciler için, asıl kontenjanlar kadar yedek liste açıkladı. İstanbul ve Galatasaray liselerini ise tercih edilecek okullar kapsamı dışında tutarak, bu okullara önkayıtla öğrenci almayı kararlaştırdı. Bu uygulama sonunda gerek tercih sistemi dışında kalan Galatasaray ve İstanbul liselerine, gerekse ilgi gören özel yabancı okullara olan yönelim nedeniyle, tercih sistemi içindeki Anadolu liselerini n kontenjanı ne asıl kayıt listelerinden ne de yedek listelerden dolmadı. Bunun uzerine bakanlık, sınav kılavuzunda belirtilen karan değiştirerek Anadolu liseleri için yeni bir yedek liste açıkladı. Aynca, İstanbul ve Galatasaray liselerinin de kontenjanlan doimadığından bu okullar için yeniden önkayıt yapıldı. Sonuç olarak, gönderilen yeni yedek listelere ve yapılan önkayıtlara karşın İstanbul'daki Anadolu liselerinde yüzde 10 dolayında kontenjan açığı kaldı. Ayrıca yine İstanbul Lisesi'nde 2, Galatasaray Lisesi'nde de 11 kişilik kontenjan açığı var. Bununla birlikte bakanlık, büyuk olasılıkla öğretim yılı başladığı için bu okullardaki kontenjan açıklarının kapanması yoluna gidilmeyeceğini, bu amaçla yeni kayıt dönemi açılmayacağını açıkladı. Bakanlığın bu uygulaması, velilerin ve konuyla ilgili uzmanların büyük tepkisine yol açtı. Veliler, kazanmak için en az bir yıl yoğun emek harcayan, bu yüzden belki de ileride giderilemeyecek bunahmlara düşebilecek öğrencilerin geleceği hakkında böyle bir kalemde karar verilmesinin büyük haksızlık olduğu görüşünde. Gerçekten de çok küçuk puan farklanyla açıkta kalan öğrenciler var ve bakanlık, mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması için kısa da olsa yeni bir kayıt dönemi açmazsa, bu öğrenciler "sınav yeniği" olarak, normal okullarda öğretime başlamak zorunda kalacaklar. Veliler, önceki yıllarda kontenjan açıklarının kapatılması için kayıt sureleri öğretim yılı içine de sarkıtılmışken, bakanlığın bu yıl aynı yolu izlememesini, cocuklanna vurmuş "şanssızlık piyangosu" olarak nitelendiriyorlar. Gerek veli ve öğrenciler, gerekse konuyte ilgili uzmanlar, bakanlığın katı tutumunu terk ederek kontenjanı dolmayan okullarda yeni bir kayıt dönemine olanak saglamasını bekliyorlar. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet 18 EYLÜL 1988 3'ü idam, 4'ü ömiir boyu hapis cezasuıa çarptınlmıs sol görüşlü 18 hükümlü ve tutuklu 118 metre tünel kazarak Kırşehir E Tipi Cezaevi'nden kaçtı. Firarilerin tünelden çıkartüan 4 kamyon toprağı ne yaptıklan belirlenemedi. Savcı, "Firarilerin içerden yardım almadan kaçmaları mümkün değil" dedi. 3 er ile 4 gardiyan gözaltma aundı. Gazetemizi telefonla arayan bir kişi, "Yoldaşlarımız emin ellerdedir" dedi. İzmir'de geçen temmuz ayında kuyumcu soymaya kalkışan bir kişi soygunu Kırşehir E Tipi Cezaevi'ndeki arkadaşlarıru kurtarmak için planladıklannı, cezaevi yakjrunda bir arsa satın aldıklarını, bir de gecekondu kiraladıklannı söylemişti. Cezaevinde dün sabaha karşı yapılan nöbet degişimi sırasında 12 nolu koğuşun boş olduğu görülünce, firar olayı ortaya çıktı. Yapılan inceleme sonunda, koğuşun tuvalet taşı kaldınlarak tünel kazıldığı ortaya çıktı. 118 metrelik tünelin cezaevi binası dışına çıktıktan sonra nöbetçi kulübesinin altından geçerek tel örgüyü ve cezaevi tel örgüsunu aştığı ve dışarı açıldığı belirlendi. Çevrede yapılan araştırmada, firarilerin, tünelden çıktıktan sonra 200 metre ilerdeki dere kenarına indikleri ve çoraplanna varıncaya kadar giyeceklerini değistirdikleri belirlendi. Firar Ankara Karanfil Sokak 58 numarada öğretime açılan ve 200 milyon lira sermaye ile kurulan okulda, halen kayıt çalışmaları devam ediyor. Yabancı dil öğretimine ağırlık verileceği, ancak "yabancı dilde eğitim yerine, yabancı dil öğretimi yapılacağı" belirtiliyor. Bilgısayarın da okulda önemli bir eğitim aracı olarak kullanılacaeı ifade ediliyor. Okula alınacak öğretmenler, okul velilerinin oluşturduğu, aralannda uzmanların da bulunduğu bir komisyon tarafından özel mülakattan da geçiriliyor. Okuldaki eğitimin ana temelleri konusunda öğrenci velilerinin, uzmanların, yoneticilerin katılımıyla oluşturulan eğitim kurulu etkili kılımyor. tlkem Özel Okulu 100'e yakın öğrencinin kaydını yapmış durumda. Okul dışardan öğrenci akmlarını da sürdürüyor. Öğreııciler yemek ve diğer masrafları okula ait olmak koşuluyla (taşıma hariç) okula yılda 1 milyon ile 1.5 milyon lira arasında bir para ödeyecekler.