Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/12 EKONOMİ 11 EYLÜL 1989 Hesaplar kabardı, bacalar tütmedi Boyner: Özel sektör tasarrufyatırım fazlası, kamu sektörünce yoğun biçimde kullanıidı. Para piyasalarındaki mevduat artışının büyük kıstnı kamu menkul değerlerine yatırılmış, prodüktif yatırım engellenirken, paralanm plase etmekte yetinenler ödüllendirilmiştir. Yapılan fedakârlıkların gerçekten zorunlu olup olmadığı konusunda kamuoyunda çok ciddi şüpheler uyanmışür. ABDURRAHMAN YILDIRIM Döviz sorununu çözmek ve dış borçlan düzenli ödemek için 1980'li yıllarda uygulanan dışa açık ekonomik modelin faturast ağır oldu. 198089 arasında, 30 milyar dolar ödenmesine karşılık dış borçlar 2.5 kat artarak 37 milyar dolara çıkarken, iç borçlanma da tam 87 kat artış gösterdi. Toplumun yoksullaştınlması ve gelir dağılımı uçurumunun derinleştirilmesi pahasına gerçekleştirilen sermaye birikimi de sanayi yatırımlarına dönüştürülemedi, üretken olmayan aJanlarda kullanıidı. 1980'li yıllarda iyi kâr sağlayan özel sektör elindeki bu kaynaklan başta konut ve turizm olmak üzere hizmetler sektörüne kaydırdı. "Bacadan kaçış" döneminin yaşandığı 1980'li yıllarda sanayi yatırımlan son 25 yılın en düşük düzeyine indi. Imalat sanayii yatınmlarda öncülüğünü yitirerek, ulaştırma ve enerji scktöründen sonra üçüncü sıraya düştü. 1980'den sonra imalat sanayii yatınmlannı yapması istenen özel sektör ise, "heyecanla" başladığı bu dönemi büyük bir "ümilsizlik ve krizle" kapıyor. "Sanayici olmanın pişmanlığını yaşayan ve güvenceyi inşaat ve turizm gibi yatınmlarda arayan" özei sektörün yatınmları arasında bile imalat sanayii öncülüğünü kaybetti. Yatırım harcamalarının yarısını konuta ayırır hale gelen özel sektör imalat sanayiine ancak konut yatınmlanmn yansı kadar bir pay ayırır hale geldi. Sanayileşmenin unutulduğu 80'li yıllarda enflasyon yoluyla, vergüerle, borçlanmayla kamu kesiminde toplanan kaynaklar, altyapı yatırımlarına harcanırken özel kesim de elde ettiği sermaye birikimini hizmetler sektörüne kaydırdı. Elinde kaynak bulunmasına karşılık bunu imalat sanayiinde yatırıma dönüştürememesi özel sektörde de sıkıntı yarattı. özel sektör bu sıkmtısını TÜSfAO'ın "YenkJen Sanayikşme" sloganıyla dile getirdi ve kamu kesimine kabul ettirmeye çalıştı. rek daha az mal satabildiklerini ortaya koyuyor. 8088 döneminde 500 büyük içindeki özel sektör şirketleri, ihracatçılannı dolar bazında 8.8 kat arttırırken satış hasılatları içinde ihraeatın payı yüzde 4.3'ten yüzde 17.1'eçıktı. Özel sektör şirketleri bu dönem içinde öz sermayelerini 35 kat, bilanço kârlarını yine 35 kat, satış hasılatlarını da 39.5 kat arttırdılar. 8089 döneminde sermaye kesimine yapılan büyük gelir transferi yatırıma dönüştürülemed Gezginı Sanayici, sanayici olmanın.pişmanlığını yaşadı. Enflasyonun üzerinde reel kazanç sağlayamadığı için sanayici enflasyonun kendisini eritemeyeceği başka alanlara girdi. 8183 dönemi yeni kararlara adaptasyon arayışı içinde geçti. 8486 döneminde teşvikler ve kur garantili kredilerle ufak bir atılım oldu. Yatırımlar 86'dan sonra inişe geçti, psikolojik olarak sanayici sanayiden kaçtı. MaıçakanKar •rtafi 0 * M I Mztar (MhrarTl) Zeytinoglu: 10 yıldır devam eden enflasyon büyük kuruluşları dahi kansız bıraktı. Enflasyon dikkate alındığında bilanço kârları zarara dönüşüyor. Kuruluşlar bir yıldan öteki yıla, aynı miktarda iş yapabilmek için gerekli işletme sermayesini dahi karşılayamıyor. Oligopol ve tekel konumundaki birkaç sanayinin dışında sanayicinin para kazandığını söylemek mümkün değildir. EalbsjM 107.2 8089 arasında 500 büyük sanayi kuruluşu içinde oze! sektör şirketlerinin durumu 1980 1981 1982 1983 1384 1985 745.7 1.176.5 1863.1 2.801.0 4.5P9.5 7 159.2 78.0 96.6 148.2 215.4 363.4 512.1 23.8 534 453 687 409 506 m Oz stnMyt Ihncat (Myar TL) ( M y M Mar) 29.1 154.0 225.4 321.0 621.9 1.031.6 1.291.4 U ÇafcfM SMraka• nytti stkttnn tayT» 221.116 224 225 238 936 264 223 267 189 271.065 283312 301 501 312 354 421 431 431 426 416 406 409 410 405 133 3 172 2 2945 445 4 406 1916 2.161 2.072 m 36.8 252 304 52.0 40.0 26.7 710 51.2 Özel sektör sanayi şirketlerinin 1131 949 4 1.8810 2.200 10.902.6 771.6 bu kâr artışına, tanm, ücretli 1986 maaşlı kesimden sermaye kesimi 1987 1.290 4 2.929.8 2 847 17.592 1 116.2 35.9 1.668.5 ne yapılan önemli gelir transferi 1988 29.492.1 2 722 4 3.576 631 86.1 5.378.1 2.4021 ne karşılık imalat sanayiine neden yatırım yapılmadığını araştırdık. Kaynak: İSO ve DPT Temel Ekonomik Gustergeter Sanayicilere 1980'li yıllarda kâr el Enflasyon toptan esya fiyaüanm göstermektedir İSO bazı yıllarda ıhraca! ve ödenen faızterı araştırmaya almamıştır. de etmelerine karşılık bunu neden yatınma dönüştürmediklerini sorduk. Olayı tarafsız bir gözle değerlendirme konumunda bulunan ekonomistlere, sermaye kesiminin elinde önemli kaynaklar toplaıımasına karşılık çok ihtiyaç duyduğu sanayi aulımını Türkiye'nin neden gerçekleştiremediğı sorusunu yönelttik. Sanayi sektörü temsilcileri yatırım yapmama nedenlerini yüksek enflasyon ve yüksek faiz ekonomide ve ekonomik kararlardaki belirsizlik, sanayide stratejinin saptanmamış olması ve gtivensizlik olarak açıkladılar. Ekonomistler ise, Türkiye'nin uluslararası iş bölümünde kendisine önerilen rolü çok uysal biçimde kabullendiğini, bu öneri doğrultusunda turizm, tanm, tekstil gibi sektörlere önem verildiğini, sanayileşmenin ikinci plana itildiğini belirttiler. Üniversite öğretim üyeleri dış borçlanmanın iç borçlan beslediğini, faizleri yükselttiğini, para ve sermaye piyasalarından özel sektörün dışlandığmı, böylece yatırıma niyetli kaynak ihtiyacı içindeki özel sektöre fon saglanamadığmıifadeettiler. 390 683 kansız bıraktıgı, bir zamanlann en önde gelen kunımlannın dahi artık enflasyonun erittiği serraayeleri ile daha ileri gitmelerine olanak kalmadığı bir gerçek. Vıllardan beri bilancolannda kâr göstcren şirkelterimiz bile enflasyonu göz önüne alan bir muhasebe yapıldıgında zarar etmektedir. Yatınm için kaynak yaratmak bir yana, kuruluşlar bir yıldan öteki yıla aynı miktarda iş yapabilmek için arttırmak zonında oldugu işletme sermayesini dahi karşılayamamaktadır. Gercek ve tek sebep budur. Oligopol ve lekel konumundaki birkaç sanayinin dışında sanayicinin para kazandığını söylemek mümkün değildir. Kârlar cirolann ancak yüzde 10'u kadardır. Sanayinin kanı kaJmanuştır, hayatlannı sürdürecek kanlan dahi kalmatnıştır." Prof. Çiller Prof. Dr. Tansu Çiller, 80'li yılların başında sanayinin yeni kararlara uyum sürecini yasadığını, 1985'ten itibaren gelişen olayın sanayiciyi hem yüksek faiz hem de kaynak bulamamakla karşı karsıya bıraktığını söyledi. Bunun nedeninin, dış borçlann iç borçlan beslemesi, iç borçların da faizleri yükseltmesi olduğunu kaydeden Tansu Çiller, "Kamu kesimi bütün kaynaklara saldırdı. Vergiye saldırdı. Mevduatın yüzde 44'ünü çekti. Sermaye piyasasının yüzde 90'ını aldı. Yetmedi, para bastı, enflasyon yoluyla tüm toplumdan para çekti, olmadı KİT'lere /am yaplı. Bu kadar çok talep olunca paranın fiyatı yükseldi ve enflas>ondan bağımsızlaştı. İktisadi politikalarda yapılan en büyük >anlışlardan biri buydu 80'lerin ikinci yansı da devamlı bir beklenti ile geçti. Önce faizlerin düşmesi beklendi. Çünkü o faizlerle yatırım mümkün degil. Fizibilite tutmaz. Hükümet 'Enflasyon düşecek, faizler düşecek, yatırım yap' diyordu. Sanayici ise, bu söylenenin gerçekleşmesini görmek istiyordu. Şimdi faizler düşmeye başladı, ama slagflasyon oldugu için ekonominin yeniden canlanması bekleniyor. Bankalarda para var. Satamıyorlar, faizleri de indirdiler. Ama bu ortamda zaten yatınm yapılmaz." yanı da kaderiyle başbasa bırak. Yönlendirici bir plan olması gerekirdi ki sanayiciler önlerini göriıp yatınm y^psınlar. sermaye birikimlerini sanayi yaünmlanaa yöneltsinler." Prof. Önder, bunların yanj sıra 1980'li yıllarda yatırımlardan kaçınmaya bir başka nedeni de şöyle acıkladı: "Eğer moııopol ve monopole yakın bir piyasa varsa, bakikaten yatınmcılar yeni yatınralardan çekiniyorlar. Bii>iık sanayiciler Türkiye'dc kaliteyi arttırmaktan çok fınansal kaynak toplamak istiyorlar. Bazılan da mal variıklannı iilke dışına çıkarmak istiyorlar. Oralarda hisse senedi alarak, hatta aktif değerleri hisse değerlerinin üzerinde olan şirketleri ele geçirerek yonetime geldikten sonra şirketi satmayı ve para kazanraayı düşünüyoriar." Prof. Kazgan Prof. Gülten Kazgan. bir yandan ihraeatın finansmanı için, bir yandan da altyapı yatınmları ile uğraşılırken, imalat sanayii yatırımlarının planlı olmasını sağlayacak, yönlendirici ortamın kaybolduğunu söyledi. Reel faiz hadlerinin çok yükselmesinin, uzun vadeli bir perspektifle Türkiye'nin ne olacağının ongorüiememesini belirsizliklerin artmasının özel sektöre yatırım ortamı bırakmadığını vurgulayan Prof. Kazgan şu değerlendirmeyi yaptı: "Bütün '801i yıllar imalat sanayii için, özel sektör imalat sanayii için kötü gitti. tmalat sanayii yatınmsız kaldı. Zaten 1987 yılına kadar atıl kapasiteler vardı. 88'de ise konjonktür döndü. Yani kısa süreli bir iyileşmeden sonra yeniden ters dönen bir konjonktürde yatırım yapılmaz." Boyner'in göriışü Arzı arttırmak ve yattnmlan başlatmak için hükümet ve siyasi partilerle diyalog başlatan ve "degişmeyecek politikalann ortaya çıkmasına" çalışan TÜSİAD Başkanı Cem Boyner, imalat sanayii yatınmlarındaki daralmayı şu nedenlere dayandırdı: • Para ve sermaye piyasalarında kamu kesiminin ağırlığımn çok fazla olması sonucu, özellikle, özel sektör tasarrufyatırım fazlasının kamu sektörünce yoğun bir şekilde kullanılması ve özel sektöre borç verebilecek fonlann daralması, faiz oranlarının yukselmesi en önemli etkenlerden biri. • Sanayicinin ve ıhracatçımn yeni hamleler yapması, özel sektör sanayi kapasitesinin kısa sürede yeni yatırımlaı la genişletilmesine bağlıdır. Bu dönemde finans, enerji gibi temel girdilerin fiyatlarının çok yüksek olması, bu girdilerin uluslararası standartlarda Türk yatırımcıstna sağlanmamış olması, özellikle ihracata yönelik yatırımlarda artışı engellemiştir. • Para piyasalarındaki mevduat artışımn büyük bir kısmı kamu Özel sektör bunca kâr artışına, tanmdan ve ucretli kesimaen yapılan gelir transferine rağmen neden yatınm yapmadı? sektörünün menkul değerlerine yatmlmış ve böylece prodüktif yatınm yapmak isteyenler engellenirken paralanm plase etmekle yetinenler ödüllendirilmiştir. * Kredimevduat arasındaki fark banka sisteminin kaynak aktarma fonksiyonunu yüksek maliyetle gerçekleştirdiğini göstermektedir. Bu durum sanayici performansını ve yatınm hedeflerini olumsuz etkilemiştir. Bankacılık kesiminin maliyet yüksekliği ise yüksek rezerv tutma zorunluluğu, işletme maliyetlerinin yüksekliği. banka vergileri ve donuk kredilerden kaynaklanıyor. Toplam talepteki artışlar mevcut kapasite ile karşılanamadığı takdirde yeni fabrika teçhizat yatırımlanna gidilir. Bu dönemde, kapasite kullanımında çok önemli birartışın sağlanamaması, kullanılan kapasitenin mevcut talebi karşılaması sonucu yeni yatırımlar gündeme geirnemiştir. TÜSÎAD'ın kurulduğundan beri piyasa ekonomisinı savunduğunu hatırlatan Cem Boyner, Türkiye'deki uygulamanın hata ve noksanları ile Batı ülkelerindeki uygulamadan farklı bir >3pıya dönUstüğıine dikkat çekti, "Bu durumdan olumsuz etkilenen özel sektör imalat sanayiinde )<atınnt egilimi gerilemiştir" dedi. Serbest piyasa ekonomisine geçiş döneminde düzenlemelerde ciddi sapmalar olduğunu kaydeden Cem Boyner şöyle konuştu: "Yapıhm fedakârlıkların gerçekten zorunlu olup olmadığı konusunda kamuoyunda çok ciddi şüpheler uyanmıştır. Özellikle enflasyonist politikalann surdürülmesi, sanayi ve iş hayatının sağlıklı gelişmesini engellemiş, aynı zamanda gelir dağıhmını bozmuştur. Piyasa ekonomisi uygulamalarına ters düşen birçok diğer eksik ve hatalı uygulamalar da sorunu daha karmaşık bir hale getirmiştir. Merkez Bankası, TL'nin iç ve dış istikrannın sağlanabiimesi için gerekli moneter tedbirler alabilecek özerk bir yapıya kavuşturulamamıştır. Bu durum para politikalannda istikrar sağlanmasını engellemiştir. Her sene artan bütçe açıklan ve kamu kesimi finansman geregi, enflasyonu azdırmışHr." * x m m w Doç. Oyan Gezgin'in göriişü 10 yıldan beri tstanbul Sanayi Odası'nın Yönetim Kurulu Bakanlığı görevinde bulunan Nurullah Gezgin de, yatınm yapılmamasını "kararların sık sık degistirilmesine, hükümetin sanayi kesimine sahip çıkmamasına, yüksek enflasyona ve psikolojik nedenlere" bağladı. 80'li yıllarda hizmet sektörüne öncelik verildiğini, sanayinin enflasyon üzerinde reel bir kazanç sağlama imkânı bulamadığını belirten Nurullah Gezgin, "Sanayici sanayici olmanın pişmanlıgını yaşadı" dedi. Gezgin, enflasyonun üzerinde reel kazanç sağlayamadığı için sanayicinin enflasyonun kendisini "ütmeyeceğı", eritmeyeceği başka alanlara girdiğine işaret ederek, 80'li yıllarda sanayi sektörünün gelişimini şöyle değerlendirdi: "Dışa açılma politikası çercevesinde 198182 ve '83 yeni kararlara adaptasyon arayışı içinde geçti. Bu dönemde gerçekten sanayiciler birtakım özkaynaklannı arttırdılsr. Borçözkaynak ilişkisin Kaynak transferi 1980'li yıllarda sermaye birikimi sağlamak ve özel sektörle kalkınmak için izlenen ekonomi politikaları şöyle özetleniyor: • İç pazar daraltıldı, firmalar dış pazara zorlandı. Sürekli yapılan zamlar, ücret ve maaşlann düşük (utulması, düşük taban fiyatı politikası, geniş kitlelerin vergi yükünün arttınlması bir yandan satın alma gücünü düşürürken, bir yandan da sermaye kesimine önemli geiir aktanmı sağladı. Milli gelir içinde 198088 arasında tarımın payı yüzde 23.87'den yüzde 14.00'e, ücret ve maaşJann payı da yüzde 26.66'dan yüzde 15.80'e indi. Nüfusun yaklaşık yüzde 80'ini oluşturan bu iki ana grubun kaybettiği geliri alan kârfaizrant üçlüsü milli gelirdeki payını yüzde 49.47'den yüzde 70.20'ye çıkardı. 1980 yılı gelir paylarını koruyamayan tanm, ücretli ve maaşlı kesimden, 8 yüda sermaye kesimine yapılan aktarım ise 51.5 milyar dolar olarak hesaplandı. • Gelir aktanmından üretici olmayan faiz ve rant büyük pay aldı. İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük sanayi kuruluşu araştırması sonuçları özel sektör şirketlerinin 80'li yıllarda gene de enflasyonun üzerinde kâr ettiğini, ama faiz ve rant artışına yetişemediğini gösteriyor. • 500 büyük sanayi kuruluşu araştırması özel sektör şirketleri sayısırun yıllar itibarıyla düştüğünü, bu şirketlerin iç pazara gide de özkaynak lehine bir gelişıne oldu. 19848586>a kadar da DPTnin verdigi yeni teşviklerle v« TSKB'nin kur garantili kredisiyle ufak bir atılım oldu. Yatınmlarda genişleme görüldü. Bu, sabit sermaye yatınmlarında da göruluyor. Vatınmlar 1986'dan sonra inişe geçti ve sanayi küçülmeye başladı. Sanayinin küçüldügü hem üretim bem de yatınmlardan belli. Buna ilaveten psikolojik olaProf. Önder'in görüşü rak sanayici sanayiciden kaçtı ve kaçıyor, hizraet ve inşaat sektöProf. Dr. Izzetlin Önder ise, riinde güvence aramaya başladı." ekonomideki belirsizliklerin, hükümetin her gün karar değiştirmesinin, maliyetlerin artma eğilimiYavuz Zeytinoğlu ne girmesinin yatınmlar için riskli Özelleştirme ve şirket evlilikle bir ortam oluşturduğuna dikkati rini "Sanayimizi açıkça saöyoruz' çekti. Yatırım yapmamakta plandiye değerlendirip "yeniden ulu sızlığın önemli bir faktör olduğusal sanayi" çağrısı yapan Eskişe na işaret eden Prof. Dr. Izzettin hir Sanayi Odası Başkanı Yavuz Önder, "Piyasa ekonomisine geçZeytinoglu, yatınm yapılmaması mek demek hiçbir zaman uzun vanın ana etkeni olarak "enflas deli bir perspektif yapmamak deyonu" gösterdi. Küçük ve orta bü mek degil. Bir takvim yapmak geyüklükteki sanayi kuruluşlan için rekirdi. Koruma ne oranda ne zakonuştuğunu belirten Yavuz Zey mana kadar devam edecek? Sanayici bunu bilecek ki ona göre kentinoğlu şöyle devam etti: "10 yıkJır devam eden enflasyo disini ayarlasın. Planını. takvimini nun en büyük kuruluşlan dahi .vap, buna kendisini ayarlayama Plan dönemlerinde toplam sabit sermaye yatırımlan (yüzde dağılım) Srirttrltr Tarım Madencilik İmalat sanayii Enerji Ulaştırma 1. Plan 1963 1967 13.9 Sektörler itibarıyla özel sektür sabit 1980 1981 1982 9.7 0.6 25.2 10.4 2. Ptaıa 1968 1972 11.1 3. Ptan 4. Pb» 1973 1977 1979 1983 10.0 1994 10.6 1995 5. Ptan 1986 1987 Turizm Konut Sağlık 5.6 2Û.4 6.5 15.6 1.3 22.4 3.3 26.8 9.0 16 0 2.1 20.1 11.8 3.7 28.2 7.4 20.6 5.4 25.6 15.2 17.9 5.5 23.1 13.3 21.7 7.8 6.3 21.1 13.0 23.8 6.8 4.4 19.6 14.5 23.0 7.8 2.9 15.6 12.6 24.0 7.4 2.5 15.4 12.6 19.8 Tanm Madencilik İmalat sanayii Enerji Ulaştırma 8.6 0.6 25.3 0.7 25.2 0.6 15.3 0.6 14.1 0.7 14.8 1.0 16.9 0.6 15.8 1.1 14.4 1.4 14.3 2.3 16.1 2.7 21.1 3.5 26.3 3.3 1.1 8.1 6.6 Diğer 1.8 5.9 4.7 1.5 5.4 3.3 1.1 6.0 2.4 1.1 6.0 2.1 0.9 7.3 2.6 0.9 8.8 2.4 1.0 9.9 2.8 1.1 9.4 Turizm Konut Eğitim Sağlık Diğer hizmetler Kaynak: DPT 0.8 43.4 0.7 44.6 0.7 42.8 0.2 0.3 4.8 0.2 0.2 4.0 0.2 0.2 4.1 Doç. Dr. Oguz Oyan ise, teşviklerin yönünün sanayi üretiminde hamle yapmaya olanak vermediğini, prodüktif olmayan ticaret ve mali kesimlerin daha çok teşvik edildiklerini belirtti. Türkiye'nin uluslararası iş bölümünde kendisine önerilen rolü çok uysal biçimde kabullendiğini ve bu önerinin turizm, gıda, tekstil gibi alanlarda gelişmeyi içerdiğini kaydeden Doç. Dr. Oğuz Oyan şöyle devam etti: "Türkiye biç itirazsu kabul ettiği bu işbölümü dolayısıyla sermaye birikimini yanlış kanallara akıttı. Sermaye birikimi daha çok servet birikimi şeklinde oluşuyor ve yurtdışında önemli menkul kıymetlere \öneli>or. Yatınm ikliminin uygun olmaması da önemli bir etken. İmalat sanayiine çok risksiz ve yüksek kâr görmeyince yatınmcılar girmiyor. Sermaye çok nazlıdır. Türkiye'rün bu ortamında büyük sermaye gruplan faaliyetlerini çeşiUendirdUer. En büyük iki holding hizmetler sektörüne kayarak dunımlannı güçlendirdi<ler. Sanayiden hizmetlere kayış, Türkiye açısından olumsuz bir tablo sergiliyor. Türkiye'nin aslınsermaye yatırımlan (yüzde dağılım) da 80'li yıllarda sanayi üretimini ikiye katlamaa gerekirdi. 199O'lı yıllarda iddialı bir ülke konumu1983 1984 1985 1986 1887 1988 ancak böyle sürdürebilirdi. nu, 14.6 6.6 5.6 11.8 9.0 . 6.7 Yoksa politik halalar >'aparak, el yordamıyla. günlük iktisat politi0.7 1.4 1.5 1.4 1.2 1.3 kalanyla ekonomiyi yönetmek is27.5 33.8 33.0 33.0 26.3 23.8 tikrarsızlıga yol açtı. 80'li yıllan 0.7 0.7 0.6 1.0 0.9 1.2 kaybeftik." Oyan, Türkiye'nin politik kararlarla yeniden biçimlen19.5 17.9 17.9 14.5 12.4 10.9 dirme>'e sokulduğunu belirterek, 0.8 1.3 2.2 .7 4.8 3.0 "Bunda asıl amaç, kapitalist diın30.3 28.3 30.6 35.2 43.7 48.3 ya ile bütünleşmekti. Bu, Türkiye'ye önerilen reçetelerin, bagım0.2 0.4 0.4 0.4 0.5 0.2 sızlığı tumüyle reddeden politika0.2 0.5 0.2 0.6 0.4 0.6 lar demetinin bilinçli bir 4.5 5.1 4.5 4.1 3.7 3.7 uygulamasıydı" şeklinde konuştu. Boyner: Rüşvet fakiriıı degil verebilenîn silahıdır TÜSİAD Başkanı Cem Boyner, sanayide 1980'li yıliarda neden yatırım yapılmadığı konusundaki görüşlerini açıklarken hükümet sanayici atışmasında, hükümet kanadmdan gelen son eleştiriler konusundaki sorulanmızı da yanıtladı. Boyner'e sorulanmız ve yanıtlan şöyle: Sayın Boyner, gümriik ve fonlann kaidınlması şokunu nasd yorumluyorsunuz? Sanayiyi zora sokacak bir etkisi olacak mıdır? BOYNER Katı korumacılık tekellerin oluşmasına, tüketicinin sömurülmesine ve sanayinin gelişmemesine sebebiyet verecektir. Bu nedenle hiçbir zaman katı korumacılığı benimsemedik. Türk sanayii daha henüz emekleme dönemindedir, kurulma dönemindedir. Bu dönemde, sanayiyi tümüyle dünya rekabetine açarsanız ya da aniden dunya rekabetine yaklaştırırsanız bu henüz kurulma çağındaki sanayimizin üzerinde elbette olumsuz etkiler yapar. Yeni ındirim oranlan sanayiyi çok güç durumda bırakacak oranlar değildir. Ancak her kararı almanın, onu uygulamanın da bir yolu olması lazım gelir. AT nezdinde gümrük duvarlarımızın indirilmesi konusunda calışmalar yapılmaktadır. Bu konuda takvimler vardır ve 199O'lı senelerden sonra ulaşmayı hedeflediğimiz ve arüaştığımız oranlara bir gecenin sabahına inerseniz, ekonominizi şoktan, belirsizlikten ve güvensizlikten kurtaramazsınız. Mesele esasında budur, yoğurt yiyiş şeklidir. Yoksa elbette ki gümrük duvarlarının zaman içinde AT ile anlaştığımız oranlara indirılmesi, sanayinin yavaş yavaş dünya rekabetine açılması tüm bu basta saydığımız sakıncalann oluşmaması için zorunludur. Ancak kaçırılan bir önemli fırsat daha var. Bu gümrük oranlarını indirme şekli biraz pek kahramanca oldu. Esasında biz bu kozumuzu AT'yle pazarlık masasında, onların bize uyguladığı kota ve diğer meseleler karşısında o meselelerde taviz alabilmek üzere pazarlıklarda kullanabilirdik. Sayın Boyner, hükümet bu kararlan ahrken tüketiciyi koruduğunu iddia ediyor siz ne diyorsunuz? BOYNER Milleti gruplara bölmenin yararı yoktur. Tüketici dediğiniz kimdir? Bir insan hem sanayici olabilir hem memur hem asker hem işçi hem çiftçi olabilir, ama aynı zamanda da tüketici olabilir. Bu ülkenin bütün fertleri tüketicidir. Tüketiciler diye ayrı bir sınıf, hakkı yenen mazlum insanlar yoktur, herkes tüketicidir. O beğenmediğimiz yerli ürünleri üretenler de tüketicilerdir. Bakınız ortadaki sinir harbinin getirdiği kargaşayla herkes kararlara kendine göre haklı reaksiyonlar göstermektedir. Bir kısım sanayici "Ben de artık iiretmem, ithal ederim" demektedir. Ancak dikkat ediniz fabrikaları ve işyerleri kapandığı takdirde işlerini kaybetme ihtimali olan işçiler, "Ben de o zaman başka bir yerde çalışınm" diyememektedir. Ve maalesef bu kargaşada esas kaybedenin işıni kaybedecek olan işçiler olacağını görememekteyiz. Bazı kararlan alırken, uygularken çok uzun düşıinmek lazım gelir, çok dikkat Ortadaki sinir harbinin getirdiği kargaşayla herkes kararlara kendine göre reaksiyon göstermektedir. Bir kısım sanayici, "Ben de artık üretmem ithal ederim" demektedir. Fabrikaları ve işyerleri kapandığı takdirle işlerini kaybetme ihtimali olan işçiler, "Ben de o zaman başka yerde çalışınm" diyememektedir. Bu kargaşada esas kaybedenin, işçiler olduğunu görememekteyiz. li olmak lazım gelir. Bunların sonuçlarını ve etkilerini çok ince hesaplamak lazım gelir. Eğer bu kararlarla sanayi beklenenin ötesinde rahatsızlık çekecekse ayakta kalabilmek için bir kısım tesisleri kapatıp çalışanların işine son verecekse o zaman sokakta daha fazla işsiz olacaktır. Bunun getireceği sorunlar ortadadır. Gelir dağılımına, sosyal adalete açacağı yaralar daha acı verecektir. Işte tüm bunlar, çok kahramanca alınan karann sonuçları olarak karşımıza çıkabilir. İş âlemi önünü görmeli diyoruz. İş âlemi yatınmı için, işini idare etmek için önünü görmeli. Peki işçi önünü görmemeli mi? Eğer bu kararlardan onbinlerce işçi etkilenebilecek ise yarın sabah işi olup olmadığını, iki ay sonra iş sahibi olup olmayacağını işçiler de görmsk zorunda değil mi? Sadece is âlemi mi? Bir zamanlar il kokullarda, Türkiye"de kalkınmayı hızlandırmak, işsizlere iş bulmak ve dış ödemeler dengesinde olumlu etki yapmak için, "yerli malı, yurdun malı, herkes bunu kullanmau" kampanyaları vardı. Bilemiyorum şimdi okullarda böyle bir kampanya var mı artık. Bir ülkeyi, ulusu birbirine bağlayan değerler sistemini çok sık aralıklarla değiştirirseniz, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bizler veya bizden sonra gelecek olan ncsilier kanştıracaktır. Bizler Türkiye'de şu anda alınan kararlarla, tüketiciyi, Türk işçisinin alın teriyle ürettiği değil, yabancı işçilerin ürettiği ürünleri tüketmeye teşvik ediyoruz. Ve bizim yarattığımız katma değerlerin Türk işçisinin Sayın Boyner. kleplokrasiyle ilgili medeğil, yabancı ülkelerdeki işçilerin cebine sajınız oldukça ses getirdi. Bu konudaki retransfer edilmesini, politika olarak tercih edi aksi>onlan nasıl değerlendiriyorsunuz? yoruz. Bu politikanın fevkalade kısa vadeli BOYNER Basında heı gün takip edi ve toplumun değer ölçülerini, değerler sistemini zedeleyecek mesajlan içerdiğini düşünüyorum. ABD ve diğer Batılı iilkelerde de hükümetler gümrük oranlannı zaman zaman değiştiriyor ve piyasaya müdahale ediyor. Türkiye'dekinin bunlardan farkı ne? BOYNER Buna ABD en güzel örnek. Bilirsiniz Türk tekstilcileri ve çelikçileri ABD'de kota ve gümrük duvarlanna karşı çok büyük bir savaş vermektedirler. Şimdi dikkat edelim bu savaşı kimlerle vermektedirler; ABD elbette kota, gümrük ve benzer konulara müdahale eder, ancak bunları ilgili sektör temsilcilerine, onlan temsil eden dernek, oda ve lobi gruplanna hiçbir zaman sorrnadan ve danışmadan yapmaz. Daha da ileri gideiim, yalnız danışmadan değil, onlar teşvik etmezse hiç dokunmaz. Örnek olarak: Tekstil konusunda alınan tüm kararların arkasında, Amerika'dakj tekstil üreticileri lobisi ve işçi sendikalan vardır. Tekstil üreticileri kendi şirketlerinin ve fabrikalarının devamlılığını sağlamak üzere çalışırlar, Amerikan hükümetini etkilerler. Öte taraftan, işçi sendikalan da ABD'de tekstil sektörüride çalışan işçilerin, iş güvenliğini ve iş devamlılığını korumak amacıyla hükümete baskı yaparlar ve hükümet onların verdigi bilgi ve talepler ışığında piyasaya müdahale eder. yoruz. Hayali ihracat ve bunun uzantılan, gecekondu mafyaları vb. görerek Türkiye'de kleptokrasinin toplum düzenini rahatsız eder hale gelmediğini söylemek mümkün değildir. Unutmayınız ki rüşvet fakirin değil, rüşveti verebilenin silahıdır. Eğer, işadamlarımızın önde gelen bir derneği kleptokrasiye dair mesajlar veriyors,a, bunu çok dikkatli düşünmek ve iyi değerlendirmek lazım gelir. Hükümetimizin en az AT ülkelerinde olduğu kadar rüşvet ve diğer yolsuzluklarla daha ciddi olarak savaş vereceğine inanmak istiyorum. Bu dönemde hiç değilse sözde de olsa savunulan piyasa ekonomisinin sizce ne yaran oldu? BOYNER Sayın Özal'ın Türkiye'de savunduğu piyasa ekonomisi felsefesi Türkiye için içinde yaşadığımız yüzyılın en önemıi devrimlerinden biridir. TÜSİAD, bu sistemin kurulduğundan beri savunucusu olmuştur. Tutulan yol ve hedefler doğrudur. Türkiye başka bir Türkiye oldu. Bizler dünyaya açıldık, söz konusu felsefe, Tiirkiye'ye çok büyük bir ivme kazandırınışıır. Bizim eleştirdiğimiz işin uygulanma şeklidir, politikası değildir. Sanayiciler, dünya rekabetine açılmak, gümrük duvarının düşürulmesi vb. gibi konularda çok önemli dersler aldılar, ancak uygulanan serbest piyasa ekonomisi değildir. Bu dönemde hep beraber serbesl piyasa ekonomisinin ne olduğunu ve ne olmadığını öğreııdik.