03 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıhı Cumhurıyel Matbaacıhk \e Gazetrcılık Turk Anonım Şırkelı adına N»dir Nıdi # Genel Vayın Muduru: Hasan Ccml, Muessese Muduru Eminc l>aklıgil. Yazı Işlerı Muduru Okat GOIMIK», # Haber Merkezı Muduru Valçın Bavtr, Sayfa Duzcnı Yonetmenı Ali Ac»r. 0 Temsılaler ANKARA. Akmel Tan. İZV1İR Hikmfl Çtıinkaya. ADANA Cetal Başlangıc. Islanbul Haberlcn Eriıan 4k>ıldız, Dış Haberlcr Ergan Bakı, Ekonomı Ccnglz Turkan, Kultur: Ol«l IJsMr, Spor Danışmanı: Abdlllkadir Yucelıun. Duzellme: Refik Durbaş. Araşlırma: Şakin Alpay, IşSendıka: Şikm Krmci. Yurı Haberlcn Necdcl Dojan. Dızı Yazılaj Kcrtm Çalı^ku. # Koordjnaıör Abnet Kornlsan, • Malı Ijler: Erol Erfcul, 9 Muhascbc: Boltnl \t»n • BuıçePIanlama: Srrgi O$maııbc»co*la • Reklam: Ay?t Tona, Ek Vayınlar Halyı Ak>*l 0 Idare. Huscyia Garcr, Işleime Önder Çdik, Bılgılşlem: Nail taal. K ı x » ı Cumhunyeı Malbaacılık « GaKiccılık T A Ş Turk Oca|> Cad 39/41 CijıloJJu M W IM PK 24«lslanbul Ttl 512 05 05 (20 hat). Telcı 22246 Fax (I) 526 60 72 # Bunlar AıUara: Zıya C o k a l p BI> Inkılip S N o 19/4. Ttl 133 II 4147. Tdr» 42M4 Tkx l*> 133 II 41/428 9 Izaair H Zıya Blv 1352 S.2/3. Tel 13 12 30. Tdcx 52359 Fa* (51) 19 53 60 0 Ad«n«: InOnüCad. 119 S N o ] Kaı I.Tcl 1» 37 52 (4 haü. Telcx 62153, Fax (71) 19 37 52 TAKVİM: 19 AĞUSTOS 1989 Imsak: 4.34 Güneş: 6.10 Öğle: 13.13 Ikindi: 17.00 Akşam: 20.05 Yatsı: 21.34 Iferyüzü büyücüleri toplandı Böyle bir sergi düzenlemenin amacı ne olabilir? Üstelik Fransız Devrimi'nin 200. yuını kutlama programı çerçevesinde. Yoksa bu sergi Fransa'nın kendi kendisiyle hesaplaşması mı? Batı'nın yıldız sanatçılarıyla "primitif'leri kapıştırmak mı? Batı günah çıkarmak mı istiyor? Yoksa sadece "çok ilginç olur" diye mi düşünüldü? HANDAN BÖRÜTEÇENE ~ PARİS "Yeryüzü Büyücüleri", Georges Pompidou Kıiltur Merkezi'nin 5. katındaki büyük salonun ve Villette BilimTeknik Muzesi'ne bağlı bulunan Le Grand Halle Sergi Salonu'nun tümunu kapsayan, Parislilerin pek alışık olmadıkları turden bir sergi. Senegal'den ABD'ye, Mozambik'ten Almanya'ya, Tibet'ten Fransa'ya, Uruguay'dan tngiltere'ye, Benin'den Italya'ya, Zaire'den Hollandaya, Çin'den Brezilya'ya, Fildişi Sahili'nden Ispanya'ya, Japonya'dan Yeni Zelanda'ya sayısız ulkeden 105 sanatçının, büyucünün, zanaatkârın katıldığı görkemli bir sergi. "Yeryüzü Buyüciileri" sergisini görenler biraz şaşkın, biraz büyülenmiş, ama çokça soru soran gözlerle bakıyorlar sergilenen yapıtlara. Nasıl şaşınlmasın ki! Avustralya'nin Yuendumu kabilesinden 6 buyücu/sanatçının yerde 4X10 metre boyutlarında, farklı renklerde toprakla yaptıkları, sarmal hareketlerden ve irili ufaklı dairelerden oluşan kabile buyülerinin önünde durduğunuzda, hemen karşınızda Richard Long'un gri bir duvar üzerine çamur sıvayarak yaptığı koskocaman dairesiyle yüz yüze geliyorsunuz. Mario Merz'in hasır kulesi yanında, Yeni Gine'nin Apangai köyünden Nera Jambruk'un rengârenk ev kulesi yükseliyor. Kabakov'un, bir apartman dairesinde, icat ettiği çok özel yaylı bir oturma elemanıyla iavaııı delip uzaya gitmeyi başaran (!) kapı komşusunun bu işi becerdiği odasını ve hikâyesini anlatan düzenlemesiyle, Haitili VVesner Philidor'un farklı renklerde kumlarla yerde yaptığı, tanrılan ve kendilerı arasında ileıişımi sağlayacak simgelerı karşı karşıya duruyor. Ganalı Kane Kwei'nin yaşarken en çok severseniz onunla gonıulün sloganmdan yola çıkıp Mercedes bir otomobil, soğan, ıstakoz ya da fil biçiminde gerçekleştirdiği ahşap tabutlarının \e Nijeryalı Akpan'ın nıezarlar için kilden yaptığı bire bir boyutlardaki hiperealist insan heykellerinin arasından geçerek Danielle Spoerri'nin fetiş heykellerinin ortasında buluyorsunuz kendınizi. Ozellikle de Spoerri'nin "Duvar Halısındaki Tann"sıyla karşılaşıyorsunuz. Ortasına İsa porttürlerine değgin arkeolojik, folklorik, etnolojik, vb. ne varsa Batı pazarlarına, muzelerine, laboratuvarlarına taşınmıştı. Batılı sanatçı o gune kadar görmediği, gördükten sonra da etkilenmemenin mumkun olamayacağı bu yapıtlarla karşı karşıya gelmişti. Örneğin, Paris'teki Afrika ve Okyanusya Muzesi de bu tür muzelerden biri. Bu muzeyi ilk gezdiğimde Doğu Afrika metal heykellerini görüp, "Yahu, bunlar Giacoraetti'nin heykelleri olmasın, belki de altlanna yanlışlıkla Afrika diye yazmışlardır" demiş, bu aşırı benzerlikten kaynaklanan hayretle de müzenin merdivenlerine oturup defterime şunu yazmıştım: "Neden Georges Pompidou'daki Modern Sanatlar Müzesi'nde bu Afrika heykelleri>le Giacomedi'nin heykelleri bir arada sergilenmiyor?" Garip, ama bazen insanın aklından geçenler gerçek oluveriyor. O dönemde Modern Sanatlar Müzesi onarım ve yeniden düzenleme için kapalıydı. Yeniden açıldığında da Giacometti'nın heykellerinin yer aldığı salonun devamına Afrika heykelleri yerleştirilmişti. Yine Georges Pompidou Kulıür Merkezi'nde I986'da açılan "Modern Heykd Nedir?" adlı sergide de benzer bir sergileme dili vardı. Sergi Gauguin'in heykelleriyle ve onları hemen yanında da otantik Tahiti heykelleriyle başlıyordu. Bu sergi de birçok tartışmaya yol açmıştı. Aslında "primitir sanatın modern sanattaki yeri, epeydir sözu edilen bir konu. Taa "Minotaure" dergisinin ilk sayılanndan beri gündemde ve tartışılıyor. Bu pencereden bakıldığında, "Yeryiizü Buyüciileri" sergisi bir yenilik getirmiyor. Ama bu konudaki en kapsamlı sergi. Sonuçta, "Yeryüzu Buyüciileri" sergisi, Batı dün>asının gunümuzdeki yıldız sanatçılarıyla çoğu uzun yıllardır Batı ulkelerinin sömurgesi olmuş ya da halen sömurgesi olan ülkelerden etnolojik, folklorik ya da dinsel temalar üzerine geleneksel calışmalar yapan sanatçı/büyucü/zanaatkârların bir arada sunulduğu bir sergi. Kuşkusuz, Batı ulkeleri dışında bu sergiye çağrılı olan ülkelerde Batı'daki anlamıyla çağdaş sanat yapıtları ureten sayısız sanatçı var. Ama onları bu sergide görmek mumkun değil. Bu sergi için söyleyeceğim son sozu, "Yer>üzü Büyücüleri" sergisine New York'tan katılan Barbara Kruger'in yapıtına bırakıyorum. Georges Pompidou'daki bölümun hemen girişine koyduğu uzun ve yüksekçe bir duvarın ön yuzune "Yeryıizn Büyücüleri kimler?" diye yazmış Kruger. Altına da sorulan sıralamış: Taksi şoförleri mi? Bilgisayar programcılan mı? Gazeteciler mi? Nükleer fizikçiler mi? Silah tuccdrları mı? Modacılar mı? Politikacılar mı? Anneler mi? Sanatçılar mı? Sinema yıldızları mı? Doktorlar mı? Bu liste devam edip gidiyor... Duvarın arka yuzünde ise kocaman harflerle şu yazılı: "Kahramanlara ihtiyaamız yok!" Paris'te çeşitli ülkelerden 105 sanatçı, büyücü ve zanaatkârın katıldığı sergi olay yarattı Cengiz Hanhn mezarı araştırılacak MOSKOVA (AA) Asya kılasınm tarihini en fazla etkilemiş liderlerden biri olan unlü Moğol İmparatoru Cengiz Han 'ın mezarmm bulunması için, Moğolistan Bilimler Akademisi ile Japon Yomiuri Gazetesi, üç yıl surecek ortak bir proje hazırladılar. Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS'ın, Moğolistan'ın başkenti Ulan Bator'dan verdiği habere göre, "Üç Nehir" adı verilen proje çerçevesinde Japonya 'da Moğolistan'ın tarihi ve halkını tanıtan sergiler ve kültür eıkinlikleri düzenlenecek. Projeye üç aşamalı olduğu için "Üç Nehir" adının verildiği bildirildi, ancak bu aşamaların ayrıntıları açıklanmadı. » THY uçagı havada arızalandı tSTANBUL (AA) THY'nin, IstanbulBrükselNew York seferini yapmak üzere havalanan ' Ergene" adlı uçak, sinyalizasyon arızası nedeniyle kalkıştan 20 dakika sonra A tatürk Havalimam 'na gerı dö'nüş yapmak zorunda kaldı. Saat 10.30 sıralarında 160 yolcusuyla havalanan uçak, havalimamna geri döndükten sonra yolcular indirildi ve bakıma alındı. Uçak, arızası giderildikten sonra saat 13.30 sıralarında seferini yapmak üzere havalandı. Htr köşe surprizterie dotuydu Paris'teki "Yeryüzu Buyücüleri" sergisinin her köşesi sürprizlene doluydu. Sözgelimi, Nijeryalı S.J. Akpan'ın yaptığı ınsan başlarının arasmdan geçerek(yukarıda), DamelleSpoerrı'nın fetiş heykellerinin ortasında buluyordunuz kendınizı. 'Yeryuzü Buyücüleri", Senegaiden ABOye, Japonya'dan Yeni Zelanda'ya sayısız ulkeden sanatçı, büyücü ve zanaatkânn katıldığı görkemli bir sergiydi. resi dokunmuş btr makine halısı bu. Spoerri, halıdaki Isa'nın yuzune bir Afrika buyucu maskı ^rleştirmiş. Isa'nın çarmıha aerilirken yarılıp kanayan elleri uzerınde ise musluklar var. Serginin her koşesi surprızlerle dolu. Beninli Tokoudagba'nın "Aile Tapınağı" ile Oldenburg \e Van Bruggen'in ortak yapıtlannı, Sarkis'in "Ça>lak Sokak" duzenlemesi \e Naın June Paik'in tele\izyon!ardan oluşan oiomobili ile Fildişi Sahili'nden Bruh Bovabre'nin resimlerini Anselm Kifer ve Danile Buren ile Nijer>alı Ln\a'nın yapıtlannı yan yana ya da karşı karşıya göruyorsunuz. Işte boyle bir sergi gormek, "primitif sanal"ı Afrika ve Okyanus>a Vlüzesi'nde, modern sanatı da Modern Sanatlar Muzesi'nde gormeye şartlandırılmış Parisliler (ya da Batılılar) için nasıl şaşırdcı olmasın? Peki böyle bir sergi düzenlemenin amacı ne olabilir diye düşunmeye başlıyor insan. Üstelik Fransız Devrimi'nin 200. yılını kutlama programı çerçevesinde. Yoksa bu sergi: Fransa'nın kendi kendisiyle hesaplaşması mı? Batı'nın yıldız sanatçılarıyla "primiüf"leri kapıştırmak mı? Modern sanatın görsel dilinin nerelerden doğduğuna ilişkin 1989'dan geriye doğru bir ayna tutmak mı? Batı gunah çıkarmak mı istiyor? Ya da Batı, bir kez daha butun dunya külturlerinin geleneksel plastik değerlerini en iyi biz sentezler, uretir, felsefesini yapar ve çağlara damgamızı vururuz, işte ispatı mı demek istiyor? Fransız Devrimi'nin 200. yılında olabildiğince (!) evrensel bir sergi oluşturmak mıydı amaç? Yoksa sadece "çok ilginç olur " diye mi duşünüldü? "Yerjüziı Büyücüleri" sergisi belki de bu soruların yamtlarını tümden içeriyor. Aslında 19. yüzyılda başlayan, 20. yüzyılın başlarında da devam eden Batılı kâşiflerin, bilim adamlarının \e din adamlarının uzak ülkeleri keşfetmesi, bununla kalmayıp bu ülkelerin somiirgeleştirilmesiyle herkesin bildiği gibi Batı'da yeni bir dönem başlamıştı. Yeni keşfedilen ve "primilir' denilen bu ülke insanlarının kül Sovyet mimarlar ile işbirliği MUĞLA (Cumhuriyet) Türkiye ve Sovyetler Birliği arasındaki kültürel değişim programı çerçevesinde Türk ve Sovyet mimar odalan arasında Moskova'da kültürel işbirliği protokolü imzalandı. Protokol uyarınca delegasyon heyeti, sergi ve mesleki yayınlar değişimi yapılması kararlaştırıİdı. Bu arada Sovyet mimarlarımn önümüzdeki eylülekim aylarmda Türkiye'ye gelecekleri açıklandı. 916 ağustos arasında gerçekleştirilen gezi ile ilgili izlenimlerini anlatan Mimarlar Odası 2. Başkanı Oktay Ekinci, "Ziyaret süresince Moskova ve Leningrad'da kent planlaması çalısmalan, son mimari gelişmeler ve kültür mirastnın korunması konularıyla ilgili bilgiler aldık" dedi. Maçka Sanat Galerisi, Geogres Pompidou Kültür Merkezi'nde bire bir ölçüleriyle bir kez daha kuruldu. Bir platform üzerine inşa edilen galeri, yürüyen duvarları ve tavandan yapılan ışıklandırma sayesinde İstanbul Maçka'daki galeri mekânım aratmadı. LALE FİLOĞLU Pompidou'da 'İstanbııl ışığı' kezi. Sergi de çok iyi organize edilmişti. Bizim galeri mekânımız orada bir gün içinde kuruldu. Çıılışırken hiçbir zorlulda karşılasnuyorsunuz, istediğiniz her sey anında yapılıyor. Sergide ilginç olaylarla da karşüaşıldı. Örnegin, ünlü sanatçı Kiefer odasında elektrikli menlhenJerie çalısırken, yan od«da çıplak ayakJı Tibetli bir yerlinin yere oturmus resim yaptıgını göruyorsunuz. Ya da ABD'de yaşayan, ancak Dogulu inceliğini kaybetmemiş Nam June Paik'in televizyonlardan oluşan yapıtımn yanında Afrikalı bir sanatçının biiyü totemini kurusunu izJiyorsuduz..." "Yeryüzü Büyücüleri" sergisi basında da çeşitli yorumlarla yer aldı. Kimi basın organlan sergide modern sanat yapıtlanyla etnik sanatlann, diğer bir deyişle Afrikalı ya da Amerikalı yerlilerin masklannın, totemlerinin, resimlerinin bir arada sunulmasına eleştirel bir tavırla yaklaşırken, bir kısım basın organı da bu sayede serginin "evrensd"liğe ulastığını vurguladı. örneğin, "Nouvel Observataeur"ün yorumunda, "Bugün söz konusu olan, gerek cografi gerek kültürel tüm sınırlan ortadan kaldırarak ilk defa dunya çapında bir çağdaş sanat sergisi gerceklestirmektir" sözlerine yer verildi. Bu arada Paris Meclis binasımn önüne yapılacak heykel için de altı sanatçı seçildi. Oldenburg, Hans Haacke, Martinal Raysse Fabro ve Walter de Maria'nın da bulunduğu bu sanatçı grubunda Sarkis de yer alıyor. Bu altı sanatçı verilen süre içinde heykel projelerini seçici. kunıla sunacak. Maçka Sanat Galerisi'nin içine yerleştirilen Sarkis'in yapıtı, geçen mayıs ayında Pompidou'ya uçtu. Maçka Sanat Galerisi, Geogres Pompidou Kültür Merkezi'nde bire bir ölçüleriyle bir kez daha kuruldu. Bir platform uzerine inşa edilen galeri, yuruyen duvarlan \e tavandan yapılan ışıklandırma sayesinde İstanbul Maçka'daki galeri mekânım aratmadı. Bu yıl Beaubourg Muzesi ve Büyuk Villette salonlarında açılan "Yeryüzü Büyücüleri" adlı Paris sergisine Turkiye'den Sarkis ve Maçka Sanat Galerisi yöneticisi Rabia Çapa katıldı. Sarkis'in sergide yer alan yapıtı ilk kez 1986 yılında İstanbul'da Maçka Sanat Galerisi'nde sergilenmişti. Rabia Çapa 1986'da açılan Sarkis sergisinden söz ederken, "Oldukça nostaljik bir sergiydi. Sarkis'in doğduğu, büyudüğü ve şimdi de tstanbul'a geidiğinde olurduğu s o kağın adı olan 'Çaylak Sokak' adını alan sergide Sarko'nun anılan, çocukluğunda banyo yaptığı küvel, 1940'lardan kalma bir radAfrika Kâttir m t i "Yeryüzü Büyücüleri" sergisine genç ve ünlü Ingıliz sanatçı Tony Cragg de "Afrika Kültür Miti" yo, amcasının ayakkabı lezgâhı gibi objeler yer alıyordu" diyor. (yukarıda) ve "Avrupa Kültür Mıti" adlı yapıtlanyla katılmıstı. Üçüncü yaş turizmi ANTALYA (AA) Turizmciler, ekim ayında başlayacak ölü sezonda, yaşlt Avrupalı turisti Türkiye'ye çekebilmek için yabancı tur operatörleri ile yoğun girişimlerde bulunuyorlar. Turizm sezonunu kapamadan 12 ay boyunca sürekli bir etkinlik yaratmayı amaçlayan turizmciler, bunun için en önemli kitlenin "Üçüncü Yaş" adı verilen yaşlı Avrupalılar olduğunu belirtiyorlar. Akdeniz Seyahat Acentalart Derneği (AKSAD) yetkilileri, ölü sezon için hedeflenen turist grubunun, "Lili Marlev/ Kuşağı yaşlı orta Avrupalılar" olduğunu kaydettiler. Üç yıl önce tstanbuCria sefgilenmişti Sarkis'in "Yeryüzü Büyücülen" sergisınde yer alan "Çaylak Sokak" duzenlemesi, 1986 yılında İstanbul'da Maçka Sanat Galerisi'nde sergilenmişti. "Çaylak Sokak", uzun suredir Fransa'da çalışmalarını sürduren Sarkis'in İstanbul'da oturduğu sokağın adıydı. Rabia Çapa'dan öğrendiğimize gore sergi, İstanbul'dan geldiğini belirleyen kimi oğelere, tstanbul ışıklarını anımsatan spot düzenlemelerine sahip olsa da, bu kez Paris'te düzenlendiğinde farklı bir atmosfer yaşatmış. Rabia Çapa 1 nın hâlâ heyecanını duyduğu sergi ve düzenlemesiyle ilgili açıklamaları şöyle: "Bütün malzeme ve mekân boyutları aynı olmasına rağraen sergi farklı bir etki yarattı. Mekânın bir platform üzerinde kurulmasından ve mekân etrafında dolaşılarak gezilmesinden dolayı yapıt bir bakıma tavaf edildi. Czerindeki 'İstanbul Işığı'vla daha sonsuz, mistik bir havaya büründü. Bunu tek kelimeyle anlatmak gerekirse 'sonsuzJuk' diyebilirim." Maçka Sanat Galerisi yöneticisi Rabia Çapa, "Yeryüzü Büyücüleri" sergisinin çalısmalarından ve çeşitli ülke sanatçılarının birbirleriyle yardımlaşmasından da büyük keyif aldığını söylüyor. 14 yıldır galericilik yapan Çapa, Pompidou'da ilk kez bir galerinin bire bir ölçüleriyle sergi kapsamında yer aldığını belirtirken, organizasyonun kusursuzluğundan duyduğu kıskançlığı da saklamıyor: "Pompidou merkezi, altyapısı çok iyi kunılmuş bir kültür mer Sin ema Hısası 'nda değişiklik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür Bakam Namık Kemal Zeybek, Sinema, Video ve Müzik Eserleri Yasası'nın bazı hükümlerinde değişiklik yapı/acağını açıkladı. Zeybek, yeni yasa tasansının hazırlandığını ve eylül ayında TBMM'de görüşüleceğini söyledi. Yeni yasa tasansında, sinema filmlerinin denetimi tamamen sektör içinde oluşturulacak genel müdürlüğe bırakılıyor. Ayrıca sinema sektörünün güçlendirilmesi için de küçük sinema salonu açmak isteyen ve Türk filmi gösteren işletmecilere faizi düşük knedi verilmesi hükmü getiriliyor. öte yandan Tınaz Titiz'in bakanlığı döneminde açıklanan "Türk filmlerinin Oscar ödüllerine aday gösterilmesi" yolundaki calışmalar devam ediyor. Kültür Bakam Namık Kemal Zeybek, aday gösterilecek fılmin çekimi için bir jüri oluşturulduğunu, kasım ayında da fılmin belirieneceğini söyledi. Paris, dünya sanatını kucakladı Fildişi Sahili, Meksika, Zaire, Gana, Yeni Gine, Haiti, Brezilya'dan sanatçüar, hayatlarında ilk kez dünya sanat pazarmın hatırı sayılır merkezlerinden biri olan Paris'te yapıt sergileme fırsatı buldular. SABETAY VAROL PARİS Dev sergi, dünyanın çeşitli ülkelerinden 105 sanatçıyı bir araya getirdi. Paris'te yaşayan sanatçı Sarkis de bunların arasında yer aldı. Fransız Devrimi'nin 200. yıl kutlama senlikleri çerçevesinde ele alınan ve tarihte ilk kez günümüz dunya sanatını tümuyle kucaklama iddiası taşıyan sergi, Paris'in iki büyuk sergi merkezini birden işgal etti. Bu merkezlerden biri, çağdaş sanatın sadece Paris değil, dünya çapındaki bellibaşlı "kâbe"leriııden Pompidou Sanat Merkezi. İkincisi, Porte de la Villette'deki 4 yıl önce restore edilerek rhzmete açılan buyuk hangar. Sergi, "Les Magicicns dc la Terre" (Yeryuzu Buyücüleri) adını taşıyordu. Sanatçı yerine büyucu sözcüğunün kullanılması, birkaç yıldır adı geçen sergiyi düzenleme çaiışması içinde olan ekibin, Batı dünyası dışında kalan birçok ulkede, sanat yapıtı yaratan kişilerden birçoğunun, sanat yaptıklarının bilincinde bile olmaması, daha doğrusu sanat kavramının Ne var ki, "dünya çapındaki ilk bile dillerinde yer almaması olgu sergi" gibisinden bir tanımlamasunu vurgulama gereği duymala ya sahip çıkan sergi duzenleyicirından ileri geliyordu. leri, şimşekleri uzerlerine çektiler. 105 sanatçıdan ellı kadarı Batı Sanatın sadece bdtı uoyulu>la yelı sanatçılardı. Bunların yanında tinmeyıp Uçuncü Dunya boyutuFildişi Sahili, Meksika, Zaire, Ga nu da surece dahil etme girişimi, na, Yeni Gine, Haitı, Brezilya ya beklenmedik sonuçlar ortaya çıda benzer ülkelerden sanatçılar, karmış. Bir soruna çozum getirehayatlarında ilk kez dunya sanat lim derken, çağdaş gorsel sanatpazarının hatırı sayılır merkezle lann sorunsalları orta yere serilirınden biri olan Fransa baskentin vermiş. Sergi yanıt bulacağına, de yapıt sergileme fırsatı buldu. Serginin yapıldığı yerin uluslararası boyuttaki prestiji yanında guzelliği ve sağladığı teknik olanaklar, Batı pazarına şimdiye dek çıkma olanağı bulamamış bu sanatçılara kuçümsenemez bir fırsat sağladı. Öte yandan Batılı sanat meraklılarına gormeye alışık olmadıkları hatlar, şekiller, renkler ve esintiler getirdi. Bu yonüyle ele alındığında insanın "yararlı ve cesur" bir gırişim deyip kendini, büyük çoğunluğu belli bir sanatsal gucün ustunde yapıtların "sihrine" terk etmesi işten bile değildi. postmodern donemin problemlerini daha da içinden çıkılmaz hale getirmiş. Rahatsızlık uyandıran ikinci bir olguya da işaret etmek gerek. O da şu: İlk bakışta, Uçuncu Dünyalı sanatçıların belli bir bolumünün "geleneksel" sanattan esinlenen biçimlerle ziyaretçinin karşısına çıkması, "Yeryiızü Büyücüleri"ne kolonyal sergi izlenımi venyor. Somurgelerden getirilmiş geleneksel yapıtların, "garabel" kabilinden Batılı meraklılara sergilenmesi 19. yuzyılla 20. yüzyılın ilk yarısında bol bol yapılan bir işti. 3. Dunya insanı ve sanatçısını bulunduğu tecrit ortamından çıkarma çaba.sıyla ortaya atılan Pompidou Sanat Merkezi'nin yöneticileri, istemeyerek de olsa, sadece dış gorunuş açısından da olsa, kolonyal sergi duzenleyicilerin uğradığı suçlamalara maruz kalıyorlar. Oysa sergi, toplumlararası diyalog ve kardeşlik iddiası taşıyordu. Oysa, birçok yorumcunun fikir birliği ettiği gibi Batı, diyalog ek sikliği duygusu taşıdığı Üçuncü Dunya ile diyaloğa girmekten çok bu sergide kendiyle diyaloğa giriyor. Çevre ülkelerden gelip Batı tarzında çalışan sanatçıların devre dışı bırakılması. uyanan tepkilerin en onemlilerinden biri. Sanatçı Bedri Bavkanı ilk tepki gosterenlerden. Baykam, serginin açılış günu Pompidou Merkezi'nin girişinde kendi hazırladığı ve yapılan seçimleri kınayan bir gazete dağıttı. Gazetede, ozellikle sergi düzenleyicilerinin, Uçuncü Dunya'dan gelip Batı normlarında çalışan sanatçıları kopyacılıkla nitelemesi kınanıyor. Bedri Baykam, protesto ettiğinde sergiyi henüz görmemişti. Gezip gördükten sonra fikrini sormuş, bu işi yapmasa ömrunun sonuna kadar kendini affetmeyeceği şekinde bir yanıt alnııştık. Baykam, kendisinin sergiveçağıılıp çağrılmamasının protesto ile ilgisi olmadığını da belirtmişti. Aynı eleştiri, daha sonra yayımlanan hemen tum Fransız gazetelerinde de vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle