18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 1989 * * • • CUMHURİYET/17 Hakkari PKKyine saldırdı: 1 er şehit BEYTÜŞŞEBAP (AA) Hakkâri'nin Beytuşşebap ilçesiııde bir askeri araca ateş açılması sonucu bir cr şehit oldu, bir er de yaralandı. Hakkâri'nin Beytuşşebap ilçesine bağlı Hisar Köyü'nden ilçe merkezine dönen askeri araca bolücü teröristler tarafından ateş açıldı. Saldırıda henüz kimlikleri öğrenilemeyen bir er şehit oldu, bir er de hafif şekilde yaralandı. Önceki akşam saatlerinde meydana gelen saldırıdan sonra yörede devam eden arama ve operasyonların Hisar Köyü çevresine kaydınlarak sürdürüldüğü bildirildi. Askeri araca saldırıda bulunan teröristlerin uzak mesafeden ateş ettikleri öğrenildi. Yeterlilik sınavını ÖSYM düzenleyecek ANKARA (ANKA) "Ögretmenlik için mecburi yeteriik ve yanşma sınavı"ru düzenleme yetkisi ÖSYM'ye verilirken, özel sektör de sınavda önemli rol üstlenecek. Üniversiteye giriş smavı düzenlemekte uzmanlaşmış olan ÖSYM, 30 bin adayın katılması beklenen sınava ilişkin soru kitapcıkları ve diğer sıı.av evraklarının basılmasını ihaleye çıkardı. Bu yıl için Milli Eğitim Bakanlığı'na 16t>in öğretmen kadrosu verilirken, sınava girmesi beklenen 30 bin adaydan yaklaşık yarısı öğretmen olamayacak. Önceki yıllarda öğretrnenlik yeteriik sınavlarını bakanhğa bağlı Öğrenci Değerlendirme ve Yerleştirme Merkezi (ÖDYM) gerçekleştiriyordu. Tayfundan sonra Filipinler'in kuzeyini, geçen günlerde etkisi altına alan Gordon tayfunu 41 kişinin ölümüne yol açtı. Şu sıralarda yağmurlar dindi, güneş yeniden yüzünü gösterdi. Başkent Manıladaki şapka satıcısı bir kadın, işlerin açılmasından hoşnut. Çünkü otellerde mahsur kalan turistter havanın dOzelmesi üzenne kenti dolaşmaya başlamışlar. başkenti Varşovada ya,| a n gQZellik yanşmasını kazanan 19 yaşındakı Aneta Kreclickaya ödul olarak Toyota marka bir otomobil verildı. Aneta, yenı otomobili ile fotoğrafçılara poz verirken çok mutluydu. (Fotoğraf: AP) p Sovyetler Blıiiği donanmasından toplam 1100 asker ABD'deki Norfolk Deniz Üssü'nü ziyaret etti. Glasnost sayesinde askerler ilk kez Amerıkan kentlerını dolaşmak fırsatı da bulacaklar. Marshall Ustinov kruvazöründen iki denizci üsse vanşlarında düzenlenen törenin fotoğrafını çekerken görülüyor. Sovyet askerlerinin ziyaretıne karşılık Amerikan askerteri de önümuzdeki günlerde Sovyetler Birliği'ne gidecek. (Fotoğraf: Reuter) 1 Glasnost ziyareti HABERLERİN DEVAMI 'İt. Kurumda "bilim politikası üretiminde" yıllarca çalışan Dr. Hikmet Özdemir'e göre, TÜBİTAK 1983 yılma kadar "şanslı yıllar" yaşadı. "Çünkü Türkiye'de diger devlet kunıluşlannda egemen olan siyasi parti çekismelerinden TÜBtTAK uzak kalmıştı. Bilim adamlannın düşüncelerinden, inançlarından dolayı belirii aynmlara ugramaya baslamalan 34 yıl önce başiadı." Peki bu "mutlu yülannda" TÜBtTAK, ülkemizin bilim hayatına yön verebildi mi? Araştırmacıların önüne hedefler koyabildi mi? Türkiye'nin bilimsel gelişmelerde dünyaya ayak uydurabilmesini sağlayabildi mi? Bu sorulara olumlu yanıt verilemiyor. Uzun yıllar Temel Bilimler Fizik Bölümü'nü yöneten Profesör Dr. Yavuz Nulku bunun nedenini TÜBtTAK'ın Bilim Kunılu'nun yapısında görüyor: "Kunımu yöneten Bilim Kurulu TÜBtTAK'ın amacını benimsemiş, bu amaçlan gerçekleştirmeyi birinci görevi kabul eden insanlardan oluşmuyordu. Hepsi Bilim Kurulu'nda, aslında ek görevle bulunuyoriardı. Kendilerini esas baglı hissettikleri kurumlar üniversiteleriydi. Esas sorumluluklan ve görevleri başka kurtımlarda olan bu insanlar TÜBİTAK'ta kendi üniversiteleri, fakülteleri hatta kürsüleri lehine kararlar aldırmaya başladılar. Sadece Bilim Kurulu üyeleri degil, bir çok araştırmayı yönelen kişiler de başka kurumlara baglıydı." Dr. Hikmet Özdemir de bu eleştirilere katılıyor, ancak TÜBtTAK'ın bugunkü duruma düşmesinin nedenlerini daha çok devletin, hükümetin ve nihayet TÜBİTAK yönetiminin temel bilim poUtikalarının olmayışmda göriiyor: "Devletin araştırma politikası yoktur. TÜBtTAK'ın çeşitli bölümlerinin araştırma politikası yoktur. Bölümlerin, örnegin beş yıl içinde hangi araştırmalan yapacaklannı, hangi konularda yogunlaşacaklannı bilmeleri gerekir. " 1983 yılında Devlet Bakanı Profesör Dr. Nimet Özdaş'ın gi ödenecek? ÇtÇEK Ek ödeme bir iyileştirme çalışmasıdır. Bu toplusözleşmeler sırasında gerçekleşmesi düşünülen enflasyon sebebiyle ücret(Baştarafı 1. Sayfada) lerde bir aşınma söz konusu ise, araştırmacılar almmaya başlanbunu telafi etmek için hükümet mıştır. " olarak tek taraflı bir gayretle bu Sonuçta ANAP iktidarmın çalışmalar yapılmaktadır. 600 bin iki yıl önce kanun gücünde ka kamu işçisine ve devlet memurlararname ile TÜBtTAK yasasını nna yaptığımız ödemelere paralel değiştirmesinden bu yana ku olarak düşünulen bir çalışmadır. rum amaçlanndan uzağa düş Son iki aydır hükümet olarak çamü$, hedeflerine ulaşma nite hşanların hayat şartlannın düzelliklerini yitirmiştir. Öte yandan tilmesi ve hayat standardının yük200'ü araştırmaa, 600 TÜBt seltilmesi noktasında arka arkaya TAK çalışanı, hem ikiyıldan be bir çok karar alınmıştır. Ek öderi yaşanan yozlaşma sürecinde me meselesi, bu kararların devaumutlannı yitirmekie, hem mı niteliğinde yapılan bir çalışma"yoksulluk sınınnda"ki ücretle dır. Bu çalışma aslında karışık bir riyle yaşamaya çabalamaktadır. çalışmadır. Sebebi de şudur: Bunların içerisinde 1987'de yapılan Toplusözleşmeyle ücretlerin yüzde 80 artması da bu ortamda bir topiusözleşmelerin ilkinin bitim anlam taşımamaktadır. TÜBt tarihi 1 Temmuz 1989'dur. Şimdi TAK'ı TÜBtTAK yapanlar da 1 temmuzdan itibaren her ay değılmakta, yabancı ülkelere giı vam eden, işçi sayısı büyüklü kümekte, Türkiye'de de başka ku çüklü sendikalarla bundan sonra müzakereler suresi geldikçe devam rumlara geçmektedirler. edecek. Burada ek ödemelerde Kısacası TÜBtTAK yok ol üzerinde durduğumuz konu şumaktadır. dur: Türktş ile 600 bin kamu işBilim açısından zaten çağın çisi için varılan mutabakat çerçegerisinde kalmış bir Türkiye'de vesinde, geçmiş toplusözleşmelerdevletin temel bilim kurumunun den farklı olarak, enflasyonda can çekişmesi içinde yaşadığımız yüzde 60'ın üzerinde bir gerçekleşdönemin niteliğini vurguluyor. me olursa, farkın, takip eden yıBiz istediğimiz kadar "çağ lın başındaki artışa ilave edilerek atladık " diye yineleyelim; ne ya ücret kayıplannın telafi edilmesi üzerinde durulmuştu. Ama daha rarı olabilir? Kimi zaman çok yinelenen bir evvelki sözleşmelerde böyle bir hüslogan, zavallılaşır, bir toplu küm olmadığı için geçmişe yönelik ücret kayıplanrun giderilmesi mun dramtnı da vurgular. Türkiye'nin "çağ atlaması" için bir iyileştirme yapmayı kararlastırdık. lmkân ölçüsünde iyileşpolitikaanın kullandığı birpro tirme yapılacaktır. Bu yeni bir paganda tümcesidir ve bu konu toplupazarhk, toplusözleşme deda asılyamtı bilim adamlan ve ğildir. Aksi halde toplusözleşme receklerdir. düzeni delinir. Bu yapılacak iyüeşNe yazık ki TÜBtTAK'taki tirme bir müktesap hak değildir. olumsuz gelişmelere baktığımız önemli olan husus budur. zaman bu alanda iyimserliğe olanak yok. Yani bir tür avans nıı olacak? ÇtÇEK Avans, müstakbel alacaktan mahsuptur. Öyle bir avans olarak değil, ama müktesep (Baştarafı 1. Sayfada) giriş yapmaktan" suçlu buldukla hak da teşkil etmeyecek tarzda bir rını söyledi. Savunma yapan sa sistem getirmeye çalışıyoruz. Aknıklardan Kityum Metropoliti si takdirde, daha sonraki toplusözHrisostomos "Deconfronlalion leşmelerde, 'geçen sefer şöyle veranlaşraası ile BM Banş Gücü'nün diniz, bu defa da bunu konlrolüne verilen bölgede tutuk vereceksiniz' gibi bir durum hasıl landıklannı" iddia etti. Ancak bu olur. Verilecek ödeme müktesep iddia, mahkeme tarafından tutuk hak teşkil etmeyecektir bundan lamanın KKTC topraklarında ger sonraki toplusözleşmeler bakıçekleştiğine dair bulgu yapıldığı mından için kabul edilmedi. 'Müktesep hak olmayacakMahkeme, sanıklara 3'er gün tır' söziinden ne anlamamız gerehapis, iki papaza 100'er, diğer sa kiyor? nıkiara da 50'şer Kıbns Lirası para ÇİÇEK Müktesep hak konucezası verdi. Para cezalarını ödemeyi reddetmeleri halinde papaz su şudur: Mesela toplusözleşmelann 10'ar, diğerlerinin de 5'er gün lerde işçiye bilfarz çocuk parası daha hapis yatmalarına karar ve olarak 2 bin lira veriyorsun. Yani çocuk parası vermeyi kabul etmişrildi. sin. Daha sonraki toplusözleşmede 'Bunu vermeyelinı' diyemezsiAtina'dan protesto niz. Müktesep hak teşkil eder. EvYunanistan, Kıbrıslı Rum ka lenmeye yardım vermişsiniz bir dınların tutuklanmalarını Anka önceki toplusözleşmede. Sonrasınra nezdinde protesto etti. Yunanis da evlenme yardımı vermiyorum tan hükümet sözcüsü Athanassi diyemezsiniz. Müktesep haktan os Kanellopulos gazetecilere yap kastedilen budur. Kazanılmış haktığı açıklamada şunlan söyledi: tır. Bu haklar toplusözleşmeden "Yunan hükiimeti hem tutukla doğar. Bizim iyileştirme gayretlenan kadınlann serbesl bırakılma rimiz toplusözleşmelerden doğsını sağlamak hem de gerginliği muyor. Çaiışanların enflasyonun daha da arttıncı hareketlerden kaçınılması amacıyla Ankara nez tahminlerin üzerinde gerçekleşmış dinde durumu protesto etti. An olmasından mütevellit, bir iyileşkara'daki Yunanistan Büyükelçi tirme gayreti. Yapacağımız ödesi, Dışişleri Bakanı Mesut Yıl meler, ne şekilde ve ne nispette yapılırsa, o sadece toplusözleşme biraaz'a bu prolestoyu iletti." tinceye kadar olacak. Diyelim ki, Rum eylemcilerin tutuklanma önümuzdeki eylül ayında PTrnin sı BM Güvenlik Konseyi'nin gun toplusözleşmesi var. O toplusözdemine geldi. BM'deki diploma leşmeyle taraflar oturup bir ücrettik kaynakların verdikleri bilgiye te anlaştıktan sonra, aylık olarak göre, Güvenlik Konseyi'nin tem vereceğimiz bu ayn ödeme otomamuz ayı dönem başkanı olan Yu tik olarak kesilecektir. Bundan goslavya'nın BM daimi Temsilci sonrasını zaten kendi ücreti olarak si Dragoviç Pejiç, perşembe günü alacak. Bizim yapacağımız iyileşKıbns Rum maslahatgüzarı Elias tirmeden TürkIş ile bir süre evFJiades ile görüştü. Kaynaklar, vel vardığımız mutabakat çerçeveEliades'in Pejiç"e Rum Dışişleri sindeki işyerleri istifade etmeyeBakanı Yeorgios Yakovu'nun bir cek. Onlar zaten yüzde 142 zam mesajını ilettiğini bildirdiler. almış, sosyal yardımlan yükseltilmiş. Maaşları günün şartlarına uyarlanabilir hale getirilmiş. Bu ödemeler onlara yapılmayacak. (Baştarafı l. Sayfada) Basın Özgürlüğü Ödülü Seçici 19871988 yılında yapılmış sözleşKurulu, adaylar ve kişisel başvu melere yapılacak. rular arasından yaptığı değerlen Bir örnek verirsek. Ek ödedirmeler sonucu Tercüman Gazetesi yazarlarından Nazlı Ilıcak ile me öncesi işcinin ücreti 100 lira. bütün dünyada basın özgürlüğü Ek ödeme sonrası ücret 120 liranü savunan IPI (Internalional ya çıktı. Toplupazarhk 120 lira Press Institute) adlı kuruluş ödü üzerinden yapılabilecek rai? le layık görüldu. Basın ÖzgürluÇİÇEK Toplusözleşmelerde ğü Ödülü, Nazlı Ilıcak'a gelenek bu seneki muzakerelerde esas alsel Gazeteciler Günü olan ve san dığımız hesaplama tarzı şu. Diyesürün kaldırılışının 81'inci yıldö lim ki, 1987 yılında yüzde 37 ornümünün kutlanacağı yarın Emir talama zam vermişiz. Enflasyon gan Parkı Beyaz Köşk'te düzenle ortalama yüzde 39 olmuş. İşçinin nen törenle verilecek. Ancak to 87 yılından bizden 1 puan alacarende IPI Direktörü Peter Galli ğı var. 1988'egelmişiz. Enflasyon ner, programının sıkışıklığı nede yüzde 75 civarında. Ama bizim niyle hazır bulunamayacağından, yaptığımız ödeme de diyelim ki ödülü daha sonra alacak. ortalama yüzde 30. Ne alacağı var OLAYLARIN Ek zam 'elma şekeri' bizden? 45 puan. Yaptığımız ödeARDENDAKI (Baştarafı l. Sayfada) me, işçiye eninde sonunda ucret GERÇEK olarak ödeneceği için, elbette önümuzdeki toplusözleşme döneminde bu yaptığımız ödemeler hesaba katılacaktır. Nispet olarak, mutlak olarak katılacaktır. Öyle ya da böyle her halukârda katılacaktır. Katılmaması zaten mantıksız olur. Toplusözleşmenin bitimini bekleyip iyüeştirmek yerine, günün şartlarına göre işçilerimizin hayat şartlarından mütevellit sıkıntı çekmemeleri için yaptığımız bir iyileştirme çalışmasıdır. Bu yüzden müktesep hak teşkil etmeyecektir yaptığımız ödeme. Bugünün şartlarına mahsustur. Toplusözleşmesi gelenler, taraflar oturacaklar, bu işin tartışmasını yapacaklar, ücrette anlaştıkları anda bu ödemelerin kesilmesi lazını. İlk sözleşme 1 Temmuz 1989'da bitiyor. Ondan sonra 1 ağustosta, 1 eylülde var. Daha sonra sırayla geliyor. Diyelim ki, PTT ile ilgili toplusözleşme eylülde başhyor. Biz yapacağımız ek ödemeyi burada 1 eylüle kadar yaparız. 1 eylülden sonra yeni yapılacak sözleşme geçerli olacağı için, zaten günün şartlarına göre toplusözleşme güncelleştirildiği için biz, o zaman o ödemeyi keseriz. Diğerleri bakımından, toplusözleşmeleri gelecek olanlar bakımından devam ettiririz. Ek ödeme ücretlere mi, sosyal yardım kalemlerine m1~vedt> rilecek? ÇtÇEK Geçtiğimiz toplusözleşmelerde biz aşağı yukarı bütün işyerlerinde sosyal yardım kalemlerini iki kalem haline getirdik. Bu kalemler, çıplak ücrete ilaveten 94 bin lira, ikinci sene 100 bin lira olarak tespit edildi. Ek ödeme yapılacak toplusözleşmelerde, sosyal yardımlarında böyle bir iyileştirme yapılmış değil. Diyelim ki, PTTde sosyal yardım zamlan 14 bin 830 lira. Eğer bunu öbürlerine eşitleyelim derseniz, PTT işçisi 80 bin liraya yakın zam alır. Ama öbür tarafta, Tarım Orman ve Köyişleri'nde 12 bin 786 lira. Eski Çeltek İşletmesi'nde de 3 bin 620 lira. Burada bir eşitlik sağlamaya çalışırsanız, rakamiar her işyeri bakımından ayrı ayn çıkar. Çünkü toplusözleşmeleri sonra yapılanlar bu sosyal yardımlan biraz daha fazla almışlardır. 1988'dekiler daha fazla, 1987'dekiler daha azdır. Eğer siz bunların hepsini sozleşmeleri yenilenen 600 bin kamu işçisi gibi getirmek isterseniz, o zaman bazı yerlerde 80 bin lira ödeme, bazılarında 90 bin, bazılarında 6570 bin lira yapmak gerekecek. Mesela Gima'da 40 bin lira. Eğer 94 bin liraya eşitlemek isterseniz, burada 54 bin lira zam yapacaksınız. Eğer sosyal yardımlarda bir iyileştirme yapılacaksa, zaten üzerinde çalıştığımız konu burada. Bir iyileştirmedir, birtakım yanlış anlaşmalara da sebebiyet verilmemelidir. Niye filanca yere şu verildi, bize şu verildi. Bazı işyerlerine 50 bin lira zam yapılmış, bazılanna 15 bin lira zam yapılmış. 80 bin lira zam yapılmış olacak. Farkında olmadan hem sendikalar arasında hem de işçi ler arasında bir çekişme meydana gelebilir. Üzerinde durulan konulardan bir tanesi de, bu mahzurlar nasıl telafi edilebilir şeklindedir. Toplusözleşmesi bitmiş veya bitmesine bir kaç ay kalmış olanlara ödeme yapılmalı mı, yapılmamalı mı diye düşünüyoruz. Bu ödemeler nasıl yapılmalıdır? Kademeli mi yapılmalı, yoksa eşitliği mi sağlamalı? Üzerinde durduğumuz konular bunlardır. Ekonomiye, müesseselere getireceği külfetler önemlidir. Ek zam basit bir hadise gibi gözükmüyor. Ek ödemenin çıplak ücrete yansıtılması duşunülmüyor mu? ÇİÇEK Doğrudan çıplak ücrete yansımanın zararları da, yararları da var. Çıplak ücrete verdiğimiz zaman çıplak ücrete bağlı olarak artan diğer yan kalemler var. Mesela, vardiya zammı. Biz geçen sefer 600 bin kamu işçisi için ortalama ücreti 190 bin lira kabul ettik. Ek ödeme yapılacak lar için bir ortalama tespiti her zaman mumkün olmayabilir. Böyle bir ortalama bulmak bazen adaletsizlikleri de beraberinde getirebilir. Diyelim ki, vereceğimiz (a) rakamını çıplak ücrete dahil ederseniz, 135140 bin liraya tesiri başkadır. Öbür tarafta, daha iyi şartlarda toplusözleşme yapmış olanlara tesiri farklıdır. Şartlan müsait olmayanlar bakımından böyle bir yüzde, daha aleyhe netice doğurur. Burada maksat, çok olanlara daha çok para vermek değil. İyileştirmeden maksat, daha aı alıp da, günün şartlan içerisinde geçinme zorluğu olanların hayat standardını bir ölçüde yükseltmektir. Ek ödemeler için toplusözleşmelerde ek protokoller yapmayı mı düşünüyorsunuz? ÇtÇEK Protokol olabileceği gibi, protokol olmadan da yapılabilir. Biz, bu paraları toplu sözleşmeden doğan bir hak olarak ödemediğimize göre, protokole bağlı olmadan da yapabiliriz. Muhakkak, önümuzdeki dönem toplusözleşmelerde ücret kaybı hesap edilirken, bu vereceğimiz para ücrete dahil edilerek hesaba katılacaktır. TUBITAK'ta sancılı bilim (Baştarafı l. Sayfada) 53 yayın, 1988'de 9 ve bu yıl 1 yayın! Kurum, değerli araştırmacılarıyla birlikte yıllann bilim birikimini ve tecrübesini de kaybediyor. Uzmanlar TÜBİTAK'ın "içi boşalmış" bir örgüte dönuşme tehlikesiyle yuzyüze olduğunu belirtiyorlar. Bazı bölumlerde personel açığı kapatılamadığı gibi, yeni alınanlann bilimsel ve teknik düzey bakımından oldukça geri olduğu ve yetişmelerinin iseyıllara mai olacağı kaydediliyor. rişimi ile Başbakanlık'a bağlı bir "Bilim ve Teknoioji Yüksefc Kurulu" oluşturulmasına, kararnamenin hâlâ yürürlükte olmasına rağmen, bu kurul, geçen 6 yıl içinde bir kez bile toplanamayacaktı. ANAP hükümeti iki yıl önce kanun gücünde kararname ile TÜBtTAK Yasasrru değistirecek, Bilim Kurulu'nu kaldıracâk ve yerine başbakan tarafından atanan bir yönetim kurulu olusturulacaktı. Yasa değişikliğinden önce hükümetin baskısıyla Bilim Kurulu'nun genel sekreterliğe getirdiği Prof. Sümer Şahin döneminde başlayan yozlaşma ve keyfi yönetim, yasadan sonra üçlü kararname ile TÜBtTAK'ın başına getirılen, kamuoyunda oldukça yıpranmış Profesör Mehmet Ergin yönetiminde de sürüp gidecekti. Birçok bilim adamı ve araştırmacı, sorunun cözümünü, Türkiye'nin bilim ve teknoioji ile ilgili temel politikalannın saptanmasında görüyor. Dr. Hikmet Özdemir, "Bu saptanan polidkalann uygulamadaki sonınlannın da aşılabilmesi için geçerli tek bir yol var: Bilim ve araştırma bakanlıgı kunılmalı. TürkJye'nln kamu yönetimi geleneği açısından soruna baktıgımızda, bakan düzeyinde bir yaptınm gücü olraadıgı sürece, TÜBtTAK politikalar da saptasa bunlan uygulamakta zorluk çekecektir" görüşünü savunuyor. "Parayı verir, dışardaa gerekli teknolojiyi alınm" anlayışında olduğu görülen bir hükümetten ulusal bir bilim politikası olusturmasını, bilimi kapıkulu zihniyetindeki insanlann elinden kurtararak ehil ellere teslim etmesini, ummak mumkün mü? Gelişmeleri yakından izleyen ve değerlendiren bilim adamlan, acil olarak gündemde bulunan, bilimde ulusal hedefler saptanacağından, bilim, teknoioji ve araştırmalann çağdaş düzeye yükselebilmesi için gerekli olan gayri safi milli hasıladan bilim ve teknolojik araştırmalara ayrılan payın binde 20'den, yüzde 2'lere çıkartılacağından hiç de umutlu görünmüyorlar. Düşük ücretler Geçen haziran ayı içinde 200'ü araştırmacı 600 TÜBİTAK çalışanının, toplusözleşme görüşmelerinin çıkmaza sürüklenmesi ve kurumda 2 yıldır başlayan yozlaşma ve keyfi yönetimi protesto için pasif eylemler ve yürüyüşler yapması dikkati çekti. TÜBtTAK çahşanları aldıklan ücretlerle ancak "yoksulluk sınınnda" tutunmaya çalışıyorlardı. Bir araştırmacı "iki yabancı dil bilirim, doktoramı yurtdışında yaptım, aldıgım ücret 350 bin TL"; bir diğeri " 4 yıldır kurumda çalışıyorum yüksek mühendisim, 270 bin lira elime geçiyor" diyor; bir doçent 300 bin lira aylık alıyordu. En üst maaş 500 bin lirayı aşmıyordu. Yurtdışında bir araştırmacıya 34 bin dolar ödenirken, "bilim ve teknoioji üretmekle" görevlendırilen, dünyanın her Ulkesinde geçerli mesleklere ve niteliklere sahip araştırmacılara bu komik ücretleri layık görülüyor, ülke olarak, toplusözleşmenin imzalanmasıyla ücretlerinin yüzde 80 civarında artmasına rağmen, TÜBtTAK çahşanları arasında hoşnutsuzluğun kolay kolay giderilemeyeceği görülüyor. Yeşilhat CÜNEYT ARCAYÛREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) racatçı kesimlerle içli dışlı ilışkidışlayan Ozal kirvelik yapacaktı. lerinin, ağustos ayının son günleri siyaset piyasasında arzı enYedi sekiz bakan mı, milletvekil dam eylemesı olasılığı üzerinde leri mi, liderliğe aday olduğu söy çjuruluyor. Başkanlık seçimine lenen Hasan Celal Güzel mi, Özal'ın ne ölçüde karışacağı ya Mehmet Keçeciler mi, kimi sor da bir isim üzerinde ağırlığını kosanız hepsi Malatya'nın yolunu yup koymayacağı Malatya'da tutmuş. araştırılacak Malatya'da siyasal sünnet olaylarından da söz ediliyor. Mec ANAP kulisınde güncelliğini lis Başkanı Yıldırım Akbulut, Veh koruyan bir başka soru, cumhurbi Dinçerler'in başkanlığa aday başkanlığına soyunan Özal'ın olmasına ateş püskürürken. Me parti ve hükümet başkanlığı kotin Emiroğlu'nun Özal'dan aday nularını nasıl ele alacağıyla ilgilığı için "icazet almaya" gittiği li. Bu nedenle 7 ağustosta IstanANAP kulislerinde yarı alay yarı bul'da yapılacak merkez karar organı toplantısına önem veriliyor. ciddi söyleniyor. Bu toplantıdan parti içi beklenMalatya'da hem kulis yapıla tilerin tersıne, genel siyasete yön cak hem de Özal dışında kalan verecek bir şey çıkmayacağı elsiyasal çevrelerin kesin yargıya bet güçlü olasılık. Ama kimileri varmalannı engelleyen belirsizlik Özal'ın, cumhurbaşkanlığından ortamına ışık tutacak bılgıler aiı önce partiye vermeyi istediği binabilecek. Oaha doğrusu, çimin ilk ipuçlarını bu toplantıdaANAP'ta söz sahibi görünenler ki davranışlarıyla belirebileceğisünnet düğününü böyle yorum ni söylüyorlar. Akılcı bir senaryo luyor. Önümuzdeki günlerde ye çiziyor, "Özal 1 eylül ile adaylar ni senaryo ve varsayımlar kulise belirip cumhurbaşkanı seçiminin yayılacak. Ganimet bölüşümü başlayacağı 19 ekim arasındaki bir tarihte olağanüstü kongreyi öncesindeyiz, kolay değil! toplayabilir" diyorlar. Meclis başkanı seçiminin Özellikle boşalma halinde gc ANAP içinde hararetli geçeceği nel başkana vekâlet edecek olan varsayımları giderek güçleniyor. teşkilat başkanı değiştirilirse, olaÖrneğin, adaylığa soyunmaya ğanüstü kongrenin anılan tarihhazırlanan kimilerinin hayali ih ler arasında toplanabileceğini Basın İRAN KDP GENEL SEKRETERİ Dr. ABDURRAHMAN KASEMLO'yu YİTİRDİK Sömürgeci katillerin hunharca saldırısı sonucunda yitirdiğimiz İKDP Lideri Dr. A. KASEMLO' nun anısı Ulusal ve Toplumsal Kurtuluş Mücadelesinde yaşatılacaktır. Katilleri lanetliyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. ÖZGÜR GELECEK MEDYA GÜNEŞİ Diyelim bir sözleşme 1 ejıdlde bitti, ancak görüşmeler ekim ve kasımda da sürdü. Ekim ve kasım aylannda da ek ödemeye devam edilecek mi? ÇtÇEK Ödemeye devam etmeyi düşünürüz. Yalnız 1 eylülden itibaren de ücretten mahsup edilir. Toplusözleşmenin bittiği tarihten sonra ödeme yapılmaya devam edilirse, bu ücretinden mahsup edilir. Toplupazarhk, ek ödemeden önceki ücret üzerinden mi yapılacak? ÇtÇEK Bu toplupazarhktaki hesap neye göre yapılıyor? İşçiye ödenen ücret, gerçekleşen enf Kuruma eleştiri lasyon. Bir ücret tarzında bir paGebze araştırmacılan 1988 arara odediğimize göre, onu ister sos lık ayında 74 imzalı bir metin hayal yardım adı altında ödeyin, is zırlayarak TÜBİTAK Başkanlıter yüzde nispetinde ödeyin. ğı'na verdiler ve kurumda bilim ve araştırmaların düzene girmesi, sıkıntıların giderilmesi için yöneticilere diyalog çağnsı yaptılar. Bu öne sürüyorlar. Kimi bakanların başvuruları yanıtsız kaldı. daha şimdiden ekim ayı sonunAraştırmacılar bu kez 104 imda yeni bir kabine geleceğini zalı bir rapor hazırladılar ve kusöyleyerek gün saydıklarına de rum içindeki aksamalan ve çözüm ğinen ANAP çevreleri, Özal'ın önerilerini sorumlu Devlet Baka"adı üzerinde gürültü olamaya nı'na, yönetim kurulu üyelerine cak silik bir başbakan, ama 'güç ve enstitü müdürlerine gönderdilü bakanlardan kurulu' bir ler. Ayrıntıh raporun Cumhurhükümet" düşündüğünü belirti başkanı'na da ulaştınldığı öğreyorlar. nildi. Olağanüstü kongrenin cum Bilimsel çalışmalarınm TÜBİhurbaşkanlığı seçiminden önce TAK amaçlan doğrultusunda sürye alınmasına yeterli bajKa r.a dürülebilmesi için hazırlanan radenler de gösteriliyor. Uçüncü pora kurumun yanıtı, iki araştırturda seçileceği söylenen Özal, macıyı işten çıkarmak ve dördü Evren'in görevi bırakacağı 9 ka hakkında da soruşturma açmak sıma kadar en az on gün ne mil oldu. Bu gelişmeler karşısmda baletvekili ne de parti genel başka zı araştırmacılar kurumdan umutnı. Bu araya ya da daha sonraki lannı keserek istifa yolunu secti. günlere parti ve hükümet soruBu gelişmeler karşısında, yönenunu bırakacağını düşünmek ticilerin TÜBÎTAK'ın sıradan bir zor. Hele yukarı çıkmasına kar devlet örgütü olmadığı gerçeğini şın, parti ve hükümetin dizginle unuttukları görülüyor, bir bilim rini elinde tutmaya niyetli olduğu ve araştırma kurumunun düşündikkate alınırsa "kendinden son ce ve eleştiri özgürlüğü olmadan rasını önümuzdeki iki üç ay ayakta duramayacağını görmeziçinde" biçimlendirmesi ge den geliyorlardı. rekiyor. Özal'a göre, cumhurbaşkanh Raporda neler var? ğı senaryolarına ya basın ya da 9 sayfalık raporda TÜBtTAK muhalefet çevreleri meraklı. Oy Gebze çahşanları yönetimin sa durum öyle değil. ANAP'lılar "araştırma ve istibdam politikada yer.ı ve duyulmadık senaryo larının hatta yönetici kadrolan lar üretiyorlar. Dün dinlediğimiz atama ilkelerinin dabi belirlenmemis" olduğu belinilmekte ve son senaryo şöyle: Halktan vekâlet alan TBMM: "1986 yılından önceki yönetimler. nin cumhurbaşkanı seçmemesi bilgi ve yetenek açısından üst düdüşünülemez. Bir de erken se zeydeki elemanlan titiz bir secimk çim koşulu var. Partiler tabii TÜBtTAK'ta toplayarak, çeşitli ANAP ile SHP anlaşırsa seçim uzmanlık alanlarında bir birikim 1991'de yapılabilir. İki yıl süreyle yaratmaya çalıştılar. Bu yıldan seçilen kişi cumhurbaşkanlığına sonra titiz seçim geleneği bırakılbir çeşit "vekâlet" etmiş olur. Se mış. bölüm başkanlarının ve proçimden sonra ANAP eski gücü je yürütücülerinin olumsuz görü^ nü korur, yine 226'nın üstünde ve raporlanna rağmen, çoğu tecçoğunlukla gelirse, anlaşmayla riibesiz ve genellikle sürdürülmekseçilen tabii Özal yine seçilir ve te olan projelerde çalışamayacak dört yıllık her seçim döneminde nitelikte araştıncılar alınmaya yeni bir cumhurbaşkanı yolu da başlanmıştır" denilmekte ve öneriler yapılmakta... böylece açılır. Bu formül, Özal'ın hiç işine gelir mi? Altı yedi yıl Çankaya'yı is Nereden nereye? tirahatgâh, Semra hanımı "first TÜBtTAK, 1960'h yıllarda lady" yapmaya azmetmiş insan bir iki yılla yetinebilir mi? Ozal bil başlayan planlı kalkınma dönemimiyor mu ki, erken seçim tek ba nin bir ürünü olarak doğdu. şına iktidarı alıp götürecek. Ne 1970'li yıllarda Marmara Araştırrede o eski günler. Git seçime, ma Enstitüsü'nün kurulmasıyla şekillendi ve nihayet 1983 yılında gel 226'nın üstünde... Şu ANAP'lılar harika. Liderle Temel Bilimler Bölümü'nün oluşri çıkıyor, başta iktidar milletvekil turulmasıyla da kurum bilimin lerini maddi yararlarından asla bütün alanlarıyla bütünleşmiş olvazgeçmeyecek insanlar diye ka du. ralıyor. Keçeciler dışında hiçbirinden ses yok. Bir yıllığına Özal'ın Boğaziçiliden hırsını doyuralım, başımızdan sa bütünlemeıılere Ingılızce ve valım içeriğinde senaryolar düTürkçe dersler. zenliyorlar. İnsan hayal ettiği 163 77 96 sürece yaşarmış. (Baştarafı 1. Sayfada) edenlef'e uygulanıyor Cezası da az buz değil: idam!.. Maddeye göre, bu suça "teşebbüs edenler" cezalandırılıyor; "teşebbus" aşamasını geçip de anayasayı zorla değiştirenlere ve TBMM'yi görevini yapmaktan "cebren men" edenlere bu madde uygulanamıyor. Bu kez anayasayı zorla değiştirip, TBMM'yi görev yapmaktan "cebren men edenler" birtakım insanları "aneyasayı ihiale teşebbus etmek" suçundan yargılıyoriar. Yani anlayacağınız "gücü gücüne yetene..." 146. maddeden mahkum olanların afları da söz konusu değil. Anayasa 14. ve 87. maddeleriyle bu yolu da kapatıyor. 1982 Anayasası TBMM'lerinin iradelerine de "ipotek" koyuyor. 12 Eylül, bir askeri darbeyle gelmiştir. Bu açıdan 12 Eylül konsey yönetimi "anayasayı ihlale teşebbus" aşamasını geçip, anayasayı zorla değiştirmiş ve TBMM'sini yine zorla görev yapmaktan "men etmiştir." Darbe başarılt olmasaydı, Kenan Evren ve arkadaşları 146. maddeden yargılanacaklardı. Ama biliyorsunuz "orduya karşı ihtilal yapılmaz..." Silahlı kuvvetlerin üst yönetimi bir kez ihtilale karar vermişse bu ihtilali önleyecek güç yoktur. 12 Eylül yönetimi anayasayı zorla değiştirdikten ve TBMM'yi de zorla görev yapmaktan alıkoyduktan sonra birtakım kişi ve kuruluşları "sizler anayasayı ihlal ettiniz, TBMM'yi görev yapmaktan cebren alıkoydunuz" diyerek 146 maddeyi işletmistir. "Sol" görüşlü örgütlere 146. madde uygulanmıştır. Gelelim 313'e... 313, Ceza Yasası'nda yer alan bir başka maddedir. 313. madde "cünjm işlemek için teşekkül meydana getirenler" başlığındaki bölümün ilk maddesidir. "Cürüm işlemek için teşekkül meydana getinvek" suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar ağır hapistir. Bu örgüt silshlıysa durum ve koşullara göre ceza sekiz yıldan on yıla kadar da artabilir. 146. madde "siyasal nitelikli suc" sayılıyor. 313. madde de "adi suç." Bu yüzden 146. maddeden cezalandırılanlara af yolu kapalı tutuluyor; 313. maddeden cezalandırılanlara ise bu yol açık. Solcu örgütleri 146. maddeden cezalara çarptıran askeri mahkemeler, sağcı örgütlere 313. maddeyi uyguladılar. Bu kararların bir kısmı da Askeri Yargıtay'dan geçerek kesinteşti. Eylemci sağcıysa 313, Eylemcı solcuysa 146. Önümuzdeki yıllarda "adi suçlara af' getirilince, 12 Eylül döneminde askeri mahkemelerde 313. maddeden cezalara çarptırılanların suçları bütün sonuçlarıyla bağışlanacak, ancak 146. maddeden mahkum olanlara af bile önerilemeyecek! Bu, başlı başına bir haksızlık, bir adaletsizlik ve bir eşitsizlik değil midir? Sıkıyönetim askeri mahkemeleri, sıkıyönetim dönemlerine özgü mahkemelerdir. Sıkıyönetimler bitince sıkıyönetim mahkemelerinin görevleri de biter. Bu askeri mahkemeleri sıkıyönetim süresi dışında çalıstırmak demokrasiyle, hukuk devletiyle bağdaşmaz. Sivil demokrasi mi kuracağız? Önce bu konulara çözüm bulmalıyız. Temel hak ve özguriüklen kıtalardan "terhis" etmedikçe, demokrasi kurulamaz. Askeri dönem bitti, esas duruşa gerek yok, rahat beyler rahat! UGUR MUMCU GOZLEM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle