17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER le değil. 198O'li yıllar, toplumun bilinçli olarak depolitize edildiği her türlü örgütlenmenin, tavır koymanın yasaklandığı, hiç yoksa politikayla ilgiden uzak tutulduğu, çok zorlaştınldığı yıllar. Çevre konulan, aralanndan sıynldığı öteki siyasal, toplumsal, ekonomik konularla karşılaştınldığında, en "masum", en 'legal", en "kolay örgütlenebilir" alanı oluşturuyor. Dolayısıyla daha radikal alanlarda tıkanmış ve olanaksızlaşünlmış karşı çıkış potansiyeli, kolaylıkla çevre konulannda yoğunlaşabiliyor. Eğer bu değerlendirme doğruysa, bunun doğal sonucu olarak da toplumsal karşı çıkışın bugün kapatılmış daha radikal kanalları açıhr, ya da bu kanallar açılmasa, daha demokratik bir düzene ulaşılamasa bile bu alanlardaki sıkıntılar, toplumun direnme gücünü daha da aşan boyutlara ulaşırsa (ki ulaşıyor); çevre konuları gündemin ön sıralarmdaki yerini bu konulara bırakmak zorunda kalacaktır (ki bırakıyor). Nedir bu özel koşullar ve özgün politikalar? Türkiye, yıllardır verdiği uğraşa karşm kişi başına ulusal geliri bir türlü 1000 dolar eşiğini aşamayan, bu çemberi kırmak için mutlaka kalkınmak, bunun için de ulusal sanayiini kurmak zorunluğunda olan bir ülkedir. Bir hesaba gore iilkemizin "sanayileşmiş ülke" konumuna ulaşabilmesi için, sanayi ürünleri üretimini bugünkünün 56 katına çıkarması, öyleyse bir o kadar yeni sanayi kurması gereklidir. Bir yandan yeni sanayiler kurmak, ama bunu yaparken bir yan dan da çevreyi korumak öyle kolay iş değildir; bilgili. bilinçli, uyumlu ve birlikte tasarlanmış çevre ve sanayi politikalanm gerektirir. Sanayileşmek "vazgeçilemez" olduğuna göre bizım ülkemizdeki çevre hareketi, kalkınmasım tamamlamış kişi başına ulusal geliri, sanayi üretimi bizdekinin 1015 katına ulaşmış, tuzu kuru ülkelerdeki çevrecilerin lüksüne sahip değildir. O ülkelerdeki çevrecilere öykünerek "sanayi çevreyi kirletiyor, öyleyse sanayileşmeyelim" türünden fantezilerle uğraşamaz. Bunun gibi Daiyan'daki kaplumbağaların üreme hakkını savunmak, Manyas Kuş Cenneti'ndeki kuşlann azalmasının yasını tutmakla da yetinemez. Belki onu da yapacaktır, ama onun yanında özgün bir şeyler üretecektir. Üretemezse ne olur? Bir süre sonra, çevre hareketi küçük biMkesimin ilgi alanı içine hapsolur, giderek, umudu kalkınma ve sanayileşme olan geniş halk kitlelerine yabancılaşır, bir gün gelir toplumun gündemindeki yerini de yitirir. 1980'lerde çevre hareketi, ilk bakışta büyük bir gelişme içinde görünmesine karşın, bu özgün politika ve stratejileri üretememiş, küçük bir aydın kesimin önculüğünden çıkıp toplumun tüm kesimlerini içine alan geniş cepheli bir harekete dönüşememiştir. Kanımca iyi değerlendirilemeyen budur. Fırsat belki tümüyle yitirümemiştir, ama tren kaçmak üzeredir. Yakın gelecekte, çevreci hareket böyle bir doğrultuya yöneleraezse de, kaçacaktır. Ve kuşkusuz, bunun sorumluluğu biz çevrecilerde olacaktır. 5 HAZİRAN 1989 Türkiye'de çevreci hareket treni kaçırıyor ımı? fjlkemizin "sanayileşmiş ülke" konumuna ulaşabilmesi için sanayi ürünleri üretimini bugünkünün 56 katına çıkarması, öyleyse bir o kadar yeni sanayi kurması gereklidir. Bir yandan yeni sanayiler kurmak, ama bunu yaparken bir yandan da çevreyi korumak öyle kolay iş değildir; bilgili, bilinçli, uyumlu ve birlikte tasarlanmış çevre ve sanayi politikalarını gerektirir. Sanayileşmek "vazgeçilemez" olduğuna göre bizim ülkemizdeki çevre hareketi, kalkınmasını tamamlamış, kişi başına ulusal geliri, sanayi üretimi bizdekinin 1015 katına ulaşmış, tuzu kuru ülkelerdeki çevrecilerin lüksüne sahip değildir. REFET ERİM Eski Başbakanlık Çevre Müsteşarı 5 Haziran günü, Stockholm'de 1972 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'ndan bu yana, tUrn dünya ülkelerinde, bu arada Ulkemizde, "Dünya Çevre Günü" olarak kutlanır. Türlü etkinliklerle çevre değerlerinin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi, çevre bilincinin geliştinlmesi gibi konular bir kez daha gündeme getirilir. Ben bugün daha değişik bir şey yapmak, ülkemizdeki çevre hareketinin bir eleştirisini (ben de dokuzon yıldır o hareketin içinde olduğuma göre bir anlamda özeleştiri de diyebiliriz) yapmak, becerebilirsem bir tartışma açarak, çevreci hareketin geleceğini etkilemeye çalışmak istiyorum. CUMHÜRİYETTKV OKURLARA... OKAY GÖNET&İN . : Özgürlük ve MfesleKOnuru P Çevreye ilginin yantılışı içtenliksizdi llk bakışta çevre ile ilgili konulann, 80'li yülardave yoğunlaşarak son üç beş yıldır kamuoyunun ilgisini daha çok çekmeye başladığı, toplumun gün Kuşkusuz çoğulcu, demokratik bir toplumun gündemi öyle yalnız en önemli bir iki sorundan deminde daha ön sıralara tırmandıiı eöze çarpıyor. oluşmaz. Böyle toplumlarda, her zaman bu en önGökova Termik Santralı, Güvenpark, Dalyantztuzu celikli sorunlann arkasında yer alacak başka konular da bulunacaktır, ama işte öylesine. olaylan sırasında toplumun gösterdiğı uzun süre yoğunluğunu koruyan ilgi, bu gözlemi doğrulayan ol Eger başanya ulaşılacaksa gular. Söz konusu dönemde, ulkemizde ekonomik, Çünkü toplumların daha öncelikli, daha yaşamsiyasal, toplumsal ve kuşkusuz daha yaşamsal başka pek çok sorunlanmızın da var olduğunu anım sal sorunlan, ister istemez öteki sorunlan gündemde sayarak değerlendirirsek bu gelişme gerçekten dik alt sıraya iter, hatta giderek gündemden kovar. Bir kat çekicidir. Gelişmenin nedeni acaba çevre sorun ülkede açlık varsa gündem açlıktır, bir ülkede salanrun gerçekten çok ağırlaşması, buna koşut ola vaş varsa gündem savaştır. Ve bu yüzden Biyafrarak toplumdaki çevre duyarhlığının, çevre bilinci da, Afganistan'da çevre sorunundan söz etmeye kalnin anması mı? Yoksa Batı'daki "yeşiller" olayı karsanız size gülerler. nın bizdeki uzantısı, uygar ülkeierdeki gelişmelere Türkiye'de çevrecüer, kanımca, 1980'lerin bu bubir öykünme mi? Kuşkusuz gözlediğimiz gelişme lunmaz fırsatını, çevreci harekete boyut ve içerik kade bunlann tümünün katkısı var. zandırmak açısından, yeterince değerlendirememişAma bu dönemin bir başka ve çok önemli özel tir. Toplumun ilgisini sürekli kılabilecek politika ve liği, bence asıl belirleyici etken ve değerlendirmede stratejileri oluşturamamış, Türkiye'nin koşullanna o etkeni gözardı edersek, çevre hareketinin boyutu uygun, özgün politikalan ve alanlan iyi belırleyeaçısından çok yanıltıcı sonuçlara ulaşmak işten bi memiştir. EVET/HAYIR OKTflYAKRAL SAYIN DİŞ HEKİMİ VE ECZACILARA " HİPERSENSİTİVETEDAVİSİNDE DİŞLERDEKİ: Bir Yazann Dünyasından... Alberto Moravia genç yazarlara şu öğüdü veriyor: "Bir boks şampiyonu gibi her gün çalışmak gerek. Ayrıca bu, bir türlü geçmek bilmeyen zamanı iyi kullanmak fırsatıdır. Her sabah oturur üç saat yazarım. Yazmak harika bir şey, ama uzun zaman sürdürülemiyor. Ressam olmak isterdim. Ressamlar gün boyu uğraşabilırler." 'Le Point' dergisi Moravia ile uzun bir konuşma yapmış. 81 yaşındaki ünlü romancı tam bir içtenlikle konuşuyor. Özel yaşamından yazartık çalışmasına kadar her şeyi anlatıyor. İtalyan yazınındaki yerini soran gazeteciye şu yanıtı veriyor: "Ben sıradan bir yazarım, öbür yazarlardan farkım yok. Edebiyatın, italya'da tıpkı ingiltere'de, Amerika'da olduğu gibi pek bir önemi yoktur. Fransa'da ise her şey edebiyattan geçer. İtalya'da sanatçı toplumun bir dekoratif süsüdür. Bunun iyi bir yanı var, o da dikta yonetimlerinde yazarlarla pek uğraşılmaz, çünkü onların fazla bir önem taşımadığı bilinir. Faşizm döneminde benim de başım dertlere girdi, bütün valiliklere bir genelge gönderdiler, kitaplarımın yasaklanmasını istediler. insanlar benimle karşılaştıkca başlarını öte yana çeviriyorlardı Ama Stalin Rusyası'nda yazarların başına gelenlerin yanında bu bir şey değildi." Moravia, dostları konusunda da diyor ki: "Daha çok gençlerden arkadaşlarım var, 40 yaşlarındakiler; öbürleri öldüler. Daha da çok kadın dostlar, onlarla aram çok iyi. Kadınlar erkeklerden daha çok başkaldırıcıdır. Erkekler ellerindekiyle yetinmeye eğilimli. Son büyük dostum Pasolini idi." Moravia, çağdaş yazıları önemle izleyen bir yazar, romanlarındaki kişiler konusunda şöyle diyor: "Kitaplarımda, on yedi roman yazdım kahramanlarım ikiye ayrılabilir. Birinci kişi ağzından konuşanlar halktan ınsanlardır, bunlar kadınlardır. Otekiler, üçuncü kişi olarak konuşanlar aydınlardır, bir yazar, bir ressam, bir gazeteci, bir senarist. Niye hep aydınlar? Ben kentsoylu bir ailedenim, kentsoyluluğun en iyi ürününün aydınlar olduğunu düşünüyorum. Sorunların özüne bunlar iniyoriar. Bir avukat, avukatlık ilgisinin bittiği yerde duraklar. Aydın ise gerçeğin tanığı olmak zorundadır." Alberto Moravia, Avrupa Parlamentosu'nda milletvekili. Politikayla hangi ölçüde itgisi var? Bu soruyu da şöyle yanıtlamış: "Siyasal eylemim, olması gerekenden çok da önemsiz. Bildiğiniz gibi solcuyum. Avrupa Parlamentosu'na bağımsız solcu olarak seçildim. ISTükleer silahlara karşıyım. öteden beri uygarlığın içindeki ölüm sergisine karşıydım. Batıdaölümün çekiciliği bombadan önce de vardı. Baudelaire bu duyguyu yazdı. Bu eğilim sonunda atom bombasını yarattı. Bu bir silah değil, bir intihar aracı. insanlık tıpkı çılgın bir delikanhya benziyor, onun üstünden her türlü zararlı nesneyi almak gerek, bıçak, ayakkabı bağı gibi... Insanların ölümü düşünmemelerini sağlamak gerek. Benim politika görüşüm bu. Kendi canına kıymaya çalışan insanoğlunu kurtarmak istiyorum." Ya, para sorunuyla arası nasıf? "Stendhal çok doğru bir söz söylemişti, aşağı yukarı şöyle: 'İnsanın çok parası olmamalı, o zaman dertleri artıyor. Ama az parası da olmamalı, çünkü kazanmak için çok yorulması gerekiyor' Ben lüksten hoşlanmam. Orta halli bir aileden geldim. Kırk yaşlarında on yıl gerçek bir yoksulluk yaşadım. Para kazanmak için bir beceri gerekir, ama sarf etmek için de kültür." Moravia bir kaç yıl önce 28 yaşlarındaki bir kadın yazarla evlenmişti. Şimdi üçüncü eşi Carmen Llera 34'ünde, Moravia ise 81.. Ünlü kadın romancı Elsa Morante, Moravia'nın ilk eşiydi. Tam yirmi beş yıl sürmüş evlilikleri. Sonra yine başka bir kadın yazarla, Dacia Maraine'le evlenmiş... "Ben kadın yazarların kocasıyım" diyor. Gazeteci, son olarak şunu sormuş: "Üzüntüleriniz, pişmanlıklannız var mı?" "Hayır", diyor yazar. "Geçmişi hıç düşünmem. Yalnız matematik bilmediğime üzülüyorum. Ben okul yüzü görmedim. Bir bölme ya da çıkartma bile yapamam. Matematik bilmeyen insan fiziği de anlayamaz, oysa ben fiziği bilmek isterdim. İkinci üzüntüm, istediğim kadar iyi bir yazar olamayışımdır. Bu, büyük bir üzüntü, Şimdikinden daha iyi olmak isterdim. Kitaplarımı sevmiyorum. Başkalarının yazdığı kitapları seviyorum. Bunu tam bir içtenlikle söylüyorum." İşte ünlü romancı Alberto Moravia kendisinden, yapıtlarından böyle söz ediyor. Hemen bütün romanları dilimize çevrilmiş, yapıtlarından uyarlanan pek çok film de yurdumuzda gösterilmiş bir ünlü yazarı yakından tanıtan bu konuşmanın önemli bölümlerini okurlarıma sunmayı yararlı buldum. İyi mi yaptım bitemem... Diş etlerinin çekılmesı sonucu diş köklerinde sıcağa ve soğuğa karşı meydana gelen hassasıyetlerde Penodental operasyonlarda kök yuzeyterinın küretajına bağlı olarak meydana gelen hassasıyetlerın ve dentinal ağrıların ortadan kaldınlmasında. SENSOD/NE Toothpastefarsensiöveteeth SENSODYNE ALİ RAİF İLAÇ SANAYİ A.Ş. btanbul KMLASVON OklAMINDA IŞLKIMK ve POLİTİKALAKI. \ I U(İİI I N D İ R M l STRONTİUM CHLORİDE HEXAHYDRATE 45 ml. ve 75 ml'lik tüplerde PİYASAYA SUNULMUŞTUR ŞTAFFORD MİLLER LTD. İngMtere ekin'de öğrenci gösterüeriyle başfeyan demokratikleşme taiepJerinde gazeteciler de yerlerini aldılar. Tienanmen Alanı'nda gazeteciler de vardı. "Gerçeği söylemek istiyoruz" yazılı bez afiş, Çinli gazetecilerin mesleklerini özgürce yapma özlemlerinin ifadesiydi. Çinli gazeteciler, yönetimin uygulamalartna karşı bir araya geüp cesur tepkiler göstermekten kaçınmadılar. Deng hakkında eleştirel bir makale yayımlaması nedeniyle görevinden alınan ve partiden ihraç edilen World Economic Herald Gazetesi'nin yazı işleri müdürünü destekleyen bir bildirinin altında bini aşkın Çinli gazetecinin imzası yer aldı. Bildiriyi imzalayan Çinli gazeteciler yönetimin resmi organı Halkın Günlüğu Gazetesi'ni en ağır biçimde suçlamaktan da çekinmiyorlar: "Halkın Günlüğü insanları kandırıyor, çöpe atılmaya layıktır..." İnsanlar kandırılmak istemiyorlar... Meslek onurunun bilincindeki gazeteciler de dünyanın hiçbir yerinde ınsanların, ne konuda olursa olsun kandırılmasına araç olmayı kendilerine yediremiyorlar... Çinli gazeteciler de meslek onurları için en cesur çıkışlan yapabildiler... • Japonya'nın ve dünyanın en büyük gazetelerinden Asahi Shimbun, geçen hafta gazetecilere büyük bir onur dersine sahne oldu. Asahi Shimbun'un birinci sayfasında nisan ayında bir fotoğraflı röportaj yer alır; röportaj, Japonya kıyılanndaki dünyanın en büyük mercanlarının bulunduğu bölgede suyun altına dalan kimi Japonların bu mercanların üstüne "graffiti" yaptıklarını anlatmakta, bu arada Japonların düşgücü yoksulluklarını eleştirmektedir. Fotoğrafta da dünyanın en büyük mercanı üstüne çizilmiş K ve Y harfleriyle görülmektedir. Ancak bir süre sonra röportajın, ulkemizde "asparagas" denilen, tümüyle uydurma bir röportaj olduğu anlaşılır, uyanık muhabir suya kendisi dalıp, mercanın üstüne yazı yazmış sonra da fotoğrafını çekmiştir. Röportajın uydurma olduğu anlaşılınca hemen muhabirin işine son verilir. Bir süre sonra da Asahi Shimbun'un başkanı Toichiro Hitotsuyanagi görevinden istifa ettiğini açıklar, gerekçesi çok açıktır: "Okurlarımızı gülünç duruma düşüren ve toplumu kandıran bu sahtekârlığın sorumluluğunu üzerime alıyorum." • Yunus Nadi Armağanı Yarışması'na bu yıl katılma olağanüstü düzeyde oldu. Beş dalda düzenlenen yanşmanın "kadın konulu öykü" dalına 594 yazar Yer öyküyle, "çocuk konutu fotoğraf" dalına 228 fotoğrafçı 526 yapıtla, "çevre konulu karikatür" dalına 140 çizer 512 karikatürle "kitap konulu afiş" dalına 70 sanatçı 85 afişle, "insan hakları konulu röportaj" dalına 43 yazar Yer röportajla katıldı. Bu hafta toplantılara başlayacak seçici kurulların işlen oldukça güç olacağa benziyor. ScsyaUstBidlk • sosyalistlerin birliği soruşturmas* Ç. Anadol • K. Boratav M. Çulhaoğlu S. Koç • kadın kurultayında iki ayrı dünya Zehra Başar AYLIK DERGI • pekin baharına selam Mehmet Gündüz • kadınlar kurultayı değerlendirdi • SP'den neden istifa ettik Oral Çalışlar • SP kongresi üzerine Halil Berktay • kanatlı parti teorisinin tarihsel kökleri ve yaşanan deney Salih Ural • stalin'ın öldürttüğü pyadnitsky'nin öyküsü Gennady Zavoronkov • "şeytan ayetleri" kitabının tanıtımı ve eleştırisi Semih Lim • sosyalizmde yenilenme ve birlik • D. Türkay Yönetım Yerı Babıalı Cad Sıhhıye Apt 19/11 CağaloğluISTANBUL I M LASYON Ml HASII51Sİ 8 HAZİRAN 1989 9.30AÇILIŞ Hüseyin ERGÜN, Mülkiyeliler Birliği tstanbul Şubesi Başkanı Ekrem PAKDEMİRLİ, Maliye ve Gümrük Bakanı Ömer Okan ÇAĞLAR, ANAP, AydınMilletvekili Mustafa ÖZYÜREK, SHP îstanbul ll Başkanı . Vural ARIKAN, DYP, Maliye ve Gümrük Eski Bakanı Dündar SOYER, Sanayici, Işadamı Bülend ŞENVER, Pamukbank Genel Müdürü 11.45 ENFLASYONUN İŞLETMELER ÜZERİNDEKİ KISA VE UZUN DÖNEMLİ ETKİLERİ Başkan: Nurullah GEZGİN, ÎSO Başkanı Bildiri: Prof. Dr. Orhan MORGİL, Hacettepe Üniversitesi Yorum: Prof. Dr. Selahattin TUNÇER, Iktisadi Araştırmalar Vakfı. Erdinç ÖZSELÇUK, Türkiye Smai Kalkınma Bankası 15.00 ENFLASYON ORTAMINDA İŞLETMELERDEKİ ÜRETİM, FİYAT, STOK, PAZARLAMA VE ÜCRET POLİTİKALARI Başkan: Özer GÜNEY, ESBANK Genel Müdürü Bildiri: Ergun ŞENLİK, Simtel Şirketler Grubu Auditör'ü Yorum: Prof. Dr. Özer ERTUNA, Boğaziçi Üniversitesi Ayhan YAVRUCU, ALARKO Şirketler Topluluğu Başkan Yardımcısı 16.45 ENFLASYON ORTAMINDA YATIRIMLAR VE İŞLETMELERDE FİNANSMAN POLİTİKALARI Başkan: Tevfik ALTTNOK, KOÇ Holding Finansman Başkan Yardımcısı Bildiri: M. Şükrü TEKBAŞ, SPK Başkanı Yorum: Özhan EROĞUZ, Türkiye Smai'Kalkınma Bankası Genel Müdürü Dr. Veysi SEVİĞ, Ekonomist, Yazar SKMPOZVIMI 9 HAZİRAN 1989 10.00 VERGİ SİSTEMLERİNDE ENFLASYONUN OLUMSUZ ETKİLERİNE KARŞI TEDBİRLER Başkan: Prof. Dr. Latif ÇAKICI, A.Ü. Rektör Yardımcısı Bildiri: Yurdakul ALPAY, T.Şişe ve Cam Fabrikalan A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanı Yorum: Prof. Dr. Alpaslan PEKER, Î.Ü. Işletme Fakültesi Hüsamettin BİÇER, Toprak Holding Mali Koordinatörü 11.45 ENFLASYON ve TÜRK VERGİ SİSTEMİ Başkan: Adnan ÇAĞLAYAN, T. Şişe ve Cam Fabrikalan A.Ş. Genel Müdürü Bildiri: YenerMERCİMEKÇl, Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Yorum: İlter ERKAN, Denet Touche Ross/Partner Hüseyin PUR, T.Muhasebe Uzmanlan Demeği Başkan Vekili 15.00 ENFLASYON MUHASEBESİ (ENFLASYONDA İŞLETME KARLILIĞI VE ÖLÇÜLMESİ) Başkan: Prof. Dr. Cumhur FERMAN, I.Ü. SBFDekam Bildiri: Prof.Dr. Nuri UMAN, Boğaziçi Üniversitesi Yorum: Prof.Dr. Ahmet KIZIL, l.Ü. Iktisat Fakültesi Mustafa ÖZDİL, Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı 16.45 DEĞERLENDİRME/PANEL Başkan: Altan TUFAN, Gelirler Genel Müdürü Panelistler: Kemal KILIÇDAROĞLU, Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Prof.Dr. Salih ŞANVER, Marmara Üniversitesi Dr. Üzeyir GARİH, Alarko Şirketler Topluluğu Başkanı Adnan NAS, STFA Holding Mali Koordinatörü Kamil ŞATIROĞLU, Arçelik Genel Müdür Yardımcısı Sempozyuma Katüma Ücreti Kişi Başına 250.000 TL. dir SEMPOZYUM İSTANBUL SANAYt ODASl (İSO)ODAKULE SALONUNDA YAPILACAKTIR. Tel 527 03 99 Haziran sayısı bayilerde • Perinçek'çi Revizyonizm..... • Gorbaçov'un "Yeni" Reformları • Türklş lle Hukumet Anlaştj Clzenne Yalşçaler lsteme Adresi : Piyerloti Cd. • 1 May ıs'ta Yasaklar Zndri Dostluk Yurdu Sk. No:l (Bodrum Bff Kez Daha Kırıldı Kal)/D.ll ÇembertitafİST M KITAK'Il AKDA Tel : 516 06 84 Tüm etkenlere rağmen Bursa Açık Hava Tiyatrosunda emegın seçenek 2 bayragı • ProletaTya ve Tarihsel Rolü • TBKP Program Tasarısı" nın Eleştirisi EDIP AKBAYRAM DOSTLAR BANU KURTALAN EKSPRES SADIK GURBUZ KONSERI 6 HAZİRAN 1989 ŞALI GÜNÜ SAAT: 20.30'da Biletler: 6000 TL. Öğrenci: 4000 TL. Bilet satış: Devlet Tiyatrosu, Hiti Çiçekevi ve Tiyatro Gişesi Org: EZGİ AaBİR KAHP CHP eski Zonguldak milletvekili adaylanndan madenci ve hukukçu NECMİ ERGENER'İ Salı günüöğle namazından sonra Şişli Camisi'nden sonsuzluğa uğurluyoruz. Onun insancıl kişiliğini, gönul zengınlığini, sıcak dostluğunu hiçbir zaman unutmayacak olan DOSTLARI INVEST YOUR LOCAL MONEY IN AMERICAN DOLLARS OR SWISS FRANCS! For Complete Information About This Unique Opportunıty Send Your Name, Adress And Two International Reply Coupons Available From Your Post Office To: ' ROYAL CROWN INVESTMENTS, P.O. Box 961, 36 Adelaide Street, East, Toronto, Ontarıo, Canada M5C 2K3 MÜLKİYELİLER BIRLİGI İSTANBUL ŞUBESİ adım adım kovakıdı tıım pUık ıv İittsetOkTtk' MAJOR PLAKÇILIK Tel 5125832 îstanbul Adres: MuaJlim Naci Caddesi 153/A 80820 Kuruçeşmelstanbul Tel: (1) 157 46 3435 Fax: (1) 163 31 28 BABYSİTTER Çalışan annenin bir yaşındaki bebeğine tam gün bakacak TURK KALP VAKFI Içki ve Sigaradan. düzensiz beslenmeden kaçınınız... 175 12 44/45148 58 66 373 69 57 T A T İ L E G İ D E R K E N KALBİNİZİ K O N T R O L ETTİRİNİZ TÛRK KALP VAKFI 175 12 44/45148 58 66 373 69 57 Tel: 161 95 58
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle