23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı. Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazoecilik Türk Anomm Şırketı adına Nıdir N«di • Gend Yayın Müduru: Hasu Ccmal. Müessese Müdürü Emint Işıkltgil, Yazı Işleri Müduru: Ofc»> GÖDrnsio, 0 Haber Merkezı Muduru Yaifin Bayrr. Sayfa Duzenı Yön«ın<:nı Mi \c*r, 0 Temsılcıier ANKARA: Ahınel Tan. 1ZM1R: Hlkntt Çctukıya, AD«ıNA Cdıl Başlmngıç. lstanbul Haberten ErtiM Akyılda, Dış Haberler Ergıu B«ta, Ekonomı. Ccngiz TurhaM, Kultur CcU Üster, Spor Danışmanı: AMnlkadir YKdmu, DUzeltme Reflk Durbaş, Araşürma Şahin Alpay, lşSendıka. Şakı ı ı Kıtenci, Yurt Haberlerı Ntcdtt Dogu, Dızı Yaalar Kcmn Çılışku, 0 KoordınatSr Ahmtt Konüsın, 9 Malı lşler Erol Erkut, 0 Muhasebe Bulent Yener 0 BütçePlanlama: Sevgi Osmınbtşeoglu 0 Rcklam An* Tomn, Ek Yayınlar Hilyı Akyol 0 Idare Hıısryi» Gncr, lşletme Onder ÇHik, Bılgıtşlem Sail Intl. Baan w K^on. Curahunyn Mnbaaahk « GaaReaJık T.A.Ş. TUrk O o f CwL 39/41 CataJo#u 34334 tsı PK 246lsunbul Tel 312 05 05 (20 hu), Tda 22246 F u . (1) 526 60 7 2 0 BymUr Aakuı: Zıya Gokılp Blv Inkılıp S. No 19/4. Tei 133 II 4147, Tdex 43344 F u (4) 133 11 41'428 0 \imir. H Zıyı Blv 1352 S.2/3, Tel 13 12 30, TtlcL 52359 Fu. (51) 19 53 60 0 Ad.n»: lnono Cad 119 S No 1 Ku 1, Tci. 19 37 52 (4 hjt), Teleı: 62155, F u ' (71) 19 37 52 TAKVtM: 21 MAYIS 1989 İmsak: 3.45 Güneş: 5.34 Öğle: 13.05 Ikindi: 17.02 Akşam: 20.27 Yatsı: 22.08 Fransa Cumhurbaşkanı ABD'de Madeleine Vionnet: Moda dünyasının möda yapmayan benzersiz ustası füze ziyareti WASHINGTON (Ajanslar) Belçika'mn başkenti Brüksel'de 2930 mayıs tarihinde yapılacak olan NATO zirvesi yaklaşırken, Washington'da diplomatik trafik yoğunlaştı. Federal Alman Savunma Bakanı Gerhard Stoltenberg'in cuma günü VVashington'da ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile kısa menzıllı nukleer füzeler (SNF) sorununu görüşmesinin ardından dün de Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand ABD'ye giderek Başkan Bnsh'la görüştü. Mitterrand önceki gün Kanada'yı zıyaret ederek Başbakan Brian Mulroney ile görüşmuştu. Fransa Cumhurbaşkanı görüşmeden sonra NATO içinde tartışmalara yol açan kısa menzilli füzelerle ilgili sorunun çözümleneceğinı umduğunu belirterek "Muttefikler her zaman zor Mittermnd'ın JVA T© zirvesi yaklaşırken, Washington 'da da diplomatik trafik yoğunlaşıyor. Federal Almanya Savunma Bakanı Stoltenberg'in ABD Dışişleri Bakanı James Baker 'la görüşmesinin hemen ardından, François Mitterrand da dün ABD 'ye giderek Başkan Bush'la görüştü. sonınlarla karşı karşıya kalmışlar ancak bir ço/üm bulmuşlardır. Bana göre bu gorüş avnlıgı da çözümlenecek" şeklinde konuşmuştu. Federal Almanya'nın NATOnun Avrupa'daki kısa menzilli nükleer füzelerinin modernizasyonuna karşı çıkması ve bu fuzelerin indirimi için Sovyetler'ie görüşme yapılmasını istemesi ittifak içinde tartışmalara yol açmıştı. ABD ve tngıltere kısa menzilli fuzelerin modernize edilmesini istiyor ve bu füzelerin silahsızlanma görüşmeleri kapsanuna alınmasına karşı çıkıyor. Mitterrand ise önceki gün yaptığı açıklamada, füzelerin 1992'den önce modernizasyonuna karşı olduğunu bildirmiş, ancak bu füzelerin Sovyetler'ie yapılacak silahsızlanma görüşmeleri kapsanuna almmasından önce, konvansiyonel silahlann indirimi göruşmelerinden sonuç alınmasını beklemek gerektiğim belırtmişti. Kısa menzilli füzelerin modernizasyonunu ABD ile birlikte ateşli bicimde savunan tngiltere Başbakanı Margaret Tbatcher ise önceki gün BBC'ye verdiği demeçte kısa menzilli füzelerin sayısının azaltılmasının "NATOi nun şah damarına saldırmaya benzedigini" söyledi. AA'nın haberine göre Thatcher, füzelerin modernizasyonu ile ilgili NATO içindeki görüş ayrılıkları konusunda "Savaşsız bir Avnıpa istiyornm. Savaşsız bir Avrupa'yı gerçekleştirebümek için Avrupada nükleer silahlara sahip olunması gereklidir ve modası gecmiş silahlar caydına olamaz" şeklinde konuştu. Margaret Thatcher, Federal Almanya'da 70 bin lngilız, 350 binden fazla da Amerikan askerinin bulunduğunu hatırlatarak, "hep birlikte dayanıyonız" dedi. NECLÂ SEYHUN Madeleine Vionnet... Bu olağanüstü modacının adı gene dillerde... Yazar Madeleine Cbapsal'ın onunla ilgili bir kitabı çıktı piyasaya: "La Chair de la Robe." Chapsal'ın annesi Vionnet'nin çok yakın dostuydu. Vionnet de Madeleine Chapsal'ın vaftiz annesi... Bir garip modacıydı Vionnet. 20. yüzyıl modasına. kadının damgasını vurmuş bir garip modacı. Stilinde tek, çozulmez, aşılmaz, unutulmaz "verev modellerinin kraliçesi." Kimse verevi onun gıbi ustalıkla kullanamadı. Kimse kullanamayacak da... Modellerinde düğme yoktu. Baştan giyilirlerdi hepsi. özel dokunmuş guzelim ipeklerden elbiseler... Eldeyken bir kumaş yığını gibiydi bu elbiseler. Bir şey anlaşılmazdı. Araa baştan geçirilip de giyince.. büyü başlardı. Su gibi akardı elbiseleri, vücut hatlannı yumuşak drapelerle bezeyerek, su gibi... Son derece kadınca, soluk kesici. Bir bılmece ustası gibiydi Vionnet. Mesleğe Caüot kardeşlerin yanında başlamıştı. Sonra Jacques Docet için modeller yaptı. Uzun zaman kendi yarattı, kendi giydi. Oysa tipi uymuyordu modellerine. Kısa boyunlu, yuvarlak hatlı, kısa boylu bir kadındı. Kadınların modellerinin tadına varmalan uzun zaman aldı. ttilip kakıldı modacılann Verev bilmeceler Modellerinin hep baştan giyilirdi, yoktu. Eldeyken kumaş yığını gibiydz elbiseler. Birş anlaşılmazdı. A giyilince büyü baş Su gibi akard elbiseleri. Kimse verevi onun gibi ustalıkla kullanamadı. ' yanında. Parasızlık çekti. Ama sonra... Çorap soküğü gibi geldi her şey... Çorap söküğü gibi. Başarı, un, servet... Kendi modaevini Rue de Rivoli'de açtı. 19121939 yıllan arasında çalıştı Vionnet. Şaşırtıcı kıyafetler yaptı. Birer sanat eseriydi hepsi de... Moda dünyasına verevi onun gibi kullanan bir usta ne geldi, ne de gelebilir... llk defa 140 cm. eninde ipek kumaş dokutturan odur. Bu kumaşlardan üçgenler, dörtgenler keser, şahaserler yaratırdı. Uzun çabalann, provaların sonunda ortaya çıkan modelleri kopya edilir gibi degildi. Bakıp da bu guzelliğin sırrını anlamak ne Çocuk ve politikası ANKARA (UBA) Türkiye'de "Çocuk politikası" belirlemek amacıyla "1990'ların Çocuk Politikası Ulusal Kongresi" toplanacak. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de katılacağı kongreyi Sağlık Bakanı Halil Şıvgın açacak. 26 mayıs günü Karayolları Genel Mudurlüğü toplantı salonunda yapılacak olan ulusal kongreye hükümetin bütün kesimleri, üniversiteler, gönüllü kuruluslar ve ilgili kesimlerin davet edildiği bildirildi. Kongreye, Sağlık Bakanlığı 'nin yanı sıra diğer ilgili bakanlıklar ile UNICEF'in de destek verdiği belirtildi. mumkun!.. O güne değin astar olarak kullanılan krepdöşinden elbiseler yaptı. Sevdiği renkler siyah, fildişi, bej, kahve, yeşil ve gül pembesiydi... Hele hele gül pembesi... Muşterilerine yalnjzca gündüz ve gece kıyafetleri değil, son derece şık ev elbiseleri, sabahlıklar dikerdi... Madeleine Vionnet, 1975 martında 98 yaşında öldüğü tarihe kadar Paris'te yaşadı. Güneşli, aydınlık salonunda dostları ile sohbet etmeyi severdi yaşlılık yülannda. Kıymetli "Art Deco'" eşyalarla, kürk halılarla bezeliydi salonu... Her tarafta o sevdiği, o bayıldığı pembe gülleT... Şezlonga uzanır, yatar, o çok sevdiği işinden söz ederdı: "Ben" derdi, "Moda yapmadım. Moda görmedim ömramde. Moda nedir bilmem bile. Ben yalnızca hoşama giden elbiseler yapdm, o kadar!.. " Doğruydu bu... Moda dünyasına Vionnet gibi modacı bir daha gelmedi. Kimseyi takJit etmemişti. Kimse de onu taklit etmedi. Edemezdi ki... Ünlü modacı Issey Miyake, kendine onu örnek aJdığını söylüyor. Yalnızca onu. Hiçbir moda kuralına uymaması benziyor belki. Başına buyrukluğu, özgürlük aşkı, yoicsa modelleri değil. BM performansı ABD Türkiye*ye kırık not verdi VVASHINGTON (Cumhuriyet) ABD'nin Birleşmiş Milİetler Daimi Temsilciliği'nce Kongre'ye sunulan bir raporda, Türkiye'nin "Amerikan dış politikalan dogrultusunda" oy kullanma performansına kırık not verildi. ABD Kongresi, her yıl dış yardım miktarlannı görüşmeye başlamadan önce New York'taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'nden, "performans raponı" istiyor. Bu yılki rapora göre Türkiye, Birleşmiş Milletler'de ancak yuzde 27.2 oranında Amerikan politikalan doğrultusunda oy kullanmış. Aynı rapora göre Ingiltere yuzde 83.1, Almanya yüzde 78.8, Portekiz yüzde 68.2, Avusturya yüzde 40.7, Yunanistan ise yüzde 32.9 oranında ABD'nin oyuna katılmış. Türkiye ise listede sondan ikinci. Sondan birinci olan Malta'nın ABD ile uyuşma oranı yüzde 22.4 Rapor bazı kilit oylamaları, Amerika'ya yakınhk için denek taşı olarak almış. Birinci sırada tsrail temsilcilerinin yetki belgesi ile ilgili oylama var. Bu oylamada ABD, tsrail temsilcilerinin yetki belgesinin tanınması yönünde oy kullamrken Türkiye çekimser kalmış. Raporun ikinci örneği de Uluslararası Adalet Divanı'mn ABD ile Nikaragua arasındaki soruna dönük bir karanna ilişkin. ABD bu oylamada "ret" oyu kullamrken Türkiye yine çekimser kalmış. tran'daki insan haklan ihlallerinin eleştirilmesi ile ilgili oylamada ABD'nin evetine karşılık Türkiye çekimser kalmış. Filistin Kurtuluş örgütü'nün adının Filistin olarak değiştirilmesı ile ilgili oylamada ABD "ret", Türkiye ise "evet" oyu vermiş. Sovyetler'in uluslararası barış ve güvenlikle ilgili bir önerisine de ABD "evet" oyu verirken Türkiye çekimser kalmış. DENVER (ABD) (AA) Dünyanın en büyük havaalanı ABD'nin Denver kentinde inşa edilecek. 138 kilometrekarelik bir alan üzerinde inşa edilecek havaalamnın yaklaşık 2 milyar dolara mal olacağı ve 1993 yılına kadar tamamlanacağı kaydediliyor. ABD'nin Colorado eyaletinin başkenti Denver'da havaalanı yapımı için halkoylamasına gidildiği, oylama sonucuna göre inşa karan alındığı belirtiliyor. Dünynnın en büyük havaalanı Onun modelleri bir bilmece gibiydi. Çözümünü beraberinde götürdü Vionnet!.. Kenan Evren'in konuşmaları ANKARA (UBA) Cumhurbaşkanı Kenan Evren 'in son bir yıl içinde yaptığı konuşmalar kitap haline getirildi. Cumhurbaşkanhğı 'ndan yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanhğı Basın Danışmanı Ali Baransel'in haztrladığı kitap 451 sayfadan oluşuyor. Çıkanlan son kitapla birlikte Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in konuşmalannın toplandığı 9. kitabın da hazırlandığı belirtildi. TUm kadın gibidir' Roman Polanski'nin sonfilmi 'Frantic' (Çılgın), Paris'egelen bir A merikalı çiftin başından geçen ürperti dolu olaylan anlatıyor. Polanski filmin Stockholm 'deki özel gösteriminden sonra kendi sinemasıyla ilgili soruları da cevapladı. YAVUZ BAYDAR ~ STOCKHOLM "Diyelim ki bir yakınınız sigara almak üzere evden çıktı ve dönmedi. Kaygılanmanız için ne kadar zaman geçmesi gerekli? 15 dakika mı? Iki saat mi? Bu soıu yıllarca kafamı kurcaladı durdu" diye anlatıyor Roman Polanski ve surdürüyor: "Korsanlar (Les Pirotes) filminden sonra gerçekten batmış bir haldeydim. Tunus'ta çekimler sırasında da akıl almaz zorlaklarla boguşmoştum. FUm ABD'de tam bir fiyasko oldu. Halira perişaııdı ve hemen bir seyler yapmam gerekiyordu. Hem ekonomik olarak, hem de zihnen bitiktim. Tam bu sırada Warners şirketinden aradılar, yeni bir film tasanm olup olmadığını sordular. 'Paris'te geçecek bir urperti filmi çekmek istiyorum' dedim. Konusu ne? diye sordular. O anda hemen somut bir şey bulmam gerekiyordu. 'Bir Amerikalı Paris'e geliyor ve kansı burada birden ortadan kayboluyor' dedim. Korsanlardan sonra bir ürperti filmi yapmayı kesin olarak kafama ko>muştnm". Hssa; E.T.'yi de o yaanıştı. Kocası Harrison Ford geldi, bir gün üçümüz bnluştuk. Yemekte Ford kendisine gönderilen senaryolann berbatlığından şikâyet erti dnrdn. Ben de ona filmimden bahsettim. Butun filmi sahne sahne, tam iiç saat karşısında o>nadım. Gittikçe artan bir merakla izledi beni. Rol için idealdi, bunu anlamışüm. Bundan sonraki çalışma çok daha kolay oldu, çunku VValker tipi ortaya çıkmıştı artık." ÇügiB, yönetmenin imzasım taşıyan 12. film. Geriye bakıidığında, biç de yabana aulmayacak bir külliyat çıkmakta ortaya: Sudaki Bıçak (1962), lğrenü (1964), CulDeSac (1966), Vampirler Gecesi (1967), Rosemary's Baby (1968), Macbeth (1971), What? (1972), Chinatown (1975), Kiracı (1976), Tess (1979) ve Korsanlar (1985). Bu 12 film içinde en çok hangisini seviyor? "FUm kadın gibidir" diye yanıtlıyor gülerek. "En sonuncusu daima en çok sevilir." Kısa bir an düşünüyor, "Herhakte Vampirier Gecesi'ni en çok seviyonım" diyor, "En egknceU, en keyilii, ukalalıktan en uzak filmim oyda... Eger sinema sanatı açtsından soruyorsanız, en yüksek noktada CulDeSac var, kesinlikle. O öyküyü ne bir tablo ne bir oyun ne de bir roman olarak duşünebilirsiniz. Baştan sona, sapına kadar sinemaydı... En olgun ve tutarh çalışmam ise herhalde Rosemary's Baby oldu..." Thomas Hardy'nin ünlü romanmdan aynı adla uyarlanan Tess'le, Walther Matthan'nun olağanüstü oyununa karşın bir türlü beğenilmeyerek "batan" Korsanlar, ekonomik nedenlerden ötüril sinemadan iyice soğutmuş Polanski'yi. Polanski, Çılgın ile ilgili hiçbir çözilmlemeye girmek istemiyor. "Ben film yapmak istiyorum" diyor. "Ve biliyorsunuz, film, sadece filmdir, ekrana yansır, başka bir şey degüdir". Filmin, Hitcncock sinemasma göndermelerle dolu olduğunun ammsatılması üzerine, korku filmleri ustasına saygısını dile getiriyor: "Trnffaut ile aynı kanıdayun. Öykü anlatmak istiyorsanız Hitchcock'a başvurmak zorundasınız. Bir ustadır, o, nokta. Beo Çdgın'da, zaman mekin uyurnn içinde, saglam kurgulu, an ösluplu bir anlaüm denedim..." Yeni projesi hakkında hiçbir şey söylemek istemiyor. "Yeni bir film yapacağım, onu biliyonım sadece" diyor. "Bir filmİB haarlık ve çekimi aşagı yukan iki yılınızj atayor. Son derece yorucu bir iş bu. Bu nedenle, insanın, bu uzun zamanı, gerçekten dayanabilecegi, sıkılmayacagı bir konuya ayınnası gerekiyor. Önümde bir tiyatro projesi de var. Yönetmen Luc Bondy beni III. Rkhard rolünde ovnatmak istiyor. Heyecanla bekliyorum, ilginç bir rol çünktt." Çılgın'daki "kansını yitiren adam" teması ile "Sharon Tate Olayı" arasında bağlantı arayan soruları sertçe geri çeviriyor Polanski. ABD'yi terk etmesine ve bu ulkeye bir daha.girememesine yol açan ünlü ırza geçme olayı da rahatsızlık duyduğu konulardan biri. Yönetmen böyle bir olayın olmadığını söylüyor. Sinemanın 'olay' ismi, Polonya asıllı yönetmen Roman Polanski Şevardnadze, Bush'u eleştirdi Öte yandan Sovyet Dışişleri Bakanı Ed^ıard Şevardnadze, ABD Başkanı George Bush'un, 12 mayısta Texas Üniversitesi'nde ABDSSCB ilişkileri konusunda yaptığı konuşmamn "ton olarak eski ideolojik fUmlere benzedigini" söyledi. Komünist Parti'nin yaym organı Pravda'ya görüşlerini açıklayan Şevardnadze, "Oysa ülkelerimiz arasındaki politik diyalog, bizim için çoktan, ideolojik korlıiklerden kurtulmuş, boş polemikten anndınlnuş biçimde sıirdurebüecegimiz yeni bir döneme girmiş goninüyordu" dedi. Şevardnadze, Bush'un Sovyetler'in ABD'nin stratejik nükleer silahlar la ilgili görüşmelerin yenilenmesi önerisine teslim olduğunu söylemesinin, kendileri için "tamamen anlaşılmaz" olduğunu belirtti. Şevardnadze, Bush ve ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın konuşmalannda yine de "Bazı olnmlu, doğru düşünceler" bulduğunu belirterek, "ABD politikasını onlann sozleriyle değil, yapbklanyla degerlendirecegiz" dedi. Baker'ın 11 mayısta biten Moskova ziyaretinden sonra yapılan ortak açıklamada, stratejik silahlarla ilgili görüşmelerin haziranda başlayacağı belirtilmişti. Gençlerde arkadaş sevgisi ESKİŞEHİR (AA) Erkek öğrencilerin yüzde 44'ünün, kız öğrencilerin ise yüzde 35 'inin, arkadaşhk sevgisini tüm sevgilerin önünde tuttuğu bildirildi. Açıköğretim Fakültesi'nin düzenlediği "Gençlerde Sevgi Algılaması" konulu semînerde konuşan Boğazîçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bülent Himmetoğlu, tstanbul, A nadolu, Boğazîçi ve Bilkent üniversiteleri öğrencileri üzerinde yaptğı bir anketin sonuçlannı açıkladı. Ankete göre, erkek öğrencilerin yüzde 44'ü arkadaşhk, yüzde 19'u aile, yüzde ll'i anne sevgisini, kız öğrencilerin ise yüzde 35'i arkadaşhk, yüzde 20'si aile, yüzde 10'u anne sevgisini tüm sevgilerin önünde tutuyor. Polanski, kendi sinemasıyla ilgili bir çozümlemeye girrtıek istemiyor."Ben film yapıyorum.film sadece filmdir" diyor. Sinemanın "olay" ismi, Polouya asüb yönetmen Roman Pohutski, son filmi Çılgın'ın (Frantic) doğum aşamasını böyle anlatıyor. Her bin sinema sanatı içinde kendine önemli bir yer edinen, usta işi, carpıcı, özgün ve zekice kotarılmış filmleriyle özellikle genç kuşaklann sevgilisi olan Polanski'yle, Stockholm sinematek salonunda, Çılgın'ın özel gösterimi sonrasında birlikteyiz. Masasının çevresine yığılan kalabalık topluluktan soru yağıyor. Keyifli olduğu her haünden belli olan Polanski, sabırla, esprilerle yanıtlıyor. Özel hayatı ile ilgili sorular karşısında belli belirsiz sinirleniyor. Çdgın'da, bir konferansa katılmak üzere karısıyla birlikte yıUar önce balayını geçirmiş olduğuParis'e gelen bir kalp cenahımn başından geçen gizemli olaylan anlatıyor Poianski. Sabahın erken saatlerinde otellerine gelen Dr. Walker (Harrison Ford) ve eşi, bavullarırun karışmış olduğunu fark ediyorlar. Odaya kahvaltı bekknirken, Walker duşa giriyor. Çıktığında karısını bulamıyor odada. Ve gizemli olaylar dizisi başlıyor. "Şirket fikri begenince senarist Gerard Brach'la öyküyü knrmaya koyulduk. Önce, VVaJker'in kın kaybolsun istedik. tutmadı. Benim için biç kolay bir iş degildi, daha önce böyie bir öykü yazmanuştım çünkii. Gerard'U da uzun süre birlikte çahşnuunışDk. Öykünün tipleri bana yabanaydı. Basta, VValker tipini Dusun Hoffman olarak tasarlamıştım. Nevroük bir kentti olacaktı, ama vazgeftik." Polanski'nin fikrinin değişmesine, eşini ziyaret için Paris'e gelen Harrison Ford neden olmuş. "VValker'i iri yapüı, diiz bir Amerikalı olarak dusiinmeye başlamışüm" diyor Polanski. "Bu arada, Paris'te bulunan Melissa Mathisson'la da sık sık buluşup çalışıyordnk. Usta bir senaristtir Me 'Türklerin Anasi'na ödül ANKARA (ANKA) Federal Almanya'da yaşayan Türkiyeli işçilere yardımlarından dolayı "Türklerin Anası" adıyla tanınan Federal Alman hükümeti yabancılar görevlisi Bayan Dr. Liselotte Funcke'ye Türk Tanıtma Vakfı "Tamtma" ödülü verilecek. Türkiyeli işçiler ve aileleri ile ilgili çalışmalan ve Türkiye'nin tamtımına olan katkılan nedeniyle bu ödüle değer göruldüğü belirtilen Liselotte Funcke, ödülünü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut'un elinden alacak. ödül töreni bu akşam Türk Tamtma Vakfı Kültürevi'nde düzenlenecek. Hormon yasağı kâğıtta kaldı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yasaklanan 14 hormon türü "el altından " satılıyor. Etkin maddeleri piyasada bulunduğundan, üreticilerbu hormonlan kendileri de imal edebiliyorlar. TÜREYKÖSE İZMİR Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yasaklanan bazı hormonlann özellikle Antalya yöresinde kullanımının sürdüğü bildirildi. Özellikle seralarda domates ve patlıcan üretiminde yaygın olarak kullanılan bazı hormonlann kanserojen olabileceği kuşkuları çeşitli tartışmalara yol açmıştı. Bunun üzerine Tanm Orman ve Köyişleri Bakanhğı Koruma ve Kontrol Genel Mudurlüğü tarafından 14 hormon türünün kullanımı yasaklandı. Tanm il müdürlerine gönderilen bir yazı ile yasaklanan hormonlar hakkında bilgi verildi. Ancak yasaklanan hormonlann "el altından" satışmın sürdüğü, hatta bu hormonlann etkin maddeleri piyasada bulunduğundan Ureticiler tarafından da hazırlanabildiği bildirildi. Seralarda sebze üretim mevsiminin geçmek üzere olduğunu anımsatan uzmanlar, konu uzun suredir gündemde olmasına karşın bakanlığın ilgisiz olmasmdan yakındılar. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mahir Gürbuz ilk olarak geçen yılın ağustos ayında bu konuyu gündeme getirdiklerini anımsatarak şunları söyledi: "Bakanlık o günden bu yana hiçbir ciddi çabşma yapmadı. Ruhsatlı olmayan hormonlann kullanılmayacagına ilişkin genelge var, ama kullanılıyor. Yasaklanan 2,4D'nin etkin maddesi ile J»PH«" «t öldnnicü ilaçlar piya1 8 s* * serbest." Özellikle Antalya yöresinde bu ra v e d o n kş ^ & yüzünden seralardaki sebzelerin gelişememesi nedeniyle hormon kullanımının arttığı belirtildi. Antalya Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Pekmezci ise hormon kullanımının söylendiği kadar yaygın olmadığını savunarak, "Domates ve patiıcanda hormon kullanılıyor. Onun dışında biberde, hıyarda falan yok. Zaten hormon kullanmadan serada domates ve patlıcan yetistiremezsiniz " dedi. Hamburg'da Türk parkı HAMBURG (AA) Federal Almanya'nın Hamburg eyaletinde Türk Parkı, önceki gün düzenlenen törenle hizmete açıldu 2 bin metrekarelik alana yayılan ve Türkiye'den getirilen ağaçlardan oluşan parkın açılışı sırasında düzenlenen törene, Hamburg Başkonsolosu Dr. Faruk Logoğlu, Hamburg Alkona ilçesi kaymakamı A. B. Strenge, Hamburg Üniversitesi Botanik Bahçeler Müdürü H. Warda ve çok sayıda Alman ve Türk katıldı. Törenden sonra, Türk folklor ekipleri, A nadolu folklorundan örnekler sundular. İ T İ l i a r e t n İ e t a u r i t Balıklann yumurtlama dönemi I U f İ S I a l l l •»UIwnio)duğuıçinağlaavlanmayasağı var. Ama ne gam, istavrit var ya... A! eline çapanyı, ıster sandaldan, ıster kıyıdan "atçek..." Yem yok, vurdu vurmadı yok; salla oltayı, doldur bosatt. Vaktiniz yok, oltanız yok, uğraşmak istemiyorsunuz; o zaman balıkçı tabiasında kılosu 1500 liraya... 250 gram kryma fiyatına. Götürün eve, çı W tır çıtır tava yapın, yıyin afiyetle. İstavrit böylesıne sorunsuz balık. Lüfer gibi palamut gibi geldi girösi de yok Dört mevsim İstanbul'un her yanında. Boğaz'da, Samatya'da, Adalar'da, Kalamış'ta... Yatak yapmış her yere. Çok derini aramaya da gerek yok, bazen suyun üzerinde cıvıl cıvıl. Ûzellikle akşam usöeri, güneş batmına doğru sallarsanız oltayı genellikle "boş yok"tur. (Fotoğraf: Taner Kutiay)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle