18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 15 MAYIS 1989 Devbaç 12 metre yüksekliğinde, 4 ton ağıriığındaki bu dev haç geçen cuma günü Belgrad'da inşaatı suren bir kılisenin knbber'ne yerieştiritdı. inşaat bittiğinde söz konusu kilise dünyanın en büyük Ortodoks kilisesi olacak. (Fotoğraf: AP) ANAP Milletvekili kaza geçırdi AYDIN (Cnmhariyet) Aydın Izmir karayolunda meydana gelen trafik kazasında iki otomobil çarpıştı. Olayda 1 kişi 01dü. Aralannda ANAP Aydın Milletvekili Mustafa Bozkurt'un da bulunduğu 4 kişi yaralandı. Arkadaşı Muhit Urgana ile birlikte Aydın'dan Söke'ye giden ANAP Aydın Milletvekili Mustafa Bozkurt'un kullandığı 09 SE 001 plakalı otomobil, Incirliova ilçesi girişinde karşı yönden gelen Mehmet Sanhan yönetimindeki 09 EP 691 plakalı otomobille çarpıştı. önceki gece saat 21.30 sıralannda meydana gelen olayda ANAP Aydın Milletvekili Mustafa Bozkurt, arkadaşı Muhit Urgana ile diğer otomobüin sürücüsü Mehmet Sanhan ve Adnan Tatha yaralandılar. Anadolu liseleri sınavı 27 mayısta yapılıyor ANKARA (ANKA) Anadolu liseleri sınavı 27 mayıs cumartesi günü yapılacak. Gelecek öğretim yılında kamu kurum ve kuruluşlannda okumak isteyen öğrenciler ise 28 mayıs pazar günü sınava girecekler. 19891990 öğretim yılında Türkiye'deki 131 Anadolu lisesinde okumak için 131 bin kişi başvurdu. Bu öğrencilerden 14 bin 810'u (yüzde 11.3) Anadolu liselerine kayıt yaptırabilecek. Anadolu liselerine başvuranlardaıı yüzde 88.6'sı, yaklaşık 116 bin 190 öğrenci açıkta kalacak. Kamu kurum ve kuruluşlanna ait orta öğretim kurumlar sınavına ise 57 bin öğrenci başvurdu. Bu öğrencilerden 5 bin 157'si gelecek yıl bu okullarda okuyabilecek. Yüzde 91'i (51 bin 850 öğrenci) kurumları bağlı okullar sınavı sonucunda açıkta kalacak. Y ğ u onnanlan amr ormanlannın kurtanlması için başlattığı kampanya suruyor. Sting ye böjgede yaşayan Kayapo kızıldertilerinin lideri Raoni, önceki gün Califomia Universitesi'nde bir sempozyum düzenlediler. Sting ve Raoni çiftçiler, madencıler ve inşaat firmaian tarafından Amazon ormanlarında sürdürijlen tahribata son veriimesini istediler. (Fotoğraf: AP) f S l l l ı ı e o l e o h l i n l o r Fransız devriminin 200. yılı kutlamaU l l l d d l a d l l l l l l M l l lan Fransızlann hayal gücünü zorluyor. Sabun yapımctsı JeanLouis Besnus Fransız bayrağının renkJerini üreröğı sabunlarda bir araya getirmiş. Mavi, beyaz ve kırmızı renkleri yan yana geörerek sabunda Fransız bayragını canlandıran Besnus, renklerin birbirine kanşmasını önlemek için tam dört yıl uflraşmış. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI DoğuBatı 'güverf savaşında (Baftarafi 1. Sayfada) nemi bitiyor. Sovyetler Birliği, Ekim Devrimi'nden bu yana en radikal ihtilali yaşıyor. Tabular yıkılıyor ve kendini yeniden gözden geçirmek gerçeği dayatıyor. Doğu Bloku, Polonya ve Macaristan örneklerinde somutlaştığı gibı, kapalı, monolitik ve tek merkezü nitelığinı yitiriyor. Sovyet Rusya'yı "kötülükler imparatorlugu" olarak tanımlamaktan vazgeçen Batı Dünyası, aynı ulkenin yeni değerlendirmesini yapmak konusunda kendi içinde derin çelişkilere düşüyor. Batı'nın siyasi ve askeri stratejilerini belirlemek açısından, ABD1 nin mutlak liderliği sona eriyor. NATO, tarihi nitelikte bir buhran içinde bulunuyor. özetle, Dünya politikası bir geçiş dönemini ve onun yeni sancılannı yaşıyor. Bu sancılar, hem eski değerlerin hâlâ belirli ölçüde geçerli olmasından hem de yeni değerlerin ioişli çıkışlı bir sureç içinde şekillenmesinden kaynaklanıyor. Üstelik, DoğuBatı üişkilerini 43 yıldır tayin etmiş olan rekabet ve karşılıklı güvensizlik ortamının, yerini bir çırpıda işbirliği ve samimiyete bırakmadığı da kesin. Diğer bir deyişle, bloklararası yeni üişkide, her iki taraf ve esas olarak onların lider ülkeleri, ihtiyatla yeni politikalar oluşturmayı ve bunlan oluştururken de kendi konumlannı sarsmamayı hedefliyorlar. Bu da, iki süper devlet arasında diplomatik bir bilek güreşini sahneye getiriyor. Söz konusu bilek güreşinin Gorbaçov'dan sonraki yeni özelligıni ise, bunun kamuoyları nezdinde, özellikle de Batı ülkelerinin demokratik kamuoyları önünde gerçekleşmesi oluşturuyor. Son 3 yıhn diplomasisinde, televizyon ekranları, radyo antenleri ve gazete sayfalan birinci derecede rol oynuyorlar. Yeni diplomasi, medyaların diplomasisi olarak şekilleniyor. devlet arasındaki diplomatik bilek silahlara ilişkin önerisinin, Mosgüreşinin ve "ihtiyat" ve "konu kova Dışişleri Bakanı Şevardnadmunu koruma" siyasetlerinin bü ze'nin Federal Almanya'ya yapatün göstergelerini görmek münı , cağı gezinin hemen arifesinde ve kün. Bu gelişmelerdeki ilk yenili SNF'lere ilişkin NATO karannın ği, Sovyet lideri Mihail Gorba alınacagı 2930 mayıstaki Brüksel çov'un perşembe gecesi Batı'ya zirvesinden iki hafta önce duyuyapmış olduğu iki silahsızlanma rulması, açıklamamn esas olarak önerisi oluşturuyor. Bunlardan bi Batı Avrupa kamuoylarına yönerincisi kısa menzilli nükleer silah lik olduğunu ortaya koyuyor. lan (SNF) kapsıyor ve iki aşama Nükleer silahlara ilişkin olarak h bir çerçevede şekilleniyor. Birinci NATO içindeki çelişkiler sürerken, aşamada, Sovyetler Birliği tek ta Gorbaçov yaptığı hamleyle, Batıraflı olarak, 284'ü füze olmak üze yı ve ABD'yi "ofsaytta bırakıyor." re 500 nükleer başlığı Doğu Av Böylelikle, bir yandan hükümetrupa'dan geri çekeceğini açıkhyor. leri etkilemek için, başta Federal tkinci aşamada ise, Gorbaçov, Almanya olmak uzere Avrupa kaABD'nin de aynı şeyi Batı'da yap muoylarına "sevimlilik ve iyiniyet ması durumunda, 1991 yüı sonu jesti" yapıyor, diğer yandan da na kadar Avrupa'daki bütün kısa NATO içindeki celişkinin ABD lemenzilli nükleer silahlann imha hine çözümlenmesine 'çomak sokmuş" oluyor. sını öneriyor. Moskova liderinin nükleer silahlara ilişkin açıklamasını çok boyutlu biçimde irdelemekte yarar var. Olayın teknik boyutuna bakıldığı takdirde, 500 Sovyet SNF'nin geri çekileceğinin duyurulması fazla bir şey ifade etmiyor. Bizzat Moskova rakamlarına göre, şu anda Sovyetler Birliği'nin elindeki kısa menzilli nükleer başlık sayısı on bin civannda bulunuyor. Yani 500 SNF, Sovyet cephaneliğinin yalnız yüzde beşi oranında. Mevcut 1600 Doğu füzesine karşıhk geri çekilecek 284 füze ise, genel sayının altıda biri orarunda. Aynı SNF füzelerinden NATOnun elinde ise, toplam 88 tane var. Üstelik Mihail Gorbaçov'un açıklaması, 500 nükleer başlığın imhasından değil, Urallar'ın gerisine çekilmesinden söz ediyor. Sovyet liderinin ıkinci aşamadaki teklifini oluşturan 1991 yılı sonu hedefi ise, pratikte, genel olarak NATO'nun, özel olarak da ABD'nin kesinlikle reddettiği "sıfır seçenegi" anlamına geliyor. nadze'nin sözlerirrin Federal Almanya'da söylenmiş olduğunu ve bu ülke kamuoyunu "biraz tebdit etmenin" de Sovyet diplomasisinin işine gelebileceğini unutmamak gerekiyor. Gorbaçov önerilerinin hemen ertesinde, cuma gecesi ABD Başkanı Bush'un Sovyetler Birliği'ne yapüğı çağn ise, hem kasım seçirnlerinden beri "bekle gör" politikası sürdüren yeni Washington yönetiminin artık bir Sovyet politikası belirlemeye başladığını ortaya koyuyor hem de Gorbaçov'un diplomatik planda inisiyatifı ele almasına bir "karşı saldın" niteliğini taşıyor. Bush'un, demirperdenin Sovyet Bloku tarafından kaldınlması çağnsı, aslında yeni bir şey oluşturmuyor. Aynı çağrımn Kruşçev döneminde Başkan Eisenhower tarafından da gerçekleştiıildiği düşünUlürse, Bush'un girişiminin esas olarak Batı kamuoyuna yönelik olduğunu ve bu kamuoylan nezdinde Sovyetler Birliği konusunda beliren olumlu fikirleri "rayına orurtmayı" hedeflediğini söylemek mumkün. Diğer bir deyişle, Beyaz Saray yöneticisinin ilk amacı, ABD ve Avrupa kamuoylan önünde Sovyetler Birliği'ne bir "samimiyet meydan okuması" yapmak biçiminde şekilleniyor. Zaten Bush açıklamasının her iki ulkenin hava sahalannda karşılıklı serbest uçuş yapabilmesi önerisi de, ABD'nin yine ayrı kamuoylarına, "Bizim saklayacak bir şeyimiz yok. Eger Sovyetler Birliği samimiyse o da saklamasın" demek olasıhgını veriyor. Böylelikle, demokratik Batı kamuoylan önündeki bilek güreşinde VVashington, Moskova'nın puan toplamasına karşı diplomatik bir "karşı saldınya" geçmiş oluyor. Bush Kremlin'e ödül olarak da, kendi önerilerinin kabul edilmesi durumunda, ABD'nin Sovyetler Birli•ği'nin uluslararası platformda yer almasına ortam hazuiayacağı önerisini getiriyor. yor. Kuşkusuz, bu soruya kesin bir yanıt getirmek çok zor. Ne var ki, soruya ister "güverdnler" gibi iyimser, ister "şahinler" gibi şüpheci yanıtlar verilsin ve dönüşümün neden ve amaçlan ne olursa olsun, Sovyetler Birliği'nin radikal bir değişim süreci yaşadığı tartışma götürecek cinsten değil. İki süper devletten birisinde yasanan bu değişim sürecinin genel dünya ilişkilerini etkilemesi de son derece normal. Dolayısıyla, mevcut geçiş döneminde eski saflaşmalann bulanıklaşması, bloklann kendi içlerinde çelişkilerin doğması, değerlerin yeniden tanımlanması ve bu tammlama surecinde de, her iki süper devletin kendi açıklannı üstün lalacak bir bilek güreşi gerçekleştirmeleri kaçınümaz. tşte son dört günün gelişmeleri de, yaşanan sürecin dinamiğini ve bilek güreşinin elle tutulur göstergelerini oluşturuyorlar. Ancak bu bilek güreşinin yeni ve farklı özelliği, hedefın son tahlilde gerilim düşürücü olmasından kaynaklanıyor. Grev için geri sayış (Baştarafı 1. Sayfada) Kamu işveren sendikalannın birinci yıl yüzde 110, ikinci yıl ortalama yüzde 32 oranındaki ücret zammında ısran üzerine yaygınlaşan Türkİş ile hükümet arasında görüşmelerin tümüyle kesildiği izlertimi yeni gelişmelerle azaldı. Devlet Bakanı Cemil Çiçek ve Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz arasında sürdürülen "telefon diyaloğu" ve Bakan Çiçek'in açıklamalan yeni görüşmelerin gündeme gelmesi olasıhğını arttırdı. Türktş Kamu Sözleşmeleri Eşgüdüm Komisyonu'nun bugün yapılacak toplantısında grev takvimi netleştirilirken "eylemlere devam" talimatı doğrultusunda yeni eylem programımn da görüşüleceği bildirildi. mayısta alacağı grev karanyla, grev aşamasındaki işçi sayısı da 252 bin 565'e yükselecek. Bu arada Çeliktş Sendikası Genel Başkanı Metin Türker de tskenderun ve Karabük DemirÇelik Fabrikalan'nda 4 mayıstan bu yana devam eden greve katılan 24 bin işçinin sesini duyurmak amaayla 18 mayısla ölüm orucuna başlayacak. Metin Türker, "ölüm orucuyla MESS'in ve hükümetin merhamet duygulanna sığınmayı değil, işçilerin sesini duyurmayı ve Türk işçisinin açlığını simgelemeyi amaçladığım" söyledi. Türktş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Orhan Balaban da olumlu bir gelişme olmadığı takdirde komisyonca kararlaştınlan 24 raayıs tarihinde 200 bini aşkın işçinin greve başlayacağını söyledi. Orhan Balaban Türktş hükümet pazarhğınrn bundan sonra hükümetin "farklı bir teklifle gelmesi" durumunda söz konusu olabileceğini belirterek, "yetkili merci diyorsa ki bu teknisyenlerin hazırladığı lekliftir. Bu, başka bir teklif verilecegi anlamına gdir. Ama yeni bir teklif vermeden bu tür açıklamalar yaparak kaiDuoyunu oyalamaya çalışıyorlarsa, artık kimsenin oyalanmaya tahammülü olmadığını açıkça göriirler" dedi. Orhan Balaban, Türktş Kamu Sözleşmeleri Eşgüdüm Komisyonu'nun toplu grev tarihi olarak 24 mayısı belirlediğini, ancak prosedürlerini tamamlayamayan bazı sendikalann greve başlangıç tarihlerinde bazı gecikmeler olabileceğini de kaydetti. Orhan Balaban eylem prograrrunın da yann yapılacak olan komısyon toplantısında ele alınacağını söyledi. Aba altından sopa politikası... Nitekim, Gorbaçov önerilerinin hemen ertesinde cuma günü Brüksel'de gerçekleşen NATO toplantısında, SNFIere ilişkin çelişki biraz daha büyüyor. Aynı gün Bonn'da Federal Şansölye Helmul Kohl tarafından yapılan açıklama ise, "kilit ülke" Almanya'mn tutumunu değiştirmediğini ifade ediyor. Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnadze, yine cuma akşamı ve Federal başkentte, Kremlin'in, Almanya'mn nükleer silahlara ilişkin olarak NATO içinde yürüttüğü siyasetten memnuniyet duyduğunu belirtiyor. Bonn'un tutum değiştirmemesini istiyor. Ancak aynı Şevardnadze, cumartesi günü başka bir açıklama yapıyor ve birden gerilimi arttınyor. Sovyet Dışişleri Bakanı, Batı tttifakı'nın kendi SNFIerini modernleştirme karan alması durumunda, Moskova1 nın geçen yıl Washington ile imzalamış olduğu orta menzilli füzeler (INF) anlaşmasım iptal edeceği ve veni tür silahlar üreteceği tehdidini savunıyor. Gorbaçov havucu göstermişken, Şevardnadze sopayı gösteriyor ve Sovyetler Birliği "aba altından sopa" politikası uyguluyor. öte yandan, Sovyet liderinin nükleer silahlara ilişkin önerisinin ikinci aşaması ise, yine Batı Avnıpa'ya yönelik bir girişim niteliğini taşıyor. Gorbaçov, NATO'nun teorik olarak reddettiği, fakat aslında pek çok Avrupa ülkesinin "kalben onayladıgı" "afıriamayı" yeniden gundeme getiriyor. Bu "sıfırlama" olasılığının güncelleşmesi dahi, NATO'nun geleneksel stratejisi "kademeli ve esnek nükleer caydıncthk" ilkesıni ameliyat masasına yatınyor. Gorbaçov'un perşembe gecesi yaptığı silahstzlanmaya ilişkin öteki öneri ise, nükleer açıklamadan çok daha somut ve Batı ülkelerinin bütünü tarafından daha kolay kabul edilebilir bir nitelik taşıyor. Kremlin lideri NATO ve Varşova Paktı'run konvansiyonel silahlarda 1997 yılına kadar "en alt düzeyde eşitlik" sağlayabilmeleri için, tank, top, zırhlı araç, uçak ve helikopterlerde "tavan rakamlar" öneriyor. Resmi Batı pozisyonu hava kuvvetlerinin müzakere dışı kalması doğrultusunda olmasına karşın Gorbaçov'un önerileıi, NATO'nun Viyana'daki AKKUM görüşmelerinde karşı tarafa sunmuş olduğu öneri paketine çok yaklaşıyor. Dolayısıyla, konvansiyonel silahlarda bir anlaşma olması ümidi artıyor. Bu ise, bir yandan NATO'nun genel argümanını oluşturan Varşova Paktı'nın konvansiyonel üstünlüğü yaklaşımını teorik olarak "kadük" kiliyor. Öte yandan da, SNF'ler konusunda Sovyetler Birliği ile müzakerelere başlanması için konvansiyonel görüşmelerde ilerleme sağlanmasını isteyen Batı Avrupa ülkelerinin pozisyonunu ABD karşısında güçlendiriyor. Washington'un, kısa menzilli füzelerde müzakareleri toptan reddeden tutumu, Gorbaçov'un onerisinden sonra çok daha zor bir konuma giriyor. Ortaya çıkan olgu, Sovyetler Birliği'nin diplomatik planda inisiyatifi yeniden ele geçirdiği biçiminde şekilleniyor. Gorbaçov, asIında "teknik açıdan" fazla önem taşımayan nükleer silahlara ilişkin önerileriyle Batı kamuoyu nezdinde büyük bir "public relatioııs" atılımı gerceklestiriyor. Konvansiyonel silahlardaki önerisiyle de BatıBatı çelişkilerini derinleştiriyor. Buna karşıhk Dışişleri Bakanı Şevardnadze, önerilerin kabul edilmemesi durumunda işlerin kötüyegideceği tehdidini savuruyor ve bir ölçüde Gorbaçov'un Batı Avrupa'da topladıği puanlan harcıyor. Ancak burada da, Şevard Grevler başlıyor Türktş üyesi sendikalann bu hafta içinde uygulamaya başlayacakları grevler 4 bini aşkın işçiyi kapsıyor. Petrollş Sendikası'nın 115 işçinin çalıştığı SSK llaç'taki grevi ile Madentş Sendikası'nın Hekimhan ve Divriği Demir Çelik tşletmelerinde çalışan bin 972 işçiyi kapsayan grevi 17 mayısta başlayacak. Toleyis Sendikası ile Kamusen arasında sonuçlandırılamayan sözleşmeler sonucu Çeşme, Çeşme Ilıca, Marmaris Turban tesislerinde, Kuşadası ve Bodrum yat limanlan ile Turban Seyahat Acenteleri işyerlerinde cuma günü greve gidiliyor. Toplam 2 bin 100 işçinin çalıştığı greve gidilecek turistik tesislerde yaklaşık 6 bin yatak bulunduğu ve bu yatakların büyük bölümünün rezervasyonunun yapıldığı belirtilirken, greve gidilecek yat limanlannda şu an 1200 yata hizmet verildiği ve bunlann yüzde 95'inin yabancılara ait olduğu belirtildi. Toleyis Sendikası Şube Başkanı Cemail Bakındı, turizm sektöründe başlayacak grevlerle Türkiye'nin geleceği olarak görülen turizmin yara alacağını, bu duruma gelinmemesi için her çabayı harcadıklanm belirterek, "Turban'ın anlaşmaya yanaşmasına karşın Kamusen 'in uzlaşmak istememesi akıl alacak şey değil. İşçinin hakkmı vermeme pahasına ulkenin çıkarlan ve itiban çiğneniyor" dedi. Doktorların eylem haftası (Başlarafı 1. Sayfada) ndeki toplu nöbete, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nusret Fişek'le bazı hekim ve eczacı kökenli milletvekilleri de sembolik destek verecekler. • 18 mayıs perşembe: Tüm hekimlere hastalanna Dunya Sağlık örgütü'nün "bilimsel anlamda yeterli süre ayınnalan" çağnsı yapılacak. Dünya Sağlık örgütü, her hastaya ortalama 1520 dakika aynlmasını öngörüyor. • 28 mayıs10 baziran: Hekim, eczacı, dişhekimi ve veteriner hekim meslek birliklerinin üst örgütü olan Sağlık Meslek Birlikleri Danışma Kurulu'nun alacağı karara göre, Ankara'da geniş katılımlı bir mîting ve beyaz yürüyüş düzenlenecek. • Bakanlara rapor: Sağlık çalışanlarımn sendikal hak elde etmelerine yönelik olarak meslek örgütleri bazında oluşturulan sendika girişim komiteleri, hazırlayacaklan raporlan, ilgili bakanlıklara verecekler. • Bazı fumalann "fabiş" fiyatlarla satılan ilaçları "kara liste"ye ahnarak bu ilaçlann eşdeğeri olan "ucuz" türleri reçeteye yazılarak "Pahalı ilaç yazmam, eczanede satmam" kampanyası başlatılacak. • Bu eylemlerin hiçbirinden sonuç alınamadığı takdirde, işçi kesiminde olduğu gibi "toplu vizite" ve "toplu oturma" gibi pasif direnişler denenecek... Dünkti gelişmeler Teknik bağlamda fazla bir şey ifade etmese dahi, Mihail Gorbaçov önerilerinin siyasi planda, zaSon dört günün geh'şmelerini manlama açısından çok iyi seçildeğerlendirdiğimizde de, iki süper diği kesin. Sovyet liderinin nükleer Dünya Bankası Başkanı (Baştarafı 1. Sayfada) partilerinin yöneticileriyle de görüşebileceğini kaydetti. Conable'ın Türkiye ziyaretine danışmaru Tanaka ile Dünya Bankası Türkiye Masası Şefi Köpp de katıldı. Aynca, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın Dünya Bankası'ndaki Misyon Şefı Bahar Şahin de Conable ile birlikte Ankara'ya geldi. Havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtlamadan önce kısa bir konuşma yapan Conable, Türkiye'de bulunacağı dört gün süreyte, "en üst yetkiliden sokaktaki adama kadar herkesle Dünya Bankası'nı ilgilendiren konulan komtşacağım" belirttı. Kentlerin yanı sıra kırsal kesimde de incelemelerde bulunacağını belirten Conable, 80'li yılların başlarında başka bir kapasiteyle Türkiye'yi ziyaret ettiğini •anımsatarak, "Bu süre içinde Türkiye'nin kaydettigi ilerlemeleri karşılaştınnak için miitevazı da olsa bir temelim var" dedi. Conable Dünya Bankası Başkanı olarak görev yaptığı son üç yıl boyunca Türkiye ile surdüriilen işbirliğinin öneminin farkında olduğunu da kaydederek şunları söyledi: "Türkiye ile işbirliğimizi sürdürdüğUmüz süre içinde geniş bir borç verme prograraı uygulamamızın yanı sıra Turk hükümeti ile verimli bir dijalog sürdürdük. Sermayedarlarımızı, paramızı Türkiye'de sağduyulu bir şekilde vatırdığınıız konusunda ikna elmemiz açısından önemli olan bu diyaloğu takdirle karşüıyoruz." Daha sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Conable, "Ziyaretinizin yerel seçimlerden sonra ortaya çıkan durumun tartışıldıgı bir döneme rastlamasının bir anlamı var raı?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Hayır. Önemli bir üye ülkeye yapılan bu ziyaret uzun süredir planlanıyordu. Zamanlamasının özel bir nedeni bulunmuyor. Buna rağmen, Türkiye için ilginç bir dönem olduğunun farkındayız. Hükümetle geleceğe vönelik planlan konusunda konuşmak için iyi bir zaman. Çiinkü beş yıllık plan yakında yayımlanacak. Bu arada, ulkenin geleceği açısından potansiyd önemi olan bazı borclann verilmesi söz konusudur. Ancak ziyaretim süregelen işbirligimizin bir parçasıdır ve özel bir konuya yönelik degildir." Türkiye'de enflasyonun indirilmesi konusunda Dünya Bankası'nın öngördüğü bir tarihin bulunup bulunmadığını soran bir gazeteciye ise şu karşılığı verdi: "Hükümetin enflasyon ile mücadele planlarına ilgi gösteriyoraz. Enflasyon hangi iılkede olursa olsun ekonomi için engelleyici bir dunımdur. Bu nedenle tabii ki bu konuyu burada görüşecegiz. Bu sorun üe basa çıkmak için bize göre makul olan programlan destekleyeceğiz. Fakal bu konuda saptadığımız bir tarih yok. Ancak hükümetin boyle bir tarihi saptadığından eminim. Olması gereken de budur." Programında muhalefet liderleri ile bir görüşmenin niçin bulunmadığına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Conable, Türkiye'de bulunduğu süre içinde mumkün olduğu kadar çok kişi ile görüşeceğini ve planlanmamış olmasına rağmen muhalefet temsilcüeri ile görüşmeye bir itirazı olmadığını belirttı. "Herhangi birisi benimle göriişmek istiyorsa ziyareüm sırasında görüşmeye hazınm" dedi. Türkiye'deki "siyasi istikrarsızlığa" ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Conable şunları söyledi: "Dünya Bankası siyasi bir kuruluş degildir. Ekonomik gelişme ile ilgili bir kuruluştur. Tabii bir ülkede siyasi istikrarsızlık, programlann uygulanmasını zorlaştınvorsa bu bizi etkiler. Ancak Türkiye'nin bu kategoride bir ülke olduğuna inanmıyonız. Türkiye ile süregelen bir diyalogumuz bulunuyor ve programlanmızın uygun bir biçimde yürütulmekte olduğuna inanıyonız." Bundan sonra kısa bir konuşma yapan Devlet Bakanı Güneş Taner de Conable'ın Türkiye'yi ikinci kez ziyaret etmekte olduğunu belirterek "Kendisi böylece Türkiye'deki gelişmevi, son 45 yıl içinde nasıl ilerlediğini karşılaştırma şansına sahip olacaktır" dedi. Conable bu sabah 7.30'da Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Namık Kemal Kılıç, DPT Müsteşan Ali Tigrel ve Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu ile kahvaltıda görüşecek. Daha sonra Anıtkabir'i ziyaret edecek olan Conable, Cumhurbaşkaru Kenan Evren ve Başbakan Turgut Özal tarafmdan kabul edilecek. Conable aynca Devlet Bakanları Güneş Taner ve Işın Çelebi ile Maliye ve Gümruk Bakanı Ekrem Pakdemirli'yle de birer görüşme yapacak. Kaygılar ve yeni saflaşma Bu diplomatik bilek güreşinde taraflann med>alar aracılığıyla kamuoylannda topladıklan puanlar ne olursa olsun, Batı açısından ortaya çıkan temel sorun, Sovyetler Birliği'nin niteliği konusunda duğümleniyor. Tarihten gelen önyargılar ve halen mevcut veriler, Sovyet tmparatorluğu'nun dönüşüm değerlendirmesini Batı dünyası için zor kıhyor. Üstelik, Gorbaçov'un iktidarda kalma şansının ne olduğu, bu değerlendirmeyi daha da guçleştiriyor. NATO bünyesinde odaklaşan Batı'nın iç çelişküeri ise, bu zor denklemin yanıt çeşitliliğinden kaynaklanıyor. Çünkü son tahlilde, Sovyetler Birliği hakkıhda yapılacak rieğerlendirme, Batı'nın bütün askeri stratejilerini de belirleyecek bir nitelik taşıyor. Burada yapılacak bir hatanın ise, orta ve uzun vadede çok ağır sonuçlara yol açması olasılığı ortada. Şu anda iki süper devlet arasındaki bilek güreşinin odak noktasını oluşturan kısa menzilli nükleer füzeler (SNF) konusu, aslında, global stratejilerin geleceği açısından önem taşıyor. Washington, NATO'nun kendi SNF'lerini modernize etmemesi veya bu silanlarda bir "sıfırlamaya" gidilmesi dunımunda, İttifak'ın "kademeli nükleer caydıncılık" ilkesinin ortadan kalkacağını, bunun orta vadede Avrupa'daki Amerikan askerlerinin geri çekilmesine yol açacağım, uzun vadede ise YaşİL Kıta'nın Sovyetler Birliği tarafından "Finlandiyalılaştınlmasım" getireceğini one sürüyor. Salt askeri açıdan bakıldığında, ABD hipotezinin ilk iki bolümunun doğru olabileceğini söylemek olası. AncakAvrupa'nın "Finlandiyalılaştınlması" varsayımı, Sovyetler Birliği'nin değişmeyeceği yargısı üzerine kurulduğu takdirde geçerli olabilecek bir hipotez. Buna karşıhk, siyasi faktörlerin ABD'nin askeri yaklaşımını zorladığı da su götürmez bir gerçek. SNF silahlannın bir Avrupa savaşı üzerine kurulmuş olması, Batı Avrupa açısından artık kabul edilmesi çok zor bir seçenek. Soğuk savaş yıllarında benimsenmiş olan bu yöntemin, detant politikasırun ağırlıkta olduğu bir dönemde de geçerlilik taşıması olasılığı az. Dolayısıyla. NATO'nun "nükleer caydıncılık" stratejisinin gündeme geldiği kesin. Bu takdirde de yine dönüp gelinen soru, Sovyetler Birliği'nin Batı stratejisinin değişmesine yol açabilecek bir noktaya ulaşıp ulaşmadığında duğümleni ABD Başkanı George Bush, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un Doğu Avrupa'da konuşlandırdıkları 500 adet kısa menzilli nükleer füzeyi tek yanlı olarak geri çekme önerisini olumlu karşıladı. ABD Başkanı önceki gün Missisipi'ye giderken uçağında gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Bush, gazetecilere Gorb.açov'u kastederek, "Bırakalım tek yanlı olarak söyledigi şeyi yapsın, iyi olur" dedi. Bush, nükleer silahlarda indirim konusunda, "Biz zaten 2 bin nükleer başlığı geri çeknîiş bulunuyoruz, Gorbaçov'un harekete geçmesi olumlu olur" dedi. Öte yandan tspanya Başbakanı Felipe Gonzales Sovyetlerin kısa menzilli nükleer silahlarda yapmayı düşündüğü tek yanh indirim önerisini, Batı'yı da benzer türde bir indirime teşvik etmekten uzak bir adım olarak niteledi. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, kısa menzilli nükleer füzelerin (SNF) modernleştiriunesine karşı olduklanm belirtti. Papandreu, önceki gece, Kavala'da yaptığı seçim konuşmasında, "NATO üyesi ülkeler, şu anda, SNFIerin modernizasyonunu tartışıyorlar, Yunanistan, nükleer siöte yandan Tek Gıdalş Sendilahlann modernizasyonuna hayır, kası'nın Çay Işletmeleri Genel banş ve silahazlanmay^ ise evet Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan 38 bin 500 işçi adma 17 diyor" ifadesini kullandı. Pahalı ilaç yazmam Doktorlann pahalı ilaç yazılmaması yolundaki kararlarına Sağlık Bakanı Halil Şıvgın da olumlu destek verdi. Şıvgın, "Pahalı ilaç yazmam, eczanede satmam" sloganıyla gerçekieşecek kampanyaya tam destek vereceklerini bildirdi. Şıvgın, ilaç fiyatlarının serbest bırakılması konusunda çalışmalan olduğunu, ekonomik anlayışlan gereği serbest piyasa ekonomisi kapsamında ilaç fıyatlarıru da değerlendirdiklerini ifade etti. Türkiye'nın AT'ye girmesi durumunda ulusal ilaç sanayiinin AT koşullanna uydurulması gerektiğini vurgulayan Şıvgın, "Şu anda Tnrkiyedeki ilaç sanayü büyük ölçüde yabancı sermayenin tekelindedir. Biz devletçi politikalaria bir yere vanlamayacagını biliyonız. Bunun için milli ilaç saoayiini güçlendirmemiz lazım. Avrupa'da da olduğu gibi dogal ilaçlara da dönük çalışmalar yapacagız" dedi. Türk Eczacılar Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Meldn Tanker, ilaçta serbest fiyata yönelik çalışmalara karşı olduklanm söyledi. Tanker çalışmalannın amacının "piyasayı kayıtsız şartsız yabancı sermayenin tekeline ve güdümüne bırakmak" olduğunu savundu. Ankara Eczacı Odası Başkanı Dr. Akın Çobnkçu da ilaç sektörünün önemli bir bölümünün yabancı sermayenin denetiminde olduğuna işaret ederek "Bu sektörnn en önemli özelliği fiyal dışı rekabet yoluyla fiyatları düşürmeden satış yapmaktır" dedi. Öte yandan özel doktor reçetelerini "zorunlu belge" kapsamına alan Maliye ve Gümrük Bakanlığı tebliğinin iptali istemiyle Danıştay'a başvurulacağı bildirildi. Hekim, dişhekimi, eczacı ve veteriner hekim birliklerinin üst örgütü olan, sağlık meslek birlikleri danışma kurulu, söz konusu tebliğin, "oluşmayan kazançlan da vergilendirmeye yönelik" olduğu iddiasıyla iptal davası açacak. Bayan Mitterrand'dan Güney için imza lere aynlmış olan konuşmasımn bir yerinde Yılmaz Guney'i anıyor. Türkiye'ye yaptığı ziyaretten söz ederek Ankara'da iken sorumlulara Yılmaz Güney'in filmleri konusunda soru yönelttiğini, ancak doyurucu bir yanıt alamadığım söylüyor. Daha sonra, Fatoş Güney'in geçen aylarda, Yılmaz'ın filmlerinin ülkesinde gösterilebilmesi için başlattığı kampanyayla ilişkili kısa bildiri toplantı kürsüsünden okunuyor. Ve salondaki Bizden de 2 isim var, davetli dünyaca ünlü yönetmenlerden imolarak gelmiş... Fatoş Güney ve za isteniyor. Başar Sabuncu. Ama toplantının Evet, bu toplantı özellikle oraTürkiye'yle ih'şkisi yalnız onlann varlığıyla sınırlı kalmıyor. Yılmaz da bulunan bizler, bir avuç Türk Güney'in adı, toplantı boyunca en sinema yazan için gerçekten iç buçok geçen ad... Batılı için Yılmaz rucuydu, üzüntü vericiydi. TürkGüney'in öyküsü, 12 yıllık hapis iye'nin bu tür uluslararası toplanliğiyle ve filmlerinin bir bölümü tılarda hep bu tür olumsuz nedenlerle gündeme gelmesi kahredici nü, yazdığı senaryolarla "içebir şey... Türkiye gerçek bir deriden" yönetmiş olmasıyla, simokrasi yolunda daha hızlı adımnema tarihinde hâlâ benzersiz, te lar atarak bu kahrolası çetnberi kıkil bir örnek... Ve Batıh aydının ramaz mı? Kırama>acak mı? Ve içortak bilincinde Yıimaz Güney tenlikle söylüyorum, bu yönde Yıladı, yalnız sinemasıyla değil, bu özelliğiyle de kolay unutulacak gibi değil... (Baştarafı 1. Sayfada) ler'de istediği sinemayı yapmayı deneyen tek yönetmen olduğunu, ama bunun bedelinin yüksekliğini anlatıyor. Avrupa'ya göç ettikleri zaman da işlerin daha kolay gitmediğini belirtiyor. Jules Dassin, Jerry Schatzberg, Carios Saura, Ettore Scola, Fernando Solanas, W im VVenders, Zanussi ve diğer leri, bu toplantının yıldızları arasında... Nitekim, topîantıyı yöneten Fransa'nın ünlü avukatı Georges Kiejman, daha açılış konuşmasında Guney'i ve onun verdiği dersi anıyor. Daha sonra konuşan, "Shoah" adlı ünlü belgeselin yönetmeni Claude Lanzmann, hiç bilmediği Türkiye'yi ve Türk kültuninu Yılmaz Güney'in fılmleriyle öğrendiğini belirtiyor, "Yol"u anıyor... Fatoş Güney konuşmasında, ölümünden 5 yıl sonra, kocasımn fîlmlerinin ülkesinde, "demokrasiye dönüş yapan" Türkiytf de hâlâ yasak olduğunu belirtiyor. Avrupalı aydınları, bu gibi yasakların kaldınlması için uğraş vererek kendi özgürlüklerini savunmuş olacak lan konusunda uyanyor. Toplantıya yine "resmi" olarak değil, başkanı olduğu "Francelibertes" örgütünün bişı olarak katüan Danieüe Mitterrand ise, genelde sinemaya ve özgurlukmaz Güney üzerindeki yasaklan kaldırmak, yalnız Batı'nın gözünde aklanmak için değil, kendi kültürel geçmişimize, birikimize sahip çıkmak açısından da çok önem taşıyan ve artık geciktirümeden yapılması gereken bir şey... "Sinema ve Özgürlükler" toplantısı, başta Danielle Mitterrand, tüm sinema sanatçılannın Yılmaz'la ilgili bildiriyi ve bunun yanı sıra Ettore Scola tarafından haarlanan ve Avrupa medyalannda, özelükle TV istasyonlannda en azından yüzde 60 oranında Avrupa kökenli kültür yapımlanmn gösterilmesini isteyen ve Avrupa Parlamentosu'na sunulacak olan istekkaran imzalamasıyla sona erdi. Bu görkemli toplantıda beliren ana slogan: "Özgür bir sinema ve özgürlükler için bir sinema" oldu. Çağunızın en güçlü sanatı ve en etkili kitle iletişim aracı için bundan daha güzel bir dilek olabilir mi? İLAN T.C. CEYHAN 1. KADASTRO MAHKEMESt Esas No: 1983/48 Ceyhan'ın Kurtkulağı köyüne ait 1119 parsel sayılı taşınmazla ilgili kadastro tespitine itiraz davasının mahkememizde devam eden yargılama sırasında duruşmada verilen ara kararı gereğince: Bu davada, dava konusu parsele tespit sırasında uygulanan man 1307 yoklama tarih ve 152 sıra nolu tapu kaydının malikleri, Ahmet evlatlan Mustafa, Done ve Hatice'nin bugune kadar tebliğe yarar adresleri koiluk yoluyla tespit edilemediğinden ve adı geçenlere ilanen tebligat yapılmasına karar verildiğinden, yukarıda isimleri sıralanan kişilerin 25.8.1989 günü saat 09.00'da Ceyhan 1. Kadastro Mahkemesi'nde yapılacak olan duruşmasında şahsen hazır bulunmalan ya da kendilerini bir vekille temsil ettırmeleri, duruşmaya gelmedikleri takdirde, yargılamanın yokluklarında yapılacağı hususu 7201 sayüı K.nun 28. maddesi gereğince tebliğ olunur. 25.4.1989 Basm: 22910 ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU SÜRÜCÜ BELGESİ VERİLİR OKUL ÜSKÜDAR 334 22 69 KOZYATAĞI362 47 33 MALTEPE 352 21 21 TARABYA 162 08 18 Ntapta ATÎKASAHAF Fotoğraf sanatçısı Baha Gelenbcvi'nin dia arşivi satılıktır. tlgilenenler pazartesi günü saat 11 .OO'den itibaren 339 09 56 No'lu telefona başvurup bilgi alabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle