25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 NÎSAN 1989 CUMHURİYET/9 RAMAZAN MTaltepe ve Amttepe Halkını Duynralar ANKARA FUTBOL ŞHP lideri İnönü, TürkiyeDoğu Almanya futbol maçını TBMM'deki odasında izledi. Maç başladıktan sonra odasına gelen İnönü, maçı başından beri izleyen milletvekillerinden Türkiye'nin "10" galip olduğunu öğrendi. Türk Milli Takımı'nın başarısına alışkın olmayan İnönü, milletvekillerine "Doğu Almanya çok kötü bir takım mı"sorusunu yöneltmekten kendini alamadı. Milletvekilleri sohbet arasında Inönü'ye hiç futbol oynayıp oynamadığını da sordular. İnönü, kısa yanıt verdi: "Oynadım, ama bu düzeyde değil. " BASIN Polisler yorulacak Yeniden yayın hayatına giren "ideolojik" dergiler, üzerlerindeki baskılardan yakınıyorlar. Yakınmalar, "gözaltı, dergiye matbaada el koyma ve toplatma"dan kaynaklanıyor. Ancak son günlerde, "yakınan taraf" değışti. Buna da matbaacıların korkusu neden oldu. Sol dergiler içinde "toplanma ve el konulma" rokorunu elinde bulunduran Toplumsal Kurtuluş Dergisi'nin yöneticilerı, matbaa bulamayınca bu 0A5SArJlZ PA.0İZ t?£ KORTULSAK OLMAT. mı ? HAYOAR §ahar RAMAZAN ÖNDER Ramazan geldi. Geceyarısı davul sesleri duyulmaya başlandı. Vatandaşların birçoğu davul seslerinden rahatsız. Ancak, davulcuların da bir "rahatsızlığı" var. Bu rahatsızlık, bayramda "bahşiş" almaya gittiklerinde karşılaştıkları şu sözlerden kaynaklanıyor: "Aa, yeter yahu. Bu kaçıncı davulcu. Az önce Iki davulcuya daha bahşiş verdik." Öncekı yıllardan bu tür sözlerin aşinası olan "Haydar" ve "Ramazan Önder" adlı davulcular işin kolayını buldular. Maltepe ve Anıttepelilerin kulaklarına hitap eden bu iki davuicu, "bahşiş alamama" sorunuyla karşılaşmamak için kartvizit bastırdılar. Kartvizitte, iki "uyanık" davulcunun "6 x 9"luklarının yanı sıra şu yazı yer aldı: "Sahur davulcunuz resimdeki şahıslardır. Başka şahıslara bahşiş verilmemesl rica olunur." Böylece, "Davulu biz çaldık parsayı başkası topladı" deyimi bu ramazanlık Maltepe ve Anıttepe'de geçerli olmayacak. Davulcunuz hizmetinizde Inönü'nün Resimdeki Şahıslardır Başka Şahıstara Bahşiş verilmemesi rica Olunur. Davnlcannz HAVASI Cumhuriyet Ankara Bürosu "değişim"in öncüsü oldular. Konuyu, derginin sahibi, yaiar Bilgesu Erenus'la konuştuk: Matbaa sorununuz olmuş galiba? • Evet. Ankara'da dergiyi bastıracak bir matbaa bulamayınca, biz de son sayımızı İstanbul'da bastırmak zorunda kaldık Matbaa bulamama sorunu nasıl ortaya çıktı? • Ankara'daki matbaalara "boşuna basmayın, zaten topluyoruz" şeklinde telkinler olmuş. / HAFTANIN FOTOROMANI nARBELERVESERVİSLER Gizli örgüt neye benzer? Cüneyt Arcayürek, "Darbeler ve Gizli Servisler" adlı kitabında Türkiye için "gayet mahrem" olan konulara el atıyor. Kitaptan bazı kesitleri sunuyoruz: MIT VE AVLANMA: 27 Mayıs döneminin İçişleri Bakanlığı önemli işler müdürü Ergun Gökdeniz, istihbaratın sadece MİT'in aracılığıyla mı, yoksa çeşitli organizasyonlarla mı gerçekleştirilmesi gerektiğı tartışmasına şu benzetme ile açıklama getiriyordu: "Denizde balık çok. Derin su balığı var. üst su balığı var. Torik zargana derinlerde. Hamsi oltaya gelmez ağ ile yakalanır. Kimine olta kımine ağ atrnak gerek. Denizde bu kadar değişik ve çeşitli yöntemlerle yakalanabilir balık olduğuna göre biz burada neyin kavgasını yapıyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğu yüzeydeki balığı avlarken, MİT daha derin sulara olta atar. Yeter ki karşılıklı anlayış içinde olalım. Oltaları ağları birbirine karıştırmayalım." "GÜNAHKÂR CIA" Çağlayangil, kimi konularda öyle benzetme yapar ki hem özünü anlatır hem de benzetmenin zarafetine kahkahalarla gülersınız. "Ben sana bir şey söyleyeyim mi" dedi. CIA ajanlarını konuşurken "Bu iş zina gibidir. Duyulur, ama ispat edilemez." KUNTA KINTE VE 12 EYLUL: Kunta Kınte diye anılan MİT'teki başyöneticilerden biri 12 Eylül'ü aylarca önce biliyordu. Ama yasal bağlantılarının yanı sıra gizli serviste çalışanlarda bulunmaması gereken "duygusal nedenlerin" de etkısiyle bağlı olduğu başbakanlığın değil, MIT'İ pasifize eden güçlerin buyruğundaydı "Kunta Kinte", "bayrak harekâtı " dıye adlandırılan 12 Eylül'ün nasıl yapılacağını içeren Genelkurmay dosyasını MİT'in özel uçağına bınerek ordu merkezlerine dağıttı. Bir gizli servisin sorumlu olduğu makamları unutmuştu. Daha doğrusu Kunta Kinte, Genelkurmay'ın kapalı kutusunda bir bireydi. Daha sonra büyük bankalardan birınde yüklü maaşla yönetim kurulu üyelığine getirildi. HAFTANIN DAVETİYESİ AMOffli Konya'daki haremlikselamlık otobusu göremediği gibi, İran Islam Cumhuriyeti Silahlı Kuvveöer Gunü'nü de Türkiye'de kutlayamayacak zahir!.. TRAFİK Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İnal Batu'nun makam otosu geçen cuma günü Ankara caddelerinde hatalı sollamalar yapınca bir trafik polisi tarafından durduruldu. Aracın içinde Batu yoktu. Araca yaklaşan trafik polisi şoförden ehliyetini istedi. Sonra diğer evrakı aldı. Şoförün, "Ben Dışişleri Bakanlığı Sözcâsu'nün şoföriiyüm, Işim acll" gibi sözleri, trafik polisini görevini yapmaktan alıkoyamadı. Ancak bir süre sonra polis telsizinden bir anons inal Batu duyulmaya başlandı: "Arkadaşlar, 06 ZS 513 plakalı resmi aracın evrakını hang» ekip aldı?" Karşıdan yanıt geimev.ınce telsız anonsuna devam edildi:"öÇZS 513 plakalı araç, Dışlşlerf Bakanlığı Sözcüsü Sayın İnal Batu'nun makam arabasıymış, evraklan hangi ekibimiz aldı?" Tabıı ki sonunda evraklar Batu'nun şoförüne kısa yoldan geri dönüverdi. Batu'nun evrakı metnıkesi DSP'nin SHP'den alacağı ŞHP Genel Saymanı Fikret Ünlü'nün başı dertte. Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesine bağlı Dağlıca kasabasının DSP'li Belediye Başkanı İsmail Karatut, ''icra memuru" gibi Ünlü'nün başından ayrılmıyor. Yerel seçimler öncesinde, "200 bln llralık ödenti"yi yatırarak SHP'den aday adayı olan Karatut, ilçe örgütü kendisini aday göstermeyince, DSP'den aday olmuş. SHP'nin üçüncü sırada kaldığı seçim sonucunda, ancak 9 oy farkla MÇP'nin önüne geçerek belediye başkanı seçilen Karatut, şimdi 200 bin lirasını geri almak için uğraşıyor. FIKRA Önüm, arkam sağım, SHP'de üye yazımı için seçenek aranıyormuş. Sonunda il başkanlarının sınav komisyon başkanı olarak katılacakları ve değerlendırmede söz sahibi olacakları bir yöntem bulunmuş. Sınavın da sözlü olması kararlaştırılmış. İl başkanı, delege olmasım canı yürekten istediği Temel'ı karşısına oturtmuş ve sormuş: Ha böyle döndüğünde sağında doğu, solunda batı, önünde kuzey var. Peki, arkanda ne var? Temel: Eve dönmemi bekleyen pi karum, iki çcciğum var başkanım. Biz çok badire atlattık. Siz "geçmiş olsun"larınızı Sayın Özal'a iletin. (Fotoğraflar Hasan Aydın (AA) CUNEYT ARCAYUREK yazıyor SHP erken seçim tarihini içeren bir öneriyi, Meclise getirip getirmeme aşamasında. Ortada bir sav var: SHP'den gelecek öneriyi Meclis reddederse, bir yıl aynı içerikteki önerinin Mecliste tekrar görüşülemeyeceğini gösteriyor. ANKARA Önümüzdeki günterde siyaset gündemindeki yerini yeniden hissettirecek erken seçim manevralarına geçmeden önce, yönetim düzeyindeki çelişkileri saptamak gerekiyor. İşçi eylemleri çarpıcı biçimde gelişiyor, hafta başında daha ağırlıklı süreceğe benziyor. Bu arada Başbakan Özal'ın zikzakları ile fazla ilgilenilmiyor. Özal. gazetecileri topladı, ısçilerle bir masaya oturmayacağını açıkladı. Aradan yarım saat geçti geçmedi. Başbakanlıkta Türkİş yöneticilerini kabul etti. "İlkelerin saptandığı" görüntüsü altında "yumuşama dönemi" açmaya çalıştı. İşçi eyiemlerini emekliliği gelen sendikacıların yasal düzenleme isteklerini reddettiği için başlattıklarını uzun uzadıya anlattı. Şevket Yılmaz'm "teessüflerine muhatap kalınca", çark etme zorunda kaldı. "Gerekirse düzeltirim" diyerek Şevket Yılmaz'ın salvosunu geçiştiren Başbakan, kapı önünde "sözlerinin yanlış anlaşıldığını" yarım ağızia söyleyerek işin içinden çıkmak istedi. Eylemleri "hem sendikacılann hem de siyasetçilerin" kışkırttığını öne sürerek 'toplumsaJ facia korkusu" yaratmayı, korku salmayı yeğledi. Baktı olmuyor, sustu. Başbakan sustu, sağa "hulus çakmak" için İçişilerine getirdıği Bakan Aksu, "eylemlerin kışkırtılmadığım" söyledi. Başbakan suçladı, bakanı akladı. Basında da Özal'daki çelişkileri, tezatları mazur gösterme yarışı yine sürdü. Bir söytediğıni yarım saat, bir gün sonra değiştiren başbakandaki kararsızlığı, tutarsızlığı "sürprizi sever" tanımıyla hoş gösterme çabaları yine boy gosterdi. Oysa kamuoyu art/k ÖzaJ'ın sürprizi değil, tutarsızlığı sevdiğini, bu nedenle hata üstüne hata yaptığını biliyor. Yönetim kafasında yıllardır sürüp giden çelişkileri değerlendırerek önümüzdeki günlerde başımıza yeni çorapiar öreceğıni sağ oisun, var olsun ama muhalefetımiz bir türlü anlamıyor. İk Bir Yıl Once Bir Yıl Sonra MUKEMMEL TELEVİZYON AltCCLIH tidardaki yanar döner hukuk anlayışını hiç hesaba katmıyor. Konu, giderek önem kazanıyor. Muhalefet bir yandan işçiye. memura, küçük çiftçiye yeni maddi olanaklar sağlamayı planlayarak Özal'ın seçime gideceğini söylüyor, eylül diye bastırıyor. Öte yandan kendini toparlamak için "muhtaç olduğu zamanı" Özal'a verecek eğilimlere sahip çıkıyor. Ana muhalefet, erken seçim tarihini içeren bir öneriyi Meclise getirip getirmeme aşamasında. Ortada bir sav var. SHP'de.n gelecek öneriyi Meclis reddederse, bir yıl aynı içerikteki öneriyi Meclis'in tekrar görüşülemeyeceğini gösteriyor. İnönü, geçen salı grup toplantısında "seçim önerisinı Meclis'e verme olasılığı" üzerinde durmuştu. Ancak sonradan "bir yıl" faktörü elini ayağını bağlamış olacak ki son olarak şöyle dedi: "Teklifimiz reddedilirse aynı öneri bir yıl süre ile bir daha getirilemiyor. Seçim günü öneridedeğiştirilirse aynı öneri mi yoksa ayrı öneri mi sayılır, buna bakmak lazım." Kısacası, İnönü iç tüzüğün ilgili maddesini zorlayacak bir ''yorum" arıyor. Beri yandan Özal, tüzüğü inceliyor, SHP'den erken seçim önerisi gelirse, bendeniz de çoğunluğumla reddettirerek bir yıl keyfetsem dıye ellerini oğuşturuyor. 82 Anayasası "Meclisın seçimlerin yenilenmesine karar vereceğini" emrediyor. Bugün uygıı'amada olan Meclis ıç tüijğünün 77. maddesi ise "TBMM'de reddedilmış olan kanun tasarı ve teklifi ret tarihinden itibaren 'bir tam yıl' geçmedikçe, Millet Meclisi'ne 'aynı yasama dönemi' içinde yeniden verilemez" diyor. Inönü'nün tüzüğün emredici hükmünü "tarih değiştirerek" Parti içi çatışmalar sürüp giyeniden erken seçim önergesı derken belirtheri görülen girişiverebileceği biçiminde yorumla mın sonucuna "tam teşhis maya çalıştığı gözleniyor. Oysa, koymadan" yapılacak bir haretüzükteki "aynı yasama ket kuşkusüz SHP'den, partiye dönemi" hükmünün 1987de umut bağlayan yığınlardan çok başlayan beş yıllık "18. dönemi şeyı alıp götürecek. kapsadığı" öne sürülüyor. TüErken seçimi tarih önererek zük, tasarı ve teklif reddedıldik zorlamak. Çok doğru, ama dikten sonra "yaşadığımız çalışma kat, dıkkat! yılı içinde" yeniden verilebileceğini söylemiyor. Beş yıla yayıyor. Aynı dönem içinde reddedildikten sonra bir yı! geçmeden yinelenemeyeceğini gösteriyor. Çelişkili yorumlardan yola çtkarak seçim önergesini Meclis'e getırmek, sadece Özal'ın amaçlarına hızmet edebilir. Seçim isteğrni Özai'm Meclis'te reddettireceğine kesin gözle bakılıyor. Tabii SHP kamuoyu önünde ters duruma düşecek. Muhalefetin Meclıs'teki yöneticileri şimdi, hukuk ve tüzük açısından konuya eğilmiş durumda. DYP Grup Başkanvekili KöksaJ Toptan'a göre SHP seçimi Meclis'e getirir, ANAP çoğunluğu reddederse "seçim tarihi değiştirilse de aynı mahiyette bir ikinci öneri bir yıl artık ne getirilebilir, ne de görüşülebilir." Çünkü asıl unsur, seçimin tarihini değiştirmek değil "anayasanın öngördüğü erkene almak keyfiyetidir." SHP Grup Başkanvekili Hikmet Çetin, Meclis kanunlar müdürünün "tarih değişikliğıyle erken seçim önerisinin bir yıl beklemeden ikinci kez getirılebileceği" görüşünde olduğunu söylüyor. Fakat yeniden okuduğumda içtüzükteki "dönem" deyiminin, 18. yasama dönemi olarak beş yılı kapsadığını, Meclis "birinci çalışma yılını" yaşadığı için önerinin bir yıl içinde yeniden getirilemeyeceğıni düşünüyor. SHP, tüzük kavgası, sosyal demokrat partinin işçi eylemlerine daha ilk günden sahip çıkmamasının yarattığı kırgınlıklar arasında bocalarken, eylülde erken seçimden köşe bucak kaçan Özal'a rahat nefes aldıracak böylesine bir girişimde bulunacak mı? Bu noktaya gelinirse yeni bir tartışma, daha ötesi SHP'nin "erken seçim" isteğindekı içtenlik gündeme gelecek. Meclis tüzüğünü kendıne göre yorumlayarak getireceği seçim önerisi reddedilince Özal "SHP'nin zaten seçim istemediği için bu yola başvurduğunu" her fırsatta ilan edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle