29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER duşük bedelle kamulaştırılan, bu nedenle işsiz ve parasız kalan bir ailenin kaçak olarak Yunan adasına sığındığı \e yakalanarak iade edildiği" haberi, aynı durumdaki binlerce ailenin sıkıntısına ışık tutar niteliktedir. Cumhuriyet Gazetesi'nin 27.11.1987 \e 10.1.1989 tarihli sayılarında "Altınkaya Barajı'nda, EgeZiraat Fakültesi bilim kurulunca belirlenenin dönte biri kadar bedelle ve iki yıllık ürün bedeli karşılığı kamulaştırma vapıldığı, evi, arazisi. butun \arlığı alınan ailelereortalama 5 ya da 6 milyon lira odendiği. bunun da taşınma masrafı olarak harcandığı" yolundaki haber de yaygın bir gerçeği vansıtır niteliktedir. Gözlemlerimiz bu haberleri ve yakınmalan doğrulamaktadır. 15 Ocak 1989 günlü Tercüman Gazetesi'nin haberi de aynı yondedir. Hükümetin hazırladığı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda onemli değişiklikler getiren bir tasarı Meclise sevk edilmiştir. Tasarı, yürürlükteki kanunun yol açtığı adaletsiz uygulamaları çok daha ileri götürecek niteliktedir. Tasarıya gore kamulaştırma bedeîleri, idari emirlerle ve keyfi biçimde düzenlenen resmi kurum belgeleri esas ahnarak belirlenecek, bu suretle istenildiği kadar düşürülebilecek, faiz konusunda Yargıtay'ın göruşu değiştirilecek, ayrıca kamulaştırma bedeîleri "vergide eşitlik" ilkesine aykırı olarak yüzde 90'a varan oranda Varlık Vergisi niteliğinde vergilendirilecektir. Tasanyı hazırlayanlann Türkiye'ce yaşanan gerçekleri araştırmadıkları ve insan hakları belgelerinin ilgili hükumlerini hatırlamadıkları kuşkusuzdur. Konuya "insan hakları" açısından bakıldığında yeni duzenlemeye gereksinim vardır, ancak tasarıdaki gibi değil. 21 ŞUBAT 1989 "Insan Hakları" ve Kamulaştınırada Haksızlıklar Tasarı, yürürlükteki kanunun yol açtığı adaletsiz uygulamaları çok daha ileri göîürecek niteliktedir. Tasarıya göre kamulaştırma bedeîleri, idari emirlerle ve keyfi biçimde düzenlenen resmi kurum belgeleri esas ahnarak belirlenecek, bu sureîle isienildiği kadar düşürülebilecek, faiz konusunda Yargıtay'ın görüşü değişürilecek, ayrıca kamulaştırma bedeîleri "vergide eşitlik" ilkesine aykırı olarak yüzde 90'a varan oranda Varlık Vergisi niteliğinde vergilendirilecektir. KÂZIM BERZEG Ankara Barosu İnsan hakları belgelerinin öncüsü sayılan 178y tarihli Fransız "İnsan \e Yurttaş Hakları Beyaıınamesi"nde mülkiyet, kutsal ve dokunulraaz bir hak olarak nitelendirilmişti. Birleşmiş Milletler Örgutü'nün 1948 tarihli "İnsan Hakları Evrensel Biidirisi"nin 17. maddesi, herkesin tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk edinme hakkı olduğunu, hiç kimsenin keyfi olarak mal ve mulkünden yoksun bırakılamayacağını hukme bağlamıştır. Turkiye için özel önem taşıyan, Avrupa Konseyi ülkelerinin 1950 tarihli "İnsan Haklannın Korunmasına İlişkin Sözleşme"sine ek, 1952 tarihli Paris Protokolü'nde, "Ancak kamu yararı sebebiyle, uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak kişilerin mal ve mülklerinden yoksun îırakılabileceği" ilkesi benimsenmiştir. Kamulaştırma konusunda çoğu kez bu esaslara ek olarak, insan hakları belgelerinin öbür hukümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Evrensel bildirinin başlangıç bölümundeki "yoksulluktan kurtulma hakkı" 23. maddesindeki "çalışma, işini serbestçe seçme, işsizlikten korunma" hakları bu cümledendir. Uluslararası hukukun genel ilkeleri uyarınca kamulaştırmanın ancak "adalete ve hakkaniyete uygun, bağımsız mahkemeler tarafından denetlenen, PENCERE Avukatlarından İyileştirme zorunluluğu Ayrıca son on yıllık dönemde, baraj gibi tesislerin tum maliyeti içinde kamulaştırma harcamalarının yuzde onun altındaki düşük oranlara indiği, örneğin tüm maliyeti 450 mılyar lira olan bir barajda binlerce küçük çiftçiye toplam 22 milyar lira odendiği, bu bedelin 3 aylık elektrik uretimiyle karşılandığı gözlenılenmektedir. Özellikle toplu kamulaştırmalarda aileler, çalışma ve geçim kaynağı olan tum arazilerinden, evlerinden, köy merası, köy korusu gibi ortak mülklerdekı yararlarından ve başka ekonomik kaynaklarından, anıları, soylarının mezarları, yaşama biçimleri, komjuluk ilişkileri gibi manevi değerlerinden voksun bırakılmaktadır. Bütün bu kayıplar karşılığında, yalnızca ev ve tapulu arazileri için uygulamada. idarelerin bütçe olanakları ile sınırlı bedeller lakdir edilmektedir. Bu bedeller çoğunlukla taşıma masrafını ancak karşılamakta, yeni ve mütevazı bir e\ edinmeye dahi vetmemekte, goçmen haline gelen insanlar işsiz, parasız, gelecek endişesi içinde yazgılarına lerk edilmektedir. İnsan hakları ilkeleri, bir yandan insanlann kamulaştırma ile mahrum bırakıldıkları unsurların daha kapsamlı ve adil ölçülerle değerlendirilmesini, öte yandan toplu kamulaştırmalarda kişi ve aileler için geleceklerini güvenceye kavuşturacak asgari bir tazminat miktannın belirlenmesini gerektirmektedir. insanlann yoksulluktan kurtulma, çalışma, işini serbctçe seçme ve işsizlikten korunma" haklannı zedelemeven bir karşılık ya da tazminat ödenerek yapılabilcceği kuşkusuzdur. Yurdııınuzda son yıllarda başıa büyük barajların göl alanları olmak uzere geniş ve topiu kamulaştırma çalı^malan yuz binlerce vatandaşımızı etküemektedir. Sonuç Batılı liberal demokrasilerde özel mülklerin kamulaştırılması genellikle bir "cebri tasarrut"" olmaktan çıkanlmış, pazarlık ve rıza ile satınalma ilkesi yaygınlaşmıştır. Türkiye, bir yandan demokratik olma, Avrupa Konseyi üyeliğini surdurme, Avrupa Ortak Pazan'na girme çabaları içindeyken, öte yandan insan hakları ihlalleri iddialanna da hedef olmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Avrupa Konseyi'nin insan haklaruıa ilişkin belgelerinin çoğunluğu Turkiye'de kanunla onaylanmış, iç hukukun da unsuru haline gelmişlerdir. Turkiye son olarak "insan Hakları Avrupa Komisyonu"na ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını, kısıtiı da olsa kabul etmiştir. Kamulaştırma konusu ivedilikle ele alınıp, adil ölçütlere kavuşturulmalıdır. Tersi durumda insan hakları ihlailerini izleyen uluslararası kuruluşlar sayılan yüz binlere ulaşan "Türkiye'nin çalışma ve geçinme yolları kapatılmış kamulaştırma göcmenlerini" gündemlerine alabilirler. Kamulaşlırmalardan yakınmalar Kırsal alanda bir yandan nüfus artışı ve miras yoluyla bolünme, öte yandan tapulama me\zuatı 'küçük mülk yaygınlığım arttırmıştır. Kamulaştırma ı.ıuhataplarının tamamına yakını küçuk topraklı çiftçilerdir. Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'nün 1975 tarihli, 141 sayılı "Tarım Işçileri Örgutleri Sozleşmesi" hükumlerine göre, kendi toprağında çalışan, işçi çalıştırmayan küçük çiftçiler de tarım işçisi sayılırlar. Bu nedenle, kamulaştırmaların büyük oranda tarım işçilerini ilgilendirdiği söylenebilir. Basınımızın yakın ilgi alanı dışında bulunmasına karşın, sıklıkla, toplu kamulaştırma alanlarında bedel düşuklüğunden yakınma haberlerine rastlanmaktadır. Milliyet Gazetesi'nin 17.12.1988 tarihli sayısında, "Gümüldür Barajı için arazileri çok HESAPLAŞMA BURHANARPAD OKURLARDAN Yeni teknoloji uygulanmazsa Gökova bozkır olur Kurulu 'nun 124 nolu "Uygundur" kararıyla başlamaktadır. Şu anda inşaatı hızla devam edtn ve Gökova Körfezi'nin katil namzedi santral 26.10.1983 gün ve 18203 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Gayri Sıhhi Yeşilin engin tonlarını, mavinin Müesseseler" yönetmeliğine doyumsuzluğunu kendine fon aykırı olarak inşa edilmektedir. yapmış cennet Gökova, şu Kaldı ki 5.7.1988 günü Resmi günlerde yabuzlığtn kahredici Gazete'de yayımlanan "Özel azabı içinde kaçındmaz Çevre Koruma Bölgesi" akıbetini bekliyor. O kadar hakkındaki Bakanlar Kurulu bağırmalann çağırmaların Karamamesiyle çeliskiye insafa getiremediği üç beş kişi, düşmektedir. Şu anda mazlum bu güzellikler diyarını inatlan görünümlü cani Kemerköy uğruna katledecekler. termik santralının 1593 sayılı "Anayasayı bir kere delsek ne L'mumi Hıfzısııhha çıkar" diyebilen bir zihniyet Kanunu'nun 268 275. için buradan ne yazılsa "Sivri maddeleri vardır. Bütün bu sinek saz" misali gelecektir açmazlann yanısıra 2872 sayılı onlara. Bir insanın kendi Çevre Kanunu'nun parelelinde getirdiği, kendi koyduğu, kabul 2. 11.1986 gün ve 19269 sayılı eniği, kabul ettirdiği kanun Resmi Gazetede yayımlanan hukmündeki kararnameleri. "Hava Kalitesinin Korunması" yönetmelikleri çiğnemesi yönetmeliğinin 5. maddesi bu herhalde kendini inkâr etmesi lip tesislerin kurulma olacaklır. tşte müsaadesini Sağlık ve Sosyal Gökova/Kemerköy termik Yardım Bakanlığı'na santralı da tarihte böyle bir bırakmıstır. Ancak mezkur olgunun simgesi gayri nteşru bakanlığın Temel Sağlık bir kuruluş olarak yerini Hizmetleri Genel alacaktır. Gökova'mn makus Müdürlüğü'nce 29.8.1988 gün talihi 15.9.1983 tarihinde ve 11754 mevzuatla ilgili bilgi Başbakanhk Ekonomik İşler verihnediği bildirilmiştir. Yüksek Koordinasyon Bakanıyla, bürokratıyla bir var çarelerin tükenmeyeceğini olusu simgeleyen bir kuruiuşu düşünerek; bu asamadan sonra bu şekilde devre dısı Gökova'yt kurtarmanm son bırakmanın akıl ve izanla çaresi bu tesiste Flue Gas açıklanması mümkün değildir. Desulphurisation teknolojisinin Çok uzakta olmayan ve gözler kullamlmasıdır. Bu teknoloji önünde müşahhas bir örnek kullanılmadığı takdirde olan Yatağan termik santralının çocuklarımıza bırakacağımız çevreye yaptığı zarara rağmen miras Gökova cenneti yerine Bakanıar Kurulu'nun 12.6.1988 Gökova bozkırları olacaktır. gün 88/13019 sayılı kararıyla ATİLLA AYTURK yapımı sürdürülen Kemerköy Hukukçu Tüccar santralının bulunduğu Gökova, kararı verenleri ve yapımcılarını tarih önünde her zaman suçlayacaktır. 29.6.1984 günü Polonya Elektrim firmasma ihale edilen Bizler PTTnin çeşitli ve şu günlerde devasa kadrolarında kadrolu ve jeneratörleri ithal edilen bu sözleşmeli olarak çalışmaktaytz. termik santrahn çevreye Yaptığımız iş aynı, kadro ve vereceği zararın kurulacak unvan aynı olmasına rağman yüksek bir bacayla yok aramızda olan tek şey ücret edilebileceği öngörülmekteyse farkıdır. Örneğin kadrolu 20 de bu bacadan yayılacak senelik bir memur 160,000 lira kükün dioksit gazının asit alırken hizmet yılı aynı bir yağmurlarına sebep olmasma mani olunamayacaktır. Başka sözleşmeli memur da 300.000 almaktadır. 11 Şubat 1989 bir ifadeyle cennetin tarihli gazetenizde ortasındaki bu zebaninin sözlesmelilerle ilgili yazımzdaki katliamına mani yüzde 90'hk artış buna dahil olunmayacaktır. değildir. Şimdi soruyorum; bu Olan olmuş, yapılan yapılmış mudur sosyal adalet? Bizler düşüncesinde değiliz. Var bunun sosyal adalet olduğuna olduğundan sitayişle inanmıyoruz. bahsettikleri demokrasilerde Bir grup PTT çalışanı ANAP iktidarının amacı ne? Ulkeyi yonetmek mi? Yoksa Türkiye'yı haraçmezat yabancılara satmak mı? Evet mi? Hayır mı? Öyle işler yapılıyor ki çok planlı bir satış işinin bilinçle tezgâhlandığı kuşkusu doğuyor. insan, evıni, arabasım, tarlasını, yemek takımını, mücevherıni, takısını, köpeğini, atını satarken bile iki şey düşünür: Ucuza gitmesin,.. Yabancıya gitmesin... Niçin? Hiç kimse malını ucuza satmak ıstemez; insanoğlunun çıkar güdüsü ağır basar; satacağı şeyi değerinden aşağıya vermek için, kişi çok sıkışmış olmalıdır. Işadamı bir hafta sonra ödeyeceği senedin karşılığını bulup buluşturamamışsa evini yok pahasına elden çıkarabılir; ama bu olağanüstü bir olgudur. Eşinin gerdanlığını satmak zorunda kalan koca, önce yakmlarına önerir: Dara düştük, satmak zorundayız; yabancıya gitmesin, hatıradır; önce sana haber verelim diye düşündük... Peki, devletin, milletin, halkın mallarını yangından mal kaçırır gibi yabancılara satan ANAP iktidarında hiç mi vicdan yok?.. Özal yönetimi, önce Türk parasını pula dönüştürdü; satılacak devlet malını mülkünü dış piyasaya göre sudan ucuza getirdi. Şimdi dış ve iç borç altında ezilen ıktidar yabancı gazetelere ilan veriyor: Batan geminin malları bunlar... Haydi... Yağmur yağdı böyle oldu, yağmur yağdı böyle oldu, fırsatı kaçırmayın... Koşun, koşun... Bir dostum dedi ki: Ben anlamıştım... Neyi anlamıştın? Birkaç yıl önce Yeşilköy Havaalanı'nın adını değiştirmişlerdi ya... Habrta canım, teievizyonda izlemiştik, devlet büyükleri gelmişti, bando mızıka törenler yapılmış, büyük bir propaganda kampanyasıyla Yeşilköy'ün adı "Atatürk Havalimanı"na çevrilmişti ya, işte o zaman anlamıştım... Neyi? Satacaklarını... Nasıl? Bunlar önce Atatürk'ün adını kullanırlar, sonra da satarlar, haraç mezat... ANAP iktidarının "özelleştirme operasyonu" akla sığacak gibi değil. Özelleştirmeden yana olan çevreler de ayaklandılar: Ne oluyoruz? Bu kadarı da fazla... İsrail'de, Fransa'da, Ingiltere'de, Ispanya'da, Italya'da da özelleştinve var; ama değişik koşuliarda... Bizimki gibisi görülmemiştir... Olmaz böyle şey... Eh, ANAP'ın "özelleşprme"si belki bir şeye yaradı; israil'de, Fransa'da, İngiltere'de, İspanya'da. italya'da "özelleştirme" varsa, "karma ekonomi" de var demektir. Anlaşılan "karma ekonomi" yalnız bizde değil, her yerde... Ancak yeryüzünde hiçbir ulus. ülkenin ekonomisini yabancıların ele geçirmesini istemediğı için özelleştirmenin sınırlarını saptamış, koşullarını koymuştur. ANAP yönetimi ise diyor ki: Biz işletemiyoruz, yabancılar gelip ışletsinler... Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da az gelişmişlerin çoğunda ekonomi yabancıların elindedir. Zaten "yabancılar" bu kadar hayır sahibi olsalardı, sömürgeler çoktan ıhya olurdu... ANAP yöneticileri özelleştirme konusunda çıldırmış gibi konuşuyorlar; ekonomik çıkmazda, akılları başlarından gitti... • Bir siyasal partınin programında "özelleştirme" yazılı olabilir. Eğer bu "özelleştirme" ulusal boyutlarda gerçekleşecekse, kamu kuruluşlarının ortaMıkları hisse senetlerıyle halka açılacaksa, partinin görüşüdür, tartışılabilir, seçmenden yetkı alınırsa uygulamaya konabilir. ANAP'ın yaptığı iş başkadır; halkın mallarını yabancıya toptan ve ucuza devrediyor; hem de halkın yüzde 65'i karşıt iken devletin siyasada ve ekonomıde ulusal gücünü ıpotek altına düşürebilecek ışlemleri yürütüyor... Oldu olacak, "Biz yönetemiyoruz" diye devletı de toptan yabancı şirketlere satalım... Batan Geminin Malları Kadınsız 'İstiklal Caddesi' Beyoğlu, İstiklal Caddesi. Ocak ayı ortaları. Bir pazar günü, ikindi üzeri. Taksim Alam'nın bir durağında otobüsten inmiş, Galatasaray'a doğru yürüyoruz. Eşimle. Uzun süredir görmediğimiı Beyoğlu'nu gözden geçirmek için! Zira son yıllarda Beyoğlu üzerine çok kunuşuluyor, yazılıyor, tartışıhyor. yuvarlak masa toplantıları düzenleniyor, basın toplantıları yapılıyor. Değişik ve çelişkili öneriler birbirini izliyor. Dernekler, kuruluşlar bile oluşturuldu. Tasarılar sunuldu. Başka girişimler de görüldü. Ana caddede kimi yapıların ön yüzleri çiğ renklerle boyanarak çirkinlikler daha da çirkinleştirildi. İki yana elektrik direkleri (diplerinde çöp sepetleri) dikildi. Beyoğlu'na sahip çıkma görünümünde kimi insanlar görüldü! 1988 sonunda Beyoğlu istiklal Caddesi'nde yürüyoruz. Ağa Camisi görünüyordu. Kaldırımları ve yolu dolduranların yüzde yüze yakını genç erkeklerdı. Ceket pantolon, gömlek kıravat gibi kaygıları yoktu. Ne geçtıyse ellerine sarınıvermişlerdi! Şöylesine bir örtünmüş olmak için! Galatasaray'a yaklaşırken bir iki kadın göründü. Erkeklehnin koluna sımsıkı girmişterdi. Taksim'le Galatasaray arası kaldınrrilar ve ana yol, silrne erkekti! Üçer beşer olrtiuşlardı. Sık sık dürup yarenlik ediyorlardı. Yüksek sesle gülüyorlardı, itişiyorlardı. Dünya umurlarında değildi 'Biz erkeğiz bel' diyen bakışlarla. 19. yüzyıl ikinci yarısı Grand Rue de Pera'dan vazgeçtik, 19231933 yılları 'Doğruyol'da (Son Osmanlı aydınlarının' Caddei Kebir'inde) 1989 ve daha yakınların en son kalıntıları da görünürlerde yoktu. Ya İstiklal Caddesi! Boşuna aranmayalım, 'kadına yer vermeyen bir İstiklal Caddesi' düşünülebilir mi? "İstiklal Caddesi" yok! Ne geçen yüzyıl İstanbulu'nun biraz snop. biraz kozmopolit, ama insancıl, ne de Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin dünyaya açık kültür başkentt İstanbul! Hiçbiri yok. Taksim Alanı'ndan Tünel'e uzanan "Doğruyol"dan ne kaldı? Ünlü Tokatlıyan Oteli işhanı oluverdi. Tepebaşı'nın uluslararası üne ulaşmış Continental Oteli, Bristol Oteli de. Biri sosyal sigortalar oldu. Biri de banka! Ya sinemalar ve tiyatrolar? Taksim'den Tünel'e kala kala bir Küçük Sahne kaldı. Son adıyla Ses Tiyatro ve Sineması (daha öncelerin Fransız Tiyatrosu: El ilanlannın deyimiyle: Beyoğlu'nda Halep Çarsısı'nda kârgir Fransız tiyatrosu) şimdi bir işhanı. Uluslararası söz ve ses sanatçılarının sanat arenası Fransız Tiyatrosu'nu bir işhanına dönüştürebilenler için ne yazılabilir! Sonra o güzelim sinema salonlan! Hepsi birbirinden şirirv1989 İstiklal Caddesi'nde o küçük Santral Sineması yoktu. Santral 1 dan az aşağıda Majestik bir kereste deposudur. Şirinlerin şirini Şık Sineması bir banka şubesidir. Bir Gloria (Saray), bir Majik (Taksim), küçük salonlardan Ecen (Eclaire), son aoVyla Lüks, büyük salonlardan Opera (İpek), Melek... Yok, yok, yok!.. İstiklal Caddesi'nden ne kaldı? Taksim Cumhuriyet Alanı'ndan başka? 8 Ekim 1956 günü Vatan'da yayımlanmış olan yazımın başlığı "Kadının Yeri"dir. "5 ekim şenlikleri istanbui Valisi'nin şehir adına verdiği bir akşam yemegiyle kapanır. Bu yıl da öyle oldu. İstanbul Valisi ve Belediye Başkan Vekili Prot. F.K. Gökay davetlilerle yemek yedi. Günün anlamını belirten bir konuşma yaptı. Fakat bir şeyi unutmuştu: Beş yüz yıldan beri Turk olan Istanbul'un kurtuluşunun kutlandığı bir akşam yemeğinde Türk kadınının yeri unutulmuştu. Salonda hiçbir kadın yoktu. İstanbul eğlence yerleri gedikliterinin yakından tanıdığı çıplak dansöz Pamela olmasaydı, çağrılılar kadın yüzü görmeyeceklerdi!" 1989'da türbanlara öflelenir görünenler, 1957 Cumhuriyet Bayramını kadınsız kutlayanları kuzu kuzu izlemişlerdi. O zamanlar atılmıştır bu tohum. Ne ekersen onu biçersin! PTTde ayncalıklı ücrst Ormanla kucakiaşan emsalsiz kum ve deniz. Işte Sangerme; Yeni tatil beldeniz Bağımsızhk, banş ve demokrasi mücadelesinin yılmaz savasçısı, örnek insan, değerli dğretmen İBRAHİM OSMANOĞLU Ölümünün 5. yılında kısa ve onurlu yaşanuyla yolumuzu aydınlatıyor. Eşi, çocukları ve öğretmen arkadaşlan adına SUZAN OSMANOGLU Noı: 21 Şubat 1989 Salı günu saat 10.00'da Silivrikapı'dakı mezarı bafinda birlikte olalım KAMUOYUNA DUYURU Bir sevgiyse yemyeşil doğa / Bir tutkuysa Akdeniz mavisi, Bir hasretse doyasıya tatil ve görkemli güzelliklerse aranılan 1 Ağustos Genelgesi ile başlamış olan 17 Ekim direnişimiz sonucunda elde ettiğimiz haklarımız kısa bir uygulamadan sonra kâğıt üzerinde kalmış, tüm iyiniyet girişimlerimiz sonuçsuz kaldığından Eskişehir E Tipi Cezaevi tutuklu ve hükümlüleri olarak 9 Şubat 1989'da açlık direnişimizi başlattık. Tüm yurtsever, ilerici demokrat ve aydınları insani ve haklı taleplerimizin yansıması olan direnişimize karşı duyarlı olmaya çağınyoruz. SARIGERME SEÇECEĞİNİZ YERDİR Ğİ Her aileye 15'er günlük dilimler halinde yılda 3 kez toplam 45 gün tatil olanağı sağlayan SARIGERME TATİL KÖYÜ'nün devremülk sistemi akılcı bir yatırımdır. Çağdaş teknoloji ürünü panel blok sistemiyle inşa edilen tatil köyü konutları, 28 Şubat'a kadar yer satın alan devre sahiplerinin kullanımına 1989 yaz sezonunda sunulacaktır. Köyün denize uzakhğı 750 metredir. Tüm yerleşim birimleri orman ve deniz manzaralıdır. Babadağ Çam Ormanlan'nın hemen bitişiğindeki Sarıgerme Tatil Köyü Dalaman Havaalanı'na yalnızca 8 km. uzaklıktadır. Devremülk hakkı 3227 sayılı kanun gereğince tapu garantilidir. Sarhş Koşulîan Peşin Taksitle 7.000.000. TL 10.500.000.TL (2.500.000. TL peşin 250.000 x 32 ay taksit) ESKİŞEHİR E TİPİ CEZAEVİ SİYASİ TUTUKLULAR ADC\A ŞÜKRÜ GÖKTAŞ, FUAT KAV, METEV ARSLAN Server Tanilli Yeni fiyatlarınuzı sorun, karşılaştınn. BILSAK'TA BUGÜN 21 Şubat Salı: 19.00 Konferans (Biiim): Görunmeyen Enerji Krizi ve Türkiye'nin Hazıriıklan. Doç. Ekrem EKİNCI 19.00 BİLSAK'ta Tiyatro: SERAPİS ya da İNSAN ama YENİ Yazan: BİRİ, Yoneten: O, Oynayanlar: BIZLER DENEYSEL SANATLAR MERKEZI TİYATROSL 10.00 CAFEFOYER Yerli basınçay, kajıve, hafif içkiler. 17.00 CAFEBA» GitarVokalÇağatay 19.00 RESTAURANTBAR PiyanoKorkmaz Akın GitarAydın TANSEL KemanSelçuk BİLSAK, Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 143 28 99 Ingılıere'de İngilizce'>ı ucuz öğrenme imkânım Derin Limited sağlar. 161 43 87158 53 42 Devre Seçenekleri 1. Seçenek 2Mort/ 16Mart 2 Haziron / 16 Hazıran 2Eylul I 16Eytul 2. Seçenek 17Mar1/3IMart 17 Hazıran / 1 Temmuz 17 Eytul / 1 Ek.m 3. Seçenek 2Nısan/16Nıson 2 Temmtjz / 16 Temmuz 2Ek,m/16EV.rr, Nasıl bir egıtım istiyoruz? 3.BASIM Amaç Yayıncıhk 4.Seçenek 17 Nıson ' 1 Moy« 17 Tenvnuz / 31 Temmuı 17Elc,m/31 Ekim 5. Seçenek 2 Mayıs / 16 Mayis 2 Ağustos / 16 A^ustc» 2 Kasım / 16 Kasın 6. Seçenek !7Moy.s'31Mayis 17Ağustow 31 ASustos 17Kas.m/l Aralıî ANKARA CmnohCod N o : 7 1 7 KavaklıdereAnkcro Tel 140 18 9 6 2 3 1 9 3 1 6 KAYSERİ Serdor Cod Cal.k Is Honı Tel (351; 18457 24366 BILGISAVAR SISTEMLERI f/UŞAVITLK VE TICARÇT AŞ Mericez 07 H 62146 01 33 »NKAR* IZMlfl 19557 A 4 0 0 0 l i r a SANAYİ ve TİC. LTD. ŞTt ESKİŞEHİR Kıbns Sehrtler Cod. Özdemır iş Honı K. 4 N o 7 Tel : (221) 45014 KÖYCEĞİZ Cengız Topel Cod No. 14'11 Tel • ı61141 1127 İSTANBUL •isfikkjl Cad. No. 65/1 {Fitoş Sinemosı Korçıst) Beyoğlulstanbul Tel (1)145 09 92 143 43 92 KADIKÛY İZMİR Neset Ömer Sok 847 Sok No 6 Moru* Hon No. 6/3 Coskunoğlu Is Hanı K 4 No 403 Konatc 'zmir Kodıkoylstonbul Tel {1) 345 34 28 (3 hot; Tel : (51ı 19 03 51 12 24 31 BURSA Sonmez İş Sarayı N o 17? Tel : (241 21 91 09 Çatalçeşme Sok 15H Cağalo^lu/tST Tel: 522 11 96 »ETİLER KONYA Nıspetıye Cad Tepecık Yolu Nalçoa Cad O o Devran Apt 1/1 Acentecıler Sit. Nc 87 Tel 178 65 3435 (fax) Tel : (33) 13 09 92 CUMARTESİ VE PAZAR GUNLERI DE AÇIĞIZ SERAMİK HEYKEL SERGİSİ 17 Şubat 3 Mart 1989 Devlet Güzel Sanatlar Galerısi MERSIN UNAL CIMIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle