19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 1989 CUMHURİYET/17 İlginç çekişme Dunya Kayak Şampiyonası kayakçılann ilginç çekişmelenne sahne oluyor. Kayakcılar tepelere tırmanırken değişik ve ilginç görüntuler y izleyicilerin ilgisinı topluyor. (Fotoğraf. Reuter) Körlerin gazetesi kâğıtsızlıktan çıkaımyor ANKARA (ANKA) Türkiye'tıin kültür yaşamını büyük sıfcıntıya sokan, 6 Eylül 1988 ile 14 Ocak 1989 tarihleri arasında 131 gün süren SEKA gıevi Türkiye Körler Vakfı'nın aylık yayın organı Göreneller Gazetesi'nin basımını da engelledi. Grev yüzünden Göreneller'in basıldığı kabanma yazı kâgıdının SEKA'dan sağlanamaması sonucunda gazete 3 aydan beri göremeyenlere ulaşamıyor. 70 adet basılan kabartma Göreneller'e kâğıt sağlandığı takdirde gazetelerin "abonelere gönderilraesine baslanacağı bildirildi. Vakıf yetkilileri kâğıt sağlamak için Aydınlıkevler Körler Yatılı Bölge Okulu'na basvurduklannı, ancak bu okulda da kâğıt bulunmaması nedeniyle sonuç alamadıklanm söyledı. 'Çaylarda yüksek radyasyon yok' ANKARA (UBA) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Atilla Özmen piyasadaki çaylarda kesinlikle yüksek radyasyon olmadığını söyledi. Atilla Özmen, nükleer enerji üretimi için simdiden hazırhklara başlanmasını istedi. Atilla özmen son günlerde çaylarda yüksek radyasyon bulunduğu şeklindeki söylentilerin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, "Piyasadaki çaylar teraiz, hatta korsan çaylann raporian bile temiz, biz piyasadaki çaylarda 3 bin bekerelin altında olanlara işlem yapmıyoruz. Yüksek radyasyonlu çaya da rastlamıyoruz. Depolanraızda bekleyen yüksek radyasyonlu çaylann piyasaya sunılraesi mümkiin değil. Kontrolümüz altında. Zaten bu çaylann çay kalitesi de bitti. Bu çaylan imha etmek için başbakanlığın karannı bekliyonız" dedi. Satılık denizattı ingiltere'de bir denızaltı 200.000 pounda satılıyor. Denizaltının en ilginç muşterisi Tilly Collins, denizalöyı 500.000 pounda restorana ve eve dönuştürmeyi amaçlıyor. Tilly'nin amacı gerçekleşirse, müştenlerini denizaltında ağıriayacak. (Fotoğraf: Reuter) top gç mobiller sergileniyor. Fransa'nın Alfa Romeo Kulübü Başkanı Louis Chretien, klasik Alfa Romeo'yu ilgililere zevkle tanıttı. (Fotoğraf: AP) K l â S l l f A l f a R n i i i P n Paris'tekiotomobilgalerilerin Avrupa '92 ne olacak? (Baftarafı l. Sayfada) nın dev ekonomileriyle yaşlı kıtayı sarsması, Pasifık havzası ülkelerinin yeni birer mihrak olarak ortaya çıkmalan, AT'nin bunlarla rekabet edebilmek için kendini rasyonelleştirmesi gerektiği gerçeğini dayattı. Bir yandan Avrupa ütopyasının ideolojik etkisi, diğer yandan da yukanda sözünü ettiğimiz rasyonalleşme zorunluluğu, Avrupa toplulukları için hem nicelik hem de nitelik olarak bir sıçrama tahtası oluşturan tek pazan getirdi. Tek pazann ekonomik, mali, siyasi, hukuki ve sosyolojik hedeflerini saptayan bir "anayasa" olarak nitelenebilecek ve AT üyesi ülkelerin 1986 şubatında imzaladıklan "Tek SeneT'in ruhunu, biraz şematik de olsa, şu formülle özetlemek mümkün: "Avrupa daha iyi yaşamak için daha iyi rekabet edebilmeli, dolasıyıyla da daha iyi bir ekomoniye sahip olmalıdır. Buna ulaşabilraek. ancak AT ülkelerinin dünya piyasasında küçük üniteler halinde değil, bir bıitiin olarak rekabet yapmasıyla miimkiiadür. O halde, ekonomide rasyonalleşmeyi gerçekleştirmek için, bu rasyonalleşmeyi engelleyen bütün milli unsurlar asgariye indihJmeli veya kaldınlmahdır. Bunun hayata geçeceği tarib de 31 Aralık 1992'dir." ması ve bunun da gayri safi milli gelirde yüzde iki oranında bir artışa yol açması söz konusu. Tek pazara "soldan" yöneltilen eleştirilerin bir bölümünü ise, hedefin esas olarak ekonomik ağırlıklı olması ve sermayenin daha çok tekelleşmesine götürecek bir mekanizma amaçlaması oluşturuyor. Bu yaklaşıma göre, tek pazar "yurttaşlar Avnıpasf'na yeterli derecede eğilmiyor ve kapitalist ekonominin rekabet ve rasyonellik unsunı üzerinde odaklaşıyor. Çokuluslu holdinglerin daha da gelişmeleri için her türlü yeni zemin yaratıhyor. Tek pazann kolektif mimarı durumundaki ve önemli bölümünü sosyal demokrat ağırlıklı insanlann oluşturduğu Brüksel Komisyonu ise, bu "sol" eleştirileri yersiz ve gerçekdışı olarak niteliyor. Komisyon, mevcut durunıdan hareket etmenin bir zorunluluk olduğunu vurguladıktan sonra, tek pazann aynı zamanda sıradan yurttaşlar ve tüketiciler için de bir devrim oluşturacağını belirtiyor. Yine Brüksel Komisyonu'nun "Beyaz Kitap"ına göre, tek pazann uygulanması durumunda, tüketicilerin her konuda ferahlaması söz konusu. Aynı kitaptan bir örnekleme alırsak, Belçika 100 kabul edüdiğinde, şu anda AT ülkelerinden satılan Ford Escort marka bir otomobilin fiyatlan aşağıdaki biçimde değişiyor: Üretim Vergi Ülke Fiyatı Oranı Danimarka 92 17> Hollanda 92 50 Belçika 100 25 Lüksemburş 100 12 Fransa 108 33 Almanya 109 14 Yunanistan 112 156 İngiltere 147 25 Italya 122 18 İspanya 116 31 Portekiz 107 39 (•) Irlanda sıralamada yok. Görüldüğü gibi, hem üretim fiyatlarındaki farkhlıklardan, hem de vergi ve KDV oranlannın değişik olmasından dolayı, şu anda Avrupalı tüketiciler aynı mal için çok değişik yelpazelerde paralar ödüyorlar. Oysa Brüksel Komisyonu'na göre, üretim maliyet standardizasyonundan ve vergi oranlarının eşitlenmesinden soııra, ülkeler arasındaki fıyat farklannın en çok yüzde 26 arasında oynaması söz konusu. "yekpare politikaiar" belırlemesini ongöruyor. Aynı belge, AT'nin mevcut işleyişindeki bazı aksaklıkları ortadan kaldırmak amacıyla da karar mekanizmasında değişıklık yapıyor. Siyasi nitelikli temel konular hariç, Bakanlar Konseyi kararlannın artık oy birliği ilkesine göre değil, oy çokluğu ilkesine göre alınmasını getiriyor. öte yandan, AT bütçesinin saptanması dışında, şimdiye kadar bir danışma organı işlevi görmüş olan Avrupa Parlamentosu'nun yetkilerini arttınyor ve tedrici olarak Bakanlar Konseyi'ni parlamento önünde sonımlu kılıyor. 1992'den sonra sınırlann fıilen ortadan kalkacak olması, AT üyesi ülkelerin halklan arasmdaki sosyal ve kültürel alışverişin bu tarihten itibaren daha da yoğunlaşması, tek pazann "Avrupa ütopyasj" boyutunda başka bir tamamlayıcı unsuru oluşturuyor. Bu arada, bir yıldan beri bütün AT medyalannda 1992 temasının işlenmesi, çok geniş bir kampanyayla yeni hedeflerin tanıtılması, Avrupa ütopyasını günlük hayatta var kılıyor. NEW HABER1F.RİN DEVAMI BM Kıbrıs için rahatsız ŞEBNEM ATİYAS lik kazandı. Denktaş, tsviçre örneğini vererek bakanlık görevlerini üstlenecek bir federal konsey kurulmasını, cumhurbaşkanhğının ise başkan yardıması ile rotasyona tabi olmasını önerirken, Vasiliu, rotasyona tümüyle karşı. Önemli bir bakanlığın Türk tarafına verileceğini, bu arada seçeneğe göre ya iki toplumun ayrı seçimle cumhurbaşkanı ve başkan yardımcısını seçmesini (böylece cumhurbakanını Rumlar, başkan yardımcısını Türkler seçmiş olacak) ya da genel seçimlerle cumhurbaşkanının belirlenmesini savunuyor. Camillion genel sekretere görüşmeler konusunda şimdiye kadar gözlediği gelişmeleri aktardı. Aynca Rum lideri Vasüiu'nun, Camillion'dan, genel sekreterden bir müdahalede bulunmasını istediği, Camillion'un bu talebi Perez de Cuellar'a ilettiği söylenmekte. Ancak bu söylenti genel sekreterlik yetkililerince doğrulanmadı. Bilindiği gibi Vasiliu uzun süredir KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "sorun çıkarttıgını, işbirligi içinde davranmadıgım" öne sürerek şikâyetlerini daha önce genel sekretere ve Batılı diplomatlara iletmişti. Öte yandan BM Güvenlik Konseyi yeni üyeleri için dün verilen bir resepsiyonda, Batılı daimi delegelerden biri konseyin "Kıbns konusunda doğrudan bir girisimde bulunamayacagını, ancak gayriresmi sinyaller verebileceğini, esas olarak gene) sekreterin hareket edebileceğini" söyledi. YORK UGURMUMCU GOZLEM Tek Pazar: Ekonomik ilişkilerde devrim... Yukarıdaki özet formülasyondan da anlaşılacağı gibi, on iki AT başkentinin hedeflediği tek pazar, esas olarak, ekonomik kaygılardan ve Avrupa'nın dünya piyasalannda daha iyi rekabet edebilmesi endişesinden kaynaklanıyor. Bu yüzden de Tek Senet'in belli başlı amaçlarını, topluluk ülkelerindeki firma ve işletmelerin rasyonel bir biçimde büyüyebilmesi; onların önündeki himayeci gümrük duvarlarının ve burokratik manialann kaldınlması; yatınmlann hacmini ve verimliliğini arttırmak için sermaye ve finansın serbest bir biçimde sınırlar arasında dolasabilmesi; bütün üye ülkeler için geçerli olacak standardizasyonların gerçekleştirilmesi ve vergi oranlannın her yerde aynı olması gibi, temeli ekonomik nedenli objektifler oluşturuyor. 1992 sonuna kadar gerçekleştirilmesi gereken bu önlemler, özünde iktisadi bir devrim niteliği taşıyor. Cevdet Fişmekan örneğinde karikatürize ettiğimiz gibi, tek pazann işlerlik kazanması durumunda, AT ülkelerindeki ekonomik birimlerin, şimdiki hudutlarla sınırlı olmayan birçok boyutluluk kazanması gerekiyor. Alman Krupp işletmelerinin herhangi bir engelle karşılaşmadan Yunanistan'da fabrika açması; hem bu fabrika için gerekli sermaye transferinin hem de kânn serbest bir şekilde iki üike arasında gıdip gelmesi; havayollan işletmeciliği, bankacılık, diğer servisler gibi şimdiye kadar milli devletlerin himaye ve tekelciliği altında olan kurumlann, bütün topluluk çapıhda serbest rekabete açılması; gümrük tarifelerinin her yerde ve her mal için aynı seviyeye indirilmesi; vergi ve KDV oranlarının ortak bir noktada birleştirilmesi, Londra Belediyesi'nin açacağı bir kanalizasyon ihalesine Belçikalı bir fırmanın katılması ve ihaleyi kazandığı takdirde inşaatı gerçekleştirmesi; tek pazann ana hedefleri arasında yer alıyor. Üretim, finans ve hizmetlerdeki bu serbestliğin, AT işletmelerinin verimliliğini arttıracağına ve onlara dünya çapında daha fazla rekabet imkânı salayacagına kesin gözüyie bakılıyor. Buna somut bir örnek olarak da Fransa, Almanya, Italya, İspanya, Belçika ve Hollanda'nın ortak ürettiği Airbus uçaklannın, bugün dünya uçak piyasasının önemli bir bölümünü eline geçirmiş olması gösterüiyor. Oysa bu tür bir üretime tek başına girecek bu ülkelerden hiçbirinin, Boeing veya Mc Donell Douglas gibi Amerikan devleriyle başetme şansının bulunmayacağı ifade ediliyor. Ekonomide (asarruf ve rasyonalleşme... öte yadan AT Komisyonu tarafından yayımlanmış olan "Beyaz Kitap"a göre, tek pazann gerçekleşmesi durumunda, topluluk ülkelerinin yılda 200 milyar ECU'ya yakın bir tasarruf sağla NEW YORK Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlik Kıbrıs özel Temsilcisi Oscar Camillion, çarşamba gününden beri New York'ta, zaman zaman BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile bir araya gelerek değerlendirme çalışmalannı sürdürüyor. Son derece gizlilik altında yürütülen çalışma ve Kıbns'taki gelişmeler konusunda Batılı diplomatlann söyledikleri tek şey "işlerin çok hassas bir asamada oldugu." Kıbrıslı liderler arasında karşılıklı güvenin kurulmayışı ve ortaya çıkan öneri paketlerinin uzlaşmaz görüntüsü nedeniyle görüşmelerden genel sekreterin beklediği sonucun alınması tehlikeye girmiş görünüyor. Bu nedenle Batılı diplomatlar BM Genel Sekreteri'nin "uygun göriirse yöntemsei bir öneride bulunabilecegini" bildiriyorlar. Son olarak Rum lideri Yorgo Vasüiu'nun önerilerini yazılı olarak sunmasıyla birlikte Kıbrıs'ta, "Avrupa, tek pazara Hasıl ha Türk tarafının bir konfederasyon, zırianıyor?" sorusu sorulduğun Rum tarafının ise federasyondan da ise, değişik ülkelere göre deği yana olduğu yazılı olarak kesiıışik cevaplar vermek mümkün. Ancak esas dinamizmin işletmelerden, özellikle de orta ve ortanın üstündeki firmalardan geldiği bir gerçek. 1992'ye en ehven şartlarda gırcbilmek için, çeşitli işletmelerin şimdiden değişik yapılanmalara gitükleri gözleniyor. Aralannda Olivetti de olmak üzere pek çok firmanın sahibi olan Bir haftahk lsrail ziyaretinden sonra lstanbul'a gelen, ünlü ltalyan milyarder De Bena ABD'nin en etkili Yahudi lobisinin 13 üyesi ABD detti'nin, geçen yıl Avrupa'nın en Başkonsolosluğu ve hahambaşıyla görüstü. Lobinin 4 büyük holdingi durumundaki Bel üyesi de pazartesi günü Ankara'da Dışişleri Bakam çikalı Societe Generale'nin kontrolunü elde edebilmek için Brük Yılmaz'la görüşecek. sel'de büyük bir taarruz başlattıHaber Merkezi ABD'deki en kam Mesut Yılmaz ve ABD Büyüğı, ancak bunda başarılı olama etkili Yahudi lobilerinden biri olan kelçisi Robert StrauszHupe ile yınca, bu defa Fransız IndoSuez 50 bin üyeli Amerikan Yahudi görüşecekler. Amerikan Yahudi grubunun Societe Generale'nin Kongresi'ne mensup 13 kişilik bir Kongresi üyelerinin, Mesut Yılhisselerinden önemli bir bölümü heyet dün Israil'den tstanbul'a gel maz'la yapacaklan görüşmede, nü ele gecirc'iği unutulmuş değil. di. Heyet Israil'de 1 hafta süreyle Türkiye"nin ABD'de tanıtımına temaslar yaptı. ilişkin olarak, Yahudi lobisinin Tek pazann Heyet üyeleri dün, önce haham sağlayacağı destek konusu üzerinlığı ziyaret ederek Hahambaşı Da de durulması bekleniyor. gerçekleşme şansı... vid Asseo ile görüştüler. Daha Hatırlanacağı gibi Başbakan Tek pazann bugün AT'nin sonra da tstanbul'daki ABD Baş Turgut Özal, geçen yıl sonunda önündeki ana hedef olmasına rağ konsolosluğu'na giderek, Başkon yaptığı ABD ziyaretinde New men, bütün üye ülke hükümetle solos Thomas Carolan'dan bilgi York'ta, Yahudi lobisinin bazı lirinin 1 Ocak 1993 perspektifine aldılar. ABD Başkonsolosu Caro derleriyle bir araya gelmişti. aynı doğrultuda baktıklannı ve lan'm, Yahudi lobisine, Türk Öte yandan, StrauszHupe'nin aynı şeyleri duşündüklerini söyle ABD ilişkileri ve genel olarak yerine, ABD'nin Ankara Büyükelmek imkânsız. Tek pazara "tek Türkiye'de yaşayan Musevilerin çiliği'ne, ABD Dışişleri Bakanlığı tabanca" yaklaşan üyelerin başın durumu konulannda bilgi verdi yardımcılarından istihbaratçı ve da İngiltere geliyor. Demir Ley ği öğrenildi. Yahudi asıllı Morton Abromodi'nin birleşik Avrupa kavramı Hayatı daha kolay Maynard W ishner başkanlığın witz'in atanma olasılığı bulundudiğer liderlere oranla oldukça es daki 13 kişilik Yahudi lobi heye ğu yolundaki haber, Ankara ve Iskılmak... nek ve Margaret Thatcher, tek pa tinin önde gelen dört üyesi, pazar tanbul'daki diplomatik çevrelerde "320 milyon tuketici" cümle zann tek Avrupa olmasından ya tesi günü Ankara'da Dışişleri Ba ilgiyle karşılandı. siyle sloganlaştınlan tek pazann na gözükmüyor. tngiltere'nin bu boyutu, yalnız fiyat eşitliğiyle 1979'da kurulan "Avnıpa para de sınırlanmıyor. Uretilen malla sistemi" içine hâlâ girmemiş olnn kalite standardizasyonuna gi ması, Thatcher'm geçen haziran yı öneriyor. dilmesi, sosyal, profesyonel, baıı ayında yapılan Hannover AT zir (Baftarafı l. Sayfada) Aziz Turk milleti "hafıza kacılık ve hizmetler alanında bü vesinde, 1993 başı hedefleri ara yondan neredeyse kârlı bile zayıflığını" bir kez daha sergiliyük kolayhklann öngörülmesi, sı sında ortak para birimi ECU'nun çıkıyor. Piyasaya dönen Kastelli inşa yor ve Kastelli'ye güveniyor. radan Avrupalı yurttaşlann her da yer almasına karşı çıkması, günlük hayatını "daha mutlu Londra'daki muhafazakâr hükü at işine giriyor. Piyasaya verdiği Onun inşaatlarında yatırıma yökılacak" bir unsur oluşturuyor. metin tek pazar konusunda ayak senetlerle topladığı kaynakları, neliyor. Ve bir kez daha yanılıyor. Irlanda ve Yunanistan'da ayrı sürüdüğü biçimde yorumlanıyor. yine vadeli olarak sattığı konut 1980'lerde ortaya atılan "köşe mağazalardan alınacak tereyağıların finansmanında kullanıyor. dönme" politikalarının toplum nın aym kalitede olması; sosyal siBuna karşıhk Uanımarka gibi Ue var ki "saadet zinciri" üçün üzerinde "tahribat yaratan" etkigortalarda asgari bir ortak sevi başka bir ülke ise bu defa tek pa cü kez kopuyor. si, 1987'lerde "kolay ev sahibi" yenin yaratılması; değişik AT ül zar hedeflerinin kendi standartlaZaman zaman çeşitli çevreler olma projesiyle bir başka biçimkelerinde edinilmiş diplomaların nndan düşük olduğu görüşünden ce "efsaneleştirilen" Kastelh'yi de alevleniyor. bütün devletlerde geçerlilik ka yola çıkıyor. Zaten diğer İskan anlamanın yolu, onun batışını Kastelli'nin yukselişinde, hüküzanması bir Danimarkalının ken dinavya devletleriyle olan yakın anlamaktan geçiyor. Kastelli metin çizdiği politikaiar asıl di banka kartıyla ttalya'da para bağlann sürdürülmesini isteyen 1980 başlarında neden parlı önemli rolü oynuyor. Kastelli'nin çekebilmesi; televizyon yayınları Danimarka kamuoyunun önemli yor?.. Yüksek faiz politikasın önlenemez yükselişinin altında, nın uluslararasılaşması; sınırlar bir bölümü, tek pazann gerçekleş dan... Amansız ve mantıksız bir hükümet politikalarının ta kendisi daki gümrük ve polis kontrolle mesi durumunda, kalitesi daha rinin kaldıniması; değişik ülke va kötü konserveler yiyeceklerini ya faiz yarışında, tasarruf bonoları yatıyor. Elindeki avucundaki üç tandaşlarına değişik ülkelerde da çevre sağlığırun daha az koru alıp satarken birdenbire bir beş kuruşu 1980'lerde riske ede"banker" umut adam haline dö bilen toplum, 1980'lerin sonuna oturma ve çalışma serbestisinin nacağını düşünüyorlar. nüşüyor. Bankalar, o dönemde doğru, bu kez toplu konut macegetirilmesi, "hayatı daha mutlu Başka bir örnek de Federal Al yüzde 60 dolayında faiz verirken. rasına atılıyor. kılacak" kolayhklar arasında yer Denemeyanılma yoluyla her manya. Bu ülke sınır kontrolünün sanayici tahvilleri yüzde 5060 alıyor. tamamen kalkmasının mümkün getiri sağlarken, bir banker çıkı sefer yanılan Aziz Türk milleti, bu Diğer taraftan, tek pazann eko olmadığını, çünkü bunun tero yor ve yüzde yüzü aşan faiz ve yanılgısını hükümet politikaları nomik alanda sağlayacağı rasyo rizm ve uyuşturucu madde kaçak riyor. Herkes de evini, arabasını yanında, bir de kendi "kısa nalleşmenin, kısa ve orta vadede çılığı ile mücadeleyi engelleyece satıp "çok daha fazla para görüşlülüğüne" borçlu olsa geveren" Kastetli'nin önünde kuy rek. Çünkü eğer Kastelli dördüniktisadi bir gelişmeye yol açaca ğini belirtiyor. ruklara giriyor. cü kez piyasaya çıksa ve bu kez ğı, dolayısıyla da işsizlik oranınm Tek pazar ve düşerek istihdamın yaratılacağı Sonuç malum. iskambil kâğıt bir başka modeli, bir başka ürühesaplanıyor. Bu Uk hesaplara gö yeni iiyelik... lanndan inşa edilen şâto bir dar nü pazarlasa, Aziz Türk milleti re, 1992 ertesinde yüzde iki oraGörüldüğü gibi tek pazar AT beyle yıkılıyor. Küçük tasarrufla kendisini yeniden bağrına basnında bir işgücü talebi olacağı dürının "iiralık" hesabını yapan or maya hazırlanabilir. şünülüyor. Bunun da "hayatı da ülkelerinin önünde bugün somut ta gelirliler tasfiye kurulu kapılaÇünkü 1980 sonrasında izlebir hedef olarak şekillenmesine ha da mutlu kılacak" faktörlerin rağmen, bu hedefin yorumlanış ve rını aşındırmak zorunda kalıyor nen ekonomik potitikalara sıyasal başında geldiği ifade ediliyor. algılanış biçimi aynı tekillikte ger yıllar yılı. Olan onlara oluyor Kas destek verenierle, Kastelli'ye inaçekleşmiyor. Üstelik, çeşitli ne telli hapis yatıyor, ama içerden nanlar, aynı mantığın hamurunSiyasi biitiinliikte denlerden dolayı, değişik ülke hü "kahraman" gibi çıkıyor. Ustelik, da yoğrulanlardan başkaları önemli bir adım... kümet ve halklarının Avrupa malı mülkü pek bir zarar değil. Kastelli yi tartışmak işi saptıraTek pazar ve onun anayasası ütopyasını farklı nüanslarda his görmüyor. Kastelli 198082 dönemindeki bilir. Kastelli olsa olsa, 1980 son"Tek Senet", Avrupa ütopyasımn setmeleri, orta ve uzun vadede basiyasi boyutuna da yeni bir pers zı tehlikelerin ortaya çıkabileceği yüksek faiz politikasının "jokeri". rası ekonomik politikalarının klapektif getiriyor. önüne nihai he ni gösteriyor. Bu tehlikelerden bi1987'de ekonomik koşullar ve sik bir ürünü, "zayıf bir halkası" def olarak "Avrupa Birleşik Dev risini, bir bölümünü "Avrupa ortam bu kez "inşaat sektörünü" olabilir. Kastelli oisa olsa, ekonoletleri"ni koyan bu belge, halen iitopyasına gerçekten göniil cazip gösteriyor. Kastelli de inşa mik politikaların uygulanmasında mevcut olan, ancak tam bir tek vermiş" ülkelerin oluşturacağı, at sektörünün "jokeriığine" soyu çarpıcı bir sonuç olabilir. Kastelsesliliği henüz sağlayamayan "si diğer bir bölümünü ise "kerhen nuyor. Bir tarihte "yüksek faiz" li'nin yeniden batışını tartıştrken, yasi danışma" mekanizmasının takip edenlerin" şekillendireceği öneren Kastelli, beş altı yıl son batışı hazırlayan politikaları göz güçlendirilmesini ve üye ülkelerin "iki vitesli AT"nin hayata gecme ra konut sorunuyla bunalan in ardı etmek asıl yanılgıyı oluşçeşitli uluslararası konularda si teşkil ediyor. sanlara "kolay ev sahibi" olma turuyor. Ifahudi lobisi turunda temas VVASHLNGTON (Cumhuriyet) Türkiye'ye 1989 mali yılında yapüacak askeri ve ekonomik yardımın tamamen kesilmesi için Senato'dan sonra dün de Temsilciler Meclisi'ne bir karar tasansı sunuldu. Senato'da Rum lobisine yakmlığı ile tanınan Demokrat Partili üye Larry Pressler tarafından verilen karar tasarısını, Temsilciler Meclisi'nde Helen Bentley ve Micheal Bilirakis yineledi. Tasan "ABD Başkanı, Türkiye konusunda Kongre'ye bazı giivenceler verinceye kadar" yardımın tümüyle kesilmesini öngörüyor. Yardımın yeniden başlaması için sıralanan talepler şunlar: "Kıbns'taki kuvvetler çekilinceye kadar." Türk hükümeti "Kıbns hükümetine Birleşmiş Milletler gözetimi altında Maraş'ı devredinceye kadar." Birleşmiş Milletler gözetimindeki müzakereler Kıbrıs'ta "çoğunluk yönetimini temin edinceye" kadar. "Türk hükümetinin Kıbns'ı işgali sırasında ortadan kaybolan beş Amerikalı ve 1614 Kıbnslı Rum iade edilinceye kadar." Türk hükümeti KKTC'yi tanımaktan vazgeçene kadar. Türk hükümeti KKTC'nin bağımsızlık ilanı karannı geri aldırana kadar. Kongre'ye yine Kıbrıs tasarısı Yunanistan Mitsotakis: Evren ölçülü, Ozal iyi niyetli ATİNA (AA) Yunanistan'da ana muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi'nin lideri Konstantin Mitsotakis, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'i TürkYunan diyaloğunda önemli rol oynayabilecek "ölçülü" bir kişi olarak tanımlarken, Başbakan Turgut Özal'ın da iyi niyetine inandığını belirtti. Mitsotakis, iküdara geldiklerinde Başbakan Özal ile diyalogda bulunmayı arzuladığını da ifade etti. Mitsotakis aynca, Başbakan Papandreu'nun Ankara'yı ziyaret edeceğini sanmadığını, diğer konuların yanı sıra sağlık durumunun da böyle bir ziyarete elvermediğini söyledi. ANKARA'dan YALCIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) Tasarı, Ceza Yasası'nın 209'uncu maddesinde yer alan "Memuriarın kendilerine çıkar sağlamalan" suçu ile ilgili maddeden "yargıç ve savctlan" çıkarmaktadır. Yürürlükteki yasa, yargıç ve savcılann bu suçları iştemeleri halinde "7 yıldan az olmamak" kaydıyla yaptınm ongörmektedir. Tasarı, yasa metnindeki bu bölümü çıkarıp atmıştır. Atarken de şu gerekçeyi kullanmıştır: r. 279. maddeye konulan hüküm gereği 202 ila 21&ind maddeterde yazılı suçlan emir ve idare yetkisirm sahip olanlar ile hakim ve savcılann işlemeleri halinde verilecek cezanın yana oranında arfonlması uygun mütalaa edllrniştir. Bir yargıç ya da savcının bu suçu işlemesi halinde bugünkü yasa '7 yıldan az olmamak" kaydıyla hapis cezası verilmesini öngorüyor. Diyelim ki bir savcı bu suçu işledi... Yasada cezanın üst sıntrı belli olmadığı için sanık savcı böyte bir suçtan ötürü örneğin 10 yıla mahkum olabilir.. Aynı sanık savcı için tasan ile getirilen yaptınm 9 yıldır. Irbkâp suçu"nun ceza yaptınmı arttırılır gibi gösterilmekts; ancak bu suçtan yargılanan yargıç ve savcılann alacaklan cezalar indirilmektedir! Aynı indirim yargıç ve savcılann işledikleri "rijşvetsuçu" için de sağlanmıştır. "Nasıl?" diye soracaksınız. Şöyle: Ceza Yasası'nın bugünkü 214'üncü maddesi yargtç ve savcıların rüşvet suçları için "beş yıldan on yıla kadar" ağır hapis cezası öngorüyor. Madde, rüşvet alarak yasaya aykırı işlem yapan yargıç ve savcılara verilecek cezanın alt sınırının "altı yri" ağır hapis olacağını, alınan rüşvet karşıhğı karar verilmesi halinde cezanın '7 yıldan az olmamak" kaydıyla belirteneceği öngörülüyor Bu durumda, yürürlükteki yasa ile tasan metnini karşılaştırmakta yarar var. Bu amaçla bir örnek verelim: Bir yargıç, rüşvet suçundan yargılanır; suç da kanıtlanırsa, alacağı cezanın alt sınırı "6 yıldan aşağı" oiamaz. Rüşvet karşılığı karar verilmişse, bu cezanın alt sının yedi yıldır; cezanın üst sınırı da belli degildir. Tasarı, rüşvet suçu için "dört yıldan on yıla kadar" ağır hapis cezası getiriyor. 219. madde de yine rüşvet suçunun yargıç ve savcılarca İşlenmesi halinde cezanın yan oranında arttınlacağını öngorüyor. Bu durumda, rüşvet suçu işleyen yargıç ve savcıya bugünkü yasaya göre verilecek ceza yedi yıldır. Bir savcı, aldığı rüşvet sonucunda sanık hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı karan" vermişse ya da mahkemede sanığın aklanmasını istemişse cezanın alt sınırı 7 yıldır. Bir yargıç, aldığı rüşvet karşıhğı karar vermişse salrverme ve aklanma gibi bu durumda da verilecek ceza 7 yıldan aşağı oiamaz. Bu özel koşullar dışında yasa rüşvet suçu işleyen yargıç ve savctlar için beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası öngorüyor. Tasarı, rüşvet suçu için alt sının dört yıl, üst sınırı on yıllık cezalar getiriyor. Bu durumda rüşvet suçundan yargılanan bir savcı ya da yargıca ceza indirimi sağlanıyor mu, sağlanmıyor mu? Aldığı rüşvet karşıhğı bir sanık hakkında aklanma karan veren bir yargıctn yargılandığını varsayalım. Bugünkü yasaya göre bu suçun cezası 7 yıldan aşağı oiamaz. Cezada üst sınır belirlenmediği için bu ceza suçun özel ağırlığına göre örneğin on yıl olabilir. Tasarı yasalaşırsa aynı yargıca verilecek ceza altı yıl olabilir. "Takdiri tahüf sebebT olarak adlandınlan cezanın indirim nedenlerini de hesaba katarsanız; bu ceza altıda bir oranında da indirilebilir. Görülüyor ki burada da rüşvet suçunun cezası arttınlmıyor; tersine indiriliyor. Görevin, kötüye kullanarak çıkar karşılığı yada kin ve düşmanlık nedeniyle karar veren yargıç ve bu karara aynı nedenlerle etkili olan savcılar ile ilgiti suç da tasarı metninde, nedense yer almıyor. Şimdi strasıdır, soralım: Adalet Bakanlığı'nda Ceza Yasası'nın tümü üzerinde bir çalışma yapıhrken, özellikle bu maddelerin seçilip getirilmesinin amacı nedir? Hangi savcı ve yargıçlar, bu maddelerden yargılanıyoriar? Şurada temsil tartışması (Baştarafı 1. Sayfada) mesi amacıyla bir gün ertelendi. Afganistan'da son aylannı, hatta son günlerini yaşadığına inanılan Sovyet yanlısı rejimin yerine geçici bir hükümet kurmak amacını taşıyan şura toplantısı dün öğleden sonra Pakistan'ın Rawalpindi kentinde başladı. Afganistan içinden ve dışından çeşitli mücahit grupları, mülteci temsilcileri, Afganlı bilim adamları ve aydınların davetli olduğu ve delege sayısı 526 olarak planlanan Danışma Meclisi (şura) son ana kadar süren "aritmetik" tartışmalarının çözume ulaşamaması üzerine "eksik" toplandı. Şura toplantısı için günler öncesinden Pakistan'a gelen çeşitli gruplar arasında "kimin kaç sandaiye ile temsil edilecegi" tartışması son dakikalara değin sürdü. Ancak, İran'ın desteklediği 8'li Şii mucahit ittifakı, son ana dek ısrarla 100 delegelik isterken, Sünni ittifakın yalnızca 60 sandalye önermesi üzerine "görüsmeter kesildi" ve Şiiler şuraya gelmediler. Ravvalpindi'nin Medinetiil Hujjaj (Hacılar Kampı) adlı tesislerinde dün TSİ 13.00'te bir araya gelen mücahit, mülteci ve diğer Afganlı temsilciler, toplantıyı bir saatlik bir gecikmeyle başlatabildiler. 300'den fazla yerli ve yabancı basın mensubunun, dünyanın dört bir yanından gelerek açılışını izlediği şura, planlandığı gibi 526 değil yalnızca 440 delege ile toplanabildi. Toplantının başlangıcında ve sonunda hiçbir açtklama yapılmazken, çalışmalann ve temasların bugün de sürdürüleceği bildirildi. Islamabad'da bilgisine başvurduğumuz, ancak adının açıklanmasmı istemeyen Sünni bir mücahit lideri, "Biz, ŞiiSünni diye bir aynm yapmıyonız. lran'dan gelen kardeşlerimizi de 60 sandalye ile davet ettik. Herkesin giicü oranında temsil edilmesi gerektiği ne inanıyoruz. İnşallah direnmekten vazgeçer ve gelirler" dedi. Şii mücahitlerin ittifak lideri olan Kerim Halili ise "eşit temsiliyet çağnsını" yinelerken, "Bu saglanmazsa, İran'a döneceğiz" diyerek pazarhktaki kararlılıklannı ifade etti. Bu arada, Sünni ittifak içinde de "radikal" ve "ılımlı" kanatlann, Iranlılara daha fazla sandalye verilip verilmemesi konusunda çelişkiye düştükleri ve ittifak içinde sert tartışmalann sürdüğü bildiriliyor. Bu tartışmalar önceki gece öylesine yoğunlaştı ki, dün sabahki Pakistan gazetelerinde, ittifakın dönem başkanı Sibghedullah Müceddidi'nin daha süresi dolmadan görevden alındığı ve yerine Muhammed Nebi Muhammedi'nin getirildiği haberleri yer aldı. Müceddidi'nin görevden alınmasına neden olarak da Şii mücahitlerin "daha fazla temsili fikrini destekleınesi" göstenldi. Ancak bu haberler şura toplantısı için bir araya gelen liderler tarafından yalanlandı ve Müceddidi, şurada dönem başkanı olarak kaldığını ifade etti. 1842 yılında Ingiliz desteğindeki Şah Şuhah rejimine karşı toplanan ve Kral Ahmed Şah AbdaU'nin "Emir" seçildiği tarihi şuradan sonraki ikinci Afgan muhalif şurası niteliğindeki organizasyonun sözcüsü Prof. Resul Sayyef, Danışma Meclisi'nin geçici bir hükümeti oluşturmasının beklendiğini söyledi. Prof. Resul Sayyefin açıklamasında ise 28 üyeli olması duşünülen geçici hükümetin; 14 mücahit, 7 mülteci, 4 Şii mücahitten oluşması öngörülüyordu. Açıklamada aynca "iyi Müslümanlar" olaraktanımlanan ve Afganistan'daki mevcut yönetimin içinde olmasına rağmen mücahitleri destekleyen bir gruba da 3 üyelik verilmesi sağlanacağı bildirilmişti. Oluşturulmasına çalışılan geçici hükümetin başkanlığı için geçen yıl Peşaver'de kurulan geçici hükümetin başkanı Ahmed Şah'ın duşünüldüğü belirtiliyor. öte yandan Birleşmiş Milletler1in Afganistan'da başgösteren gıda ve ihtiyaç maddeleri sıkıntısına çözüm bulma çabalan da aralıksız sürüyor. İki gündür, tslamabad'dan güvenlik gerekçesiyle yola çıkamayan yardım dün sabah Etiyopya Havayollan'nın bir ucağıyla Kabil'e gönderildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle