18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 1989 KULTÜRSANAT SEVEMA CUMHURÎYET/5 Charles Ford öldti • Kültür Servisi Sinema tarihçisi ve gazeteci Charles Ford Paris'te öldü. Belçika doğumlu eleştirmenin yayımlanmış birçok sinema sözlüğü ve ansiklopedide imzası bulunuyordu. Bir süre radyotelevizyon programcısı olarak da çalışmış olan Ford öldüğünde 81 yaşmdaydı. 6 Alan Parkefın 'Mississippi Yanıyof adlıfumi bugün 3 sinemada gösterime giriyor Güncellîgîn ışığında ırkçılık Mississippi Yamyor Akademi Kitabevi OdüUeri • Kültiir Servisi Akademi Kitabevi 1989 Edebiyat Ödülleri dün akşam Yazarlann Evi'nde düzenlenen bir törenle sahiplerine veriîdi. Ödüller 1980 yılından bu yana her yü beş dalda, genç yazarlara veriliyor. Akademi Kitabevi Ödülleri'nde bu yıl şiir dalında Sabri Gürses, denemeinceleme dalında Hilmi Zafer Şahin başan ödülüne değer bulunurken şiir dalında Altay öktem ve Ali Mustafa, öykü dalında Behçet Çelik ve Birol Keskin, çocuk yazını dalında Yavuz Erten ve Zeynep Ankara, roman dalında ise Nejat Elibol ve tlker özünlü mansiyon aldılar. Ataol Behramoğlu ve Alpay Kabacalı'mn birer konuşma yaptığı törende ödüllerin, kitabevi tarafından kurulan bir şirketle kurumlaştınldığı da belirtildi. Törende ayrıca, kitabevinin sahibi Hadi Olca, ödülün konulduğu yıldan bu yana seçiciler kurulunda yer alan ve önümüzdeki yıldan itibaren bu görevden çekileceğini açıklayan Alpay Kabacalı'ya bir plaket verdi. (Mississippi Burning) / Yönetmen: Alan Parker / Senaryo: Chris Gerolmo / Görüntü yönetmeni: Peter Biziou / Müzik: Trevor Jones / Oyuncular: Gene Hackman, Willem Dafoe, Frances MacDormand, Brad Dourif, R. Lee Ermey, Gailard Sartain / Orion Pictures yapımı / Beyoğlu Lale, Harbiye As, Aksaray Kristal. Alan Parker'ın "Mississippi Yanıyor" adh filmini, geçen şubat ayıııda Berlin Şenliği'nde ilk gördügumde duyduğum hayranlığı Cumhuriyet sütunlannda belirtmiştim, okurlarım anımsar. Ancak fîlm, bunu izleyen aylarda, özellikle ülkesi ABD'de oldukça ciddi biçimde eleştirildi. Amerikan "sivü haklar" tarihinde önemli bir yer olan 1964 olaylannı carpıttığı, değiştirdiği söylendi. Eleştiriler özellikle şu noktalarda yoğunlaşıyordu: Film, olaylarda zencilerin yürekli tutumlarıru, sonucun alınmasına olan katkılarını küçümsüyor, onları silik, zayıf, ezilmiş kişilikler, gölgeler olarak gösteriyor, buna karşıbk FBI'nın katkısını ve özellikle 2 polis görevüsinin yaptıklarıru büyültüyor, yücdtiyor, savaşın merkezine yerleştiriyor, vb. Ama zaten tüm bunlar, Hollywood'un hetnen her zamanki tutumunun dışavurumu değil miydi? Hep "kahraman yaratma" gereksinimi içinde olan bir sinema/sanat anlayışmın, kimi en yaşamsal olaylarda bile toplumsal, kitlesel tavırları, savaşımları, başarıları birkaç kahramana mal etme çabası, Hollywood'da hep görülegelmiş değil miydi? "Mississippi Yanıyor", kuşkusuz Amerikan tarihçileri ve belgecilerince gereği gibi eleştirilecektir, eleştirilmiştir. Ancak bu filmin, bir yıl öncesınden başlayarak Amerikan kamuoyunu allak buUak etmesinin, "Time" Dergisi'nin kapağına tırmanmasının, Amerika gibi koca bir ülkede onca yankı uyandırmasının erdemlerini belirtmek gerekli mi? Sinema, abartma ve (belli ölçüde) deforme etme yöntemleriyle de olsa, yakın tarihin yaşamsal dönemlerini, dönüm noktalanm, kitlelere anımsatmak, Dağlarda Kar • Kültür Servisi Boğaziçi Üniversitesi Folklör Kulübü Dans Birimi, Dağlarda Kar Sesi adlı dans gösterisini yarın saat 16.00'da, Mimar Sinan Üniversitesi'nin davetlisi olarak, üniversitenin Fındıklı'daki Güzel Sanatlar Fakültesi Gösteri Salonu'nda sunuyor. Artvin yöresi halk danslanndan esinlenilerek hazırlanan Dağlarda Kar Sesi'nin müziği Nadir Göktürk'e ait. fe Adalet Agaoglu da istifa etti • Kültör Servisi Romancı Adalet Ağaoğlu da Türkiye Yazarlar Sendikası'ndan istifa etti. Ağaoğlu, TYS yönetim kuruluna gönderdiği istifasından sonra yaptığı açıklamada "önceükle, yeni yönetim kurulunun TYS başkanhğı'na seçtiği Oktay Akbal'ı bu görevin gerektirdiği niteliklere sahip görmediğim için ayrılmaya karar verdim" dedi. öte yandan TYS eski Başkanı Aziz Nesin de genel kurulda yaptığı konuşması nedeniyle sendikadan istifa eden yazarlarla ilgili olarak, "Istifaları çok olumlu değerlendiriyorum. Ancak Can Yücel'in istifa etmesine şasırdım. Bu karan herhalde sarhoşken vermiştir. Ayılınca döner, Yücel, benim sözlerimden alınıp da aynlıyorsa çok garip. Çünkü bu sözler onun kullandığı kelimelerin yanında ayet gibi kalır. O feministlere "karılar kuvveti" der. Ayılınca kanlar kuvvetinden aynhp erkekler kuvvetine katılacağına inanıyorum" dedi. tKİ GÜÇLÜ OYUNCUNUN DESTECİYLE Alan Parker'ın "Mississippi Yanryor" adlı yapıü, ırkçılık konusunn Holl>wood yöntemleriyle de olsa iyi işleyen bir filın. "Mississippi Yanıyor", Gene Hackman ve VVulem Dafoe gibi iki güçlü oyuncudan da büyiık destek alıyor. güncelliğin ışıklanna getirmekk, sonuç olarak olumlu bir iş yapmıyor rau? "Mississippi Yanıyor", kuşkusuz Alan Parker'ın en "kişisel" filmlerinden değil. Parker'ın bu projeye son dakikada "dahil edildigi" de biliniyor. Ancak Parker'ın fılme katkısı müthiş. "Amerikan t a m " anlatımı kısa zamanda benimseyen bu tngiliz yönetmen, bizlere oldukca yakın bir tarihte "çagdaş" bir toplumda yaşanmış, yaşanabilmiş dramatik olaylardan canlı bir kesit sunuyor. Martin Luther King'in Nobel Banş odülü'nü almasından (Kiog, bilindiği gibi, 4 yıl sonra bir suikastta öldürülecektir) ve Amerikan Senatosu'nun "ırk aynnu"nı mahkum eden bir karar tasarısını kabul etmesinden kısa süre sonra, güney eyaletlerinde ırkçı gösteriler başlıyor, zenciler vuruluyor, ortalığa uzun zamandır görülmemiş bir ırkçı terör egemen oluyor. len nt kişilikli 2 kahramanımız da soruşturma işini, her sıkı "polisiye"deki gibi, aralarındaki kaçınılmaz sürtuşme, özel ilişküeri vb. öğelerle birlikte yükleniyor ve yürütüyorlar. "Mississippi Yanıyor", gerçek olayları belli ölçude değiştirmiş olması gibi daha çok Amerikalıları ilgilendirecek bir sakıncasının yanı sıra ırkçılığa karşı açık biçimde tavır alan sert ve ödünsüz bir film olmayı başanyor. Bir "güney kasabası", gündelik, sıradan yaşamı içinde verilirken, küçük olaylar, kışkırtmalar, göz yummalar ve yüreksizliklerle, nasıl korkunç dramların doğabileceği, ırkçüığın yüzyıllardır bilenmiş korkunç yüzünün, nasıl yureklendiği, derinliklerden, düşüncelerin ve gönüllenn derinliğinden başkaldırıp toplu kıyım ve terör olaylarına dönüşebileceği de gösteriliyor. Çocukluğumuzda izlediğimiz kimi fılmFilmin anlattığı 21 Haziran 1964 kıyırru lerde (bu arada sessiz fılm ustası Griffîth'in nın farkı, öldürülenlerin arasında bu kez TV'de gösterilen 1915 yapımı ünlü filmi iki de "beyaz"ın bulunmasıdır. Bunun üze "Bir Milletin Doguşu"Nda) varlığıru ve körine Amerika birbirine giriyor, yöreye bir tü işlerini görduğumuz unlü ırkçı KluKlux"polis orduso" gönderiliyor. FBl'dan ge Klan örgütünün, daha çeyrek yüzyıl öncesi Amerikası'nda (belki de günümüz Amerikası'nda) hâlâ var olduğunu öğrenmek, doğrusu oldukça şaşırtıcı. Hele bu örgütun lideri bir "işadamT'nın konuşmasında "saf Amerikan ırkı"ndan söz etmesi, ırkın olası bozulmasına karşın, "Zencileri, Türkleri, Mogollan ve benzeri ırklan" da aralarında görmek istemediklerini söylemesi oldukça ilginç. Günümüz HıristiyanBaıı dünyasında yer yer yaygınlaşan bir "Tiirk düşmanlığı"nın, "derin Amerika'nın" yitik Alabama eyaleüne dek uzanabilmiş olması şaşırtıcı. Ustelik bunda "Geceyansı Ekpresi" ile bize karşı pek hayırlı bir iş yapmamış olan Alan Parker'ın suçu yok, çünkü bu konuşma, o dönemin gazetelerinden aJınmış gerçek bir belge. "Mississippi Yanıyor", özellikle ırkçıhktan çok çekmiş, iç ve dış ırkçılardan çekeceği de bitmemış gözüken bizım gibi bir toplumda, özellikle ilgi çekmesi gereken yürekli bir fdm; davasmı Hollyvvood yöntemleriyle de olsa iyi işleyen, sunan ve yürüten polemikçi bir yapun. Gene Hackman ve VVillem Dafoe'nun güçlü oyunlanyla da desteklenen bu filmi görmekte yarar var. Baba 3 ' • Kültür Servisi Baba 2'nin çevrilmesinden 15 yıl sonra Francis Ford Coppola Baba 3'ü çekiyor. Al Pacino, Diane Keaton ikilisinin yanı sıra Robert de Niro ve Marlon Brando'nun da kadroda yer alması bekleniyor. Sanat Kurumu'ndan sert tepki • ANKARA (AA) Sanat Kurumu, geçen ay Ayrancı Lisesi'nde sınıflara girilerek öğrencilerden "kitap toplanması" ve öğrencilerine kitaplar öneren bazı öğretmenlerin başka liselere atanması olayını kmadı. Sanat Kurumu Yönetim Kurulu'nca yapılan açıklamada olayı gerçekleştirenlerin Istanbul'da kitap yakan zihniyetle aynı olduğu, bundan sanat, kültür ve Türk dili adına kaygı'duyulduğu kaydedildi. Kitaba yapılan baskılann, en katı rejimlerin bile özgürlüğe açıldığı dönemde hiçbir mantıkla bağdaşmadığı belirtilen açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi'nde tavsiye edilmediği gerekçesi ile öğrencilerin elindeki kitaplan kimsenin zorla almaya hakkı olmadığı belirtildi. Sakatlar Külttirevi • Kültür Servisi Sakatlar Kültürevi yann saat 14.00'te Cihangir, Kamacı Ustası Sok. No. 14'te (Tophane Müzesi Üstü) açüıyor. Grup Yorum, Grup Dinlence, Abdülkadir Gülüstün, Kartal Derneği Folklor Ekibi ve Kadıköy Kültür Dayanışma Derneği Korosu'nun yer alacaklan açılışla etkinliklerine başlayacak olan Sakatlar Kült ürevi; tiyatro, fotoğraf ve resim kursları düzenlemek, bir koro oluşturmak ve sergiler gerçekleştirmek gibi çeşitli kültür etkinlikleri hedefliyor. 'Dolunay' çevrilişinden 2 yıl sonra gösteriliyor Kutsal haç çahndı • ATİNA (AA) Kimliği meçhul kişiler, kadınlarla dişi hayvanların girmesi yasak olan Aynaroz'dakî bir manastırdan tsa'nın çarmıha gerildiği haçın tahtalarından yapümış paha biçilmez değerdeki bir haçı çaldılar. Kilise yetkililerinin açıklamasına göre Meghisti Lavra Manastırı'ndaki tahta haç son derece kıymetli 62 taşla süslenmiş bir kutunun içinde sakianıyordu. Tahta haç ve kutusunun Bizans lmparatoru Nikiforos Fokas'ın hediyesi olduğunu belirten kilise yetkilileri, olay sırasında yine son derece değerli bazı kitaplar, manastıra ait para ve banka çeklerinin de çahndığını belirttiler. Yunanistan'ın kuzeyindeki Halkidiki Yarımadası'nda bulunan Aynaroz, Hıristiyan Ortodoks âleminin en kutsal yerlerinden biri sayılıyor. Bizans Imparatorluğu döneminde kurulan ve hukuki statüsü Osmanlı tmparatorİuğu tarafından da kabul edilen Aynaroz, çok sayıda kilise ve manastırdan oluşuyor ve din adamlan tarafından özerklikle yönetiliyor. Özgün bir estetik dünya yı sürdürür gibi, ama o tartışma hep sürmüyor ımı?), sanatçının kuşkusuz " y e r e l " olmak, "nlnsal" olmak, "kirle sanatçısı" olmak gibi kaygılardan uzak, tümüyle gönlünün istediği şeyi anlatmak, özgün olmak, bireyselliğinin peşine takılıp gitmek, kişisel bir şeyler söylemekten, anlaşılmamak veya çok az anlaşılmaktan korkmaması gerekir. Yoksa sinema dahil herhangi bir sanatın kendi kendini yenilemesi, anlaüm olanaklanm, deyiş zenğinliklerini çoğaltması için umut kalır mıydı? Ük fdmi "Afife Jale"de senaryo yazarlan Nezihe Araz / Selim Deri'ye "ters düşse" de belli ve açık bir anlatım başarısı sağladığına inandığım Şahin Kaygun, ikinci filmi "Dolunay"da bu inancımı pekiştiriyor. Bu kez filmi daha da "bireysel", çokça kişisel, oldukça "entel", kesinkes "Batdı..." Adada (Heybeliada) bir evde, baştan beri iletişim kuramadığı anlaşılan, son zamanlarda ise büsbütün yabancılaşan bir kankoca, özellikle geçmişiyle bugünü arasında gidip gelen, anılanyla anı birlikte yaşayan genç bir kadın... Ve kocanın birden (Amerikalardan) gelip yaşamlanna kanşan eski bir arkadaşı ömer... Genç ka 'Dolnnay' / Yönetmen: Şahin Kaygun / Senaryo: Günseli înal'ın Kalipso romanından Şahin Kaygun / Görüntü yönetmeni: Salih Dikişçi / Müzik: Server Acim / Oyuncular:. Macit Koper, Aslı Altan, Kenan Bal, Berrin Koper / Art Film yapımı / (11 Aralık pazartesinden başlayarak Beyoğlu Sineması'nda). öte yandan (sanki bir tartışma dm ömer'de yalnızca eksikliğini duyduğu bir ilginin, bir erkek yakınlıgının sıcaklığını değil, çocukluğunu onca doldurmuş olan, herkesin gözüyle "deli", ama aslmda belki de çok akıllı, biraz "ermiş" bir ressam dayının da (fıziksel olarak) benzerini bulacakur. Bu, onun geçmişle bugün arasında kurduğu gelgitleri hızlandı racak, tutkusunu keskinleştirecek, deogesini çügınlığa ve dönüsü olmayan bir eyleme doğru kaydıracaktır. Şahin Kaygnn, tümüyle Batılı bir film yapma cüretini göstenniş. Birbirleriyle en az'düzeyde konuşan, giderek hiç konuşmayan iletişimsiz kişiler, sanatsal referanslar, soyuta doğru kayması yeğlenmış tipik melodram durumlan, yansız, soğuk, zihinsel bir yaklaşım, Server Acim'Ln bol viyolonselli ve Leyla Gencer'in bir Donizetti aryasım da içeren fon müziği... Diğer bir deyişle, özellikle Fransız sinemasırun yapmayı sevdiği ve bildiği türden bir atmos fer filmi. Ama Kaygun, bu "yabana" malzemeye egemen olmasını bilmiş, "Afife Jale"de de sezilen estetik dttnyasını kurmuş, anlatımını tam bir bütünlüğe kavuşturmuş. Dekor ve mekânlan da oyuncular kadar, müziği de görüntüler kadar filminin, anlatunının aynlmaz birer parcası kılmayı bilmiş. Gülseli Înal'ın "Kalipso" adlı romanının Freud'cu öğelerini görselleştirmeyi, sinemarruz için oldukça değişik türde bir film ortaya çıkarmayı başarmjş. özellikle "çtfte rolü'nde, "Aııaynrt Oteli"ndeki performansına yaklaşan Macit Koper çok iyiler. Server Acim'in müziğini uzun zaman mınldanacağız. "Dolunay", seyircüerin kapıpencereleri kıracağı bir film değil. Ama daha az sayıda bir seyircinin bu filmden oldukça zevk alacağını söylemek, sanınm kehanet olmayacak. Kaygun'a ise artık 2 yıl öncesinden kalan bu filmden sonra yeni çahşma fırsatları diyelim. Picasso'nun şiirleri • PARİS (UBA) Ünlü ressam Pablo Picasso'nun 19351959 yıllan arasında yazdığı ve her birini desenlerle süslediği toplam 340 şiiri, 14 aralık tarihinde Paris'teki Picasso Müzesi'nde sergilenmeye başlanacak. Zor, engellerle dolu, yoz bir piyaSinemamız için yeni ve gerçek sa ortamı içinde böylesine kişisel bİT umut olduğunu "Sis"le de ka kalmayı da olabildığince sürdürerutlayan Aslı Altan, Kenan Bal ve rek... Emek Oyuncuları'ndan'Duvar' • Kültiir Servisi Emek Oyuncuları 10 aralıkta saat 13.30'da Ortaköy Kültür Merkezi'nde "Duvar" adlı oyunu sahneleyecekler. Bertolt Brecht, Muzaffer tzgü, Ahmet Telli, Erbil Tuşalp ve Hasan Hüseyin Korkmazgil'in çeşitli yapıtlanndan derlenen oyun yedi ayrı tablodan oluşuyor. Yönetmenliğini Erkal Eldem'in yaptığı oyunun müziklerini Grup Yorum hazırladı. Oyunda rol alanlar Mehmet Güvel, Sedat Erözsoy, Hülya Efegil, Zeki Eyi, Saim Kaya, Hakan Ertürk, Fatma Ögeyik, Mevlüt Kızılarslan ve Ali Kılıç. Emek Oyunculan daha önce de "Tahterevalli" adlı oyunu yine Ortaköy Kültür Merkezi'nde sunmuşlardı. Topluluğun sergilediği "Duvar" adlı oyun, dört duvar içinde gelişen olayları yedi bölümde anlatıyor. Dünyayı güldüren balık H'anda Adında Bir Balık (A Fish Called Wanda) / Yönetmen: Charles Crichton / Oyuncular: John Cleese, Jamie Lee Curtis, Kevin Kline, Michael Palin, Maria Aitken, Tom Georgeson / MGM yapımı / (Suadiye Atlantik, Kadıköy As, Bakırköy 74, Gazi). Wanda geliyor! Ardında, yalmzca dış ttlkelerde yaptığı böyle î'çakgönüllü bir film için inanılmaz bir hasılatın şaşırtıcı sayılarıyla değil. Aynı zamanda hemen "bütün dünya"yı güldunnüş olmanm da oldukça ayncalıklı ünüyle! Bir balık Wanda.. Ama aynı zamanda güzel bir kadın: Tony Curtis'le Janet Leigh'in, aslında anababasının "güzelligi''nin oldukça uzaklarına düşmüş, biraz "erkek suraüı", ama kendine özgü bir "cazibesi" olan kızlan Jaime Lee Cnrtis. VVanda, bu filmin tek kahramanı deg.il. Erkekler de var: 4 tane. Üçü, VVanda'nın "soygun arkadaşlan." Herkese kardeşi olduğunu söylediği, ama aslında sevgilisi olan Italyan kökenli Amerikalı, biraz (biraz fazla) kaçık ve "tngiüz düşmanı" Otto, biraz kekeme, biraz "pasif" ve ezik Ken, filmin başuıda OttoWanda ikilisi tarafmdan polise ihbar edilerek hapse düşen George... Ve George'un savunması için tuttuğu, her şeyiyle (sıkıcı cinsel yaşamı dahil) tipik tngiliz olan avukat Archie Leach... Haa, bir de doğallıkla akvaryumdan çıkmayan, ama bu "kısıtlı mekân" içinde bile rollerini çok iyi yapan bir avuç balık! TV'de başladıklan ve "skeç" düzeyinde gelişen çabalaruu, sonralan belli bir seyirci kesimi için "kültfuin"lere dönüşmüş bir avuç sinema filrnine ("Monthy Python" serisi) yetenekli bir grubun en ilginç üyelerinden John Cleese'in (avukat Archie rolünde izliyoruz) senaryosu, iki temel özeİliğe sahip: Özellikle Ingüizlere yöneltilen ve bu ilginç ulusu, cinselliğinden sınıfsallığına, her şeyiyle "harcayan" bir espri anlayışı ve genel olarak, bir tür "denetlenmiş çügınlık" düzeyindeki güldürü anlayışı... Sürekli sürprizlerle görsel ve psikolojik (kahramanlann psikolojisine değgin) sıçramalarla geh'şen film, genelde "Monthy Python" serisi denli "absurd" içermiyor. Ancak mantıksal bir silsile içinde de olsa, gösterdiğı kimi durumlann kendiliğinden içerdiği "absurd" de az güçlü değil. Oyunculann oldukça ilginç çizgili tipler verdiği, bu çok önemli olmayan, ama değişik film rahatça izlenebilir. 'Wanda Adında Bir Balık' bugünden başlayarak sinamalarda BUGÜN ~ Yticel Erten Özbekistan'da • ANKARA (AA) Devlet Tiyatrosu yönetmenlerinden Yücel Erten, Ozbekistan Soyyet Cumhuriyeti'nin davetlisi olarak Taşkent'e gitti. Türkiye ve Sovyetler Birliği arasındaki ikili kültürel anlaşmalar çerçevesinde 2 ay Taşkent'te kalacak olan Erten, Turgut Ozakman'ın yazdığı "Bir Şehnaz Oyun" adlı yapıtı sahneye koyacak. Ozbekistan Yazarlar Birliği'nin konuğu olan Erten, "Bir Şehnaz Oyun"u Ozbekistan Devlet Tiyatrosu'nda sahneye koyacak. Özbekçe sahnelenecek oyun, kısa bir süre önce Özbek diline çevrilmişti. • Tarihi çevre Basri Sönmez'in "Bursa'da Zaman" adlı audiovisuel gösterisi, Prof. Hamdi Şensoy, Prof. Haluk Sezgin, Prof. Ataman Demir, Doç. DT. Cengiz Eruzun ve Yük. Mim. Basri Sönmez'in katılacakları, Doç. Dr. Tlına Alp'in yöneteceği "Tarihi Çevreye Saygı" konulu panel saat 14.00'te MSÜ Oditoryumu'nda gerçekleşecek. • Üniversitede sinema Erden Kıral'ın "Hakkâri'de Bir Mevsira" fdmi 12.30 ve 16.00'da tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dış Amfı'de gösterilecek. Aynı yerde 14.30'da ise rdmin baş oyuncusu Genco Erkal'la bir söyleşi var. 33 ülkeden 1900 karikatür o,, Karikaturen ^Cartoons Basel CoHedton de Caricatures Bâte Çoliecıion of Sammlung rtoons Caricatures • Kültür Servisi tsviçre'de Basel Müzesi 12. karikatür sergisini düzenledi. "Sammlung Karikaturen Cartoons Basel" adıyla özel bir vakıf olarak kurulan ve 3zgün yapıtlan toplayan müze, bunlann aynı zamanda da 'ilk çizim' olmalanna da dikkat sdiyor. Başlangıçta 9 ülkeden 130 çizerin yapıtlarını bulunduran Basel Müzesi yetkilileri ülke ülke dolaşarak çizerlerinden satm aldığı yapıt sayısını 5O3'e ulaştırmış durumda. 20. yy sanatçılanna ait 33 ülkeden toplam 1900 özgün çahşma arasından yapılan seçme yapıtların yer aldığı sergi karikatür sanatının tipik \e uluslararası bir görünümünü sunması açısmdan önem taşıyor. Sergide Ali Ulvi, Semih Balcıoğlu, Ferit Öngören, Kalender Oznur, Mahmut Karatoprak, Tan Oral, Tonguç Yaşar, Turhan Selçuk ve Nehar Tüblek'in yapıtları c< yer ah>or. U
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle