18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 2 ARALIK 1989 Seçim öncesi meydan savaşları Vatan Partisi KERİM KORCAN 3 O ara hiç beklemedikleri bir şey oluyor, Doktor toplantıyı açarken: "Bir ihbar var arkadaşlar, kurucu üyelerden bir kısmı, bundan birkaç gün evvel Feriköy'de gece gizli bir toplantı yaparak parti tüzüğunü pervasızca çiğnemişlerdir. Onlar da dahil, hemen hiç kimse sanırım bu toplanunın iyi bir niyetle yapıldığını iddia edemeyeceklerdir. Şimdi biz onların aldıklan kararı tartışacak değiliz burada. Ben, Kerim Korcan arkadaşımla birliktc partiden istifa ediyoruz. Sanırım, fraksiyoncu arkadaşlanmızın da arzulan bu yoldadır." Doktor, bir an durup sonra sürdürüyordu: Bir şartımız var, ama? Bu partiyi yürüteceginize namus sözü vereceksiniz! Aksine davrananlar, vatanımıa tngiliz çizmesinin altına atmış sayılacaklardır, halk tarafından lânetleneceklerdir! Terspers olmuşlardı fraksiyoncular, hesaplan altüst olmuş, resmi destek sağlamış olsalar bile, bedava kahramanlığa meydan veremeyeceğimia belki de anlanuşlardı. Onlar Çetinkaya isimli lâfazan bir sendikacıyı aralanna almışlar, onu hemen Uye kaydettirip sayı hesabını yoluna koyduktan sonra, bizim tasfiyemize gitmeyi kafaya koymuşlardı. Bu plan bozulduğuna göre şimdi ne yapacaklardı? Paıtinin taa kurulduğu günden beri ararruzda misafir ayağında dolaşan çarıklı kurmay Çetinkaya, yüzü kızarmış, çirkef banyosundan geçmiş, durumu kurtaımak için böbürleniyordu; fraksiyonculan gösterip: "Ben onlara parti kurulurken de söyledim, arkadaşlar, buraya gırrneyin, dedim. tşte şimdi hatalannı çok acı şekilde anladılar!" Doktor hayretler içinde soruyordu: "Peki, ama sen şu anda da partiye Uye yazılmak istediğini söylemiştin biraz evvel, nasıl iş bu?" Adam, son derece pişkin: "Bu onlara çoğunluk sağlamak içindi, ben dün de bu partiyi yıkmak istiyordum, bu gün de yıkmak istiyorum." Mesele tartışmaya değmeyecek kadar açıktı, Doktor, bu sefer sert çikıyordu: "Öyleyse biz istifa karanmızı geriye alıyoruz, buvrun bakalım ne istiyorsanız yapın! Biz şu kadar insanın umut bağladığı bir kuruluşu üçbeş sağ kuklaya çelmelettirmeyiz!" tş böyle çatallaşınca, gizli toplantıya katılan kurucu uye lrfan Savgat, bir ona yol teklif ediyordu: "Doktor sana saygımız var, gözünü budaktan sakınrnayan bir kişısin. Ama n'olur karsındakilerin durumunu da biraz anla, biz korkuyoruz Doktor, bunun için de partiden aynlmak istiyoruz, inan ki işin aslı bu!" Bunu bir teklif sayıyor, reye koyuyordu Doktor, bu yolla azınlıkta kalarak partiden ayrılıyor. Bizi kışkırtıcılara yem yapamıyor, gerici basına yeni bir sansasyon konusu yaratamıyorlardı. Bir taşla iki kuş vurmuş oluyorduk biz, hem onlan tasfiye ediyor hem de guven oyunu yeniliyorduk. Vatan Partisi siyasi hayatta uçüncü yılıru doldururken, seçim sathı mailine kayıyorduk son hızla. Artık parti merkezlerinde, evlerde, kahvelerde, lokallerde, yazışmalarda, ytiz yüze tartışmalardaki çalışmalar bitiyor. Parti geçmişimizi bir hazırlık, bir yığınak sayarsak, şimdi, kıran kırana bir meydan savaşına başkyorduk. Şeker Ba>Tamı değildi bu, hiç de çocuksu bir heyecan duymuyordum. Aksine düşünceli ve endişeliydim. Ama Genel Başkan, böyle bir atılıma hazır ve çok da istekli görünüyordu. Parti Merkez Heyeti'nden de bu yolda bir karar çıkabileceğinden emin bulunuyordu. flk defadır ki, bu kadar önerali bir konuda, doktorla bu kadar uzak düşuyorduk. Ben seçime girmemize karşıydım. Bu tezimi toplantıda uzun uzun savundum: 1. Yeterince paramız yoktu. 2. Böyle bir kampanyayı yüriitecek tecriibemiz yoktu. 3. Demokrat Parti, kazansa da, kaybetse de, bunun acısını özellikle bizden çıkarmaya kalkışabilirdi. Konuşma uzadıkça ibrenin benim iddialanma kaydığı açıkça anlaşıhyordu. O anda bir oylamaya gitsek çoğunlukla: Seçime katılmama tezi başarı sağlayacaktı, olumlu, olumsuz tavır alanlann konuşmalarından çıkan sonuç buydu. Bir ara, öğle yemeği için konuşmalara ara verdik. Herkes bir yana dağıldı. Doktorla bu sefer karşıhkh tartışmaya durduk. O benim böyle davranmakla büyük bir yanlış yaptığımı, o dört başı mamur bir seçim gücüne hiçbir zaman erişemeyeceğimizi, karşı güçlerin buna kesinlikle i â n vermeyeceklerini vurguluyor, öyleyse bu fırsatı değerlendirmemizi hararetle öneriyordu. Durumu değerlendirirken, belli bir inanışın insanı olduğumuzu da hiçbir zaman umıtmamahydık. Uzun tartışmadan sonra ona hak verdim. Toplantıya yeniden oturduğumuzda, daha değişik bir açıdan yanaşıyordum soruna ve diyordum ki: "Arkadaşlar, ben seçime girme efilimine karşı dururken, daha zijade bunda karşılaşacajjımız güçliikleri dile getirmek istiyordnm. Seçime ginnemek yolunda gelişecek bir karann tek destekçisi kişiliğine büriinmek istemem. Bir de şu var: Vatan Partisi kendini meydanlarda denemeli, mahfil havasından kuıiulmalı artık." Böylece oy birliğiyle seçime girme konusunda karara varıyor, son hızla çahşmalara koyuluyorduk. tstanbul ve Izmir'den katılıyorduk seçimlere, bunun için 39 milletvekili adayı bulmak çok zordu. Ama doktor, canlabaşla çalışarak böyle bir listeyi oluşturmanın yolunu buldu. Kuşkusuz ki, bu atılırn belki de bizim tevkifimizi, paıtinin kapatılması sonucunu da beraberinde getirmiştir. Şu var ki, bu Vatan Partisi, oybirliğiyle genel seçimlere katılma kararı alır Eyüp'teki seçim konuşması*'irtica propagandası yoluyla komünizmi yaymak" .«.,.,. şeklinde yorumlanan Dr. \ i ^ZSjjSISj Hikmet Kıvılcımh, bir gece I B V K İ ÎW* nezarette tutulduktan v » t ^ PMTVA, HUmÛt sonra serbestbırakıldı. Hikmet X»; Kıvılcımlı seçimlerden sonra, yine aynı konuşma nedeniyletutuklandı. «uni pouta«yrf SÎRKECt'DE KÜRSÜDEN OKUNAN 'ANLADIK' ŞÜRİ Valan *Iyi günler getirirsek gelecek' Biz doktorla Eyüp'teki olayı konuşurken, Süleyman Şahin kürsüden iniyor, oraya fırlayan Osman Sercan, beni şaşırtan bir anons yapıyordu: "Vatandaşlar, şimdi siziere partimizin Haysiyet Divanı Başkanı, şair marangoz Kerim Korcan hitabedecektir!" diye. Kursuye nasıl çıkarıldığımı bilmiyordum. Bir karardı ortalık, sonra aydınlandı. Çaresizlik içinde, şairligimden sözedilişınin çağrışımıyla, Zeytinburnu ilçemizin açılışında okuduğum 'Anladık' isimli şiirime giriştim. Meydana bir gözattım, tepkiler son derece olumluydu. "Moskova'ya! Moskova'y»!" diye akışı kesmek isteyenleri, demiryolcular susturdular, ben devam ettim: Anladık Anladık Be abi biz günahkânz Milyonlar Vurmadık ki muteber olalım Anladık ilk okulu Bitiremeyen cahillerdeniz Bütün o Gördüklerimh tut ki yalan Okuduklarımız roman tşittiklerimiz fasarya gün bizim çöztimlememiz gereken sorunlan yarına bırakamaz, çocuklarımızı da aynı yükün altına sokamayız, sokamazdık. Seçimlerde, lstanbul'un Sultanahmet, Beyazıt, Taksim gibi ünlü meydanlannda ve daha başka yerlerde, Sirkeci'de, Aksaray'da, Saraçhanebaşı'nda halkm önünde konuşmalar yaptık, yalın bir anlatımla onlann asırlık ve acil dertlerini dile getirdik. Büyük vatandaş topluluklarından onay aldık, alkış aldık. Bir avuç ne idüğü belli kişi de Moskova'ya! Moskova'ya diye olayı saptırmaya çafaştı. Çirkef Ama bak be abi Bak bak sen şu haritaya Hey renk renk görünen vilayetlerimiz Allı pullu bir gelin sanki Türkiyemiz. Ne demiş iri bir şair: Gel ey mahbube Çin'den O şirin köşk içinden Edebi bir martavaldır bu Ben dinlemem abi Yurt bilgisi değil bu bizdeki Yurt sevgisi. Dinim hakkı için katkısız Bu toprakların malıyım Bir kitap gibi açılmalı Benim de önümde Anadolu Vangölü, Süphan Dağı, Maraş, Zonguldak Her şeyi satır satır okumalıyım. Sevkiyat vagonlarında Geçmek değil, bozkırı Pamukova, Arifiye, Adapazan Beşköpril'de Tarih yatıyor ihtiyar yorgun Sakarya onurlu, hırçın, bulanık, dargın Ya işin kıyak olacak abi Mangınn bol olacak cebinde Her an bir değişik Manzara pencerende Rüzgâr gibi geçeceksin istasyönları. dağılır gider, gerçekler kalu. O heyecanlı, unutulmaz günlerdeki hatiplerimiz şunlardır: Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Fatma Yalçı, Abdnlkerim Korcan, Zihni Anadol, Süleyman Şahin Tar, Osman Sercan ve başkaları. Talimli, teatral, süslü konuşmacılar değildiler kuşkusuz ki bunlar, alçak gönüllü, gerçekten halk dostu kişilerdi. Açık açık tartıştıklan, insammıza cömençe sunduklan gerçekler, o gün geçerli olduğu gibi, bu gün de ülkemizde harfı harfine tanışılmaktadır. Yazmı>ıuı Perişan halimize bakıp Acı destanlar düzmüşüm Yani yazanlarla varız Çizenlerle varız Methetmeyelim amma abi kendimizi, Bu işten biraz biz de anlarız Tere batayım kana batayım Vatan anam gibi santayım sana Ne olur amma benimde Dikili bir çubuğurn olsun şu topraklarda Yakışmıyor boyuma gözyaşım dökülmesin Şen gelip Şen gideyim boynum bükülmesin. Okumalı artık adalet fermanını Tıkamah bütün yalanların çamnı Biri milyonlan vurmuş bak Güya ki kader. öbürü berduş gelmiş berduş gider. Kim yutar bunlan gitsene sen pır işine Menfaati şahsiye adı Bir dalga tutturmuşlar Boğduruyor kardeşi öz kardeşine. Taşı yaslık yapacak işçi sınıfımız Kendisine anlıyor musun? Gözyaşım yumruğuyla silecek iyi günler ağlamakla değil, ama kardeşim İyi günler getirirsek gelecek! Belirtmek gerekir ki, bu meydan konuşmalarımızda genel başkanımızın kapsamlı, derin, dogrudan halk dertleriyle ilgili, özgün nutuklar çıkardığı kesindir. En önemlisi, o, kâğıda bakmadan, teklemeden, herkesin kolaylıkla anlayabileceği yalın bir dille konuşuyordu. örneklemek gerekirse, 15/10/1957 Salı günü Eyüp Meydanı'nda yaptığı uzun konuşmanın bazı parçaları şöyledir: "Muhterem vatandaşlanm.sevgili işçi kardeşlerim! Vataa Partisi, iş ve işçi partisidir. Bunn söy lerken elimde olmayarak, Müslümanlıgın büyuk bir hikmetini hatırtadım. O büyük söz der ki: 'Kıyamete kadar yaşayacakmış gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi ibadet et.' Bugön, insanlığın yarattığı deger: Emek üzerine kurulur. Avrupa'nın büyük iktisat âlimleri, İngiltere'nin kiasik iktisatçısı Adam Smith'ler, Ricardo'lar. binlerce senelik insan ilminin neticelerini loplarken, o hakikatı bnlabilmişlerdir: 'Leyse lil insane illâ mâ seâ!' hakikatini: 'Deger insanın emeğinden dogar' şeklinde ifade etmişlerdir. tşte, Vatan Partisi'nin prensibi de her şeyin temelinin, memleket siyasetinin de azerinde knnılması icabcden temelin emek olması lazım gddigini ifade eder." Böylece sürüp giden Hikmet Bey'in konuşması, irtica propagandası yoluyla komünizmi yaymak şeklinde yorumlarap, kendisi Genel Sekreter A.Cansızoğlu'yla polis nezaretine alınır. Son derece kıt imkânlarla yürütmuştük seçim kampanyamızı. Fatih'te son konuşmalarımızı yapacak, çalışmalanmız son bulacak, seçim sonuçlarırun değerlendirilmesi için, her türlü propaganda yasaklanacaktı. tşte belki de bu bakımdan yasağı fırsat sayan saldırganlar, dolu bira şişeleri ellerinde, hırsh bakışlarla karşımızda sıralanmışlardı. Biz önceleri pek önemsememiştik, ama sonradan anladık ki, zamanı iyi seçmişler, saldırmak için kesin karar almışlardı. Nitekim konuşmalar başlayınca, saldırmışlar, hoparlör tertibatıru dağıtrruşlardı. Bu ara doktor resi polis aramaya gitti. Ben hoparlörsüz konuşmaya devam etmeye çalışıyordum. Biraz sonra doktor yanındaTklTesmi polisle geldi. Şikâyetimizi sordu memurlar. Söyledik, "tşte bunlar" dedim, "Bana taş aUnlar, Moskova'ya! Moskova'ya! diye bagıranJ M ? " Resmi polislerin şaşkın bakışları altmda, o hükümlü kişilerden biri "Moskova'ymış?" diye yakamael attı, işte o ülkemizi yöneten güçle bir daha karşı karşıya geliyordum, yırtık, parça parça gömlekle sokaklarda dolaşacaktım. Saldırganlar dağıldılar biraz sonra, resmi polisler, bizi Fatih merkezine götürdüler, bu nahoş olayın sebebini anlamak, zapta geçmek için. Kısaca, bizim açımızdan 1957 seçimleri polis karakolunda noktalanıyor, şöyle bir ohhh demenin bile olanağını bulamıyorduk. Bilindiği gibi, 1946 seçim sonuçlan tartışmalı geçmiş, 1950 seçimlerini ise ezici bir çoğunlukla Demokrat Partililer kazanmışlardı. Ama bu önemli olgu değeılendirilirken, bir nokta kesinlikle gözden uzak tutulmamalıydı. Onlan seçenler, Falih Rıfkı'nın deyimiyle: "Neyi islediklerini tartışmadan, ıteyi istemedikkrini düşünerek oylannı vermislerdi...." Şu var ki, tarih, fertleri değil, siyasal kuruluşlan da, kara gözlerine aldırmadan, işlerne bakarak imtihan ediyordu. Nitekim, onlann batağa saplanması için yedi sene yetmiş, D.P.'liler 1957 seçimlerini zorlanarak bindirilmiş aylaklar ordusu ile kazanmışlardı. StRKCEK KİTAP/Y^YIN tarih • V E ANDRE CHENIER'İN "DOĞDUĞU" EV (Semavi Eyice) • TANZİMAT OKULLARI (Necdet Sakaoğiu) • ŞERİF PAŞA VE MEŞRUTİYET GAZETESİ (Taner Timur) • DİVANYOLU KÜRESİ (Cünkut Akın) • HASSA MİMARI AGOP KALFA (Kevork Pamukciyan) • HELLA, HELLEN, HELENA'NIN GERÇEK K.İMÜKLERİ (Bilge Umar) • BÜYÜK YÜCELER KURULTAYI (Cemil Koçak) ARALK1989 SAYI 49 2000ÜRA IKOVdahiD BOYUT YAYINLARINDAN YENİ KİTAPLAR DEVRİMİYAPAN ÜÇ A0AM İKİ CİLT BERTRAM D. WOLFE UMUT / Memet Fuat ESKİ YILLARDAN UZAK / Samim Kocagöz CAH1T IRGAT UZERİNE, Selâhaıtın Hilâv D E G E R L E N D İ R M E TÜRLERİ" / Muammer Oner ŞİİRİN K1YILARINDA Mehmet H. Doğan YİTİK MOZAYİK SMYRNA ' Gurhan Tümer ANNEM ILE ARAMIZDAKİ GİZ > John Berger ELEŞTİRİ, AMA NASIL? < Ferıdun Andaç SAVAS1N FELÂKETLER! ' Elie Faure RAFAEL ALBERTt ' C M. Bowra Şiir: Nahit Ulvi Akgün, Can Yücel, Talip Apaydın. Sait Maden, Metin Alııok. Ahmeı Ada, Tank Giınenel, Hüseyin Ferhad. Ahmeı Erhan. Kuçük Iskender, Alı Asker Barut, Mete Özel, Orhan Tez, tlhan Büyukcebecı, Yücel Kayıran, Serdar Koçak. FRANKFURT OKULU KÖKENİVEÖNEMİ PHİLSLATCR Bu Sayıdaki Ressam: Goya. Yazışma adresi: P.K. 158 80622 Leventtstanbul TELBOYU İNSANLARI "Guneydoğu2" CELAL BAŞLANGIÇ 72 Sayısı ADAM/yeniçiktı! Tutmaya çalıstığım notlar "insan"a yönelikti. 1980'li yılların sonuna doğru, Güneydoğu insanı ne düşünüyor, nasıl yaşıyordu? Gördüğü baskılar, işkenceler nelerdi? Eğitimleri, kültür düzeyleri, özgürlükleri, tutsaklıkları; umutları umutsuzlukları neydi; nasıl geçiniyorlardı? CELAL BAŞLANSIÇ'ın diğer kttaplan: • KANLI BİLMECE "Güneydoğu1" (4'uncO baskısı yapılıyor) Truman Capote Gece Ağacı oyku Çeviren: Memet Fuat • KALİMERHABA Dizdariye Medresesi Sok. No: 4(3 ÇemberlitaşfİST Tel: 513 62 06 tktişim Yaymlon Klodfarer Cad. İletişim Hsn 34400 CağaloğluİSTANBUL Tel: 516 22 606162 Basta arastırmacılar ve öğrenciler olmak üzere, sosvolojiye ve düşünce tarihine meraklı bütün okurlarımız icin kavnak kitao Liberal felsefeci, bilim adamı RAYMOND ARON'un (Çev. Prof.Dr. Korkmaz Alemdar), insanın kendi düşüncesine nasıl egemen oiabileceğini kanıtladığı dev yapıt: ProfDr.RaynBood Aroa j İLGI BİLGI YAYINEVİ iR. 6R.GwT/ba2eN ÇufL Miguel de UNAMUNO Abel Sanchez (Bir Tutkunun Öyküsü) roman Çeviren: Deniz Ülken cem yayıneviALPAY KABACALI ve 1j 7 +€Röris4 pSikoloj/S, SâMaiâ ilvŞ DuVGUdu(2BifL. Düşünce tarihine katkıda bulunan 7 düşünür DlJRkHHM Montesquieu, Comte, Marx, Tacqueville, Durkheim, Pareto ve VVeber'i bütün yönleriyle tanınan kitap. • Okvrlar, isteklehnin tutan kadar pui göndermelidir. KDV dahil 20000 lira • Kitapçılara % 25 indirimli, ödemeli gönderilir. BİLGİ YAYINEVİ, Meşrutiyet Cad. 46/A YenişehirAnkara, Telf: 131 81 22 131 16 65 BlLSİ DAĞ:r:m.1, Bst»*" Cari. 19" C°*~i'*ıı.istanbul Telf. 522 52 01526 70 97 SOSYOLOJİK DÜSÜNCENİN EVRELERİ SOŞYOLOIİK DÜSÜNCENİN EVRELERİ l / l l l değerli kitaplar BEN DEVLETIM İŞKENCEYİ SEVERİM HÜSEYİN K1VANÇ Ve H BAND İ Bir İhtilâlcinin Serüvenleri DOĞMAYAN HÜRRİYET ve YARIDA KALAN İHTİLÂL İki kitap birarada: îkinci Meşrutiyet döneminin "arslan yürekli" ihtilalcisi Hasan Amca'nın (Çerkes Hasan) serüvenleri... Ve onun, sağcısından solcusuna birçok yazarın (Burhan Felek, Kadircan Kaflı, Ahmet Emin Yalman, Melih Cevdet Anday, Hikmet Engin, Sami N.özerdim, Aziz Nesin) değeri üzerinde birleştikleri önemli yapıtı: Doğmayan Hürriyet... T0CQCEVIH.E ŞAY1U GÜNLER Muzaffer Buyrukçu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. 3941 Cagalogluhtanbul Ödemeli eönderilmez. yenı çıktı B S D Y A Y I N L A R1 0 KUMALISI N IZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle