Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 Daha Barışçıl Bir Dünya Için... şıyor. Yalnız bu gelişmeler bite dünyamızın ne kadar hızlı değiştiğini göstermiyor mu? Bu konuda kimsenin kuşkusu yok. Değişimin çarpıcılığında herkes birleşiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulmuş olan dünya düzeni artık çözülüyor, yer yer çöküyor. Hiçbir şeyin eskisi gibi, bugünkü gibi kalmayacağı çok açık. Uluslararası politika oyununda dengeler attüst olmaya aday; kuralların değişeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Taşlar yerinden oynamış durumda. Savaş sonrası dengelerinin temei çivisi yerinden çıkıyor artık. Görülüyor bunların tümü. Ama henüz görülemeyen şu: Uluslararası politikanın yeni dengelerl ne olacak? Nası! kurulacak? Yeni dengeler yerli yerine oturuncaya dek neler yaşanacak dünyada? Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger son Newsweek Dergisi'nde bu sorulann yanıtını irdeliyor. "Daha istikrarlı ve daha umut verici bir uluslararası düzen inşa etme ftrsaö yüzyılda bir ele geçer" dtyor Kissinger; kurt bir diplomat olarak böylesi bir heyecanı yaşıyor. Ve bugün başlayacak Malta Zirvesi'ni bu çerçevede atılabilecek ilk adım olarak değehendiriyor Kissinger. Kırk yıllık dünya düzeninin herkesin gözleri önünde dağıldığına değinen Kissinger, günümüzde ortaya çıkan yeni gerçekleri şu noktalarda topluyor: • iki Almanya 'nin şu ya da bu biçimde birleşmesinın kaçınılmazlığı. (Baftarafi 1. Sayfada) • Almanya'daki değişimin ve azalan Sovyet tehdidinin dikkate alınarak NA TO 'nun köktenci biçimde değiştirilmesi gereği; NATO'dan tümüyle vazgeçilmesi değil, NATO'nun yeni koşullara uyumu. • Varşova Paktı'nın bugünkü yapısıyla varlığını bir on yıl daha sürdüremeyeceği gerçe& • Avrupa Topluluğu'nun bütünleşmesini hızlandırırken, en son Çekoslovakya olmak üzere Doğu Avrupa 'daki yeni fırsatları değerlendirmesi gereği. • Bu gelişmelerin ışığında DoğuBatı ilişkilerinin, özellikle silahsızlanma görüşmeleri açısından yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğu. Eski ABD Dışişleri Bakanı Kissinger'ın kendi başına bu satırları biie, yeni bir dünyaya doğru yol aldığımızı gösteriyor. Bu yeni dünyada kalıcı ve istikrarlı bir barışa dayalı yeni bir düzen kurulabilecek mi? Bugün Malta Doruğu'nda bir araya gelecek olan iki süper gücün lideri George Bush'la Mihail Gorbaçov, daha barışçıl bir dünya için ilk adımı atabilseler ne iyi olurdu. Ama acaba onlar da bu adımın, nasıl bir adım olduğunu bugündeh bilebilecek durumdalar mı? Bilemiyoruz; çünkü dünyamızın bulunduğu zemin öylesine kaygan ki, belirsizlikler o denli ağır basıyor ki, sağlıklı bir öngörüde bulunmak hiç de kolay değil. Doruktaki bu buluşmanın dünyada barışa katkıda bulanmasını dileriz. GOZLEM Papa Gorbi'yi takdis etti UGUR MUMCU (Baftarafi 1. Sayfada) rüşmesinı "Bu gelişme, pek çok ülkede meydana gelen köklü değişmelerin sonucudur" diye açıklayan Gorbaçov, Papa'ya ülkesinin sorunlarını anlattığını söyledi. "(Görüşmenin) gelişmeleri olumlu yönde etkilemesi için destek olmasını umanz" diye sözlerine devam eden Sovyet lideri, Papa ile görüştüğu sorunlar arasında devletler ve çeşitli kiliseler arasmdaki ilişkıleri de saydı. "Bu sorunlar demokrasi ve hümanizm ruhu ile perestroyka çerçevesi içinde ele alınnuşür" diyen Gorbaçov, sözlerine şöyle devam etti: "SSCB'de Hıristiyanlann yanı sıra Müsiümanlar, Yahudiler, Budistler ve diğer başka inançlara bagh pek çok insan yaşamaktadır. Herkesin ruhani gereksinimlerini karşılamaya hakkı vardır. Kısa siire içinde ülkemizde bir vicdan özgürlüğü yasası çıkanlacaktır. Perestroykanın ana çizgisi içinde zor ve kaçınılmaz olan ve karşılıklı anlayış gerektiren bir işbirliği geliştirmeve çahşacagız." Papa 2. Jean Paul, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'u Vatikan'da kabul etti. Vatikan'ın en ayncalıkiı bölümü olan taht salonunda Gorbaçov'la karşılaşan Papa, seçtiği yer itibarıyla da görüşmeye verilen önemi vurguladı. Daha sonra 2. Jean Paul'ün özel kutuphanesine kapanan iki lider. 1.5 saat süren görüşmenin ilk 5 dakikasını Rusça yaptılar. Daha sonra görüşme tercüman aracılığıyla sürdü. Bu görüşme sonunda Gorbaçov, Moskova'nın Vatikan'la diplomatik ilişkiler kurmayı kabul ettiğini açıkladı ve Papa'yı Sovyetler Bırlıği'ne davet etti. Papa'nın ülkesi Polonya, geçtiğimiz temmuz ayında Vatikan'la diplomatik ilişki kuran ilk Varşova Paktı ülkesi olmuştu. Doğu Bloku ülkeleriyle Vatikan'ın resmi ilişkiler kurması uzak bir olasılık olarak değerlendiriliyordu. Yapılan görüşmeden sonra Papa, Gorbaçov'u, ailesini, tüm Sovyet halkını takdis etti ve Katoliİdere din özgürlüğü verecek olan bir yasanın Sovyetler Birliği'nde bir an önce çıkartılmasını istedi. 2. Jean Paul, aynca Vatikan'ın Sovyetler Birliği'ndeki gelişmeler karşısında duyduğu ilgiyi belirtti ve bu ülkedeki yenilenme süreci için en iyi düeklerini dile getirdi. Papa, Bush'la görüşmek üzere Malta'ya uçan Gorbaçov'a, zirvenin başarısı için dua ettiğini de söyledi. Katolik kilisesi liderinin ilk kez bir Sovyet Komünist Partisi Genel Sekreteriyle karşılaşması, tarihe geçen yıllardan biri olan 1989'un belleklerde iz bırakacak en canlı olayları arasında sayılıyor. Dünyamn bir numaralı "dİBsiz devlettnin" lideri ile bu yüzyüın en antikomünist papasınm el sıkışması, canlı yayınla 50 ülkeden yanm milyar televizyon seyircisi tarafından izlendi. Büyük bir medya olayına dönüşen karşılaşma, ilgiyle bekleren Malta Zirvesi'ni bile gölgeleyecek kadar görkemliydi. (Baftarafi 1. Sayfada) HABERLERİN DEVAMI 2 ARALIK 1989 Yalta Konferansi! 411 Şubat 1945 tarihinde Kınm'da Yalta'da toplanmışt. "Uç büyükler" olarak adlandınlan Sovyetler Birtiği, ABD ve ingiltere İkinci Dünya Savaşı sonrası koşulları saptamak için Yalta Konferansı'nda bir araya gelmişlerdi. Konferansın Türkiye'yi özellikle ilgilendiren bölümü Morrtreux sözleşmesiydi. Stalin, sözleşmenin değişmesini ve dolayısıyla da Sovyet gemilerinin Boğazlardan kolayca geçmelerini istiyordu. Sovyetler Birliği, Yalta Konferansı'ndan bir ay sonra 19 Mart 1945'te 1925 yılında imzaladığı TürkSovyet saldırmazlık paktını feshetti. 7 Haziran 1945 tarihinde de Sovyetler, Kars ve Ardahan'ın kendilerine verilmesini istediler. Sovyetler'in istekleri arasında "Boğazlar'da Sovyet üsleri" konusu da yer almıştı. Türkiye açısından Yalta Konferansı, Soyyetler Birliği ile soğuk savaşın başlama tarihidir. Çok partili yaşama adımımızı attığımız anda yoğunlaşan antikomünizm ve antisovyetizmin temelinde büyük ölçüde, Stalin'in Yalta Konferansı1 ndan sonra Türkiye'den toprak ve üs istekleri yatar. Bu soguk savaşın Türk iç siyasetinde yol açtığı gerilimden demokrasimiz bugün de pek kurtulmuş değildir. İnsan hakları bakımından Türkiye, Batı ülkelerinde, hep Güney Afrika, Irak ve Sudan ile birlikte anılıyor. Bunun nedeni, soğuk savaştan kalan gerginlikler ve bu gerginliklerın doğurduğu antikomünizmdir. BBC Televizyonu, dün gece ünlü oyun yazarı Alan Bennett'in sunduğu bir programda 88 yaşındaki TKP sanığı Mehmet Bozışık ve yaşam boyu hapis cezasına çarptırılan "Halkın Sesi" Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hasan Fikret Ulusoydan'dan söz eden bir program yayımladı. Bennett, BBC Televizyonu'nda "Türkiye'de komünizm propagandası yapmak kolaydır" dedikten sonra şu alaylı konuşmayı yaptı: Anglikan Kilisesi'nin ruhani lideri Canterbury Başpiskoposu konuya uygun bir dua okusa o bile komünizm propagandası yapıyor sayılabilir... Türkiye, Uluslararası Af Örgütü'nün raportanna niçin giriyor? BBC, neden Türkiye'deki antikomünizmden alayla söz ediyor? Türkiye'de soğuk savaş bitmedi de ondan. Marta'daki BushGorbaçov göruşmesi, Yalta Kbnferansı'ndaki konulardan çok başka olaylara dayanıyor. Ortada ne bir savaş var ne de bu savaşın getirdiği sorunlar. ABDSovyet yakınlaşması için çeşitli nedenlerden söz edilebilir. Bu nedenlerin doğurduğu sonuçlardan biri, uçsuzbucaksız Sovyet topraklarının Batılı işadamlarına açılmasıdır. Sovyet pazarı, Batılı işadamlan için yeni ve çok verimli bir kazanç kapısıdır. Sovyetler'deki yeniden yapılanmanın ve açıkiık siyasetinin sermaye çevreieri açısından önemi, Sovyet pazannın uluslararası sermayeye açılmış olmasından kaynaklanıyor. Marksisi teoride "İşçilerin zincirtertnden başka kaybedecekleri hiçbir şeyleri yoktur" denilir, yeniden yapılanma siyasetindekı Sovyet pazarına açılan işadamlan da bu pazarda bir tek dolar, bir tek mark, bir tek sterlin bile kaybetmeyecekler. ^ Tersine, Sovyet işçilerinin yarattığı "artı değer"den milyarlarca ruble kazanacaklar. Bu, kitaplarda ve teoride pek yeri olmayan bir yeni "en~ tBmasyonalizm"d\r\ Yeniden yapılanma ve açıkiık siyasetinin de yarattığı sonuçlar, dünyada yeni yeni oluşumları gündeme getiriyor. Bu yeni oluşumlar, "totalitarizm"\ tarih sahnesinden siliadam yönetimleri tarihe kanşıyor. Proletarya diktatörlükleri ile yönetilen ülkelerde sokaklar ve alanlar, beş yüz bin kişiyi aşan topluluklan taşıyor. Bizde ise yasal toplantı ve yüruyüşler için bile muhalefet partilerimiz genel merkezlerinden dışanya başlarını uzatamıyorlar. 12 Eylül, Türkiye'ye "tBkadam yönetimr'm getirdi. Bu sistemi getirirken de muhalefeti iyice uysallaştırdı! Yalta soğuk savaşın başladığı tarihti; belki de Malta, Yalta'da başlayan soğuk savaşın bittiği tarih olarak anılır. Gorbaçov'un Papa'dan bu görüşmeyi istemesi Kremlin'in 72 yıllık katı dinsizlik ideolojisinden farklı bir yol izlemek anlamına geliyor. Vatikan'daki diplomatlara göre 3 yıldır antikomünist görüşleriyle tamnan Papa'yı ziyaret edip etmeme konusunda tereddüt eden Gorbaçov'un nihayet bu atılımı yapması "perestroyka için takdis anunak" anlamına geliyor. Gorbaçov, din konusunda gösterdiği bu büyük politika değişikliğini önceki gece Roma'nın belediye sarayında yaptığı konuşmada da açıkladı. "Din dahil olmak üzere" diye söze başladı Gorbaçov, "pekçok konuda hıtumumuzu değişürdik. Artık bireylerin vicdani özgüriügune kanşılmaması gerektiğini savunuyonız. Aynca yuzyıllar boyunca dinin yaralmış oldugu ahlaki degerlerin ülkemizin yenilenmesinde yarariı olabilecegini dnşünüyoruı." Malta'ya uçmadan önce Milano'da ttalyan işadamlan ile görüşen Gorbaçov ülkenin sayılı sanayicilerinin katıldığı toplantıda yaptığı öneriler arasında, Akdeniz yakasındaki Avrupa ülketeri ile birlikte Karadeniz kıyısında yer alan ülkeler arasında ekonomik işbirliği istedi. Sovyet lideri, ttalya ile önümüzdeki 10 yıl için tutan 3,3 milyar dolan bulan ekonomik işbirliği anlaşması imyaladı. Universitede işgal (Baftarafi 1. Sayfada) la başladı. Bu ilanların karşıt görüşlü öğrenciler tarafından indırilmek istenmesi üzerine dün saat 13.00 sıralannda 150 kişilik "ülkiicü" bir grup, çeşitli sloganlar ve tekbir sesleriyle okula geldi. Aynı grup, okul korıdorlarına ve kantinine girerek okulu kontrol altına aldılar. İlanların asılraasına yine engel olmak istenince, iki grup arasında tartışmaçıktı. Okula gelenler arasında Marmara Üniversitesi tktisat Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olduğu belirtilen Erden Karakoç, bir masa üstüne çıkarak "Bize engel olamazsınu. Bu ilanlar asılı duracak" diye bağırdı ve elini beline atarak, silahını gösterdi. Bu konuşmanın hemen ardından da okul koridorlannda bulunan aynı gnıptan diğer öğrenciler, paltolannın altında gizledikleri sopalarla kantine dogru indiler ve karşıt görüşteki öğrencilere saldırdılar. öğrencilerin, olaylar üzerine kantine gelen BYYO Müdürü Prof. Dr. Tayfun Akgüner'den müdahale etmesini istedikleri, Akgüner'in de bu isteme, " Ç o coklar ben vanm, onlan önferim" diye yanıt verdiği duyuldu. Bu yrada devam eden kavgada Akgüner'in de tanaklandığı belirtildi. Baskıncı öğrenciler, okul müdürünün saldınya uğrayan grubu yatıştırmaya çalıştırdığı sırada, BYYO'yu terk etmeye başladüar. "Okula dışandan gelip ilan asmak isteyenlerden hesap sorulması, silahla içeriye giren kişiye nede« müdahale edilmediğinin apklanması, saldırganlarla işbiıiigi yapan asistan Samsun Demir hakkında soruşturma yapılması, okuldaki öğrencilerin güvcnligjnin saglanması ve sağ görüşlü kisilerin sakiınsı arasında gözalüna ahnan 3 arkadaslarının serbest bırakılması" isteminde bulundular. öğrenciler, isteklerinin gerçekleştirilmesi için de yetkili bir polis müdüründen sözlü güvence istediler. Bu sırada çok sayıda Çevik Kuvvet ve sivil polisin okul çevresini kontrol alüna aldığı görüldü. Okul binasmın ikinci katındaki odasından aşağıya inemediği belirtilen okul müdürü Tayfun Akgüner, asistanını ana bina kapısına göndererek Çevik Kuvvet Müdürü Necmcttin Yıldmrn'a, öğrencilere müdahale edilmemesini ve gözalüna alınmamaları durumunda okulu normal şekilde boşaltacaklannı bildirdi. Müdür Tayfun Akgüner'in polisin okula müdahalesinden önce, öğrencilerin yanına tekrar gelerek, "Lülfen dağılın. Benim yapabüecegim başka bir şey yok" dediği ve arka kapıdan okulu terk ettiği gözlendi. için camlara hücum ettiler. Bu arada birçok öğrenci de baygmlık geçirdi ve ezilerek çeşitli yerlerinden hafif yaralandı. Olaylar sırasında öğrencilerin büyük bir bölümü iki sımfa doluşurken geri kalanlann da üst katlara çıkıp camları kırarak nefes almaya çalıştıklan ve bazı eşyalan tahrip ettikleri görüldü. Bombalann patlaması üzerine öğrencilerin dağümasından yararlanan Çevik Kuvvet güçleri okula girerek içerideki öğrencileri teker teker yakalayıp gözaltına aldı. Bir grup polis sis içinde yakaladıklan öğrencileri yakapaça süriikleyerek polis otobuslerine götürürken üst kata çıkan polislerin öğrencileri konuşarak ikna ettikleri gözlendi. Okulun boşaltılmasından sonra polis otolarına doldurulan eylemci öğrenciler, Siyasi Şube'ye götüruldüler. Emniyet yetkiulerince gözaltına alınan öğrencilerin sorgulanna başlandığı bi'dirildi. Öte yandan okulu basan sağ gruptan kimsenin gözaltına alııımadığı öğrenildi. Okul binasırun büyük bir bölümünde maddi hasann meydana POLİS ATLIYÖR Ülkücülerce yapılan baskın sırasında okuldageldiği olaylar sırasında yaralanan ki poiislerden birinin camdan bahçeye atladığı görüldü. yaklaşık 10 öğrenci çevre hastanelerde tedavi altına alındı. Dergisi'nin merkezine geldiler. tflr sanat alanlannda müesseseleşİşgal sırasında okul önüne ge Çoğu üniversite öğrencisi olan mek zorundayu. Bugün vatanılen tstanbul Milletvekili Mehmet gençler kendi aralannda eylemi mızda bu alanda faaliyet gösteren Ali Eren ve İHD Istanbul Şubesi tartıştılar. öğrencilerden bazıları, güçlerin çoğu gayri milli ve gayri Yönetim Kurulu üyelerinden "Bundan sonra neJer olacak gö Islami yapıya sahip olduğundan Avukat Leven» Tüzd işgalin olay receksinlz. Daha yeni başladık. en zararlı gücü oluştururlar. Bunsa sonuçlanması için aracılık yap Marşlarımızla gideceğiz ların önüne gecmek \e toplumun mak istediler. Eren ve Tüzel'in bu üzerierine" diye konuştular. her kesimine ulaşmak için bu dalisteği, Çevik Kuvvet Müdürü taBizim Ocak Dergisi'nin görüş lara mutlaka el atmalı. Kuracagırafından, "Burada devktle pazar lerine paralel yayin yapan "Bizim mız bu tip muesseseleri yaşatmak lık edilmez" denilerek geri çevrıl DergâhYusufiye'nin Sesi" Der için her türlü fedakârlığı yapmadi. Bu arada İHD lstanbul Şube gisi'nin kasım sayısında "Ülkiicn lıyız." Başkanı Emil Galip Sandalcı'nm GencUk ve TeşkilaÜanma" başlıkYazıda aynca, "Teşkflatlandırda olayları yerinde izlediği görül h Haluk Kırcı imzasıyla yayımlama pianında" ara başlığı altındadü. nan yazıda şöyle deniliyordu: ki yazıda 7 ilke daha belirtiliyor. "BulunduğumBz Bu arada ülkücü görüş doğrul'Bizim Ocak" Dergisi toplu devam edilen çayçevrelerde tusunda yayın yapan "Bizim ocagı, caİÜ BYYO'da olaylara neden mi gibi yerlerde cemaat oluştur Ocak" Dergisi'nin, Türkiye'nin olan Türkeş sempatizanı ma yolunda çalışmatar yapmalı, 52 ilinde teşkilatı bulunduğu ve 7 "ülkücii" gençler daha sonra Sul bu gibi yerlerde teşkilat kurmalı yıldır yayın yaşamını sürdürdüğü tanahmet'teki "Bizim O c a k " yız. Basıo yayın dagıtım ve kül öğrenildi. 68 işgali hataydı Çekoslovakya'nın 1968'de Vaışova Paktı kuvvetleri tarafından işgali dün kısa süre arayla Sovyet lideri Mihail Gorbaçov ve Çekoslovakya Komünist Partisi tarafından eleştirildi. Gorbaçov dün Malta zirvesi için avrılmadan önce ttalya'da yaptığı açıklamada, Çekoslovakya'ya 68'de yapılan müdahalenin yanlış olduğunu söyledi. Bir Sovyet lideri ilk kez Çekoslovakya müdahalesini eleştiriyor. Gorbaçov'un bu açıklamasından kısa süre önce de Çekoslovakya'da Komünist Partisi 21 yıl sonra ilk kez Varşova paktı tarafından 1968 "Prag Bahan"na müdahale edilmesinin yanlış olduğunu kabul etmişti. Yeni parti faaliyet programı üzerinde dün konuşma yapan politbüro üyesi Vasil Mahorita "Bizim göriişümüze göre 1968'de 5 Varşova Paktı uyesinin ulkemize müdahale etmesi dognı degildi ve bu davramşa götüren karar da hatalıydı" şeklinde konuştu. Bu açıklamalann ardından önümüzdeki hafta içinde Varşova Paktı üyelerinin Moskova'da Bush Gorbaçov zirvesi üzerine bilgi almak ve gelişmeleri tartışmak için bir araya geldiklerinde, yeniden konunun tartışılmasımn gündeme gelebileceği belirtiliyor. Demokratik Almanya Parlamentosu (Volkskammer), Varşova Paktı birliklerinin 1968'de Çekoslovakya'yı işgaline katılmâlanndan dolayı bu ülkeden özür diledi. D. Almanya Parlamentosu, dün televizyondan da yayımlanan otunımunda, Çekoslovak Parlamentosu ve halkına, D. Almanya'nm işgaldeki rolünden dolayı duyulan uzüntuleri bildiren bir mesaj gönderilmesini büyük bir çoğunlukla kabul etti. Mesajda, "D. Alman Parlamentosu D. Alman halkımn duygulanyla uyum içinde, 1968 olaylanndaki rolünden dolayı samimi olarak üzünrülerini bildlrir ve Çekoslovak halkından affedilmesini ister" denildi. Oylamada ret oyu kullarulmadığı ve çok zz üyenin oylamaya katılmadığı bildirildi. Megafonla uyan öğrencilerle okul yöneticüeri arasında anlaşma sağlanamaması üzerine, bina çevresinde önlem alan polis yetkilileri megafonlaöğrencüerle diyalog kurmaya çalıştılar. Çevik Kuvvet Şube Müdürü Necmeltin Yıldınm'ın,megafonla okul içindeki öğrencilere seslenerek, "Aranızda provakalöricr var. Onlara uymayın. Okuidan dışan çıkın" diye ikna etmeye çalıştığı görüldü. öğrencilerle bu şekilde de anlaşma sağlanamaması üzerine saat 18.55'te okul önüne getirilen panzerle su sıkarak operasyona başlandı. Bunun üzerine içerideki öğrenciler de camları kırarak panzerin üzerine topladıklan taşlan ve hazırladıklan molotof kokteyllerini attılar. "Ülkü davası" Grup, BYYO'dan İÜ anabinasına giderek hukuk fakültesi önünde toplandı. Sağ görüşlü öğrenciler, diğer fakültelerden arkadaşlannın da katıhmıyla ana bina kapısına dogru yürürken,. "Çnpuurdı Karadeniz" türküsüyle, "Bu dava ülkü davasıdır, bu dava uiu dava" diye sloganlar attılar. öğrenciler, ana giriş kapısından çıkarken, Çevik Kuvvet'in bir müdahalede bulunmadığı gözlendi. Prof. Akgüner, aralarında öğrenci olmadıkları belirtilen kişilerin de bulunduğu eylemcilere etkin müdahale etmemekle suçlanırken içeride kalan öğrenciler de toplanarak saldınyı kınama forumu düzenlediler. öğrenci forumunda, "Faşist katillerden hesap sorulacak", "Kahrolsun faşizm, yaşasın miicadelemiz", "Üniversiteler bizimdir. Polisfasistidare işbiriigine s o n " şeklinde sloganlar atıldı. Yapılan konuşmalarda da, okula dışandan yapılan saldın şiddetle protesto edildi. CUNEYT ARCAYÛREK yazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) Gözyaşartıcı bomba Bir süre devam eden bu karşı koyma sonrasında Çevik Kuvvet Müdürü Necmeltin Yıldınm'ın emriyle kınlan camlardan içeri iki polis tarafından gözyaşartıcı bomba atıldı. Bombalann aülmasıyla okul içinde bulunan öğrenciler binanın iç kısımlanna ve üst katlara dağıldılar. Aynı sırada polisin öğrencilerin kaçıştığı üst katlara ve okul kantinine de gözyaşartıcı bomba attığı görüldü. Eylemi bastırma sırasında, 17 adet gözyaşartıcı bomba kullanıldığı belirlendi. Bombalann etkisiyle okul içindeki çok sayıda öğrenci ile olayları izleyen gazeteciler panik içinde temiz hava alabilmek Oğrenci istekleri Forum sonrasında okul kapılannı kapatan öğrenciler. kapı arkalanna barikat kurdular ve yetkililerden baa istemlerde bulundular. öğrenciler, okul müdürü Tayfun Akgüner aracılığıyla Oncü parti (Baştamfı 1. Sayfada) dirdiğine göre anayasanın 1. maddesinde yer alan "Demokratik Alnuurya, MarksistLeııinst parti tarafından yönetilir" tümcesi, oylamaya katüan 425 milletvekili tarafından oybirliği ile kaldınldı. Ülkede muhalefeti oluşturan Yeni Forom, Demokratik Abhm ve Sosyal Demokraüaria (SPD), KP'ye bağlı dört küçük partinin önde gelen isteği, Komünist Parti1 nin "öncü rolü"nün kaldınlması idi. Bu konuyu görüşmek üzere dün parlamentonun gündeminde son dakikada değişiklik yapümıştı. Demokratik Alman Parlamentosu'nun dünkü oturumu televizyon tarafından canlı yayımlandı. Oylama sonucu mületvekilleri tarafından ayakta alkışlandı. Demokratik Almanya Parlamentosu'nun dünkü karanndan sonra Doğu Avrupa ülkelerinde komünist partinin öncü rolü yanlızca Romanya ve Bulgaristan'da kaldı. Çekoslovak Parlamentosu geçen hafta anayasadan komünist partinin öncü rolüne ilişkin maddesini kaldırmıştı. Polonya'da iktidarda Dayaruşma ağırlıklı hükümet bulunuyor. Macaristan Komünist Partisi de, kendi kendini fesh etti. Sovyetler Birliği'nde ise partinin öncü rolü ilkesi uygulanmaya devam ediyor. Demokratik Almanya'nın bir yıl içinde serbest seçimlere gitmesi 200 ÖĞRENCİ EMNl YF.TTE Basın Yayın Yüksek Okulu'ndaki dünkü olaylar sonrasında 200 kabekkniyor. Bilindiği gibi Macarisdar öğrenci çok sıkı güvenlik önlemleri arasında polis otobuslerine bindirilerek emniyete götüriildü. tan ve Çekoslovakya'da da geleOkulda milyonlarca liralık maddi zarar meydana geldigi bildirildi. (Fotograflar: Curahuriyet) <cek yü serbest secimler yapılacak. Bk üniversite işgali 1968'de Ankara'da oldu 10 Haziran 1968'de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin işgaliyle başlayan öğrenci hareketleri giderek diğer üniversitelere de yayılmıştı. 1968 bahannda Avrupa'yı sarsan öğrenci hareketleri, kısa sürede Türkiye'ye de sıçramış ve ttniversite gençliği hareketlenmeye başlamıştı. 10 Haziran 1968'de Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi binasırun öğrenciler tarafından işgali ve gençlerin reform isteklerini bildirmeleri, Türkiye'de öğrenci hareketlerinin ve üniversite işgallerinin başlangıç noktası oldu. tlk hareket öğrencilerin yoğun direnişi ile sürecek ve ertesi gün, bu kez Ankara Hukuk Fakültesi işgal edilecekti. 12 haziranda olaylar tstanbul'a da sıçrarken öğTenciler burada Hukuk Fakültesi ve rektörlük binasmı ele geçirdiler. 13 haziranda lstanbul Iktisat, Tıp ve Edebiyat; Ankara Fen Fakültesi boykota katıldı. tşgalci öğrencilerin bazı istekleri kabul edilirken, 14 haziranda karşıt görüşlü Öğrenciler tstanbul Üniversitesi'nde taşhsopah kavga ediyorlardı. Bu olaylarda 50'yi aşkın öğrenci yaralandı. Kanlı bir görünüme büriinen öğrenci olaylarmda lstanbul Teknik Üniversitesi de işgal edilecekti. Üniversite senatolan öğrenci isteklerinin büyük bölümünü kabul etti. Öğrenciler seslerini Cumhurbaşkam Cevdet Sunay'a da duyurmuşlardı. Sunay, olaylar üzerine "Haklı isteklerinizin gerçekleşmesi için gayret sarf edeceftim" sözünü verdi. Üniversitelerdeki işgal, boykot ve diğer olaylar bundan sonra da sürüp gitti. yasa maddesi yok" diyor. Savunurken saldıran arslanın mantığı biraz kısa düşüyor. Cumhurbaşkanlarının camiye grtrnesini engelleyen anayasa maddesi yok olmasına yoktu ama, cumhurbaşkanlarının tarafsız kalmasını, laik cumhuriyet îlkelerine bağlı olmasını içeren kesin hükümler vardı. Hocaoğlu, bir öneriyle hem manevi liderine hem de Meclise önemli bir hizmet verebilir. TÖ'nün cami cami gezeceği yerde bir türlü kopmak istemediği, elini çekemediği ANAP grubuyla her cuma Meclis mescidinde namaz kılmasını önerebilir, maddi köprulerin yanı sıra manevi açıdan bütünleşmeye önayak olabilir. Hocaoğlu, bir başka öneriyle dinibütün Müslümanlara yarartı hizmette bulunabilir. Basın yasasına bir madde eklenmesini isteyebtlir. Her cuma gazetelerde "kim, hangi camide" sütunu açtırarak TO'yte "her cuma saat 12.00'de" bir araya gelmek isteyenlere kolaylık sağlayabilır. Cami mantığıyla hareket eden Hocaoğlu, yenilikçi davranışlar sergileyebilir. ANAP iktidarının tşine geldiğinde anayasayı anımsayacağını geçici bir madde haline getirebilir. Kısacası Hocaoğlu ve benzerleri için yollar ve olanaklar tükenmez. Zaten tükenen iktidar gün geçmiyor ki kimi itiraflarda bulunmasın. Örneğin, Milli Eğitim Bakanımız Avni Akyol, devlet dairelerinin büyüklerimizin posterleriyle süslenmesine karşı çıkanlara zehir zemberek yanıtlar veriyor. Halk, «çinde sakladığı duygulan bir seslendirebilse, "Hükümet mi, var imiş yok imiş ne umurum" diyecek. Sezmiş, gerçeği görmüş Sayın Bakanımız, "Bu millet" diyor, "kim başbakan, kjm bakandır bilmiyor, onun için posterler dağıttım". Kim başbakan, kim bakandır, halkımız bilmiyor?.. Vay, vay, vay! İktidardan içten, amaacı bir itiraf. Büyük, renkli posterierle halkımıza bugün ülkemizde kimin başbakan, kimlerin bakan olduğunu göstermek yolu seçilıyor. Bu iktidar, öyle büyük, görkemli bir iktidar ki, bilinmeyen, benimsenmeyen devlet büyüklerini teknolojinin harikalanndan yararianarak bilinsin, benimsensın aıye auvarlara asıyor. On dakikada bir hükümet ku ruluyor, bir gecede kitap boyu hükümet programı çıkıyor. Enflasyonla baş edileceği, 1990'da yüzde 54 olacağı ilan ediliyor. Bütçe görüşmelerinde Maliye Bakanımız Pakdemirli'den ıstırap yüklü bir itiraf daha. Gerceği kabul ederek bütçenin bu yıl 9.5 trüyon açık vereceğini kabul ediyor. Enflasyona devam. Bu oran, kâğıt üzerinde. Bir de ytl boyu uygulama sonunda 15 trilyon dolayında açık. 1 ocağa günler var. Daha bugünden hükümetin enflasyonla mucadele . edemeyeceği açık seçik ortaya çıkıyor ve hatta, bu bütçeyle hükümetin enflasyonu tahrik edeceği anlaşılıyor. DYP'li Köksal Toptan, gerçeği dün kısaca söylüyor ve "1990'da '89'u arayacagız" diyor. özel telefon hatları, diktafon, teyp ve benzeri türlü dinleme araçlarıyla kulağı Mecliste olan TÖ, herhalde Köksal Top; tan'ı dinlemiş olmalı, "Ne ola • cak, Süleyman'ın muhalit. < ! askerleri" diyecek. Haklı da. Fermanı vermiş geçende. 1990'ın ^ her yıldan daha iyi ekonomik kcşullar getireceğini söylemiş. Pakdemirli'ye, muhalefete, halka, rakamlara mı inansın, yoksa ondan büyük ekonomist, devlet adamı olmadığına göre kendine mi? Tabii ve hiç kuşkusuz kendi benliğine, öngörüşlerine, söy. lediklerine. Üstelik bu muhalefet, durup durduk yerde iktidar önde giden, lerinin başına yeni belalar açıyor. DYP'li Güneş Müftüoğlu, bazı futbol kulüplerinin vergi ve prim borçlarının affını istiyor. Yasa önerisine bir de liste ekiemiş. Rizespor'un 109, milyon, Brtiisspor'un 10 milyon vergi borcu var. Affedilmezse ne olacak? Rtze; Mesut Yılmaz'ın, Bitlis ise Kâmran İnan'ın seçim bölgesi. Yasayı kabul becerisini gosteremezlerse Rize ve Bitlis halkı, bu borçları ödemeieri için ya Yılmaz'la İnan'ın yakasına yapışırsa?.. Cuma selamlığından vergi borcuna kadar, iktidar yeni aşamada. "hiraflar dönemi"ni yaşıyor. Bizim Oğuz Aral'ın yeni dergisi ne bol malzeme. Gidiyorlar, ama ne gidiş... l.Ü. Edebiyat Fakültesi lcimliğİTTii yitirdim, hükümsüzdür. ESRA ARCAN