Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK 1989 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/15 'Yeni bir dünya'nın ilk zirvesi J. üm dünyanın biraz umut, biraz da tedirginlik ve merakla beklediği BushGorbaçov buluşması, bugün ve yarın Malta açıklanndaki iki savaş gemisinde gerçekleşiyor. Dış Haberler Servisi Kanlı iki dünya savaşının ardından olduğu gibi bu kez de onlardan daha uzun süren, ancak "soguk savaş" diye adlandırılan surecin sonunu 1 sinıgeleyecek bir "süperier zirvesi" Malta da gerçekleşiyor. Bugün ve yaruı Malta açıklarında iki savaş gemisinde bir araya gelecek SSCB lideri Gorbaçov ve ABD lideri Bush, önceder belirlenmiş yazıh bir gündemleri olmamasına karşın başta Doğu Avrupa'daki tarihi gelişmeler olmak üzere dünya sorunlarını masaya getirip tartışacaklar. ABD Başkanı George Bush dün sabah Malta'ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, "güçlii ve tarihi bir fırsat" olarak nitelediği zirvede, "Gorbaçov'la bir yanş içinde olmaktan çok, birlikte daha barışçıl bir dünya oiuştunnaya çalışacaklannı" söyledi. SSCB lideri Mihail Gorbaçov da üç gündür resmi bir ziyaret ıçm bulunduğu Italya'dan dün gece Malta'ya geçti. Gorbaçov, önceki gece Roma'da yaptığı konuşmada "tkinci Helsinki Konferansı" toplanmasını önererek tüm dünya ülkelerini gtivenlik ve işbirliği için tarihi bir adım daha atmaya çağırdı. MALTA Dorukta ele alınacak konular • Doğu Avrupa: Son aylarda Doğu Avrupa'da başlayan ve Polonya, Macaristan, Demokratik Almanya ve Macaristan'da köklu değişikliklere yol açan reform hareketleri, dorukta ele ahnması beklenen başlıca konulardan. Bush, bu demokratik değişiklikleri desteklemekten çekinirken, kendisinin Gorbaçov'un değişikliklerin hızlandıncısı rolünü azaltan kişi olarak görülmesini de istemiyor. Gorbaçov ise, bu konuda Malta'ya hareket etmeden bir gün önce yaptığı genel bir Avrupa doruğu yapılması onerisiyle girişım önceliğini ele almış görünüyor. • Almanya'nın birleşmesi: Berlin duvannm açılmasıyla iki Almanya'da da birleşme fîkirlerinin yeniden ortaya çıkması, birleşmenin NATO ittifakım felce uğratacağını düşflnen bazı Batı Avrupa başkentlerinde kaygı yarattı. Sovyetler birleşmenin bu aşamada kabul edilemez olduğunu açıklarken, ABD muhafazakâr çevrelerinden gelen, birleşme konusunun dorukta öncelikli olması isteklerine karşın, Bush'un kurmayları konunun öncelik sırasının düşürülmesini istiyorlar. • Sihüısızlanma: İki taraf da dorukta silahsızlanmayla ilgili hiçbir anlaşma imzalanmayacağıru söyledi. Ancak ABD Savunma Bakanliğı yetkililen, Bush'a kuvvetlerinde gelecek dort yıl içinde 250 bin asker, 350 uçak ve 60 gemilik bir indirim yapmaya niyetli olduklarını belirttıler. • Donanmada silahsızlanma: Gorbaçov doruk öncesi yaptığı bir diğer atakta ise, Akdeniz'deki sürekli donanma guçlerinin karşılıklı olarak çekilmesini önerdi. ABD, bunu, müttefiklerine karşı verdiği sözleri yapmasını engelleyeceği gerekçesiyle derhal reddetti. • Orta Amerika: Orta Amerika'daki çatışmalar, iki superin ilişkilerinin iyileşmesinin önündeki en büyük engel. ABD, Sovyetler'i bölgedeki solcu hükümetleri ve devrimcileri desteklemekle suçluyor. • Afganistan: Sovyetler bu ülkedeki birliklerinin tamamını çekmiş bulunuyor. Son olarak, Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, Roma'da eski Afgan Kralı Zahir Şah'la, eski kralın Afganistan'da hükümetle mücahitler arasındaki çatışmamn sona erdirilmesinde ne gibi bir rol üstlenebileceği konusunu görüştü. • Ortadogu: Arap ülkeleri, süper guçlerin Ortadoğu banş sürecindeki tıkanıklığın aşılması için çahşılmasını ve FKÖ'ye banş görüşmelerinde yer verijmesinin garanti altında tutulmasını isterken, Israil buna karşı çıkıyor. KİMIİK K AKTVMALTA Resmi adı: Malta Cumhuriyeti Yönetim biçimi: Tek meclisli (temsilciler meclisi), çok partili cumhuriyet. Başkent: Valetta. Resmi dillen Malta dili, " lngilizce Resmi din: Katolik Nüfus: 358 bin (1989) Yüzölçümü: 316 kilometrekare Gayri Safi Milli Hasıla: 1 milyar 400 milyon ABD Doları (1985) Kişi başına düşen milli gelin 3 bin 660 ABD Doları. Dışalımı: 756 milyon dolar (1985) Dışsatımı: 399 milyon dolar (1989) BRUKSEL Batı'da tedirgin 'sürpriz' beklentisi ABD Başkanı George Bush'un zirve öncesi 'sürpriz olmayacak' şeklindeki açıklamalarına karşuı Gorbaçov'dan gelecek sürpriz bir öneri ve açıklamalar olabileceği beklentisi tüm dünyanın gözlerini heyecanla Malta'ya çevirmesine yol açıyor. ABD'nin Batılı müttefikleri ise Washington'un güvencelerine rağmen zirveye tedirginlikle bakıyor. YASEMİN ÇONGAR BRÜKSEL "Eger ille de bir sürpriz anyorsanız, bu sürpriz, hiçbir siirpririn olmaması olacaktır. Bu da size bir sürpriz gibi gelebilir." ABD Başkanı George Bush, SSCB lideri Mihail Gorbaçov ile görüşmesinin son hazırhklarını Washington'da kalabahk bir grup danışmanıyla yaptıktan sonra basına bunları soyledi. Bu sozler, Batı Avrupa ülkelerinin beklediği sozlerdi; çunkü iki liderin Malta buluşmasında NATO'nun ve Avrupa Topluluğu'nun geleceğini belirleyebilecek öneriler yapmayacakları konusunda, en azından tek taraflı bir güvence anlamına geliyordu. Bush'un Malta'dan ayagının tozuyla gelip NATO üyesi ülkelerin devlet ya da hukümet başkanlanna biigi vereceği Brükselde, tüm siyasi, askeri ve diplomatik görevlıler, "Sürpriz olacak mı?", "Olmayacagına ilişkin guvenceler neler?" sorulanna yamt arıyorlar. ABD Savunma Bakanı Richard Cheney, 2829 kasundakı NATO Savunma Planlama Grubu toplantısındaki konuşraa ve temaslannın hepsinde Malta Zirvesi'ne değinerek, ABD'nin NATO'yu bağlayacak tek taraflı bir gırişıme niyetli olmadığını bildirdi. Özellikle de, Batı Avrupa'da surekli olarak bulunan 325 bin Amerikan askeri görevlisinin sayısında tek taraflı bir indirime gidilmeyeceğini vurguladı. Kohl ve eski Federal Almanya Başbakam Willy Brandt'a da giden bu telgrafın "Berlin'de yasananlann denetimden tümüyk çıkmasından kaygılanıyonız" doğrultusunda, Beyaz Saray tarafmdan açıklanmayan gizlı bir not içerdiği yolunda. Bu iddialar gerçeğe dayansa bile, iki liderin Malta'da birbirlerine "Avrnpa'da olup biteni daha çok de> netim altinda tutmalıyız" mesajını vermelerini beklememek gerekiyor. Tam tersıne, hem NATO hem de AT karargâhlarında hem Bush'un hem de Gorbaçov'un Batı ve Doğu Avrupa konusunda birbirlerine güvence vermeleri isteniyor. Bu güvence, yaşanan değişimleri "istismar etmemek" ve Avrupa'mn var olan siyasal, ekonomik, askeri dengeleriyle coğrafı sınırlarının ancak Avrupalılann kendi inisiyatifîyle değiştirilebileceğini kabul etmek anlamına gelecek. Bugün Malta açıklarında Bush ile ilk el sıkışmasından sonra Gorbaçov'un "güç ve yetki Avrupa'ya" türünden bir mesaj içerebilecek öneriler yapması beklenebilir. Gorbaçov'un 35 Avrupa ülkesinin 1975'te Genüd Ford ve Leonid Brejnev'in yaptığı gibi, kendilerinin de katılacakları bir zirve toplantısı gerçekleşürmeleri için önceki gün yaptığı öneri karara bağlanabilir. Bush, dikkatli ve temkinli UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON Tarih 1945 Şubat. ABD Başkanı Franklin Roosevelt savaş ertesi Avrupası'nın dengelerinin temelinin atıldığı Yalta zırvesinden sonra yol ustundeki bazı ülkelere uğrayarak ABD'ye dönüyor. İlk durağı Kahire. Kent yakınlarır'iaki Acı Göl üzerinde demirlemiş Amerikan zırhlısında hölge liderleri ile görüsmeler yapacak. Önce Kral Fanık. sonra Etiyopya tmparatoru Haile Selasiye geliyor. Suudi Arabistan Kralı tbni Saud'u getiren muhrip ise Acı Göl'e girerken şu manzara görülüyor: Kralın çadırı baş kısımdaki top taretinin altına kurulmuş. Güverte renk renk halılarla kaplı. Kıç altındaki kümeste tavuklar, hemen yanındaki çitin içinde koyunlar. Başkan Bush ve Mihail Gorbaçov'un Malta açıklarında bugunku randevusu bundan 40 yıl önceki deniz ustu görüşmelerine egemen olan renklilikten kuşkusuz yoksun. Ama onu 1945, 88 yılları arasındaki yapılmış zirvelerden ayıran en büyük fark bu değil Malta'nın önemi şu: Superler arası bir doruğun gundemini ilk kez soğuk savaşın kaba çerçevesi belirlemiyor. Malta öyle bir dönemde yapılıyor ki Josef Stalin'in Papa'mn büyük etkınliği hatırlauldığında "Kaç tankı var" diye cevap verdiği dönemden Gorbaçov'un Vatikan'da Papa'yı resmen ziyaret ettiği bir çaga vanlmış. Her iki lider de kendi manyetik alanları içindeki gelişmeleri, aksini iddia etseler dahi, tam olarak kontrol edemiyorlar. Savaş ertesi engeller yıkılmakla kalmıyor, iki Almanya birleşmekten söz ediyor. Moskova yeni çağa direnen muhafazakâr Doğu Bloku liderlerinin, deyim yerindeyse "ayagını kaydınyor". Malta işte bu yüzden soğuk savaş ertesirun ilk zirvesi ve avrupa'da kurulacak yeni düzenin ilk adımı. Zirve öncesi iki süper lider arasındaki yazışmanın tonu da bu değerlendirmeyi doğruluyor. Mihail Gorbaçov, Başkan Bush'a yolladığı 10 kasım tarihli mektubunda ABD'nin Doğu Avrupadaki gelişmeler karşısında soğukkanlıhğını koruraasını telkin ediyor. Bush da 16 kasım tarihli yamtında, bunun aksinin düşünulemeyeceğini vurguluyor. Hatta Dışişleri Bakanı James Baker, zirve öncesi düzenlediği bir basm toplantısında Sovyetler'in "düzeni sağlamak için" gerekirse Ermeniler ve Azerilere karşı zor kullanmasına ABD'nin sesinin çıkmayacağı sinyalini veriyor. Soğuk savaşın ünlü ideologlarından Paul Nitee 1950 yılında hazırladığı "NSC 68" adlı bir belgede savaştan mağlup çıkan Almanya ve Japonya ile imparatorluk çağı güçlerini kaybeden tngiltere ve Fransa'dan kalan boşluğun merkezkaç süreci sonucunda ABD ve Sovyetler tarafından doldurulduğunu kaydediyordu. Oysa Nitze, şimdi Almanya ve Japonya'nın ekonomik hatta askeri birer güç olarak sivrildiğini, ABD ve Sovyetler'in ise kendi bloklan uzerindeki etkilerini kaybettiğini belirtiyor. Nitze her ne kadar Sovyetler'de şu ana kadar derin bir reform hareketi başlamamış olmasına temkinli yaklaşıyorsa da ve>a "Soğuk savaş sona erdi" demiyorsa da 195O"lerin geride kaldığına da inanıyor. Bush bundan 6 ay önce Malta için ilk girişimleri yaptığında henüz ortada böylesine dramatik gelişmeler yoktu. Bu gelişmeler Malta'ya Yalta ile kafıye uyuşmasımn ötesinde bir anlam kazandırıyor. ABD MALTA AÇIKLARINDA BULUŞMA tki 'süper lider' Bush ve Gorbaçov, eski ABD Başkanı Ronald Reagan zamanında da aynı masada bulunmuşlar, daha önceki zirvelerde de karşılaşmışlardı. Ancak bu kez ikisi de tam yetki)le 'yeni bir dun>a" oluşması asamasında Malta'da karşılasıyoriar. İki lider bugün Sovyet savaş gemisi Slava'da bir araya geliyor. (Fotograf: Reuter) Tedirginlik süriiyor Ancak Beyaz Saray ve Pentagon'dan verilen bu guvenceler Brüksel'deki tedirginliği azaltmıyor. Özellikle Federal Almanya Başbakanı Helmul Kohl'ün bu hafta açıkladığı "birieşme planının" Bush ve Gorbaçov'un göruşme masasına nasıl geleceği merak ediliyor. Türkiye'nin NATO'daki daimi delegasyonunun en kıdemii yetkilisine gore "Surpriz olmayacak." Ama ya Gorbaçov, "iki Almanyanın birieşmesi için iki pakt ortadan kalkmalı. Biz de buna hazırız" diye dayatırsa?.. "O zaman bize emeklilik yolu göninebilir" deniyor. tki Almanya'nın birleşmesi konusu, şu anda hem NATO'nun hem Avrupa Topluluğu'nun "korkulu niyası." Çunkü nüfusu 80 milyona varacak, askeri ve ekonomik gücüyle diğer bütün Batı Avrupa ulkelerini geride bırakacak bir Almanya, hem topluluğun hem de ittifakın dengelerini temelinden değiştirebilecek. Genelde Avrupa Topluluğu (AT) merkezinin koridorlarında bu konu konuşulurken, hemen herkesin üzerinde birleştiği tek bir ortak nokta bulunuyor. "Büyük Aimanya'yı içine alan bir Tek Pazar kurmak çok güç olur. Ama AT ve Tek Pazar iki Almanya'nın birleşmesi öniinde bir engel gibi görulürse, artık 12'lerden söz edemeyeceğimiz günler de yakındır." İki Almanya'mn birleşmesi konusunda Moskova'nın ne düşündüğü, Malta öncesinde az çok belli oldu. Dışişleri Bakanı Eduard Şevartinadze, bu konudaki goruşlerini, mevcut durumun üç açıdan "gerçekçi" değerlendirilmesine dayandırdıklannı soyledi: "Avrupa, NATO ve Varşova Pakt olarak ikiye bölünmıiştür. Sınırlar hâlâ Helsinki'de belirienen sınırlardırr Hâlâ iki Almanya vardır.'' Nitekim dışişleri bakanliğı sozcusü Yuri Gremitski de bu uç unsurun bir arada düşünülmesi gerektiğini vurguladığı açıklamasında, Moskova'nın AJman birliğini yalnızca çok daha geniş bir sürecin parçası olarak değerlendirebileceğini ve bu sürecin, NATO ile Varşova Paktı'nın dağuması ile bütün yabancı askerlerin Batı ve Doğu Avrupa ülkelerinden çekilmesini içereceğini belirtti. Gerek NATO ve AT'mn gerçekleri, gerekse Moskova'nın, görüşü, Helmut Kohl'ün iki Almanya'nın asamalı bir süreç sonunda federatif bir yapıda birleştirilmesi önerisini, daha çok gelecek genel seçimlere dönük iç politika kaygılanyla yaptığı yorumunu guçlendiriyor. Ancak hem sosyal demokratlann bu öneriye destek vermesi hem de Federal Almanya ile Demokratik Almanya halkuun isteklerinin belirleyicilik taşıyacak olması "birleşmenin hayal olduğu" görüşlerini de buyuk ölçüde çurutuyor. Birleşme konusu, Bush ve Gorbaçov'un gündemine nasıl gelecek? Gorbaçov, Reykjavik'te Reagan'a yaptığını yineleyip "sürpriz" bir planı masaya sürecek mi? Bu olasılığı goz onunde bulundurduğunu sdyleyen Bush'un yarutı ne olacak? Berlin'de yasananlann, Malta buluşmasının en önemİi konularından biri olacağı, 10 kasımdan beri biliniyor. Bu tarihte Gorbaçov, Bush'a, daha sonra basına da acıklanan bir telgraf gönderdi. Ancak Batı Avrupa basınının iddiaları, birer orneği Thatcher, Mittemmd, Ankara'dan zirveye kaygılı bakış Ankara'daki yetkililere göre süperlerin bu üst düzeydeki buluşmasından her şey çıkabilir. Türkiye'ye göre DoğuBaü ilişkilerindeki yumuşamaya karşın, halen bir belirsizlik dönemi yaşanmakta. Bu açıdan savunmaya yönelik çabaların gevşetilmesi bizi istikrarsızhğa sürükleyebilir. SEMtH İDtZ ANKARA ABD Başkaru George Bosh ile Sovyet lideri Mihail Gorbaçov arasında Malta'da yapılacak zirve, Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiriyor. ABD Savunma B*akanı Richard Chenej, her ne kadar geçen günlerde Brüksel'de Milli Savunma Bakanı Safa Giray'a, "Zirve'de Avrupa'mn geleceğine ilişkin herhangi bir göruşme olmayacagı" güvencesini verdiyse de Ankara'daki vetkililer süperlerin bu üst düzey buluşmasından her türlü sonucun çıkabileceğini belirtiyorlar. Gorbaçov'un silahsızlanma alanında yeni öneriler sunmaya hazırlandığını belirten bu yetkililer, bu alandaki inisiyatiflerin avantajlar taşıdığı gibi Türkiye için aynı zamanda yeni "baş agnlanna" da yolaçtığını bildiriyorlar. Bu nedenle Malta zirvesini biraz da kaygı ile izliyorlar. Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku'nda görülen baş döndurucü reform süreci ve buna paralel olarak Doğu Batı ilişkilerinde yaşanan hızh yumuşamanrn Türkiye'yi aşın derecede "temkinli" ve "gerçekçi" davranmaya sevk ettiği gözleniyor. Kuşkusuz bunda Ankara'run bugüne kadar müttefiklerine karşı bir "argüman" ve hatta bir "koz" olarak kullandığı "stratejik konumu"nun büyuk payı var. Kısacası gerçekten "stratejik" olan konumu ve bu konum karşısındaki askeri zaafları, Türkiye'yi yaşanmakta olan değişken ortamda, ileriye dönük birçok kaygıyla baş başa bırakraış bulunuyor. Bu nedenle Doğu Bloku'naki gelişmeleı ve bloklar arasındaki yumuşama ile ilgili olarak uluslararası düzeyde yaşanan "coşkuya" rağmen Türk yetkililerinin heı fırsatta "ihtiyatın" ve "hazırlıkh olmanın" erdemlerin gündeme getirmeleri dikkat çekiyor. Bunun en açık örneğini ise Milli Savunma Bakanı Safa Giray'ın şu sözleri oluşturuyor: "DoguBaü ilişkilerinde kaydedikn gelişmeler, bir jumuşama ve muzakere ortamı yaratnuş olmasına rağmen halihazırda bu iliskilere hâkim olan havanın 'belirsizlik' olarak nitelendirilmesi uygun olacaktır. Bu itibarla savunmaya yönelik çabalann gevşetilmesi, bizi istikrarsızlığa sürükleyebilir. Mületlerarası ilişkilerde kaydedilen gelişmeye rağmen biz NATO'nun ileri savunma ve esnek mukabeleye dayanan stratejisinin geçeriiligini koruduğuna inanıyoruz." TBMM Plan ve Butçe Komisyonu'nda geçen günlerde yaptığı konuşmada bu görüşlere yer veren Giray, Doğu Bloku'nda görulen reform süreci konusuna da değınirken şunları belirtmişti: "Dogu'da sttratle gelişen bir degişim yaşanmaktadır. Bu ortamda en tehlikeli durum, aşın iyimserliğe kapılıp savunma için ahnması gerekli planlı tedbirleri almaktan vazgeçmek veya bu tedbirierin alınmasını yavaşlatmaktır." Giray'ın bu görüşlerine ek olarak Türkiye'nin savunma politikalarırun belirlenmesiyle yakından ilgili olan üst düzeyli sivil ve askeri yetkilüerin, konuyla ilgili düşüncelerini maddeler haline şu şekilde özetlemek olası: 1) Yaşanmakta olan yumuşama süreci, mevcut haliyle, NATO'nun genel yapısının ve askeri yaklasımlannın degisürilmesini gerektirecek olgunluktan uzaktır. Şu anda Doğu'daki gelişmelerle ilgili olarak görülen "populer iyi niyet" ortammda bazı gerçeklerin göz ardı edilmesi tehlikesi var. Rüya aşaması sona erdiğinde ve Sovyetler Birliği ile Doğu Bloku'nda köklü ekonomik sorunlann acı gerçekleri ile karşı karşıya kalındığında, bu gerçeklerih hangi sosyal dinamikleri ve bununla beraber hangi siyasi yaklaşımlan gundeme getireceğini saptamak güç. Bütün mesele, bu belirsizlik döneminde istikrarsızlık yaratılmamasıdır. Bu da NATO'nun caydıncılık görevinin devam etmesini gerektirmektedir. 2) Silahsızlanma sürecinin bundan sonra hangi noktalara varacağını zaman gösterecek. Ancak Varşova Paktı'nın fiili askeri gücünde şu anda bir azalma yok. öte yandan Sovyetler Birliği'nin önerdigi tek taraflı indinmler kulağa hoş gelebilir. Ama bunlar askeri açıdan fazla önem taşımıyor. Çünkü indirim derken bunların denetlenebilir olması onemlidir. Oysa tek taraflı indirimler denetim rejimi dışındadır. 3) Mevcut yumuşama sürecinde imzalanan ve uygulamaya sokulan tek somut belge, 5005000 kilometre raenzilli nükleer füzelerin yok edilmesini öngören, 1967 tarihli "INF Antlaşması"dır. Bu antlaşmayla toplam nukleer silah stokunun sadece yüzde 6'sı ortadan kalkmıştır. Söz konusu stokun yüzde 94'ünün yerinde durduğu bir dünyada, caydıncılık ilkesinden vaz gecilmesinin genel güvenliği ne denli arttıracağı tartışılır. 4) Viyana'da devam eden ve Doğu ile Batı arasında konvansiyonel silahlarda alt düzeylerde denge sağlanmasını öngören müzakerelerde büyük hız kaydediliyor. Bu müzakerelerde aktif rol alan Türkiye, güvenliğine yönelik avantajlar getirecek olan bu indirimleri desteklemektedir. Söz konusu muzakerelerin özelliği, sıkı bir denetleme rejimi çerçevesinde, karşılıklı indirimler öngören bir anlaşmanın imzalanmasına yönelik olmasıdır. Ancak sayısal indirimler tasarlanırken Doğu'da silahlann kalitesinin arttırılmasına yönelik çabalarda bir azalma görülmüyor. Bu durum ise Türkiye'nin modernizasyon açığından kaynaklanan askeri zaaflannın indirimlerden sonra da süreceğini gosteriyor. TÜRKİYE Avrupa'yı bölen anlaşma x\.vrupa'yı ABD ve Sovyetler Birliği "etki alanları"na bölen yeni haritanın temelleri Yalta'da atıldı. ABD Başkanı Reosevelt, Ingiltere Başbakanı Churchill ve Sovyet lideri Stalin, Yalta'da özellikle Almanya üzerinde durmuşlar, Almanya'nın tümüyle silahsızlandırılması yönünde karara varmışlardı. Avrupa ise nüfus bölgelerine bölünmüştü. Dış Haberler Servisi SSCB Dışişleri Sözcüsu Genadi Gerasimov, üç hafta kadar önce Malta Zirvesi öncesi, dünyanın içinde bulunduğu durumu ve yakın geiecekteki gelişmeleri değerlendirirken "Yalta'dan Malta'ya" tanımlamasını kullanmıştı. Gerasimov'un demecinde sözu edilen Yalta Konferansı, 1945 yılında tkinci Dunya Savaşı'nın galip ülkelerini bir araya getiren buluşmanın adıydı. 2. Dünya Savaşı'nın henüz sona ermediği, ancak Almanya'nın artık bu savaşı kaymalara vanldı: • Almanya'nın dört işgal bölgesine ayrılması ve Berlin'de Müttefik Kontrol Komisyonu'nun kurulması. • Almanya'nın tümüyle silahsızlandırılması ve savaş tazminatı ödemesi. • Polonya'nın, yeni sınırlar içinde tekrar kurulması. Doğu Polonya'nın SSCB'ye verilmesi, buna karşılık Doğu Almanya'nın bir bölümünün Polonya'ya terk edilmesi. • Nazi işgalinden kurtarüan tüm ülkelerde demokratik secimlerin yapılması. • SSCB'nin Japonya'ya savaş ilan etmesi, konferansta ayrıca Polonya ile Yugoslavya'da kurulacak rejimlerin niteliği ve Avrupa'mn Sovyet ve Batı nüfuz bölgelerine bölünmesine ilişkin anlaşmalar da yapıldı. Ancak bu anlaşmalar, gayri resmi kayıtlardan ve liderlerin anılarmdan öğrenilebildi. Savaştan sonra, Batı'da demokratik hükümetler işbaşına gelirken, Sovyet kontrolündeki bölgede komünist rejimler iktidara geldi. Kısa süre sonra da soğuk savaş başladı. Franklia Roosrvdt Josef Stali* YALTA 'DANMALTA 'YA Gorbaçov'un 5. zirvesi PARİS (AA) ABD Başkanı George Bush'la Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un bugun Malta açıklannda gerçekleşecek buluşması, Gorbaçov'un 11 Mart 1985'te iktidara gelmesinden bu yana katıldığı 5. zirve olacak. tki süper güç arasında 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana gerçekleştirilen önemli zirveler şöyle: 2527 Eylül 1959, Camp David: Sovyet Başbakanı olarak iki haftalık bir gezi için ABD'ye gelen Nikita Kruşçev, Başkan Eisenhower ile görüştu. 34 Haziran 1961, Viyana: ABD Başkanı John Kennedy ile Nikita Kruşçev bir araya geldiler. 2224 Mayıs 1972, Moskova: Bir ABD Başkanı ilk kez Sovyetler Birliği'ne gitti. Başkan Richard Nixon ile Sovyet lideri Leonid Brejnev bir araya geldiler. 1825 Haziran 1973, Washington: BrejnevNixon buluşmasında, liderler, silahsızlanma için genelde göruş birliği içinde olduklannı açıkladılar. 27 Haaran3 Temmuz 1974, Moskova: Nixon ve Brejnev 3.kez buluştular. İki lider, aralannda 150 kilotonu aşan yeraltı nükleer denemelerinin yasaklanması ve nükleer silahlara ilişkin vanlan anlaşmaları içeren çeşitli belgeleri imzaladılar. 2324 Kasım 1974, Viladivostok: ABD Başkanı Gerald Ford ile Leonid Brejnev Vıladivostok'ta bir araya geldiler. 1518 Haziran 1979, Viyana: iki ülke arasında 7 yıl süren görüşmeler meyvesini verdi. ABD Başkanı Jimmy Carter ile Sovyet lideri Leonid Brejnev, SALT2 anlaşmasını imzaladılar. 1921 Kasım 1985, Cenevre: SSCB lideri Mihail Gorbaçov, göreve başladıktan sonra ilk kez bir ABD lideriyle bir araya geldi. 1112 Ekim 1986, Reykjaviklzlanda: Reagan ve Gorbaçov silahsızlanma konusunu ele aldılar. 81C Aralık 1987. VVashington: Tarihe bir dönüm noktası olarak geçen zirvede, ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyet lideri Mihail Gorbaçov, orta menzilli füzelerin sökülmesine ilişkin INF Antlaşması'nı imzaladılar. 29 Mayıs2 Haziran 1988. Moskova: ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyet lideri Mihail Gorbaçov, Moskova'da bir aıava geldiler. bettiğinin ortaya çıktığı bir dönemde, ABD Başkanı Roosevelt, tngiltere Başbakanı Churchill ve Sovyet lideri Stalin 411 Şubat 1945 tarihlerinde, Sovyetler Birliği'nin Karadeniz kıyılarında bulunan Yalta'da bir zirve toplantısında buluştular. Avrupa'yı savaş sonrasında ABD ve Sovyetler Birliği "etki alanlarT'na bölen yeni haritanın temelleri Yalta'da atıldı. Bu haritanın somutlasması ise, daha sonra Potstara'da yapılan zirve toplantısına kalacaktı. Yalta'da belli başlı şu konularda anlaş