25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 Adres Çankaya... kanı ve Başbakan Yıldırım Akbulut olabilir. Sayın Akbulut'un bilinen yetersizliği... Bu iki makama da Cumhurbaşkanı Özal tarafından bir bakıma paraşütle getirilmiş olması... Hem parti hem de hükümette ipin ücunun Çankaya Köşkü'nde tutulması... Bu nedenlerin tümü, ANAP grubunda Başbakan'a karşı tepkileri körüklüyor olabilir. Ama tepkilerin gerçek adresı, Başbakanlık değil, Cumhurbaşkanlığıdır. Neden? Birincisi, Yıldır/m Akbulut'u dikte ettiği için Özal'a kızgındır ANAP grubu. Böyle bir Başbakanla partinin düze çıkamayacağım görebilecek kadar siyasal deneyime sahip oldukları söylenebilir. İkincisi, milletvekillerinde birterk edilmişlik duygusunun uç verdiğine işaret edilebılir. "Patron çıktı Çankaya'ya ve bizi kaderimizle baş başa bıraktı" diyenlerin çoğaldığı dikkati çekiyor. (Baştarafı 1. Sayfada) Buna bağlı olarak üçüncüsü ve tabii en önemlisi şudur: ANAP milletvekilleri siyasal açıdan gelecek kâygısına düşmüşlerdir. Çoğunluk için artık bir daha seçilme şansı kalmamtştır. Çünkü siyasal tabanını büyük ölçüde yitirmiştir ANAP grubu. Değil seçim araştırmalarındaki yüzde 1415'lerle, 26 Mart'taki yüzde 21.8'le bile bir daha Meclise geri gelemeyeceklerini gayet iyi biliyoriar. Ne otacak bu durumda? ANAP grubu kendi hükümetini rahat bırakmayacaktır. Eylemler sürecektir. Gelecek yıl ANAP, iyiden iyiye kaynayacaktır. Sayın Özal'ın televizyondaki Çankaya Saatleri de ANAP'ı kurtaramayacaktır. Bunun adı istikrarsızlıktır. Cumhurbaşkanı Özal'ın partiye ve hükümete dönük uzaktan kumandalı yönetimi, bu istikrarsızlığı giderek bunalıma dönüştürecektir. Çare, seçimdir. Sandığa giden yol ne kadar uzarsa, bunalım o kadar derinleşecektir. Mevlana kapısına akın NECATİ GÜNGÖR KO.NYA Konya'da hava sıcaklığı sıfırın altında. Keskin bir bozkır ayazı, insanın elini ayağıru buza kestiriyor. Gökyüzü hafif puslu. Kar, ince ince serpiştiriyor arada bir. Yerler, duvarlar, pencere camlan buz içinde! lnsanlar tepeden tırnağa giyinik, yüzler sarılıp sarmalanmış. Konya ili amansız bir karakışın eşiğinde... Ama bunca soğuğa inat, yoğun bir sıcaklık dalgası esiyor bu kentin sokaklarında! İnsanlann yüzlerinde göniil sıcaklığı var... Bu sıcaklık.sevgi sıcaklığı; bu ateş, aşk ateşi!.. Gözyaşıyla aptes alanlann, sevgiyi kıble edinenlerin; canlann, sufilerin, insan severlerin gönül ateşine ne kış dayanıyor ne de kar... tnsanlar mana âleminin sarrafı Mevlana Celâleddin'in pir makaraını ziyarete geliyorlar akın akın. Bütün oteller hınca hınç dolu. Bolük bölük kadınlar dolaşıyor cadde ve sokaklarda; hepsi inançlı, hepsi tesettür ehli. Mevlana dergâhı, âlemlere umut dağıtan bir kapı. Dünyarun dört bir yanından ve de Turkiye'nin yetmiş iki beldesinden genç, yaşlı, çocuk, nine, kız, gelia.. Ciirale zerratı cihan koşup geliyor buraya. Almanlar, Fransızlar, tngilizler, Japonlar nice uzak yollan yakın edip Mevlana'dan ışık almaya koşuyorlar. Mevlana'nın o alçakgönüllülük simgesi pamuklu hırkası, yeşil omuzluğu bir yanda duruyor; el yazması Mesnevi öte yanda... Atlas cübbe, destegül cepken, Selçuki serpuş, gümüş buhurdanlık, pirinç şamdan, billur avizeler, yaprakları solgun el yazmaları, mecmualar, kamış neyler, gudümler, çalparalar, udlar... Hepsi hepsi Mevlana'nın gizemli dünyasından bir ses, bir nefes, bir renk ve ışık olarak süslüyorlar türbeyi. Meviana Türbesi, yapılışından müze haline gelinceye dek birçok Osmanlı padişahı tarafından "iıntr ve ihya" gördü. Eklentilerle genişletildi. 1926'lara kadar burada ayinler yapıldı; postnişinler el verdi. Bir eli yerde, bir eli gökte semazenler huşu içinde döndüler. 1926'da yapılan son sema gösterisini izJedi burada Atatürk. Sonra, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Yasası girdi yüriirlüğe. Ancak Meviana yurdunun müze olarak korunmasına karar verildi. ler, lokantalar, şoförler, kasaplar, bakkallar, fınncılar... Sonra kitapçılar, hediyelik eşya yapanlar ve satanlar. İki yüz kadar imalathane taştan, tunçtan, ağaçtan, camdan, bakırdan ve gümüşten hediyelik esya yapıyor Konya'da. Ressamlar, bakır tabaklara Meviana tasvirleri çiziyorlar. Yuzlerce ustanın yüzlerce becerikli eli, bin bir çeşit kaşık, kalem, kutu, biblo, rozet, tespih, kolye, küpe, yüzük yapıyor, yaratıyorlar... Kaba bir hesapla iki yüz kadar dükkân da bu yapılanları satıyor; dükkân sahipleriyle tezgâhtarlar, medari maişet motorunu döndürüyor buralarda... Türbenin hemen kapısında piyango biletçileri sıralanıyor. Gençler, yashlar, kadınlar, erkekler, Mevlana'nın baş ucunda, bin niyaz ile ellerini semaya açıp dileklerde bulunuyorlar. Meviana Türbesi'nin çevresinde geçimini sağlayanlardan biri de esans satıcıları. Tam yedi esansçı, ekmek kapısını zorluyor burada. Baygın gül kokusu satıp karşılığında ekmek alıyorlar. Esansçı Durmuş Pala'nın demesi, yabaııcılardan en çok Italyanlar duşkünmüş bizim gülyağına; sonra Fransızlar... Yaz ayları iyi de kışm bu ayazında, zangır zangır titriyor, arada bir en yakın kahvehaneye koşup donan iliklerini ısıtıyor esansçı milleti. Yirmi yildır burada, bu türbenin duvar dibinde nafakasını çıkarmaya uğraşıyor Durmuş Pala. Eline geçen üç beş lirayla beş nüfusa bakıyor. Peki buncağız bir kazanç yetiyor mu beş koca nüfusa? "Bu köylii kısmıyu, soğan ekraekle yelinmesini biliriz!" diye yanıtlıyor Durmuş Pala. Ya bugünkü kazancı, sözgelimi "sabahın dokuzundan beri buradayım, iki bin beş yüz liralık kokn saıtım, AHah'a şiikiir!" diyor. Durmuş Pala'nın hiçbir şeyden yakınması yok, ancak Konya Belediyesi'nden küçük bir dileği var: Şöyle avuç içi kadar bir yer verilse de karakışın ayazına karşı direnebilse!.. tlikleri donmasa soğuklarda... Evet, burası Meviana makamı. Burası Meviana adının sevgiye, umuda ve ekmeğe dönüştüğü bir kent! Buranın taşına, toprağına, o coşkular yaratan, neşe veren, gönül alan, sevgüer bağışlayan büyük insanın pirü pak soluğu sinmiş!.. ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) ANAP Meclis Grubu, dün bütçe görüşmeleri sırasında "ftrlınalı" bir gün yaşadı. Parti içi muhalefetin, Başbakanlık bütçesinden 66.5 milyar liralık bir kesinti yaparak, memur maaşlarına zam yapılmasına ilişkin bir önergesi, Başbakan Vıldınm Akbulut ve diğer ANAP'lı bakanlann yoğun çabaları sonucu 6 oyluk bir farkla önlendi. Akbulut, dün gece ANAP Meclis grubunu olağanüstü toplayarak parti içi muhaliflere rest çekti. Partinin geleceğine zarar verecek davrananlara izin vermeyeceğini belirten Akbulut, "Partinin geleccgine gtivenmeyenler, partiyi savunmayanlar liitfen bizi anla&ınlar" dedi. Akbulut isitn vermeden Hasan Ceial Güzeİ'i kastederek, "Hepimizin bulunduğu gemiyi batırmaya bir tayfanıo hakla yok" diye konuştu. ANAP'ta parti içi muhalefetin önerge atağını haber alan Akbulut tstanbul gezisini iptaJ ederek Meclis'e geldi ve ANAP'lıları önergeden vazgeçirmek için iknaya çabştı. Bu sırada Başbakan Akbulut, Meclis Genel Kurulu'nda bulunduğu halde, Başbakanlık bütçesini önceden planlandığı şekilde Mehraet Yazar'ın savunması da Akbulut'a yönelik tepkilere neden oldu. ANAP'ta fırtına zü aşar ve bunun sorumlusu siz olursunuz" suçlamasını getirdi. Aşık da memurların maaşlarının annnlmasj gerektiği yanıtını verdi. Önergelerin kabul edilme olasılığının belirmeşi üzerine Pakdemirli kulise çıkarak, dün bir gövde gösterisı amacıyla tstanbul'a gitmeye hazırlanan Başbakan Ak. bulut'u telefonla aradı ve Meclis'e gelmesini istedi. Bunun üzerine Akbulut, İstanbul gezisini iptal ederek Meclis'e geldi. Akbulut, ANAP Grup Yönetim Kurulu'nu olağanüstü toplantıya çağırdı, grup başkan vekillerini önergelerin reddi için ikna etti. Bu arada, Meclis'te bulunmayan bakanlar ile genel merkez yöneticileri ve Akbulut'a destek veren ANAP'lı milletvekilleri de tek tek telefonla aranarak oylama için Meclis'e çağrıldılar. ANAP'lı muhaliflerin Başbakanlık bütçesinden. "personel giderleri hariç olmak üzere diğer harcamalardan eşit olarak yüzde 20 indirinı yapılarak elde edilecek 48 milyar 986 milyon liranın devlet memurlan laban aylık katsayısının 280'den 350'ye çıkanlması amacıyla Maliye Bakanlığı yedek ödenek bölümüne aktanlmasım" isteyen önergesi okundu. lar ve ANAP'lı 100'ü aşkın railletvekili ret oyu kullandı. Oylama sırasında, kulisteki muhalefet milletvekilleri durumu anlayarak salona koşuşturdular. Bakanlarm ve miUetvekillerimn kabul oyu verenleri bağırarak vazgeçirmeye çalışmaları dikkati çekti. Gürültüler arasında oylama yenilendi. İkinci kez yapılan oylama sırasında 72 SHP ve DYP'li ile 38 ANAP milletvekili kabul oyu kullandı. El kaldınlarak yapılan oylama sonunda önerge 110 kabul oyuna karşıhk 116 oyla reddedildi. önergenin altı oy farkla reddedilmesi hükümeti rahatlattı. Aynı ANAP milletvekilleri bu kez Başbakanlık bütçesinin tümü yerine bazı bölümlerinden yüzde 10'luk aktarmalar yapılmasını içeren üç ayrı önerge verdiler. Ancak her üç önerge de bu kez genel kurula giren Akbulut ve ANAP'lılann oylarıyla reddedildi. Başbakanlık büteesınde Başbakan'a zırhiı makam otosu almak amacıyla konulan bir milyar liralık odeneğin kesilmesi için birisi ANAP gnıp başkanvekilleri diğeri de A N A P içi muhaliflerden B. Doğancan Akyürek tarafından verilen iki ayrı önerge birteştirilerek oylandı. Bu önergenin çok sayıda ANAP'h ve muhalefet milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmesi soÖnergeye hükümet karşı çıktı. nucunda Başbakanlık bütçesinden Yapılan ilk oylamada 35 ANAP bir milyarlık kesinti yapıldı. miUetvekib' ile muhalefet milletveBütçe görüşmelerinin dün gece killeri kabul oyu verirken bakan saat 22.00'de tamamlanmasından HABERLERİN DEVAMI 75 ARALIK 1989 (Baştarafı 1. Sayfada) beklediklerinden, ne Akbulutun ne de bakanlarmdan haberi vardı. Başbakan'a makam arabası alınması için ayrılan 1 milyar liranın kesilmesine ilişkin önergeye atılan imzalar ise gitgide artıyordu. Sonra işin boyutlan daha bir farklılaştı. Her bakanlığın bütçesinin cari harcamalar kaleminden yüzde 10 kesinti yapılacak, böylece yaratılacak 6 trilyonluk ek kaynağın 1 trilyon 200 milyar lirası memurlara dağıtılacaktı. Başbakanbk bütçesinden ise 48 milyar 986 milyon lira kesilerek memurlara verilecekti. ANAP içindeki muhalefet, bu önergeyi de caru yürekten imzalayınca Maliye ve Gümrük Bakam'Ekrem Pakdemirli telaşlanıyordu. Akbulut'un kulise gelmesi, ANAP içindeki muhalefeti durduramıyor, kulisin bir köşesinde uzun süre Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer ile "zorunlu sohbel" etmek durumunda kalan Başbakan Akbulul'un tam karşısındaki sırada Hasan Celal Güzel, Alpaslan Pehlivanlı, Veysel Atasoy, Baki Albayrak, Alaaltin Fırat imzaların sayısını arttırmakla uğraşıyorlardı. Grup yönetim kurulu toplantısı da ANAP içindeki muhalefeti yatıştırmaya yetmiyordu. Akbulut, grup yönetim toplantısından sonra bizzat milletvekillerini ikna etme işini üstleniyor, kesinti önergelerine imza veren Mükerrem TaşçıogJu ile Sudi Türel'i kulis tuvaletinde yakalıyor ve adeta "rica ediyordu." Yapmayınız. Arkadaşlan ikna edin, hükümetimiz bir şekilde memura zam için kaynak yaratacaktır, ama şimdi bu şekilde bütçede kesüıtiye gidilmesi bizi fevkalade sıkıntıya sokar." Kulisin bir başka kösesinde ise Pakdemirli ANAP'lı Eyiip Aşık ile tartışıyordu. Bu şekilde programsız kesintilerle enflasyonu lutamayız. Enflasyon yüzde 100'ü aşar. Ne yaptıgınızın farkında mısınız? Biz memura zam istiyoruz. Aşık, ANAP içindeki muhalefeti daha sonra tek bir cümle ile şöyle özetliyordu: "Bu, aslında hükümet bötçesine yankırmızı oydu'r." Başbakanın ve bakanlann adam adama markajı etkili oluyor, muhalif 37 ANAP'lı, "memur zammı" için muhalefetle birlikte oy kullaruyorlarken, Bakanlar Kurulu tam kadro memurlara zam için Başbakanlık bütçesinden yapılacak 48 milyarlık kesintiye karşı çıkıyorlardı. İlk raundu ANAP içindeki muhalefet kaybediyordu. TBMM Genel Kurulu'nda bütçe görüşmelerini izleyen Pakdemirli'nin yanına "muhalefet elçileri" gidip gelmeye başlıyordu. Hasan Celal Gnzel'i destekleyenlerden Nevzat Aksu, genel kurul salonunda kesintilerini Pakdemirli'ye kabul etmeye uğraşıyordu: Sayın Bakan, memurlara biraz zam vapmamız lazım. Onun için bu kesinti önergelerini hazırladık. Olmaz kardeşim. Kaynak yok. Yatınmlan mı durduralım? Hasan Celal GnzeTi destekleyenlerden Alpaslan Pehlivanlı da Pakdemirli'yi ikna etmeye uğraşıyordu: Sayın Bakan, memurlara mutlaka zam vermeliyiz. Veremeyiz. Bütçe darmadağınık olur. Siz kesinti yaparken bu işin tekniğini biliyor musunuz? Ben bilmem. Kaynağı siz bulun. Kesinti yapılmasın diyorsanız, para basın. Bizim yapacağımız kesintilerle memura 1 trilyon 200 milyar lira dağıtabilecegiz. Bu, ayda 50 bin liralık net zam demek. tsterseniz para basın. Zaten enflasyon yüzde 75 olmuş, yiizde 80 olmuş ne fark eder? Maliye ve Gümrük Bakanı Pakdemirli, ANAP grup başkanvekillerinden Onural Şeref Bozkurt, Ü. Gökalp Göncn'nün de kesinti önergelerini imzaladığını öğrenince adeta "çileden çıkıyor", kulise fırlayıp Başbakan Yıldınm Akbulut'u anyordu. Arkadaşlar karariı». Bütçeden 6 trilyonu kesmeye hazırlamyoriar. öğleden sonra Istanbul'da gövde gösterisi yapmaya hazırlanan Başbakan Yıldınm Akbulut, bu telefon üzerine geziyi iptal ederek apar topar Meclisin yöfunu tutuyor ve A N A P Gnıp Yönetim Kurulu olağanüstü toplantıya çağrılıyordu. Akbulut'tan sonra ANAP grubu olağanüstü toplandı. Başbakan Akbulut, "önemli gelişmeler nedeniyle grubu lopladığını" kaydederek özetle şunları söyledi: "Partinin nizam ve intizamını bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Kimse kendinde böyle bir hak göremez. Ben işin ashnı, önergeleri konuşmuyorum. Partimiz son iki üç gün içerisinde vara almıştır. Bütçe görüşmeleri sırasında hiç de iyi bir göriıntü vermedik. Partinin geleceğine zarar verecek davranışlara rniisaade etmeyiz. Bu parti disipünli hareket etmek zomndadır. Bu partinin mesuliyeti netice itibanyla bendedir. Biz milyonlann ümidini kazanmış bir ekibiz, bu ümidi kıramayız. Biz kendimize güveniriz. Partiye güvenmeyenler, partinin geleceğine güvenmeyenler, partiyi savunmayanlar lülfen bizi anlasınlar. Biz bir geminin içerisindeyiz. Hepimizin bulunduğu gemiyi batırmaya bir tayfanın hakkı yok." Akbulut, parti içi mücadele yollarının açık olduğunu, ama bunun zamanı gelince yapılacağını kaydederek, "Analar neler doguruyor!" dedi. Akbulut, partinin disiplini bozulmuş bir havaya sokulmamasını ve bütçe görüşmelerine sürekli katılınmasını, değişiklik önergelerinin de önce grup yönetim kuruluna verilmesini istedi. Akbulut'un konuşması milletvekillerince coşkuyla alkışlandı. Başbakanlık bütçesinden yüzde 20 kesinti yapılarak memur maası taban aylığının 280'den 350'ye çıkanlması ve aylıklarda 50 bin liralık net artış sağlanmasına ilişkin önerge için SHP ve DYP'den toplam 72, ANAP içi muhalefetten 38 milletvekili "kabul" oyu verdiler. önerge, bakanlar ve diğer ANAP'lılann 116 oyu Ue reddedildi. SHP ve DYP'nin bütçe görüşmelerini tam kadro izlememesi de önergenin AkbulutPakdemirlı ikilisi tarafından engellenmesini koiaylaştıran bir etken oldu. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Boftorafı I. Sayfada) • Müze Müdürü Erdogan Erol'un anlatması; haftanın değişik günlerinde, değişik ziyaretçiler geliyor Mevlana'ya. Söz gelimi her salı, saat onda gelenler ayn bir kesimin insanları; perşembeciler ayn, cuma ziyaretçileri apayn insanlar... Her grup kendine göre bir gün seçmiş! Bir de il dışından gelen her konuğa, mutlaka türbe gezisi yaptırmak gjbi bir gdeneği var Konyalılann. Meviana ziyareti, Mevlana Celâleddin bundan konuk ağırlamanın vazgeçilmez 716 yıl önce, yine böyle soğuk bir bir parçası! Yine Erdoğan EroU kış sabahında, "Topragım zerre un verdiği bilgiye göre geçen on zerre olur, her zerrcsi bir âşık bir ay içinde toplam 784 bin 765 kesilir" diyerek tam kırk dört yıl kişi ziyaret etti bu aziz makaraı. suyundan içip havasını soluduğu Bu, ziyaretçilerden 236 binini Konya'da gözlerini yummuş; hem oluşturuyordu. 1989'un ilk on bir demi, mahbubu, Şemsi Perende ayındaki toplam gelir ise 1 milyar 726 milyon lirayı geçmişti. sine kavuşmuş idi! Meviana, manalar âlemine kanşrnıştı, ama dünyada yaktığı sevgi ateşi hiç sönmemişti... Hıristiyanlar, Museviler, mecusiler, putperestler ve dahi dini Islamdan olanlar Meviana adını, o gün bugün dillerinden düşürmediler. 1274'te yani ölümünden bir yıl sonra yaptınlan türbesi, yüzyüiardan beridir insanlarla dolup taşıyor... Bir mansur neyden dökülen saba nağmeler, yeşil kubbede çınlayıp dökülüyor. Meviana, olanca görkemiyle yauyor, o altın yaldızlı yazılarla süslenmiş kubbenin altında Çevre yanında oğullan, sevdikleri, yakınlan, dost bildikleri, canlan, dervişleri sıralanraışlar... Müzenin giriş ücreti beş bin lira. Yaşlılara, öğrencilere, halk gününde memur ve işçilere, değişik oranlarda indirimler uygulanıyor. Ancak bir şey var ki anlaşılması çok güç: Bunca gelire karşın müzenin hiçbir sigortası yok! Elektrik kontağından bir yangın çıksa, o eşi bulunmaz el yazmaları, cübbeler, serpuşlar, cepkenler kül olabilir. Kısacası değeri paraya vurulamayacak kadar büyük ve eşsiz parçalar Allah'a emanet! Mevlana'dan para kazanan yalnızca müze mi? Hayır... Konya; da sayısız insan, Mevlana'nın yüzü suyu hürmetine ekmek yiyor. İlin gelir kaleminde, Meviana başlı başına bir sektör. En başta otel Başbakanlık bütçesinden aktarma yapılmasına ilişkin önerge nedeniyle çalkantılı bir gün yaşayan A N A P grubu, Meclis'teki görüşmelerin ardından olağanüstü toplantıya çağrıldı. ANAP'lı muhaliflerden Hasan Celal Giizel ve Doğancan Akyürek'in dün sabah erken saatlerde TBMM'ye gelerek memur maaşlarının arttırılmasına olanak sağIamak amacıyla hazırladıkları önergeleri imzaya açtılar. TBMM Genel Kurulu'nda başkanlık bütçesi görüşmelerini izleyen Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakde"Sihirbazın şapkasından mirii, hazırlanan önergelere çok çıkanların" yeterli olmadığı bir sayıda ANAPIının imza verdiğikez daha anlaşıldı. Hasan Ceni öğrenince muhalif bazı milletlal Güzel [syan ediyor ve TÖ'ye vekilleriyle görüşerek onlan iknaçıkışıyor. Ülkeyi tek elden yöneya çabştı. Genel kurul salonunda teceğini sanıyorsa, "fevkalade ANAP Ankara Milletvekili A^ıasyanıldtğını" söylüyor. lan Pehüvanlı'nin yarana giden Pakdemirli, önergeleri eleştirerek, Oysa altı yıldır "fevkalade "Böyle bir şey yaparsanız bütçe yanılgılar" sürüp gidiyor. Sonuçdelik deşik olur" dedi. Pehlivanlı ta fevkalade yanıtgıların fevkalaile ANAP Bolu Milletvekili Nev ı de ağır faturasını halk omuzluzat Durakan, bakana "Bizün yor. Dün boyleydi, bugün daha amacımız memur maaşlannı artağır köşullar getirerek sürüp giürmak. Ödenegi nereden bulursadiyor. nız bulun. Ama muhakkak arüş "Ben yaptım oldu" mantığı yapın" yanıtını verdiler. Pakdedeğişecek mi? Gidişe bakılırsa mirli, enflasyonun önümüzdeki hayır. Akbulut'tan istemeyerek yıl yüzde yüzü aşacağını söyleyinkurtulmayı düşüneceği sanılan ce, Pehlivanlı, "O sizin bUeceğiniz TÛ, bir yenisini ararken yine söyiş. Para basın dağılın. Enflasyon lediklerine uyacak. ama ağzt laf ha yüzde 70 olmuş, ha yüzde 80 edecek birini aramaktan öteye ne fark eder" dedi. Bu sırada kulise çıkan Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Yusnf Bozkurt Özal da muhaliflerden Eyiip Asık ve Talat Zengin'in yanına gitti. özal, "Bu önergeler kabul edilirse, enflasyon yüzde yü kalmıyordu, kalmadı. "Rejim darbesi" gerçekleşince "sihirbazın şapkasından çıkan lan tavşanlar" yitmiş biçimler sergileyecekti Kısacası "amorf bir devlet çarkı" doğacaktı, doğdu. Siyasal kanser gün gectikçe o organdan ötekine sıçrayacaktı, sıçradı. Güya bir parti tek başına iktidar, cumhuriyet tarihinde görülmemiş hızla bir hükümet, 33 gün sonra değerini, iş gücünü, güveni yitiriyor. TürkiyB'de Çankaya sorunu var mı, var. Ağır sorunlar içinde bocalayan Türkiye, güçlü bir hükümete gereksiniyor mu, evet! Ne çare, siyasal kanser işlevini sürdürüyor. Giderek her organa yayılan hastalığa karşı alınacak önlemler, yetersiz kalıvor, kalacak. NATO'ya yenî nıh (Baftarafı I. Sayfada) ni Avrupa" ve "Yeni Atlantik Rufau" anlayışının üç temel bileşeni üzerinde görüş birliğine varüdı. Birincisi: "NATO giderek politize olan, siyasal işlevi giderek öne çıkan bir ittifaktır. NATO, Dogu Avrupa'daki reform hareketinin surrnesi ve bu hareket karşısında Baü'nın ortak tavnnın örgiitlenniesi acısından siyasal bir rol üsllenmistir." İkincisi: "NATO ile AT arasın' daki ilişkiler giderek önem kazanmaktadır. Çünkü Kuzey Arnerika'nın ekonomik, siyasal ve askeri güvenligi Avnıpa'nınkinden bagımsız degildir. NATO, Kuzey Atnerika ile Batı Avrupa'yı bir Kuzey Atlantik Konseyi'nin 2.5 araya getiren tek strglejik kunıluştur. Topluluk ise bu kunıluşun saatlik sabah oturumunda yalmzdaha çok işbuiiğine girecegi bir si ca "Mersin sorunu" tartışüdı. Soyasi ve ekonomik güç odağıdır." runun Türkiye'nin resmi tutumuna uygun biçimde "adı Üçüncüsü: "lttifakın uzun dökonuimadan" tartışıldığı oturumnenüi göndemi Avnıpa'nın böda Yunanistan, NATO'nun AKlünmöşlüğnne son verilmesidir. KUM'a sunacağı antlaşma taslaBu çerçevede Avrupa Güvenlik ve ğının mevcut biçimine karşı oldutşbirügi Konferansı (AGİK) süreğunu bildirdi. Bunun üzerine NAcinin devamı önem taşımaktadır. TO Genel Sekreteri Manfred WörDetant ve ekonomik işbirliği Doner, A B D Dışişleri Bakanı James ğu Avrupa'daki reform hareketBaker ve F. Almanya Dışişleri Balerini destekleyki biçim ve içerikte kanı Hans Dietrich Gencber, Yusürdüriilmelidir.'' nanistan Dışişleri Bakanı SamaBu üç bileşen aynı zamanda ras'ı "sert" bir üslupla uyararak 16'h (NATO), 12'Ii (AT) ve 35'li "suni sorun" yaratmakla suçladı(AGtK) üç kurumun yeni Avru lar. Gencher'in "gerekirse antlaşpa mimarisinin oluşmasındaki ma taslagını 15 üJkenin onayı ile" kritik rolü de vurguluyor. Anah Varşova Paktı'na sunulabileceğitarı Washington'da oluşturulan ni söylemesi üzerine ilk geri adıve NATO Konsey toplantısında mı atan Yunanistan, antlaşma tassöz alan tüm dışişleri bakanları lağının kuvvet indirim alanını benın genel bir destek verdiği bu lirleyen (2 b) maddesinin yeniden yaklaşımın, Türkiye için de büyük görüşüleceği konusunda Türkiye önem taşıdığı ifade ediliyor. dışındaki ülkelerden yazılı teminat Brüksel'deki dışişleri bakanlığı istedi. Ancak bu istek de kabul yetkilileri söz konusu üç kurum görmeyince birçok maddenin yadan ikisinin üyesi olan Türkiye' nı sıra (2b) maddesinin d i ^ , bınin AT'nin üyesi olma yolunda rakıldığı bir taslağın V a r ş C Pak"güç, ama karariı" bir çabaya gi tı'na sunulması kararlaştınldı. riştiğini anımsatarak "Genisleyen Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz Avrupa'da Türkiye'nin yer alması bu oturumda yaptığı ük konuşmada Yunanistan'ın itirazlarının İkitelli'de kooperatifte DoğuBatı güveniik ilişkileriyle satılık ışyerı. hiçbir bağlantısı olmadığını belırt520 69 44 ti ve Atina'nın tutumunu "anlamçok daha kolay ve bizim açınuzdan çok daha istenen bir dummdur" diyorlar. Dışişleri Bakanlığı'nın 199O'lı yıllar için yaptıgı siyasal planlama çalışmasının da Türkiye'nin NATO, AGİK ve AT ilişkilerinin birbirinden daha çok etkiienmesini temel aldığı kaydediliyor. Dışişleri Bakanı Mesut Yıbnaz, dün NATO'daki konuşmasında söz konusu üç kurumun önemini ve Türkiye'nin bu üç kurumla ilişkilerini "etkin ve katılımcı" biçimde sürdürme kararlılığını vurguladı. Yılmaz, Doğu Avrupa'daki gdismelerin Batı'run demokrasi ve özgürlük değerlerine yakınlaştığı ölçüde ekonomik ve siyasi bir destek gerektiğini savundu. sıı" diye nitelendirdi. Kuvvet indirim alanı ile ilgili müzakerenin "snni bir kriz" gerekçesiyle yeniden açılmasının söz konusu olmadığını söyleyen Yılmaz, "Bu yola gidilmesi, AKKUM görev yönergesinin gecerliBgine gölge düşürecektir" dedi. Yılmaz, antlaşma taslağının Varşova Paktı'na verilmesinin kararlaştırılmasından sonra yaptığı ikinci konuşmada, taslağın 16 ülke adına sunulmasından duyduğu memnuniyeti belirttî ve Türkiye acısından AKKUM uygulama alanının kendi topraklarındaki bölümünün tekrar müzakere edilmesitıin söz konusu olmadığını kaydetti. Mersin sorunu, dünkü NATO toplantısında kesin bir çözüme kavuşmadı ama vanlan sonuç Türkiye'nin tutumunun Yunanistan dışındaki NATO üyelerince paylaşıldığını gösterdi. Dışişleri Bakanı Yılmaz ve diğer yetkililer, gelinen noktamn kendileri acısından "memnuniyet verici" olduğu nu ifade ettiler. Ancak Atina'mn PASOKYDP mücadelesine dayandığı savunulan itirazlannın yeni platformlarda gündeme gelmesinin önlenemeyeceği kaydedildi. Nitekim Yunanistan Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'm Mesut Yılmaz ile akşam yaptığ^ görüşmede, Mersin'in kendileri açısından "duygusal" bir sorun olduğunu ve bu konudaki tutumlarını değiştiremeyeceklerini söylediği öğrenildi. Yılmaz ve Samaras, Kanada'nın Ottova kentinde 1215 Şubat 1990 tarihlerinde yapılacak "açık zaikili bir görüşme yapma karan aldılar. Kuzey Atlantik Konseyi toplantısı bugün öğlen siyasi bir bildirinin yayımlanmasıyla sona erecek. Dışişleri Bakam Yılmaz, Fransa, Belçika ve Italyan dışişleri bakanIarıyla ikili görüşmeler yaptıktan sonra akşam Brüksel'den Viyanaya geçecek. manlar konferansında" yeniden mi geçecek? Belki de şu sıralar "bir yenilik" arıyor. Zamanı kollayacak. Kesin plan şu: HCG'yi grubun bütünü destekleyerek başbakanlığa zorlamazsa, yukarılarda bir tepe, yeni bir parti kimliği, devlet yönetimde yenilik arayanlara olanak tanımayacak. Ozetleyelim: Türkiye'nin belli başlı tek sorunu Çankaya. Çaresizliğin ça reye dönüşebilmesi için tek araç erken seçim, olmuyor. Siyasal kanserin dallanıp budaklanması kaçınılmaz hale geliyor. Yeni bir hükümet operasyonu neyi ve neleri değiştirecek? Her derde deva erken seçim yapılmadıkça, soru boşlukta Kalıyor. Basın Sözcüsü Kaya Toperi, sorumuz üzerine TÖ'nün ABD: ye gideceğini, ancak tarihin kesinleşmediğini bildirdi. Herhalde Dr. De Bakey'dan sağlık denetimi için gün ve saat beklenmiyor. Ama bir yorum geliyor akla. ABD Kongresi ocak ayında toplanıyor, şubat başında Ermeni tasarısını ele alacak. Bush, TÖ'yü "meslekîaş" kabul etmiş, "başkan" gibi görüyor. TÖ, ABD gezisinin zamanını Ermeni tasarısına yakın günlere oturtmayı düşünüyor olmalı. Orada bir iki telefon, kongre adamlarıyla görüşme ve zaferle yurda dönüş. Neden böyle hesaplar yapmasın? Şu aralar yeni bir lider ve başbakan aramadığı anlaşılıyor. Betirtiler ortada. Akbulut dün, İstanbul'a gidecek ve Başbakanlığın resmi açıklamasına göre "geniş kapsamlı törenle" karşılanacaktı. Birileri ani olarak frene bastı ve Akbulut, İstanbul fethinden vazgeçti. Peki neden? Kulise göre TÖ ve hükümet ANAP grubunun bazı üyelerinin, bakanlık bütçelerinde tasarruf yapmayı amaçlayan ve çoğu kabul edilen önerilerinden "fevkalade şikayetçi" idi. ANAP grup yönetimi derhal toplanıyor. Akbulut, gitmiyor, kalıyor. Bir telaş. Otobüs, ^ercedes gibi fazladan taşıt araçlarının alımına karşı çıkan, yapılacak tasarruflaria örneğin memur katsayısını daha yükseltmeyi amaçlayan ANAP'lılara karşı ANAP'lı hükümet harekete geçiyordu. Olacak iş değil: Bir hükümet, o hükümete yon veren zihniyet, 95 trilyon açık veren bütcede "tasarrufa karşı bol keseden sarfiyal" ilkesine sanlıyor. İktidarın içine düştüğü çelişkiler bu son ömekte sergileniyor Siyasal kanserin ülkeyi sarmadığını nasıl söyleyeceğiz? Yeni korku Demirel, dün, TÖ'nün TV'ye ana malzeme olan kabullerinin listesini okuyordu. Örneğin, marangozlar sitesinden bir grup dernek bile değil TÖ'yü ziyaret ediyor. DYP lideri kimilerinin içlerinden gelerek kutlama girişimlerinde bulunmadıklarını, tersine "Çankaya sakinince düzenlenen kabullerle" siyasal meşruluk arandığını ortaya koyuyor. Son günlerde kimi çevrelerden TÖ'ye ziyaretlerin duyurulan "istek üzerine yapıldığını" gösteren işaretter alınıyordu. Bir iki resmi zevatın dışında kalanlann "düzenlendiği" kokusu yayılıyordu. TV'ye de bir buyruk: Kabujler bırinci haber olacak! TÖ fırsat yaratmış, ülke sorunlarıyla ilgili başbakanlık demeçleri veriyor Örneğin iki bin yılına nasıl geleceğimizi, gelmek üzere olduğumuzu kendi mantık açısıyla duyuruyor. Demirel ağır konuşuyor, fena yükleniyor. Bu koşullarda değişiklik olmadıkça, iki bin yılını ancak takvım yapraklarında, kimilerinin hayallerinde görürüz demeye getiriyor. Dün söylemedi, ama 27 aralık günü TV'den yayımlanacak konuşmasında değinebilir. Demirel, Türkiye'de yeni bir "korku dalgasının" estirildiğine, söyleşilerde değiniyor. Halkın TO: ye karşı duyduğu tepkiyi dile getirmesini önlemek için 15& maddenin bıçak gibi işletileceğini sindirmeye çalışan hareketlerden "fevkalade huzursuz" görünüyor. Fevkalade yanılgılar, fevkalaJe ağır faturalarla fevkalade huzursuzluklar içinde günler geçiyor. Bakalım nereye kadar... Kadınsız adalet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıç ve cumhuriyet savcısı adayı hukuk fakültesi öğrencileri arasında b\\ yıl başlattığı burs uygulamasmda kızerkek ayrımı yapan Adalet Bakanlığı, şimdi de bayan öğrenciler için tanınan yüzde 10'luk yargıç ve savcı kontenjanını yüzde 5'e düşürdü. Adalet Bakarilığı'ndan üst düzey bir yetkili, "Kızlar, Doğu ve Goneydogu'da görev yapmakta zorluk çekiyori«r" gerekçesiyle savunulan uygulamayı Ankara Universitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sabih Arkan, "Çagdışı bir fikir" olarak niteledi. Hukuk Fakültesi tdare Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yahya Zabunoglu da kızerkek ayrımını Ankara tdare Mahkemesi'nde dava konusu yaptı. Adalet Bakanlığı'nın yargıç ve savcı meslekleri için hukuk fakültesi mezunu kız oğrencilere tanınan yüzde 10'luk kontenjanı uygulamada yüzde 5'e düşürmesi tepkilere yol açtı. Hukuk fakültesi mezunu kız öğrenciler, bu uygulamaya ilişkin tepkilerini dile getirirken, anayasanın eşitlik ilkesine aykın bir biçimde kızerkek ayrımuıa gidildiğini belirterek, durumun düzeltilmesini bakanlıktan istediler. Ancak bu oğrencilere bakanlıktan olumsuz yanıt verildiği kaydedildi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin kadın Dekanı Prof. Dr. Özcan Çelebkan'ın da bu uygulamaya son verilmesi için şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunmadığı öne süruldü. gulamasmda kızerkek ayrımı yaparak, yalnız erkek öğrencileri bu olanaktan yararlandınnası da tepki ile karşılandı. Hukuk fakültesinden üç kız öğrenci, tepkilerini bu uygulamamn iptal edilmesi istemiyle açtıklan bir dava ile or taya koydu. Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sabih Arkan da Adalet Bakanlığı'nın kızerkek aynmına gılmesini, "çagdışı bir fikir" olarak niteledi. Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili ise Cumhuriyet'in sorularıru yanıtlarken, yargıç ve savcı alımlannda kız ve erkek öğrenciler arasında bu yıl bir aynma gidildiğini kabul ettiğini söyledi. Yetkili, kontenjan uygulaması koÖte yandan Adalet Bakanlığı ; nusunda "Doğu ve Güneydoğunın yargıç ve savcı olarak öğren da kızlar, görev yapmakta zorluk ciler için bu yıl başlattığı burs uy çekiyoriar" dedi. 1727 Yaşında Bayanlara INGİLTERE de İNGİLİZCE'yi ucuza öğrenmek için güvenilir tek yol AU PAİR' lık yapmaktır. DERİN LİMİTED Ş T İ . Bart»ros Bul. M«zh«rp«şa Sok 2/9 B*flkt*fist. T«l: 161 43 8687 Ankara: 213 68 67 izmlr : 22 38 «6 Süper emekli şaşkın (Baştarafı 1. Sayfada) mu ortadan kalkmıştır. Dondurma konusunda ret ya da kabul kararının çıkması, bu kişilerin durumunu etkilemeyecektir. Çünkü ortada alternatif bir yasa yoktur" dediler. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut ise "Telaş ve endişeye kapıİmayın, gereken yapılacak" demekle yetindi. Daha önce açtıklan davalar düşen süper emekliler, ilk yatırdıkları 4 milyon 200'er bin liraları almak için tazminat davası açmaya başlıyorlar. Başkan Mahraul Cuhnık'un raporlu olması nedeniyle vekili Yekta Güngör Özden başkanlığında toplanan Anayasa Mahkemesi'nin 4'e karşı 7 oyla ret karan verdiği öğrenildi. Özden, gerekçeli karar yazılmadan herhangi bir açıklama yapamayacağını belirterek, "Karar Resmi Gazete'de yayımlanmadan ortaya atalacak yorum ve değeriendirmeler yanlış o l u r " diye konuştu. Aynı kaynaklar süper emekliliğin "müktesep hak" yaratmayacağını belirterek, "Anayasa Mahkemesi'ni yasalann bazı yurttaşlann yararına >a da zaranna olması degil, anayasayv uygunluğu ilgilendirir. Zarara uğrayanların haklarını hukuk yoluyla aramalan mümkündür. Anayasa Mahkemesi'nin ekim 1988'deki ilk iptal karanndan sonra yeni düzenleme yapılmadığı için dondurma konusunda mahkemenin verecegi karar hiçbir şeyi değiştirmemektedir" dediler. 1987'de yatırdıkları 4 milyon 200 bin liranın bugünkü reel değerinin en az 15 milyon lira olduğunu öne süren süper emekliler ise dava açmaya devam edeceklerini söylüyorlar. Bir süper emekli, personel müdürü iken tazminatını alıp "devlete" yatırdığını vurgulayarak, "Öncelikle işimden yoruldum. Süper emeklilikle ileriki yıllarda elime geçecek parayı hesaplayarak kendime yeni bir düzen kurdum. Ama suçumuz devlete güvenmekmiş. Şimdi ortada kaldık. Dava açıp 4 milyon 200 bin liraıun bugünkü degerlerle tazminini isteyecegiz" diye konuştu. tmren Aykut, ret kararının gerekçesi açıklanıncaya kadar ortaya atılacak iddialann değeri olmayacağını belirterek şu açıklamayı yaptı: "Süper emekli vatandaşlar Anayasa Mahkemesi'nin karan yayımlaıuncaya kadar telaşa ve endişeye kapılmasınlar. Gerekçeli karardan sonra yapılması gereken bir şey varsa, süper enıeklilerimiz için en iyisini yapacağımızdan emin olmalan ve onlan mağdur etmeyecek önlemleri almaya gayret edecegiınizi bilmelerini istiyorum." Konut yardımı 50 bin (Baştarafı 1. Sayfada) sarruf tedbirlerine oüyük ölçüde uyulduğunun tespit edildiğini ifade ederek, Bakanlar Kurulu'nun konut edindirme yardımının arttırılmasına ilişkin kararını açıkladı. Bu karara göre memur, Türk Silahlı Kuvvetleri, üniversite mensupları, yargıçlar, diğer kamu görevlileri ile işçiler ve bunların emeklileri için konut edindirme yardımları şöyle düzenlendi: ' İlk altı ay için ayda 7 bin 500 lira olan yardım 15 bin liraya, İkinci altı ay için ayda 15 bin lira olan yardım 25 bin liraya, Üçüncü altı ay için ayda 20 bin lira olan yardım 30 bin liraya, Dördüncü altı ay için ayda 25 bin lira olan yardım ayda 35 bin liraya, Kalan süre için ayda 30 bin lira olan yardım 50 bin liraya çıkarıldı." Konut edindirme yardımı çalışan adına işverence Emlakbankta ilgili hesaba yatırılıyor. Yatınlan miktar en az 18 ay sonra 75 metrekareyi geçmeyen konut ahmları için kullanılabıliyor. Konutu bulunanlar, 36 ay sonra yararlanabiliyorlar. Bakanlar Kurulu, Basın llan Kurumu'nun teklifi üzerine yeni ilan tarifesini de belirledi. Buna göre 1 santimetrekare tek sütun en düşük resmi Han tarifesi 500 liradan bin liraya, fiili satışı 10 binden az olmayan gazetelerde 2 bin lira olan resmi ilan tarifesi 5 bin liraya, günlük tirajı 100 binden az olmayan gazetelerde ise 3 bin liradan 10 bin liraya çıkanldı. Devlet Bakanı Yazar ayrıca bir soru üzerine, Türktş Genel Kurulu'nda bazı bakanlann yuhalanması olayını doğru bulmadığmı söyledi. Nüfus cüzdanımı ve sigorta kartımı kaybettim. Geçersizdir. BAHRİ GA YRETLİ Uludağ Üniversitesi l.l.B.F Kamu Yönetimi Bölümü'nden aldığım çıkış belgemi yitirdim. Hükümsüzdür. SEVİM EJDER Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. MAREK LISCHKA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle