24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 1989 EKONOMİ CUMHURİYET/13 Sümerbank'ta indirim • ANKARA (AA) Sümerbank, bugünden itibaren satışını yaptığı tüm ürünlerin fiyatını yüzde 25 ucuzlattı. tndirimli satışlar, 31 Arahk 1989 tarihine kadar devam edecek. Sümerbank yetkilileri, indirim kararının yılbaşı dolayısıyla alındığını, böylelikle hern satışları artırmayı hem de tüketiciye daha ucuz mal vermeyi amaçladıklannı bildirdiler. Önümüzdeki yılı canlı geçirmesi beklenen Borsa'da profesyonellik önem kazanacak 199O'da borsanın canlı olması için diğer yatınm araçlarının bugünkü getirisini koruması, Türkiye Fonu'nun aksamaması, özelleştirmenin borsayı destekleyici biçimde sürdürülmesi ve yabancılann talebinin gerçekleşmesi gerekiyor. ABDURRAHMAN YILDIRIM 1989 canlanmasının boyutları genişlerken 199Û'da borsanın tamamen profesyonellerin savaş alanına dönüşeceği belirtiliyor. Gözler, Türkiye Fonu, özelleştirme ve Toplu Konut'un borsa hareketlerinden aynlmazken hesaplar, özellikle yurtdışmdan gelecek talebe göre yapüıyor. 32 sayıh kararla birlikte, 9 Ağustos 1989'da yabancüara borsaya girme ızninin verilmesinin ardından hisse senedi piyasası canlandı. Yerli yatırımcılar, yurtdışından gelecek talebi karşüamak için aJıma geçrnişlerdi. Ardından ekim ayımn ikinci yansında süresi dolacak yuzde 85 faizli vadeli mevduattan banka sistemi dışına çıkacak bölüm için hazırlık yapıldı. Yapılan alımlarla bir yandan piyasa canlanırken bir yandan da flyatlar soluksuz yükseldi. 12 ekime gelindiğınde borsa endeksi tarihinin en yüksek değerine ulaştı ve 9 agustosa göre yüzde 145, yılbaşına göre yüzde 407 prim yapmış oldu. Bankacılık sisteminden çıkan parayı çekmek için daha önceden hisse senedi alarak hazırlık yapanlann satışa geçmesi ve bu sıralarda konut ve arsa smifikalannın piyasaya çıkması, borsa endeksinin tekrar düşmeye başlamasına yol açtı. Ancak fîyatların hızlı düşraemesinde TKKOl'nin PUAN 1800 Profesyoneller savaşı Kur Politikası ve OSMAN ULAGAY ^IMKBEndeksi 1989 hafta sonu kapanış 1650 EKONOMİ NOTLABI Geleceği(miz)... Otomotivde gerüeme • ANKARA (ANKA) Otomotiv sanayii ürünleri üretimi, bu yılın ocak ekim aylan arasmda, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 geriledi. En büyük gerileme yüzde 92 ile biçerdöver ve yüzde 47 ile traktör üretiminde görülürken otomobil üretimi yüzde 10 düşüş kaydetti. 1988'in ilk on aylık döneminde 27 bin 282 olan traktör üretimi, 1989'un aynı döneminde 14 bin 595'e düştü. 1500 16 30 ;l re hareket eden piyasadaki "oynak parayı" borsaya akıttı. Oynak paranın borsaya akması bu piyasada derinliği ve fiyatlann yükselişini sağladı. Diğer alternatif yatırım araçlannın getirilerinde herhangi bir pozitif gelişme karşısında oynak paranın borsadan kaçması bekleniyor. Şu anda da hisse senetlerinin bugünkü değerlerinde bulunmasında "oynak para"run önemli bir etkisi bulunduğu ifade ediliyor. • Tiirfciye fmmm: Katüma belgeleri yurtdışında satışa çıkartılan Türkiye Fonu'na, beklenenin üzerine ilgi oldu. 60 milyon dolar olması planlanan fona, talep şimdilık 84 milyon dolara vardı. Fon yöneticilerince üst tavan, 100 milyon dolara çıkarıldı. Bu fonun yansının hisse senetlerince oluşturulacağı belirtiliyor. Fonla, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı arasında da özelleştirilecek iştiraklerin hisselerinin en fazla yüzde 10'unun fona devrine ilişkin bir protokol bulunuyor. Borsada işlem gören iştirak hisseleri "özel seanslarda" fona devredilebiliyor. 0 27/10 1? 118/12 1200 6/1 27/1 17/2 10/3 31/3 21/4 1 Ddnci el tahviller • ANKARA (ANKA) lkinei el tahvil piyasasının düzenlenmesi amacıyla Istanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ortaklaşa olarak çalışmaya başladılar. Haâran ayında tamamlanması planlanan yeni düzenlemeden sonra şu anda sadece tahvil işlemlerinin kaydedilmesi biçiminde işleyen piyasada her gün tahvil fıyatlan oluşacak. "piyasa düzenleyici" olarak borsada alıma geçrnesi etkili oldu. TKKOÎ'nin, birkaç araa üyeyle birlikte gerçekleştirdiği bu piyasa düzenleyiciliği, bir başka olayda daha "eadeksi destekleyici" etkisini gösterdi. Borsanın en çok işlem yapan araa üyesi konumuna gelen AOG Türk învest'in hisse senedi alımında, gerekli rınansmanı "fiktif repo işlemi" ile gerçekleştirdiği yolundaki haberlerin duyulması, endeksi yine olumsuz etkiledi. Fiyatlann başaşağı gitmesini engeüeyen yine Toplu Konut oldu. Yurtdışından gelecek talebe ilişkin beklenti de destekleyici etki yaptı. 1990 yılında borsanın bu yıla göre daha canlı geçmesi, bu yılki canhlığı yaratan etkenlerin pek fazla değişnıemesine yurt dışından gelecek talebe, Türkiye Fonu'na ya pılacak hisse senedi alımlarına ve TKKOl'nin tutumuna bağlı bulunuyor. Borsanın son canlanışında etkili olan ve 1990'da "profesyonellerin savaşına dönüşmesini" sağlayacak ana etkenler şöyle: • AttcnuıtlfBizttk: Mevduat faizlerinin negatif olması, bankalarda bir trilyon dolayında likidite fazlası bulunması, altın, döviz ve gayri menkulün getirisinin sınırlı kalması ve yatınmcısını enflasyondan koruyamaması hisse senedine ilgiyi arttırdı. 1990 yılında da borsada beklenen canlılığın yasanması için alternatif yatırım araçlannın getirilerinde büyük bir değişme olmaması gerekiyor. • Oyaalt p a r a : Öteki yatınm araçlannın getirisinin düşük olması, döneme gö : Önümüzdeki dönemde borsanın kaderirü belirleyecek etkenlerden biri olan özelleştinnede TKKOl'nin ne yapacağı büyük önem taşıyor. tdare, borsada "piyasa düzenleyici" olarak görev yapabiRyor. Geçmişte bunu Teletaş bisselerinde yaptığını açıklayan TKKOİ, iştirak hisselerini "iyi fiyattan" satmak ve hisselerin halka satışı yoluyla özellestirmeyi gerçekleştirmesi için gelişmiş bir piyasaya ihtiyaç duyuyor. Bunun için de borsanın gelişmesini destekliyor. • V a k a a e ı l a r u i u ü e M : Borsanın 1990'da tam anlamıyla şenlenmesi için iç etkenlerde bir değişme olmasa bile yurtdışından potansiyel talebin gelmesi gerekiyor. Yurtdışı talebin çeşitli etkenlerle gelmekten cayması yurtiçi talebi de olumsuz etkiliyor. Eximbank'tan yeni sigorta • ANKARA (AA) Türk Eximbank, ara ve yatınm malı ihraç eden ihracatçıların aJacaklannı, ticari ve politik risklere karşı garanti etmek amacıyla yeni bir sigorta programı başlatıyor. "Spesifik ihracat kredi sigortası" adlı programla ihracatçıların tek bir satış sözleşmesine bağlı olarak 1 yıldan 5 yıla kadar vadeli ödeme koşuluyla yapacakları sermaye malı ihracından doğan alacaklannın yüzd« 80'e kadar olan bölümü, ticari ve politik risklere karşı teminat altına alınıyor. Ekonomide yüksek tansiyon BARIŞ KUDAR İZMİR Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ege bölge toplantısma raporlar sunan ticaret, sanayi odaları, "ekoDOminin tan.siyonunun" yükseldiğini, enflasyon için zorunlu önlemler gerektiğini vurguladılar. Odaların hazırladığı raporlarda ekonomik konulardaki sorunlann aynı noktalarda birleştikleri gözlendi. Raporlarda saptanan olumsuzluklann giderilebilmesi için şu önerilere yer verildi: • Ekonomide daha bilinçfi bir sistem poHtikası. >ani piyasa ekonomisi politikası izlenmelidir. Bunun için kurumlaşmayı saglayacak rekabet yasası çıkanlmalıdır. • Enflasyonun düşürülmesine paralel olarak faiz oranlan aşağıya çekilmelidir. • Para otorilderi Ue siyasi otoritekr arasmda görev ve yetld sınırlan kesin hatlanyla çizilmelidir. • Merkez Bankası lam özerk çalışmalanna olanak tanıyacak bir yasal yapıya kavuşturulmalıdır. • Para Kredi Kunıln ile koordineli çalışacak, istişari mahiyette ve geniş tabanfa bir "enflasjonla mücadele komLs>onu" oluşturulmalıdır. • Enflasyonla mücadelede salt parasal ve mali önlemlerin yeterli olmadığı dikkate alınarak arzı arttıncı önlemlerin gereği ve önemi gözden kaçınlmamalıdır. TOBB Bolge Toplantısı Sihirli yumurtalar Büyük kentlerde, ana babalarla çocukları birbirine düşüren, içlerinde sürpriz oyuncaklar olan yumurta biçimindeki çikolatalar, 5 milyar liralık bir pazar yarattı. neğin bir zamanlar yumurtalardan Walt ESER ATtLLA Disney kahramanlanmn çıktığım, şimdiCivciv çıkacak, kuş çıkacak. Belki vak vak amca, belki bir gemi, bir uçak çıkacak. Belki de ekseninde fırıl fınl dönen tombul adamlar... tçinden ne çıkarsa çıksın, bilinen o ki bu yumartanın altından iyi bir "pazar" çıkacak. Bunlar bakkallarda, marketlerde, kuruyemişçi ve pastanelerde satılan sihirh' yumurtalar. Anababalarla çocukları birbirine düşüren, evlerde "ben yapacagım" kavgasını gündeme getiren, yapüdıktan sonra biblo ya da oyuncak cdarak gönülleri fetheden sihirli yumurtalar. Sihirli yumurtalar, normal tavuk yumurtası büyüklüğünde.rengârenk. Çeperleri çikolata ve şekerleme kaplı. Içinde san bir kapsül, kapsülün içinde de bir bütünün küçük paıçaları. tşte yumurtanın sihri. Bir yandan çikolatası yenirken diğer yandan parçalar birleştiriliyor. Ve... Sürpriz.. Belki vak vak amca, belki gemi, uçak, araba, belki de pembe panter, tenis ya da golf oynayan şirin minikler. lerde ise araba, gemi, uçakların gözde olduğunu söylüyor. Italya'da büyük bir sanayi kolu oluşturan bu yumurtaları, ithalatçı firma genel müdürü, bir mühendislik harikası olarak niteliyor. Küçük bir kapsülün içinden binbir renkli, 1012 parçalık bir oyuncağın çıktığım anlatan Anbarlılar, sadece kapsülün içine o parcalan yerleştirebilmede 4 bine yakın kişinin emeği olduğunu belirtiyor. "Kinder Surprise"lar yaklaşık bir yıldır Türk pazannda. 1989 yıhnda 2.5 milyon adet satılan bu çikolatadan yumurtalar sadece İstanbul, Izmir, Ankara ve Bursa gibi büyük şehirlere dağıtüıyor. Dağıtırnı Pmar ürünlerinin dağıtıcısı Yapaş gerçekleştiriyor. yar, şimdilik emekleme devresinde olduklanru, talebi tarttıklarını söyleyerel' "2 ayda 500 bin adet getirdik ve büyük talep gördük. 1990 yılında satmaya karar verdik" diyor. "123 Surprise"lar şu anda sadece Istanbul'da satılıyot. Bayar, 1990 yılında az miktarlarda, çok noktaya ulaşmayı hedeflediklerini belirtiyor. Bu yumurtalann dağıtımının büyük bir bölümünü Can Kardeşler yapıyor, bunun yamsıra birçok fırma da dağıtımıru üstlenmiş durumda. Yumurtalar Türk pazannı istilaya hazırlarken iki firma arasında rekabetin de gündeme geleceği gözleniyor. Balsu Gıda1 nın Genel Müdürü Salim Anbarlılar, kendi ithalatlan "Kinder Surprise"lann asıl sihirli yumurta olduğunu savunuyor. Anbarlılar, kendilerinin oyuncak kalitesinde diğer firmayı gececeğini belirtirken, Total1 den Sefa Bayar da çikolatamn önemine pannak basıyor. Ve "123 Sarprise'iann çikolatasımn diğer firmamn çikolatasından daha kaliteli olduğunu savunuyor. Bayar, "Kinder Surprise"lann asıl sihirli yumurta olduğuna katümıyor. Her iki firma temsilcisinin de ortak görüşte olduğu konular da yok değil. Örneğin her iki firma da şu anda perakende satışı 2000 lira olan yumurtaların 1800 liradan saulması gerektiğine katılıyor. Sıkı rekabet Piyasadaki bir diğer sihirli yumurtalar da "123 Surprise" adını taşıyor. Alman Schwind fırmasının ürünü olan bu yumurtalan ithal eden Total Sanayi Ürünleri Pazarlama Şirketi'nin Ticaret Müdürü Sefa Bayar, yumurtaları kasım ayı başında Türk pazanna sunduklannı belirtiyor. Ba Maserati ile Fiat evlendi • ROMANEW YORK (AA) ltalyan sermayeli ünlü otomobil üreticisi Fiat, SocieU Maserati'nin yüzde 49'unu satın aldı. Societa Maserati, Fiat Auto ile Italya'nın lüks otomobil üreticisi Offıcine Maserati'nin ortaklığıyla kurulmuştu. Firmamn yüzde 51 hissesi ise ABD'li de Tomaso tndustries'de kalacak. Avrupa'daki otomobil sanayii gözlemcileri, 1987 yılında da Alfa Romeo'yu satın alan Fiat'ın yeni girişimiyle yıllık üretim kapasitesini 2 milyon otomobile çıkardığını belirtiyorlar. 5 milyarlık pazar Demirel'e haciz • Ekonomi Servisi Hacı Ali Demirel'in bir tsviçre bankasına olan borçlanna karşılık Süleyman Demirel'in Güniz Sokak'taki evi yine satışa çıkarıldı. Ekonomik Panorama Dergisi'nin bir haberine göre Süleyman Demirel'in Güniz Sokak'taki evine bir tsviçreli banka tarafından haciz konuldu. Haciz işleminin nedeni DYP liderinin kardeşi Hacı Ali Demirel'in îsviçreli Banca Compafına'ya olan borçlan. 15.3 milyar liralık kredi borcunu ödeyemeyen H. Ali Demirel'in 5 ayn gayn menkuldeki hisseleri icra yoluyla satışa çıkarıldı. Sihirli yumurtanın sihri bu kadarla bitmiyor. Asıl sihir bundan sonra başhyor. Türluye'de 1989 yıh içinde 3 müyon satan yumurtalar, 5 milyar lirayı aşan bir pazar hacmini elinde tutuyor. Ve ithalatçı fırmalar bu rakamın henüz başlangıç olduğunda birleşiyorlar. Sonuçta 1990 yılında Türkiye'de yumurtadan geçilmeyeceği or• Enflasyon sonuçlanıu dengekyici, te taya çıkıyor. fatfi edici politikalar sürekli ve küçük adınıŞu anda Türkiye'de yaygın olarak satıiar şeklinde abJmalıdır. lan 2 çeşit yumurta var. Bunlardan biri • Refahtan herkesin pay almasını sağ ltalyan malı diğeri ise Alman. Bazı yabanlayacak şekilde gelir dağılırru dengeleyici cı taklitlerinin de bulunduğu söyleniyor. olmalı ve dolayısıyla kitlesel üretimi sağAncak bunların henüz büyük bir meblağ layıcı geniş kitlelere yayılan bir talep bazı tutmadığı vurgulamyor. yaratılmahdır. Yumurtalardan ltalyan malı, "Kinder • Para politikası dışında maliye, iicret, Surprise" isimli olanlannı Balsu Gıda itgelir politikalanndan daha elkin yararia hal ediyor. Ferrero markah bu yumurtaları Türkiye'ye getiren Ealsu'nun Genel nılmalıdır. • Yapılacak sektörel analizler sonucun Müdürü Salim Anbarldac, Ferrero'nun bu da hangi sektörlere öncelik ve ağırlık veri yumurtaları lOyıldır ürettiğini belirtiyor. Avrupa'da yüda 1.5 milyar adet satılan yuleceği belirlenerek tutarlı bir sektörel yapı murtaların içinden çıkan oyuncaklara her politikası oluşturulmalıdır. 6 ayda bir 180 tane yeni çeşit ekleniyor. • Türluye'de yeni sanayileşme politikası Bu, yılda 360 yeni oyuncağa karşılık gelioluştunılmalı, bu politika sektörel yapılas yor. Her güne bir yeni oyuncak! Anbarlıma ve rekabelçi bir ortam yaratacak biçim lar, sürekli kampanyalara girişildiğini, örde dnzenlenmelidir. Türkiye'de 1988 ekiminden bu yana uygulanan ve çoğu kimseyı şaşırtan kur politikası, acaba ilk kez bizde denenen bir politika mı? Yoksa esnek kur uygulamasına geçtikten bir süre sonra kur ayarlamalarını enflasyon oranının altında götürerek bir fiyat istikrarı ve denge arayışına girmiş başka ülkeler de olmuş mu? Olmuş, hem de 1970'lerde olmuş. Geçenlerde Türkiye'ye gelen Prof. Anne Krueger'e Türkiye'deki uygulamaya ilişkin görüşlerini sorduğumda kendisi bu uygulamanın ayrıntılarını bilmediğini, ancak kur ayarlamalarını enflasyon oranının altında götürme politikalarmın 1970'lerde bazı Latin Amerika ülkelerinde uygulandığını ve sonuçta büyük devalüasyonları gündeme getirdiğini söylemişti. Konuyu dostum Dr. Deniz Gökce ile konuşurken o da aynı şeyi söyledi, 1970'lerde Latin Amerika'da yaşanan deneyimin sonuçlannın Lance Taylor'ın 1980'lerin başlarındayayımlanmış olan "Structural Macroeconomics" adlı ünlü kitabında özetlenmiş olduğunu gösterdi. Gerçekten ilginç olan bu özetten yararlanarak 1970'lerde bazı ülkelerde yaşanan deneyimi aktarmanın yararlı olabileceğini düşündüm. Kur ayartamalannın enflasyonun altında götürülmesi politikasına enflasyon beklentilerini kırmak ve fiyat istikrarı içinde yeni bir dengeye enşmek amacıyla geçilmiş. Bu arada dış ticaretin ve uluslararası sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesine de gidilmiş, birçok kısıtlamalar kaldırılmış. Bu politikalan ızleyen ülkelerde ilk sonuçlar gayet olumlu olmuş. Söz konusu ülketere sermaye akmaya başlamış, ülke dışında tutulan sermaye ülke bankalarına yönelmış. Mevduatları ştşen bankalar kredi hacmini genişletince para ve kredi hacmi genişlemiş ve enflasyonda yeni bir sıçramaya yol açmış. Enflasyon oranıyla kur arasındakı fark daha da büyümüş. İthalat maliyetlennin ucuzlaması ve kredi hacminin genışlemesi yeoi bir yatırım atılımına yol açmış. Bu noktaya kadar herkes memnunmuş. Ancak uygulamanın "fiyat istikrarı içinde denge" hedefine varması için, enflasyonun zaman içinde yavaşlayarak kur ayarlamalarının oranına inmesi ve ödemeler dengesini sağlayacak bir kurun oluşması gerekirken, bu gerçekleşmemiş Enflasyon kur ayarlamalarının üzerinde seyretmeye devam ettiği için ihracatı caydırıcı bir etki yapmaya başlamış ve ödemeler dengesi cari açığı büyümüş. Döviz dengesi bozulmaya yüz tutunca yerli paraya karşı spekülasyon canlanmış, giderek büyük bir devalüasyon beklentisıne giren sermaye sahıpleri paralarmı yeniden ülke dışına çıkarmaya yönelmiş. Bu ortamda iç piyasa ve ihracat sektörü birlikte daralırken bir "maksidevalüasyon" beklentisi de giderek artmış ve sonunda başka çare kalmayınca yüksek oranlı bir devalüasyona gidilmiş. Bunu kaçınılmaz olarak yeni bir enflasyon patlaması izlemiş ve fiyat istikrarı içinde dengeyi amaçlayan kur politikası tam bir başarısızhkla noktalanmış. Lance Taytor, bu deneyi özetledikten sonra bundan çok önemli bir ders çıkartılması gerektiğini belirtiyor ve diyor ki: "Enflasyonu sabit (ya da değerlenen) kur politikasıyla aşağı çekme denemesi, servet sahibi insanların tam sizin istediğiniz gibi davranacakları varsayımına dayanryor. Bu varsayım ise özellikle finansal alandaki liberalleşmenin sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırdığı bir ortamda, tehlıkeli bir varsayım." Şimdi bu ilginç özetten yola çıkarak aynı senaryonun tam aynı şekilde Türkiye'de de gerçekleşeceğini söylemek tabii ki doğru olmaz. Ancak aradaki benzerliklere ve farklara bakmak sanırım yararsız değil. Bir kere birinci aşama, yani dıştan içe bir sermaye akışı olgusu Türkiye örneğinde de gerçekleşmiş görünüyor. Bankalardaki mevduatı da tırmandıran ve faizleri aşağı çeken bu sermaye girişinin geniş çaplı bir kredi genişlemesine yol açtığını ve bunu da yeni bir yatırım alılımının izlediğini söylemek şimdilik mümküfi değil. Bu açıdan gelişmeleri dikkatle izlemek gerekiyor. Ekonominin henüz belirgin biçimde canlanmamasına karşın süren enflasyonun aşağı çekilmesi ve kur ayarlamalarının düzeyine inmesi konusunda iyimser otmak ne yazık ki kolay değil. Enflasyonla kur arasındaki uçurumun ihracatı hangi noktada iyice caydıracağını da kimse tam bilemiyor. Türkiye'nin carı ışlemler dengesini bugünkü kur düzeyinde ayakta tutan faktör ise işçi dövizi ve diğer ihracat dışı döviz gelirleri. Bu sayede ödemeler dengesi cari işlemler hesabı fazla vermeye devam ediyor ve bugünkü TL değerinin sürdürülemez bir değer olduğu izlenımi yaygınlaşmıyor, "maksidevalüasyon" beklentisi henüz çok güçlü değil. Bütün sorun, enflasyon kısa sürede aşağı inmeye başlamazsa bunun daha ne kadar sürdürülebileceği. Tabıi iş eninde sonunda Taylor'ın üzerinde durduğu varsayıma gelip dayanıyor. Acaba Türkiye'deki servet sahıpleri, mevduat sahıpleri, Türkiye'ye döviz gönderen para sahipleri, politikayı yönlendirenlerin umduğu gibi davranacak mı? Ya da hangi noktaya kadar böyle davranmaya devam edecek? Hangi noktada beklentıler değişecek, mevduat ve döviz cephesinde farklı davranışlar gündeme gelecek? Bu sorulara yanıt buimadan Türkiye'de uygulanan politikaların nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek olanaksız. Başka çare yok, bir gözümüz enflasyonda, diğer gözümüz servet sahiplerinde, bu heyecanlı bekleyişi bir süre daha sürdüreceğiz. Iktisat Fakültesi 53. yaşını kutluyor Ekonomi Servisi lstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi 53. yasmı kutluyor. Bugün başlayan kullama programı içinde Ulusal tktisat Sempozyumu da yer alıyor. Bugün saat 10.00'da Marmara Etap Oteli'nde başlayacak açık sempozyumda, "Türk Ekonomisi ve Sanayileşme" konusu tartışılacak. Devlet Bakanı Kemal Akkaya ve Rektör Cem'i Demiroğlu tara"MÜHENDtSLİK HARİKASI" tthalatçı flrmalara göre, çikolatadan yumur fından açılacak sempozyumun ilk talar içinden çıkan oyuncaklar bir mühendislik harikası ve taklidi imkânsız. oturumuna Odalar Birliği Başkanı Ali Coşkun, tKV Başkanı Jak Kamhi, Prof. Dr. Erdofan Alkin ve Prof. DT. tzzerün Öader katılıyor. Oturuma Prof. Dr: Akın Ökin başkanlık edecek. Saat 14.00'te başlayacak olan 2. oturumun konuşmacıları ise İSO Başkanı Memduh Haaoglu, Egebank Yönetim Kurulu Başkanı Halit Soydan, Netbank Genel Müdürü Caner Ersoy ve Borsa Başkanı Muharrem Karslı. tkinci otunım Prof. Dr. Feridun Ergin başkanlığında yapılacak. DOVIZ KURLARI Oövizin Cinsi 1 ABD Oolan 1 Avustralya Dolan 1 Avusturya Şilinı 1 Batı Aiman Markı 1 Belçika Frangı 1 Danımarka l ö w u 1 Fin MarkJcası 1 fransız Frangı 1 Hollanda Ftorini 1 Isveç Kronu 1 İsviçre Frangı 100 ltalyan Lireti 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dinan 1 Sterlın 1 S.Arabistan Rıyaii Döviz Alış 2312.37 1811.74 185.36 1303.99 6210 336.05 553.73 381.98 1157.63 364.09 1450.48 176.79 16.05 7812.04 3657.01 616.63 Döviz Satış 11 AfUUK 1989 Etektrt Alış Efektıl Satış 2323 95 1820.82 186.29 1310.52 62 41 337.73 556.50 383 90 1163 43 365 91 1457.75 177.67 16.13 7851 18 3675 33 619 72 KöNUK YAZAR 2317.00 1815.37 185.73 1306 60 62 22 336 72 554.84 382.75 1159.95 364 82 1453.39 177.14 16 08 7827 70 3664 34 617.87 2310.06 1780.94 185.17 1302 69 61.04 332 69 544 32 38160 1156 47 360 45 1449.03 173.78 15 89 7679 24 3653.35 606.15 1990 mali yılı konsolide bütçesi Vergilerde tanınan ölçüsüz istisna ve muafiyetler nispi fiyatları bozduğu gibi, vergi gelirlerinin de sağlıklı gelişmesini engellemiştir. 1990 vergi tahminleri gerçekleşse dahi, vergi yükü %24dolayında.Buoran OECD ülkeleri, AT ve Yunanistan ortalamasından düşüktür. lerine, diğer yandan da gerçek kamu hizmetlerine ve maaşlı kamu hizmetlilerine I.Ü.İKtisat Fakültesi öğretım üyesi kaydınlmasına neden olmaktadır. Dış borç ödemelerinin bütçe üzerinde oluşturduğu 63.2 trilyon liralık 1990 Mali Yılı Kon baskı da bu sürece katkıda bulunmaktadır. solide Bütçesi, nispi fiyat yapısıru bozma Bu gelişmeler sonucunda, yıldan yıla kave gelir kaydırmaları mantığına dayalı, 1980 sonrası politikalann kamu kesimine mu kesimi borçlanma ihtiyacı arttığı gibi, olan yansımalannı hem bütçe kalemlerin "konsolide bütçe / GSMH" oranlan fazde hem de bütceleme tekniklerinde sergi laca etkilenmeden, gerçek kamu hizmetlerine ayrılan paylar küçülmektedir. Konsolemektedir. lide bütçelerden, borç faiz ödemeleri dışınVergilerde tanınan ölçüsüz istisna ve mu da kalan gerçek kamu hizmetlerine ayrılan afiyetler, nispi fiyatları bozduğu gibi, ver miktann GSMH içindeki payı, 1983 yılıngi gelirlerinin de sağlıklı gelişmesini engel da % 20.9 iken, bu oran 1990'da fa 17.4'e lemiştir. gerilemiştir. 1990 bütçesinde arttığı ileri sü1990 vergi tahminleri gerçekleşse rülen eğitim harcamalan da benzer gelişdahi, vergi yükü % 24 dolayında oluşacak meyi (!) sergilemektedir; eğitim harcamaki bu oran, OECD ülkeleri ortalamasından larının GSMH içindeki payı 1983 yılında da ("% 38.8), AT ülkeleri ortalamasından 1t 3.3 iken, bu oran yedi yıl sonra, hızlı bir da (%40.6), Yunanistan'dakinden de (% nüfus artışına rağmen, ancak % 3.8'e 37.4) çok düşüktür. Bu uygulama, bütçe emekleyebilmiştir. de görünmeyen bir kalem olan "vergi harcaması"nı arttınrken, böylece olusan yüKamu hizmetlerinin reel olarak geriletilkün bir yandan "bütçe açığı" ve enflasyo mesi, topluma çok temel hizmet veren, benist baskı yolu ile toplumun dar ve sabit şeri sermaye ve temel altyapı hizmeti sugelirli gruplarma ve bu arada ücret gelirli nan sektörün ağır biçimde vergilendirilmesi PROF. DR. İZZETTİN ÖNDER ve çökertilmesi anlamına gelmektedir. Bu anlamda ağır vergi yükünun çok tipik uzantısı da kamu personelinde izlenmektedir. Kamu personelinin vergi yükü, bir muhasebe işleminden öte>'e geçmeyen, görunen \^ıy ne değil, fakat piyasada bulabilecekleri ücret ile, ancak Vo 15 gibi komik artışlarla yükselen fıili maaşlan arasındaki fark ile ölçülür. rinin % 30 dolayında artış göstennesi ve bütçe açığının 15 trilyon lirayı aşması, buna bağlı olarak da enflasyonist baskıların sürmesi öngörülmektedir. Enflasyon faiz baskısı altında daralan ekonomik görüş ortamında, bölgesel dengesizlik sorunlanrun çözümlenmesinde, maddi ve beşeri altyapılann yenilenip genişletilmesinde kamu kesiminin rolü daha ciddi ele alınmaJıdır. Muhasebeci belgeleri • Ekonomi Servisi Mali Müşavir ve Muhasebecüer Derneği Kurucu Başkanı H. Turgut Arığ, Muhasebe Meslek Yasası'nın yürürlüğe girmesi dolayısıyla, bağımsız çalışan muhasebe meslek sahiplermin, vergi dairelerinden kayıtlı dönem belgelerini almakta güçlük çektiklerini söyledi Arığ, Muhasebe Meslek Yasası'nın öngördüğü geçiş süresinin 13 arahkta sona erdiğine dikkat çekti. FAX GONP»AS ÇOK FARKLI IST 134 34 56 • 161 22 08 • 13Î 876* »NK 1363565 • 137 25 65 IZM 225215 MİLÜ PİYANGO YILBAŞI ÇEKİÜŞİ İYİYAŞAMAKSA Milyon Bir 111e11e h e d e Ie Son verilere gore 1988 yıh sabit sermaye yatırım artış hızlarırun hemen tüm sektörlerde eksi olması, bu yöndeki endiseleri güçlendirmektedir. Fonlar ve borç yönetimi hesaplannın genişlemesi karşısında, Konsolide Bütçe, kamu kesimi ekonomik işleyişinin giderek küçülen bir bölümünü yansıtırken, temel demokratik işleyiş kuralı olan Meclis'in yürütme orgaru üzerindeki yetki verme ve deBütçedeki transfer kaleminin tümörel ge netleme hakkı sınırlandınlmış olmaktadır. lişme göstermesi, kamu eü ile yapılan ya Kamu hesaplannın bölünerek dağıtüması, tınmları da geriletmiştir. Konsolide butçe ekonomik kararları perdelemekte ve böyyatırımlarırun GSMH içindeki payı, 1983 lece yürütme orgaruna hem Meclis hem de yılında % 5.9 iken, 1990'da % 3.4'e gerile seçmen karşısında demokrasi ile bağdaşmiştir. Kamu yatırımlannın toplam yatı mayacak geniş sınırlar olusturmaktadır. nmlar içindeki payı geriletilmektedir. Kamu yatınmları içinde ise mahalli idareler Kamu hesaplannın gerçek anlamda ve fonlar kanalı ile yapılan yatmmlar art "konsolide" edilmesi, şeffaflaştmlması ve harcama gelir kalemlerinin toplumsal tertırılagelmiştir. cihlere daha uygun hale getirilmesi için topKamu kesimi işleyişinin tümünü yansıt lumda çıkar gruplarının örgütlenmesi, kenraaktan giderek uzaklaşan Konsolide Büt di baskı gruplarını ve siyasal örgütlerini çe, kendi içinde de bir hizmet bütçesi nite oluşturmaları, siyasal karar organır.da temliğini bir transfer bütçesi niteliğine donuş sil haklarım elde etmeleri, vb gibi gerçek türme eğilimi taşımaktadır. Son on yıl uy demokratik kurumlann oluşumu gerekgulaması ışığı altında, harcama tahminle mektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle