23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/16 Top Parlamentoda... (Baştarafı 1. Sayfada) rasındaki tüm siyasal iktidarlar da Başyazarımızın 38 yıl önceki deyişiyle, "faşist kanunlanndan medet ummakta" devam etmişlerdir. Türk demokrasisini ikinci sınıflığa mahkum eden bu durum acaba artık son bulacak mı? Bu demokrasi ayıbının ülkemizin alnından silinmesi aşamasına en sonunda gelindi mi? Perşembe akşamı televizyondan canlı olarak yayımlanan bir açıkoturum programının bu konuda bizteri umutlandırdığını söyleyebiliriz. Meslektaşımız Ertuğrul Özkök'ün başarıyla yönettiği bu açıkoturumda oluşan hava, demokrasi açısından otumlu bir adım sayılmalıdır. Çünkü parlamentoda temsil edilen üç partinin temsilcileri arasında, genel olarak, Türkiye'de demokrasiye ilişkin bir mutabakatın ortaya çıktığı dikkati çekmiştir. ANAP, SHP ve DYP temsilcileri, Türkiye'de demokrasiyi ikinci sınıflığa mahkum eden Türk Ceza Yasası'nın ÇTCY), 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldınlması konusunda aynı düşünceyi paylaştıklarmı belirtmişlerdir. ANAP temsilcisi Mehmet Keçeciler, biraz ayağını sürmüş olsa da, bu maddelerin kaldırılmasını kabul etti. SHP Grup Başkanvekillerinden Hasan Fehmi Güneş, partisinin bu konudaki görüşünü hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ve başarıyla dile getirmiştir. Gecenin sürprizini ise DYP temsilcisi Köksal Toptan'ın yaptığı söylenebilir. Zira TCY'nin demokrasiye aykırı bu maddeleri konusunda en geri tutumu sergileyen bugüne kadar hep DYP olmuştu. Ancak, perşembe gecesi Sayın DYP temsilcisi de bu konuda net bir tavır aldı ve demokrasi açısından başarılı puan topladı. Şimdi ne yapılmalı? Uç partinin temsilcileri televizyonda, milyonlarca izleyicinin önünde demokrasiye yaraşır bir siyasal taahhütte bulunmuşlardır; aralarında, bu ülkede yarım yüzyılı aşkın süredir varlığını devam ettiren bir demokrasi ayıbının kaldınlması için bir konsensüs oluşmuştur. Yapılacak iş, TBMM'de derhal harekete gecmektir. SHP Grup Başkanvekilleriyle arkadaşlan, TCY'nin 141,142 ve 163. maddelerinin kaldırılmasını öngören bir yasa önerisini hafta içinde Meclise sunmuş bulunuyorlar. ANAP ve DYP de zaman yitirmeksizin gerekli girişimleri başlatmalıdırlar. Herhalde böyle bir yasayı Çankaya Köşkü de veto edecek değildir. Çoğulcu demokrasinin geregini yerine getirmek için top artık parlamentodadır. SHP atağa kalkıyor TY'deki açıkoturumu değerlendiren SHP'li Güneş, "Biz birafpeşindedeğiliz. Amacımız bu fiillerisuçolmaktan çıkartmaktır" dedi. Güneş, iktidar partisini bugünden itibaren sürekli olarak sorunun çözümüpe katkıda bulunmaya çağıracaklarını söyledi.' ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) TRT'de önceki gece yayımlanan "Düşünce ve lnanç Özgürlükleri" açıkoturumu ülke düzeyinde büyük ilgiyle karşılandı. Düşünce ve inanç özgürlüklerinin demokratik toplumlarda sorun olmadığmı belirten siyasi parti temsilcileri, TCK'run 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldınlması konusunda ilginç öneriler getirdiler ve sorunun, siyasal gündemin ilk sırasında yer aldığını viırguladılar. SHP adına konuşan TBMM Grup Başkanvekili Hasan Fefami Güneş, söz konusu maddelerin kaldınlması için partisinin bir yasa değişikliği önerisi olduğunu söyledi. DYP Grup Başkanvekili Köksal Toptan ise 141, 142 ve 163. maddelerde tutuklu ve hükümlü olanlann affedümesine anayasal engeller olduğu için partisinin bu konuda anayasa değişikliği önerisi bulunduğunu belirtti. Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı Mebmet Keçeciler ise parti olarak soruna yabana olmadıklanru söyledi ve Cumhurbaşkanı Turgnt Özal'ın konuya ilişkin yaklaşımlannı aktardı. SHP TBMM Grup Başkanvekili Hasan Fehmi Güneş, TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin değiştirilmesi konusunda parti politikalarmm "çok açık ve net olduğunu" söyledi. Güneş, "Biz hafta başında bu konudaki somut girişimjerimm başlaüyonız. Öniimüzdeki hafta, sorunun çozümü için ortaya konulacak çabalann hızlanacağı günler yaşanacak" dedi. Televizyon açıkotunımuna parti sözcüsü olarak katılan Güneş, yayından sonra çok olumlu tepkiler aldtğını söyledi ve "Toplumun bu degişirne bizden de ileri ölçülerde hazır olduğuna ilişkin göstergelerimiz var" dedi. İktidar partisinin "ters bir göriintü wnııcdi£iııi" belirten Güf HABERLER 18 KASIM 1989 DYP'li Toptan, 'Bu parlamentoda bizim ya da SHP'nin tek başına değişikliği kotarması mümkün gözükmüyor. Parlamento aritmetiği çok çarpık. İktidar partisinin buna mutlaka katılması lazım ama iktidarın görüşmeye bile hazır olmadığı görülmüştür"diye konuştu. darilanna uymak zorundayız ve bu nedenle de bu gibi konulan gündemimize almalıyız' görüşlerine yer verilmektedir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Bu sözün ANAP açısından ne derece değerli olduğunu, sözlerine ne derece sahip çıkuklaruu bu nedenle bir kez daha öğrenmiş olacağız. Ben yalancı çıkmamalanm, yüzlerinin kara çıkmamasuu diliyorum. 141,142 ve 163 tamamen kalksın G e r e k ç e d e a Birey, kurulu düzenin ve ondan kaynaklanan hukuk sistemi, sosyal ve siyasal yapılanmanın karakterine ve gereklerine uygun biçimde düşünmeye, düşüncesini o yolda açıklamaya zorlanamayacağı gibi böyle bir disipline ters düşmeyecek örgütlenme biçimiyle de sınırlı olmamalıdır. Çünkü zaman içinde devletin anayasal yapısı kadar, onun ideolojik temelleri de değişebilir. Şüphesiz siyasal iktidar, bİT kurum olarak devleti kollayacak ve koruyacaktır. ANKARA (Camhuriyet Burosa) SHP Ankara Milletvekili Kamil Ateşof Hİları ile 68 arkadaşımn imzasını taşıyan, 141, 142 ve 163. maddelerin tamamen kaldırılmasını isteyen yasa önerisinin gerekçesinde, çoğulcu demokrasinin olanaklannı hukuksal, siyasal, ekonomik ve toplumsal duşunceörgütler için geçerli sayarken, dinci ve anti laik düşünce ve örgutlenmeleri bunun dısında tutmanın yanlış olduğu ifade ediliyor. Gerekçe aynen şöyle: "Canlıların en gelişmisi olan insanı, diğer canlılardan ayıran ve üstün kılan aycım, insanoğlunun düşünen varlık olmasıdır. Düşünme sonunda ortaya çıkan düşünce, varlığını ancak dış dünyaya yansıtarak yani aciklayarak ortaya çıkaracaktır. Aksi halde kafada hapistedir. Çünkü düşünce özgüriuğü kisinin iç dünyasının ozgürlüğü değildir. Kisi iç dünyasında ozgürdür, düşüncesini acıklamada yani dış dünyaya yansıtmada sınırlıdır demek çift standartlı bit davranış. olur. Bu nedenle düşünce özgürce açıklanmalıdır. Düşüncenin özgürce açıklanması, yalnız kişilerin hakkı değil, toplumun da hakkıdır. Bir kişinin açıklama ozgürlüğü, başkalarının da öğrenme ve bilgileıune özgurlüğünün de kaynağıdır. Toplumsal gelişmenin seyrine ve çağdas düşünce temelinde gelisen uluslararası hukuka aykın olmasına karşın yasalarımızdaki bazı dOsüncderin, düşünce ve örgütienme ozgürlüğü üzerindeki baskısı sürmektedir. Bu baskjnın süngesi ve aracı olarak kuUaıulan TCY'nin 141. ve 142. maddeleri, 1982 Anayasası'nın getirdiği yeni düzenlemelerle yaşamını sürdürmektedir. Ancak çağda; gelişme ve toplum vicdanı ile çatışır duruma gelen, bu nedenle dt inandıncılığmı yitiren bu düzenlemelerin meşruluğunu savunmak artık olanaksızdır. özgürce düşünüp örgütlenebilmenin, yasal düzenlemelerle Onlenemeyecek temel bir hak olduğu, bu hakkın kulanılmasım "engelleyen" değil, "güvence altın» alan" bir hukuksal siyasal yapının kaçınılmazlığı gerçeği toplumsal yasamımızın gündemine girmiştir. TCY 1926 yılında ttalyan Ceza Yasası kaynak alınarak hazırlanmıştır. Ancak o tarihte Italyan Ceza Yasası'nda 270. ve 272. maddeler henüz yer almadığından yasamıza da aktanlamarmştır. Çünkü kaynak Zanardelli yasasında yoktu. ttalyan Ceza Yasası'na 270. ve 272. maddeler Rocco Yasası ile 1.7.1931 tarihinde girmıs ve TCY'ye de 11.6.1936 tarihli 3038 sayılı yasa ile 141. ve 142. maddeler olarak alınmıştır. TCY'nin 141. ve 142. maddeleri Uzerinde bugune kadar: a) tlk değisiklik 1938 yüında gerçeklestirilmis ve maddelerin ilk metinlerinde yer alan "şiddet" öğesi kaldırılmıstır. Bu düzenlemeleye göre TCY'nin 141. ve 142. maddelerinde belirtilen suçların oluşumu için "siddel kullanmak" ve "şiddet kuUanmıyı öoernwk" koşullan aranmayacaktır. b) tkinci değişiklik 1946 yılında yapılnuştır. Çok paıtili siyasal yasama gecilen bu dönemde, bir yandan çok sayıda siyasal partinin kurulmasına olanak tanımıs gözüküp, öte yandan sol eğilimli partililesme önüne yasaklar konmuştur. c) Üçüncü değişiklik 1949 yılında gerçekleştirilmiştir. Sol parti ve derneklerin gelişmesi üzerine bu maddelerin kapsamı genisletümiş, ceza miktarı arttırümıs, diğer yönden TCY'ye 163. madde eklenmiştir. d) Dordüncü değişiklik 1951 yılında D P iktidan döneminde ve TCY'nin 141. maddesine "ölüm cezası" getirilmesi biçiminde gerçekleştirilmiştir. e) Son olarak 12 Eylül 1980'den sonra 141. ve 142. maddelerin bazı fıkralarında cezalan ağırlaştırıcı değisiklikler yapılnuştır. 21.1.1983 tarihli bu değişiklikle 141. maddenin 4. ve 5. fıkralarındakı ağır hapis cezalan 8 ile 15 yıl, bu fıkrada sözü edilen cemiyeüere üyeUk için öngörükn ağır hapis cezalan ise 5 ile 12 yıl olacak biçimde arttınlmıştır. 142. maddenin 3. ve 4. fıkralanndaki cezalar da 141. maddelere koşut olarak arttınlmıştır. Yine 163. maddedeki cezalar da arttınlmıştır. Bugün yürürlükte olan TCY'nin 141. maddesinin 1. fıkrasında; m) Sosyal bir sınıfm, diğer sosyal smıflar uzerinde tahakkttmünü tesis etmeye, b) Sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya, c) Memleket içinde müesses iktisadi ve sosyal nizamlardaîı herhangi birinı devirmeye matuf cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa olsun; kurmaya tevessül etmek veya kurmak veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare etmek veya bu hususlarda yol göstermek, 142. maddenin 1. fıkrasında da; Yukarıda sayılan konularda, her ne suretle ohırsa olsun propaganda yapmak eylemi suç sayılarak yasaklanmıstır. Bu maddelerin Türk hukuk sistetnine girdiği 1936 yılından beri sayılan eylemlenn nıteliği taıtışma konusu olmus ve bu taruşma hâlâ sürmekıedir. Nedeni de sayılan eylemlenn hangi durumlarda gerçckleşmiş sayılacağına iliskin herkes tarafından anlaşılır ve güvenilir, ciddi ölçutler ortaya konulamamasıdır. Diğer bir nedense, TCY'nin 141. ve 142. maddelerinde "suçt» yasallık" ilkesının ihlal edilmiş olmasıdır. Yasallık ilkesi, suç sayılan eylenün yasada iyice tammlanmasını, ögelerinın ve sınulanrun kesin bir biçimde açıklanmasıru gerektirir. Bu maddeierde "sucta yasalhk" ilkesinin yokluğu vüzundendir ki uygulamada eylem bakımından aynımahkeme degişık sanıklar için değişik kararlar verebümekte, aynı eylemler sivil yargıda başka, askeri yargıda başka tüılü değerlendirilnıektedir. Bilim adamlanndan aluşan büirkişi kurulları da değişik ve çok farklı göruşler açıklayabilmektedirler. Bundan dolayı kişiler ve toplum, belirsizliğin tehdidi altında düşünce ve eylemlerinden dolayı suçlu sayılıp sayılmayacaklan endişesi içinde tutulabilmektedir. Toplumsal gelişmenin tüm yönleri aynı tehdit altında tutulmakta, düşünce ve örgütlenme özgürlUğünün yokluğu yüzunden bilim, sanat, edebiyat ve felsefe alanında toplumsal yaratıcüık gerekli düzeye ulaşamamakta, hak arama özgürlüğO büyük ölçüde daralmaktadır. Sonuçta ortaya; Düşünce suçu, Belli bir düşünce çevresinde Örgütlenme suçu, Tehlike suçu gibi kavramlar pkmaktadır. Bugün hiçbir ülke anayasasında ve yasalannda böyle suçlar olmadığı gibi, sayısız uluslararası sözleşmelerde de duşünce ve örgütlenme haklarına getirilecek sınırlamalar reddedilmektedir. 1982 Anayasası'nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin hangi durumlarda sınırlandırılacağı belirtilirken aynı zamanda " T n n H hık ve hunriyetlerle ilgili genel ve özd sınırlamılar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykın olamaz ve öngörtıldukleri amıç dışında kullanılamaz" denerek uluslararası sözleşmelerdeki ilke ve kavramlara yer verilmiştir. Demokratik toplum düzeninin gerekleri denince; Türkiye'nin 18.5.1954 tarihinde onayladığı, 'tnsan Haklannı ve Temd (kgurluklerini Koruma Üzerine Avnıpa SödeşB«esi"nin 9, 10 ve 11. maddelerinde geçen Düşiince özgurlüğü, örgütlenme özgUrluğü, Din ve vicdan özgürJüğü ve bu özgürlüklere herhangi bir kısıtlama getirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yine, uluslararası platformlarda, söz konusu 141,142 ve 163. maddeler ile ilgili olarak; Bu maddelerin "tnsan HakUnnı ve Temd Hüniyttkri Koruma İçin Konvansiyon" başlıklı 4 Kasım 1950 tarihli uluslararası belgeye aykırı olduğu, bu belgedeti insan haklan ve temel özgürlükleri ihlal edecek şekilde yorumlanarak uygulandığı göruşleri belirıilmektedir. TCY'nin 141, 142 ve 163. maddeleri sayılarak yapılan en açık çağrı ise Avrupa Parlamer.tosu'nun 15 Eylül 1988 tarihli Türkiye ile ilişkileri yeniden canlandırma karandır. Bu kararda: "Avnıp» Pariamentosa TCK'da ouUikle 141, 142 ve 163. maddelerdc, çogolcu bir demokrasiııiB kurulmaana izin verilecek şckilde degişiktik isteraektfdir " denilmektedir. TCY'nin 141. ve 142. maddeleri, yalnızca anayasal düzene yönelik, anayasal yol ve yöntemlere aykın ve zora dayalı tahrik ve propaganda eylemleri ile bu yollardan hedeflerine varmak için oluşmuş orgüıkrı değil, anayasal sistem ve ideolojiden farklı bir düşünceyi açıklamayı ya da böyle bir düşüncenin çevresinde oluşan örgütlenmevi de suç sayıp cezalandırmaktadır. Oysa birey, kurulu düzenin ve ondan kaynaklanan hukuk sistemi, sosyal ve siyasal yapılanmanın karakterine ve gereklerine uygun biçimde düşünmeye, düşüncesini o yolda açıklamaya zorlanamayacağı gibi böyle bir disipiine ters düşmeyecek örgütlenme biçimiyle de sınırlı olmamalıdır. Çünkü zaman içinde devletin anayasal yapısı kadar, onun ideolojik temelleri de değişebilir. Şüphesiz siyasal iktidar, bir kurum olarak devleti kollayacak ve koruyacaktır. Ancak bunun yolu düşünceye, düşüncenin acıklanmasına ve belli siyasal, sosyal ve ekonomik ilke ve hedefler çevresinde örgütlenme istenç ve girişimlerine ceza tehdidi ile yasaklar koymak değildir. Eğer bir toplumda iktidar sahiplerınden farklı düşünenler, farklı amaçtar için bir araya gelenler, yalnız bu nedenle ceza göruyorlarsa o toplumda demokrasi yok demektir. Çoğulculuğun zorunlu sonucu çok yönlülük, çokseslilik yoksa, bunlann uyumlu varlık ve aktiviteleriyle canühk, işloiik ve sürekİUik kazanacak olan demokrasinin varlığından söz edilemez. Bu bağlamda ceza hukuku da, bireysel istemkrle, sosyal iaemler arasında, özgürlüklerle sosyal savunma arasında uzlaşma çalışmalanna katılarak özgürlükçu işlevini gerçekleştirebilir. Burüar yapılırken anti laik, gerici, dinci düşünce ve akımlarla, örgütlenme biçimleri de aynı açıdan ve aynı ölçülerle değerlendirilmelidir. Çoğulcu demokrasinin olanaklarını, yalnız hukuksal, siyasal, ekonomik veya toplumsal düşünce ve örgütler için geçerli sayıp dinci ve anti laik düşünce ve örgutlenmeleri bunun dışında tutmak, hukuk ve ahlak açısından yanhştır. Çünkü çifte standart demokrasiye yabancıdır. TCY'nin 141. ve 142. maddelerine "zor öğesinin" konulması da, sorunu çözmeyecektir. Bugüne değin uygulamalardan açıkça anlaşılmaktadır. Düzenlenen iddianameler ve mahkeme kararlannda "nmni zor öğesi gibi bir kavram olusturulmuştur. Bu anlayışa göre bir örgüt amacuıa ulaşabilmek için zor yöntemini kabul etmediğini açıkça söylemese bile, zora başvurmaksızın amacına varması olanaktı değilse zor öğesinin varlığını kabul etmek gerekir. Bu tür yorum, değerlendirme ve uygulama ise Ceza Hukuku'nda "kanunsuz suç, suç olmaz" ilkesine aykın, suçlann temel öğesi olan "kast" öğesini ortadan kaldıran ve "ileriye yönelik suç" gibi ceza hukukunun temel ilkelerine ters bir uygulama yaratmaktadır. Daha ötesi, hukuksal ve demokratik yöntemlerle sosyalizme ulaşmak isteyen siyasal partilerin kurulmasını da engeüemektedir. Kaldı ki " a n ı i zor" ögesi biçiminde yorumlar bu alandaki gelismeler açısından da geçerliliğini yitirmiştir. Günümüz sosyalist ve komünist panilerin çoğunluğu iktidara gelmek için demokratik yöntemleri, seçim yollannı benimsemektedirler. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 8. 12.1988 gün ve 1988/21 sayılı kararında: "...Işçi sınıfının devrim yoluyla iktidan ele geçirip diger sımflar uzerinde dikutörlük kurması gibi yöoltmler, devrimci sosyalist ya da komunisl partilerin benimsedikkri yömemlerdir... Bu tür partiler yanında sınıf iktidanaa yasal ve parlamento içi çalışmalarlg ve secimle ulaşılacagını inanan parlamenter reformcu sosyalistler de vardır... Bunlara göre sosyalist mucadele, parlamcnter sistem içinde ve nHşru zeminde yunmılmelıdir... Bugün bulun sosyalist partiltr. bnrjuva hükomeüne katılmayı kabul e t m e k t e d i r l e r " denilmektedir. " t k t i d a r " ile "egemenlik" kavramlanna açıklık getirilrneli ve sosyalist bir partinin iktidar olmasımn, bir suufın diğer smıflar üzerindeki egemenliği anlamma gelmediğinin bilinmesi gerekir. Tüm bu nedenlerle, günümüzde, salt düşünce açıklamayı ve örgütlenmeyi cezalandıran, çağımızın çok gerisinde kalmış TCY'nin 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması, dış baskıları yumuşatmak, başka devietlerin isteklerinin yerine getirilmesi için değil. ülkemizdeki demokratikleşme çabalarırun ve toplumsal zorunluğun sonucu olmalıdır." SHP'NİN YASA ÖNERİSİ neş, "Başlatacagunız girişimlerle gel i kesinlikle yoktur. Bu, normal diklerim partimin ve grubumun verdikleri sözün ciddiyetini de or usulleri içinde TBMM'den bir ya düşüncelerinin özüdür. tktidar sa çıkannak olacaktır 1982 Ana partisine, 'İçtenlikli iseniz, bu kotaya çtkaracağız" dedi. yasası'nın 14. ve 87. maddelerine nuya gerçekten inaniyorsanu, Güneş, Cumhuriyet muhabiri gönderme yapmak, işi dolandır Türk toplumuna bu konuda gernin konuya ilişkin sorularını şöy mak, işi yem'den zamana bırak çekten borclu olduğunuzu dule yanıtladı: maktır. Bizim peşinde olduğu yumsuyorsanız, getin bu konudaki " Öıgürlüklerin özttnü engel muz, bir af değildir. Bu fiilleri suç yasa değişikliğini cıkana' dedik. leyen TCK'nın 141, 142 ve 163. olmaktan çıkarmakür. Partimizin Söylediklerimizin, önerimizin anmaddderinin degiştirilmesi konu peşinde olduğu, yakalamaya çalış laşılmayacak, uzun uzun tarüşılasanun gerçekleştirilebilece|ine tığı nokta daha önce bu füllerden cak bir yaru yoktur. Benim izleniinanıyor musunuz? hüküm giymiş, soruşturmaya uğ mim, iktidar partisi sözcüsünün GÜNEŞ Düşünce ve inanç ramış insanlar için bir af çıkarmak çok ters bir görüntü vermediği yöozgürlüğü konusu bir içteniik, bir değildir. Bunun doğal bir sonucu nündedir. Bugünden itibaren ikinanç konusudur. Bu konudaki olarak da bu suçlardan tutuklu ve tidar partisini sürekli olarak soruyasaklamalar, kısıtlamalar toplu hükümlü bulunanlann mağduri nun çözümüne katkıda bulunmamumuz açısından bir an önce te yetlerini ortadan kaldırmaktır. ya çağıracağız. Cumhurbaşkarudavi edilmesi gereken önemli bir Biz, bu insanlann temel hak ve öz mn seçildiği gunden itibaren söyyaradır. gürlükler konusunda zaten haksız lediklerinde bir cumhurbaşkanı Yasaklamalann aşılmasının, kı yere ceza çekmekte olduklanna sözü ciddiyetinde olup olmadığını da bu sorun karşısındaki tusıtlamalann kaldınlmasının bir inamyoruz. tumları nedeniyle kontrol etmek çok pratik yolu var. Bunlardan bi TCK'nın 141, 142 ve 163. olanağımız olacak. ri, arkadaşlanmızın hazırlayıp sunduğu yasa önerisidir. Hemen maddelerinin kaldınlması Türkikabul edilmelidir. Bu konuda da ye'de temel hak ve özgürlükler so "Kendi toplumumuz ha fazla zaman yitirilmemelidir. rununu çözmek için tek başına yeiçin" terti midir? GÜNEŞ Elbette yetmez. Bu İç poKtikada verikn söderin, "Bir engel yok" girişimin olumlu sonuçlanması bi özellikle iktidar partisi açısından Bu neyi saglayscak? zim çerçevemizi doldurmaz Bizim GÜNEŞ Bu, fıüleri suç ol çerçevemizin dolması için ilk ön pek gerçekçi olmadığını duşünerek özgiiriüklerin özüne dönük bu maktan çıkaracakür ki bu konu ce yapılacak olan budur. Çünkü yasaklann kaldınlması yolunda da cumhurbaşkanı dahil herkesin bu kanayan bir yaradır. önce bu verilen son sözuıı Bab'>ıa dönük görüş birliği içinde olduğu görü aksaklığın düzeltmesi, bu gerilik bir aldatma oldugu düşüaülebilir lüyor, samimi iseler eğer. Bundan ten kurtulunması gereklidir. Bu mi? sonra böyle bir suç işlenemez ola olduktan sonra ülkede demokraGÜNEŞ Bizim toplumumuz cak. Bu suçtan dolayı hükümlü ve tikleşme konusunda gereken her düşünce ve inanç özgürlüğünü tutuklu olanlann ttimü salıve türlü sıçrama yapılabilir. tam olarak kullanmak erginliğinrilecek. Söz konusu maddeler kaldırıl dedir. Bugün konuştuğumuz, tarBir anlamda, bu suçlardan hükümlü ve tutuklu bulunanlann tü dıktan sonra yapılacak olan, ör tıştığımız söz konusu değişiklikmü aklanmış olacaklar. önemle gütlenme özgürlüğünü sağlaya leri biz kendi toplumumuz için vurguluyorum, bu bir af olmaya cak, partileşme olanağını getire yapmahyız. Batı'daki bazı kurumcek yasal düzenlemelere dönmek lara gireriz girmeyiz, onlar bizi becaktır. Aklanma olacaktır. tir. Bu yolda atılacak ilk adım, söz ğenir beğenmez. Biz ohlar için, Sözü edilen Ceza Yasası mad konusu fiilleri suç olmaktan çıkar onların gözüne girmek için değil, delerinin kaldınlması bizim top mak ve bu nedenle cezaevinde bu kendi toplumumuz için bu değilumumuz açısından çok önemli lunan insanlan özgürlüklerine ka şimi gerçekleştirmeliyiz. Aksi dübir ergenlik göstergesi olacaktır. vuştunnaktır. şünce, kendi topluroumuza karşı öteden beri bu konuda en Anamubalefet partisi olarak saygısızlıkur. Siyasi sahtekârbktır. geOer olduğu söyleniyor, bonlar açıkotunımdan sonra olusan or Ama iktidar partisi yöneticilerinasıl aşılacak? tamdan sonra bu süreci nasıl zor nin, sözcülerinin çeşitli yaklaşımlarmda 'Avrupa Topiulugu'na tam GÜNEŞ önerdiğimiz yolun layacaksınız? hiçbir engeli yoktur. Anayasal enGÜNEŞ Televizyonda söyle iiyelik için başvurduk, onun stan "Toplum daha ileride" TBMM açısından sorunun çözfimü için herhangi bir engel görüyor musunuz? GÜNEŞ Hayır, biz hepimiz hazınz. Toplum da hazır. öyle ki toplumun bizden de ileride, hazır olduğuna ilişkin göstergelerimiz var. Televizyon açıkotoramu, öteki parti sözcüleriyle en lusa zamanda buluşup konunun tartışılması niyetiyle noktalandı. Buluşma ne zaman gerçekleşebilir? GÜNEŞ Biz hafta başında bu konudaki somut girişimünizi başlatıyoruz. Bu aynı zamanda öteki partilerin bu konudaki ictenliklerini gösterecektir. önumüzdeki hafta, sorunun cözümü için ortaya konulacak çabalann hızlanacağı günler yaşanacak!' Toptan; "Af gerekii" DYP Grupbaşkanvekili Köksal Toptan ise sorunun iktidar partisinin iyi niyetli yaklaşımlanyla çözümlenebileceğini söyledi. Toptan şöyle dedi: "Bizim bu konuda çok somut önerilerimiz var. Açıkotunıma da büdiginiz gibi çok somnt öneriler göriirdük. Samimi kanaatimiz, bu maddelerin beklemeksizin ele alınıp bir sonuca baglanması şeklindedir. Bu maddelerin kaldınlmasıyla ortaya bir boşlnk çıkar gibi gözüküyor. Çıkıyorsa bunun doldurulması gerekir. Çıkmıyorsa bir sonın yok. Çıkıyor da doldurulması gerekiyorsa iste burada bizim koydugumuz bir ilke var. O da şu: Devletin bir çatısı var. Anayasanın başlangıcında lespit edilen bir çatı bu. Bu çaünın etraf ında biz, Türkiye'de komünist partisinin de, Türkiye'de seriat düzeni isteyen partilerin de kısaca her tür partinin de kurulabilmesine olanak tanınmasından, bunu sağlayan her türlü girişimin desteklenmesinden yanayıı. Ama devletin çatısı ilkesinin kornnması ilkesini de savunmakta ısrarlıyu." Toptan, "TBMM açısından böyle bir değişimin gerçekleştirilmesi sausının ne olduğuna" ilişkin soruya ise şu karşıhğı verdi: "Bu parlamentoda bizim ya da SHP'nin tek başına nunu kotarması mümkün gözükmüyor. Parlamento aritmetiği çok çarpık. tktidar partisinin bunarautlakakatılması laam." Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Turgut özal'ın ortaya attığı özgürlükler sorunuyla ilgili soruya Toptan, "Sayın özal kimi kesimlerce hoş gelecek sozleri etmek için bu yakla$ımda bulundu, sıkça >«ptıgı gibi. Sanıyonun bu yöntemle sonuç da aldı. Kimi kesimler 'Özal'ın bu sözlerine niçin muhalefet partileri sahip çıkmıyor' diye eleştiri bile getirdiler, suçladılar. Ama televizyonda göriUdii ki iktidar kanadı benüz bu konnyu görüşmeye bile hazır degil. Umuyorum ki ben yanüıyonını" yamtım verdi. İnönü: Özal, ANAP'a 'haydi' desin ÜMİT ASLANBAY ANKARA SHP Genel Başkaıu Erdal taöni TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldınlması konusunda "Cumhurbaskaaı Turgut ÖzalV ANAP> "haydi" demeye çağırdı. laönü, düşünceyle eylemi birbirine kanşüran bu maddeleri "yüı luussı" diye niteledi. SHP Genel Baskanı Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada bu maddelerin çözülmesi gereken temel bir sorun olduğunu belirtti, "Dtişönce özgürlügü vermiyonım diye bir düşünce otamaz" dedi. Türkiye'nin yıllardır bu sıkmtıyı yaşadığını, geçmişten gelen yanhş yaklaşımlann ve o dönem için bir anlam ifade edebilecek savunma isteklerinin artık bugün için geçerliliğini yitirdiğini bildiren Inönü, "Artık bu kaikanlardan knrtulup kendimizi kendi karduğnmuz yapay sınıriardan kartarma zamanı gelmiştir" diye konuştu. Bu konuda yeniden bir girişimde bulunduklannı ve TBMM'ye yasa önerisi verdiklerini anımsa SHP Genel Başkanı Erdal înönü, "Baskıyla silahlı şiddet hareketlerini önleyecek maddeler vardır. Düşünce özgürlüğünü gerçekleştirmenin zamamdır" dedi. tan İnönü, düşünce özgürlüğünün tam anlamryia yaratılabilmesi için Türkiye'de çok sayıda yasada değişjklik yapmak gerektiğini de dile getırdi, "Ama bunna başlangıcı olarak iyi aiyeüi siyasal iradeyi gösterraek için ilk adım olarak yıllardır soz konusu edilen ceza yasasındaki 141, 142 ve 163. maddelerin kakhrılmasını öngörüyoruz" dedi. înönü şöyle devam etti: "Çünkü banlar, dü^Bnce SBÇU deniten çatd^ı olayı hilâ yasatan basbca maddeier. düşünce ile eykmi birbirine kanştınyor, anayasayı örgütlu şiddet hareketleriBden koruma fikrine kar$thk dofrudan do^nıya siyasal fikirlerin ifadesini her diizeyde eagelHyor. Sadece ifade edümesini degil, basıada hatta biHmde de engelliyor ve bu yüzden hspse düşmüş, af bekleyen, yıilardır düşünce suçu diye çağdışı suçu çekmekte olan birçok masum insan var. Ve bu olay toplumamuzun bir yaz karası olarak yaşanmakta." Batı demokrasilerinde bu durumun her zaman "bir y i ı karası'* olarak dile getirildiğini de söyleyen İnönü, bu maddelerin bir an evvel kaldı nlmasuıın Türkiye'de artık düşünce suçu olmayacağmın ilk göstergesi sayüabileceğini bildirdi. Ceza yasalannda şiddet nareketlerini ve anayasa suçianm önleyecek maddelerin bulunduğunu söyleyen tnönü, bunun her zaman da oiacağını, ancak meseienin düşünmeyi serbest bırakmak olduğunu dile getirdi. tnönü, "Baskıyla silahlı silahsu şiddet hareketkrini önleyecek maddricr vardır. Düşünce özgBrUtgünü gerçekkştirnteııin zamamdır" dedi. İnönü, önceki gün teievizyonda yapüan açıkoturumda bu önerilerine karşı çıkılmadığmı, ancak bunun yeterii olmadığını, diğer partilerin bu konuda gjrişimde bulunmalan gerektiğini söyledi. tnönü, bu partilerden"oy»lamalara" basvurmamalannı da isteyerek şöyle dedi: "Sayın Özai, cumhvrbaşkaabgı için yaptıgı ilk konıışm«da ÖM sürdüğü düşünce özgüriîigtne koruyacağu sözicri eger bikfiye degilse, bir anlam taşıyorsa, ilk olarak bu maddenin kaldınlmasında ANAP'a haydi' diyerek kendini göstermelidir. Vatandıtşlanmızın hakkı olan serb*st dnşunce dünyasuu arük getirmeli" Adalet Bakanlığı Hşaret' bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) TuTgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde verdiği talimat üzerine Adalet Bakanbğı'nda 141, 142. ve 163. maddeler konusunda başlatüan çahşmanın, "siyasi tercih"in belirtilmeraesi nedeniyle şimdilik askıya alındığı öğrenildi. Düşünce suçu olarak tammlananTürk Ceza Yasası'ndaki 141. 142. ve 163. maddeler, Turgut özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden önce sık sık verdiği, "dttşiince, din ve vicdan hürriyeti" mesajlan ile hükümet gündemine geldi. Adalet Bakanlığı Müsteşan Arif Yüksd, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminden yaklaşık 1015 gün önce kendilerine, bu maddelere yönelik kapsamlı bir çalışmanın başlatılması yönünde talimat verdiğini söylemişti. Bu talimat üzerine çalışmaya başladıklanm anlatan Yüksel, düşünce suçları olarak tammlanan bu maddelerin "akıbetleri" nin ise, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkaru seçildikten sonra yapacağı ilk konuşnıada vereceği mesaja göre belirleneceğiru kaydetmişti. Ancak Özal'ın yaptığı konuşmada bu konuya değinmemesi üzerine, başlatılan çalışmanın, ANAP'm yeni genel başkamnın ortaya koyacağı "siyasi tercuV'in belli olmasına değin askıya alındığı bildirildi. Adalet Bakanlığı yetkilileri, özal'ın Cumhurbaşkam seçilmeden önce, bu maddelerin tümüyle kaldınlması ve para cezasına dönüştürülmesi şeklindeki açıklamalanmn Bakanbk bünyesinde yapılan çalışmanın sonucuna ışık tutacağım da belirtmişlerdi. TÜRK CEZA YASASI'NDA ÜÇ MADDE af M ^ (Yıkıcı Birleşmeler Komunistlik, Anar| f l 1 şistlik, Diktatörlük, Irkçılık ve Milliliğe I T r I Karşı Olmak): I. Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sımflar uzerinde tahaltkumünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel mzamlardan herhangi birinı devirmeye matuf cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa olsun kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cesası ile cezalandınluiar. paganda yapan kimse btş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandınür. 2. Cumhuriyetçiliğe aykın veya demokrasi prensiplerine aykın olarak devletin tek bir fert veyahut bir zümre tarafından idare edilmesi için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse aynı ceza ile cezalandınhr. 3. Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan veya milli duygulan yok etmek veya zayıflatmak için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandınlır. 4. Yukandaki fıkralarda yazılı fiilleri övenler iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandınlırlar. 5. Yukanki fıkralarda yazılı fiilleri 141. maddenin 6.ncı fıkrasında yazılı kimseier arasında veya aynı fıkrada tasrih edilen yerler içinde işleyenlere verilecek ceza üçte bir nispetinde arttınlır. 6. Yukarki fıkralarda yazılı fiiller neşir vasıtası ile işlendiği takdirde verilecek ceza yan nispetinde arttınhr. 7. Bu maddede yazılı suçlan isleyenlerden birisuçu ve diğer failleri son tahkikat açüıncaya kadar yetkili makamlara ihbar ettiği ve bu ihbann doğruluğu anlaşıldığı takdirde hal ve şartlara ve hadisenin hususiyetlerine göre ağır hapis ve hapis cezalan dörtte bire kadar indirilerek hükmolunabilir. (DGM). "Bir an önce" Bu kabil cemiyetlerin birkaçını veya hepsini sevk ve idare edenler hakkında ölüm cezası hükmolunur. 2. Devletin siyasi ve hukuki nizamlarını topyekun yoketmek gayesini güden cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa olsun kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezaJandırıhrlar. 3. Amacı cumhuriyetçiliğe aykın olan veya demokrasi prensiplerine aykın olarak devletin tek bir fert veya bir zümre tarafından idare edilmesini hedef tutan cemiyetleri kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on J A A (Yıkıcı Gencilik Faaliyetleri): Laikliğe aybeş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandınhrlaı. | • % C kırı olarak, devletin sosyal veya ekono4. Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mulahaI U w mik veya siyasi veya hukuki temel düzezası ile kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan nini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak veya milli duygulan yok etmeye veya zayıflatmaya ma amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idatuf bulunan cemiyetleri kurmaya tevessül edenler veya re eden kimse sekiz yıldan onbeş yıla kadar ağır hapis kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk cezası ile cezalandırılır. ve idare edenler veyahut bu hususlarda yol gösterenler Böyle cemiyetlere girenler veya girmek için başkalasekiz yıldan onbeş yıla kadar ağır hapis cezası ile ceza nna yol gösterenlere beş yıldan on iki yıla kadar ağır landınlırlar. hapis cezası verilir. 5. Yukandaki fıkralarda yazılı cemiyetlere girenlere Laikliğe aykın olarak, devletin sosyal veya ekonomik beş yıldan on iki yıla kadar agır hapis cezası verilir. veya siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa 6. Yukarki fıkralarda yazuı fiilleri Devlet daireleri, dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi belediyeler veya sermayesi kısmen veya tamamen dev amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maklete ait olan iktisadi teşekküller, sendikalar, işçi teşek sadıyla dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes takülleri, okullar, yüksek tahsü müesseseleri içinde veya nınan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun bunlann memur, müstahdem ve mensuplan arasında propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse beş yılişleyenler hakkında verilecek ağır hapis ve hapis ceza dan on yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandınlır. lan üçte bir nispetinde artınhr. Şahsi nüfuz veya menfaat temin etmek maksadıyla 7. Bu maddede yazılı suçlan isleyenlerden biri suçu dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyve diğer faüleri son tahkikat açılıncaya kadar yetkili ma leri veya dini kitaplan alet ederek her ne suretle olursa kamlara ihbar ettiği ve bu ihbarın doğruluğu anlaşıldı olsun propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse Jı takdirde hal ve şartlara ve hadisenin hususiyetlerine iki yıldan be; yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalangöre ölüm cezası yerine on yıldan aşağı olmamak üze dırılır. re ağır hapis cezası ve ağır hapis ve hapis cezalan da Yukandaki fıkralarda yazılı fiilleri devlet daireleri, dörtte bire kadar mdirilerek hükmolunabilir. belediyeler veya sermayesi kısmen veya tamamen devlete ait olan iktisadi teşekküller, sendikalar, işçi teşek(Yıkıcı Propagandalar): 1. Sosyal bir sı külleri, okullar, yukseköğrenim müesseseleri içinde veya mfm diğer sosyal sımflar uzerinde tahak bunlann memur, müstahdem veya mensuplan arasınkümunü tesis etmek veya sosyal bir sınıfı da işleyenler hakkında verilecek ağır hapis cezası üçte ortadan kaldırmak yahut memleket içinde müesses ik bir nispetinde arttınlır. tisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini deÜçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı fiiller, yayın vavirmek veya devletin siyasi ve hukuki nizamlarını sıtalan ile işlendiği takdirde verilecek ceza yan nispetopyekun yok etmek için her ne suretle olursa olsun pro tinde antırılır. (DGM) DYP Grup başkanvekili Toptan, çok kısa süre içinde ne yapılması gerekiyorsa onun bir an önce gerçekleştirilmesini isteyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana göre biç vakit geçinneden, iktidar partisi samimiyse bir haf U icerisinde ne ya. püması lazım geliyorsa onu yapıp bu işi bir çözüme baglamak lazım düşüncesindeyim. öncelikle bu üç maddeden cezae>inde olan hükümlü ve rutuklulann salıverümesine olanak saglayacak bir yol bulmamız, ondan sonra da isin esasını oturup konuşmamız gerekiyor." Sorunun çözümünde iktidann niyetinin belirleyici olduğunu söyleyen Toptan şöyle dedi: "tktidann yaklaşımı samimiyse 141, 142 ve 163. maddelerin hodbe hod kaldınlması dunımunda bizim de birtakım tereddütltrimiz var. Onlan biz de tartışalun diyorum, ama bunu söylerken madem ki bu maddelerin kaldırüması konusunda kimsenin isin ilkesine itirazı yok, önce şu cezaevindekileri kurtaralım diyoruz. Buna formül hemen buluruz. Tereddüüerimizi daha sonra Urnsırız." P A N E L SENDİKAL SORUNLAR VE DEVRİMCİ SENDİKAL ODAK • riLMAZ EKSITıU IVntnı«k MuinUflı ALI «1Z> ntOJKOSMANOâlunb S • GÜU2A» SEhn/İB Sc. 1» KASIM » M .S*AT 13.00/17.00 VATAN DU6ÜN SALONU • AKSARAYİST
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle