27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1989 HABERLER CUMHURİYET/15 Başbakan ve Meclis Başkanı değişti Yeni Başbakan Modrow, D.Almanya'mn Gorbaçov'u olarak tanınıyor. Meclise ilk kez komünist olmayan Maleydo başkan seçildi DİLEK ZAPTÇIOĞLU BONN Doğu Berlin'de toplanan Halk Meclisi, "Demokralik Almanya'nın Gorbaçov"u olarak tanınan Hans Modro»'u başbakanlığa getirdi. Halk Meclisi Başkanlığı'na ise ilk kez Komünist Parti uyesi olmayan bir politikacı seçildi. Batı'ya serbest geçiş, göçun hızını büyük ölçude yavaşlatırken, dün akşam Leipzig'de gelenekselleşen gosteriye 200 bin kişı katıldı. Demokratik Almanya'da ilk kez serbest pazar ekonomisine geçiş ve AT üyeliği gündeme getirildi. Doğu Berlin'de dun toplanan Halk Meclisi 61 yaşındaki Komünist Parti üyesi ve Dresden Bolge Başkanı Hans Modrow'u başbakanlığa atadı. ModroVun başbakanlığa seçilmesi, halkta Demokratik Almanya'da perestroykanın uzun vadeli olarak uygulanacağı yolundaki umutları arttırdı. Meclis başkanlığına ise Koylü Partisi'nden Gunter Maleydo seçildi. Böylece Doğu Berlin'de ilk kez Komünist Parti uyesi olmayan bir politikacı meclis başkanlığına gelmiş oldu. Ancak meclis başkanı ulke siyasetinde ağırlık sahibi olmadığı için bu seçim buyük bir önem taşımıyor. Meclis, dun Komünist Parti'nin 1317 aralık tarihleri arasında olağanüstü kongreye gitmesini de kararlaştırdı. Halk Meclisi'nin dunkü oturumunda seçimlerden başka güncel durum da tartışıldı. Federal Almanya radyoları tarafından naklen yasımlanan oturumda ülke sorunlan ıl kez olağanüstü bir açıkhkla dile getirildi ve Komiınist Parti'nin politikası eleştirildi. Butun partilerin katılımıyla bir "koalisyon hükiımeti" kurulması önerildi ve Komünist Parti'nin çok partili sisteme geçişe izin veifmesi istendi. Partinin resmi yaym organı "Yeni Almanya"da ise dun ilk kez serbest pazar ekonomisine geçilip geçilmeyeceği soruldu. Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı VVolfgang Meyer bir Fransız gazeteci ile yaptığı söyleşi de "Demokratik Almanya uzun vadede AT'ye iiye olacaktır" dedi. Demokratik Almanya'da bu konuların resmen tartışılmaya başlanması ulkede perestroykanın geri donulemez bir biçimde yaygınlaştığını gosteriyor. F. Almanya'da "yeniden birleşme" düşuncesi guncelliğini korurken, Dışişleri Bakanı HansDietrich Genscber'in sözleri buyuk yankı uyandırdı. Genscher, Brüksel'de Batı Avrupa Birliği'nin toplantısında, Batılı müttefiklerine de Doğu'da cereyan eden olayların Federal AJmanya'yı bağımsız bir eyleme sürüklemeyeceği yolunda guvence verdi. "Federal Almanya ulusal bir atağa kalkmak yerine AT ile bütünleşmek stralejisini devam eltirecektir" diyen Genscher, birleşmenın şu anda gundemde olmadığına işaret etti. F. Almanya'da ise halk 2. Dünya Savaşı'nın bütün faturasının ashnda doğuda kalanlara çıkartıldığını duşunerek ekonomik yardım düşüncesine sempati ile bakıyor. Şimdi Bonn'da maaşlarda düzenli bir kesintiden, tek defaya özgü bir ödemeye kadar halkı ürkütmeyecek formüller tartışılıyoT. 1 yıl sonra genel seçime gidilecek olan F. Almanya'da seçimin sonucu artık büyük ölçude Demokratik Almanya'ya karşı izlenecek politikaya bağlı hale geldi. Demokratik Almanya vatandaşlarının sınırın açılmasından sonra Batı'yı ziyaret edip geri dönmesi, bu önlemin göçü durdurmak amacıyla ahndığı yolundaki kuşkuları doğruladı. Bonn'da Kohl ve Krenz'in bu meseleyi önceden konuşup kararlaştırdığı yolundaki söylentiler ise spekülasyondan oteye gitmiyor. Yalta Konferansı'ndan Malta'ya Yakmlaşma 23 aralık tarihlerinde Akdeniz'degerçekleşecekBushGorbaçov zirvesi, Doğu Bloku 'ndaki inanılmaz hızdaki gelişmeîerin ortasında yapılacak. "Minizirve"bir"süperzirve" olmayaaday. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON Berlin Duvarı'nın manevi varlığının ortadan kalkmasıyia yeni bir ivme kazanan Doğu Bloku'ndaki ilginç gelişmeler onumuzdeki ay Malta açıklarında yapılacak BushGorbaçov doruğuna "roini zirve" tanımından otede bir anlam kazandırıyor. Avrupa'nın bugünku dengesi büyük ölçude 194S'te Stalin, Roosevelt ve Churchill'i bir araya getiren Yalta Konferansı'nda şekillenmişti. 2 ve 3" aralıkta yapılacak Malta zirvesi ne bir dünya savaşı gibi olağanüstü bir olay ertesine denk düşüyor ne de yaptırım gücunü, henuz üzerindeki kan kurumamış süngulerden alıyor. Ama Doğu Bloku'ndaki son gelişmeler "savaş ertesini" belirleyen Yalta'nın, "savaş ertesinin ertesini" belirlemeye aday Malta ile bir arada anılmasını zorunlu kılıyor. "Valta'dan Malta'ya" nitelemesi bu çözümlemeye dayanıyor. Daha iki hafta önceye kadar Malta zirvesinın böyle bir misyonu yoktu. Ama Doğu Almanya'daki hareketlenmenin DoğuBatı guvenlik dengesine müstakbel yansımaları, Malta'ya ayrı bir önem guirdi. Nitekim gerek Moskova'dan gelen haberler gerekse Washington'daki hava, zirvenin, her iki liderin de karşı tarafın yeni guvenlik dengeleri oluşturmaya dönük öneriler getirebileceğinin göz önünde tutularak hazırlandığını gosteriyor. Bu da Malta mini zirvesine, "siiper zirve" niteliği kazandırıyor. Bir yandan da her iki tarafın sözcüleri de, zirvenin savaş gemileri üzerinde yapılacak olmasını, "Soguk savaşı Akdeniz'in derinliğine gömmek için" diye açıklıyor. Geçen hafta Moskova'da, aralarında, dış politikadan sorumlu politburo üyesi Aleksandr Vakovlev ile uzun bir sohbet de olan bir dizi temas yapan Amerikalı stratejist Zbigniew Brzezinskiye göre Sovyetler, Malta'da veya onu takip edecek platformlarda "yeni bir Avrupa" kavramını göruşmeye hazır. Eski Başkan Carter'ın Ulusal Guvenlik Danışmanı Brzezsinki, "Ama bunu nereye kadar götureceklerinden emin degiller. Bu da iyi bir işaret. Çünkü bir limit beiirlemediklerini gosteriyor" diyor. Ancak Brzezinski, bu süreç içinde Doğu Bloku'nda hızla destabilizasyona girişilmemesinin önemini vurguluyor. Sovyetler'in gidebileceği noktanın "ne ölçude altlarının oyulmadıgını hissetmelerinden" soyutlanamayacağını söylüyor. Washington'daki hava, "Amerika'nın hiç olmazsa simdilik Doğu Bloku'na çomak sokmak istemediği" şeklinde. Bush yönetimi, gerek dışişleri gerekse savunma bakanlannın ağzından, "Doğu Bloku'ndaki istikrara verdikleri önemi" gunlerdir vurguluyor. öte yandan Doğu Avrupa'da Brejnr. doktrini, yerini, Sovyet Dışişleri Bakanlığı sözcüsu Gennadi Gerasimov'un deyişiyle "Sinatra doktrinine" (sözcü, ünlü şarkıcı Frank Sinatra'run "My Way", kendi yolum adlı şarkısına atıfta bulunuyor) bıraktı. Moskova kendisini artık Doğu Bloku'ndaki radikal siyasi ve ekonomik değişikliklerle tehdit ediliyor hissetmiyor. ABD ise bütçe açığı nedeniyle uzun bir süreden beri Avrupa'daki konvansiyonel silahların sınırlandınlmasını istiyor. Yani duvann her iki yakasında da anlaşmak için yeterince ivme var. Işte Malta'ya bu atmosferde gidiliyor. Amerika'nın önceliği, Batı Almanya'mn, "Ban'ya dönüklüğünden" yitirmemesi, Doğu Avrupa'nın da "yavaş, ama düzenli adımlarla geleceğine dogru ilerlemesi." Washington da Doğu Bloku'nun hızlı adımlarla rejim değiştirmesini istemiyor, Moskova da. Duvann iki yakası bu konuda da ortak menfaatlere sahip. Malta bu ortak menfaatlerin açık açık masaya konulduğu ve derinliğine tartışıldığı bir platform olacak. WASHINGTON ANKARA lehimize YASEMİN ÇONGAR Şok NEW YORKT ANKARA Demokratik Almanya'da yukselen reform dalgasının, DoğuBatı ilişkilerine olası yansımaları Türkiye'nin Dışişleri, Savunma ve AT ile ilişkilerinden sorumlu hükümet çevrelerinde yeni bir tartışma başlattı. Berlin Duvarı'nın geçiş engeli olma işlevini yitirmesi sonrasında, iki Almanya'mn birleşmesi olasılığının yeniden dünya kamuoyu gundemine gelmesi Ankara'da "fazla heytcana kapılmadan değerlendirilmesi gertken önemli bir gettşme" olarak algılandı. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu ile ilişkileri açısından iki tarafta da "bir niyet değişikliği"ne yol açmayacağı düşünülen gelişmeîerin, AT'nin genişlemesini gecikürebileceği ve buna bağlı olarak Türkiye'nin bekleme süresini uzatabileceği ifade ediliyor. Savunma ve dış ilişkiler açısından DoğuBatı yakınlaşmasınm Türkiye'nin çıkarlan doğrultusunda olacağını belirten yetkililer, askeri paktların işlevini sürdureceğini savunuyorlar. "Türk dış politikastnda Avrupa ile olan ilişkiler açısından temel bir değişiklik beklentisinin bulunmadığmı" ifade eden ilgili çevreler, "Büyük Almanya düşüncesinin yaşama geçirilmesi durumunda, tek pazar basta olmak üzere tüm Avrupa'daki ilişkilerin bundan etkîleneceği ve bir dünya bunahmının doğabileceği" yolunda tahminler de yaptyorlar. Cumhuriyet muhabirinin "Demokratik Almanya'daki gelişmeîerin DoğuBatı ilişkilerine ve Türkiye'nin temel politikalarına etkileri" konusunda sorular yönelttiği ilgililerin yaptıkları değerlendirmeler şö'yle: Doğu Bloku'ndaki gelişmeîerin hiçbirini öngöremeyen Amerikalı liderlerin, Gorbaçov 'dan gelen hamleler karşısmda çaresizliğine dikkat çeken gözlemciler, Bush yönetimini sürekli "temkinli" davranmakla suçluyorlar. SAFA GİRAY Milli Savunma Bakanı "DoğuBatı ilişkilerinin yumuşamasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii bu yumuşama gerçek sonuçlara doğru giderse bizim de güvenlfk bakımından sorunlanmız azalır diye düşünüyoruz. DoğuBatı Almanya birleşmesinin de yanındayız. Birleşme olursa Doğu Almanya "Varşova Paktı'ndan ayrılmış olacak. Bir tek Almanya olacak. Paktlar ise işlevini yitirmeyecek. Çünkü bu paktlar sadece savunma amaçlı değildir, ayrıca ekonomik amaçları vardır. Savunma amaçlannın da tamamen ortadan kalkacağım sanmam" ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK Berlin Duvarı^ nın açılması üzerine Amerika, gelişmeleri büyük ilgiyle çok yakından izlemeye çalışırken her yerde sorulan iki soru var: ABD, bu gelişmelere karşı aşın temkinli davranıp'Avrupa'dan dışlanmaya mahkum mu olmuştur? Doğu ve Batı Almanya'mn birleşmesiyle oluşacak büyük ekonomik güç ile rekabet edebilecek midir? Amerika, Avrupa'dan dışlanma riskinden kaçınmak için hemen ekonomik yardıma başlamalı mıdır? Yoksa Doğu Avrupa'da ozgür seçimler, çoğulcu politik sistemlerin kurulmasım bekleyip her şeyi garantiledikten sonra mı yardım elini uzatmalıdır? Bush yönetiminin henüz bu sorulara bir cevap vermediği biliniyor. Bush, gelişmeleri mümkün olduğunca "mesafeli ve tekminli" izlemeye devam ediyor. "The Grand Failure" kitabında yazarı Zbignie* Brzezinski Bush1 un Doğu Avrupa'daki gelişmeler konusundaki fikirlerini en çok etkileyen "beyinlerden biri" durumunda. Brzezinskı "ABD daha ııe olacağı belii olmadan ekonomik yardıma kalkışmamalıdır" diyor. Polonya asıllı eski Milli Guvenlik Danışmam'na göre Doğu Avrupa ülkelerinde Batılı anlamda partiler ve demokratik yapılanma oluşuncaya değin beklenmeü. Amerikan yonetiminin tutumunu eleştirenler, hükümetin gelişmeler karşısında "utangaç" davrandığını, gelişmeîerin hızına, üretilen politikaların yetişmediğini, hazırlıksız yakalanan yönetimin ne yapacağını bilemez durumda yetersiz kaldığını söylüyorlar. Gorbaçov'un iktidara gelmesinden beri Amerikan politikacılarının sık sık yanılgıya düştüğtı, Sovyetler'deki gelişmeleri objektif olarak değerlendiremediklerini belirtiyorlar. Bu eleştirilere en iyi orneklerden biri, Dunya Politik Araştırma Kurumu uyelerinden Eric Allerman. Alterman'm önceki gün The Ne*» York Times gazetesinde geniş yer verilerek yayımlanan makalesi, Gorbaçov'u önyargı ile değerlendiren "Amerikan politik elitinin", son gelişmelerle içine düştüğü durumu hicvediyor: "Gorbaçov is başına geldiğiııden beri Amerikan politik eliti sarp kayaların. uçunımlann bulunduğu bir yolda ilerliyor. Belki de Kopernik'ten beri ilk kez liderleriraizin utanç verici derecede sık sık yanılır duruma duştükleri göriilüyor. Örneğin. 1985 martında Gorbaçov ilk iş başına geldiğinde, onun bir onceki Sovyet liderlerinden farklı olmadığını soylediler. Hatta Zbignie* Brzezinski, Gorbaçov'u 'pek çok açıdan çok daha tehlikeli' ilan etti. Henry Kissenger, 'Gorbaçov'un gücünıi ancak iki ila dört yıl içinde oturtabileceğini' öne siirdii. • • İ.SABRİ ÇAĞLAYANGİL Eski Dışişleri Bakanı "Kamuoyunun ve millet iradesinin neler yapabileceğini gösteren canlı örneklerdir. Düşüncelerine göre bütün devletler ister Doğulu, ister Batıh olsun Almanya'mn birleşmesinden çekiniyorlar. Belki ayrı ayrı bu milletler bir değer ifade etmez, ama toplu olarak çok şey söyler. Ekonomik gücü olmasından ve dünyanın başına problemler açmasından korkuyorlar. Olumlu bir gelişmedir. Demokrasiyi sevenler, isteyenler bakımından olumlu bir gelişmedir, ama Almanya'dan çekinenler için korkulu rüyadır. Türkiye için olumlu karşılanacak bir olaydır. Almanya'nın Avrupa'nın en güçlü devleti olması beklenebilir. Hitler'in yaptığını yaparlarsa, Almanya'yı uluslararası kısıtlamaların dışına çıkarırlarsa dunya bunahmına yol açabilirler:' DL'VAR DELME SEVİNCt Duvann yıkılmasıyla, Batı'ya geçiş bir anda ivme kazandı. Bazılannın deyişiyle "bütün bir ömürboyu bekledikleri a n " gelmiş, Dogulularla Batılılann kucaklaşması sonunda gerçeklesmisti. 7'den 70'e milyon larca Dogu Alman vatandaşının çoğu yaşamlannda ilk kez "BatT'ya ve 'Batı'lılara meraklannı gidermek için dahi olsa kapılara dayanmtştı. Dün sabah Batı BerliıTe geçen fotoğraftaki aile de sevinci yaşıyordu. (Fotograf: AP) ŞranffurterAllflcmırine KURULMAKTA OLAN YENİ DÜNYA İÇİN GÖRÜŞLER ALDI H A L U K G E R G E R SBF eski öğretim uyesi "Türkiye'nin dış politikası, jeopolitiğini satarak Batı'dan dış yardım alma esasına göre oluşagelmiştir. Bu, burjuvazinin gelişmemişliği ve dış girdilere bağımlı üretim gücünün doğal sonucudur. Aynca, resmi ideoloji ve dış politikarun kahplaşmış işleyiş biçimi sürekli içeride ve dışarıda militarizm üretmektedir. Dolayısıyla da, soğuk savaş, gerginlik ve belirli dozda bir çaoşma ilişkili resmi ideolojiye hem yardım koparmak için yani stratejik önemi satmak için gereklidir, hem de onun tarafından üretilmektedir. Yeni süreçler resmi çevrelerde bu nedenle bir dengesizlik, oryantasyon bozukluğu ve hatta korku yaratmıştır. Benim tahminim, bu yeni süreçlere yapısal uyum göstermesi zor olan bugünku çerçeve, DoğuBatı ekseninde NATO'nun militarist güçleriyle yakmlaşacak ve Ortadoğu'da ise istikrarsızlıkla bunahmdan medet umarak jeopolitiğini ABD'de bu bölgeyle ilgili olarak satmaya çahşacaktır:' 'Gelişmeler demokrasinin zaferi' Dış Haberler Servisi Doğu Avrupa'da inanılmaz bir hızla gelişen olaylar, ıtim dünya basımmn manşetlerinde yer alıyor. EAlman "Frankfurter Allgemeine" Gazetesi, tanınmış politikacı, yazar ve muhaliflerin son olaylara ilişkin göruşlerini aldı. WOLF BIERMANN ALAN BULLOCK ANDREİ SAHAROV (Fizikçı, Yuksek Sovyetler uyesi, Nobel Barıs ödülu sahibi) Demokratik Alman Cumhuriyeti'ndeki gelişmeler ve Berlin Duvan'nın açılmasının yol açtığı konjonkturel değişim, bütün dünya için tarihi önem taşıyor. Bu olaylar, öncelikle Batı ve Doğu Avrupa arasındaki ilişkileri çok boyutlu etkileyecektir. Ayrıca, Polonya ve Macaris&n'daki demokratikleşme surecinin devamı niteliğindedirler ve bütün Avrupa üzerinde olumlu etkile MELVIN LASKY ri olacaktır. Somut kararlar, tabii ki Demokratik Alman Cumhuriyeti'nin, halkının ve hükümetinin iç iş (Gazeteci, "Encounter" Dergisi'nin yayımcısı) lerini ilgilendirir. Ben ülke içindeki gelişmenin banşçı Amerikalı olarak 1945'te Berlin'de, demirperde gerive demokratik çizgide sürdürülmesini dilerim. sinde bir köleci devletin kuruluşunu ve Berlin duvarımn inşasını yaşadım. Bu duvann günün birinde yerle bir olacağını biliyordum. Bu olayı yaşayacak kadar uzun süre hayatta kaldığımı düşünüyorum. Şimdi insanlar BRUNO KREISKY duvar üzerinde dans ediyorlar ve zafer dolu bir dev(Avusturya eski Başbakanı) rim başhyor. Berlin'de, Varşova'da, Budapeşte'de korBu gelişmeîerin kan akmadan gerçekleşmesi karşısın kulu rüya sona eriyor. Yıllar boyu duvar arkasındaki da, anlatılamaz bir sevinç duyuyorum. Bu, demokra insanların acısım paylaştıktan sonra bugün sevinçlesinin büyük bir zaferidir. rini paylaşıyorum. (Müzisyen, 1953'te Doğu Almanya'ya göçtii, 1963'te (Hitler biyograflsi yazarı Lord Bullock, Oxford'da partiden, I976'da Doğu Alman vatandaşhğından yaştyor) çıkartıldı) 20. yüzyıl tarihinin, artık eskilikten dokulan parçalaDemokratiV Alman Cumhuriyeti'nde büytlk çoğunluk nan eski bir halı gibi dağıldığıru görüyoruz. İkinci Dünsusar veya susmaya mecbur bıraküırken, 25 yü boyunca ya Savaşı'ndan sonra, hiçbir zaroan bugünku kadar haşarkı söyledim ve konuştum. Bugün ise bu defa niha rekeüenmemiştim. Savaş sonu hayallerin ortadan kalkyet ben susabilirim. Her şeyin bu kadar hızlı ve kolay tığı anlardı; umutlar, hayal kırıklıklarıyla sona ermişolması karşısında, sevinçten ağlamalıyım. Sürecin bu ti. Şimdi Kiel'den Kampuçya'ya kadar bütün dünya kadar uzaması karşısında da öfkeden ağlamalıyım. Bu umut içinde. Her yerde bu umut, için için kaynasmakta. günlerde Doğu Berlin'de yine sahneye çıkacağım. Bu Korku ve baskının karanhk bulutlan dağılmakta. Şimdi nu tasavvur etmek bile duşlerimin çok ötesinde bir kolayca şu saptamayı yapabiliriz: Oradaki topluhıklar insanhklarını yitirmediler ve özgürlüğü özlüyorlar. olaydı. P R O F . D U Y G U SEZER Bilkem öğretim üyesi "Olaylann hızı ve çapı karşısında kesin bir şey söylemek zor. Ancak ben çok daha şaşırdığımı söyleyemem doğrusu. Batı Avrupa1 daki ve bir miktar da ABD'deki toplumsal ve stratejik gelişmeler, ta 1980'lerin başmdan bu yanabu yönde apaçık ipuçları veriyordu. 66'ya Batı Almanya'mn estpolitikası daha da gerilere 1965'e gider. NATO ile Varşova Paktı'nın var oluş gerekçelerini sorgulayan antinükleer gösteriler 1980'lerin başında bize bugünlerin habercisiydi. Batı Alman politikacısı ve düşünürü silahsızlanma, Almanyalann birleşmesi ve tarafsıtlık tezlerini sürekli olarak gundemde tutmuştu. Batı Almanya'mn kendisine uzattığı bu güven politikasını yakalayan Gorbaçov'dur. Doğu Avrupa perestroyka ortamına girince soğuk savaş ideolojisinin de baş aşağı olacağı gün gibi açıktı. Ümit ederim Türkiye bunlan önceden gören bir çalışma içine çoktan girmiştir. Bence bu durum Türkiye'nin Batı Avrupa ile bütünleşme isteği ve kırk yıllık askeri bütünleşme planlan ciddi bir değişim ortamma girmektedirî' GUNTER GRASS (Alman yazar, Batı Berlin'de yaşamakta) Doğu ve Batı Berlin smmndaki ani ve sürpriz gelişmeler karşısında, 28 yıl önce duvann inşa edildiği andaki anılanm üşüşüyor aklıma. O zaman elleri kolları bağlı kalmanın yoğun duygularını yaşamıştık. Şimdi bakalım, on yıllarca süren "kardeşlik ve hemşirelik" retoriğini, zorunlu siyasi kararlar izleyecek mi? Korkum, Doğu Alman yonetiminin zayıflığı karşısında, "yeniden birleşme" çığlıklarının çok erken yükselmesidir. Bunlar, Doğu Almanya'daki muhalefetin demokratik devlet umutlanna ve çabalanna gölge düşürebilir. INGILIZ BASINI Birleşmeye temkinli yaklaşım EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA lngiliz gazeteleri, Doğu ile Batı Berlin arasında serbest geçişin yarattığı bayram havasının dinmekte olduğunu, Batı'ya geçen kitle halindeki Doğu Berlinlilerin geri döndüklerini, Batı'da kalmak isteyenlerin sayıca az olduğunu yazıyor. Basında genel olarak gözlenen hava, "tki Almanya birleşir mi? NATO'nun gelecegi ne?" şeklinde sorulara aranan yanıtlar. Örneğin "Daily Express", büyük puntolarla şu soruyu başlığa çıkartmış: "Kremlin'in özgürlük için bedeli ne olacak?" BBC'de göruşlerini açıklayan NATO Genel Sekreteri Manfred VVörner, "tki Almanya'mn birleşmesi görüsü zamansızdır ve bugunden >anna boyle bir şe> beklemek yersizdir" diyerek sorunun sadece duvann yıkılması ile sınırlı olmadığını söyledi. "Independent", "Beıiin'in kalbi yeniden atmaya başladı" başlığı alünda, Doğu Almanya Komünist Partisi'nin olağanüstü kurultaya hazırlandığını, Bah'nın Bush ile Gorbaçov'un Akdeniz'de yapacaklan doruğu beklediklerini aktarıyor. Muhafazakâr görüşleriyle tanınan "Daily Delegraph", Başbakan Thatcher'ın ihtiyatlı tutumunu yansıtırcasına, "Gorbaçov'u sarsmamak gerek." diye yazdı. Magazin basını ise olayın insani boyutlaruıa daha ağırlık vermiş. "Daily Mail", Doğu Berlin'den Batı'ya geçefken doğum sancısı tutan hamüe bir kadının, nasıl Batı Berlin'de 'özgür bir ulkede' doğum yaptığını anlatıyor ön sayfasında. "Sunday Correspondent" Gazetesi'nde ise son gelişmeîerin Avrupa Topluluğu'nu nasıl etkileyebileceğine ilişkin bir yorumda, Türkiye'nin 'ileride' AT dışında, ancak tsveç, Finlandiya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya ile birlikte 'Avrupa Devletleri Birliği' üyesi olarak yer alabileceği varsayıldı. Avrupa Birliği'nin ortasında sadece Fransa, ttalya, Benelux, iki Almanya'nın yer alacağı öne surüldü. Ingiltere, Norveç, Danimarka, Avusturya, Portekiz ve tspanya'nın İkinci aşama' ülkeler sıfatıyla 'Avrupa Topluluğu Federasyonu'nu oluşturabilecekleri kaydedildi. Bu 'hayali' Avrupa göruşunün Batı Almanya Başbakanı Helmut Kohl'un isteği üzerine hazırlanan bir resmi raporda yer aldığı kaydedildi. 'Mertes ve Prill Raporu' olarak bilinen belge, Doğu Almanya'mn da AT içine alınmasını öngören bir esasa dayanıyor. AT, Avrupa ailesinin tüm üyelerine açık BRÜKSEL (AA) AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors, Avrupa Topluluğu'nun "Avrnpa ailesinin bütün üyelerine açık olduğunu" söyledi. Delors, "Avrupa Topluluğu güçlü, dinamik ve sağlam olduğu için kollanmızı herkese, Avrupa ailesinin üyesi herkese acabilecegimizi sanıyorum" dedi. Delors, F.Almanya Televizyonu'na verdiği demeçte, iki Almanya'mn da AT uyesi olmasını hayal edip edemeyeceğinin sorulması üzerine, "Her şey mümkün. Bu benim secimime bağlı degil, Almanların. kendi geleceklerini belirleme haklan dahilindeki seçimin yerine bağlı" diye konuştu. İki Almanya'mn birbirine yakınlaşmasından korkmadığını da söyleyen Delors, AT'nin hür toplumun ve ekonomik ve sosyal ilerlemenin modeli olduğunu savundu. Jacques Delors, "D.AImanya, Polonya ve Macaristan halklan AT'ye bakıyor. Onlan hayal kınklığına uğratmamalıyız, yardım etmeüyiz" dedi. AT Komisyonu Başkanı Jacpues Delors
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle