25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Fransa Milli Eğitim Bakanı: Saîubı Cumhunye! Mathaacıhk \e Gazeıecıhk Turk Anonım Şırkelı adına S»dir Nadi 0 Genel Va^ın Muduru Hasao Cemal. Mue^sese Muduru. EmİDf Uşaklıgil. Ya/ı Işlen Muduru Oka> Gonensin. 0 Haber Mcrkezı Muduru: Valçın Baytr, Sayfa Duzenı Yönetmem Ali Acar. • Thnsılaler \\X\RA Alunr) T«a, IZ.MİR: Hikmrt (.rtmkays. Is Podtıka CcU B»şha>)« Dış Habcrler Eıgın Bakı. Ekonomi Ctagu Itetan. !ş Smdıka: Şvknıı Ketcao, KilltUr CcU L « r . Efclım: Genan Şıytan. Haber *raslırma l a M Bertln. Yurt Haberlcn N«dc< D o g u . Spor Danışmanı 4 M a b d f r Yacdmııl. Dın Yizılar Knrnı <>fcjk«ıı. Vasürma Ş*lu Alp«*. Duzdtmc Abdutok Y«n<x • Koorchnator Mlmn Koratau, # Malı Işkr Erot trkuL • Muhasrte: Bricnl Vran • ButçePlanlama Srvgi Onııiıhı p ıı«*» • Rcklam Ayje Tomo, • Ek Yayuüar Holj« Aivol • Idare Huani» Gver. • ljlame OMter Çrfk, • BIIÇUIOT Nci InO. • Pmond: S o Sosan w raraa Cumhunyn Malbaaolık « Oiirtcoijk TA!> Turk Oojı Cad 39/ M334 la PK 246iaanb<jl Tel 512 05 05 f20 naıı Tdo. 22246 Fu. (1) S26 60 72 Q Suro&r Ankm Zıya GOkaJp BK lnluiap S Vı l«/4 Td. 133 1 4147. Tttet 42344 fiut (4) 133 1 05 65 • irn*. H Zıya Blı 1352 S2.3. Td: 13 12 30, Teta: 52359 Fa». (51) 19 53 60 : Inönu C»d 119 S. No 1 K* I. Td 19 37 52 (4 ha). Tdcı. 62155, FM: (71) 19 37 52 TAKVİM: 30 EKlM 1989 Irasak: 4.59 Güneş: 6.25 öğle: 11.53 Ikindi: 14.43 Akşam: 17.10 Yatsı: 18.31 Türbanlılara insanca yanıt vermeliyiz SABETAY VAROL PARİS Fransa Milli Eğitim Bakanı lione) Jospin, turban konusundaki tutumunu Nouvel Observateur dergisinde yayımlanan bir söyleşisinde ayrıntılı olarak dile getirdi. Geçen çarşamba akşamı, Fransız parlamentosunda yaptığı ve şimşekleri üstüne çeken konuşmadan sonra iktidardaki Fransız Sosyalist Partisi, Jospin'in, "hoşgörii" fikrine katıldı. Lionel Jospin, "Öğrenci ve ailesiyle göriişme, ikna edici olmadığı takdirde ve uç hallerde, Müslüman kızlann okula başlan örtülıi olarak gelmesine izin verilmesini" istemişti. Bakan Jospin Nouvel Observateur dergisiyle yaptığı soyleşifle tavnnı şöyfe açıklıyor: "Tartışma tüm Fransa'ya yayıldığına göre okul müdurlerinin kendi başlanna karar vermesi olanagı ortadan kalktı. Nasıl davranmalan gerektiğini söylemek benim görevlerim arasında. O halde şunu söylüyonım: Tüm tartısmalara ragmen aile tüm dinsel işaretlerden vazgeçmez gonınüyorsa, çocuk kamu okuluna kabul edilme durumundadır. Fransız okulu yetiştirmek için, ögretmek için yapılmıştır, dışlamak için degil." Fransız Bakan daha sonra, okulda bir dini yaymanın kesinlikle yasak olduğunu vurguladıktan sonra, "Okul yonetimi, arkadaşlan uzerinde baskı yapân ögrencileri cezaiandırma durumundadır. Çocuklann bilincine saygılı, fakat din yayma çabalanna mutlak şekilde karşıyım. Diğer bir husus, tum öğrenciler, zonınlu derslere avncalık tanınmadan girmek durumundalar. Örnegin. cimnastik derslerinden. müzikten ya da plastik sanatlar derslerinden kaçmak yok. Bu derslerin içeriğinin Kuran'a aykın olduğunu ileri surmek geçerli mazeret olamaz. Eğer bir veli ya da çocuğun kendisi, laik kamu okulumuzun kurallanna uymak istemiyorsa başka seçimler yapma durumundalar" dedi. Lionel Jospin Fransa'da laiklik düşüncesinin anlamını şöyie açıkladı: "Laiklik Fransa'da yirminci yüzyılın başında Cumhuriyet'e karşı olan Katolik Kilisesi'ne karşı yerieşti. Şimdi olan bambaşka bir şe>. Şimdi bizleri bu kadar meşgul eden başörtüsü konusu, aslında laik okula yapılmış biıyük bir iltifattır. Bilmediğim istisnalar bir yana bırakılırsa, başörtüsü meselesi V'ahudi okullannda patlak \ermiyor. Katolik okulunda Vahudilerin takke ile okula gelmesi sorunu ortaya çıkmıyor. Kuran okullannda Katolik ya da Protestan haçları taşıyan yok. Çünkü dinsel okullar genellikle başka dinlerden olanlan kola> kolay kabul etmez. Kamu okulu herkesi kabul ediyor. Dolayısıyla sorunun burada ortaya çıkması normaldir. Çozüm bulmakta biraz zorlanıyoruz ama bulacagız. Laiklik artık bir mücadeleci laiklik olmak zorunda degil." Jospin daha sonra, son günlerde Fransa'da okullarda meydana gelen gelişmelerin, örgütlü faaliyet sonucu ortaya çıkıp çıkmadığının henüz belli olmadığını ifade eîti ve "Cumhuriyetimiz bir avuç kız çocuğuna insanal şekilde yanıt vermekten uzak bir cumhuriyet olsaydı bundan endişe duymak gerekirdi" şeklınde konuştu. Prof. Nermin Abadan Unat'ın çalışmalan 'kadın' ve 'göçmen işçi1sorunları uzerinde yoğunlaştı 'Eşitlik dışı' kalanlar içîn "Büyük yığmlara dinsel değerlere dayalı POR TRE PROF. NERMİN ABADANUNAT geleneksel yaşatna biçimi modern araçlarla göîürülürken, üstte elitlerin 1921'de Viyana'da doğdu. tzmir Kız Lisesi'ni (1940), İ.Ü. oluşmasına imkân Hukuk Fakültesi'ni (1944) bitirdi. Altı yıl Ulus sağlanıyor. İki kültür Gazetesi'nde çalıştıktan (194450) sonra ABD'de Minnesota Üniversitesi'nde lisansüstü öğrenim gördü arasındaki uçurum (195253). Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakultesi'nde giderekartıyor." asistanlıkla (1953) akademik yaşamı başladı. 1966'da THY'dekış dönemi başladı • İSTANBUL (AA) Türk Hava Yolları'nın 19891990 kış tarifesi dönemi dün başladı. Kış dönemi tarifesi, 24 Mart 1990'a kadar sürecek. Yeni donemde iç hatlarda, İstanbulAnkaraİstanbul seferleri, genelde saat 10.00'a kadar her saat başı, daha sonra ise iki saatte bir yapılacak. İstanbulAnkaralstanbuI hattında ise, her akşam yapılan seferlerin yani sıra cuma, cumartesi ve pazar günleri için ek seferler düzenlendi. THY'nin 53. uçuş noktası olarak açılacak Moskova hattı, 27 kasımda devreye giriyor. Pazartesi günü yapılacak seferlerin Istanbul'dan kalkışı saat 09.10 olarak belirlendi. Siyasal Davranış Kürsüsü kurucusu ALPAY KABACALI ~ "1944 yazında Hukuk Fakültesi'ni bitirdim, sonbaharda Uius'ta işe başladım. İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdigi 8 Mayıs 1945'e kadar geceleri hiç uyumadım. L'ius'a beni almalarının nedeni, yabancı dil bilmem >e radyo haberlerini dinlememdi. Sabaha kadar radyo dinleyip, savaşın gelişmesine göre mansetleri degiştirmek gerekiyordu. Savaşın sonlaProf. Nermin Abadan Unat rında şehirler o kadar hızlı el degiştiriyordu ki... Yarım saatte bir yımladı (1957). başlıklar da degişiyordu. O zaSonradan, araştırmalarını manki olaylar bellegimde hâlâ " e ş i t l i k t e n pa> alamayan canlılığını koruyor." gruplar" uzerinde yoğunlaştırdı. Nermin Abadan Unat, altı yıl Bunlardan biri kadınlar, öteki gazetecilikten sonra, 1952'de bi göçmen işçilerdi. 1961 'de Toplumsal Değişme ve lim dunyasına ilk adımını attı: "Çagdaş dünyayı anlamak. be Türk Kadını (lngilizce), 1979'da Kadın, nim için oncelik laşıyordu. Öte Türk Toplumunda yandan, gelişmekte olan bir ülke I986'da Gelişen Dünvada Kadın, de hukukun, birçok soruna ışık Türkiye'den Örnekler (lngilizce) tutamayacagı kanısı vardı bende. başlıkh kitapları yayımlanan, deHukuk, olması gerekeni gösleri ğişik hükümetler tarafından Avyor. Toplumda olup bitenleri an rupa Konseyi KadınErkek Eşitlamak için siyaset olgusunu, siya liği Komisyonu'na uzman olarak setin dinamik unsurunu araştır gonderilen, birçok uluslararası mak gerektiği kanısına ulaşlım; konferansa katılan, son olarak ilk fırsatta, esim Vavuz Abadan' haziran 1989'da Avrupa Konseyi ın (esvikiyle Fullbright Bursu'na tarafından Viyana'da duzenlenen konferansta raportörlük yapan talip oldum." İlk olarak "Kamuoyu, kamu AbadanUnat'ın bu konudaki kioyunun etkinlik alanı ve kamuo mi görüşlerini aktaralım: yunu oluşturan etkenler"i incele"Türkiye, Atatürk döneıninde di. Doktora tezinde bu konuyu, gerçekleşlirilen hukuk reformlailgili hukuk kurumlarıyla birlik n ve ona paralel eğitim çalışmate ele aldı; Halk Efkân Mefhumu lan ile kadınerkek eşitligini sağve Tesir Sahalan adlı kitabını va lama yolunda önemli bir adım at profesörlüğe yükseltildi ve Siyasal Davranış Kursusü'nü kurdu. Münih, New York City, Denver, Georgetown, California üniversitelerinde konuk profesör olarak ders verdi; göçmen işçi ve kadın sorunlanyla ilgili birçok uluslararası konferansa katıldı. Uluslararası Siyasi tlimler Derneği'nin (IPSA) Başkan Yardımcıhğı'nda (196770), Türk Sosyal Bilimler Derneği'nin Başkanlığı'nda (197784), Avnıpa Konseyi Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu'nun Başkan Yardımcıhğı'nda (197884) bulundu. 197880 arasında "kontenjan senatörü" olarak TBMM'ye katıldı. Fransızca, Almanca, lngilizce olarak kırkı aşkın bilimsel makalesi, İngilizce ve Türkçe on kadar kitabı yayımlandı. mıştı. Ancak eşitiik göreli bir kavramdır. Dün eşit sayılan bir durumun bugün yeni bir eşitsizlik boyutu taşıdığı öne siınilebilir. Nitekim Türkiye'nin o zaman İsviçre'den aldığı Medeni Kanun'da İsviçre sonradan çok köklü degişiklikler yaptı. Öteki ulkelerin medeni kanunlannda da eşitiik yönünde değişiklikler gerçekleştirildi. Biz, yasaya hiç el sürmedik. Yalnızca son yıllarda tek değişiklik yapıldı ve boşanma kolaylaştırıldı. Bu da hiçbir şekilde kadının lehinde degil; 'halkalı kölelik' adı altında bazı erkek vatandaşların yakındıkları bir beraberliği çözmek için..." Türkiye'nin, 1986'da"Cinsiyete Dayalı Her Turlü Ayrımcılığa Karşı Sözleşme"yi imzalamış, daha önce de Birleşmiş Milletler'in bu konudaki kararlannı benimsemiş bir devlet olarak, kadın sorunlarını izleyen bir "ulusal raekanizma"yı çoktan kurması, yani devlet bünyesinde birimler oluşturması ve eşitliği gerçekleştirmek için önlemler alması gerekirken, bunu yapmadığını belirten AbadanUnat'a gore, "Türkiye, Avrupa Konseyi'nin 22 üye devletinden Malta ve Lihtenştayn'la birlikte bu zorunluga uymayan tek buyük devlet." Feministlerin etkinliklerine gelincc... "Bir kısmına hiç taraftar olmamakla beraber, saygı ile karşılıyorum" diyor. "Kamuoyu oluşturma açısından yararlı. ama çok sınırlı. Bir sosyal bilimci olarak, benim için büyük sayılar önemli. DİE'nin istalistiklerine göre, okuryazar olmayan 8 milyon vatandaşın 6.7 milvonunu kadınlar oluştumyor. Feminizm, kadın sonınuna özel onem verip bunu toplumsalsiyasal sorun saymak demektir. Nasıl sayarsınız? Varolan kanunlan, devlet mekanizmasını değiştirerek mi? Ya da radikal feministlerin yaptığı gibi erkekleri bir yerde hasım gonıp, onlarla tüm ilişkileri (ersine çevi ren, içe dönük, bir cinsin içinde tüm özel ilişkileri de kapsayan dunyaya bakış tarzı var. Bu çok bireysel bir bakıştır.Birtakım kuçük gruplar için özgürleşme getirebilir, ama toplumsal çapta çozüm getirmez. Çünkü radikal feministlerin bir kısmı, kadınerkek ilişkilerini de bir yerde ataerkillikten gelme bir egemenlik ilişkisi olarak göniyor. O zaman, eşcinsel ilişkilerden başka çıkar yol kalmıyor. Bir kısım feministler de bu sorunun çözümünü sosyalist ilkelere bağlamaktalar. Araştırma ve olgular gösteriyor ki, bu ülkelerde de kadınlar ev içi sömuru mekanizmasından kurtulmuş değiller. En çarpıcı ornek Küba. Yalnızca Küba'da erkeklerin ev işlerine katılımda bulunmalan gerektigine ilişkin bir kanun çıkanlmıştır. Tabii uygulama şansı az bir kanun..." AbadanUnat, gerek kadın, gerek göçmen işçiler sorununda çözume "siyasal katılma" ile ulaşılabileceği karusında. Boğaziçi Üniversitesi'nde "Siyasal Davranış ve Kitle tletişim Araçlan" dersi vermekte olan AbadanUnat, iletişim alanında ancak belirli ekonomik çıkarlara bağlı araştırmalar (piyasa, ürün tanıtma, reklam etkinlik araştırmaları) yapıldığını, buna karşılık kitle iletişim araçlarının vatandaş üzerindeki etkisini ölçen aıaştırmaların son derece sınırlı olduğunu belirtiyor. Ona göre, en büyük sorunu, on yıldır tiraj alamayan yazılı basının duraklama aşamasına gelmesi oluşturuyor. Devlet tekelinde bulunan televizyonu da şoyle değerlendiriyor: "Toplumsal olaylara eleştirel bir gözle bakan, tartışmalı bir konuyu seyirciye sunan prograralar yok. Yani, ortalama seyircinin düşünce kapasitesini geliştiren yayınlar yapılmıyor. Seyirci sadece resim tüketicisi oluyor; farklı görüşler arasındaki ağırlıkların nerede yattığını algılayamıyor. Seyirci araştırmalarında ise sadece hangi programlann beğenildiği olçülüyor. Onun çok otesine gitmek lazıra: Tüketim top'umunun değer yargılan, kitle iletişim araçlan vasıtasıyla ne ölçüde aktarılmıştır: tercihleri, hayat biçimlerini tıasıl etkiliyor, vb..." Kultürel değişme sorununa geliyoruz. Prof. AbadanUnat, kültur ikiliğine dikkati çekiyor hemen: Bir yandan, çok hızlı bir kentleşme içinde kentle bütünleşmiş çekirdekler, yani bir "kent kültürü" var. Ama bu, büyük kentlerin tünıüne yayılmış değil: "Büyük kentlerin içinde de kent yaşamıyla bütünleşmiş, evrensel kültüre yaklaşan adacıklar var. Bunlar eskisinden daha fazla. Elitler arttı. Ancak bunlann toplumsal değişme üzerine etkinliği pek az. Bugün Türkiye'de ekonomi büyük dinamizm içinde ve kültürü de o belirliyor. Orneğin basının tekelleşmesinde ekonomik etkenler, kültürel ürünleri beliriiyor." Öte yandan, ozellikle son on yılda, "çifte kültür götürme politikası" yururlukte: "Büyük yığınlara,dinsel değerlere dayalı, geleneksel yaşama biçimini.modernleşmiş birtakım araçlar (buzdolabı vb.), ekonomik üriınlerle destekienmiş olarak götürme... Ayrıca, üstte çeşitli elitlerin oluşmasına imkân sağlama... Bunlar çok sınırlı. Ama Avrupa'ya 'çağ atladık, geliştik, kalkındık' diye gösteriliyor. Ve iki kültür arasındaki uçurum giderek büyüyor. Büyük yığınlar, sürekli olarak ahrete. öbür dunyaya hazırlanmak için, başka bir kültürel çevrenin içine giriyorlar." Otuz üç yıl oğretim üyeliği yapan Nermin AbadanUnat. üniversitelerin 1980 sonrasındaki konumlannı çeşitli açılardan eleştiriyor; altı yıl süreyle Türkiye Sosyal Bilimler Derneği'nin başkanlığını yürütmüş olmanın da \erdiği yetkiyle, "Batı akademik standartlanna yükselen Türkiye'de bir gerileme oldu" diyor. "1402'likler" olayını üniversite yaşamının kanayan bir varası olarak görduğunü belirtiyor ve ekliyor: " İ niversileden uzaklaşlırılanlann dönmesi için güçlü bir siyasal kampanyanın yapılmamış olduğunu görmek, insanı fevkalade üzüvor." Gde'ye TV vericisi • ANKARA (AA) Kastamonu'nun Cide ilçesi Ortakırantepe mevkiinde bulunan televizyon 2. program verici istasyonu bugun hizmete giriyor. PTT Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre 100 watt cihaz gücündeki Cide televizyon 2. program verici istasyonu, UHF bandı 31. kanaldan yayın yapacak. Daha önce TV 1 programını Cide televizyon vericisinden izleyenlerin, TV2 programlannı da kaliteli seyredebilmeleri için alıcı antenlerine UHF anteni eklemeleri gerekiyor. Hamilelik ve guatr • İZMİR (UBA) Türkiye'de guatr hastalığının her geçen gün arttığı ve bu artışta kadınların, anatomik yapılan gereği erkeklerden 56 kat daha fazla guatr hastalığına yakalandıklan belirtildi. Sık sık hamile kadınların guatr hastalığına daha çabuk yakalandıklan öne sürüldü. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Taylan Kabalak, Ege bölgesinin guatrın oldukça sık görüldüğü bölgelerin başında geldiğini söyledi. Tiıristlere tesettür istemi SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ Belediye meclis üyeleri, turistlerin Kahramanmaraş'ta kısa pantolon ve şprtla gezmesinin engellenmesini istediler. Üyeler, turistlerin çarşaflı kadınların ve akıl hastalarının fotoğraflarını çektiğini de öne sürerek, bu konuda da önlem alınması gerektiğini savundular. Kahramanmaraş Belediye Meclisi'nin son olağan toplantısında, DYP grubunun sozcıisü Mustafa or, bir önerge vererek, kentte turistlerin kısa pantolon ve şortla dolaşmalannın "ahlak ve adaba" aykırı olduğunu söyledi. Or, turistlerin çarşaflı kadınların ve akıl hastalarının fotoğraflarını çektiklerini, bunun engellenmesi yolunda kararlar alınması görüşünde olduklarını anlattı. RP'li Başkan Ali Sezai, "Türkiye basını bize biraz dikkatli oakıyor. Sonra bizi manşele koyarlar. Konyadaki otobüs olayının jansıtılışı ortada. Sonra bunu önlemek için ne yapabiliriz ki?" diye sordu. Başkan Sezai'den sonra yeniden soz alan DYP'li Or, bir gorevli ile turistlerin uyarılmasını ya da turist rehberleriyie görüşerek turistlerin kapalı giyinmelerinin sağlanmasını önerdiJoplantı sonun da DYP'li meclis uyelerinin onerisi ile ilgili olarak "bir şey yapılmayacağı" doğruhusunda karar alındı. Berksoy ve Akan'ın Edli Oyıın'u Bilgesu Erenus 'un 1978'deyazdığı, Dostlar Tiyatrosu 'nda sahnelenen 'Ikili Oyun', bu kez Irfan Tözüm 'ün yönetiminde, sinema için çekiliyor. HANDAN ŞENKÖKEN İZMİR Yönetmen trfan Tözüm, Bilgesu Erenus'un "Ikili Oyun"unu Milas'ta, Euromos harabelerinde çekiyor. Dostlar Tiyatrosu'nda Genco Erkal ve Meral Çetinkaya'nın sahnelediği "tkili Oyun" bu kez sinemada. Film çekimini izlemek için Milas'a doğru yol ahrken kafamda "acaba oyuna neler eklendi, nasıl bir degişiklik yapıldı" sorusu var. Oyunun Nur'u Zeliha Berksoy, Erol'u Tarık Akan. Son derece uyumlu, içten, neşeli ve sıcak bir çalışma ortamı. Yönetmen İrfan Tozüm, dingin \e serinkanlı. Bilgesu Erenus her şeyle ve herkesle ilgili, yardımcı olma çabasında. Bu denli keyifli bir film setinde kamera ne zaman çalışmaya baş Uyumlu çalışma İkili Oyun'da. Zeliha Berksoy ve Tarık Akan, uyumlu bir çalışma sergiliyorlar Film Milas'ta Euromos Harabeleri'nde çekiliyor lıyor, ne zaman duruyor belli ol80'lerden sonra ikisi amaçsız, ama du. Ben geleneksel sanalın o mo öykünerek ibiş taklidi yapıyor, gü birkaç örnek dışında "başarılı muyor. Gerçekle oyun sanki iç içe. yan yana. Yaşama daha yumuşak. tifinde. bir topluman annmış, lüşüyorlar. Sinema ve tiyatıo olabilmelerinin çok guç" olduğuBilgesu Erenus, 1978 yılında daha hoşgöriihi, katlanarak bal ı sembolleşmiş halini göriiyordum. oyuncusu birlikteliğinin keyfıni nu belirtiyor. "Sahnede oynamak, "tkili Oyun"u yazdığında, bu iki yoriar. kavga bile edemiyorlar. Sa Şu anda şunu oynuyor İbiş, halk yaşıyorlar. Böyle bir birliktelik on sinemada yaşamak" gerektiğini savunuyor. Tiyatro oyunculuğuyla insanın on yıl sonraki hallerini dece yalmz yürünıemek için yaşa şu anda şunlan yapıvor, ama de lara ne kazandmyor? Zeliha Berksoy'a göre her ikisi sinema oyunculuğu arasında çok merak ediyor ve kendi kendine söz ma katlanarak kabullenmişlik rininde çok başka bir yere gidebilir. Gerçekten on yıl önce bu iki nin de açıkları var. Çünkü "Sine ince bir çizgi olduğunu vurgulaveriyor; "Ben bu iki insanı on yıl içinde bir birliktelik..." Filmde, oyunda kullanılan Pey insanın İbiş yardımıyla nereye gi macılann teknik deneyimleri, ti yarak. "konsantre olmanın" farksonra tekrar sahneye çıkarayım" diye. Ancak bu kez 1980 sonrası marı'ın yaptığı İbiş kuklası da kul deceklerini bilemivordum, gitmesi yatroculann ise meslekten gelme lılığına değiniyor. tiyatro oyuncu"bir aydın hareketi olarak gördü lanılıyor. Erenus bu kuklayı oldu gereken yeri biliyordum. Çok baş bir derinliği, sorunları derinden sunun bazen çok abartılı oynadığü tiyatronun muthis erozyona ğu gibi korumuş. yalnızca Metin ka bir yerdeydi, çok daha pırıl pı kavramak, anlamak, aktarmak gi ğını söylüyor. uğratılması, silinmesi. tekdüzelik Deniz giysisini yenilemiş. 88'lerde rıl bir Türkiye'vdi, bir dünyaydı. bi çabalan var." Ama bunlann Yönetmen İrfan Tözüm de "çok ler haline getirilmesi düşüncesi, İbiş, Bay Godot'ya dönüşüyor. Ama gidemeyeceklerini maalesef "birbirieriyle yoğnılmasından çok sesli olabilmek için" tiyatro oyuneski heyecanını bulamayacak" Nedenini Erenus şoyle açıklıyor: gördüm. İbiş, benim o iki kişimin güzel bir sinema" ortaya çıkacak cularının gerekliliğini savunuyor, kaygısıyla Erenus, oyunu senaryo "tkili Oyun sahnelendiğinde bugünkü gcldikleri noktada ete, inancmda. Berksoy, bunun bir an "Bütun bir birlikteliğe çok gerekyapmaya karar veriyor. önce aşılmasından yana; "Biz çok sinim var, o zaman belli üslubu İbiş'ten mülhiş yardım gördü. Be cana, kana büründü." Film ekibi ön hazırlıkları yapar çabuk bir araya gelelim, bayağı ca yakalayabilmek için böyle bir kınim o iki kişim 1978 yılında çok "İkili Oyun"da 68'lerin 1978 ve içtendiler, kendilerini çok koru ken soğuktan korunabilmek için lışalım, üzerine gidelim, tartışa vılcım, meyve verecektir" diyor. 1988 hesaplaşması, insan olarak dukları yanlar vardı. Ama yakın kuçuk çadıra sığınan Tank Akan, lım. Turk sineması açısından ger Bu film, genç yönetmen İrfan Töda kadın erkek ilişkisi olarak da çevrelerinden başlayarak çok acı elindeki Ibiş'i o\natmaya çahşıyor. çekten Batı sineması ölçüsünde zum'ün 6. filmi. üstelik yapımcısı tarihsel boyut içinde yansıtılıyor. masız eleştiriler getiriyoriardı. İyi Sonra Zeliha Berksoy'dan kendi çok büyük bir sıçrama olur." da. Kendini ilk kez bu filmde genç Bu film, Zeliha Berksoy'un leşme anlamındaydı bu eleştiriler. sine yardımcı olmasını istiyor. Tarık Akan ise tiyatro oyuncu hissettiğini söyiüvor. Bu çalışma ikinci film çalışması. İlkinden İbiş onlara çok yardımcı oluyor Berksov da İsmail Dümbüllü'ye lannın sinemaya geldikleri anda bir tur "olgunluk fimi" onun için. sonra "İkili Oyun" için "I.imonata gibi" diyor. Çok sevdiği bir oyunu sinemada oynamasının sevindirici ve şans olduğunu belirtiyor, senaryoyu çok guzel ve sağlam buluyor. Filmdeki Nur'da her rı bizzat Orman Genel Müdürlü da piknik yapılmasının >örenin kadın kendinı bulabilir ona göre: Ege ve Akdeniz'de çıkan yangınların yüzde yakılması agaç ekosistemini bozduğuna 60'ının unutulmuş piknik aîeşinden çıktığını ğü yaptınyor. Ateşyol açıyor, ağaç çekerek şu bilgileri verdi: dikkat "Kocasıyla olan çelişkileri, falann kunımasına kat sevgi boyutunda çok insanca, hatırlatan Prof. Ilçin Aslanboğa, "Ormana lann çevresinde loprak kalmıyor, "Olüdeniz bir lagun, orada kıyumuşak bir ilişki. Sevgisizlik, gü gidildiğinde iop oynayıp köfîe yemek şart kökleri çıkıyor." yıdaki bitki örtüsü doğal bir riızdüklük, üretim dışında kalmak. Kuzey Avrupa ülkelerinde ingâr perdesi işlevi görüyor. Turislüretimsiz bir işin içinde bunal değil" dedi. sanlann orman ziyaretinin birkaç mak. '68 kuşağında daha çok koİZMİR (Cumhurijet Ege Büro Olüdeniz gibi ünlü turizm belde kişilik gruplar halinde sessiz yü ler bu bitki örtüsüne büyük zarar caya yonelik, kendini kocasının su) Ege ve Akdeniz'de halka lerine iikbahardan başlayıp kış ay rüyuşler olarak gerçekleştirildiğini verivor, bu perde kalkarsa Olüdekariyerine sunmuş bir kadının açılan ormanlarda yapılan bilinç larına dek binlerce yerli, yabancı anımsatan Prof. Aslanboğa, "Or niz dolar. Olüdeniz piknik yeri de78'de birdenbire bir bunalıma. gü siz piknikler, ormanlan yavaş ya turist geliyor. Ozellikle yerli turist manda yayılıp oturmazlar, yürür ğildir. Orada denize girilir, bir ibadüklüğün içine düşmesi, o günde vaş oldüruyor. Ege Üniversitesi ler bu kıyılarda hem denize girip sonra çıkarır getirdikleri sandviç det >eri gibi güzellikler seyredilir. lik yaşama koşulları, ev sorunla Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlı hem piknik vapaıken, çevreye de lerini yerler. Bizde ormana gidilin Ölüdeniz mutlaka pikniğe kaparı. alışverişler. çocuk, banka yani ğı Anabilim Dalı oğretim üyelerin büyük zararlar veriyorlar. Aslan ce illa ateş yakılır, İop oynanır, lılmalı. Oradaki büfeler kaldınllam bir Bermuda Şeytan İJçgeni. den Prof. İlçin Aslanboğa, halka boğa. şunları söyledi: sonra da köf le yenir. Ozellikle ni malı." Koca da zaman içinde biraz ben açılan ormanlarda yaptıkları bir Prof. Dr. Ilçin Aslanboğa dün"Ağaçlar ö>le bir iki >ılda ölu san ayından başlayarak ormanlacilleşiyor. Giderek bir ilgisizlik araştırmada, ağaçlann buyuk zavermez. 78 > • I dayanan ağaçlarra okul gezileri düzenlenir ve bu yada artık turizmin şekil değiştiroluyor, aralarında bir kopukluk rar gördüğunu saptadıklannı begezilerde ormanlar büyük zarar diğini anlattı ve sözlerini şöylc sürbaşlıyor. Artık karşılaşmıyor aıı lirterek. "Ormana gidildiğinde top vardır. 10 >ıl geçlikten sonra kim görur. Kuşadası'nda Milli Park durdü: tenler. Fakat kadın kendi kendi oynavıp sonra da aleş vakıp köf se ağaçlann o bolgenin piknik yeri var, en çok gidilen yer Kalamaki "Sadece Ölüdeniz lagününü ne ayakla durmak isli>or. Yaşamı te yemek şart değil. Boyle dene olması nedeniyle ölduğünü anla Koyu. Binlerce insan buraya yığıyeniden düzenlemek isliyor ve du timsiz piknik, ağacları kuruluyor. \ama/. Bizinı bir alışkanlığımız lır, oysa çevrede gezilecek o kadar görmeye gelen luristler var. Artık kültür tııri/mi doğdu. İnsanlar sazenliyor da. Kendi kendine kaldı Öludeniz, Günnük ormanları gi var. Bi/dc ormana gidince ates ya çok yer var ki" dedi. dece güneşlr >alma>a gelmiyor. ğı zaman hayatını yeniden kendi bi hassas ekosislemlere sahip yer kıp top oynama alışkanlığı var. Ege ve Akdeni/'de çıkan yangınOzellikle yaz aylarında turistle Güney Afrika'daki kclebek lürlene yonelik duzenliyor. 88'lerde ler piknik alanı olarak ların yüzde 6O'ı unutulmuş piknik rin "hem denize girip hem de pik rini incelemeye gidiyorlar, sadece başka bir boyula sıçrıyorlar, \eni kullanılmamalı" dedi. aleslerinden çıkıyor. Ağaçlann di nik yaptıkları" yerlerden biri de Akdeniz'deki bitkileri gorme>e geden bir beraberlik soz konusu. Kuşadası Kalamaki, Fethiye binde piknik ocakları var. Bunla Olüdeniz. Prof. Aslanboğa bura len luristler >ar." 6 Gıda talılili laboratuvarı • DOĞUBEYAZIT (AA) Ağrı'nın Gürbulak sınır kapısında gıda tahlili yapacak bir laboratuvar kuruluyor. Iran ve Pakistan'a ihraç edilen gıda maddelerinin son komrolleri bu laboratuvarda yapılacak. Her türlü teknik donanıma sahip olacağı belirtilen tahlil laboratuvarı 35 milyon liraya mal olacak. Sınır kapısında yılbaşında hizmete geçmesi beklenen laboratuvarın kurma çalışmalannın hızlandınldığı bildirildi. Trafiğe çözüm • BURSA (AA) Bursa'da artan araç ve yaya trafiğine rahatlık sağlanması amacıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi'nce yeni önlemler alınıyor. Belediye yetkilileri, Atatürk Caddesi'nde başlatılacak altgeçit inşaatı nedeniyle caddenin bu akşamdan itibaren 1 ay süreyle trafiğe kapatılacağını ve araç trafiğinin geçici yollarla çözümleneceğini bildirdiler. Yetkililer, 500 milyon liraya mal olacağını belirttikleri altgeçit lerde, hamile ve sakatlar için özel merdiven bulunacağını kaydettiler. Gonullu çöpçüler, Gökova'yi temizliyor OLCAY AKDENİZ GÖKOVA Bodrum'dan 16 tekne ile Gokova Körfezi'ne açılan gönüllüler koylardaki pet şîşe ve naylon atıklardan oluşan çöpleri toplamayı sürdürüyorlar. İlk geceyi Küfre Koyu'nda geçiren gönullüler burada "Bodrumlu gönüllüler"ce yaptırılan çöp toplama istasyonunu da hizmete açtılar. 7 Adalar, Küfre ve Tuzla koylarında topladıkları çöpleri geçen yılki kampanyadan sonra gönüllülerce yaptırılan çöp teknesine yükleyen gönüllüler daha sonra bunları çöp istasyonuna taşıyorlar. Gönüllüleri Bodrum'dan açılırken uğurlamaya gelen Muğla Valisi Erol Çakır gönüllulerden tüzel kişilik olarak örgütlenmelerini istedi. Tüzel kişilik olarak örgütlenmeleri halindedevletten daha çok yardım alabileceklerini anlatan Vali Çakır, amaçlarının gönüllü harekete mümkün olan her türlü kolaylığı göstermek olduğunu bildirdi. Bîlînçsîz piknik, ormanı yok ediyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle