25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER uyumun bulunmadığı bir süreç ve bunun sonucu olan başta öğrenciöğretim elemanı diyaloğu konusunda olmak üzere, birçok ciddi sonın yaşanmaktadır. öğretim olayında fıziksel sorunlann ötesinde, hangi derslerin ve bunlann içinde nelerin, nasıl okutulacağından başlayarak öğretim yöntemi ve öğrenciöğretim üyesi iüşkisine değin birçok yaşamsal konu vardır. Bunlann çözümü için bazı temel ilkeler olsa bile, genel geçerliliği olan kurallar yoktur. Bu nedenle, üniversiteler için katı kalıplann çerçevesi dışında kendi birikimleri ve gelenekleriyle sorunlarım çözmelerine ve gelişmelerine oianak sağlayacak bir ortam gereklidir. Bu denenerek doğruluğu saptanmış bir yoldur. Aslında, gerçek bir öğretime ve araştırmaya elverişli özgür ve demokratik bir ortam üniversitenin temel gereğidir. Ancak bu koşul Ue üniversitelerde öğretim üyesi, öğrencisi ve tüm öğelerinin çabalanyla huzur içinde ve verimli çalışma olanağı sağlanabilir. öğrenci böyle bir ortamda öğrenmenin tadına varabilir, öğretici de verimliliğinin donığuna erisebilir. Bilim adamı ortama karşı daha da duyarlıdır. Kısacası bilimin ve öğretimin ancak özerk üniversitelerin çatılan altında en uygun gelişme ortamını bulabilecekleri kuşku götürmez bir gerçektir. 3 EKİM 1989 Ünîversîtelernnîz Yeni Öğretim Yılına Girerken laşılmaktadır. Ortaöğretim sistemi, doğrudan mesleklere yönlendirme işlevini göz ardı ederek, gereğince yetiştirilmemiş öğrencileri üniversite kapısına yığmayı sürdürdükçe, sorunun çözüme kavuşturulması olanaksızdır. Bu gerçeğin, artık tüm açıklığıyla kavranmış olduğunu ummak için gereğinden fazla deneyim geçirilmiştir. Sürdürulen uygulamanın üzüntü verici tablosu gözlerimizin önünOrtaöğretim kurumlarını bitirerek üniversiteye girmek isteyen dedir: Yıllar boyu üniversiteye girme düşü kurmuş, gençlerimizin ne denli yetersiz olduklan, giriş sınavı sonuçlarının dershanelerde çile doldurmuş, sonuçta tam anlamıyla bunalmış, üniversiteye girme sansını elde ededeğerlendirmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Ortaöğretim sistemi, bu olanağı bulup, bu kez öğretimin doğrudan mesleklere yönlendirme işlevini göz ardı ederek, gereğince memiş, ya da ezilerek başansız olmuş gençler; bir yüku altında yetiştirilmemiş öğrencileri üniversite kapısına yığmayı sürdürdükçe, yanda ara insan gücü açığı artarak sürilp giderken, sorunun çözüme kavuşturulması olanaksızdır. Bu gerçeğin artık tüm öte yandan yükseköğretim diplomalı issizler... açıklığıyla kavranmış olduğunu ummak için gereğinden fazla deneyim Ortaöğretim sonrası tek seçenek üniversiteler olunca, bu yüz binierce genç insana oianak sağfageçirUmiştir. mak için gerekli önlemleri almaksızın, Üniversite kontenjanlannı arttırma yoluna gidilraesi çözüm olabiür mi? Böylece üniversitelerin kapasiteİerinin Prof. Dr. GÜNGÖR EVREN ÎTÜ zorlanması, öğretimin niteliğini hızla düşüren bir Günümüzde, ülkelerin bilimsel düzeyleri ve ye leştirilecek yasal düzenlemelerin başansı çok kuş etken olmaz mı? Bu sorulardan birincisine "evet", tişmiş insanları ölçüsünde saygın ve güçlü olduk kuludur. Yalın ve açık bir söyleyişle, 2000 yılının ikincisine ise "hayır" yamtuıı verenlere söyleyecek lan tartışılmaz bir gerçektir. Bu nedenle üniversi insanını yetiştirntekten söz edflen bir dönemde, ttni sözümüz yok. teler tüm dünyada canh bir tartışmanın odagında versileleriB göıüslerini devre dısı bınlcan bir yakbulunmaktadır. laşımla yükseköjretim sonununuza çözmeye çalış Nitelikli insan yetiştirmek Ne var ki ülkemizde de sürekli gündemde bulu mak çıkar yol degildir. tnsan gücü sorunumuzun gereği, yeterli sayıda nan üniversite sorununun, tüm yönleriyle ve bilimBu yazıda, ttniversiteleriınizin yeni öğretim yılı fakat ondan da önemlisi nitelikli insan yetiştirmeksel bir bağlamda tartışılıp değerlendirüdiğini ileri na girmekte olduklan bu aşamada, konu ile ilgili tir. Niteliği gözetmeksizin, dikkati sayılar üzerinsünnek olası değildir. öğretim olayı, bu arada üni temel görüslerimizi ana çizgileriyle belirtmeye ça de yoğunlaştırarak niteligin düşmesini umursamaversite konusu, kamuoyunda yıllardır sınav heye hşacağız. yan anlayışm öğretimimize zararlan sayılamayacak canlan ve beklentileri Ue yankılanıyor. Sanki öğYükseköğretimde, bilgili ve aydın gençler yetiş kadar çoktur. retim, özu ve biçimiyle sınavlarla başlıyor, sınav tirebilmenin önkoşulu, bu öğretime uygun nitelikNe var ki bugün üniversitelerde kontenjanlann larla bitiyor... Asü konular ise ciddiyetleri ile bağ te öğrencilerin girişini sağlamaktır. Aranılan nite aşın ölçülerde arrtınlması sorunlann çoğunun kaydaşmayan tutarstz yaklasımlar ve bir karmaşa için likler, kişisel yeteneklerle birlikte ilk ve ortaöğre nağı olma niteliğini sürdürmektedir. Çünkü bu yuzde kaybolup gidiyor. timin etkinliğine bağlıdu. Görülüyor ki asıl sorun den, öğretimin etkinliğinde önemli bir yeri olan ilkokuldan üniversiteye öğretimin tüm aşamalan derslik, laboratuvar, atelye gibi olanaklar ve öbür Sonın; tlk ve ortaögretiın nı içeren bir kapsam ve bütünlük içindedir. Orta araçgereçler yetersiz kalmaktadır. Sağlıklı bir öğÜniversitelerle ügili olarak, önemli yeni yasal de öğretim kurumlannı bitirerek üniversiteye girmek retimin gereği olan sosyal tesisler de gereksinimleğişikliklerin yapılmasından söz edilmektedir. Oy isteyen gençlerimizin ne denli yetersiz olduklan giriş ri karşüamaktan uzak bulunmaktadır. Bu durumsa, Ugili çevrelerde tartışmaya açılmadan gerçek sınavı sonuçlannın değerlendirmesinden açıkça an da, öğretim olanaklan ile öğrenci sayısı arasında PENCERE Koko Mafyası Bir aydan beri Kolombiya'da savaş var. Bir yanda hukümet kuvvetleri, öte yanda kokain mafyası. Savaşı kim kazanacak? Bilinmiyor. Ancak uzmanların söyledikleri pek olumlu değil; çoğunlukla diyorlar ki: Oaha başından yitirilmiş savaş... Neden? • Kolombiya 30 milyon nüfuslu bir ülke. Yüzölçümü Türkiye'nin iki katı. Çok partili parlamenter rejimle yönetiliyor. Başkenti Bogota. En azından on yıldır ülkenin iki büyük şehri, Medellin ile Cali, kokain mafyasının egemenliğinde. Yalnız Medellin'de bir yılda öldürülenlerin sayısı "cinayetlerkenti New York'ta ÖJdürülenlerin sekiz katı. Burada 10 dolara (22 bin lira) kiralık katil bulunabiliyor. ABD'deki uyuşturucu pazan 60 mityar dolar çapında. Turkiye'nin ihracatının beş ya da aftı katı. Bu pazara sürülen uyuşturucunun yüzde 80'i Kolombiya'dan gidiyor. Amerika'da yaklaşık 8 milyon kişi kokain kullanıyor. Dünya kokain pazarında dönen para, yarım trilyon dolar. Dünyada en büyük ihracatçı ülke Kolombiya. Kokainin başkenti de Medeilin. Ancak iş bu kadarla kalmıyor; Kolombiya ile birlikte Peru ve Bolivya da kokain üretiyor ve satıyor. Bu ülkelerde Amerikan askerî danışmanları var. Dağlarda solcu gerillaların eylemleri sürüyor. Amerikan askerî yardımı artıyor. Kolombiya'da uyuşturucu mafyası açıkladı: Bizimle uğraşmayı bırakın, eğer anlaşırsak Kokmblya'nın dış borçlannı öderiz. Bogota'da, Medellin'de, Cali'de bombalar patlıyor; yargıçlar, savcılar, bakanlar öldürülme korkusu içinde yaşıyoriar. Halk büyük tedirginlik içinde. Uyuşturucu mafyasının silahlı adamlarını yabancı paralı askerler egitiyorlar. Bogota'daki mahkeme bu nedenle iki eski İsrailti albay için tutuklama karan çıkardı. • Gazetelerde uyuşturucu savaşına ilişkin haberlerin, yorumların, bilgilerin haddi hesabı yok; ancak olayın nedenlerini kurcalayan da pek yok... Nasıl oluyor da uçaklarıyla, gemileriyle, arabalanyla, kentleriyle, uluslararası örgütleriyle, silahlı askerleriyle, avukatlarıyla, politikacılarıyla, bankalarıyla, işadamlarıyla toplumun dokularına işlemiş, kurumlaşmış, örgütlenmiş, kendine özgü yasalar ve kurallar koyabilmiş bir uyuşturucu mafyası kurulabiliyor? Böyle bir gelişmenin nedenlerini merak eden yok mudur? Oluşumun Kuzey ve Guney Amerika arasında örgütlenip büyümesinin gerekçesi nedir? Kolombiya'da kokocular mafyasının toplumsal yapısını besleyen hangi köklerdir? • Kolombiya'dan ABD'ye uzanan sorun öyle sunuluyor ki sanki her şey kötü adam roîündeki birkaç mafya babasının marifetidir. Eğer bu babalar ele geçirilirse, iş bitecektir. Oysa her ülkede otduğu gibi Kolombiya'da mafya, sınıfsal yapıya işlemiştir. Latin Amerika'nın sosyetesi ve kaymak tabakasıyla iç içedir. "Bırakınız geçsin, btrakınızyapsın" kuralının yandaşlanyla işbirliği, uyuşturucu ticaretini Kolombiya için gelir getiren bir mekanizmaya dönüştürmüştür. Koko ihracatı noktalandığı gün, başta Bogota olmak üzere Kolombiya kentleri daha sönük, daha renksiz, daha yoksul olacaktır; eğlence yerleri, gece kulüpleri, barlar, kafeteryalar, disko merkezleri ışıltılannı yrîireceklerdir; hizmet gören garsonlar, komiler, şoförier eski gunlerini arayacaklardır; bir açıdan bakıldığında hayat bütün cıvılüSrnı, cafcafını, gerilimini, yitirecek, sönecektir. Kolombiya'nın "çağdaş görüntüleri"ni sağlayan, bu ülkeye renk veren koko mafyasıdır. • Konu bu sır.ıra dayandı mı, akıl ister istemez toplumsal duzenin eleştirisine geçer. Bu noktada da herkesin canı sıkılır. Çünkü sermaye düzenini artık çoğu kesim eleştiri dışında tutrnak istiyor. Sosyalist ülkelerde rüşvetin arttığını ve fuhuşun yayıldığını yazmak herkesi hoşnut eder; ama, ABD'de koko tiryakilerinin 8 mityona, uyuşturucu kullananların 23 milyon nüfusa yayıldığını birsek de kimse bunu sisteme bağlamak istemez. Kapitalizm, dünyanın hiçbir yerinde yoksul bir ülkeye mutiuluk getiremedi. En mutsuzlardan birisi de Kolombiya!.. Sonuç Işte böyle bir ortam içinde, bilimin sonuçlanndan çok, gerçekleri arayan bir süreç olarak anlammı belirginleştiren bir anlayış egemen olabilir. Bu anlayışa dayalı bir öğretim düzeni içinde yannımızın güvencesi gençierimizin kestirmecilikten, katılıklardan uzak, her görüşe saygılı, gerçeği arama coşkusunu duyan, düşman olmaksmn eleştiren, eleştirilmekten tedirginlik duymayan, uygarca tartışan, sonımluluk duygusu yüksek ve hoşgörülü insanlar olarak yetişmelerini bekleyebiliriz. Yükseköğretimde böyle bir üniversite ortamına doğru ilerleyen başanlı bir öğretim yüı gecirilmesini diliyorum. HESAPLASMA BURHAN ARPAD Genel Kı Dan Dana Dan Dan!.. 192O'li yıllarda İstanbul çocukJarının sokak aralarında ya da cami avlularında oynadığı sevimli oyunları vardı. Köşe kapmaca, saklambaç, seksek v.b. gibi! Tramvaycıhk da bunlardan btriydi. Çocuklar birbirlerinin arkasından tutarak tramvaylaşırlar ve sesler çıkanrlardı. Bu arada bir de türkü tuttururdular. "Dan dana dan dan.. Çekilin yoldan..." diye. O günlerin çocuktan Red Kid ya da Süpermen falan bilmezlerdi. istanbul'da Süleymaniye'de oturuyorduk ve okulum Mercan ilkokulu, Saraçhanebaşı'ndaydı. Gidişgeliş yolum tramvaya uzaktı. Süleymaniye'den Saraçhanebaşı'na yirmi dakikada yaya ulaşılıyordu. Tramvayı ilk gördüğümde yedi sekiz yaşındaydım. Hacı dadıyla birlikte beni de götürmüşlerdi Beyazrt'a, tramvayı görelim diye! Hacı dadı, Çerkez'di. Doğduğu ülkenın esir pazarında satın alınmıştı. Büyük annemin annesine Hac yolculuğu sırasında yardımcı olduğundan hacı olmuştu. Tanıdığımda iyice yaşlanmıştı. Alt kat odanın bir köşesinde serili köşe minderinde otururdu. Az konuşurdu. Beş vakit namaz dışında hemen hiç kalkmazdı. Çerkezliğini ve doğup büyüdüğü yerierin insanlarını unutmamıştı. Hepimize Çerkez adları takmıştı. Benim adım Aşmez'di. Elektrikli tramvaya pek şaşmıştı. Koskoca makinenin kendiliğinden yOrüyebileceğine aklı pek yatmamıştı. Durup dururken, İstanbul'da tramvaydan söz açmam boşuna değil. İstanbul'da ulaşımı önceleri atlarla, sonra da eleklrikle yarım yüzyıl yürütmüş olan yere döşenmiş raylarda kayar gibi hızlı giden tramvay, Meşrutiyet dönemi insanları için müthiş bir ulaşım aracıydı. 1907 ile 1962 arasında İstanbuJ insanlarını taşıdı. Yakınlı uzaklı bir çok semt arasında hizmet verdi. Çelik Gülersoy'un "Tramvay İstanbul'da" kitabını elimden bırakmadan okudum. Çoğu ilk yayımlanan fotoğraflar ve çeşitli belgelerle yüklü büyük boy sayfalara doyamadım. "Tramvay İstanbul'da" kitabı 12 bölümden oluşuyor: I Sunuş, II. Kuruluş ve ilk gelişmeler, III. Tramvay'ın atlısı, IV. Haremlik selamlık, V. Hürriyet, elektrikli tramvay, VI. Cumhuriyet, VII. Savaş sıkıntıları: 1940, VIII. Yolcular âlemi, IX. Vatman ile biletçi, X. Kazlar, XI. Yeni bir istanbul: 1950'ler, XII. Final. İstanbul tramvayları Türk edebiyatına girmiştir. Büyük usta Hüseyin Rahmi Gürpınar bir romanında (yazık ki romanın adı aklıma gelmedi) Aksaray'dan kalkan bir tramvayın yolcularını, renkli anlatımıyla uzun uzun anlatır, o insanların iç ve dış dünyalarını dile getirir. Çelik Gülersoy da benzeri davranışla İstanbul üzerine yazılan ve çizilenlerden zengin örnekler veriyor. Çelik Gülersoy'un "Tramvay İstanbul'da" kitabının bence en ilginç bölümü yolcular âlemini anlatan sayfalar. Bu sözümu bir örnekle kanıtlamak isterim. A. Kadir'in Mutlu Olmak Varken kitabından alınan Beşiktaş Tramvayı şiiri: Bahçemdeki dut ağacı Vurdu incecik dallarıyla penceremin camına Bir Beşiktaş tramvayı geldi aldı beni Bir Beşiktaş tramvayı götürdü sana Çemberlitaş, Şehzadebaşı, Saraçhane Almışım parmaklarını ellerime. Beşiktaş tramvayında giderim yâne yâne Terzi Âdem, berber AJİ Dikimhane'de Emine teyze ve Makbule. Üç sarışın birader. Kapalıçarşı terlikçileri Bir küçücük simitçi çocuk ve Levent bir hizmet eri Hep iyi insanlar bunlar Dert yüzü görmesinler. Eksik olmasınlar. Vatman ağabeyimiz de eksik olmasın. Her akşam böyle götürsünler evine; bir elinde gönlüm benim; bir elinde sefertasın. "Tramvay istanbul'da" kitabında İstanbul ve tramvay üzerine pek çok yazı var. Gölgeli durak bunlardan biri.. Yaşlı bir çınarın gölgelediği bir tramvay durağı açısından kimi istanbul insanlan sergileniyor. İstanbul tramvaylan dış parababalannın ve yerli işbirlikçilerinin hınzırca oyununa kurban edildi. içlidışh çıkarcılar örgütü tasarladı, satın alma giderlerini bizlere ödeterek. Oysa dünyanın en buyük motorlu araç yapımcılarının, Mercedes fabrikalannın bulunduğu Stuttgart sehrinde ulaşımın büyük bölümü tramvaylarla sağlanır. Genel kültür yaygın olarak geliştirilmedikçe, ekonomik ilerlemeler için sarf edilen çalışmaların, bireyler ve toplumda gerçek sürekli rahatlık ve mutluluğu sağlayamayacağı kanısındayız. Avrupa Topluluğu'na girmeyi istiyorsak, kalkınmamız yanında belki de ondan daha önce kültürel kalkmmamız gerekmektedir. Üzerine veflçelerde,büyük jehirlerin çevre bölgelerinde, yine yeterli bütçe tahsisleri ile kültürel gelişmeleri sağlayacak kuruluşlar gerekmektedir. Geüşmiş Ulkeİerin küçük kasabaiarında bile devamlı olarak, kültürel çalışmalar (sinemalar, müzik, tiyatrolar, konserler, tamnmış ressamlann yapıtlarmın sergilenmesi...) normal yasamm bir parcası haline gelmiştir. Prof. Dr. OSMAN BARLAS Emekli öğretim üyesi Bir toplumda genel kültürü gelismis bireylerin çokluğu, o toplumun güvencesidir. Atatürk Ukelerine de uyarak her konuda Batı'ya donük çağdaş görüş ve davranışlar verine birçok konularda aksi yöndeki görüş ve davramşlann benimsenmekte olduğu görulmektedir. örneğin Cumhuriyet Gazetesi'nin 25 Aralık 1988 günlü sayısınm, birinci sahifesinin birinci sütununda yer alan haberde arabesk kasetlere 5 milyar TL. ödendiği yazılmakta idi. Cumhuriyet Gazetesi'nin önemseyerek verdiği bu habere göre arabesk müziğj sevip dinleyenlerimizin az olmadığı anlaşılmaktadır. Değerli saııatçılanmızın gayretleri ile klasik Türk müziğinin devamı ve geliştirilmesi, yaygınlaştınlması için gayretler sarfedilirken, bu da yozlaştınlmakta, arabesk müzik ya>gınlasmaktadır. Okuma yazma bilenlerimizin, özellikle doğu bölgelerimizde çok düşük olduğu bilinmektedir. Ayrıca ilkokulu bitirenlerin, daha ileri okullara girmeleri olanağı azaldıkça, kültürlerinin gelişmesi de zorlasmaktadır. Ancak çok zeki ve yetenekü olanlan rastlantılarla uygunbir ortama girebilmişleree, ortamın yardımı ve kendi gayretleri ile kültürlerini geliştirebilmektedir. Aym durum ortaokul ve liseyi bitirenler için de söz konusudur. Yalnız okuma yazma büenierden tesadttfler ve ellerine geçen fırsatlan şu veya bu şekilde değerlendirmeyi amaç edinerek maddi varhklara ulaşıp da görkemli yaşam şartları elde etmişlerse ve kültürel gelişmeye de gerek görmemişlerse, ailelerine, çocuklanna, çevrelerine, iş yaptıklan kimselere, yani topluma tam zararh hale gelmişlerdir demektir. Aynı durum üniversiteyi bitirip de genel kültürlerini geliştirmeye gerek görmeden, çeşitli yollardan (köşeyi dönme) maddi varhklannı yükselterek bu ekonomik koşullarda göze batan ve astronomik rakamlara ulaşan sınırsız israf ve harcama yolunu tutanlar için de söz konusudur. kuruluşlarda görev alanlann konuşma biçimleri, hatta kullandıklan sözcükler ve cümleler, olaylan anlatışlan, tartışma ve davranışlan kültürel yönden örnek olacaktır. Kültürün gelişmesinde önemli faktörlerden birisi de okumaktır. Bizde genellikle kitap okumak yaygın değildir. Kitap bastınlmasının çok pahalıya mal olması, yazarlann güçlerini asmış durumdadır. Basılan kitaplar da değeri bakımından alıcıya zor gelmektedir. Daha önemlisi gençler, çevrelerinde çok kitap okunduğunu da görememektedir. Gelişmiş ülkelerde kültür ve eğitim bakanhklarına genel bütçeden geniş ölçüde ödenek ayrılmaktadır. örneğin, tsveç'te 1988 yılında Kültür ve Eğitim Bakanhğı'na aynlan para, tüm devlet bütçesinin yüzde 14.9"unu oluşturmuştur. Bizim paramızla 14.1 trilyonu bulan bu tutara belediyelerin ve il genel meclislerinin de 6.9 trilyon TL.'de eklenmektedir (Cumhuriyet Gazetesi Dergisi) Bu rakamlar 78 milyonluk Isveç'te kültür gelişmesine verilen önemi gdstermektedir. Bizde, milli eğitim ve kültür bakanlıklanna, genel bütçeden aynlan tahsisatın çok düşük olduğu bilinmektedir. Sonuç Üniversitelerde, yüksek okullarda, öğretim düzeyinin yükseltilmesi, öğrenciler için halen yürütülmeye gayret edilen kültürel hareketlerin (spor, müzik, konferanslar...) hızlandınlması, üniversitelerde ve diğer arastırma kuruluşlannda, gerçek Batı ülkeleri düzeyinde araşurmalar için hükümetçe yeterli tahsisat sağlanması ile arastırma ortam ve kültürünün gençlere örnek olacak ve imrendirecek duruma yükseltilmesi gerekmektedir. Senede beliriı zamanlarda tertiplenen ve belirli süre devam ettirilen kültürel festivaller için Kültür Bakanhğı ve özel kuruluşlann gayretleri elbette faydalı olmaktadır. Yalnız bu çalışmalardan belirli sayıda yurttaşlanmız faydalanabilmektedir. Yukanda da yazıldığı gibi sürekli ve memleket düzeyine yayılmış kuruluslarla geniş ölçüde toplumun genel kültürünün yükseltilmesi gelecek için çok verimfl olacaktır. Genel kültür yaygın olarak geliştirilmedikçe, ekonomik, ilerlemeler için sarf edilen çalışmalann bireyler ve toplumda gerçek, sürekli rahatlık ve mutluluğun sağlanamayacağı kanısındayız. Avrupa Topluluğu'na girmeyi istiyorsak ekonomik kalkınmamız yanında, belki de ondan daha önce kültürel kalkınmamız gerekmektedir. Dış üikelere konfeksiyon türü mailar satmamızın kalkınmaya yeterli olamayacağı, bunlarla beraber bilimsel yönden çalışma ve buluşlanmızı da dünya bilim alanına ulaştırmamızın, kalkınmamıza daha verimli olacağıru belirtmek gerekir. Hükümetin bu durumu önemseyerek üniversite içi ve üniversite dısı kuruluşlarda genç araştırmacüarı teşvik edici yardımlarda bulunması, dış ülkelerdeki bilimsel toplantılara katılmalarını desteklemesi, dünya bilim alamnda sesimizi daha cüretli duyurmamıza, bilimsel kültür ve bilimsel ortamın yerleşip birleşraesine önem vermesi gerekmektedir. Kaynaklar. Melih Cevdet Anday: Cumhuriyet Gazetesi 5 Mayıs 1989, Sabahattin Çetin: Cumhuriyet Gazetesi Dergisi, Bozkurt Güvenç tnsan ve Kültür Remzi KitabevL ht, Doğan özlerrv Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi Remzi KitabevL tsu Aydın Gürv Cumhuriyet Gazetesi 11 Haziran 1989. Kültürlü insan kimdir? Kültürlü insan; aiie, yakın çevre, yerel ve genel toplum, memleket ve dünya sorunlan ile ilgili sanat dallannda (müzik, resim, tiyatro...) kendi ölçüsü orantısında görgülü, bilim ve bilimsel araştırmalan az çok değerlendirebilen, insaninsan ilişkilerini benimsemiş, kin tutmayan, affetmesini bilen, düşünen ve düşündüklerini değerlendiren, kendisine ve başka insanlara saygılı, özgürlükçü, medeni cesaretli, pozitif, çağdaş görüş ve gelişmeleri izleyen ve uygulavan kimse olarak nitelenebilir. Böyle önemli amaca ulaşabilmek için ekonomik yatınmlar kadar, belki de ondan daha büyük ölçüde kültürel gelişmelere yatınm yapılması ve bu yatınmlann ciddi programlarla Batı kultürüne ulaşacak biçimde memleket yüzeyine yaydınlması gerekmektedir. Evvela ükokul, orta ve liselerin kültürlü öğretmenler, yeterli araç ve gereçlerle donatılması gerekir. Bununla beraber, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizden başlamak üzere yetişkinlerin eğitimi de de alınmalıdır. Memleketin her köşesinde, özellikle ana merkezlerden uzak il 15 günde 4. basım tsveç örneği Kültürel yönden geiişmemiş bir ortamda, kültürlü gençlerin yetişmesi zorlaşmıştır. Sakat kültürlü bir ortamda ancak sakat kültürlü bireyler gelişir. Bu da toplumda düzenli ve mutlu yaşamı geciktirir. Çocuklar ve gençlere ana babanın, yüksek idari veya özel büyük tSTANBUL ÜNtVERSİTESt İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME fKTtSADI ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜCÜ YAV1NLARIM ÖCRETİM KURUMLAJU, ÖCREVCİ, İŞLETMECİ VE İŞLETME VÖNETtClLERİNtN İSTİFADELERİNE SUNUYOR KİTAB1M ADI: Isfctme Yonnıım Hukukj YOOdcn lfcil*vcra> llittileri (Ttmd) Hokuki Yöodcn l x i t t w a ı lln lOtaylaıKınrtar) Oroinı Y 0 n a « i r o m i m Poiolojisi Pazırlanu Coinfrası Ar«sunna Vomeın Bilnni •»vnuus A;ısın<luı IfbUım liletmderde K«ı Det°rlonede Pskottkuik lîUlisuk ve Arajjırma Mclojlan Enduunyrl Kalıt; Konuolu Devnra Tirihı Sos>«l Pazarlınu Yaretay 1; Huknku K«»rl»nojll De|eri^H7SX1977) YOneumdc luausıik YımudokLizuncu Gün Donuır. NokUsmdakı Insınlık Suuyıdc Davruus Bılımteı Islctme Bılınn ve Yonetim MufusdK Ittckri Sooyolopyc BaslangK Pazarbma Arajıırmalan Çaldai Yonetım DusüiKmnin Evnmı TOketici Davranı$ı Endüjtn llıjkılerı Pcrsond Yonctımı lilamderıle Oavranı; Türkıye'de l^letıne Bilıminjn ÖncuierilK Armajan OTd. Prof Dr Ûroer Ceial SARCa ArımSan lilamelerde Fınansal Y&nctun Kalkınnu %c Saaayı EtonomBi Iklısaı Teunsi. Ikıisal PoUlikabn »c Iştamc Yen«ım Mulusctnı Sigoru Pazarlaması Pajariama YAnaimi « Straıcjıkri Gcnlun vt YOnaicı Ifietmcde Insan Davranı^ Yaudeı Dırılcn Türkıyt Ekooomisı biamder l(ın Gcncl lıuıisuk litamc Yonctkili|i Uluslararası Yontum DERClLtK: YoiKum Dergsı Organızasyon Dergisi Faab BBri IfİK 165 97 S0 / 265 Odandı laeme Adrcsı I.Ü. Islcımt Fakültesı bkune Iktisadı Enstıuisg Müdür^uju HovSBORıulKlilıııan 8OM0 İSTANBUL T ı a ı l l a l Sajiton: Ncn: 10 « 2 5 Adet *IO 16 «e 30 Adet «k20 51 »E UMÛ «.» YAZAK1: IİYAT1: Ptof. Dr Kem«i TOSUN 8.00O TL. Prof. Dr. Kaıtal OÖLZMAN t 0OO TL. Prof Dr. Kcnıal OCUZMAN 7 000. TL. Pıof. Dr. Boiou KOBU 14.000. TL. Prof. Dr. Erol EREN 10 000 TL. GaroKTDdobcz (Çnıri) 5 000 TL. Prof. Dr. Kmnl KURTULUŞ 7.SO0 TL. Pıof Dr Fual ÇELEBIOÖLU S 000. TL. Prof Dr. llhan ERDOCAN 6 000. TL. Prof Dr Kenau GÜRTAN 10 000.TL. Prof Dr. Btıleıu KOBU 8.000 TL. Prof Dr. Yılma* ALTUC 4.00O. TL. Prof. Dr Muhülın KAR.4BLLUT1 SO0. TL. Prof. Dr. Ketnal OCUZMAN 5.000. TL. Prof Dr. O t u n IDIL 6 000 TL Leaur R. Brown (Çevin) ; O O TL. O M«arovi(Pasıd (Çevirı) 5 000 TL. R Dr»kc P Smılh (Çcvin) 4.000 TL. Prof. H. Jacab (Çevın) S 000. TL. Prof. Dr. Fendun ÖZGÜR 10 000. TL. Prof G.Kculer (Çcrırı) 6 000 TL. Prof. Dr Ktraal KURTULUŞ !.OOO. TL. Prof. Dr. Aulla BAR"ıNSEL 7O0O.TL. Prof. Dr. MulutTin KARABULUT7.y)0. TL. Prof Dr. Nıuret EKİN 7 500 • TL. Prof Dr. Sciçnl YALÇ1N 6.00O TL. Prof Dr. llhan ERDOGAN 6.000. TL. Kofektif 7.SO0. TL. Kolcktıf 7.500. TL Prof Dr. AlÜb GÖNENLI 11.000TL. Prof. Dr. Akın İLKİN 8.000 TL. Prof Dr. Ahmcı K1LIÇBAY 7.500 TL. Moort/Jacdickc (Çrvın) 10 000TL Prof Dr. Muismn KARABL LLT4 000 TL. Prof Dr. Muhiıtm KARABULLnn.300. TL Prof. Dr. Ismaıl KAYA Kolektıf (Çcvin) 5.000. TL. Prof. Ketth DAV1S (Çevın) 11.000 TL Prof Dr. Zeyy» HATIBOCLU7.500 • TL Prof Dr. Orhan IDIL 8 000 TL. Prof Dr. Tamer KOÇEL 10.000 TL. Arvind V.PHATAK (Çevın) S.SOO TL. 11 Sayı lndırimli Tek S»yı 10 Sayı Indinınli Te«S»yı 7.500 1.000 7.000 1.000 • TL TL TL TL TOPKAPI ŞİŞE SANAYİİ A.Ş.'DEN TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUDUR Şirketimizce azami brüt %71.63 oranı üzerinden iskonto edilmek suretiyle, ihraç edilecek A tipi, 360 gün vadeli, 2. tertip 2. seri 5.000.000.000. (beş milyar) TL. tutarındaki finansman bonoları 3.10.1989 tarihinden itibaren 10 gün süre ile satışa aracılık eden, Camiş Menkul Değerler A.Ş. tarafından aşağıda adresi belirtilen yerde satışa sunulacaktır. 8u finansman bonolarının halka arzı, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2499 sayılı kanun ve 86/11130 sayılı Bakanlar Kurulu Karan'na dayanılarak çıkarılan seri. III, No. 4 sayılı tebliğ uyannca verilen 15.8.1989 tarih ve FB.48/T12 sayılı iznine dayanmaktadır. Ancak bu izin, finansman bonolarımızın ve ortaklığımızın kurul ya da kamuca tekeffülü anlamına gelmez. 1. Ortaklığın ödenmiş sermayesi: 37.400.000.000. TL. 2. İzahnamenin tescil tarihi: 17.8.1989 3. Finansman bonolarının vade tarihi: 28.9.1990 4. Finansman bonolarının ödenmesini garanti eden banka: Yoktur. 5. Satış süresinin birinci günündeki satış fiyatı: 1.000.000. TL'lik kupür 609.352. TL, 5.000.000. TL'lik kupür 3.046.758. TL. 10.000.000. TL'lik kupür 6.093.517.TL. 6. Satışın yapılacağı yer: Camiş Menkul Değerler A.Ş. Barbaros Bulvarı No. 125 Camhan, BalmumcuBeşiktaş/İSTANBUL 7. Diğer hususlar: a) Kupür dağılımı Kupür değeri (TL) Adet Tutarı (TL) 1.000.000 1.000 1.000.000.000 5.000.000 400 2.000.000.000 10.000.000 200 ? 000 000 000 TOPLAM: 1.600 5.000.000.000 b) Geri ödemenin yapılacağı yer: Camiş Menkul Değerler A.Ş. Barbaros Bulvarı No. 125 Camhan, BalmumcuBeşiktaş/İSTANBUL Bilgi Yayınevi Bilgi Dagıtım Meşrutiyet Cad. 46/A Telf: 131 81 22 131 16 65 134 12 71 YenişehirAnkara Babıâli Cad. 19/2 Telf: 522 52 01 526 70 97 CağaloğluİSTANBUL Üniversitemize bağlı Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programalığı Programı tarafından 14 Ekim 1989 tarihinde, Uygulamalı Analist Programcı Kursu açılacaktır. Toplam 250 saat süreli 7 ders içeren kursun kayıtları başlamıstır. Kurs Gnıpian: a) SalıPerşembe (9.0013.00) b) CumartesiPazar (9.0013.00) Kurs Progranu: Bilgisayara Giriş COBOL DBASE III + Işletim Sistemleri Veri Yapısı ve KütOk Organizasyonu Sistem Analiz Proje Kursa kaolacaklann en az lise mezunu olmalan gerekmektedir. Kursu başanyla bitirenlere "Sertifika" verilecektir. Başvuranlann, şahsen, kimlik, 2 resim ve diploma ash veya sureti ile birlikte aşagıdaki adrese yapılması gerekmektedir. Adres: Boğaziçi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Programı, Kuzey Kampus, Eğıtim Teknolojisi Binası BBlok 3. Kat. Bilgi için: 163 15 00 / 306 veya 307. BOĞAZİÇt ÜNtVERStTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI PROGRAMI UYGULAMALI ANALİST PROGRAMCI KURSU ZEYNEP EREN (TATOĞLU) NEVZAT EREN evlendiler. 2.10.1989 İSTANBUL tLAN ALTEVÖZÜ SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN ESAS NO: 1989/24 KARAR NO: 1989/22 SANIK: Rezzuk Uzun, Ali ve Fatma'dan olma, 1340 D.'lu, üçeEnek Köyü nüfusuna kayıtlı ve mukim Altınözü. SUÇ: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında müsnet suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda; sanığın neticeten 32.000. lira agır para cezası ile cezalandınlmasuıa, cürme vasıta kılınan dondurmacılık meslek, sanat ve ticaretinin 3 ay süre ile tatiline karar verilraiş ve karar kesinleşmiştir. Is bu ilan özeti TCK'mn 402/1. maddesi geregince ilan olunur. 17.8.1989 Basın: 33083 1989/31 Davacı Osman Tokmak ile davalı Nuri Tokmak arasındaki kayıplık nedeniyle ölüm kararı verilmesi davasında verilen ara kararı gereğince: Ceyhan Doruk köyü hane: 14'te nüfusa kayıtlı davacının murisi davalı Nuri Tokmak'ın gaip olduğu bildirildiğinden adı gecen gaip hakkında bilgisi olanknn duruşmanın bırakıldıgı 5.12.1989 gunünden evvel mahkememize bilgi verilmesi 7201 sayılı kanunun 31. maddesi gereğince ilan olunur. 13.9.1989 Basm: 43570 CEYHAN 2. ASLlYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN FATİH 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1989/578 İstanbul, Fatih, Arpaemini Mah. Cilt 005/07, sayfa 29, kütük 624'te nüfusa kayıtlı bulunan Adnan tlyas ile Mebrure'den olma 4.1.1956 doğumlu olan ve orta derecede zekâ geriliji denilen akıl zayıflığı hastalığı nedeniyle mahcur Ferudun Rışvan'ın hacir altına alınarak kendisine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan Fettah kızı ve halen Arpaemini Mah., Kürkçü Bostan Sok. No: 22 Fatih'te ikamet eden annesi Mebrure Rışvan, vasi tayin edilmiştir. İlan olunur. 13.9.1989
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle