25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKtM 1989 HAVA DURUMU Meteoroloji Genel Müdüriüğü'nden alınan bıigıye göre; yurdumuzda genel hava durumu, butun Mlgelerimiz parçatı çok buhitu, iakya. Marmara'nın doOusu, iç Ege, Akbeniz, Iç Anadokı, Karadeniz ile Do}u w Güneydoflu Anadokı MHfleten yer jer e*S olmak uzen saflanak ve gtt duruiulu sağanak ^*Hfl*aCAKLIĞIAi maya devam edecek. RÛZGÂR: Gürt ve Bat yönterden orta kuvvettB ) anında kuvvetice esecek. Denizlerde, „ , „•» Ege ve Bat Akdenc'de yıldız ve kara DENİZ: Mutedil açıktarda kaba dalgalı oiacak. Dalga yukseklıgı yel öteki denizleriırizde laMe ve lodos 12 Karadeniz acıkiannda 34 m. dolayında bulunacak. Van Göfan'46 Batı Karadeniz* 78 kuvvetinde K'nde hava sajanak yafelı geçecek. Rüzgar guney ve batı yönsaatte 1627 Bat Karadeniz* 3W0de lerden orta kuvvette yagış anında kuvvetlıce esecek. niz mili hızla esecek. CUMHURİYET/17 TÜRKIYE'DE BUGÜN Y 26° W ftyartakjr B ie°tr>Edime Y 25° W> Erancan B 17° 8°Eraırunı Y 17» a° EsUşoNr Y 16° 9»G*aanmı B 27° 22° Giresun Y 25° W Gumuşhane Y Y 17°10°HakMri Y B 24°M°lsparti Y B 18° 8°tsta*ul B B W> 9 ° b ı * B Y 19°C°K« Y Y iri2°ICjst«monu Y Y 12° 8°Kı»SBi Y Bokı B 16° 10° KJıttarei B Bursa 0 Y ÇanaMaJe B 18 12"Konya Çoum Y 16° 9°Küta»na B Denuli B 30° 13° Matalva Y B 23° 15° Y 22°16° Y 26°21° B 23° 14° Y M°12° Y 20° 10° Y 17° 14° 18° 8°RUB Y 17° 14° 19° 12° Samsun Y 17° 14° 21°ia°Siirt Y 24*14° 1«° 12° Smop Y 15° 12° 23°16°Sıvıs Y 14° 7° 14° rvMK B 15° 11° 18° 13° 7°l*aın Y 18° 14° Y 10° B 17° 9° 15° 8°Uşak 19° 9°van Y 19° 13° 16° 8°Vteoa Y 14° 7° 23° 13° ZonguUak Y 14° 12° 25° 18° Manısa 15° 8°KMan$ 18° 9°Meısn 15° 7°Mu0b 16° 8°Muş 27°17°t*flde 17°M°0nlu DÜNYA'DA BUGÜN Y 5° B V ABra B 21° A 24° A 29° Bafldat A 17° Bvcolona A 24» B 20» A 13° Bas« Y 5" B M° BOgnt B 15° 8 M° Btrtn B 22» B 16° Osto Bom B 11° B 16° Pans Brubel B 17° BmbiMşt. B M° Pıag Y 13° A 12° Cmm A 32° A 25° ROfTH Cazavlr A 23" A 32° Srtya Odde B 12° A 31° Şam A 29° FranMurt B 15° A 25* Srne Y 27» lunus A 26° Y 11° Varşora Y 9° Kahn A 26° Venotk B 18" Kopenhag B 15° Viyana A 19° B 16° «tefangtaıB 22° KUı MOfi Y 2«° 2Wı A 13° Amslenlam B 15° Aımun A 29° LcfiınoTad Londra Madnd Milano Montreal Moslnıa Münıtı MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Gazetecilik Aaçık Bbuluiiu Gi)ün«li Kfcarlı Sss* YyaJn»jc1u BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Divan edebiyatında, bir kasideye sıkıştınlmış gazel bölümüne verilen ad. 2/ Mantık... Hastalık, dert. 3/ Çürüme, mayalanma ya da hastalıklara yol açan tek hOcreli canlı. 4/ Gün... îlişkdn, değgjn. 5/ Ad kavmi hükümdarı Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi bahçe... Panltı. 6/ Şaşma belirten bir ünlem... Her teline onar boncuk geçirilmiş hesap araa. 7/ Arüann çıkardığı bir tür salgı... Bir nota. 8/ Cinsel güçsüzlük. 9/ Kars yakınlarındaki ünlü harabe yeri... Kulak iltihabı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Birden çok anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamının değil de uzak anlamının kullanılması sanatı. 2/ Notada durak işareti... Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtma. 3/ Kocaeli ilinde bir ilçe... Küçük erkek kardeş. 4/ Gözleri görmeyen... Güney Amehka'run çöl bölgelerinde yaşayan ve Patagony» Uvşanı da deniJen memeli hayvan. 5/ Anlak... Numaranın kısa yazılışı. 6/ Kuran'ı güzel, yüksek sesle ve usulünce okuma. 7/ Şalvann üstüne giyilen ve önde uzun iki parçası olan giysi... Boru sesi. 8/ Bir tür taze ve tuzsuz beyazpeynir... Eski dilde acı. 9/ Başkanlık. Adalar'a otomobîl girmeyeeek. Sayın Burhan Arpad, biz sadece Reşat Nuri Güntekin'in romanlannı yazdığı Büyükada'yı, H.Rahmi Gürpınar'ın yaşadığı Heybeliada'yı, Sait Faik'in Burgazada'sını Fazıl Ahmet Aykaç'ın Kınalıada'sını değil, Adalar bütününü seyiyoruz. Kayalardan başka kertenkele vefarelerin yaşadığı Sivriada'yı da seviyoruz. öylesine seviyorüz ki kaçak alınan kayalara bile sahip çıkıp bekçiliğini yapıyoruz. özellikle üniversite sıralarmda iken Cumhuriyet'i ve sizin yazılarınıa okumaya başladım. O zaman öğrenci gftzüyle okuduğum makalelerinizi şimdi yerel yönetici olarak sürdüriiyorum. Zaman zaman makalenize konu olan güzel Adalanmızda yaşayıp yaşamadığınızı bilmiyorum! Onlann kıymetini ve korunması gerektiğini yazmak için Adalar'da yaşamak tabii ki şart değil. Ama bizler yaşıyoruz. Hem yaz hem kış 365 gün yaşıyoruz Adalar'ı. Biz sadece Reşat Nuri Güntekin'in romanlannı yazdığı Büyük Ada'yi, H.Rahmi Gürpınar'ın yaşadığı Heybeliada'yı Sait Faik'in Burgazada'sıru, Fazıl Ahmet Aykaç'ın Kınalıada'sını değil, Adalar bütününü seviyoruz. Kayalardan başka kertenkele ve farelerin yaşadığı Sivriada'yı da çok seviyoruz. öylesine seviyoruz ki kaçak alınan kayalara bile sahip çıkıyor siluetinin bozulmaması için bekçiliğini yapıyoruz. Hele yeşille örtülü diğer Adalanmızı sadece insanı Ûe tarihi eseri ile değil, faytonu ile eşeği ile seviyoruz. Onun için Sayın Arpad, hiç tasalanmayın Adalar'a otomobil giremeyecek. Ayayorgi Tepesi'nde kimler lunapark kimler panayır kuracak bümiyorum. Biz böyle bir şey ne duyduk ne de bu konuda müracaat oldu. Zatıâlileri eğer misafirim olmayı kabul yasanın ışığında Yüksek Anıtlar Kurulu'nun 15151517 sayılı kararlan ile 2 nolu bölge kurul kararlan ile tstanbul İmar Yönetmeliği çerçevesinde yapılmaktadır. Türkiye'de yaz döneminde ilk kez inşaat yasağı Adalar'da uygulanmış, beş yıldır devam etmektedir. Yeşil alam koruyan hiç iskâna açmayan belediye yine Adalar Belediyesi'dir. Ancak halen kişilerin anayasal hakları dikkate alınarak kısıtlı şekilde inşaat uygulaması yapılmaktadır. Adalarda, Ada karakterine uygun, yüksek olmayan, silueti bozmayan otellere, gunübirlik turistik tesislere ihtiyaç vardır. Kıymetli varlıklar insanlardan tecrit edilerek korunamaz. Onlann insanlarca bozulmadan yaşanması için fonksiyonel hale getirilmesi gerekir. Büyükada'mn kıyı doğası muhafaza edilmektedir. Pitoresk özelliği korunrnaktadır. Gasp edilmiş sahiller yeşillendirüerek, düzenlenerek Ada karakterine uygun şekilde halka açılmıştır. Şarkılara konu olan çamlara gelince, camlar canımız gibi korunrnaktadır. Çam kesmeyi bırakın, dal kesen savcıhğa, adalete teslim edilmektedir. Aynca son 5 yılda Adalar'a 145.000 fidan dikilmiştir. Köşkler yıkılmıyor, üstelik Ada tarihinde şereflice korunuyor. Adalardaki tüm tarihi eserlerin envanteri yapılmış kartotekslere resimlenerek işlenmiştir. Sayın Arpad, bu saürlar ifadelerim için kâfı değildir. tstanbul coğrafyasmdan Adalar bir ressamın baş yapıtına attığı imza gibi durur. Adalar doğarun Istanbul tablosundaki son fırça vuruşlarıdu". Adalar bizim hayatımızuı bir parçasıdır. "Ada sahillerinde bekliyonım Her zaman yollannı gözlttyornnı." Sevgi ve saygılanmla. IART1SMA 6 0 Y I L ONCE Cumhuriyet Başvekilin ziyaretleri 3 EKtM 1929 Başvekilimiz Ismet Paşa Hazretleri dün saat 14'te Seyrisefain idaresine gitmiş ve Umum Müdür Sadullah Beyi ziyaret etmiştir. tsraet Paşa Hazretleri öğle yemeğini idarede Sadullah Bey ile yemişler ve bir müddet istirahatten sonra refakatlerinde Sadullah ve Cemiyeti Umurniyei Belediye azasından Emin Ali Beyler, idare müdürleri bulunduğu halde Ford fabrikasını ziyaret etmiştir. Fabrikada Başvekilimiz Fordun mümessilleri M. Kollens ile Muhittin Bey tarafından karşılanmıştır. Memleketin sanayi dalında sahasmda inkişafı için büyük alaka gösteren İsraet Paşa Hazretleri, Ford fabrikasının atölyelerini ayn ayn gezmiş, Muhittin Bey ile M. Kollensten fabrikanın vaziyeti ve inşaatı hakkında izahat almıştır. Paşa, Muhittin Beye bütün fabrikada memur ve işçi olarak ne kadar işçi çalışacağını sormuş, Muhittin Bey de "600 kişi" cevabını vermiştir. Başbakanımız ayrıca fabrikada bulunan bir traktör ile vinçleri ve makineleri yakından tetkik ettikten sonra fabrikadan aynlmıştır. tsmet Paşa Hazretleri bugün Sadullah Bey ile birlikte ve Burgaz vapuru ile^aat 10 da şehrimizden Yalovaya gidecektir. Başvekilimiz Yalovada birkaç gün kalacak ve Ankaraya avdet edecektir. eder, Adalar'a teşrif ederlerse kendilerine Ayayorgi'yi Ada karakterine uygun doğal granit parke taşlarla döşenmiş yolundan yavaş yavaş çıkarak gezdirebilirim. Biz Adalar'ın tarih, kültur, sanat, mimarlık ve doğa değerlerini korumak için kurulmuş her kuruluşa saygılıyız ve yardımlarını bekleriz. Adalar SİT alanı kapsamındadır. Bizden önce yapılması gerektiği halde k^ruma amaçlı planlan yapılamamış. Değil plan, haritası bile çıkanlmamıştı. Biz önce poligon noktalannın tespiti ve haritalannın yapırmm sağladık. Belediye meclisimiz iktidar ve muhalefet meclis üyelerinin oybirliği ile aldığı kararla plan yapımını Mimar Sinan Üniversitesi'nin Şehircilik Kürsüsü'ne vermiştir. Kürsünün başmda Adalar'ı SlT alam yapan Prof. M.Çubnk bulunmaktadır. RECEP KOÇ Adalar'da imar uygulamalan 2863 sayılı Adalar Belediye Başkanı Öğretmenlere de sendika Türkiye'de pek çok çalışan kesim gibi öğretmenlerin de örgütlenmesi yasaktır. Bırakalım sendikayı, dernek hakkından bile yoksunuz. Yakında 21. yüzyüa gireceğiz. Çağımız artık bilgisayar uzay çağı olarak nitelenebilir. Dünya giderek küçülmekte, uluslar hızla kaynaşmakta, ulusal sımrlar önemsizleşmekte iken, Türkiye'de pek çok çalışan kesim gibi öğretmenlerin de örgütlenmesi yasaktır. Bırakalım sendikayı, dernek hakkından bile yoksunuz. Eğer karşı çıkılan 'Örgütlenme'nin kendisi ise işçilerin, avukatların, doktorların, mimarlann, tüccarlann ve işadamlarının örgütleri var. O zaman korkulan öğretmenlerin (ya da genel olarak memurların) örgütlenmesi ise bunun hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur. Zaten dünyadaki pek çok ülkede öğretmenlerin sendikası var. Bu sendikalar işçi sendikalannın bağh olduğu üst örgütlere bağlı olarak çahşmalarını sürdürüyorlar. Sözgelimi Federal Almanya'da öğretmenlerin üye olduğu Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW), işçi sendikalanmn üst örgütü olan Alman Sendikalar Birliği'ne (DGB) üye. Aynca ülke düzeyinde örgütlü sendikalar uluslararası öğretmen sendikalanna ve onlar da Uluslararası İşçi Sendikalan Konfederasyonu'na bağhdırlar. Bu olgulara bir de uluslararası sözleşmelerde öğretmenleri ilgilendiren bölümleri ekleyebiliriz. Ülkemiz öğretmenlerinin örgütlenmesinin önündeki engellerin hemen kaldınlması yükümlülüğü ortada durmaktadır. Zaten hemen anılan sözleşmelere uvmamak hem de öteki uluslararası sözleşmeleri onaylamamış olmaktan dolayı dünya ve Türkiye demokratik kamuoyu karşısında düştüğümüz durumlardan bir türlü kurtulamıyoruz. Yurdumuzda öğretmenlerin gelir durumu aynntılı bir bicimde sık sık yayunlanıyor. Ay NURETTtN YILDIRAN nca da görüyoruz, yaşıyoruz. Mutlaka ikin Almanca ötretmeni ci bir iş tutmak, insan gibi yaşama olanaklanndan yoksunluk, borç içinde yüzmek, toplum içindeki yerinin giderek kötüleşmesi, calıştığı alan olan eğitimin biçimlendirilmesine sokulmama, yönetimde ya da yöneticilerini seçmede söz hakkına sahip olmamak... Bu durumdaki öğretmenlerin önünde bir tek yol vardır: örgütlenmek. tstemlerini örgütleri aracılığıyla dile getirmek ve gerçekleştirmeye çalışmak. Çağdaş dünyada insanların istemlerini yasal yollardan dışa vurma ve elde etmeye çalışmasını engellemek hem anlamsızdır hem de sürgjt olanaklı değildir. Yasalar toplumsal meşruiyete ters düşmüşlerse uzun süre kalamazlar. Sendika ve dernekler yasalanndaki ilgili maddeler tez zamanda iptal edilmek zorundadır. Zaten anayasada bile öğretmenlerin sendika kurmasını engelleyen bir hüküm yoktur. Sendika kurma hakkımızı engelleyen yasal düzenlemelerin bir an önce kaldırılmasıru bekliyoruz. Kira vurçunculugu Ev ve apartman kiralan gittikçe artmaktadır. Bir çok ev ve apartman sahipleri büyük vıugunculuklar yapmaktadırlar. Beyoğlu, Şişli ve civannda 45 odah evlerden 50100 liraya kadar kira istenmektedir. Cadde üstünde olanlardan bundan daha fazla talep olunmaktadır. Bazı kimselerin ev veya apartmanlan kiralayarak başkalanna parça parça daha fazla fıatla vererek ticaret yaptıkları da görülmektedir. Alakadar dairelerin bu vurgunculuğa mani olmalan lazımdır. Pratisyen hekîmlerîn smnınları Yetkililerin ülke sağlık sorunlarını çözmek ya da bu yolda girişimlerde bulunmak diye bir kaygıları yok. Soruna tüm sağlık personeli ve kamuoyu sahip çıkmalıdır. Yaklaşık her altı ayda bir 10 bin civannda pratisyen hekim, bulunduklan konumdan kurtulmak için TUS'a (Tıpta Uzmanhk Sınavı) giriyor. Altı aylık sınav periyotlannın arasında kalan sürede ise enerjilerini bir sonraki sınava hazırlanmakta kullaruyorlar, ya da kullanmaya çalışıyorlar. Yani (genelleme yaparsak) hizmeti "idare etme" mantığıyla götürüyorlar. Bu da çok doğal. Çünkü verili koşullarda yürütülen hizmet tatminkâr değil. Aynca pratisyen hekimlik de hiç "tunut" vaat etmiyor. Dolayısıyla altı senelik yüklü bir eğitimden geçmiş pratisyen hekimler böylesi tatsız koşullarda çalışmaktansa uzmanhk kapılarını zorluyorlar. Kazanamayan büyük çoğunluk ise giderek daha küskün ve daha şevksiz bir biçimde 'idare etmeye" devam ediyor. rilmesinde, birinci basamak sağlık hizmetliSonuçta kim ne kazamyor? lerinin yeri nasıl değerlendirilmektedir? Bu Yetkililerce, bugün sağlık hizmetlerinin ve hizmeti sürekli yer değiştiren, maddi ve manevi açıdan tatmin olmayan, sorunlanrun çözümünü uzman hekim olmakta arayan ve bu nedenle "hizmete" angaje olamayan söz konusu pratisyen hekimlere mi vermeyi düşünmekteler? Göründüğü kadarıyla yetkililerin de anlayışı birinci basamak sağlık hizmetlerini (hekimi, hemşiresi, sağbk memuru ile bir ekip hizmeti olduğunu yadsımıyoruz) "idare etmek" tir. Ülkenin sağlık sorunlannın çözümünü ise büyük' ölçekli tedavi edici kurumlarda ve onlarda yer alacak Gazi Yaşargil örneği dünya çapında ün yapmış uzman hekimlerde aramaktadır. Sonuç şu ki yetkililerin ülke sağlık sorunlarmı çözmek ya da bu yolda girişimlerde bulunmak diye bir kaygılan yoktur. O halde soruna yetkililerden çok, tümüyle sağlık personeli ve kamuoyu sahip çıkmalıdır. Yaşam bunun olanaklannı sunmaktadır. Yeter ki mevcut "duyamzlıktan" sıynlıp artık gereken "üslup" takınılsın. SERDAR ERSU Pratisyen hekim 30 Y I L ÖNCE Cumhuriyet Petrol rafinerisi 3 EKtM 1959 Dünyanın sayılı dört petrol şirketi tarafından Mersinde inşaasına karar verilen rafineri tesisinin hazırlık safhası sona ermek üzeredir. Heyet mümessilleri bugün Dışişleri Bakarüığına gelerek plan ve projelerle alakalı hususlarda görtlşmeler yapmışlardır. Haber verildiğine nazaran, inşaatla ilgili mukaveleler hazırlanmış bulunmaktadır. Ortadoğu'nun üç milyon ikiyüz bin ton kapasiteli bu en büyük rafineri tesisinin temeli kasım ayında büyük bir törenle atılacak ve iki yıl sonra faaüyete geçecektir. Almanya'nın isteği Yetkili Bahriye kaynaklan tarafından bugün açıklandığına göre, Batı Almanya, müttefiklerinden büyük destroyerler inşa etmek için müsaade istemek tasavvurundadır. Batı Almanya'yı NATO'nun bir üyesi yapmış olan anlaşma gereğince Batı Almanya'nın gemi inşaası kısıtlanmış ve 3000 tona kadar gemilerin inşaasına müsaade edilmişti. Gemi inşaasında çalışan uzmanlar, mesela roket fırlatıcısı gibi yeni teknik techizatla donanmış oiacak gemiler için bu ölçünün kâfi olmadığıru belirtmektedirler. Galata rılıtınıı davası Galata nhtımı olaylanndan sanık 19 kişinin suçüstü yargılanmasına bugün saat 9 dan itibaren 9. Asliye Ceza Mahkemesinde devam olunacaktır. Bilindiği gibi olay anında nhtımda ödevli bulunan gazetemiz partiler muhabiri Egemen Bostana ile Vatan gazetesi partiler muhabiri Hilmi Yavuz da sanıklar arasında bulunmaktadır. Yavuz, bir önceki celsede, iki üniversite öğrencisi sanıkla beraber biner lira kefaletle serbest bırakılmıştır. Egemen Bostancı ve 8 partili sanık halen tutuklu bulunmaktadır. Bugünkü duruşmada 10 tanık dinlenecektir. Mahkemenin diğer tutuklu sanıkları da serbest bıraküması beklenmektedir. OKURLARDAN Sözleşmeli personel zamları Bizler Emlak Bankası'nda çalışan bir grup sözleşmeli personeliz. Bizlerin sorunu, KtTlere temmuzdan itibaren verilen zamlann bize daha verilmemesi. Verilrftemesi bir yana maaşlarımızdan kesilen Emekli Sandığı ve tasarruf kesintilerinin arttınlması, böylelikle maaşlanmızın otomatikman azalması. İş böyle iken cığ gibi büyüyen hayat pahalılığından da nasibimize düşeni fazlasıyla alıyoruz. Sizden ricam zam bizlere verilecek mi verilecekse ne zaman verilecek, yoksa bizleri unuttular mı? Bu konuda yetkililerin açıklamasını bekliyoruz. Bir grup sözleşmeli personel adına &A. Kozyatağı Kerbeladan farksız Kadıköy yakasının "iyi sulan" ile ünlü Kozyatağı semti şu sıralar Kerbela'dan farksız. PTT ve tSKl'nin sürekli olarak yollan kazması ve bu işlemi suyun en gerekli olduğu günler olan cumartesi, pazar ve pazartesi de duraksamadan yürütmesi tüm çevreyi susuz bıraktı. Bir de havalar bozup ilk yağmur duşünce susuzluğa caddelerdeki dizboyu çamur eklendi. İSKİ ve PTT çalışanlannın işlerini hızla bitirmelerini ve semtimizi bu dertlerden anndırmalanm istiyoruz. NtL KIZILYALIN Kozyatağı yardımlara bağh Adım Cemal Seçen. Manisa'nın Sangöl ilçesi Tırazlar Cad. Konak Mh. Kanal Küme Sok. No: 5'te oturuyorum. Geçimimi zorunlukla sürdürecek kadar fakirim. 8 yaşmdaki kızım Gülcan Seçen'in kalbi delik, konuşamıyor ve duymuyor. tzmir Ege Üniversitesi'nde 15 gün tedavi edildi. Doktorlar tstanbul'a havale ettiler. Bir ameliyatla konuşabileceği, duyabileceği ve kalbinin de normal duruma getirilebileceği söylendi. Bu ameliyatın 12 milyona mal olabileceği bildirildi. Çok sevdiğim yavrumun yeniden yaşama döndürülebilmesi için hayırseverlerin yardım ellerini uzatmasını bekliyonım. Baba CEMAL SEÇEN Pazar gunü çıkan, "Kızın Adı Fadik..." başlıklı "Ankara Notları" şöyte bitiyordu: "...Vuralhan olayını inceleyen büyüketçi düzeyinde üç uzman, daha işe başlar başlamaz, şaşırıp kalmışlar mıydı? Ercan Vuralhan'ın Dışişleri Bakanlığı görevlisi olarak değil, Milli Savunma Bakanı olarak, bir işleminin karşısında kalakalmışlar mıydı? Neydi o işlem? Rapora girdi mi o olay? Rapor açıklansın hele bir, gorelim..." Kendi kendime düşünüyordum, soruyordum; yanrtını da veriyordum: Rapora girer mi bu olay? Üç elçinin görevi, Vuralhan'ın MiHi Savunma Bakanlığı'ndaki işlemlerini incelemek değil ki Dışişleri'nde görev yaptığı sırada, zırhlı araç alımında yaptığı işler. Peki, Vuralhan'ın Milli Savunma Bakanlığı sırasındaki işlemleri ne oiacak? Şimdilik bekleyeceğim; araştıracağım; gazetecilik görevi nasıl da güç iş. Vuralhan'ı bulup konuştum; bir başka "Ankara Notları "nda yazacağım! • •• Avrupa dönüşü ayağımın tozuyla Mersin'e gıttim; orada, "demokrasi ve basın" konulu bir konuşma yaptım, döndüm. Mersin Belediyesi'nin düzenlediği şenlik, ekimin başına dek sürüyordu, ben beklemedim. Cumhuriyet, Adana Bürosu'ndan Bayan Berat Günçıkan'ın "Mersin Kültür Sanat Şenliği"yie ilgili haberlerini okumuştum. Mersin'e 1942'den beri ilk kez bale getirilmiş, bu güzel bir şey. Sanatçı Gülşen Karakadıoğlu'nun, "şenlik" çalışmalarına katkısı küçümsenemez. Mersin'e gitmişken, elbet yalnız konuşma yapıp dönmekle yetinmedim; göz ucuyla da olsa, buradaki kimi sorunlara, olaylara bakmak istedim. Asil Nadir'in Çukurova bölgesine yaptığı yatırımlar, 1983 yılında, narenciye dışsatımı ticaretiyte uğraşan MEYNA A.Ş.'yi kurmasıyla başlamış. Daha sonra, Adana Çukonam adındaki şirketi satın almış, 160 dekarlık alan üzerindeki bu kuruluş, daha sonra yapılan eklerie, 65 dekarlık kapalı bir alana da kavuşmuş. Günlük narenciye paketleme sigası (yeteneği), bin tona çıkmış. Asil Nadir, daha sonra Türkiye'nın en büyük narenciye özümleme kuruluşu olan TÜDAŞ'ı da satın almış. Bu kuruluşlar halen MEYSİN adı altında, Asil Nadir'in Poly Peck Şirketler Grubu içinde harıl harıl çalışıyorlar. Tahta ambalaj sandıkları, plastik ambalaj kapları üretme, yaş sebze, meyve paketleme, soğuk hava, stoklama, meyve sulan yapma gibi işler de var. MEYNA A.Ş. ağırlıklı olarak narenciye alırn satımı, dışsatımıyla uğraşıyor, bu alanda bölgenin en büyük şirketi. Aynca, yaş sebze, meyve, bakla, buğday, pirinç pazarlaması ile de uğraşıyor. Gazeteleri zarar ettiğinde, açıkları nereden kapatacak? Buralardan kapatıyordur ne bileyim ben! Mersin'de konuşrnam bitince, okurlar ilginç sorular yönelttiler; bunlardan birkaçı şoyleydi: ' Türkiye'de gazetelerin satın aJınmasının perde arkası hakkında yorumunuz? Sayın Ekmekçi, Cumhuriyet yazarı ilk sayfada Faisal Finans'ı yerin dibine geçirir, ikinci sayfada ise Faisal Finans reklamı var, bunu nasıl açıklarsınız? Gazetenizi yeterti buluyor musunuz? Değilse neden, ne yapılabilir? Sa^n Ekmekçi, konumuz "demokrasi kültüru vs basın". Türk demokrasi kültürüyse konumuz, soracak sorum yok. Olmayan bir şey için soru sorulamaz. Ama basın için değinmek istediğim konular var; tüybrimi ürperten bir konu, basında tekelleşme; malumu âliniz, Kıbrıslı bir işadamı, başbakanımızın da desteğiyle gazetelere el koyuyor. Bu konuda yapacak bir şeyler yok mu? ikinci konum ise basının bir konudaki duyarsızlığı; Türkiye parça parça satılıyorken, Cumhuriyet Gazetesi dışında, diğer gazeteler niye bu kadar duyarsız? Bir an önce sağlığınıza kavuşmanız dileğiyle saygılarımı sunarım... Patron, işçi olmadan nasıl var otabilir ki? Bu durumda, uzun dönemde Koç ve Sabancı için de demokrasinin var olması gerektiğini düşünür müsünüz Sayın Ekmekçi, bir yazar olarak, gazete, topluma istenilen haberi verebiliyor mu? Veya okuyan kişiyi tatmin edebiliyor mu? Bu konudaki düşünceteriniz nedir? Teşekkürler..." Sorular daha çoktu, insanı duygulandıracak olanlar da vardı; örneğin şoyle: "Sayın Ekmekçi, yazıiarınızı zevkle okuyoruz; kısa özgeçmişinizi ve kalp rahatsızlığınızı kısaca anlatır mısınız?"; anlatmadım, sayrılığımın benim sorunum olduğunu söyledim; kafa ütülemedim, iyi mi? Bu yöreler, değişik budunların, etnik kökenli yurttaşların, değişik dinsel toplulukların yaşadıkları yerler; tumü bir arada kardeşçe yaşar giderler. 12 Eylül'den sonra, bu yörede, Arap Hıristiyan kökenli yurttaşlara baskılar arttıkça arttı mı? Bunun somut ömeklerinden bir ikisini vermek istiyorum: 1984 yılında, Arap kökenli, Hıristiyan bir Türk yurttaşı, kızına AnneMari adını vermek ister; gel gelelim, nüfus memuru, "Olmaz" der, olurdu, olmazdı, derken memur yumuşayacakmış gibi, "Hadi gene, sana bir kıyak yapayım, kızın adı "Meryem" olsun, sen de uzun etme artık!" der. Kızın adı Meryem olur, ama Hıristiyan yurttaş, mahkemeye basvurur, "AnneMari" olarak değiştiriltr. Olaylardan biri de Türk Hıristiyan çocuklara zorunlu din dersleri olayı. "Din düşüncesi" yerine, Hıristiyan çocuklara, aptes alma, namaz kılma, kelimei şehadet öğretilmesi. "Zorunlu din dersleri"nin sonucunun böyle olacağı, başından belliydi; Kenan Bey, ne denli üzülürse üzülsün! Bir başka uygulama da askerlik çağındaki gençler üzerinde yoğunlaşıyor. HıristiyanTürk yurttaşı gençlerin, bu yılbaşına dek dosyalarına, "GM" yazılıyor, Sıvas, Amasya gibi illerdeki askeri birtiklere yollanıyorlardı. Daha sonraki dağıtımlar ise genellikle Doğu Anadolu Bölgesi'ne yapıldı. "Deniz" ya da "Hava" birtiklerinde görev almalan kesinlikle olanaksız mıydı? 19801988 arası dönemde askerliğini yapmış, Hıristiyan gençlerin dosyaları incelenirse, bu ortaya çıkabilir mi? "GM" imi, "Gayri müslim" mi demek? Askerliğini asteğmen olarak yapanlara da yedek subay okulundan sonra, "sakıncalı" işlemi yapıldığını söylediler. Bunlar da özellikle Trakya'daki birliktere mi gönderiliyorlardı? Buna iki ömek: Okul dönemini Polatlı'da geçirdikten sonra, "sakıncalı" diye Çorlu'ya gönderilen endüstri mühendisi Cems Beylunioğlu ile yine yedeksubay okulundan sonra kura sonucunda Kıbrıs'a gitmesi gerekirken, Keşan'a gönderilen Ermeni asıllı sağın (doktor) Şahin Kısadur, olayımızı aydınlatıcı niteliktedir sanıyorum... Bu konularda yetkililer açıklama yollarlarsa, olduğu gibi yayımlanacaktır; bir aksaklık olmuşsa, bir gazeteci olarak düzeltilmesine ya da açıklanmasına yardımcı olmuşsam, görevimi yapmış sayacağım... Son olarak, Mersin'de 25 Ocak 1989 günunden beri, Akdeniz Gübre'de suren "grev"den söz etmek istiyorum. 674 işçinin çalıştığı bu grev, 250 günü aşkın bir süredir sürüp gidiyor. Basın da yazmaktan bıktığından mı ne, unutuldu, unutulacak. Grev bu denli sürünce, buradaki işyeri kapanacak arsaları satışa çıkacak; sonra etendim, Hact Korkut Bey, bu arsaları ucuza kapatacak mı? Ne bileyim! MALATYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1983/272 Davacı Mustafa Özel Vekili Av. Bayram öztan tarafından davalı Ali Osman özel mirasçılan aleyhine mahkememize açılan Kapıkaya köyü 57 nolu parselin davalı mirasçılan adındaki tapusunun iptali Ue müvekkili adına tapuya tescüini talep etmiş, 18.7.1989 tarihli dilek'çe ile davaya Mehmet özel, Ramazan Özel ve Abdulvahap Özel'in müdahil davacı olarak kabulünu ve anılan parselin müdahil davacılar ile davacı müvekkili adına eşit hisseler oranında tescilini talep etmekle; Ali Osman özel'in mirasçılan olup, veraset ilamına göre Veysi, Hatice, Naime, Mehmetali, Saadet, Ahmet Turan, Hasan, Ummühan, Hidayet Mehmet Zeki ile Nadire özel'e velayeten kendisine asaleten Nazife özel'in adresleri meçhul olduğundan müdahale dilekçesinin ilan suretiyle tebliğine karar verilmekle duruşması 31.10.1989 gününe bırakılan mahkememizın yukarıda numarası yazıh dava dosyasına adı gecen mirasçılann hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri aksi takdirde müdahale talebini kabul etmiş sayılacaklan ve yokluklannda duruşmaya devam olunup karar verileceği hususu müdahale dilekçesinin tebliği yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. GEÇEN YIL BUGUN CumhuriYet Okuma yıb olmalı Şili'de büyük gösteri 3 EKtM 1988 Şili'de "Pinochet'ye hayır" kampanyası önceki gün başkent Santiago'da yüz binlerce kişinin katüdığı dev bir gösteri ile domğa tırmandı. Ülkedeki tüm muhalefet güçlerinin katıldığı gösterinin Şili'de son 15 yılda meydana gelen en büyük kitlesel olay olduğu kaydediliyor. BBC gösteriye 400 binden fazla kişinin katıldığını haber verdi. İki gun sonra halkın sandık başına giderek cunta lideri Pinochet'nin devlet başkanlığımn 8 yıl daha uzatılmasına "evet"' ya da "hayır" diyeceği Şili'de propaganda yasaklan dün başladı. Yeni öğretim yılı başladı. Hayırlı uğurlu olsun. Bana göre eğitim ve öğretimimizin en büyük eksiklerinden birisi okuma alışkanlığımn gençlere kazandırılmamasıdır. Ülkemizin plajlannda Batılı turistler gördüm. Güneşlenirken havlulannın yanında birer kitap duruyordu. Bizim insanlanmız ise etrafı seyrediyorlardı. Batılı boş zamanını kitap okuyarak değerlendiriyordu. Her yeni kitap, yeni bir dünyayı tanıtır bize. Bu yeni dünyalan gençlerimize tamtmak için bu yıl okuma yılı olmalı derim. Sevgili gençler, bir öğretici olarak sizlere sesleniyorum. Kitap okuma eksikliğinizi tamamlamalısınız bu yıl. SEROL ÖMERLER Buca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle