20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 25 EKİM 1989 Sıkı güvenlik önlemleri altında yargılanan binbaşının tutuklanması istemi reddedildi, avukatlarla polis arasında tartışma çıktı A • İstanbul Haber Servisi "Devrimci Gençlik" Dergisi Yazı İşleri Müdürü ve Sahibi Gülten Demir, İstanbul DGM'ce tutuklandı. Tutuklama tepkilere yol açarken, "yayın yolu>la bölücülük propagandası yapmak" iddiası ile bundan bir süre önce tutuklanan Yöneliş Dergisi Yazı İşleri Müdüru Aytaç Varol'un tahliye istemi reddedildi. "Devrimci Gençlik" Dergisi Yaa İşleri Mudürü ve Sahibi Demir'in tutuklanması, "Devrimci Gençlik" ve "Yeni Çözüm" dergileri tarafından yapılan yazılı açıklamalarda kınandı. Her iki açıklamada da Demir ile birlikte tutuklu bulunan tüm sosyalist basın çahşanlarının serbest bırakılması istendi. DGM'de yargılanan Yoneliş Dergisi Yazı İşleri Müdurii Aytaç Varol'unsa, tahliye istemi reddedildi. Varol'un 4 dergi adına ortaklaşa yayımlanan "Kürt halkı yalnız değildir" başlıklı özel sayıda, TCY'nin 142. maddesine aykırı davrandığı öne sürülmüş ve yaklaşık bir ay önce tutuklanmıştı. (Fotoğraf: A. Tevfik Berber) Varol'un tutukluluğu sürüyor «üfc Dışkıyı yedirdi Yeşilyurt köylüleri "Binbaşı Çağlayan'ın kendilerine hiçbir suçları olmadığı halde dışkı yedirdiğini" bildirirken, Çağlayan da "Beni cani gibi gösterdiler, üzüldünf' diye konuştu. Ifeşilyurt davasında gergin gün 2000'e Dogra toplatıldı • İstanbul Haber Servisi Haftahk 2000'e Doğru Dergisi'nin son sayısı, derginin başyazarı Doğu Perinçek'in PKK Genel Sekreteri Abdullah Öcalan'la yaptığı röportaj nedeniyle toplatıldı. İstanbul DGM'ce alınan toplatma kararının söz konusu röportajda "milli duyguları zayıflatıcı propaganda yapıldığı" gerekçesiyle alındığı bildirildi. Toplatma kararıyla ilgili olarak dün bir açıklama yapan Yazı İşleri Müdürü Tunca Aslan, Öcalan ile yapılan röportajın "büyük bir haber niteliği taşıdığım" savunarak "Biz gerçeklerin bir biçimde aydınlatılması için yazı yayımladık. Gerçeklerin yazılması bile toplatmayla karşılaşıyor" dedi. Ktiçtik yine DGM'ye çıkıyor • İSTANBUL/ANKARA (UBA) Toplumsal Kurtuluş Dergisi'nin 17. ve 18. sayılarındaki yazılanndan dolayı yargılandığı Ankara DGM'de aklanan YaJçm Küçük, bu sefer de 26. sayıdaki yazıdan dolayı mahkeme önüne çıkacak. Toplumsal Kurtuluş Dergisi'nin son sayısı wm^^^ İstanbul DGM'nin kararıyla toplatıldı7 Derginin bir önceki sayısının, Yalçın Küçük'ün PKK lideri Abdullah öcalan'la yaptığı söyleşiyle ilgili olarak, "Bekaa Vadisi'nde bir gezinti" başhğıyla kaleme aldığı tanıtma yazısından dolayı toplandığını hatırlatan İstanbul DGM, derginin bu sayısında Abdullah Öcalan ile yapılan söyleşinin yayımlanmasının "toplatılan sayıdaki bir yazının yeniden yayımlanması" olarak değerlendirildiğini bildirdi. ANKARA (Cumhuriyel Barosu) Mardin'in Cizre ilçesi Yeşilyurt köylülerine 'insan dışkısı yedirildiği" savlan üzerine başlatılan soruşturma sonucunda hakkında dava açılan Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan'ın tutuklanması istemi reddedildi. Ankara 3. Ağır Ceza MahKemesi'nde davanın dün yapılan ikinci duı uşmasında, Yeşilyun köylüleri, "Binbaşı Çağlayan'ın kendilerine, hiçbir suçlan olmadığı halde dışkı yedirdiğini" savunurlarken, Binbaşı Çağlayan da "Beni cani gibi gösterdiler, buna çok üzüldünT dedi. Mahkeme heyeti, polisin aldığı olağanüstü güvenlik önlemleri altında başlayan duruşmada ilk olarak, müdahil avukatların Olağanüsıu Hal Bolgesi'nde görev yapan kamu görevlilerinin yargılanma koşullannı düzenleyen 285 sayıh kararnamenin, anayasaya aykırı olduğu bu nedenle ıptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi yönündeki istemlerini karara bağladı. Mahkeme heyeti, Mardin'de olağanüstü hal uygulamasının sürdüğünü belirterek, istemin bu nedenle yerinde göriilmediğine karar verdi. Duruşmada daha sonra, Yeşilyurt köyü muhtarı Abdurrahman Müştak, koylülerden Bahattin Müştak, Abdullah Gündoğan ve Binbaşı Çağlayan'ın emri ile köylülere dışkıyı yedırdiği öne sürülen Kamil Müştak, müdahil olarak olayı anlattılar. Köylüler, 1415 Ocak 1989 gecesi köye gelen güvenlik görevlilerinin başındaki binbaşı Çağlayan'ı köylüleri, köyden kaçtıklarıru söylediği üç kişinin bulunması istemiyle dövdüğünü, kar ve çamurda "yalkalk" yaptırttığını, yapamayanlann üze 1 ve binbaşı Yeşilyurt muhtan Abdurrahman Müştak olayı anlatırken, "dışk;cı" binbaşının sık sık not aldığı gözJendi. (Fotoğraf: Barış Bil) sin kendilerine hakaret ettiğini söylemeleri üzeıine Mahkeme Başkanı Çdenk, polisin dışan çıkmasını istedi ve şikâyetin de savcılığa yapılması gerektiğini söyledi. Köylülerin avukatı Orhan Doğan, binbaşının, Güneydoğu insanını potansiyel suçlu olarak göstermeye çahştığını, suçluların da sanki yörede babadan oğula gectiği şeklinde bir izlenim verdiğini kaydederek binbaşının önceki duruşmadaki sorgusunda verdiği bilgilerin de doğru olmadığı savundu. Doğan, binbaşının, Cizre'de öldürülen iki polisin katil sanıkları arasında saydığı kişilerin beraat ettiklerüıi kaydederek, koylülerden Halil Müştak'ın evinde bomba bulunmadığı halde sahte tutanak hazırlandığını, buna da SHP railletvekilleri Cüneyt Canver ile Fuat Atalay'ın tanık olduklarını söyledi. Doğan, bu iki milletvekilinin tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu, ayrıca Başbakan Özal'ın "Dtslu yedinne oJayı doğru ve çok ciddi bir olaydır" sozlerine de işaret ederek bu sözlere dayanak oluşturan belgelerin Başbakanlık'tan getirlilmesini istedi. Doğan, binbaşının emrindeki güvenlik gorevlileri hakkında açılan işkence soruşturmalannın sonuçlannın da araştınlmasmı istedi ve "sanık, işkenceyi sistem haline getirmiştir, kendisi güvenlik komutanı iken bölgede işkence olayları artmıştır" dedi. Köylülerin avukatları ayrıca, binbaşı Çağlayan'ın halen görevde bulunması nedeniyle davanın kanıtlarını karartıp, tanıklarretkileyebileceğini de belirterek tutuklanmasını istediler. Binbaşı Çağlayan da, kendisinin 'çok cani' olarak gösterildiğini, buna da çok uzüldüğünü belirterek, yöre köylülerine, nasıl biri olduğunun sorulabileceğini, doğum yapan bir köylü kadını helikopter ile Cizre'ye hastaneye götürdüğünü, gittikleri koylerde, köylülere ilaç ve doktor yardımı yaptıklarını anlattı. Mahkeme heyeti daha sonra, Binbaşı Çağlayan'ın tutuklanmasına ilişkin istemi reddetti ve duruşmaiardan da vareste" tuttu. Mahkeme heyeti, oybirliği ile aldığı kararında, SHP milletvekillerinin tanık olarak dinlenmesi, Başbakanlık ve tçişleri Bakanlığı'ndan belge alınması TRT'den haber bantlarının izlenmesi yönündeki istemleri de redderken, halen görev yapan ve terhis olan subay ve asker tanıklann ifadelerinin alınması için de ilgili ağır ceza mahkemelerine talimat yazılmasını öngördü. Duruşma sonrasında Binbaşı Çağlayan, alınan güvenlik önlemleri altında adliye binasından çıkarıldı. Duruşmayı, SHP milletvekilleri Adnan Ekmen, Ahmet Türk ve Mahmut Alınak SP yöneticileri ile Muzaffer tlhan Erdos( da izledi. rine çıktığım, kendilerine küfrettiğini savundular. Koyluler Binbaşı'nin daha sonra köy ilkokulundan getirildiği beürtilen insan dışkısını da Kamil Müştak'a ernir vererek köylülere yedirdiğini öne sürdüler Muhtar Müştak, köy ilkokulunun kilitli olduğunu, bu nedenle içeride insan dışkısı bulunmasının söz konusu olmadığını da savundu. Duruşmada, köylülere ilişkin doktor raporları da okundu. Muhtar Müştak, tehdit edildiğini de belirterek, "Güneydoğu'nun ölümsüz koruculan" imzalı bir tehdit mektubunu mahkemeye sundu. Bu arada, müdahil avukatlarla, salonda bulunan bir sivil polis memunı arasında tartışma çıktı. Avukatların, poli 19 SANIKLI DAVA DUSSELDORFTA BAŞLADI PKK duruşmasında sloganlı protesto F . Almanya tarihinin en büyük terör davası olarak tanımlanan ve olağanüstü güvenlik önlemleri altında başlayan davada, sanıklar kendilerine ayrılan cam bölmeyi yumruklayarak yargılamayı protesto ettiler. DİLEK ZAPTÇIOGLU DÜSSELDORF F. Almanya'da cinayet, adam yaralama, adam kaçırma ve kundaklama iddiasıyla 1988 şubatında gerçekleştirilen büyuk bir operasyon sonucu ele geçirilen 19 PKK'lının yargılanmasına dün Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde başlandı. "Federal Almanya tarihindeki en büyük terör davası" olarak sunulan davanın sanıkları, kendilerine ayrılan camlı bölmede slogan atarak ve camı yumruklayarak ilk duruşmayı engellemeye çalıştılar. Olağanüstü güvenlik önlemleri altında başlayan davayı 35'e yakın gazeteci izledi. Mahkeme salonuna sığmadıklan için yaklaşık 200 kişilik bir grup dışarıda gösteri yaptı. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı 100 kişilik duruşma salonunda, 19 PKK'lı sanığı savunmak için 57 Alman avukat, 40 tutuklu yakıru ve 20'ye yakın güvenlik görevlisi yer aldı. Yargıç Belker başkanhğında başlayan duruşmaya, Almanca, Türkçe we Kürtçeden çeviri yapan 3 yeminli çevirmen ile avukatların bulup getirdiği 3 çevirmen daha katıldı. PKK'lı sanıklann yoklama başlamadan önce kendilerine ayrılan camlı bolmeden Kurtçe ve Almanca sloganlar attıkları goruldü. "Vur gerilla vur", "Kahrolsun emperyalizm", "Kahrolsun faşistler" gibi sloganlaıdan başka Türkçe olarak da "Biz PKK bayrağı altında insanlık cumhurivelinin vatandasıyız", "Kurdistao balkının PKK önderliğinde gelisen bağım Hasköy Mezarlığı'ııda anma • İstanbul Haber Servisi Hasköy Mezarlığı'nda bir kişiyi anmak için gösteri düzenlemek Isteyen gruba polis müdahale etti, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gösterici grubun öğle saatleri sırasında mezarlığa gelerek 1978'de bir silahlı çatışmada öldürülen "Devrimci Sol/Liseli DevGenç" örgütü uyesi Yüksel Kaşıkçı'yı andığı bildirildi. Bilgiyi veren emniyet yetkilileri, Kaşıkçı'yı anma gösterisine katıldıktan sonra olay yerinden ayrılmak isteyen çok sayıda kişinin yakalandığını söyledi. Yetkili, gözaltındakilerin sayısını açıklamadı. TürkîyeVle işkence var EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Uluslararası Af Örgütü'nün "1989 Yılı Raporu'"nda Turkiye'de "siyasal göriişlerinden dolayı yüzlerce kişinin cezaevlerinde tutulmaya devam et(iği, işkencenin hem yaygın hem de sistemli olduğu, işkenceden ötürü ölüm olaylarına rastlandıgı" ifade edildi. Raporda ayrıca Bulgaristan'daki Türk azınlığa da baskı yapıldığı, "etnik geleneklerini değiştirmeye direndikleri için" çok sayıda Türk'ün gözaltında tutulduğu, Bulgaristan hükümetinin de 1984'te başladığı "zorla Bulgaıiaştırma" siyasetini sürdurdüğu ifade edildi. Ayrıca Yunanistan'da askere gitmek istemeyen 300'den fazla kişiye de hapis cezaları verildiği kaydedildi. çoğu zaman işkence sonucu alındığı anlaşılan ifadeieri ddil olarak kullandılar. Çoğu sanığa kendilerini yeterince savunma olanagı tanınmadı" dendi. Çocuklann dahi işkenceden kurtulamadıkları kaydedilerek 13 yaşında bir çocuğa Diyarbakır Emniyet Müdürluğü'nde yapıldığı iddia edilen işkence aktarıldı. işkence konusuna geniş yer verilen raporda, işkencenin, daha çok mahkeme öncesinde sanığın karakolda kimseyle görüştürülmediği sırada yapıldığı, ancak E ve L tipi cezaevlerinde de işkenceye rastlandığı belirtildi. Gaziantep'te 60, Bursa'da 70 hükümlünün "gelişigüzel" dövülmeleri sonucu yaraiandıkları kaydedildi. İşkence sırasında ölenler de olduğu ileri sürülerek örnekler verildi. 198088 arasında 229 kişinin polis gözetimindeyken öldükleri hatırlatıldı. Türkiye hükümetinin 66 olay hakkında bilgi verdiği ve sadece 13 kişinin işkence sırasında öldüğünü kabul ettiği belirtildi. Raporda, tran'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan çok kişinin iltica istemleri dikkate alınmadan geri gönderildikleri de aktarıldı. Bulgaristan'daki Türk azınlığa yapılan uygulama konusunda da bilgi verilen raporda, Bulgaristan'dan güvenilir bilgi almanm güçluğüne değinildi. Raporda zorla Bulgarlaştırma siyasetine karşı çıktıkları için hapiste olan Türk asıllı Bulgar vatandaşlarının sayısı hakkında yeterli bir bilgi yok. Sadece 198485 döneminde 250'yi aşkın tutuklama yapıldığına değiniliyor. Yunanistan'da ise askere gitmeyi reddeden 300'ü aşkın kişiye 4'er yıl hapis cezası verildiği kaydediliyor. Uluslararası Af Örgütü raporu: PKK'lı sayısı 2500 • DİYARBAKIR (Ctımhuriyet) Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, bolgedeki PKK militanı sayısının 2300, asker sayısının ise 40 bin olduğunu söyledi. Ayrıca 15 bin köy korucusunun da görev yaptığını belirten Kozakçıoğlu, kış aylannda dağlann doruklarında PKK militanı barınamayacağını belirterek, "Kayak birlikleri ve özel silahlarla donatılmış helikopterler dağları sürekli denetleyecektir" dedi. Beyaz eylemcilere destek • ANKARA (ANKA) Ankara hekimler ve sağlık calışanları mayıshaziran aylarında gerçekleştirilen beyaz eylemlerden sonra meslek örgütlerinin yöneticileri üzerinde "baskı kurulmaya çalışıldığı" gerekçesiyle, bu kişileri desteklemeye yönelik imza kampanyası başlattılar. Ankaraıı nekimlerin ve sağiiK çahşanlarının başlamğı imza kampanyasına, bugüne kadar 2 bin dolayında hekim, imzasıyla destek verdi. 0UTD00R VE EN UCUZ EDYA 1 Reklam, TV'de günde 236 milyon, gazetelerde 525 milyon, bıüboard'da 5 milyon, trende ıse200.000 lira ! * Milyonlarca kışınin aktığı kentlerde bir uçtan öbür uca. Sabahtan akşama. Yı! boyunca ! "Reklam Treni"nizi ayırtın. * Ankara'da 110.000, İzmir'de 30.000 lira ! KDVdahil! EN E T K İ L İ Avukat genelgesi lafta kaldı Diyarbakır'da gözaltına alınan Hâkim Yavaş'la avukatmın görüşme isteğini, DGM Başsavalığı, Yavaş'ın 'görüşme talebinin kendilerine intikal etmediği' gerekçesiyle reddetti. Avukat Özer, "İşkence gördüğünden kuşkulandığımız bir kişi nezarethanede avukatıyla görüştürülmesini nasıl isteyebilir" dedi. CENGtZ MUMAY DtYARBAKIR Gözahındaki sanıklann avukatlarıyla görüşebilmesine olanak sağlayan genelge, İstanbul ve Ankara'dan sonra Diyarbakır'da da yaşama geçirilemedi. Diyarbakır'da siyasi polisin düzenledıği bir operasyonda gözaltına alınan müvekkili ile görüşmek isteyen avukat Muzaffer Özer'in DGM Savcılığı'na yaptığı başvuru Başsava Aü Şanver tarafından reddedildi. Gozalına alınan kişilerin avukatları ile görüşebilmelerine olanak sağlayan Adalel Bakanlığı'nın 13 Eylül 1989 tarihinde yururlüğe koyduğu genelgeden yararlanmak isteyen avukatların başvuruları tstanbul ve Ankara'dan sonra Diyarbakır'da da olumsuz sonuçlandı. Diyarbakır ve çevresinde siyasi polisin son günlerde yoğunlaştırdığı operasyonlar sırasında gözaltına alınan çok sayıdaki kişi arasında bulunan Hâkim Yavaş'ın ailesi, avukat Mustafa özer'e vekâletname verdi. Bunun uzerine avukat Mustafa Özer'e, DGM Başsavcısı imzasıyla gönderilen, başvurusunun reddediidiğine ilişkin yazıda şöyle denildi: "Diyarbakır Barosu avukatlanndan Mustafa Özer, 16.10.1989 tarihli dilekçesinde, 29.9.1989 tarihinde gözaltına alınan Hâkim Yavaş adlı kişi ile nezarette göriış Gözaltındaki Yavaş'laavukatınıngörüşmesineDGM'den ret 310 sayfalık raporun TürkiÇocuklar n •ollsler Olağanüstü güvenlik önlemleri altında başlayan 19 sanıklı PKK davasında mahkeme salonuna ye'ye aynlan bölümünde son bir sığmayan yaklaşık 200 kişilik bir grup dışarda kaldı. Mahkeme önünde bekleyen çocuklar ise foto muhabirlerine yılda en az 18 idam cezası verildiği, halen 228 cezanın onay uzezafer işareti yaparak poz verdiler. (Fotoğraf: AP/Hakkı Ahduman) rine beklediği belirtildi. Güneydosızlık ve özgüriük miicadelesini aykırı olduğunu iddia eden avu salondaki onlemlerin (Jluslarara ğu Anadolu'daki gelişmelere de hiçbir emperyalisl kuvvet önleye katlar, savunma görevini bu ko sı tnsan Haklan Sözleşmesi'ne ay dikkat çekilerek "şiddet eylemimez. Zafer bizimdir" diye bağır şullar altında yerine getiremedik kırı olmadığını vurguladı ve PKK ne kanşmakla suçlanan" KUrt eydıklan duyuldu. Sloganlar nede lerini ileri sürdüler. Sanıklann lideri Abdullah Öcalan'ın "Kür lemcılerin çoğunun, şiddetle ilginiyle yargıç, sanıklardan bazılannı göstermelik bir siyasi davanın nes distan Report" adlı yayın organın si olmayan siyasal ve kültürel eykısa süreyle salondan çıkartmak neleri haline getirildiğini iddia da bu mahkemeyi açikça tehdit et lemlerinden ötürü tutuklandıklan zonında kaldı. eden avukatlar, "Bu, ancak Tiir tiğini ve hukukçulann korunma one surüldü, örnekler verildi. Yoklama bittikten sonra avu kiye'deki askeri mahkemelerin kit sı için güvenlik önlemlerinin kaCeza Yasası'run gerek 141142 katlar dilekçe vererek sanıklarla lesel davalanna benzetilebilir" de çımunaz olduğunu söyledi. Savcı, gerekse 163. maddeleri nedeniyle kendi aralarmdaki cam bölmenin diler. sozlerine şoyle devam etti: çok sayıda dava açıldığı, ancak kaldınlmasını, müvekkilleriyle "siyasal göriişlerinden ötürü idaAvukatlardan sonra söz alan "Almanya'da son gösteri ve yü ma mahkum edilenlerin bir kısmımikrofon ve kulaklık vasıtasıyla Savcı Pfölz, bunun gerçekten de değil, direkt çevirmen aracılığıy Almanya tarihinde az gorulür bir rüyüşlerde iddia edildiği gibi bu nın uluslararası nitelikte olmayan la konuşmaiannın sağlanmasını, dava olduğunu söyledi ve şöyle de mahkeme Kürl özgüriük mücade ve asgari hakkaniyet ilkesine uylesini yargılamak gibi bir amaç ta mayan duruşmalarda hüküm mahkeme salonunun, dışarıda ka di: şımıyor. Biz, Türk devlelinin ve giydikleri" öne sürüldü. Bazı tulan ziyaretçileri de alacak şekilde "Bunun Idtlesel bir duruşma ofbuyütülmesini ve>ra oturumun doğu doğrudur, ancak Nazilere ya gizli haber servisinin emrinde tukluların, mahkemeye çıkmak başka bir salona ahnmasını iste karşı açılan davalar çok daha ka değil, Alman Ceza Kanunu'nun için 7 yıla kadar bekledikleri iddi ler. Mahkemenin Almanya'da labalıktı." Sanıklann oturumu ışığında görev yapıyoruz. Burada dia edilen raporda, "Hem sivil hukuk devletinin bütun ilkelerine provoke ettiklerini söyleyen savcı, sanık sandalyesinden ofuranlar. F. hem de askeri mahkemeler işkenAlmanya'da cezai kovuşturmaya ce iddialannı sonışturamadtlar ve neden olan ve cinayete kadar varan suçlar işlemişlerdir." tkisi kadın olan 19 PKK üyesi, "bir terör örgütüne mensup olmak ve en azından boyle bir örgütü desteklemek" suçlarından yargılamyorlar. Cinayet, adam öldürmeye teşebbüs, adam yaralaİZMtR (Cumhuriyet Ege Büroma, soygun, kundaklama gibi çok su) Izmir Adliyesi'nde iki adli sayıda suç iddiasıyla yargılanan emanet memuru, 125 milyon lira sanıklar şunlar: değerindeki Amerikan Doları, Ali Aktaş (Koru, 1962), Hüse zimmetine geçirdi. Bir gazete tayin Çelebi (Hamburg, 1967), Se rafından olayın öğrenilmesi uzelahattin Çelik (Siirt, 1955), Hasan rine gazete yazı işleri müdürüne Engizek (Pazarcık, 1965), Musta 6 bin dolar rüş'vet teklif eden adli fa Erbil (Yeşilözen, 1956), Sdahat emanet memurları, parayı verirtin Erdem (Derik, 1958). Yasemin ken, polis tarafından yakalandı. Yetkililerden edinilen bilgilere Gedik (Hassa, 1962), Hasan Hayri Giiler (Bingöl, 1953), Ekrem Gün gore İzmir Adliyesî'nde adli emagöze, Kemal Güngöze, tbrahim net memuru olarak çalışan Bekir Kadah (Viranşehir, 1961), Ali Taylan ve Ahmet Lopcu, 4 ay önHaydar Kaytan (Tunceli, 1962), ce emanete alınan 125 milyon liMeral Kıdır (Hakkâri, 1960), Bo ra değerindeki Amerikan Doları'zan Öztürk (Çiftlik, 1960), Aii Sa nı zimmetlerine geçirerek Mustaçık (Kurtalan, 1956), Ali Sapan fa Özağır isiınli kuyumcuya faiz (Pazarcık, 1964), Mehmet Vıldı karşılığında verdi. Ancak doların nm (Kargapazar, 1952) ve Selman geri iade edilmesi zamanı gelmeAslan (Adana, 1957). Sanıklardan sine karşın adli emanet memurları Ka.sım Kılıç'ın (Adana, 1957) anaparayı kuyumcudan geri alaFransa'da bulunduğu ve yargıla madı. Bunun uzerine para bulmamanın Paris'te sürdürüleceği bil ya çalışan Bekir Taylan ve Ahmet Lopçu, bir gazetenin olayı oğrendirildi. İZMİR mesini talep etmiş ise de, avukat Muslafa Özer'in Hâkim Yavaş'ın müvekkili olduğuna dair kendisinde vekâlelnamenin buiunmadığını bildirdiği, Hâkim Yavaş'ın avukat Mustafa Özer ya da başka bir avukat ile görüşme isteğinde bulunduğu hususunda bir talebinin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı'na intikal etmediği anlaşıldığından CMlK'un 136. maddesi geregince talebinin reddine ve avukat Mustafa Özer'e tebliğine karar verildi." Olayı eleştiren Uluslara'ası Af Örgütü Turkiye Masası Sorumlusu Helmut Oberdiek, genelgenin uygulanmasının bazı yetkililer tarafından engellendiğini ileri sürdü. Oberdiek, "Sadece İzmir'de iki avukata beşer dakika görüşme olanağı sağlandı. Özal'ın Avrupa'da yapacağı konuşma öncesinde alelacele yunırlüğe konulan bu genelgenin uyguiama alanı bulmaraası düşündünicüdür" diye konuştu. Adliyede skandal diğini haber aldı. Her iki adli emanet memuru, gazetenin yazı işleri müdürüne telefon ederek haberin yayınlatılmamasını istedi. Yine emanette bulunan 5 bin doları yazı işleri müdürüne rüşvet olarak teklif etti. Olayın açığa çıkması için rüşvet i kabul eden yazı işleri müdürü her iki memuru gazeteye davet etti. Bekir Taylan ve Ahmet Lopçu, parayı gazete sorumlusuna verirken, polisJer tarafından suçustü yakalandı. İzmir Cumhuriyet Savcısı Melih Tarı, olay iie ilgili yaptığı açıklamada, adli emanet deposunun muhürlendiğini belirterek "Adli emanet memurlannın emanete bırakılan nakit cinsi degerler üzerinde suiistimali ile ilgili iddialar doğrudur. Bu konudaki soruşturma tarafımızca yüriitülmektedir" dedi. LCKCMCTİI= Sıparış ıçın ORTEK A Ş Tel:1722112 1728216 Fax(1)174Q4 32Telex27327ORTKTR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle