17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 ErmeniAzeri gerginligi • MOSKOVA (AA) Sovyetler Birliği'nin, dağlık Karabağ sorunu nedeniyle gerginliğin tırmanmakta olduğu Kafkasya bölgesinde, Ermenistan'a uygulanan ulaşım ablukasının sona ermiş olmasına karşın, Ermeniler ve Azeriler arasındaki düşmanlığın artmaya devam ettiği bildirildi. Sovyet lçişleri Bakanlığı'nın bölgenin ulaşım güvenliğinden sorumlu yetkilisi Vladimir Yegorov, bölgede şu anda durumun çok duyarlı olduğunu ve en kücük bir yanhşlığın bile 'önceden bilinmesi olanaksız sonuçlara" yol açabileceğini söyledi. ABDVe ilk yaptırım Üniversitesi Senatosu'nda ABD Senatosu'nda Ermeni tasarısının Yılmaz'ın Birleşmiş Milletler Ge Ankara toplantıdan sonra dün de nel Kurul çalışmaları sırasında yapılan kabulüne karşı alınan geçici önlemler ABD'deki tüm Musevi kuruluşla Hacettepe Üniversitesi ile Gazi rını birleştiren koııferansın üst dü Üniversitesi senatoları da paketi gereği, bu ülke ile tüm askeri ve zey yetkilileriyle görüşmeler yap nın "TürkABD ilişkilerine tasarıbüyük diplomatik temaslann durduğu öğrenildi. tığını hatırlatan Dışişleri yetkili zarar verebileceğini" bildiren leri, "Ermeni tasansı konusu bu şişleri bakanlıklan arasında Angörusınede gündeme geldi. Ancak kara ve Washington'da karşıhklı bunun dışında doğrudan İsrail oiarak yapılan temaslar, önceki . ınakamlamla herhangi bir temas gün son olarak "önlemler" konukesinlikle söz konusu değil" şeksunun ABD'nin Ankara Büyükellinde açıklamada bulundular. çiliği Müsteşarı Mark Grossman'a iletilmesinin ardından "geçici Kızılderili soykırımı olarak" durduruldu. Aynı çerçevede, Adana'daki Incirlik Üssü'nÖte yandan DYP Niğde Milletde ABD F16 savaş uçaklannın vekili Mahmut Ozturk, TBMM eğitim uçuşu yapmalannın engel Başkanlığı'na bir yasa önerisi velendiği ve ABD askeri personeli rerek, lOtemmuzun "Amerika'ne verilen haftalık brifinglerin as nın Kızılderililere uyguladığı soykıya alındığı öğrenildi. kırıraı lanetleme gunü" ilan edilöte yandan, Dışişleri Bakanlı mesini istedi. Ermeni tasansının ABD Senağı yetkilileri, Türkiye'nin Ermeni tasarısını onlemek için lsrail' tosu Adalet Komitesi'nde kabul den "destek islediği" şeklindeki edilmesi karşısmda üniversitelerin haberleri doğrulamadılar. Mesut tepkileri de sürüyor. önceki gün açıklamalar yaptılar. Mimar Sinan Üniversitesi Senatosu da sözde Ermeni soykırımını içeretı karar tasarısının Türk karnuoyunu derinden incittiğini bıldirdi. Bu arada ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Jotırnal, Ermeni tasansının Kongre'deki kabulünün, güçlu bir dost ve müttefik olan Türkiye ile ilişkileri gerginleştireceğini belirtti. Gazete, "Doğrusu, böyle bir tasarının kabul edilmesi kararı anlaşılır gibi değil" diye yazdı. Bulgaristan'daki Türkltrin zorla göç etmelerı olayının ise uluslararası platformda ilgisizlikle karsılandığını kaydedtn VVall Street Journal bu tutunıu eleştirdi. Öte yandan tasarıyı Senato'ya sunan Senatör Robert Dole, tasannın Senato Adalet Komisyonu'nda kabul edilmesinden sonra yap:ığı "teşekkür konuşraasında" şunları söyledi: "Yöneümin, bu tasanya karşı gırtlağına kadar lobiciliğe batugını söjleyebilirim. Ankara'daki büyükelçimiz geri dönmüştıir. Yaptığı göriişmelerde neler söyledigini bilmiyorum. a n » duydugum bazı masallara göre, tasan kabul edilirse TörkAmerikan ilişkilerinin altiist olacağı yonünde bir dnşünce var. Tasannın amacı bu degildir." Tasannın "dikkatte kaleme alındığını" ileri süren Dole, "Temelde bu bir Ermeni yanlısı tasan degildir, Türkiye karşıtı bir tasan da degildir" dedi. Ermeni tasarısına karşı 'geçici önlemlerpaketV yürürlükte DUNY\DA BUGUN AUSIRMEN Kalmak mı, Gitmek mi?.. VVeimar'dan esinlenerek hazırlanan "başkancı" nitelikleri açıkça sırıtan 12 Eylül Anayasası'nın sağladığı olanakları, arabesk bir diktatörlük yönünde kullanmaya kararlı olduğunu belli etmiş bulunan tabansız Başbakan Turgut Özal'ın, ulusal ıstenci hiçe sayarak, soyunduğu "Çankaya Padişahlığı"nı onlemek için ne yapılması gerektiği bugün politika kulislerinin birinci gündem maddesi. Her beş seçmenden dördünun karşı olduğu bir kişinin, hem devletin başına geçmesi hem atayacağı uysal başbakan ile yürutmeyi eli altında tutması hem de neferleri aracılığıyla yasamayı yönlendirmesi, bunlar yetmiyormuş gibi, yüksek yargıçları ve hatta üniversite yöneticilerini ataması, demokrasinin özüyle olduğu gibi, lafzıyla bile bağdaştırılması olanaksız bir durumdur ve bu tutuma karşı zamanında "dur" denmediği takdirde, demokrasinin de ülkenin de geleceğinin çok ctddi biçimde tehlikeye düşmesi kaçınılmazdır Bu durumda "ne yapmalı" sorusu geliyor akla. Ama bu soruya geçmeden önce "ne yapılmalıydı"yı incelemek de gerekir. Demokrasiden yana olanların bir bölümü hatta çoğunluğu, Özal'ın girişimlerinin engellenmesi için pariamentodaki iki muhalefet partisi milletvekıllerinin çoktan "sinei millete dönmeleri" gerektiğini ileri sürüyorlardı. SHR başta genel başkanı ve yönetim kadrosuyla bu çözüme o aşamada fazla eğılim göstermedi. Bizce bu tutum yerindeydi. Davranışın temellerine girmeden önce, bazı olasılıkları gözden geçirelim: Böyle bir girişim, ancak kaçınılmaz ara seçime de partilerin katılmaması halinde bir anlam taşıyacaktı. İki muhalefet partisi seçime girmeseler, acaba parlamento dıştndaki öbür iki partinin önderi Ecevit ve Erbakan ne yapacaklardı? Siyaset sahnemizde, ortaoyununun tiplerıni andıran Erbakan'a güvenmenin olanaksızlığını artık herkes biliyor. Hilei şeriyeci Erbakan pekâla bu boşluktan yararlanabilirdi. Sayın Ecevit ise Erbakan'ın tersine karşıtlarının bile yadsıyamayacağı niteliklere sahiptir; namusludur, erdemlidir, saygıdeğerdir ve aydın bir kişidir. Ne var ki Sayın Ecevit'in bir kişide ender bir araya gelen bu nitelikleri politikasına ve politik kararlarına her zaman yansımaz. Ama bir an için bu sakıncaların da giderilmiş olduğunu ve ANAP dışındaki tüm partilerin, Özal'ın kuruluşunu kendi sorumiuluğuyla başbaşa bırakma kararı nda içtenlikle birlestiklerini varsayalım. Ama acaba bu durumda bile, Özal inadında direnmeyecek miydi? Tüm demokratik oyunların sonucunun siyasal sorumluluk mekanizmasma dayandığı ve özal'ın da, ANAP'ın da, bundan böyle seçmenden hiçbir beklentileri bulunmadığından siyasal sorumlulukları yalama oiduğuna göre doğrusu böylesine bir girişimin Özal'ın tutkusunu gemleyeceğını söylemek kolay değıldi. Öznel durumları boylece gördukten sonra, sorunun nesnel bölümüne geçebiliriz. Varlığmı parlamenter sistemden aian bir ana muhalefet partisi, muhalefetini parlamento dışına kaydırırken birkaç kez değil, bin kez düşünmek zorundadır Geçmişin deneyleri de bu görüşü doğrulamaktadır. Nitekim F.AImanya'da SPD'nin belirli kanatları içerisinde gelişip filizlenen APO (Ausse Parlamantarische Oppozitin) "Parlamento Dışı Muhalefet" SPD'ye de, rejime de fazla bir kazanç sağlamamış tam tersine, kısa sürede dejenere olarak sağa bazı kozlar vermişti. Parlamento dışı muhalefet, ancak parlamento dışındaki güçlerin kamuoyunun geniş çapta katılımıyla, iktidarın sarsılmasıyla bir sonuca ulaşabilir. Türkiye gibi kamuoyunun örgütlenmesinin ve tepkilertni dile getirmesınin iyiden iyiye kısıtlandığı bir ülkede, PDM'nin hedeflerine ancak parlamento dışındaki etkin gücun işe karışmasıyla varılabilir ki bu güç de ordudur. Yaşadığımız deneyler, böyle bir yolun ne denli sakıncalı olduğunu ortaya koymuş bulunuyor. Bugün içinde bulunduğumuz bunalım da 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı anayasa ile onun öngördüğü düzenin ve 12Eylülcülerden onaylı bir başbakanın ürünüdür. Ourum böyle olunca tutulacak en doğru yol, parlamento içinde uzlaşmayı aramak, o uzlaşmaya karşı tarafı zorlamaktı ki, SHP, İnönü'nün etkisiyle bu yolu tutmuştur. Burada şöyle bir soru takılabılir akla: "Özal'ın uzlaşmaya yanaşmayacağı btlindiği halde, bu yotda direnilmesi ne yarar sağlamıştır?" İlk bakışta haklı gibi görünen bu soru, oiayın özüne inildiğinde, önemini yitiriyor. Gerçekten de ana muhalefet partisi, hiç değilse parlamento içinde, rejimi ve ülkeyi korumaya, sistemi kuralları içinde işletmeye, bunun için makul ve düzenin özüne uygun uzlaşmalara hazır bir gücün ve seçeneğin var olduğunu, herkese kanıtlamış ye rejimin parlamento içinde sahipleri olduğunu gösterrnjştir. Üstelik rejimin bu sahipleri son yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkanlardır. Bu kanşık ortamda pek fazla ayırdına varılmayan bu olgunun ne denli önemli olduğunu, Türkiye'de 9 kasımı izleyen gelişmeler gösterecektir. Olaya bı ı açıdan yaklaşınca, SHP'nin bugüne kadar ızlediği yolun doğru olduğunu soyleyebilırız. Ama bu saptama, "s mdı ne yapmalı" sorusunun yanıtını içermiyor. Çünkü tüm bu jyarılar ve uzlaşma çağrıları sonuç vermemiş, gözüdönmüşlerin fütursuzluklarını engelleyememiştir. Çankaya'da, halkın çoğunluğunun istemediği bir türedi hanedanın diktasının gündeme gelmesi ve ANAP'taki Özal neferlerinin, tarihi sorumluluklarına büyük bir sorumsuzlukla omuz silkmeleri yeni koşullar yaratmış ve yeni savaşım (savaş değil, mücadele) yöntemlerini gündeme getirmiştir. Artık parlamentodan çekılmek ve ANAP't büyük tarihi sorumluluğuyla başbaşa bırakarak diktaya karşı savaşıma girişmek yöntemi benimsenebilir Ancak böyle bir kararı vermeden önce enıne boyuna düşünmek, tüm partiterle gorüşmek ve olaylarla olası gelişmeleri duygulardan çok aklın süzgecinden geçirmek gerekir. Silahsızlanma önerileri • VİYANA (AA) Varşova Paktı'na üye yedi ülke, dün Avrupa'da konvansiyonel silah indirimı gününde indirimin denetlenmesi, bilgi alışverişi ve istikrar önlemleriyle ilgili yeni öneriler sundu. Grinevski, basına yaptığı açıklamada, konvansiyonel silahlann indiriminin denetlenmesi için basit, etkili ve ucuz bir sistemin geliştirilmesini önerdiklerini görüşmelerinin son ANKARA (Cumhııriyet Bürosn) Ermeni tasarısının ABD Senatosu Adalet Komisyonu'nda kabul edilmesine tepki olarak yürürlüğe konan "geçici önlemler paketi" ABD ile Türkiye arasındaki tüm "olagan" askeri ve diplomatik temaslan durdurdu. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmmz'ın 18 ekimde TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı "gündem dışı" konuşmada, yürürlüğe konduğunu duyurduğu "geçici önlemler" çerçevesinde ABD'nin büyükelçilik yetkilileri ve askeri personeliyle yapılan görüşmelere son verildi. Bu kapsamda, haftada bir kez her iki ülkenin büyükelçilik üst dilzey yetkilileriyle dı Türkiye 4 aşamalı stratpji îzleyecek Bulgar yetkilüerle Kuveyt'te yapılacak zirveye 10 gün kala iki tarafm tezleri arasında uyum yok. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ile Bulgaristan Dışişleri Bakanı Petar Mladenot'un Kuveyt te 30 ekimde yapacaklan gorüşme öncesinde, Türk ve Bulgar taraflarının temel tezlerindeki "ayuşmazlık" sürüyor. Türkiye "Türk azınlıgın varlığının kabulunü" görüşmenin "tıkanmaması" için önkoşul sayarkeıı, Bulgaristan kaynaklan bu konudaki tutumlarında bir değişiklik olamayacağını vurguluyorlar. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre Türkiye, Kuveyt görüşmesinde "dört aşamalı" bir strateji izleyecek. Bu stratejinin ilk aşamasını "Bulgaristan'ın gerçek niyetinin orta>îa çıkanlması, yani bu ülkede bir Türk azınlıgın varlığının Mladenov tarafından kabul edilmesi" oluşturacak. Yetkililer, "Bu aşama en zor aşaraa. TürkBulgar ilişkilerinin en iyi döncmlerinde bile goruşbirliği saglanamamış bir konu. Eğer Bulgaristan Turk azınlıgın \ ırlığını kabule yanaşırsa, kendıraizi büyük bir hamle kazanmış sayacagız" şeklinde goruş bildiriyorlar. Bu hamlenin "kazaıulması" halinde, Türkiye önce göçe zorlanan 310 bin kişinin haklannın iadesi, daha sonra da Bulgaristan'da kalanlann tum Bulgar vatandaşlarıyla eşit hak ve koşullarda yaşamalan konularını gündeme getirecek. Toplantının dörduncü aşamasını ise Türkiye'nin hazırladığı "göç anlaşması" taslağının gündeme getirilmesi oluşturacak. Dışişleri yetkilileri, bu aşamaya kadar ilerlenebilmesi halinde çeşitli konularda görevli komiteler oluşturularak çalışmalann daha uzun bir zamana yayılması olasılığı üstunde duruvorlar. Goç anlaşması taslağımn en önemli iki özelliğini "yıllık kota" türu donemsel sınırlamalar ile "toplam göç" kapsamında bir Ust sayısal sırurın saptanmamış olması oluşturuyor. Edinilen bilgiye göre, Türkiye göçe sayısal bir kısıtlama getirmek yerine, Bulgaristan'daki Türk kökenlilerin maddi, sosyal ve külturel yaş'm koşullarının iyileştirilmesi sonrasında "hâlâ göç için basvııracak olanlar ile aynntılı mülakatlar yapmak" yoluyla bir elemeye gidecek. Bu mülakatlarda, halen giriş vizesi uygulamasında yapıldığı gibi, "Türkiye'de aileleri olup olraaraası, Bulgaristan'daki yaşam koşulları ve göçten sonra nerede, nastl yaşam sürdürmeyi düşündükleri" gibi sorular ağırlık taşıyacak. Bulgaristan kaynaklan ise Türkiye ile "her düzeyde dogrudan ikili görüşmelere açık" olduklannı ve bu çerçevede Kuveyt görüşmesine büyük önem verdiklerini dile getiriyorlar. Ancak Türkiye'nin görüsme öncesinde Dışişleri aracılığıyla "Bulgaristan'ın gerçek niyeti belli degil" şeklinde açıklamalar yapmasının Sofya'da rahatsızlık yarattığı kaydediliyor. Kuveyt görüşmesinde Bulgaristan Dışişleri Bakanı Petar Mladenov'un ele alınmasmı önereceği konular arasında "ikili ekonomik, külturel ve böigesel işbirtigi çerçevesindeki ilişkilerin yeniden canlandınlraası" başta olmak üzere, Turk azınlığı ilgilendiren bazı başlıklar yeraldığı öğrenildi. Cumhuriyet muhabirinin edindıği bilgiye göre bu başlıklar, "bölünmıiş ailelerin birieştirilmesi, sınırda seyahat kolaylıklannın arttınlması. insani konularda Türkiye'nin öneriJeriııin değerlendirilmesi olarak sıralanıyor. Öte yandan Bulgar kaynaklan, iki ülke arasında geçen yıl imzalanan Belgrad protokolunün ikili sorunlar için saglam bir temel olusturmaya de\am ettiği göriişünü savunarak, "Turk azınlıgın variıgı" ve "bir göç anlaşması" yapılması konusundaki olumsuz tutumlarında herhangi bir değişiklik olmadığını vurguluyorlar Bulgaristan'la zor zirve söyledi. Yunanistan'a Limmi vetosıı • BRÜKSEL (AA) Yunanistan'ın, uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı Limni Adası'na yerleştirdiği kuvvetlerini NATO'ya onaylatmakta ısrar etmesi üzerine, Türkiye dıin NATO'da vetosunu kullandı. Olay Brüksel'de toplanan teknik düzeydeki Savunma İnceleme Komitesi'nde cereyan etti. Türkiye'nin veto ettiği belge, NATO Savunma Planlaması'nın Yunanistan'a ait ülke bolümünü (country chapter) oluşturuyor. Polonya'da KP'den çağrı • VARŞOVA (AA) Polonya Komünist Partisi, Dayanışma yanlısı hükümetin ülkeye piyasa ekonomisini yerleştirme planlarından kaygı duyduğunu bildirerek hükümetle işciler arasında yeni "yuvarlak masa" toplannları düzenlenmesini önerdi. Resmi PAP Ajansı'nın haberine göre parti sözcüsü Jan Bisztyga, "Hükümet tarafından alınan veya planlanan bazı önemli kararlarda, toplumsal gruplara veya onların temsilcılerine danışılmadığını göriiyoruz" dedi. Ronald Reagan ve eşi Nancy yine eski gunlerdekı gibi. (Fotoğraf: Reuter) EmekU başhan Tokyo'da TOKYO (AA) ABD'nin eski başkanı Ronald Reagan, Japonya'yı ziyaret ediyor. Reagan, dün Tokyo'ya varışında yaptığı açıklamada, ABD ve Japonya'nın "ortak ve müttefik" olduklannı söyleyerek "Ama biz müttefikten öteyiz, dostuz" diye konuştu. Bir haftahk ziyareli sırasında, Reagan'a, Japonya'nın en yüksek nişanı olan "Büyük Krizantem Kordonu" takılacak. Bu nişanın takıldıgı tek ABD Başkanı Eisenhower'dı. Japonya Dışişleri Bakanlığı, sekiz yıllık başkanlığı döneminde, Reagan'ın "merkezi ABD ve Japonya olan serbest dünya ticaret sistemini korumaya çalıştığını" bildirdi. Japon hükümetinin ve Fujisankei Telekomunikasyon Şirketi'nin davetlisi olan Reagan ve eşi Nancy Reagan'a bir Boeing 747 uçağı tahsis edildi. Reaganlar, Japon Imparatoru Akihito, Başbakan Toshiki Kaifu ve eski başkanlarla görüşecekler. MACARİSTAN Mütevazı, ama iclclialı ıııııhalefet Macaristan Demokratik Forumu sözcüsü Caba Kiss, ülkenin birgeçiş dönemi yaşadığını belirterek, 'Provokasyon ve tahriklerden kaçınmak gerek. Pragmalik davranmalıyız'diyor. " HADİ ULUENGİN nıyor. Provokasyon ve tahriklerden kaçınmak gerekiyor. Pragmatik davranmak zonındayır. Üstelik görmemiz gereken diğer bir olguyu da Macaristan'da, iktidarda olan bir Komünist Partisi'nin kendisini feshetmek ve sosyalist partiye dönüşmek gibi tarihi bir karar alması oluşturayor. Fakal yine de şu anda ülkede komünistlere olan nefretin zirveye çıktığını gormek gerekiyor. Bu biraz da eski nefretlerin bilenmiş olmasından ve KP bilançosunun sıfır olmasından kaynaklanıyor. Seçimier ertesindeki muhtemel ortaklanmızdan bir tanesini de Sosyalist Parti oluşturabilir. Ancak MSP'nin nasıl bir organizmaya dönüseceğini de şimdiden keslirmek zor." "Demokratik Forum" sözcüsü, örgütün gücü ve genel yapısı hakkmdaki soruya ise şu cevabı veriyor: "Şu anda Macaristan'daki siyasi kurumlann etkinliği hakkında kesio bir cevap vermek imkâılsızdır. Bu hem biz hem de diger siyasi partiler için geçerlidir. " Kiss, daha sonra yaptığ: Macaristan tahlilinde ise aşağıdaki noktaları vurguluyor: "Şu anda Macaristan'da Bolşevik tipte bir totalitarizmin sonrası yasanmaktadır. Bu da ortaya çok değişik fikirlerde, çok degişik muhalefet kurumlarının çıkmasını getirmektedir 'muhalefetin biriiği' fikri komünist bir fikirdir ve biz bunu reddediyoruz. Totalitarizm sonrasında bölünmüş bir muhalefetin dogması norıtıaldir." Yanm saat dolup propaganda broşürlerini zımbalayanlar odaya girmeye başladığında MDF sözcüsüne, mali durumu ve tahta barakalarda kaç kişinin çaiıştığını soruyorum. Şimdiye kadar olan bütün harcamalann teberru ve aidatlarla sağlandığını, ancak parlamentoda yeni siyasi partiler kanunu onaylandığında, mali sorunun önemli ölçüde çözümleneceğini soylüyor. "Macaristan Demokratik Forumu" genel merkezinde broşürler zımbalanıyor. Genç militanlar, 23 ekimdeki 1956 ayaklanmasının yıldönumü için yapılacak gösteriyi tanışıyor Kaifu'nun itirafı • TOKYO (AA) Japonya'da, Başbakan Toshiki Kaifu ve 6 bakanı, ülkede yaşayan Koreliler tarafından işletilen oyun salonlan zinciri Pachinko şirketinden 5 milyon yen (35 bin dolar) "siyasi yardım" aldığını kabul etti. Hükümet Genel Sekreteri Mayumi Moriyana'nın yaptığı açıklamaya göre Kaifu, 1984 ile 1988 yıUarı arasında 450 bin yen (3.200 dolar) aldı. Pachinko skandalı, geçen hafta başında 100 kadar milletvekilinin toplam 150 milyon yen (1 milyon 70 bin dolar) siyasi yardım aldıkları yolunda haberler çıkmasıyla patlak vermişti. Sofya'da gösteri • Dış Haberier Servisi Bulgaristan'da AGÎK Çevre Toplantısı sürerken Sofya'da dün bir grup rejim muhalifı gösteri yaptı. Sayıları 150'yi bulan muhalifler, insan haklarının korunmasını ve tutuklu bir işçinin salıverilmesini istediler. Siyasi gözlemciler polisin gösteriye müdahale etmemesine dikkati çektiler. BUDAPEŞTE Budapeşte' de tek istikametli bir ara sokakta, otomobillerin kaldırıma park ettiği bir mıntıkada, iki tane tahta baraka var. Artık eskimişler ve ağaç kokmuyorlar. Bu barakalar, Macaristan'm en buyuk muhalefet partisinin genel merkezini oluşturuyorlar. Marangoz atölyesinden bozmalar, Avusturya Macaristan İmparatorluğu ikinci başkentindeki görkemli binalara benzemiyorlar. Koridorda, haziran seçimleri ertesinde çok büyük ihtimalle başbakan ve bakan olacak kimst'ler, kendilerine mütevazı sandviçler hazırlıyorlar. Kravatlarını gevşetiyorlar. Küçük televizyondan, pariamentodaki anayasa tartışmasını takip ediyorlar. Macaristan Demokratik Forumu (MDF), yarın (bugün) ilk kongresini toplayacak. Programını ve tüzüğunü belirleyecek. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak adayım saptayacak. Önderini ve yöneticilerini tespit edecek. Resmen partileşecek. Tahta barakalarda kongre için sürdürülen hummalı faaliyete rağmen, MDP sözcüsü ve dış ilişkiler sorumlusu Caba Kiss, bana bir yanm saat ayırıyor. Ben hemen "seytanın avukatlıfmı" yapıyorum ve soruyorum: ' "Öteki muhalefet kunımlanndan olan Hür Demokratlar Harekeli', 'Genç Demokrallar Biriiği' ya da 'Kıiçök Mülk Sahipleri Partisi' sizi, eski Komunisl, yeni Sosyalist Parti ile uzlaşmak ve çok ihliyatlı davranmakla suçluyorlar. Cevabınız n e ? " Caba Kiss, MDF hakkmdaki "sorumlu muhalefet" tanımlamasını haklı çıkartıyor ve şunları söyluyor: "Macaristan geçiş dönemi yaşıyor. Biz küçuk bir ülkeyiz. Uogumuzda Sovyetler Biriiği gercegi var. Bunlar, dikkatli bir muhalefet gerektiren unsurlurı olu^tu Polisin sindirme harekâtı ürü sürüyor EKOSLOVAKYA YUNANİSTAN Krenz usulü glasnost DİLEK ZAPTÇIOĞLU BONN Demokratik Almanya'da çarşamba günü Honeckerin yerine atanan yeni parti lideri ve Devlet Başkanı Egon Krenz, ilk 24 saatinJe yaptığ^ atılımlarla tüm dikkatleri üzerinde topladı. Görevinın ilk gününde bir fabrikada işçilerle ve bir kilisede dini liderlerle görüşen Krenz'in üçüncü "bom bası" ise seyahat özgürlüğüyle ilgili yeni bir yâsa hazırlığı oldu. Partinin resmi yayın organı "İfeni Almanya"da yer alan habere göre, Demokratik Almanya vatandaşlanna bundan sonra Batı ülkelerine turistik çıkışlarda kolaylık sağlanacak. Partinin "şef teorisyeni" olarak tanınan Otto Reinhold, önceki akşam televizyonda kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken, buna ilişkin açıkİamalarda bulundu. "Bundan sonra her Demokratik Almanya vatahdaşının cebinde bir pasaport olacak" diyen Reinhold, devletin döviz bulmakta çektiği sıkıntıdan söz etti. Demokratik Almanya'nın kendi vatandaşlanna belli miktarda döviz satın almaları karşılığı yurtdışına turistik seyahat izni vereceği yolundaki soylentiler, gunlerdir Bonn'da dolaşıyordu. Doğu Berlin, Bonn'a döviz darboğazını aşmaya yardımcı olması için başvuruda bulunmuştu. Bunu şimdilik kabul etmeyen Bonn hükümeti, Doğu Berlin'e başka bir çözüm yolu öneriyor. Federal Alman Liberal Parti SDP'nin hazırladığı öneriye göre, pasaport alarak Batı'ya gelecek Doğu Almanlara doviz bozdurma işleminde Doğu Alman Markı karşılığında 1 Batı Alman Markı verilecek. Yani gerçek değeri Batı Alman Markı'nın çok daha aşağısında olan Doğu Markı, diğeri ile aynı işiemi görecek. Bu, Doğu Almanların, Batı'ya seyahat edebilmeleri açısından Bonn tarafından sağlanacak büyük bir kolaylık olarak gorüluyor. Demokratik Almanya Televizyonu'nda önceki gece ilk kez, Komünist Parti Merkez Komitesi üyeleri canlı yayında kendilerine yöneltilen soruları yanıtladılar. DPA Ajansı'na göre, 15 günde bir her perşembe gecesi yayımlanacak olan programm ilki, hiçbir şekilde sansüre uğramadı. Öte yandan Federal Almanya Televizyonu da iki Almanya'nın larıhinde ilk kez, Demokratik Almanya Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin bir uyesiyle yapılan söyleşiyi yayımladı. Televizyon sunucusu, "Krenz usulü glasnost"tan bahsederek siyasi ekonomi profesöru Otto Reinhold'a bu programın nasıl hazırlanabildiğini sordu. Reinhold buna cevap olarak. "Basınyayın organlanyla ilgili politikamızda değişiklik oiduğunu gosleriyoru/, bundan böyle tarttşmaya hazınz" dedi. Yeni D. Alman lider ilk gününde dikkat çekti Dış Haberler Servisi Çekoslovak polisinin önceki gun başlattığı insan haklan savunucusu bağımsız eylemcileri gözaltına alma uygulaması dün de sürdü. AP'nin haberine göre insan haklan ve demokrasi hareketinin önde gelen üyelerinden 77 yaşındaki Jan Urban, dun sabaha karşı polis tarafından evinden alınarak dort saat gözaltında tutuldu. Daha sonra serbest bırakılan Urban'ın faaliyetlerine devam etmcmesi konusunda uyarılmış olabileceği kaydedilis'or. Çekoslovak polisi önceki gun de uluslararası bir insan haklan toplantısını basarak, aralannda eski dışişleri bakanı Jiri Hajek'in de bulunduğu 15 insan haklan savunucusu aydını bir süregözaltına almıştı. Çekoslovak Komünist Partisi yetkilileri, Macaristan ve Polonya'daki gelişmelerin aksine, demokrasi yanlısı muhalefet gruplarıyla diyaloğa girmeye yanaşmıyor. Geçen ocak ayında demokrasi yanlısı gruplann yaptığı gösteriler sonrasında çok sayıda gö*>terici tutuklanmıştı. Son iki gundur süren tutuklamaların, önümüzdekı hafta sonunun Çekoslovakya'nın 1918'de kazandığı bağırrrsızlık yıldonumunc rastlamasıyla ilişkili olabileceğine dıkkal çekiliyor. Maria Faranduri de PASOK'tan aday İJnlü besteci Theodorakis'in muhafazakâr YDP'den adaylığının ardından Faranduri'nin de Papandreu 'nun partişiyle anlaşması seçim kampanyasını renklendirdi. Mersin'de verdiği dizi konserlerinden tanınan komünist sempatizaıu Faranduri, 5 kasım seçimierinde sosyalist PASOK için adaylığını koydu. PASOK lideri Andreas Papandreu'nun çağrısını kabul eden Faranduri, ülkedeki sol güçlerin iktidara gelmesi amacıyla bu çağrıyı kabul ettiğini belirtirken, sol guçler arasındaki görüş aynlıklarından ötürü duyduğu üzüntülerini de dile geıirdi. Faranduri'nin eşi Tilemahos STELYO BERBERAKİS Hitiris de Papandreu'nun muhaATİNA Yunaııistan'ın un lefete düjtuğu günden yana PAlu beslecisi Mikis Theodorakis SOK'un basın sozculuğunü yain sağ cğilimli Yeni Demokrasi pıyor. Partisi'nin »etını lıstcMne girmeOte yandan seçim kampanyası si, Alina'da nc denli şaşkınlık çerçevesinde Papandreu önceki yara(tı\>a, Thctx1orakis"in >ctı> gece TV'de duzenlenen bir balirdiği \c unc ka\ustuıduğu t>es sın loplantısında yer aldı. PasanatçiM Maria Karanduri'ııin de pandreu. onumüzdeki seçimlerPASOK lisiesinc gırınevi kabul de PASOK'un \ine birinci parti ctmesi o denli .surprizle ka^ılan dıırumuna gelcceğini önc sürdü dı. \c PASOK liderliğini terk etmesi Turkıyo'de. ııııuısycıı Zülfu ile ilgili komunistlerden gelen Livaneli ile >jpnğı orijk plak baskıları bir kez daha eeri çe\ ırv'ah^ınalanndan \e Kıanbul ile dı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle