19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bakanlıkça imam hatip liselerine tavsiye edilen kitaba göre öğrencinin hoca karşısındaki tavrı şöyleolmalıdır: "Öğrenci, hoca izin vermedikçe konuşmamalı hocaya saygıdan dolayı çocuklarına da saygı gösteriimeli akraba ve taallükatı gücendirilmemeli öğrenci gucünün yettiği ölçiide dünya işleri ile ilgisini azaltmalıdır" (s.75). Kitap öğrenciye eğitim amacını taşıdığı için unutmaya neden olan durumlar ve yiyecekler de ayn başlıklar altında incelenmiş. Bunlardan bazıları: "Allah'a karşı işlenen kötülükler günahların çok oiması dünya işleri ile çok ilgilenmek kişniş denilen baldırı kara otunu yemek ekşi elma yemek asılrrjş kişiye bakmak kabirler üzerindeki mezar taşlarının yazılarını okumak " ( s . 149153) olarak sayılmış. öğüt verin, sonra akjllanmazlarsa yataklarında yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse dövün." Öğrenciliğin nitelikleri konusunda (Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın koyduğu kurallara katılarak)şunlansıralıyor: Hocaya selamverip ayakta beklemeli başını öne eğip pek etrafına bakmamalı meselenin doğrusunu hocadan daha iyi bildiğini söylememeli falanca, senin dediğinin aksini söylüyor, diye hocaya karşı gelmemeli" (s. 303). Eğitim kitabı şusözlerledevamediyor: "Gördüğünüz gibi İslami eğitimcilerinin hemen hepsi... öğrencinin hemen her şeyi ileöğetmene teslim olmasıdır... Bugünkü öğretim müesseselerinin durumun u bu bilgilerin ışığı altında bir değerlendirmeye tabi tuttuğumuz takdirde gerçekleri daha iyi anlayabiliriz." Bu sözleri ile de yazar öğrencilerine öğretim kurumlanndaki sorunlann İslam eğitimin terk edilmesinden kaynaklandığını anlatmak istiyor. Çağdaş Eğitim Bu ııııı?.. Din ve düşünce özgürlüğü, acaba milyonlarca ingnanı bulunan çeşitli mezheplere bağlı kişileh devletçe belirli bir mezfiebin şeriat eğitimi ile şartlandırmak mıdır?Din vefikir özgürlüğü yarının ülke yöneticileri durumundaolabilecekgençlerimizi 'laikliğe'aykırı bireğitim biçimi ile yetiştirmek midir?Eğitimde ana ilke; bilimsel esaslara uyarak, bilimsel verileh olumlu ve olumsuzyönleh ile öğrencilere vererek, onları düşünmeye, doğruyu bulmayayönlendirerek eğitmektir. Öğretim ve eğitimde başka bir ilke de 'laiklik' esasının gözeîilmesidir. PENCERE 21 EKİM 1989 Sosyalistlerde Dalgalanma?.. Sosyalist dünyada neler oluyor? Hep birlikte izlemeye çalışıyoruz. Doğrusu, bu işin kolay olduğunu kimse söyleyemez. Sap ile samanı birbirine karıştırmak tehlikesi var. Sosyalizm, demokratikleşme yollarını mı arıyor? Yoksa kapitalizme mi çark ediyor? Sosyalist devrimin dönüşümü mü söz konusudur? Yoksa karşıdevrim mi gündeme giriyor? Sosyalist ülke bir değil, birçok; herbirindeki gelişmeler de kendine özgü renkler taşıyor. Gönlünde kapitalizmin aslanı yatan her yiğit de kendine göre yorumlara hız veriyor. Arkadaşımız Hadi Uluengin'in dünkü Cumhuriyet'te çıkan haberine göre Macaristan Komünist Partisi'nin (asıl adı Macar Sosyalist İşçi Partisi'ydi) mal varlığı çetin bir tartışmaya yol açmış. Partinin yaklaşık 200 milyon dolar tutarındaki varlığı, son değişimlerden bu yana göze batmaya başlamış. Muhalefet kesiminden parlamenterler demişler ki: Bu mal varlığı Komünist Partisi'nce 'gaspedilmiştir1; halka geri verilmeli. Prof. Dr. AYSEL ÇELİKEL /. Ü. Hukuk Fakültesi Öğ. Üyesi Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Bu tanım kişinin devletediniolmayan.ancakhukuksalbirilişkisonundabağlüığını ifadeetmektedir. Belirli bir dine bağlı olmanın sonucu olarak ortaya çıkan birlik fîkri, ne vatandaşlık ilişkisi, ne de ulus kavramı ile bağdaşan bir niıelikgösterir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri, dini inanç ve buna uygun yaşam biçimi ulus kavramının oluşmasında etken olma özelliğini kaybetmiş, hangi ırk, din ve mezhepren olursa olsun Türk ulusu olmanın özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeyaşayan kimselerin Türk devletine hukuksal bağlıİığı esas aJınmıştır. yanet İşleri BaşkanlığYncayapılanbazıyayınlard:r. Yapılan araştırmalar sonunda laikliğin korunması esas alınarak din eğitimi ve öğretimi yapan çok az sayıda esere rast lanmış olunduğunu büyük birhayret veüzüntüilebelirtmekdurumundayım. Fakirliğin sebepleri "Fakirliğe sebep olan haller" başlığı altında 34 neden sıralanmış. Bunlardan bazıları: "Yatakta çıplak yatmak ayakta veya çıplakken küçük su dökmek yaslanarak yemek yemek her önüne gelen çöp ile dişleri karıştırmak evi mendil veya bez parçası ile süpürmek ayakta şalvar giymek çanaklan örtmeyi terketmek" (s. 153156). Kitapta bilimsellikten uzak ve anlamsız 34 neden, eğitim amacı ile sıralanmış bulunuyor. Kitabın çevirmen ve açıklayıcısı, durumu fark etmiş olmalı ki bu hallerin bugünkü öğretime ters düşebileceğini, ancak bunlan uygulamanın sakıncası olmadığını, bunlar üzerinde bilimsel araştırma yapılmasını önermektedir. Bu yazının amacı, yann toplumda önemli görevler üstlenmek üzere yetiştirdiğimiz çocuklarımızı, korku veendişeyesevk eden, onlara bağnaz, çağdışı fikirleri aşılayan kitaplardan örnekler vermek tir. Söz konusu kıtaplarda Islam hukukunun ve devletin dinsel kurallarla yönetildiği dönemin erd emleri anlatılırken cumh uriyet dönemi topl umu nun ağır eleştirisi yapılmakta, sorunların çözümüTürk vatandaşlarının yüzde 95 ya da daha faz nün İslami aile ve yaşam biçiminde olduğu öğrenBaşka bir örnek: Dini Bilgiler Ders Kitabı. Dilasının Müslüman oiması yukandaki durumu de cilere ders olarak aşılanmaktadır. yanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Dört kişi tarafınğiştirmez. Esasen Müslüman Türk toplumu içindan yazılmış olan kitap, Din İşleri Yüksek Kurude dinin farklı anlayış biçimlerinden doğan tarikat Tavsiyeler lu 'nca ders kitabı olarak okutulmak üzere 1981 'de vemezheplerinbulunması,aynı biçimde (uniforrn) yayımlanmıştır. Öğrencilere dini bilgiler vermek bir din eğitimi ile toplumun bu yolda oluşturu Iması Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu' amacı ileokutulan bu kitap yalnızçocukları değil, çabalannıolumsuzyöndeetkilemektedir. İnanç ve nun 12.4.1985 tarihve660sayılıkaran ile imam ha büyükleri de korkutacak, aşırı şekilci bir dindaribadet özgürlüğü ile laik hukuksal sistemin bir ara tip liselerine tavsiye edilen ders kitabı: Ta'limül lığa ve kaderciliğe itecek biçimde yazılmış. Kitapda yürütülmesi çeşitli inanç, tarikat ve mezhep ay Müteallim. Kitabı İmam Burhaneddin EzZernuci tanbazıpasajlar: "Efendimizin Allah'tangetirenlıİdarından doğan özgürlüklerin de temelini oluş yazmış, doktor unvanını taşıyan bir uzman tara rek haber verdiği gerçekleri kabul etmeyen kâfirturmaktadır.Demokratikve laik bir hukuk siste fından Türkçeye çevrilmiş ve şerh edilmiş,', dir... .Kâfırlerincehennemden çıkmahakkı yokmi, vatandaşların ibadet ve inanç özgürlüğünü kı 1985'te 3. baskısı yapılmış. Çevirmen, "Takdirn I " tur. ...Münafıklarcehenneminenderinçukurlasıtlamamakta, tersine onu güvence altına almak başlığı altında önsöz türiindeki açıklamasında, ki rındaolacaklardır" (s. 12). "Cehennemdeki azap tadır. Laikliğin savunulmasırun nedenlerinden biri tabı tanıtırken "İlimlerin en üstünü Allahü Taa bizim dünyada anlatabileceğimiz gibi değildir... debudur. layı bilmek ve tanımaya... olan bilgidir" dedikten Müminlerden girenler bir zaman ceza çektikten sonra alim sıfatıru elde etmenin üç şarta bağlı ol sonra çıkar. Kâfir ve münafıklar devamlı kalır" duğunu belirtmekte; bunlan, Allah'a teslim olup (s. 50). "Mahşer yerinde cennetlikler sağ tarafa, ceBilim dışı egitimden örnekler şeriat esasları çerçevesinde hareket etmek hayaAncak ilerleyen yıllar içindedinsel birlik ve bü tı ona göre düzenlemek hocaya saygı devamlı hennemlikler sol tarafa verilir" (s. 51). " Sırat köptünlük, ulusal birliğin yanmda gelişen bir akım ola okumak (dini kitap) olarak açıklıyor. "Öğrenci rüsü: Cehennem üzerinde kurulacak olan bu köprüden müminler geçerek cennete kavuşacak, kârak ortayaçıkmışbulunuyor. Bazı eğitim kurumnin kalem, hokka ya da herhangi bir şeyi herhan fir ve münafık olanlar cehenneme larında hangi din ve mezhepten olursa olsun, kişileri belirli birdin vemezhepdoğrultusundaeğite gi bir kitap üzerine koyması ilme saygısızlıktır. yuvarlanacaklardır" (s. 52). rek, aile ve toplum yapısını bu yönde oiuşturmak Böyle bir hareket öğrencinin ilimden feyz almasını için din birliğine dayalı ümmet fikrini geliştiren bir önler" diyerek bilimi öğrenmenin kurahnı açıklı Bu çağda öğretilenlere bakın eğitimin yaygınlaştığını görüyoruz. Bu çalışma yor. Laik eğitim yapmayan okullarda okutulan kidevlet eliyle gerek Milli Eğitim Bakanlığı'na bağ"Takdim I I " başlığı altında "...İşteelimizde taplardan başka bir örnek: İslam Egitiminde Öğlı laik biçimde eğitim yapmayan liselerde, y üksek değerli bir kitap. İnsanlığın karşılaştığı tüm sorun retmen ve Öğrenci Münasebetleri. 1984' te Marmaİslam enstitülerinde, ilahiyat fakültelerinde ve ge lan halletmede, ilim için ilim yerine Allah nzası için ra Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayını olarak rekse Diyanet İşleri Başkanlığı'ncayürütülmekte ilim prensibini öğrencinin birinci maddesi olarak çıkmış(No:6). Yar. Doç. bilim idamı tarafından dir. tavsiye etmektedir". Takdim, Dr. çevirmenin şu yazılmış. Yazar öğrenciyi cezalandırma konusunYukarıda açıkladığımızamaç ve biçimde bir eği yakarışı ile bitiyor: "... İ slam yolcularına, İsiam daönceöğüt, sonra ceza kuralınınKuran'dadayer tim yapıldığının açık kanıtı, Talim Terbiye Kuru cı gençliğe tebliğ görevini yüklenmiş bulunîın hiz aJdığını açıklamak için Nisa Suresi 34. ayeti gereklu'nun onayını alarak ortaöğretim kurumlarına ve met nesline bu kitaptaki esaslara kulak vermeierini çe olarak gösteriyor:'' Fenalık vegeçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, önce onlara imam hatip liselerine tavsiye edilen kitaplar ve Di cenabı haktan valvarırım". EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Hukuk Devleti Olmak. .. Hukuk devleti ile çete arasındaki ayrım nedır? Hukuka bağlı olmak ya da olmamak... Uğur Mumcu, Hikrnet Çetinkaya'nın yeni kitabı "Kanlı Sürgün"e yazdığı önsözde gereken yorumu yapmış: "Devlete karşı silah kullanan kişi yakalanırsa, artık o devletin gözünde düşman' değildir. Düşmanlık, silahlı çatışma süresince geçerlidir. Devlet ele geçirdiği kişiye 'sanık' gözüyle bakar Bu noktada sanığın' hakları başlar. Devlet ele geçirdiği teröriste 'sanık' değil de 'düşman' ya da 'hükümlü' gözü ile bakarsa, o zaman yargılamanm önemi kalmaz. Hukuk devleti ile polis devletini ayırt edici ölçü budur." Aydın cezaevi olaylarını Çetinkaya bütün ayrıntılarıyla yazmış. Daha önce gazetemizde yayımlanan bu yazılar bir bütün olarak konunca gerçek bir belge etkisi yapıyor Gazeteci, olayın içinde yaşayan kişidir. Tıpkı bir sanık gibi bir savunman gibi gerçek bir topium savcısı gibi... Bir ana şöyle bağırmış yetkili kişilerin önünde: "Bizim çocuklarımız niye hayvan muamelesi görüyor. Kapı altından yemek veriyorlar. O siyasi suçlu, böyle yemek yer mi? Bizim çocuklarımız dünyanın en doğru insanlarıdırlar." "Hükümlü ve tutuklular resim yapamazlar şiir yazamazlar. Yanlarmda yakınlarmın dahi olsa resmini bulunduramazlar. Duvara asamazlar herhangi bir eşyasını asmak için olsa dahi duvara çivi çakamazlar. İki kişi bir araya gelemez. Siyaset konuşamaz, inançlarını açıklayamaz... İdeolojik bryık bırakamaz. Saçlarını 4 numarayla tıraş etmek zorundadır. Hükümlü ve tutuklu koğuşta çay yapamaz. Çayını kurum ocağından içmek zorundadır. Çayda kilo başına 20 bin lira fiyat biçilmiştir. Her hükümlü idare ile işbirliği yapmak zorundadır. İyi hali olmanın yolu ihbarcılıktan geçer. ihbarcı olduğunuz takdirde kurum içi her olanaktan yararlanırsınız." Bir genç tutuklu böyle yazıyor... Bir başkası da açlık grevine girmenin gerekliliğini şöyle anlatıyor: "İnsanın aklına yüzlerce yanıt geliyor. Ama her sorunun birleştiği tek bir yanıt vermek mümkün: İnsan olmak, gerçek anlamda sağlıklı insan olmanın, insanlık onurunu korumanın artık tek çıkar yolu kalıyor: Açlık grevi sürecine girmek. Kimse bizi kınamasın." Açlık grevi bir çözüm müdür? Hayır. Çözümsüzlüğün çıkmaz noktasıdır. 'Asmayalım da besleyelim mi' anlayışı karşısında genç insan ne yapabilir? Ölüme, topluma, körlüklere, sağırlıklara karşı çıkmanın tek yoludur, açlık grevi... Oysasavaşım vermek.direnmek, haklarını koparmak için sağlıklı olmak gerekiyor. Ölüm oruçları, açlık grevleri, umutsuzluğu umuda döndürmenin bir yolu mudur? Kamuoyuna, o sağır, kör, vurdumduymaz yığınlara 'biz burdayız, duyun bizi, dinleyin bizi' diye seslenmek midir? Kitabın önsözünde Çetinkaya diyor ki: "Türkiye'deki cezaevleri olayını başından beri karınca kararınca izlemeye çalıştım. Pek çok tutuklu ve hükümlüyle mektuplaştım. Hiçbir zaman onların mektuplarını derleyip bir kitap yapmayı düşünmedim. Ama Aydın E Tipi Cezaevi'ndeki olayları izledikten sonra şu karara vardım, bugün doğan çocuklar 20 yıl sonra bu olayları anımsayabilecekler miydi? Yoksa yazılanlar çizilenler her olayda olduğu gibi bir süre sonra unurulup gazete saytalarında mı kalacaktı? Düşündüm ve yazmaya karar verdim... İleride tarih bilimcilere katkımız olsun diye..." Haksızlıklar, yanlışlıklar, bile bile yapılan kötülükler, işkenceler, düşmanca davranışlar, 12 Eylül sonrasında tüm Türkiye ceza ve tutukevlerinde yaşanan olaylar... Bütün bunlan binlerce genç yaşadı. Şiirlerini yazıyorlar. romanlarını, öykülerini. Her türlü engeli aşarak ayakîa kalmaya. seslerini bugüne yarına duyurmaya çalışıyorlar. İşkencelerde ölenler, oradan oraya sürülenler, hoşgeldin dayaklarıyla acı çekenler, 'vurun, öldürün bunlan' buyruklarıyla itilip kakılanlar... Hepsi bu ülkenin insanları, bu ülkenin çocuklarıdır Adalet son yargısını vermedi daha pek çoğu için... Öyleyse onlara savaş tutsağı gibi davranmak niçin? Hem savaş tutsaklarının da insan gibi muamele görmek hakları yok mu? "... günlerdir karşılaştığımız yetkililer hep şunu söylüyorlar: Bunlar katil, çoğu idamlık, siz nasıl bu kişiieri savunursunuz? Biz de yetkililere zaman zaman su yanıtı venyoruz: Devletin görevi suçluyu yakalamak, adalete teslim etmektir. Suçlu yargılanırken cezaevine konulur. Tutuklu ve hükümlünün suçu ne olursa olsun devlet onu cezaevinde koruyacaktır. Bu, uluslararası hukuk kuralıdır. Ama o adam öldürmüş. Ne yapılsa mübahtır. Tartışmayı kesmek için şöyle diyoruz: O zaman devlet de terörist olmaz mı?" "Kanlı SürgürT'ü geleceğin kuşakları okurken şöyle dıyebilseler; 'oh bizim zamanımızda böyle şeyler yoK, ülkemız gerçek uygarlığa kavuşmuş, ne mutlu bize..." tecruBekonforu yarattı. BEKO, teknolojinin insanlığın hizmetinde olduğunu bilir. Amaç, sizlere daha çağdaş, daha rahat bir hayat sunabilmektir. Bugün, onbinlerce evin mutfağında, banyosunda, salonunda BEKO markalı ürünler kullanıbr. Hepsi deileri teknolojinin ürünleridir. Çağdaştır! Şimdi bir BEKO satıcısına gelin! Elektronikten, küçük ev aletlerine dikiş makinesinden, beyaz eşyaya evinizin tüm konforunu orada bulabilirsiniz. Bu konforu, BEKO tecrübesi yaratmıştır. ...WC Yer darlığı nedeni ile ancak baa kısımlannı aktarabildiğimiz bir başka kitap da İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü öğretim üyesi tarafından yazılmış. Kitabın adı: Toplumumuz ve Egitimimiz, 1982'de basılmış. Kitap, cumhuriyet döneminin küitür ve sa•k nat etkinliklerini ve toplumu, gözden düşürücü bir Sosyalist ülkelerdeki güncel karmaşa, Türkiye'de tek partiden gözle eleştirerek, İslam toplumu ve İslam ailesinin ortak özellikleri ve davranış biçimlerini överek öğ | çok partiye geçiş sürecini anımsatıyor. Bu benzetmeyi daha önrenciye bilim ve akıl dışı öğütlerle sunmaktadır (s. i ce de yapmıştım. CHP'nin 27 yıllık yönetiminden sonra dış etkilerle yükselen iç muhalefet 1946'da patlamıştı. Ortaya sonradan 3757). foslayan "demokrasi kahramanlan" çıkmıştı. Halk tek parti yöBütünüyle şeriat esaslarına dayalı, Türk kadınınetimi yıkıldığında ülkenin cennete döneceğini sanıyordu. nı küçük düşürücü, hukuk sistemimize tamamen 1950'de Demokrat Parti seçimi kazandı. iktidara geçer geçters bir eğitim... mez CHP'nin mallarına el koydu. Sözde "liberal" idi DP; ama anayasaya, yasalara ve hukukun temel ilkelerine uymayan bu Sonuç kararı gözünü kırpmadan verdi. Meclis kürsüsünden kimi politiYasaiarımıza göre bütün öğretim kurumlan, kacılar haykırıyorlardı: Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kuru' Halktan gaspedilenler, halka geri verilmeli!" mu'nun gözetim ve denetimi altındadır. Bu öğreNe var ki çok kısa sürede Demokrat Parti iktidarı düş kırıklığı timin nitelikleri, ilgili yasa ve yönetmeliklerde beyarattı. lirtilmiş bulunuyor. Ana ilke; bilimsel esaslara 27 Mayıs'ta bu parti de kapatılacak, malları kamulaştırılacaktı. uyarak, bilimsel verileri olumlu ve olumsuz yön12 Eylül'de bütün partiler kapatılıp mallarına el kondu. leri ile öğrencilere vererek, onlan düşünmeye, doğİnsan yaşadıkça görüyor, deneyim kazanıyor; sosyalist ülkeruyu bulmaya yönlendirerek eğitmektir. öğretim lerde olan bitenlere bu bakımdan ilgiyle ve kuşkuyla bakıyorum; ve eğitimde başka bir ilke de 'laiklik' esasının gözçünkü coşku ve gerilim aklın önüne geçmiş görünüyor; ayaklaetilmesidir. Dini eğitim adı altında, anayasamız ve rın suya ermesi için epey zaman geçmesi gerekiyor. yasalanmızda belirlenen kurallara aykın eğitim • yapılamaz. Anayasamızda yer alan "cumhuriyeSermaye birikimi, kapitalist düzenin oluşumunu sağlayan sütimizin demokratik ve laik bir hukuk devleti" olreçtir. Batı'da sermaye birikimi tolay olmadı. Metropollerde emekma niteliğine aykın eğitim yapılamaz. Oysa sunçi halkın alınteri belirli ellerde toplandı; sömürgeler yağmalanduğumuz örnekler tersini gösteriyor. Şeriat eğitidı: girişimcilerin yaratıcı atılımları bunlara eklendi; özel ellerde mi ve öğretimi ile bütün gençliğini geçiren kişilebüyük sermaye odaklandı; sınırlar ötesi ekonomik güçlere rin daha sonra yargıç, öğretmen, yönetici gibi mesdönüştü. leklerde görev yaparken laik eğitim ve laik hukuk Sosyalist ülkelerde ise özel ellerde sermaye birikimi yoktur. kurallarını inanarak uygulayabilirler mi? Sermaye devletin e/inde odaklanıyor; planlı yatınma dönüşüyor; fabrikalar ve büyük kuruluşlar böyle oluşuyor Şimdi bu dünyaDin ve düşünce özgürlüğü, acaba milyonlarca da iki rüzgârın estiği soyleniyor: inananı bulunan çeşitli mezheplere bağlı kişileri Piyasa ekonomisi... devletçe belirli bir mezhebin şeriat eğitimi ile şartVfe özelleştirme. landırmak mıdır? Din ve fikir özgürlüğü yarının Sosyalist ülkelerde özelleştirme nasıl yapılacak? Ekonomik teülke yöneticileri durumunda olabilecek gençlerisisler kime satılacak? Özel ellerde sermaye birikimi olmadığına mizi" 'laikliğe'' aykırı bir eğitim biçimi ile yetiştirgöre /abrika/ar, entegre kuruluşlar, şirketler, büyük mağazalar mek midir? Miili Eğitimde sorumlu kişilerin ve ve bankalara kim sahip çıkacak? Yoksa parasız bir dağıtım mı öbür ilgililerin, yeni eğitim yılının açı'dığı bugünyapılacak? lerde konuya bu açıdan eğilmeleri büyük önem taTürkiye'de özel sermaye birikimi yeterli olmadığından ve halk şıyor. kesimi de yoksul bulunduğundan biz gerçek bir özelleştirme yapamadık; bankalan, fabrikaları, şirketleri, büyük tesisleri toptan (1) Ele alınan kitaplardaki yazaı adlan uzcllikle belinilmemiştir. yabancılara devretmeye çabalıyoruz. Sosyalist ülkeler de böyle mi yapacaklar? Soru boşlukta sallanıyor. • Piyasa ekonomisi de bu sorunun yanıtına bağlıdır. Çünkü kamu kuruluşlarının yanştığı piyasa ekonomisi bir başka anlam taşıyor; özel kuruluşların serbest piyasası daha değişik niteliktedir. Sosyalist toplumda pazar ekonomisi geçerli olacaksa hangisi? Şimdiye dek bu soruları aydınlatıcı bir yanıt ya da açıklama ortaya çıkmadı; politika heyecanı ve açık rejim coşkusu her şeyi bastırryor; sosyalist ülkeler çalkalanıyor. Sosyalist dünyadaki değişim, ilk aşamadaki dalgalanmalar durulmadan saydamlaşamayacak. ANIYORUZ Isviçre'nin Nuşatel kentinde öldürülan M«hm«t TÜRKü saygıyla anıyor, cinayeti işleyenleri lanetliyoruz. İŞSİZLER DERNEĞI G.Yön. Kurulu adına G. Ali PÜRHAN T.C. KAVSERİ 2'NCİ SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No: 1989/341 Karar No: 1989865 Davacı: K.H. Sanık: ALİ ŞAHİN: Mehmet ve Hürü oğlu 1965 D.lu Pınarhaşı ılçesi Han köyü nüf. kayith KAYSERİ KARPUZATAN MEVKlt ÖZDANACI SUCUKLARININ İMA1ATINDAN sorumlu mesul müdürü. Suç: Gıda maddeleri lüzüğüne muhalefet. Suç tarihi: 5.12.1988 Karar Tarihi: 26.9.1989 Sanık hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılamasında: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet suçundan yukarıda açık kimliği yazılı san:ğın yapılan yargılaması sonunda TClCnın 396, 402/12. 647/4, TCK'nın 72. mad. gereğince sonuç olarak 32.000 lira ağır para cezası, 3 ay süreyle cürmüne vasıta kıldığı meslek, sanat ve licarelinin tatiline, 7 gun süre>le işyerinin kapatılmasma. aynca karar ozetinin Ankara, İstanbul ve Izmirde yayımlanan lirajı 100 binin üzerindeki bir veya iki gazete ile suç yerinde yayımlanan mahalli bir gazetede ilanına, ilan masraflarının bilahara sanıklan alınma»ına karar verildi. 26.9.1989 Basın: 34321 Önce tecrüBekonusur Kız öğrencilere möbleli, kontorlu d.ıiıe. 131 80 46 I TURK KALP VAKFI Muayene ve Kontrol için 175 12 45 * 148 58 66
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle