27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
0 OCAK 1989 CUMHURİYET/7 Tower:NATO'da modernizasyon gerekli lsmın eksı 4 3 e A | a s k a d a dondurucu soguklar tıüküm süruyor. Dışarıda üşümekten bıkan bır grup Alaskalı çareyı saunaya gitmekte bulmus. (Fotoğraf: AP) Haber Merkezi ABD'nin yeni Savunma Bakanı John Tower, Sovyetler Birliği'rıdeki reform polkikasının sonuçlan alınıncaya kadar NATO'nun konvansiyonel ve nükleer silahlannın modernize edilmesi gerektiğini söyledi. Tower, F.Alraanya'mn Münih kentinde toplanan savunma fo rumunda yaptığı konuşmada modernizasyonun temel olduğunu söyledi. Batı Avrupa'nın savunmasına katkılannın tek yönlü gayretle devam edemeyeceğini belirten Tovver, ittifakın savunma yükünün adil biçitnde paylaşılması gerektiğini belirtti. Münih'te bulunan Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan dün ABD Savunma Bakanı Tovver ile goriiştü. Vuralhan görüşmeden sonra "Yeni ABD yönetimi Tiirkiye'ye çok sıcak bakıyor" dedi. Tower ile son derece olumlu oir görüşme yaptığını büdirdi. 3 poüsi protesto 200 kişi yürüdü Jacksorfın yeni şarkısı, Genclenn gözdesı ' Mıctıael Jackson, 15 aydan beri sürdüruüğü dunya turunu Los Angeles'ta (ABD) noktaîadı. AmeriKan Çocuk Esttgeme Kurumu yararına bir konser veren ve 100 bin dolar bağışlayan Michael Jackson'ın seslendırdiği yeni şarkılanndan oze! likle "Aynadaki Adam" cok tutuidu (Fotoğraf: Reuter) HEKİMHAN (Cumhuriyet) Malatya'nın Hekimhan ilçesinde üç polis memurunun bir genci dövmesi üzcrine yaklaşık 200 kişinin olayı protesto için kaymakamlığa yürüdüğü bildirildi. Olayın ilçe merkezindeki bir kahvehanede oyun oynayan polislerin yan masada oturan Hikroet Topal'ı (23) tartışma sonucu döverek hastanelik etmesi üzerine meydana geldiği belirtildi. Malatya Valisi Kutlu Aktaş, olay yerine geldi ve polis memurlan Ali Acar, Ahmet Yavuztürk ile Mehmet Ali Özden'in disiplinsizlik örneği gösterdiklerini belirterek açığa alındıklannı söyledi. Ankara Bahçelievler'de dün gece silah sesleri heyecan yarattı. Pankart asmak isteyen iki kişi ile güvenlik kuvvetleri arasında çaıışma çıktığı, yoldan geçen iki kişinin yaralandığı bildirildi. CtanSlZ Rıviyerası'nda bu yıl yapılacak geieneksel lımon fest>val<ne nazırianmak içın 7.599 ıs saatı 120 ton limon ve portakalla 20 bin çıcek gerekti Yakınlarda baslayacak olan festivalde Fransız tarıhı, lımon portaoi ve çıceklerle ıslenıyor Hazırlıklar çerçevesmde Mapolyon dönemınden kalan bır topa son hmonlar konuyor. (Fotoğraf: Reuter) (Baştarafı 1. Sayfada) Özetle ordu müdahalelerinin, ekonomik sıkıntılann hedefıni Ankara olmaktan çıkartıp Brüksel'e kaydırmak "alaturka bir kurnazlık". SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, bu görüşlerin son derece sakat olduğu düşüncesinde: "Demokrasimizin ve Türk ekonomisinin taşeronluğunu Avnıpa'ya bırakamayız." diyor. Neden? BAYKAL Bu anlayış önce AT ile saygın ve eşitlikçi bir ilişkiye aykındır. Kaldı ki, bir toplum kendi iç dinamikleri ile kendi mekanizmalannı yaratarak demokrasisini güçlendirip işletebilmelidir. Ya ekonomi? BAYKAL ANAP iktidarında Türkiye'nin ekonomik sorunlarını Brüksel'deki Avrupa karargahına havale etmek ister gibi bir eğilim sezilıyor. Bunu Başbakan Özal demeçlerinde zaman zaman açıkça sergiliyor. AT'ye 'Bizi alırsamz, bizdeki ordu müdahalelerinin önüne geçeriz' anlaytşının sakatlığından söz ediyorsunuz. Ama aydınlanmız da, oteki partikr de bu görüşdeier. Bu anlayış sizce niye sakat? BAYKAL Avrupab. karşjsında taa işin başında ikinci sınıf bir toplum olduğumuzu ilan etmiş oluyorsunuz. Biz rejimimizi kendi dinamikleıimizle koruyamıyonız, siz bizi koruma altına ahn demek, toplumumuzun Avrupa Topluluğu'ndaki statüsunu peşin olarak ikinci sınıf konuma sokmaknr. SHP Genel Sekreteri Baykal'ın, 12 Eylül darbesinden sonra 9 yıldır ilk kez toplanan ATTBMM Karma Parlamento Komisyonu toplantısı ile ilgili izlenimlerinin özü bunlar. Avrupalılann Türkiye ile ilgili endişelerini Baykal nasü sıralıyor: "Önce topluluk içinde Tiirkiye* nin olumsuz ber dunımunu ATden uzak lutulraası için bir 'bahane' olarak görenler var. Bunlar sanıldıgı kadar, kalabalık ve etkin degiller. Ancak zaman zaman sesleri güçlü çıkıyor. Bunda da kozu biz veriyoruz. Bu nedenle AT'ye giriş koDUsunu ve AT çevrelerinin görüşlerini iyi analiz etmek gerek. Once Avrupa Topluluğu, karştlıksız armağan dağıtan bir Noel Baba değildir. Karşüıklı çıkar dengeteri üzerinde başlayıp, daha sonra bu çıkarlann bir sistem içinde eridiği bir siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültiirel bütünlüktür." "Bahaneciler"e göre Türkiye'run kapı dışında tutulması için çok neden var. SHP'nin AT atağı Baykal bunlan şöyle sıralıyor: "50 milyar dolar dış borç, 23 trilyon lira iç borç, yüzde 80 enflasyon, 5 milyon işsiz, carpık gelir dağılımı, ustünkörü sanayileşme vesaire." Aynca, insan hakları konusu. Işkence iddialan AT kamuoyunu çok tedirgin ediyor. Kurumsal eksiklerimiz var. Anayasadaki birey hak ve özgürlükleri ile örgütlenme yasaklan, TRTTnin iktidar yanhsı statüsü ve işleyişi, YÖK'ün durumu. Soruyoruz: SHP bu eksikliklerin düzeltilmesini vaadettigine göre, acaba, topluluk çevrelerinde SHP iktidanıu bekleme gibi bir egiliraden soz edilebiiir mi? BAYKAL Türkiye'de demokrasi yolunda gelişmeler kaydedildiğini onlar da kabul ediyorlar. Karma komisyonun toplanması bunun göstergesi. Ancak daha cok almacak mesafe olduğu da tartısmasız. 12 Eylül'ün kurumlarında bir değişme olmadığı halde, sendikaların si>lasetten uzak tutulması, işçilerin sınırlı örgütlenme olanakları, siyasi örgütlenme ve dernekler üzerindeki yasaklar, toplulukla butünleşmeye temel engel oluşturuyor. Bunlann aşılması gerek. Avrupa'dan taleplerimizi gerçekçi platformda tutmak gerek. Örneğin: 5 milyon işsiz insarumız varken, sınırlannızı serbest dolaşıma açacaksınız demek, gerçekçi bir yaklaşım olmayabilir. Baykal, Avrupa'da Türkiye'nin AT üyeliğıni güncel ekonomi, siyasal ve kültürel sorunlarının ötesınde çok üst düzeyde değerlendirenler olduğunu belirtiyor. Baykal'a göre, AT'nin gelecekteki yapısını biçimlendirecek olanlar bu çevreler. "Bu çevreler, Türkiye'nin ekonomik sorunlannın da Kıbns ve Ege konusundaki Vunanistan'la olan puruzlerinin de bir gıin çözüme ulaşabileceği goruşündeler. Ancak, toplulukla bulünleşmenir önunde duran engelin, biuat topluluğun yapısından kaynaklandığını, sınırlann surekli genişledigi halde, 'kafanın' buna oranla biiyüyemediği endişesindeler. Onlara göre, sırada Türkiye dışında Norveç, Avusturya, İsveç hatta Yugoslavya da var. Bunlann katıumlan ile dev bir nüfus oluşacak. 2000 yüında Türkiye'nin nüfusu Fransa ve Almanva'nın toplamında fazla olacak. Türkiye'nin bu büyujcn gövdeye, siyasetçileri ile bilim adamlan ile AT için politika üretmesi ve politika önermesi gerekiyor. Nüfus ve yüzölçümü oranında lopluluğun beyni sayılan Bruksel karargâtunda Türkiye'nin 'Eurokrasi'ye etkin katılımı gerek. Buna şimdiden hazırianmahyız." EcEVtT: HABERLERIN DEVAMI Bülent Ecevit, İngiliz 4. Kanal Televiz^'onu 'nun "Dünyada Bu Hafta" programmda, "Yönetim demokratikleştikçe güvenlik kuvvetlerinin eylemlerini denetlemek kolaylaşır" dedi. LONDRA (Cumhuriyet) Demokratik Sol Parti Genel Ba$kanı Bülent Ecevit, 4. kanal televizyonu tarafından düzenlenen ve canlı yayımlanan "Dünyada Bu Hafta" programmda, "Yönetim demokratikleştikçe güvenlik kuvvetlerinin eylemlerini denetlemek kolaylaşır" dedi. Ispanya Hükümet Sözcüsü Rafael Estrella ve tsrail BasınYayın Kurumu'ndan Yoram Ettinger'in de katüdıklan programda, Türkiye'de insan haklan uygulamaları ve bunun, Türkiye'nin AT üyeliği ile ilişkisi üzerindeki soruları yanıtlayan Ecevit, işkencenin sorgulama sırasında uygulandığını belinti, "Ancak bunu, kaçınılmaz bir durura olarak kabul etmiyorum" dedi. Ispanya Hükümet Sözcüsü Estrella, "Ispanya'da da diktatörlük olduğu dönerade, bunun, lspanya'nın AT üyeligi için bir engel olacağını biliyorduk" dedi. Türkiye'nin demokratikleşme surecinde olduğunu kaydeden Estrella, 60 milyona yakla$an bir nüfusa ve yuzde 90'a varan enflasyona sahip olan Türkiye'nin bu durumunun AT içinde "sonınlara" yol açacağını vurguladı. İsrail sözcüsü Ettinger ise Türkiye'nin karşı karşıya olduğu aynlıkçı terör sorununa definerek, "Terörle, Türkiye'deki de Güvenlik güçlerinin eylemleri denetlenmeli mokrasiyi sabote etmek istiyorlar. Toplumun karşı karşıya olduğu sorunları görmezlikten gelemeyiz" diyerek sorunun sadece nüfus ve enflasyonla sınırlı olmadığını kaydetti. Ecevit, kendi başbakanlığı döneminde de terör sorunu ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlatarak, "Bunlan önlemeye çalıştik. İnsanlık dışı eylemlere insani önlemler almaya çalıştik. Ancak lerörü önlemede güçlüklerle karşılaştık" dedi. Turki\e'nin, başka nedenlerle de AT'ye alınmayabileceği üzerinde duruldu. Nüfusun çok büyük bölümünün Müslüman olmasının ne gibi bir etki yapabileceği tartışıhrken Ecevit, "Eğer AT Türkiye'yi sırf dini nedenlerle üyeliğe almazsa bu, bir ortaçağ zihniyetini gösterir" dedi. Ecevit, Londra'da bir haftadır suren temasları sırasında her fırsatta tekrar ettiği bir görüşü yineleyerek, Türkiye'nin AT'ye üye olmaması durumunda. ekonomik ve siyasal bakımdan vaT olmayı sürdüreceğini kaydetti ve "Ancak üye almaları aynı zamanda kendi çıkarlannadır" diye ekledi. Geçen pazartesi, Londra'daki Kıbns Turk Derneği'nin davetlisi olarak Ingiltere'ye gelen Ecevit, televizyoo programından sonra Türkiye'ye döndü. Kalemli'ye 'ANAP'a (Baştarafı l. Sayfada) n«z?" diye soran DYP lideri, konuşmasını şöyle sürdürdü: Âvrupa'daki GAP Biz bu ülkenin çimentosuyuz "Genç nesillere sesleniyoruz. Bizim yaptıklarımızın ttzerinden bir asır geçmedi. Bu iktidar, benim emeklimi, dulu, yeıimi kıvrandırrnaktadır. Kıvrandınnadık diyorlarsa Halep orada arşın burada. En ufak soğuk algııılığı için bir avuç ilaca bir servet gidiyor. Tiirkiye'yi fakir fukara için vaşantnaz hale getiren bir siyasi iktidara ders vermeyecek misiniz? 1987'de, 1988de duvarlan kaldırdınız. Yetmedi, bir duvar daha fcaldınn. At sahibine göre kişner, ama evvela aUn gemini tutanlann elinden alın. 26 raartta bu siyasi iktidara oy verirseniz fukaralığa, tşsbJiğe, zamlara, yolsuzluğa, hırsızlığa oy verirsiniz." DYP lideri toplananlara "Bu iktidardaa kurtulraak istemiyor musunuz?" diye desorarak, yerel seçim fırsatırun kullanılmaması durumunda ekmeğin 240 liradan 500 liraya yükseleceğini söyledi. Demirel, sözlerini şöyle tamamladı: "Gelin bu ülkenin rejiminin tıkanan yolunu veniden açahm. Şu vergi adalebizliğine bakın. Küçücük esnaf tan peşin vergi olur mu? Gelin mahkemesinde, belediyesinde. idaresinde. Allah'ın adaletine ilaveten her yerde adalet olan bir memleket olsun. Düşün arkamıza biz sizi onünüze baktırmayız. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Hepinizi kucaklıyoruz, nerede dogarsanız dogun." Demirel'e Keçiören SHP ilçe örgütü tarafından da bir çicek verildi. Demirel, kısa konuşmasından sonra, beraber geldiği kalabalık konvoyla Güniz Sokak'taki evine hareket eui. Baykal, SHP'nin AT konusunda önümüzdeki aylarda bir atağa kalkacağını açıkhyor. Ata|ın "Türkiye'nm Avrupa'daki GAP"ı diye nitelediği 2 milyonluk insan kaynağı çerçevesinde yürütüleceğini belirtiyor. Baykal, bugüne dek, Türkiye'nin ihmal ettiği bir konuyu Avrupa'da çeşitli düzeyde gündeme sokacaklannı bildirerek $öyle diyor: "Avrupa'da iki milyon Türk var. Onlar artık misafir işçi degiller. Bugün Cizre Savcısı'nın kararıİkinci, üçiincü olarak bulunduklan ulkelerde yaşıyorlar. Ancak nı açıklamasının yanı sıra, bölgehepsi de siyasal haklardan yok de beklenen önemli bir gelişme sunlar. Bulunduklan yerleşim bi daha var. Cizre operasyonunda rimlerine yerel yönetici seçme hak gözaltına alınanlar önceki gün, ları bile yok. Oralarda doğup bü Mardin Emniyet Müdürü tarafınyüdükleri halde. Oy bakkı tanı dan gazetecilerin önüne çıkartıldı. Altmışı aşkın kişi vardı gozalmaması insanlan siyasal ciddiyet tında ve bunlardan sadece otuz sizliğe mahkum etmekür. Hollaıı dördü gazetecilerin önüne çıkarda bir süre önce yerel seçimler için tılmış, içlerinden polisin belirledioy hakkı tanıdı. Bunun Federal ği dört kişiye basın mensupları soAlmanya ve öteki ülkelerin de uy ru sorabilmişti. Soru sorulanlar gulaması gerek. Böylece sürup gi da "Hayır, bize işkence yapılmaden bir haksızhk onlenecektir. Ay dı" diye konuşmuşlardı. nca topluluğun kendi içindeki Bu durum üzerine, Cizre ola>ıuyum anlayışında gereğidir." nı yerinde araştıran SHP DiyarbaBaykal, topluluğa girişiuin ve kır Milletvekili Fuat Atalay şaşTürkiye'nin uluslararası politika kınlığa düştü. Atalay, Emniyet daki etkinliğinin de "iki milyon Müdürluğü'ndeki açıklanıa üzeriluk insanın" değerlendirilmesi ile ne, "Mehmet Erol'un dişlerini ve sağlanabileceğini vurguluyor. kaburgalarını kimler kırdı? İbraAvrupa'nın Türklere oy hakkı him Aksoy'a kim işkence yaptı? vermemesini insan hakları konu Cemalettin İmret'in diz kapaklasu yapacaklarını, konuyu önu nnı kimler morarttı? Halil Irgat'ın müzdeki nisan ayında Ankara'da kaburgalarını kimler kırdı?" diye toplanacak ATTBMM Karma Ko soruyordu. misyon toplantısı da dahil çeşitli Cizre'de gördüğü kişilerden temaslarda gündeme getirecekle sonra, gözaltındakilere ilişkin cidrini belirtiyor. di kaygıları olanlardan biri de, Avukat Orhan Doğan'dı. Şu anda tam on sekiz müvekkili Mardin Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltındaydı. Avukat Doğan, bugun Prof. Dr. Hüsnü Göksel bir dilekçeyle başvurarak savcının 1500 lira (KDV içinde) da denetiminde, gözaltındakilerin Çağdaş Yavmlan Turkocağı doktor kontrolünden geçmelerini Cad. 3941 Cağahğluhtanbul isteyecek. (Baştarafı 1. Sayfada) suratımda. 'Ulan eşşoğlusu, neden sadece sarılarmı seçip yiyorsun, sen paşa çocuğu musun? Öbürlerini de ye' diye. Köylülere 'paşa çocuğu' uygulaması yapıhp yapılmadığı soruşturma sonunda ya da yansıyacağı mahkemede ortaya çıkacak. Cizre Cumhuriyet Savcısı Mustafa Sağıroğlu, sorgulamayı tamamladı. Bugün kararım taraflara açıklayacak. Dosya, savcının karanna göre ya mahkemeye gidecek ya da Memurin Muhakemet Yasası'na göre idare kuruluna yansıyacak. Olayın gelisimi açısından bugün savcının açıklayacağı karar çok önemli. Savanın soruşturması sürerken, herkes Cizre'ye birkaç kilometre uzakhktaki İdil ilçesinde bir kadın savcı yardımcısının tavnru örnek gösteriyordu. İdil Jandarma Karakolu'nun bahçesinde bir zanlı, karın üzerinde dayak yerken, sesler adliye lojmanlarına de|in gitmişti. Evinde otururken, yandaki karakol bahçesinden gelen bağırtıya dayanamamış Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Melek Çelik ve "işkenceye suçüstü" yaptırarak "Böyle savcılar da var'" dedirtmişti. Suçüstünden sonra olay mahkemeye yansımış, işkence izleri doktor raporuyla ve davaya bakan hâkim tarafından saptanmış, suçlulara kötü muamele yaptığı saptanan Astsubay Nazım Ayhan tutuklanarak cezae\ine konmuştu. Paşa çocuğu Bakalım "îşkence yapılmadı" diyenler Avukat Orhan Doğan'm bu girişimine olumlu yanıt verip, tum dunyaya "Türkiye'de işkence yapılmadığı"ru duyurabilecekler mi ve de Cizre Savcısı Mustafa Sağıroğlu, bugün açıklayacağı kararla, "Yeşüyurt olayı"ndaki gerçeklerin bütün açıkhğıyla ortaya çıkması için ilk adımı atacak mı? Yeşilyurt halkına ya da Mardin'de gözaltındakilere "paşa çocuğu" gibi davranılıp davranılmadığı iki ayrı yetkilinin vereceği kararla bakalım ne kadar ortaya çıkacak bugün? (Baftarafı I. Sayfada) kanlıkları gibi şikâyet dilekçesi gönderdikleri diğer yerlerden de yetkilileri köylerine çağırdılar. Yeşilyurt halkı, Mardin Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan basın toplantısıyla Kâmil Muştak'm oğlu Mehmet Muştak'm örgutün silah sorumlusu olduğu yolundaki açıklamayı da "bir senaryo" olarak nitelendirdiler. Köylülerin açıklamasında, "İçişleri Bakanı'nın açıklaması. kesinlikk doğnı değildir. Bu açıklamalannın içişleri Bakanı'na yakışmadığını belirtmek isteriz. Son derece üzgünüz. Çünkü Yeşilyurt Köyii de Türkiye Cumhariyeti'nin bir toprak parçasıdır. Orada yaşayan insanlar da Türkiye Cumhuriyeü'nin birer vatandaşlandır. Bu, kimliklerinden de bellidir. tçişleri Bakanı'nın sanki karşısıuda başka bir düşman varmış gibi surekli biçimde koylıilcri suçlamaya hakkı yoktur. Biz devletimize bağlı insanlanz. Bakanın bu yondeki açıklaması hiçbir vatandaşın çıkarına değildir" denildi. Koylüler adına açıklamayı yapan muhtar Abdurrahman Müştak, şikâyetlerinde haklı olduklarını kanıtlarnak için başta İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli olmak üzere dilekçeyle başvurdukları tüm yetkili devlet büyüklerini köye davet ettiklerirü söyledi. Muhtar Abdurrahman Müştak aracıhğıyla yapılan açıklamada Kâmil Muştak'ın oğlu Mehmet Müştak'ın 'örgutün silah sorumlusu" gibi gosterilmesinin de "bir senaryodan ibaret" olduğu belirtilerek şöyle denildi: "Askerler köye 14 ocağı 1$ ocağa bağlayan gece 02.00 sıralannda baskın yaptıklannda, Mehmet Müştak da köj meydanına çıkanldı. Ona da dışkı yedirdiler. Ertesi gün yapılan baskında yine kimlik kontrolleri yapıldı. O zaman da Mehmet Müştak askerlerin karsısındaydı. Üçüncü gUn de ö>le oldu. Koy halkının listesi üpkı okulun sınıfındaki öğrenciler gibi merkez komutanının elindedir. Ondan sonra ayın on sekizin de Mehmet Müştak arpa almak için gittiği komşu kö> Sulak'ta gözaltına alındı. Haklannda şikâyetçi olduğumuz askerler Sulak Köyü'nde gördükleri Mehmet Müştak'ı görünce ellerine fırsat geçmiş gibi gözaltına almışlardır. Bu, açıktan açığa bir senaryodur." İnönü: Özal batakçı (Baştarafı 1. Sayfada) netmeye" çalıştığını vurguladı ve "Ziller, çanlar iktidar değişikliği için çalıyor. Seçimlerde bu işi bağlamak zorundasınu" diye konuştu. SHP Genel Başkanı Erdal înonü, Genel Sekreter Deniz Baykal ve Genel Sekreter Yardımcısı Adnan Kesin ile birlikte dün sabah önce Şan Sineması'nda düzenlenen "Üretici ve Esnaf Kurultayı"na katıldı. Hıncahınç dolu olan salonda parti yöneticilerirün yanı sıra yöredeki çeşitli yerleşim birimlerinden gelen koylüler ile esnaf temsilcileri de bulunuyordu. Salonda "Gerçek demokrasi için SHP'de birleşelim", "Milletin efendisi köylü, ANAP'ın kölesi oldu", "Üreten biziz, yöneten de biz olacağız" pankarüan dikkati çekti. SHP Genel Başkanı Erdal lnönu, "Aslan sosyal demokratlar" diye başladığı konuşmasında, önce Uşak'ın Kurtuluş Savaşı'ndaki önemini anlattı. İnönu, daha sonra da bugünkü iküdann hiç kimseyi dinlemeden kendi istediğini yaptığını belirterek. şunlap söyledi: "Bunlan yaparken karşısına çıkan Anayasa Mahkemesi var. Türkiye'de boyle bir kuruluşun variığı büyük mücadeleler sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Halkın zaranna olan yasalar Meclisten bir geceye çıkanlıveriyor. Bütün bunlar Mecliste milletvekillerimizin tüm direnişlerine rağmen yapılıyor. İktidardakiler bize neden her şeyi Anayasa Mahkemesi'ne götüriiyorsunuz diye kızıyoriar. fstemiyorlarsa anayasaya aykın yasa çıkarmasınlar. Biraz hukuk öğrensinler, biraz yasalara uygun davransınlar. ANAP Mecliste hiçbir uzlaşma kabul etmiyor, kendi kafasının doğnıltusıında gidiyor." Bu tür toplantıları seçimlere giderken halkın temel sorunlarına çözüm getirecek bir parti olduklarını göstermek için düzenlediklerini beiirteıı İnönü, ureticinin zor durumda olduğunu, şeker pancan üreticisinin 300 milyar üra alacağı olduğunu söyledi. İnönü, Başbakan Özal'ın televizyona çıkıp halkın gözünün içine baka baka "tşçi rahat, köylü altın devrini yaşıyor. Bu rauhalefet işi kanştınyor" dediğini aktardığmda salondan "Yalan söylüyor", "Televizyonda hep papatyalan göriiyonız. Semra yengeyi göriiyoruz", "Hesap sorulsun" bağırışları geldi. İnönu, ANAP döneminde tarımın ihmal edildiğine, çiftçinin, köylünün kendi haline bırakıldığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Çiftçinin milli gelirden aldığı pay azaldı. Bu, gelecek için kaygı verecek bir durum. Çiftçi bu durumda olursa uretirn azalır, sonuçta bütün Türkiye açlığa gider. Bunlan değiştirmek için iklidar olmak istiyoruz. İktidar olduğumuzda önce enflasyonu düşüreceğiz. sonra tanmı, çiftçiyi kalkındırraak için kooperatifçiliği destekleyeceğiz. Türkiye'de geçmişte kooperatiflere önem verilen donemler oldu, ama sağcı iktidariar kooperatifieri hiç desteklemedi. Biz destekleyeceğiz. Bize güvenin." Çiftçi borçlarının bir kereye mahsus olmak üzere affedilrnesini istediklerinde Başbakan Özal'ın kendilerine karşı çıktığım arumsatan İnönü, "Sonra ne borçlar affedildi. Başkalannın borçlan affediliyor. İş ciftçiye gelince orah olmuyorlar" dedi. Salondaki yurttaşların kâr eden fabrikalann satılması konusunu gündeme gtirmeleri üzerine de İnönü, "Çünkü iflas durumundalar. Bütçenin iki ucunu bir araya getiremiyorlar. Devletin fabrikalanru satmaya çalışıyorlar. Bu affedilecek bir şey değil" diye konuştu. İnönü, tüm sorunların çözumünün iktidar değişikliğinde olduğunu anımsatarak sözlerini şöyle noktaîadı: "Bu yalnış gidişi durduracak olan halkın oyudur. Demokrasi mücadelesinde asıl mücadele vatandaşı inandırmak. Onun için televizyonda bizi göstermiyorlar. Ama vatandaşı bir defa kandırabilirler. Yapılanlann hesabını soracağu. Hesap sormak için sizden oy istiyoruz. Elimizden kurtulamazlar. Bu defa seçimlerden birinci parti olarak çıkacağız ve ondan sonra inşallah halkın \aranna bir iktidar olarak halkın sorunlannı çözeceğiz." Daha sonra salonda bulunan üreticiler ile esnaf, taban fiyatları, peşin vergi girdilerdeki artış alacaklarının ödenmemesi gibi sorunlarım dile getirdiler. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal da konuşmasında, 26 Martta ciddi, kararh bir tablo ortaya çıkarmak gerektiğini vurguladı ve "Ziller, çanlar iktidar değişikliği için çalıyor. Seçimlerde ekonomiyi Con Ahmet gibi icatlarla yönetmeye çalışan Özal'dan kendinizi kurtann" dedi. Baykal, sosyal demokratlann daha önceki seçimlerde dağınıkhğın bedelini ağır biçimde ödediklerini belirterek, "Artık oylannızı bütünleşmeyi gerçekleştirin" dedi. İnönü ve Baykal, Uşak gezisini Eşme ilçesinde bir açıhş töreniyle noktaladüar. tnönü, Eşme'de SHPİi belediye tarafından yaptırılan iş hanı ve sosyal tesisleri hizmete açtı. İnönü. tören öncesinde kendisini karşılayan kalabalık bir topluluğa konuştu. Tüpgaz (Baştarafı I. Sayfada) edebildi. Olay sırasında TV'de yayınlanan Hülya Avşar'ın fılmini seyreden Fevzi Ozan (50), eşi Nadire (43), çocuklan Nermin (23), Fatmı (17) ile eyde konuk olarak bulunan evin müik sahibi Ali Uğur Dunnuş (41). eşi Rengin (35), çocuklan Fatoş (11), Pelin (9) öldüler. Tam patlama sırasında sokaktan geçmekte olan emekli polis Şafak Avcı (45) da olay yerinde yaşamını yitirdi. Durmuş ailesinin 12 yaşındaki oğlu Kadri Durmuş yarah olarak kurtarıldı. Bodrum'da önceki gece büyük bir panik yaşandı. Bodrum çıkışında, Yokuşbaşı meviindeki Fevzi Ozan'ın kiracı olarak oturduğu Ali Uğur Durmuş'a ait yığma kagir bir evde me>rdana gelen patlamanm, mutfaktaki tüpgaz kaçağının kapının açılmasıyla birlikte odadaki sobamn etkisiyle meydana geldiği sarulıvor. Patlamanın olduğu ev ile yanındaki beyaz eşya deposu olarak kullarulan binadaki bazı TV tüplerinin de an arda patlaması sonucu çıkan yangın kısa sürede bu e\ ve çevresine yayıldı. IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA nü, üretici ve esnafın sorunlarını bildiklerini anlatıyor. inönü, 'Vergi almak şart, ama adaletli olmalı" diyor. Genel Sekreter Baykal, Ozal'ın politikasını. "Con Ahmet'in devri daim mekanizması"na benzetiyor. Sonıa gülerek ekliyor: Özal bu icat merakından, •Con Ahmet'likten vazgeçmelidir... Kırsal kesimdekı sancılar ANAP iktidannın çöküşünün habercisi mi? Baykal'ın bu soruya verdiği yanıt şöyle oluyor: Seçimler altn fırsattır. 26 Martta ciddi, kararlı bir tabio ortaya koymak gerekli. Secimler bir tür sigortadır. Ziller, çanlar iktidar değişikliği için çalıyor. SHP'nin Uşak'taki "Üretici ve Esnaf Kurultayı" yerel seçim öncesi seçmen tabanının nabzını tutması bakımından çok önemli bir adımdı.. Daha önce Karadenizde, Çukurova'da ve Ege'de yapılan fındık ve pamuk mitinginin ardından böyle bir kurultay parti örgütüne devinim getiriyor. Tarım girdilerinin her geçen gun arttığı bir gerçek. Banka ve tefeci borcu içinde kıvranan üreticiler şaşkın. Tutunacak bir dal arıyorlar. ANAP bu olayın ayrımında mı? Elbet ayrımında. Ama tek lider böyle önemli sorunlara eğilmiyor. SHP ise yavaş yavaş silkinip kırsal kesimin sorunlarına yaklaşıyor. O yüzdsn Erdal İnönü dün Uşak'taki ilgiden memnun, bastırıyordu: Bu yanlış gidişi durduracak halkın oyudur. 39 yıldır sağ partılere giden kırsal kesim oyu acaba 26 Mari yerel seçimlerinde nereye akacak? ANAP'ın can simidi hasta ve sağlıksız güvercinde. Güvercin gökyüzünde. Kırsal kesim insani ise çığlık çığlığa: Batıyoruz, battık... Bizi kim kurtaracak? SHP 26 Martta iç çekişmeleri aşar, atağa geçerse kırsal kesim destek verecek. Üstelik sağlıksız güvercine karşın. Karar açıklanıyor (Baştarafı 1. Sayfada) toplam 12 kişinin ifadesine başvuran Cizre Cumhuriyet Savcılığı'nın sorumlular hakkında dava açılması istemiyle bugün mahkemeye başvunnası ya da görevsizlik kararı vermesi bekleniyor. İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'nin "tddialan öne sürenler maksatlı bir eğilimin teşvikçisidir" sözlerini "demokrasi güçlerine açıkça bir gözdağı ve saldın " olarak niteleyen SHP Diyarbakır Milletvekiii Fuat Atalay, "Anlaşılan o gözaltı olaylannda lamamen devre dışı bırakılan Cizre Cumhuriyet Savcıhğı şimdi de sonışturmada etki altına alınmak istenmektedir" dedi. Soruşturma tamamlandı Soruşturmanın bu aşamasında herhangi bir açıklama yapmasının söz konusu olmadığını söyleyen Cizre Cumhuriyet Savcısı Mustafa Sağıroğlu'nun hafta başından bu yana yürüttuğu çalışmaları tamamlayarak soruşturmayı sonuçlandırdığı öğrenildi. Cizrc Cumhuriyet Savcısı Sağıroğlu, 25 ocak günü olaya kanştıkları belirtilen beş er ile bir astsubayın ifadesini almış, daha sonra şikâyetçi olan Yeşilyurt koylülerinden Mevlüt Altunbay, Mahmut Diri. Salih Kavar. Abdullah Madak ve Mehmet Sait Bozkurt'un ifadelerine de 26 ocakta başvurmuştu. 27 ocak günü de olay günü güvenlik görevlilerine komuta ettiği belirlenen Binbaşı Cafer Çağlayan'ın ifadesini almış, savcılık çıkışında, Çağlayan'ın fotoğrafını çekmek isteyen HHA Diyarbakır muhabiri Faruk Balıkçı olumle tehdit edilmişti. İfadeleri sırasında koylüler, dilekçelerinde belirttikleri gibi insan pisliği yedirme olayında ısrarlarını sürdürmüş. ancak Binbaşı Cafer Çağlayan ve ifade veren diğer askeri gorevliler köylerinin bu savlarını kabul etrneyerek insan dışkısı yedirmediklerini, sadece yedirmekle tehdit ettiklerini öne sürmuşlerdi. Beşi köylü, yedisi güvenlik görevlisi toplam 12 kişinin ifadesi BARIŞA OZLEM ne başvuran Cizre Cumhuriyet Savcısı Mustafa Sağıroğlu'nun İlk patlama sırasındaki büyük yaptığı çalışmaları sonuçlandırdı gürültu, bütün Bodrumlulan soğı ve soruşturmayla ilgili kararı kağa döktü. Yüzlerce yurttaş olaynı bugün açıklayacağı bildirildi. dan kısa bir süre sonra a'evlerin SHP Diyarbakır Milletvekili yükseldiği evin etrafını sardı. BodFuat Atalay, İçişleri Bakanı Ka rum itfaiyesi de patlamanın ardmlemli'nin sözlerini "demokrasi da eve gelerek su sıkmaya başlagüçlerine açıkça bir gözdağı, sal dı. Ancak üç dakika sonra su bitdın" olarak nitelendirirken, "As ti. Bu arada yangın nedeniyle evin lında maksatlı bir eğilim vardır. hemen yanındaki elektrik direğiBu da insan haklan ve demokra nin telleri de kopunca TEK'ten sidir" diyerek şunlan söyledi: elektriği kesmesi istendi. Yanm saat sonra elektrikler kesildi. Bu sı"Anlaşılan gözaltı olaylannda rada itfaiyenin su alabileceği detamamen devre dışı bırakılan Ciz ponun bulunduğu yerde de elekre Cumhuriyet Savcıhğı, şimdi de trikler kesildiği için araçlar susuz soruşturmada etki altına alınmak kaldı. İtfaiye ekipleri bu kez su istenmektedir. Yeşilyurt olayında için denize gittiler. birçok muşlekinin açık ifadelerine, milletvekiHeri olarak bizlerin Saat 23.30 stralarında itfaiye ve gazeteci arkadaşların açık göz suyla döndüğünde 18 kilometre lemlerine rağmen Sayın İçişleri uzakhktaki Turgutreis'ten gelen itBakanı'nın açıklamalan bir taraf faiye ekibi çauşmaya başlamıştı. girlik örneğidir. Bu tarafgirlik bölgede insan haklarının hayata Çevredeki yoırttaşlar Bodrum itfageçirilmesi konusunda çok önemli iyesini yuhaladılar. Enkaz yığını bir handikaptır. Hükümetin yap içinden kömür haline gelmiş ilk ması gereken. bölgede yüzlerce ceset ancak saat 23.30 sıralannda örnekte görülduğü gibi kişi hak ve alınıp devlet hastanesine götürüözgürlüklerine sislemli olarak ya lebildi. pılan saldınların durdurulması konusunda gerekli onlemleri al Bir yarah mak olmalıdır." Patlama ve yangmdan tek sağ kurtulan Durmuş ailesinin 12 yaşındaki oğlu Kadri Durmuş da tam iki saat sonra içerden çıkar(Baştarafı I. Sayfada) tılabildi. Çalışmalar sırasında içerra sapağı mevkiinde çarpıştı. Yo den ses geldiği anlaşılınca hemen lun kaygan olması ve hatah solla gaz maskesi aranmaya başlandı. ma sonucu meydana geldiği sanı Bir süre sonra itfaiye aracında lan kazada minibüste bulunanlar maske olduğu ortaya çıktı. Ahmet dan Salih Özsoy (31), Salih Kılıç (30), aynı aileden Şerafettin (55), Caba adlı eski bir polis memuru Hidayet (27), Zeki (35), Orhan gaz maskesini takarak içeri girdi Baydere (25) ile minibüs şofor ve çocuğu kurtardı. Burhan Baydere (30) öldüler. MiDurmuş ailesinden hayatta kanibüste bulunanlardan kazada lan tek kişi Kadri Durmuş olurağır yaralanan Hüseyin Elik, Mür ken, Ozan ailesinden de geriye, sel Guguk, Zekai Baydere, Salih Bodrum dışında olan 22 yaşındaKaradeniz ve Adnan Güven İzmit ki Seçkin Ozan kaldı. Devlet Hastanesi'ne kaldınlarak Muğla Valisi Erol Çakır, olaytedavi altına alındılar. da ideolojik bir yön bulunmadığı Yetkililer, kazada kamyon şofö belinti, "Olavda herhangi bir patrü Mehmet Aydın'ın yanında bu layıcı madde bilgi ve emaresine lunan 6 yaşındaki oğlu Murat'ın rastlanmadığım" söyledi. Muğlada >aralandığını, Mehmet Aydın' dan gelen bomba uzmanları da ın gözaltına alındığıni söykdiler. olay yerinde inceleme yaptılar. Kamyonun (Baştarafı 1. Sayfada) SHP Genel Başkanı İnönü ve Genel Sekreter Baykal, Uşak'ta üretici kurultayına katılıyor. Kırsal kesim insanına umut vermek, sorunlarına çözüm getirmek, SHP'yi onlara anlatmak için. Türkiye'nin gündeminden düşen, gazetelerin ekonomi sayfatannın pek dışına taşıp birinci sayiadan girmeyen tarımsal sorunları bir gün bile gündeme getirmek SHP için akılcı bir yol. Yaklaşık 39 yıldır sağ partiierin oy ambarı olan kırsal kesimin giderek büyüyen sancılanna, esnafın, ticaret erbabının, küçük sanayicinin gün gün çöküşlerine tanık olmak, onların sorunlarına eğilmek SHP içın önemli bir adım. Uşak Sanayi ve Ticaret Odasında küçük ölçekli işletmelerin temsilcileri, sanayiciler, işadamlarının ağızlarından dökülen tek sözcük şu oluyordu: Bizi kurtann, bu koşultar altında fabrikalar kapanacak, tezgâhlar duracak... Esnaf Dernekleri Birliği Başkan Recep Karahan, peşin vergiden yakınıyor, "esnaf aç" diyordu. Uşak çarşısında bir tek kişi, "Halimden memnunum" diyemiyordu. Demek ki bıçak kemiğe dayanmıştı. ANAP iktidarı tartmda desteklemeyi kaldırmıştı. Dünya Bankası 300 milyon dolarlık tarıma dönük sektör kredisini dondurmuştu. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan, işin ayrımındaydı. Ziraat odalarının, üretici kuruluşlarının toplantılarında olayı açık bir biçimde sergilemişti. Şöyle: Tarıma yeryüzünde sübvansiyon uygulaması yok. Hele Dünya Bankası kredilerinin finansörleri Japonya ve Amerika gibi ülkeler 150 dolarlık buğdayı şişirme sonucu 700800 dolara kadar yükseltmişler, kimse onlara 'Sübvansiyonları kaldırın' demiyor. Biz diyoruz ki buğdayı 150 doiara düşürün, benim sübvansiyon yapmama neden kalmaz... Olayın gerçek yüzü böyleydi, ama kimse bunun getireceğı olumsuz sonuçlan düşünmüyordu. SHP Genel Başkanı Erdal ino
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle