19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 1989 CUMHURİYET/15 Hukıık devleti ve yargıçhk güvencesi ADALET TANRIÇASI BAĞIMSIZ YARGI Doç. Dr. Maksut Mumcuoğlu "Basın ve haber alma hürriyeti, yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için kanunla smırlanabilir." Bu hükmün gösterdiği üzere genel karakîeri bakımından özgürlükçü bir öze dayanan 1961 Anayasası, ana özgürlükleri bile yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi uğruna kısıtlamaktan çekinmemiştir. 1 Türkiye Cumhuriyeti'nin bir "hukuk devleti" olduğu Anayasanın, 'Cumhuriyetin Nitelikleri" başlığını taşıyan 2. maddesinde yazılıdır. Bir hukuk devletinin "olmazsa olmaz" koşullanmn başında bağımsız yargı öğesinin geldiği ise aksinin kanıtlanması gerekmeyen bir gerçektir. Hukuk devleti, en genel anlamda, yonetenlerin ya da siyasal iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetilenlere, yani yurttaşlara hukuksal güvenceler sağlayan bir devlet tipi olarak tanımlanabilir. Hukuk devletinde aslolan hukukun üstünlüğü, bir başka deyişle yonetenlerin eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olmasıdır. Hukuk devletinin temel öğelerinden biri, konumuzu oluşturan "bağımsız yargf'dır. Hukuk devletinde, yargmın kendisinden beklenen işlevi gereği gibi yerine getirebümesi için, yargı yetkisini kullanan yargıçlara ve savcılara diğer karnu görevlileriyle kıyaslanmayacak bir statu tanınmış, ayrıcalıklar sağlanmıştır. Bu statü ve ayncalıkların yöneldiği amaç yargıç ve savcıları korumak değil, yargı organlanmn bağımsızlığını sağlayarak, yurttaşlara yargının her türlü etkiden uzak olarak çalıştığı konusunda güven vermektir. Yurttaşlar böyle bir guvene sahip kıhnmadıkça, hukukun üstünlüğüne dayanan bir düzen kurmaya, dolayısıyla hukuk devletini yerleştirmeye olanak yoktur. Montesquieu 'nun "güçler ayrılığı" ilkesinden günümüze yargının bağımsızhğı YE Bağımsız yargıdan söz edebilmek için birbirleriyle yakından ilgili iki öğenin; yargıçların bağımsızJığı ve yargıçhk güvencesinin birlikte bulunması gerekir. Yargıçlara bağımsızlık sağlamanın yöneldiği asıl amaç, adaletin her türlü baskı ve kuşkudan uzak olarak dağıtıldığı konusunda topluma güven vermektir. Tarihsel olarak, yargıya yönelik baskılar genellikle yurütme organından, yani siyasi iktidarı ellerinde tutanlardan geldiği için, yargıç bağımsızlığını sağlamada yürütmeyargı ilişkileri özel bir düzenlemeyi gerektirmiştir. Türkiye'de bu konunun genel çerçevesi, "yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce (yargıçlarca) kullanılır" diyen Anayasa kurallannca çizilmiştir. Buna göre "Yargıçlar görevlerini yaparken yalnızca anayasaya, yasalara, hukuka ve \icdani kanaatlerine göre hukum verirler." Yargıçların görevlerini yaparken bağımsız olduklarına ilişkin kurallar, pek çok anayasada özel bir yer tutar. Hemen belirtmek gerekir ki, bu kurallar, yargıçlara huküm verirken bağlı olacakları hiyerarşik sırayı da göstermektedir. Buna göre yargıç önüne gelen somut olayı çözerken önce anayasaya, sonra yasalara ve diğer mevzuata ve hukukun genel ilkelerine uyacaktır. Bunları bir yana bırakıp tek başına vicdani kanaatine göre hüküm vermesi mümkün değildir. Vicdani kanaat ölçütü, ancak kurallann kesin bir yanıt getirmediği durumlarda kullanılabilir. Bunun aksini düşünmek yargıç bağımsızlığını keyfi, sübjektif takdirlere bağlı kılar ki bu da hukuk devletinin kabul etmediği bir tutumdur. dır." Bu hüküm, yargı bağımsızlığını tam anlamıyla perçinleyen bir hükümdür. Gerçekten, bağımsız yargı ve yargıç bağımsızlığını sağlamak için ne denli önlem alınırsa alınsın, özellikle bizim gibi hukukun üstünlüğüne biraz zor uyum gösteTen toplumlarda böyle açık, bağlayıcı bir hüküm bulunmadıkça bağımsızlığın sözde kalması mümkündür. Yalnız hemen belirtelim ki, yukarıda değindiğimiz bağlayıcı anayasa kuralınm, gene anayasadan kaynaklanan bazj istisnalan vardır. Örneğin TBMM, genel ve özel af ilanına yetkilidir. Böylelikle mahkemelerce verilip kesinleşmiş ceza hükümleri ya bütün hüküm ve sonuçlarıyla ya da yalnızca ceza kısmıyla yasama organınca ortadan kaldırılabilmekte ve değiştirilebilmektedir. Gene Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı, "Sürekli hastalık. sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalannı hafiflelmek veya kaldırmak" yetkisine sahiptir. Beşinci olarak, "Yargıçlann tüm özlük işleri konusunda karar verme yetkisi bağımsız bir organa ait olmalıdır." Yargıçlann bağımsızlığını tam anlamıyla sağlayabilmek için, onlann tüm özlük işlerini görmekle görevli bağımsız bir organın varlığı gereklidir. özellikle bağımsız bir yargı geleneğine sahip olmayan, hukukun üstünlüğü ilkesi henüz yerleşmemiş toplumlarda böyle bağımsız bir kuruluşun varlığı büsbütün önem kaIkinci olarak "Yargı yetkisini kullarurken yargıçla zanır. Çünkü bu tip toplumlarda iktidar sahipleri yarra etki ve baskı yapılamaz." 2802 sayılı "Hâkimler ve gıç bağımsızlığına uzun süre katlanamazlar. Gunlük çıkarlarıyla çelişen birkaç yargı kararıyla karşılaştıktan sonra, kendilerini ulusal iradenin tek temsilcisi Yargıçlara bağımsızlık sağlamanın saydıklarından bu kararları ulusal iradeye karşı koymak gibi göstermeye başlarlar, ardından yargının hüyöneldiği asıl amaç, adaletin her türlü baskı ve kuşkudan uzak olarak kumete ayakbağı oluşturduğu yakınmalan gelir. Sonunda, yargıçlan özlük haklan yoluyla cezalandırma, yardağıtıldığı konusunda topluma gının yetkilerini kısma tasarılan gündeme gelir. Ülkemizde, 1960"dan önce yaşanan benzeri olaylann etkisiyle 1961 Anayasası'nı hazırlayanlar, yargıçlann özlük işlerine ilişkin tüm yetkileri yürütme organından alıp bağımsız bir organa (Yüksek Hâkimler Kurulu) vermeyi uygun bulmuşlardır. 1961 Anayasası bu konuda çok büyük ölçüde Italyan Anayasası'ndan esinlenmiştir. Gerçekten ltalyan Anayasası. 104. maddesinde, yargıçlığı "diğer güçlerden bağımsız, kendi kendisini yöneten özerk bir sınıf" olarak tanımlamış ve yargıçların tüm özlük işlerini yürütmekle görevli bağımsız bir "Yüksek Yargıçlar Meclisi" oluşturmuştur. Ve son olarak, "Basın ve haber alma hürriyeti, yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için kanunla smırlanabilir." Ayrıca, "Yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için. kanunla belirtilecek sınırlar içinde hâkim tarafından verilecek kararlar saklı olmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz." Bu hükümlerden ilkinin gösterdiği üzere genel karakteri bakımından özgürlükçü bir öze dayanan 1961 Anayasası, basın ve haber alma özgürlüğü gibi ana özgürlükleri bile yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi uğruna kısıtlamaktan çekinmemiştir. 1982 Anayasası'nda ise "Yasak ve kısıtlamalar asıl. hak ve özgüriükler istisna" durumuna getirildiğinden. olayın kaynağına inilmiş, basın özgürlüğünun sınırlanmasında 26 ve 27. maddelere yollama yapılmıştır. "Dttşünceyi acıklama ve yayma hürriyeti" başhklı 26. maddenin II. fıkrasında bu özgürlüklerin kullamlmasının diğer nedenler yanmda"yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi" amacıyla sınırlanabileceği belinilmiştir. Basın Yasası, yargıçların bağımsızlığıru korumak uzere yasaklayıcı, somut hükümler taşımaktadır. Örneğin, söz konusu yasanın m.3CKII hükmüne göre ceza kovuşturmasının başlamasından hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreçte yargıç ve mahkemenin hüküm, karar ve işlemlerine ilişkin görüş yayımlanması yasaktır. Bağımsız yargıdan söz edebilmek için, yargıçların bağımsızhğı yanında onu uygulamada ayakta tutan yargıçhk güvencesi kurumunun da bulunması gerekir. Gerçekten, yargıçlara "kişisel" bir dizi güvenceler tanınmadıkça yargıç bağımsızlığı sözde kalabilir. Yargıçhk güvencesi, yargıçlara görevlerini her türlü baskıdan uzak, tam bir güven ve yansızlık ortamında yapabilmelerini sağlamak amacıyla getirilmiş bir kurallar ve önlemler bütünüdür. Yargıçhk güvencesini oluşturan kurallar, yargıçlara diğer tüm kamu görevlilerinden farklı ve ayncalıkh bir statü sağlar. Ne var ki, bu ayncalıklann amacı, yargıçlann kişisel güçlerini, saygınhklannı yükseltip başına buyruk bir kast yaratmak değildir. Tam aksine, onlann serbest, özgür ve yansız yargılama yapabilecekleri maddi ve manevi ortamı yaratmak suretiyle halka, adaletin her türlü baskı ve etkiden uzak olarak dağıtıldığı konusunda güven ve inanç vermektir. Özetle, yargıçhk güvencesi denilen kurum, yargıçların kişisel yaranndan çok, kamunun yarar ve çıkanna hizmet eden bir kurumdur. Ne yazık ki, bu gerçeklik bizde pek anlaşılamamakta ya da anlamazhktan gelinmektedir. Yarg.çlık güvencesinin birinci öğesine göre "Yargıçlann görevine son verilemez." Yargıçlann görevlerine son verilemeyeceğine ilişkin emredici kural. hemen tüm anayasalarda yer alır. 1982 Anayasası savcılan da yargıçhk güvencesi kapsamına almış görünmektedir. 1961 Anayasası'nm ilgili tnadde kenar başlığı "Hâkimlik teminatı" başlığını taşırken, 1982 Anayasası'nın 139. madde kenar başlığı "Hâkimlik ve Savcılık teminatı" başlığını taşımaktadır. Dar anlamda yargıçhk güvencesi olarak da nitelendirilen göreve son verilememe ilkesi ilk kez 1701'de, tngiltere'de bir yazüı hukuk kuralı olarak karşımıza çıkmıştır. Ingilizler, Tudor ve Stuart hanedanları döne Bağımsız yargının ortaya çıkışı Pek çok düşünür uzun yüzyıllar boyunca devlet iktidannın sınırlanıp bireylerin hak ve özgtirlüklerinin güvenceye bağlanması konusunda kafa yormuşlardır. Ancak, bu konuda, modern hukuk sistemlerine ve devlet anlayışına etkileri bakımından pek azı Fransız düşünuru Montesquieu olçusiınde kalıcı etki yapabilmiştir. Gerçekten siyasal bilim ve kamu hukuku literatürüne "Güçler Aynlığı" diye anılan kuramıyla geçen Montesquieu, devletin işlevlerinin ilk kez sistematik bir açıklamasını yapmıştır. Montesquieu, "Yasalann Ruhu" (1748) adlı ünlü yapıtında "Güçler AynlığV'na ilişkin görüşlerini açıklamıştır. Montesquieu'nun yanıtını aradığı soru şudur: Acaba, devletin başlıca uç gücü nasıl düzenlenmeli ki, yurttaşlar temel hak ve özgürlüklerine sahip olsunlar, devlet dahil kimseden korkmadan güven içinde yaşasınlar? Düşünür, devletin üç ayrı işlevini açıkladıktan sonra özetle şu sonuca varıyor: "Vasaraa gücü ile yurütme gücü aynı kişi ya da kurulda birleşirse özgürlük kalmaz. Yargı gücü, yasama ve yürutme güçlerinden aynlmamışsa hiçbir özgürlükten soz edilemez. Hele bu üç güç aynı kişinjn elinde toplanırsa her şey kaybolur." Montesquieu'nun, devlet iktidarının karşı koyulmaz bir duruma gelmemesi için önerdiği çare, devietteki üç gücun ayrı ayrı ellerde toplanmasıdır. Montesquieu, soruna özgürlüklerbaskıcı yönetim çatışması açısından yaklaşmıştır. Bu yaklaşım platonik düzeyde kalmamış, sırasıyla Amerikan Haklar Bildirileri'ne, Amerikan Anayasası'na, Fransız İnsan ve Yurttaş Haklan Bildirisi'ne esin kaynağı olmuştur. Güçler aynlığı ilkesi ya da kuramı daha sonra pek çok anayasada kabul görmuş ve etkileri günümüze dek gelmiştir. güven vermektir. Tarihsel olarak yargıya yönelik baskılar genellikle yürütme organından geldiği için yargıç bağımsızlığını sağlamada yürütmeyargı ilişkileri özel bir düzenlemeyi gervktirmiştir. Yargıçlık güvencesi, yargıçlara, görevlerini her türlü baskıdan uzak, tam bir güven ve yansızlık ortamında yapabilmelerini sağlamak amacıyla getirilmiş bir kurallar ve önlemler bütünüdür. Yargıçhk güvencesi denilen kurum, yargıçların kişisel yaranndan çok kamunun yarar ve çıkanna hizmet eden bir kurumdur. minde baskıcı hukumdaılara karşı giriştikleri özgürlük savaşımında bireysel özgürlükleri güvence altına almanın yargıçlık güvencesine bağlı olduğunugörmüşlerdir. Yeni bir hanedanı tahta geciren 1701 tarihli "Tahta Veraset Yasası"nı (Act of Settlement) kabul eden parlamento bu yasaya yargıçlara güvence getiren bir hüküm koymuştur. Bu hükme göre yargıçlar, "tyi halleri devam ettiği sürece" yaşam boyu görevde kalabileceklerdir. Yargıçlıkla bağdaşmayan bir durum ortaya çıktığında, ancak parlamentonun her iki meclisince kabul edilip krala sunulacak bir kararla görevlerine son verilebilecektir. Hiç kuşkusuz, bu ilke ne bizde ne diğer ülkelerde mutlak bir kural değildir. Gerçekten, "meslekten çıkanlmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalannın uygun olmadığına karar verilenlerin ilgili yasa hükümlerine dayanılarak görevlerine son verilebilir." Anayasaya ve "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu"na göre yargıçlann görevine son veıme yetkisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na aittir. İkinci olarak, "Yargıçlar kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye ayrılaraazlar." Bu kuralın istisnası anayasada gösterilmiştir. Buna göre "Görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlasılanlar" 65 yaşından önce doğrudan resen emekliye ayrılabilirler. Üçüncü olarak, "Yargıçlar aylık ödenek ve diğer özlük haklanndan yoksun bırakılamazlar." 1961 Anayasası bu konuda bir başka güvence daha getirmiş, bir mahkemenin ya da bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresirün değiştirilmesi YHK'nın "uygun görmesi" koşuluna bağlanmıştır. 1982 Anayasası da aynı konularda karar verme yetkisinin YHSK'ya bırakmıştır. Dördüncü olarak, "Yargıçlann özlük işleri diğer ka Yargıç bağımsızhğı Bağımsız yargıdan söz edebilmek için, birbirleriyle yakından ilgili iki öğenin ya da kurumun birlikte bulunması gerekir. Bunlar, "yargıçların bağımsızlığı" ve "yargıçhk güvencesi"dir. Yargıç bağımsızhğı, hukuk devletinde, son derece önem taşıyan, yargılama işlevini yerine getiren yargıçlara tanınan bir dizi özel haklar ve yetkiler bütününü ifade eder. Bu özel hak ve yetkiler, onların görevlerini tam bir yansızlık, huzur ve guven ortamı içinde yapmalarını sağlamaya yöneliktir. Bu nedenle, başta anayasalar olmak üzere, yasalar ve diğer hukuk kurallarıyla, yalnız resmi devlet yapısı içinde yer alan organ, makam, merci ve kişilere değil, devlet yapısı dışında yer alan kuruluş ve kişilere de yargıçların görevlerine karışamamaları için bağlayıcı düzenlemeler getirilmiştir. Savcılar Kanunu"nun (HSK) m.4/1 hukmü de yukarıdaki anayasal kuralı tekrarlamaktadır. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun 232. maddesi, görülmekte olan bir davanın taraflarından biri hakkında kayırma, garez ve çıkara dayalı olarak yargıçlara emir veren, baskı yapan, nufuz kullanan ya da iltimasta bulunan kimselerin cezalandınlacağını söylemektedir. Üçuncu olarak, "Görülmekte olan birdava hakkında Yasama Meclisleri'nde (Medisinde) yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, goruşme yapılamaz, veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." Bu bağlayıcı hüküm dikkat edilirse yalnız "yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili" olarak Yasama Meclisine bazı yasaklar getirmektedir. Yasama Meclisi, yargıçlann önüne getirilen bir sorunun yargısal çözüm sürecine karışmadıkça, yargıçların o sorunun görülmesindeki tutumlarını inceleme konusu yapmadıkça söz konusu yasak işIemez. Başka bir deyişle, görülmekte olan bir dava hakkında yargı yetkisinin kullanılışına şu ya da bu biçimdegirilmedikçe, Yasama Meclisinde soru sorulabilir, gorüşme yapılabilir, beyanda bulunulabilir. Zaten, Anayasa koyucu başka türlü düşünseydi, yasakları "yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili olmak" koşuluna bağİamaz, yalnızca, "göriılmekle olan bir dava hakkında soru sorulamaz, goruşme yapılamaz..." demekle yetinirdi. Son zamanlarda kamuoyumuzda bir hayli yer tuttuğu için bu sorunun bir başka boyutunu da belirtmek istiyoruz. Gerçi 1961 Anayasası yargıyı ve yargıçları başka anayasalarda pek rastlanmayan ölçüde yüceltmiştir, ama dava konusu olan bir sorunun siyasal yönünü Yasama Meclisi'nin denetimi dışında bırakmayı da hiç düsünmemiştir. Bunun aksini kabul gene Anayasa'yla yasama organına verilen yürütmeyi denetleme yetkisinin önemli ölçude kısılması anlamına gelir. Dördüncü olarak, "Yasama ve Yürütme Organları ile Yönetim, Mahkeme Kararlanna Uyraak Zorunda mu görevlilerinden farklı bir düzenlemeye tabidir." Bizde 1876 Anayasası'ndan başlayarak tum anayasalarda yargıçların özlük işlerinin özel yasayla düzenleneceği belirtilmiştir. 1961 Anayasası'nın "Hâkimlik meslegi" kenar başlığını taşıyan hükmü yargıçların tüm özlük işlerinin, "mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre" yasayla düzenleneceği ilkesiHİ getirmiştir. 1982 Anayasası ise yargıç ve savcıların özlük işlerinin "mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslanna göre" yasayla düzenleneceğini tekrarlamıştır. Beşinci olarak, "Yargıçlar kendi isteklerine bakılmaksızın bakanlık merkez kuruluşuna atanamazlar". 1961 Anayasası döneminde, bir yargıcın, bakanlık hizmetlerinde bir göreve atanabilmesi için, yalnız kendisinin isteği yetmiyor, aynca Yüksek Hâkimler Kurulu'nun kabulü koşulu da aranıyordu. 1982 Anayasası bir yargıç ya da savcının bakanlık merkez kuruluşunda bir göreve atanabilmesi işleminde Yüksek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu devreden çıkarmıştır. İlgili böyle bir görevde çalışmayı isterse, Adalet Bakanı doğrudan atama yapabilir. Yine, "Yargıçlar kendileri istemedikçe savcılığa atanamamalıdıriar." 1%1 Anayasası'nın yürürlükte olduğu dönemde Anayasa Mahkemesi, YHK'mn kararıyla bile olsa bir yargıcın isteğine bakılmaksızın savcılığa atanmasını öngören yasa hükmünü, anayasanın yargıç bağımsızlığı ve güvencesiyle ilgili hükümlerine aykırı bularak iptal etmişti. 1982 Anayasasrnın özüne uygun olarak, "Milli Guvenlik Konseyi Dönemi"nde çıkarılan 2802 sayılı HSK "Görev değiştirme" başhklı maddesinde yargıçlann, "hizmetin gereklerine, teşkilatın ihtiyaçlanna veya ilgililerin isteklerine göre" HSYK'ca savalık sınıfına geçirilebileceklerini hükme bağlamıştır. Yedinci olarak, "Yargıçlann Denetimi Yürütme Organına Btrakılmamalıdır." Denetim sorununa böyle bir anlayışla yaklaşan 1961 Anayasa koyucusu, yargıçların denetiminin "belli konular için Yüksek Hâkimler Kurulu'nca görevlendirilecek üst derecedeki hâkim eUyle" yapılacağı hükmünü getirmiştir. 12 Marttan sonra bu hüküm değiştirilmiş, yargıçların denetiminin YHK'ya bağlı müfettiş yargıçlarca yapılacağı kuralı getirilmiştir. 1982 Anayasası'nda ise "Hâkim ve Savctlann Denetimi" kenar başlığını taşıyan "ayn bir madde" ile, yargıçlann denetim yetkisi doğrudan Adalet Bakam'na bağlı adalet müfettişlerine verilmiştir. 1982 Anayasası doğrultusunda çıkarılan HSK'mn 991 ve 100. maddeleri ile, "Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabuiü Hakkında Kanun"un 14 ve 15. maddelerine göre Adalel Bakanı'nın "emir ve onayı üzerine" harekete geçecek adalet müfettişleri, örneğin bir yargıcın "hal ve eylemlerinin sıfat ve görevi icaplanna uyup uymadığını araştıracak, gerektiginde hakkında inceleme ve sorusturma" yapabileceklerdir. Daha. sonra müfettişlerce düzenlenecek, "hal kâğıdı" o yargıcın "gizli sicil dosyasına" konulacaktır. Bu hal kâ ğıtlannın yargıçların yükseltilmesinde göz önüne alınacağı yasada belinilmiştir. Aynntı gibi görünen bu düzenlemelerin, yargıçhk gü, vencesini dolayısıyla bağımsızlığmı ne denli tehdit edebileceğini şu olasılığı düşünerek daha iyi kavrayabiliriz: Ülkede, olağanüstü koşullann da yardımıyla, hukuk devleti kavramından hiç haberi olmayan, hukuku kendileri için ayakbağı sayan bir iktidar işbaşına gelebilir. Bu iktidann Adalet Bakanhğı'na içinde bulunulan is' tikrarsız ortam nedeniyle siyasal devşirme işlevi duni' muna uğradığından ülkenin uzak koşelerinin birin' den seçilen militan tutumlu bir hukukçu atanabilir. O sırada, gene ülkenin uzak köşelerinden birinde ciddi, görevine bağlı genç bir yargıç görev yapmaktadır.' Bu yargıcm önüne, iktidar partisinin yerel yöneticile • rinden partizan bir grubun çıkarlannı ilgilendiren bir' dava gelir. Genç yargıç, kendisine yapılan tüm baskı' lara karşın hukukun ve vicdanının gereklerini yerine getirir, onlann aleyhine karar verir. Bu partizan grup bir yandan çeşitli tertip ve iftira' larla yargıcı karalamaya ve ihbar kampanyasına giri'i şirler, öte yandan seçim çevrelerindeki milletvekilleri' ni etkileyerek bakanı harekete geçirirler. Bu arada yar'. gıcın, ülkede egemen kılınan ideolojiye taban tabana • zıt görüşler taşıdığı bakamn kulağına fısıîdanır. Bunun , üzerine bakan, müfettişlik kadrosuna kendisinin aldı' ğı "güvenilir" bir müfettişe soruşturma emri verir. J "Güvenilir müfettiş", haarlanan tenibe uygun ola3 rak şikâyetçileri ve yargıcı dinler, raporunu hazırlar, "^ "hal kâğıdı"nı düzenleT. O sırada bir atama kararnamesi hazırlanmaktadır. •> YHSK'nın işleri Adalet Bakanlığı'nca yürütüldüğün'ı den yargıç, kıdemi bakımından içinde bulunduğu coğrafı bölgenin en kötü yerine atanmak uzere kararna ' meyekonulur. YHSK'nın Yargnay ve Danıştay kökenli ı üyeleri bu atamaya takıldıklan takdirde kendilerine Ba ' kanlık Müsteşan'nca müfettiş raporu ve "hal kâğıdı" J gösterilir, kararname kesinleşir ve genç, başarılı yar' gıç hiç beklemediği yerde soluğu alır. Başta da söyle > diğimiz gibi bu, salt olasılıklara dayanan bir senaryo • ' dur. Ancak, bu olasılığı yargıçların duşünmesi bile yar < gıç bağımsızlığının zedelenmesine yeterlidir. ı Son olarak, "Yargıçlar özel yasalannda belirtilen 1 ler dışında hiçbir görev alamazlar." HSK rn.48 yargıç b ve savcılann asıl işleri dışında yapabilecekieri işleri say I maktadır. Buna göre yargıç ve savcılar, bilimsel araş . tırma ve yaym yapabilirler, izin alma kosulu ile çağnl i dıklan ya da görevlendirildikleri ulusal ve uluslararası " mesleki ve bilimsel toplantılara, kongrelere, kurul ve i konferanslara katılabilirler. i Maksut Mumcuoğlu 1941 yılmda doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinı biürdikten sonra aynı kurumda Kamu Hukuku asistanı olarak çalışmaya başladı. 1977 yılında doktorasmı aldı ve 1982 yılmda doçent oldu. 1985 yılında üniversiteden ayrılan Doçent Mumcuoğlu o tarihten beri serbest avukat olarak çalışmaktadır. StRECEK Zibro Kamin'den Yeni Yıl Fırsatı YAŞIYORLAR YAŞATACAGIZ! III ZİBRO KAMİN SATIŞ MERKEZLERİ: Zibro Kamin Turbo Gaz Sobası şimdi taksitle. Zibro Kamin satış merkezine peşinatı ödeyin. Zibro Kamin'i hemen alın. Taksitleri ısınırken ödeyin. ISTANBUL Sirkeci Kadıköy Üsküdar 8işli Fındıkzade Bakırköy Oolapdere Beşiktaş ANKARA Kızılay Küçükesat Siteler Cebeci Keciören Ayrancı ADAPAZARI 513 82 84/85 337 80 16 333 49 75 140 12 19 131 11 16 586 63 71 572 19 38 154 32 54 159 10 06/07 118 54 47 117 72 28 349 17 44 319 46 89 314 34 61 168 08 94 16421 35500 IZMIR Hatay Karşıyaka Konak BURSA 43 44 00 11 41 51 25 80 51 225796 209025 228610 ANTM.YA 1155 97 17 14 63 1717 85 ADANA 173578 GAZİANTEP 10008 ANTAKYA 27884 SAMSUN 37100 MERSİN 39210 KAYSERİ 21754 SİVAS 32621 İZMİT 10529 ZONGULDAK 14214 • CIFTYANMAL1I KRA105 Peşınat Taksıt ISeçenek 264 700 TL 12500OTL»7ay 2 Seçenek 364 7MTL 125000 TL«6ay 3S«çenek 464 700 TL 125000TLx5ay RCA86 Peşınat Taksıt 1 Seçenek 235 000 TL 125000TLx7ay 2 Seçenek 33S000TL 125000TLx6ay 3Seçenek 435000 TL 125 000 TL »5 ay RAMAZAIS YLKARIGÖZ 1959 MEHMET KANBUR 1954 ERDOĞAN YAZGAN 1959 ÖMER YAZGAN 1957 zibro/ <o nı ITURBOI Ölümünüzün 6. yılında sizleri unutmadık. Unutmayacağız. AİLELERt ve ARKADAŞLARI ADINA ERHAN IŞIK Sangeıme .n .o • j •a
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle