19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
fVMHURİYET/12 Deneuve'e buyuk ilgl Dünyanın moda merkezi Fransa'nın başkentı Parıs şu sıralarda hareketii gunler yaşıyor. Yves Saınt Laurent'in baharyaz kreasyonlannı sergilediği defileyı Catherine Deneuve de izledi. Fotoğrafçılann kendisine gösterdiği aşın ilgiden pek hoşnut görünmeyen sanatçı, Yves Saint Laurent'in yeni çizgilerine hayran kakjtğını söyledi. (Fotoğraf: Reuter) OCAK 1989 Böbrek pazarlayan İngîliz doktora soruşturma Batı Trakya'daki uygulamalar AGIK belgesine ters düşüyor ATtNA/ANKARA (Cumhuriyel) tskeçe'nin Gökçeler Köyu yakırüarında Türklere ail raeranın kullanınunın Yunanlı çiftçilere verilmesi olayımn yankılan sürüyor. tskeçe Muftusii Mustafa Hilmi, Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'ya Batı Trakya'daki Türk azınlığın yok edilmesini amaçlayan hareketler konusunda dikkatli olması çağnsında bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözciisü İnal Batu Batı Trakya'daki geiv melerinAGlK sonuç belgesi hükümlerine açıkça tersdüştüğilnü söyledi. I U I V U I U U U a i U a l V i a i rerken Avustralya'da kavurucu sıcaklar yaşanıyor. Isının gölgede 40 derece santjgrata yükseldiği Melbourne kentinde bir tenıs maçında seyırcıler bır yandan karşılaşmayı seyrederken, bır yandan da güneş banyosu yapıyoriar (Fotoğraf: Reuter) Gökçeler köyundeki Turklerin kendilerine ait toprağı Yunanlı çıfıçilere veren Valilik hakkında dava açacaklan öğrenildi. Dışişleri LONDRA (AA) Ingiltere Ulusal Bobrek Merkezi Mütevelli Heyeti, iki Türk vatandaşından satın alman böbreklerı pazarladığı iddia edılen merkezin başkanı Dr. Raymond Crockett hakkında soruşturma açtı. The Tiraes Gazetesi'ndeki haberde, İngiltere Sağlık BakanlığTnın talimatı üzerine Wellmgton Hunıana hastanesinin bağlı olduğu Bloomsbury Sağlık Müdürluğu'nün, Türk vatandaşv Ferhat Lsta'dan satın alınan böbreği Israilli bir muhasebeciye nakleden Dr. Michael Bewkk ile Dr. Raymond Crockett'in ifadelerini aldığı da belirtildi. i e y Korfezınde 12 A v u s t n l v s öndG Slard nYanşı'nda Avustralyalı Jain Murrey 5 yanş sonunda ABD Dennıs Conner'e karsı 32 önde geçti. (Baştarafı 1. Sayfada) lim gösterdikleridir. Yargıçlar toplumda adalet dağıtan kişilerdir ve bu işlevleri nedeni ile en faziletli ve bilgilı hukuk fakültesi ' (Baştarafı 1. Sayfada) mezunlarının bu mesleğe yonel; liyede görev yapanlarm, geçim mesi gerekmektedir. Buna ek ola. sıkıntıları sorunlar yaratmakta rak hukuk fakultelerindeki öğrei dır. Yükselen enjlasyon karşısm tim düzeyinin çok yuksek olması • da adalet örgütünün görevlileri icap etmektedir. Ancak adalet sis' korunmasızdır. Geçim sıkmtısı teminin giderek ağırlaşan yükü, ! nın ağırlığı altında ezilen adalet 12 Eylül sonrası duzenlemelerle \ adamlarına yönelik söylentiler, yargıçlığın siyasi iktidarın müda\ (doğru veya yanlış) artmakta, şi halesine açık hale getirilmesi, yetersiz maddi koşullar gibi nedenı şirilmektedir. ! 3) Yargıçlar ve savcılar, siya lerle bu "en faziletli" mesleğin \ sal iktidar karşısında bağımsız genç hukukçular için çekici ol• lık ve güvenceden yoksundurlar. maktan çıktığı söylenmektedir. Diğer bir maddi sorun adliye \ 1961 Anayasası'yta sağlanan gü', vencelerden de geriye düşülmüş sisteminin yükünün hızlı bir bi; tür. Siyasal davalann çok önem çimde artmasıdır. Örneğin ceza • taşıdığı Türkiye'de, yazgısı ikti mahkemelerine gelen dosya sayı' darın iki dudağı arasında bulu sının her yıl ortalama yüzde 16 oranında arttığı saptanmış bulunt nan bir yargıçtan veya savcıdan • yansızlık beklemek her zaman maktadır. Hukuk mahkemelerine '. gerçekçilik sayılmaz. Siyasal ol gelen dava sayılannda da aşağı ! mayan davalarda da iktidar yukarı aynı oranda bir artış goz yandaşlanntn şu veya bu çıkarı lemlenmektedir. '< yönünde adalet adamlarını bas Görüldüğu gibi adalet sistemi \ kı altında tutma yollan açıktır. aynlan kaynaklar açısından ciddi dar boğazlarla karşı karşıyadır I ; 4) Yargı iki başlıdır. Askeri ve ve sorunların giderek ağırlaşma• sivil yargı arasındaki görev alan sı beklenmektedir. Hızlı, etkin ve \ larının kesinlikle aynmı yapıl güvenilir bir adalet dağıtımı için l malıdır. Çağdaş hukuk devletin toplumun bu alana çok daha fazla | de sivil kişilerin davalanna as kaynak ayırması gerekmektedir. î keri yargıçlar bakamazlar. Emir Aksi takdirde Türkiye giderek ya', komuta ilişkilerinin geçerli oldu şanabilir olma özelliğini yitirme ; ğu ordunun kendi alamna çekil tehdidi altında kalacaktır. Adalet sistemi için daha fazla mesi, askeri yargının da yarannadır. Bugün Türkiye'de hem kaynak ayırma yaşamsal bir so] DGM'lerde askersivil karışımı run olmakla beraber belki ondan j kurullar görev yapmaktadır; da önemli bir sorun "yargının ba> hem de sıkıyönetim mahkeme ğtmsızlıgı"dır. Yargının bağımşız•Jtğrtie hukuk devletiıün varhğı ve \ leri, sıkiyörietim düzehl v işlerliği arasındaki belirleyici iliş• gılanmasını sürdürmektedir. ki bu alandaki duyarhlığa kay! Çağdaş hukuk düzenınde böyle nakük etır.ektedir. Hukuk devle', bir uygulamaya kesinlikle yer tinin işlerliği için anayasalara "yargı bagımsızdır" hükmünü [ yoktur. koymak yeterli olmamakta; siyasi ! Bu dört nokta dışında ya da iktidarların ya da yönetimin yar! bu dört maddeye bağıntılı ola gı orgarüan üzerinde doğnıdan ya | rak adalet mekanizmasını engel da dolaylı denetim yetkisine sahip < leyen, geciktiren, yaralayan da olmaması gerekmektedir. Bu sağî ha bir dizi olgu sayılabilir. Yar lanamadığı takdirde hukuk dev! gıcın önüne gelen dosyalann ha leti, bir kanun devletine dönüşme î zırlanmasında görevli polis ör tehdidi altına girmektedir. • gütünün durumu tartışılabilir. Türkiye'nin yakm tarihi hukuk ! Adliye binalanmn yetersizliği J konuşulabilir. Yargıçların ve devleti mücadelesinin bağımşız | savcıların konut durumları ay yargı noktasında duğumlendiğini n bir sorundur. Yürürlükteki ya ortaya koymaktadır. Siyasi iktisaların karmaşıklığı ve karışık darlar sürekli olarak yargıya doğrudan ya da dolaylı bir biçimde lığı da adalet açısından sakıncalı müdahale eğilimi göstermekte; \ durumlar yaratmaktadır. bunun için "devleti korumak", \ Eğer bugün Türkiye'de adalet "ulusal egemenliğin sınıriandırıl; bir ölçüde işlerliğini koruyabi maması", "demokrasinin gereği" • liyorsa, bu çarkı çeviren yargıç vb. türden gerekçeler ileri surmek', ve savcıların büyük özverileri tedirler. Ancak bu tur gerekçeler | söz konusudur. Ancak ülkemiz ve ölçütier zaman içinde değişme j de bütün moral değerleri hiçe gösterdiğinden temel hukuk ilkej sayan birdünya gorüşünün dev leri ve hukukun gereği ikinci plaı let eliyle propagandası yapıl na düşmekte; böylece hukuk devj maktadır. "Köşeyidönmek"en leti düşünce ve uygulaması buyuk j saygın yaşam biçimi sayılıyor. yaralar almaktadır. Yargının bat Böyle bir toplumda, aldığı aylık gımsızlıgı ve hukuk devleti açısın! la doğru düriist yaşama olanak dan 1961 Anayasası yeterli güvenlanna kavuşamayan bir yargıç celer getirmiş, ancak 1971 yılınolmaya kim heves eder? Yargıç da devlet güvenlik mahkemeleri kadrolarımn sürekli olarak boş kurma girişimi sistemi ciddi ölçükalması, geleceğimizin gösterge de sakatlamışur. Devlet Güvenlik sidir. Hukuk fakültelerinden çı Mahkemeleri, bağımşız birer uzkanların sayısı çoktur; ama yar manlık kuruluşu olarak değil yargıç ve savcılarmın yürütme taragıç olmaya yönelen yoktur. fından atandığı, yani adalet dağıOysa uygar Batı ülkelerinde tun işlevine siyasi iktidarın gölgeyargıç ve savcı toplumda en saysinin düştüğü kuruluşlar olarak gın kişilik demektir. ortaya çıkmışlardır. Eğer Türkiye'de yaşanan ada12 Eylül rejimi getirdiği temel, let bunalımını giderecek önlemler bugünden alınamazsa ve ge düzenleyici yasalar ile yürütmeyi rekli reformlar yapılamazsa, pek ve yönetimı yargıçsavcı atamalan yakında iş işten geçıniş olacak konusunda yetkili bir konuma getirerek yargı bağımsızlığına ağır tır. Çünkü çok iyi bilindiği gibi bir darbe vurmuştur. Görünürde adalet mekanizmasımn birden bu sistem içinde yargıç atamalan bire bozulması da, birdenbire Yuksek Hâkimler Kurulu tarafındüzelmesi de olanaksızdır. dan yapılmakta ve Adalet BakaBir ülkede adaleti ekmek ve nı ile musteşan bu kunılda üye olbiçmek mevsimlik değildir; ku makla beraber çoğunluk atanmış şaklar boyunca zahmet isteyen uye, yuksek yargıçların elinde bulunmaktadır. Ancak yeni düzenbir sürece bağlıdır. leme Yuksek Hâkimler Kurulu' OLAYLAKIN ARDENDAKI HABERLERIN DEVAMI 6 A d a l e t t e ^ ^ s a n c ı Olay insanlık dışı 9 Raporlar işkence (Baştarafı 1. Sayfada) ya koymuştur. Kimse işkencecilere arka çıkmasın. Hiç kimse Yeşilyurt'ta yaşananlann iıstünü örtmeye çabalamasın. Tanık anlabmlan ve doktor raponıyla kanıtlanmış bir olayı yadsımak, üzerine gitmemek, ülkemize saygınlık kaybettirmekten başka bir sonuç vermez. Bu ülkenin saygınlığını zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Cizre'de Yeşilyurt köyluleri için adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Bu beklenti salt bizim değil, işkenceye, kötü muameleye ve naksızlığa karşı olan herkesin beklentisi haline gelmiştir." Yeşilyurt olayıyla ilgili dvizenleyecekleri raporu ilgili makamlara vereceklerini belirten Helvacı HHA muhabiri Farak Balıkçı'ya silah çekilmesi olayını da "tehdidin boyutu Yeşilyurt olayını aşmıstır" diye yorumlayarak, "Güneydoğu'da işkencenin bir sorgularaa yöntemi olarak yaygın biçimde kuİlanıldığı anlaşılmıştır. Bu olgn imzalanıp. onaylanan sözleşmelerin henüz gostermelik bir rnetin olduğunu gosteriyor. Bu konudaki açıklamalar artık inandınalığını kaybetmiştir. Herkesi bu insanlık suçuna karşı tavır almaya çagınyoruı" dedi. yarak şunları söyledi: "Sonışturma sürdnrülürken köylüler işkence raporu alıyor. Müşteki ve tanıklar bok yedirildiğini savcılıkta beyan ediyor. Bir binbaşının ifadesi alınıyor. Yani tahkikat suruyor. Bu arada İçişleri Bakanı Sayın Kalemli'nin talihsiz açıklaması yapılıyor. Bakan iddialann doğru olmadığını söylüyor. Bu açıklamayla, suren savcılık tahkikatını tçişleri Bakanı yargı yerine geçerek kendince kesin olarak sonuçlandınyor. Bakan savcı mıdır. yargıç mıdır ki süren tahkikatı bitirebiliyor? Bakan nerede ne zaman araştırma yapnuştır? Yeşilyurt Kövü'ne gitmiş midir? Bok yedirilen köylülerle göriişmüş müdür? Savcılık tahkikatından haberi var mıdır? Varsa, işkence raporlan ve tanık beyaolan bakanı yalanhyor. Bakan Kalemli'nin köylülerle, muştekilerle, tanıklaria gonişmeden gorevini eksik yaptığını ve kotüye kullandığını göriıyoruz." Avukat Hasip Kaplan. Türkiye'de hâlâ yargıçların olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı: "Bakan avukatı, basını, hâkimi, savcıyı tebdit ediyor. Basına saldınyor. Müşteki ve tanıklan tebdit ediyor. Son yasa degişiklikleriyte adliyeyi bagımlı kılmak isteyen, yargıç teminat ve güvencesinden şiddetle korkan zihniyetin, savcılık makammı ne derece idari yönden bağımlı (aldığı hepimizce bilinmektedir. Bu tehditler savcılık makamııu hedeflemektedir. Özgnrce görev yapmasını engelltmektedir. Sayın Bakan'ın bu tehditleri raüştekileri savunduğum için bana ve müvekkillerime ileride açılacak davada hâkimlere de, kısaca bu beyanat hukuk devletine yönelmiştir." GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) vi budur. Bu yapılmadıgı sürece yanlış bir şey ortaya çıkıyor. Esas konu unutuluyor. Orada bir eylem yapılmış, bir şiddet hareketi olmuş, iki polisimiz şehit olmuş, bunu yapanlar aranıyor. Bunlann bulunabilmesi için halkın yakın desteği gerekir. Şimdi bu yapılırken başka bir uygulama üzerine dikkatler çekilince asıl mcsele ortadan kalkıyor. Bir propaganda savaşı haline dönüşüyor iş. Bu hale getirmemenin yolu süratle soruşturmayı yapmak, sonucu açıklamakür ve gerçeği görmeklir. Bu Vuralharfdan Yunanistan'a sert eleştiri MÜNİH (AA) Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan dün Munih'te yaptığı konuşmada Yunanistan'ı sert bir dille eleştirdi ve bu ülkenin olumsuz faaliyetlerini Türkiye'nin güvenlik ve savunmasına yönelttiğini söyledi. Vuralhan, "Yunanistan ile problemlerimiz kanserleşme itiyadı göstermektedir" diye konuştu. Federal Almanya'nın Münih kentinde dun baslayan Uluslararası Savunma Semineri'nde konuşan Ercan Vuralhan, "NATO'nun güney kanadına en büyük tehdidin, ne coğrafya ne de askeri güç dengesindeki aleyhte durum degO, Yunanistan'ın Turkiye aleyhine tutumu olduğu artık herkesin bildiği gibi vakadır" dedi. Dosya ftinu Adliye sisteminin yükünün hızla artması, adaletin gecikmesine neden oluyor. Örneğin sadece ceza mahkemelenne gelen dosya sayısı her yıl yüzde 16 artıyor. (Fotoğraf: Suleyman Sarılar) nu bakanlık bünyesine aldığından müsteşar, sekreterlik işlevini yurütmekte böylece yargıçsavcı atamalan ile yer değiştirmelerinde yönetim büyuk bir etkinlik ve güç elde etmiş bulunmaktadır. Yeni rejim içinde yönetime tanınan "gecici görevlendirme" ve "yargıç hakkında bakanlık roüfettişlerine soruşturma yapürabilme" yargı bağımsızlığını ciddi olarak zedeleyen yetkilere örnek olarak verilebilmektedir. Yargıçların duruşmalarını keserek, adliyeyi ziyarete gelen bakan ve müsteşarı karşılamak için kapılarda beklemeye başlaması gibi olaylar, otuz yıllık yargıçların kendi istekleri dışında başka yerlere tayin edilebilmeleri sözü edilen gelişmeler hakkında bir fikir verebilmektedir. Türkiye'nin önünde bulunan en acil sorunlann başında adaleti sancılı olmaktan çıkarmak gelmektedir. Sancılı bir biçimde işleyen adalet mekanizmasımn yol açtığı "adalet mafyaları" basının günlük haberleri arasına gırmiş gözükmektedir. Adalet dağıtımının hızlı, etkin ve guven verici bir biçimde işlememesi insanlan mafya yolu ile ihkakı hak yoluna itmektedir. Bu, korkutucu ve hoşgörülemeyecek birgelişmedir. Bu nedenle bir taraftan adalet dağıtımı için daha kaynak tahsisine gidilirken diğer taraftan da bir anayasa değişikliği hemen sağlanamasa bile yargıç ve savcıların çahşmalarını, özlük haklannı düzenleyen yasalann ivedi olarak değiştirilmesi gündeme gelmiş bulunmaktadır. (Baştarafı (Baştarafı 1. Sayfada) tırdı. Bezmi Âleıriüe kargaşa Cumhurbaşkanhğının "olurasuz göriiş" bildiren raporunun MEGSB YÖK ve SSYB'ye ulaşmasıyla birlikte duşuncelerini öğrenmek istediğimiz hastanenin eski başhekimi Dr. Asaf Alasevea "devlet memurn" olduğu goruşünden hareketle konuşmaktan kaçınırken, anayasaya aykırı işlemierle kurulduğu ileri sürülen özel universiteyi onaylayan MEGS Bakanı Hasan Celal Güzel, yazıyı doğruladı. Milli Eğitim Bakanı, konuyla ilgili yaptığı açıklarnada "Olumsuz göriiş bildiren rapor hukukçulanmız tarafındnn inceleniyor" demekle yetindi. Mutevelli heyetinin başkanı halen Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde çalışan ve özel univereite fikrini ilk ortaya atan Prof. Şaban Karalaş'ıa cumhurbaşkanlığının olumsuz görüş bildiren raporuna karşı çıkarak, yasaya aykın bir durumun olmadığını iddia etti. Özel universite kurulmasına ilişkin tepkiler paralelinde daha önce yoksul hastalara bakılacağı yolunda bir gorüş bildirmediği halde bu fikriııden vazgeçtiği gozlenen Karataş Seminerin öğleden sonraki bölümünde ttalyan Savunma Bakanı Valerio Zanone"den sonra söz alan Vuralhan, şunları söyledi: "Bu müttefikimiz, bu hasmane tutumunu Sovyeüerin de iştirak ettiği bir konferansta gösterecek kadar ileri gitmekten çekinmemiştir. İttifak üyeleri arasındaki uyuşmazlıklann ikili yollardan çözümü kendilerine düşen bir görevdir. Ancak, bu anlayışı ittifakın topyekün menfaatlerini etkileyecek dunımlara kadar genişlemesine göz yummaya imkân yoktur. aeıklamasında su cflrüsleı açıklamasında şu görüşlere yer Türkiye'nin, A\rupa ile ilişkilerini bloke etmek yolundaki tükenverdi: mez gayretlerinden sonra bu müt"Sultan Abdülmecid'in annesi tefikimiz şimdi de olumsuz faaliBezmi Âlem Sultan tarafından yetlerini Türkiye'nin güvenlik ve 1843 yılında kurulan 'Bezmi savunmasına yöneltmektedir. Bu Âlem Valide Sultan Vakfı'nın se durum, Türkiye tarafından kabul nedi o devirdeki şeriat hükumle edilemeyeceği gibi müttefiklerimirine göre düzenlenmiş. Cumhuri zin de buna müsaade etmeyecekyetle birlikte cumhuriyet kanun lerine inamyoruz." lanna göre yönetilmeye başlandı. 1926 yılında TBMMde vakıflann idaresi konusu tartışılarak 'Vakıf "Politik desteğe lann idaresi milli iradeye tabi ihtiyacımız var" olacaktır' tezi benimsendi. CumVuralhan, Turkiye'nin, coğrafi hurbaşkanlığına iletilen şikâyetler üzerine durumun ne olduğunu konumun en kritik bölgesinde Sağlık ve Milli Eğitim bakanlık kendine düşen görevleri yerine geları ile YÖK'ten sorulmuştur. Sa tirmede başarılı olduğunu kaydenıyorum bu makamlann hazırla derek şöyle devam etti: "Şimdi ittifakın içinden gelen, makta olduğu raporlar bugünlerhudut lanımayan mesuliyetsiz tade Köşk'e ulaşacaktır." vır karşısında müttefiklerimizin Bu arada olumsuz gorüş içeren politik desteğine ihtiyaç duymakraporla ilgili olarak gorüşünu al tayız. Bu destek, ittifakın yuksek dığımız mutevelli heyet üyesi Va çıkarian açısından da luzumludur. kıflar Genel Müdürü Şener Ma Sozlerimi lutfen NATO ittifakı cun da raporu hayretle karşılaya içinde dayanışma ve berabeıiik, rak, "Olmaz öyle şey. Yapılan her ileride ittifaka en büyük düşmaniştem yasal. Hemen araştıracağım. dan gelecekten de önemli bir tehZalen Başbakanlıkça kurulan ko dit olmak luzumunun bir veçhesi misyonda bir üyemiz mevcut" olarak, ileri sürülen açık \e samimi ifadeier seklinde kabul ediniz." dedi. yapılmadan bakanın olayı propaganda savaşı haline getirmesi çok yanlış tır." SHP Genel Başkanı lnönü, "Bakanın açıklaması soruşturmayı etkiler mi?" sorusuna ise "Yargıyi etkilememesi gerekir. Yargıtıız etkilenmeyecektir" yanıtını verdi. DYP Genel Başkanı Suleyman Demirel'in Kalemli'ye tepkisi de şöyle oldu: "Yeşilyurt'ta meydana gelen yüz kızartıcı olayı büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. Bir an önce açıklığa kavuşturulmasını. ve sonımlulannın yargı karşısına çıkanlmasını bekliyoruz. tçişleri Bakanı Sayın Mustafa Kalemli'nin zamansız açıklamasının yargıyı baglayacağını, saptıracagını ummak çok yanlıştır. Ben bunu düşünraek bile istemiyorum. Yargı makamlan, bakanın 'iddialann doğru olmadığına' ilişkin açıklamasıyla bağlı değildir. Böyle bir açıklama yapılması için tçişleri Bakam'nın soruşturmanın sonucunu beklemesi ya da 'Idari tahkikatımıza gore böyle bir olay yok' demesi gerekirdi. Bunlaryapılmıyorsa, demokratik hukuk devleti ükelerinden doğan bu mecburiyetlere uyulmuyorsa, yine demokrasiye ters düşen bir olay yaşanıyor demektir. Özal iktidan döneminde yaşanüan demokrasiye ters düşen olaylan tek tek duşünursek Yeşilyurt olayımn olağandışı, alışümadık bir olay olmadığım kolaylıkla anlanz. Gecenlerde de soylediğimi bir kere daha tekrarlamak istiyorum. Böyle bir olayın doğruluğu ortaya çıkarsa sorumluların burnundan getiririz. Bu işle siyasi sorumluluğu olanlann üstüne vannz." SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver UBA'nın sorularını yanıtlarken Kalemli'nin bakanlık değil, spikerlik yaptvğını öne sürdu. Canver, "Bakan, yerel yöneticilerin kendisine yazıp verdiklerini okuyor" dedi. Canver şunları ekledi: "Biz gördüklerimize mi inanacağu, yoksa Bakan Kalemli'ye mi? Bakan Kalemli Yeşilyurt köyünü hiç görmerniştir. Yerini biİe bilmez, ama biz olayı yerinde gördük, dinledik. Biz bu ülkenin doğusunda da batısında da yasalann eşit uygulanmasını istiyonız. Yeşilyurt köyünde yapılan uygulamalar utanç vericidir. Acaba Sayın Bakan Yeşilyurt köyünde bakan değil sıradan bir vatandaş olarak on gun yaşayabilir mi, onlann durumuna on gün katlanabilir mi? Bakanı veya çevresini böyle bir sınava davet ediyorum." Kapatılan MSP'nin sözcüsü ve Anayasa Komisyonu eski üyesi avukat Şener Battal da sürdürulen savcılık soruşturmasını etkileyebilecek açıklamalarda bulunan Içişleri Bakanı Kalemli'nin bir "anayasa suçu işlediğini" savundu. Battal, "Sayın Kalemli'nin yargıyı etkilemek için yaptığı bu siyasi açıklamalar bir anayasa suçudur" dedi. Ankara Barosu Başkanı Erzan Erzurumluoglu da Bakan Kalemli'nin usulune uygun bir biçimd« yapılmayan bir idari soruşturmanın sonucuna goıe yaptığı açıklamanın, "yargı organlannı yönlendirmeye yönelik bir manevi baskı olarak algılanabileceği" goruşüne yer verdi. Olay günti Nevzat Helvacı, basın toplantısından sonra gazetecilerin sorusu üzerine muhtar Abdurrahman Müştak'ın amcası Kâmil Müştak'ın kendisine olayı şöyle anlattığını aktardı: "Koye sabah 06.00 sıratannda gelen askerier 'tam siper yatın' demişler. Köylüler de yatmış. Sonra Kâmil Müştak'ı yanlanna çağırauşlar, ayaklannın altına alıp, tekme ve dipçikle dövmiışler. Daha sonra götıirdokleri okulun kapısını açamayınca yine dövmüşler. Bu kez kendini kaybeden Kâmil Müştak'ın koluna iki kişi girerek kaldırmış ve sabah çocuklann çevreye yaptığı pislikleri loplatmışlar. Sonra cebine koydurduklan insan dışkılannı iki sıra haline soknlan köy sekinlerine yedirmesini emretmişler. Direnince yeniden dövmiışler. Kâmil Muştak çaresiz herkese insan dışkısı yedinniş. Kendisine de oğlu Bahattin'in elinden dışkı yedirilmis." tnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Nevzat Helvacı Yeşilyurt köylülerinin müdahil olmalan halinde kendilerine savunman yardımında bulunacaklannı da sözlerine ekledi. Baslangıç'a teşekkür Öte yandan însan Haklan Derneği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu, gazetemiz Adana Temsilcisi Celal Başlangıç'a Güneydoğu'daki olaylarda gosterdiği hassasiyet nedeniyle teşekkür mektubu gonderdi. tHD Ankara Şube Başkanı Muzaffer tlhan Erdost tarafından gazetemize ve Adana Temsilcimiz Celal Başlangıç'a gönderilen teşekkür mektubunda şöyle dendi: "tnsan Haklan Derneği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu, 27.1.1989 günlü toplantısında, sin, son günlerde Güney doğu yöremizde yaşanan insan haklan ihlallerini açıklamakta gosterdiğiniz duyarlık ve ülkemizin demokratikleşmesine yıirekli katkınız dolayısıyla, teşekkürie ödüllendirmeye oybirliğiyle karar verdi. Bn karan size ileünekten onur duyuyonım." Avukatın görüşleri Daha sonra söz alan Yeşilyurt köylülerinin avukatı Hasip Kaplan, İçişleri Bakanı Kalemli'nin önceki günkü açıklamalannı kuıa AT için NATO kozu (Baştarafı 1. Sayfada) Türkiye'yi yanma almasıdır" dedi. AA'nın haberine göre Başbakan Özal, 475 bin tirajlı The Independent'in Ankara muhabiri Tim Kelsey'e verdiği ozel demeçte, "Türkiye büyük bir ülkedir. Bu asnn sonunda nüfusumuzun 67 milyona ulaşacağını ümit ediyoruz ve Batı Almanya ile Fransa'nın toplam alanı kadar bir alana sahip olacağız" dedi. Türkiye'nin NATO'nun bir parçası olarak Avrupa'mn savunmasına katıldığım hatırlatan Başbakan Özal, "Bu durumu göz önüne alırsak. Avrupa'dan da bir karşıhk bekliyoruz. Eğet AT, Türkiye'yi reddederse, NATO ile ilişkilerde Batı tesirleri olacaktır" dedi. Yunanistan'la kötuleşecek ilişkilerin Turkiye'nin Avrupa'daki çıkarlarına bir tehdit oluşturacağını kaydeden Başbakan Özal, iki ülke arasındaki yakınlaşmadan çabuk sonuçlar beklemediğine dikkati çekerek, "Yunanistan'la sorunlanmız bir yıl içinde cözumlenemez. Amaç, siyasi sorunlanmızı çözümlemeye yardımcı olacak bir hava yaratmaktır" dedi. Gazete muhabirinin Guneydoğu Anadolu'da bazı vatandaşlara işkence yapılarak dışkılannı yemeye zorlandıklan yolundaki bir sorusuna verdiği cevapta, Batılı insan haklan örgıitlerini suçlayan Başbakan Özal bu konuda da şöyle konuştu: "Bu örgütler Türkiye'nin üniine karşı bir iftira kampanyası yıirütmekledirler. Turkiye, bür bir ülkedir. Eğer bir olay olursa bu otomatik olarak soruşturulur. Turkiye yasalan işkenceyi yasaklamıştır ve herhangi bir kimse işkence yaparsa cezalandırılır." Başbakan Özal, Türkiye'deki aşın dincilerin, ülkenin Batılılaşma çabalarına bir tehdit oluşturduğu iddialarını da reddederek, "Bunlar çok küçük bir aanlıküt" dedi. Uyguladığı ekonomi politikalannın uzun vadede başarılı olacağına büyük güveni olduğunu belirten Başbakan Özal, enflasyonun giderek düştüğünü hatırlatarak, "Enflasyonu kontrol altına aldık. Halk şimdi ekonomik gerilemeden konuşuyor" dedi. Özal, Suudi Arabistan'm fınanse ettiği Eş Şark el Evsat (Ortadoğu) gazetesine verdiği demeçte de Türkiye'nin NATO'nun üyesi olduğunu ve bu çerçeve içinde Batı Avrupa'mn savunması için yapılan tüm harcamalara katıldığını vurguladı. Konvansiyonel istikrar görüşmelerinin kapsayacağı alanların belirlenmesi sırasında başgösteren Mersin sorununa ilişkin bir soruyu da özal, "Bu anlaşmazlık, Yunanistan'ın böyle şeyleri Davos sürecinin önüne engel koymak için nasıl kullandıgını gosteriyor" şeklınde yanıtladı. ASTSUBAY FİRARLARINDA PATLAMA • • • • • Türkiye'ye Hşgalci' (Baştarafı 1. Sayfada) mesini öngörüyor. Yardımın yeniden başlaması için sıralanan talepler şunlar: 1 Karar tasarısının diliyle, "Kıbns'taki tüm gayri meşru sömürgeci kuvvetler çekilinceye kadar". 2 Turk hükümeti, "Kıbrıs hükümetine Birleşmiş Milletler gözetimi altında Maraş'ı devredinccye kadar". mindeki müzakereler Kıbrıs'ta "çoğunluk yönetimini sağlayıncaya" kadar. 4 Yine karar tasansının diliyle, "Türk hükümetinin Kıbns'ı işgali sırasında ortadan kaybolan 5 Amerikalı ve 1614 Kıbnslı Kum iade edilinceye kadar". Fırar ama neden Bır ımzanın bedelı 15 yıl. Sorumluluk dağ gibi, yetkı yok Mesiek aşkı nefrete dönüşüyor Amerıkah amıral: "Sız enayısınız'.1 Rütbeye gore hastane kuyruğu. Ordunun beikemığı catırdıyor Her şey gelıp Iç Hızmet Kanunu'na dayanıyor. Fotoğratlarla firarın öyküsu 5 Turk hükümeti KKTC'yi tanımaktan vazgeçene kadar. 6 Turk hükümeti KKTC'nin bağımsızlık ilanı kararını geri al3 Birleşmiş Milletler gözeti dırana kadar. 22 sayılı karar tasarısı dun Turkçe konuşan Ingilız Kongre Genel Kurulu'nda iki kez öğretmen öğrencılere ders okundu ve "gereği yapılmak veriyor. uzere" Dışişleri Komisyonu'na TH: 152 24 48 sevk edildı. SİİRTTE İNSAN ÇÖPLÜĞU. KOZAKCIOĞLU 3 CESEDI KABUL ETT! ASIL NADIR BABIÂLI'YE NEDEN GIRDP DUNDAR KILIÇ ONUNICIN NE DEDP İSHAK ALATON: "BAYKAL TATMİN ETMEDİ" HORZUM,77'DE KIMİNLE FOTOĞRAF ÇEKTIRDI? ESKİ KUŞAK SOSYALISTLER. NASIL YAŞIYORLAR • Kıtaplar emnıyete, yazarlar cezaevıne • Daii; gerçeküstu yaşadı, gerçekten öldü • Avrupa Bırlığfnın obur yuzü: Işcıler ınsancıl" bırlık ıstıyor • Devlet Tiyatroları rejisörü Yücel Erten'in Nokta'ya yanıtı • Yunan muzık topluluğu Grup Anatolı ile • Istanbulda olimptyat yapılır mı yapılmaz mı? • Cemal Süreyanın kalemuıden Leven: Kırca Sangeıme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle