18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19j:YLÜL 1988 HABERLER CUMHVRÎYFT/7 Balon ve hap karşı karşıya "Limon" esprisiyle dikkatleri üzerine çeken SHP, bu kez "balon "u kullanıyor. Gazete ilanlarında SHP, Başbakan Özal şeklindeki balonun söndürülmesini istiyor. İlanlarda adını vermeyen ANAP ise, kendisine slogan olarak "hap"ı seçti. Kahverengi hap resminin yer aldığı ilanda "Yutmayın bu hapı" deniliyor. Haber Merkezi Halkoylamasının son hafıasına girerken, SHP ve ANAP'ın gazete reklamlan, propaganda çahşmalanna renk kattı. Erken genel seçimler öncesi "limon" esprisi ile dikkatleri üzerine çeken SHP, bu kez "balon"u kullanıyor. SHP, "Başbakan Özal şeklindeki balonun söndürülmesini" istiyor. Reklamlarda adını kullanmayan ANAP da kendisine "hap" sloganım seçti. ANAP ise kahverengi hap için "Yulmayın bu bapı" diyor. SHP ve ANAP'ın gazete üanlanm hazırlayan reklam şirketlerinin yöneticileri, çalışmalarıyla kararsızlan etkilemeyi amaçladıklanru söyluyorlar. ra Ajans'ın sahibi Kenan Dimetoka, "İlk günkü tepkiler çok olurr.lu. Bununla hem bilgilendiriyoruz hem de kararsızlara bir mesaj veriyoruz. Kampanyamız, 'hap' kalmak üzere değişik metinlerle sürecek" dedi. Dimetoka, SHP'nin ilanı için de "Balon esprisi güzel, ama biraz ucuz buldum. ANAP'ın "Bu hapı yutmayın" Olayların karikaturize edilmesi sloganlı reklamını hazırlayan Let doğru değil. Lımonu devanı ettirebilirlerdi, çünku bu kampanyanın sonuçlarını almışlardı" diye konuştu. SHP'nin ilanlarını yapan Yorum Ajans'ın Genel Müdürü Mehmet Ural, "Keyiniyiz. Rahat bir kampanya geçiriyoruz" dedi. Hedeflerinin "hayır oylarını maksimize etmek, Ozal ve ANAP'ın hedefıni aşağıya çekmek, SHP'nin imajını yukseltmek olduğunu be REFERANDUM '88 REFERANDUM '88 Gazete ilanlanndaki amaç, kararsız oyları etkilemek REFERÂNDUMW ANKARA'dan YALÇIN DOGAN Özal Kendini Anlatıyor... Kendisini dikkatle izliyor. Televizyonda görüntüsünü, konuşmasını, davranışlarını bir "polisiye filmi heyecanıyla" izliyor. Yaklaşık yarım saat, sanki her an gol atılabilecek bir maç merakı. sanki katilin her an ele geçebilecegi bir "mutlu son", sanki yeni buluşların gerçekleştirildiği bir kurgu film fantezisi içinde, Başbakan Özal kendisini TV'de dikkatle izliyor. Başbakanlık Konutu'nda Başbakan Turqut Özal geçen cumartesı gecesı eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal ile birlikte çeşitli gazetelerden on gazeteciye akşam yemeği veriyor. Yemekte ANAP'ın üç yönetıcısi de var Oltan Sunguriu, Halil Şıvgın ve Ali Talip Özdemir... Ayrıca, Basın Oamşmanı Can Pulak ile Özel Danışmanı Can Cangır TV'de önce hep birlikte "İcraatın İçinden" soyler çok sık' dedi. Şimdi Bayar'a hak veriyorum; konusmalarını dinleyince..." Könu barajlardan açılınca, Özal kendisinin ilk planlama deneylehni ve o günkü toplantılan anımsıyor. İsmet Paşa'nın başbakanlığı sırasında Keban Barajı ile ilgili bir toplantıyı aktararak, Keban'ın parasının Devlet Su Işleri bütçesınden karşılanacağını duyduğunda. Paşa'nın nasıl sınırlenerek "Olur mu canım öyle şey, devletin tek bir bütçesi vardır, bütçe içinde başka bütçeler mi olur" diye bunu kabul etmediğıni anlatıyor. Bir gazeteci arkadaş "Efer.dim" dıye söze karışıyor. "İsmet Pasa hayatta olsaydı, şimdi bir de sizin fon uygulamalarınızı görseydi, kim bilir ne derdi?" Malum ya, fonlar devlet bütçesi içinde bir değil, yüzden fazla bütçe anlamına geliyor. Kırşehir Cezaevi'nden kaçan mahkumları anımsatıyoruz Başbakana. "İnsaf" diyor, "Daha önce tünel kazildığını biliyorlarmış, ne iş yapmışlar daha sonra ve neden engel olmamışlar, garibime gitti biraz" diyor. Özal'ın sözerının altmdan "Kaçanlar içerden yardım gormeseler, böyle bir işi zor yaparlar" anlamı çıkıyor. Olayın üstüne de galıba bu yönde gitmeye hazırlanıyor. Mahkumların kaçışı yurtdışına çıkış yasaklarını, pasaport engellemelerini akla getiriyor. Konu oraya kayıyor. "Neden pasaport sınırlaması" olduğuna dönuk sorumuza şu karşılığı veriyor: "Aslında Batı ülkelerinde olduğu gibi, pasaport yasağı sadece tek bir halde olmalı. O da vergi borcu olanların yurtdışına çıkmalannın engellenmesi ile ilgili. Yoksa, pasaport herkese verilmeli. Biz şimdi pasaport Yasası'ndaki bu kısrtlayıcı hükümleri değiştirmeye çalışryoruz. Bu yönde bir hazırlık var". Çeşitli sorular üzerine Özal'ın gençlık ve hatta çocukluk yıllarma dönüycruz "istanbul'u ilk defa üniversiteye girdiğimde gördüm. Mülkiye'yi, Tıbbiye'yi, Yüksek Öğretmen Okulu ile Teknik Universite'yi kazanmıştım, Teknik Üniversite'yi tercih ettim ve o zaman gördüm İstanbul'u ilk defa" diyor ve ögrencilik yıllannı aktarıyor. Ögrencilik yılları ile siyasete ilgi, hatta ilginin ötesinde "ögrenci eylemlerine katıldığım" anlatıyor işte, o döneme ilişkin şu anlattığı çok çarpıcı: "O tarihte Tan Gazetesi vardt... Okumuşsunuzdur, billrsiniz belki... Ünlü Tan olayları... Gazetenin ve radyoevinin taşlanması olaylan vardı. Biz olayların içinde yer aldık. Tan Gazetesini de, radyoevini de taşladık..." Masada herkes susuyor. Tan olaylan, Tan matbaasının taşlanması ve "milliyetçi gençler tarafından" gazetenin yerle bir edilmesi... Siyasal tarihimizin ilk ögrenci eylemlerinden biri. Zekeriya ve Sabiha Sertel tarafından çıkartılan, bir grup sol aydının görüşlerini dile getırdiği gazeteye 4 Aralık 1945'te öğrenciler saldtrıyor. Gazete ve matbaa kullamlamayacak ölçüde darma duman ediiiyor Dönemin muhalefet liderlerinden Adnan Menderes bıle kalkıyor ve "Bu tertibin arkasında hükümet vardtr" diyor Soğuk savaş yıllarının başlangıcında Türkıye Batıya "antikomünist görünme çabası" ve bunun kanıtlanması peşinde koşuyor. Tan olaylan özgür düşünceye karşı siyasal tarihimizin "kara lekesi", silinmeyen bir saldırı.. Başbakan Özal "Biz Tan olaylarında taş attık" diyor. Başbakan devam ediyor: "Mareşal Fevzi Çakmak'ın cenaze töreninde de önemli rol oynadık. Cenazeyi bekledik, cenazenin törenle katdırılmasına İsmet Paşa izin vermedi, bizler Mareşal'a sahip çıktık". 10 Nisan 1950'de dönemin "büyük sağcısı" Mareşal Fevzi Çakmak'tn cenaze törenine hükümet izin vermeyince, bu olay da yine "milliyetçi gençler" tarafından büyük bir sağ gösteriye dönüştürülüyor. Hatta, gösteri "dinsel bir içerik" kazanıyor. Ertesi günkü gazeteler ögrenci olaylarını "irtica hortladı" başlıkJarıyla veriyor. Tan olaylan ile Mareşal Çakmak'ın cenaze törenine katıldığım belirten Başbakanın "milliyetçiliği" oldukça eskılere dayanıyor. Siyasal kamptaki yerini daha gençlığinde aldığı belli. Gerçi. başbakan olduktan sonra bir yandan siyasal yelpazedeki yeri ile ilgili sorulara çok dikkatlı yanıtlar veriyor, bir yandan da "sağcısolcu ayrımına karşı olduğunu" defalarca açıklıyor. Ancak, gençlik rüzgârlarının yine de sağdan estiği ortada. Hatta, Sülfeyman Demirel'i "milliyetçi muhafazakâr ekibe ben tamştırdım" diyor önceki akşam: "Adnan Menderes'in idam haberi geldiğinde ben, Süleyman Bey, Gökhan Evliyaoğlu birlikteydik. Şok geçirdik haberi duyunca... Zaten milliyetçi grupla Süleyman Bey'in bağlantısını ilk defa ben kurdum. Sadettin Bey ile Mehmet Turgut'la, Faruk Sükan'la ben tamştırdım..." Daha sonra siyasetin "cesaret" olduğunu vurgulu: yor Başbakan Ozal. Demirel in askerken "çok çalıştığım, okuldan kaçmadığını, kendisinin her zaman gece okuldan kaçtığım" gülerek anlatıyor. Kardeşi Korkut Özal'ın MSP döneminde Necmettin Erbakan ı devirmek cesaretinı bulamadığını belirtıyor ve ekliyor: "Bu, cesaret meselesidir... Eğer, o tarihte biz politikaya girmek isteseydik, herhalde bu işi yapardık..." Yanı, Erbakan'ı "Ben (Arkosı ıiı Sayfada) lirten Ural, kampanyaları için şöyle konuştu: "Balon ilarjmızdan sonra hamile kadınımız var. Her gün değişik bir metin ve üst başlık var. Örneğin "Yaşanmayan yıllar geri gelir mi?" Bu, sa'u günu çıkacak. Sonra "Ortadirek neredesin?" temasın; işleyen bir metnimiz olacak. Karikatürlu balonu biraz da, Özal'ın bu akşam (dun akşam) yaptığı konuşmayla ilgiliydi. Toplumun inancını kaybettiğini belirtiyoruz. Kitlenin hemen algılayabileceği bir stmgeydi..!' Türkeş: tktidara ders verin ESKİŞEHİR/KÜTAHYA (Cumhuri.vel) MÇP Genel Başkanı Alpaslan Tiirkeş partisinin Eskişehir ve Kütahya il kongrelerinde yaptığı konuşmalarda, sadece şahsi keyif ve inat uğruna basit bir meseleyi referandum nedeni yaptığı için vatandaşların kahverengi hayır oylanyla iktidara gereken dersi vermeleri gereküğini söyledi. Türkeî, referandumu zorunlu kılan nedenin iktidann keyfi ve inatçı tutumundan başka bir şey olmadığına dikkatçekerek, "Beş yıldır bu iktidar Türkiyt'yi tamarnen şahsi keyif, çıkar ve inallanyla yonetmekledir. Bu referandumda verilecek kahverengi oylann ezici çokluğu bu keyfi gidişe, bu elraf ve efrad iktidanna dur demek rnanası taşıyacakür" biçiminde konuştu. Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Memkketi ithal malı prenslerle papatvalann tahakkumüne terk eden, havaalanlannın şeref salonlannı papatyaların hizmetinde kullanan, mahalli idareleri partinin müteahhitlerin çiftliği ve yemligi haline geüren ANAP'a 'Dur, nereye gidiyor, memleketi nereye götürüyorsun' demek için kahverengi oy verilmelidir." Referandum yasakları basladı Özal, özel uçağını kullanamayacak ANKARA (Cumburiyet Biirosu) Referandum yasakları başladı. Yasaklar nedeniyle Başbakan Turgut Özal, referanduma kadar özel uçağını kullanamayacak. Kamu kurum ve kuruluşları, açılış ve temel atma da dahil, hiçbir şekilde tören düzenleyemeyecek. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Radyo ve TV'de konuşma yapıp yapmayacağı henüz belli olmadı. Liderler burada BUGÜN ÖZAL: Bursa İNÖNÜ: Ankara, TV çekimi BAY'KAL: Gaziantep DEMİREL. Rıze ERBAKAN: Kastamonu, Boyabat DYP'nın, kalabalığı normat, coşkusu müthiş, geçen cuma günu yapılan Maraş mıtıngınde. akla gelebılecek her şey kahverengiydı. Demırel'ı karşılayanların bez ve kâğıttan yapılmış sapkalanndan tutun da kendısmı mıting alanına götürecek Mercedes otomobıle. uzerınde konuştuğu büyuk pıkaba kadar göze çarpan her şey ya kahverengiyle örtütmüş ya da kahverengiye boyanmıstı Ikramda sıra Maraş'ın ünlü dondurmasına gelmiştı Her yer kahverengi, dondurma beyaz olmaz mantığıyla hareket eden DYP'lı yönetciler. Dondurmacılar Derneğı Başkanı Mehmet Kambur dan referanduma uygun bir dondurma nca etmişlerdi. Evet. K. Maraş'ın, beyazlığıyla dünyaya tanıttığı dondurması bile kahverengi olmuştu Demırel'ın hatırına. Kambur'un ricasını kırmayan DYP lideri Demirel, sandıktan kahverengi oy cıkarîırcasına, eline aldığı satıria kahverenaı dondurmavı kesmeye baslamıstı (Fotoğraf Ufuk Tekın) itgili bir anısını aktarıyor: "I. MC{ hükümeti kurulacaktı. O, Straiarda Ce/afj Bayar'a gittim[ hukümetin kurulmasına desteğini Istedim. Bunu' Süleyman Bey istemişti. Hiç unutmuyorum, Bayar aynen, Ben Demirel'e güvenmem, o yalan söyie' çok sık' dedi. Şimdi konuşmalannı dinleyince Bayar'a hak veriyorum..." programını izlıyoruz. Başbakan kendisini daha dikkatle izliyor. Yemekte çıt çıkmıyor. Derken program sona eriyor ve politik sohbet yeniden koyulaşıyor. Demirel'in son konuşmasını anımsatan özal, "Süleyman Bey Atatürk Barajı için 1979 şubatında 4 milyar dolar bulduğunu söylüyor, pes vallahi" dıye söze giriyor ve arkasından "Ben böyle yalan görmedim" diyor. Sonra da bir anısını aktarıyor: "Birinci Mllliyetçi Cephe hükümeti kurulacaktı. O sıralarda Celal Bayar'a glttim, hükümetin kurulması için destek vermesini istedim. Süleyman Bey, Bayar'la görüşmemi istemişti. Bayar'a anlattım hükümet kurulmasryla ilgili çalışmaları. Hlç unutmuyorum, Bayar aynen 'Ben Demirel'e güvenmem, o yalan Özal, Bayarla Dondurmanın rengi YARIN ÖZAL: Gaziantep, Kahramanma™>:. .. İNONU: Burdur. Isparta, Antalya. BAYKAL: Adana DEMİREL: Diyarbakır, Mardin, Siirt. ERBAKAN: Bafra, Samsun, Ünve, Ordu. JUlHNHtlHt 4HTinıiiiıiHılln ESBANK BUGÜN 61 YASIND\
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle