19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1988 + *** CUMHURİYET/13 Prenses Margaret gitti İSTANBUL (AA) Bir süredir Türkiye'de bulunan, İngütere Kraliçesi 2. Elizabeth'in kızkardeşi Prenses Margaret, uçakla ülkesine döndu. tstanbul'da Kıbrıslı işadamı Asil Nadir'in eşi Ayşegüi Nadir tarafından konuk edilen Prenses Margaret, Türkiye'de bulunduğu süre içinde Ege sahilleriyle, İstanbul'un turistik verlerinigezdi. Vapurda silah sesi paniği Humeyni'nin Tahran'ın kuzeyindeki Cameran Camii'nde düzenlenen Kerbela olaylannı anma töreninde hıçkırarak ağtadı. Humeyni, yas töreni sırasında, Kerbeia'da şehit edılen Hazreti Huseyin'e okunan ılahiteri dinlerken eiine aJdığı mendili uzun süre gözyaşlarım silmek için yüzünde tuttu, aynı zamanda vucudu titreyerek ağladı. Humeyni'nin 25 dakıka kadar süren yas töreni sırasında ellenmn titredıği dikkat çektı. İSTANBUL (AA) Şehir Hatlan'nın "Kilyos3" adlı yolcu vapurunda atılan iki el silah, yolcular arasında panik yarattı. Kaptanın durumu hemen polise bildirmesi üzerine, iskele çevresinde önlem alan polis, yolculann üzerlerini tek tek arayarak aşağıya indirdi. Güney Kore'de olimpiOlimpiyat yaklaşırken yat oyunlannın başlamasına bir aydan az bir süre kala haarlıklar, provalar hıziandı. Bu arada hemen heryerde olimpiyaBarın Koreli maskotu kaplanı, çeşitli vesilelerle görmek mümkün. (Fotoğraf: Reuter) ANKARA (AA) Anayasa Mahkemesi, "Kamu hizmetinin giderlerine yurttaşın bir ölçiide katılımının istenmesinin, bu hizmetin saüşı sayılamayacağı" gomşüne vardı. Anayasa Mahkemesi'nin Sağlık Hizmetleri Temel Yasası'nın bazı maddelerinin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. SHP'nin başvurusu üzerine, 19 nisanda yasanın bazı maddelerini iptal eden, bazı maddelerinin iptal istemlerini ise reddeden Anayasa Mahkemesi, bazı sağlık kuruluşlarınm sağlık işletmelerjne dönüştürülmesinı anayasaya uygun buldu. Mahkemenin gerekçeli kararında, bu konuda şöyle denildi."Çok önemli bir kamu hizmeti olan sağlık hizmetinin, sosyal devlet olmanın gereği, parasız yerine getirilmesi anlayışı günümüzde gücünii yitirnıiştir. Parasız sağlık hizmeti olmaz Gece kulübünden güneş ı ş ı ğ ı n a ^ ce kulübünde garsonluk yapan Ricky Zaban, butün gece çalıştıktan sonra denizde yorgunluğunu atıyor. (Fotoğraf: AP) HABERLERIN DEVAMI Cenevre Buluşması... Ancak bu konuda diplomatik deyişle ihtiyatlı bir iyimserliğin geçerli olmasında yarar vardır. Çünkü sorunun adı "Kıbrıs"tır; masa başından bakan kimi strateji uzmanlarına çözümü basit görülebilirse de, çok çetrefil bir sorundur; duygusal boyutu da vardır; Kıbrıs Türkü açısından hiçbir zaman küçümsenemeyecek insan hakları boyutu da... Üstelik Kıbrıs sorununun Türk ve Yunan kamuoylarının malı okjuğu gözönünde tutulursa, yeşil adada nihai bir çözüme hemen ulaşmanın öyle kolay olmadığı anlaşılır. Oünyamızda esmeye başlayan barış rüzgârlarının yaratmakta olduğu iyimser ortama denk düşen Cenevre buluşmasının yeni bir fırsatın doğmasına yol açtığı söylenebilir. Bu fırsatın en iyi biçimde değerlendirilmesi ve diyaloğun, geçmişte birçok kez olduğu gibi kesintiye uğramadan sürebilmesi için Kıbrıs Rum ve Yunan tarafının eski kötü alışkanlıklarından kurtulmalan yerinde olacaktır. Türk tarafının hiçbir zaman vazgeçmeyeceği birtakım temel ilkeleri görmezlikten gelmeyi ya da bunların pratikte nasıl geçersiz kılınacağının oyunlarını kurmayı, Rum liderliğinin artık bir yana bırakması gerekiyor. Bunun gibi dış baskılarla, uluslararası forumlarda sahnelenen diplomatik ayak oyunlanyla sonuç alınamayacağını, Rum tarafı, bunca yılın deneyim birikimiyle görmüş olmalıdır. Türk tarafı Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözü(Baştarafı 1. Sayfada) Kıbrıs için zor gün mün "iki toplumlu" ve "iki kesimli" bir federasyondan geçtiğine inanmıştır. Bu federal devletin Türk ve Rum toplumları arasında "siyasal eşitliğe" dayanması da 'olmazsa olmaz' bir başka ilkedir. Adadaki iki halkın "siyasal eşitliği" son derece yaşamsal bir ilkedir. Bu ana çerçevenin kâğıt üstünde kalmasını önleyecek olan, hiç kuşkusuz Türkiye'nin "etkili" askeri garantisidir. Türkiye'nin garantörlüğü, Kıbrıs Türkü açısından 1974 öncesine bir daha geri dönmemenin en büyük güvencesidir. Türk askerinin adadan çekilmesi için nasıl bir takvim belirleneceği ve nihai bir çözümün ne tür bir "etkili" garantiye bağlanacağı Türk tarafı açısından belki de en duyarlı konudur. Kısaca özetlediğimiz çerçeveden Kıbrıs Türk tarafının herhangi bir özveride bulunması olanaksızdır. Yaşanan olaylardan kaynaklanan tarihsel bilinç buna engeldir. Rum tarafının yapıcı bir tutumla masaya oturup oturmayacağını henüz bilemiyoruz. Başbakan Papandreu'nun, "Davos ruhu"nu beş ay içinde nasıl "Davos balonu"na çeviriverdiğine bakınca, Yunanlı dostlarımızın herhalde Bizans'tan kalma alışkanlıklannı kolay kolay bırakamadıklarını görüyoruz. Yine de iyimserliğimizi korumaya çalışalım ve bugün Cenevre'de buluşacak olan iki lidere "bol şans" dıleyelim. (Baftarafı 1. Sayfada) nın da ayrı bir öğle yemeğinde buluşmaları planlaruyor. BM Genel Sekreteri ve iki toplum lideri daha sonra delegasyonlara katılarak hep birlikte kahve içecekler. Denktaş ve Vasiliu'nun yemeğine paralel olması tasarlanan bu delegasyonlar görüşmesi için dün BM Genel Sekreteri hem Vasiliu hem de Denktaş'a fikir daruştı. Ayrıca Rum heyetindeki Başsavcı Mihalakis Triandafillides ve KKTC Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Ümit Süleyman Onan'la bu konuda bir görüşme yaptı. Birlikte yemek yiyecek delegasyonlarda iki tarafın dışişleri bakanlanndan başka Türk tarafından Cumhurbaşkanlığı Anayasa Danışmanı Prof. Mümtaz Soysal, toplumlararası goruşmeci Ümit Süleyman Onan, Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri Danışmanı Necati Münir Ertekün, Cumhurbaşkanlığı Müsteşan Taner Etkin ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Ertuğ bulunuyor. Rum heyetinde ise Başsavcı iriandafiDides, Rum Yö Denktaş: 'Samimi netimi Sözcüsü Akis Fandis ve Vaanlaşma' siliu'nun danışmanları olan Stella Sulyotu ve Attalides var. Bu yeRauf Denktaş da, BM Genel mekte Rum heyetiyle birlikte ge Sekreteri ile görüşmesinden önce len siyasi parti liderleri hazır bu gazetecilerle bir araya geldi ve Iunmayacak. "Genel Sekreter'le görüşmemiz öncesinde gazetecilerin hem Sayın Yemek sonrası yapılacak açık Vasiliu'ya hem de bana yönelttiklamada, iki tarafın 1977 ve 1979 leri sorulara verdiğimiz cevaplann üst düzey anlaşmalarını temel ka karşılıklı bir diyalog haline dönüşbul ederek 198081 ile 1984 görüş türiilmesini istemiyorum. Ama bimelerinde kabul edilen unsurları zim açımızdan sonınlar ortadadır. hatırlayarak karşılıklı görüşmelere Bir anlaşma için Türkije'nin gabaşlama taahhudüne girdiklerinin rantisi şarttır. Cumhurbaşkanlığı belirtilmesi bekleniyor. konusunda Rum tarafının öneriBasın açıklamasında, BM Ge leri, iyi niyetten yoksun olduklanel Sekreteri'nin en önem verdiği rının bir göstergesidir. Biz iyi nihusus, şu şekilde ifade ediliyor. yetle anlaşma istiyoruz. Samimi "tki taraf da karşılıklı görüşme bir anlaşma istiyoruz" dedi. lerin devam etmesi ve nihai bir çoIranIrak gorüşmelerinin Kıbns züm amacına varması için birbirlerinin endişelerine karşı saygı ve zirvesiyle aynı günlere rastlaması, iyi niyel gösterme gerekliliğini ka Genel Sekreterlik çevrelerini bir ölçude rahatsız ediyor. Yetkililer, bul etmişlerdir." "Her ne kadar bu zirve için her Dün, önce Vasiliu bir saat, arşey önceden planlandı ve hazırhkdından da Denktaş, 45 dakika sülar yapıldı ise de iki taraf arasınreyle ögleden sonra Perez de Cuda güven ortamının daha iyiye ellar ile görüştuler. Bu görüşmedoğnı Uerlemesi açısından tranlere iki tarafın Dışişleri BakanlaIrak göriişmeleri zamanı sıluşnncı n Yorgo Yakovu ve Kenan Atakol bir rol oynuyor" şeklinde endişeda katıldılar. lerini vurguladılar. Denktaş, Perez de Cuellar'la goruşmeye girmeden önce, yaban Kıbrıs'ta durum cı bir gazelecinin, Turk askerleriIzzet Rıza Yalın'ın Lefkoşa'dan nin Kıbrıs'tan çekilmesiyle ilgili bir sonısunu sert bir ifadeyle şöyle bildirdiğine göre, gerek Türk ve gerekse de Rum toplumunun göyanıtladı: "Türk askeri, sahte Rum yöne rüşmelerin gelişimiyle ilgili büyük bir merak ve beklenti içinde butiminin kendini feshetmesi ve bilunduklan gözleniyor. Türk ve zi m de katılacağımız bir hükümeRum basını, Cenevre zirvesini tin kurulmasından sonra 29 Mart manşetlerde değerlendüriyor. Rum 1986 BM belgesinde de kaydedilgazeteleri, DenktaşVasiliu görüşdiği şekilde çekilecektir." mesini "güç ve sert" olarak tanımGenel Sekreter'le görüşmeden ladı. Buna karşılık Denktaş ve Vaönce Türk gazetecilerle basın top siliu'nun eylül ayı içinde en erken lantısı yapan Vasiliu, toplumlara zamanda özlü müzakereler için rası görüşmelerin eylülde başla zemin hazırlayacakları da bu gama.sından sonra "ara sıra" Başba zetelerde yer alıyor. kan Turgut Özal ile de göruşme>i AA'nın haberine göre, Cenevre istediklerini söyledi. zirvesinin Kıbns'ın çıkanna olmadığı görüşünü savunan YunanisÜç anahtar tan'ın Moskova Buyükelçisi MihaVasiliu, "Ben Özal'la göriişmeyi il Duntas, gorevinden istifa etti. Sayın Denktaş'la göriışmeve bir Hükümet sözcüsü Sotiris Kostoalternatif olarak değil, onun yanı pulos, Duntas'ın istifasmı resmen sıra sorunun çözümünde önemli açıkladı. Duntas, Dışişleri Bakabir gelişme saglavacağı kanısında nı Karolos Papulyas'a gönderdiği istifa mektubunda, görevini bıraolduğumdan istiyorum" dedi. Vasiliu, toplumlararası görüş kışının çeşitli nedenlere dayandımelerde Rum tarafı açısından ğını, ancak en önemli sebebin son anahtar konuları, üç özgürlukler yıllarda "ulusal konulardaki endi(dolaşım, yerleşim ve mülkiyet) ve şe verici gelişmeler" olduğunu Turk askeriennin adadan çekilmesi olarak yineledi. Vasiliu, kurulması beklenen federal bir Kıbns devletinin "iki bölgeli" olması konusunda ısrarlı olduğunu belli etti. "Kelime oyunlanndan hoşlanmıyorum" demesine rağmen, kendi ifadesi olan "iki bölgeli" tanımının Türk tarafının ilkesi olan "iki kesimli" federal devletten farklı olduğunu da kabul etti. Vasiliu, kafasındaki devlet modelinde cumhurbaşkanının, "bütün demokratik sistemlerde oldugu gibi genel bir seçimle saptanması gerektiği ve her Kıbns vatandaşının cumhurbaşkanı seçilme özgürlüğüne sahip olması gerektiği" olduğunu ifade etti. Vasiliu, ayrıca güney ile kuzey arasında ticaretin serbestleştirilmesi konusunda Başbakan Özal'a cevap verdi ve "Özal bunu Sayın Denktaş'a söylemeliydi, bana değil. Ben her zaman sınıriann açılmasından yanayım" dedi. kaydetti. Büyükelçi, aynca Başbakan Andreas Papandreu'ya da bir mektup gönderip daha fazla ayrıntı vereceğini de belirtti. Yunanistan'da Albaylar Cuntası'nın devrilip demokrasiye geçilmesinden sonra Lefkosa Buvükelçiliği'ne atanan Duntas, bu ay başında Dışişleri'ne yolladığı bir ra : porda, DenktaşVasiliu zirvesine karşı çıkmış, rapor, haber kaynakI an nın sağlamlıgı ile tanınan Pontiki Dergisi'nde de yayımlanmıştı. Yunan gazeteleri, Cenevre zirvesi öncesi çelişkili yorumlara yer verdiler. Muhalefet yanlısı Apoyevmatini, zirveyi toplumlararası diyaloğun başlangıcı olarak niteledi. Gazete, diyaloğun sert ve yorucu geçmesinin beklendiğini de kaydetti. Liberal 24 Ores Gazetesi'nde yayımlanan bir yorumda da, Denktaş'ın Cenevre'ye "uzlaşmaz" bir tutum içinde gittiği ve BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs sorununun çözümü için üstlendiği yeni girişimi "torpillediği" ileri sürüldü. Yorumda, "Türk tarafının resmi tutumunu, ancak Cenevre^ de öğreneceğiz" denildi. Alman haber ajansı DPA da "DenktaşVasiliu zirvesindon acil çözıim beklenemez" yorumunu yaptı. Özel (Baştarafı 14. Sayfada) ka kimler tarafından denenmesi istenir de mesuliyetin de bakanlığa ait olduğu belirtilse o zaman düşunceniz ne olacak? ÖZEL Takdir edersiniz ki yine hayır olacak. tlacımın istikbali söz konusu olduğuna göre ilacıma kimseyi müdahale ettirmem. Ancak benim denetimimdeki bir çahşma, hukuki yönleri de uygun olursa o zaman bilemem. Şimdi ne yapmayı düşünüyor sunuz? ÖZEL Bir kere Türkiye'deki bu kısır dongu içinde cereyan eden çelişkiler nedeniyle zakkumu toplama sürem bitmek üzere. Bildiğiniz gibi baştan beri tedavi edici zakkumlann 1 hazıran ile 30 ağustos arasında topladığımı ifade ettim. Şimdi ise süre son derece kısıtlı. Belki birkaç araştırma merkezine ekstreden ulaştırabilirinı. Bunun dışında elimde NO stoku kalmadı. Yani olay bir yıl gecikmiş oldu. tlacınızın dayanıklılıgı konusunda bilgi alabilir miyiz? ÖZEL Aslında ekstrenin dayanma suresi bir yıl. Enjekte olduğunda ise 2 ay. Ve bu sürelerin hep 4 derecede korunması gerekiyor. Ne aşağı ne de yukarı. thtiyath (Baştarafı 1. Sayfada) da, "geçmişteki tecrübelere dayalı" ihtiyatlı bir yaklaşımın hâkim olduğu dikkat çekiyor. Bu arada, Vasiliu'nun işbaşına gelmesinden sonra sergilediği "sert" yaklaşımlann kısa bir zaman içinde daha "yumuşak" yaklaşımlara dönüştüğünü kabul eden söz konusu çevreler, Cenevre görüşmesi ve bunu izleyecek gelişmelerin Kıbrıs Rum yönetiminin gerçekten çözümden yana olup olmadığını ortaya çıkaracağını kaydettiler. Dışişleri çevreleri Türk tarafının "olmazsa olmaz" şeklindeki temel koşullarından vazgeçilmesinin veya taviz verilmesinin söz konusu olmadığını kaydettiler. Bu koşullan ise şu şekilde sıraladılar: Çözum üçuncü partilerin bulunmadıgı toplumlararası platform çerçevesinde aranmalı. Konuyu Avrupa Toplulugu ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası platformlara getirme çabalan çözümü ancak zoriaştınr. Kalıcı çözüm ancak adadaki iki halkın siyasi eşitliğine dayalı ve federal bir çerçevede gerçekleşebilir. Federal çerçeve ise iki kesimlilik ilkesini içermeli. Taraflar arasında vanlacak mutabakat ne olursa olsun. Kıbnslı Türklerin güvenliği için Türkiye'nin de aktif garantörlüğü şarttır. Bugün yapılacak olan Cenevre göruşmesine ilişkin görüşlerini ve beklentilerini bildiren Dışişleri çevreleri şunları söylediler: "Türkiye'nin bu görüşmeden asgari beklentisi, BM Genel Sekreteri'nin taraflarla göruşerek hazırladıgı 29 Mart 1986 tarihli belgenin Kıbns Rum yönetimi tarafından reddedilmesinden sonra iki yılı aşkın suredir yaşanan kopukluğun giderilerek toplumlararası görüşmelerin başlamasıdır. Cenevre görüşmesi konusunda karamsar olmamak gerekir. Ancak geçmişteki deneyimleri de gözden çıkarmamak gerekiyor. Vasiliu'nun seçilmesinden sonra gösterdiği sert yaklasımı daha yumuşak bir yaklaşıma dönuşturdugu gözleniyor. Bu arada vermeye çalıştıgı kimi olumJu sinyaller Türkiye tarafından not edildi. Ancak Kıbns Rum kesiminin gerçek tutumu ve kalıcı banş arzusunun degeri Cenevre görüşmesinde ve bunu izleyen gelişmelerde ortaya çıkacak. Karşılıklı iyiniyet olursa, Cenevre'de Kıbns sorununun çözümü yönünde olumlu adımlar atılabilir." Aynı çevreler, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzlaşma arayışlarının uluslararası düzeyde "banş rüzgârlarırun" esmesine yol açtığını ve bölgesel sorunlann çözümüne katkıda bulunan bir siyasal konjonktüre neden olduğunu vurgulayarak, şöyle devam ettiler: "Her iki toplumun lideri bu yeni atmosferin farkındalar. En somut örneği de tran ve Irak Dışişleri bakanlannın yann Cenevre'de bir araya gelecek olmalan. Bu durumda uluslararası dikkatlerin Cenevre'ye çevrildiği bir sırada her iki toplumun lideri üzerinde göriişmeleri çıkmaza sunnemek için manevi baskı olacaktır." POLONYA Sokağa çıkıııa yasağı Dış Haberler Servisi Polonya'da ücret artışı ve kapatılan Dayanışma Sendikası'mn yasallaştınlması için 16 ağustosta başlatılan grevlerin çığ gibi büyumesi üzerine Varşova bükümeti, 4 kömüT raadeninde grev yapılmakta olan Jastrzebie kentinde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Varşova radyosu, sokağa çıkma yasağının dün yerel saatle 23.00'ten bu sabah 05.00'e kadar geçerli olacağını bildirdi. Polonya Içişleri Bakam General Czeslaw Kiszczak önceki gece televizyonda yaptığı açıklamada ülkede, "kanun ve düzenin pervasızca çiğnendiğini" öne sürmüş ve dunımun 1981 öncesine dönmesine izin verilmeyeceğini söylemişti. Içişleri Bakanı Gdansk, Katovice, Szczecin ve Jastrzebie kentlerinin valilerine gerekli gördüklerinde sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisinin verildigini açıklamıştı. Bakan ayrıca toplum polisinin sayısının arttırılacağını ve büyük sanayi işletmelerinin guvenliğinin ordu tarafından sağlanacağını bildirmişti. Gdansk'tan AP muhabirine telefonda verdiği demeçte, grev yerine çalışmayı tercih ettiğini, ancak resmi otoriteler kendisi ile görüşmeyi kabul etmeyince başka çare kalmadığını söyledi. Walesa, "Grevde değil, işimizin başında olmalıydık. Ama başka çare kalmamıstı" şeklinde konuştu. VValesa geçen hafta hiikümete süre tanımış ve Dayanışma'nın yasallaşması kabul edilmedigi takdirde, Gdansk'ta 22 ağustosta (pazartesi) greve gidileceğini bildirmişti. Walesa, geçen hafta sonunda yaptığı açıklamada da hükümet Dayanışma ile "ciddi göriismeler" yapmayı kabul ettiği takdirde grevi iptal edeceklerini söylemişti. Jaruzelski yönetimi Walesa'nın çağnsına karşılık verİki yeni grev meyince Lenin Tersanesi'ndeki işHükümet tutumunu sertleştirir çiler pazartesi günü greve başlaken, resmi haber ajansı PAP, pa dılar. zartesi gecesi iki kömür maderünde daha grev başlatıldığını duyurdu. PAP, Wrocklaw'daki vagon Boykot çağnsı fabrikasında ise işçilerin dün kenÖte yandan, ABD'nin güçlü diliklerinden işbaşı yaptıklarını sendikal örgütü AFLCIO, Başbildirdi. Ancak Dayanışma, bu kan Ronald Reagan'dah, Polonhaberi yalanlayarak, grevin de ya ürünJerinin boykot edilmesini vam ettiğini öne sürdü. Gdansk istedi. radyosu ise kentin Bohatew WesSendika, Polonyalı grevci işçiterplate Tersanesi'nin işçilerce iş lerle dayanışmasıru göstermek için gal edildiğini duyurdu. Önceki ge boykot istedigini belirtti. ce greve başlayan iki maden ocaBaşkan Reagan'ın, işçilerinin ğı ile Ülkede grevdeki işletme sahaklanna saygı göstermeyen ülkeyısı 15'eyükseldi. Dayanışma'nın lere yaptırım uygulanabilmesini doğduğu yer olan Gdansk'taki öngören bir yasa maddesini imzaLenin Tersanesi önceki sabah grelaması bekleniyor. ve gitmişti. AFLCIO'nun bir yetkilisi, AFP muhabiriyle görüşürken, > Walesa nın demeci "İşçilerin haklanm inkâr eden bir ülkenin malları ABD'ye girmeDayanışma lideri Lech VValesa, meli" dedi ve Polonya'ya karşı uygulanacak ambargonun, "çok etkili ve yararh" olacağı görüşunü savundu. hayata gecirUemez elbette" diyorlar. 30 hazıran günü Şevket Yılmaz'ın rahatsızlığı nedeniyle gerçekleştirüemeyen Türklş Başkanlar Kurulu'nun cuma günü yapılacak rötarlı toplantısı öncesi ik tidar ve muhalefet taraflar birbir lerini suçladılar. Türklş'in bir dizi eyleminin durdurulmasından birbirlerini sorumlu tutma yarışı dün karşılıklı demeçlerle sürdüriildü. Sol ve sağ muhalefet sendika başkanlan, Türklş yönetimini zaman kaybetmek ve gereksiz beklemekle suçlarken, yönetim, sendika başkanlarını bir kısım eylemlerde kendilerini yalnız bırakmakla suçladı. Türklş Başkanj Şevket Yılmaz, eleştirüeri yanıtlarken, "Eylemden kaçan yok. Bazı arkadaşlar bizi hiikümetie uzlaşmakla suçluyorlar. Hükümet ya da Özal ile uzlaşmamız söz konusu değildir. Hüküraetle bir aulasma yapmadık. Biz Özal ile yaptığınuz göriişmede enflas>on rakamlan üzerindeki yanlışlıklan ortaya koyduk. Hiç kimseye toplusözleşmenizi şu rakamdan yapacaksııuz diye bir baskımız olamaz. lsteyen istedigi gibi sözleşme yapar, nitekim yapıyor da. Biz şimdiye kadar ne yaptıksa başkanların onayını alarak yaptık" dedi. nışmanı, tarihçi Adam Michnik, "Bu gibi yöntemlerle Polonya'nın sorunlan çöziilemez. Hukümet polis felsefesi ile bir yere gidemez" derken, Wrocklaw kentinde, muhalefet lideri Josef PiDior, "Hükümet grevcileri şimdi basürmayı belki başanr, ama bir, iki aya kadar grev dalgası yine başlar" şeklinde konuştu. Szcezın limanında Jaruzelski yönetimi önceki gece ilk kez şiddet kullanarak, iki tramvay deposu ile bir otobüs deposunu bastı ve 150200 grevci işçiyi götürdü. AP'ye göre grev komitesi başkanı Ramuald Ziolkovvski, "Işçileri domuzlar gibi polis arabalanna tıktılar" dedi. lOyılda 3 önemli zirve OCAK 1977; DENKTAŞMAKARİOS ' Kun Waldheim'ın BM Genel Sekreterliği sırasında, Javier Perez de Cudlaı Kıbns BM özel TemsUcisi iken Rauf Denktaş ve Başpiskopos Makarios arasında gerçekleşti. 1967 krizini taki ben 3 Haziran I968'de başlayan goruşmeler, on ce Rum toplum u lideri Glafkos Kierides ve Den ktaş arasında o zaman Kıbns BM özel Temsilcisi olan OsorioTafau'ca yürütülmüş, kesilmelere rağmen Kıbrıs anayasası üzerinde yoğunlaşarak sürmüştü. Sonunda 27 Ocak 1977'de Lefkoşa'da Banş Gücu Merkezinde Denktaş ve Makarios bir araya geldi. 12Şubat 1977'detekrarbiraraya geldiklerinde Viyana görüşmelerini başlatacak olan 1977 anlaşmasını kabul ettiler. 1977 anlaşması "bağımsız, bağlantısız, iki toplumlu federal cumhuriyet" kurulması çalışmalarını başlattı. Viyana görüşmeleri süreci 1978 mayısma değin devam etti vetıkandı. MAYIS 1979: DE1VKTAŞK1PRIYANIJ Görüşmelerin yeniden başlaması için BM özel Kıbns temsilcisi Javier Perez de Cuellar ve sonradan Dr. Galindo Pohl yeni girisimlerde bulundular. Bu girişimler 1978'de ABD'nin tngiltere ve Kanada tarafından desteklenen bağımsız önerisinin başansızlığa uğramasıyla da güçlendi. Sonunda o zaman Rum toplumu lideri olarak Spiros Kipriyanu ve Rauf Denktaş on noktalık bir anlaşma yapmak uzere 19 mayısta bir araya geldiler. 15 Haziran 1979'da toplumlararası görüşmelere başlamayı vaat eden anlaşmayı yaptılar. Anlaşma, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin askerden arındınlmasını talep ediyor, öte yandan "ayrımcılığı ya da taksimi" getirecek girişimlere karşı bir yapı oluşturulmasını vaat ediyordu. Nitekim 15 haziranda iki toplumun temsilcileri Yorgo loannides, Ümit Süleyman Önan, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Kıbrıs Özel Temsilcisi Galindo Pohl bir araya geldiler. Ancak ilk dört görüşmede Turk tarafı "iki kesimlilık"te ısrar ederken Rum tarafı "iki bolgelılik" esasını tavsiye etti ve goruşmeler kilitlendı. Ciddi bunalım Polonya'da hızla yayılan grev dalgası, yedi yıl önce sıJuyönetim ilan edümesinden bu yana ülkede en ciddi bunalımın doğmasına yol açmış durumda. Grevlerin çoğu ülke ekonomisinin can damarı olan komür madenlerinde yapılıyor. Içişleri Bakanı grevler nedeniyle 65 bin kişinin çalışamadığım belirtti. Muhalefet, hükümetin sokağa çıkma yasağı ilan etmesine sert tepki gösterdi. Dayanışma'nın da OCAK 1985: DENKTAŞKİPRİYAMJ Araya KKTC'runkasım 1983'te ilanının da girmesiyle 1985'e değin BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın larafları bir araya getirme çabaları sonuç vermedi. Genel Sekreter kasım 1984'te yeni bir belge hazırlamayı başardı. Türk tarafı o güne değin savunduğu "rotasyon" dönuşumlu cumhurbaşkanlığı tezinden, kurulacak federal hukumette dışişleri bakanhğını almak koşuluyla vazgeçtı. Aynca ilk kez Türk tarafı kontrolu altındaki yuzde 37.8'lik toprağın yüzde 7'lık bir bölumünden çekılebileceğini de belirtmiş oldu. Denktaş, Kipriyanu ile belgeyiimzalamak üzere 17 Ocak 1985'te New York'ta BM'de bir araya geldi. Ancak Kipriyanu belgeyi ımzalamaktan vazgeçti ve zirve başansızlıklasonuçlandı. TürkIş'te "hayır" ağır (Baştarafı 1. Sayfada) tığını dikkate alan Türklş yönetimi, bu kez kararı tümüyle baskanlar kuruluna bırakacak. Ancak Türklş yöneticüeri, görüşlerinin "hayır"dan yana olduğunu başkanlar kurulunda açıkiayacaklar. Türklş Başkanlar Kurulu üyelerinih çoğunluğu da "hayır" yönünde eğilim gösteriyorlar. Türklş yöneticileri, "Bu yıl da geçtiğimiz yü gibi, ANAP iktidanna karşı kesin tavnmızı koymalıyız" biçiminde konuşuyorlar. Ancak Türklş Başkanlar Kurulu'nun, "hayır" kararını nasıl yaşama geçireceği ise henüz kesinlik kazanmadı. Geçtiğimiz yıl, siyasi yasaklann kaldınlmasına ilişkin halkoylaması öncesi, "yasaksız demokrasi" panelleri düzenlediklerini anımsatan Türktş yöneticileri, bu yıl böyle paneller düzenlemenin, halkoylamasııun niteliği açısından zor olduğunu belirtiyorlar. Bu yıl, eğer başkanlar kurulu "kahverengi" kararı alırsa, büyük bir olasılıkla, sendika liderleri yurt düzeyine dağılarak, kampanya sürdürecekler. Türklş yöneticileri, bazı toplantılar da düzenlenebileceğini belirtiyorlar ve "Alınacak bir hayır karan, masa başında oturularak TRIKOTAJ, KONFEKSIYON IMALATVE IHRACATÇıLARı, IHRAÇ ÜRÜNLERINIZDE KULLANDıĞıNıZ AKSU İPLİKVE KUMAŞLARINI IHRAÇ FIYATıNA ALıN, IHRACAT AVANTAJıNDAN YARARLANıN. Aksu İplik Dokurtıa ve Boya Apre Fabrikaları T.A.Ş. Aksu Cad. 37, 34730 Bakırköy Istanbul Tel.: 570 00 50 (8 hat) / İç Hat: 250 veya 270 Teleks: 28 705 aksu tr., Telefaks: 570 26 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle