19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 SPOR 26 HAZİRAN 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası fınalinde Sovyetler Birliği'ni süperfutbol oynayarak yendiler ampiyonluk HoUaııdaya yakıştı MAÇIN ELEŞTİRİSİ Maçın başından sonuna dek üstün '%toynayan turuncu formalılar, ilk yarıyı " Guttit'in golüyle 10 önde kapadılar ve 53. dakikada Van Basten'in harika volesiyle Sovyetler Birliği'ni 20 yenerek Avrupa şampiyonu oldular. Sovyetler Birliği 20 yenik durumda iken Belanov'un ayağından penaltı kaçırınca, moralman çöktü ve Hollanda bu dakikadan sonra 3 mutlak gol pozisyonu yakaladı. Fakat bu fırsatları gole çeviremedi. "Süperlerin Günü" Y1LMAZ YÜCETÜRK MÜNİHFinale yakışır maç. Süper tekniklerini ekip oyunu ile bütünleştiren Hollandalı futbol starlan, Münih Olimpiyat Stadı'nı bir festival alanına çevirdiler. Daha önceki yaalanmda da belirttiğim favorim Hollanda, 1988 Avrupa Şampiyonası'nın tartışmasız en büyüğü idi ve de tüm futbolseverlenn içten takdir ve alkışları ile Avrupa Şampiyonu oldu. Bu şampiyonada Sovyet takımı da bir o kadar alkış ve kutlamayı hak etti. Yan fınalde ttalyanlara karşı oynadıklan futbol hâlâ gözlerimin önünden gitmiyor. Hiçbir maçta bir takun bu kadar mükemmel, modern bir futbol sergilemedi. Daha önceki yazımda belirttiğim gibi Kuznetsov'un yokluğu onlara pahalıya mal oldu, kupaya uzanamadılar. Dün aynca gerçek bir süper stan, Gullit'i hayranlıkla izledim. Kanımca şimdiye kadar hiçbir yıldız futbolcu bütün gücünü, beynini takım oyunu için bu kadar zorlamamış, ekibinin emrine sokmamışör. Yalruz Gullit mi? Diğer starlar da öyle.. Hollanda Teknik Direktörü Rınus Michels'i iyi tanırım. Bir yıl FC Köln takımında onun yarunda asistanlık (hospitasyon) yaptım Ağzından düşmeyen sozcük "team work" yani "ekip çahşması"dır. Ekip oyununa uymadıklan için bir sürü yıldız futbolcuyu takımdan kestiğine çok tanık oldum. Şimşekleri üzerine çekmek, yenügiye uğramak pahasına yolundan dönmezdi, dönmedi de.. Almanya'yı eledikleri maçtan sonra söyledikleri ne kadar güzel: "Hak, adalet daima yerini bulur. Ama ne yazık ki bazen insan hayatta iken göremiyor!' Sovyetler dünkü maça yine hızlı ve "forcehking"le başladılar. Karşılıklı aKinlarla geçen ilk yanm saatte üstün oynayan, daha çok gol pozisyonuna giren taraf Sovyetler'di. Hollandahlar oyunu kontrol edip seri tek paslarla rakiplerini yormaya çalıştılar. 32. dakikada atılan goller her şey değişti. Hollanda oyuna hakim oldu, nefis kombinezonlar sergiledi ve şampıyonanın gol kralı Van Basten'in attığı çok çok güzel ikinci golle de kupayı kucakladı. Hollanda takımında dün başta Gullit olmak üzere Van Basten, kaleci Breukeien, Porotassov'u adım adım marke eden Rijkaard, Tıggelen, Van Aarle, Vanenburg, E.Koeman, orta sahanın dinamosu VVouters (ki şimdiye dek oynadığı en iyi maçtı) oldukça etkili oynadılar. R.Koeman biraz kontrollü, Muhren de ileri yaşının verdiğı güçsüzlükle, her zamanki gibi iyi değildi. Evet Sovyetler Kuznetsov'un yolduğundan takun düzeninde değişikhk yapmışlardı. Lobanowsky, Van Basten'in markajı görevini orta sahadan geriye çektıği Aleinikov'a vermişti. Bir tek oyuncunun yokluğu, bir takımın oyununu bu kadar etkiler mi diyeceksiniz. Ama Kuznetsov'suz bir Sovyet takımı, Hollanda karşısında hem savunmada, hem de hücumda bütün hava toplannı kaybetti. Bu da takıma psikolojik huzursuzluk getirdi, gücünü azalttı. Nitekim golü de öyle yediler. Sovyetler'in dünkü maçtaki bir diğer handikapı da Protassov'un sakathgı idi. Geçen maçtan berı ayağında kırmızı bir baldırlıkla oynayan bu mükemmel futbolcu, hem sakatlığmdan, hem de Rijkaard'ın yakın markajından hiçbir varlık gösteremeden 74. dakikada kasığını tuta tuta sahayı terk *tti. Dünkü maçın teknik yanının ötesinde futbolun insanca özünü kanıtlayan güzel bir olaya tanık olduk. Belirtmeyi gerekli görüyoruz. Hollandalı Van Aarle bir ara sakatlanıp yerde kıvranırken, Sovyet futbolcu Litowchenko topu kasten taca atarak hakemin oyunu durdurmasına olanak tanıdı. Hollandalılar da taç atışını Sovyetler'e pas olarak kullandılar. Bu da boyle bir final maçında hiçbir zaman insani boyutlan gözardı etemeyen güzel ve duygulandırıcı bir yanı olarak boyutlara geçti. Evet dün resmen ilan olunan sonuç, 1988'de Avrupa'mn en büyüğünün Hollanda olduğuydu. Bakalım 1990'da ttalya'da, Dünya Kupası'nda kimi selamlayacağız? Hollanda: 2 Sovyetler Birliği: 0 STAT: Ohmpıyat HAKEMLER: M. Vautrot (6), C. Biguet (6), R. Harris (6) (Fransa). HOLLANDA: Van Breukeien (7) Van Aerle (6), Rijkaard (7), R. Koeman (6), Tıggelen (7) Vanenburg (6), Wouters (6), E. Koeman (6), Muhren (6) Cullıt (8), Van Basten (7) SOVYETLER BİRLİĞİ: Dassaıev (S) Demiyanenko (4), Khidıyaıullin (5), Aleinikov (6), Rats (4) Zavarov (6), Michailichenko (4), Litovchenko (4), Gotsmanov (4) (Dk. 69 Baltacha 5) Belanov (4), Protasov (4) (Dk. 74 Pasulko 5) GOLLER: Dk. 32 Gullıt, Dk. 53 Van Basten SAR1 KARTLAR: Khidıyatullm, Demiyanenko, Litovchenko (S. Birliği) Van Aerle, Wouters (Hollanda) TANER KUTLAY MÜNİH tki haftadır Avnıpa'yi sanp sarmalayan futbol heyecanı dün Münih'tekı görkemli final maçından sonra nokıalandı ve herkes gönlp kabul ettı ki, Avrupa'nın en büyüğü Hollanda... Maçın başından sonuna dek üstün oynayan turuncu formalılar, ilk yanyı Gullit'in golüyle 10 önde kapadılar ve ikinci yannın başlannda Van Basten'in harika volesiyle Sovyetler Birliği'ni 20 yenerek Avrupa şampiyonu oldular. Sovyetler Birliği 20 yenik durumda iken 55. dakikada Gotsmanovun düşurülmesınden doğan penaltıdan Belanov'un ayağından yararlanamayınca moralman çöktü ve kalesinde başka gol tehlikeleri yaşadı. Sovyetler Birliği 13 gün önce Köln'de 10 yendiği Hollanda karşısında maça Italya'ya karşı oynadığı gıbi başlamadı. Savunmadaki gtivenceleri Kuzneısov'un iki san kart cezası nedeniyle oynayamayışı Sovyeüer'i daha oyunun başında defansta temkinli olmaya itmişti. Orta saha oyuncusu Aleinikov, Van Basten'ı kontrol ederken Gullit biraz geri kaçıp demarke oynuyordu. Siyahi süper futbolcu bu şansı iyi değerlendirdi ve istedigi kanattan atak düzenledi. tlk ciddi gol pozisycmunu' Sovyetler Birliği yakaladı. Yarırn saat boyunca orta alanda dolaşan topla buluşan Zavarov, Belanov'u kaçırdı, bu futbolcunun Liıovchenko'ya "al da at" diye uzattığı topa Litovchenko çok kötu vurdu. 32. dakikada Hollanda bir serbest atış kazandı. Topun başında üç futbolcu vardı. Gullit kaleye yanm dönük olmasına rağmen çok güzel plaseledı, Dassaiev uçarak kornere çeldi. Korner atışından gelen topu Van Basten kafa ile Gullit'e aşırdı, Gullit de yakın mesafeden vurduğu kafa ile şampiyonluk kapısını araladı: 10. Hollandalılar golden sonra aktif savunma uygulaması içınde göründüler. Topu alan arkadaşlanıun hemen yardımına koşan ve boşa çıkan oyuncularla zengin pas alternatifleri yaratarak topa uzun süre sahip oldular ve oyunun kontrolünü ellerinde tuttular. İlk yanyı da bu taktikle 10 önde kapadılar. tkinci yan ve süper gol İkinci yannın başlamasının üzerinden 8 dakika geçmişti ki, Marko Van Basten bu oyundaki en güzel rolüne cıktı. Tıggelen orta sahadan bir top kapıp hareketlendi, solundan bindirme yapan Muhren'i gördfl, yaşlı kurt Muhren Sovyet defans bloğunun gerisine bekletmeden kesti, Basten fırladı, havadaki topa baktı, sağ ayağuun üstü ile o kadar güzel bir vole çaktı ki, gol kralına yakışan "kral" bir gol izledi milyonlar... Bu golden iki dakika sonra Sovyetler, Gotsmanov'un düşürülmesi ile bir penaltı kazandı. Fakat Belanov topu Breukelen'e nışanladı. Bu umudu böylesine cömertçe harcayan Sovyetler, bu dakikadan sonra moralman dağıldılar ve oyunun üstünlüğü yeniden Hollandaya gecti. Turuncu formalılar bu dakikadan sonra da atak futbol oynamayı sürdürduler ve birı R. Koeman, ikisi Wouters tarafından değerlendinlemeyen üç net gol pozisyonu yakaladılar. Sovyetler Birliği'nin 69 ve 74. dakikalardaki oyuncu değişiklikleri de fayda getirmeyince 90 dakikanın sonunda şampiyonluk kupasını kucaklayan taraf 50 bin seyircisinin çügınca alkışları altında Hollanda oldu. HOLLANDA'DAN tZLENİMLER Maç bitti eğlence başladı Amsterdam sokakları korna sesleri ile inliyor. Eğlence bir sel gibi tüm Hollanda 'yı kapladı bile. Teleyizyonda futbolcuların mutlu yüzü ve demeçlerini dinleyen Hollandalılar, ilk kez böylesine büyük bir kupa kazanmanın sevinci ile coşuyorlar. HALUK BAKIR AMSTERDAM Dünku fınal maçının oynandığı sırada Hollaııda'da sokaklar sessizdi. Mağazaların çoğu kapatılmış, herkes evlerıne, TV'lerin başına koşmuştu. tşyerini bırakamayan kışıler ise evlennden getirdikleri televizyonlarla maçı izliyorlardı. Hollanda Milh Takımı'na ilk kazandığı kupayı getiren final maçının bitiş duduğu ile birlikte otomobiller çalışmaya başladı. Korna sesleri sessizliği bir anda bozdu. Televızyon, Hollandalı futbolcu'.arla Teknik Direktor Michels'in mutlu yuzlerini ekrana getırirken, Amsterdam meydanlannda gecenı.ı geç saatlerine kadar suren çılgınca kutlama başlamıştı bile. Leidseplein Meydanı'na turuncu giysılı ve turuncu bayraklarıyla binlerce kişi akın etmeye başladı. Maç bitiminde Hollanda TV'sinın sorularını yanıtlayan Hollandalı futbolcular, Sovyetler l.arşısında bu kez sabırlı oynayıp, sonuca acele etmeden gittiklerini soyledıler. Savunmada başan ile oynayan Koeman, "İlk maçtaki gibi surekli hucum yerine dikkatli bir futbol sergiledik. Elimize geçecek ilk fırsatı beklemeye başladık. Gullit'in golu maçın dönum noktası oldu. Golden sonra Sovyetler atağa geçmek zoranda kalınca savunmada açık verdiler." Hollanda Milli Takımı'nm kaptam Ruud Gullit ise soyunma odasında çocuklar gibı şendi. Kupa maçlan sırasında Hollanda basınında onun Milan'dakı parlak oyun duzeyini tutturamadığı yanlmış, bekleneni veremiyor denmişti. Gullit, "Amacım, takımın kollektif oyununa katkıda bulunmaktı, ama sonunda sonucu belirleyici bir katkıda bulunmak, benim için en buyuk mulluluk oldu" dedi. Geçen sezon FC Milan'da sakatlığı nedeniyle uzun sure oynayamayan ve Avrupa Şampiyonası ilk maçma yedekte başlayan Van Basten ise maçtan sonraki sevıncini şöyle anlatıyordu: "Attıgıro inanılmaz bir goldii. Önume gelen topa vurdum ve biraz da şansın yardımıyla çok ince bir şekilde girdi. Avrupa Kupası maçlanna kötu başlayıp bo>lesine iyi bitirmem, benim için buyuk mutluluk. Hollanda MUIi Takımı flk kez boyle bir kupa kazanıyor." Münih Akıncıları TANER KUTLAY M t N İ H Önceki gün Köln* den Münih'e gelmek üzere trene bindiğimde karşılaştığım manzarayı sabaha kadar düşünüp, yorumlamak gereğini duydum. Hollanda'dan gelıp, Avusturya'ya gıtmekte olan Enrocity treni hınca hınç portakal doluydu. Evet başlanndaki şapkadan, ayaklarındaki çoraba değin portakal rengi giysiler içinde binlerce erkek, kadın, çocuk, yaşlı, genç Hollandalı Münih'e akıyordu. Vagonlarda oturacak yer bulmak şöyle dursun, koridorlara uyku tulumu serip yatanlardan, ayakta duracak bir karış bölge edinmek, oracıkta kesme pırlanta bulmaktan daha zordu. Her vagonun kapı boşluğunda da 3 tane iri kıyım Alman polisi dikiliyordu. Gerçi kavgasız dövuşsüz; biraz kalabahk, biraz gürültülü bir yolculuktu, ama tren ana istasyonlarda durakladıkça o yörenin yerel polisleri de trene binip sondaj arama taramalara girişiyordu. örneğin her vagondar1 rastİantısal seçilmiş biriki kotnpartmandaki insanlar ve eşyalar dıdik didik ararunadan tren yoluna devam edemiyordu. Ey futbol sen nelere kadirsin. Bu kesintilerle ve rötarlarla 8 saatlik yolu 14 saatte geldik, M.unih akıncılarıyla birlikte. Münih'te ana istasyona (Hauptbahnhof) indiğimizde ne görelim; birbirinden güzel kadın po'isler futbolseverlere bildiri ve broşürler dağıtıyor, centilmenlik çağnsı yapıyor ve sporun "banş ödülü" olan "faır play" rozetleri takıyorlardı trenden inenlerin yakalanna. Onca insan dağjhverdi Münıh caddelerine. Birçoğu belli ki önceden bir bilet edinemeden düşmüş yollara... Oracıkta buldukları kutu kartonlanna "Bilet aranıyor 200 DM" yazarak boyunlarına takmış, her önlerine çıkana "BUet, büeU.." diye yalvanyorlar, ustelik 45 mislı fiyatlar önererek. Bazılanna sorduk, bilet bulamazlarsa bunca yolculuğun, masrafın, eziyetin boşa gıdip gitmeyeceğini... "Nasıl olsa şampiyon olacağız, sahada gormesek bile, Olimpiyat Stadı'na yakın birahanelerde TV'den maçı izler, sonra şampiyonluk gosterilerine katılınz. Bu da değer, ycter artar bile..." diye yanıtladılar. Gerçekten de stattaki 50 bine yakın Hollandalı maç bitip dışan çıktığında en az 10 bin kadar da "dış destek" bularak baştadılar şampiyonluk kutlamalarına. Gece ülkelerine geri dönemlerin dışında, hafta sonu tatilini şampiyonluk şöleni olarak Münih'te kutlamak isteyenler gece kulüplerinin bulunduğu sokaklarda sabahlara kadar bayrak sallayıp, şarkılar söylediler; kutular dolusu bira içtiler, biraz sokakları kirletip, biraz trafiği ak'sattılar, ama kımsenin burnu bile kanamadığı için herkes hoşgördu bunları... Eh koca Avrupa şampiyonunun akmcılarına da bu kadar tolerans çok mu yani? bol heyecanı Hollanda'nın şampıyonluğu ile sonuçlandı Fmal maçında Sovyetler Birliği'ni harika bir futbol sergıledıkten sonra 20 yenen "portakallar"ın gollennı Avrupa'nın bir numaralı futbolcusu olarak göstenlen Ruud Gullit ile Van Avrupa'nın en büyüğü Hollanda Basten attı. Gullit attığı golun yanı sıra orta alandakı başanlı futbolu ile de futbol otoritelennden tam not aldı Turnuvadakı 5 golunu atan Marco Van Basten ıse EURO 38ın gol kralı oldu Kupayı, UEFA Başkanı J Georges'ın elinden alan Hollandalı futbolcuiar daha sonra 72 binı aşkın kışırtm bulunduğu Uünıh Otimptyat Stadı nın pıstınde şampiyonluk turu atülar (Fotoğraflar: Reuter/AP) Michek: Taktiğimiz tuttu MÜNİH (Cumhuriytt) Hollanda'ya futbol tarihinde ilk kez buyuk bir şampiyonluk kazandıran teknik dırektör Rinus Michels, futbolculannın kendisine en büyük veda armağanını verdiklerini söyledı. onumuzdeki sezon Hollanda Milh Takımf ndaki gorevinden ayrılıp F. Almanya'nın Bayer Leverkusen takımına Iransfer olacak olan Michels, maç oncesi futbolculannm kendisine veda hediyesi olarak bir kol saatı hediye ettiklerini, ancak asıl hediyenın Avrupa şampiyonluğu olduğunu belırterek "13 giinde 5 maç yaptık, bn S final demekti. Sovyetler'e karşı ilk maçımızda topyekun hucum ovnaratşuk. Bu kez taktik degiştirip önce onlan huzursuz ettik. Oyunlannı bozduk. Sonra da iki gol atıp maçı kazandık. Gullit dün super oynadı. Hep takımı için oynayan bu futbolcumuz, dun vannı yogunu ortaya koyduğu gibi bir iki kişisel hareketle de lakımımızın galibiyetinde buyuk rol o>nadı. Attıgı gol de gorulmeye değirdi" dedı. Sovyetler Birliği Milh Takımının az konuşan teknik direktörü Valery Lobanovskı ıse maç boyunca sinırlenne hâkım olamadı. Takımının arka arkaya kaçırdığı gollerden sonra bir ara ayağa kalkan Sovyet çalıştına, Belanov ve Chidiatulin'i azarladı NEVNILERLE TURKULERLE AVUNAN YONETIME ELEŞTIRILER ART1YOR Beşiktaş\a saneılı günler Kulüp yönetim kuruluna bir muhtıra veren Ali Balkaner'in bu muhtırası reddedildi. Balkaner, "Kimse benim şahsiyetimle oynayamaz" dedi. Kulüpte yolsuzluk yapüdığını iddia eden kongre üyesi Servet Altunay Ankara'ya giderek Beden Terbiyesi müfettişleri ile görüştü ve yasal yollardan defterlerin, bilançoların incelenmesini istedi. HİLMİ TÜRKAY Kongre oncesınde "Bana paralı adam lazım" dıyen Başkan Seba, eskı yonetımden Zekeriya Alp, Ferhan Dınçer, Hulusi Ozdurmaz ve Mehmet Alıcıoğlu'na sırt çevırdıkten sonra, rakips\z olarak gırdığı şubat a>i kongresınde yeniden başkan olurken, >onetım kurulunu da Oktay Sol (SOLTAŞ A Ş ldare Meclısı Başkanı), Ah Balkaner (Sanayıcı Balkaner Şırketler grubu sahıbı), Tevfık Yamanturk. (Gurış Holdıng A.Ş. Yonetım Kurulu uyesı), Mete Kılıç (Denızcilık Bankası Genel Md Vekilı), Mçkkı Başak (tuccar), Saim Eraslan (malı muşavir), Metin Keçeli (Keçeli marketleri sahibı), Şemsi Erçe (ınşaat müteahhıdi), Erdoğan Nasır (tekstılci), Şırin Kuru (Kumcular Kooperatifi Başkanı).Erhan Sölu (fabrıkator) gibı unlulerden oluşturmuştu. Başkan Seba'nın kitapçığında kongre gunu şunlar yazıyordu: "Kalıldıgımız sportif faaliyet ve bran>larını daha da guçlendirmeyi amaçladığımız gibi, imkânlar oranında veni spor faaliyetlerine de katılraayt ilke olarak kararla>»ırmıj bulunujoruz. Onumuzdeki (ransfer faaliyetleri büyuk öncm A* Bolkaner taşımaktadır. Bunu dikkate alarak değerlendirmeler ve gereken ledbirler alrnak çabası içindeyiz. Bu cumleden olarak hiçbir futbolcumuzu dden çıkarmayı asla duşunmujoruz ve açıkçü ve kesin olarak herkes hakkını alacaktır diyoruz. Başlattığımız spor lesislerini lamamlaraak en buyuk arzumuzdur. Ayrıca Beşiktaş koleji açmak tasavvurumuz guncelligini korumakladır." Beşiktaş Kulubu Başkanı Sulevman Seba'nın bu konuşmasının uzerınden (am 4.5 ay geçtı. İşte bu koca dort buçuk ayda verılen sozlerın hıçbırı yerıne getırılmedı. Stankovıç'ın donemınden bu yana surmekte olan çım saha pvoblemi, nihayet bir hafta once alana atılan tohumlarla yan yanya çozumlenmiş gibı oldu. Ancak bu yonetım, tngılız hocaya "Mart ayı başından itibaren çalışmalannızı çim alanda yapabilirsiniz" sozu vermişti. Bugun, 3. lig takımlarından Bayrampaşa, G.O.Paşa gibı takımların dahi çım sahaları var. Ama koskoca Beşiktaş henuz çim sahasına kavuşamamış. Yıllardır futbolcular toprağın, çamurun içinde mucadele edip duruyorlar. Şimdi çım saha ıçin "ligin ikinci yansına yetişir" denıliyor. Bu >ılın ikinci yarısına mı, yoksa bir sonraki yılın mı? Beşiktaş koleji hayal oldu. Kulup bınasının arkasındakı sahaya yapılacağı soylenilen alana şu ana kadar tek bir fiske dahı vurulmadı. Bu alan şımdılık kuçuk çocukların futbol sahası. Transfere gelince; hemen herkes (Arkası 17. Sayfada) GUNUN PROGRAMI Atletizm Atletizm Vakfı tarafından düzenlenen II. Olimpik Günü Koşusu, saat 10.00'da Yerebatan Sarayı önünde başlayacak. nuvası'na Burhan Felek Spor f lonu'nda devam edilecek. Musabakalar, saat 16.00'da başlayacak. Eskrim lstanbul Eskrim ll Birinciliği'ne Bağlarbaşı ara salonunda saat 11.00'den sonra devam edilecek. Binicilik Türkiye Binicilik Şampiyonası'na Maslak Binicilik Tesislen'nde devam edılecek. Musabakalar, saat 14.00'te başlayacak. Yelken tl Mudürlüğu Yelken Teşvik Kupası, Kalamış Koyu'nda saat 11.00'den itibaren yapılacak. Judo Uluslararası Boğazici Judo Tur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle